03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 23 Ekim 194T ııımiiiîiîiiiiiiiııiiiıımıııııııımııiiiiıııııııııiîiiii): SIHH1 BAHISLER ~mnni(Tmın*tmuuHUiiti(nmniıııııniııııııııııııııı Kan naklinin önemi Yazan: Dokfor HAKKI OGAN Geçenlerde genc bir polis, dejenere bir eerseri tarafrndan bıçaklandı ve kuvvetli bir ihtimalle, kaybettiği kanın çabuk telâfi edilememesi yüzünden de az bir zaman sonra vefat etti. Kan kaybetmekte bulunan bir kimsenin mutlaka sedye ile hastaneye gönderilmesindeki ısrarı snlamak biraz güçtür. Böyle vakalarda hastayı büyük hastanelerden birine, en k?sa yoldan en çabuk vasıta ile nakletmek birinci şarttır. Küçük bir tereddüd ve gecikme; işte böyle feci neticeler doğurur. Ne yazık ki; birkaç büyük hastanemiz istisna edilirse, kan nakli gibi küçük bir ameliyeyi başartnak^bile mesele şeklini alıyo'r' * * * Son zamanlarda üzerinde çok çalışılan mevzuiardan biri de kan naküdir. Bilindiği üzere, kan nakli; evvelce hazırlanarak saklanmış kanla yahud hayatta bulunan bir adamdan alman muvaftk kan verilmek suretile yapılır. Saklanmış kanla transfüzyon yapılması 1918 senesinde bir İngiliz doktoru olan RoIbertson tarafmdan tatbik olunmuştur. Kobertson Birinci Dünya Harbinde, cephede mubarebenin durduğu zamanlar topladığ kanları RokfeHer Enstitüsü doktorlarmdan Rous ve Tumer'in 1916 seniindenberi kullandıkları bir mahlul içinde. muhafazaya muvaffak olmuşrur. O zaman Robertson'un bulduğu bu usul p«k rağbet kazanmamıştı. Daha gonra, Moskovalı Profesör Yudin tarafmdan kadavralardan alman kanjarra •transfüzyon için kullamldığı 1936 senesinde neşredilince, tıb dünyası gözlerini Robertson'un eski çalışmalarına tekrar çevirmiştir. Yudin; bilek damarları kesilmiş olduğundan fazla kan kaybetmekte olan bir sdaram damarı içine, altı saat evvel Ölrruiş olan 60 yaşındaki bir şahsın batnını açarak venakava denilen siyah kan damanndan aldığı 450 gram kam derhal şırmga «tmiş, birkaç dakika sonra da nabzın hızlandığmı ve baygıniığın gççtiğini görmüştür. Adam dört gün 6onra iyileşerek hastaneden çıkmıştır. Bu tecrübesinden cesaret alan Yudin; diğer çalışma arkadsşiarile beraber buna benzer 1000 den fazla kan nakli yaprmştır. Şimdi Amerikadaki birçok hastanekrde kan bankaları kuruîmuştur. Kanını vermeğe gönü'.lü olarak gelen lîimselerden, yahud hastanede hasta yatanların arkadaş veya akrabalarmdan kanını vermeğe istekli olaniarın. buradaki mütehassıslar tarafmdan kanları ahnarak grupları tayin ve frengili olup olmadığı anlaşılmak üzere Wasermann teamülü yapıldıktan sonra şişelere taksim edilip 4 c C d e buz dolabında saklanmaktadır. Bu şekilde saklanan kanların içinde zamanla bir takım değişikliklerin husule geldiği görüldüğünden 14 günden fazla durmuş bir kanla transfüzyon yapılmamasım tavsiye edenler varsa da, bir takım mütehassıslar da 30 güne kadar böyle bir kanm kullanılabileceği kanaatini açıklamışîardır. içinde kanm alboıninli kısımları ve pıhtı teşekkülü içbı lâzım olan kısunlar vardır. Plazmanm kan durdurma tesiri havi oıduğu bu muhtelif albominli maddelerden ileri gelir. Kan naklinde kullanılacak plazmanm iki şekli vardır: Kumtulmuş ve toz haline getirümiş plazma veya mayi halindeki plazma. Plazma ister mayi halinde, isterse kurutulmuş olsun, uzun müddet saklanabilir; oda derecei hararetinde 12 ay dayanır. Kuru plazmanm hazırlanması ise daha güç ve masraflıdır. Hâd kanamalarda plazma kullanılması alelâde kana tercih olunmaktadır, çünkü plazma tatbik olunacak hastalarm kan gruplarmı tayine lüzum yoktur. Bu yüzden plazma transfüzyonu İkinci Dünya Harbinde pek çok kullamlmıştır. Amerikada şimdi hastar.elerde plazma gölleri yapıhyor. Plazma gölü de nedir? diyeceksiniz. Plaıma gölü; altı veya sekiz gönüllü kan vericiden alman kanların plazmalarile hazırlanıyor ve icab ertikçe lıullanılmak üzere şişelerde muhafaza ediliyor. Kanın içinde bilinen parçalardan ba?ka hayat kurtarıcı bir takım yeni maddelerin daha mevcud olduğu yakın zamanlarda keşfolunmuştur. Bu keşfe Rokf€İler Müessesesi tarafmdan yapılan malî yardımia zenginlerimizin kulakları çıniasın Harvard Üniversitesinde lcurulan araştırma enstitüsünde çahşanlar muvaffak olmuşlardır. Bu yeni maddelerden biri fibrin !ifleri olup beyin cerrahisinde kullanılıyor. Beyin zarının harab olduğu zaman lar bunlarla beyni örtmek mümkün olmaktadır. Başka bir kullanıldığı . mahal de yanıkları örtmek üzere sargı olarak iıtimalidir. Bir diğeri, fibrin köpüğüdür ki, bundan kanı pıhtılaştırmak için istiîade ediliyor. Bilhassa beyin zarı kanamalannda ve kınk kemik kenarlanndan s:zan yerlere tatbik olunmaktadır. Gene bu esntitü, kanm içindeki kırmızı yuvarlaklardân bir merhem hazırlamı«tır. Bu merhem mevziî olarak iyileşme istidadı göstermiyen yaralara konduğu zaman bunların süratle kapanmalanm sağlamaktadır. Kandan elde edüen kısımların içinde bir de gamma globulin maddesi vardır ki kızamık hastalığma karşı vaki olarak kullanılmaktadır. Bu keşifler, Amerikan halkınm Amerika Kızılhaçına kanlarını hediye etmek yolundaki fedakârhklan sayesinde meydana gelmiştir. Amerikan Kızılhaçı gamma globulin'i hastalara parasız olarak dağıtmakta ve bunu imal edsnler ve istilısalile ilçili olanlar da hiçbir kâr almamaktadırlar. Bir yetgine lâzım olan miktaria iki küçük çocuğa yetişecek miktarm fistlsrı ortalama olarak bir buçuk dolar kadardır. Goethe. kan için, gayet acayib bir usare tabirini kullanrmştı. Eğer yaşasaydi şimdi kimbilir ne diyecekti. Normal hayatın idamesi Jçin elzem olan kan. bu hassasma ilâve olarak bugün tehlikeye düşmüş insanlarm hayaEn ideal kan nakli şübhesiz ki taze t:nı kurtarıyor ve çok defa da hastahğa kanla yapılan transfüzyondur ki, bu şe tutulmalarını önüyebüir. kil karun hem mayi hem de hücrevî Jcisımlarımn deverana taze olarak dahil Bir kadının çantasını kapan sabıkalı olabilmesini sağlamaktadır. Bugün genel Galatada, Yazıcl sckağında oturan Macar kan vericiler 500 gram kadar kar.ı 50 tebaasından Yer>"urt \Villiam sdında bir ka100 lira arasında vermekte olduklarm dın. Eeyoğlundaki Nuri Ziya sokağından gedan fakir hastalarm bundan kolayca is rerken karşısına çıkan Mustafa Aksoy adındaki bir sabıkah, içinde 65 lira bvılunan tifadeleri oldukça güçtür. çantasını kapıp kaçarken yakalanmıştır. Yapılan araştırmalar kandan: pıhtılaşİranh sporcular gittiler madan evvel ayrılan su'.u kısmm (plazŞehrimizde iki boks ve basketbol maçı ma) vücuddan kaybolan kanı telâfi et3Epan İrar.h sporcular dün akşam Tahrana mek için en uygun fizyolojik mayi ol dönmüşlerdir. Misafir sporcular, gördükleri duğunu meydana koymuştur. Pîazmanm yakın slâkadan dolayl îeşekkur etmişlerdir. BUGÜN MATÎNELEBDEN İTİBAREN Pangalti İNCİ Sinemasmda TARZAN ve KAPLAN KADIN JOHNNY WEİSSMÜLLER BREVDA JOYCE Kaplan Kadm rolünde yeni genç artist A C Q U A N E T T A Şimdiye kadar çevrilen TARZAN filmlerinin en heyecanlısı Pahalılık, paramn kıymetini kaybetmesinden ileri gelen bir hâdisedir. Para kıymetinin istikrarı j ise, bütçe m^ıvazeOrtadoğu ve Yakındoğu bölge çalışma nesine bağlıdır. Bütçe açık verdiği konferansı 24 kasımda, Yıldız sarayı müddetçe, hayatı ucuzlatmak istikaraeŞale köşkünde toplanacaktır. Konferan tinde sarfedilen gayretlerden müsbet sa Türkiye, Mısır, İran, Irak, Suriye ve •netice beklemek beyhudedir. Lübnan devletleri iştirak edeceklerdir. 1948 bütçesi, yüz milyonluk bir açık Hk defa toplanacak olan bu konferansm, verecektir. Devletin gelecek sene yaKahirede yapılmasma karar verilmiş pacağı masrafları da normal varidatla ken, koîera salgmı dolayısile delegelerin karşılamak mümkün olamıyacaktır. Istanbulda toplanmaları uygun görül İkinci Cihan Harbi başladığmdanberi müştür. Bu münasebetle, Çalışma Ba âmme masrafları bir milyar lira artkanlığı müsteşarı Fuad Erciyaş, Bey mıştır. Idare cihaımın ihtiyac duyduğu nelmilel Çalışma bürosu müdürü Muk tahsisat miktarı her gün biraz daha kadim Osman ve Çalışma Bakanlığı işçi barmış ve bütçe açıkları müzminleş»ağlık genel müdür muavini Faruk Kar miştir. dara, Ankaradan şehrimize gelerek konMilli müdafaa işlerine fazla tahsisat ferans için gerekli hazırlıklara başlamış verildiği için bütçe muvazenesinden felardır. dakârlık zaruretile karşılaşıldığı söyMüsteçar Fuad Erciyaş, kendisile gö lerur.ektedir. Şimdiye kadar müteaddid rüşen bir arkadaşımıza demiştir ki: defalar tekrarlanan bu söz, hakikate « Konferansın Istanbulda yapılması aykırıdır. 1938 muvazenei umumiye kakararlaştırıldı. Fakat konferansa iştirak nunu ile milli müdafaaya verilen tahsieden memleketler kolera mıntakasmda sat, 82 milyon liradrr .1948 bütçe tasabulunduğu için delege gönderip, gön rısında ise, askerî ihtiyaclara 377 mildermiyecekleri şimdilik meçhuldür. Bit yon lira ayrümaktadır. Masraflardaki her ihtinıale karşı hazırlıklarımızı ta artış nisbeti, takriben 4,5 mislidir. On mamlıyoruz. Konferansta milletlerarası senedenberi fiatların da bir o kadar iş ve çalışma meselelerir.in tanzimi, mü yükseldiği gözönünde tutulursa, mürakabesi, teftişi ve iş bulma şeklinin dafaa hizrnetlerini görmek üzere ödetesbiti görüşülecektir. nen paranın satın alma kabiliyetinde kayda değer bir inkişai husule gelmediği kolayca anlaşılır. Buna mukabil, bazı sivil hizmet bütçelerindeki genişleme nLsbeti, millî müdafaa masraflarındaki artıştan çok daha fazladır. 193848 yüları arasmda, MaDenizyolları İdaresinin İstanbul vapuru dün saat 14 te Batı Akdeniz seferinden liye Bakanlığı emrine verilen tahsisat dönmüştür. Vapurla tngilterenin tstanbul 7 misli çoğalmış ve 21 milyon liradan Başkonsolosu Mr. Meade, S«lârük ve Os 152 milyon liraya yükselmiştir. Maliye msnlı Bankaları Umum Müdürleri, Dr. Mu Bakanlığı gibi idarî bir teşekkülün sarzaffer Şevki ve Dr. Neşet Ömer gelmisler fiyatında askerî hizmetleri kat kat gedir. İsviçre, Fransa ve ttalyada yaptıklan ie ride bırakan aşın derecede bir yükseliş yahati hakkında kendisile görüşen bir ar husule gelmesi nasıl izah edilebilir? kadasımıza Muzaffer Şevki şunları söyle Memleket, sekiz senedenberi, vatan mümiytlr: dafaası uğrunda ağır malî fedakârhklara < Bu seyahatlmde daha zlyade lâboratuar katlanmıştır. Fakat devlet gelirinin büüzerinde tetkiklerde bulundum. tsvlçredekl lâboratuarlardan jahsan çok faydalandım. j ü k kısmı, sivil daireleriu idarî ihtiyacFransada hastaneler, harbden cvvelklne nls larına harcanrnaktadır. betle çok düçük mevkidedir. îsviçre hastaDevlet masraflarınm hududsuz bir neleri ise dünyanın en temiz, en konforlu olan hastanelerile mukayese edilebilecek genişleme Lstidadı göstermesinde, idaıe bünyesine hakim olan psikoloji mühim merkezdedir. Fransada umuml hayat geçiml çok lena bir rol oynamaktadır. Nüfuz ve iktidar ?artlar altır.dadır. Inek yağının kilosu yir arzusu, memurluk hayatmın en zayıf ml beş lira olursa. hastanelerde lyi bir rejim tarafıdır. Bütün resmî daireler salâhisaSlanabilir mi? Br.rada bizim tıb mecmua yetlerini arttırmağa ve teşkilâtlarmı mız çok beğenilmiş, fransızca bir nüshası büyütmeğe çalışmaktadırlar. Kadrolar basılacak. mütemadiyen genişleülmektedir. Yeni Dolaçtığım memleketlerde çok iyi kabul gördüm. Buralarda Türklere karşı gösteriien servisler ihdas edilmekte, şubeler usaygıya hayran oldum. Türkler harbden mum müdürlük veya daire reisîiği hasonra manevl cepheden umumî bir takdire line getirilmekte, kadrolara müşavirlikrnazhar olmuşlardtr. Bu memleketlerde bizi ler, azalıklar, raportörlükler ve uzmantemsil eden »efirlerimiz ve konsoloslanmız p'fopagandamızı çok Jyi yapmı^lardîr. Tflrk lıklar ilâve olunmaktadır. 1938 denberi olduğunuz anlafihnca. her yerde ltibar ve çıkarılan teşkilât, kadro ve maaş kahürmet ediyorlar. İsviçrenin Bal çehrinde a nunlarmın sayısı 350 den fazladır. çılan bir sergiye tercihan Türk ve ArneriBu 350 kanundan başka, bütçenin kan sefirlerînin davet edi'.işi de gösterir ki, devletler tasnifinde ön plânda yer almış bu (D) ve (E) cetvelleri de vazife görenKınuyoruz.» lerin sayısını arttırmak veya azaltmak Hacılan getirecek vapurlann iicret imkâr.mı kazandırmaktadır. Memur sıfatını haiz bulunmıyan hizmetliler, büttarifesi.tesbit edildi çenin (D) ve (E) cetvellerinde gösterilen Hacca gitmlş olan vatandaşlarımızı getir tertiblerden tahsisat almaktadırlar. Bu mek tzere Ciddeye gönderilecek olan Aksu tertibler arasmda. 900 liraya kadar yükse vapunj pazar günü, Cumhuriyet vapuru da 31 ekimde limammızdan hareket edecektir. len aylık ücretlere raslanmaktadu Resrnî Denizyolları İdaresi bu vapurlarla dönecek daiı^ler, her sene yeni bütçelerini hazır olan vatandaşlara bir kolaylık olmak üzere larken, (D) ve (E) cetvellerine göre bu vatandaşlarm Istanbulda bulunan akra vazifelendirilecek kimselerin sayısını baları ve dostları tarafmdan Vıcreti muka ve ücret durumlarmı karar laştırmaktabili yer lutmalarını sağlamıştır. Bu vapurlarda güverte ücreti 425, üçüncü mevki 550, dırlar. Fakat vüzuhtan mahrum ve ikinci mevki €50 ve birinci mevki 750 lira muntazam sıra numarası konmamış olarak tesbit edilmigtir. Yemek ücreti de burı yüzlerce sahifelik bir kitab halinde çılara dahildir. karılan bütçe tasarısında, bir çok kalemler kolayca gözden kaçmakta ve kâfi 6 sene 10 aya mahkum oldu Bir meyhr.nede içtikten sonra arkadaşı derecede alâka toplamamaktadır. Mehmede tabanca ile ates eden fbrahim Kemiyet bakımından kadrolarmı aradmda bir koltukçu, İkinci Ağırceza mahkemesinde 6 sene 10 ay hapse mahkum ol zu edildiği derecede zenginleştiren har müeisese, ajiıı zamanda, daha muhtemujtur. Sehir 1 MA Lt BA n sLER I haberleri Bütçe masrafları Milletlerarası Çalışma Konferansı niçin artıyor? T I Şehrimizde toplanacak konferans için hazırlıklar başladı ı IÜ t 7 M N A L I N AI 111111 İMIHINAİ Kırtasiyecilik örneklerinden evamb bir okuyucunuz: Necmi Kâzım Aran irnzasile bir mektub aldım. Bu mektub «Muhterem Beyeieodi» diye başhyor ve hemen parantez içinde şu itizar notunu ihtiva ediyor: «Sayın bay demem icab ederdi ama konuşurken hiç kimsenin kullanmak Istemediği bir tabiri, sırf gösteriş için yazmayı rranasız buldum. Büyük llillet Meclisi sıralarında dahi bu memleketin kanunlarını yapanlar, birbirlerine «Beyefendi» diye hitab etmiyorlsr mı?» Bu zeki başlangıc hoşuma gitti. Sonra rnektubun mevzuuna geçtim. Mithterem okuyucum Necmi Kâzmı Aran Beyefendi, «Size asağıda, kırtasiyeciliğimizin belki de hiç raslamadığınız saheser iki nümunesini anlatmak istiyorum.> diye söze başhyor ve bu kırtasiyecilik nümunelerini anlatıyor. iki niimuneyi birden sütunum altnıyacağl için birini bufün, öteMni de varm yazmagı muvafık gördüm. Şimdi aziz okuyucumun mektubunu lutfen okuyunuz. «Müessesemiz Çekoslovakya ile çok sıkı temastadır ve bunun için Çekoslovakyaya hareket edecek uçak gününden bir gün evvel müessesenin bütün memuriarı büyük bir faaliyet gösterirler. P. T. T. İdaresi Praga gidecek uçak mektublarLnın azamî pazar günü 15,30 a kadar verilmesini ilân etmiştir. İki hafta önce Çekoslovakya konsolosluğımdan Prag uçağının artık perşembe gün« leri kalkacağını öğrendik. Bunu Antalya seyahat acentası da teyid etü. Vaziyeti 3 ekimde P. T. T. Merkez Dıs Giden Dairesi şefinden teleionla «ordum. Böyle bir şeyden haberi olmadığrnı ve postayı gene eskisi gibi yollıyacaklarını soyledi. Daha sonraki tele« fon muhaverelerimizde de aynı cevabla karşılaştım, Bugünkü (17 ekim 1947) tarüıli Cumhuriyet gazetesinin aon sahifesinin alt tarafına bir göz ataraanız, orada Çekoslovakya uçak seferlerinin perşembe günleri yapüdığmı bildiren a» centanm kocaman bir ilânına raslarsınız. Halbuki gerek Merkez ve gereksa Galata postanelerindeki ilânda da hâll Praga yapılan aynı C.SA. servisinin değişmediği yazılıdır. Bunlar mektublan hangi uçakla yolluyorlar bilmem?! Bu münasebetle sizden, ayrıca şu hususa da nazarı dikkatlerini celbinizi rica edeceğim: Postanelerdeki saat ilânları umumiyetle uçak veya trenin harekeüni gösteriyor, Bunun, mektubu verenle hiç bir iliğiçi yoktur. Bizim, hattâ postanm çıkış saatini bile değil de, filân sefere yetiştirebilmemiz için mektubumuzu azamî saat kaça kadar, postaya atmamıa icab edeceğini bümemiz lâzımdır.> Mektubun son kısnundaki dileğin Posta Idaresince dikkate alınması lâzım geldiği kanaatindeyim. Çünkü hakikaten halk için ilânı lüzurnlu ve fay« dalı olan saat, postaya vereceğimii mektubun saatidir. Bir nakil vasıtasının saat 10 da kalküğını kabul edelim. Bu tren veya uçağa saat 10 da verilen mek tub yetişmez ki. Bilhassa uçak postası denilen süratli vasıtadan tamamile istifade edebilmemiı için, mektubların en son kaçta kabul edileceğinin ilânı çarttxr. Yoksa mektublar, mütemadiyen öteki postaya kalır ve gecikir. Okuyucumun bahscttiği ikinci kırta. siyecilik örneği hakikaten kırtasiyecilik tarihine geçec«k kadar eşsizdir, Onu da yann ok^ırsunuz. Açık muhabere B. Remzi Pensoya: Aradığınız Deniı Yıllığının Istanbulda mevcudunun tükenmiş olduğunu ve 1948 yılında yenisi nesredileceğini sanıyonım. Kitabm adı Les Flottes de Cocnbat'tır. Tertib eden Henri Le Masson'dur. Beyoğlundaki büyük kitabevlerine müracaat ederek ısmarlamanız yerinde olur. Dr. Feridun Yazan : Ergin İstanbul vapuru dün geldi şem bir binaya, daha lüks rnobilyalara ve daha geniş bir bütçeye sahib olmak emelindedir. Masraf taleblerinde mübalâgaya kaçılması, bir alışkanlık haline gelmiştir. Maliye Bakanlığı, hakikî ihtiyaclarla filî sarfiyat arasmda ahenk temini hususunda faydalı bir hizmet görememektedir. Teşkilâtın gün geçtikçe yayılmasına ve israf zihniyetinin kökleşmesine muvazi olarak, bütçe masrafları da kabarmaktadır. On yıl içinde, aynı hizmeti görmek için aldığı tahsisat miktarının 7 misli arttığına ba)ulırsa, Maliye Bakanlığmin tasarruf istikametinde rehberlik edecek mevkide bulunmadığı muhakkaktır. ikinci Çihan Harbi esnasında fiatların yükselmesi, bütçe siyasetini bir fasid daire içine düşürmüştür. 1939 da, fevkalâde masrafları karşüamak zarureli, maliyeyi yeni varidat kaynaklan aramağa sevketmiştir. Ancak o tarihte, harb ekonornisinin ne gibi malî tedbirlere ihtiyac gösterdiği, alâkalılar tarafmdan bilinmiyordu. Bu itibarla, Merkez Bankasından avans elmak, daha kolay gelmiştir. îskonto edilen hazine senedlerinin bedeli, tedavüle sürülen yeni banknotlarla ödenmiştir. Emisyon hacminin genişlemesi fiatlan tahrik etmiş ve pahalılık bütçe muvazanesinin daha ziyade sarsılmasma sebebiyet vermiştir. Bugün ise, bütçe açıklarını önlerr.ek imkânsızlığı pahalılığa karşı almacak tedbirlerin muvaffakiyet ihtimallerini kaldırmaktadır. 7 eylul kararlan da bütçe masraflannın artmasile neticelenmiştir. Fakat Maiiye Bakanı, son beyanatında, bu hususta nikbin gözükmektedir. Kanaatince, para operasyonundan sonra varidatm masrafîardan fazla artması bix muvaffakiyet alâmetidir. Bu teşhisin ha" kikatle ne derece alâkası olduğu, bir kaç sene sonra, hazine umumî hesabları yayınlandıgı vakit anlaşılacaktır. Şimdiki halde, yeni bütçenin yüz kîisur milyon lira açık vermesi ve masraflarla varidat arasmdaki farkm 7 eylul kararlarına rağmen kapatılamaması, bizim de aynı iyimserliği göstermemize mânidir. Kaldı ki, bir devalüasyon ameliyesi esnasında hazineye temin edilen menfaat, halkın daha güç geçim şartlarma maruz kalmasını mazur gösteremez. Müstehlikin zararına olarak devlete fazla varidat temini, maliye siyasetinin muvaffakiyetine bir kıymet ölçüsü teşkil edemez. Enflâsyan ve devalüasyon, milîetlerin refah seviyesi üzerinde menfi tesir yaratan birer tedbirdir. Son çeyrek asır zarfmdaki iktisadî tecrübeler, paralarmm kıymeti düşük bir seviye arzeden memleketlerde, fakirlik ve sefaletin daha fazla olduğunu telirtmektedir. Maliye Bakanı, pa ra operasyonunun iktisadî mahzurlarını lâyık oldukları ehemmiyetle tebarüz ettirmeksizin, sa dece zâhirî mahiyetteki malî faydaları üzerinde durmaktadır. Kendisi, para operasyonu hakkında yapılan tenkidlerden hiç birinin tahlilî karakter taşrmarli&inı söylemiştir. Günlük gazeteleri okuyanlar, 7 eylul kararları kadar verimli neçriyata vesile olan pek az iktieadî hâdise bulunduğımu büirler. Prof. Neumark, Prof. Refii Şükrü Suvla ve Osman Okyar gibi Üniversite mensublrrı tarafmdan yazılan bir kaç makale dahi, meseleyi Eydmlatmağa kâfi kıymetli birer tahlil mahiyetindedirler. Eu yazılarm alâkalı gözlerden kaçmış olmasma ihtimal vermiyoruz. 7 eylul kararlarının haricden getirtilecek mütehassıslara tetkik ettirilmesi de, günün mevzuları arasmdadır. Yabancı iktisadcılann para operasyonu hakkında nasıl bir hüküm vereceklerini merak edenler bulunacaktır. Einaudi, Van Zeeland ve Jacobsson gibi dünyaca tanmmiş mütehassıslann idare heyetine iştirak ettikleri Milletlerarasl Tediye Bankasının 1947 haziranmda yayınladığı rapordan alacağımız bir kaç satır, bu hususta bir fikir verebilir: t Amerikada, 1946 senesinin ilk yarısında fiatlar anl olarak yüzde 28 nisbetinde yükselmiştir. 1947 başlangıeanda da, pahalılık istikametindeki cereyan henüz <lrvam etmekteydL Amerikadaki pahalılık, dünya piyasalarına intibak hususunda güçlük çeken memleketlere, paralarını kıymetten düşürmeksizin döviz muvazenesini korumak firsatını kazandırmıştır.» Biz ise, hem pararnızı kıymetten düşürdük ve hem de döviz sıkıntısının daha ziyade şiddetlenmesine sebebiyet verdik. Bütçe masraflarının mütemadiyen artması, idare tesküâtmdaki büyüme temayüllerinden ve iktisadî şartlarla ahenkli bir maliye siyaseti takib edilmemesinden ileri gehnektedir. İdare bünyesinuı ihtiyacdan falza genişlemesini önliyebümek, bir trade meseîesidir. Sağlam bir paraya dayanan istikrarlı bir bütçe nizamı kurabilmek için de, ilmî esaslara ve konjonktür şartlanna daha fazla alâka gösterecek bir zihniyete ihtiyac vardır. İsrafla sefaletin bir araya gelmesinden doğan tezadlardan kurtulmak, halktan alınan paranın her santimini memlekete azamî derecede faydalı olabilecek şekilde kullanmakla mümkündür. f Tahkikat devam ediyor Cumartesi gecesi Beyoğlunda, Özgür Barın kapısı ör.ünde. Sadi admda bir gendn ölümü, Galatasaraylı tutbolcu Rehanın da clüme sebebiyet cuçundan tevkif edilip Cezaevine gcnderilmesile neticelenen esrarlı hâdisenin tahkikatına devam edilmektedir. Dün de bazı jahidlerin îfadesi alınmış, bj arada Rehanın metresl Vedia (nârru diger Leylft) da dinlenilmlştir. Vatan ölçüsünde bir alâkanın meyvası olan millî havacılığımız sürekli bir korunmaya ve desteklenmeye muhtaçtır. Bu giizel eseri olgunlaştırabilmek için Türk Hava Kurumuna sık sık yardım edelim. (14579) P İ T İ G R İ L L İ I BİR ÇAPKIN1N HAYATI Eserden iki cümle: a Hıyar furşusu için sirke ne ise, kadınlar için de aşk odur. b Dıtiyrr bir adamm sevmesi, kör bir adamın iğneye iplik geçirmek isteyişine benzer... Hayat komedyası VJ binbir nükte ils dolu bu şaheser çıktı. İ N S E L K İ T A B E V İ ^ H M M ^ H İki ihtimal Ecdadm bize bıraktığı güzel şeyier saymakla tükenir gibi değil. Bizirn torunlarımıza bırakacaklarımızı saynak için çok düşünmek lâzım, Dedelerimizden ka lan bu güzel şeyier arasında, meselâ Istanbulun, kendisi kadar şöhretli bir takun hususiyetleri akla geliyor. YENİ HER SES OPERETİ AKŞAM saat 20,30 da Sarıyerin âbıhayat kadar cana can katan suları, hâlâ dillere destan. Beykozun paçası, Eyübün kaymağı, Beylerbeyin Büyük operet 3 perde simidile, Bayrampaşanın enginarı, Yazan: EKREM REŞİD REY Müzik: CEMAL REŞİD RET Çengelköyünün ayvasile salatahğı, biSahneye koyan: TE'V^İD BİLGE zim memlekette, en az, Duglas'ın bıyığı, Cumartesi, Pazar Matine 15 te. Çarşamba tenzilâtlı HALK Matinesi 15 te. yahud Mistenget'in bacakları kadar Telefon: 49369 meşhurdur. İstanbul şehrinm bir terihi yazılsa, bu güzel şeylerin yanı sıra, şehirliyi bir zamanlar yıldırmış olan Aksarayın seli, Pek yakmda çamaşırınızı 1 5 Eminönünün çamuru, Kasımpaşanm kerizi, Halicin batağı gibi münasebetsizdakikada, bulaşığınızı 3 dakika likleri d« sıralamak icab eder. da ellerinizi kirletmeden ve boz Bizim nesil, kendisinden sonra gelene, galiba bu ikinci neviden bazı şöhretler Amerikadan hususî surette getirtimadan temizliyebileceksiniz. jbırakacak. Bunların en başında da, galen en yeni kopyalarla renkli resimli liba İstanbulun telefonu gelecek. OSMANLI BANKASI BAY TEKİN Bir fıkra vardı. İhtimalleri sıralayan, zincdrleme nevinden. Bunu İstanbul teİLÂN KIZIL MASKE lefonlarına a>Tien tatbik etmek kabil. Kurban ve Cumhuriyet bayramları MANDRAKE Telefonlu bir yerle mühim ve müstamünasebetile, Osmanlı Bankasının GaARSLAN PRENS lata merkezi, Beyoğlu ve Yenicami çu cel bir işiniz çıkarsa iki ihtimal vardır. beleri 25/10/47 den 30/10/947 (dahil) ye Ya telcfon edersiniz, ya etmezsiniz. EtRADYOLU POUSLER mezseniz mesele yok, ederseniz iki ihtikadar kapalı bulunacaktır. LÜKÜS HAYAT EY KADINLARI! MASKEÜ SÜVARt MİKÎ KOCABAŞ VAK VAKA KARDEŞ Macera romanlan Te polis hlklyelerile sizleri heyecandan heyecana sürükliyecek büyük mal vardır: Ya telefon ahizesini eünize türküsü mü çağırsak da vakit geçse dialdığımz zaman) havaneli kadar suspus ye bir hayli düşündük. Her kafadan bir bir lüzumsuz âlet tutmuş olursunuz, ya ses çıktı, karanlıkta ruhumuza kasvet hud, fazla ısrar etme başma belâyı sabastığı için kibrit çakıp aydmlatmak tın alırsın diye haber veren sis düdüğü istedik, bir kutu kibritten sekizi çakargibi kesik kesik, gamh, kasvetü bir maazallah telefonu tekrar açmak felâ ken kırıldı, onunun ucu ateş almadı, geri kalanın yarısı kı\ilcım püskürdü, inilti duyarsınız. Ahize, dut yemiş bül ketine uğrarsamz? öteki yarısı ile güç belâ idare ettik. Içibül gibi susarsa mesele yok, kesik kesik Karanlıkta kaldık mizden biri iyi bir şey söyledi, <ayol, inlerse iki ihtimal vardır: Ya telefonu karartma zamanından kalma mavi amkapar, bir müddet bekler, tekrar açarBizim semtin elektriklerine son za puller vardı hani, onlan takalım bari> sınız, ya bu sevdadan vazgeçersiniz. manlarda bir hal oldu. Bıyık büküp göz cedi; şaşkınlıkla yumurtladığı bu c€Vazgeçerseniz mesele yok, tekrar açarkırparak aşkdaşlığa yeltenen eski zama vahire gülmek aklımıza gelinceye kadar sanız iki ihtimal vardır. nın Kuşdili çapkın•yahu, bu karanlıkta mavi ampul nasıl Ya gene derin, uhrevî bir sü ları gibi, ikide bir, bulunur» gibi ciddî ciddî cevablar verkutla kulaklarınız dinlenir, yahud bu anî bir işaret» çakıdik. sefer çevir sesini duyarsınız. Sükutla j'or. Ha gitti, ha giDerken, elektrik yanıverdi. Eseğini karşılaşırsanız mesele yok, çevir sesi decek diyoruz, sonkaybedip tekrar bulan fakir gibi sevinduyarsanız, iki ihtimal vardır. Ya mal ra gene düzeüyor. dik. İnsanm ömrü olsun yoksa, her s«y bulmuş Mağrıbî gibi numarayı çevirir, Dün akşam gözüolup bitiyor. karşınızda, aradığınız abone yerine tek nü bir kırptı, tam Ama, benim sevincim pek uzun sürrar o cana yakın ve sürekli «düüüüt!» yarım saat açmadı. medi. Dün gecedenberi kederliyim. Bir sesini bulursunuz, yahud, telefonlarımıEvin içi zindan, so rivayet var. Elektrik İdaresinin kömür zın ikinci sevimli huyu olan. o ucsuz kak zifirî karanlık. bcaksız «tısssss!!> la karşı karşıya gelir bakkal dükkânı hakeza. Merdiveni bu stoku pek sona gelmis diyorlar. Yakınsiniz. Bu takdirde iki ihtimal vardır: lamıyoruz ki dışarı çıkalım da bir ay da elektriksiz kalmamız muhtemelmiş. Eğer bu rivayet doğru çıkarsa, o zaYa, bizim elimize geçtikten sonra mas dınlık vasıtası tedarik edelim. Radyoda karalaşmış bu €gâvur icadı» riı kaldırıp birisi bir şeyier anlatıyordu, nutku tu man, bu kış mevsiminde, müptelâyı gayere vurur, parçalar, sizde aklmızı oy tuldu. Ben sigara yakmağa hazırlanı ma falan değil, İstanbullulara sorkim natıp tımarhane>i boylarsmız; yahud, yordum, ağzımdaki sigarayı zorla bnl geceler kaç saat! telefonu biraz sonra tekrar açmak üze dum. Herkes oturduğu yerde kalakaldı. re muvakkaten kapatırsmız. Tımarha Kovuklardan balık kaçtı mı oynasak, Memur bolluğu neyi boylarsanız mesele yok, fakat, ya «Karanlıkta kaldık, mum bulamadık» Bizde işlerin yürümemesini memur Yazan Hamdi Varoğlu bolluğundan bilen lere hak vermemek elden gelmiyor. Ismi lâzım değil> bir daireye işi diişen bix dostum şöyle anlatıyordu: Kırk sekiz lira, elli beş kuruş alacaktım. E\Takı tanzim eden dairede do laştığım masa adedini ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Kayıd, mümeyyiz, müdür, muhasebed; muhasebe kâtibi, defa kayıd falandan sonra, sıra para almağa geldi. Parayı veren başka yer. Vardık oraya. Karşımıza çıkan ilk masaya evrakımızı uzattık. Memur evrakı aldı, şöyle bir baktı, sağ tarafına bir kurşun kalem dürttü, arkasmda oturana verdi. O da baktı, bir kurşon kalero de o dürttü. Ama bu sefer, evrakm sol tarafına, sonra, o da kendi arkasına oturan memura uzattı. O zat da evrakı gözden geçirdikten sonra, şöyle ortalamasma, bir de o dürttü. Derken bizim evrak, elden ele dolaşarak, dürtüle dürtüle, bir yerlere gitti. Bekledim, bekledim. Gitti gelmez, uçtu konmaz. Bir aralık, bir odacmın elinde, gezen bir *akım kâgıdlar arasmda, bizim mihnetkeşi görmiyeyim mi? Seğirttim, baktım, ta kerdisi.. Ama, zavallıcık, dürtüşlenmekten çiçek çl" karmıça dönmüş. Neyse, önce ona, sanra da kırk sekiz lira elli beş kuruşa kavuştum. O arka arkaya üç masada oturan, ellerinde birer kurşun kalem, önkrine konulan kâğıdlara ufacık işaletler kondurmaktan başka iş görmiyen üç ayrı kişinin işini acaba bir kişi göremez mi diye düşünüyorum. Bu harikulâde nefis mscmua CUMHURİYET BAYRAMINDA çıkıyor. Her sayısı yukarıda yazılı macera romanlarmın hepsile dolu olarak fiatı 10 krş. •J Pek Yakmda Çıkıyor. ^ HAFTALIK MECMUA SAHİBİ: RAMİZ Bütün büyük Türk GÖKÇE yazı yazdılar. muharrir ve şairleri (SALONA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle