Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Ar»hkl949 Ankara 21 AtaUk Bana öyle geliyor ki meseleyi Yülardanberi tıyatrosuzluğun daha başka bır zaviyeden ele bahsetmektedir. f ( dan sıkayet edip durduğumuı aliiak lâzım. Osmajjlı Padi|ahlan eskidenberi Juyafetüe jehir tebdihne tegrif Ankara ş mdi bır değıl, iki tiMedenî bir cemiyet içmde dev halkm derdlerinı öğrenmek, halbuyuraiup) «ijye başlıyan larüiier ya*roya bırden kavuştu. Yakm lete, hükumete, belsdıyeye. san lertni konttol etmek üzere kıyavardır zamanlara kadar, herkesm bıl at müesseseierine, hattâ sanat fetlerini değışürerek gunduzleri Padışah, bu tetreül gezileriB^e dığı gıbı, Ankaradaki tiyatro kârlara duşen vazıfeler, o cemı ve gecelen bilinmeyen »aatlerae görduğu mühıra şe, leri Sadrazama İaalıyeü Devlet Konservstuarı yet'n iht'yaclarını ve zaruretle şehir içmde dolaşırlardı. büâirjr v« ycisuzlukların duzd^ılTatbıkat Sahnes'nin îarran za rınj karşılamak için yapılması • Tanhınuzın muhtelif devirlennde meetni icterdi. Bir otefasında fair rrsn verd'ğı opera, dram ve ko gereken bir takım fedakârlıklar [ki bu gezmtiler bazan acı ve bazan .ftr;n ömın<İ« rastladığı manzara rr.edi temsıllerme nhisar ediyor vardır. Devlet. hukumet, beledi da tath hatıralar bırakmıştır. II. fkendisini muteessır etenş ve Sadve bu fasılah temî 11er n ıhtıya ye. sanst müeâseseleri ve sanat Osman. IV. Murad gıbi çlddetlı r a z m » şu hattı 'hiınıayunu gontebdıl dolaşmaları cı karşılamaktan uzak kaldığı kârlar bu vazıfelerini yapmar hukümdarlar demnşti. CBeaun veziriBn. Bugun esnasında bır takım yasaklara risanıliyordu. N'hayet 1947 yıh larsa o cemiyetin gensinde kaltecdı!*n geşerksn Divanyoltıada nın aral'k ayında Küçuk Tiyatro mış olurlar. Fakat cemiyetin ve ayet etmeyen kımselerı hemen fırm oriis«ie kalababk gordum. idam ettırmek stıretıle şehir halaçıHı. Onu geçen nısan ayında bu cemiyet' teşkıl eden ferdlerin Herifin Hrı dahj vreeek ekmek kını korku üe sindırmış erdı. bütün tesisatı tamamlsnarak faa de onlara karşı b r takım vazıbuÎEtruyoruz dıye îeryad eyledi. Tebdıl dokşmaları esnasında hallıyete geçır len Büyük Tiyatro felerı olduğunu da unutmamalıAluoailah raufcedder oldum. Sunun kın jikâyetleri ve derdlen de öğtakıb etti. Geçen hazıran ayında yz. Fsrdler vazifelerini yapmazbir çareKne takasun Zıra. Ramaçıkan bır kanunla resmî ve muv larsa bu sefer cemiyetın geride renilirve bunlara çareler dujünuzam Serıfte îbaıÎTillah rahırret çeklürdü. Hoea. dervi}, humbaracı ve tak'l bir teşekkül halmi alan es k^ldığına hükmetmek icab eder. mek lS>ık depldır .) (5). Ilk duvarUr yeıleştirilirken Bir duvar >erin« konulnyor saıre kıyafetlerinde dolaşan bir ki Tatbıkat Sahnesı de, bu mev Tıvatro bahsinde devlet, hukuSoa tebdıl gezen Osmanlı p a sim başında, Kuçük ve Büyük met ve beled'yelerım'z ellerın çok hükumdarlar, rastiadıkları fa| II. Mabmudıın feu gezıniıkırlere altınlar ıhsan etmışler ve Tıyatrolarda devamh temsıller den gelenı, hattâ fazlasını yaol«re aıd heUnlar we ikkralar pek: bir çok kimEeleri Hızıra rasl r ş vermeğe başladı. Boylece mem mıslardır. Şu var ki bır tıvatro çok'ur Istartbuhı, saarartı ve muBİleketımızde ılk defa olarak b'r devlet tiyatrosu da olsa, n'hayet olmak hulyasıle ge\nndirmişlerdir. İâ\i seven hükümdar. tebdil olaTebdil gezmek âdeti Tanzima^a devlet tiyatrosu kuruîmuş ve | "ıplka, sey,rcıye hitab eden. madrak ve günhınun arzusuna göre faaliyete geçir Imiş oldu. Böyle ;î ve manevl gıdasını onun var kadar devam etmış ve bu suretle gea&ttier vsjarraktan hoglanıjorgon tebdil gezen hükumdar da II. ce rnühım sanat davalanTtızdan ğınd^n ^lan bır sanat müesseMahmud olmuştur. birı ha'ledıİTi ş e'bı enrundü. tesidır. Pıvessiz, aktorsüz, deBır iTÜn yarunda muaahibi 'Said Padışahlar kendilerine birer tebFakat bu tıyatrolann en esaslı :orsuz, ıçıksız bır tiyatro tasavEfenclı rlarak şehirde tebdil dolaun=;urdan, yani seyırcıden mahur etmek, nasıl mumkün değıl dıl kıyafeti seçerler ve yanlarma şırken Gulcaga kulhanınm olduğu rum kal?cağı galıba h^ç akla ıe, sevircısiz bir t>vatro tasavvur aldıkları adamlarile şehrin muhtefokağ'a îapmıştı. O sırada kulhanlif ve ucra koşelerıne kadar bazan gelmemışti. •tmek de öylece mtimkün değılPadi»ah1arın girdîkleri Vıvadan dav«<H bir ses gelıyordu. T a tehlikeh dolaşmaları da goze alırDevlet Tıyatrosunun resmen dir. fetlerden itremi lajaîeti dışah, musahîhirıin reyini stmsdân lardı. III. Muatafa suyolcu, I. Abfaaliyete geçt ğı 8 ekım tarıhın' henıen kaîhaoııı ynlunu tuttu. dulhamid »ofta, III. Selım levend IV. Murad bu neşeli ve deiberı Büyuk Tıyatroda GoeKtahamia fcir kütuğun ustüre oRealitelerimızı olduğu g'bi gö humbaracı kıyafetme girerlerdı. adamdan hoşlarnmşU. Ertsa gim the'nın Faust'u, onun arkasmdan Devlet idaresmde ıslahat taraf kendumı huzurun» getirtti » * gece turdn. Vvnıimü ^üııUHÜıkteri şshıs •up göstermekte zarar değıl fayBina Uuranı olduktan sonra • Jules Romains'in Knoek adlı eİkinci kat çıkıjor da umduğum ıçın bu satırları tarı olan ve halkın an'anesine kar yaptgı tek ıfi hatniattı. (Bekri. gayet gitreî bir s»sl« şarkısma tte. ia en fsz'a ?pV>eb olan sev. serlerı oynandı Kuçuk Tıyatrobirbirine dpha basıt bir şekıldc azmaktan kendımi alamadım şı büvuk bır cesaretle karşı koy pervasızca koyrutndan bir fise sa vara ediyorfn. Kiıihancıdan. far«Gecekondu» dılımizde yeni bir ] parçaların teker teker hazıriaıı! ya Eelinr», mevsime Cevad Fehflöylıyenin iulhanbeylerinin ^eyrek asırdan, yani hemen he maya kalkan II. Osman sevılmıvor rab çıkararak bır düenayi cihaukelime olduğu kadar, İkmcı Dun eklenmektedir. a mınn Kıiçuk Şchır'ı ile ışe başInşaat yerine kamyonlaıla hazır masıdır. Eski usulde Wr pencere j ladı. Onu Goldonı'nin Yaîanct'sı men kurulduğundanberı tıyatro ve icrBatma büyük bır irjfial bes gır ve en bivaye bır faha Zü&ar en ak'.ı haşında abnlannnan Tü^Bya Harbinın sonunda hâsıl olan çercevesi için 7 muhtelif ölcunun iküsadî zaruretlerı cck ıyi bır şe gelen duvarlar ve iiğer parçaıar alınması lâzımdı. Her pencere ay akıb etti. Bütun bu temsıllerı a suz kalmıj bır şehir halkının şım lenivordu. K^ndisi hakkında ma nevn yapan ba altın renkli rna kapılı Mehmed olduğunu oğrendilumat verırken tarafsızlığmı mu jiin, cıbanın butiın hazinelejrine ler. bır vinç vasıtasıle evvelâ temeie, kilde hülâîa edsn bir mefhumu da ım adım takıb ettım, hattâ o dı ıkı tiyatroya b rden kavusunsonra birbirı üzsrine oturtuluyor. n ayn ınşa edıldıçı ıçm, ev sahıbi ca, bunları her gün tıklım tıklım hafaza edemiyen muaıın bulunan üstün olduğunu temin etti. IV 'Muifade etmektedir. fin Errada Topkaoılı Mehmed, kuyucularıma, gene bu sütunbir yabancı genç padışahın hare rad sarhoşun setaretii sozlerme Dede Bfendmin n . MahJhada tariz Ilk kat yapılırken, temel uzerıne veva mımar, zevka veva ihtıyaca Bugun yapı sanayiinin haşl'ca ohırtulan duvarlann dik durması göre, peneertlerin eerişliğı, hatlâ iarda, onlardan bahsetmek fır doldurması şüphesiz beklene ketlerınden ve şehir içindekı teb, jm?kla beraber şarab şı§e yollu bestelecbği (Çihar »ttım, çeş anlayışile muhtelif olculerde atını buldum. Içlerinde iyi oy mezdi. Halkın sanat iki parulası vardır kı o da «;ürat» için arkalarma destek olarak oi yukseklığını ölçmek ıstemediğimiz bu ihtiya dil gezintilerinden şöyle bahset sıni sonuna kadar içti Bekri Mus oynadım. gene felek yendi beni) nananları olduğu gibi, şu veya ve «iktısad^ dır. «Bır gece» içinde rer demir cubuk dayanıyor. Yan tutmskta bir mahzur görmezdi. mektedirler: (Bu hükumdar her tafa bundan sorra psdısahın bırın farkısına başlamıştı. • kondurulu1 3<=n» bu binalar hem duvarlar tamamlandıktan «Bu \uzden, bır evde sekız mvr bu sebeble beklediğımiz kadar cm da, her ihtiyac gibi, bir iti suretle nefret* duçar olmuştur. sorra ci içret arkadaşlarmdan b n i â olyad halıni alması için şüphesiz Ku&acbsyi Mehmed. bu şarkıyl suratin, hem ds tasarrufun birer bu destekler kaldırılıyor ve ust telif boy pencere olsa, yukamla iyi oynanamıyanları da oldu. daha bir muddet beklemek lft Askerlerın nazannda hakirdir. Ve muştu) (3). gür ve davmfi sesüe o kadar temutevazı ât'r>si say.labilir. işaret ettiğimız olçulertn mıktan Bugün tekrar o mevzua dönecek katın inşasına geçılıyor. zım geîecektır. Fakat Büyük Ti tirler kendi^ine küskundur. Ule18. a m n ikiiKİ varıstnda Osman sirli bir surette okumuştu ki paBaşka meml»ketlerde, bir gece Dış duvarlar fabrikada hazırlan o nisbette artardı. Bu da ınşaat değılım, fakat daha esaslı bir yatro gibi cdden zarif, rahat, ma hareketlenni tel'in eder. Kadışah fevkslâde muteheyyiç olmuş nuıüarı ve' âdetleri değistirivor, lı padisahları ıslahat tefebbosleriiçinde değılse de, bir kac evn için dıktan sonra çelık pencere ve kapı mühenciİEİnin, usta ve kalfaların, meseleye temas etmek istıyo lözleri ve ruhları okjıyan b>r hattâ ışçılerın ayrı a^n vakitleri rum. Mevsim başından bugüne le daha hareketli bir hale pelmiş ve gadcnndcn bir kaç ^•yriia yaş kaldırıyor, daima evhama ve hade kuruluveren evlere a k sık te çerçeveleri de takıhyor, hattâ pendökülmuştü. Giderken külhancıya bınada Faust gıbi, Knock gıbi yale bağlıdır. Devleti ve ecdadını bulunan nayitaht halkınm duşimsaduf edılmekteiir. Bu iş*e bil cerelerin camları da geçirıldıktcn nı ahr ve emek «arfına sebebıyet kadar ne zaman tıyatroya gıttim, dunya ölçüsunde değer kazanrmş verirdi » hattâ sadece uğradımsa salonu celerini ve fcemayiıUerini kontrol Mehmede verilmek üzere. ihsan kuçuk gormektedir. hassa İngiltere başta gelmektedır. sonra inşaat yerıne geturılivor. Bu Reema «vlerinde kapı ve pence yan boş; gışelerin önünü tenha eserlerin bası akşamlar 4050 kıedebılmek üzere tebdıl dolaçmala btraktırdı ve sonra da kendısini Yalruz. orada başvurulan usul suretle, yapı yerinde pek az ı§ Turlü kıyafetlere girerek. mey rına pek ehemır.iyet vermişlerdir. muezzınleri arasına aldı. relerin vukseklık ve gtn.şlıkleri gördüm. Bu hal Devlet Tiyatro gi karşısında oynandığını gor•derme Cîtma» ve «alelâde» değil, kalmış oluyor. mek ınsana hüzün verıyor. Si haneleri, fena mahalleTİ dolaşarak Bir başka gun derviş kıyaietinBır çok muesseselerın garfolUa;u^ulu dsırasınde ve makul bır Yapılan bır hesaba göre avnı üç tip uzerine tesbit edilmiştir. Fa su temsiîlennin Ankarada umu nemaları, gazinolan ve diğeı polıs vazifesini go'raesınden do rr.asına cıddi surette çalışanlardan de »«hri dolaşan II. Mahmud bir fabrika sistemidir. büyüklükte bir evin «eskl» usul kat bunlar o kadar ınce hesablara lan, beklenen rağbeti. hattâ sadavanarak bulunmuş birer ölçü dece alâkayı göremedığınm a?ık eğlence yerlerını hemen her ak layı kendlîini adi ve hürmete ça III. Mustafa, şehri suyolcu kıys düklcanın camekânına asılmı; bir Bu işi bir çok iahrikalar ele al lerle inşasite fabrika usulü kuruişam müşterısız bırakmıyan An yan olmıvan bır adam hukmüne fetınde dolaşırdı. İlk zamanlarda resmi seyreden iki çocuğa rastladur kı her zevka ve her ihtıyaca bır delıLd'r. m.ş ve ayrı ayn bir iki usul tatbik ması arasında en aşağı bire on karalılar Devlet Tıyatrosunun ko>Tnuştur> (1). padışahın yanmda musahibı Nakşı mıştı. Çocuklardan bîy ince bir dal * * * nisbetinde bir fark vardır. Bu he cevab vermektedir. edilmiştir. Bu arada tahtadan Istems.llerıne de ayda bır defa olTetdil dolajmalarile, yasaklara bulunurdu. Ingıliz Çalışma Bakanlığı, Reeiıstune konrmış bir çavlağı tasvır keletler hazırlayıp içini çimentolu saba ev aksamının fabrikada haEvet, yıllardanberi BaşkenHe sun gitmeyi (mecburiyetimiz ol karşı gelen kimseleri dehşet« duma ınşaat us'üund «hakikaten uv Bojle bir tebdıl gedntisinde eden resmi tenkid edıp yurumuşr"*rçla doldurarak ve bur.u maki zırlanma zamanı da dahildir. tasarrufa bır Devlet Tiyatrosu kurulmasını madığı halde yerme getirdığimz şüren hükümdar IV. Muraddı. bir a$k sahnesıne nasıl k^rışnğını tu .. Reema şirketi mühendislerinden san emegınde bujuk r*:«r« gordürerek sürat temin evazıfelerden sayarak) Kuvvetli, azımkâr ve çok sert yaimkân veren bır sı?tem« olarak dört gdzle beklıyenler, bu gaye manevi Bu hareket IL Mahmudun dıkdsn bır UÎUI kullamlmıştır. Paf [%iri şöyle chyor: jçin çalısanlar, maddî ve manev* ıhmal etmezlerse dava kendılı radıhşh olan bu padişah gezınti ve padıçaha ne haber getırdığüu r.akletmektedir: (Sultan Mustafa, katini çekrmş ve çocuklan durduçaları fabrikada seri halinde ha * «Inşaatta vasün ve emeğin kay tavsıf etmıştir. bakımdan ellprınden gelenı ya ğmden halledılrruş olur. Bunu lerinde rastladığı ayvaşlan, tütün bir gun musahibi Nakjt ue tebdıl rup resmi neden beğenmedıkzırlamp yanvana getiriierek Irapanlar, bu uğurda bır kaç mıl bu sutunlardan, böyle apaçık, içenleri hiç bir »efaat kabul etgezerken uzaktan bir askerin bir n m sormuştu. Resmi beğenmr r cn Bulgaristan gelen Türk rulan ahşab evler de bır başka uyon lıra sarfetmıs olan Devle fakat samımıyetınden emın ol meden, olduklan yerde oldürtüMoskovada 3 yıl: kadını öpmekte olduğunu görmüç, çocuk nasıl beğenehm, koca kuş suldür. muhacirleri ve nihayet bugün, o güzel bına malarını rıca edeceğım bir dılle, yordu. derhal keyfıjeti cnlsmafii için ince bir dalın üstüne konmuş da Dvoı Bulgarıstandtn bır kısım Turk ların içinde geceyı gündüze ka Fakat sağlamhk ve zarafet bahatırlattığıni ıçın bılhassa AnFakat bir defa İstanbulun mes Nakşıyı göndermij. Nakşı. hakika dal dimdik duruvor, biraz eğılmuhacırı gelmıstır. Gelenlerın soyle tarak çalışan yuzlerce sanatkâr kımından en çok beğeaılen bir ükarah okuyucularımdan özur hur ayyaşı (Bekri Mu3tafa) yı af ten askerin kadını öpmekte oldudıklerıne gore Bulgar'.'t^idan mal mesi lâzun gelmez miydi, demış. çuncu usul daha vardır kı bu da, nedunleri ara ğunu gbrerek oadisaha gelıp z t rif mülkü «lın»rafc k»oı dişarı edılen hayal kırıkhğı içindedirler. Çün dılerım. Şunu unutmamahdırlar fetmesi, B3krının Bu dıkkati beğenen padışah. çoP.eema Inşaat Şirkeünin tatbik etTurklerin ytrlerlne. Ru£y»d»n rauh« kii yıllarca uğraşılmiş, dıdınıl ki bu tiyatrolar kendıleri iç n sına gırmesı ve ıV. Muradın da bir yalan söylemiş, efendim buncuklara bir kaç mecidiye vermiş, tifi sistemdır. hacır gonderılmektc ve burasr» >et mış, beklenilmış, Ankaraya bı: yapılmış, sahneye konan eserleı şaraba alışmaiile neticelendi. lar kardeş imiş ve çok zamandan fakat babamız yasak etti. alamaleşttrılmektedırler. Eu «ureüe hem değil iki tıyatro bırden kazandı Reema fabrikaları muhtelif boykendıleri ıç.n hazırlanmıştır. On Sultan Murad, şarab kullanıl beri bırbirlerine hasret imışler. yız demişler. n . Mahmud da babaTurkler çıkarılmış hem de Bulgarlar rılmış, bu t.yatrolarda devaml larsız, yani seyircisiz yaşıyamaz masmı roeneden iradesini yenile Şimdi orada ansızın tesadüf da beton duvarlar, çelik ve kapıj etBuslaştınlraış olmaktadır. bir çalışmanın bütün ımkânlar lar. Bu tıyatrolar dolmazsa, mıl dıkten bir muddet sonra bir gece mişler, sabredemeyip opuşüyorlar nıza söyleyin biz, padişaha rastgelpencere çerçeveleri, tavan ve dö(îkind sahifeden devam) dik, o verdi, deyin cevabmı verKaradenizde fırtına dindi sağlanmış, fakat şimdi bu sah' yonlar sarfedilerek yapılan şeme kaplamalan hazırlamaktacur. güneş yanığı» adı verilen renge ve sehirde tebdıl olarak dolaşmaya demış. Nakşının bu sözleri padışamişti. Bir muddettenben Karadenude de neîerde verilen temsillere se Bunlar muayyen bir plâna göre yakın bir elbiseydi bu. Molotov, ışletilen bu binaların hakikî bır baîlamışb. Bu gezintide, Bekri hın hoşuna gıtmış. gulerek Nakşı vam etmekte olan Kuzey fırtınası dün yirci bulamamak gıbi hazın bi Bu cevaba karşı resmi beğenmiyapılmaktadır. Esasen evler, ça lâciverd bir sivil elbise gijTnişti. ihtiyaca cevab vermedığı yolun Mustafa isminde birme tesaduf et bbyle değıl amma. iyi yaptm cedınmiçtir. Fırtınanın hük ım surdugi yen çocuk Sultan Mahmudun yut.dan is'ıfade edeoılmek için. bir Zaten Dış Işleri Bakanı unıforma muddet zarfmda bszı ıkele'ere ug vaziyetle karşılajılmıştır. vabım vermiş.) (4). da, zıhınlerde yanhş fakat hakb ti. Mustafa, sarhoş bir haldeydi. züne biraz alayla bakarak; derviş d?m altmda yanyana iki daire sını pek nadir giyerdi. rayamıyan vaourlar ancak sırrdı o U Buna verılecek cevabı tahmi: bir şüphe doğabilır kı, halk için Karşuına çıkan IV. Muradı tanıS k tebdıl gezıntilerile İstanbul baba, sen delımism, eğer, biz paç^klınde kurulmaktadır. kelelere ugr»m«ktadırl»r. Bu sebeble edıyorum. Denılecek ki: cAnka olduğu kadar mıllî tıyatromuzun mıyordu. Kendisine Istanbulu ve Odanın bir ucundan öbür ucu dır kl «İımir» \ apunı bır gun rotarl ra nüfusu üç yüz bini bulmıya halkının derdlerinı oğronen, asa dişaha rastgelmış olsaydık, o da bigelişmesi için de asıl zararlı o Cariyeoğlunu (2) satın almak tekBöyle bır çıft evın meydana çıyişin yerinde olup olmadığını kon ze ihjen vermek isteseydi, ceVlerina kadar dolaşarak misafirleri bi bugun canlı haj\an getıren "D'jnı küçuk bır şehırd r, her gecı lan ve beni korkutan da budur. lifinde bulundu. kabilraesi için 40 duvara ihtiyaç trol eden hukumdarlardan birisi miz altınlarla dolardı, demıjti. rer birer selâmladılar Sonra ye lupınar. 2 gun rotarla bugun Bakı: temsıl veren iki tıyatroyu bırvardır. Bunlar seri halinde hazır;ılepi de 2 gun rotarla >ann lıroanı mek salonuna önden Staiın gırdi, mi2A geleceklerdır. neye konulması, hele Devlet Ti de III. SeUmdır. Padişah levend ve *** den devamh olarak beslıyemez!" landığı için ucuza mal olmaktadır. (1) Hamraer tarihi. humbaraa kıyafetlerine girer, günBu satırlar gazetede çıkhğı za yatrosunun genc ve güzide sanD ş duvarlann. >ç bolmelerin ve biz de arkasmdan girdık. Peki ama Muhsınin anlattığı, «Tanar» şilepi Odesa'ya gitti duzleri. hattâ cumalan vc gecele(2) Padışahı kadetmektedir. man Büyük Tıyatroda son tem atkârları arasında Komiser rodıjrr aksamın bırbıruıe tutturulnüfuslu Mehmed Doğan fırmasın» aİL hattâ yazdığı o 26.000 GELECEK TAZ1 Rusya, Al(3) Hammer tarıhı. lünü bizzat oynaması temsıllere ri istanbul içinde. Üskudarda halKnock rr.^sı irin yal.nz koşelerde birer manyayı ele geçlremiyecefıni an kactan Huse>ın Demzern ıdaresır'dekı küçük Fın kasabasının her gece sillerı venlmekte olan kın kalabalık olduğu yerlerde do(4) Prof. Ismaü •lakkı Uznnçar SJ'un ınşası lâzım gelmektedır «lajıar« fil«pl evvelkl geee sa»t 23 de tıklım tıklım dolan üç tıyatro afişten ındırilecek ve yerini J ayrı bır hususiyet verecek ve üs laşırdı. layınca tahrib etmeğe karar verışılı. Vakayiı Nakşı. Tarih Encumeyuklü olaralt Odes» llm«ıun» hareket suna, o tiyatroları besliyen se B. Priestley'nin Bir Komiser tadı sahnede gdrmek ıstıyen büVu da evvelden harırlanmış birer yor. Serkâtibi Ahmed Efendi, padi ni Mecmuası etmıştir. ifkeletın betonla doldurulması sayircılere ne diyelim? Görülüyor Geldı piyesı almış olacaktır. Bu tün Ankaralıları inşallah bu se«Tanmr» jllepi, üç seredenberl b (5) Enver Ziya Karal. m . Seliyejıncîe mumkun ojnaktadır. Dugüzel eserın Büyük Tiyatroda fer Büyük Tıyatroya toplamış o şahın gunlük hayatına daır tuttu(Bu hatıralartn telif hafckı Rus lımamna jıden ılk Turk gemıs kı bu işın nüfus azlığı veya çokğu defterde bu gezıntılerden de min hatları. varların vanyana gelen kısımıarı Opera Mundi Ştrkeune aiddır.) dlr. luğu Jİe büyük bir alâkası yok. Muhsın Ertuğrul tarafından sah lacaktır. Dört gün içinde yapılan asrî "Gecekondu.. lar Seyircisiz tiyatro Vazan: Lulfl Ay TİYATRO TARİHTEN SAHİFELER lebdil gezenler Yazan: Halik Y, Şehsüvarcğli Rusyanın istedikleri olsaydı Yugoslavyayı desleklemiyecekti! bu sahıl kovunae tcpu basgostermişse de balıkçuar bunu :opu uç kahve vardı Bunlardan yazdan kışa donüş olarak kabul et $•=• KUçUk ıtlkâye y s l n j birı balıkçılara hasredılmişti. mek istsmemişlerdi. Onlar bu haHalbuki, kojun efesenyetını balık vanın arası çok gecmeden açacağını çJar teşkıl ettıği için kahve tıklım ve Boğazdan içeriye adeta hücum tıklım doluyordu. Yazın bir derece edçrcesine giren lüferi Kalenderda ye kadar bu durum idare edihvor ! fccğacaklarını zannetmislerdi. Lâdu. Çunkü dülkânın arka tarafın kin, bunun lüfer fırtınası olmadığnı şey yok, adamcağız balık tutmava bır bahçsîi vardı. Deiıkanlılar j ve sadece hiç görmediğiıruz yazın so gitmışür, elbette kı gelecektir, bu curada ağaclsrın altına yerleştırilen t.a erdiğini Velirten bir enare teşkıl havalarda balıkçılar ellermden gelmasalarda ssbahtan akşama kadar. ettiğini ancak ertesi gun oltalarını diği kadar fazla balık tutmağa çalıbir türlu bitmek tukenmek bilmiyen denize sahverdik'eri zaman anlaşırlar, hava birdenbire azdırınca üa prafa partilerine dalarlardı. Yaslı mışlardı. Onlarm balık tutma seven yakın Hrnanlığa sıe'imaktan başlar da dukkânda caddeyi seyredip daları uzun zaman devam etTie H, ka bir şey yapamazlar, onun için mıhtelif nîvzular üzerinde fıkır jzira, aksam üzeri biraz mülâyim bir gıt annene sö>le, hiç üzıjlmesin» yurütmek âdetnde idıler. Yakala tavır takman hava birdenbire azıtt) dedi. rını prafaJan kurtarmağa muvaffak ve ara<!i çok gejmeden denizde buBir iki s«redenberl denize açıle!=n bazı balıkcılar ağlarıru yenile lunanların hepsi Mıhplin kahvesmmak âdetınde olan insanlar bu duraîj:e çahçırlsrdı Bah^* duvanna de soluklarmı alıverdiler. rum karşısında adeta şasırmışlardı. krrkocsrr.an bır kepçe asılı dururdu Balıkçılar kahvesinin sahibi içkivs bahç«mn muhtslif koselerinde ıp ye ve kadına çok düşkün olduğu Kahvedeki balıkçılar konuşmuy ırk="3İlar h:ç ek=ık olmazdı. O bü için hemen hemen gunün her saa lardı. Herkes ellerinden zarları ve y..i kep;s aieta bir can kurtararj tınde patron, ocakçı Miçodur. Mıço kâfıdlan bir an içinde bırakıverr.anzarası arzedıyordu. Sdzde kırgm da kadeh tokuşturmakta patronunu mışti. Yaşlı insanlar soBukkanlıbkla calık olurîa, bir kaç kişi bu koca geride bırakacak yaradılışta olma birbirlerini süzmekle iktifa edivorrran kep?yı yakalayıp derhal sahil stna rağmen vaktile bahkçılık yap lardı. Prafa oynıyanlar arasında sezırtetekti. Aksı gibi dört J tığı ve biraz da ustasma nazaran da kanları hakikaten delice kavmyan insanlar vardı ve bun^r gehşigüzel sciedenberi kepçeyi kullanmak im ıha genc göründüğü için bu patırdılı fikır yürutüyorlardı. Bunların arakinı harı! olmamiştı Geçen sene oir ı toplanma yerini tarif edilemiyecsk sında, vazivetin komisere bıldirüsacah. 1 ulaklarına fazla mıktarda ' bir maharetle idare etmes;ni biliyor. mesinl ileri sürecek kadar budala j sğraur suyu gıren torikler karaya Saat, gecejarısmı çoktan geçmişvurmuş, fakat bu sefer de Çingena ti. Miço, bir aralık kahve kapısını olanlar da göze çarpıyordu. Soyleler torikl=r! balık;ılardan önce top j açıp kapadıktan sonra haykırdı. Fv nen saçma sapan lâkırdıları iyiden l=rıvernİLSİer ve balıkçılara da herıvelâ, sesi her masadan durmalan iyiye dinledikten son^a Lâz OsmaZ£:msnkı gıbi, pıafalarına devanı et jukselen konuşmalara karı=*ı KİTI nın aya&a kalkbğı görüldü. Adam mslren caska ar ış duşmenıiş. Bu'se bir sey anlayamadı. Hajkırı,ıca evvelâ ağzını elının teraile şoyle bir yaz kep^ı gene ve büyük bir ti [ses kesildi. Tekrar konuşta «Kurd sildıkten sonra: t 'ıkle elden ge;udıler. Bütun bu J Mehmed bu akşam balıktan donme «Efendiler, evvelâ anlamadığınız emekler, bılmem on sene evvel biı miş, kra dışanda, anasmın durma işlere karışmasak iyi olur» .diye kıfal kırgını olmuş da, balıkçıların dan ağladığını söylüyor, bu husus soylendi. «Demek her balığa çıkan kiJc dckuk keaçelerde kırğındaD ta bildiğiniz bir şey var mı?> Bir Dalıkçı bir iki saat gecikti mi derdunva ksdar para kazandıkları gdz an içmde kahve mahkeme salonunu hal gıdip komisere haber vereceğiz. önarde tut'ıldugu için sarfed lı andıracak bir şekil almıstı. Ne âlâ iş. Demek ben yirmi iki gün yrrau. Hiç bir kimse, değil fikir yürüt evvel Kumkapıdan kalkıp buraya F^kat kimsenm farkına •arama mek, bir kelime olsun telâffuz et geldim ve o gündenberi ailemi, çodığı bir zamanda ?elip çatmak âde mek ceîaretini Eoîteremp'ii. Insan cuklarımı görmedim, dıye benim tirde olan kıs birder.bire bastırın'a, lar sadece birbirlerine bakmakla ik için bir tabut mu ısmarlamak lâzım balıkçılarm bır iki saat içinde bsh tifa ediyorlardı. Vazdyetin ne kadar geliyor. Bahkçının işi yirmi gün Jeçe<sen djkkâna ta;"imaları doğrusu nazik olduğunu müşahede etmeK*e nizde. on şün de kıradadır Yo\sa bir=.r c~3vıp oluvir. gecikmiyen Hıristo buyük bir so bahkçılı^ı Yemişten kavun almağa İşte fırtına ta^n t o " ' e bır aksam' ğukkanhlıkla yerir.den fıruyarak mı ben.etivorsunuz, oturun oturdıda koydu. Bir gece evvelinden her kahver.in esığiade durakhyan çocu ğunuz yerde, bahkçılık sıcak odada pe kadar batırı sayılır bu: yağmuı lğa : «Kıam, qyle telâş edecei bir lif »tmâğj. beazemez. Fırtnası da Fırtına Gecesi Tevf.k Enson Yazan: Cevad rek çek. Sandal bir karış bi'e ılerGün ağarmaga yuz 'Uıttığu bır lemiyordu. Zaten nereye gıttığımın, sırada romatizmanın tesırile aşağ> nerede bulunduğumun farkmda yukarı ikı buklum olan balıkçılar bile deeildim. O guzelim deniz ba gece içilen bol içkmın sebebıyet lık pazarı değil, tam manasile can verdijı kuru öksurüklerle kahvepazan oluvennişti. Dört saat sonra den çıktılar GecE"ari£ina kad^r guç belâ sandalı Paşabahçe hma bır hayli içki içen ve sabaha karşı = nma sokunca, bir daha denize çık başgoîteren avaz neticesinds k^!ıdeğildir, hem de çocuklarını dü mamak üzere yemine başladı^ım ve peykesınde kıskıvrak kalan î>u şünmüyor, demektir. Öyle bir fır zaman Kurd Mehmed avucıle ağ insanlar. şimdi sadece sabah Y? üna geliyor ki arkasa bile bakma zımı kapadı, ertesi günü sokak kö ğma vetışme>i duşunuyorlardı. S n dan oltayı bırak derhal küreklere peklerine ekmek doğradım. Benim dal'.arım bir an e\vel denize myapış» dedi. Yahu dedim, böyle bildıeım Kurd Mehmed fırtınaya aırmek için birbirlerir.den yarcl rn keyifli balık her zaman bulunmaz, tutulmaz.» bekledikierı bir sırada alaca kooltayı atıvorsun, geliyor; biraz olLâz Osmanın anlattıklarmı dın ranhkta uz=ğı seçebılen bır balıkç» sun kalalım. Bir kaç para kazana lejen baiıkçılar başlarını gaUaya haykırdı cağız şunun jurasında. Elml sanda rak itiraz ettıler: «Öyle deme Os«Ulan. Kurd Mehmed gelıvor. > lm küpeştesine olanca hızile indi man, deniz bu . Şaka olmaz. tecruEkmek kaygusıle irksdasiarını rerek var kuvvetile haykırdı: «Ulan be de para etmez. Biz nice ustalaunursn balıkçılar derhal go^Ierini Osman bir bahkta gözüm varsa, rın bir kaşık suda boğulduklarını Anadolu sahilıne dıktııer ve nihaanamdan emdiSim süt burnumdan büıriz. Geçen sene Pandeli'nın nayet bır muddet gozetl?dı. ten songelsin. Beni evde çocuklarım bek sıl boğulduğunu hatırlıyor musun, ra deniz üzerinde bır siysh nokta'.T liyor, belki yolda. tuttuğum balık deniz bu. Ailah hepımizın âkıbetinı andıran sandalm Kurd î î imeaa ları bile denize dökecefim'» dedi hayırlı eylesin.» aid olduğuna Karar vererek ıslerme .Kendi kendime ve şimşek hızile Romatizmadan iki büklüm ol devam ettıler bir denize. bir göke ve bir de sağ muş bir vaziyette topallaya topalArası çok geçmsdın nhtınu vadski soldaki sandallardan çekilen laya >urüyen tecrubeli balıkçılar, kaba lüferlere baktım. Doğrusunu geceyarısmdan sonra deniz hıkâ naşan sandalm içı sılme lufsr doisterseniz yüreğim «git» demiyor yeierine de\am etmek üzere mey lu idi Balıkç:lar sandala v j h dxıran ve çok az tuHıİ3n bö' fa goz var, olümü de", oturun oturduğunuz miç olan sandalların, alamanaların du. Fakat bir de başımı çevirince haneye girdiler. Saat târe kadat atmadan önce Kurd Mehmedi kuyerde; âlemi de günaha sokmayı arasında çomelen uç dört tecrübelı Ahmedin var kuvvetile küreklere burada hsm içtiler ve hem de deniz cakladılar Lâz Osmn kendısıni balıkçı alçak sesle birbirıne oir asılıp uzaklaştığuu gordum. Bahk den, balıktan ve karıdan bahsettıler. nız.» tutamyarak kaba bır sesle: Prafa oynayan memur takımı şeyler sdyluyorlardı. Bunlarm ıçın yerinde en azından iki yüz sandal Nihavet yaşlarının daha fazla iç« Uian Mehm=d. Isdi cocukvardı. Birdenbire kendımi bu ka kive raüsa=de etmedığım esefle bearasmdan bazıHrı Lâz Osmanın I de her zamanki gıbi yüksek sesle labalık içinde öksüz gibi hissettim; lirttikten sonra hızından hiç bir lan hiç duşunmuyor musun, bu soylediklerine itıraz edip, Liman konuşmak âdetınde olan Lâz Osşev kaybetrr3 r r"ş olan fırtınanın ıs havada balığa çıkılır mı. h ^ a*ınDairesinin tahlısıye imkânlarından man da vardı. Osman herkesin ko «kırk yılda bir dost sözü dınlemek lıklarına apşı'klannı ve kunı ök dan da mı korkmuyorsun?» bahsetmeğe yeltendiler. Lâkin Lâz layca anlamasına imkân ve ıhtimal iyidir» dive mırıldanarak ben de Kürd M:hmsd bıriık bir soğukbalıkçı asıldım küreklere. Hem kurekleıe sürüklerini karıştırarak Osmanın fıkirlerıne katılan dığer olmıyan bir Lâz şıvesile konuşlu: asıhyorum, hem de bü" taraftan kahvesinde sabahlamağa gittı.er 1 kanhLkla ve tereddud etmeden cebalıkçıların da: «Siz hayatınızda Bu havada denizde ne sandal ve ne Kahvenın ce' kesıne bağdaş kuran vab verdi: denizden bir karpuz çıkarabildıniz de insan kalır. Yani insan boğulsa «Mehmed ben de gelivorum. eğlen balıkçılar tekrar bitmek tukenmek « Anam avradım elsun, gözam bile sandalı bulmak kabil olmaz biraz» diye haykırıyordum; Ahmemi?» dıye cevab vermeleri üzerine diye bir şey din bir iki defa ellerıle bır takım bilmiven sohbetlerine devam et 'de deniz korkusu ortalık sut liman oldu. Bir aralık Ölen ölmuşse, kalan da kaimıştır meğe yeltendıisrse de. arası çok 'yck Ama bcş çamra:la dondugum usta balıkçılar, yeni yetışm»lerın Sabahı beklemeden başka bir ça işaretler ettiğini farkeder gibi ol geçm!.den olduklan yerde sızıver vakıt aj a; m karaya basınca tırtır d° işe burunlarını sokacaklarını re yok. Ama benim bildiğım Kurd dumsa da ne demek istediğini an diler. Kahvede, uyuyan ir.sanlardan titrıyorum. KoroSlu, dört çocuk, farkeder etmez birer ikişer kah Mehmed oyle fırtınaya kapılacak lıyamadım. Daha iyi gormek için başka hiç bir kımse kalmamıştı. anam, k u kardeşun bır de ben. ayağa kalkmağa hazırlarıdığım sıveden çıktılar. adamlardan değildır. Geçen sene rada nereden geldiği belli olmıyan Peykede pınekleyenlerd^n bazılan Guıırie on kıio ekmek ister. Korkj Dışanda durmadan hıanı arttı Umur verinde denizin dıbı lüferle ve an! bir şekilde ' denizi baştan da ikıde birde doğrularak kahve kalır mı hiç...» ran ruzgâr korka.ıc ıslıklarla tel istif olmuştu. Zokayı, yem takma başa kaplayan acayib bır sısin cıye «Hava durdu m u ' . dıyorFırtınayı goz* almryan balıkcıla» graf dıreklerini yalıyordu. Değıl dan atsan gene çarpıyordu. He içinde Kurt Mehmedin sandalıru ITdı Lâkin kahvecinm cevabııu ruı cevab verraekte tereddud ettıksandal indırmek, ınsanın deniz ke rifçi oğlu bır aralık ördek gibi ba kaybettim. Değil kara, insan bur dinlemege vakıt buıamadan tekrar lerıni goren Kurd Mehmed. sandar.anna yaklaşmasına imkân ve ih şını benim sandalımdan tarafa ç« nunun ucuau göremiyordu. Hey sızıverıyoılardı. hndaki bahklan Batrrak içuı madvırdı ve «bu dakikadan iübaren detımal görulemiyordu. Ailthim, hey, aldı nu bora, çek kürabazla pazarhga girııSL Kahveden çıkaa ve kızağa çekil niz* olta koyuveren hem baükçj j