07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
NALINA MIHINA Roıtımel'e dair • • 2 6 Mussoîbıi pahatíödeyecek... uğrunda tereddüdsüz çarpışan birkaç Führer Mareşal Rpmmel'le görüştü. kişi kaldığını ve benim de bunların arasında bulunduğumu söylüyor. Esas Rommel'in, şimdiki halde, Führer'in en yakın arkadaşları arasında kalacağı ve itibarile Göring'e fózla kıymet vermiFührer'in onu ileride başgösterebüecek yor. Büyük Frederik'in mezarı müşkül bir durum için sakUdığı anlaÖğleyin, Führeri görmeğe gittim. aılıyor. Konuşmamız arasında Büyük FrederücFührer'in Rommel'e bu kadar kıymet vermesi beni sevindirdi. MussoHni, ten bahsetti ve şöyle dedi: « Onun, Potsdam'da Askerî KiliseRommel'in azli hakkında mütemadiyen ısrar etmiş, ksndi generallerinin daha nin kubbesi altına gömülmesi kadar iyi çalıştıklarını ileri sürmüştü. Musso abes bir jfy olamaz. Çünkü kendisi lini'nin bu ısrarı her halde kendisine Şans Souci parkında köpeklerinin yanıçok pahaJıya mal olacak. başına gömülmesini istemişti.» Ro'.nmel'in şöhretine halel gelmemeBereket versin ki ingiliz hava akınsi iyi oldu. Bundan sonraki harekât i ları bizim buna bir son vermemize seçin bunun büyük bir ehemmiyeti var. beb oldu. Büyük Frederik'in sandukaDuce gerek siyasetinde, gerek harb sını bombardıman tehlikesinden uzak idaresinde artık sarih bir hat takip et bir yere naklettik. Führer, bu mezarın miyor. Kendi şahsiyeti bakımından, haıbıien sonra da tekrar kiliseye götümuhakkak ki bir dahi; fakat yanında rülmesine taraftar değil. Ya parkta Yunan üslubu muhteşem bir türbe yakiler beş para etmez insanlar. MussoHni ihtiyar, bitkin bir adam pılacak, yahud da sanduka inşa edilmehalini almıj bulunuyordu. Führer, Osi düşünülen yeni Harbiye Bakanlığı bersslzberg'deki görüşmeleri esnasında binasının Askerler Salonuna konulaona tekrar can verdi. Fakat bakalım ne cak. kadar devam edecek. Ben jahsan, büyük hükümdarın asıl arzusunun yerine getirilmesini tercih İtalya mağlub olursa.. Hakikaten vahim bir vaziyete düşe ederdim. Führer de bu fikre daha fazla cek olurlarsa italyanların dayanabilece mütemayil. ğini Führer hiç zannetmiyor, italyan in Hitler'in derin bilgisi mağlub olması bizim için pek büyük Rahiblerin kendini beğenmiş hareketbir felâket sayılmaz. Fakat son derece lerini Führer şiddetle tenkid etti. Hakimüşkül bir vaziyete düşeceğimiz de katen, hıristiyan dininin akideleri zamuhakkak. manımıza hiç uymuyor. Fakat, ne de Führer, bu harbe nihayet vereceği olsa onlar gene okumuş, tahsil, terbiye günü büyük bir iştiyakla bekliyor. On görmüş insanlar. Sonra, halk arasında dan sonra tekrar Farti arkadaşlarının mühim mevkileri var. Halk onlara, çoarasına, samimî aile muhitlerine döncuk gibi, büyük bir inanışla bağlı bumek arzusunu besliyor. lunuyor. O zaman bütün kuvvetimizi bilhassa Führer'in bütün bu meseleler üzeringüzel sanatlara, tiyatro, sinema, edebi de bir çok »eyler okumuş olduğu anlayat ve musikiye vermek, tekrar İnsan şılıyor. Zaten onun bilmediği bir vaka, olmak istiyoruz. bir nazariye veya bir tarih yok gibi. , Führer, harbden sonra tekrar festi Hepsini ezberinden anlatabiliyor. Fühvaller, eğlentiler tertib etmek, günleri rer'io hemen hemen her sahada büyük ni, sevdiği kimseler arasında geçirmek bir bilgi sahibi olmasına hayranım. totiyor. İşin tek tesellisi Bütün bunlardan anlıyorum ki, uzun Şimali Afrika meîelesi bir türlü akınüddettenberi genel karargâhta kapalı lımdan çıkmıyor. Orada ümidsiz bir kalmış olmasına rağmen, hiç de insan muharebede çarpışmakta olan askerledan kaçınır bir hal almamı». rimizi düşünüyorum. Bir tek tesellimiz Führer, tabiî, Tunusta uğradığımız var ki o da şu: Hiç olmazsa medeni bir felâkete çok müteessir oldu; fakat, so düşmanın eline esir düşecekler. Bu sununda harbi bizim kazanacağımıza dan retle on binlerce askerimize kurtuluş clan kanaati bir an olsun sarsılmadı. gözile bakabiliriz. Kendiiile, gayet tatlı bir sohbet ha13 MAYİS 1943 Londrada yüz bin vası içinde iki saat geçirdim. Bu müd esirden bahsediliyor. Bundan sonra Sidet zarfında Führer bana bütün kalbi cilyanın istilâ edileceğini söylüyorlar. ni açtı. O zaman, zafere olan inancını Fakat bu gibi söylentilere ve şaşırtmaca bir kere daha öğrenmiş oldum. Biraz hareketlerine bizim ehemmiyet verdiyorulmuş ve sarsılmış olmakla beraber, ğimiz yok. gene eski Führer. içinde öyle ateşli bir Führer'e göre, Yahudi meselesi Inruh var ki bütün endişe ve mesuliyet gil teredeki vaziyetin inkişafında kat'l leri bizim omuzlarımızdan alıyor. bir rol oynıyacak. Rommel ne diyor? « Bütün dünyadaki Yahudiler birII MAYIS 19İ3 Rommel bana gel birinin ayrudır> diyor. İster doğu böldi. Gayet canlı bir hali vardı. Halbuki gesindeki Yahudi mahallelerinde oturbu geceyi uykusuz geçirdiğini söylü sunlar, iater Wall Street'teki konaklaryordu. da yaşasınlar, daima aynı gayelerin peŞimali Afriksdaki hâdiselere çok mü şindedirler ve aralarında evvelden anIsşma olmasa bile, ayni usulleri takib tesssir. Dv.ce'ye bir kıymet vermiyor. Onu, kafasına arasıra siyasî ve ederler. ya askeri bir ilham gelen, fakat ne si Siyasete yalanı bir silâh olarak suyasî, ne de askerî sahada vazıh bir emir nanlar Yahudilerdir. Onlardan evvel vermekten âciz bulunan ihtiyar ve kimse yalan söylemesini bilmezdi. İnyorgun bir adam olarak tasvir ediyor. sanların zekâları inkişaf ettikçe içindeGecevansına kadar oturduk. Benim ki fikirleri saklamasını ve hissetmediği için çok zevkli ve faydalı bir zaman şeyleri ifade etmesini öğrenmişlerdir. geçirdik. Eğer bizim bütün mareşallarıYahudiler, yaradılıştan zeki bir kamız Rommel gibi olsaydı, askerî komu vim oklukları için, bu sıfatı herkesten ta heyetimizden hiç endişe etmezdik. evvel öğrenmişlerdir. Bunun için onlara 12 MAYİS 1943 Mihver kıtalarının insanlar arasında yalanı yayanlar değil, Tunustaki mağlubiyeti hakkında İngi icad edenler olarak bakmak lâzımdır. lizler çok mübalâğalı haberler neşrediİngilizler de tamamile maddî zihniyorlar. Fakat bu haberler o kadar ap yette insanlar oldukları için, Yahudilere talca uydurulmuş şeyler ki doğru ol çok benzer bir tarzda hareket ederlermadıkları derhal anlaşılıyor. Hakikaten, İngilizler, Yahudi karakterini benimsiyen Ari'lerdir^ Umumi efkâr ne merkezde? (Devam ediyor) Bir alay mektub alıyorum. Hele son bir kaç hafta zarfında 15 binden fazla mektub geldi. Hepsi, umumî efkârın benim görüşlerimle aynı merkezde olduğunu gösteriyor. Halkın bana karşı büyük bir güven beslemesi beni çok sevindirdi. Himmler de, harbi kazanmak davası Bir tarihî bina daha yandı Martta 19 milyon lirayı bulan ihracatın bu ay daha da artacağı tahmin ediliyor Mart ayı içinde şehrimizden yapılan ihracatın paraca değeri 18 milyon lirayı bulmaktadır. Bundan evvelki aylar içinde yapılan ihracat miktarı 1112 milyon lirayı geçmemekte idi. Alâkadarların söylediğine göre, nisan EVI içinde yapılacak ihracat, mart ayındakinden de fazla olacaktır. İhracatımızda görülecek muhtemel gelişmenin, Ticaret Bakanlığının bir çok maddelerin sterlinle ihracına müsaadesi sayesinde olacağı anlaşılmaktadır. bir çok yangınlar göreceğiz Meşrutiyet devodalarda çubuklar rindenberi bu milla, âdab ve merasilet, ateg yüzühden mine göre jçilebilen pek çok acılar görbir şeydi. Bugün dü, pek çok kursigara, talebesinden ban verdi; fakat hademesine kadar her nedense, bunlardan hiç biri su Gü onlar daha yanmadan kafamıza »oka herkesin cebinde yer almış, herkesin zel Sanatlar Akademisi yangını kadar lun. Zira biliyoruz ki, yangından sonra fosurdattığı bir meta haline gelmiştir. milletin bağrını yakmadı. döğünmek para etmiyor, ve yanan bi O kadar ki, bunların biri sönmeden Memlekette an gibi durmadan, nefes nanın bir tek kiremidinin tekrar yeri ötekini yakmak, işten bile değildir. almadan, bu koca harab yurdu imar ne gelmesine imkân hasıl olmuyor. Bu binaların yapıldığı zamanlar aviiçin çalışan ve efradı ancak bir avuç *** zelerde, şamdanlarda mumlar yanardı. olan imar ordusunun ana kucağı, 65 Betonarmenin meçhul olduğu, demi Bugün, tahta tavanlarda dolaşan ve ahyıllık sanat müessesesinin öğrencileri, rin de inşaata henüz bugünkü kadar §ab çatılar arasında şebekeler teşkil öğreticileri ve idarecileri hep birlikte, girmemiş bulunduğu zamanların yapı eden elektrik tesisatının, bu binaları birdenbire küller üstünde yurdsuz, yu sı olan, yukarıda saydığım binalar ve daimî surette tehdid ettiği, bir hakikat vasız ve ocaksız kaldılar. Mimarlık şu emsali şeylerin birer kale duvarı gibi değil midir? besinin değerli şefi, meslektaşım Arif görünen kârgir cephelerine aldanmıyaŞimdiye kadar yanmış olan bu kabil Hikmet Holtay: «Almanyadan getirdi lun; onların döşemeleri, tavanları ve binaların, yanışından sonra alelusul ve getirttiğim, bugün bir tekini çatılan kamilen ahşabdır. Böyle olunca faaliyete geçen adalet mekanizması, vayerine koymak mümkün olmıyan kitab da onlar, çıra gibi bir tek kibritle, sön zifesini hakkile yapmıştır, fakat hangi larım kül oldu. 30 yıldır bir arşiv dol memiş bir sigara izmariti ile yanmağa yangının mes'ulü, meydana çıkarılabilduracak kadar çoğaltmış olduğum etüd her an mahkumdurlar. miştir? Yalnız dedikodusu matbuat sü. lerim, emek mahsullerim mahvoldu» Diğer taraftan fonksiyon meselesi, tunlarını şişirmiş, bağrı yanan halkı aydiyor. dünden bugüne, bu binalar içinde ta lacra meşgul etmiştir. Netice gene h:ç. Burhan Toprağın, elbiselerine ve eşi mamile değişmiştir. Dün bunlar, dışa işte bugün, şu son hâdisede de gene bu nin bütün eşyalarına kadar verdiği ağır rısında nöbetçiler dolaşan, içerisinin hal tekerrür edecek, kasıdcılar aranakayıblar onu, mahvoian kitablan kadar her köşesinde, bir merdiven başında, cak, ihmalciler buhıracak; birçok indöğündürmüyor. Bir ilim adamının en her koridorunda birer siyah veya be sanlar şüphe altında tutulacak, fakat; büyük felâketi elbette ki budur. Büyaz haremağası bekliyen sessiz, fakat yangınların önüne geçilemiyecektir. tün öğrenciler, babasının mezarı üs(Kapını kapalı tut da, komşunu hırfevkalâde sıkı bir disiplin altında, emünde ağlaşan yetimler gibi, projelerine, niyette yaşıyan saraylar ve ikametgâh sız tutma) vecizesini burada bir daha itüdlerine binbir mersiye söyliyerek hatırlıyorum. Mes'ul, çmrrplak orta. lar idi. ığlaşıyorlar. Sultan Azizin, husus! dairesinde ilk dadır ve onun adı (ihmal ve dalgınlık) *** dır ki, suçlusu cemiyet ve doğrudan Meşrutiyet devrinde Çırağan sarayı defa soba kurdurmuş olduğunu duydoğruya bizleriz. ve Bayeziddeki Çifte saraylar, arkaar duğu Abdülhamidi çağırıp, «sarayı yaBinaenaleyh, içine hazinelerimizi tevkaya yanmıştı. Cumhuriyet devrinde de kacaksın» diye a a acı muahaze etmiş Ayasofya yanındaki Adliye sarayı, daha olduğunu biliyoruz. Fakat bugün, bu di ettiğimiz bu gibi ahşab ve büyük sonra Zeyneb Hanım konağı ve nihayet tahta döşeme ve tahta tavanlı binalar, binaları, yanmaz ve yanamaz bir hale :ir iki ay yevvel Ankaradaki Millî içi çeşidli insanlarla kaynaşan birer getirmenin, yeni yeni binalar yapmakSğitim Bakanlığı birer birer yanıp kül mekteb veya çeşidli halkın serbestçe tan çok evvel gelen büyük bir vazifemiz olduğunu neden unutuyoruz bileoldular. Şimdi Akademinin is kokan girip çıktığı dairelerdir. Tütün ise bu binaların yapıldığı sa miyorum? hazin enkazı karşısında, bunlar hayamanlarda ancak büyükler tarafından, limde resmigeçid yapıyorlar. T. Mimar S. Çetintas Bu yanmış binaların arkasından, sırasını bekliyenleri şöyle sayalım: BayeNECATİ VOLKAN ve NECMEDDÍN ARVAS'ın hazırladıklfin zidde Eski saray, Harbiye Nezareti, vea Seraskerkapısı adlarile anılmış olan lUgünkü Üniversite merkez binası, Tıb fakültesi olan Fuad Paşa konağı, civardaki dişçi ve eczacı mektebi. Çarşambadaki Darüşşafaka, sonra Galatasaray lisesi, Fındıklıdaki, Akademinin malı Yargıç, savcı, avukst, idareci, tüccar, fabrikatör, imalâtçıların en olduğu halde halen Edebiyat fakültesilüzumlu kitabıdır. nin işgal ettiği saray, muazzam DolmaMevcudu azalmakta olan bu kıymetli eser, îstanbulun büyük kitab¡ahçe sarayı ve resim müzesi haline evlerile Ankarada Akba Kitabevinden ve İstanbul Savcı muavini Necati getirilen bitişik veliahd dairesi, o sahilVolgan, Adalet Bakanlığı Zat İşleri Başmuavini Necmeddin Ervastan lerde sıralanmış m«kteb vesair hizmettedarik edilebilir. lere tahsis edilmiş saraylar. Bütün bun Yazan: Y. Mimar Sedad Çetintaş İçkili yerlerin tahdidi müşkül görülüyor NASIR ^ İLACI Meyhanelerin tahdidi hakkındaki yeni taliatnamenin tatbiki hazırlıkları devam etmektedir. Kazalar, bu talimatnameye tevfikan açık veya kapalı ka'acait yerlerin listeni hazırlamakta ve haritalarını yaptırarak Vilâyete göndermektediler. Eyüb kızışındı çkili mahal btılunmaiığı bildirilmiştir. Bundan sonra Adaların plan ve haritaları gelmiştir. Bunu diğerleri takib edscektir. Fakat plânının yapılması en güç olan kaza. Beyo|ludur. Meseli Beyoğlu caddesind» müteaddid cami, kilise, mekteb gibi yerler olduğundan ve şehrin en mejhur otel, lokanttları da bu yerlere yüz metreden daha yakın bulunduklarından bunların kapanmaları veya İçki satmamaları İktiza edecektir. 5 sene evvel yapılan talimatnamenin tstbikma kalkışıldı £\ laman bir çok şikayetlerle ksrsılaşılmıçtı. En nihayet keyfiyet idare âmirlerinin takdirine bırakılmıştı. Bu defa talimatnamenin tatblkına geçlldiii Man durumun ne olacajı malum değildir. Herhalde yeniden bir çok şikâyetler vlkt olacak eibi görünmektedir. Başbakanın şehrimize gelmesi bekleniyor Başbakan Hasan Saka. İç İsleri, Tiearet vt Ekonomi Bakanları ile birlikte önümüzdeki hafta İçinde şehrimize gelecektir. Başbakan re Bakanlar, muhtelif meseleler uzerinde alâkalılarla ve halkla temaslar yapacaklardır. Amerikalı seyyahlar şerefine Belediye bir ziyafet verdi Amerikalı seyyahlar dün öğleden önce şehrin tarihi âbidelerini ve camilerini gelişlerdir. Öğleyin şereflerine. Park Otelde Belediye tarafından bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette, Basın, Yayın Turizm Bürosu Müdürü Süreyya ile Amerikan Konsolosu e belediye temsilcileri hazır bulunmuşlardır. Ziyafetin sonlamda Amerikan Konsolosu Maysee. bir nutuk »öyliyerek İstanbul Belediyesinin Amerikalılara gösterdiği misafirerliğe teşekkür etmij ve: «Bu gibi zi lar, er veya geç aynı akıbete mahkumyaretler, iki milleti karşılıklı olarak birbi durlar. Bir gün bunların da alevlerini rine daha ziyade yaklaştıracaktır.» demiş seyredip, çatırtılarını dinleyeceğimiz tir. muhakkaktır. Bu hakikati şimdiden ve Vali Dr. Kırdar adına Nazif Bölükbası, reyyahların ¡stanbulu ziyaretlerine teşekkür ederek. İyi ağlenceler temenni etmiştir. Tünel seferleri Bugünden itibaren tünel seferleri âdi günler saat 7 den 21 e. pazar günleri 7,30 dar. 21.30 a kadar yapılacaktır. VE Türkiye İktisat Derneği kuruluyor İktisat Fakültesi ile Yüksîk Ticaret. Tekıik Ünivresite ve Orrr,3n Fakültesi gibi müısseselerm öğretim üyeleri ile mezunlarının (azılarından müteşekkil bir hazırlık komi(Genç Kalınız) ve (Saadet Yolu) tesi, bütü.ı Türkiyeye şamil bir «Türkiye İkkitablarını yazan Dr. Poşe'nin t Derneği» kurmak üzere çalışmalara İkinci basımı çıktı. 50 kuruş. bağlam:,tır. Muvaffakiyetli bir müsamere Üsküdar Amerikan Kız Lisesinde dün bir .üsamere verilinle, Moüere'in «Hastalık hastası» piyesi muvaffakiyetle oynanmıştır. Kalabalık bir seyirci kütlesi tarafından, .veste rol alanlar sık sık alkışlanmıştır. İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin büyük eşya piyangosu 1 Lira mukabiUnde 6121 hediye dağıtacak bu piyangonun plânında: 1 apartıman. Z arsa. z otomobil. 3 buz dolabı. 10 radyo. nın 5 Nisan 948 pazartesi günü 3 motosiklet, 20 bisiklet, 10 altın bilezik. S çıkacak 3 üncü sayısında izi makinesi ve bunlara mümasil kıymet(Cenabı Hak, dünyanın yüzü ! birçok hediveler vardırBilet satış yerleri: P.TT. merkezleri ile olan yeri bize ayırdığı halde niMilli Piyango bayileri ve Milli Spor mağaçin çoğalmıyoruz?) makalesini zasıdır. İstanbul bayileri Cemiyet merkezinIHMBH okuyunuz. |MHB^H den bilet tedarik edebilirler. Hususî Ceza Usulü Hükümlerini Taşıyan KANUN ve NIZAMNAMELER Türkiye İktisat Mecmuası Sahip ve Başyazarı: AHMED HAMDİ İSTANBUL TÜCCAR DERNEĞİ YAYIN ORGANI DÜŞÜNCELER ÖĞÜTLER BAŞAR Memleketimizin canlı ve hayati davalarını, dünyanın mühim sosyal ve ekonomik hâdiselerini salahiyetli imzaların yazılarile ortaya koyan büyük fikir ve iktisad mecmuası. 3 üncü sayısı da çıkmıştır. Fiaiı 1 lira Galata, Frank Han No. 30. Telefon: 40453 Başlıca bayilerd. arayınız. Ahmet Halit Kitabevi M u s i k i M E C M U A S I Nisan Sayısını Gördünüz mü? 28 sahlfe Üç renkli kapak İlmi ,edebî makaleler... Hikâye, roman, biyografi ve boş fıkralar... En kıymetli bestekârların beğenilmiş eserlerinden 9 sahife nota imzalardan bazıları: H. Sadeddin AREL, Refik Halid KARAY, Salih Murad UZDİLEK, Lâika KARABEY Uzel Sanatlar Akademisi ile beraber tarihî bir bina da kül oldu. Bu eski sultan sarayı, 1910 dan itibaren 1920 ye kadar, Osmanlı Parlamento binası olmuştu. Mebusan ve Ayan meclisleri burada, ne tarihî günler yaşamışlardı. 1923 te îstanbula gelen İstiklâl mahkemesi de gazetecileri burada sigaya çekmişti. Garibdir: Bu son yangınla Osmanlı Parlamentosunun 1908 denberl toplandığı üç resmî binanın üçü de yanıp kül oldu. Meclisler 1909 yazında Ayasofyadaki binadan Çırağan sarayına taşınmışlardı. Evvelâ Çırağan yandı. 1908 den 1909 a kadar her iki meclisin toplandığı Ayasofyadaki Adliye Nezareti binası da 15 yıl evvel yandı ve nihayet. 10 sene Osmanlı Parlamentosunu barındıran son bina da, ötekiler gibi kül oldu. Gene garib bir tesadüfle ben, bu üç yangının üçünü de gözlerimle gördüm. Fakat daha garibi var: 31 marttan sonra, 1909 nisanının ilk günlerinde Mebusan ve Ayan Meclisleri, Millî Meclis halinde, Yeşiiköyde, o zaman Yat kulübü olan binada, bir kaç gün üs t üste, toplanmışlar, mühim kararlar vermişlerdi. Sonradan Yeşilköy Palas olan bu bina da, geçenlerde yandı. Çırağan yandıktan sonra, bir müddet muvakkaten meclis binası olarak kulanılan Yıldızdaki Serasker Rıza Paşa konağı kaldı. Eğer bu konak hâlâ duruyorsa, Allah onu aynı akibetten korusunÇırağan, elektrik tesisatı yapılırken çatı arasından tutuşup yanmıştı. Meclisler, bir müddet sonra, tamir ve tanzim edilen Fındıklıdaki Sultan Sarayına yerleştiler. Taşınmanın daha ilk günü» Mebusan Meclisi reisinin odasındaki büyük sobanın bacası tutuştu. Her tarafta yangın boruları ve muslukları tesisatı kurulmuş; binanın dış duvarlarından dama kadar demir merdivenler yapılmıştı; Meclis muhafız bölüğü yerine de bir itfaiye bölüğü konulmuştu. Bu tedbirler sayesindedir ki bina. 38 yıl sonra uğradığı akibete o zaman uğramaktan kurtuldu. Ben 1910 dan 1923 e kadar, Mebusan Meclisi Zabıt Kalemi Müdürü olarak yanan binada çalıştım. Bir gün çatı arasını gözden geçirdim. Burası bir kereste ve odun deposu halinde idi. Hem de 4050 yıllık kupkuru kereste ve odunlarla dolu bir depo. Binada çıkan bir yangın bir kere çatıyı buldu muı artık kat'iyyen söndürülemezdi. Çünkü koca çatı bir ucundan öteki acuna kadar yekparedir. Dumanlar ve alevler, Çırağanda gördüğüm gibi çatının içinde dolaşır durur ve sağ köşede çıkan yangın, gayet kısa bir zamanda sol uçta dahi çatıyı tutuşturur. Bizim eski kârgir binalarımız hep böyledir. Bunlara nasıl yandı diye değil, şimdiye kadar nasıl yanmadılar diye şaşmak yerinde olur. Akademinin yanındaki eski Ordu Komutanlığı ve yeni Edebiyat Fakültesi binası da aynı vaziyettedir. Üstkatta veya çatıda çı* kaçak bir yangın burayı da kamilen yakar. Beşiktaşla Ortaköy arasındaki eskiden Feriye sarayları denilen, simdi Galatasarayın ilk kısmı, Kabataş Lisesi, Yüksek Denizcilik okulu, Beşiktaş Ku Orta okulu gibi hepsi mekteb olan bütün binalar aynı vaziyettedirler. İçlerinde, bilhassa üst katlarında ve çatılarında bir yangın çıktığı takdirde, bir saat içinde, kül olmağa namzeddirler. Bu yangınların tekerrürünü önlemek için, ahşab kısımlarını ve çatılarını betona çevirmekten başka çare yoktur. İslâmiyet Mecmuası Gaziantepte ekmek 42 kuruşa satılıyor Gıziantepttn haber verildiğine gör», ı .ek orada 42 kuruşa çıkmıştır. Feridun Bey Fran sız mektebinde okurnuş, oradan Hal kalı Ziraat mektebin a girmif. dersini bellemifse de toprağını belleyemediği Halkalı çiftliğini beğenmediğinden Ti caret mektebine gir mis, girmesile çıkması bir olmuş, oTadan edebiyata, edebiyattan tabbiyeye, tabbiyeden baytara girmiş. Baytarı bitirmii; fskat müteahhidliğe heves etmiş akıllı bir adamdır. Şişmanca, boğazına düşkün, içkiye meraklıdır. Biraz kâğıd, gü2el çifte telli oynar. Nargile içer. Bir Arab dadiii, bir Doç arabası vardır. Yazın Şaşkınbekkalda oturur, kığın AltınbakkaMa. Dünyalığı yok değildir. En büyük zıddı tıraş olmaktır. Haftada üç gün tıraş olursa: Suratım işkembeye döndü! diye şikâyet eder. Büyük babası bilmen hangi padişahın musahiblerinden imişMiras olarak Aksaray taraflarında ?imdi yeşil saha olan bir bostandan başka bir şey kalmamış. Yalnız nüktedanlığı. Burnunun u cundaki bıyıkları ve büyük ayaklarını dışarı dtşan basışı kendisine karısı tarsfmdan «Şarlo» adı takılmasına sebeb olmuştur. Bu ad bir yağ lekesi gibi yayıia yayıla şimdi ona adeta soy adı ka¿rr sinmiştir. Dostları onu, adını küçültüp: Şarlo Ferid! diye anarlar. O kendisini telefonda tanıtmak isterse: Feridun canım, Şarlo Ferid ayol! diye tamamlayıcı izahat verir. Feridun Beyin Nötr Dam'dan çıkmış bir karısı vardır. Bilmem nerenin konsolosunun kızı imiş. Anası gene yaşında babasından ayrılmış olduğu için ana ile baba arasında gidegele Tünel arabasına dönmüş olan Feride H?nım senenin dokuz ayında başeğrısından, on ayında mide sancısından, on bir ayında, çarpıntıdan, on iki ayında sinirlerinden hastadır. Günde üç paket sigara, haftada bir »işe viski, ayd» bir sandık maden »uyu .fenede bir defa boza, her bayrım, likör, her akşam rakı İçer. Oldum olan, sırtına düıgün bir flstan yaptıramadığından şikâyetçidir. Ea basından kalma bir kaç yonga geliri, bir yaşlı Çerkeş dadısı, bir ağırbaşlı ablası vardır. Alaturkaya meraklı, nargileye düşman, evlendiğine pişmandır. Kısa boylu, tıknazca, esmer bir hanım olduğu için kendisine çocukluğunda kara üzüm demişler. Hâlâ Kara üzüm Feride diyen mekteb arkadaşları vardır. Kocası da bszan ona takılmak isterse onu: Kara üzümcüğüm! diye çağırır. Evlerinde bir hizmetçi .bir kadın aş Tahammül edemiyorum ' ndl'.. jV!:3çıları vardır. Çocukları yok, misafirleri si bozuk hindi gibi gorul gorul goruldaçoktur. Hanımın bir kusuru vardır. Çok mıyor mu? Vallahi aklım başımdan gikonmuştur. Feridun Bey de aksilik bu diyor. ya, az söyler bir adamdır. Böylece ge Gece yatısına mı? çinip giderler. Hayır günübirliği. Yazık Kara üzümcüğüm. Adamı bekârlığından, hanımı evlen Neden? diklerindenberi tanıdığım için teklifsiz dostlarıyım. Yani istediğim zaman gi Biraz başın dinlenirdi. Senin aklın rer, istediğim zaman çıkamam. Çünkü sana fazla! hanım: Öyle lâzım. Senin gibi akılsız ko Ne oldunuz, durun bakalım! der. caya düşünce. Ben kalkmaya davranırsam bey gözile Teşekkür ederim. Bunu bana bir işaret eder. Kaç defa ben gittikten son kaç defadır söylüyorsun. Mevsuk yerra aralarında kavga olmuş. Hanım: den mi öğrendin? Neden bıraktın? diye günlerce Neyi? küskün durmuş. Akılsızlığı mı? Geçen sabah, evlerinin önünden ge Niçin? çsrken birinci katta otururlar hanım Yalnız ben biliyorum sanıyordum pencereyi vurdu. Ben aldırış etmedim da., demek sana da haber verdiler. Yanımdan enginarcı geçiyordu. Onu ça Verdiler ya! Oooof, of! Başım da ğırıyor sandım. Meğer beni çağınyor çatlıyor. muş. İlle de girmemi işaret etti. Girdik. Şimdiki kumaşlar gibi.. Dikkatsiz Bey kıravatsız elinde bir fransızca yapılma. gazete, onu okuyor. Affedersin onu sen. Rahmetli ba Buyurun! dedi. Hanım da: bam çok dikkatli adamdı? Aman Felek Bey, Allah aşkına ge ... Ama yaptığı çatlıyor iste. lin de iki çift lâf edelim. Gene bizim Sen işin alayındasın. (Bana) beyeŞarlonun ağzına sıkıyönetim koydular fendi! Ben bu adamla ne yapacağım? Adam gülümsedi.. Sabahtan akşama kadar okur. Ama ne Belki fazla konuşuyordur. okumaz. Gazete okur, kitab okur, gazel Ne münasebet beyefendi! Bu ada okur. mın bir senede konuştuklarını ben ya Onlar işittiklerin. Ben içimden nerım saatte konuşurum. ler okurum. Adam lâfa karıştı: Kime? Düşün hanımı!. Benim bir senede Nikâh memuruna. konuştuğumu yarım saatte bitiriyor O da'kim? Monşer, kadın değil. Sen hatırlamıyor mixia;? Hanım kaş yerlerini çatıp sordu: Haaa! Demek pişmansın! Kadın değil de neyim bakayım? Hayır, ne münasebet? Bundan da Kadın de.fil. Kadın göbeği. Öyle ha me=ud olmanın, bugünkü şartlar tatlı ki. içinde imkânı var mı? Karıcığım.. KenBu kucak latifeden sor..i oturduk. dini bilen hangi karı koca kavgasız yaHanım »Igara kurusunu önüme sürdü: çar. Kendini bilen hangi kadının ba = ı İçmem, efendim, teşekkür ederim Pİrtmai, £iş( p*nmaz. kaşı seyirmez. Ah ne iyi! Bizim Ferid nargile içer. dizi çözülmez, parmakları büzülmez ça EVLİLİK ' SAADETİ! Yazan : Burhan Felek nım! Allah ne kadar erkek varsa kahretsin?.. Olacak şey değil hanım.. Birbirinizi yersiniz?.. Sen kimi yersin bilmem ama seni yiyenlerin... Ne olacak?» Vay haline... Beni kimse yiyemez kuzum... Biliiiim bilirim... (Bana) Beyefendi Anlatmak kabil değil.. Kadın halinden anlamıyorlar Ekstrasistolum var. Tuttu mu bir kere... Bıraktığı yok ki kancığım.. Ucuz eve girmiş kiracı gibi.. Bu ekstrasistol bir türlü seni bırakmı yor. Kabahat sende. Beni derdli etünl Ayol ne yapüm? Ne yaptım diyor. Deli Bu evde asabım bozuldu. Ah bir gidebilsem.. Nereye? Amerikaya.. Şöyle bir uçsam... Yazık buradan uçamazsm? Neden? Birinci kattayız!.. Ben Yeşüköyden uçarım.. Gülegüle... Ne zaman?» Sen benim pasaportlarımı yaptır.. Olur.. Ölçüsünü ver... Nenin? Pasaportun! Sen hazır §ey kullan Haaa! Anladım.» Fibazinol? Yok hanımefen Var mı? di! Latifeyi sever. Gördün mü ya? Ben de abdal gi Ne dediniz? Sil bi hep eski ilâçları söylüyorum. Karıcıd« mi biliyorsu ğım sana bir de <Y> vitamini aldım. nuz?... Günde dört tane yuttun mu? Her taraf Aman Felek n« gül gülistanlık.. Baş ağrısı, di; ağrısı, ka diyorsun kardeşim. nn ağrısı, bel ağrısı, bütün ağrılar geBen latifeyi s e v « çiyor... miyim? . . . Sonra ne yaparım ben Seversin yal Doğru.. Ağrısız kadın olur mu? mazsın malum ya!.. Hah tamam, iş Ferid, ben gidiyorum. Ooof, of.. İşte sol gözümün alt kate mesele anlaşıl » Nereye?.. Dadına mı? pağı seyiriyor. Mutlaka fena bir haber di... Ben gidiyorum... Artık bizim bir Gözün kör olsunalacağım... (Bağırarak) Eliza... Kız Elikte yafamamız kabil değil Neden ayol?. liza!.. Canım nereye gidiyorsunuz? Dadım Bakırköyünde ya!. Bana Fendim... Ben dadıma gidiyorum. Bu lâtife Bana bir krep furut sık... (Bana) dolayısile deli diyorsun! meselesi halloluncaya kadar ben bu ev Aaa karıcığım. Artık sana da deli de kalamam... Size de sıksın mı beyefendi? denir mi? Sıksın efendim.. Hanım odadan çıkar.. Bey benim yü Ooof, ot. Şu çeneme bak! Mideme iyi geliyor.. Midemde ekzüme serzeniş dolu nazarlarla baktıktan Sen de mi çenenden şikâyetçisin? sonra: gilik var.. Öyle değil. Çifte çeneli oldum. Her Karıcığım, çok mütevazı kadınsın Gördün mü yaptığını? gün pilâv makarna, pilâv makarna?, vallahi! Ayol ne yaptım? Ne yiyelim karıcığım ? Neden7. Ne yapacaksın latifeyi sevdiğimi ... Kadınbudu, kadmgöbeğinden söyledin.. Yalnız midendekinl itiraf ediyorbaşka şey yemiyonız ki! sun.. Sevmez misin ayol? Sen bir şaka Benim kadınlara hürmetim vardır, Başka neremde var?cı adamsın? Aynaya bakmıyor musun şekerim.. da ondan... Ama Felekciğim lâtife demekte nt Varsa biraz da bana göstersenc şu (Bana) Beyefendi. Böyle adamla mâna vardı? nasıl yaşanır» Vallahi gün oluyor ki hürmetten... Ne olmuş? Arapça diye mi? Sana kurban oldum... intihar etmeyi düşünüyorum Değil, kuzum değil.» Bizimki ge Aman karıcığım Kendin mi inti Hah! Gene hakaret.. çen hafta davetli olduğumuz bir evin har edeceksin? Ayol vallahi... sanmış. Ya ne sandın! Sus! Kurban oldum demek ko hanımile çok alâkalandığımı Hanımın adı da Lâtife imiş.. Şimdi ka Hayır, zahmet olur da belki baş yun demektir. Koyunun da... zara lâtife lâfını.. kası.. E artık susalım... Konuşamıya Aaa! Falso ettik desene!. Dur gi Günün birinde tavana asılı görür cağız.. Ne dersin Felek? sen. Beni karıştırma kuzum.. Siz gü deyim de işi izah edeyim.. Ben salondan çıkarken, o sokak ka Modadır derim... Başka türlü ka zel güzel geçiniyorsunuz... Nesi var yabil değil... ni?.. Artık on beş sene sonra da elele pısını açıp dışarı fırladı... Arkasından: Hanımefendi... Rica ederim» Mü Ooof, of.. Şu bağım... fotoğraf çektirecek değilsiniz ya.. Hasaade edin de izah edeyim diye seslen' Al benden de o kadar... Gel birer nımefendi konsere gidecek misiniz? diysem de duyuramadım.. Gidiş o giaspirin yutalım... Hangisine? di}.. Ben aspirini naapıyun? Cezmi Ziyanın konserine... Salona döndüm. Feridun Bey a a acı Antipirin yutalım. Aman ona da kızıyorum.. Geçen istemem... sefer; suratının dibine oturdum, o güldükten sonra. İşte kardeşim.. Bu bizim günlük kurken yüzüme bir kere bile bakma Piramidón? hayatımız, evlilik saadetimiz» G<u sedı? istemem.. ninle bir parti bezik yapalım... Kocası: Salipirinl Ben kâgıd oynamam.. Karıcığım o konserde nevadan o İstem eeem.. Senin de hayatta ne oynadığını kumaiıydı.. Bu seferkinde «neva» par Fenasetin? öğrensem... çalar var.. Senin yüzüne bakar. istemem... Uedi.. Gülürnsedik... (Bana) Görüyor musun Felek?. O Bu sırada kız krep furut suyunu geVeda ettim ve bu saadet yuvasından tirdi, içtik. kadar şeyler ikram ediyorum. Ciörüyor nı'.tsunuz beyefendi? Ha çıktım.. Ayol sen delisin? Çimdi bunlaı. na soğuk neva diyor. B. FELEK kim yutuyor?. m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle