27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 Evlul 1949 | GUNUN MEVZULARI •• •• j İngiliz sosyalistleri Yazan: Dr, II. A. îngilterede seçimler gelecek yıl yapılacaktır. İngiliz sosyalistleri bu seçimlere hangi meselelerle gireceklerini mjnasaşa ediyorlar. Dört yıllık tecrübedjn sonra, İngiliz aosyalizmi muayyen bir merhaleye varmıştır. Fattıt, seçimler kazanıhr, sosyalistler iekıjr iktidara geçerlerse, önümazdîki dört yılda daha neler yapılacağının tespiti lâzım gelraektedir. tngüiz sosyalist karargâhı bu hususta simdiye kadar bir çok neşriyat yapmıştır. Biz burada, bazı ana davalannı ortaya koymak suretile, İngiliz sosyalizminin seçimler karşısmdaki durumunu belirtmeğe çalışa :ağız. Şunu önce söyleyelim ki. İngiliz sosyalizmi aon rrerhalesine kolay varmamış. bunun için byr çok tartışmalar ve temizlemeler lâzım gelmiştir. Bugün İngiliz sosyalizminin geçirmekte olduğu buhran bunlarm bir neticesidir. Gerçektcn, İngiiız sosyalizmi hâlâ umumî bir tereddüd buhranı içindedır. Amilleıı aşağıda kısaca tahlil olunacak bu buhrandan dolayı, seçimler kazanılsa da, yapılan şeylerin değeri ve yapılacaklarm programı etrafında partide dörtbaşı mamur bir görüş birliği müjan^de etmek pek kolay değildir. Görüf birliği noksanı, sadece alelade parti 'iyeleri arasında olsaydı, bu belki o kadar vahim olmazdı. Fakat, partinin tepesinde kumanda mevkiini işgal edenler arasında görüs birliği noksanı vardır ki, asıl jhemmiyetli olan budur. Gerçek, ingiliz nazırlarından bazıları İngiltereyi (tamamile kollektivüe) ederek. bazıları onu (karışık iktisad) tsulile sosyalistleştirmeye meyletmektedir. Kollektivistler, «başka türlü hakikî sosyalizm olmaz». karısık iktisadcılar, «demokrasının muhafazası için halka çalıma sa'Mİarı bırikmak lâzımdır» diyorlar. Döıt yıldanberi halli birbirinden ağır meselslîrle fasılasız kars.ilas.an bu İngiliz sosyalist hükumetini teşkil edenler arasır da, iktidarın ılk acemilik yıllarında kapalı kalan ayrı görüşler, zaman ilerledikçe belirmeye başlamış, bugün açık hale gelmiştir. Birbirine yan bakan bu görüşlerin icbaıüe de, İngiliz sosyalizminde bir sağ ve bir de sol kanad keskin çızgilerile sekillenmiştir. Hukumette, Attlee. Morisson. Bevin, Cripps gibi belli başh nazırlar sağ. Sihh.it Nazırı Bevan gibi ma'ndud bazı nazırlar sol kanadı tenrıl etmektedir'tr. Partinin halk kütlelerinde de tabiatile mütenazır kanadlar göri'.lmektedir. 640 mürettob sayıiı İngiliz Ivlebuslar Meclısınc 180 oy çoğunluğile gelen sosyaJist mebuslar arasında ise (arka sırada oturanlar) rtdile hususî bir grup teşekkül etmiştir. *** Fıkir ayrılıkları şu noktalarda tezahur erih jr: Her şeyden önce, ingiliz devleüeftirmesinde takib olunacak temel fikir üzerinde birhk yoktur Bir, nazariyat bunu boyle emreder diyorek tekmil sanayi devletleştirme var. O takdirde. hiç bir şey dinlempdfn. sanayi sanay yürünecek, devletlejtirme tekmı sanayii kapayacaktır. Bir de var. devlet tasarrufu alestikî manada alınacak, devletlejtirmenin son hedefi hususi in.usar ve hususî sermaye teraküm.uvjn alabildigine kesafet peyda etmemesine dikkat etmektir diyerak, yalnız anahtar sanayii denen Kisun devletlestirilecek üst tarafında, hususi inhisar ve temerküzlere karşı kanun yolile goz, kulak olmak kâfi görülecektir. İn gıliz sosyalist âlemi ilk çatlağını bu konuda verecîktir. Ancak, serbest sanayie cevelân sa hası bırakmakla da is bitmiyor. On müdahale edilecek mi. edilmıyecek mi meselesi de hallini bekliyor. Kal buki, bu noktada da fikirlerde bir leşiklik yok. Bilindiği üzere, serbes sanayie karşı iki türlü cephe ahna bilir. Devlet, ya onu külliyen hü bırakır, yahud onun esash meseleleri olan ham madde tevzii, fiat tespiti, gıdaya prim verilmesi gibi meselelerine ads:nakıllı kanşır. Bi; kısım İngiliz sosyalistleri bu karij maları gerçek cosyalizmden. bir kü mı da harb zamanından arta kalan battal tecrübelçrden sayıyor. Başka bir fikir ayrılığı da, yapılan vaidlerin tutulup tutulmadığt noktasındadır. İngiliz sosyalistleri bundan dnceki seçira propagandalanna kapitalizm istihsal, sosyalizm tevzi işlerini halleder, diyerek çıkmışlardı. Şirndi, eşysnın arzı (istihsal), eşyının talebi (tevzi ve ıştira kabiliyeti) ile beıaber yürümezse, muva^aneli bir sosyalist iktisadı sağlanaraaz deniyor ve tevzii idare için. istihsale hâkim olmak lüzumu ileri 3Ürülüyor. Attlee hükumetinin takib ettıği işciye yorucu gelen bu •orlama istihsal hoşa gitmiyor. İngiliz işçılerinin bazıları di> urlar ki, hangi fiata olursa olsun bol istihsal gayesi güden harb yıllarının zorlama istihsalinden kurtulduğumuzu zannederken, kendi hükumetimiz bu istihsal politikasını hortlatmıştır. Bu işçiler, bize sosyalizm olursa plân olacak, plân sayesinde makul hadlerde hesablı istihsal yapılacak. işçi işini son damlasıııa kadar vermekten kurtulacaktır, denmişti, diyorlar. Halbuki, diye ilâve ediyorlar, lşte İktisad Nazırı Cıipps. bir takım yüksek hedef rakamlsrına. göre zorlama istihsale devam ediyor, ıjçiye nefes aidırmıyor. Misalleri yukarıda verilen itirazların asıl pınarına inmek suretile muasır ingiliz sosyalizmini daha yakından tanımak isterseic, bu sosyalizmin üç ana istikametten terekkiıb ettiğini hatırlamamız lâzım gelnıektedir. Gerçekten, bugünkü ingiliz sosyalizmi fu üç görüf istikametinin bir terkibidir: (Fabianism'). (Hıristiyan din ve ahlâkına dayanan sosyalizm), (Marksizm). Bu istikametlerin kısaca izahlan şöyle yapılır: Fabianism istikameti: 1883 te \Vebb gibi nazariyeci vc Bernard Shaw gibi sosyal yazarlar taraından kuruHn fabian sosyalizmi rigid bir doktrin peşinde koşmaz. Rakibi olan Marıtsizme katı ve değişmez görüşhrin bir manzumesi diye bakar. Bu wsyalizm hissede aldırmaz. Halbuki, diğer rakib bir sosyaist mekteb olan din ve ahlâk sosalizminin taraflısı pek çoktur. Fabian'lara göre, İngiliz sosyalizmi doktrin ve his bağlılığından kendini zamanla kurtaracak, sosyalizmın gayesi olmak lâzım gelen !>osyal adaleti kuracaktır. Bunun için, ingiliz sosvahzmini Marks'ın kohne doktrinlcrinocn ve eaki Mac Donald ve Snovden çeşnisindeki his ve ahâk merakından kurtarmalıdır. İngüiz sosyalız.ni sosyal adaleti kendine hedef tutmak ve kulanıklıkun sıyrılarak cemiyete mües3İr efficient bir çalışma yolu gostermekle en saf şeklini alacaktır. Fabiacism denen bu ana fikrin bânisi şöyle diyor: < Bugün artık. sosyal »dalet ve cemiyete müessir sây ve amel nedir bilmektey:z.» Bunu söylemeke. Sydney Webb. sosyal adalet ve müe^sirlık ne Jemek olduğu hakkmda şüphe eden diğer sosya'.isterin tarizlerini karşılamak istemektedir. Bugün, Attlee ve Bevinden başlayarak İngiliz devlet idarecilerinin kalburüstü gelenlerinin esas itibarile Fabian istıkametinde sosyalist olduklarım bu münasebetle söylemek isteriz. Ahlakl sosyalizm istikameti Kat'i hükümlere iltifat etmiyen bu sosyaliat istikımette bir çok din ve ahlâk adamları vardır. Fabian görüşe hücum ed°n bu iîtikamet. sosyaist adalet ve mjessir iş diyorsunuz, bunlann hududları sizce malum mudur diye sorıyor. Meselâ, devletleştirilen bir sanayiin cemiyete sağladığı sosyal adalet ve iş müessiriyeti hangi öl^ülerle ölçülebilir? Sermayedarlık nizamının mahud para terazisile mi, yoksa komünistlik nizamının RusyKİa kullanılan Stakhanovism ölçÜ3İle mi? Hayır, sosyaüzmin adalet /e müessirliği ancak hıristiyan ahlâk ölçüsile ölçülebilir. Maksizm intikameti Bu istikarrttin inanıcıUrı da sert ses!e itiraz korosuna karışıyorlar. Şimdiye kadar yapıhn fosyalist tecrübelerini toplu ve ahrnıtli bir bütün olarak görmek istediklerirti, fakat olup bitenlerın hö!ik porçük tatbikat kırıntılarından ıbaret olduğunu ileri suren Maksi^'ler, bilhassa bir şe\>rien kudıetin i^ci nn;fın eline geçmemesinden şikâyetçidirler. Bunlar. devletleıtiımelere de çatarak şöy'e diyorlai" Künür devietleştirmesi, demiryolu devletleştirmesi yapıidı. fakat eskiye nazarsn djğişen nedir? Bu işleimelsrin başlarına iyi tediye edilmiş blr kömür heyeti, iyi tediye edilmiş bir demiryolu heyeti getirilmiş olmaktan başka ne değişiklik yapılmıştır? Eğer gelecek devletieştirmcler de böyle olacaksa, İngı.terede sos> alızmden bahsedilemiyecektir. *** Bu üç görüşten hangisine meylediyorlarsa, İngiliz sosyalistlerinin telâkküeri ona göredir. Görüşlerden münhasıran birne meyledenler olduğu gibi. onlaıdan muayyen doz Eİarak birleştir>nler de vardır. Bu hal bir çok sosyalist tiplerinin meydana gelm^sine sebeb olmaktadır Nitekim, bugün İngilterede Marksist fabianlar. 'in ve ahlâkçı Marksistler. fabian tiin ve ahlâkçılar var dır. Böyle. üç istikametten derece dercce pay slıp bunlan yuğurma imkânlarını kolayca bulabilen pra tik İngiliz Eosyalistleri oldukça. İngilttrede say^sız sosyalizm nüanslarına her zaman rastlanabilecektir Elbette böyle heterogen bir fikir ve görü| âleminde idare edenlerde tereddüd. halkfa aynhklar olmak gerekirdi. Ve gene elbette o mem îekette, sosyalizmin vasıtalannoa birleşen gayelerinde ayrılanlar olduğu gibi, aksi de bulunmak lâzım gelirdi. Sosvılizm edebiyatının merkezî davası olan vasıta ve gaye teîâkküerinde türlü ayrılıklar oldukça, binbir eeşid sosyalizm olabılir. Hattâ msselâ, dünyamn en liberal gazetesi olan İngüiz Manchester Guardiön gazetesi bile, bu durum karşısmda geçende. «zahir, biz de sosyalistmişizı demekten kendini alamamıştır. Şu kışa açıklamalardan sonra deriz ki. İngiliz sosyalizmi doğru bir söz müdür bilmeyiz. Ingilizler mem leketlerındeki sosyalizm için daha ziyade İngiliz >ş hareketi diyorlar. Gerçekten, bu sosyalizm tarifi belli bir rejim olmaktan ziyade bir harekettir. Bu hareket türlü kuvvetlerin muhassa'.asıdır. Muasır İngiliz sosyalizmi turlü kuvvetlerin birleşik hareketinden başka bir ?ey değildir. Yana Kaçan tâlî şubeler bir tarafa bırakılajak clursa, mevcud kuvvetlerin üç mihvere ircaı suretile. bu hareKetin karakterine bir derece nüfuz mümkün olabilmektedir. Avuçtan kaçan ve her mizaca uySn bu ka.vpak sosyalizmin gelecek seçimlerde çoğunluk almasına bilhassa bu hassası yardım edecek midir?. * =haberleri Franeala yapan fırınlar Doğumunun 200 üncü yıldönümünde İHFMNALINA1 İngiliz donanması ve siyaset 3 ngilterenin Akdeniz filosu Baş11 komutaru Amiral Power evvelki " gün sancak gemisi Newcastle'de İstanbul basını ile şehrimizdeki yabancı basm temsilcilerini kabul etti. Onlara. dünkü gazetelerde yayınlanan beya.ıatta bulundu. Amiral Power. tam bir İngiliz denizcisi, Nelsonzade di> cbileceğüniz tipte hoş ve babacan bir Amiraldir. Siyasetten bahsetmiyeceğini. çünkü İngiliz dorianmasının siyasetle mesgui olmadığıaı scyledi. İngiliz bahriyesi. İngılterenin dahilî slyasetHe meşgul olmaz ama dış siyasetinde, mahim Yu rol oynar. İngilterenin siyasetini idare etnıez ama o siyasetin en mühim istinadgâhı. hattâ bazan tem&ilcisidir. Nitekim bu İstanbul 'iyareti de, Türk İngiliz dostluğiına İngılterenin ehemmiyet verdiğini göstermek ve bu dostluğu takviye etmek maksadile yapılmıştır. Amiral. 1915 te. gene bir subay iken Boğazları geçmek ve İstanbula gelmek mak adile Çanakkale Boğazına geldiği.ü; fakat o zamanki zoraki ziyaretinin akun kaldığını ve ancak şimrii dostça gelebildiğini soyledı. Bana öyle geldi ki sayın Amiral bn sozlerile peçeli bir şekilde. iyham ve telmih yolile siyaset yapı» jor, yani, Boğazlar zorla geçilmez. demek istiyjr. Amiral Power. siyasî sualler olmamak şartile ga^tecilerin suallerine cevab vermeğe hazır olduğunu söyledi. Gazeteci arkadaşlar sustular. Ben de sustum. Çünkü orada sayın Amirale teknik meseleler hakkında. meselâ, Parlamentoda Bahriye Nezareti Siyasî Müsteşan olan zatın 250 tane olduğunu söylediği modern ve süratli Sovyjt denizaltılanna karşı, ne gibi teknik mudafaa tedbirleri alıyorsunuz? Tarnnda bir sual sonnayı yersiz ve manasu buldum. Bu sükut karşısmda Amiralın sözlerini tercüme eden. İngiliz Sefareti Basın Ataşeliği memurlarından Mr. Benda, şu nükteyi savunlu: Başkomutan, basına karjı bir zafer kazanmıştır. Akşamüst'i, İstanbul Deniz Komutanlığının kokteyl partisinde, kruvazöni gezdiren sarı kırmın sakallı gene ve yakışıkh bir yüzbaşı bana sordu: Niçin İngiltereden gemi almıyor da Amcrikadan alıyorsunıu? Dedim ki: Ben de a\nı suali. başka bir şekilde şim li Amiral Pouer'e sormaga hazıı lanı> ordum. Niçin İngütere. YunanUtana ve diğer müttefik dcvlctlerc harb gemileri veriyor da. Türkiyeye vermiyor?. Sonra. ^u .,ozi«;ri ilâve ettim: Biz. para vererek jeni yaptırdığunız veya satın aldığımız bütün genıileri İngiltercden aldık. Limanda gordüğünüz 3 muhrib buıılardandır. Anıerikaıim bize verdiği gemiler ise paıajuılır: askerî >ardım nevindc.ı olank hediyedir. Siz, neden çok mutıtac olduğumuz iki hafif kruvazöni müttefikiniz Türkiyeje hediyc etmı>oısunui? İngiltere şimdi cskisi gibi zengin değildir. Başka müttcfikler için zenginsiniz ama. T.isa: uf maksadile kadro harici ederck takladığınız gemilerdcn bazilannı bize verebilirsiniz. Bunlan bir ın'iddet sonra, bozucuya satacaksınız. ^imdiden o (iata bize satabilirsiniz. Unutmayınız ki, bir harb olursa, Türkiye sizin mıittefikinizdir ve demokrasinin ön safındadır. Yakın ve Orta Doğudaki İngiliz menfaatlerini müdafaa edecek olan Türkiyeyi kuvvetlendirmek, bu menfaatlari sigortalamak demektir. Bize gemi /enneli veya ucıızca satmahsınız. İngiliz yüzba^ısı tath bir tebessüm le güldü; hakkınız var. demek ister gibi güldü; fakat İngiliz donanması siyasete kan^machğı için bu sözlerime cevab venaedi. 3: F i k i r G O E T HE v e ilmine ••••••••• Y a z a n : * » W M dair Faust adlı büyük beıeriyet dramı:iın son perdesinde Faust, öiumünden biraz evv;l «halk için, halk tarafından» denizden doldurularak kazanılan topraklar üzerinde hür bir bölge kurarken çalışan halkm kazma. kürek seslerini duyduğunu sanıyor. Ne yazık ki o sesler kendi mezarını kazan kazma, kürek sesleridir. Bu son sahnede o aşk şairi ve «ebedî kadınlık> mübdii Goethe, birdenbire büyük bir hürriyet şairi ve nefsinden gayrisini düşünür bir halk dostu kesiliyor ve diyor ki: Hayat gibr hürriyete de o insan lâyıktır ki hürriyetini her gun yeniden elde oder ve böylece çocuklukta, orta yasta ve ihtiyarlıkta velhasıl bütün duraklarda tehlike ile kuşatılmış olduğu halde aziz ömrünü ikmal eder (1)». Ben bu güzel sözleri hocanın ağzından dmlediğ'ra zaman memleketimde dıktatörlük hüküm surüyordu. Eğer memleket keyfî bir idareye boyun iğmiş ise bu hürriyetsizliğin mesuliyetinin yalnız baştakilere değil «hürriyetini her gün yeniden kazanmağa alışmamış olan» /erdlere de raci ulacağını düşündıim ve o dakikıda kendi kendimizi tenkid etmekten bir haz duydum. Bugün de, yann da velhasıl bütün bir ömür boyunca bu tenkidi işitmenin kulakları ükayıp boyunları iğmekten daha hayırh olacağına inananlardır ki hürriyete lâyık olacaklardır. Şimdi bu satırlan yazarken benim de kulağıma kazma kürek sesleri geliyordu. Pencereden baktım. benim karşımda da bir takım işçiler evler yapıyordu. Bu çalıjmalarda da «halk için, halk araiından> prensipini ve bu prensipi temaşa eden hür ve halk dostu bir Goethe ruhunu sezmeyi ne kadar istedim... Artık hiç bir res işitmeden yazıyı işte Söylece bitiriyirum: Dünya çapında büyük şair ve mütefekkir Goethe'nin eserlerinde dünyamn sağı da, solu da kendi ideolojilerine uyacak passajlar bulurlar. Bunıın en başlıca delili, bu sene onun iki yüzüncü yıldönümünü muhtelif rejimler altında yaşayanların hep birden kutlamalandır. Fakat bana öyle geliyor ki Goethe, hayati'e, eserlerile her zaman yalnız hür insaniığı yükscitmeye çalışmıştır. Onun r>ü>ük kahramanı Faust'ü «ebedî kadınlık. na^ıl necata erişirdi ise Goethe'nin hürriyet ideaHnden nasib ojanları da her gün yeniden kazanılmak suretile sürüp gidecek lan ebedî hürriyet kııriaracaktır. A. ADNAN ADIVAR (1) Bu güzel söz. aslında Schilter'in Wi!helm Tell dramındaki «hayatı yeniden her gün kazanırsam o zaman hayattan zevk alırım» sözlerinin geni?letilmiş bir şeklinden ibarettir. SERGİ FOTO SABAH Renkli Diyapozitif Foto Pano Agrandismanlan ile süsleyiniz. İstiklAl Caddesi 289 Telefon; 40108 Paviyonlarııuzı İkıncı makalede çalışma tartından ve bazı karakterlerinden bahUç fırın kapatıldı, 2000 settiğim Goethe'nin, Weimar tiyatrosu başrejisörlüğü müstesna. idarî franeala ve sandviç ekmeği işlere kendini tamamen verecek yerde daha ziyade ilimie mesgui ol musadere edildi duğunu görüyoruz. Meselâ Weimar Beyoğlu Kaymakamlığına ya Dükalığı Nazırı sıfatile maden opılan ihbar üzerine bu bölge caklarını teftiş ederken arazinin müfetüşlerıle Belediye Şubesi jeolojı noktasından tatbıkma girişir, Müdür Muavini tarafından gece harb işlerile uğraşıldığı zaman hesaat ikide merkez ve Taksım bu men bir şatoya kapanarak kendi caklannda 8 fırın teftış edilmiş, müsveddeleri arasına gdmulür. Arbunlardan üçünde beyaz undan gonne geçidlermde veyahud Mayapılmış 1000 den fazla franeala yance siperlerinde daima kendi ile 230 hazırlanmış francalâ ha renkler nazariyesini duşünürdü. Filhakika Goethe'nin zekâsı «iir, muru ve 20 kilo kadar francalâlık hamur, gene beyaz undan edebiyat ve sanatla meşgul olduğu imal edilmiş 800 kadar sandviç kadar ilimie de uğraşmıstı. İlım ekmeği musadere edilerek mez tarihinde kendisi kadar büyük bir kur fırınlar derhal mühür altı şairin, Ömer Hayyam müstesna, na ahnmış, fırın sahiblerı hak ilimde aşağı yukarı muhim araşlarında ayrıca kanunî muame tırmalar yapmış olmasına nadir t€leye tevessül edilerek tutulan sadüf olunur. Goethe. dostu Eckerzabıt ile birlikte Mıllî Korun mann'a günün birinde demişti ki, ma Mahkemesine sevkedilmiş «yarım asırdan ziyade oldu ki memleketimde ve ecnebi diyarlarda belerdir. ni bir şair olarak tanıyorlar. Bilinmiyen bir şey varsa o da ancak Hilmi Uran sanat ihtırasmın vereceği bir sebat C. H. P»rtl5i G«nel Başkan VekiU ve ikdamla fizik ve fiziyolojik hâHılml Uran!* dün* 8ğled*n sonra C. H. Partisı Istanbul Merkez bınasına gide diseleri tetkikle uğraşmakta oldurek Pnrti Başkanı Dr. Esad Durusoy ğumdur.. Bu sözler pek doğıudur. ve II Kurulu uyelerinden Avukat Ek Goethe'nin bu tarafını bılenler ve rem Amaçla blr muddet gdru^muştür. tetkik edenler pek azdır. Vâkıa onun şiir ve sanatının şaşaası ilinı Misafir İngiliz denizcileri Limanırr.l7.da mijafır bulunan lngilız ve fennini gölgede bırakmış olabılir gemılerinin subsy ve erleri. dun şeh Goethe'nin ilme temayülü daha kürin gorulmeye deger yerlerim geımı? çükken bocekleri toplayıp koleksılerdir. Ayrıca dun akşam mısafır de yon yapmakla başlamıştır. Belki nlzcıler şerefine tngılız Buyuk Elçlst Sir Noel Charles tarafından bir ruare bütün gene liselilerin an'anevi bir hevese uyarak yaptıkları bu işte verilmistir. Akdeniz Fılosu Baçkorr.utanı Amiral Goethe yalnız koleksiyon yapmakSır Arthur Power, bugun Dolmabahçe la kalmarnış ve topladığı hayvanSarayında İnönü Urafından kabul edi ları tetkik etmiştir. Nihayet 1774 lecekUr. senesinde rasladığı Lavater isminProfesör Behçet Sabit deki bir zatla işbirliği yapmış ve Istanbul Ünıversitesl Tıb FtkuUesi hattâ kendi dediğine göre, PhysiÜroloji Klinigi Profesöru Dr. Behçet ognomonie ile uğraşan bu zatın Sablt Erduran, B»r»elon da toplanacak hayvan başları i^keleti üzerindeki olan M;lletlerarası Üroloji Kongresine Turk delegesi sıfatıle i?tlrak etmek tetkikatını sadece Goethe'nin meüzere dun «Ankart» vapurile hareket saisi teşkil etmiştir. Filhakika Laetmiştir. Prof. Erduran. Kongredtki vater bu bahsin ancak ahlâkî ve muzakerelere iştırakten sonra a>Tica dinî cephesile uğraşmış, halbuki Parlsteki Frknsız Üroloji toplantısına Goethe Jena üniversitesinde teşrth da kstılacaktır. derslerine tıpkı bir talebe gibi eürdün Kralı ve linde bıçak devam etmiştir. İşte bu «Adana» vapuru sırada üst çene kemikleri arasında Ürdun Kralı Abdull&h. Londradan ve tam kesici dişlerin arkasında donüsunde Marsılyadan Adana» vapu bazı hayvanlarda bulunan Os inruna blnecek ve Beyruta geçecektir. Kral ve malyetı gemide bulunrtugu termaxillare yahud Os praemaxil•muddetç* .Adan»p. Ürdün Krallyet san lare denilen ve kâhillerde asıl çene cügını ta«ıy»c&ktır. kemiklertte kavtıayan kemiğin izTekel, nihayet İstanbul Sergisine lerinin insanlarda da bulunduğunu keşfetmiştir. İşte bu yoldan gideiştirake karar verdi ~ Evvelce. tahsı.atının kifavrtstılıiı rek bütün hayvanların Urtier deyuzunden IiUnbul Sergisine ayrı bir diği ilk tip hayvandan ürediğini, bina İle Iştlrâk cdemiyecegini bildlrmij yanı bugünkü ifade ile tekâmülü olajı Tekel tdaresl. Sergi Komlserlıgince iddia etmiştir. Meşhur Fransız biİnhisar mamullerinln Sergi binası Içlnde teşhıri .c:n kendılerıne munasıb bir yolojisini Geoffroy de St Hilaire bu >er ayrr.ması uzerine memnunlyetle iş fikri ortaya atmak serefinin Goetirak edeceğini bildirmlstlr. the'ye aid olduğunu söylemişti. Idarenin, Sergi Sarayı dısında hususi Diğer taraftan Venedikte lidoda bir pavyon yaptıramıyacagı anlası'dı gezerken bir koyun başının iskelcti ğmdan, Sergi Komiserliğı. bina dahikafa lınde yapılacak standlar için hazırlan nazarı dikkatini celbederek mış olan planda dejl^iklltc yaparak, tasının da bir fıkramn şeklini deTekel için 3S0 metre kare buyuklugUn ğiştirmesmden ileri geldiğini ortade bir yer açmiftır. ya atmışüBu suretîe. bir ekımde acılacak clan Bundan başka nebatatta çiçekleİstanbul Sergislnde. Tekel'in ehcmmiyetine uygun blr yer ayrılmıs bulun rin şeklini değiştinrüs yapraklsr maktadır. Tekel Ida>e=ı. inhisar mad olduğunu ilk defa söyliyen de delerinı burada yaptıracağı standda Goethe'dir. Fizikte renkler nazariteşhir kdecektır. yesi kurmağa çahsmış olan NewTekel Idsresi. ayrıca bilhassa Sergi ton'un nazariyesinı şiddetli hücumİçin hususi mahiyette bir lçkı İle Ser larla redde uğraşmıştır. Kendi nagi alametinı taşıyan paketler dahillnde sigaralar yapacftk. bundan başka gene zariyeei kısaca şuchır ki, Goethe Sergi alâmetınl tasıyan. hususi bir har karanhğı da aydınlık gibi bir reamandan ımal edilecek olan blr nevi lite sayıyor ve muhtelıf renklerin sigarayı salışa cıkar&caktır. bu iki realitenin muhtelıf miktarSergide tutünün yaprak haünden si da birleşmesinden ileri geldiğini gara haline gelinciye kadar butün safiddia ediyordu. Renklere dair neşhalarını gosteren makineler de monte edilerek. sigara yapılısı. ziyaretçılere rettiği eseri bugün için hatalarla gosterilecektir. dolu bir rlsaleden başka bir şey değildir. Ankara Radyosunda Goethe'nin ılmî işleri ne olursa «Paydos» piyesi Ankar» Hsdyosu «Paydosı piyesini olsun bir nokta vardır ki orada şatemsll etmeye kgrar vermiştlr. Rad irin âlime en büyük yardımı görüyo Temsıl Kolu sanatkârları, pıvesin lür, o da en kuru ilmî meseleleri provalarına başlamak uzere hazırlan en parlak ve en kuvvetli bir üsmaktadırlar. lubla yazarak ilimde de dilin ne Dr. Adnan Temizan büyük rolü olduğunu gö'stermiş olDiş tabıbı Dr. Adnan Temizan bazı Avıupa memleketlerınöe mesleki tet masıdır. Bunun aksine olarak ilmî kıklerde bulunmak uzere dun şehrimiz araştırmalarının bazıları da onun den ayrılmıştır. Doktonın seyehatl beş şürlerıne in'ikâs etmiş.tir. Meselâ hafta kadar devam edecektir. Faustta Mephisto'ya «sen kimsin?* Dün gece İstanbul yakası diye sorulunca, «ben ziyanın doğduğu karanlıklardan bir parçayım» susuz kaldı İstanbu! yakasına su veren borular diye cevab vermesi gibi. dan birinde çıkan irıza yüzünden şehVelhasıl Goethe'nin ilmî araştırrin bir kısmı dun gece susuz kalmıs malarını ihtiva eden şu bir kaç satır. Her ne kadar boru dün gece tamlr edilmijse d« bugün Istanbul yaka üra nihayet verirken onun hakisına verilecek suyun u olması ihtim»l kati ne tarafta olursa olsun cehid dahilindtdir. ve gayretle aramaktan bir an hali kalmamak yolunda giden bir müİnebolu sür'at postalannda tefekkir şair olduğunu söylemek değişikiik Ağustosun onunda Itibaren tatblkine lâzımdır. İşte Goethe bu prensipe baçlanmış olan İnebolu »ür'»t postala Lessing'in şu sözlerini tekrar ederının tarıfelerinde gtınlerin kııalması rek daima tutunmuştur: «Insanm dolajısile bazı degişiklikler yapılmış asla erişemiyeceği hakikate varmış tır. Buna gore, 7 eylulflen itibaren vapurlar saat 8 yerine İS te kalkacak olması değil, ancak o hakikate eve Ineboluya 19 yerine 17 de varacak rişmek için sarfettiiğ cehid ve gayrettir ki kendi kıymetini tayin elardır. der. Çünkü hakikate sahib olmakla değil. ancak hakikati araştırmakla • Küçük Haberler insanın kuvvetleri gelişir ve bu * DEMİRYOLLARI Idaresi. tsken araştırmalarla kemale erer. yüksederun limamnda transit ve aktarma eş lir. Hakikate erişmek bir istirahat yalann ambarlama, yükleme ve bo;alt halidir, rahattır, tenbelliktir ve ma işlerinde kolaylık gdsteTibnesıni ka kibir ve nahvettir. Eğer Cenabı rarlaştırmıştır. Denlıyolları da bu hususta Demiryollarile işbirliği yapa Hak sağ elinde bütün hakikati. sol elinde hakikate doğru yürümek caktır. • * • ESKİŞEHİR Şeker Fabrikası dün hamlelerini tutsaydı ve tseç!» diye den itibaren kampanyaya girmiştir. Bu irade etseydı bütün hamlelerimin seneki istihsalin 100 bin ton civarında ebediyen boşa çıkıp aldanacağımı olıcağı tahmin edllmektedir. bile bile sol eline atılırdun.» İşte • BtRLEŞtK Amerlkan öenlz kuvvetlerine bağlı Femedy ve Rush muh Goethe bu sözleri kendine bir düsriblerınin 12 17 eylul 1948 arasında tur gibi almış ve onu gelişürerek tstanbul llmanını ziyaret edeceklerl 11 'iptidada fiil vardı» vecizesine kagililere bildirilmıştlr. dar varmıştır, • * • TÜRKİYE Sosyalist Partisi, araseBu münasebetle şunu da söylec rrler* ijtirak edeceğini Vllâyete bilvelim ki Goethe, kendi zamanı iidırmiştır. lozoflarından en çok Kant'ı takdir ederdi. Spinoza, Hegel ve Fichte gibi ZİLKADE 10 CUMARTESİ filozofları da takib ve tetkik ettiğini kendi ifadelerinden anlıyoruz. Burada Goethenin bu felsefeler hakkmda ne düşundüğünü ve bir ds din hakkındaki fikirlerini tetkik eı ] 6 29 13 13 16 53 19 39 21.16 4.43 meye ımkân joktur. Bu bahisler E. |1O48 5 33 9 13 12 00 1 35 9.03 içixı yazılnuş kitablar ve monoğioü A. Adnan Adıvar Goethe YVeimar'da Schiller ile yanyana bu şeldlde yatıyor ler mevcuddur. Yalnız halen Heidelberg Üniversltesi profesorlerinden psikoloğ ve filozof Prof. Jaspers şimdiye kadîr Goethe aleyhine üçüncü makaleyi yazmış ve o makalelerde bu ahlâk hocası Goethenin aşk maceralarmdan bahsederken onun laşkında bile sebatsız» olduğunu avıb arayan bir lisanla tekrar ve Goethe'de trajedi hissinin de bulunmadığını, çünkü ekseri eserlerini Cme=elâ Faust ve İphigenia) mesud bir netice ile bitirdiğini ilâve ediyor. Halbjki âciz fikrimizce Goethe nin oir v,ok ajk maceralarını, (bilhassa Faustta) türlü hayaller, türlü esatiri sahneleıie, türlü musiki ve şiirlîrle «ebedî kadınlık> adını alan ve Faust'ü ve Faust gibi günahkâr'.an yola getirip insanlığa faydalı kılan bü>ük bir kudrete bağladığı düşünülürse Goethe'nin aşklanna hercai bir hava ve heves dalgası denilemez. Diğer taraftan onun aşktan ve histen ne anladığını birinci Faust'te Margarit'in, Fausfte Allaha inanıp inanmvuğını sorması üzerine verdiği cevabda görürüz: Bu cevabda, o her şeyi kucaklayan ve yerinde tuta^ı, bütün gökler, denizler ve karalara şamil olan Allah'ı, kimin tammıyorum diyebileceğini sorar ve «bütün bunlan sezerek gdnüller dolarsa ebedi saadet duyulur. tstersek ona saadet. yahud gonül, yahud aşk ve/ihud Allah diyelim, ne dersek diyalim işte O, odur. mealinde bir cümle ilâve eder. Esasen Goethe. Eckermann ile ölümunden bir sene . evvelki konuşmasında. hayvanlaıdaki sevki tabünin kuvvetinden bahssderken «Allahın tabiatin içinie, tabiatin de Allahın içinde saklaidığını ve böylece tabiatin içinde yaşayanın ne onun kudretini, ne de ruhunu idrak etmemezlik edemiyeceğini ifade etmiştir. Velhasü Goethe'nin tam bir hıristiyan olmasa bile Allaha inanan ve belki de fevkalâde sevip takdir ettiği Spinoza gibi vahdeti vücude kail olan bir mütefekkir olduğunu kabul edebiliriz. Sorbonne'da Alman edebiyatı profesöru H. Lichtenberger, 1932 de yazdığı bir makalede söylediği gibi Goethe liberal bir ruh ile geniş bir insaniyet sevgisini birleşürmiş olduğu için, bütün büyük millî edsbiyatîarın işbirliğile bir «büyük dünya edebiyatı = Weltlitteratuı> idealini besleyenlerin en eskilerinden birıdir. Vâkıa Goethe, ferdi kâinata bağlayan bağı pek derinden duymuş ve hakiki insanın ancak bütün insaniyet demek olduğunu anlamıştır. Bir garb medeniyetinin, hattâ dünya medeniyetinin seçkin mütefekkirler kütlesi tarafından kurulacağının ilk alâmetlerini sezip sevinen Goeths, bugün sağ olsaydı Unesco fikrini alkışlayacak ve belki o fikrin en büyük mürşidlsriııden biri olacaktı. Filhakika geçen pazar günü Muallimler Birliğınin tertibile Goethe günü tes td olunurken Prof. K. Kessler'in Goethe'nin West ö&tliche Divan'ından okuduğu «her kim ki kendini ve başkalarım bilirse junu da bilecektir ki şark ve garb birbirinden artık ayrılamaz» mealindeki kıt'ası da, bazı İngiliz efkârının hâlâ aksini düşünmelerine rağmen Strasbourg'daki A.vrupa meclıslerinin kapısı üstüne yazılmaya değer bir vecizedir. **# Yukarıda soylediğim gibi Goethenin 1932 senesinde Pariste vefatmın 100 üncu yıldönümü kutianırken Sorbonne'da profçso'r H. Lichtenbergerin iki sömestr suren Faust derslerini bir .'.efa bile kaçırmadan dinledim ve nnladım ki insan şiir ve edebiyata mensub olmasa dahi fikrin sanat. sanatın fikir üzerine karşılıklı tesiri oakımından Goetheyi biraz anlamalıdır. Çocuğunuz kız mı olacak, yoksa oğlan mı? Doğacak çocuğun kız mı, yoksa oğlan mı olacağını evvelden öğrenmek her ana babanın en büyük merakıdır. Bunun gibi, çocuklarının erkek veya kız olması hususunda muayyen b:r arzu besleyenlerin, bu isteklerini yerine getirmek için hiç bir çareye başvuramıyacaklarını bilerek duydukları aciz de pek büyüktür. Fakat şimdiye kadar tıb, doğacak çocuğun cmsini evvelden tayin etmek kadar tahmin etmenin de kabil olmıyacağını kabul eylemi§ bulunuyordu. Bununla beraber, halk arasında bir tak.ım kanaatler veya batıl itikadlaı vardır ki bunların başlıcalannı §u şekilde hulâsa edebiliriz: 1 Gebe kaldıktan sonra sağ tarafma yatarak uyuyan bir kadın erkek doğurur. Sol tarafına yatarak uyursa kız doğuracağma alâmettir. (Bu kanaat bundan 2500 sene evvelki eski Yunan hekimlerindenberi mevcuddur.) 2 Arabî ayın ilk günlerinde gebe kalan bir kadın erkek, son günlerinde gebe kalanlar ise kız doğururlar. 3 Babanın evlâd sahibi olmak arzusu karısınınkinden fazla olursa çocuk erkek; annenin arzusu kocasmınkinden fazla olursa kız olur. Bu kanaatleri takviye eden bir çok misaller görülmüştür. Fakat aksini isbat edebilecek hâdiselere de rastlanmamış değildir. Yalnız, bunlan ilmî bir şekilde tesbit veya red imkânı elde edilemediğı için hepsini sadece birer inanış olarak kabul ve bu şekilde kaydetmek lâzım gelir. Diğer taraftan. bütün tetkik ve tecrübeler çocukiarın kız veya erkek olmalarmın msanların ıradesi dışındaki bazı gızli tabiat kanunlarına tâbi olduğunu da gdstermektedir. Bu arada, her 100 kıza mukabil 105 oğlan çocuk doğduğu da tesbit tir. Tabiatin erkekleri kadmlardan fazla yaratmaya çalışmasındaki hikmet nedir? Bu henüz çözülemiyen sırlardan biridir Buna mukabil. dünya nüfusunda kadınların sayısı erkeklerden fazladır. Bunun sebebi. küçük* yaşta oğlan çocukiarın kızlars nisbetle daha çok ölmesidir. Ihtimalki tabiat, erkek çocukiarın küçük yaşta ölmeye daha müstaid olduklarım düşünerek onları kızlardan daha fazla sayıda yaratmaktadır. *** Tıbbın şimdiye kadar aciz beyan ettiği sahalarda çalışmayı kendilerine şiar edinmiş doktorlar ilim dünyasında yeni yeni ufuklar açmaktadırlar. Bu arada Amerikada Duke Üniversitesi Tıb Fakültes: profesörlerinden Dr. Deryl Hart ile Dr. James Moody, uzun çalışmalardan sonra, «kız mı, oğlan mı?» mevzuu üzerinde bazı ipucları elde ettiklerini bildirmişlerdir. Bu iki âlime göre, çocuğun cinsini tayin eden âmil, annenın âdet günile alâkalıdır; anne ilkaha en müsaid devrenin başına doğru gebe kalacak olursa çocuğu büyük bir flıtimalle kız olacaktır. Bu devrenin sonuna doğru gebe kalanlarm ise oğlan doğurmaları daha muhtemeldir Dr. Hart ve Dr. Moody, ilk tecrübelerini fareler üzerinde yapmışlar, sonra sun'î ilkah yolile doğum yapılan lâboratuvarlarda araştırmalara girişmişlerdir. İki doktor, bu şekilde çocuk sahibi edilen 9.489 kadının dosyalannı tetkik etmişler ve bunlardan 5.676 sının oğlan, 3.813 ünün kız doğurmu§ olduğunu görmüşlerdir. Bu rakamlar iki doktoru fazlasile alâkadar etmıştir. Çünkü oğlanların sayısı kızlarınkine nisbetle pek yüksektir. Normal kaideye göre 100 kıza mukabi) 150 oğlan doğduğunu gözönünde tutacak olursak bu 9.489 socuktan 4.861 inin oğlan. 4.628 inin de kız olması lâzım gelir. O halde. bu sun'i ilkahlarda acaba ne gibi bir âmil erkek ço cukların sayısını kızlara nisbetle tabii haddinden pek fazlaya çı karmıstır? Bunu iki doktor şu şekilde izah ednyorlar: Sun'i ilkahlar kadınların gebe kalmaya en mü said bulundukları devrenin (1) son günlerine doğru yapılmıştır Bu iddia doğru mudur, değil midir, bunu ısbat için o dokuz bin küsur annenin hepsinden malumat toplamak lâzımdır ki buna da imkân yoktur. Fakat Dr, Moody ve Dr. Hart nazari yelerini isbat için bazı lâboratu varlarda bu esas üzerine sun'î ilkah yapılmasını teklıf etmiş lerdir. Bu şekilde çocuk sahibi olmak için müracaat eden ka dınlara kız mı, yoksa oğlan mı istedikleri sorulacak ve âdet günleri hakkında da malumat alındıktan sonra ona göre hareket edilecektir. Eğer bu tecrübe ler müsaid netice verecek olursa iki Amerikalı doktorun keşifleri tamamile müsbet ve ilmî mahiyet alacaktır. (Newsweek'ten) (1) Bu devre âdet gününden on dört gün evvel başlar ve dört beş gün sürer. Millî Efrh.m Müdürü Irakla buğday görüşmeleri Iraktan 50 bin ton arpa. 50 bin ton buğday satın ahnması îçin temaslara d«v«un edilmektedır. HIFIZ HATİM DUASI 491949 tarihme rausadif pazar günü öğle namazını müteakıb Nuruosmaniye camli şerifinde Kızılcahamamh H»iıı Ali Aras. Göynüklü Hafız Ahmed Cesur, Konyalı H&fız Hasan Altın. Çnnkırılı Hafız Ahmed İlyasın Hatim duaları icra edıleceğinden ihvajıı dinin teşriıl*ri rica olunur. tstanbu!, Nuruosmaniye Kur'an Kursu öğretmerıi Hacı Hafız Hasan Akku} r ZENÛIN YAZILARLA' İ \ Şurasın» iştirak eden MUU Eğitim Müdürü Murad Vrkz, dün 6abah Anktradan ?ehrlmiıe dönmüjtur. Murad Urm*. kendlsıle gorüıen bir ark«d«şımıı«. ilk vc ort» «Jrtîtlm k«drolarının t«sdik edilmek üzere önümüzNüshası 10 kuruştur deki hafta sonunda Vilâyete gonderi Aboııe şeraiti Türkiy» ' Harie leceğini söylemıştir. Biı »yüJt 300 Kr Üç ayhk 800 •> Altı tyhk 1500 • T Senellk '800 . D 1 K K A T Gazetemize <yön4erJpn ccrnk ve yazılni ntfredikin, edılmesm ia&t olunmaz 1 öksürüğü keşeı . üâülaıdan mesuliy«t kabul edilmez. CIKTI/ CUMHURİYET TURAL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle