19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r CUMHURIYET T A11LIL TETKIK Psikanaliz ve tababet Yaıan: Prof. Rasin Adasal §ehir ^ =haberleri Çopçu uğramıyan sokaklar KOMSU MEMLEKETLERDE Bu sıralarda Curr.huriyet'te Peride Celâlin «Karanlık Oda>> adlı güzel romanmı takib eden ve vaka kahramanı kadının ruhî kaynakh hastalığm:n psikanalitik tedavisini okuyan genel gü'tür merakhsı bir okuyucu benden bir dilekte bulunmaktadır: Kolayca anlaşılır bir yazı ile psikanalizin mahiyetini! Henüz teftikası devam eden bu romanda hakikaten konu örgüsü psikolojik mahiyettidir. Geçirilen bir kazadan sonra bacak sinirlerir.de, belkcm'ğinde ve murdar iliğinde hiç bir organsel afet oimEdığı halde iki taraflı bir felcle senelerce evde oturmuş ve çeridli banyolara, masailara, elektrik ve üâc tatbıklerine rağmen bir türlü yürüyemem:ş olan genc hasta psikanaüz metoduna tâbi tutulmak suretile yileşir ve ayağa kalkar. Çünkü belirtileri itibarile maddi tabiatli samlan feici. hakkatte ruhuna akseden bir aşsğıhk duygusunun eseridir; binaenaleyh ancak bunu yaradan kompleksi çözmek yani şok yaratıcı hatırayı baskıh bulunduğu gayrişuurdan sökmekle hastalık iyi olmustur. Yarım asır önce Yiyanada bidayette çeşidli ruh ıstırabları için oır tedavi metodu ve daha sonra da geniş ve orijir.al bir psikoloji cereyanı olarak doğan psikanalize ilk ilham kaynağmı «Karanhk Oda» romanındaki felcli kıza benzer Dir vaka teşkil etmiştir. Freud'den evvel ruh ve sinir hastalarmm belirtilerini anlamak için kullanılan uEul hastalarm ıstırab hikâyelerini dinlemek, olabildiği kadar konuşturmak ve g?nel davranışlarını (Behavior) gözden geçirmek, genel bir bedenî muayeneye tâbi tutmak ve gösterdikleri hezeyan, unutkanlık, hayal görme, sabit ve zorunlu fikir gibi beürtilere gore bir hastalık tasnifi yapmak ve ona göre indî bir teşhis koymaktan ibaretti. Zekâ fakülteleri, ruh geriliği muayenesinde olduğu gibi, bir takım dereceli testlere tâbi tutulur; ancak sathî ruh demek olan şuurun haline bakıhrdı. Lâkin genel olarak bir kızılda veya bir mide çıbanır.da olduğu gibi de ruh bozukluk larında ve meselâ bir erken bunamada haâta daima ayru klinik karakteri ve şekli göstermez; vakaya göre çok değişiktir. Klâsik ruh tababeti bir veremlinin akciğerindeki afet ocağına aid belirtilerin oluşları bakımmdan izah edilmesi veya balgamda basilinin aranması (ibi ruhî ıstırabların derinliklerine nüfuz etmemiş; sebeblerini araştırmamış ve niçin hastanın biri büyüklük ve diğeri küçüklük hezeyanı göste:\" iğini, niçin adamm biri saatler ce bir köşede oturarak aynı yeknasak eda ile müterrfadiyen bir taş bebeğe bakıp güldüğünü araştırmamıştır. İşt'e psikanaliz bütün bun ların derin ve rnana sebeblerini an; lamsk maksadile doğmuş ve vakl tile nasıl ki anatomopatolog bilgini veya bakteriyolog bir karaciğer iltihabmın mahiyetini aydmlatmak yolunda mikroskop kullanmıssa Freud de onun yerine bilhassa «Psikonevroz» genel ismi altında toplanan ve medenî cemiyetlerde salgın hastahklar yerine geçmiş bulunan çeşidli ruh ve sinir ıstıra'blarmm incelenmesinde bir metod kullanmıştır. O halde ruh hastalıklarmda mikroskopun vazifesini «psikanaliz» muayene usulü teşkil etmektedir. Bir zamanlar bu gibi hastalarm te:1avisi de çok yetersizdi; nitekim ruh ıstırablıları nihayet hergün keşfedilen ilâclarla uyutuluyor; saaîierce banyolarda oturtuluyor; elektrik masajları yapılıyor ve nihayet ümidsizlikle hocalara okutularak bir çoklan tecrid ediliyordu İşte psikanaliz ekolü marazi belirtilerin mahiyetlerini anlamağa çahştığı kadar dclayısile bunları bertaraf etmek suretile de tesirli bir tedavi usulünü bulmuştur. Hergünkü hayatımızda serbest söylememn, ruhan bosalmanın tesirini biliyoruz. Bir şahıs derdlerini, ıstırablarını itimad ettiği ve sempati ile karşılandığı bir dostuna dökmeğe başlayınca bir yükten kurtulur gib ferahlar. Nitekim «İçimi dokmezsem rahat etmem» diyoruz. İşte'ılk defa Fıeud'ün de başka ekollerden malzeme ve müşahedeler toplayarak yaptığı şey, bu «iç» dediğimiz ve insanın bütün iştiyaklarını, bütün sevgilerini ve nefretlerini, bütün içgüdülerini ve bilhassa Libido dediği cinsel sevkitabiinin bütün ruhî akislerini ihtiva eden ana ruhu kann boşîuğunda bir ur arayan oparetör gibi scndalamak olmurtur. Daha önce de bazı filozofısrm aünlük bazı ruhî müşahedelere f';y?r.srak varhğına işaret ettikleri h*. "e hayatım zc'aki hükümranlığır.;n önemini kavrayampdıkları bu .yj.jraltı ruh bö^eşine Freud (gayrlçuur» demiş ve gerek inceleme, rer^kse tedavi usulünü bunu neştarlemek ve içindeki baskıh duyguları ve hatıraları uyandırmak suretile şuur sathına çıkarmakla kuımujtur. O halde psikanaliz uyuklayan yani unutulmuş olan v bı^ünkü sinirliliğin veya manası £crü!en ruhî belırtinin ilk kaynağı ssydığımız hatıraları suura ulaştır mak metodudur. Freud Ondokuzuncu asrın son yıllarında Viyanada Breuer adh bir hekimin genc bir hastasını görmekle büyük bir kâşif olmuştur. Bu genc kız felcler, kasılar, ruhî bulanıkhk, konuşma sıkıntısı gibi isterik belirtiler göstermekte idi. Breuer bunu derin bir sun'î uykuya (hypnose) daldırmak suretile bir çeşid samimi itiraf demek olan Vali ve Belediye Başkanı bir konuşma yaptırmıştır. Hastayı bunlann isimlerinin mektubla mazide hassas kıimış, onda derin ve kendisine hiklirilmesini ruh paralayıcı intıbalar bırakmış isti.vor olan hatıralar uyanıp herhangi bir arka düşünce kalmadan anlatılVali ve Belediye Başkanı şehrin dıkca isterinin bedenî ve ruhî be temizlik işleri hakkında izahat velirtileri kaybolmakta idi. Bu mü rerek temizlik işleri teşkilâtınm şahede ve tecrübe marazî belirti takviyesine çalışı'.dığını, 10 tane lerle bu unutulmuş olan ve ipnoz bisikletli çöp arabası yapıldığını, dışında bilinmiyen hatıralar ara aynca 30 beygir,4 jip, bir kar masında bir bağlılık düsündürmüştür. kinesi almdığını bildirmiştir. Kar İşte Freud ve o zaman beraber ça makinesi adedinin arttırılmas'na hştıkları Breuer buna dayanan te çalışılacağını da ilâve etmiştir. Bun davi metoduna yunanca bir kelime lardan başka 320 bin lira tutarında ile «Catharsis» yani temizleme is 27 vasıta daha alınmakta olduğunu, mini verdiler. Bu tıpkı hazım boru bu vasıtalar arasmda 3 tonluk 20 sunu bir amel ilâcı ile zehirlerden çöp kamyonu, 3 aded beş tonluk (toksin'erden) temizler gibi gayri arozöz, 4 aded karoseri bulunduşuuru hastalık yaratıcı kompleks ! 2:unu söylemiştir. lerinden temizlemek manasınadır. j Valinin (aminıi Lâkin bidayette sırt telkinle sun'i İstanbul Vali ve Belediye Başunutmağa inhisar eden bu tedavi metodunun her vakaya tatbikı ka kanhğından: vŞehrin temizliği işi, >il olmadığı görülmüştür. Çünkü Belediyenin ifrısile mükellef olduesirler istikrarsız olduğu gibi, ge ğu belli bnşlı vazifelerin en önde •ici bir kurtuluş ve şifadan sonra Selen bir hizmetidir. Bu ' hizmeti iinirlilik belirtileri yeniden başşös ifa için eldeki vasılalsrla halka erir. Bunun üzerine Freud hasta faydalı o!ma*a çal'şıyoruz. Yakınc'a hizmete çivccck yeni arm şuur alanlarını genişletecck e o zamana kadar gayrişuurî olan vasıtalarla fsaliyetimiz biraz daha >ir hatırayı onlara hakkile ulaştı genişliyecektir. Sokaklarına çöp nrabası gelmiyen acak olan diğer bir teknik tatbik îtmiştir. Bu da klasik ruhiyatta ha vatandaşlarımm durumlarını bir ıralan birbiri ardınca ve manalı mektub veya kartla bana bildirme^ağlantılar halinde uyandıran «fi lerini rica ederim. kir tedaisi = association» ruhî meBu suretle hizmetin aksaklık gösanizmasından faydalanmaktan ıba terdiği yerleri dcğrudan doğruya ettir. Bilhassa bir takım uyand: hemçerilerimden öğrenmiş olacarıcı ve kamçılayıcı sorularla mü ğım.» mareseli hekim tarafından iyi idare edilen ve insanı en uzak hafıza Cunıhuriyet Bayramı Ianma daldıran bu araştırma ve hazırhklan edavi metodunda hasta tam bir Dün Vılâyette Vali Muavlnl Fuad ;ükun halinde ve loş bir odada her A Derin Ba;kanlıgında bir toplantı yaeşid arka düşüncelerden ve endi pjlarak Cıımhuriyet Bayramı hazırlıkelerden uzak olarak ve benliğinden arile meşgul oîunmuştur. Komisyon iç bir şey gizli bırakmıyarak ser tır iki defa daha toplanıp programın Bu best konuşur; rüyalarını anlatır ve hszırlanmasına devam edecektir. vestne Cumhuriyet balosunun ver;iip attâ son zamanlarda yapıldığı gibi rılm:ycceğl henüz malum dcğildir. ündüz rüyalarını da bütün tafsilâVali yarııı Ankaraya gidecek ile şerheder. Bilhassa serbest fikir Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin edaisini esas tutan tedavi seanslan Ker m Gökay yarın Ankaraya giderek lerledikçe şahsi gayrişuurî tema VJâyet ve Belediyeyl llgtlcndiren ijler üllerini ve hastalığının ilk ruhî hakkında Başbakan ve İç İşleri Bakanı rcaynağını yaratan hatıralan öğre ve diğer Bakanlarla görüşmeler ycpair. Psikanalist, hastanın uzanmış caktır. olduğu şezlongun arkasında birbiri Valinin dür.'.ü tetkiklcri arkasından akan insicamsız kcliVali ve Belediye B^çkanı Prof. Gökay meleri veya manasız ve ıttıradsız dün sabah ani olarak Küçük ve Büyük rüya hayalleri arkasında gizli ka Çekmece civarı ile Silivriyl ve Selimlan bütün unsurlan tefsir eder. pasa köyünü teftis etmiştir. Önce tamlr edilmekte olan Büyük Çekmce S.livri Yabıız zekâî mahiyette olmakla kal asfaltını gözden gcçiren Vali büyük mıyarak affektif bir uyanma ile bir lckmecede Bucak Müdüründen buectğın lik olan bu şuurlanma sayesinde dunımu hakkında izahat almıştır. Vali sembolik unsurlar ve onları kam ynkında yapılacak nüfus ve tarım saçılayan meylânlar meydana çıkar. yımlarının hazırlıklârmı da gözden geçirdikten sonra Silivriye hnreket etTedaviden önce bütün bu unsurlar mlştlr. Vallyi Silivr de Kaynaksrr. Bejuurun sansürü ile gayrişuura itil lediye Reisi ve partiler tcmsilcileri karmiş; ve psikanalizde mühim bir has {ılâmıştır. Vali ilçcyi gezd.kten sonra talık mekanizmagı olan refolman Silivrinin tohumluk lhtlyacı ile Ortaköy vaki olmuçtur. İşte Freud yıllar nın yolunun ikmali ve Sinekil bucagısuyunun teminl ve inşası devnrn içinde günde 810 analiz yapmak etmekte olan Ortaokıı! binasının tamamsuretile müşahedelerini tasnif et lattirılması hakkındaki dileklerl tesmiş ve bundan doğan teknikleri, b!t etmlj ve bu ihtiyaçların derhal karteorileri 1895 ten sonra «Cinsiyet şılanacağmı vadetmiştir. teorisi hakkında üç deneme», «Psi Prostıın mukavelrsinin yenilenkanalize giriş», «Rüyalar ılmi», mesine itiraz edildi «Günlük hayatın psikanalizi» gibi Dün Belediye mahafilinde söylendikitablarile dünyaya ya>Tnıştır. Bu Eine göre Belediye Daimî Encümeni gün tekâmül halinde olan ve bazı İstanbulun müstakbel plânını yapmış tâli ekollere ayrıbnış bulunan psi olan ve halen tatbikat plânlarının yakanaliz yalnız bir çok nevrozlan pılması lsine nezaret eden Şehircilik Mütehassısı Prosfun mukaveles'nin yetedavi eden bir tıbbî metod değil, ni lerımes ne muhalefet etmiştir. Karar a>nı zamanda sanata, dine, harbe, bugün bir defa da Vali Urafındsn tet kütle psikolojisine kadar orijinal kik edllecektlr. Prost yirmi senedir Be tefsirlerile uzanan engin bir psi lediyede bu işlerle mesguldür. koloji ekolüdür; ve bilhassa öz ru Güngör Fırtma annesi hakkında hun kendisi sayılan gayrişuurî Savcılığa bazı ifşaatta bulundu mütalea ettiği cihetle «derinlikler Ergun adında bir genc tarafından psikolojisi» ismini hakkile almak k:..:nMıgı iddia olunan Güngör Fırtıtadır. naya aid adli tehkikatın 2 nci SuUı «Ksranlık Oda» romarunda olduğu gibi bir çok modern romanlarda, sinema filmleıfıde önemle yer alan psikanaliz hakkında şöhretli Amerikah ruh profesörü Mc. Dougairin methiyesi çok yerindedir: «Aristo zamanmdanberi Freud kadar hiç bir bilginin psikolojiyi aydınlatamadıgma inanıyorum.» Türkiyede Van istikametine doğru demiryolu inşaatı ilerlemekte olduğu bir sırada, Tahran gazetelerinden öğrendiğimize göre, TebrizTahran demiryolu hattından ayrılan ikinci bir hat Miyaniç'i Meraga'ya bağlamak üzere bulunuyor. Gerek bu hat, gerekse ikmaline çalişüan Miyaniç Zincan arasındaki kısım bittikten sonra orta, kuzey ve kuzey batı İran. Türkiye ile birleşmiş olacaktır. İnşaatın süratine bakıhrsa, Türkiye ve İran demiryollarının birleşmesi aynı zamana rastlayabilir. Anadolu, Azarbaycan ve İran yaylasının iktisadî kalkınmasmda çok büyük bir rol oynayacsğma şüphe olmıyan bu inşaat sayesinde Kafkasya ile Türkistanın da, tarih boyunca olduğu gibi, gene Akdcniz havzasma bağlanacağına ve Anadolu ile iktisadi kültürel bir vahdet teşkil edeceğine şüphe yoktur. Tebriz Tahran demiryolu ve Meraca Miyaniç hatı, Azeıbaycanı, Hazerle Basra körezini birleştiren, İran ana demir,olile birleştirdiği gibi, Tebrizden olfa tarikile Bakuya ve Tiflise uzanan kol da, Ürmiye gölü kuzeindcki Şerefhane üzerinden, Kaftasyayı Türkij'e demiryoüanna çıkarmaktadır. Dikkate şayandır ki, u üç kıt'anın inkişaf seyri, aynj :stıkametlerdeki tarihî ticaret yoları üzerinde cereyan etmiştir. Anadolu, Azerbaycan, Irak ve .van bir vahdet teşkil ettiği İlhanılar devrinde, Zincanın biraz ceubunda bulunan ve imparatorluğun siyasî, ticarî ve kültürel merkezlerinden birini teşkil eden Sulniyeden ayrılan beş ana yoldan biri Zincan Erdebil üzerinden Kpfkasyaya, ikincisi gene Zincp.n üzerinden, Miyaniç tarikile Tebri?.e ve oradan da Anadoluya giderdi. Üçüncü bir yol Kazvin üzerinden Horasana, dördüncü bir yol da Hemcdan tarikile Bağdpda, oradan da Mckkeye uzanırdı. Kanunî Sultan Süleyman Bağdad sefrrinde bu dö'"düncü yolu takib etmişti. İlhanlılar devrinde Tebrizden Anadoluya giden ticaret yolu, Merend ve Hoy üzerinden Nevşehir, Malazkird, Pasin ve Erzurum üzerinılen geçordi. Hoy daha Selçuklulardan evvel, Arab hâkimiyeti devrinde Anadoluya, Iraka, Kafkasyaya ve İrana giden yolların kavşağını teşkil etmektejdi. Gerek Ermenistan ve Gürcistan seferine çıkmadan, gerekse meşhur Mabzkird meydan harbine bf.şlr.madan önce Alp Aslan ordusunu Hoy ovasmda toplamıştı. XVI. ncı asnn başında Şah İsmail ile Yavuz Sultan Selim, Hoy civarındaki Çaldıran ovasında karşılaşmışlardı. Zamanırnızda Tebrizden Trabzona giden İran Türkiye Transit yolu buradan geçer. T ü r k i y e iran D demiryolları birleşiyor MIRZA BALA nasında başlayıp, Millî Azerbaycan Cumhuriyeti devrinde devam ettirilen ve Sovyet hükumeti tarafından ikmal edilmekte olan Baku Colfa demiryolu Cenubî Azerbaycaru iktisaden tamamile şimale bağladı. Rıza Şah Pehlevî tarafından inşa ettirilen büyük İran demiryolu hattı kuzey İranın, hele Cenubî Azerbaycanın mukadderaü üzerinde müessir olmaktan çok uzak bulunuyordu. Tebriz demiryolunun Zincan ve Kazvin tarikile büyük İran demiryolu ile birleştirilmesi bile vaziyette mühim bir dejişiklik yapamjyacaktı. İranın iktisadî inkişafmı temin etmek için, onu Rusyanm iktisadî nüfuzundan kurtarmak lâzımdı. İranın en zengin bölgelerini ihtiva eden kuzey ve kuzey batı (Azerbaycan) eyaletlerinin iktisaderr Rusyaya bağh bulunması ve bu Rusya yolunun da serbest olmaması yüzünden İranın yaşamakta olduğu iktisadî buhran hakkında bir fikir edinmek için, 19291930 yıllarına aid resmî İran istatistiğinden istifade ediyoruz. Bu istatistiğe göre, ipekçilik tamamile mahvolmus, meyvacılık ölmek derecesine düşmüş, pamuk 4000 kran dan 1200 krana inmiştir. İhracat durduğundan kuru meyvanm tonu 1181 krandan 638 krana, pirinç 665 krandan 400 krana düşmüştür. İran senede 27000. ton pamuk ihrac ederken, 1500 ton ihracat yapabilmiş, pirinç ihracatı 63.000 tondan 300 tona, meyva 60.000 tondan 23 bin tona, ipek 1000 tondan 9.5 tona, meşe 30.000 tondan 2000 tona inmiştir. İhracat ile mütenasib olarak ithalât da azalmış, şekerin fiatı yüzde 337, çayın fiatı yüzde 104, kâğıd yüzde 250. un yüzde 156, kumaş yüzde 200 nısbetinde fırlamıştır. Rusya yolunun kapanması sayesinde rakibsiz kalan İngiliz mallan da akla hayret verecek nisbette, yüzde 400, yüzde 500 nisbetinde bir fırlama kaydetmiştir. ikinci Dünya Savaşı ve onu takib eden yıllar, iran iktisadiyatını buhrandan kurtaracak ve ona serbest bir inkişaf temin edecek yıllar değildir. Ve bugün Rusya ile yapılan ticaret anlaşması Sovyetlerin iktisadî tazyik ve hululünü kolaylaştırmaktan ve, netice itibarile, Sovyetlerin yegâne arzuların) teşkil eden, iktisadî buhranı derinleştirmekten başka bir işe yaramıyacaktır. Sovyetler yalnız bu sayede İranı bir sömürge haline getirebilecek ve onu içeriden zapta muvaffak olacaktır. Bu, Moskovanın Çarhktan irsen aldığı an'anevî Rus siyasetidir. İranda demiryolu inşaatı başlarken bir Sovyet muharriri fu satırlan yazıyordu: tİranın haricî ticaretinin dahilî iktisadiyatı üzerinde son derece müessir bir âmil olduğunu kaydetmek lâzımdır. Bu bakımdan, İranın cihan piyasası ile olan ticaret yollan kimin elinde ise, bu memleket üzerinde iktisadî nüfuz anahtarları da o kuvvetin elinde bulunacaktır (Bak: «Z. Vostoka» gazetesi, Tiflii 11 kasım 1929).» Sovyet muharririne göre Rıza Şah Pehlevî tarafından inşasına girişilen yol İranı Rusyanın nüfuzundan kurtarmak gayesini iatihdaf etmekteydi. f f [HEM NALINA MIHINA Emniyet ve asayişe dair iiüiiiiiiiiriiiiifil'iiiiiillllllllllllllllllHllllllllll HÂDİSELER KARSISINDA Son güreşlerîn ibretleri Yazaı: İsmail Habib Sevik Almanlarla yapılan son güreşler çeşidü yönlerden değerler taşıyordu. Halkımız da bunu pek iyi anlamış olacak ki üç gece Spor Sarayını tıklım tık!:m doldurdu. İki hususiyet: Oümpiyadlara gidemiyen Almanların, milletlerarası ilk maçlarını bizimle yapma'.arındaki yüksek dostluk manası bir taıafa, bu ilk maçı dünya serbest şampiyonu ve dünya Greko ikincisi olan Türklerle, hem de her iki cins güreşi «millî macD halinde yapmayı göze Eİışları bile başhbaşına bir cesaretti. Dünyayı yenenlerin karşısına çıkmak dünyaya meydan okumak olacaktı. İkinci bir hususiyet: Sckiz kategoıilik güreşlere hiç bir yedek getiiTneğe lüzum görmcksizin sadece sekiz güreşçile gelip dört günde arka arkaya üç Süreş yapma?a katlanmaları. Bu, sahiden bir kahramanlıktı. Almanların idman tarzı: ı Daha ilk geceden anladık ki Alman güreşçilerinin hepsi kabar:k adaleli, dolgun vücudlü, sert etli, kaya gibi sporculardır. Belli Alman idmanı gülle sistemine dayanıyor. Bu tarz vöcud gelişmeleri ilk anlar için üstünlük sağlarsa da aralıksız hücumlara karşı fazla dayanma ' T kânlarını da azaltır. Bizim sevimli antrenörümü^ Nuri Hoca bunu iyi bildiği için bazı güreşlerde, ringin kıyısından bizim güreşçilere durmadan saldırmalarını tavsiye ediyordu. Fakat Almanlar gülleli adale sistemine rağmen dayanışı uzatma imkânmın da yolunu bulmuş olacaklar ki üç gecenin güreşlerini de, hem üçüncü gecede son haddine varmak üzere, hiç kesiklık göstermeden devam ettirebildiler. Biz ki üç gece onların karşısına Ü Ç ayrı takımla çıktık. Onlann tek takımla, müsabakalarda uğradıklan yenilgelere rağmen, sonuna kadar güclerinden hiç bir şey kaybetmemelerini, hiç unutmamak üzere hayranlıkla selâmlamalıyız. Sinek sıklet: illllllllillllllinillllllMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIIIUIII Ceca Mahkemesinin kararlle. fi'lin sübut bulmaması noktasından durdurulduğunu yazmıştık. Genc kızın annesi Hasib* Savcılığa müracaat ederek nüfus kaydma göre 16 yaşıpda bulunan ve reşid olmıyan Güngör Fırtmamn kei.disine verilmesini !ste rr:iştir. Güngör Fıvtına dün Savcılığa ceîbedilmi^. anneslnin iddiası hilâfına 19 yaşında olduğunu söylemistir. Bu iki iddianın hang!stnin dogru oldugtınun anlaşılması :çln Güngörün doğum S WİS S A 1R yeri olan İzmire Savcıhk tarafından telgraf çekilmiştir. Celâl Yardımcının radyo Miidiriyeti tarafından Bu karşıhkh iddialar sırasında Günkonuşması gör Fırtına Savcılığa şayanı dikkat tebliğ: 15 ekim pazar günü saat 20.15 te Ağrı bazı. İfşaatta ve annesl hakkında itSWİSSAİR uçağı, kış saatinin tatmiiletvekili avukat Celâl Yardımcı hfmlarda bulunmuştur. Genc kızın bu İstanbul radyosunda «Matbuat hurriyetiı ifşaatı karşı=ında annesi Hasibe hak bikma başlanmıj olmasma rağmen mevzulu bir konuşma yapacaktır. kında kanunî soruşturmalara başlan her cuma günü mahallî saatle saat mıştır. Bu tarihi ticaret yolları sayesinde, Daha XV. inci asrın başında Kafkasya, Azerbaycan, Türkistan, İran ve Anadolu arasmda sıkı bir iktisadî ve ticarî münasebet mevcuddu. 14031406 senelerinde Timurun sarayına giderken Klaviho Sultaniyeyi Türk, Arab, Acem ve Hind ticaretinin bir merkezi halinde bulmuştu. Osmanlı Safevî harbleri ve onları takib eden İrandaki sülâle kavgaları bu iktisadî faaliyeti inkıtaa uğrattı. Rusyanuı Kafkasyayı istilâsı ve İrana indirdiği ağır darbeler tarihî inkişafm seyir ve istikametini değiştirdi. Batum Tebriz demiryolu ve Hazer denizi kuzey İranı iktisaden Rusyaya bağlamış oldu. Birinci Dünya Savaşı es Yüksek öğretmen okulu açıhyor 10 da Yeşilköyden kalkacaktır. Dıs. Ticaret Rejimi hakkmda karara EK Eundan bir buçık yıl evvel k~.naülan htanbul Yüksek Öğretmen Okulıı bu ayın 23 iinde yen'.den faaliyete geçe cektlr. Okul Müdürlügüne Balıkesir 1,'ecaü Eğitim Enstitüsü Müdüru Kemal Ksya tfeyin edümiştir. C KÜÇÜIJ Haberler j ^ Emeklilcr Dcrneğinin çayı Sivi! Genel Emekli Derneği menfaat ne İstanbul Vali ve Belediye Başkan Fblıreddin Kerim Gökayın himayesinde 20 ekim cuma günü Taksim Eelediye guzinosunda bir darislı çay veri]=cektir. GÜL.DEHEN GÜLEK iie HAYATİ DOG Evlendiler 12/10/1950 Faranız için emin bir plâsman, uygun bir faiz ve ^* 24.000 LÎRA İKRAMİYE TÜRKİYE KREDİ BANKASI A.O.nın CYeni Postahane karşısuıda) Tasarruf hesablarındaki mevduatınız lemin eder. İşte size bunlan •k DENİZYOLLAHl Genel Müdürü dün Ankarada Ulaştırma Bakanlığı ile yeni turlstik seferler mevzuunda bir terr.as yapmış ve idarcnin görüş ve tasavvurlarını bildirmiştir. •• EELÇİKA ve Londra'da konfernns * veımok üzere davet edilen Profesör Dr İhsan Şükrü Akse'ı, Paris'teki Milletlerarası Psikiyatri kongesine de istirak ettikten sonra memleketimlze dönmüştür. • BİR müddettenberl tamire alınmış clan "Uludağ» vapurur.un revizyonu b!terek bugün servise ahnmıştır. «Uludağ.. Bandırma. hattında çalışacaktır. •* D. P. TAKSİM Şehidrnuhtar ocaf ser.elik kongresi yarın saat 20.30 da Taksim Aya Triada Rum Ortodoks ki lisesi bahçesindeki yemek salonunda ya pılacaktır. + İKTİSAD FaküHesi Mezunları Ce n . iyetinin yıllık umumi heyet toplantıs • 27 ekim 1950 cuma akşamı saat 17.3C da Ticaret ve Sanayi Odasında ybpıla caktır. Günlemde: 1 İdare heyeti ve hesab rsparu, 2 Mürakıbler 'Tı ru. 3 İd?.re ve mürakıbler heyr' ün ibrası, 4 Yeni heyetlerin seç:mi 5 Dilpkler bırunnnk'.adır. SERBEST İTHAL LİSTESİ • kitab halinde çıktı. İNKILÂP KİTABEVİ | Yerinde bir karar Dünya pamuk fiatlannın yükselmesi manifatura fiatiarını arttırmıştır. Dünya piyasalarındaki bu artış memleketimizde de tesirini göstermiştir. Buna rağmen Sürpriz Gömlekleri stoklarını eritinceye kadar fiatlarını arttırmamağa karar vermiştir. Milli Eğitim Bakanlığınra müracaat kitabı olarak kabul edilen: MUHARREM 1 CUMA HER AY BİR ÇEKİLİŞ YATIRILAN HER 100 LİRA ÇEKİLİŞE İŞTİRAK EDER. Fransız Dili GRAMERİ Yazan: Doçeit CEVDFT PERİN Ortaokul ve liseler için tashih ve tâdilli i'eni bTskı çıktı. 2 lira Ahmct Halit Kitabevi Gelecek çekiliş tariîıi: 31 Para yatırmak için son gün: EKİM V. | 609 12.00 15OT 17.33 19.04 E. 112.35 6.27j 9.34 12.00 4.31 16 EKJM 1.30 10.57 L J ayannda ohnasına imkân bulunmı de rehir gibi kuvvetl olan Haydar yan rakibini eze cze üçüncü daki Zafer dahi dördüncü devreye kakada tuşa getirdi. dar denklikle bocaladıktan sonra Tüy sıklet: ancak son devrede hamle yapmak 62 küo. Schmitz. Alman takımının sayesinde sayı zaferile yetinsenmek en yaman güıeşçisi, hem Alman zorunda kaldı. şampiyonu, hem Avrupa ikincisi. Yarım ağır: Heykelimsi bir vücudü var. Bütün 87 kiloda Höninger, ilk gecenin gövdesi taş sibi. İik geceki Greko «serbest» ini Bektaş Canla yapıda. Kemal Özkanr karşı üstün bir yor. Bektaş ki İsveçiilerin dünya Küıeş çıkarmaktadır. Bir aralık ağır sıklet şampiyonu Antonson u altta bulunan Kemal Almanın bi geçen sene 14 aralık 1949 gecesi lcğini iki elle tuttu. Alman hakem aynı ring üstünde, rakibinden 23 bunu görHüğü için derhal müdahale kilo daha noksan olmasma rağmen edınce iki elle tutmanm yasak ol ilk dört beş dakikada bir tırpanla duğunu bilmiyen veya bulundukla yere çarpıp bir sarmayla köprüye rı yer icabı bunu eöremiyen halk getirerek o abide endamlı şampiyohaksız yerc RÜrültülü itirazlar ko nu yerden yere vurmuştu; işte şimparıyor. Böyle anlarda daha ihti di kendi kategorisindeki Höninyath olma!:yız. Sav. ile rakibine ga ger'le de bir yumakla oynar gibi lîb sayılan Alman ikinci geceki RÜreşti, fakat tuşa getiremedi. İkin«millî Grcko» da Halil Kayaya ci gece «millî Greko» da bizim Hilj «ittifak» ia yenildi. Meğer yalnız mi Tafracaya karşı daha şanslı olyenilmemiş sakatlanmış da. Bu ması lâzım gelirdi. Meğer harbde yüzden üı;üncü geceki «millî ser bacağından yaralı olan güreşçinin best» te Nureddin Zaferle yapacağı bir ayak burkuluşilo eski sakatlığı nüksettiğinden dakikalarca tedavimaçın zevkinden mahrum kaldık. si yapıldı. Tekrar güreşe tutuştuyHafif sklet: 67 kiloda Ehrl. ringde ilk defa sa da tuşa gelerek sahneyi topallagordüğümüz Izzete ilk geceki tem ya topallaya terkedişi hazindi. İşte silî Grekoda sayı ile galib gelip bu haldeki bu güreşçi, ayağını iyiikinci geceki milli Grekoda Meh ce tedavi etmiş olmah ki, iki gece med Oktaya gene sayı ile mağlub sonra «millî serbest» te Yaşar Doolduktan sonra üçüncü geceki miliî ğuya karşı dokuz dakikaya kadar serbestte Tevfik Yüce ile karsılaştı. dayatabildi. Almanın katı adaleli, gülleleme spor icabı, çıkmtılar ve çukurlukAlmanların ağır sıkleti Leiher iarla dalgalı sert gövdesine karşı endamlı bir adam, fakat bacaklan Yücenin turnikeden çıkmış gibi yücudüne nisbetle biraz zayıf gibi. süzme ahenkli endamı tezadlı bir İlk gecenin serbcstinde Orhan Çalevha teşkil ediyordu. İlk dakikada kar onu kolayc? tuşa getiımekle Almanı yere serip ikinci dakikada esasen zayıf olduŞumuz ağır sıkletekrar yere çarpınca alnından 'a tin ümidlerinden olduğunu gösterralanan rakibinin kısa tedavisindcn di. Millî Grekoda Sabri Demiraya sonra dördüncü dakikada tuşa ge teneffüs zamanı Vehbi Emre küntiriverdi. deyle değil sarmayla iş gorrnesini tavsiye ediyordu. Fakat tenef.':steYarı orta: 73 kilodaki Grekoda Mettesheim'a ki hesab schnedeki pazara uynnmış karşı hiç bir şey yapamıyan Ah olacak ki Sabri iki defa k ü n ' " ' ' e med Kandemiri müşkül mevkidea rakibini aşırdığı için «ittifak o kurtaran Nuri Hocarun tam zama galebeyi kazandı. Son gecenin nmda yaptığı bir tavsiye oldu. Ring «millî serbest» in.de İrfan Atak ise kıyısından yapılan bu tavsiye sa yağlı güreşten gelme bir cevherle 52 kiloda Weber Heini Alman yesinde rakibine bir künde atan ikinci dakikada tuşla işini bitiritakımırun en çetin güreşçisi oldu Kandemir kazandığı puan sayesin vererek yarının büyük ümidi oldu Amerikan havacısmın kcmikleri ğunu ispat eti. İlk geceki Grekoda de sayı hesabile galebeyi sağlaya ğunu bütün seyircilerin kalblerinı memleketine götürülecek Ahmed Bilek ona sayı ile yenildiği bilmistl. İkinci geceki millî Greko dolduran bir ferahlıkla ispat etti. 1945 sencsinde nıerri'.eketimizde bir uçak kazasında ölmüş bulunan ve Tagibi ikinci gecedek* millî Greko da Ahmed Şenolla yapılan güreş İbrctli neticeler: Romen maçında da bizim en tec kuvvetten ziyade teknik hünerlerle Üç gecenin maçlarında da yenil rabyada gömülü olan Amerikan havaosı Robert Jcseo Kcsik'ln rübeli güreşçimiz olan Fehrai Bü geçti. Alman güreşçisinin asıl kıy miş obnalanndan dolayı Alman Amerikaya gotüü'=cekt r. Bu kemik'.eri makssâla yükmutluyu «ittifak» la yendi. meti son millî serbestte Celâl Atiğe güreşçilerini zayıf sanmamalı. Arki dün bir heyet askeri uçakla çehrimiza «Millî serbest» te Ali Yücele karşı karşı gösterdiği yaman mukavemet arkaya yaptıklan maçlarm en so gelmiştir. «ittifak» la yenilmesine rağmen, bu le meydana çıkıyor. Atik güreşin nunda, hem serbest güreşte, hem d genc Alman asıl şaşılacak meziyet nasıl bütün hünerlerini biliyorsa şampiyonlanmıza karşı gösterdik MEVLİD lerini bu güreşte göstermiştir. Yü Alman da o hünerlerden sıynlma leri mukavemet Alman ekipinin n Ailemizin büyüğü ve kıymeili celin çeşidli şaşırtmaclarına karşı nın yolunu biliyordu. Olimpiyadda kıratta bir kıymet olduğunu göste Weber de beklenmedik kurtuluşlar dünyaya parmak ısırtan şampiyo rir. Buna karşıhk bizim güreşçiler babamız Selen müessesesi sahibi gösterip duruyor. İki taraf saldırış numuza karşı Mettesheim bir akra içinde kampa girmeyip idman yapVECDİ SELEN'in tan dayanışa, dayanıştan saldırışa nile güreşir gibi emniyet içinde sa mıyanlann düştükleri vaziyet de vefatuım kırkmcı günü dolay.sile geçerek, oyun içinde oyun yapa ya vaşıyor. Celâl kol kapb, sökmedi; hasmı küçümsemekteki gaflete açık pa, seyircileri zevkli hayretlere dü kafa yakaladı, para etmedi; künde bir delildir. Bu maçta seyircilerin 13 ekim 1950 cuma günü Beyoğîu şürürken, Yücelin o yaman bastı attı, boşa gitti; üste çıkıp aarma, rakib taktmı her fırsat buldukca Ağacamiinde öğle n"jnazmı müteaMevlidii Nebevî okutulaca^mrışlarile rakibini birteviye köprüye nafile; alto yatıp kılçık, beyhude; { k ] b M e v l i d yanlamadan tırpan, neticesiz... Fa alkışîamalan artık halkunızdaki ol 1 . . sevenlerin ve ?rzu getirmesine rağmen, genc Weber'in gunluğu gösterir. Buna T • . . . 1 ' dan Kendısını halis Alman çeliğinden yapılma bir kat ne o? Üçüncü devreden itibaren hakemleri haklı . veyar.haksız 1 edenlerin teşriflerini rica ederiz. proteskarşır.^ zemberek yaylanmasile bu köprii Celâl enikonu yorgunluk alâmetleri gunluğu gosterır Buna mısır taSelen as'esi göstermeğe başlıyor, hamleleri fer to makanunda sahneye lerden kurtuluşu, bu güresi baştan nelerini yağmur halinde serpecek sona kadar, levhaları durmadan siz, yakalayışlan okşayış gibi. Be kadar küstahlıkta bulunanlann hareket vakit dolup gonk çaldı da değişen, en heyecanlı bir şiir filmi jampiyonumuz «ittifak» denen tuş reketi de pek çirkin düşüyordu. payesine yükseltti. Almanın her suz galebenin seref hâlesile sahne Güreşlere karşı halkımızdaki rağbetin jiddeti meydanda. Fakat fazkurtuluşunu halkın vecidle alkışla den kurtuldu. la kalabahk yüzünden ma^lardan yışı o kadar güzeldi ki... Yan sıklet: sonra sıkışık vaziyette aheste beste • • Öksürüğü keser. Horoz sıklet: 79 kiloda Henze'nin karşısına İlk çıkılırken kerli ferli hanımcfendi dı. Üçüncü geceki müthiş rağbete İlk gece 57 kilonun «serbest» inde Spatz'ın karşısma çıkan Süha gecenin «serbest» inde Bekir Bü lerin vukuflu vukuflu ovunlann karşı giriş kapılarındaki feci idaKarkan pek bir şey yapamadı. Dör ken gibi ilk defa gördüğümüz ya cereyan tarzından bahsettiklerini resizlikler, inzıbat kuvvetlerinin düncü devrede büsbütün yorgun man bir harika çıktı: Bekir hiç u defalarla işittim. Den:ek ki güreşin küayetsizl^âi, halkın parmakhkları düşmüştü. Belli bu güreşçimiz mulmadık bir anda yaptığı bir iç yahıız sevgisi değil bilgisi de ev aşısları. Güreşler esnasında şangıır kamp görmemiş. Neticede sayile tırpan çengellemesile Alman raki lerimizin harimine kadar girmiştir. şungur kırılan camlarm gürültüsüHepsi güzel, fakat güreşlerdeki galib sayılmasına rağmen eğer gü bini bir balkondan atar gibi yukanü işitip duruşumuz. Dünyanın reş bir iki dakika daha devam e ndan aşağı sırtüstü öyle bir fırlat idaresizliklerle inzıbat işlerindeki pazısını bükmcği beceriyoruz da bu deydi Sühanın bitkin hale geleceği tı ki. Meğer Henze hiç de böyle aksaklıklara ne demeli? Ök gece kolayca yenilecek cinsten bir gü hoparlörler işlemedi. Müsabal.alara küçük işleri neye önliyemiyoruz? muhakkakü. İkinci geceki millî yepyeni bir Grekocu reşçi değilmiş. Bunu sonraki gece halkın yuhalarile başladık. Lkinci Bu, denizden geçip derede değif maçta Melih yıldızımız olduğunu daha ilk daki lerde pek güzel gösterdi. «Miliî gece milli takımm ayyıldızh ar musluk suyunda boğulmak gibi bil kalardaki üstün güıeşinden sonra Greko» da A'.i Özdemir gibi en ye masınm mayolara takılmasmı unut şey. Dünyayı yenmek millî şeretf âni bir brov'.e ile rakibinin sııtını nici bir güre??imiz ona ancak güç muşuz. Bereket versin Vehbi Emre yükseltmekse ayıblar aybı olan rek ispat etti. «Milli lükle ve sayı hesabile galebe çala son anda işin farkına vararak he böyle beceriksizlikler de millî şere' yere te Nasuh Akar ıse kendi bıldi. Son geceki «millî serbest» te pimizi büyük bir hicabdan kurtar fi lekeler. Kendimize gelelim. ? îşleri Bakanı saym Riikneıidln Nasuhioğlu, ev^'elki pünkü putetelerde çıkan beyanatında şehrin asayişine de temas ederek şöyle diyor: «îstanbulun emniyet ve asayişinin normal olduğunu ve bütün memleketin emniyet ve asayişinde endiseyi mucib olacak bir şey bulunmadığını söyliyebilirim. Zabıtamız her yerde vazifesini ifa etmektedir. İstanbulda bazı polis vak'aannın sansasyonel bir şekilde neşredilmesidir ki bana bu suali sormanızda saik olmuştur. Geçenlerde gene bu mevzu hakkmda konuştuğum vakit, daima hürmetkân olduğum matbuatımızın bu gibi vak'aları, mercilerinden lâyıkile tetkik etmesini rica etmiştün. Aynı ricayı tekrarlıyacağım. îlgili merciler mat buatm soracağı bu gibi vak'alan olduğu gibi izah edeceklerdir. Bu bakımdan iç idarenin mensubu olarak arzedebilirim ki, hiç bir endişeyi mucib durum yoktur. Bu» rada emniyet ve asayiş mevzuu üzerinde konuşacak değildim. Sualiniz bu izahatta bulunmağa vesilo erdi. Zabıta devriyelerinin arthnlması durumda gayritabiî bir hal olduğu için değildir; hükümet, daima emniyet ve asayişe ehemmiyet erdiği içindir.» İstanbulda emniyet ve asayij davası, bana son seyahatimde oturduğum Fransız ve İtalyan şehirlerinde gördüklerimi hatır • Iattı. Marsilyada, Pariste zabıta ak'alan tstanbuldakinden az değildir; tenha mahallelerde geceleri taarruz ve saygunculuk hâdiseleri İstanbuldan çokrnr. Şuradan bnradan otomobil çalıp bununla yol keserek geçenleri soymak, sonra da traze basıp kaçmak adeta moda olmuş jribidir. Bizde zabıta vak'alarının çoğu, içki ve kabadaydık yüzünden çıkan kavgalar veya hırsızlık olduğu halde oralarda önceden tasmim edilerek hazırlanmış, bir kısmı da esrarengiz mahiyrUe bir takım dnayetler işlenmekte, :abıtaya adamakılh ter döktürmekedir. Bunlar arasında bir takım gangsterlik vak'aları da vardır ki memleketimizde bu gibi hâdiseler, Allaha şükür, çok azdır. Italyanın Cenova ve Napoli şehirlerinde de dikkatimi çeken hal» lere şahid oldum. Bu iki şehrin birincisinde, çok kalabalık dar sokaklar vardır; buralarda alenen kaçak sigara satılmaktadır. Napolide de liman d vannda. kaçak sigara satın alanlar irördüm. Kaçak sigara alışverişi ağır para cezalarile yasak edilrruj olduğu halde, zabıta bunlara mâni olamamaktadır. Kaçak sigaraılar bir çete halinde çalışmakta re polis bu işle meşpul olanlara müdahale edememcktedir. Çünkü azılı serseriler, polise hücum etmckten çckinmemektedirler. Cenovada zabıtanın bunlan yakalamağa teşebbüs etmekten korktuğunu söylediler. Bizim zabıtamızın ise. bazı bazı taşkınlıklara maruz kalmasına rağmen, emniyet ve asayişi muhaaza için, yılmadan çalıştığı malumdur. Avrupada iken elime geçen İstanbul gazetelerinden birinde Vali ve Belediye Reisinin zabıta vak'aları uydurulduğundan bahis ve 4Ikâyct eden beyanatını okumuştum. Eğer bu devam ediyorsa olmamış vak'aları kasden yayan bir beşinci kol mu var, diye şiiphelenmemek elden gelmiyor. Nitekim, yazuı bir meçhul denizalü masah uydurulmuş ve halk cfkân buna inanduılmıştı. Bizde kaduılara ve genc kızlara lâf atmak ve el uzatmak gibi çirkin hareketlcr, maalesef. hiç bir memlekette görülmiyen bir şekilde revacdadır. Kız mekteblerinin tatil saatlerinde bir kısmı ne yazık ki mektebli genclerin, hattâ çocuklan n yığuı yığın caddelerde, tramvay ve otobüs duraklannda kızlan beklemekte olduklarını görüyorum. Bu çirkin hale karşı da hem zabıtanın mâni tedbirler alması, hem de mekteb idarelerlnln terbiye ve ahlâk bakımından tehzib edici gayretler sarfetmesi gerektir. I TUEÂL S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle