23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 9 Ocak 1950 3YEL Rusya, dünya ihtilâli için askerî kuvvete başvuracak mı Bastarafı 1 inci sahifede muvaffak olması Rusyanın nümiştir. Bu bakımdan akla şöyle biı fuz ve kuvvetini kökünden sarsual gelmektedir: sabilir. Tito'nun isyanı Sovyet Kremlinin bu vaziyeti tercih et blokunun tekvücud bir kütle olmesi acaba dünya ihtilâlini tahak maktan çok uzak olduğunu göskuk ettirebiimek için yakında hare termişt'r. kete geçecek ve Sovyet silâhlı kuvAlmanyamn verdiği ders vetlerine başvuracak mıdır? Politburo Rusyanın hazmede Açık ve gizli bütçe Bu suale Moskovadaki meslek bileceğinden çok daha fazlasını daşlarımın bir çoğu müsbet cevab yutmuş olduğunu gayet iyi biliyor. Rusyanın Doğu ve Orti verraiştir. Hakikaten, harbin sonundanber Avrupada pek kuvvetli olmadı Rusyanın, harb gücünü yeniden top ğından da haberi yok değildir. lamak üzere giriştiği teşebbüs ve Hakikaten, Rusya bu cihetten sarfettiği gayretleri herkas açıkça yana talihsizdir, diyebiliriz. Zigörmektedir. ra, bugün Doğu ve Orta Avru D?ha 17 eylul 1949 da Amerikan pada Rusyanın hâkimiyeti altın Âyan Meclisi Dış İşleri ve Silâhl da bulunan memleketler kukla Kuvvetler Komisyonlan rcsmî bir hükumetin ne demek olduğunu rapor neşretüler ki bunda Rusyanın bilen memleketlerdir. Onun için, halen beş milyon kişilik bir ordu bu memleketleri aldatmak artık muhafaza ettiği ve askerî kuvvetini pek kolay olmıyacaktır. Beş segittikçe daha fazla arttırtnaya ça ne «Quisling» leri, «işbirlikçileri tanımış olan bu memleketler elıştığı belirtilmiştir. Rusya 1949 askeri bütçesini bir pey tecrübe sahibi olmuşlardır. Eene evvelkine nazaran % 19 Onun için, kimse onların karnisbetinde arttırmıştır. Bu, res şısında hakikî maksadını gizlemen verilen rakamlarda bu ka meğe ve hayırsever bir insan dardır. Bütçenin gizli fasılların maskesi takınmağa kolay kolay da mahrem askerî mevzulara ay muvaffak olamaz. rılan tahsisatın ne kadar olduMarxizmin modası geçti ğunu hesablamak imkânsızdır. 3 Rusyanın yakında bir isBundan başka, halen silâh altındaki askerlere, mevcudun en tilâ hareketine geçmesi ihtimaaşağı iki misli kadar da bir ih lini önliyen diğer sebeb, dış tiyat kuvvet ilâve etmek lâ memleketlerdeki nüfuzunun da gittikçe kaybolması ve kazanzımdır. Rusyanın, askerî kuvvetini mü dığı muvakkat itibarın yavaş y3 temadiyen arttırmaya çalışması, vaş zayıflamasıdır. Artık Kremkomünistlerin Batı dünyasına lin, hiç bir milleti, «ideal» kekarşı daimî bir düşmanlık gös limesile kendine bağhyamaz, zitermeleri, demokrasilere karşı ra aklı başında bütün insanlar Sovyet propagandasının gittikçe Rusyanın o sözde sulh ve saadet artan hücumları bizi hakikaten ideali altında gizli olan emellekara düşüncelere sevkedecek ma rini öğrenmişlerdir. hiyettedir. Bunda harbden sonra Sovyet ordusunda ve hükumet adamBereket versin ki... Fakat şu üç mülâhaza, Rus larında görülen gurur ve azayanın şimdiki halde bir tehlike metin de büyük bir rolü vardır teşkil etmiyeceği kanaatini ver Bugün Doğu ve Orta Avrupa memleketlerinde idareyi ellerinmektedir: 1 Amerika henüz Rusyadan de tutan Rus generalleri ve sikuvvetlidir. Vakıâ Stalin yaşar yaset adamları Sovyet emperyada emellerini tahakkuka muvaf listliğini o kadar küstah bir şeetmektedirler ki fak oluısa, önümüzdeki beş, on kilde tatbik halka itimad ve sevgi vermekten sene zarfmda Rusyanın iktisadi vaziyeti Amerikanınkine nisbetle çok uzaktırlar. Yabancı milletlerden bu şekilbiraz daha süratle gelişebilir Fakat Rusyanın bu müddet zar de bir yakınlık kazanmağa mufında Amerikayı geçmesine ben vaffak olamıyan emperyalist bir devletin, onları bir mefkure ile ce imkân yoktur. 2 Rusya, arka arkaya bir kendisine bağlamasına da imkân çok fırsatlardan istıfade ederek, yoktur. Çünkü Marxizmin arAvrupa ve Asyada geniş bir tık modası geçmiştir. Kremlinin araziyi hâkimiyeti altına almaya nüfuzu bu modası geçen ceremuvaffak olmuştur. Bugün Le yanla henüz biraz olsun kendini histan, Çekoslovakya, Macaris muhafaza edebiliyorsa ki bence tan, Rumanya, Bulgaristan, Ar bu bile meşkuktür zamanla onu navudluk. Çinin büyük bir kıs da kaybedecektir. mı. Şimali Korea Rusyanın hâGELECEK YAZI: Rusyanın atom kimiyet: altındadır, son zamanlara kadar Yugoslavya da bun bombası yapması harb ihtimalini arttırdı mı? lar arasındaydı. Bu memleketlerin daima ta(Bu hatıralann telif hakkı hakküm altmda bulundurulması Opera Mundi Şirketine aiddir.) ve milletin baş kaldırmasma imkân verilmemesi lâzımNecmî Rızanın konseri dır. Bunun için de daimi bir asMüstesna ses sanatkârımız Necmî kerî kuvvetin nöbet beklemesi i Rızamn beklenen ilk konseri yarın akcab edsr. Bugün milyonlarca in şam Me]ek sineması salonunda verilesan Rus tahakkümüne karşı diş cektir. Sanatkir bu konserinde klâsik müzigimizin güzide parçalarile zamanm b :i emektedir. sevilen şarkıl»rından ve yeni halk Bu milletlerden birinin ayak tiirkülerinden mürekkeb güzel bir lanması ve bu ayaklanmanın program takdım edecektir. =haberleri Yugoslavyaöa kalan Türk emlâki MEMLEKET DAVALARI I i T J T 7 M NALINA l l l l l 1 MIHINA Yugoslavlar, bu cmlâkin bedelÜç dört senedenberi yeni yılerini bize mal satmak suretile lın ilk haftasını Veremle Savaş ödemek istiyorlâr Haftası olarak kabul etmiş bulunuyoruz. Memlekette Tasarruf Türk Yugolav ticaret ve tedi Haftası. Çocuk Haftası gibi çeye anlaşmasının imzalanmasını şidli haftalarm bulunması yüzün müteakıp şehrimize dönen Yu den Verem Haftasının da ihdası goslav ticaret heyeti başkam karşısmda bir çok yazarlar buDoktor Mirko Mermalja Bel nun lüzumsuz bir gösterişten iba grada hareket etmıştir. Heyet ret olduğunu daha o zaman söybaşkanı gazetecilere, Yugoslav lediler. Ve biz de bu sütunlarda yada millîleştirilen Türk emlâ Kaftanın lüzumunu müdafaa etkine aid anlaşmadan bahisle, tik. Bugün gerçi Haftanın lüşunları söylemiştır: zumsuzluğu pek açık olarak söy•• Yeni rejimirnizin icabları lenmiyor ama, gene kspalı bir • na uyularak Yugoslavyadaki şekilde şu sözler söyleniyor: Türk emlâki de millileştirilmiş (Bunlardan bir şey çıkmaz), yatir. Ancak biz bu emlâkin be hud (Bunlar kâfi değildir Sadeilerini ödemek istiyoruz. Fa natoryom yapmalı, hayatı ucuzkat ortada bir çok emlâk olduğu latmalu Mesken şartlarını ıslah gibi bir çok şart da mevcuddur. etmeli) vesaire... Ben zannediBu meseleyi halletmek üzere teş yorum ki burada bir anlaşamakili kararlaştırılan muhtelit ko mazl'.k vardır; veremle savaş işi misyon en kısa zamanda faaliye muazzam bir davadır ve bunun te geçecek ve her emlâke aid halli için de çeşidli cephelerden şartları inceliyerek bir neticeye yürümek zarureti vardır: Sıhhî varacaktır. içtimaî, iktisadi, idarî ve nihayet propaganda cephesi.. Ankarada imzaladığımız ticaret ve tediye anlaşmasile millileşEğer bu muhtelif cephelerin tinlmiş Türk emlâkine aid anyalnız birisinin müessir olabilelaşma arasında bir bakıma münasebet ve rabıta vardır. Çün ceğı veyahud (falan şeyi yapakü biz, millileştirilmiş olan Türk lım. Propagandaya filân lüzum emlâkine aid bedelleri de belkı yoktur. Halk bunun ehemmiyekısmen, belki de tamamen ihra tini kavramıştır) demek hatalıcatımız sayesinde ödemek istıyo dır. Çünkü dünyanın her yerinde verem savaşı yapılırken bütün cephelerden birden yürünmüştür. İşe propaganda ile başlamak zaruridir. Hattâ o kadar zarurîKartalda, Ankara caddesinde bir evde oturan Ömer &dındaki bir vatandasın dir ki propaganda ilk semerelebaşlamıştır bile: karısı Hanife, evvelki gece bir batında r:ni vermeğe üç çocuk dofcurmuitur. İkisi kız biri Önce yalnız İzmir, İstanbul ve erkek olan yavrular ve anneleri sıhhat Mersinde Veremle Savaş Derneği tedirler. varken bugün Türkiyenin elli Rektör Ankaraya gitti kadar yerinde bu dernek kurulİstanbul Üniversitesi Rektoru Prof. muştur. Bu derneklerin gerek Dr. Ömer Celâl Sarç, beraberinde fakülte dekanları olduğu halde. dun ak halkı irşad. gerekse muayene ve tedavi yolunda gösterdikleri başam Ankaraya hareket etmiştir. Kektör ve arkadaşları Ankarada, şsrılar az değildir. Veremle saÜaiv«rsateler butçesanin müzakerele vaşm lüzumu etrafmda uyanan rinde bulunacaklardır. cereyan Büyük Millet Meclisine Kars ve Çoruh şilepleri kadar sirayet etmiş, on senel:k bir tahsisat kabul edümiştir. Amerikada Çoruh şilepl dün Meksikanın Huston Şimdi hastaneler ve dispanserler l;mEnına varniisUr. Şilep. orada« Top açmak veya mevcud hastanelere rak Ofis hesabına buğday yukleyip yatak ilâve etmek suretile mümemleketimlze getirecektir. cadelenin müsbet yoluna girilAyrıca, Kars jilepi de New Orlean?a hireket etmiştir. «Kars' da Toprak miştir. Bütün bunlar Verem Haf tası münasebetile yapılan proOfis hessbma un >ukliyecektir. Çikolata ihracı için leşebbüsler pagandanın meyva vermçğe başEkonomi ve Ticaret Bakanlığı bir ladığını gösteren işaretlerdir. O nnkur çikolata ihracını uygun gör halde bu hareket ne lüzumsuz, düğü için, kendi çikolatalarının dij ne de faydasız değildir. Propapazarl&rda turunacağmı tahmin eden Verem savaşımızda propagandanın rolü Y a zan Basın hürriyetine daîr eçen fün bir dost, diy ordu: Her gün yazacak mevzu bulmanıza ^asıyorum. Kendisine şu cevabı verdim: Basın hürriyeti mevcud olttukça mevzu bulmak gayet kolaydır. Pişkin bir gazeteti için hayat, mevm doludur. Bazı giinler. o kadar çok mevzu buluruz ki han?isini yazacağımızı şaşırırız. Nasıl ki siz, biij'ük ve zengin bir lokantaıun yemek listesini okurken acaba ne yesem diye düşünür ve intihabda tereddüde düşerseniz. biz gazeteciler de hangi mcvzuu yazahm diye öy» lece dibünürüz ve şeçmekte az çok zorluk çekeriz. Bizim mevzu bulmakta guclük çektiğimiz zamanlar, basın hürriyetinin mevcud olmadığı veya var 0 5 gibi göründüğü halde v * nıahdurl bulundıığu devirlerdir. O zaınan mevzular gene boldur amma, suya sahuna ve 7Ülfü yare dokunmadan ne yazsak diye düsünürüz. Tıpkı sıkı bii' perhize tâbi olan bir adamın. çeşid çe^id yemcklcrle dolu bir lokanta listesini feözdcn geçi* rirken acaba perlıize ııyiîiın ne yen:ek yesenı diye du>ünııp dürdüŞü gi^i. Basın hürriyeti olmıyan ve ka* lemi bağh bulıman bir ga/.eteci, yalnız tatlı şeyler yazmak mecf.uriyetindedir: biberli. sirkeli ten* kidler yazamaz ve hu nıccburivet, onu âdela «eker haslalığına mübtelâ bir adamm hep tatlı yemek zorunda kalması gibi. fena bir va7İyete düşürür. Aynı suretle okuyucular da tatlı yemckten bıkan ve «aman biraz turşu» divcn insanların durumuna gircrler. İşte bu sebebleHir ki biz gazetecilcr, basın hürriyetini ^ever ve iileriz. Sağlam mideli ve vücudlü bir adam. nasıl her hoşuna giden şeyi rahatça yerse, biz de, basın hürriyeündeıı faydalanarak her istediğimiz şeyi rahat rahat yazabilelim diye. Basın hürriyeti olan ınemleketlerin gazeteleri de sağlam olur. Bu hürriyeti ölçüsüz kullananlar, tıpkı abur cubur yiyen insanlar gibi, hastaİRnırlar. Böyle pisboğazlar zamanla. na.Mİ kendi kendilerini perhize tâbi tutarlarsa, hürriyct ölciisünü kacıran gazeteciler de öylece itidal ile hareket etmek lüzumunu dııyarlar. Denilebilir ki nice pisboğazlar vardır ki bu yüzdcn hastalandık» ları halde bir türlü kendilerini tu« tamazlar ve gene abur cubur yi« yerek mide fesadına uğrarlaı. Gazeteciler arasında da basın hürriyetini suiistimal edenler bulunacaktır. Evet doğrudur. Bu gibileri perhiie tâbi tutacak bir doktora ihtivac vardır. Bu doktor da Basın Kanunudur. Fakat iyi bir Basıo Kanunu. Nasıl ki iyi bir doktor, mide fesadına uğrıyan bir adamı, iyi edeceğim diye açltktan mecalsiz bir kadid haline getirmezse, iyi bir Basın Kanunu da, gazeteleri hürıiyetsiz bııakıp kansızlığa uğratmaz. tyi bir Basın Kanunu, matbuat hürriyeti ile beraber, Sayın Başbakajun istcdiği gazetecilik ahlâkını da saglar. Bunu bekliyoruz. Dr. KEMAL SARACOCLU gandanın asıl hedefini biraz sonra anlatacağım. Fakat her şeyi propagandanın hallettiği veya edebileceğini iddia etmiş değilim. Ancak Verem Haftasını tenkid iç:n yazılan yazılan bile bu Haftanın müsbet bilânçosuna geçmes: lâzım geler şeyler diye alabiliriz. Çünkü veremin bizi nasıl kemirdiğini belirten her yazı, hattâ yürünen yolun sakat olduğunu iddia etse bile, mademki veremle savaşın lüzumunu belirtiyor, bir propagandadır. Bunu daha iyi belirtmek için vaktile bir ecnebi dostumun Küveyt meselesi hakkında espri şeklinde anlattığı bir düşüncesini hatırlatavım: Osmanlı hükumetile îngiltere arasında b r Küveyt davası vardı. Benim çocukluğuma rasthyan bu davada İngilizler Basra körfezindeki Küveyt için hak iddia ediyorlardı. İki devlet arasındaki bu ihtilâf, o zamanm muazzam bir siyasi hâdisesi manzarasını alacak kadar hâd şekiller alıyor, zaman zaman da müzmin ve sinsi bir yara halinde sürüp gidiyordu. İngilizlerin Küveyt ile alâkası ne idi? Bu mesele de nereden çıkmıştı? Ben bunları pek iyi bilmiyordum. Ec nebi dostum bunu şöyle izah etti: « Küveyt meselesi yoktur, fakat İngiliz hükumeti onu doğurmuştur.» Bittabi bu izahtan bir şey anlıyamamıştım. O şöyle devam etti: « İngilizler bir yere tesahüb etmek istedikleri zaman orada bir mesele çıkmasını isterler ve kendilerinin de bu meselede menfaatleri olduğunu ve bu men faatin haleldar olduğunu iddia etmeğe başlarlar. Bu iddia o kadar çok defa ve sabırla tekrarlanır ki iş senelerce sürer ve hakikatte mevcud olmıyan bir mesele İngilizlerin himmetile dünya efkârmda varmış halini alır. İşte Küveyt meselesini de İngiliz hükumeti böyle doğurmuştur.» Ondan sonra hâdiseleri takib edenler, Irak petrollarını ele geçirmeğe kadar varan bu meseleyi tarihi pek eski olmadığı için güzelce hatırlarlar. O halde propagandanın birınci hedefi veremin ne müthiş tahr.bat yaptığını herkese anlatmaktır. Denilebilir ki bunu herkes biliyor. Fakat bilenlere nazaran bilmiyenler pek çoktur. Daha doğrusu bildiği halde ne olduğunu anlamıyanların sayısı pek yükse1 >•. İnsanların içinde tram vay altında ezilerek can veren bir vatandasın bedbaht hikâyesini gazetede okurken tüyleri diken diken olanlar pek çoktur da verem silindirinin yılda kırk elli bin kişiyi ezdiğini dinlerken veya gazetede okurken gene aynı insanlar aynı heyecanı duyrr.azlar. Harbde de böyledir. Bir adamm tabanca kurşunu ile vuruîduğunu duyunca üzüntü duyanlar harbde kurşunların öldürdüğü müyonlar karşısında sa dece teessüf edip geçerler. Belki bunda bu büyük felâketler karşısında hissedilen aczin de mühim tesiri vardır. Medenî terbiye, insanı egoist, •ani sadece kendini düşünür olrnaktan mümkün mertebe uzaklaştırarak altroist, yani başkasın da düşünür bir hale sokmağa çalijir. Medeniyetin insanlara verdiği bu terbiyeye rağmen egoizm insanda gene hâkimdir. Onun için zarar veren şeyin karşısında duyduğu teessür derece derecedir. Yani zarar nefsine ise en çok, yakmlarına :se biraz daha az, uzak akraba veya dostlarına, vatandaşlarına doğru gittikçe daha az. Nihayet herhang bir insan için ise büsbütün azdır O halde verem savaşında propagandanın hedefi. vatandaşa şu noktayı anlatmak olmalıdır: (Bu zarar doğrudan doğruya senin nefsinedir. Çünkü: Bir defa mensub olduğun milletin nüfusundan her sene kırk elli bin kiş: eksiliyor. Nüfusu çoğalmaya en çok muhtac olan bir memlekette bunun eksilmes vatan müdafaası, iktisadi, sosyal ve bir çok bakımlardan senin zararınadır. İkincisi verem yalnız bu kadar insanı öldürmekle kalmıyor. Bunlar toprağın altına gelinceye kadar bir flit tulumbasile etrafa ilâc sıkar gibi verem mikrobu püskürüyorlar. Binaenaleyh pek çok insanı vereme aşılıyorlar. Üçüncü ve en mühim nokta, böyle mikrob saçanlar, yaşadığın cemiyet içinde ne nisbette çoğalırsa, ne apartımanın, ne villân, ne de otomobilin, ne de mükellef sofran hastalığa yakalanmak tehlikesinden seni koruyamaz. Çünkü veremlinin sokağa attığı balgam içindeki mikroblar toz ve toprağa karışarak teneffüs ettiğin hava ile ciğerlerine kadar nüfuz eder. Ve sen de verem olursun. Zenginlerin de vereme yakalanabileceğini unutma)... Veremin kendi nefsini tehdid ettğini. zengin ve hattâ tamamen sıhhatte olan vatandaşlara kadar herkesin kulağına sokmak lâzımdır. Çünkü şimdi şöyle bir kanaat vardır: (Verem. fakirlere musallat olur. Evi, rahatı yerinde ise midesi ve kesesi dolu ise verem onlara bir şey yapamaz). O zaman da vatandaşların mühim bir kısmı: (O halde ben tehlikede değilim, ne yapahm. Allah fıkaranın yardımcısı olsun), yahud da (Bana ne? hükumet düşünsün!) der ve zımnen de demektedir. Hayır. hakikat bunun tersinedir. Veremin çoğalması birer birer vatandaşları da tehdid ed yor. Yani nefsimiz de tehlikeye msruz bulunuyor. Propaganda ile yapacak başka mühim iki işimiz daha var: B:ri hastahğın nasıl sirayet ettiğini herkese iyice duyurmak, ikincisi, hastahğın eski zanların hilâfına olarak, tedavi edılebilir bir hale geldiğini bilmıyenlere anlatmak... Bu da mekteb, sinema. gazete, radyo, konferans ve nihayet hepsinden mühim olanı da ziyaretçi hemşireler teşkilâtı ile bu hedefe doğru yürümekle kabildir. Ziyaretçi hemşire teşkilâtı bütün dünyada verem savaşında çok faydah olmuştur. B zde bile işin henüz başlangıcında oiduğumuz halde, Veremle Savaş Derneği hemşirelerinin Topkapı. Şehremini gibi fakir halkın daha kesafetle bulunduğu yerlerde yaptıkları ziyaretler yi neticeler vermektedir. İlk zamanlar, halk böyle bir şeyi biaz yadıreamışken şimdi bu zi yaretleri çok iyi karşılamaktadlr. Bu propagandaların müsbet neticelerinden biri de hali vakti yerinde olan vatarıdaşların verem savaşına yaptıkları maddi yardunların artmasıdır. Felâketin büyüklüğü söylene söylene nihayet şu bir kaç yıl içinde bu kabil vatandaşların alâkası gittikçe artmaktadır. O halde propagandanın bir çok bakımlardan lüzumlu ve faydah olduğu aşikârdır. İktisadi ve sosyal şartların ıslahı elbette çok Jâzımdır. Ve en esaslı tedbirlerden biridir. Fakat bunun devletin umurai siyaseti ve kudretile ilgili muazzam bir dava olduğu da bir hakikattir. Biz bu bakımdan. (propagandaya ne lüzum var? Herkes hastahğın dehşetini biliyor. İktisadi ve sosyal şartiarı düzeltmeli) diyen yazarların dah: verem savaşı lehine faydah bir propaganda yapmış olduklarını kabul ederek memnun oluyoruz. Çünkü propagandanın hedeflerin den biri de iktisadi ve sosyal şartların düzeltilmesi lüzumunu bağıra bağıra alâkadarlara duyurmaktır. Bir bafında üç çocuk sanayiciler vu nıetâı ihrac etmek \izere hazırlıklara geçmişier ve bu meyan. da Avrupanın bazı memleketierine r.umuneler yollamışlardır. r Küçük Haberler A TEŞEKKÜR Refikarn Emine Güvenin vefatı dolayuile gerek cenaze merasimine iştirak eden ve gerekse bu acımııa telgraf ve mektubla katılan sayın dost ve hemşerilerirnizin yakın alâkalarına teşekkürlerirmzin ulaşütırılmaEina gazetenizin tavassutunu hakkında ne biliyorsanız? Merak ettiğiniz izahatı misallerile dünyaca rica ederiz. meshur Krafft Ebing'in Eski Mardin milletvekili Necib Güven Yarm akşamdan itibaren Erkekte iktidarsızlık Kadında duygusuzluk Suiistimal (Mastur'bation) Sadizm, Mazohizm Pederastlık ve sevicilik... •• İSTANBUL milletvekili Ekrcm * Amaç ve C. H. P. İstanbul İl Başkanı İlhami Sançar dün. üsküdar. Kadıköy, Beykoz ve Sarıyer kaıalarma gitmısler ve oralarda kendi partililerile görüşn.uşlerdir. • C. H. P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uran bu akşam Ankaraya döne. cektır. • RASADHANE Başasistanlarır.dan Hasan Aysil ile Muammer Tüzer, Astro. nomi ensîitüsunde lezlerini müdafaa ederek dpktoraiannı verrnişlerdir. •• Millî Eğitim Bakanlığından dün • M:llî Eğitim Mudürluğune gonderılen bir tamimde. 950 yılı ögretmen kadrolarının tanzim edılmesi bildirilmiştir. • PAKİSTAN . TÜRKİYE Dostluk Cemiyeti seri konferanslanndan ilki 10 ocak sah günü faat 17."0 da Em:nönii Hslkevi salonıında a%*vıkst îsmail Sıtkı Oğuzbeyoglu tarafından verilecektir. admlar Bir üzüntünüz mü var? Diğer kadmlardan üstün olmak mı ? Herkes tarafından sevilmek mi? Hayatta muvaffak olmak mı? Ve her girdiğiniz sosyetede iyi bir tesir bırakmak mı istiyorsu nuz? O halde muhakkak SÜMEÜ Sinemasında isimli kitab"i'1a bulacaksmız. Önsöz Ord, Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay 4 Lira. ARİF BOLAT KlTABEVI T ENASÜ L HAYATIMIZDA BOZUKLUKLAR Rebiülevvel 20 Pazartesi S. O ! X n * S n a E 5.39 V. ] 7.26 12.20 14.45 16.58 18.34 E. 229 7.23 9.47 12.00 1.38 12.42 eserini okumalısmız. Bu kitab bütün hayatınızı değiştirecektir. 4 Lira. ARİF BOLAT KİTABEVI KAOINLIK SANATI Hastane. dispanser gibi esaslı mücadele vasıtaları için para bulmağa gelince: Arkadaşım Muzaffer Şevkinin Milli Piyangoyu bu işe tahsisi teklifini güzel bulurum. Belki bir bütça meselesidir diye ona gidilmez düşüncesile geçen yıl bu haftalarda yaptığım teklifi tekrarlıyorum: Paketlerdeki sigara adedini 19, hattâ on sekize indirip aynı fiata satmak; keza alkollü içkilerin şişe içindeki miktannı da azaltıp aynı fiata satmak suretile muhtac oiduğumuz parayı elde etmek kabildir. Bu tedbirn Tekel varidatında önemli bir azalmaya sebeb olacağını sanmıyorum. Çünkü içki, hele tütün tiryakileri eksilen miktarı yeni bir paket veya ş!şe satın alarak tamamhyacaklardır. Bir taraftan da veremle savaş p^yan^osu yapılması da güzel b'c fikirdir. Bize maddi imkân verecek her vasıtadan faydalanmak zorundayız. Verem Haftası ve onun propagandası, böyle müsbet fikirler dermeyanına fırsat vermiş olmakla bile gene faydah olmuştur. Türk milleti istiklâlini tehlikede gördüğü zaman varını yoğunu ortaya döktüğü gibi ihtiyar, gene, çoluk çocuk, kadın erkek yani milletçe savaş meydanına atılmış ve davayı kazanmıştı. Çünkü varhğının tehlikede olduğunu görmüş ve anlamıştı. O zaman düşmanın vatanı istilâya kalkması nasıl bir sürü İsrafil tesiri yapmış ise. verem ded:ğimiz müthiş düşmanın da varlığımızı tehdid ettiğini Türk milletine bütün dehşetile ve açıkça Edebiyat Fakültesi Talebe anlatırsak, ben eminim ki muCemiyeti yıllık kongresi zaffer olabiliriz. Bu yolda hakiİ Ü. T. B. Edebiyat Fakültesi Talebe ki bir istiklâl savaşı "henüz baş Cemiyeti yıllık kongresi bugün saat lamamış oiması, tehlikeyi mille 14 de Marmara Lok«linde yapılacaktır. te göstermekle mükellef olan münevverlerin bu vazifeyi tamamile yapamamış olmal&rındandır. işte propagandanın rolünü ben bu mânada anlıyorum. Nüshası 10 kuruştur Abone şeraiti CUMHURİYET için «cin 300 Kr. S00 1300 2800 » • • Ayten Bilginer ile 600 Kr. 1600 2900 5400 • • • Dr. Şemsettin Unsal Nişanlandılar. îsparta 8 Ocak 950 Hafta hastalığı «Vprenı haftası bugün kapanıor. Her yılın ilk yedi günü bu nastahkla savaş için yapılacak top ?ntılara ve propagandalara tahsis dilecek.. hükumet öyle münasib eöHü. Bu mevzula uğraşan Dernek bövle karar verdi. Bizde «hastalık haftası» veni :cad olmakla beraber .hafta hasahğı. çok eskidir. Herhalde haıHarsmız, bir zamanlar «Çocuk laftası» sade küçükleri değil, büükleri de hop hop hoplatır. zıp ıp sıçratırdı. Yavrular. ala ala ıeyle gidip vilâyeti. belediyeyi işal ederler, içlerinden seçtiklerini makam sandalyesine oturturlar ve daireyi yirmi dört saat idare ıderlerdi. Bir sene. iki «ene. üç sene.. ni ıpu 1K K A T Ga'ctemize fjönrterüett ç»»"v yp ycs^iftr ntfrediltin, edilmejtn %ade olvnmnt tlânlınlan memlİTet kabul ediln Bir kacunın acıklı hikâyesi KOCAM ÖLDÜRMEDİ hayet hevesimizi aldık. onu bir tarafa bıraktık. geîsin bu sefer yerli mallar ve ekonomi haftası! Beş altı yıl da onun heyecanile dövündük, çırpındık.. «Vatandaş milli kumaş giyN, «Vatandaş üzüm ye. incir ye!», «Vatandaş, misafir' ierine lebîebi. muşmula ikram et!» j diye banpır banşır bağırdık, bütün j sokaklara meydanlara bandlar, levhalar asük, minareler arasına {mahyalar kurduk. Biraz sonra, Eagle Lion Arthur Rank. işte iki isim ki sinema âleminde hakikî bir inkilâb yapmışlardır. Yarın akşamdan itibaren SİİMER Sinemasında gösterilmeğe başlanacak KOCAM ÖLDÜRMEDİ» isimli film Arthur Rank tarafından hazırlanmış ve Eagle Lion Şirketi tarafından takdim edilmiştir. Sinema seyircilerinin zevk ve aiâka ile seyredecekleri bu süp^r fılmde rol alan sanatkârlar gösterdikleri müstesna kabiliyetle sa , natseverleri hayr«te düçürecektir. I Muhtelif boylarda. renklerde safışo çıkorılan, doğru takvimli ve malumaHı Ece Muhiıroları seneni haydi o da tüh kaka oldu. hattâ daha gerilere doğru yazılmış Arkasından «dil haftası», «tarih basılmış eserlerden ekserisini buhaftası», «edebiyat haftası». «resirn lur, istediğinize göz j;ezdirir, ban haftası., «kitab haftası», «festivalerbabı merakla ve kitabcılarla edeler», «zeybek haftası», «halay hafbiyatımıza, şiirimize. tarihimize aid tası», «alay haftası» vesaire vesaisohbetler eder, münakaşalar yapare.. şarılabüecek bir iş değildir. Bu, dirde yıllar geçtikçe hastaneler ve bilirdiniz. Şiır.di bunlarclan hafızamızda siBöyle bir ateşin o müzeler mülik birer hayalden başka bir şey daha ziyade sosyal ve ekonomik sanatoryumlarla birlikte, hattâ onıslahile halledilebilecek ların sayısırun bir kaç misli ve zesini silip süpürmesi ihtimali akkalmadı. Demek ki, biz maymun hayatın iştahhlar, muayyen bir işin. Dİr muazzam bir mese'edir. Ciğeri deli remliler de artmaktan geri kalmı lıma gelmemiş değildi. Fakat, sevfikrin üzerinde durur, çalışır in ği, basil çıkaranı tedavi ederken yacaktır. Bizde, hiç şüphesiz «ve diklerimize ve kendimiıe nasıl ölüsanlar değiliz.. zaman zaman mev ona istidadı olanı da korumak şüp remle mücadele haftası» nın mo tnü kolay kolay konduramazsak.. zuu değiştirip alâyişe, gösterişe hesiz en büyük vazifemizdir. Lâ dası geçtiği için yeni yeni «hafta oraya da bu akıbeti hiç yakıştırakapılmaktan kendimizi alamıyo kin. vatandaşa «veremden sakm!» lar» la gönlümüzü eğlendirmekte mazdım. Eğer milli kütübhanelerimizde eşi bulunmıyan kıymetlerden ruz.. bir kaç gün gürültü. patırdı • mikrobdan kaçın!» derken onun devam edip gideceğiz. bir kısmı bu yangında ebediyen etmekten, göz boyamaktan zevk yaşayış şartlarını da düzeltmeğe Sahaflar çarşısı kaybolup gittiyse onlan seçip muahyoruz.. çalışmamız gerektir. Yoksa sağlık hafaza altına almıyan Millî Eğitim kaideîerine taban tabana zıd bir Onun için. •veremle savaş haftaKötü bir tesadüf. acıklı bir kaza, Bakanlığırun ilgili dairesi kadar oız sı • nın da böyle geçici bir hırs ve meskende oturan, hattâ gündüzle uğursuz bir yangın millî ve edebî yazariar da scrumluyuz.. zamanınrini güneş alnında, gecelerini yıl hazinelerimizden birini daha yakıp hevesten ibaret olmasından çok da o idareyi ikaz etmediğimiz için. korkuyorum.. nasıl korkmıyayım dız altında geçiren, eti, yağı, sütü. kavurdu, kül etti. «Sahaflar Çaışı^Iemişi rüyasında bile göremiyecek sı» eski eserlerimizin gayriresmî Kulak mecelesi ki, j'Urdumuzda her yıl çoluk çocuk, gene ihtiyar, kadın erkek kırk kadar manen düşkün maddeten bir kütübhanesi, millî geleneğimibin canı telef eden verem afetinin yoksul olan zavallıları broşür, pro zin canlı bir timsali idi. Ne zaman Çok şükür.. her dairemizde bbbir haftalık toplantılar ve propa paganda, konferans değii, hastane, oradan geçsem, tozlu kitab yığın hattâ bir kaç yabancı mütehafs^ ganda ile kökünün kazınamıyacağı sanatoryum, doktor, ilâc, aşı dahi lannın arasından, sanki Âşık Paşa, var.. Bazı idarelerimız çin de ay • sına aldırmayız, bu muamma (!) yı nı bilmek için, doktor, mütefekkir, o insatMz yırtıcının pençesinden Yunus Emre, Bâki, Nefi, Nedim, nca geçioi heyitler geüriUyo; . ımıtUka İfvicredcn gelen mütehas' siyaset ve devlet adâmı olmağa kurtaramaz.. Her şeyden önce va Peçevi, Şanizade, Şeyhülislâm Yah hepsi en ince teferru&tına kad^r sıs heyeiin çözmesini bekleriz. hacet yoktur. En kara cahilimiz tandaşı, karnını doyuracak, çocuk ya, Şeyh Galib, Cevdet Paşa gibi işleri inceüj^orlar, iğri gidenieri Devletcjlik siyasetimiz, sanayJ bile profesör Koch'un tabiatin es laıına bakabilecek. basit fakat sıh mazideki kültürümüzün baş kah doğrulardan ayırıyoılar, raporlar politik?mı:'. bayındırlık gayretimizv rarlı sLnesinden çekip meydana çı hî bir evde aiiesini barındırabilecek ramanlarından bir kısmının başla vazıyorlar, nasihat veriyörlar, za iç ve dış ticaret faaliyetimiz.. h e p j kardığı habis mikrobla mücadele içtimaî bir duruma sokmalı, bütün rını kaldırmış bana bakmakta oi man zaman yapılan tatbikata ne sini saymağa lüzum var mı, bütuı* nin ne gibi şartlara bağh olduğunu tedbirlerimizi o gayeye doğru yö duklarını samr, bir kısmının da zaret büe ediyorlar. çalışıp çabaladığımız sahalarda ta bugün pek güzel takdir ediyor. neltmeliyiz. Versmle de, sıtma <le tahta sedirlerin üstüne seriimiş Başta bulunniar vazityettep kib ettiğiiTiiz usul hep bu!. Ah.. ş\] Veremi yenmek. sade hsstane, tec de, frengi ile de «Formülaire» ya kilimlerde diz dize oturup soV':sle memnun.. bu gidiş'.e bir gün gelip kulağımızı dcğrudan doğıuya nor ridhane. sanatoryum, doktor, ilâc. zılı bütün hastahklaria da ancak daldıklan hayaline kapılırdım. j berçeyin düz»lecsğinden ümide mal şekilde göstermeğe bir aiif naslhat esaslauna dayanıLarak ba bu şekilde savaşabıiiriz. Aksi tak1 O dükkânlarda alü asırUk ve I düşüyorlar.. öyle ya, kendi kurdu sak! Yazan AHMED HİDAYET REEL ğumuz müesseselerin kusurları ıı bizzat kendimiz farkedemeyiz B.İ.. Mücerred vasıtai rü'yet iken Göremez kendisini dide bile' Fakat madalyonun bir de ters tarafı var.. nedense biz her meselede mutlaka «mürekkeb» den b?şlamayı âdet edinmişizdir. Mcsslâ, posta nakîiyatırmz intizsmsız i?ği! m i ' Mektublann. kolilerin vaktindc vapurlara, benlere veri'ip verilmediğini, memurların, mü'ez zilerin onları dikkalle dpğıtıp c>ğıtmadıklarmı araştırrcak yorie, başımızdan büyük tc^ebbüslere ai" rişir; Helicop'ere'le nakliyat yapmafa kalkışıyiruz. E. T. T. İdaresi. ziyan mı ediyor, yıllardanberi yazılanı çizileni dikkate almayız.. diiredeki mernur'arın fazlalığına, kapıaa bekleyen otomobillerin sayısma. masraflfrda iktisadî zihııiyetin hâkim olmama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle