28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUJÎHUK'YET 20 Ekim FİKİRLER ^ ™ " ™ ^ ~ ^ : n n u n »! ı!! n n y! n Î! n f?]M^i iiTîiTniT SII11IB BAHİSLER Yazan : şemez. Meselâ memlekette demiryolu inşaau plânlaşmıştır. Ve bakanlar değişse bile demiryolu yapımı durmamaktadır. O halde bir plânı «hayalidir» veyahud «eksiktir», «fazladır> diye kökünden reddetmek, hattâ bazılarmın j'aptığı gibi: Böyle plânlarla uğraşacağımua falan şeyi yapsak ya!> diye itirazlar, plânsız çalışmayı tecviz etmekten başka bir şeye yaramaz. Millî sağlık plânına en büyük itiraz, paranm çokluğundan ve elemanm azlığından ileri geliyor. Halbuki yapılacak ise bakınca, istenilen, senede (5060) milyondur. Memlekette demiryolu yapmanın lüzumu aleyhinde kim konuşabilir. Fakat o lüzumludur da sağlık teşkilâtı lüzumsuz mudur? O halde ona harcanan para çok değildir de buna harcanacak mı çoktur? Bu abes bir iddia olur. NALINA MIHINA Zabıtanın otoritesi Uâyetin makam polisi zavallı Hasibin bir sarhoş serseri tarafından öldürüldüğiı günün ferdasında, hâdisenin cereyan ettiği yeri gözden geçirdikten sonra, bir OrtaköyAksaray traınvayının ikinci mevki arabasının ön sahanlığına bindim. Burada ceketi omzunda, güğsü bağrı açık, şapkasu, sarı benizli, çelimsiz, fakat kabadayı tavırlı bir delikanlı sigarasını tellendirdi. Beşiktaşa doğru, sahanhk sardalya kutusuna döndü. Yalnız arada bir fark vardı. Sardalya kutusunda balıklar, muntazam sıralar teşkil eder ve sessiz sadasız dunırlar. İtişip kakışmazlar. birbirlerinin ayaklarına basmazlar. Kutunun dışarısına sarkmazlar, küfretmezler, sigara içmezler. Bizim sahanlıkta ise bunlarrn hepsi oluyordu. Tütün içen delikanlı, cebinden uzunca bir ağızlık çıkarıp sigarasım takü. Dumanlarını tam karşısında duran polisin âdeta burnuna üflüyordu. Bu sırada Beşiktaştan birkaç kişi daha bindi. Artık sardalya kutusundaki balıkların haline hasret çeken bir vaziyette gidiyorduk. Tramvay Dolmabahçeye doğrn 9 la ilerlemeğe başlaymca sağa sola yalpa vuruyorduk. Delikanhnın ağulığile beraber bir namlı halinde ıızanan sigarası, yolculardan birinin omuzlarına sürürjuı gibi oldu. Adamcağız: Oğlum, sigaranı söndür. Bir yerimi yakacaksın, dedi. Alacağı cevabı ben hemen kestirdim: Rahatsız oluyorsan otomobile bin! Burada sigara içmek yasaktır, bilmiyor musun? Biliyonım ama şimdi hfirriyet var. Nerede istersem orada sigaramı içerim. Sert ve kavgacı bir sesle aldığı bu cevab karşısında, adamcağız korkup sustu. Ben polisin yüzüne baktım. O, bu hâdiseye karışmamak ve karıştırılntamak istediğini gösteren bir tavırla sıkılgan. hattâ korkak önüne bakıyordu. Müdahale etmesini istiyecektim. Hasib faciası aklıma geldi. Hem kendi hesabıma, hem polisin hesabına sustum. Biraz sonra, kabadayı indi. Galatada tramvay yolun açılmasını beklerken polise sordum: Tramva>in sahanlığında da sigara içmek yasaktır. Neden müdahale etmediniz? Bu, Belediye zabıtasuun vazifcsldir. Ben Belediye polisi değilim. Bu cevabı verdikten sonra tramvaydan atladı. Galatada bir işim vardı. Ben de lndim. İşimi gördükten sonra, tekrar başka bir tramvaya bindim. Bu defa arka sahanlıkJa durnyordum. Gayet teroiz, hattâ şık giyinrniş, briyantinli parlak saçları arkaya doğru taranmış bir gene sigara içiyor: onun da karşısında bir komiser durnyordu. Hiçbir şey söyleroeden hal ve ta%TimIa komisere «Neden müdahale etmiyorsunuz?» der gibi birkaç defa baktım. Komiser, neden baktığımı anladı. Tramvayın içine girdi. Ben de arkasından çirdim ve sordum: Sahanlıkta sigara içmek yasaktır. Bu nizama riayetsizlik edildiğini gördiiâünti* halde, neden ihtar etmediniz de içeri kaçtınu? Beyefendi, ihtar etsem, alacağım cevabı biliyorum. «Hürriyet var, demokrasi var, ne karışıyorsun» olacak. Genci tranıvaydan indirip karakola götürmek istesem, direnecek; mesele çıkaracak: bana bakaret etti diyecek. Kaç defa başıma geldi. Onun için görmemezliğe geldim. Hürriyet ve demokrasi, nizamlara ve kanunlara riayetsizlik demek değildir. Biliyorum ama ne yapayım?Sözünün arkasını getirmedl. Bu iki ntüşahedemden anladun ki zabıta yılgmdır. Aynı zamanda, Belediye nizamlanna karşı da kendini ilgili saymamaktadır. Bu hal bbyle devam edemez. Hürriyet ve demokrasi. nizam ve kanunlann hiçe sayılması ve bu saygisızlıpa karşı zabıtanın lâkayd kalması demek değildir. tfrartan tefrite gitmiyelim: zabıta otoritesinin sıftra inmesine müsaade etmiyelim. Arkası anarşi olur. Madde ile Ruh arasında Yazan: Prcf. iriustafa Şekîb Tunç Madde Bilmsra ne diyeceksin... Sonsuz bir kâinatın bsştan başa benim.e kaplı olduğu söyleniyor da varhğımın nasıl mümkün olduğunda havsalalar duruyor: Yoktan var oldum desem akıl kabul etmiyor, ezeldsnberi varım desem bir muamma oluyorum. Yaratıldım desem hududsuz bir şey nasıl yaratılabilir, malzemesi nereden almabilir? Ne türlü düşünülsem mevcudiyetim bir muamma olarak kalıyor. salgmlardan çok daha müthiş bir saîgm, Bu salgınladır ki insanlara en büyük tehlike gtne insanlardan geîiyor; kaç asırlık mamureler bir anda harabeye dönüyor, ocaklsr sönüyor, sonra da bütün bu facialann mes'uliyeüni hiç kimse üzerine almıyor, hattâ kondurmak bile istemiyor. Aklile, vicdanile nefret ettiğinden emin olarak yaşamakta devam ediyor. Bu, demek değil' midir ki akıl ve vicdanın ötesinde Haberimiz olmadan toplanan ve gene haberimiz olmadan acılaşan, salgın haline gelen bir âfet gediği bulunuyor, kendimizi bilmekten, tanımaktan, ol duğu gibi görmekten çok uzak olarak yafadığımızm farkmda bile olmuyoruz. Benzetmek yerinde ise asıl atom bombaları insanda, onun bilmediği, bilmek de istemediği :ç loşluklannda bulunuyor ve ilk fırsatta patlamak için bekliyor. Bu müthiş saldırışlar içimizde olmasaydı nasıl ve nereden gelebilir di? Bunu geçici bir sar'a gibi görmek de kendimizi avutmak olur. Tramvay ve Elekirik Idaresinîn durumu Belediye mürakıblarının yaptıkları tenkidler Belediyenin Tramvay ve Elektrik Idaresinde bulunan mürakıblarının Şehir MeclLsine verdikleri rapora göre bu s«ıe Elektrik Idaresir.in geliri 14,700,000 tramvaym müşteri adedi azalmış olmasına rağmen geliri 6,795,000, otobüîün 1.300.000, tür.elin 304.954, Yedikuie havagazinin 1.682.100 lira olarak tahmin edilmektedir Geçen sene tramvaylar 94.355,450, otobüsler 5.803.575; tünel 9.637.710 yolcu taşımışlardır. Murakıblar. Idarenin malî vaziyetini sağlam bulmamakta ve ticarî esaslara istinad etmemekte olduğunu, yapılacak tesislerin bir kaç sene üzerine taksim edilmek suretile t€mini kabil iken bunun bir seneye sıkıştırılması yüzünden denk bir bütçe tanzirr.ine imkân ol madığını bildirmektedirler. Murakıb lar raporlarında Idarenin şimdiye kadar hiç bir zaman bugünkü gibi kömür darlığına düşmediğini, on bpş günlük kömür stoku vücude getirilmediği takdirde kış mevsiminde günün birinde şehrin ışıksız ve nakil vasılalannın :şlemez bir hal alacağım zikretmektedirler. Murakıblar, bugünkü işçi kadrosunu da fazla bulmakta ve azamî tasarruf tavsiye etmektedirler. Ruh Evet, ne yandan bakılsa mevcudiyetin havsalaya sığmıyor. Sığmadığı için de bir oldu bitti olarak kabul edilmen zarureti hasıl oluyor. Yalnız her tarafı kapladığm için zekâ da en çok seninle yuğurulmuş. seni tanımış bulunuyor. Hesab, hendese serjn telkinlerinle doğuyor, mekanik, fizik ve kimyayı telkin eden de sen oluyorsun. Garib değil mi, insan zekâsı senin esas ve mahiyetini bilmediği halde üstünde ustelıkla çalışma yolları buluyor, senin unsurlarından yapbğı yeni terkiblerle eun'î şeyler vücude getiriyor, aletler, edevatlar yapıyor; ve en çok maddede Madde Öyleyse ne diye benden nıuvaffak olduğu, maddede ilerlediği çok kendinize ehemmiyet vermiyor, İçin ehemmiyetin gittikçe büyüyor, bükendinizi aramıyorsunuz!.. ytidükçe de bir Tanrı payesine kadar Ruh Kendimizden başlayıp sana çıkartanlarm arttığı görülüyor her şegelmek mümkün olsaydı bugünkü meyin sırrı sende aranıyor. deniyetimiz hiç de tezadlar içinde çırMadde Benim kendim bir sır oldu pınır bir halde bulunmıyacaktı. Onu ğum halde bütün sırlarm anahtarını kemiren tezadların en mühimleri, inbends aramak bir vehimden başka ne sanlan ve iasanlığı maddi menfaatier clabilir? namına gölgede bırakmaktan geliyor. Ruh Çözülemez sırlarla sarılı olduk Fakat ne çare ki bilgi edinmekte basitten sonra vehimleri bir çalışma farazi ten mürekkebe doğru gitmedikçe zekâyesi olarak kabul etmekten başka ne mız yürümüyor. Sezgimiz bile zekânın yapılabilir?.. Elverir ki bu vehimler pra hazırhyacağı bol malzemeler olmadıkça tik dehanuza elveriş'u olmakta devam bir if göremiyor. Bir asırdır üzcrinde etsin. Zaten mutlak bir bilgi iddiasın çalışılan ruh ilmi de ayni yoldan gitdan da bu yüzden vazgeçilmiştir. Ilmin mek zaruretile henüz emekleme hakafamıza göre olduğunu, kâinatı da ona ;nde olduğu için ancak ruhun eşiklegöre gördüğümüzü teslim ediyoruz. O rinde dolanabiliyor. Bulabildiği kafaalde ki dünya zihnin bir eseri oluyor; nunlar, parça kanunlara inhisar edi zihni de dünya il« açıklamak kabil ol yor ve beş parmakla sayılacak kadar az muyor. bulunuyor. Mekanik, fizik ve kimya Madde Öyleyse sen de ayrı bir lâ ilimleri henüz emeklerken tabiata karboratuar oluyorsun. Böyle olunca eser şı olan aczimiz, maddî sefaletimiz ne lerimizin mahiyetleri de başka olacak halde ise, bugün, ruh dünyasına karşı ayni acz ve sefalet içinde bulunuyodeğildir. Ruh Nitekim öyle oluyor: Senin ruz. Bu müthiş açığı bir yandan ceeserlerine tabiî, zirmin eserlerine sun'î birler, jiddctler, taz>ik!er, hileler; yadiyoruz. Tam manasile tabiî denebile lanlar, şeytanetler, riyalar, dalkavuk cek hiçbir şey yaptığımız yok. Hava ve luklar denilen sayısız bir takım sözde sudan gayri hemen bütün ihtiyacları marüetlerle derinleştirirken, bir yanmızı sun'î maddelere veya sun'ileştiril dan da mütemadî telkinlerle iyiliği her miş tabiî maddelere alıştırmış bulundu şeyin üstünde olarak tanıtmağa savaşruyoruz. Hayatımızın istikrarsızlığı da mak zorunda kalıyoruz. Fakat insan ruhunun umumî kanunları bilinmedikçe onlara bağlı olmaktan geliyor. bu savaşların çoğu boşuna gidiynr. Madde Buna göre hakikî varlığı Sağlam ve temelli bir ahlâkm şartları readdecilik veya ruhçuluk mezheblerin kestirUemiyor. Insanî bir hukuk da yade görenler kendi vehimlerine kapan pılamıyor Sökülebilir ve sökülemez rumiş olmaktan başka bir şey yapmıyor hî kusurlarımız nelerdir, bunlann şart' larsa bunların ikisini. de polise teslim lan ve imkânsızhkları nelerdir, mezietmek lânm gelecek... yetlerimiz ve bunların şartlan nelerdir Ruh Hiçbir şeyin asıl mahiyeti bi tarzmda sorulacak daha bir çok stJlinmediği için düşüncenin bütünlügüne allere cevab verebileoek ruh ilmi ile cevab vermeğe çalışan dünya görüşle onun komşuları olan hayat ve cemiyet rinden birini bilerek veya bilmiyeıek ilimleri olduğu halde bunlardan alınaseçmek zarureti olmasaydı ben de Bynı cak cevablar henüz ne kadar gevşek şeyi söylerdim. Kaldı ki düşünen insan ve ne kadar ihtilâflıdır. aynı zamanda yapıcı olmak zorundadır. Madde Bu gevşeklik ve ihtilâflar Bir şey yapmak, herhangi bir şeye, daha doğrusu muhite tesirde bulunmakla binnisbe yeni olan bu ilimlerin henüz kabil olduğuna göre muhit hakkında pek genç olmalanndan mi, yok;a konuumumî bir görüşten mahnım olan bir larımn zarurî icablarından mı geliyor? kafadan çıkacak hareketlere bir istikaRuh Her ikisinden de Çünkü met vermek, anarşiden kurtararak dü müstakil bir hale gelmelerine rağmen zene sokmak kabil olmaz. İstenirse tam henüz en elverişli ve kat'î metodlarmı bir şüpheci oîarak kalmak da nazarî o!a bulamadıkları gibi konularmın pek r&k mümkündür, fakat fiilî olarak im karmaşık olmasından doğan sebeb'.er kânsız olduğu gibi faydasız ve hattâ mu dolayısile kat'î kanunlara bağlanmaları zır olur. Şuurlu veya şuursuz herhangi da pek güç görünüj'or. Bu hali çok felsefî bir görüşün lüzum ve zarureti iyi gören Kant'ın: «Kalb ve ruhu daibir de bu ihtiyacdan geliyor. İlim ru ma yeni, daima artan iki hayranlık dolhun bir eseri olarak sun'i olduğu gibi duruyor: Başımm üstünde yıldızlı gök, felsefe de sun'îdir. Hakikat gibi telâkki ve kalbimin derinliklerinde ahlâk kaedilmeleri bize olan yararlık'.an dolayı nunu. siledir. Sanattan olan farkları hedefle«Hayatın zevk ve haz olduğunu harinin ayrı olmasından lbarettir. Heyeti yal ediyor % e inamyordum; fakat gözurnumiyelerile gerçeği veya güzeli ak»ettiriyor gibi sanılmalan da tabiat gibi lerimi açmca vazife olduğunu «nla eistemli, ustalıklı yapılmış olmalanndan dım.> Beyoğlunda Ağacamii semtinin İmam sokağında cturan manifatura tüccarı Yorgonun evine giren bir hırsız. evde bulduğu birçok kıymetli esyayı ve 14.500 lira parayl çaldıktan sonra kaçmıştır. Yapılan tahkikat scnunda hırsızlığın Çopur Rahml tarafından yapıldı^l anlaşılmı; ve paralar Kasımpaşadaki evinde bulunmuştur. Rahmi yakalanarak hakkında kanur.i lakibata geçilmiştir. 14.500 lira çalan gece hırsızı yakalandı Cıımhuriyet bayramı hazırlıklan Cumhuriyet bayramı kutlama programı hazırlanmış olup tabı ve teksir edilerek l!gililere bildirilecektir. Merasime bğleden evvel Valiyi tebrikle başlaracak, sonra Taksim ır.eydanında tören yapılacaktır. Kuîlama törenine bir tümen askerle yuksek ve ortaokııl öğrencileri geniş mikyasta iştirak edeceklerdir. Bilhassa esnaf teşekküllerine muhim Dİr yer verilecek, yalnız bunlar bazı törenlerde görüldüğü üzere taksilere binmiş haide değil, temsili mahiyette donatıîmış araba ve karnyonlarla geçeceklemRr. T«rende bilhassa nt.otbrlü birlikler muhim bir yer tutacaktır. Demokratların Cumhuriyet bayramına 25 bin kisilik bir kütle halinde iştirak etmek istediklerl haber verilrheKtedİT. Mecidiyeköy semü halkından bir heyet Valiye giderek, tramvay hattının BalmunıcuZincirlikuyu yol kavuşağına kadar uzatılnıasını rica etmişlerdir. Bunun üzerine E.T.T. İdaresi Umum Müdürü Kemal Baybora Mecidiyeköyünde tetkiklerde bulunmuş ve bu husustaki isteklerin yerinde olduğunu tesbit etmiştir. Bize verilen malumata göre, Sakızağacı, Saatçibayırı, Balmumcu ve Zincirlikuyu semtlerinde oturan halkın gidiş geüş zorluklarını gidermek için tramvay hattının uzatılmasına yakında başlanacaktır. Önümde bir gazetenin ikinci sahifesinde tesadüfen yanyana duran iki başlık beni bu konu üzerinde yazmaya teşvik etti: Birini, Amerikalı ik | rinin sıhhatir.i korumaya mafuftur. Ne tisadcı Thornburg tarafından yurdu kendisinin, ne de nemcinsinin sıhhatine muzda yapılan iktisadî tetkik raporun kıymet vermiyen hemşehriyi bu vazida köy, şehir ve kasabalarırmzdaki o feye davet etmek lâzımdır. Otelini, lotel, hamam gibi umumî yerlerin, bil kantasını, vapurunu, trenini iürleten hassa abdssthanelerin pisliğini acı bir veya pis tutanlarla uğraşmak, sokağl lisanla tenkid eden bir yazı, ötekini de kirleteni cezalandırmak lâzımdır. Basit (sağlık ekiplerinin han, otel, hsmam bir misal arzedeyim: Vapurlar, iskelegibi umumi yerleri teftişlerinde orsla lere yanaşmca suratı, üstü başı asla, rını pek pis bulduklarmı) belirten bir sabun ve su yüzü görmemiş bir takım kaç satır takib ediyor. Bu iki yazının insanlar, hEmallık edeceğiz diye, vapurVe vapurdan çıkoıak aynı sahifede yanyana durması, kafam lara atlıyorlar. da da bir takım fikirlerin yanyana di için pek sıkışık durumda olan injanları zilmesine sebeb cldu: Bunlardan bi iterek, üstlerinin kirlerini ve hattâ ekrincisi, bir yabancmın bu rapomna kız sik olmıyan <izfaklıkiarmı» yolculara Kimse de marr.ak ve fakat utanmak lâzım geldi vererek içeri dalıyorlar. ği, ikincisi de umumî yerlerin temiz bunlara bir şey diyemiyor. Bunları lenoıesinin imkânsız olmadığı, üçüncü kimse görmüvor mu? Herkes görüyor ve herkes bizar.. Fakat kimse bir şey sü de millî sağlık plânıdır. Bu yabancmın bize düşman olmıyan diyemiyor, yapamıyor. Geçenlerde ben bir memleketten geldiği ve sadece ob bir tanesin»: «Oğlum, ne hakla bizi itijektif bir tahlil yaptığını kabul etme yorsun?» diyecek oldum. Yüzüme ters meye imkân yoktur. Esasen iyi niyeti ters bakarak: «Ekmek parası kazananin delilleri de raporda görülüyor. Fa cağız beyim» dedi, Belki doğrudur. kat her garblı ve hele her Amerikalı Belki de rakı veya esrar parası kazagibi riyakârhğa lüzum görmeden her r.acaktır. Onu bırakalım, ama ekmek şeyi olduğu ve gördüğü gibi göster parası kazanmak içüı bütün kirlerini, miştir. Bu münasebetle başka bir ecne bitini, piresini bize saçmak hakkmı bi ile aramda geçen şu muhavereyi kimden alıyor? Bittabi kayıdsızhk denilen fenalık membamdan... Bunları utanarak hatırlıyorum: «Denizlinin Babadağ nahiye merke üstü başı temiz, insanlan itip feakmazinde toprak kayması ve fazla verem dan ve yolcuiar çıktıktan sonra eşyavardır. Nahiyenin başka bir yere nakli ları alıp çıkmak üzere intizamla girip lâzımdır> diye vilâyctten yazılnıış. çıkacak bir hamallar teşkilâtı surulaSağlık Bakanhğı, varem için beni; Ba maz mı? Temiz olmıyan lokanta ve otel, sineymdırlık Bakanhğı da toprak kayma işini incelemek için Lüksemburglu ma, tiyatro yerlerinin sahibieri para profesör Eucins admda bir zatı memur kazanmak için koca bir memrekeün etmişti. Bu zat, Babadağına giderken hayatını tehdid etmek hakkını kimden almışlardır? Kayıdsızlıktan. bana dedi ki: Şimdi biraz da milli sağlık plânınt Türkiyeye geldikten az »onra Cizreye jeolojik tetkikler için gittim. dan bahsetmek istiyorum. Eksik ve Ertesi sabah uyandığım zaman gözleri yanlı$ tarafları olmasa bile bir plâna me inanamıyacağım bir manzara ile kar sahib olmak, plânsız çalışmaktan çok daha iyidir. Plânsız olunca, bakanlıkta şılaştım.> Bunu söylerken ben; «Ihtimal ki ce değişiklik oldukça, her yeni gelen zat göre bir yol tutar. nub iklimine mahsus nefis bir gün do kendi görüşüne Kendisinden sonra gelen onu bozar veguşu görmüş olacak» diye düşür.üyordum. Adacncağız susmakta devam edi ya yarıda bırakır. Böylelikle işler, düyordu. Ben: tEvet sizi dinliyorum» de mensiz bir gemi gibi bocalayan bir hal alır. Halbuki kanuniyet kesbetmiş bir dim. Biraz tereddüdden sonra: « Pencereden baktığım zaman her plân mevcud olursa o, şahıslarla değikesin, donunu çıkarıp sokağa veya damların üstüne abdest bozduğunu gördüm. Bunu hiç bir zaman unutamıyacağım.> Diye sözünü tamamladı. O hayretinden, ben utancımdan söyleyecek söz bulamadık. Sonra da lâfı başka mecraya döktük. Bunun, yurdun büyük bir kısmmda hâlâ devam ettiğini biliyoruz. O halde Thornburg bize iftira etmiyor. Bizim için hâlâ devam eden bu iptidailikten dolayı ona değil, kenditnize kızalım. Umumî yerlerin temizliği, her şeyden önce bir terbiye, sonra bir belediye meselesidir. Halbuki bizde aksine olarak her şeyden önce belediye meselesi sayılıyor ve vatandaş mütemadiyen; Belediye temizlemiyor! Diye feryad ediyor. Buna sebeb de şudur: Vatandaşın düşüncesine göre herkes sokakları ve umumî yerleri istediği gibi kirletir, çöplerini sokağa atar. İçinden çıkan bütün ifrazaü tereddüdsüz sokağa döker. Ve belediyenin işi, gücü de bunları temizlemekür. Belediye, temizlik işinin medenî manasf bu değildir. Belediye, temizlik işinde evlerden, dükkânlardan ve umumi yerlerden hususî kaplarda toplanan çöpleri almak, sokaklarda ise hayvanlarm, nebatların kirlerini tetnizlemekle mükelleftir. At, sığır veya köpek, sokağı kirletmekten menedilemiyeceği ve ağaç yapraklarınm sokağa dökülmesi önlenemiyeceği için, belediye sokağı süpürür. İnsan ise at, sığır, gibi bir mahluk veya nebat olmadığma göre, onun sokağı kirletmemesi lâzımdır. Nice temizlik meraklısı ev kadmı bilirim ki evinin tahtalarını, ptncerelerinin camlarını pırıl pırıl temizledikten sonra bu temizlikten hasıl olan süprüntü ve kirli suları kapıdan veya pencereden sokağa atmayı ayıb veya suç telâkki etmez. Pariste otellerin abdesthanelerinde Fransız Turing kulübünün şöyle bir yazısmı görtnüştüm: <Bu yeri, buraya girdiğiniz zaman ne derece temiz görmek istiyorsanız, çıkarken de öyle bırakmız.> Avrupa abdesthanelerinin. bizim banyolarımızdan daha temiz olduğunu görünce hayret etmiştim. Meselâ Berlinde Ufa sinemasının abdesthanesi, mübalâgasız en temiz banyo dairelerimiz kadar temizdir. Düşününüz ki muazzam bir sinemadır ve herkes oraya girip çıkar. Belediye işidir. Çünkü kendini medenî icablarla mukayyed saymayanlarla uğraşması lâznndır. Umumî yerlerin hattâ, hususî meskenlerin pisliği, hastalık doğurur. Belediye vazifelerinin onda sekizinin hedefi ise hemşehProf. Dr. Dr. KEMAL SARACOĞLU Eleman azlığı hakikaten bir meseledir. Fakat bir kere bu plân kabul edilirse eleman yetiştirme işi de bu plâna raptedilmiş olur. Fikrimce plânın topyakun aleyhinde bulunmak doğru değildir, Bu olsa olsa hissî sebeblerle olabilir. Millî sağlık plânı leh ve aleyhinde olan herkes düşündüğünü söyleyerek, yazarak, sflâhiyetlilere du>nırarak ancak plânın tekemmül çarelerine başvunnalıdır. Yoksa: «Böyle plân gibi hayalî şeylerle uğraşmıyalım. Eski gidişi ıslah edelim, yeter» demek, «yamacılık> ve cidarei maslahat» usullerini beğenmek demek olur. Hnlbuki dünyada bu usullerle jükselmiş hiç bir memleket yoktur. Bütün sağlık teşkilâtı devletin mürüvvetine bağlı hangi medenî memleket vardır? Hasta kasası teşkilâtı, S2glık sandıkları, içtimaî sigortalar gibi bütün dünyanın gittiği yola gitmedikçe, şimdiye kadar olduğu gibi, vatandaş daima derdine deva bulunmasmdan müşteki olmakta devam edecektir. Zira şimdiye kadar olan usulle daha yüz sene sonra bile memleketin sağlık ihtiyacı karşılanamaz. Memleketi temiz, sağlığı yerinde, mesud ve kesif bir nüfusla dolu bir halde tutmamn tek yolu plândır. Plânsızlığın lehinde olmak bu asrın görüşlerine aykırı bir şeydir. Mccidiyekoy tramvay hattı uzatılacak NewYork ta bir Göz Bankası kuruldu Amerika yeni bir savaşa daha girişmiş bulunmaktadır: Körlükle savaş. Şimdi, NewYorkta bir «Göz Bankası> açılmıştır. Bu banka, körleri nursuzluktan kurtarma yolunda her türlü çareye baş\rurmak; ârızasız, sıhhatli gözleri tedarik edip topîayarak, ameliyatlarla, hastalık veya kaza neticesinde gözlerini kaybedenlere yeni baştan gorme imkâmm sağlamak hedefini güden millî bir müessesedir. Merkezi NewYorkta olan bu bankanın, sehrin belli başlı yirmi iki hastanesinde şubesi bulunacak, memleketin tenmmış göz mütehassısları da istişare heyetini teşkil edeceklerdir. Bankanın ihtiyacı olduğu sağlam gözler; gözlerini bankaya vasiyet eden ölülerden, başka sebeblerden dolayı gözlerinin çıkarılmas: gereken sağ hastalardan, veya ölü doğan çocuklardan tedarik edikcektir. Bu gözler saline mahlulü igine konulup Kızılhaç motörlü kolları vasıtasile Göz Bankasma ulaştırılacaktır. Bu gibi gözler, 4 derecei hararette 72 saat bozulmadan kalabilmektedirler. * * * bir romandan söz açıyorlar. Bir zaman kendisinden bahsolunmuyor. Betty şimdi nerede? Tahmin edemezsiniz> Filistinde.. İngilizlerle mücadelede.. meğer, vaktile Belçikada yakalandığı vakit hesabmı veremediği bombaları, dinamitleri ya oraya götürüyormuş. yahud da Britanya adalarmda bir yeri, bir müesseseyi havaya uçurup etrafı dehşete vermekte kullanacakmış. Ama, yaman kızı çekirdekten yetişme bir anarşist!. * * * İlgilenilmeye değer bir psikoloji olayı Geçenlerde İngüterede Doncaster civannda müthiş bir tren kazası oldu. Bir çok vagonîar parçalandı, 18 kişi öldü ve 61 kişi ağır yaralandı. Enkaz altından yaralılan çıkarmaya ve onlara ilk sıhhl yardımı ve tedavlyi yapmaya giden doktonın İnglliz dergüerinden birinin muharririne verdiğl beyanata göre, yaralılar arasmdaki bütün kadınlardan, elleri kollan tutar bir halde bulunanlar tahta ve demir yığmından kurtarılıp da sakin bir köşeye çekildikleri zaman başka hiçbir taraflarım yoklamaya lüzxun görmeden çantalan beraberlerinde ise, derhal aynalarıru çıkarıp yüzlerine bakmışlar, şayed çantaları kaybolmuşsa öteden beriden bir cara parçası bulup buluşturup aynı insiyakî hareketle çehrclerini muayene etmişler ve ancak yüz lerine bir şey olmadığına kanaat getirdikten sonra geniş bir nefes alarak haykırmışlardrr: Oh. çok şükür kurtulduil Kıssadan hisse: Kadınlar vücud tenosübünden zdyade yüz güzelliğine ve kusursuzlutuna ehemmiyet verıyorlar, demek! * * * 9 İki ayda 1200 kişiye şoför ehliyetnamesi verildi Son iki ayda şoför olmak üzere AHıncı Şube Müdürlüğüne 2870 kişi müracaat etmis, bunlardan 1200 kiji ehliyetname almağa muvaffak olmuştur. Arkadaş kavgası Paşabahçede Aynalıdere sokağmda 12 numaralı evde oturan Şişe ve Cam Fabrikası işçilerinden Lutti ile aynı fabrika işçilerinden Hasan, bir iş meselesi yüzünden kavgaya tutuşmuşlar; kavga sonunda Hasan, Lutfiyi şişe ile başından yaralarnıştır. Yaralı tedavi altına alınmış, carih yakalanmıştır. Beyazıddaki Marmara Sinemasmın demir ve kafalarımıza denk gelmelerindendir. Demesi de gösteriyor ki başımızı bağ parmaklıklı kapısını sökerek içeri giren meçlıyacak bir şeye inanmak devresini aş hul bir hırsız, kasada bulunan 850 lirayı Madde Halbuki ben kendimi sen maktan henüz çok uzak bulunuyoruz... çalarak kaçmıştır. Firarî hırsız aranmaktadır. de aksediyor, seni de beni aksettiriyor İngiltereye ısmarlanan su M. Sekib TUNC Ssnırdım. borulan geldi Sular İdaresinin Bendlerden Kâğıdhar.eye Ruh Beni bir ayna sananlar hep Gazeteciler kongresi kadar döşenerek ikincl galeri vazifesinl görböyle düşünürler; Halk düşüncesi de mek üzere îngiltere ve Polonyaya dipariş Cemij'etimiz fevkalâde kongresinin 23/10/ ettigi bir metre kutrundaki borulardan İnumumiyetle bu kadar saf görüşlüdür. 947 persembe günü saat 16 da cemiyetlmiz Fakat yediğimiz gıdaları ne hale soktusipariş edllmiş olan kısmmın 1.500 salor.unda toplanacağını saym asli üyelerl giltereye metrelik ilk partisi şehrimize gelmistir. ğumuzu düşünürsek kafalarımızın al mize bildiririz. Polonjaya sipariş edilmlş olan kısmın da budığı duyu ve inrıbaların ne hale geleGündem: günlerde yola çıkarılmak üzere olduğuna dair ceğini anlamak çok kolay olur. Hattâ 1 Ccmlyetln, geçen kongredenberl ldare telgraf geldiğinden bunların hemen döşenvücudün toksinlerine karşılık ruhun da heyetlnln her nevi faaliyetl hakkında lzahat mesine başlanarak lnşaatın hiç olmazsa bu kış yarıya kadar ikmall düşünülmektedir. toksinleri vardır. Ruhî salgır.lar hep bu almak, Bakırköyünde ise yenlden üç kuyunun 2 Murakıbların vaziyetlerlnin tesbiü, müşterek nıhî toksinlerden geliyor. 3 tdare heyetlnin yenllenmesl hakkında açılması igl ilerlemiştir. Bununla kuyu adedi Madde Bunca salgınîar yetmiyor ki tekUfin tetkiki. yediye ballğ olacaktır. muş gibi ruhî salgmlar da var öyle mi?. Elmalıda glmdiki bende yakm bir yerde 4 Dileklerin tesbitl ve Ifası için ldare ikind bend için yapılan eondajlar iyl netice Ruh Ne diyorsun... Hem de büfin heyetinin vazifelendirilmesi. vermedlginden bu bendin iki kilometre ilerislnde yeni sondajlara başlanmıştır. Halen bendde yirmi günlük daha su vart( dır. Maamafih artık mevsim lcabı yağmurların yagmasma Intizar edilmektedir. « F A Y D A L I K İ T A B » Ekmek fabrikasınm makinelcri Serisinin Birinci Sayısı B U G Ü N ÇIKTI Mahrukat Ofisl tarafından Balatta lnşa Türk tarihinin bu şanlı sahifesini Tarih K u r u m u eski başkanı Hasan Cemil edilen ekmek fabrikasınm Bulgaristanda kaÇembelin salâhiyetli ve edib kaleminden size okutacak olan bu kitab lan makine parçaları yerine yeni parçalaı getirmek üzere Almanlar tarafından da bir müFatih Sultan Mehmedin yaldız tuğrası ve büyük şair Yahya Kemalin racaat yapılmıştır. Maamafih Polonyalılarla «Yeniçeriye Gazel= i ü e süslenmiştir. cereyan eden müzakere neticelenmek üzeFİATI 50 KURUŞ. redlr. Polonyahlar buntın için 300.000 lira istemektedirler. Bu parçalar da yerine konuV A R O Ğ L U Y A Y I N E V İ lursa fabrika işlemeğe başlıyacak ve günde 75 kişi çahsmak suretile 107.000 ekmek lmal edecektir ki bu miktar çehir ihtiyacının tiçte birini karjılamaktadır. Bir kasa soyguncusu Yaman bir Yahudi kızı: Betty 1941 yılı içerisinde bır gün Fransız hududunu geçen trenlerden birinde polisler yolculan kontrol ederlerken on dört, on beş yaşmda bir kızın tekbaşına oturduğu bir kompartimana giriyorlar» pasaportunu istiyorlar, Kız çıkarıp veriyor: 926 doğumlu Elisabeth Knout.. âlâ.. bavulları açtırıyorlar.. aman Allahım.. bir sürü bomba, dinamit ve diğer patlayıcı maddeler.. tevkif etmek isüyorlar. Fakat Elisabeth öyle vesikalar gösteriyor ki «Fransız iç mukavemet> kuvvetlerine mensub olduğu anlaşılıyor ve polisler tabiatile bırakıyorlar. Aslen Daniel Lazarus adında birinin kızı olan ve babası ölünce David Knout tarafından evlâdhk olarak alınan Elisabeth harb yıllarmda gerçekten Müttefiklerin ve Fransanm davasma çok hizmet ediyor ve adı «Kahraman Betty» kalıyor. Bu yazı Belçikada gene bir tren kompartimanında Ingiliz polisleri Elisabeth'i bavulunda botnbalar, dinamitler ve diğer patlayıcı maddelerle yakahyorlar. Ama, bu sefer elinde hiç bir vesika yoktur ve infilâk maddelerini ingiltereye ne maksadla götürdüğü belli değildir. Yapılan bütün sorgulara Betty kandırıcı cevablar vermekten âcizdir. Ama, Betty bu hususta çok tecrübelidir. Almanlar tarafından kaç defa tazyik edilmiş olmasına rağmen ifşaatta bulunmamıştır. Zaten kendisi, Almanlar tarafından annesile birlikte sevkedildiği Yahudi kampından kaçmış ve maruz kaldığı haksızlığın intikamım almak için on beş yaşmda ihtilâlci olmuştur. Hattâ kendisini ele geçirefneme yüzünden 944 senesinde Almanlar annesini idam etmişlerdir. Betty, Müttefiklerin Fransız kıyılarına çıkıp Almanya üzerine yürümeleri esnasında NewYork gazetelerinden biı kaçma harb muhabirliği ediyor. Bir aralık edebiyat münekkid'.cri Betty'nin yazdığı «La ronde des mouches» adında Ticaret Bakanhğı tstanbulun et ihtiyacı için ne düşünüldüğünü Istanbul Belediyesinden sormujtur. Verilen cevabdâ İstanbulun et ljinin istihsal bölgesinde halli icab edeceği, ihracat yapıldığı takdirde esasen nakliyatın müşküllesmek üzere bulunduğu bu mevslmde et fiatlarının tereffüünü önlemelc imkânı bulunamıyacağı, Fmdıklı »oğukhav» depolannın müstacelen Belediyeye devri İle hayvan sevkiyatının sekteye uğradığı namanlarda buradaki stok etlerden lstifade imkânlarının temini lüzumu bellrtilmiştir. El fiatları son günlerde on kuruşluk bir yükselme göstermiştir. Ekonomi Bakaclığı, İstanbul sanayidlerlne dağıtılmak üzere i ton sun'l ipek tahsis etmiş ve Bölge Sanayi Blrligine teslim eylemistir. Sun'î İpek ihtiyac sahtblerine yakm zamanda dağıtılacaktır. Şehrin et ihtiyacı meselesinde Belediyenin düşündükleri Snnİ ipek dağıtılıyor İSTANBULUN FETHİ İHSAN HİLMİ ALANTAR Avrupa seyahatinden dönmüştür. EKS HER GÜN YENİLİK İstanbul çiftçisine toprak Çiftçiye toprak tevzi edecek ekiplerin bayram ertesi şehrimize gelmeleri beklenmektedir. İstanbul ili dahilinde ilk olarak 200300 bin dönüm arazi zürraa tevzi edilecektir. Bunların çoğu Eyüb ve Silivri kazalarındadır. Elbise Temizleme ve Boyahanesi Aksaray, Atatürk Bulvarı, eski Yerli Pazarı Mağazasmda AÇILDI En son Amerikan kuru usulile otomatik makinelerde temizlenen, boyanan, ütülenen, elbiseler azamî iki günde yenilenmiş gibi sayrn mÜEterilerimize teslim edilmektedir. Mallar Limanda tahliye işleri Llman tahmil ve tahliye vasıtaları 1 ekimden 15 ekime kadar İstanbul limanma geler. 38 ecnebi gemiden 11 bin ton ithal malı boşoltrmşlardır. Bu müddet zarfında gümrüklü olarak 8500 ton ithal malı antrepolara girmiş, 11.200 ton mal da gümrüklenerek arr.barlardan çekilmiştir. Halen limanda bekliyen 7 ecnebi gemisinden üçünün tahliyesi yapılmıştır. Geri kalan dört geminin 5000 ton malı da üç dört güne kadar tahliye edilecektir. T O 9 K da Zengin Sonbahar Çeşidi. Sultanhamam 11 13 Tel: 22974 SATILIK BÜYÜK KLİŞE ATELYESİ YENİ ve KOMPLE MAKÎNELERLE MÜCEHHEZ Müracaat: Ankara Cad. Cağaloğlu yokuşu No. 17/1 1 Pahalı bulunan tenekeler Tüccar tarafından muhtelif memleketlerden getirtilen ve standard olmıyan 300 ton teneke, Ticaret Ofisi tarafından alınmamıştır. Fiat bakımından 200210 kuruş olan bu •'. tenekeler s°k pahalı bulunmuştur. Denizyolları Genel Müdürlüğü 1948 ylh Çinde paranın hemen hiç bütçesini 108 milyon lira olarak tesbit etmlv, kıymeti yok gibi ayrıca Uman, tersane ve yeni alınan gemlÇinde hâlâ düzenll bir şekle girmiyen lerin muhtelif ihtiyaclarına sarfedilmek üzesiyasi ve askerî vaziyet, malî ve iktisadi re 35 milyon liralık tahsisat Jstemiştir. Muallimler Birliğinde felsefe durumu da karmakarışık bir hale soköğretmenleri ioplantısı maktadır. Bu memlekette yapılan mütetstanbul Muallimler Birligi Terbiye Encömadî emisyonlar neticesi paranın kıybugün sehrimizin orta ve yüks«k meti o kadar düşmüştür ki bir çocruğu meninde okullarında felsefe öğretlmlle meşgul olan peynir, ekmek almak için bakkala gön öğretmenler ikinci bir toplantı yapacaklardır. dermek icab ettiği zaman o maddelerin Prof. Şekib Tuncun reisliği altında yapılakarşdığı olan parayı da büyük bir tor cak bu toplantı sonunda hazırlanacak bir raba veya çantaya koymak lâzıjn gelmek por Milll Eğitlm Bakanlığına «unulacaktır. Müteakîb toplantı lar sırasile diğer Bğretlm tedir. Böyle giderse Çinde blr çok mil dallarma hasredilecektir. yoner ve milyarderlerin açlıktan öldükÇocuk Esirgeme Derneği dispanserleri haberleri birbirini takib «decektir. lerinde teda\i edilen çocuklar * * * Çocuk Esirgeme Kurumu Yalova Dispanseri üç ay zarfında 228 erkek, 223 kız çocuk Zavallı «Normandie» nin muayene ve tedavi etmls. ilâclarını vermlşacıklı akıbeti tir. Kurumun Çarsıkapı Dispanserinde gene Fransızların 1832 de kızaktan indir synı müddet zarfında 2412 hasta muayene dikleri o devrin en lüks seyahat trans edilmiştir. Galata Dispanserl de 979 hasta atlantiği «Normandie> yeni dünya ile muayene ve tedavi ederek yardımda buluneski dünya arasındaki sürat rekorunu muştur. kırmış ve bunun «nükâfatı olan «mavi kordelâ» yı kazanmışü. Fransanın Almanlar tarafından işgali üzerine Amerikalılar tarafından uçak gemisi haline Nüshası 10 kuruşrur getirilen bu vapur, Içinde çıkan bir yanTürklyf Harlc gın dolayısile harab olmuş ve batmıştı. Abonc Şeraiti Içtr tc4s Son günlerde yapılan kurtarma ameli Blı aylık 300 Kı soo Kı 80C . Uc aylık 1600 « yeleri neticesinde «Normandie» nin enAltı aylık 1500 » 290C • kazı 84 bin ton hurda demir halinde Senelik S44C ı 2800 • çıkarılmış ve satılmıştır. Bir zamanlar R K A T n kazandığı başarı ile büyük tezad teşkil aîeieımze gönrterılen evra* »e razılat eden bir âkıbetj değil rni? * nesredilsm edilmesln lade olunm*». Denizyollannm biitçesi CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle