21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMrTUrTİYET 7 Ocak 1950 c Harb sonunda Rusya, harb ve sulh yollarının ağzında bulunuyordu Baştarafı 1 inci sahıfede Ilerınde kendini gayet derin bir zancları sulh dünyasında daha emin I şekılde belli etmektedır. Rus milletinin fakirliği bugün bir halde muhafaza edebılecekü. Lâkin Sovyet hiıkümeti diğer yo de devam edıyor. Hükumetın, lu seçti. Elindeki imkânlardan isfi memleketi ayağa kaldırmak ve fade ederek kazancını daha fazla •Batı devletlerıle ıktisadî bakımarttırmak ıhtirasma kapıldı. Mutte dan aynı seviyeye ulaştırmak ifiklerıne düşman kesıldi, Rus rnıl çın sarfettıği gayretler muvafletini ıleride çıkaoak ihtılâflsra ak netıce vermemiş, bılâkıs kekarşı hazırlamaya başladı. Bir yan •menin tam mânasıle acı bir adan da SovyeÜer Birlığinin fennî kamete uğramıştır. Rusyanın tave sınai harb gucünü arttırmak içın kıb ettıği sıyaseti anlamak ıçin bu muvaffakıyetsizliği de hafaaliyete geçti. tırda tutmak lâzımdır. Çün'cü, Propaganda kuvvetile hükumet giriştıği bu ümidsiz Rusyadan ayrıldığım sırada Sov mücadelede tek kuvveti «harb yet propagandası Rusyanın harb es korkusu» nda bulmaktadır. nasında kapitalist memleketlerle Bu körku bır yandan ıçeride işbirhği etmiş olduğunu unutturmaya çalışıyordu. Gene bu propagan halka safalet'ni mazur çösterdaya göre, harbin muvaffakiyetle mek imkânını verirken bır yanneticelenmesi gerek Avrupada, ge dan da dışarıda Rusyanın, ıst'rek Uzakdoğuda Rus ordusunun za lâ hareketıni haklı göstermeğe çalışmasına yaramaktadır. Zıra ferlerile temin plunmuştu! f Hakıkaten, 1949 daki Ru* basını Sov> et hükumetı, etrafına bır emnivet duvarı çekmeğe hakkı nı okuyanlar, harb esnasında Amen rıka, İngiltere ve Fransa Rusyanın olduğu u idHia etmektodir. Koraşular uyuyunca .. değil de, Hitler'in müttefiki imişler Rus tarıh'nde daıma rastlanan gibi bir kanaat elde edıyorlardı! Kremlin'in dünyayı birer harb sa «coğrafi emnıyet» mevzuuna da r hası halinde iki parça olarak gör senelerce evvel Lord Palmerston mesi onu kendi safında mrimkün şunları yazmıştır: <Rus hükümeti daima komşu olduğu kadar sıkı bir idare ve kontrol nizamı tatbLk etmek mecburi devletlenn uyuşukluğu veya çek'ngenhğı nısbetinde hududlarıyetinde bırakmaktadır. Rusyada bulunduğum müddet nı geruşletmek sıyasetmi takıb zarfında en fazla dikkatımı çe etmış, fakat daima da azımkâr ken ıkı şey olmujtur ki bunlar bir mukavemetle karşılaşır karşılaşmaz derhal durmak ve gerı dan bırı oradaki, peyklerdek: ve çekılmek zorunda kalmıstır. Ondünya komünızmındekı teşkılâta dan sonra tekrar müsaid zamanı Rus karakterinın hâkim oluşu beklemiş ve gdz dıkt'ği kurbadur; dığeri de Bolşevık Partısı nın üzerine atılmıştır » nin tatbık ettiği tara istıbdad iRusyanın bu «emniyetT. davadaresıdır. Şunu hiç bir zaman unutma sına bugun yeni bir unsur daha mak lâzımdır kı Marx da. Engels katılmıştır ki o da Boşlevik Parde birer tarıh tahlılcısıydüer ve tisinın kendi emnıyet arzusudur bir ihtılâlin nasıl ve ne zaman Rus Komünist Part'sinin azası çıkabıleceğile meşgul olmuşlar küçük bir azlıktan ibarettir ve nüfusun ancak otuzda birını dır. İhtılâl çıkıp da muvaffak o teşkil eder. lursa neticelerının neler olabileOnun için komünistler, ikticeği hususunda pek fazla fıkir işletmemışlerd r. Meselâ Marx darlarını elde ett'klen usullerle yazdığı o milyonlarca sahife için müdafaa etmek ihtiyacını duyde «işçi sınıfımn diktatörlüğü» maktadırlar. îktıdara gayr meşibaresıni ancak bir kere kullan ru yollarla gelmiş olan bütün müstebidler gibi bunlara da daimıştır. Rus htılâlcileri Marx"ın bu mi bır korku hâkımdır. Mazıvi sözundea kendi propagandala iyi bıldikleri için, mukabıl bır rında mümkün olduğu kadar ıs ihtilâlden endişe ederler. Bu ihtivac ve endışelerle ettıfadeye başladılar. Fakat aklı başında her ınsan pekâlâ kabul rafına kalın bır polıs kordonu edebılırdı ki dıktatörlük demek, çeviren Bolşevık Partisı, harbbir kışınin keyfi idaresi demek den sonra memlekette mevkii tır ve nıhayet ufak bir zümrenin kuvvetlend'ğı halde, kendisıni kurduğu istıbdad ıdaresı olabı hâlâ emnıyette hissetmemektelır Bunu anlıyabilmek içın ta dır. rıhe bıraz goz gezdirmek ve bir GELECEK YAZI: Stalin'in «Meinıkı dakika düşünmek kâfıdır. kamf» ı ve Buyuk Rusya davası. Halis Moskof malı Bunun içindır kı sözde (Mar(Bu ha.nra.lann telif hakkı xıst komunizm» denılen şeyın Opera Mundi Şirketine aiddir.) dayandığı teşkılât tamamıle Rus ıcadıdır ve bunu Lenin'le Stalın asırlarca mazisi olan Çarlık devrının istıbdad ananelerını esas alarak kurmuşlardır. Bunun boyle olması da pek tab îdır. Rusyamn zulum ve istıbdadla dolu olan karanlık tar hınden Batı devletlerinin ümıd ve arzularını anlamak beklenemez. Çunku Batı medenıyeti mutemadıyen ılerler ve yukselırken lıberal ananeler teşekkul etmış ve bunlann netıcesı olarak da büyük b.r demokrat devlet anlayışı ortaya çıkmıştır. Rus dünyası boyle bir medenıyet ve terakkı kaydetmedığine gdre zıhnıyetının ileri biT devlet mefhumunu anlamasına imkân yoktur. Bugün İlk Sayısı Çıkfa Rusyanın hedef ve emellerin Büyuk bir ihtiyaca cevab gozden geçırirken dıkkat edecek veren bu mecmua, size kış olursak komunizm ideali olarak gecelerini geçmiş iyi günler ileri sürdüğü her şey n «Büyük içinde yaşatacak ve eğlendıRusya» gayesıne doğru atılan rerek bılgı verecektir. birer adım olduğunu goruruz. Türkiyenin bütun tarih Korku yolu ile kuvıet muharrirlerinin yazdıkları en Gozüme çarpan ıkıncı nokta güzel yazılar ve gorulmemi» Bütun devlet teşkılâtına Bolşeresimlerle süslüdur. vık Partısinın hâkım oluşu da Bu Uk sayının münderecaRusyanın tarıhî vasıflarından bitından bazıları: Bir seyhülisrinı aksett'rmektedır. Bugıin lâm tarafından kazandırılan Rusyada hukumet, muhtelıf ık Haçova meydan muharebesi; tısadî teşekküller, savısız içtıLa Paloma'yı ilham eden hamaî muesseseler hep Rus Bolşe zın aşk macerası ve Juarezv.k Partısinın tahakkümü altın Maksimilven mücadelesi; Abdadır; kendilıklerınden hıç b' dulhamıdin Selânikten getirisiyaset tak'bıne muktedır değıl lışı: Cemal Paşanın sultanhğı lerdır. meselesi; Tarihin buyük fahiRusya bütün tarihi boyunc şesi Messalina; Abdülmecidin gerı ve fak r bır memleket ola ölümü; ölum adası İvo Jima; rsk kalmış, bu halin cezasını d, Estergon gazileri ve diğer bir muhtelıf devırlerde yabancıların çok yazılar. istilası altmda çektığı ıztırablar Zarıf bir kapak içinde 40 la ödemıştır IstJİâ ve ıztırab ha sahife. Fiatı 50 Kr ? . Yıllık tıraları ıç nde yuğrulan bir mil abonesi 5 lıradır. Acele ediletın ruh halı Rusyanın bugünkü niz, muhakkak kapışılacaktır idarecılermın düşıinüş ve görüş =haberleri Nuamele Vergisine rapor Sanavi ve İşci Sendikalan tcmsilcileri, raporun biran evvel tasan haline getirilmesini Bakanlıklardan istiyecekler İstanbul Bolge^i Sanayi Birlıği idare heyeti üyeîeri, işçi sendikalan temsilcilerinin ıştirakıle dün Sanayi Birliğinde fevk^lâde bir toplantı vaprmşlardır. Bu topiantıda bugünku işsizliğin "Jebeblerı azerınde durulmuştur. Varılan neticeye gore, muamele vergısinin yeniden tadıli yolundaki çahşm?ların istıhsal üzerinde muhim rolü olnaK*adtr. Umumiyetle vergi nisbetini küçulten tasan mahivetindeki yeni rapoı, îimdilik istıhsali azaltmakta ve ışçilerin çıkarılmajma sebeb olmaktadır. Sanayici ve işçi sendikalan mümessilleri bu bakımdan muamele vergisini tadıl eden yeni raoorun bır an evvel tasan haline setirilerek kanunla^masını i^emek üzere Maliye vp Ekonomi Bakanlıklarma mu racaat etme^e k^r^r \ "i Ayuı 29 unda bir seyyah gemisi jelecck Ayın 29 unda »Aüantik» adlı btr sejNah gemısı Istanbula gelecektır. • Atlantîk gemısı celışınde butun lu nıailara ugrıyncaktır D ğer tarsftan American Express Tur.ım Kumpanvası Devlet Denızvollarının, Mukaddes yıl munasebetıle got'.ru sefçrler tertıb ettığinı haber alrnıştır. Kumpanya. bu seferlen muştereken >apmağı tek] f etmıştır. Amerıkan şırketi bılet satışında ve yolcu termnmde ıdare^e yardım etmek ıstemektedır Denızjolları Idaresı bu teklıfı ıncelemektedır GÖRÜSLER DİJŞİ)NCELER [HEM NALINA MIHINA Bir hesab meselesi Geçen hafta . Yırmıncı asrın ilk yarısı» başlığıle yazdığım makalenın bu sutunlarda çıktığı gun, Islâm Ansıklopedısı yazı masasına her oturuşta sıhhat ve âfıyetinın yerıne gelmes ne dualar ettığım bır arkadaştan yırmıncı asrın ilk yarısı geçmeden, hattâ daha akşam olup sular kararmadan gelen bır mektub benı bır noktada aydınlattı. Mektub diyor kı, «bugunkü makalenızı de okudum; fakat bu sefer daha başta b r yıllık bır zu hulde (1) bulunmuş olduğumuzu gordum. 1950 yırmıncı asrın ilk yarısınm son yılıdır; ıkınci yarısı 1951 de başlayacaktır. Maamafıh bu zuhulü ıki hafta kadar evvel Tıme mecmuası da yapmıştı.» Ben bu mektubu okuyunca bırdenbıre haylı şaşaladım. Çunku o makaleyı yazmadan evvel bana da boyle bır şuphe gelm'ş ve bunun üzerine i'Zihni hesab • ıle de kanaat etmıyerek kâğıd uzer'ne 1900 den baslamak uzere 1949 a kadar rakam dokmüş ve senelerı sayıp 50 adedını bulunca artık rıyazî b r kat'ıyete vasıl olduğumu zannetm'ştım. Ha*'ta derhal yazdıgım mektubda muhatabıma yırmınci asrın son yarısının ılk yılbaşını tebrıkte bovle tebrıkler hıç âdetım olmadıgı halde ısrar ederken o rakamları kâğıda dökerek b r ılkmekteb hesab vazıfesı yapmak suretıle edılen ıtıraza guya cevab vermek ıstemıştim. Aradan b r iki gün geçmce bu defa Ankaradakı genc dostumdan b r mektub aldım. Makalemı okurken bır taraftan da her vakıt olduğu gıbı Londra rad^o neşrıyatını dınlıyormuş. Bır de ışıtmış kı yırmıncı asrın ilk yarısının sona erıp ermedığını tanınmış bır zat munakaşa ediyor Hemen o munakaşayı kaydederek bana gondermış; bu sbzlerde eksık, fazla bır şey olmadığır.a manırım. Çünku bu dost gözlerıle okurken, dılıle konuşurken kulağıle radyo dmlemeğe o kadar alışmıştır ki arada bır şey kayrmış olduğunu hatırıma bıle getırmem Işte Londra radyosunun verdığı malumat: «Asrın hangı senede başladığı meselesi asırdanberı halledılmemış bır meseledır. 1799 senesınde Fox ısnıınde bır zat (bu zat 1749 ve 1806 seneleri arasında yaşa>an İngılız arıstokrat aılelennden bırıne mensub meşhur bır polıtıkacı ve muhdrr'r Charles James Fox olsa gerektır) on dokuzuncu asrın 1801 senesinın ilk ayının bırıncı gununde başlayâcağı ıdd asına gırışmış ve netıccde guya ıddıasını ısbat içın eger 99 = 100 olduğunu ısbat edeb'lırsen z ben de asrın 1800 senesının ilk ayının bırıncı gunu başlayacağını kabul ederımdemıştır » (On sekızınci asrın bu meşhur s yasetçısının iddıasını bu suretle abese irca (ıbtalı nakiz) den:len bır delıl ile ısbat etmek ısted ğı gorüluyor Demek ıstıyor kı hıç 99 = 100 olur mu? O halde 1700 den 1800 e kadar geçen senelerin aded: 99 olduğu için bir asır değıldır.) Gene Londra radyosunun sözcüsunün verdıği malumata gore, Almanyada İmparator VUhelm II. yırmınci asrın 1900 yılında başladığmı ılân ıle şenlıkler yap tırmıştır. Fakat İngılterede ekserıyet asrın 1901 senesının ilk günıle başladığı fıkrınde toplanmış; çünkü Milâdî sene başlamadan evvel 0 sene yoktur. Yanı Mılâddan evvel 1 senesınden sonra hemen Mılâddan sonra 1 senesine geçılmıştır. Bınaenaleyh ilk asrın tamam olması için 100 uncü senenın sonuna kadar saymak icab ediyor. Bu halde ikinci asır 101 inci senenın ilk gün'le başladığı gibi yırminci asrın ikinci yarısı da 1950 senesınin son gününde bıtecektır. Radyo sözcüsü de anlaşılan Fox adındakı zatın iddıasını kabul etmiş olacak ki «ınsan doğunca bir yaşında olmaz, ancak bır senelik dmürden sonra bir yaşına gırer (Bır yaşına girmez, bır yaşını bitirir ve ıki yaşına basar). Halbu Kamarotlarımıza öğretiKecek bilgiler ünkü gazetelerde okuduğuma göre, Devlet Denİ7yoIlan İdaresi. turist seferlerine tahsis edeceği Tarsus gemisindeki kamarotlara fransızca oğretmeğe karar vermiş; bu maksadla dort ay surccek. bir fransızca kursu açmış. Bu kurslarda haftanm dört gunünde kamarotlara pratik fransızca dersleri verileceği gibi meslekî bilgiler de öğretilecektir. Bu kurs bittikten sonra, ikinci bir kurs daha açılarak dış hatlarda çalışan diğer gemüerin kamarotlanna da fransızca dersleri verilecektir. Bu, çok yerinde bir tedbirdir. Ankara ile »ejahat ederken kamarotlarm yolculara karşı pek nazilc ve terbiyeli olduklarmı ve her istenilen şeye ve kendilerine so>lenen her sözc karşı, Emredersiniz efendim, cevabmı \ erdiklerini gormüştüm. Fakat kamarotların bir eksiği gdzume çarpmıştı. Aralarında dil bilen j a hiç >oktu: yahud belki bir tanecik vardı da benim gözume ilişmedi. Çünkü gemide türkçe bilmijen yolculann, kamarotlarla anlasmak hususunda, çok sıkıntı çektiklerini goruyor ve bazan fahrî tercümanlık vazifesi yapıyordum. Ddnüş seferinde, İngiliz sefareti hav« ataşesile zevcesi ve baldızı. bu sıkıntnı çekenlerin başında geliyorlardı. İstanbula ddner dönmez Genel Mudür sayın Cemil Parmana Batı Akdeniz seferlerinin l\i ve eksik taraflarını anlathm ve gemilerin birind ve ikinci mevki kamatorlan arasında mutlaka birer tane fransızca ve ingilizce bilcn bulunrnası lâzım jeldigini soyledim. Dil bilen genclcrimiz arasında kamarot bulmaktaki guçlüğu de takdir ermer değildira. Dil bilen gencler elbette yuksek maaş iste\ccekler ve kamarotluk etmeğe de pek yanaşmıyacaklardı. Bunlara yuksek maaş verilebilirse, kendilerine kamarotluk değil. tercümanlık vazifesi verilir. mesele halledilirdi. Fakat Devlet Denizyolları İdaresi, bir devlet müessesesi olduğu için, gemilerdeki mustahdemleri de bareme \c başka formalitelere tibidi.. Ne jahancı dil bilen kamarotlara fazla aylık vcrebilirdi; ne de gemilerinde tercuman diye bir memur kullanabilirdi. Şimdi memnunlukla görüyorum ki sayın Cemil Partnan bu jabancı dil ıneselfsini, kamarotlara pratik fransuca dersleri vermek suretile halletmek >oluna girmiş, bunu tebrik ve takdire lâyık Rormekle beraber, bazı lavsiyelerde daha bulunmak istprim: 1 Fransı/ca kâfi değildir: pratik ingilizce dersleri de vermek lâzımdır. Kamaıotların varısına fransızıa, \ari'iııa ingilizcc oğrelmelidir. Çünku. yolrular arasında, frarm/ca bilmiven Ingiliz ve Amerika'ı pek coktur. Sonra ine;ilİ7ce millcllcrarası bir dil olmuştur. İnjiliz \c Anıerikan olmı>an milletler arasında da ingili/ce bilenler fransızca bilenlerdcn çoktur. 2 Kamarotlarla beıabcr. onların âmirlcri olan kamara memurlarına da a>nı dersler verilmelidir. Aralarında BZ rok fransızca hilenler vars.a. nnlara riraz inzilizce de oğrctümelidir. Yolculprla konuşup anbşarak kadar pratik franMzca ve ıneilizce oçrcnmck guç bir şey değildir. \'iha\et jolcuların *oracakları ve istejecekleri şe>ler mahduddur. 3 Kamarodara meslekî der^'er verilmesi de >frindcdir. Krrnarrçtluk basit bir iş olmakla beraher, bir takun mesleki hil^ilere ihti>aç gbsterir. Zeki ve dikkatli bir jcııc, bu bilgileri zaman'a oğreue'ilir. Amma. gene bazı eksikleri kalır. Taksiın gazinosunda arılau garson kurslarında. eski ve mukeınmel bir metridotel olan M. Fontaıi""nın oğrettiği bilgilerle nasıl iji gar'onlar yetiştirdiğini goriıyorum. Meselâ. bizim en i\\ Iokanta)arımi7tia bile ekseriya sessiz ve gürültüsüz hizmet edilmez; tabak ve çatal biçak gürültüsiı müşterileri rahattız eder. Fontana'nın yetiştirdiği garsonlar, meslekî bir çok şeyler öğrendiklcri gibi gurülrusüz hizmet etmeyi de bğrcnirler. Çabuk hizmet edeceğiz diye lokantada koşu>mazlar, birbirlerile çatışmaz »e çarpısmazlar, birbirlerini azarlamazlar; bağırmazlar. Kamarotların vazifesi yalnız garsonluk değildir; onlar yataklan da düzeltirler; deniz tutan >olculara bir hastabakıcı gibi ihtimam gostcrirler. Bu bakımdan kamarotlara meslfkî bilgilerin ders halinde öğretilmesi şartu. 4 Gemilerimizde kadın karaarotlar da vardtr. Onlar da yabancı dil ve meslekî biigi kurslarından geçirümelidir. İşte hatınma gelen tavsi>e',er bunlardır. »*•••' Y a z a n A. ADNAN " ADIVAR çen seneler n sayısını 50 olarak kabul edıyorlar. Meşhur âlımlerıne, edıblerme geçen yarım asırdakı vak'aları hulâsa edecek makaleler ısmarlıyorlar. O halde ben de onlara, onların bu hatasına kendi zuhulum ıle ıştırak etmış olu>orum, ne zarar? Maamafıh doğrusu ben ışı bu kadar basıt bır muhakeme ıle atlatmak taraftan değılım, :nadımda musırrım. Şöyle dıyorum: Bır asrın tam yuz sene olduğunu kabul ediyor ve asnn sayısını bır sonraki rakamla .fade ederek meselâ 200 lerle geçen asra üçüncü ve 1900 lerle geçen aslar yırminci asır demıyor muyuz ? O halde 1900 le 2000 arasında yuz sene bulmak içın ya 1900 veyahud 2000 senesım beraber sa\mağa mecburuz. Asır başının 1800, 1900, 2000 gıbı yuzler veya binler hanesıle bıten tam bır aded olması akla, hısse ve zarafete daha uygun gehyor Ve bundan dolayıdır kı 1900 senes.le yırmınci asra gırdığım zı gosterecek ve ehemmıyetlerıne bınaen tanhe geçecek bır çok vak'alar ıhdas olunmuş ve merasım yapılmış bulunuyor. Haydi Hıtler'^n muhteşem selefı Wılhelm II. nın 1900 senesını y r m n cı asrın başı saymasını butun dıktatorlerın tarihi hızlı yurutmek sevdasına atfetsek bıle o ki bugun kullandığımız takvm doğrudan doğruya 1 ile başladı; onun içın 1 ıncı asır 99 uncu yılının değıl 100 uncu yılın sonunda bıttı» sozlerını bır ızah ve hattâ bir ısbat gibi ılâve ediyor. Bu güzel konuşmayı haber veren dostum zuhulumu mudafaa etmek içın şoyle bır muhakeme tarzını da bana hatırlatıyor: «•Bırmc asır belkı eksıktır. Fakat ık:ncı asır 100 senesınden başladı ve 199 uncu sene sonuna kadar devam ettı, yani tam olarak 100 sene surdü Bınaenaleyh yırminci asır da 1900 da başladı ve 1949 senesınin bitmesıle beraber yarı omrünü bıtırmiş oldu ı > Işte ınsana pek basıt bır hesab meselesi gıbı gorunen bu mesele bakınız ne kadar çapraşık bır ış ımış. Halbuki ben o makaleyı yazarken yukarıda sov ledığım gıbı kendımı hemen hemen rıyazî bır kat'ıyete vasıl olmuş sanmıştım. Fakat bu mektubiarı aldıktan sonra duşundum kı Fox un fıkrını kabul ett ğı içın 1900 de yırmıncı asır şenhkleri yapmıyan Ingılterenın yanında Amer kanın ve belkı butun dünyanın en çok satan Tıme mecmuası ve Fransızların ıkı büyuk gazetesı bu seneyı asrın son jansının başlangıcı sayarak 1900 den 1949 a kadar ge zaman tarihlerinin en hür devirlerınden birını yaşayan Fransızların en güzel ve en buyuk sergılerını 1900 senesınde yırm:nci asrın açılmasıle beraber açmalarını bu suretle izah edemeyız. Memleketimiz n görebildığım butun gazeteleri bu hususta Wılhelm'ın reyıni ve benım zuhulen saptığım yolu tutmuş olacaklar kı butün makalelerde yanm asırlık hâdıselerden bahsedıldi. Ben de o halde bılerek veyahud bılmiyerek umuma uyup b r senelik bır zuhule düşmuş olsam bıle «cumhura mııhalefet* hatasından nefsımı kurtarmış oluyorum. Fakat ne dedım, gene hata ettım. Boyle riyazi ve mantıkî meselelerde cumhurun esamesi mı okunur? Bu ışlerde hâkım olan akd ve iz'an ve ılım ve ırfandır. Bınaenaleyh meseleyi burada kokünden halledecek astronomı, kım bılır belk de ılmi nucum dediğımız eskı astrolojı mütehassısları ve bllhassa tarıhçılerdır. Fakat ne yazık ki şımdıye kadar bızım buyuk tarıh profesorlerımızın şu geçen 50 (haydı muarızlarımızın hatırı kalmasın dıye söyleyeyım) yahud 49 senelik sıyasi, ıçtımai ve medeni tarıhimızı terkıbî bır tarzda hulâsa eder bır yazılarını okuyamadım. Maamaf'h benım okuyamamış olmam, onların yazmamış olduklarını gosteremez; çünkü şımdı gazeteler ve mecmualar o kadar çok k: ben âcızınız onların heps nı goremez. illlllllllllllllllllllllüllllllllllllilllllllllllllllllllll Tarsus gemisine ikinci mevki kamaralar ilâve ediliyor Geçenlerde £ehr mize ge en Ital>an Denızjolları Muduru Moıs Cosulıch, ıle yapılan konuşmaiarda, Tarsusun >alnız bır ve uçuncu mevkı kamaralarl bulunduğu gozonunde tutularak genııje 2 ncı mevkı kam>ra ı)a\esl esasında rr.utablk kahnmıştır Denızjolları Idaresı bu hususta teşebbute geçmı; ve 60 ikinct mevki yataklı kamara ılâvesine başlamıştır. BIR İTALYA MEKTUBU İstanbul Erkek Lisesi ^l^ Bır muddettenberi munhal bulunan tstanbul Erkek Lisesi Mudurluğune Erenkoy Kız Lisesı Edebıyat ogretmenı Alı Rıza Ozkut tnyın edılmıştır Defterdarhktan Beledıyeye de\redilıp halka tevzı edilecek arsa miktarı 519 658 metre karedır Ayrıca 657 173 metre kare arsanın Beledı>eye devır muamelest de tAmamlanmaJc uzeredır. Romada kısa bir ikametin uyandırdığı köttimserlik Yazan: Doğan Nadi Roma Bugün İtalyanın. hemen butün diğer Avrupa memleketlerınde olduğu gıbı, esas meselesi chayat pahalılığı ıle mucadele» davasıdır. Bu ı hayat pahalılığı» bahsını herkes kendıne gore tefsır edıp gıdıyor. Meselâ bır Turk vatandaşı, iki seksen bılmem kaçtan aldığı dolarla, Amerıkada rahat yaşnamazsa «aman ne pahalı memleket'» dıyıp, guya ışın iç nden çıkıyor. Amerıkah da keza. Orada aldığı dolarla Turkıyede safa suremezse 'hajatımda boyle pahalı memleket gormedım» gıbı bır acayıb ıktısadi nazarıye ılerı suruyor. Her ıkısı de yanlıştır Bız bunu daha evvel de yazdık' Bır memlekette vatandaşın vasat kazancı rahatça yaşamaya kâfı gelıyorsa orada hayat pahası normaldır. Az veya çoksa pahalı veya ucuzdur. Hıç bir memleket diğer bir memleket vatandaşının muhtemel butçesine göre fıatları ayarlıyamaz. Yanı ben fıatlarımı sizın cüzdanınıza uygun düşüremem. Şımdı gelel.m Italyaya. Pek sevdığım bu memleket, geçen sene olduğu gıbı, aynı buhranın içinde ne yapacağını bilemez b:r vaziyette bocalayıp duruyor. Gu zel ve çahşkan Italyan milletı, semeresıni bır turlu alamadığı, hummalı bir faalıyet ıçensindedır. Buradaki yaşayıg vazıyetini size bir kaç cümle ile ıfade etmeğe çalışayım: Memur, işçi, müstahdem, yani bizim «dar gelırli» dedığımiz bütün sınıflar bugün büyük bir buhran içinde çırpmmaktadır: Yaşama, geçinme buhranı. Daha ıyisi, hayatını burada muayyen bır aylıkla kazanmakta olan, bir Italyan arkadaşımın bana söylediklerini dinliyelim: «İster memur, ister ışçi, ister ücretli olsun, dıyor, ış sahıbı olmıyanların eline ayda vasatî 6070 bın liret geçıyor. (1) Bu nevi insanlar harbden evvel 12001500 hret alırlardı. İlk bakışta bu fark mükemmel gibi gorünuyor. Fakat yaşama şartları o kadar değişti, hayat o kadar pahalılandı ki bu vaziyette üç dört kışilik bir aılenin geçınmesıne maddeten imkân kalmadı. Ev kırası, hastalık, mekteb, ve daha diğer beklenen beklenmiyen binbir türlü ilâve masrafı hesab ederseniz, günde, belki bin, belki bin küsur liret yiyecek parası ayırmamz ya kabıl olur, ya olmaz. Halbuki bu para ile ancak öğleleri sade suya bir sebze çorbası, akşamları da ıhtımal buna iki üç yumurta ilâve etmenız mümkündür. Diğer taraftan bakın (sırtındaki caketi gösteriyor) bu harbden evvel 15, bilemedıniz 20 liretti; bugün 1000 küsurdur. Şu kravat (boynunu ışaret ediyor) 5 liretti; bugün 3540 liret. Yiyecek, içecek, gıyecek, oturacak, kalkacak her şey buna gdre. Benım aldığım fazla paraya gelince bunlann dortte birını tutmuyor. O halde ben ne vapayım ki butçemı denk getıreyım?» (1) Bızım para ile 70.000 liret 308 lıra 89 kuruç eder. Arkadaşımın hakkı var. Yalnız onun değil, hakiarı var, hakkımız var. Z'ra bütun Avrupa bu hale duştü. Daha doğrusu, az çok Amerıkavı ist sna edersek, bütun dunya bu halde. Harb son rası, sağda solda iş başına gelen «sosyalıst» partılerı bıle, ışte seneler geçıyor, bu derde deva bulamadılar 1914 de şırazesını kaybeden dünyaya ilâc arıj'an doktorlar hep acemi çıktılar. Italya Hükumetı Reısı Pıofesör De Gasperı bugunlerde kabınesinde esash değışikhk yapmak istıyor. Bır kaç nazır değıştırıp yerıne bır kaç başka nazır alacak. Ihtıyar üstadın değıştirdıği bu 7 nci kabınedır. Fransada da aynı hal. Demır perde arkası memleketlerde de boyuna dünkü kahramanların bugün kafaları kesil yor. Elde kalan netıce hep aynr Büyük halk kütlelerının sıkıntısı devam edıp gidıyor. hevhat 1 " 1 Orası daha berbad. Bu seferkı çok surmıyecek... ttalya ıkameUnın bana verdiğı mtıba boyle kotumser bır şey oldu. Yani burasını Avrupanırr ve bütün dünyanın bır kuçuk numunesı olarak ele alalım. Demek ki mılletler gormedıklerı, gormedıklerı, Yarabbı bır turlu gormedıkleri bır muazzam bataklığa saplanmışlar, kurtulmağa çahştıkça mutemadıyen ıçıne gomülüyorlar. Üstelık zannedıyorlar kı elektrkle, tayyare ıle, atom bombasıle, üçler, dortler, beşler içtımalarıle. Vatıkan nutuklan ve yeni sene tebrıklerıle bu bataktan çıkılabılır. Keşke onlar haklı olsalar ama, gel gdr ki, mal meydanda Maruf bir doktor yüzde yüz olecek bır hastanın başucufia geldıği zaman, hakıki kanaatını gızler. etrafındak lere «ne ısterse artık yıyebıhr!» dermış. Pek yukarılardakı bır doktor, Şu Sovyet Rusya bir parça bize galıba şu anda, aynı tavsıdaha rahat olsaydı hepmız ga yede bulunuyor! lıba komunıst olacaktık! Fakat DOĞAN NADİ Halka tevzi edilecek aısalar İstanbul Bolgesı Tıcaret Mudurljğa Danimarkadan ithalât içın muracaa'te bulunan tacırlere 560 bın dolar tahsıs etmıştlr. Bu mıktar do.arla A B C. grupuna dahıl ıradoeler geurtılecektır Danimarkadan yapılacak ithalât için dolar tahsisi Savarona >atının ufak bır tadıl ile Guney Kutbuna gıdeceğ^ne \e keşıflerde bulunacak olan hevete de Omer Inonunun ba;kaniık edecegme daır gazetelerde çıkan haberin dojru olup o*madığı hakkında kendısıne sorulan bir suale Başbakan Şemseddın Gıınaltay 5U cevabı vermıstır « Bır kere benım bundan b r malıımatım yoktur Sonra boyle bır şey yıpılması da doğru rlmaz » Gazetecüık Okulu taiebelerı (Gazetecılık Talebe Cemıvetı» adı altında bır cemıyet kurmuşlardır. Kanunî formalıtelerl t«mamlan»rak resmen teşekkul etmış buîunan cemıyebn yapmış olduğu seçımde Ba;kan. h | a : Seyfl Kayragıl Başkan vekıllı. ğıne. Necmı Tanyolaç, Sekreterhğe Incı Kara>el, Muhasıplığe. Arıf Sıslı seçılmışlerdır. «Savarona» ya dair çıkarılan heberler doğru değil Yeni bir talebe cemiyeti NECMI RIZA AHISKAN KONSERI 'O Ocak 1950 SALI Akşamı saat 2 1 de S I N E M A S I N D A zengin bir programla | Bıletler MELEK Sineması gişelerinde satılmaktadır. Yeni yılın sayılı harikalarmdan olan muazzam film JMT E Kd E Jk Bugün L A L E' de Ivazafada venı restore edılen ve nı teslsatı yapılan ce^ne dun, laat 12 de torenle »çılmıştır Torende Vali ve Beledıye Başkanı Ord. Prof Dr. Fahıeddın Kenm Gokay hazır bulunmujtur. Vall, çejmeyl açarken tu hitabede bulunmuştur: « Burada bır toren yapmak içın toplanmadık. Ivazağalı vatdndaşların benı çağırdılar \e bana burada milyonlarca lira değerlnde olan Ivazağa camnndekı mıhrabı gosterdıler. Hpkıkaten bu camı çok kıymetlı bır eserdır Bundan »onra bana su derdlerınoden bahsettıler ve yıkılmış ceşnıelerı. nın resımîerim gott«rdıler Şımdı, bu çeşme kıymetlı mımar arkadaşlarıının çalışmalarıle yapılmıştır. Çeşmeyi açarken bu arkadajlara «Su gibi aziz oluns derim • > Muteakıben, halk arasından bir vatandaş Valıye teşekkur ederek camiin yıkık nınaretınl de tamır için tavassut etmesını rlca etmiştır. Valı, bunun uzerıne, • Camun tamırıne ya (1) Bu zuhul kelımesi kurum dilınkında boşlanacaktır.> demıştır. den koğulmuş kelımelerdendır. Fakat Valı buradan Karagjmruk haline gı bızım nesıl onu pek vennde kullanmasını bılırdi. Ijte burada muhatabım baderek tetkıklerde bulunmuştur. Verem tedavisinde tatbik edilen na karsı sırf nezaket olsun diye hata \erıne k'illanıjo'. Bu kellme. >azan son usuller kaleml ve okuyan aıli yalan, >anlıs Dr Mesud Tekinalp 9 ocak pazartes gıbı ?gır sozlerden konırdu pınu sajt 18.30 da Kadıkoy Halkev:nde Verem tedavisinde tatbık edılen son usuller mevzulu mühım bir konferaa * verecektir. Gazetenızln 5 ocak 1950 tarıh ve 9125 No lı nushasının 2 nci sahıfesınde (Adalar baş muhendısı Recaı ıle Emınonu kısıtn muhendısi Salm Vekâlet emrıne ahndılar) başhjı altında çıkan yazı hakıkate aykırıdır. Gerek, e\>velce Adalar fen kurulu sefı ıken hâlen Sarıyer fen kurulu »efı olan Recaı Denkta; ve gerekse ben halen vazıfemız başında bulunmaktayız. Hakkımızda hıçbir tahkıkat mev. cud degıldlr. Bu ıtıbarla keyfıyetın gazct»n'zın ilk çıkacak nushasında ajnı şekilde tavzıh ve tekzıb edılmesıni kanunî hakkımız olrr.aktan zıyade hakıkatın tecellısl bakımından bllhassa taleb ve rıcıı ederım Eminonu Fen kurıılunda muhendıs Saim Karayel Ivazağa çeşmesi dün törenle açıldı f Yeni Yılın En Cüzel Hediyeleri ^ Dr. CEMAL ZEKİnin j Herkesin saadetini sağnyan kıymetlı eserleri Evlilik Mahremivetleri Evliliğin sır ve mahremiyetlenni çözen, sevmek, sevilmek, fızık aşkın fızyolojısını bütün hususıyetlerıle anlatan 4 üncü defa basılan bu güzel eser herkesin kitabı ve en teknik ve mahrem dostudur. 700 sahife 6 lıra. Çocuk düşürme nedır? Nasıl olur? Hususıyetleri. Her kadın ve annenın bu yolda bılmesi çok kıymetb, lüzumlu olan bılgıler bu değerlı eserde çok güzel anlatümıştır. 300 sahife 3 lıra. Çocuk Düşürmek İNKİLÂP KİTABEVİ, Sayın «KAHKAHA» O kuyucularına Bir tavzih M A N O N «SOULS AT SEA» GARY COOPER GEORGE RAFT FRANCES DEE DENİZ KÜRTLARI • Hiç bir işe yaramadığı için tarafımızdan satılan KAHKAHArnn eski ve bozuk formalarınm piyasanın bazı açıkgözleri tarafından mecmua haline sokulup ucuz fiatla satıldığını haber aldık. Kapaksız ve ayn ayn nüshalarm formalarından ibaret olan bu mecmualara muhterem okuyucularınnzın aldanmamalannı v» böyle bir hâdise ile karşılaştıklan zaman bu bozuk formalan satanlan polise ihbar etmelerini fikir clemi namına rica ederiz. Kahkaha mecmuası sahibleri: Avni İnsel Hamdi Varoğlu Turk irfan ve edebiyatının kazandığı yeni eser: ESKİ YUNAN MASALLARI ŞÜKRÜ KAYA Kitabcılardan arayımz. KİRALIK ••^^MİBsl^^H YAZIHANE IGünlerdenberi bütıin tstanbulun dilinde dolaşan genci, ihtiyarj I ağlatan, âşıklara ıztırab veren yılın bcnzeri görülmiyen en 'nefis şaheseri Galatasaray. Panamerikan binasmda 4 oda, 1 hol kaloıiferli. CUMHURİYET Nüshası 10 kuruştut Aboneşeraiü Turk.>e aarie içın Bir »yUk Üç aylılc Aitl aylık SenthJt 300 Kr. 800 • 1500 • 2800 . Kapıcıya muracaat. ••••••••••• AR SİNEMASINDA «POSSESSED» Rebiülevvel 18 Cumartesi X w O ÜMİDSİZ AŞK JOAN CRAWTOBD VAN HBFLİN RAYMOND MASSEY'in Görenlerin tekrar gordüğü, gormiyenlerin heyecanla koştuğu fılnı V. E. ! i t | m ER MEYDANI Türk kızı da, Tiirk erkeği kadar sözünün eridir. Yardan ayrılmak, se vdiğine varmak pahasına da olsa. ! 5 40 D I K K A T 7 26 12 19 14 43 16 56 18.32 2 31 7 24 9 47 12 00, 1 38 12 44 Cezttemıze ponaenler e'iri re yczıla nttrtddsm, edümtaın tude olunmoı llânlârdan mttuliytt kAbui •dllznes»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle