19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Ekim 1950 CUMHTTRÎYET V. Muradın öldüğü oda Yazan: Raluk T. Şehsüvaroğlu İstibdad idaresi aleyhine Jön Türklerle işbirliği yapan Veliahd Murad Efendi, Mithat Paşa ve arkadaşlarının asker kuvvetile tahttan indirdikleri Abdülâzizin yerine 30 mayıs 1878 da padişah olmujtu Fakat daha saltanatımn ilk zamanlarmda âsabt bir rahatmzlığa uğrıyan yeni hükümdar üç ay sonra kal'edilmiş ve yerine II. Abdülhamid geçirilmişti. II. Abdülhamid, büyük biraderinı Çırağan sarayına kapatmış, burada sıhhate dönen V. Murad yirmı sekiz sene ıztırablı bir hayat sürmüştü. Ali Süavi vakasından sonra Çırağanın etrafındaki inzıbat tedbirleri büsbütün arttırılmijtı. H^ricle tamamen irtibatı kesven eski hükümdar iyiieştiği gündun itibaren bugün Beşiktaş Ortook.ılu bulunan binada oturmaya ba;iamıstı. Cırağanın İstanbul tarafındaki bu fer'iyesinin cephesi bahçe üzennoe bulunmaktadır. Altı daireye ayrılan binaya cephesindeki altı ayn kapıdan girilmekte ve ahşab merdivenlerden orta katlara çiKilmaktad:r. V. Murad bu binanın beşinci daıresinde oturuyordu. Bu daireye aeniz tarafından itibaren beşinci kapıdan girilirdi. Eski hükümdar orta kattaki büyük sofaya açılan ve oinanın diğer dairelerile irtibatı temin eden koridor üstünde sağ kolda ikinci odada yatıyordu. Bu odanın tam karşısında bir ayakyolu şehzadesi bu odada 29 ağustos 1904 ve gene oda hizasında ileride V. tarihinde vefat etti. Son saatlerinde II. Abdülhamidin Murada rmhsus küçük bir hamam iradesile kendisini gören mabeyin bulunuyordu. hekimlerinden İbrahim Paşa evvelâ V. Muradın içinde öldüğü yatak oc'^.sı 3,10x6.12 uzunluğunda küçük büyük Çırağana alınrmş,, oradan bir odacî:r. 5,15 yükseklikteki ta muhafızlarla V. Muradın bulunduvanı koyu krem renginde muşam ğu bugünkü ortaokul binasma geba üzerine beyaz tahta çıtalarla tirilmişti. İbrahim Paşa hâtıralarını şöyîe süslenmiştir. Odaya iki kanadlı bir kapıyla girilmektedir. Kapının kar naklediyor; (... Hep beraber kalkşısmdaki duvarda iki pencere, de tık, bize silâhh bir tüiekçi de iltiniz tarafında da tek bir pencere hak etti. Otlar bürüyen bir bahçede Sultan Muradın ikamet etbulunmaktadır. tiği daireye geçtık. Tekriben iki İntizamı ve temizliği pek seven buçuk metre arzında ve beş metre V. Murad yatak odasını sade bir tulünde bir odaya girdik Burada şekilde döşetmişti. Kapıdan girince Sultan Murad altın yaldıziı bi: karsol tarafa düz, ceviz bir karyola yola içinde yatıyordu (1). konulmuştu. Karyolanın etrafını Oda muntazam, temiz, tertibli, geceleri önü de kapanan çok ka bütün eşyalar yerli yerindeydi, Yanadh krem rengi çerçeveli bir pa tağın kenarına takarrüb ettik. Ben ravan çeviriyordu. Paravan, krem hastaya doğru eğildim, Efendımiz, rengi yollu ve hafif çiçekli ipek bir zahmetiniz nerede, bir yeriniz ağnkumaşla döşeliydi. Karyolanın ba§ yor mu, dedim. Muradı Hâmis, bu ucunda ufak bir komodin duruyor sualim üzerine ağır ağır göz Kave üstünde tabak içinde üstü ka paklarını kaldırdı, bir kere yüzürnc paklı bir bardakla bir de kuluplu baktı. Gayet titrek yavaş ve harfşamdan bulunuyordu. Karyolanın leri uzatarak, hayır, diye cevab verayak ucunda da güvez kadüe kapîl di. bir basamak duruyordu Hasta, takatsiz görünüyordu. FaYere yekpâre, ortası göbekli tur kat kendisini bildiği ve kuvvei mızı bir halı yayılıydı. Pencerelere muiekkiresini kaybetmediği anlaşılı güvez rengi kadife peHsler asıl yordu. Ancak söz söylemeğe dermıştı. Odada perdelerin kumaşile manı yoktu. Ecel ile mübarezede kaplanmış biri karyolanın tam kar bulunduğu anlaşılıyordu. şısında, diğeri köşede iki koltuk Nabzını parmaklarımm arasına bulunuyordu. Odamn duvarlan oealdım. Gayet hafif, sayılmaz dereyaz zemin üzerine ?ırıh, mavili çıcede seri olarak dareban ediyordu. çeklerle süslenmiş basmadan bir Bileğini bıraktığım vakit kollannkumaşla kaphydı. da mukavemet ve kuvvet kalmaOdanm duvarlnrında yazı, re mış olduğundan kendi kendine düsim namına bir şey asılı değild'. şüverdi. Sordum; Efendimiz başıYalnız ölümünden evvel vaktini nız ağnyor mu, göz kapaklarını açanlamak için bir takvim istemiş ve oğlu Salâhaddin Efendinin çizdıği (1) V. Muradın ölümüne kadar takvim karyolasımn karşısına asıl hizmetinde bulunanlar karyolasının mıştı. sade bir ceviz karyola olduğunu Şinasinin, Namık Kemalin, Ziya kat'iyetle söylüyorlar. Doktor İbPaşanın kendisine ümidle bağlı ol rahim Paşanın (altın yaldızlı karduklan, Osmanlı İmparatorluğunun yola) demesi bir hatırlama yanlışmeşrutiyet fikirlerüe yetişmiş ilk ığı olabilir. TARİHİ ODALAR: 8 TECESSİJSLER: Asırlar boyunca Mısır bir çok mıımya ihrac etti. Her sene aıagı yukarı dört beş yüs mumya İskenderiyeden Avrupanın yolunu tutuyordu. Böyle olduğü halda Ijugün acaba neden müzeler'n camekânına konacak mumya bulunamıyor? Ve neden henüz kıvıda köşede kalmış bazı firavunlaıa aid olanlardan başkası ortadan kalkmış oluyor? Sebeb ba« sıt: Mumya kalmadı, çünkü onları Avrupalılar yedi! Tâ Romalılar zamanında eksir satan esnaflardan glzlice mumya satın almak mümkün oluyordu. Bunlar iyice dövülüp başka bir iiâcla karıştınldı mı ondan sonra kolaydı. Elde edilen maddeyi cüşmamnlza yutturmak ve böylece onu mahvetnıek kalıyordu. OrtaçEğda da bu sanat aldı yürüaü. Fakat o zamanın adamlan nmmyayı şurub veya toz haline koyaıak istimal edlyorlardı. Mutn[« tczu ve şurubu bir çok haslaiıkta kullanıldı. Bilhassa verenıe karşı... Eöylece asırlardanberi havanarda dövülen eski Mısılîlılana ^tlerini bütün Avrupa tatmıştır. aleb o dereceye varmıştı ki yuLarı Mısırın mezarlıklarını doliuran b'lüler yer değiştirerek eccıların kavanozlanna nakli mekân ettiler. Bir müddet Mı»ırdan mumya etirtmek o kadar zorlaşmıştı ki 'akülte, mumya yerine idam mah kumlarından istifadeyi düşündü. f'akat cellâdların temin ettiği ceedler Nil vâdisinden ihrac oiu Avruoada ilac diye vedirmişler eçzaçılar kalmadı. Eczacılarm bu llâci olan itibarlârı kaybölduktsrı sonra bu sefer de re3sa.mbr ertayâ çlktı. Resiâmlar mumya paıçalarile kârıştırılan bjyalarifı fevkalâde parlak ve göz alıcı bir şelîiî aldıklanflı farkstmeleri üzerine mumyalar yeniden revac buldu. İskenderiye için tekrar gün doğmuştu. Bu münasebetle de pek çok sftyıds sahte murfıyB piyasayâ sürüldü. 16 inci asrm söfllarıfla doğru restamlsr bu Ç3şid boyalârdan vaz^eçtiler. Onların yerini arkeci^ğiar doldurdu, Fakat bunlar hiç değilse rnumyalân hfıvandft dcvmüyor ve toz halinde boyaya katmıyordu. Onları camekânlara ' yerleştirmekle iktifa ediyorlardı. I Uk «âmanlardft bu zavalhlar bir, çok sahte mumyayı hakikî diye yuttulâr Sonradân onlann da gözt: açıldı. Hsr şeyin sonu geliyör. Binleıce sene süren bu âllş verış de artık tarlh* kârıştı ve Mısır mumya ihrac etmez öldü. EsaF»n hâkikî rnumyilar o kadar azaMı ki onları bulfflak mesele halin> aldı. Bulunsalar da ahnan »ıkı tertibat Sayeginde Muırdan kaçırılmalarına imkân yok. Sahtelerine gelince, önlan yapan kaimadı. Bundan başka Kahireyr her i«ne İngiltere v* Amerika dan mürnya iade edillyor. Mumvaların şeamet getirdirinin farkına varan ba*ı aileler bılnları Mısıra iade etrnek suretile başlarından atıyorlar. (La Nation Belge'den> tı, hayır, diyip gene kapadı. Kulnğımı kalbinin üzerine koydum. Kalb pek seri ve gayet zayıf olarak çarpıyordu. Müşarüniieyh, yatakta arkaüstü yatmakta olduğun dan iki tarafa kımıldanmaya ve vücudünü sarsmaya gönlüm razı olmadı, yalnu karnını parmaklarımla biraz muayene ettim, gerı çekildim, çünkü hasta yarı haleti nezideydi.) Hastalığı ağırlaşmadan dairesındekilerle helâllaşan V. Murad bu muayeneden iki gün sonra vefat etmişti. Son dakikalannda bajf ucunda kadınlan ve eski hazinedarlarından ikisi bulunuyordu. naınar derecesinde tesirli çıkmadığmdan Mısırdan mumya getirtmek üzere yeniden teıebbüse geçıldi. İskenderiyeli mütehassıı ihracatçılar müşterilerini memnun etmek hususundaki bütün arzularına rağmen yeni mumyalar ele eçirmeğe muvaffak olamıyoriardı. İhtiyac karşısında yeni bir sanayı türedi: Sahte mumya imâı edildi. İskenderiye piyasasında bu işin nıutehussısı olan tüccaılaı üitiVü çıktı. Bu adamlar eski mumyaları kundakhyan bezleri ele geçirmeğe muvaffak oldular. Bazıları lâhldleri temln ediyordu. MezarlAiarda da cesed boldu. Bunları aspolta batırmak «uretile eli ayağı düzgün mumyalar vücude getirmek işten bile değildi. 1564 senesinde Nil vâdisinde seyahatte bulunan Navarro Kralının doktoru henüz bir kaç ay evvel imâl edilen ktrk kadar nıuınyaya lastiıydrak bu türlu hilekârlığa tevessül edenleri meydana çıkarmaktan çekinmedi. Buna rağmen Avrupa eczacıları ham nıaddesi mumya olan ilâclarını ııınâle devam ettiler. Zaten havanda dövülen mumyanın hakiklsini ve sahtesini birbirinden ay;rd etmek mümkün olmuyordu. Eczacılar kendilerini zengin eden bir ilâcı ne diye terkedeceklerdt? Avrupa. Mısır mumyalannı y»vaş yavaz yiyip bitirmekle Beynelmilel Portreler: Azman nesillere doğru Son üç sene zarfında, henüz p.izli tutulan bazı ilmî çalışmalar neticesinde, Isveçte tavşan azman'an yetiştirilmiştir. Gösta Höggvist, Allan Bane ve Yngve Melander adında üç İsveçli tıb âleminin bu tecrübelerinde 2,5 kiloluk alelâde tavşanlardan 5,5 kiloluk döl almak mümkün olmuştur. Bu hususta, diğer bir meşhur hayatiyat âlimi olan Ake Gustafsson'un verdiği malumata göre, kullanılan usul şudur: Erkeğin zürriyet usaresi «kolhikin» denilen bir madde mahlulüne kanştınlır. Acı çiğdemden çıkarılan ve eskilen damla hastahğma karşı ilâç olarak kullanılan bu maddede yumurtalara tesir eden bir hususiyet vardır. Bu mahlulle kanştırılan erkek usaresi dijjiye yumurtaların kemale şeldiği sırada şırınga edilir. Bu muameleye tâbi tutulan dişi tavşanlann iri yavrular doğurduklan ve bu yavruların büyüyünce tabiî cesametin iki mislini bulduk lan görülmüştür.Bu tecrübe ehlî hayvanlara tatbik edildiği takdirde iki misli süt veren inekler, koyunlar yetiştirilebilecektir. (Swedelnt press) 1950 Nobel Sulh Nükâfatım kazanan Ralph J. Bunche! Zenci Toplayan: Biz onu geçici bir yıldız gibi kısa bir zaman içinde parlayıp söndü anmıştık. Meğer. bu zenciye medeniyet âlemi gerçekten bir samimiyet ve muhabbetle bağlanmış ki nihayet onu 1950 sulh Nobel mükâfatına lâyık gördü. Kont Bernadotte uğradığı suikasd neticesi feci bir ölüme kurban gittikten sonra Filistin Arabulma Komisyonunun reisliğine seçilen muaini Ralph. J. Bunche'un adı o zamanlar birdenbire bütün cihan umumî efkârrnca tanınıvermişti. Fakat çetin bir çalışmayı müteakıb o işin başmda fi'len görünmez oldu. Herhalde daha mühim lâkin bizce malum olmıyan başka meşguliyetlerle uğraşmaya başlamış olsa gerek!. Şan ve şöhret sahasından uzaklaşmış bulunmakla beraber onun srail sulhu için yaptığı gayretlerin değeri ne kadar büyük olmalı ki dünya sulhu için akmtıya kürek çeken en büyük şahsiyetler bile gölgede kaldılar ve kendilerine sulh mükâfatınm tevcihi meselesi ortaya atılmaya bile lüzum göriilmedi gibi bir şey! * * * Ralph. J. Bunche gibi su katılmamış bir zencinin Birleşik Amerika hükumet mahfilleri tarafından mütemadiyen desteklenmesi ve kendisinin bir vakitler Moskovaya elçi tayin edilmesi ihtimalinden bahsolunması ona ne kadar ehemmiyet verilmekte olduğunu pek mükemmel gösterir. Ralph. J. Bunche'un büyük babası Afrikadan Amerikaya getirilmiş zenci esirlerdendi. Karaya çıktığı vakit mensub olduğu kafile ile birlikte pamuk tarlalan sahibi oir zengine satıldı. Orda kendisi gibi A. H. tebine devam etmekte olan Ralph Bunche, gerek okul idaresi ve öğretmenleri ve gerek arkadaşları tarafından o derece sevildi ki 1922 de mektebin en güzide talebesi ve temsilcisi olmak şerefini kazandı. Oradan çıkınca da Kaliforniya Üniversite?ine imtihanla 300 namzed arasında birinci olarak girdi. Ralph, 1927 senesinde doktorasını verdi ve doktorada gösterdiği başandan dolayı Los Angeles beiediyesinin mükâfat olarak hediye ettiği 1000 dolar cebinde Bostona hareket etti. Boston'da âdeta o zamana kadar mevcud telâkkilere harb Jân etmiş bir vaziyete girdi. Amerikalılarm seçkin ailelerinin çocuklarmuı devam ettikleri Harvvard Universitesine girmek teşebbüsünde bulundu ve müsabakayı kazanarak teşebbüsünde muvaffak da oldu. Bu üniversitede «Geri kabnış milletler üzerindeki himaye» konusunu kendisine çalışrna mevzuu aldı, doçentlik imtihanını da bu konu üzerinde vererek Washingtondaki Ho•ward Üniversitesine tayin edildi. Bu sırada Müsevilerin idare ettikleri Rosenwald vakıflar idaresi Ralph'ı, iktisab ettiği ilmî malumatı yapacağı seyahatte karşılaşacağı tecrübelerle tamamlamak üzere Afrikada dolaşmaya memur etti. Bu seyahat sonunda Ralph, «Himaye edilmeğe muhtac memleketler üzerinde en iyi sosyal tetkikler» i vücude getirmiş olması dolayısile «Toppan» mükâfatile taltif edildi. Afrikamn cazibesi Afrikadan getiril.niş zenci ailelerinden birine mensub bir kızla evlendi ve bir çok çoeukian oldu. Esirlik ortadan kalkınca ailenin erkek oğullarından biri kalkıp Detroit'e gitti. Bu hâdisede hiç bir olağanüstülük görü'emez. Çünkü 3erbestliklerini elde etmiş zencilerin hemen ekserisi o sırada doğuya ve kuzeye dağıhyoriardı. 1914 yılında, Ralph henüz on yaşında iken aile güneye hicret etmek zorunda kaldı. «Yeni Meksiko» ya yerleştiler. Bu ihtiyatî tedbire rağmen Ralph'ın annesi iki sene sonra öldü ve aradan ancak iki ay gecmişti ki babası da onu takib etti. Ralph ile diğer bir kardeşi, henüz küçük yaşta olduklan için Los Angelos'daki anne annelerinin yanına sığındılar. Tahsil hayatı Los Angelos'taki Jefferson mek ÇİZEN; 3 * ÇANU RÜZGÂR PERVANESİ AMERİİCADA BİRMARTlKuSw HER GÜN AYtfl KİLİSEN'IN Ç A N '"1LE5İNE KOrMrtftK DAİMA RÜ L KARŞI OüRARAic, »ÜZ6ARIN TAVLOR AOINPA BIRMEKTEP TALE6E5IINDIANA f Mcf i»w»\ CHARLESTOVVN Î.EHRINDE OTURMflKTA , KENTUCKV fVALETlNIN LOttlSVILLE ^ £ H R U « J D E K I 8 I R (VİEKTEBE PCVAM O 0 AVUSTURALYA'NiN 8AVRAÖI IVOR EVANS A0IN0A 1 4 YAŞINOA BlR ÇOçük rARAP(NW(g ÇİZILrvilŞTİR BU ÇOÇUÛUN VAPTIGII 6AVRAK 30.000 MUSA6IK I ARASINOAN ŞEÇİLrvM^rİR Ralph J Bunvhe ETMEICTE VE /İİWÖ/5fVflı£Ttf»m " ^N *EMRINDE VAİZUK YAPMAKFADlR. CENUBI AW\tR\Kf\Dft BftYAN EOLR AOINDA BİR KA01NIN ALOIÛI SAROALYA KUTUSUNDAN BÜYÜK 6İR İNC» UKMIŞTO Ti v3 •;€ ii ^p iehnnde bir a 9I0 BlR5EMtR TftKARAK J 7 0 M H ML5AFEYI tMtKUYC EMEKUVE KATETM1Ş V110 BİN KADEM YUK5EKÜĞİNPE BlR DAGPı ÇIKMI3TIR SUNft 5EBEB HOKUNG'UN 8>R QtCE fiUVA5/VDfi KEMDİ5INIATCİNSİNDFN 6olıvıadd,Cociiabamba ftDlNDA BlR ADAM YÜZUNt SAPLANftN BlR OKU 1t SENE ÇIKARTMADAN Bakanlıkta «Mülhak Bölgelero dairesinin Müdürlüğüne getirildi. 194S da «Birleşmiş Milletler Teşkilâ •:» Umumî Kâtibi Trygve Lâe ona bu kurulda vazife verdi. Ralph arada evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuştu. Fakat onun İlk seyahatinde âşık olduğu bü başlıca üç aşkı vardı: Kitab, bilârdo yükbabasuıın memleketi, Afrika, ve sigara. Filistin sulhu işindeki rolü Ralph'ın üzerinde çok derin izler Birleşmiş Milletler teşkilâtı da, bırakmış, onu âdeta büyülemişti. Hiç bir yerde duramıyor, oturamı şimdiye kadar Ralph'ın gösterdiği yor, mutlaka tekrar oraya gitmek enerji derecesinde bir cesaret göstermiş, bir zenciyi bir Isveç asüistiyordu. Biriktirmeğe muvaffak olduğu zadesinin, Kont Bernadotte'un id?.re beş, on parayı gözden çıkararak etmekte olduğu «Filistindeki Su!h Nuh nebî zamanmdan kalma eski Aracılığı» komisyonuna reis muabir Ford satm aldı ve bu mütevazı vini yapmıştı. Zenzi, sade resmî vaaraba ile eski dünyanm o parça zifesinde değil, hususî temaslarında sını baştan aşağıya dolaştı. Sonra da bütün yabancı diplomatla rın da bir Uzak Şark seyahatine çıkü, sevgisini ve takdirini kazandı. İ^te Çin, Japonya, Malaya gezilerine aid bu vaziyet, tertib olunan feci suimüşahedelerini «Irklar bakımmdan kasd neticesinde hayata gözlerır.i yeni bir dünya görüşüı» adındaki yuman Kont Bernadotte'un yerine geçmesini sağladı. kitabında topladı. Carnegie Enstitüsü 1940 ta Ralph'ı Rodos müzakerelerini ve diğer İsveçli kâşif Gunar Myrdal'la bir yerlerde yapılan toplantılan o kalikte Birleşik Amerikanın güney dar maharetle idare etti ki gerek kısımlannda tetkikler yapmaya me İsrail temsilcileri gerekse Mısır, Amur etti. Gene adam, sade hakaret rabistan ve Ürdün murahhasîarı görmek değil, linç edilmek tehlike zenci reisin siyasî kudretine parmak sini de göze alarak «Zenciler mese ısırdılar. Bu suretle Akdeni^ kıyılesi D ni yerinde incelemek imkânını larında alev alacak bir atesin kıveren bu fırsatı da kaçırmak iste vılcımlarının etrafa sîçra'arak dünmedi. yanm üçüncü bir umumî harb tehİkinci Dünya Harbinde Ralph gö likesine maruz kalması ihtimali nüllü yazıldı. Fakat bir müddet belki de sırf onun gayretile ön!ensonra fazla miyop olması dolayısile di faal hizmetten çıkarıldı ve AmeriRalph, 1950 Nobel sulh mükâfakan gizli istihbarat teşkilâtında ça tile taltif edilmefe lâyık görülmüş lışması münasib görüldü. Afrika ış olmak neticesi şan ve şöhretin en lerinde mütehassıs olması dolayısile yüksek mertebesine yükselmiş ve bu şubenin o kıt'aya aid işlerile şimdiye kadar çokluk beyazlara uğraşü. hasredilmiş bir şerefe erişmiş buHarb bitince teşkilât lâğvolundu. lunuyor. Demek ki, bu mükâfaH Dış İşleri Bakanlığında dört mün dağıtan jüri heyetinin zihniyetindl hal memuriyet ve bunlara 181 talib ve dolavısile bütün dünya umuo4 vardı. Yapılan imtihanda Ralph efkânn^a büvük bir değişiklik hu« bunlardan birini işgal etmek hak sule ge'rnis oHusn seziliyor.. Buna kını kazandı. Bir vıl =c*"> ^ > •»••v = > . ' < • • • • • •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle