03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sehir Muallimîer Birliğinin dil haberleri kongresi münasebetile s CUMHURIYET 21 Eldm 1948 .ii!.:iS!!UUUilUHnHHUUniUUUlUUUİlil]llUiiiiüiL F İ R İ R L E R Sovyet Rusyadaki hâdise münasebetile NALINA MIHINA Yazan: Qrd. Prof. Mustafa Sekib Tunc Karlofça muahedesindenberi çözülmekte devam eden Osraanlı imparatoıluğu tamamile dağllarak mütecanis bir bütün halinde kendi mukadderatına serbestçe hâkim olacak hir millet olarak kalmak iktidannı Sakarya ve Dumlupmar zaferlerile bir kere daha ispat ettikten sonra imparatorluk dolayısile vücud bulan müesseseierin hayatiyetleri kalmıyacağı, bunların yerine millî hayat için elzetn olan kurumların geçeceği aşikâr bir zaruretti. Nitekira h»pimizce bilinen bu müesseseler artık vazifeleri kalmamak dolayısile ortadan kalkmışlar veya sürünerek yaşamak lorunda kalmışlardır. Hiç şiiphe yok ki hcm imparatorluk, hem de osmanhca denilen ve bir ortazaman di'ti olarak medrese kültürüe mayalanmış. olan Türk dil ve hattâ dügüncesi bu içtimaî değişiklikten müteessir olacak ve bu tesirie sadece millileşmiyecek, aynı zamanda modernleştnek, yani Avrupalılann dil ve düşüncelerile bir hizaya gelmek zorunda kalacaktı. Kaldı ki Osmanlı Türklerinin daha baştan Yakmşarkta Avrupaya en yakın bir muhite hâkim olarak bu muhiti Şarktan ziyade Garba doğru genişlemekte devam etmeieri, Şarkta şiiliğe karşı sadece müdafaada bulunmalan, medreselerin Aristo mantığından şaşmıyarak Garb kültürünün anası olan Yunan tefekkür usulünü tercih etmeleri, tarihî bir millet olarak sağduyulannın ne kadar sağlam ve ilcriyi sezer olduklarını göstermektedir. Nitekkn daha sonra bu uğurda yapılan mütemadi hamleler hep Garba doğru olmustur. Yalnız bir islârn imparatorluğu olmak, daha Selçukilerdenberi haçlı •eferlerile bizar edilmek dolayısile dedelerimizin bu sağduyulannm kolayca gelişmek imkânıru bulamıyacağı da eşikârdı. Fakat tutulması çok isabetle duyulan bu istikamet değişmemişü. Nitekim bugün, aynı isükamette, ve tam bir serbesti içinde yürüyebilmek zaferini kazanmış bulunuyoruz. Binaenaleyh Garb medeniyetini temsil ve ifade etmesi lâzım gelen dil ve düşüncemizin de bu isükamette serbestçe gelismesi bir zaruret olarak kendini göstenniş bulunuyor. Bu tarihî gidişe göre dil ve düşüncemizde birinci plânda ehemmiyet verilecek olan nokta bu medeniyetin ihtiyaclarına uygun gelecek bir gelişme olmak lâzım geliyor, bu medeniyetin dil ve düşüncedeki ük örnekleri de Yunan tefekkür ve edebiyatının, daha sonraları, bunları muvaffakıyetle taklid eden Romahlann eserleri olmuştu. Bu eserlerdeki kelime ve mefhum zenginliği filhakika ideal denebilecek bir mertebeye yükselmişti. Binaenaleyh geri kalmış bir dili gelişürmek için evvelâ hiç değilse, bu seviyeye erişmek lâzımdı. Ancak asırlarca buna çalışıldıktan sonradır ki bu seviyeye gelinmiş ,zaman ilerledikçe de, matbaamn yardımı, ilim ve edebiyaün gelişmelerile birUkte bu seviye de aşılarak bugünkü son derecede zengin diller ve bu dillerle ifade edilen geniş ve derin düşünceler vücude gelmiştir. Bizde de matbaanın kuruluşundan ve Avrupa ilimlerinin kültürümüze girmesindenbcri gerek şiir, gerek nesir ve gerek Uim dilimizde gelişmeler biraz ağır olmakla beraber günden güne artmış, hele gazetecilik dili hergün konuşmak laruretile bunların hepsinden ileri giderek roman, fıkra, hikâye, siyasî, içtimaî, ilmî gibi merammı her çeşidde «çık ve seçik olarak anlatacak ve mua« r denebilecek bir yazj dili olmuştur. Şimdi az zamanda çok daha güzelleşip genişliyecek olan bu dili de beğenmeyip dil ırkçılığı hevesine düşmek, Nurullah Atac gibi bu dilin kıymetli bir yazarının bu tekâmül derecesine gelmiş olan diline veda ederek bir ırk dili yaretılabileceğinin sanılması ve bu sanı üe «ve> ye varıncıya kadar, yabancıdır diye atmağa savaşılması bir «öz dilcilik. gayreti olarak kabul edilmek için eynı zamanda sabit bir tasavvurun baskısına uğramış bir ruh tasarlamak lânmdır. Bununla beraber kendileri gibi bir türkço sevdalısının bu tarzdaki karasevdası: üıtimaldir padişahun belki derya tntuşa Denerek hoş görülebilir. Nitekim ken di hesabıma hoş gördüğümü bundan evvel işaret etmiştim. Yalnız çıkmaz bir yolda sarfedilen nankör gayretlere yanmamak da elden gelmiyor. Denedikleri öz dilin hangi yüksek kürtüre tercüman olabileceğini büyük bir Garb mütefekkir v e edibinin eserini bu dile çevirmek lutfunda bulunsalar pek çabuk şafak atacak ve kolay anlayacaklardır. Fakat ne yazık ki ruh baskısma bir kere tutulduktan sonra ondan istendiği zaman kurtulmak kabil olmuyor. Bütün bu satırları büyük bir teessürle yazıyorum. Dil ırkçılığmın çıkar mr yol olduğuna inananlar, dii "gelişmesinin ancak ve ancak yabancı kclimelerden ne suretle olursa olsun tamamile (!) kurtulmak. mümkün olduğunu ispat etmek davasında toplanıyorNitskim bundan evvelki yazımda bah6ettiğim «Türk hekimlik terimleri denemeleri» nin de bu iddianın ünkânını ispat etmek gayretile yazılmış olduğu açıklanıyor. Halbuki ispat ancak matematik ve surî mantık vadisinde olur. Dil gibi canh ve tarihî bir varlığın mekanik ve zorlama bir derleme ile gelişebileceğini ispata kalkışmak yersiz, bir kıyasür. Kaldı ki artık hiç kimse her hangi bir Arab veya Acem çalması bir dilin mefrunu değildir. Tarihî bir zaruretle ,o da mahdud bir zümrede vücud bulmuş lüzumsuz ifratlar gösterilirken caska bir şekilde gene aynı aşırıklara düşmek neye yarayacak? Ve boyle bir tenakuz görmemek nasü kabil olacak? Kuyuya taş atmak kolaydır, fakat çıkarmak güçtür. Dilimize öz türkçedir diye kaühnak istenen kelimeler de başhbaşına çok bir şey ifade etmez. Çünkü dil yapısının esas unsurları çıplak kelimeler değil, giyinmiş kelimeler, yani cümlelerdir. Düşünce kelimelerle değil. cümlelerle, hükümlerle işler, provalarını da onlarla yapar. Ortaya sadece kelimeler atmakla düşünceye hiç bir şey kaUİamıyacağı gibi bir dil de yapılamaz. Meğer ki tarihî bir dili tamamile bjr tarafa aüp yenibaştan bir dil yaratmak istensin, sonra da toptan derlemelere girişilerek bu malzeme ile işe yenid'yı başlamlsın. Milyonlarca kafalar da varını yoğunu terkederek olanca kuvvetile bu işe koyulsun. Böyle bir irakâm acaba hsngi dil ıslahatçısı tasavvur edebilir? Kelinıeler adedler gibi midir ki istenileni kaldırıp, cebirde olduğu gibi. yerine «b» veya «c. diye dilediğimizi koyahm? Nereden g€İmiş olursa olsun kelimelerin cümlelerde kazandığı çeşidli, ince farkh yaşanmıs, edebiyata. konuşma diline girmiş, hüviyet ve şahsiyetlerini silkip atmak kimin elinde olabilir ve hangi dilci böyle anarşist bir hareketi millî, medenî bir dil gelişme hamlesi sayabilir? Bunlan düşünüp de iizülmemek, derin bir teessür duymamak nasıl kabil olur? * * * Artık itiraf edelim ki tarihî bir dili kökten değiştirme gayreti hiç bir saraan normal bir gidiş olamaz. Zararın neresinden dönülse kârdır. Her şeyde olduğu gibi burada da tek kurtarıcı yol, itidal yoludur. Bütün varlıklarm oluş ve gidişlerinde hâkim olan da odur. İtidale riayet etmek şartile her şey yoluna konabilir. Bu itidalin dozunu tayin edecek olan da dil zevki ile yazı erlerirJn dil duygularıdır. Bugüne kadar ileri sürülen ve mekteb kitablarına geçirilen terimler ve kelimeler bu zevkin hadde= inden ve bu erlerin dil duygularmdan geçirilerek canh ve hakiki bir dil gelişnıesi yolu artık tutulmak lâzımdır. Bunu ihmal etmekte ısrar edersek çok yszık o'acak, dilimizin anayasasma itida! prensipi. onun zevk ve duygusu hâkim olmadıkça yazı dilimiz ve ilim kafası için çıkar bir yol yoktur. Serbest yazarlarda fiilen görünen, yapılan ve yapılacak olan da budur. însanı insan yapan da sadece dili ve elidir. M. Şekib TUNÇ ASKERLİK İŞLERİ Kısa hizmetlileri davet uhtcrem okuyucularnndan «üç talebe annesi M. Nut ku» imzasile Bebekten yazılmış bir mektub aldım. Ders saatleUim ve fikir tarutulan nazariyeden rindeki değişiklikten şikâyet eden bu rihini kaydedebilayrılmıyan aza mektubu hakh bulduğum için, »ynea diğimiz zamandansından iki âlimi tarneşrediyorum: beri bu iki insanîdetmiş ve hücre aHer yeni gelen Bakanın, fena bir ltiyad manevî kuvvete kar raşürmalarına mah halinde, bir yenilik yapmak hevesl, bu dcfa şı reva görülen öysus lâboratuan ka da, ne yazık ki. çocuklarımızın xaranna le muameleler vardır. ki onları skandal diktatörlükler, XIX. asır tabirile «mü 1 patmıştır. Artık bütün Rusyada biyoloji oldu. 1948 1949 yıh tedrisatında yapılan dediye ağır bir kelime ile tavsif etmek istibdad» denilen ve âlimi ve il kitabları yeniden yazılacak ve veraset Yeni vergilerin kabulünden kalem nezahetine aykırı düşmez. Fik nevver mi himaye eden eski idarelerden daha yerine Lysenko'nun nazariyesi konula ğişiklikle öğleden sonra yapılan akşam mükaldınlarak yerine dersler koncaktır. Işte bazı diktatörlüklerde tarih, talealannın sonra başka bir tarife yapılacak rin, bütün tafsilâtüe, ilk kaydedilen berbad bir ilim ve fikir katilidir. masile öğrencilerin gerek 6ihhat ve gerek muhakemesi Sokrat'm idam hükmile dil gibi şubelere uzatüan ellerden sonIşte en yeni misalleri: Ne yapacağını çahşmalarını baltalayan bir karara vanlSeker fistlarına zam yapılması üze bitmiştir. Vakıâ Sokrat'ı zehirlediler, evvelden kesürmek, kestirilse bile mâ ra bu defa Oa sıra müsbet ilimlere gel mıştır ve bu karar bilhassa İstanbul için rine kahvecilerle pastacı ve mahallebi fakat onun saçüğı ükir tohumlanndan ni olmak elimizde olmıyan bir dikta miş, yani ilim tarihi bir kere daha hiç bir suretle muvalık değildir. . .. 1 İstanbulda mevcud liseler ve bir çok cilcr Belediyeye müracaatle sattıkları nâşının karıştığı topraklar üzerinde öyle törün hiç obnazsa müsbet ilimler saha tersine, Renesans devrine doğru, dönnıallar için zam istemişlerdi. Belediye gür ağaclar fışkırdı ki gölgeleri as:rlar sında müessir olamıyacağmı, kendini dürülmüştür; yalnız bir farkla ki bu orta okullar, talebe evlerine en aşağı bir saat mesafededir. Bu sebeble bir buçuk saatbu talebi tetkik etmiş ve hazırladığı ca dünyanın düşünebilen insanlarla mutlaka ilim ile eğlendirmek isterse defa sansür dinin değil ideolojinin lik yemîk paydosunda evine yemeğe gidebi23m tarifesini Belediye Daimî Encüme meskun bütün ülkelerini kapladı. böyle değişmez kanunları olan ilimler eline geçmiştir. Diğer taraftan Ingilte lecek talebe, ancak yüzde ondur. Mevcud nıne vermişti. Encümen bu tarifedeki Ne fayda ki tarihin bu müsbet hâdise den ziyade felsefe, edebiyat, dil, tarih runin meşhur biyolojisti J. B. Hal vesaitin azlığı ve rnesafelerin uzaklığı da bunu temine kâfi değildir. Evden yemek gözamları nisbetsiz görerek Iktisad ma sinden fikirleri boğmak istiyen her sıgibi bilgilers saldıracağım kestirebilir dane'ın bu kış Pragda bir seri konferans türmek veya dışarıdan simit, sandviç gibi dürlüğüne iade etmiştir. İktisad mü ı nıftan diktatörler üim ve fikir kuvveciik. Nitekim geçen ağustos ayında şim vereceği haber verilmektedir. Şimdi şeylerle açlığı giderebilmek zaruretl vardır. düriüğü yeni bir tarifenin hazırlanma tinın derecesinı sezemediler ve tarihte di Lehistanın elinde ismi Wrocla\v Sovyet nüfuzu altında bulunan o şehir Evden götürülen yemekler, okullarda yeEin. hükumetin Büyük Millet Meclisine bu skandallar tâ zamammıza kadar teolan eski Breslau"da toplanan dünya de veraset hakkında hangi nazariyeyi mekhane olmadığmdan ve ısıtılması temin cvzedeceği yeni vergi tasarıîarının mü | kerrür etti. Uim ve fikre reva görülen tutacağmı soran bir gazeteciye tama edilemediğinden çocuklarm iştiha ile ylyebilzakere ve kabulüne talik etmiştir. Bu | bu zulümleri yapmak isüyenier kâh münevi»erleri kongresinde Garb ilim ve men solcu ve fakat hakikî demokrat meler: mümkün olmuyor. Halbuki bugün fikıine öyle bir tulumbacı dilile hüiçin her evde müşkül bir durum arzeden kanunlar da çıktıstan sonra esnafm halk temayüllerini, kâh dini ve nihayet cumlar yapılmıştır kı derhal Şark ve bir memleketin evlâdı olan Haldane yiyecek hazırlamanın her gün çocuğu dovermek mecburiyetinde kalrcakları versiyasî ideelojileri vasıta gibi kullandı I Garb diye ikiye bölünen kongrede sol • Ne düşünüyorsam onu söyliyeceğim. yurabi'ıecek bir şekilde teminl her ailenin giler gözcnünde tJtularak ona göre bir lar. Sokrat'm muhakemesindeki hâ cu müfettekkirlerden biri Garb kültü Eğer söyliyeceklerim Sovyetlerin res kabiliye.ti dahilicde değildir. Hariccen ahnazam tarifesi hazırlanacp.ktır. Bu zamana I kimler halkın mümessilleri idi. Milâd rünü «menfur bir murdarlık» diye tavsif tnî nazariyesine uymazsa teessüf ede eak sandviç vesair yiyecekler de en aşağı elU kadar kahve, çay, pa?ta ve mahallebi kuruş bir masrafı icab ettirir. Her iki takdirI de de neş\ünerna çağında bulunan bir çocuk fiatları arttırılmıyacaktır. Sirkecide ba dan evvel V. asrın iptidasmda fazıletli ettikten sonra Garbın meşhur şair ve rim» demiştir. Aristides'in haksız yere nefyi, IV. asrın j Hulâsa demek oluyor ki bu ilim ve edebiyatçılarının eserlerinden bahse;çin bu beslenme tarzı gayrikâfidir; çocuklazı kıraathanelerin kendüiklerinden zam yaptıkîar: anlaşılmış ve bunlar hakkın ilk Senesine kadar adaletin siyasete asla | derken, .eğer sırtlanlar makine ile yazı fikir skandaüarı ve siyaset ilimle ida rın zayıf kalıp bir çok hastalıklara ve bilhassa verem âfeüne maruz kalmalarırıı raaalkai'.ftırılmaması hususunda eski Yu yazm&ğı. çakallar dolma kalem kullan re edilecek yerde ilim siyasetle idare da ceza zaptı tutulmuştur. namn gözünü açamanr.ş ve bu gaflet mağı biiselerdi ancak böyle yazılar ya olunmak arzuları yani halkın siyasi esef tevlid eder. 2 Çocuklara muhtelil ciretmenler taraSokrat faciasında tekerriir etmiştir. zarlardı demeğe kadar varmıştı. Fil hürriyetleri gibi ilmin hürriyetinin de fından verilen derslere çalışılrr.ası esas ol. Paratifo hastalığile mücadelc tahdidi diktatörlük ıdarelerinde devam hakika. müsbet ilimlerin insanlara teduğuna gore, evine ancak saat 17 de döneö SÖ7Ü kısa kesmek için, asırlan atlıyaSon sylar içerisinde şchrimizde salgın halinde görülen paratifo hastalığına karşı şid rak. Renesans devrıne kadar gelirsek min etüği rahattan, yerlerde, denizler cdip gidecek bir talih ve kaderdir. Hal bir öğrencinin çalışıp dersiru tamamen hadetli bir mücadeleye girişen Sağlık ve Sos orada da papa dikta»örlüğünün, ilim ve de, havalarda sağladığı süratten daha buki bir zamanlar bir eyaleünde tekâ zırlamasının mümkün olmadığmı görüyorum. yal Yördım Müdürlıiğü on beş gün zarfında fikre musallat olarak, Lehistanın bü faydalı bir eseri olarak dinî taassub mül nazariyesini kötülemek için «bir Bu suretle sene sonunda o talebeden almacak randımanın da pek az olacağı âsikârdır. teşkü ettikleri sağlık ekipleri vasıtaüle sönmeğe yüz tutmuş denilebileceği bir demokraside ilmin ispat ettiği değil, Talebenin yararına olarak verildiği zanne12 682 vatandaşı aşılamıştır. Hastalığın en yük evlâdı Nikola Kopernik'in Batlamhalkın ekseriyeünin ınandığı şeyi hasırada onun yerini ideolojik taassubun d;len bu karar maalesef ilk adımda zararını fazla görüldüğü yer SiüvriKapı ve civandır. yus'un dünya sistemi yerine arzın güSağlık ekipleri, burada ikamet eden herkesi neşin etrafında döndüğünü söyliyen aldığına ve bunun da türlü müsamaha kikat diye kabul etmek iman icabıdır. msydana kojinuştur. GeTek çocukların sıhhatl ve gerek derstahammülsüzlüklere sebeb diven avukatlann da yetiştiği büyük aşıya tâbi tutmuştur. sistemini kara listeye aldığını ve daha sızlıkiara, lerine çahşabilmeleri noktai nazarından bu Dr. Sadi Irmağın bir tekzibi sonra filozof Giordano Bruno'yu ateşe olduğuna bu suretle şahid oluy^ruz. Amerika demokrasisinin muazzam bir kararın hiç faydasız ve bilâl.is çok zararlı müsbet ilim mabedi olajı Columbia Universite olduğu bütün Liz anne ve babalarla veliler Dünkü sabah gazetelerinden bazılan, CH.P. yaktığmı ve nihayet modern ilmin öz Şimdi bu müsamahasızlığın İsUnbul Bölgesi Müfettisi Dr. Sadi Irmağın babası Galile'yi üniversitedeki ders'.e ilimler sahasında yarattığı bir ilim sinde rektörlüğe seçilen Eisenhower'in tarafmdan anlaşılmıştır. bu vazifeden istifa edeceğini yazmışlarsa da, skandalının hikâyesine geliyorum. Bu işe başlarken söylediği nutukta siyasi Haklı göreceğiniz bu fikrimin hak ve haSadi Irtnak, bu haberin asıhız olduğunu rinden ayırdıktan sonra hapse attığığnı pekâlâ hatırlarız. Işte bu hâdiseler de son hâdise matbuaü hür, irfam hür, hürriyetten, polis devletten bahset kikat raüdafii sutununuzd.ı neçir ve müdasöylemiştir. faasını bilhassa rica ederken hürmetleriml adaleti ya tek bir adamın veyahud kü vicdanı hür olan Garbda değil kendi tikten sonra «Columbia Universite surıarım.» Nümunc hastancsinin verem çük bir zümrenin eline bırakan ruha lerinin halk demokrasisi, fakat bütün sinde kendi rektörlük devrimde her paviyonu * Ders saatleri bakkmdaki kararın da, dünyanın diktatörlük dediği Sovyet türlü ilmî ve içtimai nazariyeler meseHaydarpaşa Nümune hastanesine ilâve nî diktatörlüğün maritetleri idi. Bunlâ faşizm ve komünizm sansürsüz ve yaz mesai saatleri gibi, yalnız Ankara Rusyada vaki olmuştur: Biyolojide vedan sonra ilim ve fikir yer yer türlü olarak yapılan 250 yataklı verem paviyonudüşünülerek alındığı anlaşılıyor. Halbunun açılış töreni 30 ekim günü yapılacaktır. azablar ve ıstırablarla karşılaşü. Bu raset denilen mühim. bir bahis vardır; değişürilmeden okutulacakür. Çünkü ki İstanbul çok gcniş ve dağmık bir şefaşizm ve komünizmi velhasü herhangi Eağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Ke azab ve ıstırabları âlımlere ve müte bunun muhtelif nazariyeleri arasında mali Bayizit törende bulunmak üzere şeh fekkirlere çektirenler ekseriya o âlim en ziyade makbul tutulan nazariye ve bir polis devletin felsefesini büme hiıdir. Öğrenciler, okullarma uzak yerrimize gelecektir. lerden gelirler ve öğle paydoslarında ve mütefekkirlerin sözlerini anlamıyan rasetin sadece muhitin şartlarile deği mekten doğacak tehlike, sâri hastalık tekrar evlerine gidip yemek yedikten Sanatkâr Bedia Ştatzerin cahillerdi. Çünkü cehil hiç bir vakit şemiyeceğini ancak hücrenin «gen. de hakkındaki bilgisizlikten doğacak tehsonra dönemezler. Bu da, çocukların iageçirdiği rahatsızhk ilme tahammül etmemiştir. ilme binbir nilen kısımlanna tâbi olduğunu kabul likeden daha büyüktür» demiş ohnası şesi ve sıhhatleri bakımından feKıyrr.etli sahne sanatkânmız Bedia Ştatzer. sebeble bir miiddct arkadaşlık eden etmektedir. Halbuki bu ilim hürriyetinin de demokrasi orduları nazariyeyi evveU\i gece Şehir Komedi Tiyatrosunda bir marksizme muhalif gören ve herşeyin gibi zafere doğru yürümekte olduğuna na neticeler verir. Kaç yüdu tatbik cchlin eline kuvvet geçince ona gene fenahk geçirmiş ve salıneye çıkamamıştır. edilen usulün, Bakanla beraber değişDün öğrendiğimize göre Bedia Ştatzer. \y\\z düşman gö'zile bakacağından şüpbe et muhitin şartlarile değiştirilebileceği na bir delildir. zariyesine taraftar olan Leningrad ZiDünya ilim adamları ilmin hürriye tirilmesi, bu işde de ilmî tetkiklere daserek Eahnedeki vazifesine tekrar başlamış mek asla caiz değildir. tır. Kendisine geçmis olsun deriz. ıaa* Akademisi Reisi Lysenko fikrini tini müdafaa etmek için birleşirlerse yanan bir prensip kararmdan ziyade. Şimdi artık gene asırlan atlayarak ilmi deliller ile kabul ettiremiyeceğini bu aıada mensub oldukları milleün de Bakanın kendi düşüncesinin ve kanaaBalkondan düşüp Ölenlcr en yakm zamanlara gelirsek arada bir Balalla, Hızırçavuş mahallesindeki Rifıtgörünce bu fikrin Sovyetler merkez hürriyetini ve isüklâlini, kanunları ek (inin hâkim olduğunu gösteriyor. Yarın efendi sokagında 43 numaralı evde oturan iyisinden, kötüsünden bahsedikn dik komitcsince kabul edilmiş olduğunu röy sik, yürüyüşü aksak bir demokrasi bir kabine değişikliği olur da bugünkö Kadun Paku isminde bir kadm, evınin bal tatörlüklerin ilim ve fikir skandallarını lemiş ve bunun üzerine Akademi âzası içinde bile en düzgün bir diktatör için Millî Eğitim Bakanı değişirse, ders sakonunda otururken balkon eni olarak çök nasıl tervic ettiklerini de görebiliriz. Merkez komitesine bir not göndererek de olabileceğinden daha kolaylıkla kur atlerinin gene değişmesini bekliyebilirir. müş.; on metre irtifadan aşağı düşcn kadm. Eir faşist neferinin iaşist olmıyan bir veıasetin manası olmadığmı ve tabia tarabilirler. Huzur ve istikran, fazileli O halde şimdiden değiştirmek ve eski beyni parçalanarak ölmüştür. ' üniversite profesöründen daha kıymetli tin tamamen insanın idare ve kontro ve adaleti miîletçe temin etmeğe doğru şckle dönmek daha iyi olnıaz mi? Diğcr taraftan Cagaloglunda Dr. tbrahinı Açıi muhabere Zatinin apartımanır.da oturan Dr. Feridunun| olduğunu söyliyen Mussolini'nin bu iuna tâbi şartlara münkad olacağını gitmek geriye dönüp bakmaktan belki karısı, hiznietçisi Şerife Ayvazı ajjır jş yap ' sözleri cehlin ilme düşman olduğunu ksbul ettiklerini «kemali itaatle» ifade güçtür; fakat aydınlık öndedir, arkada B. Bahir Erdenize: Tenkidıniz hakhdır. tığı için paylamış; buna müteessir olan hiz en güzel ispat eden bir vecizedir. Hitrîesmi de, kliseyi de önceden gormenjiştim. metçi de apartımanın balkonuna çıkmış ve ler'in nazi olmıyan müelliflerin kitab eylcmişlerdir. Bundan başka Akademi, kalan karanlıktır. Saygılar. burada fenalık geçırerek aşağı düşmü§tür. larını meydanlarda yaktırması. onun ulemanın ekseriyeti tarafından makbul A ADNAN ADIVAK B. Hamdi Öztürke: Mektubunuza biraz geg Neticede hlçmetçi. feci bir şekilde parçalacevab verdim. Kuturuma bakmayın. Lisedeâljminin narak ölmüştür. Cesedi muayene eden Adalet dalkavuklarından bir fizik ki coğrafya oğretmer.inizin vaktile bir tngidoktoru Kâmil Ünsalan, gömülmesine ruh «\azilere mahsus fizik» diye bir eser iiz Amiralının ziyareti sırasmda Barbarosun Radyolannızın şarkı rehberi: sat vermiştir. telif etmesi ve bu eserde Musetürbesinin yeri unutulmuş olduğu hakkında vî ırkından olan âlimlerin keşifleOdasında asılı bulunan kadın söyledikleri bir masaldan ibarettir. BarbaroAnkaradan, Gedikpaşadaki bir akrabasma rinin zikredilmemesi daha dünkü sun türbesi, her zaman malumdu; yalnız etmisafir olarak gelen Arşaluz adında otuz skandallardır. Naziliğin hüküm sürdüraiı salaslarla kapanmiîtı. Saygılar. yaşlarında bir kadın, odasında asılı olarak ğü müddet içinde Alman tekniğinin ye40 Fasıl 1200 Şarkı Köcekçeler. bulunmuştur. Hâdiseye Savcılık elkoymuş; cesed Adalet doktoru tarafından Morga kal ni yeni silâhlar, makineler icad etmesine HER KİTABCIDA BLXUNUR. FİATI 250 KURUŞTUR. rağmen Alman tefekkürünün nasıl dondırtılmıştır. İstanbul, Cağaloğlu MARMARA MATBAASI 382 Rami otobüsünün çiğnediği çocuk muş kalmış olduğunu söylemeğe bilProf. Dr. Gedikpasada, Tiyatro caddesinde oturan mem lüzum var mı? Bunlar bize gösşoför Edibin idaresindeki 19 numaralı Sirkeci teriyor ki, bir memlekette huzur ve isİHSAN HİLMİ ALANTAR SUN'I GÖZLER •• Rami otobüsü dün öğleden sonra hızla Vc!a tikrann amili gibi gözüken yeni sistem stadınm önünden geçerken: Karagümrüktc, Her renk ve her boydan zenSalmatomruk sen.tinin Draman caddesinde 36 Avrupa seyahaünden dönmüştür. gin miktarda yeniden gelmiştir. r.umarah evde oturan Mustafanın 5 yaşındaki Fiatlar her yerden daha ucuz oğlu Zekiye çarpmış ve çocuğun kafasını Lisan MUteh. Prof. ALBER ANJEL Millî ve Beynelmilel ezerek ölü:r.üne sebebiyet vermiştir. ve daha iyi kalite yalnız Davalar Mecmuan: Kıbns adası Türk azınliğının Fennî Gözlükçü bir mektubu Eersanesi: Bahçekapı tramvay Cad. Selârr.et han. Sınıfınızı geçeır.edinizse. Eenenizi Kıbrıs adası Türk Azınlığı Kurumu tsrakaybetmemek için yevmi derslerinize devam fından İstanbul Gazeteciler Cerniyetine gönediniz. Aylığı 15 liradır. Hususi dersler dahi derilen bir mektub. 82 bin Kıbrıslı Turkün temin eder. Taşra siparişleri verilîr. haü ve istikbalile ilgili olsrak Türk basınınBütün insanhk için da cıkan değerli yazılardnn dolayı Kıbns kabul edilir. Serisinden bu hafta Türklerinin minnet ve 5ükrsnlarını bildirDün çıkan sayısı çok Sirkeci. Hamidiye Caddesi mektedir. Mektubda şunlar i'.âve edilmiştir: 3 dergi çıkü. büyük bir alâka üe No. 37, Tel: 21268 •Değerli basm aüenizin bizi tek başımızn karşılandı bırakrr.ıy^caâ'ndan ve bize muhtac olduMevsimler Nüshası 10 kuruştut ğumuz manevi yardımı esirgemiyeceğinder • İlk İnsanlar erain olmak isteriz.» Bu mecnıua, yeui bir Dünyamız Abone şeraıtı , Ç1D REZZAN TÜFEKÇİOĞLU devrin müjdecisidir. S«ı Kt. ZİLHİCCE 18 PERŞEMBE ile 8(K » • Az miktarda basılmıştır. TÜRKfYE Altl «ylık 1500 • Bu büyük fikir mecmuasını MUSTAFA DENÎZMEN Almakta acele ediniz. YAYINEVİ Seneıii jgoc . mutlaka takib ediniz. Her bir sayısj 36 sahife Nişanlandılar. D İ K K A T * 15 kuruş 11.59 ! 14,59 17.21 18.53 j 4,39 Gazetemize çonderner' evrak we vazılaj Vasati Taksim 17 Ekim 948 Fiatı 50 kuruştur. aesredihin edilmesin İade olunmaz. 6,08 i 9.37 ! 12.00 , 1.31 11.17 Ezanj tlânlarrian tne«u!ivet kabul edilmez Kalıve, çay ve şekerlî maddelere simdilik mm vok ilim ve fikif iskandalları Yazan: Ders saatlerindeki değişiklik A. Adnan Adtvar 3 SEÇİLNİŞ ŞARKI GÜFTELERİ İLKOKULA YENİDEN DOĞUŞ TEMEL BİLGİLER İ FRANSIZCA ZİYA AKSU CUMHURİYET ı\ Selimıye A^kerlik Dairesi Başkanlıgmdan. I D e n İ z d e Yüksek ehliyetnEmeli kısa hizmetiiler og I retim için Yödsk Subay Okuluna sevkedilecekierdir. Şııbelerde topiaıima günü 4 kasırr. 948 perşembe günüdür. İlgiiilerin asker'ak şubelerine baç\Turmalsıı. ALIDAY1 I R 1 | HESTER SNOW, Amber kadar haris, Scarlet kadar cazibeli bir kadındı. Kocası aşkmı binbir işkence ile anlatan sadist bir adamdı. Aşıkı, ideal sevgiyi anyan romantik bir gençti. ve Hester Snow bu İki erkek arasında kalmıştı. Er. çok okunan ve sevilen özü sözü doğru. siyasi ve mizahî Halk Gazetesi A L İ D A Y I ' nın 66 ncı sayısı renkli tablo ve seçkin yazılarile çıktı. Aynca başta güzel bir radyo olmak üzere yeni zengin bir müsabakaya daha başladı. Her yerde 5 K U R U Ş YENİ MODA En güzel Aylık Moda ve Kadın Mecmuası En yeni Avrupa ve Amerika kroki ve modelleri İlâve büyük elbise patronu, Ayrıca: Kadına ve eve aid enteresan yazılar. Çıkaran: KADER AĞLARINI ÖRÜ ÖRÜYOR Yıhn er romantik romanı bugiin çıktl. Fiatı 3 liradır. Çıkaran: ARİF BOLAT KİTABEVİ ARİF BOLAT KİTABEVİ Galatadaki Deniz Ticaret müdürlüğün de doğup, Balta Limanmdaki Ferid Pa ;a yalısına taşınan, orada iyi besleneme ; için ölen bir nevzad vardı. Adl mai» lerle karadaki «arziler» arasında Balıkçıhk Enstitüsü süresiz bir saldırmazlık paktı imzalandı, ;d:. Yavrucağa Bo uzaktan buseler teati edildi, şerefe kaşazın havası mı sert dehler kaldırıldı. O gün bugündür, pageldi, yoksa kimi Estonyadan. kimi İs lamutundan iskorpitine kadar bütün koçyadan getirtilen ecnebi sütninelerle I Boğaz bakkları, dededen toruna intikal >erli dadılar mı bakamadı, bilmem, bi[ eden bir efsane halinde, bu müteveffa çâre. daha err.eklemeğe başlarken, gür Bahkçılık Enstitüsünün Lâle ve Piyale ledi gittiydı. Eskice hikâye. cevrini birbirlerine anlatırlar, kasıklaAcısı çabuk unutuldu. Yerine yenisi rırjı tutarak kahkahalarla gülüşürler. geliyormuş. Hükumet bir Bahkçılık Ondan ötürüdür ki, kurmak iyi ama, Enstitüsü kurmağa karar vermiş. merifet işletmektedir, dedim. Kurmak iyi şey, ne var ki iyi ayarlaKorkum şu: Boğaz balıklarile yüzgöz yıp işletmek gerek. olduk. Balıkçının, tâ ecdadından kalma, Merhum Enstitü kurulurken tesadü scneler senesi tecrübe edilmiş, kannca fen yakınında bulunmuştum da oradan kadrince usullerle salladığı olta, gerdibiliyorum. Baltalimanında Ferid Paşa ği ağ, savurdufu serpme hiç bir zaman yalısını enstitü haline getirmeğe memur boş çıkmadığı halde, meşhur Enstitüedilen zevat, ardı arası gelmiyen müza nıüzün, yanümıyorsam dokuz bin dokuz kereler, müşavereler, gitmeler, gelma yüz doksan dokuz liraya satın aldığı kr, raporlar ve fiskoslar neticesinde, kocaman gemi ile avladığı balık, sarhoevvelâ. ziyafet sofrası, çatal bıçak ta şa meze olmazdı. klmı, lüks mobilya işini halletmişti. Balıkçılık Enstitüsü tekrar kuruluyor Uzaktan bu faaliyeti se>Tedenler, Fe haber i bahkların kulağma kadar ulaştı rid Paşa yaİLsında Bahkçılık Enstitüsü ise, denizlerin dibinde şimdi kimbiUr değil. büyük bir balık lokantası açıldığı nasıl bir şenlik başlamıştır. Öyleya, ensnı sanırlardı. Boğazın mavi suları, hay titü demek, mütehassıs demektir, talebe lıca zaman, sahilsaraydan akseden neşeii demekür, tatbikat demektir, ders dekahkahalarla çınladı. yalıdaki hararetli mektir. Bu arada, rasgele balık tutan faaliyeti görüp önceden ürken balıklar, slaydan yetişme balıkçı esnafımıza, mükendi canlarına değil, bütçeye kıyıldı tehassıs olacakları tarihe kadar, tıpkı «sjn: anlaylnca, bu şehrâyine, «llerinden bundan evvelki Enstitü mütehafsıslarıceldisi kadar istirak ettüer, denjjedeki ıua yapüğı gibi, bildiğiui d.e vınutturup lük tecrübe neticesinde, köprü altında açılan yolun, ancak hususî otomobilleri istiab ettiği görüldüğünden, diğer nakil vasıtalarına mahsus havaî veya denız altından bir yol yapılıncıya kadar, Karaköy köprüsü, eökisi gibi nakil vaîitalarına açık bulunacaktır, diye bir belediye emrî. Ey, elbette ya! Öksüz neden güler ki? Yazan: Hamdi Varoğlu zavallılan şaşkma çevirmek demektir. Enstitü iyi şey, lüzumlu şey. Yalnız, eğer mütehassıs getirtilecekse, getirtilen mütehassıslar da gidenler gibi plâtonik mesai taraftarı zevatsa, şimdiden faaliyete koyulup Boğaz balıklarına bir öğretmen tayin etmek yerinde olur. Tâ ki mütehassısların çizdiği yoldan gayri yollara sapmamağı öğrensinler. Zira, Enstitü tarikile fennf usulde balık avlamanm bundan başka çaresi olmadığını, ilk tecrübemiz bize gösterdi. Köprü safası Gözler aydın! Ehı yulan haber doğru ise, belediye, artık vakit kaybetmeden, Galata köprüsünün altından bir yol geçirmeğe karar vermiş. Tekerlekli vasıtalar oradan gidecek, biz tatar ağaları da rahat rahat üstünden. Hazretin «inanmıyorum ama, sen gene Böyle, haşuma gidiyor> demesi gibi, ben Sevimli doktorumuz Kemal Saraco^ lunun evvelki günkü Cumhuriyet'te, tatlı tatlı okuduğum makalesinde «Dünyayı doktorlar idare etsey di acaba ne olurdu?» diye bir sual var. Bir doktorlar toplan tısmda sorularr bu suale ilk cevae verenler, doktorların harb istemiyeceklorini, beşeriyetin hastahklannı tedavi edeceklerini söylemişler. Dünya edebiyatmda yer almış daktor fıkralan, hep doktorları hicveden şeyler (Ur. O fıkralan haürladım, gayriihtiyari düşündüm. Dokotorlarm harb istemiyecekleri muhakkak. Gene fıkralar söy'lüyor, ben değil, doktorlaruı bir senede öbür dünyaya yolladıklarınm sayısına harb zar zor yetjşirmiş. Doktorların, be> şeriyet hastalıklarmı tedavi edecekleriO gece, rüyalarında, Karaköy köp ne gelince, o da muhterem tabiblerin riisü üstündeki açıkhava gazinoların ia kendilcrinden menkul bir rivayet. Boğazdan esen kıvırcık poyraza karşı Maamafih, dünyayı doktorların idare püfür püfur, kahve höpürdettiklerini, etmesine ben taraftanm. Çünkü, mssnargile tokurdattıklarını gören İstan '.ek icabı. ya öldürürler, cürr.leten ku;bullu hemşeriler, sabahleyin, ellerine tuluruz, yahud, gene.meslek icabı. • • .• ) > ] gazetelerini aldıkları zaman, mütbi$ bir neiesinde bile martavallarla teselli etb l sukutile karşüaşıyorlar. Bir gün mesini herkesten iyi bilirler» de, olmıyacak bir dua dinliyor gibıyim. Amin deraeği şimdilik bir tarafa bırakıp. bu mucize sahiden vukua gelnüşçesine hulyasım kuralım. Günün birinde. bir de bakıyoruz ki, gazetelerde bir haber. Filân giin Karakö,' köprüsünün altındaki yolun açılış töreni yapıUcak diye. Tarihi, bütün istanbul halkı iple çekiyor. Belli günde, sabahleyin, Eminönü mahşerî bir kalabalıkla dolu. Kordelâlar şark şark kesiliyor, söylevler veriliyor, misafirler soğuk büfede izaz edilirken, Eminönündeki kalabalık yutkunuyor, imrenen emzikE kadınlara bir tarafları şişmesin diye batonsale kınntılan koklaühyor, büyükler* tezim telgrafları çekiliyor. Heyet, az sonra, soğuk büfeyi, çekirge üşmüş buğday tarlası gibi bomboş bırakıp köprü altuıa dalıyor. O mesud güne gelinciye kadar, amatör balıkçılarla köpriıaltı serserilerine mesken vazifesi gören tarihî mevkiler, ilk defa olarak bir bir gezilip ibretle temaşa edildikten sonra, yol tekerlekli vasıtalara açılıyor. Bir tath hulya daha!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle