Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tîYET IR YÜRT YÂZISI c 3 19491950 YUNUS NADİHÜKÂFATI NİŞAN TÖRENİ kSLAR ı;;ı:ı:i:ıi Doğduğum yer 1936 senesınm ilkbaharını yaşıyorum. Yaşım on beş, fılizlenen bır dal gıbi olan vücudüme baharın ılık havası gırdığı zaman yaşamak, derdsız ve düşüncesız olarak yaşamak, zevki ıçindeyım. Bu sene gelecek olan yazı buyük b:r sabırsızlıkla beklıyorum; çdnku, doğduğum ve bır yaşımdayken ayrılmış olduğum memlekctıme ılk defa olarak gıdeceğ m. Memleketıme aıd an • latüanlar bende orası hakk'nda bir hayal âlemı yaratmıştı. Haî yalim hakikatle acaba ıntibak edecek mı? Nıhayet yaz geldi... Bız İstanbuldan kalkan bır vapurla yolculuğa çıktık. Vapurun guvertesınden etrafı seyredıyorum. Boğazdan çıkıp bır kaç saatl'k yol aldıktan sonra ilk defa sonsuz . gibi gozüken b:r denizle karşı\ laştım. Tepelerınde beyaz köpükler saçan dalgalar, gemimız ve uçuşan martılardan başka bır şey gözükmüyor. Günler, çeşidli iskelelerde, değışık ınsanlar gıbı çabuk geçtı. Böylece Karadenızm son ıskelesi olan Hopaya geldık Sahil dık dağlarla örtülü, eteklerinde şerit gibi uzayan kasaba evleri var. Akrabalarımızla jselâmlaşma merasimınden sonra •Hopanın batısmda, motörle bır "•fcuçuk saatlık mesafede oîan, Arhavi nahiyesine hareket ettık Mazotun pıs kokusu yorgunluğumuzu bır kat daha arttırdı 'Karaya çıkınca açık, temız biı jhava, bol ağaçlardan gelen rüz'gâr ve neşeli insanlarla karşılaşrnak bize her şeyi unutturdu.. Fındık dallarının sıklaştırdığ; dar yollardan geçerek yarım saatlik bır yolculuktan sonra doğduğum eve vardık. Hayal hiç bir zaman hakıkate erişemiyor Ben burada gördüklerimi asla tasavvur dahi edemezdim. Bıı kaç basamakla kapısından girdiğım evin ortasında zemini toprak olan büyük bir salon var Salonun ortasında ise tavandan sarkan kalm bir zincirin çengellerine takılmış kulplu bir kazan biçiminde tencere asıh. Altınd» odun parçalarıle tutuşturulmuş ateş var; yemeği ısıtıyor. Bu ateşın dumanı, hıç bir tahdide tabi olmadığı halde, kimseyi rahatsız etmeden tavandan çıkıp gidiyor. Bu salon hem yemek odası, hem mutfak, hem de mısafır odası. Çünkü; her iş burada yapıhyor. Kışın gene büyük çoban ateşleri burada yakılıp etrafında masal anlatıhrmış..' Bu salor.u çerçeveLyen ufak ufak odalar var. Bu odalann zeminlerj tahtadan yapılmış, hepsi yatak odaları. Yatak odalarından birinı açtığım zaman ailemizin tarihJ beşığıni gördüm. Ben ve benden evvel doğanlar hep bu be§ikte sallanmışlar. Bahçeye çıktığım zaman acayıb bır bina ıle karşılaştım. Dört direk üzerine kurulmuş tek bir oda gıbi duran bu bina meğerse bir sılo imiş. Dıreklerin etraf» 1 tenekelerle sarılı oluşu farelerın yukarı çıkmasına mâni oluyor (Sehender) ismi verilen bu yera asma merdıvenle çıkılıyor. Etrafı, zemini ve rafları arahkb tahtalarla yapılmış. Bu aralardan glren rüzgânn tesirile içerisi fr.jider gibi soğuk. Bu memlekette sehenderi olmıyan ev yok. Çünkü, mısır, pirinç, fındık, meyva ve bılumum mahsu] burada bozulmadan, çürümeden saklanabıliyor. Bir kaç günlük istirahatten sonra mahallemizi dolaştım. O kadar çok çeşidli meyva ağaçlan var ki tarlalardan başka çıplak araziye rastlanmıyor. Sugözü dedıkleri membadan bir su içtim, parmağımı soktuğum zaman don duruyordu. Bu suyu içerken lezzetine doyulmuyor. Artık mevsim ilerledi. Semt sernt fındık toplamaya başladılar. Burada imeç tâbir ettıklerj bir usul var ki benim çok ho§uma gıtti. Her ev bellı bir iş günü ılân ecLyor. Bu iş günunde bütün bir semtin her evınden en az bir kişi imeç yapanm yardımına gelıyor. Böylece toplanan ellı ılâ seksen kişilik kalabalık tarafından bır günde büyük ışler bıtıyor. Fındık tophrnalamda bütün ımeçlere gitt.m Kız \© erkekler gruplar halinde müşterek çalışıyor. Kemençe çalanlar, horon tepenler, türkü ve mânı okuyanlar, yapılan işe neşe katarak kolayiaştırıyorlar. Tarla kazmada, mısır kırmada, fındık ayıklamada, dağdan kış için ocun getirme ışlerınde bdyle kollekt:f olarak çalışıyorlar. Çok mısafırperver olan yerlı ahali içerisinde ışsız kalan hıç kimse yok. Ben mısafir olduğum için emsalım arkadaşlar tarafından hep saygı gdrüyorum. Bu çocuklarla konuşurken pek çok lehçe farklarımız olduğu gibi benırn beceremediğim ayrı bir lisan daha konuşuyorlar. Buna lazca denıllyor. Henüz muhite ıntibak edemedim; yalınayak dolaşamıyorum ve daha pek çok eksıklerim var. Meselâ; onlar gibi denizde yüzemiyorum. Denızin sakm olduğu güneşli havalarda sahile indiğim zaman âdeta denizi boş vaziyette gördüm. Bu memlekette denizi, yüz meyi sevmıyorlar diyeceğim geldi. Vaktâki fırtına koptu, dalgalar sahilde ejder ağzı açar gibi beşer metre yükseklikten kırılmaya başladı. Ben böyle yaz '. ortasında fırtına görmemiştim. Aradan iki gün geçince hava kapalı olmakla beraber dalgalar • yarıya hızım kaybetmışti. bu vakit deniz alabildiğine >lıktı. Bütün gender kırı lan dalgalar arasından binbir müşkülâtla üç yüz metre kadar açılıyorlar, orada kayalık üzerinde pusuya yatıp büyük bır dalga kolluyorlardı. Daigayı bulunca bırbirlerine işaret verıp hep birden kazık gıbi dalgamn üzerine yüzükoyun uzanıyorlar. Bır motör suratı kadar hızlı kırk, elli kışi dalga ıle sahile akıyorlar. Daîganm kırılmasından sonra çakıl taşlar uzermde yığılıp kalıyorlar. Kayalarda parçalanmak korkusu b:lmeden tekrar ett.klerı bu oyuna (vıra) dıyorlar. Yağışlan fazla olduğu gıbı fırtınası da sık sık tekrarlanan bu memlekette vıradan kımse manrum kalmıyor. Yağjşlı ve kapalı havalarda aveılık yapan delıkanlılara heı tarafta rastlanıyor Avladıkları; yaban ördeğı, karatavuk vs. hayvanlar beni hıç alâkadar etmedi. Fakat, bır bıldırcm avı ıçın yapılan emeklerı sıralayınca hay ret ettım doğrusu. Bu av ıçın evvelâ tarlada kostebek gıbı yollar yaparak yaşıyan bır bocek tutuluyor. Bu bocek kafes bıçımi bir kapan ıçerısinde ıskete gıbi cins bır kuşa yemlik olarak kullamlıyor. Bu kuş, bu bocek sayesinde yakalanınca ayaklarmdan bir metre boyunda ıple bır sopaya bağlamyor. Kuşun gozlerine yalnız alt tarafmı gorecek şekilde derıden bır kapak yapıştırıyorlar. Etle beslenen bu kuşa sopa üzerinde uçup konması için bir ay sıtaj gösterilıyor O iş bıttıkten sonra buranm yaylası olan (îsina) dedıklerı yere çıkılıyor. Burası genış bir gorme sahası olan manzarasile va daha pek çok hususıyetlerile bır cennet diyarıdır. Tepede bir yerde çalı çırpı arkasında saklanarak kuşun sıçratılacağı noktanın arkasına bir ağ gerılıyor. Bın metre havada kavısler çizen doğan veya atmacaıun keskin görüşleri bu kuşa takılınca süzülerek aşağıya iniyor. Üç dört yüz metreden kuvvetli bir pike yaparak kuşa saldırınca ağa düşüyor. Bu sefer atmacanın ayağını iple bağlıyarak kuyruğuna d3 çıngırak takılıyor Evde iskemle kenarında dışarıda kolda gezdinlerek yumurta ıle besleniyor. Bazan bır kaç ay, bazan senelerce bakılarak atmaca kısmen ehlileştirılıyor. Yağmurlu havalardan sonra tarla kenarlarında çalı çırpı arasında dolaşarak bıldırcm kaldırıldığı yerde atmaca üzerıne salıverilıyor. Bıldırcını dakıkasında pençeleri arasına alan atmaca sahibıni bekliyor. Zavallı bıldırcının kafası koparılıp atmacaya beynile ziyafet çekildikten sonra gövde torbaya giriyor. Böylece kuşla kuş avcılığı yapıldığına şahid oldum. Bu bitip de İstanbula avdet edınce bütün arkadaşlarıma gördüklerimi anlattım. Bundan sonra daha pek çok seneler memleketime gıttim, fakat, bende ilk gidişim kadar köklü hatıralar bırakmadı. fstanbul, 18/7/949 Muzaffer Kurdoğlu Beyazıt Bozdoğan Kemerı, Kaptanıderya S. No. 3/5 uğuldayan ve kabma sığmıyan o coşkun Karadeniz değılmış hissini veriyor bana. Etraf o kadar sessiz ki. Uzaklardan dalgalanarak gelen bır musikî nağmesi de olmasa kendımı köyde zannedeceğım. Serın bir meltem yuzümu okşuyor. Şehrm gürultüsünden ve mahalle aralarınm boğucu sıcağından bunalanlar için ne mükemmel bır sayf'ye yerı olur dıye düşânüyerum. O kadar mütehavvıl bir havası var ki. Günun hemen yırmi dört saati rüzgârh geçıyor. Sol tarafta Kumbaba denılen mevkıe bakıyorum. Genış, alabildığme uzun bır kum sahası. İhtıva ettığı demirden olsa gerek rengı kırmızıya bakıyor. Yerlılerının anlattıklarma gore, romatızması veya herhangı bır ağrısı olan bır kımse burada yapacağı b.r ıkı kum banyosundan sorra sapasağlam olurmuş. Sağ tarafta uç tane ada, denıze doğru bırbırlerınden az aralıklarla uzanmışlar. Bunların isımleri Dış ada, Zeytın adası ve Ocaklıada olarsk, daha zıyade vazıyetlerine bakılarak konmuş. Sonuncusuna bu adın verılmesıne sebeb. üzerın de çok eskıden kalma bır kale harabesı olmasmdan. Adaların bulunduğu tarafta kayalıklar ufak bır burun teşkil ederek denıze doğru uzanmışlar. Hemen kerannda, yılların karartmış olduğu tahtaların üzerlerıne çeşıdlı ağların asılmış olduğu bir kayıkhane var. Altmda, kıvrık burunlarını ufuklara dıkm'.ş rengârenk, irili ufaklı balıkçı kayıkları; derinlıklerden gelecek olan avlarını gözlüyorlar sanki. Plâjdan bır meyılle yükselen, boy boy ağaçlarla bezenmiş bahçelerın ruhayetlerınde sıvrilmış evler, etrafı uçurumla çevrıb eskı zaman şatolarmı hatırlatıyorlar. Bilhassa kasabanm bu kısmınm, ayın ışıklarını esirgeyerek sarfettıği hafıf mehtablı gecelerde o kadar güzel bır görünüşü, evlerin o kadar müLemmel bir silüeti vardır kı... Tahlisiye merkezinın bulunduğu mahallin iki tarıhî vakaya sahne olması ve bu vakaların bazı noktalarda benzerlıkleri olması bakımından ayrı bır hususıyeti olduğunu bır dostum anlatmıştı. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Şıleye geldiğıni «Kiremıtlık namı mahalle lengerendaz olduk» kaydıle belirtmiş ki adı geçen yer bugünkü tahlisıyenin bulunduğu mahaldır. Halen aynı isimle anılan ve plâja doğru inen küçük bır sokak da var. O zamanki Şıle ahalısinın kendısine ikramda bulunmadığını kaydeden Evliya Çelebi, burada çok durmayıp yelken açıp gıttığını yazıyor. İkınci vaka rahmetli Ataya aid. Şileyi ziyaretlerinde Büyuk Atanın da mısafir edıldığı yeı aynı mahal olmuş. Kıremitlık sokağmdan kasabaya çıkmış, fakat garibdır ki o zamanki kaymakamın rahatsızlığından dolayj lâyık olduğu bır şekilde ağırlanamamış. Gurub başlıyor. Güneş bütün ihtışamile kızıllaşmış ufukta. Sanki bır buket, ateşten daha yakıcı, alev rengı gul şimdı o. Deniz, bır ressamın muşambası şimdi. Tabiat bütün kudretıle, güzelliklerınden bir parçasını onun üzerinde tesbit etmekle meşgul. O mavi gök. Leylâktan portakal rengine kadar, bırbirinden kıvrak renklerle bu tabloya bır fon şimdı. Ve ben şimdi koşmak istiyorum, mavilikler üzerine yayılmış duran ve parıldayarak gözler.mi kamaştıran o kızıl halıdan mavi çıçeklerile dalgalanan bir keten tarlasında, gelınciklerin dokuduğu bır yaygıdan bahar neşesıle cıvıldayarak koşan çocuklar gibi.. llhan Sirakin Stajyer ziraat muallimi Şıle ıbası veya ZlHNİYE ÖZKAN pltereye I midir? ile Merhum Yüksek Mühendis Salâhaddin Durusan'ın kerımesi Dilek Durusan ile Kastamonu Meb'usu merhum Ziya Orbaym mahdumu Yüksek Muhendis Zafer Orbayın r.işan merasimi 29 temmuz 1949 cuma günü Bebekte icra edilmistir. Nisanlılara saadetler dileriz. Âmerikah deniırilerle dün yapılan maçlar G.Saraya yenilen Amerikan basketbol takımı, RBahçeyi mağlub etti Askerî Liselerin su sporları bayramı | \ RAHMİ AKIN Nikâhîandılar. Bandırma, 16/7/1949 Jaugun /unt. a.* ıı= »..s..^». smda ortaya çıkan atom bombası munakaşası bunun bir misalıdir. Lngıltere, atcm bombasma varan araştırmalarda payı olduğunu, onun için kendısme bomba imalı sımnın verilmesini veya bir mıktar bomfca gonderilmesini istiyebihrFakat Amerikanm da bu talebe müsbet cevab vermemekte hakkı vardır. Her şeyden evvel, İngilterenın atom bombasma ihtiyacı olduğımu ispat etmesi lâzımdır. O zaman kar şımıza çöyle bır sual çıkacaktır: Ingiltere kendisi atom bombası yapmak ihtiyacmda mıdır, yoksa bu sahadaki araşürmalarını diğer atom bahislerine tahsis etmesi dana doğru olmaz mı? Bu sualın birinci kısmına bir çok kimselerin dedikleri gibi «evet> cevabı verilecek olursa İngilizAmerikan işbirliği için pek lehte olmıyan bir vazıyet ortaya çıkacaktır. Zira bu cevab, İngilterenin Amerikan yardımına güvenmediğini gösterecektir. İngilterenin kendi atom bombasını kendisi yapmak kararı yeni değildir. Hattâ bundan bir iki sene evvel başka türlü düşünülemiyordu bile. Rusya atom bombası yaptı mı veya yakmda yapabilecek mi, bunu o zaman da bilemiyorduk Fakat o fıkre taraftar olanlar şöyle düşünüyorlardı: İngiltere ile Rusyanm harbe tutuşması muhtemeldir ve bunun bir atom harbi olması da ihtimalden uzak değildir. O zaman Amerikanın, bundan evvel iki kere olduğu gibi, başlangıcda Avrupanın alevlerine gene seyirci kalması pekâlâ miimkündür. Bu takdirde İngilterenin tek ümidini, silâh depolarında bulunacak bir yığın atom bombası teşkil edecekttr. Harb esnasmdar bitaraf fcalmış bir Amerikadan eski muhribler gibi alelâde askerî malzemeyi bile almanın ne kadaı zor olduğunu mazidekı tecrubeler göstermiştir. Bu düşünce doğrudur. Fakat bugün ortada bir Atlantik andlaşma>ı vardır. Bu andlaşma eski korku ve endışeleri ortadan kaldırmış bulunuyor. Diğer taraftan. Batı Birli*,i devletleri muşterek bir müdafaa sistemine karar vermişier ve bunda her biri bazı fedakârhklaHi bulunmayı kabul etmişlerdir. Buna göre, her memleket müdafaa silâhlarımn her birine sahib olmaya çalışmıyacak, ihtiyaclar müştereken taksim olunarak hep beraber karşılanacaktır. Ortada Atlantik andlaşması olmasa ve Batı Avrupa birliğı kendi müdafaasım kendisi kurmağa mecbur olsa o zaman bu memleketlerden birinin de atom bombası imalini üzerine alması icab ederdi. Fakat bu iş acaba gerek Fransanın, gerek İngilterenin ayrı ayrı kontrollan altında mı yapılacaktı, yoksa yalnız birinin idaresine mi ve« rilecekti? Birinci ihtimali kabul edelim. Fransa İngiltereden atom bombası sırrını veva mevcud bombalarm ; E V L ENME taksimini istedığı takdirde Ine lt»r» I7rcvr II Jaıidarma KLrrıindn Vekılı acaba ne cevab verecekti' Dostları mızın bu arzularını kabul etmek Yarbay Şefık Kı>asinın kızı HÂLE SEZER ile için ortava bir alay sebeb sürüleHüâl ve Bırben ç.kolata fabrıkası sabilirdı. Fakat reddetmek için < M » hıbı Kâzmı Sezenn cğlu iki sebeb görülecekti ki bunlar AZMİ SEZERin digerlerinden dsha kuv\'etli birer Dugun r.ıerasımı. Taksım Beledıye sasebeb olacaktı. lenlannda ıcra ed.Imıştır. 2371949 Bunlardan biri sımn duşman tarafma uçması, ihtlmali, diğeri İP M E V L İD bombals;nn bir taarruıa karşı koŞışlı Çocuk Hastar.esı emeklı memnrruramaması tehükesidır. lrrır.dan sevgılı aıle reisımız İnpiltere Aırerikaya şöyle diye Kanhcah ETIIE3I AĞABEY'in bilin ruhu ic.n olum.ıun 40 ncı gunune mu«Önümüzde büyük bir müdafaa 'adıf 3171949 pazar gar.u (bujun) o | namazını ır"j'eakiD Teşvıkıye camıı hattı olarak Atlas Okyanusu var. le şçrıfınde Hatmı Ser'f ve Mevlıdı Nebevi Alman harbi esnasında sizin ve bi Kiraat edılece^ ındei, dostlannın ve arzu zim âlimlerimizin müştereken keş bujiıranların tesııiıerı r^ca olunur. fettikleri gİ7Ü silâhların yapıldığ) Aı'esı muazzam fabrikalar onun arkasında bulunuyor. Bizim memîeket duş ÖLÜ M mana derhal istilâ arzusu veren Y»nya eşrafırdan Bekır Bey küçük ve müdafaasız bir adadır Rasıb Bey torunu, merhuT) eır.eklı YyzOnun için, millî bir fedakârlık ol başı Nurı Taneren e§ı, Ş'.çlı. Osmarb^y makla beraber, atom bombasmm parfumeri ve tııhafıje C^vıd Tanerpn imaü ve muhafazası işini size bıra ve Çıırr.ra Ilıcokul ogre^menlerı Sabı^a ve Leman ve kardfş'en R«bıa Tîneıenın kıyor ve bu hususta size güveni annelerı yoraz. Çünkü bu, bir gün olup büATİYE TANEREN tün Avrupa hürriyetinin dayanaca2771949 tanhınde H'kkın rahmetine ğı bir silâhtır.» kavuşmuş ve Fenkoy mezarhğına öefİngilterenin bunu söyliyebilmesi kolay değildir. Çünkü sulh devrinde böyle bir vaziyetle ilk defa olarak karş.ılaşmaktadır. Bir atom bombası fabrikasının mühafazası bu kadar zor bir şey olmasaydı bu mese!e üzerinde karar vermek daha kolay olurdu. Fakat vaziyet, bu husustaki karsrın azimle verilmesini icab ettirecek mahiyettedir. Askerî hedeflerin bir çoğunu tabiat yapmıştır. Fakat insanlar d3 diğer bir çok askerî hedefler vücude getirmektedirler. Suveyş Kanalmı açan Fransız dünya harıtasım değiştirmiş, yeni baştan çizmiştiBir gün Manş denizi altından İngiltere ile Fransa arasında bir tünel acılacak o'.ursa harıtalar ycniden çizilecekür. Batı Avrupa devletleri nereye bir atom bombası fabrikası kurarlarsa düş^ıpnm kara ve hava ordularına en büyük hedefi işaret etmiş olurlar. Başka türlü olmasına imkân yoktur. O takdirde bu yeni Süvey^ Kanah üzerinde daimî bekçilik edecek ve mukabil taarruza hazır olarak bekleyecek Müttefik ordularına ihtiyac hasıl olacaktır. Lord Montgomery Ue arkadaşlarının acaca buna kâfi gelecek ask«rleri var mıdır? Eğer yjksa tehlikeye atılmış olmaz mıyız? İn^sn kendHne aid ol^n bir seyi tehlikeye koyabüir. Fakat atom bom bası şımdıki halde Amerikan malıdır. Onun böyle olrrakta devam etmesi de askerî ^".tımdan daha muvafık de^ıl midir? (Manchester GııarAian'dan) nedılmıştır. Çocukları CnıncÎ. Kpihn, Sabıhtı, Leman * Askerî Liselerin dünkü su sporlan bayramından bir infaba Amerıkalı denizcılerle yapılmakta olan basketbol karşılaşmalarına dün Corel Sea uçak gemısınde devam edılmıştır. İlk müsabaka, kuvvetli bir takıma malık bulunan Corel Sea denızcılen ıle İstanbul ve Türkıye şampıyonu Galata^aray arasmda cereyan etmıştır. Çok güzel bır oyun çıkaran Sr.rıkırmızılılar, ilk devresını 4325 galıb bıtırdiklerı maçtan 77C0 galıb ayrılmışlardır. Galıb Galatasaray takımı şu kadro ıle oynamıştır: Samim, Hüseyin, Ali, Erdoğan, Yılmaz, Ayhan, Ertem, Kesım, Cemıl, Yalçın. Ikincı müsabaka, Fenerbahçe ile gene kuvvetli bır takıma sahıb bulunan Corel Sea tayyarecileri arasında olmuştur. Müsavi kuvvetler arasındaki bu karşılaşma çok heyecanlı geçmiş ve tayyarecıler, son sanıyelerde çıkardıkları ıkı panya ıle maçı 5640 kazanmağa muvaffak olmuşlardır. Bu çetin maçta, Sarılâcıvertli takım da başta olmak üzere S lvıo ve Morısıs çok güzel ve canlı bır oyun çıkarmışlardır. Fenerbahçe şöyle bir takım tertıbinde ıdı: Ayduk, Benazos, Reştan, Beto, Sılvıo, Morısıs, Habıb, Morıs. Orhan. Maçtan sonra gemide Türk basketbolcularına bir ziyafet verılmış ve ayrıca gemin^n sınemasmda bır fılm gosterılmıştır. Tcknik Üniversite salonunda Diğer tarattan; Moda basketbol takımı da Teknık Üniversite salorunda, U S S. Cone muhrıbinın bîsketbolcuları ıle karşılaşmıştır. Çok güzel bir oyun çıkaran mlsaf r ba?ketbolcular maçı 6237 kazanmağa muvaffak olmuşlardır. Amerikan denizcilerile tertiblenen basketbol maçlarına bugün rie saat 15 den ıtıbaren Teknık Üniversite salonunda devam edılecektır. İlk maçı U S S. Fargo muhrıbı ıîe Galatasaray; ıkincı maçı da (3 Th. Marıne From Corel Sea» takımı ıle Fenerbahçe oynıyacaklardır. Askerî Liselerin Su Sporları Bayramı Maltepe ve Kuleli askerî lıselerınin senelık susporları bayramı dün saat 16 da Çengelköyündeki Kuleli Askerî Lisesi önünde yapılmıştır. Merasime geçıd resmı ile başlanılmış ve Okul Komutanı kurmay albay Sırrı Acar bır hitabede bulunmuştur. Bundan sonra gösterilere geçilmiş ve karaya asker çıkarma, tam teçhizatla kuleden atlamalar, ördek kovalama yarışı, tabak çıkarma müsabakası ve sınıflar arası 3x50 metre bayrak yarışları yapılmıştır. Bütün talebenın iştirakile denizde yüzerek yapılan bir geçid resmi ile müsabakalar sona ermiştır. 1949 Türkiye ençelli at!ı yanşmaları Bu yılkı Türkiye engelli atlı yanşmaları, (Konkuripıklerı) 1950 yılında Avrupa Ulusîararası atlı yarışmalarına hazırlık olmak üzere İstanbul, İzmir ve Ankarada yapılacaktır. Bu yarışmalara yerli, yabancı her kan ve ırktan atlarla bütün biniciler katılabıleceklerdir. İstanbuldaki yarışmalar 19, 20 ve 21 ağustos günleri Mecıdıyeköyündeki Galatasaray stadyomunda olacak ve yarışmalara saat 17 de başlanacaktır. İstanbul engelli atlı yarışmalarına katılmak isteyen bütün b.nicilerin yarış şartlanm öğrenmek ve kayıdlarını yaptırmak üzere en geç 15 ağustos akşamına kadar Süvari Okulunda bulunan Tertib Kurulu Başkanlığına müracaatleri lâzımdır. İstanbuldaki yarışmalara mahsus biletler 10 ağustos sabahından itibaren Galatasaray Kulübünde ve yarışma günlerinde Galatasaray stadyomu gişelerinde satılmaya başlanacaktır. İstanbuldaki yarışmalardan sonra, İzmirdeki yanşmalar 8, 9 ve 10 eylul günleri, Ankaradaki yarışmalarla Ordu Atı Şampiyonası 23 eylul ilâ 1 ekim günleri yapılacaktır. Bu yarışmalarm nerelerde, hangi saatlerde ve ne suretle yapılacağı ayrıca yayuüanacaktır. Bütün yanşmalar neticesinde 1950 yılında Avrupa Ulusîararası atlı yarışmalara gidecek millî bmıcilik ekipi seçilecektir. Altmordu Kulübü İdare Heyeti Altınordu Kulübünün idare heyetıne seçilen azalar dün Kadıköy Halkevinde toplanarak aralarında vazife taksimi yapmışlardır. Başkanlığa Celâl Ergun, ikinci başkanlığa Mahmud Duransoy, umumî kaptanlığa Orhan Akra, muhasebecılığe Said Basmacı, veznedar ve tahsildarlığa Sadullah Binzet, umumî kâtıbliğe Kemal Tolunay, yurd âmirl.ğine de Abdülkadir Akçura seçilmişlerdir. Güreş müsabakalan Bugun saat 15 de İstanbul Güreş Kulübünün Fatihteki lokalinde Kurtuluş Kulübü ile Güreş Kulübünün seçkin güreşçileri arasmda güreş müsabakalan yapılacaktır. Her iki tarafın metodlu çalışmaları neticesinde kararlaştırılan bu müsabakaların zevkle seyredıleceği tahmin edılmektedir. Ankarada Ordu Atletizm BajTamı Ankara, 30 (a.a.) Bııgün 19 Mayıs Stadj'umunda Ordu Atlehzm Bayramı, kalabalık bir seyirci kütlesi tarafından »lâka ile takib edilmiştir. Program buvük bir intizam içind« tatbik edilmiştir. Çeref Tribüniinde Genelkurmay İkinci Başkam Orgeneral Muza.fer Ti'fsavul, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nuri Yamut, Genelkurmay Eğitim Baçkanı Tümeeneral Rüş'ü Erdelhun, Ankara Garnizon Komutanı Tüır.general Hrkkı Tunsboylu bu'.unuyordu. Eaat tsm 16 da önde Harb Okulu fcandosu, arkada hakemler ve daha srkada tek sıra halinde atletler olduğnı hsîde geçid resmi yapılmış, bir eğızdan İstiklâl marşı söylenBunu muteakıb, ordıılar arası, fpor temaslan komitesi başkanı Kurmay Albay Zıya Komut, kısa bir konuşma yaparak, bugün yapılacak müsabakalar neticesinde kam pa alrnacak atletlerin kat'î olarak seçileceğini söylemiş, ordular arası müsabakalardan bahsetmiş ve «Dereceler ümid vericidir, kazanacağımızdan ümidliyiz. Kazanma ima» nımız yurd, millet ve ordu sevgisina dayanıyor» demiştir. Bu konuşmayı muteakıb, afetizm karcıiaşmaları başkmıştır. Fenerbahçe Stadında bugün yapılacâk spor bajTamı St$h Genclıie Derneğl Başkanlığm'înn: Kulubumuzun senelık atletızm musabakası. bugun saat 15 te Fenerbahçe Stadında yapılacektır. Eugunu tam hır spor bayrajnı halinde geçırmeyi dujunduğumuzden, pıst üzerinde bır hısiklet yarışı ve ayrıca yaşlı futbolculsrla. Kulubdm'izun gene futbo'cuları arasmda bir maç tertıblenmıştır. k* Bayan Vıki do Tolsdo ve kızı Leylâ. Esy ve Bayan Vıtali do Toledo ve çocugu Bay Isak do Toledo. Bay ve Eayan Isak Albala ve kızları. Bay \e Eayan Rone Margrçes ve kızı Bay ve Bayan Robert do Toledo. Bay ve Bayan Isak Levi ve çocuklar'ie akraba. taallukatı ve dostları fevgıll MARKO DÖ TOLEDO'nun pek ânî olarak aramızdan ayrıldığını bu>uk teescurlerimızle bıldıruız. Cenazesı, bugun pazar 3171949 saat 11 30 da Gaaltada, Sahsuvar sokağmda Italyan Sınagogund.ı yapılacâk dln! merasimi muteakıb kaldırılacaktır. Cemze Ieva2imatı D. Dandorya * * * Şirketirriz kuruculanndan ve idare ır.ecllsı murahhas azalarmdan muçfık ve juksek run secıyeli MARKO DÖ TOLEDOnun âni bır rahatsızlı'ı muteakıb vefat ettıjmı buyıık bır t^essürle bıldırırız Cenazosı. bugıınkü pazar gunu saat 11.30 da Galıtada. Sahsuvar fokağıurta ki Ita'jan Sınagogurda >apılacak dinî meras.Tiı muteakıb def^.e^ı;ecektı^. Kederdide «'!s< re b'.jçıgl'ğı dile'iz. Tıbet lıhilit ve Ihracat T. A $. O P K K A I O R PT. PrJrrriPİ Saltükl Birfnrl Sınif Harifî Ha<taliklar] Hılîliahmed Cad SOZP1R Apt 13'1 Hergun 1519 Tel: 2200B Bugün: GÜNDÜZ Şilede gurub Oturduğum kahvenin balkonundan, Karadenizm uçsuz bucaksız mavilikleri üstünde parhyan güneşin denizden akseden ışıkları gozlerimi kamaştırırken, az sonra başlıyacak olan gurubu; Şilenin o ilâhî gurubunu temaşa etmek için âdeta sabırsızlanıyordum. Karayel rüzgânmn şahlandırdığı dalgaların, beyaz bir köpük deryası halınde, üzun ve genış plâjlarda kendilerıni birbiri ardısıra kumlara fırlattıkları fırtmalı bir kış gününde, ilk olarak Karadenızi görmüştüm. Şimdi şu an karşımdaki sakin ve sessiz, ufukta berrak sema ile kucaklaşan mavilikler sanki onunla ilk karşılaştığım zamanki, BESİICT AŞ BAHÇESİNDF. ve bu akşam: Üaküdar İ N K U Â P Bahçesinde halk sanatkârı ÎSMAİL DÜMBÜLLÜ ve arkadaşları Kıymetli ses sanatkârı SUZAN GÜVEN konseri. Hususî surette getirilen MİLLÎ KONYA SAZ HEYETİ Her iki bahçede giriş 65 kuruş. Kıbrıslı Türk öğretmenlerin Ankaradaki tetkikleri Ankara, 30 (a.a.) Kıbrıslı Türk öğretmenler heyeti şehrimızdeki misafirliklerinin beşinci gününü Ankaranın muhtelif 6emtlerini dolaşmağa ve bazı müesseseleri ziyarete hasretmışlerdir. Keçiören Çocuk Yuvasmı ve Ankara Doğumevini ziyaret eden Kıbrıslı Türk öğretmenler, Etlik ve Cebeci muhitlerinde birer dolaşma yaptıktan sonra Kon servatuarı görmüşler, daha sonra Ankara Halkevinde kendılerini Ankarah öğretmenlerle tanıştırmak için tertib olunan çayda hazır bulunarak meslekdaşları ile samimî görüşmeler yapmışlardır. Dİ5TAEİBİ • MÜNİE GÜRAY Parmakkapı, İstiklâl Cad (Kitab Saravı karşısı) No 107 Saat 14 19. Tel: 40527 Bursa Valiliğinden: Bigadiçleki hâdise Baştarafı 1 inci sahifede «Gazetenizin 307949 gün ve 8968 sayılı nüshasında baş sahifenin ikinci sürununda «Bigadiç kaymakamı ve eşi kayboldular* başlığı altındaki yazının hakikate tamamen aykırı olduğundan matbuat kanunu gereğince açıklanmasını rica ederitru Hâdisenin mahiyetini aynen açıklıyorum: Eşim, yakın arkadaşı olan savcınrn eşinden emaneten aldığı mücevherleri, benim haberim olmadan bir maddî müzayaka neticesinde satmış bulunmaktadır. Savc* ve eşinin Çaniırıya mezunen gitmeleri takarrür etmesi üzerine emanet mücevherleri eşirrden istiyor ve fakat mal, sahibine iade edilemiyor. Bunun üzerine kendisinden üç ay ıç.nde ya aynen veya bedelinin ödenme.=ine dair bir sened alınıyor. Bu esnada mezunen Ankarada bulunuyordum. Hâdıseyi bana telle bildirdiler. Derhal ilçeye dönerek bir suretini gaîetenize verdiğim ibra senedıl» tnücevher bedeli olan 1324 lirayı savcıya ve eşine teslim ettim .Ortada bir hırsızhk olmadığı aşikârdır. Tegayjüb keyfiyetir.e gelince, ben 127949 tarihindenberi yıllık mezuniyetimi kullamvorum. Hâdise üzerine derhal Bigadice döndüm. 297949 gününe kadar da Bigadiçte idim. Bana adalet makamınca yapılmış bir tebliğat da yoktur. İzuim bıtince gene Bigadice döneceğim. Kaldı ki memurlar mezuaiyetlerini istimal ederlerken ad res vermek mecburiyeündedirlerGörülüyor ki bu. şahsî kin ve garaza müstenid olarak verilmiş malumattır. Bigadiçten bu malumatı muhabirinize veren zaü da şeref ve haysiyetimle oynadığı için dava açarak adalete teslim edeceğim.» Bavuldan ahnan eşyamn ödenmesine dair sened Bigadiç kaytnakanunm, mektubunda bahsettiği ibra senedinin sureti de aşağıdadır. Bu senedde Bigadiç Savcısile eşinin imzaları vardır: «Evimizdeki bavuldan aşağıdaki kıymeti. eşkâli, alındığı yer ve tarihi yazılı ziynet eşjrasını almaktan sanık Bigadiç ilçesinde oturur Alâeddin Hıtay, esi Zehra Hıtay, 2171949 tarihli el yazısile bu eşyalarm bedelini veya aynını iade edeceğini beyan ettiğinden ve o tarihte gerek bedelen ve gerek aynen iade edemediğinden bu hanımm kocası kocası Alâddin Hıtay, karısı namına bir aded 650 lira değerinde Ankaradan alutma inci ve bir aded gene Ankaradan alınan kabak çiçeği şeklinde pırlantalı 350 lira değerinde iğne ve dört aded tebdilen ve ilâve olarak para verilerak Balıke=ir kuyumcularından almma 300 lira kıymetinde bilezik ve 24 lira krymetmde bir aded ufak altının bedeli mecmuu olan 1324 lirayı vereceğini beyan ederek, yukarıda miktarı yazılı 1324 Türk 1 ; rası , kadmıi sened verdiği tarihte almmış gibi eşyalarımızın bedeli olarak aldık. 2671949 saat 18.> Eksiltmeye konuıan ig: 1 Bursa Ovası Su Jsleri Tesisleri İşletme binasınm inşaatı olup tahmin edilen keşif bedeli fiat birimleri esası üzerinden 24173 lira 14 kuruştur. 2 Eks'ltrce 5/8/949 tarihine rastlayan cuma günü saat on beşte Bursa Baymdırlık Su İşleri Birinci Şube Müdürlüğü binası içinde kapalı zarf usulıle yapılacaktır. 3 İstekliler bu işe aid sözlesme tasarısını özel tekn'k şartlaşma, îiat birımlerı ve keşıf cedvellerini, baymdırlık işleri genei sartnamesinı ve yapı işleri şartnamesini Bursa Baymdırlık Su İŞİCTİ Dairesinde görebilırler. 4 Gcçici teminat miktarı 1812 lira 99 kuruştur. 5 İsteklilerin teklif mektublannı ikinci maddede yazılı saatPrenses Ali Han hâmile ten bir saat öncesme kadar Bursa Baymdırlık Su İşleri BiLondra, 30 (A.P.) «Daily rinci Şube Müdürlüğüne makbuz karşılığmda vermeleri lâMail» gazetesi, bugün Rita Hayzımdır Pos'ads olan gecikmeler kabul edilmez. (10323) worth'un hâmile olduğunu yazmaktadır. Ali Hanın aılesinden bir şahıstan bu haberi aldığını bildiren gazete şunlan ilâve etmektedir: «Prenses Ali Han, yakmda bir çocuğu olacağından bütün davet ve ziyaretlerıni tâKüçükyalıda harikulâde manzaralı. bilhassa havasmın letalik etmiş bulunmaktadır. Prenfeti tecrübelerle sabit olan bir sahada özenilerek yapılmış güzel ses halen «Deauville» dedir. bir villâ 12,500 lirası peşin, geri kalanı beş senede ödenmek üzere boş teslim pazarlıksız 22.500 liraya satılıktır. Tütün, şarap ve likörleriMüracaat: Karaköy otobüs durağı Demirbağ han No. 18, Tel: 40304 Bir futbo! müfehassiS! geldi Baştara)ı 1 inci sahifede ~ rilmesi meselesile yakmdan meşgnıl olacağım.» 16 millî maçla 1938 kupa fın3İuu idare etmiş olan ve halen İnsılız radyosu spor meseleleri yorumcuu bulunan futbol mutehassısı sozlenne şöyle devam etmiştir • Türkiyeöe eğer futbol t?n manasile amatör olarak yapılmn orsa profesyonellik şarttır. Profesj >nel olmakla kazancınız da büyük olacaktır. Yalnız şu var ki, açaVa bütün kulübleriniz profesyonel olabilecek malî duruma sahib mıd'rler? Değillerse, yeni yeni meseieler doğacak, bu defa da tam manasile profesyonel olamıyacak ve zoı bir duruma girilecektir. İşte biz bütün bu meseleleri halletmeğe çahşacağız.» BEŞ YILDA ÖDEHMEK ÜZERE SATILIK VİLLÂ mizin Londrada kazandığı muvaffakıyet Londra, 30 (Nafen) National Garden'de Türkiye İnhisarlar İdaresi tarafından tanzim edilmiş olan paviyonu binlerce İngihz ziyaret etmiştir. Bu paviyonda teşhir edilmekte olan sigaralar, şarap ve likörler büyük bir sükse yapmıştır. Bir çok İngilizler Türk tütünü hakkmdaki fikirlerini değiştlrmişler ve Türk şarap ve lıkörleri bir çok alıcı bulmuştur. Bıldirıldiğine göre şarap ve likör satış mıktarının yüksek olduğu da ilâve edılmektedir. ahrken VAQUEZ LAUBRY markasile beraber âletin kadranmda yegâne imtiyaz sahibi olan: markasınm da bulunmasma dikkat ediniz. Taklidlerinden sakınuuz. Sipariş için: Türkiye Acentalığı: D. IIABIB Bahçekapı Rıdvan Han No. 12 İstanbul. Yaquez Laubry Tansiyon Âlefi E. Artist Douglas Fairbanks Atinaya gidiyor Atina, 30 (A.P.) Tanınmış film yıldızlarından Douglas Fairbanks ile karısı pazartesi günü 3 gün kalmak üzere At;naya geleceklerdır. Fairbanks ile karısı Kral Paul ile Kraliçeyi ziyaret edecekler ve bazı çete muharebe safhalannı göreceklerdir. Avrupaya Amerikan yardımi komitesinın başkanı olan Dcuglas Fairbanks, çetecılerm yaktıkları bölgelere iaşe paketieri dağıtacaktır. ETABLİSSEMENTS SPENGLER Babıâli, Ankara Caddesi No. 99. Telefon: 20778 |