25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 Kasım 1947 CUMHURİYET BİR DAKİKA: Fransadaki bııhranın yeni safhası I ransada başgösteren buhran. şiddeti eksilmeden devam et •• uıektedir. Grevler gittikçe ge nişliyorsa da işçileriu memleketi felce uğratmak niyetile hareket etmedikleri de yer yer göze çarpıyor. Ramadier lıü kumetinin yerine kuvvetli bir hükume kurarak Fransanın hayatma yeni bir istikrar vermesi umulan M. Blum, millî meclis önünde siyasetini izah etmiş. fakat bir hükuraet kurmasma imkân verecek kadar rey alamamıştır. Kâfi dere eede rey alamadığı için Cumhur Baş kanınin yeni kabine kurmak işini başka birine vermesi bekleniyor. M. BIum'ÜD meclis tarafından açık e bir soğuklukla kar ılanan sözleri üçün ctt kuvvete dayanarak iş başarmak istediğini soylemesidir. Uçüncü kuvvetten maksad, De Gaulle taraftarlan ile komünistleri haricde bı rakarak mutedil kuvvetlere dayanmak ve bunların sağladığı çoğunluğa güvenerek bir istikrar vücude getirmektir. M B\uz" •'" bu rcktai rzarı tenkidle karşılanmakta ve bu tenkidler dikfcate değer mıitalcaları ihtiva etmektedir. Çiinkii iiçüncü kuvvete dayanarak hükumet kurmak, bu hükunıetin hem sağ, hem de sol tarafından mütemadî hüeumlara uğramasına yardım edecektir. Yani müfritlerin birlıirlerile uğraçaeaklarına, mutedil unsurları tcmsil eden hükunıeti devirmek üzerinde zımnen birlesmelerine saik olacak. bu da netice itibarile mutedil unsurların yıpranmasma sebebiyet vereceşi gibi Fransanın birbirine düşmen iki kuvvetin müeadele sahnesi te"kil etme«;ine ve bir buhrandan daha vahim bir buhran atlatmasına yol açacaktır. C. H. F. Genel Başkan vekilliği namzedleri Baştaraf\ 1 tnci sahiiede ya, hem de zaman zaman karşı hücuma geçmeleri, parti içi mücadeleyi, artık tamamen açık Irsvaya çıkarmış oldu. Maçuı, çoğunluk üzerindeki tesirine gelince; ne 35 lerin; ne de müfrit sayılanlarm lehinde bir netice verdiği şimdiden söylenemez. Buna mukafcil, bugünkü çatışmaların; statükonun muhafazası taraftarı olan uzlaştırıcı cereyanı kuvvetlendirmeğe yaradığı iddia olunabilir. Bunun neticesi de, sağı, soiu ve ortayı birbirine kaynaştıran listenin şansmı arttırmasıdır. Söylendiğine göre, kulislerde, «Hilmi Uran listesi> adı verilen bu proje etrafmda şimdiden hararetli bir propagandaya geçilmiştir. Bu listeye, her iki tarafı da lüzumundan fazla temsil eder.ler alınmamıştır. Diğer taraftan parti genel başkan vekilliğine Receb Pekeıin seçilmesi yolunda çahşmalara da geniş ölçüde devam edilmektedir. Bazı çevrelerde, genel başkan vekilliği için veya başkanlık için oylar arasmdaki mücadelenin, Receb Pekerle Hilmi Uran arasında olacağı ileri sürülüyor. Diğer taraftan, sızan haberler, parti Genel Başkamnın Çankaya köşİcünde verdiği ziyafetlerde bulunan delegeerin Inönü ile hasbıhallerinde, kendisinin Genel Başkan kalması hususunda Lsrarlı ricalarda bulunduklan merkeğü Çankayadaki akşam yemeklerinde bulunan delegeler tarafından söylenmektedir. Bu yüzdendir ki genel başkan vekilliği seçimine, kurultay delegeleri arasında fazlasile önem veriliyor. Halk Partisi bölge müfettişleri, biühassa Hilını Uranm kazanması hususunda bütün gayretlerini sarfederlerken Receb Peker laraftarları da boş durmamaktadır. Mekki Said ESEN İnönünün kat'î' karan Ankara 22 (Telefonla) Cumhur Bsşkam Ismet İnönünün, Çankayada, doksanar kişilik gruplar halinde davet ettiği kurultay üyelerine vermekte olduğu akşam yemekleri devam etmekîedir. Bu münasebetle delegelerle yaptıâı konuşmalardan anlaşıldığma göre İsnet İnönünün kat'î kararı şudur: Kuruitav ekseriyeti, kendisinin Halk Partisi Genel Başkanlığmda kalmasmı tercih etse bile Cumhur Başkankğında bulunduŞu nıüddetçe parti işlerini idare etmiyecektir. İnönünün bir kararı da, C.H.P. 1950 de seçimleri kaybeder, muhalefete geçerse faal parti liderliğini ele almak, memkkette demokrasi büsbütün köklesince siyasî hayattan eekilmektir. 'nönü, deîegelerle konuşmalaruıda, 1950 ye kadar devam edecek bu Meclis süreslnde memlekette demokrasinin tam ınanasile yerleşerek serbest seçimin bütün zemin'.erinin hazırlanacağını, partiltr arasında aksaksız müsavatm. her vatandaşı tatmin edecek şekiMe spğlanacaŞnı belirtmiştir. İnönü, C.H.P. kaybede5t kendisinin Cumhur Başkanlığmda kalbahis konusu olmadığını, ancik f^mdiki hareketlerile, istikbalde İkti3ara geç«cek muhalefete bir imtisa! nümunesi vermek istediğini söylemiş ve ileride C.H.P. herhangi bir icraatından mesul tutulmak istendiği zaman ilk hedefin kendisi olması gerektiğini ilâve etrr.iştir. Hazin bir zıyâ Hitler, bir bakıma «Datmm» manasına gelen Mein Kampf İ8İmîi bir eser neşretmişti. Kozunu kaybetti. Hasan Âli Yücel (Kuş), Kenan Oner davasında kendi noktai nazarını izah için, aDavam» diye bir kitab çıkardı. Kozur.u kaybetti. Anla§ılan başlığında adava» kelimesi olan ne kitab yazmah, ne de hattâ makale. Şu iki mutantan misale baksanıza... D.N. Uranın demeci ve Demokrat Parti Battaraft l tneı nahijede anlaşılmış olmasıdır.» Eğer beyanatınız, yalnız kurultay mufaiti içinde kalarak umumî efkâra aksetmeseydi, bunu, şahsınız ve partiniz için yeni bir muvaffakıyet saymakta haklı olabilirdiniz.» Son Osmaniye seçiminin içyüzünü de anlatan muharrir, diyor ki: «Ne Bulgaristan, ne Rumanya, ne Macaristan bu hususta sizinle boy ölçüşebilecek bir mütehassıs çıkaramadı.» Köprülü devamla diyor ki: «Fakat ne yazık ki bütün dünyanın bildiği hakikatleri hiçe sayan ve umumî efkârla alay eden sözleriniz. matbuat sürunlaruıa intikal etmiş bulunuyor. Eğer partinin genel sekreteri sıfatını taşimasaydınız, sıri hususî mahiyette kalacak olan bu sözleri, emsali gibi tek parti zinniyetinin bir tezahürü sayarak güler ve geçerdik. Halbuki bizlere demokrasi dersi verecek kadar ileri giden bu beyanat, ne hazin tecellidir ki, iktidar partisinin yeni zihniyetini göstermek maksadile ve bundan daha hazin olarak 21 temmuz günlerinin canlı ümi olan bir zat tarafından yapılıyor. Memleketin demokratik inkişafı bala îstanbuia geİen bir sinema kralı ile mülâkat Baştarafı I (nci sihifed» • Cenubî Amerika, Avustralya, Hindistan, Filipinler ve Japonyayı baştanbaşa dolaştım ve bu arada 200,000 millik bir u s yaptun. Bu seyahatinizi, yakıız teşülâtını21 gözden geçirmek için mi yaptınız? Müessesemizle ilgüi olan yer!erd« tetkiklerde bulunduktan başka son yıll d a sinemacıhk âleminde vapılan büyük bir inkılâbı duyurmağa çalışüm. Bu yenilik de şudur: Biliyorsunuz ki, normal sinema filmleri otuz beş mili» metredir. Müessesemiz, on altı milimetrelik filmler üzerinde yapüğı denemelerden sonra, bu şekildeki filmlerin; otuz beş milimetreük filmlere nisbetle, çok daha faydalı olduğunu tesbit etmiştir. On altılık yeni fihnlerin en büyük hususiyeti alev ahuamasıdır. Bundan sonra, hiç bir sinemada film tutuşmasmdan yangm çıkmıyacağını söylemek isterim. Bu fiîmlerin ikinci kazancı iktisadî oluşudur. Fransada, on bir bia inema on alülık yeni filmlerimizi göstermeğe başhmıştır. Istanbuîa^ bilhassa, bu hususta anlasmak üzere geldim. linema müesseselerile yapöğım görüşmelerde onlarm fikirlerini aldun, hepSİ de yakın bir alâka gösterdiler. Şimdilik, hiç birisile anlaşmış değiliz. Amerikaya döndufüm zaman kararımı vereeğim. Türkiyede bu filmlerin önümüzdeki yıldan itibaren gösterileceğini zannediyorum. Kültürel mahiyette olan venl bir seri filmin memleketinize gönde» rilmek üzere yola çıkanlacağını haber aldım. İstanfcrulu nasıl buldunuz? Her bakımdan büyük bir değişiklik arzeden inkılâbınıza hayran kaldım; u terakkiyi rüyada görseydim inanmıyacaktım. Bir Avrupa şehrinden fark* siz olan İstanbulu asrî ve medenî bulum. Dünyanm en güzel taksilerini şehrinizde gördüğümü söylemek isterim. Hiç Türk filmi seyrîttiniz mi? Evet ,bugün yeni bir Türk füntf eyrettim. Hindistan filimciliğin* kayasen filmciliğiniz oldukça ileri sayüır. Türk artistlerini nasıl buldunuz? Kadın artistleriniz, sempatik, sıhatli ve cazibelidir. Biz, Türk sanatkârlarını makyajsız bile stüdyolarımızda kullanabiüriz. Sinemalarınızdan birinda LaurelHardy'nin bir fihnini seyrettim ve sanatkârane bir şekilde yapılan dublâja hayran kaldun. Amerikada; kendilerine bu büyük muvaffakıyetinizden ahsedeceğim. Charlie Chaplin «Şarlo», yazdığı >ir makalede, Hollywood'da film ve siıemacılığm iflâs ettiğini yazıyor, ne dersiniz? Film çevirmekten gayemiz ha'kı ğlendirmektir. Charli* Chaplin'e bakmayın; ona bizim memlekette ehemmi* et vermezler. Metro Goldwyn Mayer en son hangi fllmi hazırlamakla meşgııldür? «Yeşil Dalfin sokağı> isimli bir film çevrilmektedir. Bunun başrollerinde Lana Turner, Frank Morgan, Van Heflin, Richard Heort vazife ahruşlardır. Müessesçrniz bir yılda en az kırk fıln» meydana getirmektedir.> Necdet EVLİYAGİI. Fox film şirketi komünistleri işlerinden çıkardı Londra 22 (a.a.) Hollywood*un ea büyük sinema kumpanyalarından biri lan «20 th Centrurt Fox Corporation» kumpanyasındaki komünist veya komüist rejim taraftarı olan işçileri, den çıkaracağmı bildirmiçtir. Sadece Burdur delegelerir.den birinin, partinin kendi kendisini idareye muktedir olup ohnadığını gösterecek bir tecrübeye muhtac bulunduğunu, bu hasbıballer sırasmda ileri sürdüğünden bahsolunmaktadır. Umumiyetle inönünün, Genel Başkan kalmasmın istendiği muhakkaktır. Fakat İnönünün, bu kanaatte olmadığı, kendisi genel başkan seçilse bile Bu variyetten kurtulmanın çaresi. Cumhur Başkanı olması itibarile partiGeneral De Gaulle'ün halk <?rafır.dan nin işlerile uğraşmıyacağmı ileri süHüdesteklenmekte olduğunu çözönünde ™ 4.M>.M»MI IIIIIIIIIIIIIIIIIMII tutarak onun par'isi tarafından da desteklenecek bir kabine kurmak ve böylece mutedil unsurları kuvvetlendirmek, dahilde iki cepheli mü'Mele yerine tek cepheli mücadele yapmak. bövlece güvenümeğe değer fcir siya'î istikrar ku Bajfnrafı J Inrf rarak, ikrisadî durumu düzenlenıektir. beri cereyan eden müzakerelerin son Bhım, tecrübesinin rouvaffakiyetsizlise zamanlarda Washington'da îngiliz büuğramasmdan sonra tutulan yolun bu yük elçisi ile Marshall arasında cereyan olduğu Cumhıır Başkanınm iıalkçı eden müzakerelere mütenanr olduğu cumhurivetçilere mensub eski Maliye kaydedilmekte ve her iki hükumet Dış Bakanı M Chmıman'ı yeni bir kabine Işleri Bakanlarırun Almanya konusunkurmağa davet etmesinden anlasılmak da birbirlerinin noktai nazarlarını testadır. Bu tecriibe mıuaffak olduğu tak it ve tasrih etmek gayesini güttukleri dlrde Fransa siyasî buhrandan kurtu ;ö;i?nmektedir. larak ikthadi isleriîe meşaTil olmak >mRusya hakkında söylentiler kânını elde edecektir. Bir aralık, Londra müzakereleri akaAmerikan yardımmın imdada yetişmesinin, durıımıı düzenlenıek bakunın mete uğracığı takdirde Ruslarm Berrıdçki îngiliz ve Amerikan bölgelerini dan son derece fa>dalı olacağı aşikâr sgal etmek tasavvurunda olduklarına olduğundan Fransanın siyasî buhranı iair burada bazı söylentiler çıkmışsa da, muvaffakıyetle atlatması. onun memlehalen bundan vazaeçildiği tahmin edilket hayatını felce uğratmak için mey rr.ekte ve Rusyanın şimdilik Berlindeki dan okuyan komünistlere hadlerini öğ c'urumun devamına, batı Almanyada oretmesine. hatiâ komünistliçin nüfuzu up bitenleri takib edebilmesine yardım nu yavaş yavaş kırmasına imkân hazır ttiği için razı olacağı düşünülmektebyaeaktır. dir. Fransanın şimdiki buhranlan yenmeDiğer taraftan îngiltere ile Amerika d, batı dünyasmın komünizm tehlikesin •rasında Almanya ve Avusturya konuden kurhılma'ı dejnek olacaktır. Batı larında bürün ihtilâflı noktalar bu son dünyasımn komiinizm tehlikesinden görüşmelerden sonra halledilmiş, buna kurtulması ise, bürün dünyanm yavaş mukabil Rusya ile hiç bir anlaşmaya vayavaş bu tehlikenin hakkından gelmesi rılmamıştır. Dış îşleri Bakan yardımeıdemektir. Bu yüzden biitün dünyanm :arı toplantılarınm muvaffakiyetsizliği dikkati kâlâ* Fransanın üzerindedir ve önümüzdeki dört büyiikler konferansıbu durum Fransanın tamamile doğrul nın neticesi hakkında esasen mevcud otnatına kadar devam edecektir. lan kötümserliği arttırmıştır. Ömer Kıza DOĞRUL «Karar zamanı geldi» NewYork 22 (a.a.) Marshall'm Bursa Halkevinin yeni müşaviri sıfatile «dörtler» konferansına iştirak etmek üzere bugün Londraya başkanı hareket eden Foster Dulles şunları söyBursa, 22 (Hususi) Halkevi baş emiştir: kan veküliğine C. H. P. il idare kurulu Sovyet hükumeti, Sovyetler Birüyelerir.den Fazıl Erman getirilmiştir. liği halkı üzerindeki kat'î hâkimiyetini haklı göstermek için halkı bir harb teh252 hacı îzmirde likesi mevcud olduğuna inandırmak isIzmir 22 (Telefonla') Andrea vatiyor.» puru kömür almak üzere limanmuza Dulles, Washington'da olduğu kad.ır gelmiştir. B i vapurdaki haclardan bjş hastanm koleralı olmadığı anlaşılmıştır .ondrada da «karar zamanı> geldiğini, 252 hacı kendüerini TMrdan alan U çünkü şimdiye kadar kararsızlık içinde şak vapurüe İzmire gelmişlerdir. İzmir daha çok kalmanm batı Avrupayı bir vapurunda hacıların barinci portör mu keşmeke=e sevketmek demek olacağını vapurundaki hacılarm birinci portör mu söylerriştir. En ehemmiyetli konferans ayenesi hafta içir.de yapılacaktır. Londra 22 (a.a.) Evening News gaEdirneli hacılar, törenle zetesinin siyasî muhabiri dört büyük öevletin Dış İşleri Bakanlarmın Londrakarşılandı da yapacakları gelecek toplantıları harb Edirne 22 (Hususi) Bundan bir sonrası devrinin en ehemmiyetli millatmüddet evvel hacca gitmiş olan Edir lerarası koneransı olacağı kanaatindeneli dört hacı; bugün Hacıezanı mev dir. kiinde otobüsten inmişler ve kalabalık Bu konferans Almanya ve Avusturyabir halk kütlesi tarafından karşılan nın mukadderatını tayin için toplantıya mışlardır. Orada hacılara mahsus bir davet edihniş, fakat başlamadan evvel tören yapıldıktan sonra yeni hacılar; Rusya ile batı devletler aresındaki ayjehre gelmiştir. rılıklarla karşılaşmıştır. Londra konferansı arifesinde Bafrnakaleden devam Bizce, yukanya birkaç örneğini çıkardığınıız birbirini nakzeden tenkidler ve böbürlenmeler, Halk Partisinin istikbali bakımmdan pek faydalı olnıasa gerektir. Demokrasinin, yurdumuzda hangi şartlar altuıda ve ne kadar zamanda yerleştiğini, birakalım partinin tarihçileri araştırsın. Partinin kuvvet ve azametine, üye sayısma aid tahmüıleri de kurultay kürsüsünden haykırmakta bir mana göremiyoruz. Bugün halkı memnun etmek, onun yüreğinde yeni idare sistcr^ine karşı sevgi ve inanc duyçuları uyaııdırmak bahis mevzuudur. Cumhuriyet Halk Partisi, bu maksada göre kendini yeni baştan ayarlamak zonındadır. Bu da, lâfla değil, işle olur. Sayın hatibler, diledikleri kadar iki milyon üyeden, ezici çoğunluktan dem vursunlar, parti bünyesini, içinde bulunduğumuz şartlara llllllllll uyduramadıklan ve o yolda samimî olarak çalışamadddan müddetçe partiyi halk sevmiyecek ve millet işleri iyi yürütülenıiyecektir. Acı tenkidleri olduğu kadar, parlak övünme nu Bastarafı l Inci sahiiede tuklaruu da alkışhyanlar, bu noktayı dığı ifade edildi. gözönünden uzak tutmamaiıdırlar. Münir Hüsrev Göle yeni köy kanunu NADİR NADİ tasarısmda, bu mahzurları önliyeoek hü kümler bulunacağını ifade etti.Köy kâtiblerinin tetrfihi hakkındaki dileğe, bu kâtibler köy ihtiyar heyetlerinin ar zusuna bağh ve ihtiyar! olduğundan; Bakan, teklife iştirak etmedi. Bir köyde Londra 22 (a.a.) Britanova: 6 ay oruran her vatandaşa, oy kullanTrostky'nin Stalin ve Stalin'in nü ma hakkı verilmesinin de, yeni köy fuzu hakkında yazmış olduğu eserin bir kanunu tasarısında yer aldığı, bu gö îngiliz kitabevi tarafından yayınlanmarüşmeler sırasında anlâşıldı. sı üzerine M a Beloff, bu eserden mül Birbirini nakzede tenkidler ve böbürlenmeler mından hakikaten hazin ve Ibret verici bir manzara...» Köprülü, şöyle devam ediyor: «Tek parti devrinin ince siyaset usullerini pek iyi bildiğiniz için belki kurultayınızı, böyle ikiyüzlü hareket hatü takibine imkân olduğuna inandırabilir ve böylece parti id?resinin başmda kalarak eski zihniyeti yaşatmağa çalışabilirsiniz. Fakat Türk milletinin kat'î iradesi ve uyanıklığı karşısmda, her ne türlü tertiblere başvuracak olursanız olunuz, içi totaliter ve dışı demokratik İÜ yüzlü bir Makyavel siyaseti takibine artık imkân kalmadığını pek yakmda anlıyacağınızı size temin ederim, saym genel sekreter. Kurultayınız, ya açıktan açığa tek parti rejimine dönmek mesuliyetini göze alarak ona karar vermek, yahud da sizin temsil ettiğiniz malum zihniyeti tamamile tasfiye ederek süratle ve san'imiyetle hakikî demokrasi yolun'U tutmak mecburiyetindedir. Biz, memlekeün selâmeti namma ve hattâ hiçbir zaman tek parti kalmai istemediğiniz içinpartinizin selâmeti namına bu son ihtimalin gerçekleşmesini temenni ediyoruz.» Halka kötü muameie yapan memurlar Stalin'in hususiyetleri hakkında bir makale Şehrin bir kısım caode'îri ve bu meyanda Beyoğlunda Istiklâl caddesinin, bilhassa ortalık karardıktan sonra bir tskım sarhoşların ve kendini bilmezlerin şerrinden ailelerin geçemiyecekleri bir hal alması karşısında alâkalı makamiarca esash tedbirlerin aluıacağını ve bu aracia ana caddelerde!:i içki satan lokanta ve birahanelerin tahdide tâbi tutulaclaklarını yazmıştık. Aldığımız mütemmim malumata göre, içkili yerlerin tahdidi hususunda daha ileriye 41dilecek, şehria kenar köşe semtlerinde ve biüıassa mahalle aralarındaki meyhane, içkili gazino ve ayakta içki satan dükkânlara da bu tahdid teşmil edilecek veya bu gibi yerler kapatılacaktır. Asayişi bozan, şehir halkının rahat ve huzurunu kaçıran sarhoşularla açılan bu tarzdaki mücadele şeklinin en uygun bir tedbir olduğu ileri sürülmektedir. Bize verilen malumata nazaran, şehrimizde 400 den fazla meyhane, 200 içkili gazino, 120 kadar içki satan lokanta ve 300 den fazla ayakta içki satan dükkân vardır. Bu rakama, resmî ruhsatname almıyarak gizli olarak içki satan \erleri de üâve edersek, Istanbulda içki veren dükkânlarin nasıl mühim bir yekuna baliğ olduğu kolayca anlaşılır. Bundan 10 sene evvel bu gibi içki satan yerier eîa?!ı bir tahdide uğram:ş bulunmakta idi. Hsttâ o kadar ki şehrin kenar köşe yerlerinde ve bilhassa mahalle aralarında, cami, kilise vesaire gibi ibadethanelere yakın mahallerde bulunan dükkânlara içki müsaadesi katiyj"en verilmiyordu. Halbuki son yıllarda bu mâni ortadan kalkar olmuş, cami kilise vesaire gibi ibadethanelereçok yakın mesafelerdeki dükkânlarda ayakta içki verilmeğe başlanmiştır. Sarhoşluğa ve binnetice halkın rahat ve huzurunu kaçırmağa sebeb olan bu gibi yerlerin, hele cadde üstlerindeki meyhane vesaire gibi içki veren ve satan yerlerin esash bir tahdide tâbi tutulmaları şehirde pek haklı olarak bir rr.emnuniyet uyandırmış bulunmaktadu. İstanbullular, sarhoşlarla mücadele ve sarhoşluğu önliyen tedbirlerin bir an evvel alınmasını can ve gönülden temenni ederlerken alâkalı makamlar da bu nokta üzerinde ehemmiyetle durmuş bulunmaktadırlar. Dün gece Eaat 22 den sonra zabıta ve sağlık ekipleri, şehrin muhtelif bölgelerine dağılarak bir tarama yapmışlardır. Zabıta ekipleri bilhassa Beyoğlunun muhtelif semtlerindeki içkili gazino, lokanta, meyhane ve barları kontrol ederek Sıkıyönetimce yapılan tamime aykırı hareket eden olup olmadığını araştırmışlardır. Bu arada silâh aramasını da ihmal etmiyen zabıta ekipleri, bu faaliyetlerine hemen her gece devam edeceklerdir. Dün gecesi tarama ve arama neticesinde müteaddid tabanca bıçak bulunarak musadere edilmiş, bu aletleri taşıyanlar Sıkıyöneüm savcılığına tesh'm edihnişlerdir. Sağlık ekipleri de, Müdür Faik Yargıcı Dün gece Beyoğlunda arama, larama yapıldı Devlet Özel İdare ve Belediye dairelerinde çahşan memur ve işcilere, Ankarada olduğu gibi mesken zammı verümesi dileği de. yeni kanun tasarısmaa nazarı dikkate almacaktır. İş sahiblerine ve bilhassa köylülere, memurjar tarafjndan iyi muameie edilmesi meselesi, komisyonu, uzun uzadıya meşgul etti. Bu işin, aynı zamanda bir ahlâk meselesi olduğu, bazı zayıf ahlâkhlar bulunduğunun da, acı bir hakikat olduğu belirtildi. İç Işleri Bakanı. memurun, vatandaşa iyi muameie etmesinin prensip haline gelmesine çahşmanm büyük bir vazife olduğunu kaydederek, kendi Bakanlığma taalluk eden kısmını hassasiyetle takib edeceğini ifade etti. İdare âmirlerinin durumları da konuçuldu. İç Işleri Bakanı, idare âmirlerinin, daima gözönünde bulundurmaları gereken prensipi şöyle hulâsa etti: Vazifeni ifa ecierken kanunun çizdiği sınırlar dahilinde bütün yetkini kullanacaksm. Kanunun çizdiği yoldan yürümek şartile şu veya bu telkinlere kapılmıyacak?m.» Kırtasiyeciliğin önlenmesi yolunda enerjik bir mücad<?le açıhrıasını lüzıımlu gören Bakan, şimdiye kadar vaki olmuş ihmallerin tahkiki için de geniş ölçüde tedbirler alacağım sözlerine ilâve etti. hem olarak Manchester Guardian'da neşrettiği bir makalede Stalin'in şöyle bir portresini çizmektedir: Stalin, Machiavelle'in bedenî ve fikrî maceralarla dolu; muhteşem ve şa'şaah âlernine mensub değüdir. O, daha ziyade din savaşlan devrinin soğuk ve haşin veçhesini taşır; Stalin'e yeni bir inanç devrinin modern richelieu'sü diyebüiriz. Beloff diyor ki: Nasıl oldu da ihtilâl liderleri arasmdan Stalin sivrilip başa geçti? ihtilâl leTİ arasmda Stalin; Trotky'nin tâbirile «hakikaten emsalsiz bir hâdise> ol muştur. Trostky'ye göre, Stalin, ne mfitefekkir, ne muharrir; ne de hatibdir. Diktatörluk bahsinde Stalin, her işi çahşma masasmın başmda gören bir adamdır ve Trostky onun hakkında pek haklı olarak şöyle demiştir: • < Stalin> iktidan, şahsî meziyetlerile değil, fakat gayrişahsî bir maklnenin yardımile ele geçirmiştir ve bu makineyi yapan da kendisi değildir. Bilâkis o şahsiyeti ohnıyan makinedir ki Stalin'i Stalin yapmıştır.> x Bastarafı 1 Ine* sahijede Paris 22 (a.a.) Komünist partisi tarafından yayınlanan bir tebliğde, komünistlerin bir hükumet darbesi hazırladıkları hakkında sosyalis «Le Populaire> ve katolik «La Croix» gazetelerinde çıkan haberleri yalanlamaktadır. Grevler Paris 22 (a.a.) Bu sabah anl olarak çıkan bir grev Lyon garındaki seyrüseferi inkitaa uğratmıştır. Kuzey garında da münakalât durmuş olup sadece bsnliyö trenleri işlemektedir. Marsilyada başlamış olan demiryolu gre\n Nis ve Avignon'a kadar yayılmış bulunmaktadır. Grev genel bir mahiyet almak üzeredir. 600,000 işçinin şimdi grev halinde bulunduğu bildirümektedir. Paris 22 (a.a.) Fransada cereyan eden içtimaî ve siyasî hâdiseler itibarile umumî nizamm muhafazası için almmış bulunan tedbirler hakkında resmî mahüllerde hâlâ büyük bir ketumiyet muhafaza edilmektedir. Bununla beraber, muhtelif yetkili kaynaklardan öğrenildiğine göre, son 24 saat zarfında büyük çehirlerdeki asker! gamizonlarm talrviyesile ve bilhassa Paris bölgesine Almanyadaki işgal kuvvetlerinden »etirilen kıt'alarla gerekli emniyet sağ?nmış bulupmaktadır. Yetkili makamar bu tedbirlerle cumhuriyet müesseseleri aleyhine girişilen hareketlere karşı icab ettiği şekilde derhal mukabele edileceği kanaatindedirler. Yeni Fransız kabinesi Sovyetler, Almanyada Kahada heyetine mensub iki kişiyi tevkif ettüer Paris 22 (a.a.) Sovyet radyosunun dün akşam Kalinigrad menşei ile Alman yada Kanada heyeti üyelerinin tevkifi hakkında yayınladığı bir tebliğde bil hassa şöyle denürnektedir: >Bir kaç gün önce Kaliningrad'm güney baüsında Sovyet hudud muhafızları kanuna aykın olarak Sovyetler Birliği topraklanna giren üd meçhul şahsı tevkif etmişlerdir. Bu şahıslar Varşovadan Gdansk'a giderken yollannı şaşırdıklarım söylemişler ve kendilerine gide cekleri yolun gösterümesini istemiflerdir. Fakat muhafızlar bu sözlerden şüphelenmişlerdir. Filhakika Kaliningrad doğrudan doğruya Varşovanın kuzeyinde, Gdansk ise Polonya başkentinin kuzey bdhsında bulunmaktadır .Bu şahıslara aid vesikaların tetkiki neticesinde bunlann Ahnanyadaki Müttefik kontrol konseyi nezdindeki Kanada askeri heyetine mensub olduklan anlaşılmıştır.> Kanada hükumeti bu iki klşinin tahliye edihnesini Rusyadan taleb etmiştir. nın istiraküe Galata, Tophane ve Beyoğlunun bir kısım yerlerindeki içkili lokanta, meyhane vesaire gibi yerlerin temizlik durumlarıru «teftişe tâbi tutmuşlardır. Sağlık ekipleri de bu faaliyet ve kontrollarma arasız olarak devam edeceklerdir. Rumanka Kralı dönüyor Londra 22 (a.a.) Rumen elçiliğinln basm bürosu, Rumanya Kralı Michel'ia birkac güne kadar uçakla Bükreşe döneoeğini bildirmektedir. 3 ARALIK 1947 ye kadar Yeni bir ilâç Londra 22 (a.a.) Anemi vak'ala rında çok istifade sağlamış olan yeni ilâç «asid folik> îngiltere tıbM mahfillerinde büyük bir ilgi uyandırmıştır. Bu ilâç iki senelik bir arama ve karaciğeTde bulunan antianemik bir cevher üzerinde yapılan tecrübeler neticesi Amerikada elde edilmiştir. Hâç, vitaminler fasilesindendir, enjeksiyon yapılmak suretile tatbik edilmekte ve ancak hastanelerde kiıllanılmaktadır. Yazıhaneden. Kahve ısmarladığıruz zaman daima orta şekerli isterdiniz. Selma, kahve takımuu getirmek için odadan dışarı çıktı. Şekib, odanm içini gözden geçirmeğe koyuldu. Sahibinin hüviyetinden hiçbir şey almamış, hususiyeti olmıyan, şahsiyetsiz bir yerdi. Duvarlarmdaki pastel resimlerle r zeminine serili Avrupa halısile, bir birini rutmıyan mobilyasile, zaman zaman değişik kunselere mesken vazifesi gören herhangi bu pansiyon odasıydı. Ayrısız gayrısız, herkesi içinde barındırabilen bu oda, Şekibin içine, üşümpğe benzer bir ürperti verdi. Fakat, Selmanın çabucak dönüp gelmesi bu soğukluk hissini hemen giderdi. Genc kız, elinde bir tepsi ile odaya girmişti. Onu, bir sigara iskemlesinin üstüne bıraktı. İspirto lâmbasını yaktı. Kahve çezvesini üstüne koydu. Ş'ekib. şimdi, kendisine kahve pişirmekle meşgul bu genc kızm hareketlerini gözlerile takib ederken, bir başka hayal âlemine dahvermişti. Kendi kızı Perihanı hatırlıyordu. Dnldığı bir his galatı içinde, Selma ile Perihanı birbirine karıştırmıştı Bu hal, bir saniyeden fazla sürmedi. Çabuk uyandığı bu hulyadan sonra, bu benzetişin sebebini bulmakta gecikmedi. Evinde. her sabah, kahvesini kendisi pi?irdiği için, bir genc kızın ona şimdi kahve pişirmekle meşgul olmnsı, içinde bir temenni uyandırmıştı. Selma kahveyi pişirip fincanı Şekibin önüne btraktıktan sonra: hesabında 50 lirası bulunanlar YILBAŞ1 çekilişine kablırlar. Büyük kiramiye 3000. Liradır. Ayrıca çeşidli ikramiyeler. YEDİ6UN Bugün çalardığı sayısı, sayın Orgeneralimiz Salih Omıtrtak'ın H»llywood stüdyolan m ziyaretinin hiçbir fazete ve mecmuada çıkmamif •rijinal fotograflarile sflslüdftr. Türkiye Garanti Bankası Galata, Voyvoda caddesi No. 27 P . HERKES ONDAN BAHSEDİYOR ı Baştan sonuna kadar aşk ve ihtirasuı yaratüğı bütün kudreti!.. BU ESERDE BULACAKSINIZ. AFRODÎT Yazan: İ H S A N UYANIYOR B O R A N « C U M H U R İ Y E T B Î D Tefrikası: 61 Nakleden: HAMDt Odalardaki eşyanın eskiliği ve yeniliği, ev sahiblerinin derbederliği, binarun havadarlığı, evin berhane denilen büyük eski zaman evlerinden oluşu gibi, ikisini de alâkadar etmiyen afakî şeylerden konuşuyorlardı. Bu, gecenin o geç saatinde bomboş bir evde, başbaşa kalmış oknalannın, ikisinde de uyandırdığı utanç ve çekingenlik tepkisinden doğan bir haldi. Bunu ikisi de anlıyordu; ikisi de bu duyguyu gizlemeğe çalışıyor, lâkırdıya boğularak unutmak istiyordu. Şekib, Selmayi daha fazla sıkmamak İSİn, tekrar gitmeğe davrandı: Ben artık m#üsaadenizi istiyeceğim. Selma Hanım, dedi. Siz de yatm, istirahat edin. Şekibin, bahsi bu şekilde değiştirmesi Sebnaya cesaret verdi: Size bir kahve pişireyim, içer, öyle gidersiniz. Odaden birlikte çıktılar. Sehna merdivene doğıu ilerledi. Yukanda kahve takımı var, diye devam etti. Sabahları aşağı inip kahvaltı fdneğe üşendiğim için, böyle ufak tefek iflerinu. kaodi tatunda. ifpiıic VAKOĞLU smda yapıyorum. ŞeHb, itiraz edemedi. Gitmek, bu evden bir an evvel çıkmak, beraber bulundukça varlığından intişar eden garib bir sıcaklıkla, vücudünü tepeden tırnağa kuşatır gibi olan Selmanın yanından derhal uzaklaşmak istiyordu. Fakat, bir başka his, içinden onu ileri doğru iten bir hamle, geri gitmek istiyen ayaklarmı ileri doğru yürütüyordu. Bu kuvvete boyun eğdi, yürüdü. Merdivenden çıktılar; geniş bir sofadan geçtiler. Selma bir kapı açtl. Buyurun, dedi; burası benim misafir salonum. Daha doğrusu, hem misafir salonu, hem yemek odası, hem çahşma odası, hepsi bir arada. Bir de yatak odam var. Lutfen otunın. Şimdi size bir kahve pişireceğim. Bakalım, kahvemi beğenecek misiniz. Nasıl içersiniz? Şskeri, kahvesi? Herhalde orta sektıli istersiniz, değil mi? Şekib, gülümsedi: Orta şekerli kahve içtiğimi nere Şusobayı tutuşturayım, dedi. Oda soğuk. Üşürsünüz. Sobarun önüne diz çöktü. Sobanm içinde odunlarla çıra hazırdı. Bir kibrit, çuaları tutuşturmağa kâfi geldi. Önünde kahve fincanmı, karşısmda gürül gürül yanmağa başlayan sobayı görünce Şekib, bütün varlığma derin bir asudelik yayıldığmı duydu. Biraz evvel, rasgele bir pansiyon odası gibi soğuk, manasız. çiy bulduğu bu oda şimdi, belki de havasının soba sayesinde ısmmasından dolayı, ona gayet sıcak, cana yakın bir yer gibi gözüküyordu. Sekna sobayı tutuşturup onun karşısmdaki koltuğa oturunca sohbete daldılar. Bulunduklan yeri adeta unutmuşîardı. Saati de unutmuşlardı. Şekib, yalnız bir tek intıba duyuyordu. Hayatınm hu andan başlayıp hatırlıyabildiği en uzak günlerine varıncıya kadar hiç bir günü yoktu ki, alev alev ysnan odunları yerdeki hahnın çiçeklcrini kızıl aki?lerile canlardıran sobanın başmda, Selma ile karsılıklı orurup bir fincan kahve içtiği şu dakika kadar mesud geçmiş olsun. Bu, bir rahatlık, bir yumuşaklık, ölçü, ahenk; konfor ifadesi taşıyan bir inhbadı. Mevcudiyetini aklına bile getirmediği bir asudelik duyuyordu. Konuşmaları yarım saat sürdü. Aralarında bir kaç adım mesafe bulunduğu için, Şekib, Selmayi bu kadar uzaktan daha iyi görebiliyordu. Arkası var ÇIKTI. Adres: İstanbul Ankara caddesi No. 87 Avrupa ÇOCUK Arabaları gelmiştir. , CÖRÜNÜZ! ÖÜNÜ ŞARK PAZARI Pazar Du Levant 314 İstiklâl Caddesi Türkiyenin • 3 her tarafına <?önderilir. ARALIK ÇARŞAMBA 21 de ÇOCUKLARA MÜJDE Mızmız tavşan v« geveze Srdelc Çocuk kitablannm arkadafi M A Y M U N K E D t Çıktı. Fi. 50 Kuruç. RAFET ZAİMLAR Kitabevi Ankara Cad. 143, İsL Pangaltı I N C I Sinemasmda Üstad fasıl sanatkârları: HAKKI DERMAN ŞERİF ÎÇLÎ ŞÜKRÜ TUNAR KADRİ Şençalar Avrupa seyahatinden dönen bülbül sesli İNGILIZCENIN TEKMÎL FİÎLLERİ VE TÜRKÇE FİILLER Halk Türkuleri biricik okuyucusu (eksersizlerile) Yazan: SaîâhaddİTi Kumrtl Bu metod ingüizoeyi en «aaslı bir surette ve çok çıbuk Sğretir. Başhca s«th yeri: Koprü: Kitabeı' Semal Güzel, Ankara Cad, Ikbal, Beyasd: Aküa kHalsevlari. Forması 25 Kr. ÎSMAÎL NECDET GEZEN ve arkadaşlan MÜZEYYEN SENAR IŞIL Z E H R A B ÎLÎR bildirectjja. Bu defileye iştirak edecek sanatkârları ayrıca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle