Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHLRIYET 17 Temmuz 1949 SIIIIII BAHİSLER Kalbdeki bozuklukların, gerex verdiği ıztırab bakımından, gerekse ölüme sebeb oluşu yönünden çeşidli hastalıklar içinde hem hekimin, hem de hastanın dikkatini daima üzerine çektiği malumdur. Elimizdeki şimdiki ilâclarla, herhangi bir maluliyeti düzeltmcğe imkân yoktur. Yani kalbde gerek doğuştan olma, gerekse sonradan olma bir sakatlık kalırsa, bu bir müddet sonra kalbin ihtiyat kuvvetlerinin tükenmesi neticesi iflâsına sebeb olur. Gerçi bazı ilâclarla biz bunla'rı muvakkaten düzeltebiliriz ama. tamamile normal bir hale sokamayız. Iş bir sakatlık halini alınca daima cerrahlardan meded ummak âdetimizdir. Onlar bizi lüzumsuz derecede muhafazakâr olmakla, biz dahiliyeciler de onları fazla cesur olmakla itham ederiz. Bu ezelî ve belki de ebedi bir münakaşadır ama, iki taraf da sıkıştıkça birbirinden meded bekler. Bu iş zaten başka türlü yürümez. Kalb üzerinde ameliyat yapmak, vücudün herhangi bir yerinde ameliyat yapmaktan çok tehlikeli ve fazla maharet ve sürat isteyen bir iş olduğu için, ona son yıllara kadar cerrahlar pek el sürmezlerdi. Maamafih hiç el sürmezlerdi, demiyorum. Çünkü kalb yaralanmca dikiş koymak, veya kalbe saplanmış bir yabancı cismi çıkarmak gibi ameliyatlar yapılmıştır. Hattâ şimdi Türkiyede verem üzerine çalışmak üzere davet edilmi| olan Profesör Brauer, kalb dış zarlarının birbirine yapışarak kalb hareketini güçleştirdiği zaman, bu zarları birbirinden ayırmaktan ibaret olan bir ameliyatı ilk defa yapmış idi. Son senelerde Avrupada ve bilhassa Amerikada cerrahlar doğuştan olan kalb kusurlarını düzeltmek için cesaretli müdahalelerde bulundular. îlk zamanlar, ameliyat olanlar arasında kuriylanlar azlığı teşkil ediyordu. Şimdi ise ölenler azlıktadır. Bir İngiliz âlimi, son zamanlarda böyle hastalara yaptığı ameliyatlarla kürttftanlaJın % 77, ölenlerin de~% 23 nisbetin de olduğunu ilân ediyor. Halbuki böyle doğuştan kalb sakat» lığı olanlar zaten çok yaşamadığı için elde edilen neticenin parlaklığı söz götürmez. Fakat büyük şairimizin dediği gibi: (Doymaz, beşer dediğin kuş itilâlara)... Gerçekten böyle güzel neticeler aldıktan sonra insanoğlu durur mu? Derhal kafalar işlemeye basladı: Acaba doğuştan değil de sonradan olma kalb hastalıklarını da ameliyat ile düzeltemez miyiz? Meramın elinden hiç bir şey kurtulmıyacağına dair bir ata sözümüz vardır. Buna da el uzatılmış ve ilk muvaffakıyet ümidleri belirmiştir. Yalnız, bu ameRamazan, tutanın sinesine geçiyor, rutnnyana ne kadar hafif geçiyor! Şaka değil 17 saat ağıza lokma koymamak hele bu mevsimdeHer babayiğitin kân değildir. Lâkin bazı adamlar vardır ki ramazan başında bir kere karar verdi mi. uzun yola çıkarken her şeyi göze almış gibi artık orta yerlerdeki sıkınüyı düşunmezler, kendilerini Kalb hastalıklarının ameliyatla tedavisinde Ortadan görülen ilerlemeler kaybolan Yazan: Dr. Kemal Saracoğlu Museviler liyatlar, bu satırlarda okunduğu kadar basit şeyler değil. Bir kere üzerinde çahşılan uzuv kalbdir. Ameliyat yapmak için onu durdurmak lâzım. Kalbi.durdurmak deyince. okuyucularım arasında heyecana kapılacak olanlar ve (ya bir daha işlemezse) diye telâş edenler olacaktır Bu ihtimal. elbette variddir ama, korkulduğu kadar fazla dcgil.. Kalb kendi durduğu zaman, tekrar işlemeye nazlanır ama.biz durdurursak gene işletmesini biliriz.. Onun için kalbin kendi elimizle durdurulmasından korkmayınız. Ancak kalb;n durması demek, vücuddeki çe şidli uzuvların kansız kalması demektir. Kan, yani oksijen alamıyan uzuvların hücreleri ise ölür ki onları tekrar diriltmek maalesef elimizde değildir. Fakat her uzuv, kendısine kan gelmiyor diye hemen öltfvermez. Bir müddet bu işe dayanır. Lâkin o kafa yok mu o kafa? Dünyada her şeyi yapan o, ilk evvel kansız kaldım diye dünyasını değiştiriveren de odur. Halbuki onun muhtac olduğu kanı, yani oksijeni temin edersek, öteki uzuvlarımız yirmi dakika kadar kansız kalmağa razıdırlar. İşte bu hakikatin anlaşılması şu fikri telkin etmiştir: Vücudde en narin uzuv olan beyne istediği oksijenli kanı temin edersek öteki kısımların bir müddet kansız kalmasından bir zarar gelmez. Binaenaleyh öyle bir şey yapalun ki kalbe pis kanı getiren ana damarları bağlıyalım ama, beyne temiz kan gitmek imkânı mevcud olsun. İşte bu esası düşünen İsveçli âlim Crafoord ve arkadaşları (Sun'î kalb) namile bir makine yapmışlardır. Günlük gazete sütunlarında (kalb eskiyince yerine sun'isini takarak yaşamak kabil olacak) diye fantezik bir şekilde geçen icad işte bu makinedir ama, daha şimdilik böyle eskiyen kalbin değiştirilmesi değil de, kalb çalışmaktan muvakkat bir surette alıkonulduğu zaman onun yerine kaim olacak bir âlet bahis konusudur. Grafoord'un çalışma arkadaşlarından Björk, ilk yaptıklan suhi kalb yerine kaim olacak olan yeni bir ftletin (kalbakciğer malciriesr) riamİle tek'emmul etmiş. olan şeklini 1948 eylulünde The Lancet mecmuasında neşretm;sti. Bu makinenin esası şudur: Oksijeni azalmış asid karbonikle yüklü bir halde beyinden kalbe dönen kanın kalbe varmadan yolunu kesmek, bu filetin içinden geçirerek ona bol oksijen vermek ve sonra beyine temiz kan götüren damara pompalıyarak bu suretle beyinin devamlı surette oksijeni bol kanla beslenmeaini temin etmektir. Makine ile bunu temin ettikten sonra kalbe pis kam getiren bütün damarlar bağlanıyor. Kalb Arkası Sa. 5, Sü. 2 d« Akşam şerifler hayır . olsun beyefendi. Diye Lâpçın geldi. Ooo! Nuri Bey. Buyurun bakalım. Efendim, dünkU emriniz mucibmce geldim. İyi ettin.. Bana müsaade edersin, biraz çalışayım. Sen şu gazeteleri gözden geçir.. Teşekkür ederim beyefendi. Siz bana müsaade edin. Çabucak bir Yâsini şerif okuyayım. Siz de işinize bakın, dedi. Cebinden küçük bir Kelânu Kadim çıkardı. Beu çahşırken o da için için okumaya başladı. *** İkimiz de işünizi hemen hemen aynı zamanda bitirmiş olmahyız ki; o bana: Kaç vapurile teşrif ediyorsunuz? diye sorduğu zaman ben de çantamı kapıyordum. Yediden sonra bir vapurla gideriz. Acıktın mı? Beyefendi, acıkmaktan yana o kadar sıkıntım yok ama şu kâfiı tütün yok mu? Yaaa! demek tiryakilik var.. t E3>, oluyor.. Akşam üstü başım dönmeye başlıyor. Anemiden olmasın.. Öyle şey yemem beyefendi. Yok acanım.. Kansızlık.. Ne söylüyorsunuz beyefendi, geçende eümi kestim.. Koyun boğazlamış gibi kan geldi. O bir şey ifade etmez. • Hayır, kansız dediniz de.. Hadi kalkalım.. Sen bir analiz yaptırsan.. < Nedir o beyefendi, elbisemi? Ayol sen hiç de frenkçe kelime bilmiyorsun? Beyefendi bendeniz arük türkçe de anlamaz oldum. Neden? Allah ömür versin, siz gibiier fransızca lâflar ediyorlar... Tabiî anlamıyorum, başkalan da şimdi çakıl taşı gibi takır tukur konuşuyorlar. Onlan da anlamıyorum. Onun için işittiklerimi şimdi deftere yazıyorum. Sıkışınca bakıyorum. Demek sözlük kullanıyorsun Hayır beyefendi, hamdolsun îözlerim iyi görüyor. Şimdilik gözüğe ihtiyacım yok. Gözlük değü, sözlük.. O nedır, beyefendi? Lugat kitabı demek. Aman beyafendi! B:nim pek okumuşl um yoktur ama, oöyle uydurma kelimeleri kim anlar.. =haberleri Bu seneki yardım ve biz r *^"^" Yazan' * ^ * GÜNÜN İKTİSADİ MESELELERİ İHEM NALINA MIH1NA Denizcilik bayramı pul serisi Bütçesinin açık vermesine rağmen. Amerika bu sene de cömerdce yardımlarma devam ediyor. Amerikan gclir bütçeleri harbden sonra fazla idi, bu sene ilk dtfa açıktır. Geçen seneki fazlalık 8,1 Filistine kaçak olarak gider milyar dolardı (32 milyar Türk li cek para 5 milyar etrafında idi. shall plânını bilha»a bu çok tayahud biUçtmızin 22 misii): Hiss«dar 19 memleket bu senexi raflı ticaret rejimine dünyayı alı?ken yakalanan 86 Musevi rası, Bu »eneki açık, mecllse verile kadar birbirile çarpışmamıştı. Bu tırmak maksadile ortaya attıkların den 76 tı meydanda yok tahminde 873 milyon dolardır, (2. sene öyle değil. Bu sene birbirine söylüyorlar. Amerikalılara göre milyar lira.». Fakat, Atlantik pakı girme manzaraları daha fazla, âsab ancak bu usulle her memleket, işi86 Musevi genci geçenlerde Şa Amerikayı ayrıca askerî yardım daha gergin. ne en iyi nereden geliyorsa oradan hinkaya motörile Filistine kaçak icbar ederse açık daha da kabara Müzakereler «ırasında İngiliz mal alabilir. Amerikahlar, dünya olarak gitmek için yola çıkmı#laı j c a ktır. Belçika çarpışması ayrıca dikkati ticaretini şimdiki kapanıklıktan kur ve Ayvalık önlerinde yakalanıp Bu açığm Amerika iktisadma vı çekmiştir. Dava şu idi: (Tiraj hak taracak olan bu supl, hareket kasehrimlze getlrilmişltrdi. Bunlardan dünyaya tepkisini dÜPÜnmek gü kı) dolayısile İngilt«reden alacaklı biliyetli, bir memleketten öbürtine çoğunun *sker kaçrğı olduğu nnia değildir. Yekunu 42 milyar dola olan Belçika, bu alacağım İngiltere para ve mal mübadelesini mümkün şılmıştır. Kanunsuz hareketlerinden olan bir büîçede kabarık bir açığın de kulianamıyor, bunun ya altm, kılan ve çok taraflı denen rejimi dolayı haklarında bir dava açılmış, manası enfilâsyondur. Zira açık bü fakat dünkü duruşmacia ancak 10 çeler ekseriyetle enfilâsyon doğur ya yabancı dövizle ödenmesini is şimdi cari iki taraflı rejime onun tanesi bulunmuştur. 76 gının ye maktadırlar. Halbuki, Amerika harb tiyordu. tngiltere buna razı olmadı için faik görüyorlar ve bu sebebAmerika aray* girdi. E.CA. idare den o rejimi yıllardanberi öne süniden ortadan kaybolduğu sanılden sonra başarılı bir deflâsyon sinin (Avrupa İkti«ad tşbirliği ida rüyor ve müdafaa edlyorlardı. Böymaktadır. Mahkeme. bunların polls tarafından aranılmasım karar siyaseti takib ediyordu. Oteki harb resi) yardımile. ihtilâf tam değilse ie iken, İngiltere, Arjantin hükusonunun aksine olarak, bu harb dc bir derece çözüldü. Belçika tezi metile beş yıllık uzunca vadeli iki la^tırmıştır. den sonra Amerika iktisadırtın sar ne kısmen istirak edilerek biz de taraflı mukavelesini yapmış çok tasmtı görmemesinin başlıca sırrı b iştirak edenlerdeniz kLsmî konver raflı rejimin dünyaya yayılmasını Yunani»tandaki Amerika Bİyasettir. tibilite (bir dövizin serbestçe diğer bir müddet için kösteklemiştir. Amümesslllcri sehrimlzden Amerika askerî yardım lehine bir dövizle değiştirilmeai) kabul e merika, tngilterenin bu hareketini Marshall yardımını kısarsa. bu se dilmiştir. Bununla beraber, İngil tecviz etmemektedir. aynldılar İstirahat için şehrimize gelmiş olan ne bu yardım 4 milyara ya varacak tere tarafından ileri sürülen diğeı Marshall plâm 1952 de bitiyor Amerika Askerı Yardım Heyetinin Yu ya varmıyacaktır. Kısmen bu da bir tez olan kontenjan usulünün nanistan Kısmı Baskanı Briton Berry ralmadan. bu seneki Paris mür* kaldınlmaaı tezi de kabul edilmiş Arjantin mukavelesi ist 1954 te bitecek. Amerikahlar sanıyorlsrdı ki ve maiyetindeki suB»ylar, dün husuıi kereleri geçen senekinden şiddetl tir. bir uçsKia Atin»ya Crtnmüjlerdir. Marshall plânı dünya \çın bir iktisadi geçiyor. Geçen sene taksim edilePlânıh önümüzdekl yıl (1 tem terbiye devrcsi olacaktır. Bu devBir okul resim sergisi muz 1949 1 temmuz 1950) tatbi lede mületler çok taraflı ticarete Gslatassray Llsesi resim gâlefisinde katı bu surette emniyet alüna alın alışacaklar. devrenin sonunda da Hendek OrUokul ulebelerinin re»imlemış oluyor. Fakat, Amerikahlar artık Avrupa kendini idare edebirlndei) mürekkfb blr sergi açıimıştır. Belçika . tngiltere kavgasından pek lir hale gelecektir. Halbuki, şimdi Re?.cam Hulusi Sarptürkün iki sene hoşlanmadılar. Amerikalıların ol anlaşıhyor, Marshall yardımı bitiçinde yetijtirdiği çocuklar tarafından yapılan reilmleı, takdir loplamak'adır. dum bittim istedikleri Avrupa men) tikten sonra dahi esaslı dünya 42 Üniversiteli dün Diyarbakıra leketlerinin serbest ticarete geç memleketleri arasında iki taraflı meleridlr. Halbuki, iki ehemmiyetll ve sımsıkı bağlı ticaret usulü dehareket etti Avrupa memleketi arasmda çıkan vam edecektir. tngilterenin bu haİstanbul Üniverjltesi Talebe Birlıji. Ar.adoluyu Fikren Knlkındırma Kriinitemalî kavga, Amerikanın bu nıh?i reketine Amerikanın ıeaksiyonunu ainin tertib ettiji Diyırbakır gezljin* arzusunu köstekler karakterde idi en iyi ifadei eden Hoffman olmusİStlrak eden 42 kl?!!ik ÖJrenci k.ıfllesi, Çünkü. Londrada sterlinl olan heı tur. Amerikan yardımıhın bu ünlü dün Diyarbakıra hareket etmiştir. Tamemleketin o sterlini dilediği para şefi İngiliz Arjantin mukavelesilebeler. Diyarbakırcia beşer kişilik gruplara ayrılacaklar ve «kudukları branşya çevirebilmesl şartı, serbest tica nln imzalandığıru haber alır almaz, lar dahilinde konferanslar verecekler, reün esasıdır. Hattâ. bu jart ser bu berbad (Dreadful) bir mukahasUların parasız tedavilerlnl yapacakCAMÎLERİMİZ best ticaretin ABC sidir. Böyle iken, veledir, dtmiftir. Jardır. ÖJrencil«r. beraberlerinde MII1I tngiltere bir zamandanberi buna Eğitim Bakaniığı tarefmdan köyjülere 20 : HASEKİ CAMİİ Mimar müsaade ermiyor, Paris müzakere*•• dajıtılmak Uzere verllen kitabları, Kızılayın ve Kczacılar Cemiyetinin hedi Sinanın eserlerinden biri olan bu leri sırasında bundan böyle de müBu güç durum karşısında Ameriye ettikleri lltcları (3a götürmektedir cami Aksaraydan Silivrikapıya gi Eaade etmemek kararında olduğunu kanın cesaretini kaybetmeyip gayIer. den cadde üzerindedir. Medrese. »östermistir. Onun İçin, geçen haf retini arttırdığı gorülmektedir. Nidarüşşifa. imaret vesair müştemi aki Paris tartısmalarında, Londra tekim, son haftalarda bunun delilKopenhagdaki hâdiseye dair lâtile mühim bir inşaat grupu teş a sterlini olan bir memleketin bu leri görülmüştür. Ezcümle, Ameriaçıklama kil eder. parayı istediği bir memleketin pa kanın iktisadca geri memleketlere İskandinav Havayolları îdaresinîn KoKanuninin zevcesi Haseki Hür asına çevirmesi değil de, sadeca mütehessu göndermek için bu sepenhagda tertib ettigl blr piyango ilânında biz Türklerin garib bir »ekild» rem Sultan (Roksellan) tarafından başka memlekete naklettirmesi hak neki marshall yardım plânına 45 temsil edildiginl ve Elçimizin teşcbbüs kurdurulmuştur. İnşa tarihi 1539 kmın (Trasferabilite) kabul edilc milyon dolar (126 milyon lira) koy te bulundujunu yazmı;tık. Mezkur şir dur. bilmiş olması, Avrupa ticaretinın ması zikredilebilir. Amerika bu seketin Türkiye umum müduründen slEvvelce bir kubbeli ve küçük ncak bir dereceye kadar ükanıklu neki plânı yürütmek için sekiz maddıgımız blr tezkerede htdlıcde hiçhlr alikası olmadığı. kendlsinln buradan iken bilâhara birinci Ahmed tara tan kurtulmasına yarayabrlecektir. delik direktlf kabul etmiştir. BunTasarruf hesabları •adece halıUr gönderdiğini beyan ettik fından 1612 de çimal tarafına bir Fakat, öbür taraftan tngiltere ge larm dördüncüsü geri memleketler ten sonra föyle deniltnektedlr: , kubbe daha ilâvesile büyütülmüş ne kendlni düşünmekte devam e denen yerlere mütehassıslar gönAnlaşılan Posta İdaresi, deıüz li" »Ttirkiye hakkında fen» te«lrler uyan ve ara yerdeki duvar yıkılarak ke25 AGUSTOS caret filomu/un bavramında, pul 4iran boyle blr hAdlse olmu»«ı. ka»dl merleri iki direğe istfaıad ettirilmiş diyor, dünya ticaretinin tam açıl dermeğe aiddir. Kısaca (dördüncü serisi çıkarabilecek bir varhk gömasına engel de olsa. gene çahsî ve nokta), yahud (Truman'ın dördünolarak de|il. bilgiılzlikten lleri geldltir. Bu direklerden biri mihrabın hususî hareketlerden kendini alı cü noktası) denen bu maddeye görememiş: Bu idare de, Devlet Deîkramiye Plânı Jini blldlrlrim... hemen önüne dü}rnektedtr. nizyolları ve Limanları İdaresi gibi, oymuyor. Son misal, geçen hafta re. Amerika bu sene sade mal yarBelediye, iane pulu Camiin karşKindaki msdrese ile akdedilen İngiliz Arjantin ticarei dımı yapmıyacak mütehassıs yardı Büyülcadada Ulaştırma Bakanhğına bağlı olduyapıştırtnıyacak der<hanenin kapılarmdaki kitabeler mukavelesidir. Bu tnukavele de A mı da yapacaktır. Son zamanda ğu için bu hareketile âdeta BakanBelediye Baıkanlığı tarafından. dün gayet nefis çinilerdir. Medrese ia merikanın hoşuna gitmemiştir. An Truman bu fikri şahan ele almış. İstanbulda A R J> A lığın deıflz ticaret filomuz sahasınilçelere gönderilen bir tamlmde. bun rab olduğundan bu çiniler oradan daki çahşmalaruu beğenmemiş, aşmanın esası, İngilterenin et, buğyürütıneğe çalışıyor. Bu fikre göre, 1 aded Havat Sİ20.taîi dan böyle, dairelere mUracaat eden v« kaldırılarak Eski Eserler Müzelehattâ hiçe saymış oluyor. Böyle olay gibi ham maddeler karsılığında iktisadca geri memleketlerin teşki1 > 5000 Lira Uındaslarm evrakına, kanunun tâyin rinden Çinili Köşkün cephe duvasa da olmasa da, bu hatayı tamir Arjantine makine gibi mamulleı lât ve idarelerini ıslah etmeli, moettigl pullardan ba;ka. İane pulu vesa2500 > 1 1 etmek için 1 temmuz 1950 denizciire gibi pulların yaputırılmamasını rına teâpit edilmislerdir. Bunlardan ,'ermesi üzerine kurulan beş yıllıs dernleştirmelidir. Zira, mal yardı4 . 1000 » biri binanın tarihini muhtevidir. lik bayramındi deniz ticaret 'ilobıldirmiştir. uzunca vadeli (iki taraflı) bir ti mını mükemmel kullanmak bilgi ile 5 / 500 muzun yeni, eski gemilcrinin rearet mukavelesidir. Halbuki Ame kabildir. Eksik bilgiler tamamlan 16 1 200 simlcrindcn mürckkeb yeııi bir pul f Küçük Haberler ikanın dünyadan kalkmasını iste madıkça Marshall yardımından fay 40 NAMAZ VAKITLEK1 100 serisi çıkarılmahdır. iği de tam iste bu meşum ve mıl da ahnamaz. Bu sebebden Amerika 50 50 ir KORGENERAL Şahab Gurler dun stleri birbirinden ayıran iki ta teknik bilgi de vereoektir. Tez bu 150 ] 20 ı aikeri bir uçakla, Anka:«dan şehrimlze aflı mukavelelerdir. Amerikahlar dur. gelmiştir. Temmuz sonuna kadar açılacak .stiyar ki, dünyada (çok taraflı) • İNGtLTERE hava meydanlannda Teknik yardımdan memleketimiz caret mukaveleleri usulü hâkim stifade edecektir. Bu maksadla bu 150 îiro bakıyeli yeni hesablar tetkiklerde bulunan Yeşilköy Mcydan 3.41 13.20 17.19 20.39 22.35 3.32 Tekel Bakanı geldi v. Mudurü Orhan Batı, dün ıchruuıze Isun. Hattâ, Amerikalılar, Mar ieneki yardım plânımiza bir çok da bu çekilişe katılacaklardır. Tekel Bakanı. Dr. Fftzıl Şereieddin ] 9.04 4.41 8.40 12.00 1.57 «52 dönmüjtür. Bi.ıge. dun sabah Ankaradan jchrimize mütehassıslar konmuştur. Bunlsır Dr. N. A. RAMAZAN: 20 osta fdaresl 1 temmuz denizcilik ba.vramı münasebetile 200 bin seriAmerikadan geleoektir. Teiklifimiz lik posta pulu çıkardı. Bu puliarı kabul olunursa, başta maliye adam bana gelen mektublann üstüudo lan olarak ,ziraat, bayındırhk, u görüyorum. Güzel basıhnış olduklaştırma ve balıkçılık mütehassıs ları için de lıoşuma gidiyor. Fakat lan gibi Amerikada Uim yapmı? pullara baktıkça iki dü;ünceden kimaeler memlekete celbedilecek, kendimi alamıyorum. Bunlar bu sahalardakl son usulleri Birinci düşüncem, acaba, bu pulbize ögretmeğe çalısacaklardır. iarı İsviçrenin Croisicr ınatbaası (Usul), biıünki gibi hamle yap yerine memleketteki matbaalardan mak istiyen bir memleketin en birinde bastırmak kabil değil miymuhtac olduğu vasıtadır. Eğer şim di? Kabil olduğunu sanıyorum. diye ıkadar memleketimizde bir çok Çünkü daha evvel çıkarılan posta şey yapılmak istenmif, fakat yarım puliarı arasında memlekette basılkalmı? veya yapılamamışsa, usul mış güzel pullar da vardır. O halde «üzlüktendir. Sürçmelerirruz, yapıp neden 1 temmuz denizcilik bayranu bozmalarımız ve tersine iş görme puliarı İsviçrede bastırıldı? İsviçjerimiz hep usulsüzlükten geliyor. reye döviz vermek için mi? İcra için yalnız iyi niyet veya eBizde, nefis pul basabilecek hunerji kâfi gekniyor. Başı duvardan susî bir matbaa yoksa, devlet böyduvara vurup zaman kaybetmek le bir matbaa kuramaz mı. Yahud ten bir şey çıkmıyacağı tabiidir. İyi da mevcud resmi matbaalardan biniyetler ve enerjilerden müsbet rinde blr pulculuk şubcsi vücudo sonuçlar almak için usulden fay geriremez mi? Posta pullarımızı, dalanmak zorundayız. Esasen şöyle başka memleketlere bastırmakta ne ce bakıhrsa, memleketimizle batı zamana kadar devam edeceğiz?. memleketleri arasındaki başlıca İkiııci düşüncem şudur: 1 temfarkın, bizde usulsüzlüğün, fakat o muz denizcilik ba.vramı münaseberada usulün kâkim olmasından ileri tile çıkarılan seride eski Türk harb geldlğini görürüz. gemilerinden bir kadırga. bir kalBu yıl ilk defa büyük bir azimle yon ile emektar vc kahranıan Hatatbika başlanacağı. işi Truman'ın midiye kruvazörünün, donanmabizzat ele almasile de anlaşılan tek mızın sancak gemisi Yavuzun ve nik yardımın. 19 Avrupa birleşik Amerikanın verdiği 4 denizaltıdan raemleketlerinin biri olan Türkiye Sakaryanın, bir de büvük Türk Beşiktaştaki ye büyük faydalar sağlaması bek Amiralı Barbarosun lenir. Bu yardımdan süratle semere âbidesinin resimleri var. Bütiin bu almak için şimdiden hazırhklara resimlerin hepsi eski ve yeni Türk başlamalıyız. Memleket uzmanları deniz harb kuvvetlerine aiddir: hiç mızın bu vesileden istifade ederek biri deniz tkaretimizle ilffih' değilpek çok şey öğrenmeleri mümkün dir. Halbuki pu! serisi 1 temmuz dedür. Gelecek teknik adarrflannın nizcilîk bavramında cıkarılmıştır. 1 sorularını lâyıkile cevablandırabil temmuz denizcilik bayramı ise, mek ve mesallerini kolaylaştırmak 1926 danbcri. her yıl yazdığımız için lüzumlu tertibatı şimdiden al gibi. kabotaj hakkının Türk baymah ve yeti»mek üzere yanlarına rağına intiktl edisinin bayramıdır. verecegimiz isüdadları pek dikkat Gerçi. denizcilik bir kül teşkil efilosilc deniz le seçmeliyiz. Yeni fen usullerinin der. Deniz ticaret memleketimizde süratle yayılması harb filosu birbirlerinin tamamla* İçin ne yapsak azdır. Şimdiye ka yıcısı ve deniz kudretinin iki kanadıdırlar. Bu, böyle olmakla beradar bu yolda bir çok fırsatlar kaber. 1 temmuz bizim sivil denizciçırdık. Bu seferki fırsatı kaçırmalik bayramımız; 27 eylul de geçen mak borcumuz olmak lâzım gelir. senedenbcri donanma günumüz, yani deniz harb kuvvetlerimizin Amerikalı turistler 21 kijılik blr Amerikan turiıt grupu bayramıdır. Şu halde, bu pul sedün >Hıdiv Umallı vapurile sehrlmııj risi, ya donanma günü şerefine olagelmiştir. Turidler, dün şehrinıiıin rak vakitsiz cıkarılmıştır; yahud da arihi âbidelerinl gezmi;lerdlr: bugtin 1 temmuzıın manasım anlamıyande aynı vapurla Mısıra hareket ede lar tarafından hazırlanmıştır. Halceklerdir. buki 1 temmuzda deniz ticarctimimize aid resimlerlc bir pul serisi ve 27 eylulde de şimdiki pullarla harb dcnizciliğimize aid bir seri olnıak üzere iki seri pul (.ıkarmak kabildi ve böyle yapılmalıydı. TURKİYE İŞ BANKASI ] ibadete verirler. Allah da kuvvetini ihsan eder. Şişmansa 8 10, layıf ise daha az kilo kaybeder. bayramı bulur. Bir, iki mide fesadından »onra gene eski haline döner. *** Bundan bir kaç gün evvel Lâpçını Beyazıdda gördüm. Ramazanı şerifiniz mubarek olsun. Nuri Bey biraderimiz! dedim. Allah ömürler versin beyefendi. Sizin de efendim. Cevabını verdi. Zaten zayıf olan çocuğu büsbütün hıralaşmış buldum. Nasılsınız bakalım? Allah ömür versin efendim. Çok şükür, Allah da kuvvet verdi. YsiîLiina yaklaştık. Lâpçıncığırr kusura bakma ama senin gibi nahif adamlara oruc pek caiz ieğildir. Öyle mi efendim. Bendeniz geyh efendiye sordum, caizdir, dedi. Gündüzleri çalışmıyor musun? Mezuniyet aldım beyefendi. Haaa! O başka.. Şimdi nereye? Camie gidiyorum. Hendekh hafız, dinlpyeceğim. Hadi güle güle... Bir akşam bekl^ im. İnşallah beyefendi. Hangi akşam emrct'^rseniz? Yarın akşam gelsem mi?. Hayhay.. Nerede buluşahnı? Gazeteye gel, oradan birlikte gideriz. Ertesi gün ben unutmuştum Sa at altıya doğru kapı vuruldu.. Buyurua,,. Bunları kullanmasanız ne olur? Herkes anlasm diye öztürkçe kullamyoruz.. Bendeniz anlamadım. Bizim gibi şehir uşakları anlamazsa kim anlar.. Anadolu.. Aman beyefendi.. Hadi sizin gazetenin kapıcısı Tahsin Efendiye sorahrr/. Tokathdır. Bakalım anlar mı?. Uzatma Lâpçın. Dili tasfiye ediyoruz.. Anlaşıldı beyefendi. Top atnuş tüccar malı tasfiye eder gibi ediyorsunuz,. *** Yavaş yavaş köpriiye geliyoruz. Oruç Lâpçırun başuıa vuruyor. Bana olur olmaz sualler soruyor. Beyefendi! Affedersiniz? bir şey soracağım. Sor bakayırr. ama güç bir şey olmasın.. Hayır beyefendi. Güç değil.. Şu pahalılık ne olacak? Hangi pahahhk?. Aman beyefendi, kaşar peyniri 480 kuruşa. Beyaz peynir 260.. Zeytin 230.. Kara zeytin beyefendi. Urfa yağı 780, Trabzon 660.. yarısı "ABDESTİM BOZIJLDV AMA. Felek İndık. Orada da bir hayli yolcu var. Dört kişilik yere iki kişi oturmuş. Birisi uzanmış, öteki eşyasını koymuş. «Başka yolcular da vardır. Bir kişilik yer işgal edeyim» diyen yok. Ne ise güçlükle bir yer bulduk. Sıkıştık. Karşımadaki yolcular esnaftan adamlar. Ellerinin hali, yakalarının ve sözleri&in açıklığı onu gösteriyor. Biraz sonra bizim kanapenin başmdaki gene yolcu, karşımızda ekose gömlekli ceketsiz yolcuya seslendi: Racon, tut! Racon da ne isim. O da cevab verdi: Hop! Öteki bir sigara fırlattı. Yanındaki aricadaşı da istedi. Gelsin bir daha! Sigara dağıtan cevab verdi: Sen de otlamadan duramazsm! Beraber otlıyalım diye! Bir sigara da ona atıldı. Tek elile yakaladı. Çok kıyak aportun var yahu! Vardır. Yaktılar sigaraları... Karşıda İki, yanımızda bk. etti mi üç... Kamaranın da hava deliği filân yok. Koskocaman bir yazı da merdivenden inerken adamın kafasına vuruyor: Kamarada sigara içmek yasaktır» Derken sigara içenlerin hizasında bir yaşlıca kadın: Aman oğlum, mübarek günde fosur'fosur sigara içilir mi? Naapalım hanım teyze, biz işçi adamız. Yorgun geldik, İyi ama oruçlusu var, hastası /ar. Böyle de olur mu ya? Beğenmiyen boş versin. Kime versia?. Mahalle iman.ma. A, a. Haytaya bak! O nasıl lâf öyle. Seni şimdi polusa veririm. Aman diyeyim teyze hajıımPolis deyince ödüm koptu. Patla inşallah. Patlarsam sen de patlarsın. Senin ağzını yırtaran.. çapkın. Öteki arkadaşı lâfa karıştı: Bırak be! Kocakarı ile maraza edilir mi? Baksana ne söylüyor? Söylesin!. Matrak! Görmüyor musun? Öbür taraftaki, sigara müvezzii de lâfa karıştı: Racon! Kamarada sigara içmek maymundur ha! Sulu sulu gülüştüler. Hep birden içiyor, hep birden sululuk ediyorlar. Ben karışmadım. Bir çeyrek sonra kurtulacağız. Ne halleri varsa görsünler. Bu esnada biletçi geldi... Çat. çut... Bilet zımbahyor. Sigara içenleri gördü. Ses çıkarmadı. Yaşlı kadm: Mamur efendi.. burada sigara içilir mi? Ona cevab vermeden ötekiler memurla alaya başladılar. Burhan Bilirim ama, birdenbire yaptığın cinasın farkına varamadım. Hayat çok pahahlaşü beyefendi. Şu kunduraları 25 kuruşa zor boyattım. Onu ayda bir boyatırdım. Şimdi mevsimden mevsime boyatıyorum. Yazlık köfk tutar gibi desene! Naaapalım beyefendi? Bozuk havalarda eski kunduraları' giyiyorum. Sen tutumlu çocuksun!. Öyle öğrendik. Beyefendi, biz fakir aileyiz. Hesablı hareket etmezsek ipin ucunu kaçınnz. Bilirim. Hep öyle yapıyoruz. Beyefendi, şu Çorum vapuru işüıe de o kadar canım sıkıldı k ! Bunca ümmeti Muhammed.. Sorma Lâpçın.. Ben de çok müteessir oldum.. Peki beyefendi.. Bu yangm yanarken şu geıninin ta^aları falan nerede imijler.. Ne bileyim ben, Lâpçın?. Hayır, siz gazetecisiniz diye sordum. Çelâllenmeyin beyefendi. Biraz çabuk yürü de yedi buçuğu kaçırmıyalım.. Hayhay.. Beyefendi.. Müsaade edin de bü gazete alayım. Bende var, okursun... Vapura girdik. Kalabahk... Ben güverteye çıkamam. Terliyim. Bendeniz de çıkamam beyefendi. Mayasılım var. Orta salona bakalım. Baktık ki halk birbirinin üstüne büımiş. Çaresiz.. alt kamaraya ineceğiz. Hiç de sevmem mübarek yeri! Ben de öyle beyefendi. Su içinde yuzüyorum gibi gelir. Ama ne çare. Buyurun beyefendi. ayran. Bu iş nereye varacak beefendi?. Mallarımız kıymetleniyor.. • T e na mı?. Siz işin alayındasınız beyeendi. Biz kuyruk yağı yemekten karagöz meşalesine döndük.. Nedir o?. Karagöz meşalesini içyağüe yakarlar. Bilmez misiniz beyefendi. Mahmur efendi! Boş ver. Adamcağız gözlerini süzdü, kaşlarını kaldırdı. Bir şey demedi. Geçti gitti. Ötekilerde bir alay, bir alay. Bu esnada gazetesini bitirip bana veren Lâpçmda bir hareket olduKarşfsındaJcine sordu. Affedersirüz, saat kaç? Bileğindeki saate bakarak: monyak bunun yerinde hiç kalır. Berikiler bunu görünce başladılar: Of be! Lâvanta fabrikası a» çıldı! Beriki hiç aldırmıyor. Ötekiler lâf atıyorlar... Kapa şu yüz nurnaranın kapı Çalışean ne olur, be enayi! Siz ne terbiyeli adamsınız be sını. Fena koku geliyor... Bizimki hiiiç oralarda değil... yefendi hazretleri. Nihayet doğrudan doğruya hücu Alay mı ediyorsun? ma geçtiler... Haşa. Haddimiz mi? Sizin gibi Bayım, burnumuzun direği yasak dlnlemez. polis tanımaz. nizam saymaz, insaniyet bilmez kim kırılacak. Neden elmasım? selerle alay edüır mi? Maytab edi Vapurda ayak çıkarılır mı? yorum. Memnu değil... Kundura aya Ağzını topla! ğımı sıktı. çıkardım... Rahatsız o Baaaş üstüne bayım.. toplayaluyorsanız başka yere gidin. yım.. başka bir emriniz? Dünyada ne hırt adamlar var Baktım.. Lâpçırun gözleri parladı be! Vapurda ayaklannı çıkarıp oHani o sakin çocuk adeta dövüşe turuyor... Burası dağ başı mı? cek. Kulağına fısladım. Ben de size onu soracaktım. Vazgeç! Zaten geldik. Herkes bakıyor. Bizimkiler fena Ben inmiyeceğim beyefendi vaziyete düştüklerini anladılar. Üsküdara inmiyeceğun. Racon dediklerine yanındaki: Neden? Kalk Receb. gidelim de akşam Şunları buradan kaçırmadan akşam belâya girmiyelim. bir yere çıkamam, dedi. Kalkfolar, ötekini de beraber al Aldırma Nuri. Akşam üstü dılar. Merdivenden çıkr.rken... Lâpbaşımız derde girmesin. çine lâf attılar. Cevab vermedi... Sustu. Ben ne Oruç tutacağına ayaklarını teyapacak diye düşünürken b; ' ; m mizle! O da cevabını verdi: kunduralarmın bağlarını çözüyor. Evvelâ kamarayı temizliyelir» Ayaklarınu sıkıyor da beye de sonra ayaklarımızı, dedi. fendi... Ve onlar çıkar çıkmaz: Havalar rütubetli olunca. Affedersiniz beyefendi! Kusura Vallahi bilmem, dedi. Bir ta bakmayın! Herifleri başka türlü raftan bağları ?özdü... Ben ne ya kaçıramıyacağımı anladırn. pacak diye bakıyorum. Kıınduramn tim bozuldu ama. salonu tahliye etbirüıi çıkardı. Orta yere koydu. Ö tik... Tekrar çorablarını ve kundutekini de çıkardı, ortaya koydu alarını giydi ve iskeleye vardjık. ö r ı renkü yamalı corablarla ayak1 B. FELEK Sekize beş var. Teşekkür c ~ ' n. Biraz ileri galiba. Oruçluyum da. Her gün mü? Evet. Allah akıl versin bilâder! Nasıl tutuyorsun? Allah kuvvet veriyor. tutuyoruz ama bazı münssebetsizler burnumuzun dibinde tütün içiyorlar da.. ondan zorluk çekiyoruz. Ne yapalım? Sen oruç tutacaksın diye biz keyif etmiyelim mi? Boğaza kadar bekliyecek miyiz? Siz türkçe okur musunuz? Eh biraz çakarız. Kamaraya girerken merdivsn başmdaki yazıyı görmediniz mi? Ben merdivene bakarım. düşmeyim diye... Kafamı yuikarı kaldırmam. Ama. gene düşüyorsun kuzum. Burada sigara içmek yasaktır, Sen müdiriyetten misin? Evet... Al öyle ise adresimi de mahkemeye ver. Şimdi izinliyim, çalışmıyorum. ları o kadar güzel manzara teşkil etmiyor. Bu çocuğa ne oldu? diye kendi kcr^;me düşünürken... Çorablarını da çıkarmaz mı? Ben manevrayı hemen çaktım. Çaktım ama işişten geçti. Çorabları da kunduraların üstüne koydu. A« yak ayak üstüne attı. Tabiî karşısmdakilerin burnuna doğru! Lâkin efendim, D.D.T., filit, naftalin, a