21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İS Nisan 1949 CUMHURİYET BİR DAKİKA NewYork 14 (R. A.P.) A merikanın kuzey batı Pasifik sahillerinde şiddetli bir zelzele olmuş, bir çok şehirlerde binalar eatlamı ve topraklar yarılmıştır. Ölü vı yaralı miktarı taın olarak tesbi edilememiştir. Zelzelenin 10 milyon dolar hasara sebeb olduğu bildiri mektedir. Deprem yüzünden bazı garib hâ diseler de cereyan etmiştir. Portland'da bir otelden çıkmaya hazır' lanan bir kadın, deprem başlaymca tekrar otelin holüne koşmuş vı orada, bir ay erken olmak üzerı çocuğunu doğurmu.jtur. Kadın «Kaliforniyada sık sık zelzele oluyor diye buraya gelip yerleşmiştim> demiştir. Origon eyaletinde de, bir kolej profesörü. tam o sırada öğrencilerine Kaüforniya zelzelelerinden bahsedip: «Origonda böyle zelzeleler asla vuka gelmemiştir» derken, bina sallanmaya ve srralar sağa sola kaymaya başlamıştır. Tacomada, bir sinemada, «Pompeinin son günleri» filmini seyreden halk, sinema müdiriyetinin ken dilerine bir sürpriz yaptığını ve salo nu sallıyacak tertibat'koydurduğunu zannetmişlerdir. İşin hakikatini an İamakta gecikmiyen halk, bir üd saniye sonra büyük bir telâşla sinemadan fırlamıştır, Âmerikada şiddetlf bir zelzele Amerikan ve Sovyet radvolarınm döellosu Amerikan Radyosu, Moskovaya cevab veriyor ve «Nuh peygamber sağ olaydı Türkiyeye indiği için Allaha şük rederdi» diyor NewYork 14 (R.) Türkiyeye giderek Ağn dağında «Nuhun gemisini» arayacak olan İngiliz ve Amerikan ilim heyetlerine «emperyalist casuslar» diye hitab eden Moskova radyosu ıle Pravda gazetesine cevab veren «Amerikanın Sesi. radyosunun tefsircisi şöyle demiştir: «İlim adamİErınm Ağrı dağına çıkacaklarını ve orada Nuh Peygamberin gemisini arayacaklann» işiten Moskova radyosu ile Pravda gazetesi bundan siyasî bir hâdise çıkardılar ve arkeologlaruı Sovyet topraklarında İngiltere ile Amerika hesabına casusluk yapacaklannı iddia ettiler. Evvelâ şunu kaydedelim: Ağrı dağı Rus topraklarında değil, Türk topraklanndadır. Ruslara :öre «Wall Street» in adamlan beş bin küsur metre irtifaındaki dağa brmanacaklar ve kuvvetli dürbünlerle Sovyet Ermenistanını seyredeceklermiş. Buna ne hacet! Rus topraklan üzerinde uçakla dolaşıp aynı işi görmek dururken neden tehlikeli işlere burnumuzu sokahm? Sonra dürbünle seyredilecek o Kadar güzel şeyler varken neden paramızı ve vaktimizi Sovyet Ermenistanını seyretmekle boşuna harcıyalım? Moskova radyosu ile Pravda gazetesine göre Ağrı dağına yapılacak «arkeoîojik sefer» Atlantik paktına dahil bir hareketmiş .Hedefi doğnıdan doğruya Rusya imiş. Ağn dağının karlı yamaçlarmdan Rusyaya doğru «kapitalistler» akın edecekmiş. Bu da «emperyalistlerin karanlık istilâ plânlanndan» biri imiş. Ekimizin demeci Bastarafı 1 inci sahijede cud değildir. Maden direkleri, eskiden yapılrruş olan kleruıg anlaşması gereğince satın alınnuştır. Halen Rumanyadan 120 milyon liralık alacağıımz vardır. Bunların tasfiyesile uğrasii'oruz. Türk tebaasının durumu Türk tebaasının durumuna gelince; şimdiki idare, halka karşı muamelesinde bir fark gözetmiyor. Türk tebaasından memlekete gelmek istiyenlere vize veriyorlar. Fakat bu işler biraz geç yapılmaktadır. Meselâ Türkiyeye gelmek üzere müracaat eden 12 kişi aylardanberi çıkış vizelerini beklemektedirler.> ' İç durum Büyük elçi, Rumanyanın iç durumu hakkında da şöyle demiştir: « Bugün Rumanyada 50 beygiç kuvvetinden fazla kuvvetle çalışan tesisler hükumet tarafmdan zaptedilmiştir. Rumanyada hayat şartları oldukça ağırdır. Hükumet yeni bir barem yaptı. Buna göre şahısların kazanc hadleri 3500 ile 42,000 ley arasmda değişmektedir. Yani azami kazanc 42 bin kydir. Buna mukabil, bir kilo ekmek serbest piyasada 100 leydir. Rasyon kartlarile alınan mallar nisbeten ucuzcadır.> Büyük elçi, Rumanyadaki Yahudilerin Filistine muhaceretleri hakkında şu izahaü vermiştir: « Şimdiye kadar 4 bin Yahudi hicret etti. Fakat artık vize vermiyoriar. Rumanyada halen 400 bin Yahudi mevcuddur. İsrail devleti de bunlarrn hicret imkânlannı araşürmaktadır. Siyasî münasebetlerimLz Rumanya ile siyasî münasebatımız normaldir. Ankaraya yarın (bu) akşam gideceğim ve orada Dış îşleri Bakanrmız Necmeddm Sadağın dönüşünü bekliyeceğim.» Uğraş bir türlü, uğraşma bir türln Verem hastanelerî açtlacakmts, dispanserler tesis edilecekmiş, ilâclar dağıtilacakmtş, filân, jalan.... peki bütün bunlar, (jarzı muhal) yapılır da, verem (yitte jarzı muhal) ortadan kalkarsa, Hükumetimiz, yine mücadele masraflarından kurtulamıyacak gibime geliyor. Çünkü o zaman da işsiz kalan doktorlarla, boş kalcm hastanelerle, ziyaretçisi bulunmıyan dispanserlerle uğraşacak olan yine bizler \ değil 'miyiz? D. N. Sadakın Vasingtonda yaptığı basm konferansı gidecek, 26 veya 27 nisan günü Türkiyeye dönmek üzere buradan hareket edecektiı. Mülâkat esnasında Türkiye Dış İşleri Bakanı cevablarını türkçe ve fransızca olarak veriyor, sözleri, sefaretin basm ataşesi Nüzhet Baba tarafmdan ingilizceye çevriliyordu. Sadak çarşamba günü Truman'ia yaptığı konuşmanın üzerinde çok derin bir intıba bıraktığını söylemiş, «onun çok büyük bir devlet adamı olduğuna inanıyorum. Türk milleti ve hükumeti, aynı hürriyet idealine merbut olmak dolayısile Amerikaya karşı derin bir bağlılık hissetmektedirler.> demiştir. Sadak, Mr. Acheson'la ve muavini Mr. William Thorpe ile iktisadî meseleler etrafında konuştuğunu anlatmış ise de bu meselelerin ne olduğunu tasrih etmemiştir. Bir Akdeniz ittifakının ne zaman yapılabileceği sualine karşı Sadak şu cevabı vermiştir: «Gelişmeleri ve şartlan beklemek akıllıca bir harekettir.» Sadak söz arasında bu ziyareti sırasında, Amerikarun Şimal Atlantik paktı işile son derece meşgul olduğunu gözönünde tutarak yeni bir andlaşma yapmak üzere Amerikan muzaheretini istemediğini söylemiş ve yakında V7ashingtona dönmesinin muhtemel olduğuna işaret etmiştir. Gazeteciler yakında kelimesinin ne kadar bir zaman parçası ifade ettiğini anlamak istiyerek: « Yani bir iki yıl zarfında nu?» sualini sonnuşlar, Necmeddin Sadak kolîannı açarak «Hayır, hayır» demiştir. Türkiye Dış İşleri Bakanı Türk ordusunun Amerikan yardımı sayesinde, son derece itimad hissettiğini ve onun Türk topraklarına karşı vukubulacak her tecavüzü karşüayacağını söyledikten sonra şöyle devam etmiştir: « Amerikan yardımının devam etmesi, şüphe yok ki Türk ordusunun mukavemetini arthracaktır.» Horozdan kaşma! skiden. örtünmeye çok merakh ve namusu peçeden ibaret sanan ka„ .horozdan kaçar» diye ad dınlara takaılardı. Vasıflandırıştaki bu mu balâğa, hareketin samüniyetınde tereddüd edildiğini anlatırdı. Son günlerde «Akşam» ın «Dıkkatler» sütununda çıkan bir yazısmda (VâNu) dostumu böyle «horozdan kaçar» gibi gördiim. Mesele şu: Yüksek tahsü gencliği yer yeı münazaralar tertib ediyor Bunlar genclerin umumî yerlerde konuşma antrenmanıdır. Güzel şey. (VâNu; da bunu beğeniyor. «Lâkin, diyor, faydab mevzular münakaşa edilmeli ki müsbet netice hasü olsun. Meselâ başka men\g leketlerde. tatbik edilip de bizde henüz el sürülmiyen nice ileri me\ zular vardır. Onlardan bir numaransı mı alınsın, iki mımaralısı mı alınsın? Münevver gencliğe yakışan bu cins münakaşalardır. Yoksa bunca ıslahat ve inküâblarla milletimizin 'erişebildiği mazhariyetleri halk nazannda şüpheye düşürecek mevzulann münakaşasın3 da olsa olsa zarar vardır. Kadınlar doktor olmalı mı, olmamalı mı? En son münakaşa mevzuu da bu! Mustafa Kemal devrile zihinleri yuğurulmuş bizlere, kadınlann her türlü serefli mesleklerde çahşması derece bedihi geliyor ki bu gibi münazaralar bizi hayrete düşiirüyor. Guya cinsanlar hırsızhk etmeli mi, etmemeli mi?» mevzulan münakaşa ediliyormuş hJssdni veriyor. Üstelik de «kadınlar doktor olmamalı> t e â kazanınca irticia meyyal kimselerin zihni büsbütün karşıyor.» İşte son derece demokrat ve hüjrriyetsever arkadaşımızın acayü) fikri budur. Yani genclerin «ka» dınlar doktor olsun mu, olmasın mı?» mevzuunu münakaşa etmelerini «insanlar hırsızlık etsin m i etmesin mi?» kadar aykın ve intalâba zıd sayryor ve buna hayret ediyor. . Ben de (VâNu) nun bu fikrin» hayret etmekten ve bu sanrlan jazmaktan kendimi alamadım. kadınlar harîgi işleri yapar, hangilerini yapamaz mevzuunun inküâbla olan münasebetL kadın budu tabirinin setri a\Tete oalâkası kadardır. Bütün dünyada kadınlann ve erkeklerinyaptıklan ve yapamadıklan işler vardır. Doktorluk da bunlardan mıdır? Orasım münakaşa mevzuu etmiyorum. Esasen dünya dillerinde ve bizim anlayabildiğimiz fransızcada buna dair muhtelif eserler vardır. Yani bu bir içtimai ve iktisadî, hattâ biraz da fiziyolocyai mevzudur ki; Türk inkılâbı ile bir münasebeti yoktur. Bundan e\rvel tstanbul Üniversitesi dalıa ileri giderek galiba «kadınlar umumî hayatta çahşmalı mı, çahşmamalı mı?» şeklinde bir mevzuu münakaşa etmiştL Ben de orada jüri azası idim. Eğer jüride kan koca iki eş bulunmasaydı çahşmamalı tarafı kazanacakrı. (VâNu) ya göre irticaî bir haeket mi yaptık acaba? Yani şurayı açıkça konuşsak iyi olacak! Türkiyede inkılâb, bir takım mev zulan münakaşa sahasından çıkarmaya ve ona bir nevi «kutsiyet» ver meye alet mi olacak? Öyle ise $q yeni kelimelere ne diye dil uzah* yoruz? Onlar da bal gibi inkılâbID eserleridir ve adına da «Dil inkılâbı» denir. Şurasını (VâNu) benden daha iyi bilir ki «inkılâb» demek tekâmul kanunlannın icab ettirdiği mühleti beklemeksizin bir takım yenilikleri ve ileri fikirleri tahakkuk sahasına koymaktır. İnkılâblaı adı üstünde daima çabuk olur ve aldığı kararlar bir takım anî zaruretlerin tesiri altında alınır. Bizim inkılâbda da bir takım kararlar alınmıştır. Şimdi onlan rötuş ediyoruz. Mekteblerdeki din dersleri bunlardan biridir. Yarın ecdadımızın türbeleıi ziyarete açılınca gene böyle bir rötuş yapümış olacaktıp. Yani bu misallerle şunu anlatmak isterim ki inkılâblar kusursuz değildir. Bilâkis onlann doğuşlarınds!d istimal ve icablar, sonradan bn takım rötuşlara ihtiyac gösterir. Bu, her inküâbda böyie olmuştur. Bunlan yazmakla kadınlann dok torluğuna muarrz olduğumu anlatistemiyorum. Bilâkis ben kagirecekleri meslekler arasmda bir şefkat işi olan doktorluğu başta göriirüm. Lâkin kadınlann bir takım işlere girmelerinde de mahzurlar mütalea etmekteyim. İsterse bunu (VâNu) ile münakaşaya hazınm. Ama genclerin <kadmlar doktor ohnalı mı, obnamah mı?» mevzuunu, hattâ ^ çahşroah mı. çalışmamab; mı?» konusunu bir münazara me\"zuu yapmalannda asla inkılâba aykın bir hareket görmem. Bilâkis bunu înkılâbın bize sağladığnu sandığımız hürriyeti kelâmm icablan sayanm. B^ FELF.K Bastarafı 1 inci sahifede Nuh Peygamber simdi sağ olaydi Allaha çükreder ve Rus topraklarına inmeyip Türk topraklarına indiği için durmadan dua ederdi. Düşünün bir kere: Nuh Peygamber NKV tarafmdan esir kamplarına gönderilmiş, üç oğlu ile kanlan «Konsonol» genclik kamplarına sürülmüş; tufandan kurtulan seçme hayvanlar da Kolhoz'larda toplanmış... Bundan sonra da Nuh Peygamberin neden Rus topraklarına inmeyip Türkiyeye inmeyi tercih ettiğini anlaym.» ••"•«»ımııtııııııııııııııifliııııııuiBinmııııııııııııımıiTinmmı.uımı Soğuk harbin uzamasi fıangi tarafın lehinedir? Başmakalcden devam Yunanisfan ve İranda durum kötüleşiyor nistlerine yardım ettikleri de bildirilmektedir. Mbskovanın Yuna n istandaki iç savaşa gösterdiği yakın ilgi de Rus radyolarının bugünden itibaren Makedonya lisanı ile yapmağa başladıklan yayınlarla bir kere daha açığa vurulmuştur. Kremlin'in Makedonya devletinin biran evvel kurulmasına ve böylelikle hem Yunanistana ve hem de Yugoslavyaya darbe indirilmesine karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu vaziyeti gözönünde bulunduran İngiltere hükumetinin, Yunanistandaki komünist isyanının bir an evvel bastırılmasım ve vukua gelmesi ihtimal dahilinde bulunan vahim hâdiselerin önlenmesini temin maksadile Bir'.eşik Amerikadan Yunanistana yapmakta olduğu askerî yardımı arttırmasmı taleb ettiği ve Amerikan Dış İşleri Bakanlığınm bu talebi incelemekte olduğu bildirilmektedir. Tahrandaki Rus Elçisi geri çağınldı Londra 14 (BB.C.) Bu gece Tahrandan gelen haberlere göre Sovyet Rusya Irandaki elçi^iai geri çağirmıştır. Tahrandaki Sovyet elçisinin, Rus temsilcisinin istişarelerde bulunmak üzere Moskovaya gideceği bildirilmiştir. Ügili çevreler. Rusyanın İrana karşı tatbik etmekte olduğu soğuk harbe yeniden hız vereceği kana3tini izhar etmişlerdir. Son zamanlarda İran Rus hududunda müteaddid hâdiseler çıkmış ve Rus askerleri İran topraklanna girmişlerdı. Tahran hükumetinin bu husustaki protesto notalarını Moskova cevabsız bırakmıştır. Bazı haberlere göre İran hududünu geçen Rus uçaklarının bu tecavüz hareketleri de devam etmektedir Amiral Seftle'in demeci Baştaraft 1 inci sahifede merikaya dönsccktir. Amiral, kendisile görüşen gazetecilere, Türk subaylarından sitayişle bahsetmiş ve memleketimize yapılan askerî yardımlar hakkında geniş izahat vermiştir, Amiral, Türk donanmasının kuvvetlenmekte olduğunu, modern cihazlarla takviye edildiğini, açılan kurslarda pek çok Türk subayı ve eratmm yetistirildiğmi anlatmıştır. Amiral, sözleri arasında çunları söylemiştir: « Genelkurmayla Yardım Heyeti arasında iki senedenberi devam etmekte olan çalısmaların neUcesi olarak, birçok isler başardık ve bu tnüddet zarfındaki çalışmalar sırasmda ümid ettiğimiz terakkiyi ;ördük. Bunun neticesinde Türk donanmasmın, bütün teşkilâtile 'vetli bir donanma olduğu kanaatine vardık. Bu yüzden mernnunıık duymafctayız. Türk deniz kuvetlerinin, Ueride kendisine verilecek bir vazifeyi, iktidarı dahilinde başarabileceğine de imammız vardır., Bir köy öğretmeni üç kişiyi öldürdü Baştarajı 1 inci sahifede kayınpederinin evin» gitaıiş ve orada münafcaşaya başlamıştır. Karısı ve kayınvalidesinden red cevabı alınca fena halde asabileşnuş, tabancasını çekerek, karısı Zeyneble kaympederini ve kayınvalidesini öldürmüştür. Eve kosan köylülere, «Gelmeyin, sizi de yakarım» diyerek, merdivenden aşağı indiği sırada tabancası patlarruş ve kendisi de kalbinden ağrr surette yaralanmıştır. Derhal Manisa Memleket hastanesine kaldffilan. öğretmen, ifade veremiyecek durumdadır. Tahkikata Savcı Kadri Eyüboğlu elkoymuştur. Cireayetin bir kıskandık yüzünden içlenildiği anlaşılmaktadır. Bastarafı 1 inci sahijede Dimürof hasfa Bastarafı 1 inci sahifede Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesile Bulgar Bakanlar Kurulunun bugün müstereken neşrettikleri bir tebüğde, bir müddettenberi hasta bulunan Bulgar Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Başbakan Georgi Dimitrofa, Partice ve Bakanlar Kurulu kararile tedavisirun devanu müddetince izin verüdiği bildirilmektedir. Georgi Dimitrof, halen Sovyet Rusyada tedavi altında bulunmaktadır. Kendisine, Başbakan Yarduncısı ve Dış İşleri Bakanı Vasil Kolarof vekâlet edecektir. Tebliğde Bulgar diktatörünün Rusj'arun neresinde tedavi gördüğü ve hastahğı hakkında fazla malumat verilmemiştir. Ancak hususî surette öğrendiğime göre, Georgi Dimitrofun vücudünde müzmin ekzamaya benzer yaralar belirmiştir. Bu yüzden kendisi, birkaç aydanberi de\rlet ve parti işlerile meşgul olamamaktadır. Müdavi dokt»rlar, kendisine sıkı bir içki perhizi tavsiye etmişlerdir. Georgi Dimitrofun içkiye çok fazla düşkün olduğu da anlatılmaktadır. Bulgaristaııda 6 Türk hakkında verilen idam k a r a n Edirne 14 (Telefonla) Casusluk suçile itham edilen altı Türk hakkında Bulgar mahkemesinin verdiği karar, Temyiz mahkemesince de tesdik edilmişii. Bugün öğrendiğime göre, idam karan, Cumhur Başkanlığı makamına gönderilmiştir. Hükmün infaz edilip edilmiyeceği, bu tasdikten sonra anlaşılacaktır. Nihad ÖZKER Bir köylü de, kardeşinin kansını ve çocuklannı yaraladı, evini gazle yakü Adana 14 (Telefonla) Tarsusun Kayadibi köyünde tüyler ürpertici blr hâdise olmuştur. Kanlı hâdise şudur: Bu köyden Veysel, bir müddet önoe kardeşi Halilin kızı Fatmayı oğlu Musaya almak kasdile dağa kaçntmış, fakat Halilin şikâyeti üzerine fao, babasma iade edilmiştir. Bu yüzden iki kardeş aüe arasmda bir gerginük hâsıl olmuştur. Veysel, dün HaJilin evine giderek, tabanca ile rastgele ateş etmeğe başlamısbr. Kurşunladan biri Remzinin annesine, üçü de Remziye Uabet etmiştir. Fatmayı ve yengesi Şaziyeyi de yaralamıştır. Bu suretle 4 kişi yaralanmıştır. Veysel bu sefer Halili aramağa baslamış. bulamaymca tekrar geri dönmüş ve Halilin evine şaz dökerek, bmayı tutuşturmuştur. Yangını söndürmek üzere imdada gelen köylüleri de tabanca ile tehdid eden Veysel. kardeşi Halilin karakola gittiğini duyunca, aıkasından koşmuş ve tabanca ile karakolun etrafında dolaşmağa baslaouştır. Bu sırada yakalanmıştır. Yaralüar tedavi altına alınmışlardır. Çoban YURDCU Antakya Teknik Ziraat Okulunda müessif bir hâdise Adana 14 (Telefonla) Antakyanın Beylikçayır Teknik Ziraat Okulunda idare ile talebeler arasında müessif bir hâdise olmuş, neticede talebelerden bir kısmı, okulu terketmişlerdir. Hâdise şudur: Talebeler, Müdür muavini Ham dinin kendilerine fena muamele yaptığını ve bu arada öğretmen Zekinin de ıFransız piçleri» dediğini iddia ederek okuldan ayrılmiflardır. Durumdan haberdar olan Hatay Valisi derhal tahkiYeni Suriye kabinesini j kat yaptırmıştır. İfadeleri alınan talebeler, umumiyetle MüHalk Partisi lideri kuracak dür muavininden şikâyetçi olŞam 14 (AF.) Bugün Aibay makla beraber, bir kısmı öğretZaiın, yeni bir kabine kurrnak öde men Zekinin kendilerine «Fran> dediğini duymadıkvini Halk Partisinin ileri gelen üye sız piçleri . lerinden Feyzi Elattasiye tevdi et larını anlatmışlar, diğer bir kısmiştir. Halk Partisi, hükumet dar mı da bu sözü söylediğinde ısrar besini müteakıb feshedilen Suriye etmişlerdir. Talebeler teskin ediTemsibiler Msclisinde muhalefeti lerek okula gönderilmiştir. Tahteşkil etmekteydi. Elattasi, kendi kikata devam olunmaktadır. sin.e verilen bu ödevi kabul etmiş ve diğer ileri gelen siyaset adamlarile derhal görüşmelere başlamışür. Başbakan Halid El Azem serbest bırakıldı Şam l i (A.P.) 31 marttanberi mevkui tutulrrüiKta olan eski Suriye Başbakam Halid Azem bugün £CiLcst bırakümıştır. Eski Başbakan. Suriyedeki hükumet darbefini müteakıb tevkif edilmişti. Milletlerarası Çalışma Heyetinin tetkikleri Karabük 14 (Telefonla} Çalıştna Bakanhgmnı daveti üzerine çalışma mevzuaünuzı ve tatbikatını incelemek maksadile memleketimize gelen Mîlletlerarası Çalışma Büroeu Heyeti, Bakanlığın mihmandarlarile şehrimize gelmiştir. Heyet, Demir ve Çelik Fabrikalannı çalışma ve sosyal mevzuunda tetkik ettikten sonra, bugün kömür havzası Zonguldağa hareket etmiştir. Tanınmış bir Fransız edibi yarın şehrimize geliyor Ankara 14 (Telefonla) Birleşmiş Milletler eğitim, bilim ve kültür kurulu adma muhtelif memleketlerde basm, radyo ve filim konuları üzerinde tetkikler yapan tanmmış Fransız edibi Philippe Soupault, on gündenberi Ankarada devam eden incelemelerini bitirmiştir. Yarın İstanbula gidecektir. Fransız edibi, dün akşam Ankara Radyosunda Fransaya hitaben yaptığı bir konuşmada bugünkü Türkiyeyi anlatmıştır. Clara'ya da yazdım. Clara'nın buna canı sıkılacağını biliyorum. Ama, ne yapaytm? Polis müfettişi: Zavallı küçük kız, diye nunldandı. Meğer ne kadar da güzel yazı yazıyormuş! İnsan onun yazını okurien adeta bir roman okuduğunu saruyor! cD» müfettişin lâfını kesti: Hatıra defterinde adı geçarj Clara uygunsuz kadmlardan biridir. Küçük kızın ona yazdığmı, kaydettiği mektubu ele geçirirseniz, aramızda münasebet olup olmadığını anlarsıruz. Polisin Clara gibi tanınmış kadınları bulması gayet kolaydır. Müfettiş: İcab ederse, onu da buldururuz, dedi. Ancak, şimdiki halde böyle bir şeye lüzum görmüyorum. Kızın hatıra defterinden her şey açıkça anlaşılıyor. ,«D» acı acı güldü. Yanılıyorsunuz. Kız, sadece benimle biriikte otelden ayrılacağını yazıyor. Yoksa, aramızda bir münasebet bulunduğunu ima etmiyor. Henüz rüşdünü dahi tamamlamamış olan küçük bir kızı baştau çıkarmağa utanmadınız mı? Ben, bütün hayatımda utanı!acak hiç bir harekstte buİLinmadım. Sizin tas2%Tur ettiğiniz tarzda bir harek?ti esî^en hio bir insan kcndir.o yakı?tır3maz. Eu ancaît canavarlara mahsus bir iştir. Be Bursa yolunda bir otobüs devrüdi Bursa 14 (Telefonla) Gemlikten şehrimize gelmekte olan bir otobüs, Tepedeviren virajını dönerken aksi kırılmış ve uçuruoıa yuvarlanmıştır. Bir kişi ölmüş, üç kişi yaralanmıştır. Yaralılar derhal hastaneye kaldırılmıştır. Şoför Hakkı hakkında takibata geçilmiştir. gitmiştir. Birinci Dünya Rarbile ikincisi arasında geçen müddet içinde bolşevikler, meşhur 5 yıllık plânlarile mütemadijen harbe hazırfanmışlardır. 1939 da İngiltere ile Fransa, Almanyaya karşı Sovvetler Birliğine ittifak teklif ettikleri zaman, bu ittifakı reddetmiş ve 23 ağustosta, yani harbden bir hafta önce Almanya ile bir dostluk ve ademi tecavüz paktı imzalamak uretile iki gaye takib etmiştir. Birincisi, Hitler'i harbe teşvik etmek ve Almanlar, İngilizler ve ^ransızlarla boğuşurken harbe haıırlanm'îk: ikincisi de muharib devletler zayıf düştükleri zaman kendisi muazzam kuvvetlerile vaziyete hâkim * olmakü. Stalin, bu hedeflerinden birincisine hemen hemen varmıştır. Mağlub Polonyanm yansını kolayca istilâ ettiği gibi, Estonya, Letonya ve Litüanya'yı bir elçabukluğile ilhak etmiş; Finlandiyanm ba«ı stratcjik noktalannı zorla ele geçirmiş; Rumanyayı korkutarak tek kurşun ctmadan Besarabya ve Şimal Bükovinailhak etmiştir. Bunlan yaparken bir taraftan da Kızılorduyu •yice kuvvetlendirmiştir. Fakat FransaAmerikan hükumetinin bize devnın çabuk yılalması, fngilterenin rettiği iki torpidoyu cnemleketimize yalnız kalması, Amerikanın hemen getirecek olan Amerikan müretteharbe girmemesi yüzünden serbest batı tekrar geriye götürecek olan kalan Hitler'in taarruzuna uğradığı iki torpidodan biri, yann limanıiçin ikinci hedefine ulaşamadı; yamıza gelecektir. Diğeri de ayın li kendisi de istemediği bir zamanyirmi ikisinde gelmiş bulunacaktır. la harbe katılmak zorunda kaldı. 94647 yıllannda Fransanın Moskova ataşemiliteri olan Gcneral Amerika, haftada bir atom lUİllaume. «Kızılordu neden gaHb bombası yapıyor :eldi?» adile neşrettiği eserde, Washington 14 (a.a.) (Unted tafin'in vakit kazanmak ve fırsat lollamak için, Hitlerie işbirliği Press) «Kimya» dergisinin nisan aptığını ve Japonya ile anlaştığım 1949 sayısında çıkan bir makaleye esikalara istinaden yazmıştır. Sta göre, Birleşik Amerika atom bomsonradan demokrat devletlerin bası istihsalini haftada bir bomba:oraki müttefiki olarak harbe ka ya yükseltmeğe muvaffak obnuş:dmış ve onlann yardımile hem tur. Her bomba bir milyon dolara \bnanyaya. hem de mağlub Japon mal olmakta ve şimdiki stok 100.aya karşı zaferler kâzanarak bu 200 bombayı ihtiva etmektedir. günkü tehlikeli ve tehdidkâr duruma girraiştir. Şimdi de vakit ka ve mahkumd:u!nr. Bu hakımdan zannıa ve fırsat kollama politikası Sovyet Rusya. 10 yıl, müddetle rahat rahat ve sorgusuz sualsiz sına devam etmektedir. lâhlanabilir; üstelik demir perde arkasındaki milletleri de komünist Âmerikada «Foreign Affairs leştirir. Dışişleri adile intişar eden dergiŞimdi bir de Amerikanın vaziyetıin 1949 ocak sayısında çıkan bir tini tetkik edelim. Amerika, Sovtazıda Sovyet Rusyanın tatbik et yet Rusyaya karşı kendi silâhlı iği sanayi plânlarına bakılınca, 15 kuvvetlerini arttırmak, Şimal At9 yıldan önce bir harb okmyacağı, lantik paktına lahil devletleri, o vakte kadar Stalin'in bir iktisadî Türkiye, Yunanistan ve İranı sibuhran beklediğini ve bundan fay lâhlandırmak, Avrupanın iktisadî dalanarak dünyayı komünistleştir kalkınmasını temin etmek için milmek üzere yeni bir hamle yapacağı yarlar harcıyor. Geçenlerde, Marve Rus politikasının en büyük he shall plânı Avnıpa iera komıtesi lefi bu, olduğu yazılmıştır. başkanı Mr. Harriman'm BaşmuDünkü Cumhuriyet'te çıkan ya harririmize söylediği gibi, bu milzısında Amerikah siyasî tefsirci yarlarca dolar Amerikanın portakal foseph Alsop da, Sovyet Rusyanın ağaclanndan toplanmıyor; Amerihesablannı «bir iki yıla> göre de kan milleti tarafmdan ödeniyor. ğil, «onyıllara» göre hazırladığım Rusyadakinin aksine olarak Amesöyledikten sonra, Şimal Atlantik rikan siyasetine tamamile hâkim Paktmı yapan fakat Yakın ve Uzak olan Amerikan milleti, bu milyarDoğuyu ihmal eden Amerikan si ları 10 sene, 20 sene ödemeğe razı olacak mı? Buna kolayca evet ceyasetini tenkid etmektedir. vabı verilemez. Amerikah müGoriilüyor ki bugünkü kanşık kelleflerin bilâkis bir gun, yeter durumun ve soğuk harbin uzayıp artık demeleri ihtimali çok kuvgitmesinden Avrupanın ortasına ve vetlidir. Nitekim Amerikan parlaJaponyanm karşısuıa ve şimalinc mentosu bu 300 cıilyon dolarhk kadar gelip yerleşmiş olan Sovyet tahsisatı kabul etmemiştir. Rusyanın kaybedeceği bir şey yoktur. Sovyet Rusya öyle bir memleŞu halde soğuk harbin devam kettir ki oradaki halk tabaklan, edip gitmesi Amerikanın mı. yoksa Kremlin'deki kızıl çarlann kayıdsız Sovyet Rusyanın mı lehine olduğuşartsız emrinde, gık demeden aç ve nu kestirmek güç bir şey değildir. sefil harbe hazırlanmağa mecbur ABIDİN DAV'ER nız kalmaktan ne kadar korktuğunu haürlıyor, onu kendi mukadderatına terkedip gittiğine nadim oluyordu. Başını kaldırdı. Polis müfettişinin gözlerinin içine baktı. Kat'î ve biraz da sertçe bir sesie söyledi: Saym müfettiş yanhş yoldan yürüyorsunuz. Kız intihar t değildir. Ö Öldürülmüştür. Hem da otelci kadınla Mr. K. nammdaki zat tarafmdan katledilmistir. Ben, sizi tkaz ediyor ve bu iki insanın katij olduklannı bildiriyorum. Yani onları itham ediyorum. Müsaade edin de, kimin itharo edilmesi lâzım geldiğini biz tayin edelim. Otelci kadını da sorguya çektik. Kendisi kızın ölümünder» çok müteessir. Pisiiği ve tembeliiği yüzünden ona arasıra çıkışırmış Bunu bile yapmış olduğuna üzülüyor. Böyle bir kadmı cinayetie itham etmek biraz insafsızlık oluı sanırım. Mr. K. ya gelince, şimdiye kadar yapılan tahkikatta, böyle bir adamın varhğmı bile tesbit edemedik. Otel müşterileri arasında bu namda bir kimse de yoktur. Bu gidişle sizin hakikî suçluları ne bulacağrr.ız ve ne de onlara lâyık oldukları cezayı vereceğiniz Nihayet Necmeddin Sadak: c Türkiye resmen Atlantik paktı üyesi olmamakla beraber ken dini Atlantik paktı memleketlerinin siyasetine manen sıkı sıkıya bağlı addetmektedir ve Amerika Birleşik devletlerile olan maddî ve manevî bağları, kuzey Atlantik camiasmm bir üyesi derecesinde sıkıdır.» Dedikten sonra Amerikadaki temaslarmdan aldığı neticçlerden son derece memnun ve mesud olarak NewYorka hareket edeceğin: sözlerine ilâve etmiştir. Amerikan mahfellerinin mütaleaları Washington 14 (a.a.) (Afp) Türkiye Dış İşleri Bakanı Necmeddin Sadak, salı günü Amerikan Dış İşleri Bakanı Dean Acheson ve çarşamba günü Başkan Truman ile yaptığı görüşmeler sonunda yeni ve belli bir milletlerarası anlaşma olmasa bile Amerikanın Türkiyenin toprak bütünlüğüne ve siyasi bağımsızhğına gösterdiği esaslı alâkanın azalmıyacağı hususunda teminat verilmiştir. Bundan başka Amerikan idarecileri Necmeddin Sadağa bugünkü milletlerarası durum karşısmda Türkiyeye askerî yardım programının devam etmesinin Amerikan dış siyasetinin en faal ve karakteristik veçhelerinden birini teşkil ettiğini bildirmişlerdir. Resmî çevrelerin ketumiyetine rağmen 'Washingtondaki iyi haber alan çevrelerin Türk Dış İşeri Bakanrnın Amerikayı ziyaretine verdikleri mana budur. 1 Truman'ın demeci Washington 14 (Hususî) MrTruman bugün gazetecilerle yaptığı konuşmada Necmeddin Sadakla bir Akdeniz paktı üzerinde konuşup konuşmadığı sualine karşı şu cevabı vermiştir: c Sadağın ziyareti strf nezaket ziyareti idi. Kendisi bana Türkiye Cumhur Başkanından' bir tebrik mektubu getirmiştir. Olan biten de bımdan ibarettir.» Yarın limanımıza bir Kaybolan mufemed yakalandı Amerikan lorpidosu Belediye Beyoğlu Muhasebesine aid 45,000 lirayı zimmetine geçiregetiyor rek, firar eden mutemed Agâh Cabirin, Kütahyada yakalandığı dün resmen Emniyet Müdürlüğüne bildirilmiştir. Agâh Cabirin üzerinde bu paranın 39.000 lirası bulunmuştur. Bin lirasını yolda yediğini, beş bin lirasını da Istanbulda BeVoğlu Muhasebecisi Nuriye verdiğini iddia etmiştir. Fakat bunu, mes'uüyeti taksim için söylediği zannedilmektedir. Agâh Cabirin bu akşam şehrimize getirümesi muhtemeldir. Deniz nakliyatı serbest Bastarafı 1 inci sahifede cek serbest nakliyat sistemine intikai sırasmda müstehljk müesseselerin ihtiyaclarınm temininde bir aksaklığa meydan veTİlmemesi için şimdiden lüzumlu tedbirlerin alınması gerekmektedir. » 1 Bir Millet Meclisi heyetimiz Ingiltereye gidecek Ankara 14 (a.a.) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden müteşekkil bir heyetin Büyük Britanya parlâmentosunu ziyaret etmesi hususunda Lordlar Kamarası Başkanı Lord Jowitt ve Avam Kamarası Başkanı D. Clifton Brown taraflarmdan ayn ayrı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bay Şükrü Saracoğluya gönderilen tezkereler, Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısmda okunmuş ve Türk ve ingiliz porlâmentoları ve milletleri arasmda mevcud dostluk bağlarını bir kat daha kuvvetiendirmeğe yarayacak olan bu cemilekâr davetler, Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca ittifakla kabul edilmiştir. Büyük Millet Meclisi, gerekli muamelenin yapılması hususunda Başkan Şükrü Saracoğluya salâhiyet vermiştir. Hüseyin Cahid Yalçmın demeci Ankara 14 (Telefonla) Filistin Ara Bulucu Komisyonunda delegemiz Hüseyin Cahid Yalçm, bugün Toros ekspresile Ankaraya geldi. Yalçm, yarın da temaslarına devam ettikten sonra İstanbula, oradan da Lausanne'a gidecek tir. Ara bulucu cahşmaîarın verdiği neticelerden memnun görünen Hüseyin Cahid Yalçın, ilk zamanlarda bu kadar da ümidli olmadığını belirtmiştir. Yalçınla bu mevzuda yaptığım görüşmeden hasıl olan intıba, Arabların da fedakârlık lüzumunu takdir ettikleridir. Gerek Arab, gerek îsrail delegeleri, aym 26 smda Lausanne'da bulunacaklardır. Lausanne'daki toplantılar, sulh I konferansı mahiyetindedir. i karşı kendi silâhlarile hücum edeYazan: GRAHAM GREENE ceflrti. İş mademki, bu dereceye gelmişti, artık pazarlık yoktu. Ya hep, ya hiçti! «D» nin dehşet saçan kesîdn bakışları altında başkâtib adeta titriyerek elini cebindeki tabancaya Çerirenler: ZÂHİR F. TÖRÜMKÜNEY ve NÜKHET CÖKOVA attı. Polis müfettişine, büyük elçi ile konuşacağını söyliyerek ayağa Böyle bir §eye imkân yoktur! hazırlaruyormuş gibi, bir kaç defa kalktı. Salondan çıkarken «D», ohafif hafif öksürerek boğazmı te Imkân olup olmadığrnı şimdi nun tabancayı eline aldığını görür öğreneceksiniz. Ancak, size biı mizledi. Bu arada cD> kollarını agibi oldu. defa daha haürlattyorum. Hakika şağıya doğru sarkıtmış, bacaklarıPolis müfettişi, küçük kızın hani ileri uzatmış, arkasını sandalyeti olduğu gibi anlatmak hem sizin, hem de bizim için daha hayırh ola nin arkalığma dayamış ve gözlerini tıra defterinden okumağa başladı: «Bu vaziyete artık tahammül ecaktır. Bir ölüm vakası nekadar başkâtibin yüzüne dikmiş düşünüçapraşık ve karışık bir tarzda cere yordu. Gene ihanet bulutları her demiyeceğim. Ama artık kurtuluyan etmiş olursa olsun, polis bunu tarafı zulmete boğuyordu. Küçük, yorum. Bu gece ondan vaid aldım. mutlaka aydınlattr. Bu bakımdan günahsız bir kızı göz göre göre öl Onunla birlikte uzaklara, çok uda inkâra sapmakla bir şey kaza dürenler böyle fütursuzca ortalık zaklara gideceğiz.» namazsımz. Doğruyu söylerseniz, ta dolaşrrken, bu işle en küçük biı Polis müfettişi bunlan okunken, sorguya *D», küçük kızın korkudan ürpebelki de sizin masum olduğunuz ilgisi olmıyan kendisini çekiyorlardı. Acaba, bu adamların ren sesini duyuyor ve ürkek bakışkanaatine varınz. kâı lannı görür gibi oluyordu. Kendi Ben, hakikati söylüyorum yaptıkları cinayet yanlaruıa ama, bir türlü bana inanmak iste kalacak mıydı? Küçük kızın dehşet kendine yemin etti. Bu cinayeti miyorsunuz. Kızın yazdıklannı gö içlr.de kalarak binanın üst katmdan düşmanlarmın yanına bırakmıyakaldırımlar üzerine düşüşünü gö cak, onlardan küçük kızın intikarebilir miyim? Polis müfettişi müstehzi bir ta i'ür gibi oldu. Birdenbire bütün nıını muhakkak alacakü. Karısı ölvarhğmı sonsuz bir öfke ve kin düğü zaman da böyle yemin ettiğivııla: kapladı. Artrk kâfi idi! jngiltereye Hay, hay, dedi. Zaten ben de ni, fakat hiç bir şey yapamadığmı size bunlan okumak niyetindey ayak bastığı dakikadan itibaren hatırladı. dün. Belki, kızın yazdıklarını din düşmanlarınm elmde bir oyuncak Polis müfettişi devarr. ediyorduledikten sonra, bizi boş yere oya olmuştu. Onu =deta biı kukla gibi «Bu gece onun başka birisini sevoynatmışlar, istedıkîerini yapmiîlamanm manasiîlığıoı takdir edef diğini zannede.ek r.ıüthiş üzüîmüşve hemen hakikati iüraf edersiniz lardı. Ama; şimdıden sonra roller tüm. Lâkin o, gördüğüm ksdmia değişecekti. Kenciini raüdafaa etPolis müfettişi bir sandalye çemeğe çabali.yacakt!. caşma hatır ve hiç bir alâkası olmadığını söykdi j kip «D» nin karşısma oturdu. Cej hayale gBİmiyocek belslar açmışlar Zaten onu daha ilk görüşürr "2 öybinden küçük bir defter çıka;dı. i dı. Bundan böyle, rrvjdafeada kal le kadından kadına koşan hereai Sonra, sanki, büyük bir kalabahi 1 mıyacak, taarruza geçecekti. Onlara erkeklerden olmad.'ğ::"! anlamıştım. ' huzurunda bir koaferans vermeğe Biriikte kararlastırdığunız plânı i «Cli.MHLJKIl'ET» in tefrikası: VATA nim bütün gayem küçük kıza sadece bir iyilik yapmaktı. Hattâ Müs Cullen'den de ona bir iş bulmasını rica etmiştim. Bugün kızı ahp Miss Cullen'e götürecektim. Şu halde küçüik kızı iş bulmak vaidi ile kandırdınız? Ne münasebet! Peki, şimdi bunu bırakalımÜeride sırası gelince tekrar bu noktaya döneriz. Siz, evvelâ Clara denilen kadmm bu mesele ile ne ilgisi olduğunu izah edin. Clara, kızı kendi yanına almak istiyormuş. Ben de, uygunsuz bir hayat yaşayan bir kadmın yanına onun gitmesini doğru bulmadım. Müfettiş: Bir dakika durun, diyerek not defterine bir şeyler yazdı. Sonra bunu yüksek sesle muavinine 0kudu: <Kıza, genc bir kadın tarafmdan bizmetçilik teklif edilmişti. Fakat, ben kendisinin oraya gitmesini mü nasib görmedim. Kızı benimle biriikte gelmeğe ikna ettim., «D», ifadesinin bu tarza sokula^ rak kaydedilmesine şaştı. Müstehzi bir tavırla: Nafile .dedi. Siz, küçük kız gibi güzel yazı yazamıyorsunuz! Bir de alay ediyorsunuz öyle mi? Anlaşılan ne kad?.r ciddî ve' tehlikeli bir durumcia bulunduğunuzu henüz ka\Taysmadınız? «D. gens Else'yi dürünüyordu. Kendi;i sab=hİ2yın OÎ?!C'DH ayrıîırken, zavallının otelci kadınla yal meseie*i ve Rusya i Birpr sene kaybeden Lake Success 14 (R.) Birîeş j miş Milletler Genel Kurulur.da «Veto salâhiyetinin tahdidi» mese Baştarafı 1 inci sahifede lesi tnüzakere edilirken, söz alan dersten dahi kalmakla, Fakültece İnnîiz delegssi Mac Neill, Rus de üç ay, hakikatte ise bir sene kaylegesi Gromyko'ya şiddetle hücurn bettiklerini belirtmişlerdir. Topetmiş ve demiştir ki: : lantıda açıklandığma göre, son üd «Gromyko'ya bakjacak olursa senede bu usul yüzünden 900 taRuJsya, Birleşmiş Miılstler teşkilâ | l f ; te mağdur edilmiş, yaptıklan tmı kurtarmak için vetolarmı bol bırçok müracaat neticesiz kalmışbol sarfediyormuş. Sovyet delege tır. leri, Seylân adasının üyelik tekliDünkü içtimada, gencler, haldafine karş: defalarca veto çektiler. fisı aramak üzere kendi aralannSorsrun size ecaba küçük Seylin dan 5 kişiiik bir heyet seçnüşleradası hangi cepheden Birieşcriş dir. Milietleri tehdid ediyor? Rusyanın bu sözleri âdi bir propagandadart Mardinde kar b?ş!:a Hr şay değildir.» î^îardin 14 (a.a.) Cazel gitmek 900 Uh falebesi var Fakat. şunu biliniz ki, onlan siz cezaîarıd:rmadığınız takdirde bu celagesı Gro.nayko, dün t« olan havalar, birdenbire bozmuç işi ben bizzat yapacağım. söylediği bir nutukta Rusyanın hiç ve başlayan yağmur, dün akşam da Polis müfettişi seıtleştifcir vakit «veta» yu elinden bırak icara çevirmiştir. Şehir karU (Arkast var) mıyacağını açıkça anlatmjştı. ituMSdfc.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle