19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EJ&a 1950 CUMHURİYET BİR DAKÎKA İngillerenin tominatı ün sabah İngiliz gazetelerimlen Daily Telegraph, Bulgaristamn Karadeniı •ahillerinde Sovyet askerî faaliyeti müşahede edtldifini ve Türkiyey» gonderilmekte olan mültecilerin bu bölgeden eıkanlmış, olduklarını bildirmiştir. Diğer İngiliz gazeteîeri de Türk hükumetinin mültecileı meselesinde takib etmekte olduğu slyaseti tam olarak destekliyen ma kaleler ynyınlamışUr ve hattâ bunlardan Manchester Guardian gaıetesl bu hâdisede beynelmilel bir müdahaleye lüaum hissedildiğini belirtmiştir. Bu yaııların neşredildiği günün akşamı d» İnciliı resmi çevreleri .Nafen ajansı vasıtasile Türkiyeye şifahi bir teminat vermck liizumunu hissermişler ve Tiirkiye bir komünist tecavüzüne uğradığı takdirrle İnffiliz hükumetini yanıbaşında bulacağını kat'j bir lisanla ifade ctmislcrdir. Su sıraria İngiliz rcsmî çevrelcriniıı bu şekilde şifahi tcminatta bulunmaları bclki rkla $öy!e bir sualin sclmesine yol açabilir: «Türki.ve üzerinde ycni hir baskı mevcudmudur ki hoyle hir beyanatın yapılması elzem görülmüştür?» Evvelâ şu noklayı hatırlatmak lâzımdır ki Türkiye üzerindeki kotnünist baskısı senelerdenberi devam ctmektedir ve hiç bir zaman hafiHeme cmareleri göstermemiştir. İnjiliz resmî çcvrelerine atfen yâ pıtan beyanatta «Türkiyeden alınan ve İngiliz Türk ittifakından şüphe eden bazı hcdbin haberlerin» ortaya çıkması üzcrine böyle bir teminatın verilmrsine liizum hissediidiği kaydedilmektedir. Bahis raevıuu «bedbin haberlerin» Atlantik paktına iştirak hususundaki teklifimizin reddi ile ilgili olduğu muhakkaktır. Dün akşamki haberin bilhassa ;u iki hedefi güttüğü aşikârdır: 1 Atlantik paktına almmamainız üzerine husule gelen itimadsızlık havasını iznle etmek, 2 Atlantik paktına alınmamasına rağmen Tiirkiyenin tccavıiı karşısında Batı tar.ıfından nııidafaa edileecğiue dalr Sovyet Rusjaya ııçık bir ihtar yapmak. Hatırlarda olduğu gibi Atlanlik Paktma alınmamııa nnılıalefct eden bazı küçük devlcllcr Türkiyenin fazlasile tehdid altında bulunduğunu ileri sürmüşler ve bizim için umıımî bir savaa girişmek arzusunu gösternıemiş'.erdi. Bu görüşün diğcr üye dcvletlcr tarafından destcklcndiği de teklifimiz mcnfi bir cevabla kan,ılandıs;ı zaman anlaşılmış ve bu hal endişeye yül açmıştı. Inffiliz resmi beyanatında bu hususun da natan itibara alındığı hissini uyandıran bir cünıle bulıınmaktadır: «Tecaviiz karşısında Tıir kiye İnKİIteıcyi yanıbaşında bulacaktu ve ccrisinden de bütün demnkra5İlcri siirükliyecctfinden zerre k,?dar şıiphp cdiimeınelidir.» Batılı siyasl çcvrcler Sovyet emperynlizrninjn en kotii giinlerini yaçamaMa olduğu kanaatfndedirler. Korcdc bojıçıına uğrayan Kremiin 4 8» danbei'i İrnnHa. Ftnitmdiynda, Avıısturyada, Berlindc griristiş;i nıovziî «^ıçramalannı hcr birinrfe n<f:ce a'nmadan çeriVr.ırk merbıırhetinde kalmı^tır. Bııgün Bultrarislmn vasıtasile de veni bir teşebhüstc hulunmnsı ilılimalinrlen bah»pdcnler mcvcuddur. Bc'ki de İng'\\\z tcıniıiKtının giittüüü hc'eflerdeu biri de bununla ilçilidir. Ömer Sami COŞAU Bayar ve Nenderes Sıvasa vardılar Baştarafı 2 inci sahifede kan geceyi Sıvasta geçirecekler vt yarın Sıvasta tetkiklerde bulunacaklardır. Vichinsky'nin yarattiğı sürpriz İş daima O'nda Geçen gün Sular İdare$i «Şayed 10 gün daha yağmur yağmazsa, Elmah bendine bilmem ne clacağından Anadolu yakastnın tamamen susuz kalacağını» bildirdi. Havadis bittabi gazetelere aksetti. Ve hemen ertesi giinü, hikmeti hüda, bir yağmurdur başladı, dün de devam. Bu demektir ki Hazreti Allah (töbeler olsun) İstanbııl matbuatını günü gününe takib ediyor! D. N. Bulgarlarm yeni bir notasına dair söylentiler Baştaraiı l inci sokulmasmı önlemek içindir ve kendi menıleketlerinde kuş uçurmıyan Bulgarların yabancı bir memleket smırlarında içeri zorla adam sokmsğa teşebbüs etraeîeri, âdeta bir nefi çeteciliğe yeîtenmele:ı, devlet mei'humu ile telif ka bul etr.ıiyen bir hareket olarak vası.?landırıliyor. Bu münasebetle öğrendiğime göıe. hükumst bilhassa diplomatik pasaportu hâmil olanlnrın, meselâ Kapıkule gibi hucıud msvküerinden girmeierine müsaade edilmesini alâkalılara tebiiğ etmiştir. Türk makamlanndan usulü dsiresinde vize almış olanlann tıenöen ba;ka vasıtabrla hududumuza geldikleri takdirde topr?.!:!arımıza kabu'leri de mümkün görülmektedir. Ancak tren seferlerine ve trenle gelenlere hudiıd kapah olduğu müddetçe müsaade edılmiyecektir. Diğer taraftan Bulgarların hududun tarafımızdan seddi düi?yısile Sofya Maslahatgüzaıımıza jeni bir nota vcrdikleri bugün ş3yi olmuştur. Dış İşleri Bakanlığı yetkili çevrelerinde geç vakit yaptığım tahkikata cevaben bu hususta hiç bir malumatın m e . olmadığı belirtildi. M. S. E» Sofya rndyosunun devlet aoanılanııııza knışı kııstahça nuşi'iyatl Ankara, 9 (Ankara Ajansı) Buraya golen haberlere göre Türk Buisar hududunun Türk hükumeti tarafındrn kapatılmış olduğıı şu dakikaya kadar Bulgar halkına bildirilmemiştir. Bununla beraber hududu kapa ma hAdisesinin tepkisi Bulgar radyosunda ve basınmda bugün açık bir surette görülmüştür. Bulgarlar Türkiye hakkındaki menfî propagandalanna hız vermişler ve küstahîığı son raddeye vardırmışlardır Sofya radyosu bu sabahki yayınında Türk devlet adamlan hakkında en sert ve şiddetli dil kullanmış, akla gelmiyen iftiralarda bulunmaktan çekinmemiştir. Bu radyo, başta Başbakan Adnan Menderes olduğu halde devlet adamlarımız hakkında en kötü imâlan ihtiva eden sözler söylemiş ve şöyle konuşmuştur: «Mendereslar İstanbul ve Avrupa barlarında eğlenirlerken Bulgaristanda ev ve barklarım satıp vize bckliyen kardeşierini ihmal etmişlerdir.» Bu çirkin iftiralarla Bulgaristanda ana vatana kavuşma gününü bekliyen ırkr'^şlarımızı Türk hükumeti alcy.'.ıe kışkırtmak istiyen Bulgarların aynı zamanda Türklerin hududu kapattıklarını en geç öğrenecek olan Bulgar umumi efkânnı da şimdiden hazırlamak gayretini güttükleri tahmin olunmaktadır. Fena hemşeri olmıyalım. elki başka meziyetlerimiz vardır: ama eoğumuz iyi hemşeri değiliz. Başkaların zararına yaşamayı, başksların zaranna rahat etmeyi. başkaların zararına keyil çatmayı bir açıkgözlük sayıyoruz. Bir hemşeri için bu kötü bir huydur. Yere tüküren, hemşcrisine hastalık sşılar. Sokakta bağırıp eağıran, radyosunu ardına kadar aeıp mahalleyi çınlatan. lüzumsuz yere klakson çalan... hemşerisinin rahatmı kaçırır... Tramvaya, vapura. otobüse, sinemays girerken önündekinin önüne geçme|e ralışan enun yerini almış ve haksızhk etmiştir. Evdeki çöpü sokağa dökcn. komşularını ızrar etmiş olur. İbtiyac maddeleri sıkıştığı zaman istifçilik eden, yığdığı maddeden mahrum kalan diğer hemşerilerini aç bırakmıs sayıltr... Daha da sayabileceğim bunlar ve buna benzer hareketleri biz yapanz. Bunun en son bir nümunesinl bana dün anlattılar.. Biliyorsunus ki son yağan hafU yafmurla bu tehlikenin ne kadar eksildiğinl kestiremiyorum Anadolu kıyısı susuz kalmak tehlikesine maruzdur. Elmah bendinde ancak 1012 günliik su vardır. Bunun için Sular İdaresi Anadolu yakasını yevmiye verdiği 12 bin ton suyu 7 bin tona indirmij ve nöbet usulii ihda» etmişti. Bu nöbete gör* su gelmesi beklenen Bağdad eaddesine su gelmeyince araştırdık ve anladık ki; verilen su bizim Uraflara gelinceye kadar abonelerin elinde bitiyor ve biıe su yetişmiyor. Bu aradı, musluğu geceden açık kalmı* dükkânların luları sokaklara akmıs, bir çok ahoneler de evlerindeki larnıclarını doldurmağa kalkışmışlar, hattâ bazı yerlerda bahee sulamağa devam edilmiştir. İyi hemşeriler bunu yapamazlar. Suyun aılıgı malum olduktan ve herkes ihtıyacından fazla su alırsa yetismiyeceği de muhakkak bulunduktan sonra kendi ihtıyacından fazla su almak, su istifçiliği yapmak. alt taraftaki abonelerin susuz kalmasını istemek demektir. Bu gayriinsani bir hnrekettir. Böyle hallerde herkesin kendi kendini kontrol etmesi, suyu idareli kullanıp mevcudun bütıin hemşerilere mümkün mertebe seyyanen taksinıine mâni olmaması medenl ve şehirli terbiyesi icabıdır. Bu kadar iptidaî bir vazifeyi idrai etmiyenlere teessüf etmemek elden gelmez. Hele susuzluk gibi bir durum karşısında hodbinlikten kendini kurtaramıyanlar sade insanlar nazarında değil Allah huzurunda da günahkârdular. Allah cümlemize insaf versin. B. FELEK Elâzığda f Elzığ, 9 (a.a.) Cumhur Başkaru Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes refakatlerindeki zevatla birlikte bugün saat 10.20 de uçakla Diyarbakırdan şehrimize gelmişler ve hava alanmda karşılanmışlardır. Hava alanından Elâzığ Vilâyet konağına gelen ve burada vilâyet erkânını kabul eden Cumhur Başkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderesle beraber konaktan çıkarken bahçeyi ve meydanı dolduran muazzam bir halk kütlesinin saygı ve sevgi tezahürlerile karşılaşmışlardır. Celâl Bayar, halka hitab ederek demiştir ki: « • Beni daima sıcak bir mu habbetle karşıladınız. Elâzığhlar bu sefer de bana ve yanımdaki arka daslara, emsalsiz tezahüratla hiisnü k?biîl gösterdiler. Bunun minnet hütırasını daima muhafaza edeceğim. Görüyorum ki halk, rejimimiza bütün kalbile bağlıdır ve ıztırablannı fîindirmek için çalışma bekliyor. Bu ıztırabları dindirmek bir zarurettir. Bizim borcumuz ancak sizlere hizmet etmekle ödenir. Bunun tezahürüne, fi'lî eserlerine şahid olacağımızı temenni ve ümid etmekteyim. İstikbal milletçe bizimdir. İatıkbali ve istikbalden öılediğiniz refahı mutlaka fethedeceğiz. Bu emsalsiz tezahüratınız önüncfc Eonlüm dolu olarak sizlere şükranlarımı arzederim. Memlckete ve şahsan teker teker hepinize »aadetler dilerim.» Vilâyetten sonra Tümen Komutanlığı, Belediye, ile Dcmokrot Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet Partisi, il merkezleri ziyaret edilmiştir. C.H.P. nin ziyareti sırasında Elâzığın ihtiyaclan üzerinde duru!muş ve Adnan Menderes izahlarda bu'unmuştur. Başbakan bu izahatında memlcket kalkınmasının ancak zirai kalkmma ile mümkim olabileceğini, ziraî kalkınmanın ise su işlennin ıslahına bağlı bulundugunu belirtmiş, bu derdin yalnız Elâzığa inhisar etmeyip bütün memlekete mil bir dava elduğunu »öyliyerak, bu ihtiyac zarnanında takdir edilip ona göre faaliyete gecilmiş olsaydı şimdi salâh yolunda haylı mesafe alınmış olacağını ilâve etmistir. Başbakan izahatına devamia memlekette yapılacak işler pek çok olmakla beraber hepsinin esasını zira! kalkınma teşkil ettiğini, ise bu esastan başlanmazsa, iktisadî temel sağlam olmıyacağı cihetle kurulacak binanın çürük kalacağını tebarüz ettirerek, bunun için çok paraya ihtiyac gösteren büyük projelerin şart olmadığmı, bilâkis ar para ile tahakkuk ettirilebilecek kü çük projelerin çok ciaha faydalı neticeler sağlıyacağını anlatmış, bu ihtiyacîarın şimdiye kadar nasıl olup da ele alınmamış olması karşısında duyduğu hayret ve teesiıirü ifade etmiştir. Başbakan Adnan Menderes yalnız Elâzığa değil. yurdun her yerinde aynı derdlerle karşılaştık'.annı îfade ile iki ana temeli teşkil eden sulama işleri ve yol meseleleri üzerinde hükumetin büyük bir hassasiyetle durup, evvelâ bu derd lerin halli yoluna gideceğini, eldeki imkânlar mahdud olduğuna göre, büyük projeler yerine daha ucuza malolacak, daha faydalı küçük projelerin tahakkukuna çalısılacağım söylemiş, eski hükumetler tarahndan gelecek senelere sârî taahhüdlere girişilmiş olduğu için bu vaziyetin hükumeti bir dereceye kadar büyük projelere bağladığını an latmıştır. Başbakan Adnan Menderes bundan sonra, başlanmış olnn çok masraflı büyük projelerin hepsinin faydasız olduğu iddiasında bu lunmadığım açıkhyarak misaller vermiş, İstanbuida Maltepede 50 milyon lira sarfile kurulmakta olan sigara fabrikasını misal göstererek, bu fabrika bir müddet daha kurulmamış olsa sigarayı şimdiki gibi iememizde bir mahzur clmıyacağım, buna mukabil 50 milyon lirayı istihsali arttırmaya yarıyacak tesislere harcamanın şüphesiz ki memlekete çok daha faydalı olacağını belirtmiştir. Partilere yapılan bu ziyaretlerden sonra Belediye dairesine gidilmis, halen burada bulunan Bingöl, Malatya, Tunceli Vaülerile Elâzığ Valisinin iştirak ettıkieri uzun süren bir toplantı yapılmıştır. Cumhur Başkanının başkanlığında yapılan ve Başbakan Adnan Menderesin de bulunduğu bu toplantıda bölgenin ihtiyaeları üzerinde göı"üşülmüştür. Lake Success, 9 (Radyo) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu «yasî komisyonu bugün tekrar toplanarak gündeminin ikinci maddesinin müzakeresine başlamıştır. Güvenlik Konseyinin veto yüzünden felce uğraması halinde Genel Kurulun 24 saat zarfuıda toplantıya çağınlmasını ve emrine sılâhlı kuv vetler verilmesini istiyen Amerikan teklifi, yedi devlet tarafından müştereken komisyona sunulmuştur. Bu devletler Türkiye, Amerika, İngiltere, Fransa, Kanada, Uruguay ve Filipüılerdir. Müzakereler başlarken söz alan Sovyet delegesi Vichinsky, Amerikan teklifinin bazı mükemmel tarafları olduğunu söyliyerek büyük bir sürpriz yaratmıştır. Ancak, sozlerine devam eden Vichinsky, genel müzakereler yapılmasına taraftar olmadığını ve derhal maddelerin müzakerelerine geçilmesini teklif etmiştir. Bu teklif reddedilmiştir. Genel müzakereler esnasında söz alan Amerikan delegesi John Foster Dulles, tekHfinin ana hatlarmı açıklamış ve sözü Sqvyet iddialarma getirerek denüftir ki: «Ruslar, Amerikahların harbci faaliyetlerinden korktuklarını söylüyorlar. Şu halde,, Acheson plânının himayesinden istifade etsinler.» Müteakıben söz alan İngiliz delegesi Kenneth Younger, Amerikan teklifini kayıdsıı şartsız destcklemiştir. Belçika delegesi de teklif lehinde konuşmuştur. Şilinin aym mealde bir teklifi de müzakerelere konu teşkil etmiştir. Müzakerelere yarın devam edileeektir. Ba.van kendi resimlcrini indirtti Elâzığ, 9 (a.a.) C u m h u r B a ş k a n ı Celâl Bayar, Elâzığ Belediye B a ş k a n ı n ı n odasında A t a t ü r k ü n ro» m i n d e n br.^ka k e n d i resmini ası'.ı g ö r m ü ş ve b u n u n üzerine, gerek k e n d i prensiblerine, gerek hükumetin bu h u s u s t a k i k a r a r n a m e s i n e a y k ı n olarak asılı b u l u n a n k e n d i fotoğrafının k a l d ı n l m a s ı n ı istemiştir. C u m h u r Başkanımızın bu t a lebi üzerine fotoğrafı Elâz'.ğ Belediye B a ş k a n ı n ı n odasının d u v a r ı n dan indirilmiştir. «»»mımımiinmilllllllinilttlimmilllllllliülllllüllUllllli:! ...„« Selim Sarperin konuşması Lake Success 9 (a.a.) (United Press) Bugün öğleden sonra siyasî komisyonda ilk olarak Türkiye muıahhası Selim Sarper konuşmuş ve Türkiyenin yedi millet tarafından teklif edilen karar suretine iştirak edeceğini bildirmiştir. Sarper Güvenlik Konseyinin, vazifesini görürken üye devletlor namına hareket ettiğini söylemiş ve üye devletlerin mesuliyetinl terketmediklerini fakat bu mesuliyeti tecavüz vukuunda süratli ve tesirli surette hareket etmekle vazifelendirilen Güvenlik Konseyine havale cttiklerini belirtmistir. Selim Sarper şunları ilâve etmiştir: o Milletlerarası sulh ve istikrarın idamesi mesuliyeti hafifçe karşılanamıvacak kadar büvüktür. Güvenlik Konsevi icab ettiği şekilde işlemediği takdirde ıjenel kuru! milletlerarnsı süvonliğin idamesi icin mümkün olan her türlü harekcte gccmclidir.» HnşmaknledPn aemti" •şünmek, kitab okumak. yazı yazmak, arkada^ile tatlı (atlı konıışnıak yahııd da sadece istirahat etmek isteyen mi var? düşünülmüyor. Fasıl heyetînden sonra gazel, gazolden sonra Chopin, Chopin'den sonra caz. Bu böylece Ankara radyosunun dalga sınırlarından çıkılıncaya kadar sürüp gidiyor. (Düğme su:ı haddine kadar çevrildiği için üstcük müzik de vasfını kaybediyor, vahşi bir çığlık halini alıyor). Gemide o kadar salon var. Bunlardan bir tanesini radyo merak'ılarına ayırarak herltesi memnun etmek mıinıkün değil midir? Bir başka şikâyet de yenıeklpr. içkiler ve servis. Bizim mutfaia alışmıyan yabancılar. kendilcriııe illâ Tiirk yemckleri yedirilmesinden hoşlanmıyorlar Mönü'leri bu işten bir anlayana hazırlatmak ve bizim yemeklerle klasik Avrupa mutfaçı arasında ahrnkli bir dostluk temin etmek çüç bir iş olmamalı herhalde. Içki ve aperitif meraklılan da aradıklan herşeyi bulamidıklıırını, bilhassa yabancı içkilcrinden baztlarına aynı sefer esnasında iki türfiat tatbik edildiğini söylüyorlar. Nihayet bir şikâyet kontısu da kamarotların yabancı bir dil bilmemesi. Bizim vapurla seyahat eden Akdeniı yolculan, baıan en basit ihtiyacUrını anlatmakta giiçlük çektiklerini ileri sürüyorlar. (ierci hiç bir millctin vapurunda bütün kamarotlar yabancı dil bilmezlcr. Fa kat hem bunlardan her biıinde bir kaç tane çok dilli kamarot bulunıır, hem de bizim bu hususa daha fazla dikkat etmeıniz {rerek'.ir (türkçe yaygın bir dil olmadığı için), bu itiharla gemi personpi'cHne mah?us bir kurs açmak ve bu gcdigi kısa zaiüanla öıtmck ihrtıal cdilmiyccck bir nckladır. IHare Nostrmıı Orgeneral Kanadlının ieftişlcri Edirne 9 (Telefonla) Bugün saat 16.30 da Birinci Ordu Müfettisi Oıgeneral Şükru Kanadlı, yanmda Tümgeneral Salâhaddin Çulhacı olduğu halde Edirneye gelmiştir. Kendisi gazetemize normal hudud teftişleri yaptığım beyan etmiştir. Orgeneral Kanadlı yarın Kırklarelir.e gidecektir. Tckcl Bakanı Erlirncde Edirne 9 (Telefonla) Gümıük ve Tokel Bakanı Nuri Özsan, Meclis ikinci başkanUrından Hulusi Köymenle beraber saat 18,30 da Edirneye gelmiştir. Kendisi gümrük teşkilâtında yapılacak değişikliklerle ilgili tetkikatta bulunmak üzere dolaştığını ifade etmiştir. Bakan, yarın saat 11 de halkın derdlerini dinleyecek, kapatılmak üzere bulunan fakat Edirneye çok faydası olan Tütün Bakımevinin durumunu da inceleyecektir. İngiltere, Türkiyeye Yeremliler için alınan ledbirler tekrar teminat veriyor finttnrnft ? fr>ri NADİR NADİ Genelkurmay Başkanı İzmire giHi İzmir 9 (a.a.) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamut beraberinde Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Göksenin bulunduğu halde bu sabah saat 9,30 da bir askeri uçîkla jehrimize gelmiştir. Hava alanmda Vali vekili, Belediye Ba.şkanı, Kolordu Komuıaru Abdülkadir Seven, Hava Komutam Tümgeneral Asım Uçar. tümen komutam Tümgoneral Fazıl Bilge, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Cihangir Berker, motörlü birlikler komutanı ve diğer yüksek rütbeli s'jhaylarla Emniyet Müdürü ve basın mensublan taraı'ından karş:lanan Gsnelku'.rnay Başkanı doğruca tümen kararşibına gitmiştir. Deniz Kuv"vret'eri Komutanı Tümamiral Sadık Altıncan da bu sabah saat 8.30 da Golibolu muhribile '.imanımıza gelmiştir. Amiral Akdeniz Üsler Komutanile birlikte Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nuri Yamutu ziyaret etmiştir. Kore'de faarruz başladı Başlaraiı 1 irtcı sahıieıie dahilinde 5G Km. ilerledikten sonra çok şiddetli bir mukavemetle karşılaşmışlardır. Ote yandan Kore Cumhuriyeti, kıtaları da Wonsan'ın dış mahallelerindg çok şiddetli bir mukavemetle karşılaşmışlardır. Keşif uçaklarının pilotları Güney Koıe birliklerinin Wonsan'a girmekte olduklarını gördüklerini söylemişler se de bilâhare sehrin civarında çok şiddetli savaşların cerpyan etfiÇ'i bildirilmiştir. Pusan rach'osu Güneylilerin Wonsan'a girdiklcrini ve komünist karargâhını i^gal ettiklerini büdirmistir. Komünist başkenti PvongYangda. şimdi. heın doğudan. hem güneydon tehdid altında bulunmaktadır. General Mac Arthu» karargâhından bir sözrii. düşmanın elinde kalan kuvvetlerin 40 bin kadar tahmin edildiğini söylemlştir. Buna mukabil Birleşmiş Mületlerin Koredeki kuvvetlerinin 200 bine yaklaftığı gene aynı sözcü tarafından bildiriimistir. Sadık Aldoğanın sorgusu yapıldı Ar.kara, 9 (Ankara Ajansı) Millet Partisi erkânından General Sadık Aldoğan, ağustos ayında Mecidiyeköyünde belediye seçimleri dolayısile yaptığı bir propaganda konuşması yüzünden takibata maruz kaimış ve bugün Ankara Cumhuriyet Savcılığına çağırılarak istinahe yniu ile ifadesi alınmıştır. Aldoğan, sözü geçen konuşm.3da Cumhur Başkanı Celâl Bayara 1:137 yılında Başbakan iken yaptığı icraata tcmas ettiğini söylemekten haşka hakareti tazammun eden bir ifade kullanmadığını ileri sürmü^tür. Aldoğan hakk;ndaki tahkiW.it Cumhur Başkanına hakaretten dolayı yapılmaktadır. Devlef Bakanı Karaosmanoğlu radyoda konuşlu Bnş!nrn*< ? inrf snhitrrte Anadoluda kış başladı Karayazı 9 (Hususi) Üç gündenberi devamlı yağan yağmurdan sonra şiddetli bir fırtına ile birlikte, kar yağmaga başlamış ve kar tabakasmın kahnhğı 10 santimi bulmuştur. Kar tipisi hâlen devam etmektedir. Artvinde de üç gündür mevsimsiz bir kış hüküm sürmekte ve f«sılasız yağmur yağmaktadır. Süliunet gece sıfınn altında 8 e kadar düşmüstür, Aynca Ardahan, Kars. Hopa, Ganya ve Kaskalada kar yağmağa başlamıştır. Anadolunun bu bölgesinde artık kış başlamış addedilmektedir. Brunei de öyle. Doktor ona da «sizi yüzde bir ümidle ameliyat masasına yatmyorum» diye, evvelden haber vermiş. Şimdi ayağında bir sanlim fark var, yere daha sağlam basıyoı ve sakatlığmdan eskisi kadar şikâyet etmiyor artık. Içimi çekerek susuyorum. İnanmak? ArtUc bu elimde mi? Sahile kadar inen o büyük bahçeyi, kapımızın önündeki havuzu, çamlann arasında açık pencereleri, beyaz, ferah yüzile güneşe, rüzgâra, insanlara neşe ile kapılannı açmış olan yaz evini hatırlıyorum. Tekerlekli koltuğumu neşeli görünsün diye Nedim beyaza boyatmıştı. Elbiselerim de hep beyazdı. Bana şmgır şmgır öten ince, gümüş bilezikler almıştı. O sabahı iyi hatırlıyorum, yukanda, odarruzda ve ikimiz de karyolanm üzerindeydik, beni kollannın arasına almıştı. «Yürüyeceksin!» diye, bağudığı zaman... Siz hiç Tessin taraflarına gittiniz mi Madam Erdal? Sükinerek doğruluyor, hayretle Madmazel Müller'e bakıyorum. Neden bugün hep Tessin'den ve Tessinliden bahsediyor. Hayır Madmazel Müller, İsvlçrede buradan başka yer tanımıyonım. Ne yazık! Çok güzel yerdir. Tessin'in biz İsviçreliler için bir ismi de güne? ve saadet ülkesidir. Trene binin Bern'i, Zürih'i geçin, Gothard tünelinden çıkıp, güneje, ömer înöniinün duruşrnası Muzaffer Kayalıhgyın ölümü hâdisesınden sanık Ömer Inönü hakkında ücüncii sorçu yarsıclığını;» yapılan haznhk tahkik?.tı tekemmül etttriiıniş ve dosya Ikinci ^ğır Cezı mahkemesine sevkolunm'iştur. Bu davaya 15 ka.'im çarsamba giinü saal 9,30 da İkinci Ağır Ceza de başljnacp.Vttır. Ingilterade demir çelik sanayii devletleştirilivor I.ondra 9 (A.P.> Bugün İngili* Işçi HOkumeti, 15 şubat 1951 aen itibaıen Büyük Britanj'anın muazzam demir çelik endüstrisınin devletieştirileceğini ilân etmiştir. Nişanca hamamında yangm Nişanca hamammm külhan kısmında dün gece saat 21.53 te yangm çıkmış, çatı ile diğer ahsab kısımlar tamamen yanmntır. Y»ngm 23.30 da söndürülmüştür. Sonra bir daha parmağınu bile kıpırdatamadım. Mademki bir kere yere basüğıruzı hissettiniz, sonradan nasıl olup da yürüyemediğinizi anlıyarruyorum! Belki hiç yürümemişimdir. Yanımda biri vardı, beni kollarımdan rutan, yürütmeye çalışan biri. Ona tutunduğum esnada yürüdüğümü sanmış olabilirim. Halbuki doktor Darbley büyük bir heyecan, sevinc hamlesi içinde her şey olabilir, biraz gayret etseniz belki de yü» rüıdünüz, diyor. Fakat bu sözler, doktor Darbley'in sizin iyi olacağınızdan ümidli oldıiğunu gösterir Madam Erdal! İlk geldiğim zamanlar yüzde on ümid vermiçü. Fakat her zaman tekrarladığı bir sey var: «Mucize yokt> diyor. İyi olmam Jçin başhca tedavi ku\rvetli ohnam, hastalığımı, sakatlıgımı aklımdan çıkarmam ve en mühimmi yürüyeceğime, kalkacağıma inanmammış. Neden inanmıyorsunuz Madam Erdal! Mademki sizden yalnız bunu istiyorlar! Doktorlara itimad etmek; onların tstediklerini yapmak lâzım. Eğer ben bugün kımıldıyor, koltuk değneklerile de olsa oradan oraya gldebiliyorsam, bu doktor Hadorn'un sözünü dinlediğim, ona itimad ettiğim içindir. Hem de o bana daha başlangıcda «size tamamile şifa bulaca^ınızı vadedemem, fakat bu halinizden çok daha «ıhhatli ve iyi olabllirsiniz..» demifti, larca hürriyct dive vaveylâ edenierin sonu hiirriyete kavışmak o;du Şimdi hürüz emin ve ümidliviz.» Karrosmnncğlu 14 mayı.starheri mcmlekette cereyan eden büyiik rîi^rlerden memnun olmıyanla^ın memlekette huzursu"luk var Jemnkie fayda umduklarını kayJettikton sonra bugünkü idaıcden ancak kötü niyetli olanlann korkması lâzım pcldi.eini.iyilerin ve temiflerin endişe etırıelerine mahal olnıad"T'nı beiirtmiş ve sozlerine şriyis devam etmiştir: « Artık bundan sonra âmirin ve merrurun işi ancalc vatanduşla bir olmak, ona iyi muamele etmek, onunla iyi geçinmek ve politikayı esas memleket işine tercih îttiemek olacakür. Böyle memur ve âmirin vatandaşla beraber rahat olmalan en güzel, en tabii haklan olduğu tiihi böyle olmıyanlann da TnukaHricr âkıbetlerine katlanmalan en zaruıî bir neticedir.» Devlet Bakanı sözlerini şöyle bitirmiştir: « Sevgili muhatabım, seni bu güzel vt asil hislerinle ve idrakinle başbaşa bırakırken onlan da mukadder âkıbetleri karşısında perişun görüyorura ve tekrar ediyorum: Allah bu memleketin huzuru karşısında dövünenlere sevinmek fırsan vermesin.» aydınlığa kavuştuğunuz yerde Tessin başlar. Hemen İtalyan hududundadır. Mösyö Brunei çok güzel Italyanca konuşuyor, zaten o tarailllar italyanca kanşık tufah bir lisan konuşurlar. Karısık kandıriar ama halis İsviçreli kalmasıru bilmişlerdir. Bellinzone'a, Locarno, Ascona, Lugano, görülecek yerlerdir Madam Erdal. Ben bir tatilde Lugano'ya gitmiştim, ailemle beraber. Bilhassa ilkbahar ve sonbaharda fevkalâde oluyor. Göller, palmiyeler, sokaklarda şarkılar, kitar sesleri, eski şatolar. Hem bilir misiniz, oralarm bir Mostrano şarabı vardır, içenler âşdc olur derler. Dün gece terasa gelmiyerek güzel bir manzara kaçırdınız. Bir çok hastalar beraberdik. Şenlikleri seyrettik. Küçük sandalları birbirine yanaştırmışlar, durmadan fi|ekîer atıp, sularda ateşten daireler yaptılar. Bütün dağlar ve göl aydınhk içinde kaldı, Gök yüzünde öyle renkli, güzel çiçekler açtı ki heyecandan nefesimiz tutuldu. Mösyö Brunel kendisine hediye edilmiş olan bir şişe Mostrano şarabı getirerek açıp hepimize ikram etti. Luini, Lugano'ludur, biliyorsunuz herhalde? Bilmiyorum, Hatta Tessiniinin küçük isminin Luini olduğunu da bilmiyorum. Fakat küçük kızın Mösyö Brunel'e göstermekte oiduğu alâka yavaş yavaş beni şaşırtıyor, isirae bir takım şüpheler gir giltcreyi yanıbaşında bulacaktır ve İnRiltcrcnin de gerisinde bütün demckrasüeri sürükliyeceğinden zerre kadar şüphe edilmemelidir. Ingüterenin gözünle Türkiye zayıf değil fakat kuvvetli bir movkii ısgal etmektedir. Türkiye ne cibi gsrantilere sahıb bulunmaktadır? 1 Birleşmiş Milletler üyesi sıfatüo tecavüze uğradığı anda genel kurul ve Güvonlik Konseyinden yardım talcb etmek hakkını haizdir. Böyle bir talebin ne kadar süratle müsbet bir cevab alacağmı Kore hâdiscsi ispat etmiştir. 2 Türkiye ile İnciltere ve Fran sa arasında mevcud andlaşmalar Serejinre Türkiye bir tecavüz ânr.da derhal 'yardım talebinde buiunnıak hakkını haizdir. Aynca leFİk AmFrikanın jifahi garantisine de sahibdir. 3 Türkiye, Kıızey Atlantik Paktı Akdeniz komisyonile işbirliği vapa^ak ve bunlar hilhassa Akdein savunmasile ilgilileneceklerdir. Türkiye son milletlerarası hâdiselerds oynadığı ıclle bilhassa temayüz etmiştir. Türkiyenin İn.ciltere le olan andlaşmasından zerre kadar şüphe etmesine mahal yoktur. Batının savunmasının Türkiyenin savunmasını ihmal ettireceği hakkında en ufak şüphe bile yersizdir.» Bastnrafı l inci sahifede makta zorluk çekiyor musunuı? « Yedikule Verem hastanesile Beyoğlu verem misafirhanesi açıldıktan sonra, dairemize müracaat eden veremli hastaları yatırmikta eskisi kadnr zorluk eekmiyoruz. Aldıgımız haberlere eöre, Bakanhk verem yataklarını süratle arttırm.jk hususunda mümkün olan çalışmaları esirgememektedir. Meveud müş küllerin yakın zamanda ortadan kalkmasını her an temenni etmc»teyiz. Bu mevzuda muvaffak oîunacaktır. Gelen muhacirler arasınd» bugi;ne kadar hiç bir sarl hastalık çıkmamış ve hastalık çıkmasma mâni olacak bütün tedbirler ahnmıijtır, Esasen gelenlerin bir çoğu müretteb olan yerlere veya akrabalannm yanın« gitmiş bulunmaktadıılar. Göçmeiılrı halen misafirhanede rahatça vc harici tesirden mahfuz bir şckilde barındırılmaktadır. Dışarıda pek az muhacir kalmıştır. Bunlar Ja iki (iç gün zarfında yerlerine çöndcrileceklerdir.» Öğretmenlerin İzmirdeki toplantıları İzmir 9 (Telefonla) İzmir Muallimler Birliği bu ?kşam bir toplantı yapmıı, milletvekilleri de vop lantıda hazır Vmlunmuştur. Muallimler toplantıda muhtelif mevzular üzerinde konuşmuşlardır. Bu konuşmalardan çıkan neticeleri şöyle hulâsa etmek mümkündür: Mektebler olgun, lisan bilgili ve ihtisaslı vatandaş yerine diploma imal eden birer fabrika haline sokulmuştur. Bil veya bilme yeter ki, diploman olsun düşüncesi, tenbelliğin ve rehavetin mazereti olmuş, açıkgözlülük . çalışkanlığa, kurnazlık ihtisasa ve bilgiye takaddüm eden meziyetler haline gelmiştir. Avni Başman maarifi içinden çıkılmaz halde gördüğü için çekildiğini, fakat maarifimizin güç olmakla bçraber bu çıkmazdan kurtarılacağmı söylemiştir. Amerikanın silâhlanma masrafSarı Waslıin^ton, 9 ».a.) (Reuter): Arr.srikan Kara Kuvvetleri Komutanlığmdan bildirildiğine göre, silâh, tank ve mühimmat için yapılan masraf, Kore harbinden evvel ahmin Edilen masrafın 6 misiıni bulmuştur. Atlantik paktı devletlerinin teçhizi için ayrılan tahsisatrıı da 4 misü arttığı ilâve edilmektedir. Dün neşrettiği bir raporda Amerikan Kara Kuvvetleri Komutanığı, 1951 malî senesi içinde 312 milyon dolara yakın bir tahsisatın belübaşh teçhizat ve malzeme için sarfedileceğini bildirmektedir. Bu rakam 2.000.000.000 dolara yükseltilmiştir. Atlantik paktı savunma programı için bu sene 500.000.000 dolar o.arak kararlaştınlan tahsisatın 2 milyar dolara yükseldiği bildirilmektedir. nistan için de variddir. Her iki memleket hür dünya yanında yer almaktadır ve bu suretle hür dünya da onîarla beraber olmalıdır.* Türkiyenin Atlantik paktı ile işbirliği Washington, 9 (a.a.) (United Press): «\Vashington Star» gazetesi dünkü başmakalesinde Türkiyenin «Kuzey Atlantik paktı teşkilâtile» işbirliği yapmayı kabul etmesinden sitayişle bahıetmiştir. Başmakalede şöyle denilmektedir: «Türkiye bu hareketile, hürriyete olan bağhlığının müşahhas bir misalini vermiş ve demirperdenin bu tarafında, hürriyetlerini müdafaaya karar vermiş olan bütün mü'.etlerle hemfikir olduğunu isbat etmiştir.» «Türkiyenin Atlantik paktı çerçevesinde oynıyacağı rolün tahdid edilmiş olmasma rağmen kendisine azimli bir müttefik olarak itimad edilebilir ve ona, Sovyet Rusya ile olan müşterek hududuna rağmen, Sovyetlerin daimî tehdidlerine, top raklannın bütünlüğü ve bağımsızlığına yapılan hücumlara meydan okuyan bir millet olarak bakılabilir. Bütün bu mülâhazalar, Yunameye başlıyor. Sakalaşmak istedim: Yoksa siz de Mostrano şarabından içip âşık rtk oldunuz Madmazel Müller? Birdenbire yanaklan gül gibi kızardı, ama gözlerinin içi gülüyor. Ah, siz benimle alay ediyorsunuz Madam Erdal! Tam bu esnada muhaveremize neşeli bir ses kanştı: Bonjur Madam Erdal, Bonjpr Alice! Gecedenberi nasılsınız? Mösyö Brunel karşımızda. Tessin'liye ilk defa dikkatle bakjyorum. Ufak tefek esroer bir gene. Kuru bir yüzü, seyrek saçları var. Güldüğü zaman yüzü değişiyor, sevimli bir hal alıyor. Dişleri bembeyaz. Kalçasındaki rahatsızlıktan hep biraz yana doğru kaymış duruyor. Vücudü iyice çarpık. Madmazel Müller bana manalı bir bakıs fırlattı. Hâlâ gülüyor. Muhavereyi hemen değiştirdiğine dikkat ettim. Te$ekkür ederim Luini.' Biz de geceden bahsediyorduk. Madam Erdala gece terasa çıkmamakla güzel bir manzara kaçırdiğıru söylüyordum. Nasıl siz bugün iyi çalıştınız mı? Brunel jfülüyor: Yoruldum. Demir kusağın için de dönüp durmak, arkay», geriye saatlerce hareket etmek kolay değil Sevim Yücel Ue Ümit Ulusoy Evlendüer 9 Ekim 950 Sayın Öğretmenlere: • UJ."VIHIKIV[:T» in TEFRİKAS1: 3 O D.K SAGLIK BİLGİSİ ve KORUYUCU HE^İMLİK Lise: I Tovfik Tanyolaçın yazdığı bu e.=er, yalnız öğretmenîere değil, bütün hemşire ve hastabakıcılara da mükemmel bir rehber ve ııayat yoldaşı olacaktır. ı Binbir ihtinıamla hazırladığımız ve Millî EJıtim Bakanhğınca 1950 51 ders yıh için okul kitabı olarak kabul edilen kitablarımızın bir rniktarını daha yüksek takdirinize aızediyoruz: VazHiı: FEKIUE CELÂL Cece de çıkmadınız. biz terastan şE'i'.ikîeri seyrettik. Kısa bir sükut, birbirirniüe bakarak gülümsüyoruz. Gene Madmazel M;i!l?r konuşuyor: • Doktor Hafîom ;ok iyi bir operatör, en umulmaz hastaları kesip biçip iyi ediyor. Mö&jö Brunei. daha evvtl başka kliniklere de sirip çıkmış. Hiç bir yrrde burada BÖrdüy'Jm faydayı görmcdim, ciyor. Amciiy^l içüı de Hadornun mucizesi, diyor. Düsunün, eskiden koltuk değnekaiz adım atamazmışü Benim doktorum, Darbley .se «Benden mucize beklomeyino dar dunır. Benim vaziyetimdeki hastakrda bütün tedaviler, mür<ahaie!»r emiküyen cocuğu yeıden kaldınp, yüriimek öğretmekten ileri gitmezBiiş. Bon bu .uhiyatçrları. tcdadilerim anlamıyonım. Demek sizin için ameUyEtla müdahf.le yok öyle mi Madam Erdal? Keşke ols.ydı! Doktor Darbley ayaklarımda hiç bir şey olmadığını söylüyor. Bütün fenaiık ruhumdayrrue anlıyor musunuz? Onun ma sajlara, elektrik tedavisine, banyo!ara bile pek aldırdığı yok galiba. Her şeydcn evvel benim iyi olaca»ıma inanmam lâzım geldiğini söylüyor. İnanmıyor musunux Madam Erdal? Biv kere inanır fiibi olmuştum, menıleketimde. İlk tedaviler* b«|" ladıkları zaman.. Sonra ne oldu? Şimdi inanmıyorum, aldanmış olduğuma eminim, fakat o zaman bir an içir, yürüyebileceğimi sanmıştım. Nasıl. yani yürüdünüz mü? Madmazel Müller, gözleri merakla büyümüş, yüzüme bakıyor. Gülümsüyorum. Hayır, ayağa kalktığımı «andım.. Daha doğrusu bllmiyoruın, heyecanhydım, bana oyle gelmiş olacak, sanki bir an ayağımın altmda yeri hissettim. vücudümüı» ağırhğını duyd m, scnr» etraf karardı ve kendimi tekrar eski yerimde, karyolamın üzerinde buldum. Sonra? B İ O L O J t I Lise: I Mubfin Adil Binal ile Cerrıil Özçağiar t^r^fm^an yazıîin ve bugüne kadar Milli Eğitinı Bakankğınca T E K dors kitabı olarak kabul edilen bu eser, bu yıl da bütün öğrctmenlerin tsvcccühüne mazhar olmuş ve ders kitabı olarak tslebeleıe tavsiye edilmiştir. TÜRKİYE C0GR4FYASÎ Ortaokullar sınıf: III Rauf Miralin binbir ihtimamla hazırladığı ve gelecek yıl sın;f: I ile sınıf: II için çıkacak oîan kitablannın ilkini teşkil eden bu kitab bütün öğretmenlerce ilk plânda tutulmuş ve hazırlanılışındaki Amerikan sistemi dolayısile bütün talebelere tavsiye edilmiştir. Her biri kendi .«ahasmda birer otorite olan müelliflerin eserlerine göz gezdirmfiden evvel sayın öğretmenlerin bir karar vernıemelerini rica ederiz. Çünkü bu kitablar gerek bilşi, gerekse baskı bakımından emsallerinden kat bekat üstündür D E R S Kitablan Türk Limitcd Şirketi Ankara Caddesi No. 58 1 Arkan var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle