25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CLMHLIKIVİİÎ «ülHUnUHItUtUlU'.lUUUUUUUUlUv.UU'.lllUlU'.l 1 4 Aralık 1947 Giinün İktisadi Hâdiseleri Hwnww»wııııııııımnmmıııi(iıiiiııııııııııuıııiii Çalışma Konferansının vardığı neticeler Yazan: Dr. Nizameddiıt Âli Sav til gunleri, sigortalar hakkında, Yakın ve Ortaşark memleketlerinde pek çok seyler yapılması lâzım geldiği anlaşıhyor. Köylüyü ilgilendiren diğer kanunî mevzuat arasında su, kadastro ve tapu şartlarının tanzimi de gelmektedir. Nihayet, ziraî kooperatülerin inkişaîına, gerek çiftçi sınıfının içtimaî seviyesinin yükseltilmesi ve gerek istihsalin tevsii bakımlarından hususî ehemmiyet verilmektedir. Tekmil bu hususlar hakkında müşterek dilekler meydana getirilmiştir. Sanayi işlerini tetkik eden komisyonun işi daha şümullü olmuştur. Bu komisyon, evvelbeev^'el ilgili memleketlerde sanayi işçilerile meşg\ıl olan millî dairelerin kâfi mütehassıs ve lüzumlu teçhizatla teşkil ve tesisini ileri sürmüştür. Bu daireler, iş kanunlarmı yürütmeği, iş konuları hakkında anketler yapmayı, patron ve işçi teşkilâtlarının elele çalışmalarını sağlamayı ve icabında yeni sosyal kanunlar teklif etmeği üzerine alacaklardır. Müessir bir teftiş olmadan iş rejimini intizamla yürütmek ' kabil değildir. Bu sebebden, yalnız iş kanunlan çıkartmak yetmez. Onların hakkile tatbik edildiklerini, aksar tarafların tadilini de temin etmek lâzımdır. Konferansta Bu konferans, coğrafî durumları bir (iş müfettişleri) meselesine ayrı ehembirine benziyen Yakın ve Orta Doğu miyet verilmiş, bunların başlıca vazifememleketlerinin sosyal konularmı et leri tasarlanmıştır. Kadın ve çocuk işçilerin himayesi de raflıea inceleyebilrnek için ilk günden itibaren iki komisyona ayrılmıştır. Iç başlıbaşına bir dava olarak ele alınantimalar Yıldızdaki merasim sarayında lardır. Bilhassa çocuk işçilerin yetiştiyapılmış, müzakere lisanı olarak ir.gi rilmeleri hakkında müsbet tavsiyelerde lizc* ve fransızca kullanılmıştır. Millet bulunulmuştur. Sanayie girmenin aslerarası iş teşkilâtı idarecilerinin çey garî yaşı üzerinde duran komisyon, bu rek asırdan fazla müddetlik tecnibe yaşın doğu memleketlerinde pek erken lerle elde ettikleri anlaşılan pürüzsüzce olduğunu tesbit etmiş, müfettişlerin bu konferanslar idare etmek kabiliyetleri nokta üzerinde durmalannı tavsiye et'ni, takdir etmemek kabil değildir. Bil miştir. Gebe işçi kadınlar hakkındaki hassa, detneclerin dilden dile seri tcr milletlerarası hükümler, ilâc ve tedavi yardımlan, kadınların ağır sanayi işlecümeleri ayrıca dikkati çekiyordu. rinde kullanılmaması, kadın işçilerin Konferansta esen hâkim havaya gc"re, ı meslekî teşekkülleri ve nihayet ücret, milli ve milletJerarası iştirak olmadan ! işçi münazaaları ve işçilerin serbest iş konulannj halletmeğe imkân yoktur. birlikler halinde toplnmalan hakkında Bu iştirak mecburiyeti, bilhassa bugiın bazı müsbet formüllere de varılnuştır. her ramankinden fazla hissedılmektedir. Milli iştirak, iş verenlerle »knlar *** •rasında olması lâzım gelen anlaştna ils Bu konferanstan sonra bir daha an«ağlanabilir. Milletlerarası iştirak de, laşjlmış oluyor ki, bir memlekette ekodevletler arasında olmak lâzım tfelir. Bu nomiyi yükseltmeğe matuf gayretlerle iki başlı anlaşmalar ve uyuşmalar cl muvazi olarak sosyal meseleler de ele madan, dünyanın iş davalarmı aksat alınıp halledilmezse, beklenen yükselme madan yürütmek mümkün görülmüyor. sağlanamaz. Iktisad inkişaflarile sosyal Bu maksadladır ki, Milletlerarnsı iş meselelerin halli davası yapışık gibidir. teşkilâtı. kısacası İ. L. O. İnternational Tereddüd edilecek tarafı kalmadığı anI Labour Organisation 1919 dan 1947 ye laşılan bu iki taraflı konunun kül okadar devam eden sebatlı çalışmalarilc, larak mütalea edilmesi, bugün artık bir teşkilâta giren memleketlerin işçi, pat zaruret halini almıştır. Aksi halde, ron ve devlet memurlarını zaman za ahenk içinde bir cemiyet kurmanın imman bir araya toplamış, iş hakkında 80 kânsızlığı anlaşılmıştır. kadar konvansiyon denen anlaşmaUr ve Bütün bu gayretlerin nihaî hedefi zl80 kadar da teklif ve tavsiyeler îormüle, tiî "**""ftnai ifçinin yasama geviyesmi etmiştir. Varılan bu müsbet rietlcel'e're yükseltmektir. Geniş tabakaların sıh(milletlerarası iş kodlan) deniyor. Istihat ve verim kabiliyetile bu kadar ilşıli yen memleketler bu kordlann ;rasında ve ehemmiyetli bir gayenin gerçekleşbeğendiklerini veya işine gelenlerini n.'esi için, baş vurulacak tedbirlerin sakendi bünyesine uydurarak ilıyor, fcunyısı çoktur. Istanbul kongresi bu tedlan kanun veya nizamname baiinde birlerin esaslılarını, Yakın ve Ortadoğu tatbika koyuyor. memleket'erinin hususiyet ve ihtiyaçIstanbul konferansına iştirak eden larını gözönüne alarak hazırlamış bumemleketlerin bünyeleri elbette batı memleketlerinin bünyelerine benzemez. lunuyor. Şimdi onlar, bundan sonra yaBu sebebden bu memleketlerde tatbika pılacak daha geniş ölçüdeki (Milletlerkonan ve konacak olan iş esaslannın arası iş kongresi) ne tevdi edilecek, obatıdakilerle teadül halinde olması el rada. üç taraflı, yani hem devlet mebette beklenemez. Doğu memleseıl^rin murları, hem işçi, hem patrondan müdeki başkalık bilhassa iki noktada gö rekkeb geniş toplantılarda bir daha gözrülüyor. Bunlardan biri bu meml'îket den geçirilecektir. Nihayet, bu mesai ler nüfuslarınm yüzde 80 ve daha faz neticeleri, milletlerarası merkez teşkilasuun zirai olmasıdır. Diğeri de, bu lâtı kanEİile aza devletler», bu arada da halinde intikal memleketlerin şehir ve köy hayat s» bize, nihaî tavsiyeler viyeleri arasında büyük farklar olması, edecektir. Onları tatbika koymak, kadaha da ileri giderek, ayru şehrin için nunlarla yürütmek, artık serbest takdi kalıyor. de çok yüksek ve çok aşağı hayat se r *** viyelerinin aynı zamanda mevcud olma«dır. Bu itibarladır ki, bu nemîsketIstanbul konferansı vesilesile içine lerdeki hayat şartlarının tanzimi hayli daha iyi girdiğimiz bu meseleleri, bungüç olmak lâzım gelir. dan sonra daha derinden tetkik etmeüMilletlerarası tes.kilâtın bulduğu iş yiz. Bu nevidçn konfcranslara çok hanormları seyyal şekillerde formıile zırlıkh iştirak etmemiz lüzumu üzerinedildiği için, bunların bir çok r<ıemle de durmakta fayda görürüz. Programketlerce kabıılüne imkân olabiliyor. Urı vaktinde alıp üstünde önceden kâfi Hattâ, bazı sanayide ileri memleketler derecede çalışmak usulünü daima taonlan hafif buluyorlar, ihtiyaclarına kib etmemizde zaruret vardır. Ayrıca göre daha keskin hale koyuyorlar. Sa da, bu işlerle meşgul olmaları tabiî olan nayide geri bazı memleketler de, onîarı patron, işçi ve devlet teşkilâüarımızdaki şiddetli görüyor, hafiflettikten sonra mütehassısların adedlerini ve kaliteleritatbika girişiyorlar. Onun içindir ki, iş ni arttırmak zorundayız. Zira, sosyal normlarına her memleketin bakışı b.ış işler olup biüniş, bir defada ve bir nekadır. Onlsrla yapılacak içü'mai ıslaba feste öğrenilir ve arkası bırakıhr işlertın kâfi olmadığını düşünen ıııemiaket den olmayıp, yeni görüşlerle ilerliyen, ler olduğu gibi, daha sıkı nortvlara ih hayatın devamh tazj'ikile genişleyen bir tiyac olduğunu ileri sürenler de vardır. âlem teşkil etmektedir. Her üıi memlekette olduğu gibi, bizde de. bu işlerin *** derin mütehassısları olmalıdır. Bugün Yıldız konferansındaki komisyonların henüz bu durumda değiliz. Zaten, İş ve umumî heyetlerin meşgul oldvıkları .; meseleler etrafında şiddetli tartışmalaı Kanunu, İçtimaî Sigorta Kanunu ve ğöze çarpmamıştır. Esasen milletlorara Sendikalar Kanunu gibi belli başh olaaı merkez teşkilâtı, programı o kadar rak meydana getirdiğimiz sosyal kanungüzel hazırlamış ve konuşulacak koııu lar henüz yenidirler. Bu kanunların lan kendi uzmanlanna gene incelettik baştan aşağı tatbikına nezaret edeoek ten sonra öyle formüle ederek cıUya teftiş heyetlerimiz henüz yeni Jrunılkoymuştur ki, onların üzerinde yaptcak muştur. Bu sahalarda yıllarca tecrübe çok şey kalmamıştır. Ziraat işleri ko toplamış lüzumlu sayıda uzmanımız he. • ' misyonunun meşgul olduğu konular nüz yoktur. Fakat. memleketimizin ıkşunlardu Konferansa giren 6 mermske tisad inkişafı süratle ilerledikçe, bu intin 60 milyona yakın nüfusunda sürat kişafla muvazi olarak iş sahasmm da le artışlar olması bilhassa Mısır yeni tönzimi ilerlemeli. aynı tekâmül mernüfusiara yeni istihsal imkânları bul halesine o da erişmelidir. mak lüzumunu doğurmaktadır. Bu Onümüzde iki ehenımiyetli gaye gömemleketlerin toprak tasarrufu rejim rünmektdir. Bunlardan biri sanayi işçileri Ufsilâtile gözden geçirilmiştir. Bu sinin yaşam^ standardmı yükse'tmek. rejimlerde müstakil çiftçinin sosyal ikincisi ve daha ağırı, ziraat işçisinin yadurumu yarunda, ücretle çalışan çift şama standEidını sanayi işçisininlünin çinin de durumu mütalea cdilcniştir. hizasına getirmektir. Sosyal işlerin tanYühk, aylık, gündelik çalışan işçiler, ziminden nihaî murad bu olduğuna gömuhaceretle gelenler, geçici olanlar ü re, memleketimiz için yeni olan bu zerinde ayrı ayrı durulmuştur. Ziraat işlere ne kadar aklımıa yatırırsak ve işçitinin hayat seviyesi bahsinde, 6 bu uğurda ne kadar çahşırsak yeridir. memleketin yıllık milli iradları ve edam Dr. Nizameddin Âli SAV başma düşen iradlar cedveller halinde ortaya konmuştur. Bunlara göre fon Trabzon Liselerinden Yetişenler yıllarda adam başına yıllık iradlar ACemiyeti Başkanlığından: merika dolan olarak şöyledir: Mısırda 29/11/947 cumartesi günü saat 15.30 da ceadam başına yüda 80 dolar, Iranda 80, miyet merkezimizde yapmak istediğimiz geIrakta 60, Lübnanda 100, Suriyede 80, nel kurul toplantısı içtlma nisabı temin edlTürkiyede 73 dolar düşüyor. Dünya lemediğinden yapılamamıştır. Bu defa 6 12 mukayesesinde hepsi de aşağı seviye 947 cumartesi günü saat 14 te Eminönü Halkevi küçük salonunda yapacağımız genel kutard* olan bu lradlann, ancak tetihsalin rul toplantısında fahri ve aslî azalarımızın artfarüjnasile yükselebileceği anlaşıl hazır bulunmaları ehemmiyetle rica olunar. maktadır. Bunun İçin de, ziraati eksRUZNAME : 1 İdare kurulu raporu, tanriflikten kurtarmak icab etmektedir. 2 Teftij kurulu raporu, Cereyan eden müzakerelerden, ziraat 1 Seçimîrr, i§ müddeti, asgari ücretler, ta4 Dilekler. Hariciye ve Çalışma Bakanlannuzın nutuklarüe açılan Istanbul milletlerırası iş konferansı, bir hafta süren mütakerelerden sonra sona ermiştir. Ortaioğunun birbirine yakın 6 memleketi olan Türkiye, Mısır, Iran, Irak, Suriye ve Lübnan arasında sosyal davalar ügerinde görüş birliği hazırlamak makindile kurulan bu konferans, bu gibi meseleleri tetkikle vazifeli ana teşekicül olan (Milletlerarası iş teşhilâtı) tar*fından tertib edilmiştir. I; ve ifçi konulannı sağlam esaslara bağlamak, mümkünse bu konular için bazı miyarlar ve normlar bulmak ve onlan bizim gibi teşkilâta giren aza devletlere tavsiye etmekle meşgul olan bu ciddi teşkilâtın, dünyanın ekonomi ve sosyal huzuruna yardım bakımlarından olan ehemmiyetini idrak etmemek mümkün değildir. Teşkilâtın şimdiye kadarki çahşmalan, bilhassa baünın ganayice ileri memleketlerine taalluk ediyor ve hemen hemen onlara inhisar ediyordu. Fakat, artık o çalışmalan dünyanın başka yerlerine de teşmil etjnek lüzumu duyulmuştur. Amerikanın güneyindeki lâtin memleketler ve Avrupanm doğusundaki Yakm ve Orta Doğu memlcketleri bunlardandır. *** Istanbul vapuru dün geldi Vapur, 60 tonluk ihrac malını, grevler yüzünden Avrupa limanlanna boşaltamadı, geri getirdi Batı Akdeniz seferini yapmakta olan îstanbul vapuru 220 ton ithal malı ve 250 yolcu ile dün saat 14.30 da limanımıza gelmiştir. Yarım saat kadar geciken vapurla Amerikada ve Avrupada tetkik seyahatinde olan Tekel heyeti de gelmiştir. Tekel Genel müdürü Hüsnü Kortel kendisile görüşen gazetecilere, seyahatinden pek memnun kaldığmı ve yakında yapacağı bir basın toplantmnda etraflı malumat vereceğini söylemiştir. îstanbul vapuru 60 ton ihrac malmı liman amelesinin grevi dolayısile Marsilyada boşaltamamıştır. Ancak kokmak tehlikesi gösteren ve mühim bir yekun tutan barsaklar karaya güçlükle çıkarılmıştır. Vapurun dönüşünde aynı ihrac malı Napoliye boşaltılmak Utenmişse de burada da grev yüzünden tahliye yapılamamış ve vapur yükünü olduğu gibi geri ğetirmişür. KİTAB SOHBETLERİ Sehir= haberleri Dört tarihî eser ve bir destan J Masamda kimi oj kunmuş, kimi sajhifeleri karışUrılmış, kimi de tetkik edilmek üzere ayrıl j mış bir yığın kitab toplandı. Son birkaç sohbetin hâdiselerle alâkalı mevzulara tahsis edilmiş olması, hayli müddettir, yeni neşriyattan bahsetmek fırsatını veremedi. Bakalım, bu yazıya kaç tanesi girebilecek? Biriken kitablar arasında, bir tanesi, tarih meraklılanm cidden sevindirecek bir eserdir: Bu, Hammer Tarihinin on birinci cildidir; Ata Bey merhumun senelerce uğraşarak, büyük müşkülât içinde, başlangıcda şahsî gayreti, sonraları Maarif Nezaretinin yardımile anoak on cildini neşredebildiği tarih. Eser, müsteana bir itina ve aslına tam sadakatle tercüme edilmiş, hele fazıl müterciminin ilâve ettiği «Haşiyeler ve notlar» la değeri bir kat daha artmıştır. Ata Bey merhum, hayatımn son senelerini, bu eserin tab'ı tamamlansın diye, didine uğraşa geçirmiştir. Yazık ki, emeli tahakkuk etmeden, 1919 da hayata gözlerini kapamıştır. Oldüğü zaman, ilk cildi 1911 de çıkan tercümesinin ancak on cildi basılmış bulunuyordu. Ata Bey eserine verilen kıymete, hayatında, maaatteessüf, şahid olamadı; bu on cild, şimdi, yüz elli iki yüz liraya ve müşkülâtla tedarik edilebilmektedir. Otuz sene sonra da olsa bu kıymetlenme ve eserin müteakıb cildlerinin basılmağa başlanması, şüphe yok ki, merhumun ruhunu şâdedecektir. Eserin tab'ını üzerine alan Millî Eğitim Bakanlığı tebrike hak kazanmıştır. Hammer tercümesi, diğer cildleri de negredilip tamamlanınca, tarih kütübhanemizdeki boşlukların en büyüklerinden biri, doldurulmuş olacaktır. î HEM NALINA MIHINA Dilencilerle mücadele abıtamız, sarhoşlardan. dayılardan, eli ve beli bıçakhlardan sonra dilencilerle de nıiicadeleye başladı. ilk hamlede 200 dilenci yaka lanarak kampa sevkedildi. Bu dilencilerin büyük kısmı profesyoneldir ve dilenciliği kârlı, fakat zelil ve sefil bir sanat haline getirmişlerdir. Ben, bir ayağı sakat gibi görünen bir dilenci tanmm ki kendisile ilk defa 1923 te Divanyolunda tanışmak şerefine nail olmuştum. Arkasında eski bir er üniforması vardı; kendisine bir malul gazi süsü veriyordu. Sonra, kıyafetini değiştirmek zorunda kalan bu adaitt. Istanbul şehri ölçüsünde bir dilencidir. Yıllardır nereye gitsem, onu görürüm. Adada gördüm, Eenrköyünde gördüm. Büyükderede gördüm, Beyoğlunda gördüm, Aksarayda gördüm. Evvelki gün sabahleyin de Tcşvikivede gördüm. Tramvay beklerken yanıma yanaştı. Kendisine sadaka yerine, «Darülâcezeye git!» diye nasihat verince koltuk değneğine dayanarak uzaklaştı. Anlaşılıyor ki bu dilenci, mevsimlere uygun olarak İstanbulu scmt semt taksim etmiştir. Sanki bir müfettiştir de ilçeleri ve bucakları muntazaman dolaşıp teftiş etmektedir. Çeyrek asırdanberi dilencn bu adamın İstanbulun coğrafyasını ve tstanbullularm ruhunu hepimizden iyi bildiğine şüphe yoktur. Bacağı hakikaten sakat mıdır? ilk gördüğüm zamanlar sakat olmadığına kat'iyetle emindim. Fakat 25 yıldır sakat taklidi yapa yapa, bir bacağının artık yürüyemez bir hale geldiğini sanıyorum. Kolları. vücudü sapsağlamdır. Darülâcezeye gitmeden de bir iş yaparak hayatını kazanabilir ama boynunu buküp, avucunu açıp gündeliği doğrultmak varken ne diye çalışsın? Istanbul halkının ekseriya, hiç yerinde olmıyan merhamet hissini rahat rahat «ömürmek dururken ne diye yorulsun? Bu çeşid dilencilik esnafını, bu pro(esyonel merhamet dolandırıcılarını uıerhametsizce ortadan kaldırmalıyız. Ekim ayının son 15 günü içinde. biri gözlerini, diğeri bacaklarını kaybetmiş, partal köylü kıyafetinde iki dilenciye, akşam üstü en kalabalık saatlerde Istiklâl caddesinde raslıyordum. Kör olanını bir arkadaşı yedeğinde gczdiriyordu. Polisler yanlarından geçtiklcri halde, bunların dilenmelerine aldırış bile etmiyorlardı. O kadar ki biraz daha gayret etseler, onlar da bu dilencilere sadaka vereceklerdi. Geçen cumartesi günü Çırağansarayı ile Beşiktaş arasında yaya kaldırımına orurmuş, duvara yaslanmış yaralı bacağını çırçıplak açmış, iriyarı bir herif, iğrenc yarasını teşhir ederek para kazanıyordu. Bir kadın yanına yanaştı. çantasım açıp ona sadaka vermeğe hazırlanırken büyük bir safiyetle ona bacağının neden yaralandığını sordu. O da sahte ahlar, oflarla kimbilir, ne yalaalar uydurarak cevab veriyordu. Vzun zamandır, Istanbulda oturan bir ecnebi dosrum, dün, bana şüyle diyordu: « Caddelerde ban dilenci kadınlar görüyorum ve bunları pek iyi tanıyorum. Kucaklarındaki çocukların hiç bir lamaıı büyümediklerine hayret ediyorum. N'e acayib çocuklar bunlar! Artık dilenciliği kökünden kazımak lâzundır. Sakat ve alil olanları toplavıp Darülâcezeye veya dilenci kampına göndermek, sahtekârlarını, profes yonellerini mahkemeye vermek, başka yerlerden sırf dilenmek için lstanbula gelenleri memleketlerine yollanıak ve şehrin caddelerıni bu çirkin manzaradan ve utandırıcı balden kurtarmak gerektir. Mademki dilencilik yasakür ve bir suo telâkki edilmektedir; o halde zabıtamız, bu işi 1520 gün uğraştıktan sonra bıraknıamalı; tıpkı diğer suçlar gibi devamlı surette takib etnıelidir. Kadife ddivenli bir demir ele sahib olduğunu memnunlukla gördüğümü» yeni Eraniyet müdürü Ismail Hakla Baykaldan, dilencilere ve dilencilis;e karşı açtığı mücadeleyi de, hiç gevçetmemesini rica ederim. Yazan: Kemal Salih Sel çok resim ve haritayı ihtiva ediyor. «Dünya Tarihi» külliyatının Osmanlı unparatorluğuna aid serisi yedi cild tutacakür. Bu seri ana' kaynaklardan da faydalanıp yazılmakta olduğu için ayrı bir kıymet taşıyacaktır. Bu serinin ilk cildini muhterem Ismail Hakkı Uzunçarşılı yazmış ve yazarken en eski kayıdlara olduğu kadar en yeni tetkiklere de müracaat etmiştir. Uzunçarşılı tarihimiz üzerinde devamh çalışmalarile tanınmış, kitabelere ve eski şehirlere dair tetkikler yapmış, bilhassa Osmanlı devleti teşkilâtı bahsinde pek değerli eserler vermiştir. Bu sebeble }imdi çıkan ve kuruluştan başlıyarak Istanbulun fethine kadarki zamanı ihtiva eden tarihinden, kariler, pek çok istifade edecektir. (Kitaba, ayrı bir kısım halinde, o devirde Osmanlılarla münasebatta bulunan devletlerin tarihçeleri ilâve edilmiştir.) Osmanlı Tarihinin beşinci cildini hazırlıyan Enver Ziya Karal, tarih merakklannm dikkatini çeken mümtaz bir simadır. Bilhassa Osmanlı imparatorluğunun son devri üzerindeki çalışmalarile tanınmıştır. Muhtelif mecmualarda çıkan .bir çok tetkikleri haricinde Uçüncü Selime, Nizamı Cedide, Mısır hâdiselerine ve Halet Efendinin Paris elçiliğine dair kitabları vardır. Mektebler için yazılan Türkiye Cumhuriyeti Tarihi de onun kaleminden çıkmıştır. Bu cild Nizamı Cedid ve Tanzimat devirlerini ihtiva ediyor. Müellif, yakın devirlere aid Osmanlı tarihinin yazılmasının, ilk devirlerin yazulmasmdan daha kolay gibi göründüğü halde bu düşüncenin aldatıcı olduğu, gerçekten güçlük bulunduğu mütaleasındadır. Çünkü bir tarih bibliyografyası yoktur, arşiv yayınlan yoktur, hatırat yoktur, kütübhanelerimizin muntazam katalogları yoktur. Monografiler de yok denecek kadar azdır! Kitab, gene müellife göre, yeni bulunmuş vesikalarla kurulmuş orijinal bir Osmanlı tarihi değildir. Fakat Cumhuriyet devrine kadar bilinenlerle bu de\irde meydana çıkanlmış vesikaların tarih metoduna göre sıralanması, bağlanması ve açıklanmasile meydana gelmiştir. Eser Nizamı Cedid hareketinin başladığı 1789 ile Paris muahedesinin imzalandıgı 1856 tarihine kadar 67 senelik vukuatı şamildir. Yüzlerce defa basılmış, kitaba, yabancı memleketlerde, sık tesadüf edilir. Bizde, mekteb kitabları veya eski taş basma halk hikâyeleri haricinde onlar da yüzlerce defa değil ya! beş on defa basılmış kitaba dahi pek az rasgelinir; hattâ böyle bir maztıariyetin, bir iki roman haricinde, hiç bir esere nasib olmadığı söylenebilir. Hele şür kitabları arasında?.. Ben hatırlamıyorum ve şün di önümde duran şu kitabın «Çanak1 kak » destanı kısa bir zaman içinde, nasıl olup da, beş defa basılmış olduğuna hayret ediyo Gazeteciler Cemiyeti idare heyeli istifa etti Istanbul Gazeteciler Cemiyeti idare heyeti, evvelki gün toplanarak kısa süren bir müzakereyi müteakıb istifa etmiştir. Basın çevrelerinde ve meslekdaslanmız «»rasında hoş karsılanmıyan bu istifa etrafında dün kendisile görüşen bir arkadasımıza Cemiyet Baskanı Sedad Simavi »unları söylemiştir: • Cemiyetimizin kökleşmesi İçin İdare heyetini teşkil eden bütün akadaşlar elimizin erdiği ve gücümüzün yettiği kadar çahştık. Bu hirmetlerimizi Ifa ederken iki seneyi doldurmu? bulunuyorduk. Bir çok başarılar sağlamak zorunda olan cemiyetimize daha enerjik »rkadasların hizmet edebileceklerini kabul ederek bu istifayı toplu bir halde verdik. Arada herhangi bir Buitefehhüm Te Açnudsuzluk bahis konusu değildir.» Gazeteciler Cemiyeti, yeni blr irade heyeti seçmek üzere bu hafta içinde umuml kongreyi toplantıya çağıracaktır. * * * İstanbul Gsîeteriler Cemiyeti Bdfkanhjındnn: İdare heyeti iatifa ettiğinden eemlyeümiz azalarının yeni idare heyetini seçmek üzcre 10 aralık 947 çarşamba günü saat 14 te cemiyet merkezinde yapılacak kongrede bulunmalarını rica ederiz. Bir şür kitabınuı, neşriyat hayatımızda ilk defa eriştiği bu alâkanın sebebini araştıracak edebiyatçılar, zannediyorum ki, eserin (mevzuu) ve (yazılışı) üzerinde ısrarla duracaklardır. Eser, adı üstünde, (Çanakkale) yi anlatıyor: Heyecaru, hiç bir zaman üstümüzden eksilmiyecek ve göğsümüzü daima kabartacak bir mevzu, bir «başh başına tarih»... Şair, eseri «destan» halin de yazmakla en büyük isabeti göstermiştir. Millî mefahirin, ancak destan halinde yazılışiledir ki halk hislerine tercüman olunabilir. Anadoluda çok dolaşan bir dostumun, Çanakkale destanmdan muhtelif parçaların, halk arasında ezberlenmiş gördüğünü bana anlattığını söylersem ne dersiniz? Onlar, sade Çanakkaleyi terennüm ediyorlardı, şalrini bilmedikleri dahi şüphesizdi. Destandaki harb sahneleri pek canlıdır; şu parçaya bakınız, bunu halk nasıl ezberlemez: Öyle kızıştı ki harb, yerin altında bile Olenler vurujacak yine birbirleriyle. Cesedleri atıyor kanlı göğsünden toprak, Bu kıyamette kurtuluş olmıyacak. «Çanakkale» nin şairi Haluk Nihad Pepeyidir. Yanılmıyorsam, Mehmed Akiften sonra (Çanakkale) yi bir destan halinde terennüm eden ilk şair de odur. Haluk Nihad, ilk eserini 1928 de. vermiştir. «Türk destanına giriş» ismini taşıyan ve 934 te ikinci defa basılan bu kitabında şimdiye kadar hiç bir şairin üzerinde çalışıp işlemediği üç masal yazıbnıştır: Tahir ile Zühre, Şah Ismail ile Gülizar ve Tamar Hatun ile Süleyman Şah. Bu eserin iki defa basılmak suretile gördüğü rağbet, zaten millî mevzulan kimse yazmıyor diye içerlediğini kitablarının ön sözlerinden anladığım şairi, yeni eserler vermeğe sevketmiştir: 936 da Çanakkale (ilk tab'ı), 938 de Mütareke, 940 ta Millî Mücadele ve 945 te Türk destanmdan... Bu eserlerin ilk üçü bir «kül» teşkil ettiğine göre onların «Çanakkale» nin altıncı tab'ında bir arada basılmalan pek iyi olacaktır. Hele şair Atatürkün ölümüne kadar (Millî Mücadele) den sonrasını da yazarsa ortaya çıkacak eser bir (Mustafa Kemal Destanı) halini alabilir. (Çanakkale)nin beşinci jtab'ını yapan «Inkılâb Kitabevi» ressam Münif Fehime bu eserle mütenasib nefis bir kapak resmi yaptırmış ve denebilir ki kttaba ikinci bir sanat eseri ilâve etmiştir. Beyoğlu Belediyesi fen heyeti şefi Hüsameddin Kadıköyüne. Kadıköy fen heyeti şefi Tevfik Demircigil Eminönüne tayin edllmişlerdir. Beyoğlu fen heyeti sefliğine Belediye teftis, heyetinden Mustafa Demirkök vekâlet edecektir. Beyoğlundan mimar Haluk. imar fen heyetine, Eminönü fen heyetinden Şakir, Kadıköy fen grupuna, Kadıköy fen heyetinden Samim Fatih fen grupuna, Kadıköyden İhsan Tuna ile Mehmed Belediye fen heyeti yollar şubesl fen memurluklarm» teyin e Belediye fen işlerinde nakil ve tayinler İktisüd FaküHesi Mezunlar Cemiyeti. yarın saat 17.30 da Istanbul Borsasında, hocaEserin aslı 18 cilddir. Osmanlı devleların da istirak edeceği bir toplantı yapa tinin kuruluşundan başlıyarak Kaynarcaktır. ca Muahedesine (1794) kadar olan zaBu toplantıda bilhassa Fakültenin etrafa manı ihtiva eder. ilk çıkan on cildde tanıtılması mevzuunda konusulacaktır. İktisad Fakültesl mezunlannın toplantısı Hammer Tarihinin, Türkçe de dahil, bütün dillerde yazılmış Osmanlı tarihlerinin en mükemmeli olduğu söylenebilir. Hammer Osmanlı tarih ve edebiyatına tvakfı hayat» etmiş bir ilim adamıdır. Bu maksadla Türk, Arab ve Fars dillerini öğrenmiş, Şark ve Garbın bütün müellefatını ve AvusturyaMacaristan hazinei evrakındaki vesaiki elden ve gözden geçirmiştir; Hammer, Ata Bey merhumun dediği gibi topladığı geniş malumatı gayet muntazam bir surette tertib etmiş, vakayiin ceminde, zamanlannın tayininde, muhtelif rivayetlerin telif ve tenkidinde, vakayiin teşrihinde büyük bir kudret gösteiTniştir; ve en mühimml tbütün muhakematmda müverrihliğin aslî vazifesi olan bitaraflıktan» ayrılmamıştır. • Osmanlı Müellifleri. nde, Tahir Bey merhum, Hammer'in bazı fıkralarını garazâlud» bulur. Ata Bey, bu fikirde değildir, kitabının mukaddemesinde der ki: «Bu tarihte bize hoş görünmiyecek bazı mütaleatı, itidalle mütalea ve hattâ bunlar ne kadar ağır da olsa tahammül etmeliyiz. Bir milletin istikbaline hâdim müessir ibretler verecek acı nasihatler. mazisine aid hodbinane hislerini okşayacak tatlı sözlerden ziyade nafi olabilir.» • Ke:n.aî Salîh SEL 1318 senesinde Harb Okulundan diploma alan subaylar, bu yıl Istanbul Orduevinde 6 aralık cumartesi günü toplanarak, okul hatıralarını tazeliyeceklerdlr. Sınıf arkadaşlarmın o gün Orduevinde bulunmalarl rica edilmektedir. Harbiyenin 318 mezunlannın toplantısı Bursadan aldığımız bir mektubda. muhasebei hususiyeden maaş al;m memurlara, bu arada Bursa vilâyetindeki 530 öğretmene hir aydır maaş verilmediği bildirilmekte ve soyle denilmektedir. • Dolasan löylentilere göre. bir bu kadar zaman daha maaş alamıyacakmışız. Öte yan* dan bir merdiven İçin 100 bin. bir bina için Tarih Kurumu gürültüsüz çahşıyor. bir milyon lira sarfeden Bursa hususi td=> Hemen her ay bir veya iki, bazan daha resinin. maasından baska geliri bulunmlyan memurları. çoluk çocuklarile birlikte aç bı fazla eser veriyor. Kurumun son zamanlajda bir (Dünya Tarihi) hazırlarakması ne hazindir.'» Galatasaray kulübünün davet ettiği Çeklerin Bratislava takımı üç maç yapmak üzer< 26 araiıkta şehrimize gelecektir. Bursa hususî muhasebesi maaş veremiyor (1656) ya kadar gelinmişti. Şimdi basılan on birinci cild (1676) ya kadar yirmi senelik vakayii ihtiva ediyor: Dördüncü Murad devri, Köprülü Mehmed ve Ahmed Paşaların sadaretleri. (Bu cildde Köprülü Ahmed Paşa ile Sokullunun mukayesesi yapılmışür.) Eser, gene Ata Beyin tercümesile devam ediyor. Işittiğime göre yalnız son cild Ata Beyin rahmetli oğlu doktor Galib Atacın imzasını taşıyacaktır. Çünkü bu cildin tercümesi Ata Beye nasib olmamış ve «hayrülhalef» i eksiği tamamlamışür. Sayı 7 Çiklıs RUS ÇARI DEL! PETRO Yazan: H A M D İ V A R O Ğ L U Şimdiye kadar 1 İstanbulun Fethi Hasan Cevıil Çambel 2 Türk Denizcüiği Abtdtn Dau'er 3 Değişen Dünyanın Sırlan Proj. Salih Murad Uzdilek Her Kitab 50 Kuruş çıkan sayılar: 4 Fatih Devri Fıkralan Dr. A. Si'heyl Unver 5 KanserJe Savaş Op. Dr. Kâz'ım Irmail 6 Ev VAROĞLU Kadını. Nurinisa YAYfiSEVİ Reel Gürkan • YENİ E S E R L E R Çeklerin Bratislavi« takımı geliyor İsveç takımınt götüren uçak. sis yüzünden geri döndü Sehrimizde dört maç yapan İsveçin A.I.K Ukımı. dün bir İsveç uçağile saat 13 te Yunanistana hareket etmiştir. Fakat h s v m n fazla sisli olması yüzünden yoluna devam edemiyen uçak. az «onra tekrar Yesilkoy hava meydanına dönmek rorunda kalmıştır. tsveç takımı bugün teyahatine dev.ım edecektir. Karagiimrükte. Dersiam sokağında S numaralı evde oturan İsmailin bir yasındaki kızı Fatma, üzerinde çaydanhk kaynayan bir mangala di'tşmüş ve muhtelif yerlerinden tehlikeli s\ırette yanmıstır. Fatma. kaldınldığı Gureba hastanesinde ölmüştür. makta olduğu yazılmıştı. 38 cild tutacak bu büyük eserin plânları yapılnuş, yazacak müellıfler seçilmiş ve hazırlığa başlanmışür, hattâ kısmen hazırlanmışUr bile... Hazırlananlar yapılan plân dahilinde, sıraya bakılmaksızın, peyderpey çıkarıhyor. Bu seriden evvelce dört kitab çıkarılmıştı, bu defa üç yenisi daha çıktı: Hind Tarihi (ikinci cild), Osmanlı Tarihi (birinci ve beşüıci cildler). Hind Tarihinin üzerinde muhterem Hikmet Bayurun imzasını görecek olanlar bilhassa mütehassıs olacaklardır. Sade müellifinin bu tarihi en iyi yazacak ilim adanu olması itibarile değil; fakat Tarih Kurumu idarecilerinin adi politika mülâhazalarının fevkinde kalarak Hikmet Bayura boykot yapmamaları sebebile... Hind Tarihi üç cild rutacakür.. Evvelce çıkan birinci cild ilk çağlardan başlıyarak Gurkanlı devletinin kurulujuna (1526) kadarki zamanı ihtiva ediyordu; ikinci cild bu devletin büyüklük devrinin tarihidir, iki yüz küsur senelik vakayie şamildir. Bilindiği gibi Gur kanlı devletini kuranlar Türkistarun Ozbekler tarafından istilâsı üzerine Hindistana geçmiş unsurlardır. Nasıl ki Osmanlı devletini kuranlar da gene Türkistandan gelmiş unsurlardı. Muhterem müellif, eserinin mukaddemesinde şu suali soruyor: «Hindistan, Gurkanlı devrinde mi kültür, rahatlık, zenginlik v. s. bakımından Avrupanın durumuna daha yakındı, ondan sonraki devirde mi?.» ve bu mevzuu enine boyuna tetkik etmiş bir bilgin salâhiyetile <Gurkanlı Türk idaresi üstünlüğü» nün itiraz götürmez bir hakikat olduğu neticesine varıyor. Eser büyük kıtada 618 sahifedir, bir BİR HAYAT Realizmin şah bir eseridir. Her dile <;evrilmişrir. Yüksek bir aile hayatımn başlangıcından sonuna kadar geçirdiği mes'ud ve felâketli hayatın âdeta içinde yaşar gibi ilgili olarak bütün vekayii nıerakla, heyecanla takib eder ve yıllarca 'hatırasını rreşgul eyler. Bu kitabı evlenecek her gene kız, bcr • cnc erkek, evlâd sahibi her ana ve baba okumalı, bu bir hayat kitabın an büyük bir ders almalıdır. Fransız üdebasından Guy de Maupassanfın en meşhur ve hajTete şayan bir eseridir. Tercümesi fevkalâdc doğru, güzel ve kusursuzdur. Bir çok lesimlerle süslüdiir. Fiatı 250 kuruştur. (Hilmi Ritabevi). Zabıta «tarama ekipleri», faaliyetlerüie devam etmektedirler. Son 24 saat içinde 13 sarhoş akalanmıl ve üç kişide de bıak bulunmusrur. Sarhos ve elimçakhla! Sıkıytinetlm Savcılığma verilmışlerdır.^ K a «ımp a şad a , Sepetçi sokagında 17 num»ralı evde oturan Semih ad.nda bir genç, bahçedeki agaçtan düjerek a | ı r Burette yaralanmıs ve hastaneye kaldmlırken otaıustür. Eyüpte, MehmedaU sokaiında 36 numarall evde oturan Mahmudun karısı Lâtıfe Çe.ık, ansızın ienalaşarak düşüp ölmüştür. Olum şüpheli gorüldüğünden cesed Morga kaldlnlmıştır. 13 sarhoş daha yakalandı Ağaçtan düşerek öldü Mangalda yanan çocuk IHLANURLAR ALTINDA Şoför Şerif Çokbilirin idaresindeki ]lp otomobili. Şishaneden Taksime cıkarken 60 yaşlarında bir kadına çarparak ölümüne «ebebiyet vermiştir. Hiiviyetl tesbit edilemlyen cesed î.Torpa kaldmlmıstır. Otomobil altında kalarak ölen ihtiyar kadın Romaııtizmin şaheseıidir. Derunî ve samimî bir aşkın bütün heyecanları, sevinçlcri ve ıstırablan o kttdar ku>rvetli ve âhenkli bir üslubla tasvir edilmiştir ki okuyanin gaşyolmaması ünkânsızdır. Son yılların ve asrî hayatın fert ve maddl tasvirlerinden bıkmış olanlar his ve hayalinıizi okşıyan, düşünce ve ümidlerimizi oyalıyan •Dılamurlar Altında» yı şüphesiz çok iyi karşılamı^lar ve seve seve okumakta bulunmuşlardır. Yazan: Alphonse Karr. Türkçeye tercüme eden Avni Insel. Fiatı 250 kuruştur. (Hilmi Kitabevi). Şüpheli ölüm ("KÜÇUK HABERLER ) EPİKÜRÜN BAHÇESİ Fransa üdebasından ANATOLE FRANCE'in felscfi fikirierinden, gayet ince düşüncelerinden mürekkebdir. Eserin başında Eipkürün hayatı ve felsefcsi yazılıdır. Türkçeye tercüme eden Hikmet Hikay. Fiatı 125 kuruştur. (Hilmi Kitabevi). MUHASEBE VE MALİYE 4 üncü MECMUASI SAY1SI ÇIKTI şüyu • * • ŞEHRİMİZDEN pazar ve cuma günleri olmak üzere haftada iki defa kalkması 14zım gelen İsveç Havayolları tayyaresi pazar günündenberi Stockholmde baslıyan işçi grevleri yüzünden hareket edememiştir. îs\reç Havayollarının şehrimizdeki acentasına ge'en rnalumata göre tayyare işçileri de dahil olmak üzere grevciler, hükumetten ücretlerine yüzde 60 nisbetinde zam talebinde bulunmaktadırlar. + KARAKÖY köprüsünün esaslı bir çekilde tamirine başlanmıştır. Şimdiki hatie köprünün Eminönü cihetindeki dubası, Balatta Belediye atelyesinde kızağa alınmıştır. Tamiri üç ay sürecektir. Gerek bu dubanın, gerekse Kadıköy vapur iskelesindeki dubanın çürüdüğü görülmüştür. İstanbuldaki <iubanın tamiri bittikten eonra Kadıköy iskelesindeki dubanın tamirine geçiîecektir. • ISTANBUL Yüksek Tahsil Gençlık Derneğinin 2 nci yıllTk âdl kongrest 7 aralık pazar günü saat 13 te Eminönü Halkevinde yapılacaktır. + HOLANDA Havayolları kumpanyası Istanbul Rotterdam arasında haftada bir gün yapmakta olduğu uçak seferierini yolcu azlığı dolayısile tatil etmiştir. Seferlere yılbaşından sonra tekrar başlanacajı «öylenmektedir. • DÜN SABAH Arifiyede bir marşandiz v»gonunun yoldan çıkması yüzünden Ankar» ekspresi ve Bamıun treni vaktinde Haydarpajaya gelememi?, hattın açılmasını bekleyerek bir buçuk laat rötarla gelmijlerdlr. UTANNAZ ADAN D İ K K A T Ilân sahifemizdeki izalei satış ilânmı olcuyunuz. iki utanmaz adamın akla hayret verici maceralarmdan, hayasızca teşebbüslerinden, dolandırıcılık, hırMzhk, cüretkârlık, ahlâksızlık; arsızlık, madrabazlıklarından hahseder. Romanın sonunda romanın kabramanı utanmamazlık hakkında bir felscfe yürütür. tkinci defa basılmıştır. Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar. Fiatı 250 kuruş. (Hilmi Kitabevi). Her Kitopşıdo 3 lira RUTR50L I HAZIMMÜLEYYİNEFERVESAN MEYVA TUZU S T O H U S U S Î Ist KÜLTÜB Kitabevi, Cağaloğlu 14 YÜNLÜ Robluk EMPRİME Avrupa PALTOLUK Kumaşlar yeni desenler satışa çıkanldı.» Sultanhamam No. 11 13, Tel: 22974 CUMHURİYET Abone Şeraiti Biı aylık Oc aylık Altı aylık Senellk NUshaa 10 kuruştuı. Türkiye İçin S0O Kr. 800 a 1500 * 2800 > turle «çU> K'da 600 b . 160* • 290* • M0C » Gazctemize gonderilen evrak ve nesredlUin edilmestD lade olunmaz tlânlardan mesuüyet kabul edilme». D 1 KK A T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle