04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
"Türk Güreşi,, ne Ilâveler "Kaplatf* la "Aslaıt" Yazan: İsmail Habib Sevük Dd yeni kaynak: Geçen seneki «Türk Gfreşi> serisinin 27 şubat 1947 de çıkan «Kurtdereli Mehmed Paris ve Londrada.» başliklı 18 İncî yazıda onun kendine atfen, fakat üçünca »ğızdan rivaycüere istinadla, «Hind Kaplam» denen Gulâm Rüstemle güreşinden bahsedilraişti. 3u son günJerde ele geçcn iki kaynak, yalnu bizim değil, dünya güreşi tarihinde de ibhamlı kalan o mühim hâdiscyi, en biUraf şekilde, aydınlztmış oluyor. Bu iki kaynaktan biri «Profesör» unvanııu tsşıyan Fransız sporculanndan Dsbonnet (Debone) nin, Pariste 1910 da bcsılmış .Lcs Rois de la Lutte = Güreş Kralları» ismindeki 190 sahifelik ve 146 fotoğraflı kitabıdır. Ikinci kaynak, kitab değıl, fakat kitablardan kat kat üstün bir salâhiyet'olan doktor Behçet Vehbi Beydir. Mısırdan Istanbula her yaz raayıs içinde geldiği halde bu sefer Filistin harbi yüzünden gecikti, Ancak üç. döri gün evvel gelebiidi. frenğin kitabın^akı yanlışlarla noksanları onun sayesinde düzcltip onun sayesinde tamamladım. Hindistan şampiyıonluğu: Bizim muhterem : doktor Parisi, hele Londrayı avcuram Viçi gibi bildikten başka Hindistana da seyahatler yaptığı için orayı da iyi tanıyanlardandır. Geçen ssTin sonlannda Hindistanın güreş çampiyonu Kikar9ing isinıli bir Mecusi pehlhnydı. Gayet iri yan, dev endlı,'ı simsiyah, aynı zamanda çok güçiü kuvvetli olduğu için Hind.şampiyonhığunu ' uzun zamandır muhaiaza edip duruyor. Fakat bir gün Hind Müslü. jnanlanndan Gulâm Rüstem onu yeniverince Mecusi Hindüstan şaşkma dönüp Miislüman Hindliler de, sanki istiklâl ve hâlrimîyetlerini o zaman jkaıanmi}lar gibi, sonsuz bir meserret' içindedirJer. Hind jampiyoiluğunu kazanan Gulâm Rüstem,. içinde bulunduğumuz yirminci asnn ilk yıllannda dün>»a şampiyonluğunu da\ kazanmak için , Parise v geldi. Frenk müellifinin anlatışı: Profesör Desbonnet, kitabında Mecut n pefalivanı KikarSing'i bir Mecusi' aampiyonu olarak değil, bir ağaç olarak anlatıyor. Bu isimdeki on yıllık ağaç, cüsseli, sağlam. köklerini arzın derinliklerine yarymıştır. Gulâm işte onunla musaraaya loalkar. Kollarile ağacı kucaklayıp sarsmaya başladı. Koca ağaç esnedi. sallandh, çatırdadı ve nihayesj küt diye kökünden sökülerek yere yuvarlandı. Bütün .Hindistana yayılan bu hâdise üzerine Gnlâm artık bir ilâh gibi. Her taraftan ona muhteşem hediyeler geliyor. Hind pfensleri onu ziyaret etmektedirler. Bu ziyaretlerde ona filler, devcler, kıymetli hediyeler bırakıyorlar. KikarSingi deviren Gulâm hakikî bir saray sahibi oldu. Dünyanın en büyük zengini Keşmir Mahracasının eı. gözde adamı ağacı deviren bu kuvvet kahran.anı bütün bir şark debdebesile yaşamaktadır. Eğer frenk müellifi Mecusi şampiyonu KikarSing'le ağacı birbirine karıştırmamışsa, sahiden Hindistanda o islmli bir ağaç var, ve Gulâm o ağacı devirmişse, demek ki hem Mecusi şampiyonu yendiğinden, hem de öyle bir ağacı mağlub ettiğinden şohreti her iki cihetle katmerlenmiş oluyor. Yok böyle bir ağaç hâdisesi olmamıj da, Profesör Desbonnet, adamla ağacı karıştırmışsa bundan müellifin ne kadar saf olduğu anlaşılır ama. netice değişmez, madetnki ortada Gulâm denen kapkatı ve acılar acısı bir hakikat var. Gulâm'ın vasıflan: Milyoner Hind avukatlarından Motslal.Nehru, güreşe çok meraklıdır. Dünya çampiyoMİığı için Avrupaya harekei eden Hind kaplamna dedi ki: « Dünyanın en kuvvetli adamlarına meydan oku, cesaretine, bilğine, çevikliğe ve geniş omuzlarma itimadım var Senin şanSlna on binlerle ve daha fazla frank koymaktan çekinmem.» Parise gelen Gulâmın her tarafı ölçüldü, boyu ortadan biraz fazla, ancak 1,74, fakat ağırhğı 130 kilo. Göğsünün çevresi 1,45 rnetre. Frenk profesörü buna dünya rekoru diyor. Boynu 52 santimetre, Bu da dünya rekoru. Kırk yaşındaki Hind kaplanının adeleleri çelik gibi. Vücudü kaya kadar sert. Boynu tıpki boğayj andjrmaktadır. H?şrnetli omuzlar üstünde muammalı gözlerle bakan karanIık bir başı ve çok parlak dişleri var. Kaplana karşı aslan: Frenk profesörü kitabına aynen şunu yazar: .Bizim kanaatimizce Avrupa pehlivanlarından hiç biri Gulâm'a karşı beş dakikadan fazla dayanamaz.» (S: 150). Hindistan kaplamna Avrupada kimsenin çıkamıyacağı, çıkmax isteyenlerin bir. iki dakikada yuvarlanıverdikleri snlaş.l'nca Türkiyeden Kurtdereli çağırıldı. Frenk muharriri, onun ismini CourDerelli diye yazıyor ve bunu «Le Loup du rivage = Sahil kurdu» diye tercüme ederek şunu ilâve ediyor: «Sahil kurdu; ne kadar güzel ve aslına ne kadar sadık bir isiml. Bu bir devdi. Boyu çıplakken 1.92 metre, mükemmel bir endam, giyimli zamanında da çok gösterişli. Her halinden kuvvet uşkırıyor. Tabiatin kuvveti. Ancak boğa lsrda görülen kuvvet. Bizim profesörün «Sahil kurdu» nu Kurtdereliye pek yakıştırmasına rağmen onu getirten patronlar bu fikirde değildi. «Hind kaplanı» na karşı Kurtdereliye «Türk aslanı» lâkabmı verdiler. ^aten öyle dev endamîı bir pehlivana kurtluk pek küçük gelirdi. Avrupada Hind kaplamna çıkarılacak hiç bir frenk bulunamayınca bir Türk aslanının imdada gelişinden herkes memnun. Frenğin kitabında anlatıldığma göre Le vicomte Clambure, Türk aslanı namına beş bin frank koydu, Hind kaplanının menejeri 15 bin frankla mukabeie eder. At yarışlarmda olduğu gibi «kaplanı la «aslan» namına mühim mühim paralar yatırılıp durmaktadır. Aslanın harb naralan: Gene Profesör Desbonnet anlabyor: Kurtdereli amansız bir pehlivan. Endişe nedir, bilmez. Daima cesur, nefsine emin, daima hararetli ve hareketli. Kendi müthi; kuvveti yetmiyor gibi güreşlerine bir de «OhaS, «Hayda!> diye harb naraları katması heybetini büsbütün arttırmaktadır. DİL B A H İ S L E R İ Sehir haberleri Lisan meselesi karşısında Üıtiversitede İIlltllüKIIIIIIİIIllIltiIllltlilHllllltllllIIlfilliiHlUUllflUIIIIIIIIIIiI ııııııı::;:nı::::;:::*:T::ı::s:i!T!::ı::ı::::::.ıiisi:i:i:::i:iıiııııııııııııii CUMHURIYET 5 Tcmmuz 15 W NALINA MIHINA İş arayan gençler asamın üstünde yığın yığtn duran oknyucu mektublanndan birinde, ilk bakışta »ahıs. fakat esaa itibarile bir memleket davası, uzun uzadıya tasvir ediliyor. Bu, babası Balkan Harbinde yaralanarak malul kaldıktan sonra ölmiiş ve ablalannın yardımı ile tahsiline devam ederek isUnbul Ticaret Lisesinden men n olmuj bir gencin mektubudur. Mktebl bitirdikten sonra, Sümerbankta, Ticaret Ofisinde. Orman Genel Müdürlüğünde çab?mış, bu sırada askerlik hizraetini yapmak üxere silâh albna çafırı.mıştır. Bundan sonrasmı. onun mektubundan hulâsatan alıyorum: «Seve s«ve vatanî vazifemize koştuk. Kısa bir zaman sonra terhis edildik. Ticaret Lisesi merunuyuz. Bonservislerımiz var. Muhasebejri bildiğimize göre, bir iki tüocann defterlerini tutar, devlet kapısına muhtac olrcayız, dedik. Kodaman tüccarlardan tanıdığımız olmadığı ve piyasanın da durgun olduğu Jçin, bu idealimizi tahakkuk ettiremedik. Tekrar devlet kapna müracaat etti. Emir var; kimseyi alajnayız; siz Ticatet mezuntısunuz, elinizde bonservisleriniz var; tercih edilirjiniz; fajcat ne yapahm ki emir böyle» diyerek kapılarını yüzümüze kapıyorlar. Askerî hizmetlerini yapan Türk gencleri terhis olunduktan sonra yerlerine adam alındığı için, işsiz kalıyorlar. Ellerinde tavsiye kartları olanlar ihtisasları olmadığı halde, en güzel yerleri işgal ediyorlar. Karısına, çocuğuna, annesine, babasına ve kendisine dahi bakamayıp ve bu yüzden maneviyatı sarsı Im bu genclerin dunımu cemiyeti, dolayısile devleti alâkadar etmez mi? Banka ve iktisadî müesseseler iş bölümü ve ihtisasa ehemmiyet vermiyerek personellerini tavsiyeli kimselerle doldurmujlardır. Kadınlar ve emekliler dnırelerde büjnik bir ekseriyet teşkil ei'yorlar. Dıfeasa riayet edilmeden alınan memurlarla gayet tabit olarak lşler yürümez ve bunun faizi olarak da hizmetler, devlete çok pahalıya mal olur. Bir yazınızda formaliteler yüzünden bir doktor vatandaîimınn neler çektiğini n« güzel yazmı?tnı Yukarıda yazdığım sebeblerden dolayı işler yürümüyor ve hakikî ehliyet ve liyakat saMblerl de i? diye kıvranıyor. Türkler bojTin eğmiye ahçmadıkları için iş. dilenmek çok acı geliyor. İktissd kanunları. biz çağdakileri enerji kaynağı olarak kabul etrıiştir. Mekteb «ıralarmda ixen kıymetli meslek kocalarımız «lş dilenilmez; itenir> diye bağınrlprdı. Biz, derdimizi kime duyuralım ve nasıl iş bulup, hayatımızı kszanalım?» Görüyorsunuz ki Ticaret Lisesi menınu, ordudan terhis edilmiş gencin mektubu, mühim bir memleket meselesine, namuskârane çah'sarak hayattru laranmak istiyen miinevver gencliğe iş btılmak meselesine temas ediyor. Bu mektub. tek değildir. Biz eazeteciler, her füı\ böyle sifahî ve tahrirî müracaatler karşısındayız. Bir taraftan pek haklı ve yerinde olarak devlet bütçe* «indc. tasaıruf etmek istiyoruz: diğer (araftan da liselerde. yüksek okullarda, Universilelerde yeriştirdiğimiz münevver gentler. gene pek haklı olarak, ekmrk bulmak endişosile çırpınıp duruyorlar. Bu iki başlı davayı. elbette biz gazeteciler halledemeyiz. Bu pek mühim bir devlet meselesidir ve ancak devlet halledebilir. 4 imtihanların neticeleri Fakültelerde gösteriyor anormal bir düşüklük basmuharrirler ve Yunus Nadi AHMED HALIL Bütün neticeler Bu naralar Türk pehlivanlannda âdet olup, evvelce cihan şampiyonluğu güreşlerinde, o sevimli Kara Ahmed, bu naralan bütün Fransızlara duyura du^"ura onları popüler bir hale koydu. Fakat Kurtderelinin ağzında bu naralar Ivvelki gün gehrimizde iki kanlı hAdise büsbütün korkunclaşıyor. Bu Türk pehlivanı Pariste Daumas (Doma) gibi olmuştur: Yeşılkoyde Hava »okaîında 3 «ayılı evde 130 kiloluk devleri bile kedinln karjıoturan balıkçı Ali Cilâ, arkadajı Mahmud sındaki sıçan derecesine indirdi. O «Do ile içkıli gazinolardan btrinde kafaları lyjce ma» ki bu Türkler gelmeden önce be tutsülemiş re odalanna* dönmüslerdlr. gece iinde jeref kernerini taşıyordu. (S: 153 yarısından sonra içki parası yüzünden kav55). Işte Clichy (klişi) bulvarındaki gaya tutuşmuslardır. Her iki balıkçı, birbirlerile dövüjürlerken bir arahk Mahmud ipodromda böyle bir Türk pehlivanile ehne geçirdiği bıçakla Aliyi «ol memesi üzeöyle bir Hind kaplanı göreşecek. Hiç rinden ağır iurette yaralamıştır. Mahmud bir güreş meraklısı bu maçtan daha gü yakalanmış. yaralı Cerrahpaja hastanesine kaldmlmıştır. zel bir rüya göremezdi. Diğer taraftan Kocatnustafapaşa caddesinde 82 numaralı evde oruran Münib, ijlettiğı Bilinmiyen sır: a> akkabıcı dükkânında çırağı Raife çıkışKaplan yamanlar yamanı, aslan hey mıs, bunu hazmedemiyen çırak, hiddetlenerck betler heybeti. Fakat bizim aslanın bir ehne geçirdıği kundura bıçağne ustasının yapüf tarafı olduğunu kimse bilmiyor. nağını kesmı}, baldırının üç yerinden de Bunu, Gulâm'la savaşmak için Avrupa yaraiamıştır. Münib, son bir gayretle çırağının eilnden ya giderken Istanbula uğradığı zaman bıçağı almak istemij, bu defa d» kolu kıCemal Yavuza kendi söyler: « Cemal rılmıştlr. Yaralı Cerrahpaça hastanesme Bey, gidiyorum ama idmansızım. id kaldlnlmış, Raif hakkında takibata başlanmansız» der. Hind kaplanının korkunc mıştir. Istanbul Universitcsinde imtihanlar sona ermiştir. Bir kısım fakültelerin imtihan rıeticeleri daha evvelden ilân edilmiştir. Geri kalan Tıb ve Hukuk Fakültelerinde de neticeler, bu sabah talebeye bildirilecektir. Bu yıl, bütün fakültelerde muvaffakıyet nisbeti çok düşüktür. Bu arada Hukuk, Edebiyat ve Iktisad •Fakültelerindo imtihanlarda başarı gösteren talebenin miktarı yüzde onu geçmemektedir. Hukuk Fakültesinde son sınıfta ticaret, üçüncü sınıfta toprak ve devletler hukuku, ikinci sınıfta medenî hukuk der.lerinden sınıf geçenlerin miktarı yüzde sekizi bulmamaktadır. Neticelerin böyle ancrmal bir vaziyet arzetmesine yeni talimatnamenin tatbikatındaki aksakhklar sebeb olarak gösterilmektedir. Istanbul Teknik Univer?itesinde, muvaffakıyet nisbeti daha düşüktür. Bilhassa vize alamıyan talebelerin miktarı çok fazladır. Vize alamıyan talebeler. önümüzdeki yıl, aynı derse devam etmekle mükellef olduğuna göre, bu yıl Teknik Universitenin birinci smıfına az talebe alınacağı söylenmektedir. Bir günde iki kanlı vak'a oldu BÖİıreti Istanbula da gelmiş. Cemal pehlivan diyor ki: «Dehşet içinde kaldım. Ne olduğunu bilmediğimiz öyle bir Hind kapianına karşı idmansız nasıl gıderBİn? Mutlaka idrtıan yap dedim.» KTurfdereli göğsüne bir yumruk atarak derdini yanar: c Istemez miyim? Fakat kimınle idman yapayım? Idman yapmak demek karşımdaki adamın bana dayanması âemektir. Biraz zorluk çekecek, biraz terleyeceğim ki idman yaprnış olayım. Halbuki Koç Mehmed gibi, Sebeblili Hüsej'in gibi pehlivanlarla "bile idman yapmaya kalksam adarncağızlar bir kaç hafta rahatsız oluyor. Artık kimseye idman için teklifte bulunmaya yüzüm kalmadı.S Bunun üzerine Cemal Yavuz ona cöyleyse duvar idmanı yap, der, Koca Yusuf da senin gibi idman yapacak kimse bulamadığı için duvarla idman ederdi.» Kurtdereli güler, « Koca Yusufun boyuna göre duvar idmanı uyğun geliyordu ama bana gelmiyor,» der. Duvar idmanı nedir? Bu acayib idmanın ne olduğunu Cemal Yavuzdan öğrendim. İdmanı yapacak pehlivan. Kendi ayağile ild ayak mesafeden iki kolunun aralarile duvara harnle yapar. Ondan sonra bir ayak daha geriye çekilip tek kolla ve münave'oe ile duvara uzana uzana sağ ve sol ellerle toslayış. Ondan sonra dört, nihayet asıl gaye, beşinci ayak mesafesi. Bu o kadar mühim ki lamamnda başa güreşen ve nice ünlü pehlivanlan yenen Cemal Yavuz: «Ben duvar idmanmı ancak üç ayaktan yapabiliyordum> diyor. Dört ayak iki mislinden güç, beş ayak ise... Meğer bu beş ayaklık m e saîeden yapılan idmanla ^licudün baştan ayağa kadar bütün adalelerile damarları son haddine kadar gerilip gelişirmiş. Halbuki Kurtdereliye dört ayak vız geliyor, beş ayağa da iki metrelik boyu uygun düşmüyor, uzandığı laman kendini çekemiyormuş. Cemal Yavuz'. «Öyleyse ne yapacaksın bu Hind kaplamna karşı?» diyor. Kurtdereli o kendine mahsus tebessümile: <Allah kerim> der ve vola revan olur. Salih Omurtak, bugün Ankaraya hareket ediyor Şehrımizde bulunan Genelkurma:» Başkan:mız Orgeneral Salih Omurtak, bugün Ankaraya hareket edecektir Tramvay İdaresi. bir milyon lira zarar etmiş tstanbul Belediyesi Tramvay tdareslnin. geçen seneye nazaran masraflarınm artması yüzünden zarar ettiği söylenmektedir. Zararın bir milyonu geçeceği ve bunun başlıca âmillerinın de 7 Eylul kararlarından eonra maajlarda ve malzeme fiatlarında huule gelen farklar olduğu ijerı BÜrülmektedır. 25 senedenberi Yalova halkınm kurulmasını i.tedigl itfaiye tejkilâtı, Inglltereden gelen yeni makinelerle kurulmuj ve ilk tecrub«ler yapılmıjtır. Bu t^rende Belediye Başkanı Safa Tüzünataç bir nutuk söyliyerek Şehir Mecüsinin ve Vali Lutfl Kırdann, İtfaıyenin kurulmasında gösterdikleri maddî ve manevl yardımdan dolayı tesekkür etmiştir. Nutuktan sonra kurbanlar kllm5, ayranlar içilmi. ve halk Snlinde yangın ve IUlama tecnıbeleri yapılarak törene «on verilmiştir. Yalova, İtfaiye teşkilâtına kavuştu Matbuat âlemimilâzımdır. Kendimiz ••«•••••••<,•••« Y a z a n : ze bakacak olursak kendi dilimizi »ev«1948 senesini âdeta ceğiz vm «evgisiz l:k ve aygısızlk bir «dil yılı» saygösterenleri sevmi mak lâzım gelecek. yeceftf Tabiî, hattS Bu sürunlarda sık sık «dil yılı» nin tezahürierine şahid ol hibinin söyleyeceğini o azğın devirde önünden kaçılamıyacak kadar zanırl maktayız. Profesör Şekib Tunç, cesur büyuk bir cesaretle söylemekten çekin vazife budur. Türkiyede otnran herkes türkçe konuşmalıdır. hele Türk tabiiyeve yiğit bir eda ile ilmin nejterini ken memişti: dilerine evrimci, devrimci veya kurum•Türk dilinde arabca ^e farsça keli tinde olanlar için bunun aksini fanetcu gibi vasıflar takan kimselerin ekse meler bulunması bu dil için büyük bir tirebilecek tek mazeret yoktur. Tiirk riya devlet kuvvetine dayanarak yap nakisa ve ayıb teşkil etmez. Meselâ ;u dili başta Türkler olarak bu raemlekettıklan ve yapmak istedikleri ameliye yukarıki son cümlemize bakın: Onun te oruran insanlann hepsinin en ileri lere dokunduruyor. Bir Ingiliz Iisani Türk ve Arab asıllarına mensub bütün iünalarma mazhar olmak hak Te liyayatçısının ve türkiyatçısının isabetli kelimelerile Türk dilinde bir ifade ol katindedir. Içtimat ve siyasî akideleridüşüncelerine de geçenlerde bu sütun duğunu görürsünüz. Anla>ış tiırkçcdir nıizin başında gelen bu vazifeye bütün milletçe dört elle sanimak lüznmunn larda yer verilmişti. ve binaenaleyh anlatı; türkçedir. Bu Inkılâb Türkiyesinin hem »evindirici. cümleyi arabca ve farsçaya tercume e bir daha tekrarlamış olmayı faydasız sa\TnaHık.» hem de hakikî iüm ve fikir adamlarına derseniz türkçesi kadar mükemmel anendişe verici hâdiseleri arasında lisan lsşılmaması ihtimali az değildir. Çıin'^ii Moskovada rastladığı Kaşgarlı ve Baiîinin bulunduğu herkesin malumudur. (canlı varlık). f istiklâl) ve (tekamül) kulu ve Buharalı veya Tunalı Türk ile Davanın partnak basılacak tarafı bu sözleri bizde yuğrula yuğrula daha zi pek güzel anlâştığım söyleyen Yunus işin günlük politika meselesi halıne so yade bizim anladığımız yeni bir şuurun Nadinin esaslı noktalarını hatırlattığı kulmasıdır. Buna karjı bsşka işleri, ifadeleri olmuşlardır. Ammenin kabul mız bir güzel yazısını tekrar okurken, güçleri bulunan hakikî kalem sahible ed.eeği bir taammünılc yarın istiklâl Istanbulda bir mahallede baba ile oğurinin açıkça mücadele etmeleri her za (erginlik) ve tekâmül (evrim) olabilir. lun «yaşayan bir millî varlık olarak man mümkün olamaz, Fakat bu fikir Gelecek zamanlann sinelerinde saklı lisan» vasıtasile arük anlaşamıyacak bir adamları içinde gazete başmuharrir ve bu türlü doğumlara intizaren bizim ha!e geldiğini acı acı düşünüyoruz. B\ı muharrirlerinin rolü tajnamile başka y^azdığımız cümle bugünün dilinde acılığı giderecck mücadele unsurunu, dır. Vazife ve mükellefiyetleri icabı ola pekâlâ kuvvetli bir eümledir.» sosyal davalar karşısında her nedense rak sık sık yazmak ve aktüel memleket Bundan on sene evvel. 1938 de. etrafı sinirsiz ve kayıdsız bir hale gelmiş olan meselelerine dokunmak mecburiyetinde kaplayan marazi bir «özleşme» heyeca ilim adamlanmız arasında aramamalıolan birinci sınıf «gazeteci» lerimizin nının tesiri artında Yunus Nadinin ih yız. bir listesi japılacak olursa 1928 1948 tijatlı şekilde bir açık kapı bıraktığını Keza politika ile u^raşanlar srasında arasında başlamış, müzminleşmiş ve gÖrüyoruz. «istiklâl. ve «tekâmül. için hiç aramıyalım. Hakikî mücadeleci unçeşidli manzaralar arzetmi§ olan lisan uydurueulann o zaman bulduğu •erginişine karşı gene birinci derecede müs lik» ve «evrim» nesnelerine aradan ge sur, âmme efkârını sık sık gazete veya bet bir alâke göstermij iki başmuhar çen on genenin nasıl bir kıymet biçti mecmuasmm sütünlannda aksettirecek ririn isimlerini bilhassa yâdetmek lâ ğini bugün görüyoruz. Bizzat uydurma yüksek çaptaki Türk gazeteci tipi veya zımdır: Yunus Nadi ve Ebüzziyazade cılar bile «erginlik» in bir çıban oldu tipleridir. Yunus Nadi, bu tiplerden biVelid. Eğer lisan işinde aktif ifsad po ğunu, yahud türkçede böyle bir kelime ridir. Bundan on sene evvel neşrettiği litikası daha fazla ileri gitmemi}, gi o!sa bile bunun sncak «erginlik çıbanı» makalenin şu ikinci başhğını her Türk dememisse bunun sebebleri arasında sözünde yaşadığını farkederek bir ba?ka gazetecisi her an hatırlamalı, büyük bir bu iki başmuharririn mücadeleleri de çey uydurdular: Bağım.ızhk. «Bağ» m medenî cesaretle her zaman bizlere haön safta yer almaktadır. Olümünün yıl sonuna «ım» ne hakla getiriliyor? «ım» tırlatmah. Kaşgarlı, Buharalı ile anlaşdönümü gününe rastlaması münasebe lâhikası olsa olsa mastarlann ilk unsur mak şöyle dursun, bizi milli misakın tile bu iki kalem sahibinden birinin larma «alım», «satım» gibi getirilebi hududlan içindeki Türk ile. baba, oğul mücadelesini hatırlatmak, bu mücade lir. Haydi çuna «bağsızlık» deyiniz: Ha ve torun nesillerini birbirlerile artık leyi devam ettiren gazetecilere kuvvet yır ille uydurulacak! Hele «evrim» ne derdleşemiyecek bir hale getiren sosyal hastSlığı hiç değilse unutturmamahdır: verecektir. oluyor? Bu da nihayet yaramaz çocığ •Dil. millî varlığın ilk ifadesini teşkil Yunus Nadi. kültür meselelerinde evirüp çevirip pataklamak ifadesine ya ettiği için içtimai ve siyasî zanıretlerle raşabilir. Görülüyor ki «Cumhuriyet» (Ziya Gökalp Mektebi) nin bir pratisi«gelecek zamanlann ona sevgi ve saygı göstermenin ilk hayenidir. O halde lisan davasındaki mü başmuharririnin doğumlan» dediği bu kelimeler, kendi yat şartı olduğunu hatırlatmak isteriz.» cadelesi de, gerek Ankarada reşrettiği sinin mill! varlık dediği hakikî türkçe (Yeni Gün), gerek Istanbuld» tesis ey(1) Cumhuriyet gazetesi: Millî Dile lediği (Cumhuriyet) in muharrirliğini için sonradan bir ur olmuj ve lisan taSevgi ve Saygı, 23 Eylul 1938. rafından kusulmujtur. yapmış olan Ziya Gökalp Beyin fikirleYunus Nadi, ölümüne kadar gerek rine bağhdır. Bu fikirlerin ne olduğunu (2) Bu sırada bir haftalık mecmuanın belirtmeğe lüzum görmeden değerli kendi zatî yazılarında, gerek büyük bir yaptığı nejriyata göre bu hal, yani Kâşbaşmuharririn düşündüklerini naklede titizlikle idare ve nezaret eylediği gar, Buhara, Kazan, Istanbul.... Türkü«Cumhuriyet» in türkçe politikasmda nün birbirini arük anlamamasına zemin lim: Memleketimizdeki lisan işinin tarihi dikkat ettiği bu yerinde düşüncelere hazırlayan dil ıslahaü, Moskovanın arbir kaç safha gösterir. En yakın safha, her zaman ehemmlyet vermekliğimizi zularına çok elverişli geliyormuş, zira bütün anormalliklere sahne olan 1928 istiyor. Yazısının 5u son cümleleri, bu suretle Türkler birbirinden aynlı1948 devresine rastlar. Bu devre de lisan işinden çok bahsedilen bir günde, yormuj. Hattâ korkunç bir rivayete baikiye ayrılır. 1928 1938, ve 1938 1948. lisan davasının sahibi olması lâzım ge kılırsa «Dil Kurumu» uzaktan bu siyaYunus Nadi, bu devrelerin Vnrincisindc len bütün hakikî gazetecilere rehber setin âleti oluyormuş! Bu gibi iddialahararetli bir inkılâbcıdır. Fakat 1928 lik etmektedir: nn doğruluk veya yersizliği üzerinde •Türk diline karsı mübalâtsızlık gas durmak şimdilik lüzumsuzdur. Biz ken1938 halkasının sonlanna doğru kötü politikacılann bir azma hareketi \'ardır. teriltnesİTie tahammül etmemekliğimiz di meselelerimizle meştrul olmalıyız. Işte o zamandır ki «Cumhuriyet» başmuharriri bu azma ve bu azıtmaya karÇocuklara faydalı kitab şı gelmek, lisan inkılâbını doğru yolda yürütmek lüzumunu hissetmiştir. Her nasılsa politika çevrelerine nüfuz etmiş ve kendilerine «dil bilğini» sıfatını takmış olanların lisanm yapısı ve teTercnme eden: NAİME HALİT TAŞAROĞLÜ kâmülü hakkmda yanlış fikirlerine teTanesı 50 kuruş. Ankara Caddesi 143. mas eden çok güzel bir yazısında şöyle diyor: 3 ANNEMIN MASALLARI Şehirde Pazar gezintileri Muhtelif müesseselere mensub gruplar. dün pezintiler. piknikler yapmıjlardır. Bu arada İbrahim Ethem L&boratuarı mensublan da Çubukludalti koruya bır gezinti tertib etmişler ve geç vakte kadar ne{e içinde eğlenmis'er, ayrıca Boğazda motörle doiaîmışlardır. İzmir Fuannın hazırlıklan pek yavaş gidiyor Buraya gelen haberlere göre, bu senekl İzmir Enternasyonal Fuan için yapılan hazırlıklar çok yavaj gıtmektedir. Fuar çalışrr.a'arına «arfedilmek Uzere Ticaret Bakanlığı 25 bin, Zıraat ve Merkez Bankaları onar bin, İzmir İhracatçılan Birliği 15 bin lira vermeyi taahhüd etmijlerdir Halbuki Fuarın iyi bir Bekllde haıırlanması için 1S0 bin lira lâzım gelmektedir. Bu par« henüz temln edilml} değıldir. Fııarın açıhnasına 48 gün kalmıçtır. A14kalllar, Ticaret Bakanlı£ının bu hususta acele yardımını beklemektedirler. Ramazanda pide imaline müsaade edildi Ramazanda fırınların plde imal etmesi İçin Belediyeee gereken müsaade veritaltir. Pid.eler 600 gram olacak ve 25 kuruga ntılacaktır. VİCTOR KRAVCHENKO HÜBHİYETİ SEÇTİM Haydarpaşadaki Verem Paviyonu bu ay içinde açılacak Haydarpaşa Nümune Hastanesine U&ve olarak insa edılen Verem Paviyonu tamamlantniîtır. Paviyonun tefrljatl ilerlemektedir. Bu paviyon. 120 yataklı olup hastalar ücretsiz olarak knbul edilccektir. Paviyon, bu ay içerisinde törenle açılacak ve derhal faaliyete baflıyacaktır. P.T.T. İdaresl tarafından, Lozan Barışının imalanı?ının 24 tlncü yıldönümü mtinasebetile Isviçreye siparij edllen yeni pul eril, 23 Temmuzdan itibaren tedavüle çıkarılıraktır. Birir.ci baskısı Z ayda kapışılan ve Rus cennetinin içyüzünü bütün çıplaklı|ii3 anlatan bu kitabın 2 nci baskısı, Kravchenko'nun Amerikan Senatosuna vermiş olduğu gizli raporun da ilâvesile piyasaya arzedilmiştir. Fiatta fark joktur. Karton cildli 5. Oldli «. liradır. Yeni bir pul serisi •Dil, millî varlığm ilk ifadesini teşkil ettiği için içtimai ve siyasî zanıretlerle ona sevgi ve saygı göstermenin ilk hayat Kayseri ilinin, Talas bucağınm Musakkaf ve Bağlar kısmının kadasşartı oldupunu hatırlatmak isteriz. Türk trosu yapılacaktır. Keyfiyet 2613 sayılı kadastro kanununun 8 inci maddesi dilinin kaide ve labıtalarınm henüz gereğince ilsili gayrimenkul sahiblerince bilinmek üzere ilân olunur. (9578) hakkile ve lâyık olduğu intıbalarla tesis olunmamış olması ona karsı sevgide ve saygıda noksana bir sebeb değildir. Kaide ve zabıta, mevcud bir dilin kendi bünyesinden çıkmak üzere sonra gelir. Türk dili vardır, işte hakikat (1).. O halde her şeyden evvel dil «icad» etmek gibi bid'at ve mefsedetleri bir çırpıda silmek gerektir. Türk lisarunm bir vâkıa, bir hakikat olduğunu teslim etmek istemiyen gafillere Yunus Nadi, Tuna sahillerinden Kaşgar hududlanna kadar bir seyahat tavsiye ediyor ve diyor ki: .Moskovada tesadüfün karsımıza çıkardıjp Kaşgarlı Türkle aşağı yukan Istanbnl lehçesile konuştuğumuzu hiç unutmıyacağız. Azeri Türklerinin şive farklan anrçtınhp taraştınlarak sayılsa. dökülse tiç, be? şekle inhisar ettiği görülür. Bu farklar da bilfarz Istanbulla Baku veya Şirax arasındadır. Şark vilâyetlerinmle ilerisi arasında ?ive farkı bu kadar da yoktnr. Türlü Türk eamialan arasındaki şive farklan hattâ bir lehçe farkı kuvvetinl alamaz. 7 0 8 0 milyon halkın dilinde e kadar miişareket ve vahdet vardır. Lehçe farkı Faraza Fransanm muhtelit taraflarında bizden daha az değil, belkl daha çoktur. Mahallî olan bn vaıiyetler, dil birliğine dayanan millet birliğine mâni plâkh metodu size tam lconforla ve azgarî emekle değildir. Millî küHürün dilde göstereeefeyiı, mahalll olan bn farklan matNGlÜZCE FRANSIZCA ALMANCA İTALYANCA'yı hallî kalnıağa mahkum kılar (2).» Sesleri bu sırada biraz kısılmış olan en kısa bir zamanda öğretir. «devrimci» lerin her uman ileri sürSİZ, rahat rahal koltuğunuzda oturunuz dükleri ve eskiden «tasfiye» şimdi «öküzlejme» revninde «özlejme» dedikleri hareket karşısında «Cumhuriyet» başmuharriri her akıl ve aklıselim «a Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden: Ö L Ü M Merhum Mustafa Paşa refikası, Mardin Sıhhiye Müdürü merhum Muhlis Köknar hemşiresi, Nezahat Mançer ile Devlet Tiyatrosunda Nüzhet Şenbay va, lidesi ve Emniyet Sandığı Levazım Müdürü Said Mançcrin k3yın valideii SEHER ÖZKONUK vefat etmiştir. Cenazesi, namazı Karacaahmed camiinde öğleyi müteskıb kılınmak üzere 57P49 tarihin'io Üsküdard N'Jİıhuyuca. Lokmacıoğlu sokağındaki evinden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. Istanbul Tekel Ba?müdür!ü|ü Kaçak Tahkikat Subesi âmirliğinde buiunan RinVAN ULUDAĞ 37O4S aünü vazifesi basmda ha?talanarax vfat etmiştir. 57948 günü öğ!a namazını müteskıb Kadıkövündeki evinden kaldırılarak Erenköy. Sahrayi Cediddeki aile kabristanma defnolunacaktır. Kadıköy. Hünkâr İmamı rnahallesi Fıstıklı çıkmaz sokak No. 15 Kayınpederi: Hacı Hüaeyin Ozkaya *** Eski Eskişehir Milletvekili ve Bayrndırlık Bakaniığı Başmüşaviri Yüksek Mühendis İZZET ARUKAN 3 Temmuz Cumartesi aksamı Ankarada Allahrn rahmetine kavusrnuçtur. Cenazesi bugün (57945' evinden kaldırıkrak öğle namaz.r.dan sonra defnedilecektir. Mevlâ rahmf evlive. / İzdivac Çıkmazı Yazan: VERA NAVAL Ruscadan çeviren: NİKAL YAIAZA TALUY Yazarına önîn.li bit »ervet sağlıyan bu son derece sürükıeyici aşk romarıindan avrıca evlilık hayatjnın. karı koca rrünasebetleTirJn yehi bir ^örüşle tahlillerini bulacaksınız Yavınlıyan: SEMİH IÜTFİ KİTABE\T Hararetle tavsiye ederiz. i metodu gerisinf kendiliginden yapar. H EMEN LİNOUAFON ıdresfne ekli kuponu ENSTİTÜSO metod izahat BERKALP İSMAİL Bu KİTABEVİ Ankara. DÜMBÜLLÜ TİYATROSU' tsim : Adres ; akşam: Bakırköy PANORAMA bahçesinde yüksek ses sanatkârı Maçkadaki giizelim bina tütün deposu oiur mu? Maçkada tamatnlanmamıs olarak duran İtalyan Sefarethanesine bir miiddettenberi Istanbul Belediyesi JConservatuarının yerlestirümesl dtişünülüıken. alınan ânl bir kararla bina. Tekel tütün deposu haline ifrağ nlıınnıaktadır. Bu kararm sanat çevrelerinde hayretle karşılanma.iına ragmen Tekelin blnayı temizletmeye baîlattıgı günılmilçtıır. Diğer taraftan binanın depo olarak kullanılabilınesi. muazzam biT ma«rafa ihtıyac gosternı.ktedir. KÂMURAN TANYERt tle AHMET ERGENER Nişanlandılar. S'7'948 ZoneuHak Ankara Caddesi 43, Istanbul, gönderip mufassal BUGÜN ÇIKTI. hakkmda tsteyfnfz. MÜZEYYEN SENAR IŞIL ve ARKADAŞLARI TEYZE HANIM. Komedi 3 Perde Avrıca: ZENGİN VARYETE KASIMPASA Ü N A L SİNEMASI Sayın «eylrcllerimizin arzu vc ısrarları üzerine herkesln Hıçkırıklarla seyrettiği F ED A K A R gu sayıda: Talât Artemel İle bir konuşma. Walter Pidgeon'u kızmdan dinleyiniz. Ann Sheridan nlçin evlenmiyor.? Oya Sensev filmciliğimlz hakkmda fikirlerini söylüyor Mısır 5tüdyo|{arından haberler Ronald Colnan, Patricia Hoc, Stewart Granger, tablolar, yeni roman: şarkı v«.. FTATI: 35 ITÜBUŞ TÜRKİYE YAYtNEVI LİNGUAFON ENSTİTÜSÜ. Ankara Caddesi 43. İctanbul ••BMII CUMHURİYET İşletme müdürü alınacak Elâzığ Belediye Başkanlığından: Şehir elektrik s.ntrah için 3659 sayılı kanuna göre «f>25» lira aylık ücretli mühendis «ihtisas mevkili» bir işletme müdürü alınacaktır. Bakarüığa inhası yapılmak üzere talıblerin evrakı müsbitelerıie birlıkte, dilekçe ile Başkaıîlığımıza müracaatleri yayınlanır. (9411) Niishası 10 kuruştur Bıı avlıK üc aylık Altı vlık Abone Şeraiti lurtıye için 300 Kr 800 1500 D AM G A Filmini ve Şarkın en güzel filmlerinden biri Harte Içtn «00 Ki 1600 • 900 • S.OC > D O K T O R ' u d a ayni zamanda her iki Ukkçe füm birden gösterılecektir. D 1 K K A T Gazetemlze g»ndT.!n evrak ve yazıltz nşrdilD edllraesin lade oltmmsz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle