02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Müzik: Tütüncülerden toplanan paralar Ticaret Bakanlığı tarafından yüzde beşler hakkında bir tebliğ neşredildi Ankara 11 (a.a.) Ticaret Bakanlığından tebliğ edilmiştir: Geçen mahsul yılında tütün ekicilerinden toplanan paralar hakkında bazı bölgeler müstahsillerinin bilgi edinmek istedikleri Bakanlığımıza yapılan müracaatlerden anlaşılmaktadır. Tütün piyasasının düzenlenmesi amaçile bir müessese kurulması için Bakanlar Kurulu kararile geçen yıl müstahsilden toplanan yüzde beş nisbetindeki primlerin tutarı 11 milyon liradır. Bu paralar, ödiyen ekiciler hesabına ve yüzde 4,5 faizle Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasına yatırılmış bulunmaktadır. Bu yıl kesilen paralar için de aynı muamele yapılacaktır. Ekicilerin haklarına ve temin edilen faize halel gelmemek şartile bu paralar bu yıl tütün piyasalarında destekleyici mahiyette mubayaa yapan Tekel idaresi emrine verilmiş ve bu suretle müstahsil hizmetinde şimdiden kullanılmağa başlanmıştır. Tütün müessesesinin, tütüncülüğümüz için en faydalı olabilecek şekli Üzerinde Gümrük ve Tekel Bakanlığı ile birlikte çalışılmaktadır. izmir 11 (Telefonla) Tütün satışları, hızını kaybetmiştir. Bazı yerlerde fırsat düşkünleri, peşin para ile kilosu 50 kuruştan tütün almağa çalışmaktadır. Bigadiçte 90. Gönende 102 kuruşa kadar tütün satılmıştır. taşıtların yaptıkları kazalar Ankara, 11 (Telefonla) Büyük Millet Meclisi, bugün General Ali Fuac Cebesoyun başkanlığında toplanarak damga resmi kanunu tasarısı ijin ticaret komisyonunun teklifi üzerine maliye, adalet ve bütçe komisyonlarından seçilecek beşer kişiden mürekkeb bir karma komisyon kurulmasını, Sinan Tekelioğlu tarafından verilen 1945 ve daha evvelki yıllar sorumlu saymanla rının (hesab mütehassıslarının) mesuliyetlerinin kaldırılmasına müteallik bulunan kanun tasarısının iadesini kabul etti. Kimya mühendislerinin durumu meselesi Cemil Said Barias tarafından Üniversite Kimya Fakültelerinden mezun olan gençlerin iş bulamamaları karşı sında ne gibi tedbirler alındığı ve alınması düşünüldüğü hakkındaki soruya Millî Eğitim Bakanı cevab verdi. Ekonomi Bakanının izahatına ilâve edecek bir şey bulamadığını, ancak vereceği izahatla soru sahibini ferahlandırırsa memnun olacağını beyan ederek sözlerine başhyan Bakan, dedi ki: « istanbul ve Ankara Üniversite. leri Fen Fakülteleri kimya şubelerinden yetişenler, ya ortaöğrenim müesseselerine hoca olmak üzere lisans al makta, veya kimya mühendisi olmaktadırlar. Öğretmenlik lisansı alanlar, yarısı kız olmak üzere yılda 15 kişidir. Orta öğretimde mevcud 100 kimya öğretmeni kadrosuna nazaran bu miktar, normal ve rasyonel sayılabilire Bakanın bu izahatını müteakıb kürsüye gelen soru sahibi Cemil Barias, şunları söyledi: « Üniversite muhtar olduğu için biz bir şey söyliyemiyoruz. Eczacı ve Kimya Fakülteleri mezunlarının amelî hayatın her safhasında hazırlıklı olmaları için bu noktaya Üniversitenin dikkatini çekmelerini Bakandan rica ederin» demiştir. Motorin taşıt vasıtalarının kazaları Bunu müteakıb motorlu taşıt vasıtalarının kazaları ve kazalar neticesinde kurban giden vatandaşlar hakkında Bir çiçek iki böcek Son günlerde dinlediğimiz üç sanatçıdan bahsetmek istiyorum. Çiçek Lelia Gousseau'dur. Melek sineması salonunda bir resital verdi. Uzun boyu narin endamile sahneye çıktığı zaman uzaktan bakmak şartile onu bir beyaz zambağa benzetebilirdiniz. Klaviernin önüne geçen olgun vücudun iç gıcıklayıa bükülüşleri kulağımıza ük sesleri ulaştırırken günaha girmekten korkan bir halimiz vardı. Cesare Franck'm ve Chopin'in dünya zevklerini geride bırakan uhrevî saadetlerine ortaklık edebilmek ümidile gözlerimizi kapadık. Yazık ki dakikalar birbirini kovaladığı halde bir türlü yeryüzünden ayrılıp semavata yükselemiyorduk. Göz lerimizi tekrar açmak zorunda kaldık. Aksi gibi şimdi karşımızdaki narin zambağı da iyice tanımağa başlamıştık. Lelia Gousseau'nun kuvvetli bir tekniği var. Programındaki eserleri iyi öğrenmiş, iyi ezberlemiş, kusursuz çalıyor. Bu narin endamlı zambağın bir tek kusuru var: Sanat ateşi biraz hafifçe; biz dinleyiciler onunla ısınamıyoruz. Böceklere gelince, bunların ikisi de viyolonselci; ikisi de hem Filarmoni Orkestrasile hem Ferdi Fon Statzer'le konserler ve resitaller verdiler. Çekoslovakyalı Milos Sadlo'yu Haydn ve Dvorak konçertolarında pek beğendik. Ciddî olmakla beraber erkekçe ve ateşli bir üslubu var. Her türlü cıvıklıktan sakınıyor, eserin havasına girerek, onu cesaretle bize aksettiriyor. Amerikan askerî heyeti şefinin beyanatı r Bastarafx 1 inci tahifede 1 mayısa kadar takriben 260 kişilik tam İngiltere ve Ortadoğu Baştamfı 1 inci sahibede içindeki günlerin üçte birini harb etmekle geçiren bir memleket Kral Eduvardın o eski güzel devrinin refahına sahib olamaz» demiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir: • Ben, hiç kimseye tahakküm etmek istemiyoruz dediğim zaman yalnız işçi hükümet adına değil, hattâ daha ziyade bütün ingiliz milleti adına konuşmuş oluyorum, istediğimiz şey, «eşit esas. üzerine dayanan yeni bir ingiltere ve yeni bir dünya kurmağa muvaffak olmaktır. Harb sonunda Ingiltereyi yorgun, bitkin bir memleket gibi görmeğe doğru bir temayül vardı. Bugün memnunlukla müşahede ediyorum ki, bilakis ingiltere güçlüklerinden kur tulmak üzeredir.» İnsanlığın refahı için manevî kıymetleri kurtarmak maksadile dünyanın, İngilterenin etrafında birleşmesi arzusunu izhar eden Bevin şunları ilâve etmiştir: « Ortadoğu memleketlerinin de kendilerine düşen rolü oynıyacaklannı ümid ediyorum. Tartışmalar esnasında meydana çıkan ve ihtiraslar uyandıran ufak hâdiselerden dolayı asla heyecanlı veya üzüntülü değilim. Bu ihtiraslar Bükün bulacak ve geçip gideceklerdir.» Mısırdan bahisle Bevin demiştir ki: . Bizim kendi güçlüklerimizle karşılaştığımız gibi Mısır da, Ortadoğuda kendi zorluklarile karşı karşıya kalmıştır. Fakat şunu söylemek isterim ki, şayed herhangi bir memleket aramızdaki ehemmiyetsiz anlaşmazlıklardan istifadeye kalkmak ümidine düşecek olursa, sonunda aldandığını anhyaeaktır.. ^«^ İnönü dün İstanbul heyetini kabul etti Ankara 11 (a.a) Cumhur Başkanı ismet inönü bugün Dr. Lutfi Kırdann başkanlığında Atıf Ödül, Sadi Bekter, Halil Hilmi Uyguner ve Ekrem Amaçtan mürekkeb istanbul heyetini kabul buyurmuşlardır. Kars heyeti Ankara 11 (aa.) Cumhur Başkanı ismet inönü bugün Kurban Yurdseven, Lâtif Akkuzum, Bayram Erengüç ve Ahmed Şahinden mürekkeb Kars heyetini kabul buyurmuşlardır. Maraş heyeti Ankara 11 (a.a.) Cumhur Başkanı ismet inönü bugün Maraş kurtuluş bayramı münasebetile Ankarada bulunan on dört kişilik bir Maras heyetini kabul buyurmuşlardır. Cumhur Başkanı Samsun ve Trabzon Valilerini kabul etti Ankara 11 (a.a.) Cumhur Başkanı İsmet İnönü, Samsun Valiliğine tayin edilen ve yeni vazifesine gitmek üzere bulunan eski Ankara Valisi Izzeddin Çağparı dün kabul buyurmuşlardır. Ankara 11 (a.a.) Cumhur Başkanı ismet İnönü dün. Ankarada bulunan yenj Trabzon Valisi Necmeddin Erkili kabul buyurmuşlardır. I Reşid Tarakjıoğlunun sorusu okundu, iç işleri Bakanı Münir Hüsrev Göle sora] ara teker teker kısa cevablar verdi Bakanın izahatına göre beş yılda vukubulan kazalar, ölümler ve bunlara sebeb olan hâdiseler şöyledir: 1943 te 588 kazada 161 ölüm, 1944 te> 709 kazada 160 ölüm, 1945 te 740 kazada 217 ölüm; 1946 da 919 kaz?, da 200 ölüm ve 1917 de de 1537 kazada 257 ölüm vak'ası oimuştur. Kazaya sebebiyet veren taşıtların umumiyetle dörtte biri resmî vasıtalardır. 1947 yılında ise 1357 hususî vasıtanın ?ebeb olduğu kazaya mukabil ancak 180 resmî taşıt kaza kaza yapmıştır. Kaza sebebleri Bakan, bunlara sebeb olarak cad delerin darlğını, dönemeçlerin sıklığını, harbin doğurduğu zaruretlerle yedek parça bulunamadığı için yenilenemiyen yıpranmış vasıtaların istimaline devam edildiğini, yayaların ve vasıta kullananların belediye seyrüsefer nizamlarına riayetsizliğini ileri sürmüş ve bu hususta alınacak tedbirleri anlatmıştır. Bakandan sonra kürsüye gelen Tarakçıoğlu, dar ve dönemeç yollarda şerefli ve fedakâr şoförlerin hiç bir kazaya sebeb olmadan iş gördüklerini, fakai acemi veya iş zamanında normal Fakat Gaspar Cassado'yu halk daha halde bulunmıyanların da mevcud ol çok tuttu. Dünyaya ün salan bu ispanduğunu izah etti. Bu cihetin önlenilme yol artisti, Çekoslovakyalı gene messi ve kanunun bir «n önce çıkarılması lektaşından şüphesiz daha tecrübeli ve nı temenni etti. daha pişkin. Elindeki sazın Stradivarius Üniversite muhtariyeti kanununun imzasını taşıması kendisine bilmem ne d. fıkrasının yorumlanması dereceye kadar yardım ediyor? Yalnız Günün çok tartışmalı geçeceği zan şurası muhakkak ki, Cassado, orta halk bir nedilen konusu 4936 sayılı Üniversite tabakalarının zevkini okşamağa muhtariyeti kanununun 46 ncı madde hayli ehemmiyet veriyor. Bu uğurda sinin d fıkrasının yorumlanması mese hattâ pürüzsüz sanat hesabına ban felesi idi. Fakat bu konuda hiç bir mü dakârlıklara katlanmaktan da çekinminakaşa olmadı. Komisyonun, bahse yor. Bol glissando'lu küçük parçaları, mevzu fıkradaki «meslekte kalmağa mâ yürek bayıltıcı Chopin melodilerini ni olacak derecede suç işliyenler» ifa programına hiç almasa acaba olmaz desinin yorumlanmağa hacet bırakma mıydı? Mozart'ın Korno konçertosunu yacak derecede açık olduğuna dair o o kadar ahenkli bir üslubla kendi salan uzun ve tafsilâtlı rapor okundu ve zına geçiren, Brahmsi ve Beethoven'i hayrete değer bir olgunlukla ifade eden aynen kabul edildi. bir üstaddan bunu temenni etmek fazDiğer maddeler görüşüldükten sonra la mıdır? oturuma.son verildi. Kimbilir, belki de Cassado'nun hakkı vardır. Sanatı daima büyük kütleler yaşabyor. Programlarda onun zevkine hiç pay ayırmazsak bir gün Mozart'la Bastarafx 1 inci sahifede Beethoven de dinleyicisiz kalmak felâlak realitesinde görmüş ve nedametini, ketine uğramaz mı? hürriyeti pahanna acı bir kefaletle ödemiş, yaşamak için mazideki askerî N. hizmetlerinin ve idrak etmiş olduğu rütbenin mütevazı bir karşılığı olan emeklilik tahsisatına muhtaç olmuştur^ karşı azimle ve müessir bir şekilde karşı koyacağına kat'iyyen emin bulunduğunu söylemiştir. İyi haber alan mahfillerde bildirildiğine göre, Amerikan Dıs İşleri Bakanlığı ve umumiyet itibarile Amerikan hükümeti. Türk hükümetinin ordunun bir kısmını teuhis ederek bu insanları tekrar tarım ve endüstri sahalarına sevketmesini temin etmek maksadile Türk hükümetinin üzerinde bulunan ağır yükleri hafifletmek istemektedir. Bu bakımdan Amerikan hükümeti, Türklere modern malzemeler temin ettiği takdirde, silâh altında daha az sayıda insan tutmakla beraber savunmalarının müessirliğinin kaybolmıyacağı kanaatinde bulunmaktadır. Söylendiğine göre, Dış İşleri Bakanlığı. Beyaz Saray ve Savunma Bakanlığı, bir müddet önce Washinetona yapmış olduğu ziyarette bu görüşü ileri sürmüş olan Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Omurtağm fikirlerine kısmen iltihak etmiştir. General Mc. Bride'in beyanatı Washington 11 (AP.) Bugün basın muhabirlerine beyanatta bulunan Türkiyedeki Amerikan askerî heyeti şefi Tümgeneral Horace L. Me. Bride: «Hürriyetini korumak için, Türkiye her hangi bir kimseye karşı ve ne zaman olursa olsun savaşmak azmindedir» demiştir. 100 milyon dolarlık yardım programına dair önemli müzakereler için Washingtona çağırılmış bulunan General Me. Bride bilhassa şu ciheti belirtmiştir: « Türkler mütecaviz değildir. Kendi öz sınırları dışında her hangi bir emelleri yoktur. Ancak aleyhlerinde vuku bulabilecek her hangi bir teşebbüse de. karşı koymak kat'i azmindedirler.» General, idi resin deki askerî heyetin kadrosuna çıkarılacağını, 100 kara kuvveti. 100 hava kuvveti, 40 deniz ve 20 yol inşa uzmanından müteşekkil olacağını açıklamış ve şunları söylemiştir: c Heyetin başlıca ödevi, tamamile modern veya hsrbir. en son safhalarında tekemmül etmiş olan Amerikan teçhizetmın kullanılışını ve bakımını öğretmektir. Yardım programı mucibince Tiirkiyeye verilmekte olan malzeme en yüksek evsaftadır. Buna mukabil bu malzemeyi kullanacak asker, Türk askeri de m'jkemmeldir.> Bu arada Birleşik Amerikanın muazzam bir hava üssü inşa etmek üzere Türkiye ile anlaşmakta olduğuna dair bir Moskova haberi. Birleşik Amerika Dış İşleri Bakanlığı ve hava kuvvetleri genel komutanlığı tarafından yalanlanmıştır. Din tedrisatı meselesi alk Partisi Meclis grupu» nun son içtimaında din tedrisatı meselesi üzerine tekrar dönüldüğünü gazetelerden öğreniyoruz. Resmi clmıyan bu haberlerin hakikatle olan nisbetlerini kestirmek kabil olamadığı için görüşülen şeyin tam metnini bilmemekle beraber her halde din tedrisatı davasının tekrar bahis mevzuu olduğu da anlaşılıyor. Bu arada Fatin Hoca üstadımızın da bu konuya dair bir kaç arkadaşile birlikte Meclise vermiş olduğu bir takri» rin sözü geçiyor. Fırsattan istifade ederek ben de bu mevzua dair tekrar b a s şeyler söylemek istiyorum. Urun uzadı izaha ve münakaşaya girmeden söylemek isterim: Bir cemiyet için din lüzumlu bir salâh unsurudur. Bunu dinsizler de böyle kabul ediyorlar. Binaenaleyh ilâhi sevgiler ve dini akidelerin tesiri altında kalmayanlar için bile bu bir büyük ve manevi kuvvettir. Bunu bir kalemde çırptıktan sonra gelelim işin bizdeki mahiyetine; Eb, bundan yirmi beş sene evvelin* gelinciye kadar mekteblerinde din tedrisatı yipan. hattâ daha yakın zamana kadar imam, haîib gibi cami hademesi \ yetiştirir mektebleri olan bir memleketj tik. Ne oldu, nasıl oldu tcfiile lüzu; görmeden bugünkü duruma geldik. Bugün 2025 yaşlarındaki çocuklar eğer evlerinde ana babalan öğretmediysej Peygamberin adını bilmez. İslâm diniJ nin direklerini sayamaz. Bu gençler,] mazurdurlar. Çünkü elde bunları öğre'l terek sarih açık yazılmış kitabbtr yoktur. Bu böyle olurken, camilerimizde imam, hatib ve müezzinler de birer bi1 rer öldüğü ve arkada da stok bulunmaf dığ: için bazı yerlerde, hattâ" İstanbul» j yakın kazalarda imamlık, hatiblilde •} lâhası olmıyan kimseleri camiler imamj sız kalmasın diye tayin etmek zorundaj kalıyoruz. Gün gelecek ki cenaze namaa kıldıj racak kimse bulunmıyabüecefctir. bunları mahiyeti hakkında hiç bir ilâve etmeden sırf müşahede olarak ya* zıyorum. Dinsizlik demiyelirn, din birli için belki büyük bir felâket tefJ kil etmez. Nihayet etrafı münevverleri' doludur. İcabında kendisini ikaz ve tenvir edecek kimselerin manevî kontrolü altında bulunan bu cehaletinin akibet» lerini bir köylü kadar çekmiyebilir. Köylünün durumu böyle değildir. Sal ve cahil köylünün vicdanında bir AH ıh. bir din korkusu, bir günah ve haram endişesi olmazsa çok zor dununa düşer. Cemiyete muzır olmaya başlar. Suça» eğriliğe çabuk meyleder. Onun için bütün dünyadaki gibi din okumamış sınıf için bir zabıtai ahlâkiye, münevverler için bir vicdan hazzı, bir teselli kapısıdır. Böyle olunca da bunun lüzumu süt götürmez. tste son zamanlarda din tedrisatını lüzumlu gösteren bizim de iştirak i t t i ğimiz tez bu idi. Yalnız hükümetçe verilen karar mektebi er dışında müsaade almak şartile herkesin din tedrisatı yapabilîceği merkezinde İdi Biz buna itiraz ettik, hâlâ da o fikirdeyiz. Grupta cereyan eden müzakerelerden, oradaki bir kısım azanın da bizimle hemfikir olduğunu anladık. Bu safarían da.o fikirlerimizi teyid için >"anyoruz. Din tedrisatı bilhassa fakir, «ahü ve görgüsüz halka lüzumludur. Halbuki ancak hususi teşebbüslerle açılabileceği anlaşılan din tedrisatı kurlarına ancak buraların ücretini verebilecek kimselerin çocukları gidebilir. Sonra binlerce köyde böyle hususi din sınıflan açılnııyacağı da muhakkaktır. Şu halde bu karar, bizim asıl beklediğimiz neticeyi vermiyecektir. imdi, evvelce de dediğimiz gibi. ilk ve orta mekteblerde derece derece din tedrisatı programlara konacaktır. Orta mekteblerdeki din kurslarına devam mecburî olnıyabilir. Fakat ilk mekteblerdeki çocuklara kendi dininin esaslarını öğretmek zorundayız. Bundan başka din tedrisatı yaptıracağımız muallimlere d* bir (hatırlatma recapitularlon) kursu geçirmek lâzımdır. Bunlardan tamamile ayn olarak Üniversiteye bir İlahiyat Fakültesi, Bursa. Konya, Trabron. İstanbul gibi bir kao büyük şehrimizde de orta dereceli birer imam hatib mektebi açmak lâzımdır. « Bu yazdıklarım uzun uzadı tetkike muhtaç mevzular değildir. Hâlâ berhayat bir çok ulumu diniye hocaları, hattâ imam hatîb mektebi kadrosundan muallimler vardır. Mesele bir tahsisat işi ise ona bir kaç yüz bin lira bulmak pek güç olmasa gerektir. Grupta tek rar görüşüleceği ve bunun içfeı Mr komisyon kurulacağı haberini gazetelerden alınca düşündüklerimi Iruraya defenekts iayia mülâhara ettim. Bu tedbir yerindedir, lüzumludur ve cok faydalıdır. Tereddüd edilmeye! B. FELEK Wallace'in hezeyanları NewYork 11 (AP.) Henry Wallsce. dün gece radyoda verdiği bir söylevde, Amerikanın dış siyasetini tenkid etmiş ve bu arada demiştir ki: < Bugünkü siyasetimiz. Yunan mürtecilerini, demokrat olmıyan Türk hükümetini ve ÇanKayŞek'in diktatörlüğünü destekler mahiyettedir. Amerikan siyasetinin bu hakikî mahiyetini millet de yavaş yavaş anlamaya başlamıştır. Filistin hâdiselerine bakacak olu^ak, dtmokrasiden bahsedenlerin ne kadar iki yüzlü olduklarını daha iyi anlarız. Zira, bu meselede Amerika, İngiliz siyasetine bağlanmıştır;; İngiliz siyaseti ise gerek Arab. gerek Yahudi halkını tazyik altında bulundurmak isteyen derebeyleri desteklemekten ibarettir. Amerika bugün, bütün dünyada kralları, mürtecileri ve faşistleri desteklemektedir. Neşredilen vesikalar meselesi Baştarafı 1 inci sahi/ede yandırmıştır. Diğer taraftan Münih ve ondan evvelki zamanlara aid vesikaların Rusya tarafından neşredileceğine dair ileri sürülen Sovyet tehdidine de bir ehemiyet atfedilmemektedir. ingiliz resmî makamları, bulunan Alman vesikalarının 4 devlet tarafından birlikte tetkik edilerek kıymetlendirilmesi hususunda Rusya tarafından bir teklif yapıldığına dair ileri sürülen Sovyet iddiasının doğru olmadığını bildirmişlerdir. İngiltere hükümetinin nezdinde bulundurduğu bu gibi vesikaları yayınlamak niyetinde olmadığı ve bu vesikaların Fransa, Amerika ve ingiltere tarafından kurulan komisyonun tetkikinden sonra yayınlanmasına taraftar olduğu teyid olunmaktadır. Ali İhsan Sabis'in affı Tasarıya göre «Istanbulda, Şişli, Ihlamur caddesi 4 numarada oturan Cemal oğlu 1882 doğumlu Ali ihsan Sabi Başmakaleden devam sin, istanbul Birinci Sıkıyönetim mahkemesinin kararile mahkum edildiği bir oldu. Din rehberlerinin sayısı azala sene 3 ay ağır hapis cezası, hukukî azala köyler imamsız, camiler müezneticelerile affedilmiştir.> zinsiz kalmaya başladı. Din ve devlet Çalışma Müdürü, işçi sendikaları başkanlarına cevab veriyor İstanbul Çalışma Müdürü K. Tilkicioğlundan aşağıdaki yazıyı aldık. Neşrediyoruz: «Sayın gazetenizin 8/2/948 günlü nüshasının birinci sahifesinin beşinci sütununda (Tekzib hastalığının cilveleri) başlıklı yazı incelendi. Tarafımdan bir protokol hazırlandığı ve Müdürlüğümüze davet ettiğim dört sendika başkanını bu protokolü imzalamaları için tazyik ettiğim yolunda gazetenize verilen malumat tamamen yanlıştır. 3 •2/948 günlü sayın gazetenizde dört, b*4 sendika başkanının beyanatlarını okumuştum. Bu yazı ile ifade etmek istedikleri ıstırabları belirterek tesbit etmek üzere bu sendika başkanlarım 7/2/948 cumartesi günü Müdürlüğümüze davet ermiştim. Maksadımı kendilerine anlattım. Her biri ayrı ayrı şikâyetlerini yazdırdılar. Ancak bazıları bu yazdırdıklarını nedense imzalamakta tereddüd ettiler. Bir defa da yönetim kurulumuzla görüşelim, dediler. Teklifleri üzerine cuma günü toplanılmak üzere ayrıldılar. Ne hazır, lamr.ış protokol ve ne de yapılmış tazyik vardır. Bu toplantıda hazır bulunan sendika başkanlarından bir, ikisi, ertesi günkü gazetenizdeki yazıyı okuduktan sonra bana geldiler. Hakikate tamamen aykırı olan bu yazıdan dolayı azab duyduklarını söylediler. Keyfiyetin, kanun gereğince sayın gazetenizin İlk çıkacak nüshasının aynı »ahifesine ve aynı punto harflerle yazılmasını rica ederim.» Ba$iara/ı 1 inci sahifede mektedir. MarshalFın beyanatı Washington 11 (a.a.) tReuter» Amerikan Dış işleri Bakanı Mr. Marshall bugün beyanatta bulunarak, Yunanistan ve Türkiyenin silâhlı kuvvetlerine yardım maksadile yeni tahsisatların verilmesi meselesini nihaî bir tetkike tâbi tutmakta olduğunu bildirmiştir. Mr. Marshall. Türkiyeye bilhassa hava kuvvetlerinin takviyesi için 125 milyon dolar verilecek olduğu yolunda Istanbuldan çelen basın haberleri hususunda herhangi bir yorumda bulunmayı reddetmiştir. Mr. Marshall iki Akdeniz milletinin ihtiyaçlarının Atina ve Ank=rada bulunmakta olan Amerikan askeri heyetleri tarafından yapılan tavsiyelere istinaden tetkik edildiğini söylemiş ve bu tetkik nihayetlenmeden önce yeni yardım hakkında hiç bir rakamın yayınlanmıyacağını sözlerine ilâve etmiştir. Hava kuvvetlerimizin takviyesi kararlaştı Tedavülden kaldırılan liralık banknotlar yüz Avukat stajyerleri hakkında yeni kanun tasarısı Ankara 11 (Telefonla) Adalet komisyonu, avukat stajyerlerinin durumuna dair Feridun Fikri Düşünsel tarafından teklif edilmiş olan kanun tasarısını görüşmüş ve bazı tadillerle kabul etmiştir. Komisyonda Adalet Bakanı Şinasi Devrin de bulunmuştur. Kabul edilen şekle göre staj sonunda imtihan kaldırılmaktadır. Müddet 6 ay mahkemede ve bir sene avukat yanında olmak üzere bir buçuk yıl olarak tesbit edilmiştir. Avukatlık stajının üçüncü aymda stajyerler, sulh mahkemelerindeki davalara girebileceklerdir. Aksaray gençleri, komünizmi tel'in ettiler Aksaray 11 (a.a.) Bugün Aksaray gençliği komünizmi tel'in edici büyük bir gösteri tertib etmiştir. Gösteriye saat onda cumhuriyet alanında İstiklâl marşile başlanmış, gençler asil Türk gençliğinin komünizme karşı giriştiği şuurlu mücadelede üzerlerine düşen öde^i sonuna kadar yapacaklarına dair and içmişlerdir. »CUMHURİYET» in Tefrikası: 56 Ankara 11 (a.a.) Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasından bildirilmiştir: Berlinde Alman devlet matbaasında bastırılan ve> yüz tarafın sol kısmında Cumhur Başkanımız ismet Inör.ünün fotoğraflarını, arka tarafının ortasında elinde üzüm salkımı tutan bir Türk kızı resmini taşıyan ve 27 nisan 1946 tarihinden itibaren tedavülden kaldırılmış olan 100 liralık banknotlarımız, 1715 sayılı bankamız kanununa geçici maddeler eklenmesine dair olan ve 9 şubat Esnaf ve Ticaret Odaları hak 1948 tarih ve 6827 numaralı Resmî Ga1 kında yeni kanun tasarıları zetede intişar eden 5167 numara. 1 kanunun geçici maddesi gereğince, işAnkara 11 (Telefonla) Esnaf Oda bu kanunun neşri tarihinden başlamak ları ve esnaf hakkında 50 maddelik bir üzere altı aylık bir zaman aşımı sükanun tasarısı hazırlanmıştır. Ticaret resine tâbi tutulmuştur. ve sanayi odaları ile Ticaret borsası kaBu itibarla sözü geçen 100 liralık nununda yapılacak değişiklikler için de çalışmalar hayli ilerlemiştir. Bazı ilçe banknotların, 9 ağustos 1948 günü gilerdeki ticaret odalarının kaldırılarak şelerin kapar.ış saatine kadar banka il merkezlerindekilerin takviyesi yolu mız şubelerile Ziraat Bankası şube ve na gidilmesi derpiş ediliyor. Borsa mev ajansları tarafından değiştirileceğini ve zuatı da değiştirilmekte ve borsalar bir bu saatten sonra para olmaktan tapazar yeri olmaktan çıkarılmaktadır. mamen çıkacaklarını bildiririz. Şimdi inkılâblann artık tamamen yerleşmiş sayıldığı bir devirde yaşıyoruz. Cumhuriyet kurulalı yirmi beş yıl olmuş, o zaman çocuk olanlar bugün kocamaya yüz tutmuştur. İsteyen vatandaşlara dinî bir terbiye verilmesi, onların manevî ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli bir teşkilâta ihtiyaç vardır. Bizde, batı devletlerinde olduğu gibi bağımsız bir din müessesesi bulunmadığından böyle bir teşkilâtın kurulmasına yardım etmek vazifesi de devlete düşüyor demektir. Kendi haline bırakıldığı takdirde ortalığı bir takım mezheb ve tarikatların kaplaması ve sosyal bütünlüğümüzü rahatsız etmesi ihtimalleri başgösterecektir. Bu itibarla laîcisme esaslarından kat'ivyen ayrılmamak şartile, halk çoğunluğunun temayülleri gözönünde tutularak bu yolda başarılı neticeler elde edilebileceğini düşünüyoruz. NADİR NADİ Bir idam mahkumu hakkında ciirmü meşhud yapıldı Zonguldak 11 (HususD Şehrimiz Ağırceza mahkemesi, Halil Soylu adında bir katil hakkında idam kararı vermiştir. Katil, evvelce öldürmeğe teşebbüsten 10 sene hapse mahkum olmuş, fakat çok geçmeden Cezaevinden kaçarak önce karısını, sonra da köy çeşmesi başında, elindeki av tüfeğini almak maksadile bir delikanlıyı yaralamıştırHalil Soylu, dağa çıkmış ve ay başında para alıp köylerine dönen ameleleri soymağa başlamıştır. Bu arada amelelerden birini de öldürmüştür. Bugün "karar okunduktan sonra bir diyeceği olup olmadığı sorulduğu zaman katil, mahkeme heyetine, ağır sözler söylemiştir. Bunun üzerine bir rabrt varakası tanzim edilmiş ve idam mahkumu suçlu hakkında cürmü meşhud yapılmıştır. Yarın bu meseleden dolayı muhakeme edilecektir. Ziya Içık Ay sonunda bir Çek futbol takımı geliyor Prag U (a.a.) A.C. Sparta Çekoslovak futbol takımı Türkiyede maçlar yapmak üzere 26 şubatta Pragdan hareket edecektir. İlk maç îstanbulda 28 şubatta yapılacaktır. Yeni muharrirlerimizden Bayan İHSAN İLERTnin Yeni Beşizler Madras 11 (A.P.) Bugün mahallî bir gazetede çıkan habere göre, «Tanjore» bölgesine bağlı bir köyde hıristiyan bir kadın bir batında 5 çocuk doğurmuştur. Beşizlerden ikisinin öldüğü bildirilmektedir. Eğede sürekli yağmurlar izmir 11 (Telefonla) Ege bölgesinde kâh şiddetli, kâh serpinti halinde 24 saartenberi yağmur yağmaktadır, izmir içinde bazı yerleri su basmıştır. Gediz ve Menderes nehirleri yükselmektedir. coşmuş, boyuna aüp tutuyordu: Sizler, sevmeyi bile bizim kadar beceremezsiniz! Çocuklarını doyurmak için göğsünü gagalayıp kanını veren pelikan kuşu, erkekti. Kadın her işe kalbini kanşürır. Penceresinden sokağı gözetleyen mahalle kızı, iki defa gördüğü delikanlının arkasından ah ve vah eder. Bir hafta evvel tanıştığınız insanla dost, sırdaş olursunuz. Sonra, bir kaç gün içinde bu gürültülü sevgilerinizi unutur, yenisini ararsınız. Bizler öyle değiliz. Gönlümüzü, her önümüze çıkanın ayakları altına atmayız. Fakat bir kere de kalbimizi verdik mi, onu kolay kolay geri almayız. Büyük fedakârlıklar, samimî dostluk, ebedî aşk™ Bütün bunları erkeklerde aramak lâzımdır. Az kadın buna muktedirdir. Bütün Dünya Şimdiye k a d a r Türldyede böyle bîr m e c m u a çıkmamıştır. Ç I K I Y O R . 40 y a z ı v e m a k a l e , 116 s a h i f e 106 Y A R I N kuru?. BABAM KİM? Çıkaran. NEBİOĞLU YAYINEVİ DAG LAR ı ELiNiRKBN Yazan"! RİKKAT.ASIM KOKNA* «Daima», «ölünciye kadar...» Evet, bu budalaca kelimeleri bana söyle, tekrar et. Birbirimizden aynlmaklığımız imkânsız, değil mi? Bunu senin ağzından duymak istiyorum. Buna ihtiyacım var. Fakat, dostlarım bana: «Bütün hayatmca yalnız onu seveceksin! O, senin biricik aşkın olacaktır. Birbirinize daima sadık kalacaksınız!» dedikleri zaman, bilmem neden, hayal sukutuna uğruyorum, bedbin oluyorum...» Malik Bey Fuad Paşaya, yakında münakaşasına girmek istediği bir fabrika hikkında malumat veriyordu. Demir işleri için bir ecnebi firma ile muhabere etmekte idi. Belki bir iki gün için Ankaraya gitmesi icat) edecekti. Sonra, cebinden kâğıdlar, küçük bir defter çıkardı. Hesablara daldı. Fuad Paşa, gazetesini açtı. Faika Hanımla Bedia, ev işlerine dair uzun bir muhavereye girişmişlerdi. içeride telefon çaldı. Jan, Fatma ile görüşmek istiyordu. Ertesi gün profesör «M» in üniversitede çok enteresan bir konferansı vardı. Jan, arkadaşına beraber gitmeyi teklif ediyordu. Memnuniyetle! Saat kaçta? Peki. Ben geçer, seni evden alırım. Telefonu kapattıktan sonra gene kız edasına gitti. Ferdaya yazmağa başladığı mektuba devam etti: «Hakkınız var. Okumak büyük bir teselli. Romanlar, bizi uydurma bir dünyada yaşatıyorlar. Hayat o kadar boş ve manasız ki, kendimizden kaçmak, başka bir âleme dalmak ihtiyacını duyuyoruz. Fakat acaba neden, orada da insan gene kendi fikirlerini, kendi hislerini arıyor. Bedia ile Faika Hanım, gürültü ile Yerinden kalkü. Pencereden dışarı itiraz ettiler. Malik Bey, babasının tasını seyretti. Karşıda, Taksimin ışıklan rafını tutuyordu. Nihayet, erkekler her parlıyordu. Uzaktan caddenin gürültü kadının öyle olmadığını tasdik ettiler. sü işitiliyordu. Bir gazeteci çocuk, ba Bazıları, (Fuad Paşa. «Kendilerinde erğıra bağıra koşup geçti: «ikinci tabı! kek meziyetleri bulunan müstesna kaKazanan numaralan yazıyor.» dınlar» diye tasrih ediyordu) fedakâr Binlerce insan, bir piyango biletine ve vefakârdılar. Kendi karılan da mubel bağlamış, orada bir ümid ışığı an hakkak ki istisnalar arasındaydılar. Fatma düşünüyordu: yordu. Bir sarhoş, yalpalayarak köşeyi saptı. Fatma: Fuad Paşa haklı mıydı? Kadın sev Belki bu da hayatından kaçmak meyi de mi bilmezdi? Hislerinde taşistiyor, diye düşündü; kendini unut j kın ve sebatsız, gürültücü ve hercai miydi?Hayır... işte bir sene evvelki aşmak için içiyor... Gene kız tekrar salona döndüğü za kı hâlâ için için yanan, birden parlaman mevzu umumileşmişti. Fuad Paşa mağa, her taran sarmağa hazır bir ateş gene antifeminist tezlerinden birini tut gibi idi. Buna rağmen Ferid Beyden turmuştu. O, arasıra karısına takılmak kaçabilmişti. Onun son mektubuna lâtan hoşlanır, konuşurken korkunç bir kayd ve soğuk kelimelerle cevab verkadın düşmanı kesilirdi. Bu akşam da mişti. Çünkü kadın tevekküle alışkın dı. Hayatta mücadeleden kaçar, emniyet ve istikrar isterdi. Bunu» için de erkekten daha pratik düşünür, hislerini mantığın kontrolü altında bulundururdu. En coşkun heyecanlarını, tehlikeli veya zararlı olmağa başladıkları zaman frenlemesini bilirdi Erkek, imkânsızın da peşinden koşardı. Alicenab bir şevkle, takıldığı yanlış nazariyenin de arkasından gider, devlerle boy ölçüşür, değirmenlerle savaşmak isterdi. Kahraman, maceraperest ve Donkişottu. Faika Hanım: Bu hususta senin fikrin ne bakahm, Fatma! dedi. Gene kız, daldığı mülâhazalardan silkindi: Hiç, dedi; hiç bir fikrim yok. Belki paşanın hakkı var. xxxvm Bedia ystak odasından seslendi: Biraz gelir misin Fatma? Seninle konuşmak istiyorum. Gene kadın şezlonga uzanmıştı. Pembe satenden sabahlığı vücudunun ince hatlarını meydana çıkarıyordu. Uzun sacian jpek dalgalarla omuzlarına dökülmüştü. Fatma, onun bu hali ile çok güzel ve cazib olduğunu düşündü. Şu koltuğu yanıma çek. Şöyle, karşıma otur bakalım. Kaşları hafifçe çatılmışü. CSddî ve mühim bir şey söylemeğe hazırlanıyormuş gibi bir tavrı vardı. Beni dinle, Fatma.. Gene kız, mahiyetini anlamadığı gizli bir korku duyuyordu. Bedia uzun bir konferansa Kadının hayattaki vazifeleri. Her ailenin başlıca emeli», İlh. • Dilinin altında ne vardı? Ne söylemek istiyordu? Kardeşi, heyecanla, bu mukaddemelerin sonunda ne çıkacağını bekliyordu. Nihayet, mahirane hazırlanmış bir başlangıcdan sonra sodede geldi: Dün Lemanla görüştüm, dedi. Kenan Bey meselesini yeniden tazelemek imkânı vardı. Fakat Bedia, kardeşinin bu sefer daha akıllıca hareket edeceğini umuyordu. Fatma sandalyesinde doğruldu. Bedia. onun lâkırdı söylemesine vakit bırakmadan sözlerine devam etti: Seninle görüşmeden, bu işe teşebbüs etmeyi manasız buldum. Fakat enişten de, ben de bunu çok muvafık buluyor ve arzu ediyoruz. Fikirlerini açıkça söylemeni istiyorum. Manasız bir kapris yüzünden hayatını mahvetmene müsaade edemem. Ben evlenmek istemiyorum. Niçin? Hayatımdan memnunum. Kimsenin boyunduruğu altına girmiyeceğim. Bedia ayağa kalktı. Mücadeleye hazırlanıyordu. Kardeşinin gözlerinin içine baktı. Sonra insafsızca, ona son darbeyi indirdi: Ama Ferid Bey isteseydi, bu cevabı vermiyecektin, değil mi? Geçen sene yaptığın deliliğin sebebini maalesef sonradan, pek geç anladım. Fakat artık, o para düşkünü adamın vaidlerine kapılarak.» {Arkan w ) KONFERANS Adlı aşk ve ihtiras dolu hakikî hayat romanını sayın okuyucularımıza tavsiye ederiz. Satış yerleri: İnkilâb, Ege ve Saray Kitabevleri, (t) Türk Yüksek Mühendisleri Birliği İstanbul şubesi idare h «yetinin tertib ettiği seri konferanslann ikincisi 14 şubat 1948 cumartesi günü saat 15,30 da Eminönü Halkevinde Amerika yollar umum müdür yardımcısı ve Türkiyeye gönderilen yol inşaatı heyeti başkam. Mr. Hilts israfından «YOL TEKNİĞİNDE TENİ GÖRÜŞLER. adı altında verilecektir. Türkçeye çevrilecek olan bu konferansa herkes gelebüir. TAİkM ÖKSÜRÜK ve ¡RÛNŞİTİ KESİR Her Eczanéaéfetilunur. • ': Halı: İD Kr. . YAŞAMAK ÜMRAN İÇİN NAZİF Hikâyeler Çıkıyor. Yılın En Kıymetli Ve En Vcuz Eseri: AMERİKA MUCİZESİ Yazan: André Maurois Tercüme: F. Gökbudak Hiç bir münevver, Amerika Birleşik Devletleri tarihini, keşiften bugüne kadar içine alan bu kıymetli eseri okumazlık edamez. 4S8 sahife. 2 cild bi? arada, fiab 300 kuruştur. Bütün kitabcılarda bulunur. Umumi Tevzi Yeri: KÜLTÜR KİTABEYİ, İstanbul.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle