18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 27 Haziran 1949 Sovyet Genel Kurmayının Içyiizü: 5 Stalin, Hitler'le niçin görüşmeyi reddetti? İtalyarun Yuna susta göfüşnjey fibtana ültimatom daha fazla' salâhi YAZAN: verdiğini haber alyetli bulunduğuSovytt Genelkurmay dığımızdan üç gün nu bildirmişti. İstihbarat Şeflerinden sonra idi, yüksek Politburo, Molo harb meclisl toptov'un Hitler'le lantıya çağırıldı. neler konusacağuı benim de bulunteabit etmek üduğum bu toplantıy» Vorofilov ura toplandı. Uzun müzakerelet' hasta olduğu için Şaposnikov baş den sonra nihayet «hiç bir taahhü de girişmemek» hususunda kara kanlık ediyorduGenelkurmay başkanı, bu toplan verildi ve Molotov'un tıya Popov'u da çağirmı»tt Gizli j» vermek> hususunda saüthiyeti ka tihbarat dairesi dördüncü şube ba# bul edildi Rusya, Bulgaristanı kandumaya kanhğından ben çekildikten sonra çalışıyor yerime geçen Popov, Balkan m«mîeketleri hakkında izahat verdi. O Diğer taraftan. Rusyanın yen: na göre, İtalyan Yunan harbine Sofya elçiliğine tayin edilmiş olan İngiltere muhakkak müdahale ede Sobolev, Kral Boris'e bir anlaşm cekti. Nitekim Londra hükumeti teklif etaişti Bu teklifte evvelâ, Yunanistana yardım edeceğini 29 BulgarLstanm Mihver* iştirak et ekimde Atinaya resmen bildbraiş roemeri isteniyordu Galanskiy bana bundan bahset ti. İngilterenin Yunanistana yardımı üzerine Almajıyanın da İtalyaya tikten sonra sözlerine şöyle devam yardım edeceğine şüphe yoktu. En etti: kuvvetli tahminler ise, Alman kuv« Molotov'un Berline niçln git vetlerinin Eğe denizine Boğazlara tiğl anlaşılıyor: Sofyada Sobolev yakın bir noktadan ineceklerini Bulgaristanı kandırmaya çahşırkeı gösteriyordu. Molotov da Berlinde Hitler'i oya Şaposnikov bunları dinledikten layacak. Hakikaten. Bulgaristanlı sonra karannı verdi: Yugoslavyanm Mihvere girmeleı < Almanlann Balkanlara yayıl bizim için fena olur. Halbuki bu ik: rr.asına müsaade ed«m«yiz!> memleket Mihvere girmiyecek 12 kasımda İtalyanın Moakova lursa Almanya Balkanlara inemez. eskort ata»e« Guido Relli'yi tekrar Bu suretle, Slav memleketlerinden gördüm. Bndi««li bir hali vardı mürekkeb bir emniyet kordonu teşÇünJeü, İngilizler Giride aaker çı kil «dilmif olacak.» karmışlardı. Yunanlılar da YanyaBir kaç gün sonra idi, Murav ya karfi siddetli bir mukabil taar yev"le karsılaçtım. B«rlinden yen ruza geçmiçlerdi. Pindo'nun simal gelmifti. Molotov . Hitler mülâkatı kısnunda bir İtalyan dağ kıt'ası ta hakkında şu malumatı verdi: mamile bozguna uğramıştL. « Naziler arasındaki adamımi' « İtalyaya yardım olmak üzere zın bildirdiğine göre. Molotovi; Alnunya da Yunanistana karşı ta görüşrükten sonra Hitler müthi Almanyaya arruM girifacek olursı bundan Al kızmif. Balkanlarda man Hu* münaseb*tl«ri zarar gö karşı bir harb hazırladıftımızı söy lüyor ve: «Almanya daha ewe recekn'r» dedim. « Almanyanın İtalyan Yun*n davranıp mukabil tedbirleri alma» harbin* müdahale edeoeğini zan lı!> diyormus.» Balkanlara dair Almanyanın netmwn» diye oevab verdi. «Yubir tasavvuru nani«tam istila ifini ttalya tek baArahk ayırun ortasma doğru şına pekâlâ basarabilir. Bugünkü muvaffakiyetsizliklerimiz aadece Moskovadaki yabancı diplomatlarm havanın gayrimiuaid şartlanndaa ek*«riaile tanışmıç bulunuyordum Fakat en fazla ahpabhk ettiğim geileri gelen tabit bir neticeı ne Guido Relli idi. Çok konuskan v Mus&olini'nin bir plitu Guido Relli bir müddet sustu. hattâ biraz geveze olduğu için, oSonra uzun uzun anlatmaya basladı: nunla konuştuğum zamanlar epey « Duçe, Almanya ile Rusya a şeyler öğreniyordum. Bundan dorasındaki vaziyetin bozulmasını is layı da kendisile mümkün olduğu temez. Bu iki memleketin ijbirliği kadar sık görüşmeye gayret ediyor etmesini v« bu i?birllğinin daha dum. 18 aralıkta bir kartını aldım. O genişletilerek Mihvere Rusyanın da dahil edilmesini çok istiyor. Çünkü akşatn poker oynamaya beni evine dünyada uzun müddet sulh temin çağırıyordu. Bu gibi oyunlarla be eâecek büyük bir plân hazırlamış. nim pek başım hoş değildir. Fakat, Bu plâna göre, Duçe, dünyayı bü meslek icabı, oynamak zorunda ka yük devletlerin nüfuz ve tesiri al lıyordum. O akaam Relli'nin evl pek kalatında muhtelif parçalara ayırmayı düşünüyor: Şimalî ve cenubî Ame balıktı. Türk, Rumen, Bulgar, Jarika. Amerikan Birleşik devletleri pon, Alman, Efganlı. İsveçü, Cenunin hâkimiyeti altına verilecek. Çin, bî Amerikalı... Hulâsa her milletHindi Çin, Birmanya, Malezya ve ten bir alay diplomat vardı. MosFelernehk Hindistam Japonyanın kovadakî yabancı devlet mümesnüfuzu altma 'gi rec «k. Ingiltereye silleri pokere ne düfkün insanlaryalnız Hindistanla dominyonlar ka dı! Hele Alman elçilik erkânının lacak. Rusya bugünkü hududları hemen hepsi orada idi: Müstefar içinde tek baaına ve kendi kendine Gustav Hilger, başkâtib Gerhard kâtiblerden Hans yeter bir kıt'a olarak kabul edila von Walter, cek. Avrupa, Afrika, Yakın ve Or Meissner, konsolos Von Tippelkirch tadoğu İtalyan Alman işbirliği ben gittiğimde gelmiflerdi, asker sahasına dahil edilecek. İngiltere atafe General Göstring toplantı daisterse bu birliğe iştirak edebile ğılmak üzere iken geldi. Söz, tabiî. günün hâdiselerinde: cek. Fakat o zaman dominyonlarını da bu nizama dahil etmek zorunda açıldı. Hilger: «İtalyanlar Yunanistana kalacak.» Balkan memleketleri paylaşılamıyor saldırmakla büyük bir hata işlediO gün öğleden sonra Dış İşleri lerı diyordu. «Rusya ile kat'î bir Bakanlığı ileri gelenlerinden arka anlaşma yapmak üzere programıdaşım Galanskiy'i gördüm. Rusyanın mızı hazırladığımız zaman BalkanMihvere iştirake resmen davet e ları her türlü münakaşa ve muvadildiğini o da söyledl. Verdi|i ma zaanm dışmda bırakmağa, yani bu lumata göre Rusya üçler andlaşma memleketleri adeta bir «sahibsiz sına «evvelce yaptığı toprak taleb •bölge haline getirmeğe karar verleri yerine getirümek üzere» kabul miştik. Rusya ile Almanya arasınedilecekti, yani Rusya, Balkanlar da ihtilâflı bir vaziyet çıkmamas için de bu lâzımdı» dan uzaklaştırılıyordu. Gelecek yazı: Almanya. RusyaTeklif htikumetoe iyi karşılannın ikiyüzlülüğünü ne zaman anmanuştı ve Molotov, bu mesele üzerinde Hitler'le görüşmek için ladı? =haberleri Beşiktaş esnafının dilekleri C.H.P. ilçe idare kurulu dün bir toplantı yaparak bunlan tespit etti Cumhuriyet Halk Partisi Beşiktaş ilçe idare kurulu, Beşiktaş mıntakasındaki esnafın derdlerini dınlemek, dileklerini öğrenmek maksadile, dün saat 10,30 da bir toplantı yapmıştır. Toplantıda ilçe idare kurulu üyeleri ve parti mensublarile 150 kadar esnaf bulunmuştur. İlçe İdare Kurulu Başkanı Yaşar Tümbek, toplantıyı açmış ve hazır bulunanlara hof geldiniz diyerek toplantmm maksadını anlatmıştır. Bundan sonra söz alanlar, dükkânların uzun yaz günlerinde, akşamları daha geç kapanmasını, mağazaların sekize, dokuza kadar açık kalmasını, işportanın kaldırılmasını, sey yar esnafa muayyen bir yer ayrılmasını, etiket usulü üzerinde ısrar edilmesini istemislerdir. Bu arada, kaymakamlann son zamanlarda yaptıkları kontrolların iyi neticeler verdiği belirtilmiçtir. İsfi ve İş Kanunu üzerinde konuşan eczacı Nail Halid Tipe ile arpacı Ahmed Velioğlu, kanunun daha ziyade pratik gayeleri gözönünde tutarak tadil edilmesini istemislerdir. Toplantıda konuşulan meseleler kaydedilmiştır; 15 gün sonra yapılacak ikinci toplantıda, alâkahlar nezdinde yapılacak teşebbüslerın neticeleri bildir;lecektir. D U S U N C E L E R İvan Krilov Yarın Ramaıan Yarın Ramazandır. Evkaf Müdürhiğiı. bu munasebetle, gereken hanrlıkları tamamlamıştır. Mahya kurul»c»k camilerde. lllc gece Hcç (eldln» ibaresi bulunacaktır. Belediye, 79 '81 randımanlı undan yapılacalc CV36 rütubetli, 900 gnmlık pidcler için 35 kuıu« fiat tesbit etmiftir. 450 gramlık pideler de 17,5 kuruja saLilicaktır. Kabotaj Bayramının programı Cunıa günü >«pıiac»k Kabotaj Bayramının programı hızırlınmıstır. B«yrama ijlırak edecck denlzcil»r sabah saat dokuzda Calatauray liKtindc tnplanacaklar, oradatf Taksiın* gidrrek. Abideye «elenk koyacaklardır. Alay. B«jikla»a in«cek vt Barbarot »bJdcıi öp.ünde törene katılacaktır. Bunu takiben bir geçld retml yapılacaktır. Cece, Denizyollarının «Ad«na vşpurur.da bir balo verltecektir. Aynca Modada kayık yanıları yapılacaktır. Armatörler de bu törene genif mikyaıta ijtirak cdeceklerdlr. Yeni malî kanunlann tatbik şekli öğrrctilecek öirendigimize gbr«, vergi ile iigtl] yeni kanunlar hakkınd» Maliye Bakanının Buyük Millet Mecliılndt verrtiii izabatı ihtiva eden bropjrler hazırUnmaktadır. Bunlar, mükellcflere tevzi ediecektir. Ayrıca İstanbul DefterdarItğında ihdas edilecek müracaat bürolarında mükelleflere, icab eden izahat verilecek, defter tutroa usulleri öğretilecektir. Difer taraftan. Emekli Kanununi'n bir kıamının tatbikint temmuz bidayetind* başlanacaktır. Tatbik mevkiin* konacak maddeler, maasları 70 lırayi kadar olanların vergiden muaf tutulmalarlle alâkalıdır. Bir muhtar seçimi Silivri ilçetine bağlı Akviran köyünde yapılan muhtar seçiminde Demokrat Parti adayı Cemil Pamuk, ekaeriyetle muhtarlıga »tçilmistir. Arazi alamıyan koylülerin şikâyetlerine cevab Çatalcad» bazı kSyiüler, kendilerlne arszi veritaediginden şikâyet «tmişlerdi. Çatalea kaymakamı yaptığı tahkikat neticeaini Vilâyete bildirmij, ve bu şikâyetlerin. kanunun tatbikin* aid hükümleri bilmiyenler tarafından yapıldığını bellrtmiştlr. I Hmi geliştiren şüphe. fikri geliştiren müıamahadır: Çünkü ilim, şüphenin doğurduğu hakikat arayıcıhğına, fıkır ise müsamahanın emrettiği tahammül ve hoşgörürlüğe dayanır. Şüphe uearesi kesilince ilim, müsamaha usaresi kesilince fikir yaıamaz. İlmir. olrnadığı yerde geriük, fikrin ' olmadıj^ yerde kölelik vardır. Her ikUinin kaynağı ve gelişme şartlan, dış görünüş bakımmdan, ayrı olmakla beraber, ilim ve fikir birbirinin tamamlayıcısıdır. Çünkü ilimsiz fikir bir masal sarayı, fikirsiz ilim otomatik bir fabrika manlumesi olmakta.ı ileri gidemez ve insan, bunlardan birincisinde aklınm, ikincisindö haysiyetinin değerini idrak edemez. Bu sebeble olgun medeniyetlerde ilimle fikrin yanyana ve paralel yürüdüğünü görürüz. Her ikisi aynı hürriyet havasını teneffüs ederek olgunlaşır ve ilerler. Ba$ka bir bakımdan, ilim daha çok madde, fikir daha çok rnanadır. Bunlardan birinciti ikinciye salâbet verir. ikincisi birincinin sertliğini giderir. Fikirtiz ilim çorak bir toprak, ilimsiz fikir akar bir sudur. Düşjünen insan bunlardan yalnız birincisinde veya yalmz ikincisinde boğulur. Bu sebeble her ikisini birleştirmek, daha doğrusu, ikisi arasında ahenk kurmak lâzımdır. Bugun bejeriyet bu ahenksizliğin ıstuabı içindedir: ilim başını almış gidiyor. Fikir onun arkasmdan yetifemiyor; onu Eulayamıyor ve ilim pittikçe sertleşip katılaşıyor. Bu oluş içinde in» san nıhu bir muvazenesizlik, cemiyet hayatı bir huzurtuzluk cehennemine sürükleniyor. Sonunun ne olacağı pek kestirilemez. Belki şu kadan söylenebilir: Ya ilim lösemi hastalığı gibi kendi kendisini ve insanlığı ylyecek, yahud yeni bir fikir rönesansı olacaktır. Her düşünen insan gibi. biz bu ikinci şıkkın gerçekleşmesini özlüyoruz. Bu ise ancak fikri yaşatmakla, fikir haysiyetini idrak etmekle imkân içine girer. II Yukarıki mücerred müşahederlen sonra raemleketimizin realitelerine dönelim: Bizde tefekkürün halen üç jdeal etrafında toplanmağa çalıştığını görüyoruz: Dindarhk, milliyetçilik, igtimaî adaletçilik. Bunlar aslında birbirine zıd olmıyan. memleketin manevî ve maddî gelişmesi için elele vermesi. berabeı yürümesi gereken iöeallerdir. Din ferdin vicdan ve ahlâk salâbetini^ millîyet vatandaşlann ruh irtibatını, içtimaî adalet ise cemiyetin maddî, manevî huzur ve sükununu temin eder. Görülüyor ki hepsi d» blrleştirici ve yap'.cı unsurlardır Bunlar en feyizli gelişme muhitini hürriyet ve demokrsside bulurlar Ne yazık ki bir yandan cehalet. öteyandan insan egoizminin bu memlekette bütün mukaddesatı ıstismar ederek yarattığı asırlık fikir baskısı, yukarıki ideallerin mihverlerinden çıkmasma ve birleştirici olacak yerde ayırıcı ve dağıtıcı istikametler almasına sebeb olmuştur. Şüpheciler Dr. Htfxt Veldet manlannda bir kaç şahıs fetvahaneye müracaat edip, bir müslüman ibadethanesi olan cami yanındriki evlerde yahudilerin ikamet etmesinin Dîni mübine» aykırı olduğunu ileri sürerek bunların oradan tardma fetva almak Utemişlerdi. Zamanın Şeyhülislâmı meseleyi inceledikten sonra, bu kimselerin maksadımn dini müdafaa değil. yahudileri oradan attırıp yerlerine kendileri geçmek olduğunu anladı ve bu ciheti açıkça yazarak «olmaz!» fetvasını verdi. Koca Şeyhülislâm, düvin menfaate slet edilemiyeceğini beürtmişti. Çüakü medenî bir adamdı. Eski fefva kitabları karıştırılırsa görülür ki yükselme devrimizde vicdan hürriyjtini, âmme menfaatini koruyan yüzlerce şaheser fetva çıkanlmış, çökme devrimizde ise gayet garib olan, hattâ ayıb sayılması gereken hâdiseler fetvalara mevzu teskil etmiştir. Meselâ kayınvaldesinin mahrem yerlerini her nasılsa görmüş olan bir erkeğin, bu sebeble karısından boş düşüp düşmiyıceğine dair fetvala: verilmiştir! Kendisine böyle birşey sorulmuş olan hakikî bir din adamının yapacağı jey, âlenî bir fetva çıkarmak yerine, müracaatçiye samimî telkin ve ruh terbiyesi vermek olmalı değil miydi! Bu sahada acaba bugün nereler deyiz? Cenabı Hakkın mevcudiyetine inanan, onunla kendi vicdanı arasında hıristiyanlıkta olduğu gibi bir vasıta tammıyan ister kalabahk bir cemiyet içinde, isteı yalnızca dağ bafinda bulunsun, Allahın emirlerine aykırı hareket etmiyen hakikî müslümanhkla, herkesin cami söyle dursun evinin içinde ibadet edip etmediğini bile kontrola çalışan; Ramazanda oruca, sokakta kadmın etek ölçüsüne kanşan şeriatçiliği her müslüman Türk lâyıkile ayırd edebiliyor mu? Birincinin 'üzum ve favdasına mu C 1 HEM NALINA MIHINA Ah, bir mekteb gemisi! imanımızda bir hafta kaldıktan sonra ayrılan Fransız mekteb ve tatbikat gemi»i 8496 tonluk Jeanne d'Arc'ın komutanı deniz albayı Beaussant gazetecilerle görüşürken gemisinm Akdeniz Atlas Okyanusu Pasifik Okyanusu Hind Okyanusu Kızılenizde uzun bir seyahat yapttktan sonra, limaııımua geldiğini söylemişri. Fransız Deniz Harb Okulu Bresfte, bir hava meydanı yakmmdadır. Burada okuyan gencier yalnız deniz subayı degil. deniz hava, yahud hava deniz subayı da olarak yetişirler. Çünkü bütün Amerikan bahriye erkânının müttcfikan söyledikleri gibi .onların bu iözlerini defalarca yarmıştım denizlerde vazife alacak bavacıların, mutlaka deniıci tahsili, talim ve Urbiyeci jbrmesi lâzımdır. Fransız Deniz Harb Okulunu ikmal eden genc subaylar. Jeanne d'Arc He bir Utbikat »eferine çıkarlarBu sefer, dünya denizlerinde dokuz ay devam eder; genc subeylar, hem mesleklerine aid tatbikatla ameli bilgilerini arttırırlar, hem de bir çok memleketler ve mrlletlerle temas ederek aydınlamrlar. Yazan Ord. Prof. kabiL ikin?Uinin tchlike ve zararı idrak olunabiliyor mu?. Di| göriinüje bakıhrsa, evet! Fakat bir de, bu memlekett» adedleri sanıldığı kadar az olmıyan kaba sofularla konuşursanız durumun hiç de böyle olmadığını görürsünüz: Bazan muhatabımz çok geniş düşüncjli görünür. Teknik terakkilerden, keşiflerden, hattâ atomdan, bunların fajdah bir şekilde kullanılmasından bahseder; dünyanın döndüğüne, yıldızların hareketine inanır. Bu mevzularda bir seyler okumuştur. Allahın vahIfte bu vatanı asırlarca geri bıdaniyetinde Peygamberin resuilü rakmif olan şeriatçiltk, bu dü$ünğünde, dinimizin ulviyetinde tam? cede olan şüpheci dindarların es< men birleşirsiniz. Fakat «İbadetini ridir. neden ihmal ediyorEun?» gualini Mevzua devam edeceğiz. • Bugünkü hayat ve cemiyet fartları bunu fiilen yerine gftirmemg müsaid değildir. Ancak sabah, akşam kalben ibadet ediyorum» şeklinde cevablandırdığınız, yahud •Kadınlar çarşafı attı, hayâ elden gitti; bu memleket iflâh olmaz. Hükumet bu işlere bir nihayet vermeli, plâjlar) da kapatmah!» mülâhazasma >Ât ve hayâ çarşahn içinde bir madd» değil, ruhun içinde bir duygudur. Biz kadınlan çarsaflamağa, plâjlan kap^mağa değil, ruh ve vicdanı terbiye etmeğe bakalım» feklinde karjıhk verdiğiniz zaman onun bakışlarındaki Ş ü p h e , aranızda uçurumlar olduğunu gösterir. O dakikadan itibaren onun nazannda şüpheli bir dindar, hattâ bir dinsiz mevkiine düşersiniz. Teferruat üzerindeki bu fikir ayrılığını asla hoa görmez. Buna tahammül ""demez ve sizi affetmez. Zira onun fikir. dediği, sadece kendi fikridir: Fikir anlayifi müjamahaya, 'Ûhammüle değil, tek taraflılığa ve taassuba dayanır. Zsmanın değikmesile r.hkâmın da değişeceğinin bir müflümanhk kaidesi olduğunu. prensiplerde birleştikten sonra teferruatın ehemmiyeti olmadığmı ona izah edemezsiniz. Hattâ prensiplerde ayn fikir taşıyanları bile hoş görmenin, vicdan'aıa hükmedilemiyeceğinin jcne müslümanlık icabındp.n olduğunu anlatamaziinız. Fransız mekteb gemisi »on seferinde Atlas Okyanusunda Antilles adalarına, Meksika körfezinde NewOrlean* limanına, oradan da Panama kanalı yolu ile Fasifik Okyanusuna geçmiş, Şilîye ve Patagonya'ya kadar uzanmıstır. Buraria Macetlan hoğazını dolaşarak Arjantin harb liınanı Puerto Bclgrano'ya uğramış ve cenub Atlas Okyamısunu genişHgine katederek Ümidburnu civannda Captown limanında demirlemiş: oradan Hind Okyanusuna geçerek Madagaskar adasına gitmiş; Maurice adasını ziyaret etükten sonra Aden körtezinde Cibuti limanına uğrıyarak Kızıidenizi ve Süvevş kanalını geçerek Akdenize ve tstanbula gebnistir, HHit hiyerogtiflepi nihayet cöxüldü Meşhur Ingiliz geyyahı Burckhaıdt 1812 de Şimalî Suriyede Hama gehrinde ilk Hitit Hiyeroglif yazısını bulmuştu. Bu yazı 1822 de neşredildi, ondan az sonra da aynı resim yazı nevinden daha bir çok kitabeler bulundu. Öyle ki, 1874 te İngiliz «limletinden Wxight bu ki"fSbele'rifî'Hitit'yazısı olduğunu kat'î sekilde ileri sürdü. O tarihte kat'î bir delil olmadığı halde ileri sürülen bu idd.anın doğru olduğunu yazılar üzerinde senelerce süren tetkiklerden sonra isbat olundu. 1908 de Winckler'le Macridy Orta Anadoluda Boğazküy nıevkiinde Hitit devletinin arçivlerini bulup çivi biçimi (mıhî) yazılarla yazılmış binlerce tablet elde edince Hitit Hiyeroğriflerinin de artık okunabileceği ünndi uyandı. Fakat, bütün çahşmalara rağmen, bu ümid bo§a çıktı. Çivi biçimi Hitit yazılaıile hakkedilmiş tabletler aıas:nda Hiyeroglifle yazılı kitabelerın okunmasına yardım edecek hiç bir anahtar bulunamadı. Bu suretle. çivi biçimi Hitit yazısını okumak kabil olduğu halde Hiyeroglifle yazılmış Hitit kitabelerini çözmek kabil olamadı. O zaman, çivi biçimi yazile Hiyeroğlif yazısmın aynı devirde yanyana yaşayan iki ayrı lehçe olduklarına hüküm verildi. Nihayet 1929 47 seneleri zarfında Meriggi, Hrozny, Gelb, Forrer ve benim çalışmalanm neticesinde ve tatbik edilen yeni usuller sayesmde, en çok kullanılan Hiyeroglif işaretlerinin manasını tespit etmek mümkün oldu. Fakat böylece Hitit Hiyeroglifleri ancak kısmen çözülmüş oluyor, lâkin tamamile tercümelerine imkân bulunamıyordu. Bunun üzerine, Hiyeroglifi çözebilecek daha geniş ölçüde bir anahtarı: îki dille yazılmış bir vesikayı beklemekten başka yapılacak bir şey kalmıyordu. *** 1946 yazında, İstanbul Üniver^ sitesi eski eserler asistanı Dr. Halet Çambelle beraber o bölgede dolaşırken Kilikya ovagmı çeviren dağlarda tahkim edilmiş bir tepeye rastladık. Bu tepede m Berline gideoekti. Hitler asıl Stalin'le konuşmak istemiş ve bu arrusunu bildirmişti. Fakat Stalia. Hitlerle karşı karşıya gelmek istemiyordu. Bahane olarak, kendlsinin hiç bir resmî sıfatı olmadığmı, Dış İşleri Bakanı Molotov'un bu huı yerde tercih edilen radyolar: CRİSTAL GRANDİN ve O R A Fransız radyolan. Kur'anı Kerimin Tercüme ve Tefsiri Ömer Rıza Doğrul taraiından tercüme ve tefsir edilmiştir. İçerisinde Hafız Osman VBZIH tekmil (Kur'an) da vardır. Iki cild 17,5 liradır. Ahmet Halit Kitabevi. BUYRUGU 1 tstekJüe.'in bir dilekçe ve yüksek öğrenim diplomalarile memurlar kanununun 4 üncü maddesinin A, B, C, H ve Z ftkralarında yazılı şaruaıı haiz olduklarını bildirir vesikalan 11/7/949 pazartesi gürü a'^şannna kadar Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi D^icanlığ^na göiîderrr.eleri. 2 Yal ancı di1 imtibam tçin ingilizce, fransızca veya almanca dillerinden birisi seçüebilir. Dil imtihanı 12/7/949 salı günii saat 15 d? Fekül^d? yapılacağından Igililerin buna göre harcket etmeleri fîâiı olunuı (8570) Fakültemizde Denel Fizik asitanlığı açıktır. Ankara Üniversifesi Fen Fakiiltesi Dekanlığından: Süt alınacak Siimerbank Rakırköy Pamuklo Sanavii Mnessesesi Müdürlüğünden: 1 Müeesesemizin bir tenelik ihtiyacı bulunin söt 5/7/949 tarihine raüsadif Salı günü saat 14 te açık eksiltmeye konulmu?tur. 2 Şartname, Müe&tesemiz Ticaret Serviıinder) bedelsiz eUrak alınabilir. 3 Mü«s*es«mU, ihaleyi yapıp vapmamaktn terbetttir. (9073) Önce dindarlığı ele alahm: Gelmiş geçmis bütün dinlerden üstün olan islâm dininin bir vakitler geniş dünya ülkelerine ne kadar çabuk yayıldığının hakikî sebeblerini acaba liyıkile araştıran ve sonra müslüman milletlerin gittikee gerileyerek bugünkü hsle gelmelerinin manevî amillerini tahlil eden oldu mu? Ben henüz böyle biı esere raslamadım. 3u sahada gerek lisan, gerek ilim ve fikir bakırrundan salâhiyetli olan bir âlim, ömrünün uzun yıllarını tabsis ederek tarihî ve içtimaî araştırmalar yapar ve bir eser verirse, bize öyle geliyor ki, neticede şu hükme varacaktır: «İslâm âleminde ilim ve fikir beraber yürüdüğü, başka fikiı «Bursa» gemisi ve mezhebde olanlara karşı müsaDenizyollarının «Buısa» gemisi. esaslı maha hâkim olduğu, yani hakikî surette tamir edilmiştir. Gerai. 1 Temmuz Denizcilik Bayramında hlzmete gi müsliimanlık cari olduğu devirîerde cemiyet en yüksek medeniyet sevirecektir. yesine yükselmif, dinin ferdî ihtiMillet Partuinin Beyoğlu tas ve menfaatlere alet edildiği, bu İlçe Merkezi açüdı maksadla taassuoun körüklendiği Millet Paru»l Beyoğlu İlçe Merkezi devirîerde ise nedeniyet yok olr.m açılif torenl dün Kuloğlu sokağındaki binasında yapılmıştır. Açılış tö muş, çünkli ilim, fikir, herşey, herreninde Parti meıuublarüe Paruli mil şey taassuba kurban edilmiştir. Bu letveldUerl hazır bulunmuılardır. Ya durumdan yalnız muayyen ve çok pılan törende Suphi Batur, Sadık Aldo mahdud şahıs ve zümreler faydağan, Enver Kök, Fuad Arna. Cnnan lanmış, millet ?se şeriat afyonile Nuri KSnl ve Enis Akaygen birer ko uyutularak 4tıl, mütevekkil, mismıırna yaparak, iktidara ve matbuata kin bir hayat y ığır hücumlarda buUııiTnuşlardır. Yunan ilmini ijleyen, bunu Bir hususî otomobil, 12 yaşında garba nakleden Endülüs medenibir kızı öldürdü yeti müslümandı. Fatihte oturan Bekir Şeref Tuğun Sanat, ilim ve tekniğin en yüknanevî evlâdı 12 yaşındaki Fatma, dün sek raertebelerine erişen Abbasî ve sabah sımıd alnutk için aokağa çıkmif. 'akat iüratle gelen 774 numaralı bu bir kısım Hind medeniyeti müslü•usl otomobil çocuğa çarparak, birkaç mandı. rr*tre ileriye atmıstır. Çocuk derhal Uluğ beyleri yetiştiren Türk meılmüş. aoför kaçmiftır. deniyeti müslümandı. Sanat ve fikir eserleri hâlâ canlı Zincirlikuyuda dün iki olarak yaşıyan Türk Selçuk meotomobil kazası oldu • deniyeti ve nihayet üç kıtaya ilim Zincirlıkuyu mıntakasında dün iki ve teknik dagıtan, vicdan hüniyeti tomobil kazaaı olmuştur. Birinci kaza; 5141 «yılı takıi ile götüren Türk Osmanlı medeniyeti 131 sayıh taJcıi ara»ında olmu^tur. Car müslümandı. ıııma neticMind* iki kifi agır yaralaİşaret ettiğim müslüman medeniurak haıtaneye kaldırılmıjtır. yetlerinin parlak devirlerinde Garb tkinci kaza; gene aynı yerde faat 17 luUrında olmuf, S369 numaralı takıi. Şlemi en koyu taassub bataklığı, >umaruı tesbit edilemlyen bir dolmusun İnQuisition faciaları ve kanlı meziddetli Mdmetine maruz kalarak, de heb kavgaları içinde yüzüyordu. eye yuvarlamnııtır. Kaza neticesindc Müslüman Endülüs Arabları yair kigl hafıf turette yaralanmıttır. hudi ve hıristiyan dinine müsamaha Ikl kaza hakkında d* tahklkttı girigösterdi; vicdan hürriyetini boğllmljtlr. madı. Hattâ bir çok hıristiyanlara kendi üniversitelerinde ilmin feyŞABAN 30 PAZABTESİ ııni dağıttı. Katolik İspanyollar ise onlara. vicdan hürriyeti soyle dursun, fiilen yaşama hakkıru bile tanımadı. Kaçamıyan müslüman ve yahudileri hıristiyaallk namına ölJ 5.30,13.17 17 İS 20 4.1 22.48 v. dürdü. 4.32 8.33 12"ÖÖ TÖİ 6.25 O dc.irden bir müddet sonra Ostmanlı m,edeujyeUniu Okyanıularda on binlerce rail •üren, bu dokuz aylık dünya seyahatinin hikâytüini dinlerken gayriihtiyari bizim Deniz Harb okulumuzu bitiıen genc subayların mekteb gcnıLsiııde geçiıdikleri deniz ve tatbikat hayatı akhma gcldi. Türk deniz »ubayları için evvelâ, 3850 tonluk Hamidiye. sonra da kısa bir müddet 3350 tonluk Mecidiye kruvazörü mekteb gemisi hizmetini gördü. Şimdi de 1250 tonluk Kocatepe muhribi mekteb gemimizdir. Mekteb gemilerimizin dolaştıkları denizler malumdur: Maımara ve ^r ? lunduğunu gösterdi. Bu suretle. Adalar denizi. Bilmem şimdi Karauzun zamandanberi arann.ir. T 3.Z3.I1 l ^\ aranuir $eşe denize de çıkıyorlar mı? IsUnbul Üniversiteii Yakın Doğu yi bulmuş oluyorduk: Bir duBu kürük murıriblcıle mahdud Tetkıkleri Şabeei Ba;kanı vardaki Hitit Hiyeroglifinin kar bir dcnizde, mahdud bir zajısında eski Fınike yazısını oku ı man onu da bilmiyorum dolaşan raak ve tercüme etmek kabil ol geııclcrin, tam ve mükemmel birer duğun,a göre, ilk dera Hitit Hi denizci olarak yctiştiklerini kolay yeroglifini çözmek mümkün kolay kabul etmek mümkün mii? oluyordu. Bundan başka, kitaBize de bir mekteb ve tatbikat bir Kral heykeli bulduk ki üze belerin pek uzun oluşu da Higemisi ve bu gemi ile genc deniz ri baştan başa eski Finike yazı tit dilinih grameri ve kelime subaylarımıza uzun seferler yaplarile kaplıydı ve etrafta da bi bünyeler: üzerinde derin tetkıktırmamız lâzım. Onua için ab bbr takım heykel parçaları, üzer lere girigmeye de imkân veremekteb gemisi diye hasret çekiyohem eski Finike yazısı, hem de bilecek mahiyetteydi. rum. Hitit Hiyeroglifile hakkedilmiş Karatepe ve Domuztepedeki tabletler doluydu. bu iki kalede bulunan kitabeler Rahmetli Ahmed Kara Bu iki ayrı yazı jeklini ilk sayesinde diğer Hitit Hiyeroglif/""alatasarayrîa. cmcıliğinden do» defa olarak aynı yerde bulma lerini de artık okumak mümkün ^ ^ layı Kara Ahmed dediğimiz amız bize cesaret verdi ve Ka olacaktır. Bu suretie şimdij'e ziz arkadaşım ve dostum Ahmed ratepede kazı yapmayı kararlaş' kadar hiç bir yerde elde edilKaramustaiaoğlunun kara haberini tırdık. memiş derecede zengin bir maiBir sene sonra tasavvurumu: zemen;n tetkiki Anadolu ve Su gazetclerde okııduğuın zaman bütahakkuk etmişti. Türk Tarih riyenin bugün ancak pek mt.lı yük bir (eeshür duydum. Bu teesKurumunun, İstanbul Üniversi dud bir çerçeve içinde malum süıüın. onun mekteb arkadaşım oltesi Edebiyat Fakültesinin ve olan tarihıni aydmlatmaya ya masından doğduğu kadar çok 4ürüst. hayırsever ve münevver bir Müzeler Umum Müdürlüğünün rayacaktır. Türk iş adamı ve tadri olnıasından malî yardımları sayesinde, 194 Karatepede bulunan ve tercüsonbaharında kazılara başlandı mesi kabil olan kitabede hulâsa da ileri geliyor. 15 yıl kadar önce kurduğu Şark üeri Türk Anonim Başkanlığım altında Dr. Baha ten şunlar anlatılmaktadır: firketi. Karaapac civarında onun Alkım, Dr. Halet Çambel, Dr Bu kaleyi Danuna Kralı Ası himmetüe modern ve mükemmel Nihal Ongunsu, Dr. Franz Ste tavandas yaptırmıg ve kendi ıs bir deri fabrikası vücude getirinherr, Dr. Muhibbe Darga Anstak ve mimar İbrahim Süzenden mine izafetle Asitavanda adını mişti. mürekkeb bir heyet 1948 baha vermijtir.. Kral kendisinin MopAhmed Kara, randaıı bir Galatarında ve sonbaharında çalışma sos sülâlesinden olduğunu söyle saıaylı idi. Galftasaravlı geııclîrHen mektedir ki bu "suretle ortaya larına devam etti ve bu sene yeni bir hakikat daha çıkmakta maddi ve manevi yardımtm esirgesonbaharında da edecek. dır: Mopsos hanedanının ismine mezdi. Bir çok gencleri tah'il etŞimdiye kadar elde edilen ne Yunan menkıbelerinde rastladı tirmiş ve onların iş âleminde hayallannı kazanmalarını ve muticeler su.gekilde hulâsa edileğımız için bir eski Yunan hüvaffak olmalarını sağlamıştır. bilir: kümdar ailesi sanırdık. Halbuki Karatepe ile Domuztepede HıKara Ahmed, daha Gelatasarayda şimdi bunun Yunanlılarla alâtitlerin son devirlerine aid birer okuiiicn mütev.i/.ı, haiuk ve '.emiz kası olmadığını öğrenıyoruz. kale karşı karsıya durmakta ve islisnasız, her•» ' I bir arkadaş arhadaş olarak islisnası aralarından Ceyhan nehri ak Yunan menkıbelerine göre Mop > . s c v d i l . n i M i . Mcktebk e s e kenf,ini 3 ysda bir maktadır. Bunlardan Karatepe sos, Kihkyada ve Pamfilysda bir I « .... ' den çıktıktan sonra, kendisini çeçok şehirler kurmuştur. 1 deki daha büyüktür ve ötekine viren sevgi ve hüımet halesi memAsitavandas'ın verdiği malunisbetle daha îyi muhafaza edilleket olıü^ünde genUlediği gibi miştir. Domuztepedeki kale ise mata göre devrinde daha ziyade temas ettiği ccnebileri de içine alsonradan Romalılar tarafından sulh günleri yaşanmış, Danuna dı. Onun beklenilmi.ven olunıü ile milleti mesud bir çağ geçirmiş Galstasara> lı'ık riimİKsı. mrrüs retahribata uğramıştır. Bu iki kalenin mimarî tarzı tir. Asurî kitabelerinde Uriki isi bulunduğu İstanbul Ticaret ve esas itibarile aynıdır. İkisinin de diyeadı geçen Avarikus'un A Sanayi Odası, Türk tiraıct âieıııi. giriş yerlerinde sol taraftaki du sitavanda'ın babası olduğu tah pek kı\Tnctli ve hayırkâr bir uzvarda eski Finike dilile, sağ ta min ediliyor. Eğer bu tahmin vunu kayhftmiftir. Onların nıpteraftaki duvarda ise Hitit Hiye doğru ise bugün kitabelerini bul mine iştirak eder. ailesi efrarfıtia ( roglifile yazılmı§ kitabeler var duğumuz Kral, Milâddan once olduğu kadar. men'ub bulun 'veu 730 senelerinde dır. bu camialara da ta'iyptlerimid suyaşamıştır. O Yaptığımız tetkikler bunların halde, memleketi Milâddan ön narız. Sevgili arkadaşım ruhun şad ayrı ayrı birer kitabe olmadığı ce 715 725 senelerinde bir A olsun. nı, aynı kitabenin ik; dille ya surî eyaleti haline gelmeden evzılmış şekillerinden ibsret bu vel hüküm sürmüş son Kral olduğunu kabul etmek lâzımdır. L A R Prof. H. Th. BOSSERT Ana dilinizi işitmekle öğrendiniz., • Ana kucağında ilk dil bilginizi kulaktan aldınız.. tşte gramofon plâklı LİNGUAFON yabancı dil metodunda da aynı tabiat kanunundan ustalıkla istifade edilmiş, yabancı kelime ve cümleleri otomatik olarak «ize mal etmenin kolayı bulunmuştur. Her takımın 16 plâkla 3000 kelime toplayan 32 derai vardır. İngilizce, Fransızca v.s... ders takı mları kitablar, Türkçeleri, vazifeleri ve bütün malzemesile hususî çantalı ambalajı » <* içinde taksitli olarak Türk iyenin * V1*" ' her tarafına emniyetle sevke**i^/,i •» dilmektedir. Kuponu hemen doldurup gönderin. • V/ m Hulâsa, Karatepede bulduklarımızm gerek dil, gerek tarih bakımından büyük bir ehemmiyeti vardır ve bu keşif çok mühim ilmî bir hâdise olarak kay j dedilmeye lâyıktır. (The tlluitratei London Neıos'den) Talebe Federasyonu Başkanmın Radyodaki konuşması Türklye Milli %aleb« Federatyonunun Ankarida bulunan Ba|kanı Talha Ermif, Radyoda bir konu^ma yaparak, Türklya talebe teıeklcüllerinhı gaye. mahiyet v» faaliyetleril« Federasyonun on aylardaki çaliftnalarını anlatmıı:tr. MAHASTIPI Büyük Fransız romancısı STENDHAL:in XVI. yüz yu İtalyan hayatmın karanlık taraflarını canlandıran, ask, ihtiraj ve ölüm sahnelerile dolu, okuyucuyu heyecandan heyecana sürükliyen şaheseri. Çeviren: Hamdi Varoğlu Yeni ve tam tercümeai Fiatı 400 Kurus. .4 • EKREM YEĞEN ı Yemek tevzii müessesesine abons olursanız. sayfiyenizde yalnız rahat etmis olmakla kalmaz. aynı zamanda arzu ettiğiniz yemekleri «eçmek suretile Uterilize ve ırühürlü sefertaslar içinde en nefu yemekleri yemis olursuıyız. Tel: 84474. V eüafh izabat yereljm. REMZİ KİTABEVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle