21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•f CUMHURIYKT 25 Mart 1949 SEYAHAT MEKTUBLARI Şimdiye kadar on sekizi bulan bu seri yazılarla dil davamızın beilibaşlı cephelerini «objektif Ve biz bu yârenliklerle meşgulken, Burhan Felek. arkada§lan Vasrealiteler» halinde, ji Rtza Zobu ve Necmi Rıza Ahıs Atinanın ışıkian. biraz sonra Hasani olduğu gibi, ortaya koyduk. Yani o yakan ile bırlikte bir Mısır seyaha meydanının pisti... Daha sonra stop... zılar kendimizi değil dilin kendini koliue çıkmış bulunu,yor. Aşağıda nuştu. Bu 19 uncu son yazile dil da\aekuyacağımz yazı arkadaşımızın Geçen seneye nazaran yeni yapılmış sınm umumi bir bilânçosunu cizmeğe ilk mektubudur: binalara girdik. Evvelâ pasapoıtlarımız, j Madenİn müteahhidler vasita çahşacağız: Bu seyahat bir acayib şey oldu. Ben scnra valizlerimiz. Bizi de aradılar. Va1 .. . ı ... • Laraıln.h Dilin uzviyet heybeti: bu şekli alacağını bilseydim, teşebbüs ,. , . , , • . * „ .ı.ı; „,,„, sıle ışletılmesı karariaşn Dil yahuz ses ve söz değil, yalruz t e etmezdim. Anlatayım: ı ^^^ • • lüne ve cümle de değil. Dil sayısız r,eEfendim, geç«n yıl bizi Mısırdaki hzlerın tayyareaen gumruge na^ıı uzju beklemiştik. Bir . m ü d ü r ı ü p , Kâğıdhane siüerin birbirine devrettiği kopmaz oir E ü h z ı t k müstarek dostlarımız ve bilhassa Ali sürdüğü için hayli .Yahya Paşa davet etmişti. Lâkin Vaja taksiye binip onları eşyaları oteleM c i v a r m d a k i A ğ a ç l l u n y i tlerinin müte yaşayış: zaman içinde tarihin, mekâr vermiş içinde cografyanın, iman içinde dinın Bin oyunu, Necminin amarozası. benim raktık ve birlikte yakınlarınuzdan bın a h h i d J e r c e i ş l e t U l K e s i n e k a r a r hep elele verip birbirini destekliyerek vfı b u k ? r a n n l n â n e t m iştir. keyfim bir araya geüp seyahati bece nin evine gittik. Bu isle uğıaşacak olan müteahhidler çeşidli unsurlan yekdiğerinde Fifi Atinayı tanır. Mimi ilk defa gömaya remedik. Zaten ağustosta Londraya gitmek projesi beni de bu işten biraz a rüyor. Her kıravatın önünde bir ihtiram evvelâ linyit ystağının üstündeki geniş laştıran, milletlere verip milletlerden günde 35 metre alarak, yerüstü ve yeraltı suları gibi lıkoymustu. Bu sene (Paydos) piyesi sükutu... İçeri girip riat sorma!. Herkes tcpıak tabskasını nia 125 üıci temsilini verdikten sonra türkçe konuştuğu için daha memleketi mikâbı kazacak. topraıkları 500 metre görünür ve görünmez kanallarla diller mesafeye taşıyacak ve kısa zamanda arasmda aktarmalar vapa yapa: geniş Vasii (paydos) etti. Necmi de dükkânı 1 yadırgamadı. çaplı bir alışveriş âlemi içinde, başlıgenişletince biraz nefes almak ihtiyacnı \ Öğle yemeğini (Averof) ta yedigimiz 1000 ton linyit istihsal edeceklerdir. Etibanktan verilen bilgiye göre, eylul başma, mannk ve ferman dinlerr.e'^sihissetti. Ben de onlara uydum. Karar j z a r a a n Atinada yalnız üç gün et kesilv e yenildiğini ' öğrendik. Hayat ayında İstanbula kamyonlarla Ağaçlıdan zin. kendine mahsus kanunlarile, tabiverdik, şöyle beş on gün için Mısıra ! &&** ' pahahlığı hakkmda bir fikir edinilir linyit sevkine başlanacak ve istanbul atin en kanşık uzviyetleıinden .iaha gitmeye! hacimli, en canlı uzviyetlerinden daha ; diye söyiüyorum. Birer porsiyon zeytin hölkı bundan istifade edebüecektir. Ağaçhda, müteahhidler vaiitasile is dipdiri bir varlıktır. Dile akıl öğretılBu kararı verdikten ve işe baijladık yağlı bakla, birer balık. komposto, bitan sonra yanlışkğımı anladım. Ama iş radan ibaret yemek yedik. Unutuyor tihsale mayıs ayından îtibaren başlana mez. akıl ancak dilden ders alır. Dil ve vatan: işten geçti. Bunların dili durmaz. Se dum, biraz da rokfor peyniri vardı. A'.tJ cağı anlaşıhr.aktadırHerşeyin üstünde en mukaddes varyahatten herkese bahsetmişler, kimi kişi bizim para ile elli beş liraya çıktık. lık ki vatandır, fakat vatan yalnız topgörsem: rak, dağ, tarla değil; yani vatan yalm* *** Oh! Allah versin! Gidiyonnuçsucografyanın gövdesi değil. vatan ki mılnuz. Yaşıyorsunuz vallahi! Bütün endişemiz, bizi Mısıra götüreHerkes Amerikaya gider, İskandi cek olan TWA yani (Dünya Aşırı HaErmeni Patrikhanesindeki ihtilif hakkında leün yarattıgı mefharetler mecmuasınavyaya gider, biz vayolları) ismindeki Amerikan şirketi Vilâyet. îcab eden tetkikleri yapmıj ve el dır; gövdeye can gibi vatanı yaşatan tayyaresinde yer tutmakü. Daha şehre deki mzamnarr.eye göre vaziyeti tesbit et milletse, milîeti millet yapan da dilidir. kırk yılda bir Mısıra ilk ayak basuğunız sırada bu işi yap mistir. Patnkhanenin nizamnamesine göre. Dilin vatandan daha mukaddes olduğuuçacak oluruz, âleyeni seçim yapılmasl ve yeni Patrik inti nu anlamak için tarihlere bakmak yetık... veya öyle sandık. min gözü bizde... Ni habı için, simdiki Patrik Vekilinin ya ken ter. Giden vatanlar dilleri diri ka'.an bayet nazar değdi, Atinada kaldığımız ikinci gece, dillğinden çekilmesı veyahud vefat etmesi milletler tarafından tekrar kurtarıldı Vize için müracaat harb esnasında uzun müddet İstanbul lâzımdır. Patrik Vekili Arslanyan. kendili fakat dili giden milletlerin ne vatanları ettiğimiz koosolosaa da kalmış Yunan halk partisi erkânın ğinden çekilmedıft içindir ki, yeni bir ee kaldı, ne kendileri. Bu bahiste son tö; nelerden birisi Vasdan ve sabık Dahiliye ve Bahriye Nazırı çime kadar Hükumetçe Patrik olarak tanın vatanın mukaddesliği gibi dilin de kutfiye vize vermsdostumuz Mösyö Mavromihalis'in misa makta devam edecetttr. siyeüer kutsiyeti olduğunu aklımızd^n di. cOyuncu kıarajna flri olduk. Atinanın yeni açümış ve te Amerikan Genclik Teşkilâtı Başkanı, çıkarmamaktır. Dille oynayanlar ne:, !e gene memleketimize geldi vize vermeyiz» dedi. Vasfi yemin kas miz lokantalarmdan Dalys'te yemek yekısa bir müddet kaldıktan son oynadıklannı iyi bilmeli. sem etti. «Vallahi oynamam, billâhi de dik. Mimi fransızcayı söktü. Tercüman ra Şehrimizde Yunarüstana gitmij olan Amerikan GencBayrak kıU: oynamam.> TAVİTI talimat talimatür. lık ettiğim muhaver* sırasmda «feir da lik Teşkilâtı Başkanı Miss Bety Betz, dün Insan hava teneffüs ettiği için övüneVize alamadı. Telgraf, mektub. Nihayet ha sefere» manasına; tekrar Atinadan dönmüstür. Mlss Bety Betz, miyeceği gibi vatanı ve türkçeyi sevorada oyun oynamıyacağrna dair elin A la prochaine fois! demesini ku kendisile konuşan bir arkadaşımıza şunlarl mekle de övüneraez. Bunları • sevme'^ sö'ylemiştir: den bir taahhüd senedi aldılar. Vizeyi lağına fısladım. Bizdmki; « Çok jükür durum aydınlandı. Geçen ciğere hava almak kadar tabiidir de onverdüer. Aldıktan sonra: Ali preşon... derken beni öksürük sefer gümrükte. yanlıj yapılan ihbar yüzün dan. Yalnız sevmek meziyetih aktif Ayol beni zorlasalar oynıyamam. tuttu. den fazla bekletilmisim. Bu sefer çok ra şekli değü. Sevdiğimize yararlı olmakla Ben elham suresinden başka arabca hat ettim. Hattâ gümrük ve meydan mü Sus dedim, yanlış söylüyorsun! da mükellefiz. Vatanı sevmekte hepimiz bilmem. Onu da arabca diye değil, su Zararı yok, beni dinlemiyor zaten! dürleri bana güzel bir de ziyafet çektiler! müsaviyiz amma vatana hizmette deıeYunanistanda çok ıstırab duydum. Görre diye bilirim! dedi ama zorluk zor diye tesellisini de buldu. düğüm 14 15 yaslarındaki çocukları, hay celerimiz aynlıyor. Rahmetü Ziya Gokluktur. Tarihe olan merakı dolayısile (Akro ıetle seyrettim. Bunlar, korkunc harb fe alp Türkü ve türkçeyi yalnız en çok Kalktık başka bir konsoloshaneye. pol) u görmeden Atinadan ayrılmak caatinin içinde bizzat vazîfe almışlar. Hiçseven deği! onlara en çok hizmet edenBu sefer Vasfi itibarda, ona derhal vi kendisine dağıderun olacağı için bizim birinde his kalmamış, aile bağlarını unııtdir de. içinde şiir heyecanı olduğu halze verdiler, gelgelelim, Necmiye dört konsoloshanede bulduklan arkadaşla muşlar. Ellerine bir silâh verin. yüzierce de kendini şair sanmazdı. Fikirlerini, günlük bir transit vizesi ahncıya kadar rile Atinanın ikinci günü şehri görmek insanı göz kırpmadan dojrasmlar. İşte ko hafızalara kolayca yerleşsin diye, nazmünizmin genc ntsilde yarattıgı vasıflar.» göbeğimiz çatladı. Nereden de bu kabil le geçirdiler. Akşam üstü sordum: Bety Betz, yarın uçakla Romaya gidecek ma bürüdüğünü söylerdi. Fakat fikir kimseler (!) le yola çıkarım. Her şey Akropol, nasıl? tir. bazan o kadar kuvvetli olur ki nazim hazırlandı. Tayyare biletlerimiz alındı. Fevkalâde beyefendi! Affedesiniz kanadlanarak şiire yükseliverir. Onun «Cumhuriyet» vapurile 500 Yahudi Bu sefer ben grip oldum. Nezle öksü orada soramadım; bu Akropol kimmiş? EU nesir edalı düpdüz kıtasına bakınız. daha Filistine gitti rük, baş ağrısı... Aman bre... Vantuz demez mi? Türklüğiin vicdanı bir Dini bir, vaPasaport alan Yahudi vatandaşlanmızdan lar çekildi. Nihayet hareket günü meyVasfi hemen atıldı: tanı bir Fakat hepsi ayrıhr Olma?•;» bir kısım daha dün «Cumhuriyet» vapurile dana gittik. Bu sefer de bineceğimiı Cihangirde eczacı idi. Sonradan Hayfaya müteveccihen hareket «tmişlerdir. lisanı bir.. İşte taşıdıfı hakikatin şüİskandinav tayyaresi gelmez. Tam bir buraya geldi. Vapurda 500 yolcu bulunmaktadır. Gemi, mulile hepimizi birleştirecek söz ve saat kırk dakika gecikmc ile kalktık. İzmirden de 300 yolcu alacak ve salı günü böyle sözJer de bayrak mszhariyeti olur. Vasfi Bey, siz Hayfa l'.manına varacakrır. Orada bir gün Haıeketten evvel Mimi sordu: alay ediyorsunuz Hükatiıı son eseri: kaldıktan sonra limanımıza dönecek ve tek Beyefendi! Siz çok seyahat etmiç ama ben ciddî korar bir sefer daha yapscaktır. Eskiler lnsana 'mahlukatın eşreii. einiz bilirsiniz. Bende bir çarpıntı var nuşuyorum. Dün giden Yr.hudi vatandaşİErımızdan Acaba heyecandan mı? Vallahi beye Ulan ciddî kobirkaçı, kendilenle görüşen bir arkadaşımı derlerdi. Şeyh Galib bunu kâinat kad*r genişleterek insana «zubdei âlem. defendi Eyübsultandan üeri gitmediğim nuşan adam. Akroza şunları soylemiştir: di. Bizi bu mertebeye yükselten omuz• Bizim için esaslı hayat sahasınm ancak için içim eziliyor. pol kimdir der mi? Filistir.de olduğunu anladığımız için gidi lar üstünde kafa dediğimiz şu yuvar Binince geçer, diye teminat verAkşajn yemeğini yedigimiz (Ocak) yoruz. Bazılanrr.ızın da zaten orada akralöknr. Hilkatin son eseri. Ancak kırk dim. ismindeki içkili lokantada Mimi coştu. larımız var. Bu gidişimizm bizim için hayılda kernal haline gelebilen eser. Sa!âIlkönee bizim isimlerimizi çağırdüar. Bir şarkıcı, bir de gitara çalandan mü yırlı olacağına ku\'vetle inar.ıyoruz. > hiyetli âlimler insan kafasmın her mıiTayyareye girdik. Kuyrukta yerlerimizi rekkeb musiki çocuğa melânkoli verdiMeyva Hâli. Sebze Hâli ile lette ancak ana düle yetiştışini sövler. aldık Bizim futbolcu çocukJar da aynı Beraber gittiğimiz dostlarımıza fransızbirleştiriMyor Anadilinde kuvvetli olmıyan ne kadar tayyare ile hareket ettiler. car.ın en seçilmiş parçalarını tekrarlıVrali ve Belediye Başkanı Lurfi Kırdar, ecnebi dil öğrense kafa sahibi olamaz.Tayyarede iki tane sarışın şimal kızı yarak samimî hislerini anlatrr.aya çalış dün bersbennde Belediye Başkan Yardını mış. Ecnebi dil gaye değil vasıta. Ana var. Şık giyinmij, terbiyeli ve mültefit tı. Tabii Fifi bütün bu muhaverelere cısı Nâzım Arda olduğu halde Hâ'.e gide dille teşekkül eden kafalar, kendi ihtırek. yeni yapılacak injaat ve ıslahatı gözMimi derhal konuşmak istedi. Gelgele salça dökmekte gecikmiyordu. den geçirmi5tir. Mey\a Hâli, şimdıki yerin sas sahalanna göre, öğrendiklcri ecnebı lim, dil hususunda benimle Atalay Bey Ertesi sabah erkenden tayyareye bi dfe kalacak ve Sebze Hâli ile birlestirilecek dilden faydalanırlar, o kadar. kadar anlastıkları için mülâkat bağla neıeğirnizi düşünerek erken kalktık. tir. A>Tica bir sebze hâli ve garaj ^'ücude Atatürkün nüktesi: namadı. Sabah saat bes buçukta kalktığımız za getirilecektir. Karjn. karpuz sergileri de Atatürkün, hele askerlik sahasında Fifi karşımda yer aldı. Mimi yanım man tayyarenin gecikeceğine dair gece Yenikapıya nakledHecektir. su götürmez bir dehâ sahibi olduğunu Iki profesöriimüz Amerikaya da. Yerlejtiler. Koltukları ayar eder bir telefon haberi verildiğnıi öğrendik dünya iasdik etti. İngiliz devletinin Bicittiler ken, Necminin eli sıkıştı. ve daha sonra yaptığımız tahkikte bizi rinci Cihan Cengine aid resmi Harb Taİstanbu! Teknik Üniversîtesi Rçktörii Prof. Ay! diye bağırdı. Fifi hemen mü pszar sabahı erkenden Mısıra götürerihi Anafartalardan bahsederken: «Büdahale etti. cek tayyarenin (Terre neuve = Ter»' Dr. Harndi Peynircioğlu ile İstanbul Ünivereitesi Fen Faki:lt«i Dekanı Prof. Dr. Kerim tün rmıkadderatı mavi gözlü bir mirü Doğru dur! Çıiar gideıim vallahi! növ) de havanuı fenalığı dolayısile kal Erim, »Mit Ünive'sitesi» nin davetlisi olalay değiştirdi» der. Atatürk ecnebi dili Nereye Vasfi ağabey. Burası Paj dığını ve ancak pazartesi sabaha karşı rak. d'jn uçakla Amerikaya hareket etm=bilmek bakımmdan hiç de iyi bir dudos piyesi değil! dedi. hareketi memul olduğunu bildirdiler. lerdir. Mimarlık Fak;ilte?i Dekanı Prof. Dr. rumda değildi. Sözünü kıramıyacağı en Mukbil Gökdcğan. Teknik Üniverfitesi KekBöylece konuşurken elli kişiiik dört Çocuklar akşamdan valizlerini tayyare yakınından biri, ki birkaç ecnebi di'i motörlü İskandinav tayyaresi havaya şirketine vermişler ve otelden alâkala töriine vekâlet edecektir. bilirdi. Aiatürkteki fransızcanın bile Maslak yolunda adam soyanlar, kalkıverdi. Herkes gibi Mimi ile Fifi nnı kesmişlerdi. pratik bakımdan çatpathğına bakarak, Ankara yolunda yakalandı kuşaklarını çözdüler. Yanımızdaki duBu satırları yazarken her ikisi de bu bir gün saffetle Atatürke sorar: «Siz hiç İneboludan zahire almak için şehnmize var oeblerinde duran prospektüsleri al gecikmenin doğurduğu sinirliliği gider ecnebi dil bilmediğiniz halde nasıl dâhi gelen Yunus admda bir tacir, Galatadaki dık. açtık. Bir harita bulduk ve gidece mek için mışıl mışü uyuyorlar. meyhanelerden birinde içerken Fâzıl ve Os oldunuz?» Atatürk cevab verivor: «Yav ğimiz yolu gördük. rum, sen dâhiyi ecnebi dil bilenlerde man adlarında iki şah.sla tanışmıştır. * * * Biraz sonra hoparFâzıl İle Osman, Yunusu kandırarak, ken arıyorsan Beyruta git. orarun hamalları Müşahedeler... dısini Maslaga görürmüsler ve burada ani en az yedi ecnebi dil bilir!» lör bize inşilizce Atinada hava bizdeki serin bahar ha olarak üzcrine atlıyarak, cebinde bulunan tayyarerıin 400 kilovası. Halkm neşesi yerinde değil. Bol 2900 lirasını alıp kaçmıjlardır. Korkunc tehlike: metre süratîe 2500 Yunuj, hemen polise kojmus ve başından şevik davasınm bu yaz halledileceğinmetr^de uçtuğunu Hilkatüı son eseri olsn kafa anadille den emin görünüyorlar. Sokaklarda geçeni anlatmıstır. Yapılan tahkikat sonun teşekkül ederken, hele bu son yıllarda, ve Bandırmanm üda Fâzıl ile Osmanın Ankara Ekspresile figenc harb malulleri göze çarpıyor. Ha rar ettikleri anlasılmıs ve sanıklar, Irmak ecnebi mekteblerine rağbet neye mützerine geldiğimizi söy hiş surette artü? Bu rağbet hiç bir deledi. Haıkikaten Bandırma bir avuç do yat en az iki misli pahalı. Eğlence yer istasyonunda yakalanmıslardır. Komşusunu öldüren Muhafaza virde göriilmemiş bir hadde varmıştır. mina taşı gibi Marmaranın kenarmda lerinde halk dans etmiyor, edenlere ihSon dil konşrosinde de acı acı şikâyet duruyordu. O sırada sarjşın dilberler tar ediyorlar. Bazı ecnebi diplomatlarm memuru mahkum oldu Kartal Maltepesinde, bir bahçe meselesin edildi. Doğan çocuklanm, tahsil çağı den birisi kahve mi, çay mı istediğimizi alhn kaçakçılığı yaptığı keşfedilmiş. Bu sordu. Söyiedik. Biraz sonra gayet ince yolda büyük bir dava derdesttir. Ati den çıkan kavga sonunda komşusu Kâmil gelince yer bulunsun diye, daha süt Cojkunu tabanca ile vurarak öldüren Güm emme zamanmdan kollejlere kaydettiı küçük bir tahtadan oyma tepsilerde naya bir tek türkçe veya Türkiyede çı rük Muhafaza memuru Şevki Yamanerin Bi ren aileler varmış. K?ndim de ne kakan başka gazete gelmiyor. Şaşılacak çaylarımız geldi. Henüz fırından çıkmif rînci Ağırceza mahkemesindeki muhakemesi birer çörekle birer pasta da beraber. j dün sona ermis ve sanık. 12 sene bapse; dar çocuk babasından: «Bizim dil karVe her şeye rağmen fevkalâde güzel maktulün üç çocuguna da biner lira manevi makanş oldu, çocuğumu bir ecnebi H?men indirdik. Necmi sordu: mektebine göndereyim de bari sağlam B?vefendi. böyle herk« yemek mağaza vitrinleri var. Meselâ 100 parça tazminat ödemege mahkum oLmu$tur. bir dil öğrensin» diye der'd yandığını Âkil Muhtaruı hâtırasını tabak takımı 3 milyon drshmiye. yani yerse yolcjların ağırlığı aıtmaz mı? dinledim. Bizdeki bazı azınlıklar türk750 Türk lirasma. Kim alır bilmem. anma töreni Vasr hemen cevafe verdi: çeye zaten «kültür ve ilim dili» gözüe En göze çaıpan şey, taksilerin, saatin Türk Fİ2İİCİ ve Tabiî İlimlcr Cemij/eU BffJ Artar ama sonradsn hafifler Hazkendimiz de onlara hğından: Cemiyetimizin uzun seneler bas bakmazlar. Şimdi yazdığmdan fazla para almamalan. medince.. Midede kplmaz ki... 1 Hükumet matbaa makinistlerinin üc kanlığını yapmış olan Ord. Prof. Dr. Âkil mı uyuyoruz ' «Türkçe bir kültür ve Doğru! Benim akhma gelmemlşti. Muhtar Özden'in ilmî eserlerni ve hâfıraİşte beyefendi! Ben bunları öğrenmek retlerini arttırmayı bir kanunla yasak sını anma töreni. bugiin saat 16,30 da tjnı ilim dili değildir. demek türkçe ile kaetmiş Bir matbaa makinisti bir nazır versite Merkez binası Farmakodinami Tns fa teşekkül etmez demektir. Mekteble için seyahate çıkıyorum. a n oynamanın sonu. İstanbuldaki azınlık nasıl ı ^ kir misli fazla aylık alıyormuş. Ge titüsü S ncı Dershanesinde yapılacaktir. Lâzım! Bunları bilmezsen, mekteblerinin ne kadar kuvvetli bir ana 1 çenlerde matbaa işçilerinin yaptığı grev arnaroza satarsm ya? dil bilgisi verdiklerini ibretle inceleme\ KÜÇÜK HABERLER Vasfi ağabey. siz şaka ediyorsu bundan doJayı imiş. Ama kanun buca liyiz. Azınlıkların hayat başarılan bu rağmen çıkmış. nuz ama ben çok ciddî konuşuyorum. temel bilginin kudretinden çıkıyor. * TEKEL takib tegküâtı, Urfa civarında Tabiî canım! Halinden anlıyorum Sokaklarda arabalarla portakal sab470 kilo kaçak tütün ele geçırmişrir. Mektebi ters anlayış: O sırada Necmi aklma bir şey gelmi? yorlar. Elma kadar portakallar, 10 ku• * • KADRİ Cenani tarafından satın alınmış Geçen yazıda mektebi nasıl tecrübe ruşa... grbi birdembire: ve seyir tecrübeleri yapılmış olan 200 ton Beyefendi! Burada tuvalet yok1 Lokantalarda hesabla birlikte muha Juk akaryakıt nakline mahsus sarruçlı «Mel tahtası yaptığunız anlatılnuştı. Şimdi de mu? cirler ve yaralılar menfaatine küçük t«rnı isimli motör. evvelki «ün limanımıza Var... iane kuponları veriyorlar. Müşteriler gelmiş'.ir. • * • KÜÇÜKALNGADA, Bostan aokağında Bizim bu muhaveremize karışan fut seve seve bunları ödeyor. Yunardstana 10 numaralı evde oturan Ahmed admda bir bolcu kafilesinden bir arkadaş. Necmiyi gelmeden, iç harbin orada yaptığı tah şahıs zehirlenerek ölmüştür. Cesedi muaaldı götürdü. ribatı ve Yunanlilann bu belâyı def yene eden Adalet Doktoru, Morga kaldırtBiz garbf Anadolu dağlarının üzerin için sarfettikleri enerjiyi tahmin etmek mıştır. *• MİLLÎ Türk Talebe Birliği Başkanı den uçuyorken: hoparlör, Yunan ada mümkün değildir. Muzaffer Aşkın. dün Emiııönü Halke\1nde larının üzerine gelmek üzere olduğuB. FELEK kalabalık bir dinleyici kütlesi huzurunda muzu söyledi. Bir manzaraya dalmışız. Londradaki gencük konferansma dair intıBirdeibire Mimi geldi: balarn ı anlatm'.ştır. Çocuk Esirgeme Kurumunun Aman fena oluyorum beyefendi! Eşya Piyangosu Nerede idin? Çocuk Esiıgeme Kurumu, 23 nisan günün Ayakyolunda. Girdim. çıkamadım. de çekilmrk üzere büyük bir ejya piyangoDüğmelere filân bakarken kapı k a p a a ı j s u tertıblemş, ve hıletlerini memleketın her AfKINI, StVDIGI ADAMtH1 80YNUK 80YNUS I verdi. Bir türlü açamadım. Yumrukla 'arafmda satışa çıkarmı§tır. Piyango, otuz n ra j actılar ' k' ^ dcğerincle bir evle birlikte, otomoşie esÂnrr iincİRİ G'IB'I GtçİRMtk I , .' j , ,. ,. ' bil, kamyon. traktör. pullıık, oda takırr.l. Vasati 1 5 58112.20 15.49 18.27 19,58, 4 14 İSTİYEN BİR KAPININ ROMANİ OMANI i. I Pardon madmazel... diye tepsı getırenj h^ d o ) a b l d i k i s m a k i I , e S i halı vesaire giEzani 111,30, 5,54 9,23' 12,00 1.32 9.43 flYATI 5LİRA * ARIf BOLAT KITABIVI kıza kompliman yapmak için mutfağai D i m a d d i kıymeti yüksek yedi binden fazla grtti. 1 eşyayı ihtiva etmektedir. İstanbul Âtina Yazan: Burhan Felek Dil davasında kat'î karara dogru Seiıir haberleri Umumî bilânco HEM NALINA MIHINA Amerikaya gönderileııieri de aç bırakmsyalım! eviet Denizyoliarı lâareji.ııa I şehir hatları. Fabrika ve Havuzlar, Linıan Işletmeleri ve bazı taşra teşkilâtındaki kuçük memur ve müstahdemler, şimdiye kadar muayyen ölçüier ve esaslar dairesinde aynen veya nakden iaşe edilmekte idiler. İdare, 1949 bütçesini hazırlarken, bu iaşe yardıınıııın bütçe imkânları daiıesinde azamî surette yapılmasını kararlaştırmış ve bu kararı tatbik mevkiıne koyarak iaşe bedellerini birer miktar arttınnıştır. Deııizde çalışan personele, bilhassa ateşçi ve kömürtüler gibi, sıhhat ve hayatları pahasına çok ağu bir hizmet ifa ederek ömür kiitah edenlere, daha iyi gıda alabilmelerini sağlanıak için, yapılan bu yeni yardunı takdirle karşılar; yeni Genel Müdür Cemil Parmanm hesabına, iyi bir not olarak kaydederiz. Bu karar münasebetile yeni gemileri getirmek üzere, Amerikaya gönderilen mürettehata verilen yevmiyeler hakkınrîa da sa" ın Genel Müdürun dikkatini çekmck isterim. İşittiğiine göre. bunlara 5 dolar yevmiye verilecekmiş. Amerikada hayat pahalanmış olduğu için, 3 dcîarın ihüyaca kâfi gelnıediği muhakkaktır. Geçen yıllarda gönderilen mıirettebatiii. Amerikada ne kadar ıstırab ve hatlâ fefalet çektikleri hakkıuda, kendileriuden ve bilhassa oratiaki Türklerden aldığını çok acı*mektubların hazılsrmı vaktile nesretmiştiın. Şimdi gönderiicn mürettebata da eğer hakikaten 5 dolar yevmiye vcrilecekse, bunları. Amrrikada gene aynı ıstırab vr scfalet bekliyor. demektir. Harb gemilerini almak icin gönderîlen denizcilerimize daha fazla para ve. rilr'iğini işitiyorum. Devlct Dcniz.volları gemileri mürettebatınn da, Amerikada geçincbilecekleri kacîar bü' para verilnıesi lâzımdır. Onları aç bırakarak yapılacak tasarrııf faydasız ve zararlı bir şey olur: Türkiyenin ve Türkleriıı şerefini ihlâl eder. 6 gemi için gidecek mıirettcbatın çokluğu yüzünden dolar yekununun kabarık olması tabiidir. Fakat bu kabarıklık onlann yabancı biı diyarda aç bırakılmasını icab etürmez, iyi bir işletrneci oiduğıı soylenen sayın Cemil Parmanın. memleketteki memur ve müstahdemlerini düşündüğü gibi, duarıdakileri de düsünınesini ve korıımasını bekliyoruz. Burada borc edilir ama Amerikada buna inıkân yoktur. Ağaclı linyitlerinin işletilmesi Yazan: Ismaii Habib Sevük mektebe karşı ters bir düşüncemizi açîkhyahm. Sanıyoruz ki çocuk mektebde öğrendiğini eve götiirür. Mektebi ele alınca evi de fethetmiş olacağız. Halbuki hakikat bunun aksine c\r. Çocuk evden ve sokaktan aldığını mektebe götürmektedir. Daha doğrusu mektebdeki dil hayattaki ve evdeki dile uymadığı için çocuk mekteble ev arasmdaki sokakta ayrı bir dile sahib oldu. Çocuklanmız sokakta yaman Dİr argo ile konuşup duruyorlar. Mekteble hayat bağlarımn kopması; bu, valan toprağmın sallanmas: gibi bir şeydir. Katmerli sun'ilik: Eskiden yazı dili ile konuşma dili ayrıydı. Yani eskilerin biri tabiî, diğeri sun'i olmak üzere iki dili vardı. Onlar o sun'î diHe irticali bir nutuk söyliyemezlerdi. Meşrutiyet türkçülüğünden son ra bütün zevk söhibi kalemler yazılarında yabancı kaideleri atınca o sun'i dil ortadan kalktı. Bu sayede tek diîli olmanın saadetine ermiştik. Kurumcular bu ssadeti görmemezciliee geldikten başka otuz şu kadar yıl önce ortadan kalkan sun'i dile bedel kendileri yeni bir sun'i dil yarattılar Eski .sağ sun'icilik» yerine yeni bir «sol sun'icilik». Hem bundaki sun'ilik eskisinden iki kaf beter oldu. Eskiden yalnız konuşma ve yazma dili ayrıydı. Şimdi sun'i dilde de aynı ayrılık var. Şimdiki uvdurma türkçeciler de yazdıkları gibi konuşamazlar ve konuşamıyorlar. Fakat eski sun'ihkte > azı dilinin okuyucuları vardı. O devrin aydınlan zaten o yazı diline gört yetisiyorlsrdı. «Sol sun'iciler» işte bu mazhariyetten de mahrıundurlar. Onlaraı sun'iliğinde de çifte kavTUİmuşluk l.'undan geliyor. İktidara sığııuş: Son stın'ici'.erin okuyucuları yoktur da o uydurma dille gazetelerde ve tnecmualarda nasıl yazı yazabiliyorlar ve gene o dille broşür ve kitab cinsinden nasıl neşriyat yapabiliyorlar? Bu ancak • iktidar» uı kanadına sığınmakla mümkün olmaktadrr. Bakınız, onlar sadece beyük gazetelevle mecmualarda yazarlar ve kitablan da ancak ya resmi müesseselerin, ya yanresmî kurullann neşriyatı arasmda çıkar. Onlann nekadar zayıf mevkide olduklaıına bundan parîak delil olur mu? Kuvvetli olan serbest sahada olandır. Demek ki cemiyet onları tutuyor. İstediğiniz kadar davet ediniz zayıflar oraya çıkamaz. Onlann zayıf oldukları için, iktidarın kanadına slğınmakla kâi'lı hareket ettiklerine akıl erer ama iktidarın oniarı kanadı altına almakla ne kazandığına. nasıl akıl erdirmeli! Şaht'm dersi: Dillere destan Alnıan iktisadcısı Şaht'ın .Cumhuriyet. te çıkan hatıralarını ibretle okuduk. Hitler. tam kan, yarım kan, dörtte bir, sekizde bir kan diye şülünc bir ııkçılık yaparken Şaht «A!man kanı kendine kan karışmaktan korkmıyacak kadar kuvvetlidir> dediği için Hitler bile tuttuğu nazariyevi tavsattı. Ne büyük ırklar kan kaıısmasından, ne de büyük diller kelime karışmasından korkarlar Türkçe büyük dildir. Irk;mıza bu kadar kan karışmasıns rağmen bı millet nasıl Türkse di! de şarktan ve garbdan alıp kendine m&lettiği o kadar kelimelere rağmen türkçediı. Dilde hiç yabancı kelime bırakmak istsmeyiş clüe hizmet değil aksine dile güvenmemek olur. Dıle gü\enenlerdir ki ona hüımet ediyorlar. Yeter artık demagogluk: Irkların ve milletlerin birbirlerine karşı meziyetleri nakiseleri. üstünlükleri. düşkünlükleri olduğu gibi bu haJ dillerde de boyledir. Arabcanm büyük bir dil olduğunu bütün lisancılar kabul ediyor. Fakat arabca kcndi ülkesine mekân edatı bulamadı da «Arabistan. diye bunu Acemlerden aldı. Halbuki biz kendi ülkemize arabca bir sdat uydurarak «Türkiye. dedik. Kurumcuiar Türkive. yi atabilirler mi'' Bu vatana o Arab kaideli isim ne kadar yakıştıyca bu dile Arabın nisbet lâhikası da u xadar yakışmıştı: İlmî. edebî, millî, asabî... Bunları bırakıp da asabi yerine «sinirsel. demekten daha sinire dokunan ne olabilir? Arkadaşım Hami Danişmend 1941 ağustosunda «Cumhuriyet. te «Kur'anda türkçe kelimeler» diye bir yazı neşretmişti. Akhmda kalan şu: Bizim «küp» «ekvab» diye cemilenip Kur'ana giriyor. Allah bile türkçeden kelime almış da biz arabcadan neye almıyacakmışız? Türkçe hiç bir dilden hiç bir kelimeye muhtac değildir. Bırakaım bu demagojiyi. Bakınız medeniye* âlemi ne diyor? Hükömef, Ermeni Patriği olarak Arslanyanı tanıyor yaylasında çadır ku ran büyük dedemin dilinde benim bütün bir geçmişimin nurası vardır, bunu ya bancı bilemez!» diyen bu muharrire müsteşrik şu cevabı veriyor: «Bizde 5 inci asırdaki atalarımız Hengist ve Horsa'nın kullandığı dile dönsek bugünkü ingilizcenin haU ne olur?. Muhterem müsteşrik cevabına şunu da ilâve ediyor: «Medenî insanlaı için »öz dil» diye bir şey yoktur. Böyle boş bir hevese kapılarak her millet kendi mazisinin miıasını inkâra kalkarsa hepiıniı topUn kabile havatına döm m . » Bu. bir cevab değil bir silîedir. Bizi yabancı anlamaz öyle mi? En buyük Türk gramerini Fıaıijiz Jesn Denv yarattu İngiiiz müsteşriki Redhouse türkçenin dünya çaplı bir salâhiyetidü. Haddimizi bilelim. Düşmanı sevindiriyoruz: Bizim meşrutiyeün üânından biraz evvel Acem Şahı Mebusan Meclisini topa tutarak dağıttığı için Mehmed Akif yazdığı şiirde «Umumen Garbı güldiirdün, umumen Şarkı ağlattın. demiştiDil davamızdaki kargaşalığa bizimle beraber türkçeye hayran Garblılar da üzülüp bunu havsalalarına sığdıramıyorlar. Yalnız büyük düşmanımız sevinip gülmektedir. Bizim Garb türkçesi kırk elli yıl önce difer Türk lehçelerinin de müşterek kültür dili olmağa başlamıştı. Gaspıralı İsmail Beyin Kırımda çıkardığı «Tercüman. ı biz bvırada çıkan bir gazete gibi kolayca okuyorduk. Büyük düşmanm en kwrktuğu şey buydu. Şimdi bizim yeni kelimelerimizi en hararetli tehalükle yapmaktaymış. Düşmanı bu kadar sevindiren şey bizi derin derin düşündürmelidir elbet Deva serbest ha\adadır: Falih Rıfkı Atay «Cumhuriyet» ın 2 ağustos 1948 tarihli nüshasındaki yazısında: «Araştırma kuıumu yahıız aıvmalı ve teklif etmeliydi» dedi. 27 eyîul tarihli yazısında da kurumun «tekJif», «deneme», «yoklama» safhalarını bırakarak hemen tatbik sahasına geçmesini muahaze etti. Zaten bütün ısOrablar bundan gelijor. Dünyanın her yeıind^ olduğu gibi yeni kelimeler ve yeni ıstılahlar serbestce ortaya atılır. Tutanlar, tutar: tutmıyanlar için de inad edilmez. Herhangi bir sanat ve fikir adamı için yeni bir kelime tutturmak. onu sevdirip umuma maletmek ne şcrefli biı zevktir. Fakat «uydurma zorlayıcılık. herkesi işte bu şereften mahrum ediyor. Umumî hava o hale geldi ki sevdiğimiz yeni bir kelimeyi bile kullanamaz olduk. Adeta herkes özleştirici.. =uydurmacı» gibi bir damga yemekten çekinir oldu. Herşeyden önce bu kötü havayı dağıtmak gerek. Bu antipatik zorIBVIŞ yüzünden dilin türkçeleşmeâe doğru tabiî gelişmesini bile engellediğimir.i bilmeliyiz. Dilde demokrasi: Cumhur Başkanımız tarihin huzuruna en övüneceği eser olarak demokrasiyi gösterecegini ilân buyurmuştu. Yerden göke haklıdırlar. .Tek ses. ten demokrasiye gecmek kendindeki sesi meclisteki partilere bırakmaktı. Bundaki ruh büyüklüğünü memleketin her temiz aydını idrak ediyor. Vatan ki mukaddestir, demokrasiye kavuştu; dil ıd kutsiyetler kutsiyetidir. onun da kavuşması lâzım. Zaten dilde tutulan sistem «tek sesli rejim» in icabıydı, ondan vazgeçmek demokrasideki samimiyetsiî!i> ğimizin en özlü burhanı olacak. Milletin kendini kendi idare etmesi, asıl köklü inkılâb budur. Ancak bu sayede medeniyet ailesinin Garblı bir uzvu olacağız. Dilde en büyük hedef de türkçeyi Garblı dillerin mefbum zenginÜğine uleştıımakhr. Dilimiz asıl hakiki inlalâba bununla erecek. Evet bu güçtür amma devlette «tek ses» de kolaydı. onu bırakıp güç olan demokrasiye ?i*tik Dilde de «mekteb ve kanun» gibi kestirme ve kolay olanı bırakıp uzun ve güç olana şrideceğiz. Çeyrek asır önce yedi yüz sahii'elik .Türk teceddüd edebiyatı tarihi» nin son sahifesinde vaptığım duayı şimdi bir daha tekrar ediyorum: .Türkçeye medenî lisanhuın kemalinı vermek, Rabbim. bu ne muazzam, ne güzel bir eser olacak.» Rum Patriği hakkında fstani ul Rum Palrği sayın Atiıenagoras a'syhinde bir dergi bir yaa ncretnıiş. Buna göre. mürareke yıllarmda, tstanbul Rum Patıikhanesinde kurularak, dcvletin bir an evvel çöimesini temino çslışan ve bu maksadla çeteler teşkil eden Mavtı Mira heyetine Athenagoıas'ın daiül bulunduğu hakkında Atatürkün Nutkundaki fıkradan bahsedilcrek bu Athenagoıas'm yeni Rum Ortodoks Patriği olup olmadığı sorulmakta ve bahsi geçen isim ruhanilere aid ol duğundan hâdiseyi basit bir isim benzerliği haUnde tefsire çahşmarun zorlaçüğı kaydedilmekte imiş. Saym Patrik, arada bir isim benzerliği olduğunu söyliyerek kendisinin o Athenagoras olmadığını soylemiştir ki, bu, hakikatin ta kendisidir. Mütarekeden evvel ve mütareke sırasında Heybeliadada otururdum. Bir gün Deniz Harb Okulunun müdürlük odasında bir Uıtiyar papazla beni tanıştırdılar ve adının metrepolid Athenagoras olduğunu soylediler. Bu metrepolidi sonralan da vapurda ve Heybelide bir kaç defa gördüm. Hte Atatürkün Nutkunda adı çeççn Athenagoras, o ihtiyar metrepoliddir ve çoktandır öbnüştür. Binaenaleyb derginin iddia ettiği gibi, hâdiseyi basit bir isim benzerliği balinde tefsire çaIışmak hiç de güç değil, bilâkis çok kola^dır. Fakat bundan daha kolay bir şey de vardı ki o da sayın Rum Patviği hakkmda o yazıyı yazmadan önce, Patrikhaneden, hattâ her hangi bir Rum vatandaştan bunu tahkik eünekti. Çünkü 191820 de bir başka Athenaçoras mevcud olduğunu herkes bilir. Böyle yapüsaydı, Türklere ve Türkiyeye karşı. yıllardır Amerikada büyiik bir dostluk ve muhabbet eösteren saym Patrik aleyhinde haksız ve yersiz bir yazı yaismail Habib SEVÜK zılmamış olurdn. SON Arnavudkoyünde. Musa admda bir genc: MevJidİ Nebevi bıçakla vurarak öldüren balıkçı Ahmed KesAramızdan ebedlyen ayrılan ve bizlere verkinin Birinci Ağırceza Mahkemesinde devam etmekte olan muhakemesi dün ^ona err.ı.ş ve miş olduğu acı. her geçen gün bir kat daha artan velinimetimiz esim ve babamız Rami'll şanık, 15 sene hause mahKnjm olmuştur. Bir katil. 15 seneye mahkum oldu K O N U Ş M A Paris Enstitü azaaından Bay Dr. François D E B A T Istanbuldan gecerken 25 Mart 1949 Cuma günü saat 18 30 da (Taksim Frar.sa KonsoloshaMüsteşrikin sillcsi: Bu seri yazılarda kendisini bir «aç nesi) büyük kütüphane salonunds TEDAVÎOE: TEKÂMÜL defa zikrsttiğim İngiliz müsteşriki vs türkologu H. C. Hony'ye karşı bizim DÜNKÜ ve BLGÜNKÜ ÇABELER devrimci yazarlardan biri «Bizi bizden mevzulu bir konuşma yapacaktl. Hatife olmıyanlar anlıyamaz» teranesüe baş şehrimize dün gelemediğinden konielıyarak: «Orta Asyadan gelip Anadolu rans ba^ka bir güre buakılmıştır. veiatırun 40 ıncı gününe musadif 2731949 pazar günü Beyazıd camii şeriflnde ikindi namazını müteakıb, onun ve üstad hocaları merhum hafızlar, Saml, Osman, Receb, Kemal, Hıza. BuThan, Cetnal ve Hüseyln'in temiz ruhiarına bağışlarrmak üzere jehrimizin güzide hafız arkadajları tarafından ve Beşiktaş Halk Partisi Musiki Mualliıni Hafız Cavidin kardeşleri Tevşih heyetlnin de iştirakile Mevlid kıraat olunacaktır. Onu sevenlerin ve arzu ederderln gelmelerl rica olunur. Eji ve çocuklan Hafu CELÂL COŞKUNSES'in ŞADIRVAlT Haftalık Sanat Mecmuası Üç renkli bir kapak içinde hikâyeler, şiirler, makaleler, tenkidler, sanat haberleri; seve seve okuyacağınız yazılarla. J 1 NİSANDA Çıkaran: Behçet Kemal Çağlar Vatan Neşriyatı. CUMHURİYET Yarın ikinci sayısı çıkıyor. Kapışılacaktır. Hemen alnmzmmz bulamazsuuz. «• Biı ayjık Üç «uriık AİD avnk SentüU Nüshası 10 kuruştuı . ^ Türkly. 30ü Ki. goo , ısoo 2800 » • lçlJ) aarls Abone şeraıfa ^ 6O0 K I , . lgOtı 2SO0 • MOO • vmmmJ f YALOVA KAPLICALARI 27 Mart 948 de kira pazarlığı yapılacak Kaplıcalardaki Çınar Halk Loksntası, Medhal büfesi ihalelerinden sarfınazar edildiği. Plâjuı veriieceği. ü I K K A I Gazeterrızt gonderiler evrak re yazılaz tlaruardan mesullyet kabnl «Ulıııa.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle