Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 13 Ekhn 1946 Jialil BSKİ MEÇllSl W£fll/5AN REİ5I Çocukluk ve gencliğim Efendidir. Anam Şefika Hannn. Dedem Hacı Mehmed Efendi, Elmalılıdır. Sultan Mecidin evahiri ssltanatında Milâsa kadı olarak gelmiştir. Bilgin, düıüst, faziletü bir insan imiş. Halk bu vasıflarmdan dolayı Koca Kadı unvanını vermiş. Milâsta ölmüştür. Babam, babasile beraber Milâsa gelmiş. İhtiyarlar, o zaman kara bıyıklı bir delikanlı, okur yazar bir Insan oiduğunu söylerlerdi. Müteşebbis, kudretli bir iş adamı tmiş. Cömerdliliğtrün dreaesini şu misal çok güzel ifade eder: Varvıl çiftliği Hacı Prodramos denilen îzmirli bir Rum tüccarının malı idi. Bu zatla çok dost idiler. Çiftliğimhdr. naniıBullerini dc ekseriya o adam satm aiırdı. Büyük oğlu AvramaH hikâye etmişti. Yun?.n'.ı bir gemiei buğday almağa geür. Avramaki bu kaptanı alıp ba. bama gstirlr. 2000 İstanbul kilesi buğday saun almak istediğini söyler. Hatırımda kaldığına göre kiles'ni 28 kuruştan alaeaktır. Babam «25 ktıruşa verdim» diyince AvTamaki cAğa hazretleri yanhş anladmız. 28 kuruşa talibdir» der. Babam «tyi anladım 25 kuruşa veriyonım. dedikten sonra Avramakiya csar.a nasihatim olsun, den'.z insanlanna karşı tamahkâr oima, bu adam gemisile denizler aşın gelmiş, bin muhatara geçirmiş. Bu buğdaydan edeceği kârîa ço!uk çocuğunu besliyecektir. Allah bu nimeti bana bak ayîğımda vermiş. İhsan ve kereml büyüktür. Daha da fazlasmı verir. Söyle kaptana, 25 kuruşa helâl olsun» der. Milâsm yaşlıları onu elân minnetle anarlar. Ailemizin Milâsta bir buçuk asra yakın ömrü vardır. Rüçük yaşta anadan babadan lki kardesimle birlikte yetim kalmıştık. Büyük ağabeyimiz, G3İib Bey merhum îzmirde Karataşta büyük bir ev insa ettirmiş, orada yerleşmişti. Eizleri de aldırmışü. İlk tahsilimi İanirde b'tir. dim. O zamanlar açılan îzmir idfidis ne girdim. Lise tahsilimi orada yaptım. Badehu İstanbul Mektebi Huİcukuna girdim. Sirkecide Mahmud Bey matbaasmın karşısmda şimendifer memtırlarmdan ve Avusturya tebaasuıdan bir Musevinin evinde sokağa nazır, balkonlu bir oda isticar etmiştim. Bir şün ev sahiblerinin odamm karşısınaDkl masasında iri siyah kaşlı. gür siyah bu yıklı bir adam peyda oldu. Yavaş yavas benim odamn da misafir: olmuştu. Bir akşam «Birim padişah da niürtekib bir herif, Rus Çarmdan ğene bugünlçrde pırlantalı bir tac hsdiye geldi. Bende eski Hürriyet ve Tas\iri 'Sf. kâr gaz«teleri de var. İstersen sana da getireyim. Terakki mektebi müdürü Nadir Beyi, Mizancı Jlurad Bcyi tanır mısın?. diye tutturdu. Gizli bir cemiaçtı. Ayağrm suya erdi. Bir y hafiyenin önünde olduğumun farkma vardım. Bu vaka Avrupaya firar kalarımm bir an evvel vcrilmesinde ilk amil olmufhır. İk:nci sınıfm san ayla. nnda 1310 senesı nisanmda Avrupaya kaçtım. Firarım şöyl« olmuştu: Müâsm Külliik iskelesinde o Aöalardeniıi limanlan arasmda işliyen Yunanlı Pandaleon kumpanyasımn küçük bir vapunma atladım. Sakız adasına çıktım. Orada femir idadistaden mekteh arkadaşlanm vardı. Onlardan Emin Beyin evine misafir oldum. Yalnız ona Avrupaya firar etmek üzere olduğumu söyledim. Diğer arkadaşlara Rumeli sahilindeki memleketlerimize uğrıyarak İstanbula beni götürecek bir vapura b'nmek üzere geldiğimi söyledim. 3 gün sonra bir Avusturya vapuruna atladım. Yunanistanda Pire limanma çıktım. Orada bir hafta kadar vapur bekledim. Bir Fransız vapurile Marsilyaya gittim. Oradan < Parise yetten tnsanlar vardır ki mutlaka başkaEHU lz*ac etmek için yaratümış sanılır. Bunlarrn i, çinde, cellâd, hapisane gardiyanı, icra memuru, tahsildar, sünnetçi p b i leri sonradan bu roertebeye erseler de bir kısmı anadan doğma müz'ic olur. Kâh sulu'.uktan kâh gevezelikten, kâh münasebetsizlikten ve kâhîde de hepsir.i bir araya toplamış olmaktan. Bizim arkadsşlar arasmda böyle biri vardır: Havacıva Nuri. Nuri galiba muallimdir, muharrirdir, müelliftır, edibdir; fakat h&rşeyden evvel birmci nevi bir müz'icdir. Hangi mecüse gelse berkesi bihuzur eder ve bunu istiyerek, kasden değil dünyaıun en tabiî hal ve niyetHe yapar. Ne diyeyim, sar. mısak nedeT kokaı»sa Nuri de onun için müz'icdir, insanları rahatsız eder. Havacıva Nuri.. Ha unutuyordum, Nuriye Havacıva lâkabmı 'galiba mektabden takmışlar. Kendisi de bunu iyi kabul edip soyadı yapmış. Fakat lâkab daima adın başına geld:gi için artık ona kim. »e Nuri Havacıva demez. Havacıva Nuri derler. Sebebi?. Efendim bu çocuk evvelâ bu havacıva lâfmı çok kullamr. Ondan başka delidoîu falan gibi çift lâfları çok söyler.. de adı Havacıva Nuri kalmıştır yani. Akşamlan nerede oturacağımızı bilemiyonız. Kapalı yerler sıcak oluyor, açık yerler soğuk, ne yapmalı?.. Düşünüp dururken bizin) Kantoron imdadımıza yetişti. Hadi gelln bu akşam sizi "sadrıazam birahanesine götüreyim! diye ortaya bir lâf attı. Güiüştük. * Ben boş lâf etmem. Meşhur (tebessüm müsabakası) gibi zoraki sıntmayın! Gidecekseniz buyurun! Yoksa ben gidiyorum. Pariste iki yapraklı «Meşveret»|i çıkarmağa<ba*Udıktan 'ş sonra biride cemiyet kurmayı ydüşündük. Dr. Nâzım/,,Şehir Meclisine yapıîan isminin «Terakki ve îttihad»^olmasmı : teklif etti • ^ teklifi Belediye Iktisad 1 Müdürltiğü de muvafık 1290 1874 senesinde Milâs kasaba ulaşttm.|Elimde pasaportumjyoktu. Fagörüyor nnda doğdum. Babam Kcdıoğlu Saîih kat ae \Yunanistanda, n«'Marsiİrada Yiyecek maddeleTİnde ucuzluk temini hakkında Şehir Meclisl üyelerinden Moiz Kohen TckicrJp tarafından verilen takrir, Belediy* İktisad Müdürîüğünce de tetkik edilmektedir. Yiyecek maddelerinin tevzii işinin belediye tarafmdan yapılması, yani eti, ekmeği, yağı, sebİzmirde Te\£ik Nevzad merhumdan zeyi belediyenin tedarik edip perakeno sırada Pariste buiunan kard?şi' Refık âscjlore verrr.esi 6070 ınilyon iira'.ık Nevzadm adresini abnıştmı. 'Pariste bir sermayeye mütevakkıf görülmekte;Sen Mi^el^caddesinde bir otele.indim. dlr. Avrupanın birçok yerlerinde oldu'Ertesi gün'ıBertholet scikağında Re f iğin ğu gibl etrafı yarım duvarlarla çevrilbuhınduğu! ap3rtımana gittîm. Apartı. miş mahallerde günün iki, üç saatine son! katır.da bir odadb onu bul münhasır kalmak üzere yirmiye yakın Hum. Benden altı ay evvel tir'.ikte Is | pazar açılması İktisad MüdürlUJünce de tanbuldnn kajtıkiarı Doktor jNIazım, A Şehir Meclisine teklif edümiştir. Bu parab Ahmed, Aksaraylı Cemil Beyler de zarlarm çok faydası olacağı, bu suretle orada idi. Dördü de Mektebi Tıbbiye I seyyar satıcmm da ortadan ka'.iırılması talebesinden idiier. J imkâm bulr.nacağı umv.lmaktadır. Paris Mektebi Hukukur.da ta\3İlimi ikmal etmek 4ü2ere gitmi'jtim. Mcktcbin Eski tngiliz Büyük Elçisi açılmasma üç buçuk ay kadar vardı. O müddet zarfında Frsnsız lisanım iicrAnkaradan geldi Meır.lcketim'./rl3 misafir buUı.ıan. IngllHtmek is+iyordum. Tbkat hergün bu arkadaşlaıla berabçr bulunuyor, türk. tcrenlı; eskl AnSara bcyuü elç'.=l Str Clark (JOa sabah Ankaradan Slr Clark ce konuşuyordıik. Bu gidisle bildiğimi »ehrlmlzde bir kaç gün gelmlştlr. ve teferar kalacak d« unutacaktun. Bir gün İzmlr idadisi Ajıkaraja dönerek Cumhurlyet bayremı töarkadaşlanndan îsak Efendiye rasgel renlnde hazır bulunacaktır, Eskl büyük dim. Kendislne derdimi anlattını. «Ben elçl oradan tfkrar Istanbula gelerek mcmVersayda bahçivan mektebinde pansi leketln» gidccekUr. .vonerim. Bir pazarım var. Onu da sana Darül&cezedeki çocuklar için hasredemem. Gel Versaya gidelim. Sa. ilkokul Rçılıyor na orada bir oda tutalım. Mekteb açıMllll K?ltım mUdürlugtt. Darülacezede lıncıya kadar Parise gelmez, Fransızlar buiunan İlk okul çağındtikl çocuklan oarasmda kalırsın. Bu suretle esasen kutraak İçin Balraumcud» yaülı bir ilfc o. nazariyatını bildiğin Fransıı Usanının kulun açıimasına karar v?rmlştlr. MUlt Epratiğini d« elde edersin» dedi. Hemen gltlm müdürü Mutad Uraa ve Uk ögretlro mufettlş! Nureddln Atasayar dün bu mesebavuiumu aldım. Vetsaya gittik. Orada le etraîmd» tetklklerde bıılunmuslardır. iyi bir tesadüf oldu. BİT raekteb müGelecek Fransız denizcilcri düninün apırtımanında bir oda tuttum. Çarşanıba günü gelecek Fransıı Jcan Bu zattan hergün fraTsızca ders de al d'Arc kruvazörü İçin yapılacak karşılam» dnn. Arkadaşm dediğiıgibi mektob açı programı tesblt edllmektedlr. Geml çarşamhncıya kadar Parisc de.gitmedim, Mek ba günü sabahı »aat onda jehrl sclamhyarak limana glrecekttr; gem'.nln mürettabatı teb açıluıca girdim. ttOO klçldlr. LlmaiKla beş giln kalacaklar ve bu mUddat zarfında nakll vasıtalirında *** nıeccnnen seyahat e<feceklerdlr Bizlerden evvel 1892 de Hüdavendu Sanayi m<ntakasmm yeri gâr vilâyeti Maariî müdürü iken kaçıp Istaubuluu lmar plânınd% sanayi bölgeFarise gelmiş ve Şark şimendiferlerinde slniu yeılnl tesblt etmek üzerei BaçbaUan. bir tercümanlık alarak Rue Monj'da lık tnrafından ^Srölen lt'zum üî?rtne. şeh küçük bir logemsnda yaşıyan Ahmad rlmi73e teş?kkül e<Jen B.\kan'ık.ar arası Rıza Bey o sırada (Hutbe) admda kü 2'i i'.^llllc Scmlsyon yapüan Mr lhzarl topçük birkaç risale neşretmiş. Bunlar lantı ve mabıülndokl tetklklerrten sonra düa Sultan Hamide Rıza Bey;n ıslahat fi oijlpdeıı evvc: B ledive Fen Işl^rl ınüd'lr. lüfOnd» «»ai toplantılarma başlamıştır. kirlerini arz için yazümıştı. MıHcbassıs Hanrl Prost taralından çch'.r Risaleleri okuduktan sonra Ahmed lnıar plflMDda «anayl mıntak3« için uygıın Rıza Beyi arayıp bulduk. Dostluğumuz görttîen Yedlkule İle Balarköy arasindakl zaman geçtikçe sıklaştı. Doktor Nâzım snhnva b!t çok ktmsfier ltlraz etmokteve difer arkadaçlar da Tıbbiyeye gir dlrler Uvey oğlu tarafından miştıler. Bir gjin aramızda para toplı. yarak bir gazete çıkarmağt düşündük. tekmelenen kadm Müzakere neticesind* bunun mümkün Ka'imraşadaı Kadımebıned mahalleslnde, Eınlnçeşrr.? sokağında 1 « nımnaralı evde C o'.duğu anlaşıldı. ' oturan MuftrTa km (ÎO yaşır.di Şükriye Ahmed Rıza Bey. Aueuste Kont'un Derlcl, kasıS'na Indlrllcn bir tefcme İle a^ır kurduğu Positiviste cemiyetinde rza i hastalanaraVc^ Ha"eki bastaneslne yatırıldi. Bu ccnrüyet a;ası arasmda Fransa mıstır Kadını. aralarındakı bir kavgada, nm yüksek muharrirleri, filozof.arr, üvv ogiu Befettn tekmeled.çi lddla olundiplomatları da vardı. Bilhassa Kleman du^ımdan Reîet ya^alannra^ tahklkata baçlar.mıştır so ile Ahmed Rııa Bey, çok dost idij € r gvve^â fransızca olarak iki yaprak dık. Bir cemiyet kurmağı dü^ündük. lı küçük Mey.eret 1896 da Intişara baş Dr. Nâzım, cemiyetin isminin «Terakki Iadı. Ahmed Rıza Bey, gazetenin un ve İttihad» olmasım teklif etti. Bu namvanının altma positivistlerin devizi olan da bir cetaiyet 1308 . 1892 de Tıbbiye. «Ordre et Progres» yi koyrrui!=t'j. Bu den İshak Sükuti ve birkaç arkadişı suretle Me^veret, bir positivisHn gaze tarafından kur.ıîmuş ve sivil mcktebler tesi oluyordu. Bu sayede Fransız bil arasmda da oldukça Renişlemişti. Fakat gin mehafilinde çarçabuk geniş bir kendileri nefyedilmiş, ccTniyetlori de mevki aldı. Fransız matbuatı da yazı dağıtıimış. Ahmed Rıza Bey «Nizam ve larma sütunlannda yer vermege başla Teıakki> olmasım istedi. Yani posıtldılar. Esas makaleleri Ahmed Rıza Bey. vistelerin devizinin cemiyetin Vsmi olle Suriyeli 1293 meb'uslarından *Halil masını teklif etti. Dinsiz bir cemiyete Gartem ve Selânikli Alber Fua yazardı. intisab rengile memlekette bir muvafBizler de o şrünkü halimiz« göre yar. fakıj'et elde etmek imkânı olmadığı dımlarda bulunurduk. Meşveretin bu anlatıldı. Kelimelerin yerleri degiştirilsuretie ecnebi mehsfilincl* itibar kazan di. «ittihad» başa, «Terakki» vjna alınması Fransız matbustmm yazftarma dı. (İttihad ve Terakki) admda ittifak sütunlannda yer vermeleri, sarayın «e hâsıl oldu. Cemiyetin reisi Ahmed Rıza sefaretin dikkat nazarmı çekerek mu Bey, azaları da Mizancı Murad Bey, kabil tedbirler başladığı gibi Avrupada Dr. Nazım, Dr. Şerafeddin MaEîmumi, yer yer yerleşmiş olan vatandaşlar ta. Miîâslı Halil B«y. Yani bendim. rafından da yardım görtneğe de başla Arkası var rpasaport^soran olmadı.'iNe serbest günilermiş o'günler. Sultan Harnid zamanmda pasarort alıp Avrupaya gitmek Türk çocnkları 'için yasaktı. Böyk bir'şeye cüret edejain arkasma gizli poüsVkorlardı.i'İzmirden de kaçraak zordu. Yiraıi pazar yeri açılacak Reshn, heykel ve mimarîde toplanan Cç plastik sanat 1çinde mimarî eserlerimlz din!, sivil ve askerî şekillerüe muazzam Osmar.Iı Imparatorluğunu ve on müsbet bir yoldur. Kendi ifadesüeı dan evvel Selçuk İnaparatorluğunu beş «Türk mknarîsiniıı hü^yetini hakikle tan başa orijinal eserlerle donatmış v« öğrenip rer.lize edebilmek için bizzat bu eserlerin birçoğu asırlara göğüs ge bu amdlardan daha yetkili ve daha fererek bütün güzellik ve ihtişamlarüe yizli bilim ve sanat kürsüleri tasavvur büyük bir medeniyetin söz götürmez şa cdilemez.> Bütün hayatmda sadık kaldığı bu hidleri olarak göklere resmcdümiş olduğu halde bunlan konuştıırmak, dile kanaatledir ki müellil uzun zamanlar jetirip söyletmek istiyenler, yaşamadık , tekbaşına çahşmaktan yılmamış, elinden an bir medeniyetin ruhuna nüfuz et I gelen maddî ve manevî fedakârhkları meleri pek güç ve fideta imkâıuız olan I yapmaktan zevk almıştır. Onsözde bu yabancılar olduğu için mimarîmizin ka ; tatlı çilenin tarihçesini okurken meslerakter ve hususiyetleri hakkmdaki ilk ğinin eri bir sanat âşıkının yaratıcı hehükümlerin temelsizlikle başlaması u yecanlarınm yüceliğini duyuyor; bu yüzun zamanlar fikirleri bulandırmıştı. Bu ce heyecanları tadarken: pesin hükümlerin klişe halinde müe'ılifAşk gelince ciim/e eksikler biter, ten müellife geçmesi mim?.rîm\ze bir taBitmez ise Jco M kahm noliser lihsizlik devri yaşatmış ohnakla beraber Tek güniil Mevlâyı buteun noltser payidar olan eserlerin hakikati her türDiyen Yunus Emreyi hasrctîe hatırlü yanhşlık ve hatalan ne vakit o'sa dü lamamak kabil olmuyor. zeltebileeek bir mahiyette olâugu için Altı buçuk asırhk bir zaman kaplıyan geçici olmağa mahkum bir talihsizük Osmanh Imparatorluğu devri:ıde vü olnbilirdi.' Nitekim şarkiyat ilmi ve â cude getirilen mimarî eserleri şu dört limleri ilerledik™e Sriçıık ve Osrr.ar.h devreye ayrılıyor: mimarîsirün İslâm mimarîsi arasraia 1 Baş'angıç devri: 1299 Osmanh nev'i şahsma münhasır bir orijinalhğı kuruluşundan 1453 İstanbul olduğunu gürenler olmuş ve bu vadido, Fethine kadar. teferruata aid kusurlan olsa bile, esası 2 Yükseliş devri: 1453 İstanbul fetka.Tiyan kıymetli eserler vücuda p,etihinden XVİll Hci asır ba;lanna kadar. riîmiştir. Erbabı tarafından bilinen ve 3 Ynbaner.a?ma devri: 1703 Ahilıtifasa taallu keden bu escrler üzerinmed m den 1839 Mahmud İİ n;n 51üd« durmak bana düşmediği için yaînıı müne kadar. hcıtırlatmakla iktifa edorek M üî Eftitim 4 Soysuzlaşma devri: 1839 dan Baknnhğı Eski Eserler ve Müzeler Umrm MüdürlüŞü Rölöve Bürosu Şefi 1908 ikinci Meşrutiyet Uânına kadar. Bu devrcler de gösteriyor ki bir yaYirksek Mimar Sedad Çetintaşın Millî Eğitim Basımevl tarafından resimler, pıcılık sanati olan mimarlık içtimaî plânlar ve rölöve levhalan ihtiva et bir heyetin geçirdiği şafhaların karakmek üzere papyekuşe üzerine bas^mış terlerile başbaşa gidiyor, bir medeniyeve Bursadaki ilk eserlerden başlıyarâk tin doğuş, yükseliş, bozuluş ve çöküşbütün Osmanh mimarî eserîerini ihtiva lerini mücesstm brir şekild* aksettirietmek emelile «Türk Mimar! Anıdlan> yor. Güzellikle birlikte fayda ve kuladile intişar etmekte devam edeeek olan lanışlılığı sağlamakla mükellcf olması büyük bir eserin ilk cildile anıdları yüzünden hemşireleri olan rc'ıra ve mızı meslek hayranhğile ölmezH§e ka htykelden aynldığı gibi resim ve havuşturan kıymetli sanatkârın iftihar ebüyük emekleri üzerinde du ölen genc kız için Öldürüldü dendi, racnf;ım. fakat tahakkuk etmedi Beşlktaşta^ Köylçlr.de, Leçker sokaffında 2 Eserin önsözünde Seîçuk ve Osmanh numaralı evde oturan Dlmltrl kıra f!O vamimarî abide'erinin medenî bir hayat şında Melpomenl'nln. lşkenc* metlcesinde ihtiyaclanna karşılık olan zenginlik ve oldüftü lddlaslle, Adllyeye lhbar yapılmıstır. çe=ifileri gösterikMkten sonra ehemmi Bunun üzerine, Adalet Heklml Dr. Karr.U yetlcri tebarüz ettiriliyor: «Mimarî ta Unsalan. Köylçl Rum klllseslne gltmlştlr, H»tan glydirllmlç^ çlçeklerle »flMenmlı orihimiz lâyık oMujju ciddiyetle ele alı larak tabuta yerl»iUrllftn eec«d flstaru X«nırsa onun yalnız bir sanat tarihi ol 6İUp tamamlle çıkarıldıktan sonr». muama!:la kalmadığı görülür. Aynı zaman yene edllmlştlr, Fakat, rUcudündeı kendl. da, pek gcniş u'us.lararası şümulü ile, s'.ne Içkrnce edlldiglne dtlalet eder or.un gcnel ve beşerî medeniyet tarihi bere çöyle (îur«'jn en ufak tlr çürtk bll» çerçcvesi içinde, önemli bir yer almış görtt'mnntstlr, Bu yolda rapnr »ertlerek, olduğu anlaşılır, hattâ XX ncı a?ır me Mrtpomenl'nln gömülmectne müsaad» olunmuştur. Dlğ*r taraftan, savc'.lardnn Or. deniyetine feyizli ve değerli birçok mal han Hamamlnln yapt'.gı tahklkatla <!«, zeme vermiş olduğu hakikati de mey böyle BOÇ lçlendlSlne dalr bir netlceye T*dana çıkar.> rılamarnıştır Ihban yapanm klm old'.ığu, ne maksadla bu lddlayı ortaya attığı arafMiiellifin maksadı mlmarl tarihi yaz t rılmaktadır. ınaktan riyade «miraarî anıdlarırruzı, GCmülmfflne mOsaads olunan cesedln gerekü ve türlü şekillerde almmış re yentdsn glvdirllmesl ve süslenmen lçln, simlerle, okurlara sunmak ve aynı za rllcsl meusublannca lklncl defa ır><) Ura manda bunların sanat ve teknlk husu kadar blr para harcannııçtır ve bundan siyetlerini izah etmektir... Bunlar elde sonra cesed, muayyen meraslmle gOmtUmüştür. edilmedikçe maksada varmak imkânsız gibidir. Halbuki bu resimler elde bulundukça ve bu resimleri elde edebilKÜÇÜK HABERLER mek İçin, eserlerin en küçük teferrua* IKINCl Clhan Harbinin fcltmealnden tma kadar incelemek mecburiyetinden oelme bilgileri açıklayıp tesbit eden gö soara beynolmllel nakllya.t îşlerlnln eJ'an rüş ve mütalealar gözönünde bulunduk blr düzene glremedlğlnl gören ml'.letlerarası tlcaret odası, mllletler&rası n&kltyat lçlertça, bizden sonrakiler için, mimarî ta niu dUzenlenmeslnl ve bir taraftan da rihimizl yazacak, ve onun hakikatleri sadeİEÇtlrlllp kolaylaştınlraası lçln Parlete ne ulaşacak pürüzsüz ve rahat bir yol blr tcplantı yapılmaema karar rermlştlr. hazırlanmıs demektir... Ileride herhangi Mllletlerar&sı tlcaret odw» Türk'.ye mUli komttesl de bu toplantılara davet edllbir olay karşısmda, bu binalar zayiata mlştlr, Pariste yapılacak bu toplantı uğrarsa elde buiunan bu resimlerle, hai komlteal lsml attında yapıl&cak ve taya düşmeden o binayı restore etmek 16 kujımrt» toplantılara bajlanacaktır, mümkün olur.> * MERKIZI btanbuldk buiunan TUrk Mevnıu olan eserleri anlamak ve kıy Cerrahl cemlyetl, Mlill Tıb kongreslnln toplanaoağı 21 eklm pa^artesl günü Ankametlendirmek için tuttuğu metod, bun rada bfî'nel kongreslnl akdedecektlr Bu lan doğrudan doğruya ele altp incele arada cerrahlnln mUhlm mevzularına ald mekten ibaret oidugu içhı en sağlam ve lkl rapor münakaaa »dllecektlr. nıtlarımızı ölmezliğe t avuşturan eser ^••^^,>.•.^,. Yazan : • » • ^ ^ ^ Tam yerinde bir istiskal! Mustafa Şekib Tunç r A j> kincl Dünya Harbinin banş kotıfe. I I ransı, sozde Birind Dünya Harbi I* sonundaki banş konferansı gibi olnuyacak, haklı ve âdil bir banş vücnde getirerek üçüncii bir dünya harbinin tohnmlarnu atmıyacaktı. Versay muahedesile onun leyiüeri başka olan öteki muahedelerin tanzimlnde, cim headese, manaz manazır, bir Clemeneeau ile bir Lloyd George gtereotomie Stîıilen ortaya çıkmışlar v© mnabjedelere kısmen mebani maktaîSRfiv «ayriâdilâne, kısmen cahilâne hükümresmeteıek ilim velŞer koydurmuşlardı. Hele onlann rorlle sanatını, muvazene.Tapılan mahud Sevres (Sen) muahesıklet ve mukavemete taalluk ed«n me desi haksiîlığın, adaletsizliğin, kanik ve fizik bilgileri de istemesi iti liğin, hattâ zuhnün eşsiz bir örneği idL barile güzel sanatların en yüklfi ve Bn, bir banş andlaşması değil, Türk mes'uliyetli bir kolunu teşkil ediyor. devleti ve Türk milleti için bir idam Ressam v« heyketra» is« «serinin mu karan idi. Allaha ştikür, tstiklâl harbinde Türk süngüleri, yaşamağa hakkı vnffakıyetsizhğinden mes'ul olmadığı iolmıyan bu goysuz ve rszil ncubeyi çin b?şmı kendi zevk ve meharetinden doğmatien yok etti. başka hiç bir şeye bağlamaz, istediği Şimdi, tkind Dünya Harhinin banş fantezi ve garabetleri tecrübe edebiJir konferansmda da ortaya çıkan bir ve hattâ sürmeğe de muvatfak olabi •Molotov Vlchinsky ve orbıkları. l.ülir. Fa^at fayda ve kullanıs''lığı da tttn gayretlerlle 1919 d«H haksnhklan sağlamağa mecbur olan mimar, son de yapmağa çalısıyorlar. reccJe cıddiyçt \c ttrafh bir an.ayış Bulgaristanla Müttefikler arasındakl ve kavrsyışla çalışmak, güzel'iği sağ barış andlaşmasınrn taslağı konferan«ta lam bir hendeseye oturtmak zorunda müzakere edilirlsen Sovyet Rnsya mudır. Nitekim bu ciddiyet ve mes'ııllyet rahhaslarile peyklerinin Bvlgaristan leduygtılan Sedad Çetintaşın bütün ça hindeki sözlerinl ve gayretlerini okulışmalannda olanca titizlîğüe kendislri ynnca onlan, tneşbud cÛTÜm halinde «österdiği gibi kendl eserİTil tamamh .yakaianmış. yüzde yüz snçhı bir adamı yacak olanlara da gıpta edilecek bir kurtprruak için uğraşaa avukEİlara kabil olmuyor. Sîav temörnek oluyor. B?=ladığı işin azamet ve ehcmmiyetni çok iyi takdir eden sa «ilrHer). snclu Bulîaristam kurtarmaic natkâr, kendi hayat ve takatinin kifa. ve onun yerine. suçlnnun kurbarı olan yct.izliğini düçünerek yaratıcı hayran Yunanistanı mabkftm ertirmek için bülı";ını gelecek nesiilere «şılıyccak öyle {ün belâgat ve talâkatlerinl kullandılar. ! ir sr.TiimiyPt ve sadelikle konıışu^'or BuİKaristanın bir kahraman, Yunanîski, meslekten olmıyanlarda bile sürük tanm bir barıs ve emnivet düsmanı oldugıtnn bile söylediler. Vicbinskr, snç. lcyici bir hcyecan uyandırıyor. lıryu sruçsuz, sncsurn snçlu pöstermek Anıtlarımızı ölmezliğe kavtışturacak için o kadar ateşli, o kadar hpyecanlı bir hamlenin başlangıcı oîan bu eser konnstu ld kürsüdskl sn bardrgım. öherhalde meslekî alılâk ve ülkücü'üğün nündeki tcrcürnanın kafasına düsürdii. de ölmez âbidelerinden biri olarak ka Adarncağızın lcafası yarılmadıysa da, lacaktır. İçinde yajadığımız bu yıkım Paris gonbahsrmın bn «oğuk ve rutubetli fünlerinde, belki de nezle olmuşasrında yapıcılık ülküsünün yaratıcı tur. heyecr.nır.ı her türlü zahmetlere katlanYugoslavya île Bulgaristan bahis ko. mak suretile gönüllerd» tazelemek kudretini gösteren bu eserl iftiharla göğ mısu oldu m«, br«ta Sovyet Ru<:yar.ın sümüze basarken onun bütün bir mi temsilcilerl olmak üzere, bütün Slav marî tarihi tarafından da bıüyük bir »e blokn alevlenlyor. Yngoslavya neyso vinç ve ilgi ile karşılandığını görmek amma BulgaTİstnn, Sovyet Rusya ile ten doğan bir bahtiyarlık duyscağımm resmen barb hallndedir. Bu devlete ben7er durnnıda ttalva ile düşünerek daha jimdiden seviniyorum. Rumanya da vnrdrr. Fakat Slav bloka M. Şekib TUNÇ temsilrileri, onlan himaye etmlyorlar. Meselâ Rnmanya. Kızılordn ile berarjet Yerli pamuklu «atıslan teknur Alnıanya ve Macarlstana karşı 38fi bia ba?Lyor a^kerinl harbe sokmuş ve 260 fün saTerll Mallar Pazarlanndakl karaborsacılara vaşarak 170 bin kayıb venr.iştir. Bu kısmct olan parnuklu »tiBlarmın durdurulmuından aonra utıslajm »ehrtn her ta fedakârhkianna mukabil. Rnmanj'a, rafındakl mutemedler rasıtMİle y»Pilnıası Rnsya tarafından himaye ediİTnemiştir. kRraTİaıtınlmıştı. Bu husustakl hazu'lıilar Çün^ü Rnmen milleti Slav değildir ve nlhayet bltml« ve Terll Mallar Pazarları «;ünkü Rumanyarun ean ve gönülden mU^ssesesl müdOrlUgO dOn aababtan ltlb* blr Rın peyki olmadıgı Moskovaca pek ren, Tlcaret Oda»ı tatafmdan blldlrllen ve M bilirtmektedir. Vllâyetçe uygun gOrülmüt olan mutemed Y» Yunanlstana ne diyelim? Eğer manlfaturacüara pamuklu vermege baslamı»tır. Mutemedler hemten »atı»lara ba». Sovyet Rusya ve peyklerine kaİTnış ollıyacaklaröır. Dün baaı »emtlerde yerll fab saydı, banş konferansı. Rusyanm daha rlkalann basmalarını ve Hlnd beelerlnl ı a . Almanya ile dost ve yan miittefik oltan roanlfaturacılar görülmekle beraber «ehrln her yanında pazartesl günü a&Ualann. dnjfrı bir zanıanda, Müttefikler safınrla barbe girmiş olan Yıınanistan sleyhine ba^lıyacagı anlasılmaktadır, düşman Bulgaristana toprak ihsanlarmda da bulunacak; belM de BulgarisYugoslavyada yakınlan tantn ödemesi kararlaşttınlan 125 milbulunanlara lklncl Clhan Harfclnln dünjanın her ta yon dolarhk tazminatı da Yunanlstana r&fında husule getlrdlğt karişıklıklar yü yükliyecekti. Fakat konferans umumî zünden, Vugoslavyanın muhtelU sehlr ve heyetinin virdanı, bn ksriar haksi7İıgı kasabalarmdan kaçaf»ki Halyadakl Blrlrş. kabule yanaşmamış ve son ornrumda ml? Mllletler idareslne lltlca ed«n ve Na. Beyaı Rusya murahhası Bulgaristam poîl clvarında CRegglo Emllla ü, N. B A.) methedip dururken diğer milletlerin fcanıpîarında buiunan blnlerce TUrkten dinlemiyerek yalnız blı kısnunm lelm, soy&dı re doğum tcmşikileri bu yaveleri yerlerlnV gosteren blr llste gelmlştlr. Yu lalondan çıkmıslardrr. KonfeTan«a bssgoslavyadakl alle efradını yakınlarıniı hı kanlık eden Mr. Byrtıes de salonım sım ve akrabalarını kaybeden Tatandaşlar bomboş olduğuna isaret ederek otıını. bu lUteyl görmek lsterleree, Büyük Postane ma nihayet vermiştir. Slav blnkumm karşısmda. Tenl Vallde hanında 67 No da IhsMi Yıldırıma muracıat etmelerl blldirU Bıılgar hamiligine hu istiskalden daha iyi bir cevab olamaı. mektedlr, 8irkecl gahUlnde, Arab» lakeleM yakının. da aşagı yukan lkl aylık bir çocuga «ld cesedln blr kiMnı, bulunmuatur. Kaba kigıdıar» sammı» oîan bu ce»ed b'akiyesl, denlz hayvanlan taifcfından «Udlklenmiş. kokmuj, yeşlllm»i reni baglamıs haldedlr. Çocugun clnslyetl bile anlasılamamıştır. Bu haldeı otopsl İle de her hangı blr netlcye va'rılarmyacagından, Adalet heklml Dr Kamll Ünsalan, cesedln gömülmeslnB mü^aacle vennlştlr. OiUm sebebl etrafmda, ?ab!a Te adllys. tahklk&t yapmaktadır Orgüt yok. Onun için adıın başında blr takun Denizden iki aylık bir çocuk cesedi çıkanldı En güzel spor gazetesini YARÎX almayı unutmayın. Kardeş herif normal değil ki.. nöbet değiştirerek vatman elinde tramvay •rabası gibi bir yerde durmadan gidiyor. Dur bs kuzum! İnsan ol da lâf dinle! İkisi bir arada olmaz. Sizin lâfınızı dinlersem insanhğımı kaybederim. tnsan olursam sizi dinliyemem. Patla öyleyse! Patlarsam hepiniz.. ne idi o.. şu atom tecrübesi yaptıklan yer.. Dikili Sana söylüyorum ya.. dtnini, geçmi idi.. Kikini mi.. mlşbıi, cart, hırr, pat pat. Çatt. Dilini eşek arısı soksun.. " Nihayet yürüdük.. ben Kantoronu Sokamaz.. benim dilim.. dürttüm. Hani sussun diye. Sığtr düidir.. Ne dürtüyorsun be! diye seal«n Yüreğhn sığır yüreğidîr, dilim.. dikten sonra «oföre: Dilim dilim olsun inşaılah.. Hadi bakalmı bilâder. Ne diye rince ben (Sadırazam Birshanesi) lâfının nereye masrui olduğunu anladım. Hamdi Varoğlu da beraber.. dayana. eeksen de bekltyorum» nrıadı. Diyince, şoför arkasına dBndü.. Kan Bu pasaj bir eski sadrıazam ailesine aidf Ay deli olacağım şimdi. Herifler torunun hain ökü* boyunduruğa bakar dir derler. Pasajm di birahaya anlaşm ya susun be! Sulh konferan gibl dönmüş gözlerini gSrünoe.. yıırnu binde bir ne.. Dışarıda na'asır.da dört büyüklere döndünüz yahu! şadı. Ben önledim. Hayır, yani bana mı söylediniı di lar, içeride .nasalar.. Hava açık, dışarıda Doğru.. adamın hakkı var. Bırak yecektim de yoksa.. mıyor ki herif söyliyeyim.. gideceğimiz Ay, ay, önüne bak yahu! (vrrr, oturalım dedık. Bir yer açıkta ise ben gitmem.. hart Zmk.. hınk!) durduk. Herif masanın başına çök Hem açık, hem kapalı.. arkasına bakarken, azkalsın birini ezi tük. Ben, bildiğiniz gibi, içmem. Ama bi Mart havası gibi bir şey desene! yomu=uz. Onun gibi.. • Hey yarabbl s«n bilirsin! Bir ak ra içki değüdir diyeceksiniz. T)eğildir Nerede bu?. silik var bugün Aksilik sende! Ne diye arkana ama eel Releüm, bir Beyoğlunda.. ama cümbüşlü yerbardak bira içtim mi, içime âsıknıışım bakıyorsun! d'r. Siz, nenize lâzım.. Gelin benimlen! gibi bir ateştir düşüyor, yüreğim mtdeme Zaten bîz de böyle bir şey aramıyor Hem adama lâf atarlar, hem de inip orada başhyor çuıgıraksız kapı muyduk.. kalktık efendlm Kantoron, sonsra.. (Vart vaart, vart, vaart! Onünyumruklar gibi çüm güm ötmeğe. Huben, Hamdi, Tevfik. Bir dolmuşa.. ka den geçen bir herife) Heeey, andavallı! lâsa tatsız bir durum. Ben de içimi baspıda nara atmaktan sesi kısılmış tu İ=tanbul bir tane.. gözünü aç, gözünü.. tırayım diye kuvveti mezeye veriyorum. Ö^Y\ durur mu? lumba ağası kılıkh değnekçi... otoBa^hyorum masaya gelen mezeleri yebüs gibi büyük bir taksıye soktu. Gir Aandavallı sensin.. meğe. Bu sefer ötekiler Içerliyor. Çündik, girdik, girdik.. sekiz kişi bir de şo. Hayvan ağa!, Yürümesini öğkü ben biralı meze yiyorum, onlar meför dokuz., Kantoron istrppontenlcrin ek ren. Sonra seni de adam yerine koyup ze ile bira içiyorlar. Arada büyük fark yerine düştü.. bir tarafında ben, bir ta bizi sigaya çekerler.. var. Nitekim bu aefer de birayı içtikrafında Hamdi. Te\f:ği kısa boyludur Ve böylece Beyoglunun Galatasaray ten sonra başladım şundan bundan yediye öne sürdük.. hareket., zart, îurt, köşesinde bkanıp kaldığımız sırada meğe. Gevremiş patates yapraklanndan, gitmez araba... Şoför bajladı.. ne din, Kantoron: hürriyet rengi kırmızı turplardan, cine iman.. Kantoron dayanamadi; İnin bakalım! diye harekete geç ğer tavasından, tuzlu bademden atıştı Sen eskiden mavnacı mıydm? ri. Kapılar açıldı.. hep sokağa dökül rırken, Kantoron: Nedsn sordun asnbey.. duk.. paraları verdik. Araba gitti., biz Diyince beriki içerledi. Kimsenin birbirimize baktık.. Kuzum, herkes payını yesin? diye ker.disine alcraba gibi hitab etmesini 1s Naap'.cağız şimdi?.. işe rnüdahale edince falsonun farkına teraez. Gelin beraber! diyen Kantoron ö vardım. Bana mı söylüyorsun? diyecek ol ne düştü. Yüz metre kadar yüriidük Bir şey yemedim yahul du. Şoîör bu KarıtoTcn dinler mi?. tîn sonra oradaki pasajlardan birinc gi Daha ne yiyecoksin herif! Bir ye rVİDA İŞARETİ! Yazan: Burhan Felek .Müşkülât işimlze mâni oluyor. Engel oluyor. Ne diyorsun kuzum! Hayır, bir şey demiyoıum, Bu müşkülâtın». Zorluklann... meddğin... Ortadan kalkması için mütehassıs Ağzmı topla! adamlar... Topludur benim ağzım. Bir yeme Uzman... diğin rüşvet kaldı, onu da yiyemezsin! Lâzım. Salâhiyetli memurlar... ddyecekthn. (Kadehlni gSstererek) Bu Yetkili işmanlar... zıfckımı içerler, arkasından da bir lok Bana bak işman... Sonrn pişman oma b'r şey yerler. Sen düğün evine düş lursun. Ukalâlığı bırak da... müş hizmetçi çotnığu gibi habire atıştı Bir şey demiyonnn. Hani... nyorsun, sonra da... Sen tal^sil terbiye... Derken sustu. Onun baküğı tarafa Öğreüm. eğitim... baktık kimi görelim? Havacıva Nuri sı Herif suı! Anladık bırak da bilntarak gelmiyot mu? Kantoron pesper diğimiz gibi... deden: Ben bir şey yaprmyorum bayım. İşte şimdi keyfimfae... Yuz verm« Benimki fasafiso! Sen aldırış etme! Kul>in Allahaîkına... demeğe kalmadı, be landığın söylemlerin türkçelerini tekrarriki yanaştı: | lıyorum. Aklırnda kalsın diye... Yoksa Oo! Boğazola! Tünaydın baylar... siz oynanılarmızda bağımsiîsmız. Oh ne iyi rastlama! Içkiler, azıklar.» Ben bağımsız değilim. Ben müstaKantoron içini çekerek: kilim, anladm mı? Kazıklar, yazıklar... Soru isareti. Bayım sende şairliğe akış var. Ne? Sululuktandır... falan demeğe kal Hiç bayım Siz bana bakmayın demadı, oradan bir iskemle çekip otıırmaz dim ya! mı? Birbirimize bakük. Şimdi Nuri geldi iyi ama... diye de keyfimizi bozmak reva mı? Puvan virçül. Kantoronun hovardahğı tuttu. Garsonu Anladım. çağırıp Havacıva Nuriyl göstererek: Bir nokta. Beye bir bira getir. Delirdin mi herif? Nuri: Soru işarett Baya... diye tashlh etti. Sapıttnı! Kantoron da üsteledi: Şaşma işareti... Baya.» Ukalâlığı bırak da; keyfimize baBira geldi. BU İ6h aramızda paylaşıp kalım! ' Nuriyi marka etmek istiyordui. Lâfı, Puvan vir^ül, nida işareti. çoktandır dinlemek Lstediğimiz Kanto Bana bak! Gözünü patlatınm ben rona bıraitık. Galiba şöyle görüşüyordu: adamra... Susacak mısın? Efendim, bizim memlekette... Önce nida, üç nokta, sonra soru Havacıva karışü: işareti. Yurdda... Ulan seni bana sayıylan mı verdlKantoron aldmnarlan devam etti: ler? Teşkılât yok, , Soru içareti.^ Vallahı ağabeyciğim, ^k • 1 A 1 A ben. Demeğ« kalmadt, Kantoron Havacıva ^ Nurinin kafası budut W diye açık elile vurad rak beriki: B l B M 0&P Öldürecek misin? Dd nida işare. ti, kârata, bir de so. ru işareti... A Ve oğlanı harpa^ temağa devam ederken öteki: İnsan ırefikma böye mi nrjamele eder' Adam ariadaşma böyle mi işlem eder, soru işareti... Artık biz araya girdik. Onun orası yasaj. Âlem etrafımıza aldı. Tam ikisini ayırıp da işi fasledeceğimiz sırada bir sivil, bir resmî polis: Az gelir misiniz? diye bizi çağu"maz mı? Nereye? Merkeze kadar. Niein? Orada öğrenirsinlz. Uzatma ağabey, haydi bakalım. Yahu! Davacı mı var? Evet... Kim? Civardaki bîrahanedler... Akşamlan gelip yiyip içiyor, sonra da para vermemek için haraza çıksrıyormuşsunuz! Arkadaş nöbet tuttu bu akşam.« Uzatma dedik ya, haydi. O sırada Kantoron bağırdı: Ulan VasiL. Bu kalleşügi sen mi? Birahaneci koşarak geldi: Yok pasam, valla ben demedim sizin için... Araa polise derd anlatıhr mı? Kalktık; hep beraber merkeze. Sizin anlıyacağmız rezil oldıık. Peşimizde bir süru tüfecj... Kantoron söver, Havacıva sayar. Neyse, nöbetçi komisere şikâyet edilenlerin biz oln.adığımın anlattılar da yakamızı kurtardık. Bir daha rm? O X V B. FELEK