25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
s CUMHURlYET 3 Kasrnı 1946 Jialil Mente^riın Jiatıralaru ESKİMEGÜSİ MBBUSAtİmİM HEM NALII^A 'MIHÎNA Benim tanıchğım Topal Bayrarn, İsmail Hakkı Pasa canlandırdı 21 O, haysiyet ve nanausunu son nefesine kadar muhafaza etmiş bir kahrsmandır. Zavallı için neler, neler söylenmemişti Birkaç gün evvel gazetelerde, İzzet Paşanm, Levazım Reisi Topal Isan.ail Hakkı Paşaya ordu namma göndeıilmif bir teşekkür mektubu intişar etmişti. Bunun esbabını sordum. Sözü Zİya Paşa aldı, dedi ki: « Beyefendi, ben ve bu arkadaşlarvm bu teşekkürnamenin ismail Hakkı Paşaya gönderilmesini rica ettik. Esbabı şudur: Biz harbin iptidasmdanberi karargâhtayız. Neler gördük, ne facialara şahi<J olduk. Asker aç kaldı, hayvanlar yemsizlikten birbirlerinin kuyruklarını iemiriyorlardı. Bir perişa.üyet ki sorma gitsin. İsmail Hakkt Paşa işi eline almca her şey bollandı. Asker bol bol yiyip içiyor; yem, saman da depolardan taşıyor. Meselâ 500 okka pek«nez istiyoruz, bu zat 5000 gtmderiyor. Demck ki memleketin menabii varmış... Bilgisizlik ve idaresizlik yüzünden askerler aç, hayvanlar yemsiz kalmıştır. Böyle bir insana nasü teşekkür ediltnez!> Sormama sebeb şu idi: Meşrutiyetm Iptidasındenberi bir Levazun Reisi İsmail Hakkı Bey meselesi sürüp gidiyordu. Mahmud Şevket' Paşanm levazım reisi o idi. 1326 senesinde, şimdi gününü hahrlıyamıyoruın, İttihad ve Terakkinin Grup reisi idim; Mecliste onun aleyhinde bir cereyan başgösterdi. Arkadaşlardan bazılan pek ileri gitmiş, Mahmud Şevket Paşadan istizah etmek istiyorlarda. Paşa merhum, bir gün: « Halü Bey, yarm heyeti idareyi toplayın, geüp izahat vereceğim» detnişti. Ertesl gün geldi: « Arkadaşlar, Levazım Reisi ismail Hakkı Bey aleyhinde bir dedikodu olduğunu işittim. Benden istizah yapılmak isteniyormuş. Bana milyonlar \erdiniz, ordunun teçhizatı için geceli gündüzlü çakşmaktayjz. Ben bu zatın dirayetinden ve namuskârlığından eminim. Ondan başka birisinin daha iyi başaracağına da itimadım yoktur. Onun dirayeti karşısmda manevralarını çeviremiyen bir takım madrabazlar bu cereyanı hasıl etmiştir. Bana emniyetinİ2 yoksa onu bildiriniz, çekileyim, başkası Harbiye Nazırı olsun. Fakat ben iş baf ' şmda kaldıkça o adam değiştirilemez ve değiştirmem» demişti. Umumî Harb esnasmda, fiSrTT tctâdıkça memleketteki stoklar tükeniyor, her taraf kapalı olduğundan ithalât yapılamıyordu. Bugiin olduğu gibi meralekette fabrikalar da yoktu. Bu 3'üzden gün geçtikçe levazun rcismin elkoymaları şiddetleniyordu. Bir gün Enver Paşa merkezi umumîye davet edildi. Dahiliye Nazuı Talât Beyle ben de hazırdtm. Arkadaşlar levazım reisinin değjştirilmesi için epeyoe sıkıştırdılar. Talât da, «Enver, değiştir artık bu adamı> diye âdeta haykırmıştı. Enver Paşa meşhur olan soğukkanlılığile şu cevabı vermişti: < Arkadaşlar, söylediklerinizi dinVedim; hiebiriniz, bu adam hırsızdır demediniz. Ben orduyu yarı aç, yarı tok (dare edebiliyorum, ve bumı bu adattun kurduğu teşkilâta, tesis ettiği nüfuza, namus ve dirayetine borcluyum. Ordunun ihtiyacını her şeye takdim et«nek zorundayız. Tccrübe yapacak vaziyette değilim; bu ağır mesuliyeü alamam» demişti. Malta esaretinden kurtulduğum zaman bir buçuk ay kadar Romada kalnuşöm. Bir gün garson geldi: «tsmai] Hakkı Bey sizi görmek istiyor> dedi. Talât Paşa Ermeniler tarafından Berlinde şehid edilmişti. Hepimiz tetikte idik. «Nasıl adam» dedim, «Topal bir zat» dedi. «Buyursun» dedim, Güler yüzlü, sevimli ta\Ti!e sckerek odama girdi. Kendisile bir hayH görüştüm. Vatan hasretile yanıyordu. Dönmüştü. Ankaraya giderken İstanbu'da Bristol otelinde rastladrrn. Bir Ben böyle yerlere oek ayak basmam, Dasrrıam ama arkadaş hatırı için sened# bir iki defa gittiğim de olur. Bana meyhane gibi yeıler tekin gelmiyor, neden bilmem. Efendim, bu dedi|im bayramın i!k güAk nü oluyor. b^zim şam üzeri «Fıstıkiz Rif başkasıısran üzerine Tepebajinda hakaret sayacak bir na söylense ismi k e n d e olarak almkmi kendiıe firma bir bodrurra gittik. Sanki yeryüzütıde yer kalmanıış gibi yerin dibine inişteki manayı zaten anlıyamam?ktan doâmnş bir tereddüdle merdivcnden inerken ispirto ve cıgara dumanile insan kokusundan mürekkth bir ufunet bizi k^rşıladı. Çaresiz indı':. Sis içinde bir rnahzen... Herkesin ötıunde kadehler, rr.ezeler, gözünde ispirtonun verdiği geçki fer... Huîâsa berbad bir yer. Garsonlar «Fıstıkizs i tanıyorlar. Bize buyur ettiler. Kadınlara siyasî haklar verileli. içtimaî durumlarını umıtanlar oluyor; bunlardan birkaçı. beş onu da orada çakıp duruforlar. Kadınm, bclki çakır keyif olanı hos bir şeydir, eğer earhoş olup yılışmazsa... Neyse efendim, oturduk bir masaya. Bana bir bira, Rıfate rakı geldi... Rakılar geldi, biralar geldi, mezeîer yendi. Ben fazla kalamıyacaktım... Rıfatten izii aldım. Vestiyere gittim; empermeabl pardesümü aldım, merdivenlerden çıktım sokaşa... üd adım atmadan arkamdan biri seslendi: oda almış, orada ikaaıet ediyordu. «Halil Bey, Müdafaaı Milliye Vekili Zekâi Beyi tanır mısınız, dostluğurıuz var mıdır? dedi. «Tanırım, dostumdur» dedim. «Gari Hazretlerine tekaüdlüğümün icrasma müsaade buyurmaları için bir istida takdim etmiştim. Vekâlete haval« buyurulmuş; bu alelusul bir havaleden mi ibarettir, yoksa mültemisane bir havale midir, anlayıp lutfen bana bildirmenizi riea ederimt> dedi. Ankarada Zekâi Beyden sordum. İlk girnü, «Alelusul bir havaîedir» demişti. Ertesi gün, «I=mail Hakkı Paşanm meselesi için Meclisten bir tefsir istiyeceğiz» dedL Istanbula avdetimde kendisine cevabı bildirdim. <Evet, dedi, yaver Cevad Abbas beni tetefonla buldu, G i a Hazretleri, İsmail H?kkı Paşayı telefonla bul, arzusunun is'afa için imkânı kanunî bulunmadığuu söyle vs başka istekleri var tnidir, sor» demişler. Biraz sonra Bristol otelinde 200 lira borc bırakarak, Erenköyünde ihtiyar bir teyzesinin kulübesine iltica ettigini ve orada öldüğünü işittim. Cenazesinin bazı arkadaşlannın ianesile kaldırıldığını da öğrenmiştün. O, bir ayağını harb ederken kaybetmişti. O, haysiyet ve namusunu son nefesine kadar muhafaza etmi? bir kahramandır. ZavalU ismail Hakkı Pafa, senin için neler, neler de söylenmişti. Geçen Umumî Harb esnasmda idi; bir gün Nezaretten Ihlamur tepesindeki ikametgâhıma dönmüştüm. Merhume hanunın, «Bir kamyonla 16 çuval un g«ldi» demesi üzerine tepem attı. «Vay yezid topal, beni halka teşhir etmek istiyor» dedim. Teleîonda Talâtı buldum, «Şu topalın yaptığına bak» dedim. Talât, «Ne olmuş, ne olmuş?» dedL «Bir kamyonla 16 çuval un göndermiş» 6emekliğim üzerine galmeğe başladı. «Yok yok, onun günahını abna, ben gönderdim» dedi «Ne münasebet?» dedim. «Bulgar Başvekili Radoslavoff Heyeti Vükelâya hediye olarak bir vajon un göndermiş, 16 çuval 'da sana isabet etti Ben satıverdim, sen de sat» dedi. Hanımıma: «Yarın bir çuval un evde kalmıyacak» dedim. Merhame ,Nişantaşmdaki Kızılay Cemiyetinin reisesi idi. «Cemiyete ve Şeyhin İzzi Efendiye gön'd'er» diye ilâve ettim. Ertesi gün *ve dondüğümde, «Gdnlun rahat olsun diye urüarı dağıttım. Çoğunu hastaneye, birazını da Şeyh Izzi Efendiye yolladım. Seyid Bey (Izmir mebusu) ifitmiş, telefon etti, aman hanımefendi, un tevziaü varmış, biraz da bana ayırıver, (iedi, bir çuval da ona verdim» dedi. Enverin Harbiye Naznı oluşu Balkan mağlubiyeti faciasuıdan sonra orduyu gencleştirme meselesi ortaya aüldı. Izzet Paşa da taraftardı. Eski ümeradan tekaüde sevkedilmeleri icab edenlerin listesini de kendisi tanzim etmişti. 163 ümera tekaüde sevkedilecekti. Fakat İzzet Paşa Harbiye Nazın iken bu karann icrasında tereddüd gösteriyordu. Tereddüdünü mucib olarak ileri EÜrdüğü sebeb de şu idi: «Bunlann hepsi benim arkadaşlanmdrr; bu işi yapamıyacağtm; mezuniyet alayun birisi vekâlet etsin, yapsm» diyordu. Bu gencleştinne işinde Izzet Paşanm ordunun başmda kalması çok arzu ediliyordu. Fakat iş uzuyor, karar tahakkuk ettirilemiyordu. Bir gün Talât merhum: «Haül Bej, bu akşam Izzet Paşaya gideceğiz; meseleyi biliyorsun, bu zata son bir teklifte bulunacağım; gene tereddüd gösterirse çekilmesini teklif edeceğim» dedi. «Çok rica ederim, beni bırak> dedimse de, «Yok yok, beraber gideceğiz, bana fcuvvet ve zahir olursun» dedL tabiat Insan ınmmmmtmamtmn Y a z a n : P r o f . hakkında bir şeyîer ( bilmek ve bunlardan pratik bir takım teknikler vücuda getirmek bir ilim şuuruYenizaman düşünoesinîn fcnrucusu ona sahib olmak demek değildir. Herhangi bir faaüyet veya mevcudiyet yük lan Descartes'tan itibaren ilim şuuru yasek bir seviyeye çıkmadıkça, kendini ratandan ayrılıyor; akıl tebcil eddliyor. baskalarmdan ayırmadıkça şuura sahib Onsekizinci asrm ansiklopedîstleri bu olmuş sayılamaz. Sadece lcendini bil ayrılığı son haddine kadar götürerek ilmenin bir aynası olmaktan uzak bu'.u min dine, dinin üme taban tabana zıd nan şiıurun başlaması dirimliliğin, ya olduğu kanaatini kökleştirmeğe çalışıKurban Bayraım, Istanbul piyasasmratma ve icadm bir müjdeeisidlr. Ne yor. Esrar namma hiçbir şey tanımıyor. da büyük bir hareket ve faaüyet dovadide olursa olsun herhangi bir şuu Fafcat ondofcuzuncu ve yinninci asırlağurınuştur. Son zannanlarda çeşidlerİDİ run doğması kâinatın hayatında hari ruı elektrik vadisindeki keşifler, bütün tamanalamak için Istanbul piyasa=ma kalı bir açılışı, emsalsiz bir baharı tem mevcudatın. esasmda bulunan dinamizm akm eden Anadolu ve Trakya tacirlesii eder. Sadece fiü ve hareketlerimizi varlıklardaki müşterek ve cihanşümul rinden sonra, günlerdenberi Istanbulaydmlatmak çin yanan bir lâmba olma karakteri meydana çıkarmak suretile lular çarşı ve pazarları doldurmakta, yıp bunları destekliyen, kudretlendiren, «tek» ve «âlemşümul bir varlık» idehararetli bir alışveriş yapmaktadırlar. ahval ve vaziyetlere göre mütemadiyen aline bağlanan din çuuruna yaklaşmşı Dün, çarşılarda kalabalık âzamî haddi şekillendiren dinamik bir fetidar ola bulunuyor. Nasıl yaklaşmasm ki ilmin bulmuş, bilhassa İstiklâl caddesi, M3hrak beliren şııurun sanat, din, ilim şu daha şmdiden tanıdığı kâinat büyük kümudpaşa, Kapahçarşı, Bahçekapı gibi uru gibi birçok tavırları ve kendilerme çük bütün eczasile ve görünür görünmez ticarethanelerin mütekâsif bulunduğu mahsus doğu? ve gelişişleri vardır. Bun ilgi ve münasebetierle birbirlerine bağb mıntakalarda mağazalar girilmez bir lann hepsi bir çekiröekten çıknuş ola bir birlik ve bütünlk teşkil ediyor. hale gelmişfir. Bayramın ay başma tebilirler. Fakat şuurlanna sahib oluşian sadüf etmesi ve maaşların verilmesi bu aynı zamanda olmamıştır. hararetli alışverişte âmü olmuştur. Eski zaman medeniyetleri arasrnda Son hafta içinde şehrimize gelmeğe ötedenbtrl muted olduğu TeçMle. Kur. başhyan kurbanlık sürüleri şehrin her putperestlik halinde yaygm ve tımumî ban Bayramında da gazetemla dlger ı tarafımia meydanlan ve cami avlulan bir «din şuuru» mevcud olduğu haide ı bir «ilim şuuru» yoktu. İlim şuurumı daşlar; m:z glbl İntişar etmlyecektlr. Baynı doldurmuştur. Et fiatlarınm son zaGalibler de kendi aralarında, WaIngliterenln tanmbalerlnlerludea manlarda çoh pahalılanmış olmasma ancak Yunan medeniyetinde buluyor, ram günlerlnde «Istanbul Gazetecller ce mıj eiıingion ve I^ondra konferansla<ıntîa tarafından gellrt Türklye Kızılay Margot Pont«yn önü mukabil kurbanlık fiatları geçen yıllar «din adamı» yanmda «ilim edamı» nı kurumu İle cenıiyete ald olmak ııeere «Baydcniz silâhlarmı hazı talıdidlere tâbî muzdekl hafta dan pek de farklı değüdir. Satışlann evvelâ bu medeniyette görüyoruz. Ni ram Gazetesl> admdakl gazete çıkarıla memleltetlmlze tutarak yıkıcı bir dfnannıa yarışına en hararetli olduğu şu günlerde kur tekim Sokrat'ın yeni doğan ilim ada caktır «Bayram Gazetestu nln okuyucu ceittr. Margot girismenin önüne geçriler. Fakat bxı da, banlıklar 30 lira ile 80 lira arasmda m]nın ilk kurbaaı olarak gösterildiği (annuziD geçen aeferkl gltrt eevkle ve ls teyn İlk dans derslnl 1936 Londra konferansına Jçadar devsm satılmaktadır. Bununla beraber, her za malumdur. Insanı, kendisi ve tabiatle tlfade İle okuyabllecekierl blr gazete ola Şanghayda almışt son etti. O nrada Japonyn ile Itaiya mmkrak hazırlanmasma fAkşam)ı fCumhurl. ra lcglltereye gelerek (fasvir), man olduğu gibi, 100 hattâ 120 liraya karşı karşıya bırakan ve bunlarla ko yet),, (Vatan) F rılık ettiklcıin'İPn donanma yanşı da f S, (S (YlF > kcndlslne büyük nuşturup düşündürmek istiyen Sokrat, P hususî beslenmiş koçlar da vardır. Kurbasbdı. Uımımî hir silâhsi7İanmn için Pocta), (Yenl Babah) ve (Son Saat) ga~ şohret yapmıçtır banlık satışlarmm geçen yıllara na:a selâmeti Tanrılara teslim olmayı, mut zetelerlnln tahrlr heyetlert bttyük gayret tcyn danslaniKİa miifeveffa Millrtler Cemiyeti çerçeve'i lak bir kadere boyun eğmekte aramayı sarfetmektedlrler. «Bayram Oazetesl» nln dece tfmpoya uymak. ran hafif gittiği görülmektedir. idnde Cenevrede yapılan görüşmeler ter!tederek onların en korkunc silâlıı dı^ınd* çıkacak her haogt blr gazete İle bu la lktlfa eden, gösterlgazetelerln ve Tttrkrys Kızılay kurumu Ue len roUerl muzlge tatbik etmekle tatmln ise hiç bir netice vennedî. olan yıldırım ateşini gökten çalıp yere Bu harhden sonra da, •'taym sllâhalstanbul Oazetedler cemlyetl» nln hlç blr olan blr <laD£öz değlldlr. Teknlgl kuvvetll Ingiliz ataşenavali memkketine ulaştıran Promete'nin izinden gidenlerin alAkası bulunmıyacaktır, H7İanma lâkırdılan atı'.dıy^a da bıuıgidiyor piri olarak temeyytüz ediyor. Her şeyi Gazetemlz» llan veren mDvsseseler llftn ve müt«newldlr. Burnmla beraber hiç blr tar, hart» soTira<mTm. eiektrikH ve buMenıleketlne donmekte olan îngiltz Ata akıl ve zekâ aydmlığına çıkarmak ceh Iarını bayram rürJert sabah ve aksamlan surette kl&elk bale çerçeveslnden dıçarl fntlu, kâhnsln VP ksranlık çeeesl içinde şerıavalı Aruiral Jacksoa dun sabah Aııka dile mitolojinin kurduğu hayal âlemin çıkacak ve memlekeUmlzln her taralına çıkmsrpi5tır Margot Fonteyn, fehrlmİEde y»pılacak birer knT>dil fîbî «SnBk kaldı. gönderuecek olan «Bayram Gazete«l> ne radan şearirr.tze gelmiştır Amlral kızı İle Şîmdi Sovyet Rnsya, saâhsızlanma beraber Bursaya glderek bir kaç gün ora<la den uzaklaşıyor; bir «mâkuller âlemi» dercedUmek flsere Ilincılık alrketüe TUrk bale mtlfabak&lannda bulunduktan aonra kalicafe sonra Istanbula aönerelc Ingllte yaratmağa sa'vaşıyor. Insan şuunınun Basın Blrllğl Resml tlânl&r jtrketlne tBay. Ankaraya gldecektlr, Ankarada yenl kuru teklif ediyor. O Sovyet Rvsya ki çelik lacak olan bale meitebl haltfanda Mi» pcrdenin arkasmda, dünyanın en bükendini bularak kâinab kucaklamak is ram Gazeteîl» adma Termelldlıier, rtye hareket edecektlr,' OkuyueularlmiEi bayram günlerlnde Ponteyn'la ılklrlerlnden lstlfade edileteyişini gösteren bu hamle ruhlardaki yük kara ordusuna ve bitip rükenınrk Ertuğrul yatı Deniz Ticaret eBayram Oazetee!» nl okumaga davet edl cektlr, teslimiyet, m&hviyet, sükunet ve sikinet ycraz bâbnez ham madde kaynnklanna saEmlnönO Halkevi tanfından terUb »dlMektebine verildi hislerini sarsıyor; füphe, tereddüd, guBayram Gazeteel bn bayram «Vatan> len bale müsabakaEinın Jürl heyeti dün ilk lıibdir; Uzakdoğunun en nzak koseleEe\velce Cumhur Başkanlıgı enırmae o topiantısını yapmı? mUiabakanın ber.sl rînden Avrııpamn orf3smn kadar nzalan Ertuğrul yatı Yüksek Denlz Ticaret o rıır, tahakküm, huzursuzluk gibi hisleri rcatbaasında hazırlanacaktır, jartlar altında yapıl&cağını^ reylerin nasil nan uç?"z b! ! k = z iilkelere bâkim'lir. îC> < T kıüu enırlne vertlmlştlr. Okulun «m »uııl uyanduıyor. Görünür şeylerle beslenen C.H.P. kongreleri verlJeoeglnl karariaşttrmtstır MUsabaka 17 cyrenclletl bu geml ile doğu ve batı Ak akıl görünmiyen şeyleri şüphelerle karMr. Clnırchill'e pöre, Avrnpada îsgal Cumhurlyet Halk Parttslnln ocak kon kasım pazar günu yapılacak ve o günkü denlz limanlannaı bu meyanda Pran=ıiz, şılıyor: Şüpheler de tereddüd ve huaidnı'aki kadar Italyan ve Ispany'ol llmanlanna blr aoaj zursuzluklar doğuruyor. Teslimîyet ye grelerl baflamı^tır. Bu ayın 25 lne eonra mttsabaka blr seçlm mahlyetlnde olacektır. [ s t a j j n y o ldaşa göre de «n Rtıs rSroeni sürecek olan ocak kongreterlnden btyahatl yapacatlardır, rine düşünce ve muhakeme kaim olu 1 aralık pazar günu bucak kongrelerl baş Jttrl karartle seçllpcek artlstlar, bllfthare j vardır. CiınrrbiTI, Rus tüiT>onlerinîn k;»ç Haciz konulan Belediye emlâki lklccl ve kat'l blr mü&abakaya tâbl tutuş ^ sornyor ve S0 tfimen <*e yor. Mahviyet ve sükunetin yerinl tar üyacaktır, Bciediyfden lstltnlâk bedell Hacağı o tışmadan doğan mücadele ve zaferlerin Düa j çatalca kazasınm Çakıl Te Ova acaklardır MüttefiV'erin Avrnpndski Vt'VvetleHnl a n l ^ Eelediyenln nuılı olan Borsa banıyenlce.' BOytikçekmecenln Kavakll ve Yassııfpn f.i7İadTT, diyor. Otıtın tahmin ettiua haclz koydurmuşlardı. Bu baclz kara gururu işgal ediyor. Sikineti doymak Ş £i fribi R«s tfim»T!!c'î. en a^ M,WHt kîpi bilmez bir tecessüs kaplıyor. Fakat inrından aonra hana 7"5,O«X) lira kıymet ^ Pendlğln KurdköT BlllTrlnln Ola 'sclcr, a"rmş kerc o*nz bin, 1 milvon san zekâsınm aydınhğı tabi! ve beşerî konarak aralık ayında 6atılmak üzere lcra llya ve Boycüer. Yıloyanın da o. k&rarlle arttırmaga çıkarılıa^tır. Maamaflh meselelerin mahşeri içinde bir ateşbö caklarında kongreler yapılmıştır. Elmalık de S00 bin kisi eder. Ya Ri'syanm IçeriBugun Bekdlyenln borcunu ödeyece^l ve hanı sa ceği' gibi parlayıp sSnttyor. şinde V^ç tümen var? mubtelll yerlerde deram edllecekUr. tıçtan kurtaracağı zannedlllyor. ' , Bir. tngiliz cazrtccine görp, 'VTtak&n3ir ıKüriikçü mahkum oldu ^ Çekoslovak malları Him şuurunun bu çoeukluk dcvresia < ğuva kadar uzanan Rtu» toprakiarınıla Edlruekapıda OfUrttkçtUOlc Te bflyacttltlk Bon günlerde Çekoslovakyadan tOtttn de her şeye.merak edip anlamak isti2^0 rüroen daha si'ih nltındadır. Kaç yapmcktan I3tanbul lklncl aslrye ceza «an' taiası İle gelen sücaclye eçyosi ve eofra yea bir şuur saflığı görülür. Kemeslncs mubakeme edllen Beoeb faaktümendpn mürekkeb oîiırsa osun, Kıtalanıları plyasada rlatlar Uzerlne eaaslı dava 3 ay agır ha. rdordıı, buffün rinnyanın en büyük kaMitolojinin hayal maTitığı yanmda sku kındakl ",0 lira bltmlş; Receb.cezalarına m&hblr teslr yapmıştırı Tütün takuı İle gelen pls ve da ağır para ra ordusudur ve ya»ın îçin d ? böyle < mallar yenl para larlîmdan mütevemd mantığına dayanan ilim şuurunun doğ £um edllmlştlr, gılmrük resml llâveslne t&bt olmadıÇından ması din şuurunu kemale götürecek bir n'pca'ttır. Bir müddrt evvel Ptalin. orulsbeten ucuz duşraektcdir. Yenl gelen pardnnon daha kuvvetii ve daha miikemAtom fişeğinin yaptığı tl'.srde bllhassaı son yıllarda mem:eketlml tesir yapmış ve gitgide Tann birliğİTİ Haseklde, Arka nutnel hîr hale getirileceğ'ini söylediğî tanıtacak büyük dinleri hazırlamı^tı. maralı evde Earakol Vîiıbl. sokağında 3cad. ze gelmiyen pek çok kırılmaz bardak varoturan Cerrahpaşa gibi. 2S ekimde de Mi^kova radyosu; dır. Ortazaman dcdiğimiz şey de din şuu deslnde Muatafanın kahvehaneel onOnde, Ki7ilordBnun »rfcırîlnıası gcrekUcini runun kemalile meşbu olan ve yaratığı yere^ yenl yapüan ve «Atom» denllen eg. Cam ayakkabılar ilân ediyoıdu. CV yandan da Alman lence flşeklerlnden blr taneslnı ıırlatmiftır. Son gtinlerde bazı Italyan flrmalarl çen yaratandan ayırmıyan bir devrin tim Patlayıcı madde yoldan geçen Mü$«rret hnrh sannyiiııin birlerle en iyi işçisi, rlTnlzd?kl lthalâtçuara cam ayakkabı teklif sali olmuştu. O halde ki bir Tanrı te lslroll blr kızın (sağ kaşı hlzasmdan yüzü. bir müddet evvel Al'nan bilffinleri gibi, etmlşlerdlr Taban ve topuklan tamamen cellisi olarak görülen yaratık yaratan nün yanrnasına sebeb olrauştur, MU?errefı «>rla Busyaya gö'.ürü'müstür. Öte >ancam olaa 'bu ayafckabıların gürültü yap la kaim olduğu gibi anlaşılması da onun t?davl altına almmış, Vehbl de yakalan. dan aynı Sovyet Ru^va da. bütün Slav maması İçin altlarma küçük lastlkler ko tanmmasına bağlı olacaktı. Nitekim ya mıştır, menıleketlepinin ordıılanm kurvetlennulmuştur. ratığı bilmek istiyen ilim şuuru bu deOtobos bir çocuğa çarparak dirmeleri icin. onlara silâhca ve parcca Bazı flnnalar cam ayakicabılardBjı muhtellf numaralardan kadmlar İçin dPrbal virde din çuurile birleşiyor; yaratıkta yardım ediyor. öldürdü bipari} vermlîlerdlr, TalniB cam ayakSabı gerçeği yaratanda ideali görüyordu. Arnavudkoyunde Alayemlnı sokağmda 44 Sim'ii Birlesnıis Miltetlrr teşkilâtında ların pcrakende satıç flatı 8 0 1 0 0 "™ sajılı evde oturan GOlşenj oğlu 7 yaşında siîâh^zlannuı tekHfinr'e bulunan Sovarasmda olacağı aalaşılmaktadlr. Flat paTevılkle beraber Maçka tramvay durak yeNEBİOĞLU YAYINEVt \ret Rnsya iştc bn vaziveitedir. Bu tekhalı olduğundan şlmdllüc fazla gtparls verlnden karşı kaldırıma geçerkenp Beçlktaşrllmemlştlr. İM kabul «flilir^e, Moskova, Birleşmiş tan Takslme gelen şoför Hakkmın sürdüğü Size bu emsalsiz romanı sunmakla Kapanan Yerli Mallar Pazarlan Ressam İbrahim Çalbnm 21 «ayüı otobüst çocuga çarpmıçtır, Agır SrilcÖer teskilâtından bir beyetin. debahtiyardrr. Fiatı 250 kuruş. Geçen aybaşmda kapatılan ve tasflyelert yaralanan tevflk^ Tesvlklye Sağlık Tur ınir perdctıin arVa«ipd?ki topraklarda ve merhum ressam Sanü dunda ölmüştür. yapılan jehrlmlzdekl Yer'.l Mallar Pazardolasıo Kızıiordimun. iç emniyet VB Yetikin eserlerinden iki yağiı larını eak! çeknierlle çalıştırmak tlzere baa asayisi mnhafa7»ya kâfi bîr jandarma boya tablo satılmak üzere şlrketler kurulmuçtur Bunlardan bazılarılnıvveti baline indirüdiğinf tâhkik etnı bu şlrketler »atın ilmakta bazılannı da İstiklâl caddesinde mesine mîisaade ederek mi? Etmedici bea şahıslar devlr almaktadır • Bu mağazaDEKORASYON Mağazasuıda takdirde, bütün dünva fiUili!«ı?lpnacak tardakl eşyalaj da arttırtna usulU İle sateşhir edilmektedir. Görünür, tılmaktadır. ve Soryet Rn^ya siiâhh olarak kalîrak şuur Silâhsızlanma masalı nleşmiş Milleder teşkilâtında, silâhsızlaMnaya dair bir . teklif yapıldı. Eu teklifi yapan Sovyet Eusyadtr. Bu mesele, tngi1 hakikat er;nin liz temsikisinin teklifi üzerine miim de yalniz görünür kaşasız ve oybirliğile gündeme alınrlu Millerterin silâhsızlanması iyi bir şeylüklerden ibaret olmayıp görünnıezlik dir. Sürekli banşn doğru atılmıs kuvlerde kayboldnğunu vetli bir adım olur ve ordulara harcave bunlara rncak nan milyonlann ve milyarların, her çalışma faraziyelerile nüfuz edilmek ça memlckette başka faydah işlere, kalreleri arandığını ve aynı zamanda bü kınmalara tahsis ediknesini sağlar. Fakat teklifin Sovyet Rusya gibi, siya^î tün mevcudatın sabit Te değişmez bir ve stratejik ihtiraslar peşinıle kcşan, halde kalmayıp yaratıcı bir oluş habir dünya ihtilâli yolile Bolşevik akilinde bilinmiyen bir ezelden gene bidelerini bütün milletlere zorla kabul linmiyen bir ebede doğru akıp gittiğini ettirmeyi hedef Uıtan bir memlekeiten biliyoruz. Tam maoasile ilim şuuru da gelmesi, mide bulandınyor. parça hakikatler içinde kalan bir şuur Bn eBıeii, asağıda incelemck üzere, olamıyacağma göre kemalini bulan bir silâlısıdanma işinin Bhinri Dünya ilim şuurile bütün kâinatı tek bir varHarbinden soııra, bir kaç defa ele alınlısŞm teceîlisi oİErafc gören bh din şudığını, fakat hiç bir zaman bir netice uru arasında birleşme kabul etmez bir edilemetfiğini kaydedelim. Ilk siaynhk ohnamak lâzun gelir A^ıl.k ve I ^ ^ ^ ^ y ^ Ma caristan, Anımlerı her ık! şuurun da daraldıgı zaB,dgaristan gibi Mİ1A» manlarda olmuştur. Mevcudatı oHuklan m i U e t k î p e ^ andUsmalarile tatbik i gormekte ılerledıkçe ne kadar bu ^ ^ . ^ r a k a t ta d w ı e t l e r , b i ü ^ a yük sırlann saklandjeuıı görerek hay Almanya. çizli vcya açık bir şekilde, retimiz nisbetinde iz'anımız yüksele barıs andlaşma'annın kendilerine yükcektir. lediği askeri tabdidleri hnknmsnz bıM. Şekib TUNÇ rakmağa çsbştılar. Kibayct 1935 martında, Hitlcr; Versailles muahedesinin askerî hükümlerini yırt:p kâğıd seporine attı. A'mnnya öyle bir silâhtendı ki 4 bnçuk yd ^cnra da tkinci Dünya Harbi patlak verdi. Mnsstafa Settib Tunç Çarşı ve pazarlarda hararetli alış verişier oluyor Bayram Gazefesî İngiilerenin maruf bir bale artısfi geliyor Sokak K171 Doktor RIZA REMZİ REMAN Romatizma Asabiye Elektrik Bay ve Bayanlar ! tedavileri Beyoğlu: Tünel Sofy h sokak 26/1 cağı kanaatindeyiz; yap kal» diye çok ısrar etti. İzzet Paşa, gene: «Canım, birisi vekil olsun, yapsm» deyince, Talât artık sabredemedi: «Paşa, istifanız mukaddermiş; çekiliniz de yapacak adam gelsin» dedL Izzet Paşa, ertesi gün istifasım verip Birlikte gittik. Talât bu mühim işi çekildi; Enver Paşa Harbiye Nazırı olyaparken: tOrdunun başuıda kalmak du. liğınızın memleket için çok hayırlı cla{Arkası var) Bayım, az durur musunuz? Durdum. Baktım iki kişi. Birisi temiz I giyinmiş, öteki az daha babayani. Beni mi çağırdmız? Evet! Seni çağırdım. Ne oluyor? Hiç, pardesü bana lâzrm da... Hangi pardesü? Kaç pardesü var kuzum? Sırtındaki... Bu esnada etrahmızda bir takım çoI luk çocuk, karı kızan peyda oldu. Beni birine mı benzettin agabey? cliye sordum Çünkü herifin küstahça eenli benli konusması başka türlü izah edilir bir şey değildi. Sonra benîeteceğiz ya! Hele gel bizimle beraber. Ne istiyorsunuz yahu? Hâlâ söylüyor yahu! Geçende bir kere daha sen buradan paıdesü aşırdm, yakalıyamadık. Bu sefer bir tane daba! Biraz fazla kaçmaz mı? Bu paıdesü, benim par... derken bir de içine bakayım ki baska bir pardesü. Hay Allah belâsmı versin. Affedersiniz, yanlışhk olmuş. Benim pardesüm vestıyerde idi. Çıkarken garson. O ağızları bana yapma kurjm... Sen az bizimle beraber gel de... Nereye? Karakola kadar gideceğiz. Orada... Ben hüviyetimi versem de. Burada hüviyet falan geçmez ağabey. Yürü de çıngar çıkmasın. Etrafa baktım: Bir tek aşina çehre yok. Gece, herkes bayr?m, seyranla meşgul.. Yarabbi sen bilirsin. Müsaade edin de aşağı inip pardesümü alayım.. Pardesün sırtında yai demektir. İ.tc Ros teklifinin ınide bulandıran tarafı budttr. Haydarpaşa ve Samsun hastaneleri sabık GÖZ MÜTEHASSISİ Kadıköy Halkevi karşısı No. 94 Saat 10 19 Dr. İSMET ULUG Sayın Sahte rozet mütehassıslanndan sakmmız. Rozet ihtiyacınızı 30 senedenberi tanınmış fuma F. AKA ya yaptırımz. Adres: Beyoğlu İstiklâl Cad. •i .Balyon sokak No. 16/1 • § tzmîr vapur prs Izmlr h a t t m a 1 0 Scasımdan ltlb"iren erT'tce olduju îlbl haftada Ikl post» yapüacak Te bu pofti'ar tstanbul<ian pazar ve P^rçtmbe güElsrl saat H de kalkarak gldlçte ve âönüşte Gelltolu re Ç k k a l e GEÇMIŞ OLSU]\! O benim değil... Demek itiraf ediyorsun? Haydi yürü kardeşim, yürü de bizi yorma. Hüsnü. gir baym koluna. Baktım, iş zora bisecek: Yahu! Ben sazeteci Burhan Felek... Akraban mı? Hayır, kendim, oyum.. (Gükrek) Teşerrüf ettîk bayım. Ne zamandanberi gazeteciliğe başladınız? Bas bakalım da beni günaha sokma! Ayol hü^dyet varakam var... Varduu.^ Her şeyin vardır ama pardesün yok! Değil mi ya! Onu da meyhane vestiyerlerinden topluj'orsun! Dün akşam «Kanunu Esasî» birahanesinden kaldırdığın paltoyu kime sattın? Herkes işiüyor, rezil olacağım. Mübarek yerden bir ahpab da geçmiyor ki... Başladık yüriimrğe. Peşimize bir sürü de adam takıldı. Ben işitiyorum: Bir küçük çocuk hem sümüğünü çekiyor, hem yeldirmeh' annesine soruyor: Anne, anne be... Hiş anne... Amaaan patla! Anneler götürsün inşallah... Anne, ne ohır be... Bu adamı neden tuttular? Ne bileyim ben? Palto çalmış diyorlar. birisi: ' Yazan. Burhan Felek \ Ayol palto değil, gamsele aşırmış. Gözü kör olsun, bir adam evlâdına da benziyor. Hiç hırsıza benzemiyor yahu! Hırsızın boynuzu mu olur? Ben yanımdaki adama sordum: Beni nereye götürüyorsunuz? Karakola dedik al Ne salâbiye'tle? Onu orada anlarsınız. Bu kalabahk böyle peşimizden gelecek mi? Yan soksga sapahm da oraia görüşelimdeyince ben çaktım: Olur. Hangisine? Biraz jleride, sol tarafta, üinci sok.nğa. Ben o sokağı tanırım, kararılık, berbad bir yerdir. Doğrvsu pek gözüm yemedi. Böyle düşunürken: Sen bu işten kurtıılmak istersen on papeli PÖ7d<*n çıkarmalısın! Neden yahu? Neden olacak? Şimdi cürmümeşhud yapacaklar... Curcuna. Ben bir şey yapmadım ki. Sırtmdaki pardesüyü ben mi aşırdun? Sen onu affetmişsin. Berüm pardesüm meyhanede kaldı. Kuzum, dönelim de bak, orada mı, değil mi? Beş lira ver, döneyim. Ne diye benden para istiyorsun yahu! Al pardesüyü.» Dedim, sırtımdan çıkardım. Herif a!mak almamakta tereddüd ederken arkadan bh kadın sesi: Ulan Sıtkı!.. Sana söylüyorum SıtFeryad feryada... Yanımdakilerde bir telâş... Koluma girip beni sürüküyen iyi giyinmiş herif, pardesüyü elimden çekti ve yanındakine: Gaco geliyor, tüyelim İbrahim... Demesile beraber başladılar kaçmağa. Ne olduğunun farkında olmadan ben de arkalarından seyirttim... Ama herifler iyi koçuyorlar. Biraz ilerideki karanhk sokaklardan birine saptılar. Ben nefes nefese durdum ve arkama baktım. Saçaklı, boyalı, altın bilezikli, takunya iskarpinli, etekleri kısa, tırnaklan uzun bir sokak kadım; bana yaklaşıp: Nerede o hsrçcle? cliye sor^u Kajtı kör müsün? diyecek oldum: Bol yanağıma bir tokat attıktan sonra: Doğru konuş ulan! Şimdi dişlarini yerden topîatrrım sana! deyince benim aklım başuna geld'; bir tane de ben aşkettim. Vay geçmişi trakalı hergeie! U!an ben senin... Küfrediyor ama nasıl! Vallahi beton ^sinaîar çatlar. Aramıza girdiler. Bir resmî poüs de peyda oluverdi: Ne oluyor yahu! Kozunuzu p?y edecek baş!ta yer Dulamadınız mı be! Bu'ne edebsizlik yahu! Artık sokak ortasmda mı? Polis efendi! Ben bu işin içinde değilim! Bu karı. Karı sensin! (Kahkahalar). Bu hanımefendi... Hammefeııdiyim ya! Senin hanımefendilerine taş çıkarırım. Hımbıl, sersem sepelek Fazla söyledikçe karı çamurlaşıvor. Meseleyi polise anlatırken, karı dinledi, dinledi: Vay hergeie Sıtkı! Demek Eİ7İ çarptı. Kaç para verdiniz? Hiç, metelik vermedim. Affedersiniz bayım. Ben sizi onun hampalarından sar.dımdı da... Ben şimdî onu yakalanm... diyerek ayrıhrken etrafımudakiier vakanın kapandığından doîavı meyus görünüyorlardı. Ben kendi pardesümü almak için mahud bodruma doğruldum. Merdivenden iki basamak atar atmaz içeıiden bir feryad: Aman bayım, vallahi benim bir kabahstim yok... dejikçe: Seni geçmişi kınah kârata!.. diye birinin dişlerini sıkıp ötekini dövdüğü Inince ne göreyim? Fıstıkiz Rıfat vestiyerdeki şs^ı herıfi almış ay a 31nın 2İtına, paUklıyor. Koşup ayırdım. R a k l bir taraftsn, hiddet öte toraîtan, kıpkırmızı olmuş olan R'fat beni görünce: Gel be hirarler! Al şu psHeür.ü! E' dsha da lier sırtı^a verikn çu'u Mvme! Basırru belâya sckacaktın! dedi. Ben yerde seri'.rr'ş c ^ n paHosinrıü âK'ım. süpürdüm koluma astım ve çıkük. Soluk soluğa bana anlattı: Bu vestiyçrdeki herif. iki kiş: ile baŞdaşrmşlar; empermeabl ile gel^n bir müşteri çıkarken, sırtına o heıiflerin empermeabHarmı veriyor; hcrifler, müşteri dışanya çıkmca yshasına yapı=;ıyorlar: cüımümeşhud falan diye tchdid edip fizdırıyorlarırış. Kah, Allah belâ'in! versn Tt'vekkeli değii... Ver'Jin mi? Hayır.. Neyse, iyi ettin de vermeün. Sen bunu nereden Sğrendin? Deinîn bir karı geldi: vestiyerciye tiirini sordu; onunla ağız dalaşığı ysptılar. Sonunda foağıra bağıra anlattL Ben de senin empermeabhn oldvığunu biliyorum, hemen koştum, bir de ne göreyim, senin muşambayı arka tarafa saklamış. îşi çaktığımı anlaymca tüymek istedi, patakîadım Ne zanaatlar çıkb yahu! Neyse, geçmiş olsun. Gel seninle... Yooo! Bana müsaade et de eve gidevim! di^e izin aldım ve ayrıldım. B. FELEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle