Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 20 Kasun 1946 ESKİMiCLgi MEBUSAH REİSI haberleri Tetkik mevzuları Alman Imparatoru ile Kahve satışları Matıralaru bir akşam yemeği 1 ocaktan itibaren serbest olacak, çay istihkakı da arttırılacak Alman umumî karargâhı, Enver Paşa ile işi halîetmiş. Beriînde artık yapacak vazife ka'.mamış'ı. Fakat Talât bir tiirlü Istanbııla dönmeme raa olmuyorthı, bunun hikmetini sonra anladım Akşam yemeğine İmparatora davetli Idim. İmparator bir Fransız bu'juasının evinde ikamet ediyordu. Her şey sadelik içindeydi. Yemekten evvel salonda idim, İmparator yukarıdan indi. Kendisine padişahm selâm ve ihtiramını arzedince çizmelerini birbirine vurarak selâm vaziyeti aldı. Fakat kalçaları o kadar kuvvetli vurdu ki şiddetle irkildim. Yemekte İmparator etrafındakilerle teklifsizce konuşuyor, maiyetindeki genc eabitlerle adeta şakalaşıyordu. Güzel konuşur, Fransız lisanma hâktm bir zat4ı. Yemekten sonra salonda biraz gezindikten sonra ufak bir odaya girdik. Oturduğu köşenin arkasmda Iki Anadolu seceadesi yanyana çakıbnışta. Onünde bir masa vardl. Üsründe de bir şamdan yanıyordu. Be.n karşısına o+urdum. Kanzler Betman Holveg de benim yanıtna oturdu. Genc zabitlerden blrisi de çansölyenin Bte tarffına oturdu. İmparator saray sigaralarmdan uzun yaldızlı fcir Turk sigaraeını çamdandan yaktı, bizlere de ondan i k r a n etti. Hazır bulu»an genc zabit de sigarayı tellendirip içlyordu. İmparator koîmşurken bazı tavsiyelerde bulundu. Onlardan hatırımda kalan Cçünü burada tesbit ediyorum; 1 Padişahrn saraymı çok sadeleştirmişsiniz. Bilhassa şarkta padişahın levazımı saltanattan bu derece tecrid edilmesi doğru değildir. 2 Zabitlerinizin şerefini yüksek tutmalısmız. Onlara bu şerefi koruyabilecek derecede maaş vennelisiniz. 3 Köy kooperatiflerine çok ehemIniyet vermelisiniz. Sonradan anladım ki Imparator Vilhelm'in en ziyade dikkat ve alâkssmı çeken meselelerden birisi kooperatifler Imiş. Ertesi gunü Berline döndüm. Karargâhtaki görüşmeleriml İstanbula bildirdim. Bir hafta sonra tekrar Zimmermann'm yanma gittim. Ordunun hareketi için karar verilip verilmediğinl, sordum. cHenüz karar yok. Tekrar karargâha gidiniz, yarın için randevu alalım» dedi. Gittim. Falkenheim beni gülerek kabul etti. «Ekselâns gülüyorsunuz. Demek hareket başlamış» dedim. «Hayır, b;z Enverle meseleyi hallettik» dedi ve llâve etti: «Ruslar Avusturyalıları Karpatlara doğru sürüyorlar, onlara iki kolordu göndermek mecburiyerlndeyim. Enverle telefonla görüştüm. Evvelâ Sırb gediğini mi açayım, yoksa Rusları mı kovalayrm, diye kendisinden sordum. Ben bir ay bekliyebilirim, siz evvelâ Rusları tepeleyiniz, diye cevab verdi> demesi üzerine «O halde iki karargâh arasmda mesele şimdilik halledilmiştir. Bence yapılacak bir iş kalmamıştır» dedim, ayrıldım. Falkenheim'in söylediklerini İstanbula bildirdim. Hareket için emir bekliyordum. Ertesi gün Talâttan «Bekle sana daha bazı mühim vazifeler vereeeğiz» cevabmı aldım. Uzun zaman bir cevab çıkmadı. Yeni vazifenin o sırada Berlinde malî müzakereler yapmakta oîan Cavid Beye verilmesini teklif ettim. «Hayır; Cavid Beyin göreceği Is değil, intizar ediniz» cevabmı aldım. Berlinde ikametimin uzaması, müteaddid defa karargâha gidip gelmekliğim hem Cavid Bey, hem de sefir Mahmud Muhtar Paşada garib haletlerin tezahürüne meydan veriyordu. Tanindeki günlük not'armdan ösreniyorum, hakikaten Cavid Bey fena sıkılmış. adeta isyankâr bir vaziyet almış. Bu suretle iki aya yakuı Berlinde kaldım. Nihayet «Süratle hareket ediniz> emrini aldun. Tren Ayastafanos istasyonunda durunca orada beklemekte olan Talat merhum vagonuma geldi. «Anlat bakalım Halilciğim, şu Ermeni tehciri için Berlinde neler konuştun?, dedi. Alman ricalile bu mesele hakkmda muhaveremizi nakledince gülerek dizime vurdu; «Halilciğim ben senin günahını aldım. Halil gelirse maneviyatım üzerinde tesir yapar, şu işi bitireyim, ondan sonra gelsin, kararımı verdim, meğer yanlış yapmışıın» dedi. Istanbulda bir gün sabahleyin Yerebatenda otuduğu eve gittim, Talâtı telefon b?şmda buldum Halinde anormal bir vaziyet gördüm. Yüzü simsivah, gözleri kancanasma dönmüs. «Aman Talâtçığım ne oldun? Pek anormal bir hal lçinde gö>üvorum» der]im. «Sorma. TahEİnden (Erzurum Valisi) Ermenilere dair bir takım telgraflar aldım. sinirlerim bozuldıı. Sabaha kadar uyuyamadım. İnsan in davanacafı bir şey değil. fakat ben on'ara yapmasaydım, onlar benimkine yapacaktıiar. Nitekim yapmağa da başlamışlardı. Millî mevcudiyet kavgası» dedi. Kudretli irade, şedid bir azim sahibi olan Talât, aynı zamanda çok rakik bir insandı. * * * Bulgarlarla müzakere îstanbula vardığımda Talât «Bulgarlar harbe girmek için İnos Midyeden öte tarafmı istiyorlar. Şimdi sen bu müzakereyi idare edeceksin> dedi. Sadrıazamın emri üzerine müzakereye giriştik. Berlinden avdetimden evvel Bulgaristan maslahatgÜTarı Koluşeff, Sadrıazam Paşadan Bulgaristamn bitaraflığına karşîlık olarak İnos ve Midyenin öte tarafmdaki arazinin terkini taleb etmiş, Sadrıazam da reddetmişti. Bu defa Bulgar hükuroeti resmî delege olarak kolonel Cakoffu ve maslahatgüzar Koluşeffl tayin etmiş. Doktor Toçkoffu da nimresmî surette müzakere zeminini hazırlamak üzere Bulgar Başvekili Radoslavoffun bir ta\rsiye mektubile Dahilij'e Nazırı Taîât Beye göndermiştir. Bulgar delegeleri tarafmdan gösterflen arzu üzerine evvelâ Doktor Toçkoff ile müzakereye giriştik. Sonradan Tockoff da resml delege tayin edildiğinden 3 Bulgar delegesile müzakereye devam ettik. Müzakere neticesinde Sadrıazam Paşaya takdim ettiğim atideki rapor bütün müzakere safahatını izah etmektedir. Kahve satışları 1 ocaktan itibaren serbest buakılacaktır. Tekel İdaresi kahve ithalini tüccara bırakmışsa da bir kahve buhranını önlemek maksadile ithalâta devam edecektir. Verilen malumata göre, kahve stoku bugünkü ihtiyacı fazlasile önlemekle beraber 1 ocaktan sonra da artacak miktardadır. Çay istihkakı yılbaşından itibaren bir mjktar arttırılacaktır. Epey zamandanberi piyasada bulunmıyan ekstra çaylar henüz piyasaya çıkarılmamıptır. Hindistana sipariş edilen çaylarm gelmesini müteakıb bu nevi çay satışa çıkarılaaktır. Onemli bir şahsiyet olan bir millet j vekili tanıyorum ki umdesi ve ideali küçük koyleri bir ara | ya toplayıp beş yüz altı yüz haneli köyler teşkil etmektir. Bu ameliye yapümazsa vatanımızda köklü ve temelli bir terakkinin tahakkuk etmiyeceğini o kadar derin bir vukuf ve kanaatle beyan ve isbat eder ki şans yardım eder de Tarım veya Iç Işleri Bakanhğma getirilirse memleketin başma ne belâlar getireceğini tabmin etmek güç değildir. Bu milletvekilini uyandırmak için somlmak icab eder ki: Koyleri topladıktan sonra köylüleri ve eiraat vasıtalarını sabahları tarlalarma taşımak, akşamlan Jcöylerine gevi getirmek için lüzumu olan kamyonları nereden bulmağı düsünüyorlar! 750.000 kiîometre karelik bir memleketteki nüfus nisbetini Belçikaya müsavi mi zannetmiştir, bilinmez. Hâdiseleri, eşyayı bir taraflı tetkik edince, bu hüsnüniyet sahibi saf milletvekili gibi muhali mümkün addetmekten içtinab olunamaz. Bu zat kaç gunler, kaç aylar, kaç seneler bu köy tevhidini düşünmüş, kim bilir bu keşfine ne kadar bağlanmıştır. Onu bu kanaatinden vazgeçirmek kolay mıdır? Biz de bu yazılan yazarken tasallub etmiş ne kadar çok kanaatlere çarpacağımızı tasavvur etmemiş değiliz... Aynı azmanda noktai nazarlarımızı kendininküere uygun bulacak kimselerin de az olmadığma kaniiz... Yazılarımızı onlara ithaf eyliyonız. *** ~Haül Mefiteşe'mn II L Köyltinün Kalkınması Davası HEM! NALINÂ [MIHINA* İktisadî devlet müesseseleri ermayelerinin tamamı devlet tarafmdan verilmis olan Sümerbank gibi müesseseleTİa sermayelerinin yansından fazlası bu gibi teşekküllere aid olan şirketleiin 1945 yılı muamele ve hesablannı tetkike memur İktisadî Devlet Teşekkülleri Vmumî Heyeti, çahşmalarına başlarken Başbakan Receb Peker, çok dikkate değer bir demecde bulunmuş ve Dttîsadi Devlet Teşekküllerine, çahşmalannda ana bir fikir istikameti göstermiştir. Bu müesseselerin 1945 yılı sonunda kul lanmakta oldukları sermayenin bir buçuk milyar lirayı aşmış bulunduğunu Başbakandan öğrenmlş bulunuyoruz. Bn devletçilik prensipimizin, bir başarısıdır. 1933 te. devlet iktisadî müessesesi olarak eskidenberi mevcud nir Ziraat Bankasile 20 milyon sermayeli bir Sümerbank varA. Sfimerbanlnjı işlettiği mtiesseseler de, Bakırköy, Feshane, Hereke ve Beykoz fabrikalannnan Ibaretti. YUSUF MAZHAR ÂREN A\rupa güreş şaraplyonluğunu kazanmış olaa m'Ut güreş takımımız, yarın llmanıımza gelecek olan Ege vapiırile ana yurda donmüş olacaklardır, Güreşçllerlmlz. şehrimlzde büyük törenle karşılanacaklardır. Bedea Terbiyesl umum mUdürü Vlldan Aşlr def mllîl takımımızı karşılamak ve ya. pılacaic torende hazır bulunmak İçin dünicü çicspresle AnKaradan şehrimlze gelmlştlr. M1UI güreş takımımız şereflne pçrşpmbe akşamı Tafcatm Be'.edlye gazlnosunda bdlge başkanlığı taralmdan muSellef btr zlyafet verllecektlr^ Tekel İdaresi güreşçllerlmlze hedlye 01mak tizere tiçer şişe tuvalet lsplrtosu^ lklşer jlşe kolonya ve 22" er gramdan lbaret Boğazlçl slgarası hazırlamıştır, GüreşçüeKöylünün kalkındmlması için muhrlm^ Tekel ldaresl tarafmdan ayrıca da telif noktalardan hareket lâzun olduvet edllecek ve hedlyeler burada verlle. ğımu, böyle yapıhnazsa davanın altüst cektlr edileceğini söylemiştik... Bir hakikat adfyi not veren liseler dettiğimiz bu davamıza göre evvelemirTüksek okullara lmtlhan<!iz re seçme « de işin tutulacak noktalanm tayin et6UİU İle talebe alınması bazı garlb netlce mek iktiza ediyor. ıer doğurmustur. Bu arada bir Anadolu 11Bir köyde oturan ahali beş türlüdür.: eesl> taJebeslnln çoğuua <pek lylı notu 1 Esnafhk, sanatkârlık, imamlık, vercilğjnden bunlann tısmı azaml YUksek Teknlk okıdnna re talebe tarafmdan ter nakliyecilikle geçinen 2ıimseler. Bazı Huzuru fahimanelerine cih edilen mekteblere glrebllmlşlerdlr, Bu köylerde bunların bazıları yoktur. Bunnun akslno olarak tltlzllk gfistererek taleDevletlu, Fahametlu Efendim Haz besl ortı ve ortadan aşağı derece aJmıj ların köye sonradan gelmiş, yahud muvakkaten gebniş olanlan vardır. reileri, olan 116e mezunlanndan b',r kısmı mühlm2 Münhasıran ziraatle iştigal eden Berlinden avdeti ucizanemi müteaktb ml de yüksek mekteblere glremlyerek On Asya dl!lert fllolojl üerslerlns kaydolun. ve kendi gücü ve aile efradile beraber 20 hazircm 1330 tarihind« Bulgaristan muşiardır, Bu sebeble talebeler pek lyl demurahhaslarile müzakereye inemur e rece İle nöt verecek okullan aramaktadırlar, kifayet etmediği takdirde haricin muvakkat yardımlarından da Istifade ededilmiştim. Bulgarista.n maslalıatgüzart Değerli bir hukuk âlimi rek çalışan ve kendi yağile kavrulan Koluşeff tarajından inos Jllidyenin öte küçük çiftçilerdir. şehrimize geldi tarafındaki Edirne vilâyeti orozisinm Londra ÜnlverMteel Devletler Hukuku 3 Ziraati, daha vâsi olup kendisi muharebei hazırada mezkur devletin profesCrü olan Dr H. A. Smlth. OnlTCrslencak nezaret ve idare ile meşgul olamuhafaza etmekte olduğu bitarajhğa temlzln davetl üzerine Türklyeye gelmlj bilen ve ziraî işlerini daiml ve muvakmukabil tavizen terki talebinin canibi bulunmaktadır Ogrendlglmlze görej daha kat amele vasıtasile yapttran orta, büfahimanelerinden reddedilmesi üzerine evvel de Kanadada Montreal'dekl Mc. Glll yük çiftçilerdir ki bunların işletmeleriün!ver?!te?lnd'e hukuk bllglsl profesörlüteiMkkuf eden müzakereye Sofyadan günü yapmış bulunan bu değerli hukukçu ne çiftlik denilemez. Köylü tabirince vurud den delegelerle emri samileri Istanbulda çok enteresan beç konferans bunlar kodamandır. mucibince tekrar ba§lanmı§Ur. Bulgaris vetecektlr, 4 Tedvir sermayesi, vesaiti yahud tan hükumeti, jimdi, Harbiye Nazın Ucüncü Genel Müfettiş şehrimizde arazisi mefkud yahud kifayetsiz olmakla olan Kolonel Çakoffu ve maslahatgiiEskl Ankara Vallsl ve Üçüncü Mıntaaa bir sermayedar, yahud arazi sahibile orzan resmen müzakereye memur ettiği Genel Müfettlşl Osman.Babrl Adal (Jün An. takçılıkla ziraat yapan küçük çiftçMir. Çıftçi yaptığı zlraat hasılatJndan yagibi reisi vitkcfS. MösyB Radoslavoffun karadon şehrimlze gelmlftlr, Z Herhangl bir sebeble işini kayKaradeniz ilâve postalan fısı'hı a£aya ver&, aldiğı avansı^da n a i Dahiliye Nazırt Talât Beyejendiye hitaMuvakkat posta olarak Karadenlz hatti' betmiş, sermayesiz, vasıtasız fukara ta den öder. Aganın payında tohum da daben 1/azıînnf bir tavsiyenameiile muııona göudeıllen Uç büyük vapurdan Bakır knnıdır ki çobanhk, hizmetkârlık, her hUdlr. Bu veçhile fcöylünün vatasl haealat eden doktor Toçkojfu da nimresmî ve Izmlr vapurları düa llmanımıza dön türlü amelelik ve bahşiş nev'inden bir surette müzakere zeminini ihzar eyle mUşlerdlr Denlzyollan ldareslnden verllen ücret mukabilinde komşulannın lşleri yat seviyesi (tohum nazan dikkate aünmeie üzere İstanbula göndermiştir. Ta majumata görej lhdas edilen muvakkat ne yardımcılık ederler. Her köyle bun mak üzere) 2570 kilo buğdaydan 1635 raflanndan gösterilen arzuya. tnebni, postalar dolayıslje Karadeniz llmanlarmda ların miktan yüzde ondan aşağı olma kı'.oya, 1120 kilo aıısadan 665 kilo düşer. bekllyen nakledlleceic bıltün eşya IstanAğanm da yılhk vasatl kazancı 700 mak üzere yüzde yirmiye kadar yükdelegelerle müzakereye başlamazdan bula getlrUmlştlr. kilo buğday ve 210 kilo arpa tohumluğu selir. mukaddem, mumaileyh doktor Toçkoff «Dumlupınar» peldi ile blr o kadar da avansın temettüüne ile müzakereye giriştik. *** Çanakkale Boğazı hartclndef maklne kamukabil 935 kilo buğday. 455 kilo arBu tarzda sınıflaşan köyde her sınıfın padır. Doktor Toçkoff, Itilâf Derletteri ta zanlannda çıkan blr ârıza dölayısile müş. raf\ndan ötedenberi kendi taraflanna külâtia Çauakkaleye gelebl'.en Denlzyollarinm teşkil ettiği kategorinin seviyelerinde Bu, yüzrfe 75 blr temettüdür. Pek faDumlupm&r vapuru dün. Imdadına göncelb için Sofyada takarrür eden tekli derllen «Fllyos» tahllslye g1emlıîlne lüzum nisbî bir müvazene ve muadelet mev hiştlr. Pakat çlftcl, ağanm payını tam fattan hükumetin bunlan birer vesile göstermeden llmanımıza gelmlştlr «Dum cuddur. Bunlardan biri seviyesinin fev vcrmekte ekserlya sadakatle hareket kine çıkmak için köy camiasından mü etmezse de miktarın yüzde 30 dan aşağı ile ne suretle reddettiğinden, fakat son lup:nar> yakında havuzlara alıaacaktır, teşekkil bir maniayı kırmağa mecbur düşmek. lhtlmaU tasavvur olunamaz. zamanlarda daha geniş, daha muayyen Birlikler resmen kalktı ve daha musir turette devam eden tekIthalStçı blrllklerlnln tasflyeslne ald ka. dur... Buna muvaffak olursa mevkiini Çiftçl ortakçılıkta vasatî hayat seviyelifata karşı Mösyö Radoslavoffun mev rarname Eesml Gazetede dün neşredllmlş muhafaza edebilmek için tahakküm et sinin normalden aşağı düşmesine rağve dün sabahtan İtibaren birlikler resmen kü pek ziyade müşkülâta. duçar olduğun kaldırılarak yenl kararnamenin tatblkatına mek zaruretini hisseder. men hahnden memnundur. Çünkü bu Bir köyde ortakçıları olan şehirli ve sayede hayatında bir lstikrar hasü olur, dan ve müşarünileyhi Bulgaristan hü geçllmlştlr. Düne kadar lthalatçüardan alıkumetinin baş\nda muhafaza etmekte nan bırlllder aldatı ve hisselerl kaldınl. ya herhangi bir sermayedarın da o köy yaruıı düşünmekten kurtulur. kendi fırkalan kadar bizim de nıenfa mıştır Bu auretle lthalât tloaretl genlş blr de direkt ve endirekt bir nüfuzu cariEğer dikkat edilirse ortaklık bir nevi dir. Bu kabil sermayedarlar, kazancla primi yüksek ziraî sigortadır... attar olduğumuzdan bahisle tavizat ta «erbestlye kavuşmuş olmaktadır, Evvelce mevcud kayıdlar doiayıslle alıp Sermayedarlar, itlmada şayan görlebinde bulvmduğundan dolay% Sofya yürüyen tlcarl muvazaalar devlıler d e or rını kaybetmemek için ortakçüarmın < kendilerinden ayrılmasını müşkülleşti medikleri çiftçilerle ortaklık yapmazlar. hükumetini mazur görmekliğimizi ve f^dan kalkmıs olacaktır. recek kombinezonlar yaparlar. Bunların Bazı kimseler, ortaklığı fena nazarla bir zemini itilâf bularak Mb'syb" Ralngiltereye yapılan yünlii en basiti onları fazla refaha kavuştur görmektedirler... Bunda büyük hata doslavoffun meplciint tarsin eylemeklikumaş siparişi mak yolile daima borclu bulundurmala vardrr. Çiftçiyi himaye edecek ve musq\mizi taleb etti. Bendeniz de cereyan» Son zamanlarda Ingütereye yünlü kumaş rıdır. tar kaldîğı zaman ona el uzatacak mühazvranm Mösyö Radoslavoff canibind«n Mparlslert pek çoğalmıştır, IngUlz yünlü Filhakika ortakçılıkla ziraat yapan essese ve teşekküller bulunmıyan memtakib ediîen siyasetin Bulgaristan me dokuma fabrlkalarının slparlş kabulü huköylü az kazanırsa da maişeti teminat leketimizde bu sistem hususî krediler nafii hayatiyesine ne derecede tevafuit 6usunda esklslne nazaran daha müsaadekar davrandıklan görülmektedlr. Aynl s u altında bulunduğu cihetle halinden yapılmasa köylü daha fena durumlarda ettiğini kâfi derecede Ispat eylmiş ve o manda Inglllz fabrlkalarının flatlannda da memnundur. Bu iyice izah edilmeğe kalır... nishette de mvşarvnileyTıin mevkiini esklslne nazaran ucuzluk vardır Yapılan çayan bir şeydir. Ortakçdık bazan canından başka blr takviye etmiş olduğundan o maksadla hesablara göre, yenl alparlşlerln kuponla. *** şeye malik olmıyan fukara ile jrapılmaktarahrnızdan arazi terkine lüzum olnıa rmın 6070 llraya satılması mümkün olaTîmar ve zeamet usulleri cari olduğu dığını ve harbin iptidasınâanberi Bul büecektlr, Fakat) slparlşlerl verenlerln en devirlerde köylüleri zaimler himaye tadır. Böyle ortakçılıktan sermaye sahibi büyük kısmını tüccar terzller teşkll ettiği olan köylüler nadir değildir. garistanm gö*(erdiğt teshilât, ahdî bir tçln bu kumaşlarm da halka intikallnln ederlerdi. Çünkü âşarı kendilerine aid Burada murabahacıdan ve murabohamecbv.riyet olup ona karşT, bizim de ica ytlk'îek terzlllk Ocretlle beraber gene pahalıya olan istihsalin artması menfaatleri ikbında ordıımuzim Jcantn» akıtmak «iı mal olacagı anlaşılmaktadır, Dlğer taraf tizasındandı. Bu usulün ilgasmdan sonra dan bahsetmek istemedlk. Kdylü kalkınmasmda bu şekilde orretile BitTgamtana muavenete müteah tan pamuklu nrensucat slparlşlerl de pek himaye ve krediden mahrum kalan küfazlaclır En fazla slparlş Italya ve Ispan. taklık esasma müstenid ve fakat ağa pahid bulunduğumuzu cevaben. dermeyan yayadır, çük çiftçiler gayrimüslim mürabahacı yı köylünün hesabuıa ihtiyat para olarak ettim. lara, ve faiz haram olduğundan, Müs muhafaza edilecek muameleîer yapmağa Beylerbeyi Kızılay kongresi ^ Ar\tasx vnr Beyitrbeyl Kızılay kurumu senellk kon lüman ortakçılara • müracaat eder ol kadlr bir müessese vücude getirilebilefrresl flnümüzdekl pazar günü saat 10 da dular. (*) Ilk yazı 9 kasun tarihli sayımızBpylerbeyl Partl blnasmda yapılacağmdan Ortakçılıkta dört unsur taayyün etti: Ankara Operasmda oynıyacak bütün üyelerln teşrlfleri rlea olunur. dadır. 1 Tarla, Güreşşilerimiz yarın geliyor 2 Tohum ve âlât ve vesait, 3 Mesken ve ev eşyası, 4 Sây ve arrel. Son zamanlara kadar güney doğu vilâyetlerimizde olJuğu gibi çiftçilere i!k üç unsur sermayedar tarafmdan temin edüirse buna «mürabaa> denilirdi. Bu çekilde sermayedar verdiği tarla, tohum, mesken ve mobilya mukabilinde hasıSatın dörtte üciinü ahr, sây ve emek mukabiü olarak çiftçiye bir pay verirdi. Garbî Anadoluda ortakçıhğm bu nev'i cari des*ilse de biraz değişürilerek ismi müstameldir. Yani ortakçılığa «marabacılık» ve ortaklık eden çiftçiye «maraba» denilmektedir. Ortakçıhk esasları türlü türlüdür. Fakat en şayi olanlan; (tarla ve tohum Bermayedarm, emek çiftçinin) yahud (tarla ve emek çiftçinin, tohum ve faize tâbi ohnıyan bir miktar para sfrmayedarm) veya (ekilmiş veya ekilecek bir tarla hasılâtmda ortaklığa mukabil sermayedarm karzan bir avans veınıpsi) şekilleridir. Çiftçiye yardım edecek müesseselerin yokluğu yüzündcn ortakçıhk fazlaca şayi olmuştur. Ziraatte verim müstakar değildir. Memleketimizin bazı bölgelerindo kuraklık ve dolu, don, sık sık kıtlığa sebeb olmaktadır. Orta Anadoluda buğday ve arpa ziraatile meşgul olan bir çiftçinin vaziyetini tayin edellm: Conjoncture itibarile sdyle bir yapahm. Ekilen arazi 50 döniim buğday, 25 dönüm arpadır. seneilfe verim 1oire karşı Alınan hasılat Buğday Arpa Buğday Arpa linci sene 7 10 4900 4200 kilo 5 2 ı> 6 3500 1260 » 3 3 :> 3 2100 630 > 7 10 4 ı• 4900 4200 > 4 6 5 ı• 2800 1260 > 2 2 6 ı• 1420 420 > 19600 7970 Bu hesaba göre köylünün vasatî hayat seviyesi 3270 kilo buğday, 1330 kllo arpanin çerçevesindedlr. Pek ziyade kuyvetll irade ve bastret sahibi çiftçiler müstesna alelumum köylüler tazyikl altında bulunduklan Uıtiyac 6evkile bolluk yıllannda bol bol yaşarlar, fakat cetvelde görüldüğü üzere kıtUk yıllaruıda lstlhsal ettikleri zahtre fcendlleriniu ve hajranlarının idareslne dabi kifayet etmez. Satacak ve müzayakalarını tehvin edecek tıayvanlan yoksa, bir (aja) İle ortak olurlar. Agn bunlara tohum ve falzsiz blr avans verir. Avans tohumun bedelinl geçmez. (Buğday 700 k!İ3, arpa 210 kilo). cek midir? İste köylünün tutulması İktiza eden blr ve blrinci noktaa yukanda yazdığıHU2 cihettir. Beş sımfa ayrılan köylülerden bsşinci Binıf içinde mutasarrıf oldukları araziyi işletecek sermayeden mahrum olduklaıından onları kiraya verip kendileri kifayetsiz bir kazanc temın eden müteferrik işlere girişen fukaraya bir kalkmma kredisi yapılarak müstahsil vaziyetine sokulması birinci derecede düşünülecek şeylerdendir. Şimdi yalnız Sümerbankın 20 mîlyonluk sermayesi 200 milyon lira ol*** muş, fabrikaları bu sütunun dar çerçeFakat temelden bir kalkmma plânı vesine sığmıyacak kadar artmıştır. 13 vıi yapabilmek için aşağıdaki dokuz faktü önce yalnız iki tanecik olan ikti<=adî tün tanınması lâzımdır. Bunlar, küçük devlet miiesseselerine Etibank, Toprak çiftçinin çalışma sistemtne, amel Mahsullerl Ofisi, Devlet Ziraat IşlehneIeri Kurumu, Ziraî Donatım Kurumn ile kapasitesine ve istihsal hacmine müesbunların sermayelerine iştirak ettiklerî sirdirler. hir çok şirketler ilâve edilmiş ve hepsi1 Çiftçi ailesinin geçim ve medenj nin sermayesi de blr huçuk milyarı as: ihtiyaçlarının tatmini için maruz bu mıştır. Bütün bu müesseseler. henüa lunduğu manevî tezyik, j famamile gçlişmpmiş olmalanna ra52 İstihsal alât ve vesaiti, •tedvir men, harb içinde, memleketin bir çok ecrmayesi ve arazi miktan, bunlara gö ihtiyaclannı karsılamıslardır. Şimdi de re sây w amellne sarf ve tatbik sahaa, devlet, beş yıllık ve 600 milyon liraiık 3 Ziraî bilgl ve seka ile emeğln bir programla 19 fabrika kurmak üzere yeni bir sanayi hamlesi daha yapmağa ve zamanm tasarrufuna yarayan alât hazırlanırken iktisadî devlet teşekkülleve vesaitin istimali, ri, şu üç noktaya dikkst etmeleri lâzım 4 Tabiatin hlsset ve samahati (ik geidiğini Basbakamn ağzıridan işitmiş lim şartları ve atmosferik ahval da da bulunuyorlar; hil), « 1 Işletmelerin kuvvetli ihtısas un5 Birinci ve ikinci faktürlerin icabsurlarile cihazlandırılmalan, larına göre yapılacak liraatin entansif 2 Herşeyde maliyet fiatmı indirecek olması muktazi ise bunun nev'l, rasyonel çalışmanın kuvvetlendirilmesi, 6 Ziraî asayişuı kuvveti, 3 Işletmelerde teknik muhasebe iş7 Istihsalâtın çiftçinin flıtiyacm lerinin modern ve teknik usullere bağdan fazlasuım veya satmak için istihsal lanarak ilert götürülmesi.» olunan maddelerin pazar vaziyeü, Receb Peker, hakikaten çok n8 Çiftçinin çaJıskan veya tembel nemli noktalara işaret etmiştir. İktisaiî olması, devlet müesseselerinin ve fabrikaların.i eksik tarafı banlardır. Müesseçelerde 9 Çiftçinin sıhhî durumu. kuvvetli ihtısas nnsnrlan azdır. ZaSekizinci ve dokuzuncu maddeler ümandan. maUincden ve malzemeden azazerinde bilhassa durulacak noktalardır. mi verim elde etmekten ibaret olan rasBizim çiftçimizin tembel olduğuna dair yonel çaiışma matlub derecede değildir. yanlı? blr kanaat vardır. Gerçi ajılftkan Maliyet fiatlan çok ytiksektir ve bu da tembel olan insanlar her memlekette, hayat pahahlığı üzerinde amil olmaktaher millette mevcuddur, fakat bizde bu <lır. Bu noksanların izalesi de muhasebe kabilden çiftçi azdır. Çiftçilerimiz, ço işlerinin modern tekniğe göre idare edilcuklarını küçük yaştan işe alıştırırlar. mesine bağlıdır. Bizim çiftçimizdeki tembellik fizyoloBaşbakan İktisadî Devlet TeşekkülleJiktir. Kâfi gıda almıyan bir insan uzrine dahil olmıyan ek bfitçeli devlet müviyetinin kendisine ihtar ettiği aiida esseseleri için de muhasehe işlerine fevfaaliyetini tatil etmezse inkıraza uğrar. kalâde mühim olduğunu söylemistin Bizim köylümüz yorulduğu zaman bile Hakikaten öylcdir. Meselâ Devlet Dfiniyçahşır ve fakat beslenmemij olan vü yolları şehir hatlarının senede 3 milyşn cudünün tahammül edemiyeceğî haddo liradan fazla larar etmekte olduğn, gö?fic*1'' çâi'gmağı blrakır. Bu sebeble önünde tntnlursa, yııkarıkl tavsiyelrıin uzun ömürlü olmaz. Köylerde çok y kıymeti daha koiaylıklp anlaşılmış olur. yanlar zenginler. değirmencller ve ço^Devletçiliğimİ7in zayıf ve eksik tarafbanlardır, Fakir çiftçilerden altmış ya larmın düzeltilmesi icin. bütün bu miişmı geçirenler azlıktır. e<;«;eselerin. Receb Pekerin işaret et; Bu halde olan çiftçi zarurî görmed ği tiği üç noktayı, çene onun dediği gibi «çahşmalarmın esası olarak akıllarında işleri tabiatile yapmak istemez ve böytutmaları» ve bütün gayretlerile bunlari e bir adama da tembel denilemez. Bizde gerçekleştirmeleri gerektir. çiftçinin bir ismi de (rençber) dir ki zahmet çeken adam mânasınadır. Dokuzuncu madde, sekizinci ile alâkalıdır. En ziyade malarya ve dizanteri köylümüzün enerjisini kırar. Trabzon ve ona mütenazır mıntakalarda suitagaddi yüzünden çocuklarda raşitizm ve alelumum verem hastalığı pek ziyadedir. Köy evlerinin inşa tarzlannm sıhhî ohnaması yüzünden zatülcenb ve zatürrieden ölüm çoktur. Altıncı faktürün de büjKik önemi vardır. Marui ve mesleğinde büyük hitisası olan bir ziraatçi memleketimizde yabanl ve ehlî hayvanlarla ahann hukukuna tecavüz etmekte tereddüd etmiyen ineanlarm ziraate verdikleri zararın yüzde on beşten aşağı olmadığını söylem'jtir. Bu, senede beş yüz milyon liralık bir zarar demektir. Gerçi son zamanlarda bir koruma teşkilâtı yapılmışsa da faaliyeti kifayetsiz, prestiji mefkud olduğu için ziraata aid hasarı men değil, ihbardan başka işe yaramanıaktadır. Y i i n d maddenin de husust blr 9he:: nıiyeti vardır. Bir mahsulün satışı bir ticarî muameledir. Ticarî işler vulvuJ ve kabiliyete mütevakkıftır. Bir çiftçinin tüccar olamıyacağı noktai nazarından malınm satışında ve satış tarihini tayinde yanıbnak suretile zarara uğraması pek tabiidir. Gerçi büyük şehirterde bir piyasa fiatı taayyün eder. Fakat küçük merkezlerde adedleri kadar sermayeleri de mahdud alıcılann teküf edecekleri fiata mal satmak köylü icin zarurî bir haldir. *** Köylü kalkınmasında tesiri olan dokuz tane manevî âmil mevcuddur. 1 Köylülerin kendi aralaruıda yahud komşu köylülerle aralannda zuhur eden ihtılâf mevzulannı bertaraf itmek, 2 Bir köy ahalisi arasmda şeref ve nüfuz ve mümtazlık farkını kaldırmak, 3 E>evlet namına köylülerle en yakından temasta bulunan jandarma ve bucak memurlarma karşı itimad ve muhabbet uyandırmak, 4 Köylüler tarafmdan alâka v« eevkle okunacak neşriyat yapmak, 5 Köylüleri alâkadar eden kanun re nizamnameleri onlara münasib tarzda öğretmek, 6 Şehirlerde, köylüleTİn saflığından istifade ile para kazanmak için onları yanlış yollara ve haksız davalara sevkeden arzuhalci makulesinden kendilerini kurtarmak, 7 Devlet tekâlifinin cibayet tarzım köylüye en muvafık şekle koymak, 8 Köy kanununu gözden geçirerek muhtarlarm salâhiyetlerini suii=timal edemiyecek şekilde ıslahat yapmak, 9 Köy bütçelerinin tetkikini şimdiki gibi adi bir formalite şeklinden çikararak esaslı bir teftişe tâbi tutmak. Bu mevzuu tetkike devam edecegiz. Bunlardan başka küçük çiftçllerden Işletme sermaye ve vesaiti kifayetsiz olduğundan muktedir olduğu derecede lstihsalde bulunamıyanlan takviye etmek de köyîü kalkmmasının en mühim cihetlerinden birini teşkil eder.. Bunlar derhal ve kolaylıkla yapılacak işlerdir. Yunan sanalkârı Ege ile geliyor Opsra sar.at'rârlanmızla blrlllrte Baterflay ve dlğer bir operayı oynamak üzere geleceglm büdlrml; oldıığumuz Tunan mllll operası başsopranosu Zoe Vlahopoulos Ege va pu"!le yanu çehr!m!ze gelecefctlr. Gene atom SAYIN DOKTORLARIMIZA: Aşağîda yazıh SCHERİNG Müstahzarlarının miktarlp.rda eczanelere Proluton 5 mgr. 3 Amp. Proluton 10 mgr. 3 Amp. Progynon Dragee 1000 Ü 30 Progynon Fort Dragee 10000 Ü 15 Progynon B Gjeosum 3 Amp. Veramon 10 tablet Medinal 10 tablet Vasano 10 Dragee \lbucid 20 tablet Urotropin 20 tabîet Normacol 454 gr. kutu Folinerin 100 tablet kâfi ve orijinal KNOLL müstahzarlarından : Cardiazol liq. Bromural tablet Cardiazoi Dicodid liq. Jod Calcium diuretin tablet Cardiazol Ephedrin liq. Calcium Diuretin tablet Octinum liq. Cardiazol Chinin tablet Veriazol liq. Digipuratum Amp. Veriazol Amp. /olda olduklarını derin saygılarımızla arzederiz. Scherîng ve Knoll Fabrikaları Türkiye Vekîli: Kimya ve Ecza !Va !j=! i T. L. Şlrketi PIZA Bir İsviçre mecmuası mubabiri, Japonyadaki jezovit ruhban heyetinin başpapazı ile görüşmüş. Japonyada oturan bir papazla, İsviçrede çıkan bir her şey fınl fınl dönüyor gibiydi. His şehirler için, korkulduğu kadar tlrpan gösteriyor mecmuanm muharriri ne konuşur, bi 'lerimi kaybettim diyemem, sadece, bir tesirli blr silâh olmadığını gibL Çünkü, infilâk, gerçektfn, cnun nevi şuursuzluk içindeydim. lin bakayım? Atom lâfını etmişler. Ahşab kulübem tepeme yıkıldı, ben anlatüğı şekilde tesir yapmış. Tahta evAdı Lasaljes olan papaz, Hiroşima yetre yuvarlandım. Bu hal ne kadar ler hâk ile yeksan, taş binalar ayakta. bombardımanmdan kurtulan tek tük Valnız, papaz bir şey daha söyliiyor ki, bir kaç adamdan biri. İntıbalarmı oku sürdü bilmiyorum, yalnız, ıslıklarla karışık şiddetli, muazzam bir kasırga, ku hayli mide bulandırıcı. yunca tüyler ürperiyor. Japon semala«Kasamızı açtığımız zaman, îçindeki rmda, Tufandanberi görülmemiş kasır laklarımı sağır edecek kadar kuvvetli, devamlı bir uğultu işitiyordum. Ortahk evrakın da, paralarm da, bir yığm külgalar yaratan o korkunc Lnfilâkı, pspaz zifiri karanlıktı. Hiç bir şey göremi den ibaret kaldığım gördük. Halbuki, şöyle anlatıyor: «Atom dünyasına sefer yordum, kör oldum zannettim. Etrafı alevler, kasanın diş kısımlarma hiç zaeden binlerce insan gibi ben de az ma, üstüme mütemadiyen tahta parça rar vermemişti.» kaldı, bir daha dönmemek üzere gidiları yağıyordu. Yavaş yavaş, ortahğa yordum. Isitilmemiş, görülmemiş bir sükunet geldi, fakat Hiroşima, alevleri Nazîlerin mücevherleri seydi! Atom bombası atılmadan önce. binlerce metreye yükselen muazzam bir Hiroşima, şirin, cazib bir şehirdi. Tahayni isviçmeşaleden ibaret kalmıştı. Yannn, yantadan, mukavvadan evlerile, halis mvh gm değildi. dev ölçüde bir tek alev, ne re gazetesinde, Nürn Us bir Japon şehriydi. Derken, günün bulursa kavuran bir alevdi, bir cehen bergıde asılan nazlbirinde, yerinde yeller csti. Hem de, nemdi.» l«rin servetlerine da kimse, neye uğradığını bilmeden. Papaz, atomun bu Japon şehrinde lr blr yazı var. MasGökte, yabancı bir tayyare uçuyordu. yaptığı tahribatı aniattıktan sonra, Hi lub nazi şeflerinin, yatağımdan kalktım, odamın kapısına roşimadan eser kalmamış olmasını şu muhtelif bankalara doğru yürüdüm. O sırada, şimjek çakar cümle ile izah ediyor: «Hiıoşima'dsn, yatırdıkian paralakaldı, mutlak biı rın yekunu 3 milyon markmıs. Kiminin gibi bir şey oldu, gözlerim kamaştı sadece, bir boşluk Kollarımı uzattım, küçük evimin, rüz boşluk Bunun sebebi de, Hiroşima'nm bir milyon, kiminin bir buçuk milyon olmak üzere biriktirdikleri biı oaralar gârla sallanan bir yaprak gibi, ta teme nhşab bir şehir olmasıdır.» unden sarsüdığuu hissettim, Etıaf la, Başpapazın bu sözü, atomun, medenî îarasuıda, sabık Mareşalın birikmia pa olsun diye, ne kadar ağır yetnek varsa akşam sofrasına konulurdu. Radyo programlarımız püırken. adeta bu zihniyet hâkim. Bir, iki saatçik zaman, tlklım tıklım dolu. Gündüzün bir sürü müsaid saati, sanki gocenin kulak| rası elli dokuz bin markçık olduğu gö larımıza doldurduğu uğultuyu gidermek rülünce etrafta hayret uyanmış. Ama maksadile, avuç içi gibi bomboş, mesele sonradan anlaşılmış. Meğer GoeBöyle olunca, doktorlanmıza da, hasring, nazilerin en akılhsı imiş. Servetini talıklarm çeşidini saymak için, akşammücevherata yatırmış. Tabiî, sahiblerini J dan başlayıp geceye kadar süren saatler kalıyor. kafese koymak suretile. Lâkin, insaf edin, saym baylar! VeAvrupanın en meşhur koleksiyonları soyularak elde edilen bu muazzam ser rtmlinin balgammı, kanserünin lime livet yığını içinde, bir de, Kraliçe Hor me midesini, veba mikrobunun nrkili tense'a aid tac var. Bir çok parçalarla sülünbeyi, öyle saaüerde dinlemeğe beraber o da bulunmuş, lâkin şimdi mecbur oluyoruz ki, ya yemek boğazınereye götürüldüğü malum değilmiş. mıza diziliyor, ya uykumuz zindan oHıNazi şefleri, tarihin bir kapısından gi yor. Hde sinir hastalıkları bahsinde rip ötekinden çıktılar. Fakat, işlediklcri sinir, kadmlarımız birer sinir hekimi marifetlerüı hikâyesi nesilden nesle sü oldular. tabiî, erkeklere de sinir hastarüp asırlarca uzayacağa benziyor. sı olmak düştü. Bana öyle geliyor ki, frenklerin vülgarize dedikleri şey, yani Saat meselesi bilgileri ilim dilinden halk diline çevirme işi, bir parça da, korkutmadan, tikŞikâyetçisl sade ben değüim, çok var. Kimi, durup dururken derd yanıyor, sindirmeden yapılmah. Ben sizin yerikimi, deşersek sızlanıyor, şu bizim nizde olsam. sayın baylar, radyo cihazradyo nrçriyatı arasmdaki doktorluk larında, açı'.ıp kapanması dinieysnlprin arzusuna bağll birer düğme mevcu4 bahisleri. Neden böyledir bilmem. Eskiden, ev bulunduğunu gözönüne getirir, mikro" lerimizde, zahir evim erkeğine iti'rar fon başma sonra geçerdim. H. V.