13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sehir Sionist'lerin lideri Dr. haberleri Hayim Veizmann J J J LL! I tJJ^It III! 111111111111111 i 111111111111 f 11111II11UJ1111111 CUMHURrYET 3 Ekîm 1945 BEYNELMİLEL PORTRELER HUKUKI DUSUNCELER HEM I NALINA MIHINA Nakleden: İbraKim Hoyi Ingiliz devlst aâamlarmdan Lord Baifour, sağlığmda, bır secim savaşı esnasında Manehester'de bulunduğu sıralarda, delikanlı bir yahudi kirr.yagerile tanıştı. Bu gencin adı Hayim Weizmann idi. Poiıtikacı ile ilim adamı birbirlerinden pek hoşlandılar. Weizmann dur durak bilmeksizin, hayatınm en büyük emellerinden, rüya, hulyalarından birini teşkil eden bir gayesinden «Sionism» *den bahsediyordu. Baifour da bu parlak, pernbe hulyalardan heyecana geldi, ve o dakikadan itibaroi Sionist projelerine ilgı göstermeğe, etrafta Afrikada Ujanda'nm bir yahudi kolomsi yapılacafına dair söylentiler dolasmağa başladı. Bunun üzerine de.ıkanh Weizmann, Balfour'a müracaat etti; Kulağıma bazı şayialar geidi. Fakat şurasını hatırlatmama müsaade ediniz ki, bizim için en yerinde kurulabilecek millî yurd ancak Füistin olabılir... dedi. Balfour sordu: Sizin gıbi aynı kafayı taşıyan Sionistler, çok var mı? Weızmann gülümsedi, cevab verdi: Mıster Balfour, Pinsk yollan, hep benim gibilerle döşenmiştir... Weizınann bu sözle, doğduğu yeri kasdediyordu. Muasır dünyanın sayıh şahsiyetlerinden biri olan Sionist lideri Weızmann, 1874 yılında Rusyada Pinsk civarında Motil köyunde doğmuştur. Babası, ortahalli bir kereste tüccarı idi. Anası ise, aşuı derecede evine hağlı ve cesur bir kadmdı. 15 çocuğundan dokuzunu üniversiteye göndrrebilmek imkânım bulan bir ananın, üçüncü çocuğu olan Weızmann, Balfour'la yaptığı müteaddid konuşmalarda, Sionism ile Filistinin birbirinden ayrılmaz iki unsur teşkil ettiğini belirten köklü, sarsılmaz kanaatlerni açıkladı. Uganda'yı yahudi ülkesi olarak en' uygun yer sayan Balfour: > Ne bileyim, Londrayı bırakıp da Saşkatçeran"da ysşar mısmız? diye sordu. Aldığı cevabşu oldu: Biz Londra daha henüz batakhk halinde iken Kudüste yaşıyorduk.. *** Weizmann, günün pol.tikacılarınm bir çoğu gibi, Sionism davasınm ancak İngıliz yardımıle yürüyebüeeeğıne ınanır. Bütün siyasî işlerinde kesenkes bır Ingiliz taraftarı olduğunu gbsteren, ıspat eden Tyeizmann, sapma kadar da iyi, mükemmel bir yahudidir. Weizmann, köyünde ilkönce, Çeder adh özel bır ilkokulda sonra, Pınsk'te lisede okudu. Fen ve rratematik dsrslerinde parlak zekâsı iie sivrildi. Freiburg Universıtesıne devam etti. Şu veya bu işlere gırerek, geçimini sağ'ayıp, sonunda Berlin Universitesinden fen doktoru unvanım aldı. Ailenin öteki çocukları da iyi yetişmişler, hepsı de aydın insanlar olmuşlardı. Evleri adeta siyasî ve edebî konuşmalarm haınret^e yer bulduğu bir kültür nüvesi halmı almıştı. Weizmann. Cenevrede kimya lektörü yardımcısı oldu, yıllarca bu şehirds kaldı. Tıb tahsil eden bir genc kızla tanıştı. Sevdi ve onunla evlendi. 1903 te Manchester Universitesi profesöriüğüne tayin edilince, Londraya geldi. Oyle sanıyoruz ki, Weizmann, Leninle Cenevrede bulunduğu yıllarda ahpab olmuştur. Zira. Lenin de o yıllarda bu şehirde yaşanakta idi. Rus b'ğrencılerin çoğunluğu da aynı kahvehanelere giderlerdi. Bılmem hiç dikkat etti^.iz mi? Lenin'le, Weizmann arasında yüz bakımından çok yakın bir benzeri'.k vardır. Ancak. Weizmann Lenin'den daha esmer, yüzü de daha yayvandır. Weizmann, Manchester şehrine nakletmeden çok evvel Sionist olmuştu. Bir çok pohtika adamlarma benzemiyerek iki hayat sürmekte idi. Gunduzleri kimyagerdi, geceleri de Sionist Daha doğru bir deyımle o, gunıin 24 saaünde iki mesleğıni de aynı kuiret ve ihtirasla yürütür, her tarafa koşar, her işe yetişirdi. Ömründe kaçırdığı biricık Sionist kongresi, 1897 de akdedilen ıik j kongredir. Yol parası bulamıyacak kadar fakir olduğundan, türlü türlü engellerle çarpışarak ve ancak kongre Doktor Weizmann başladıktan iki gün sonra konuşmai;\ a katılabilmişti. Weizmann, Sionist teşkilâtına gird;ği ilk gündenberı, liderlik hasletlenni ortaya koyan bir şahsiyet halinde yüksoldi. Daha 27 yaşlarında bir delikanlı iken, Sionism'in kurucusu, Herzel'i aşırı derecede bir hayalci diye vasıflandıramk ona karşı geldi. Bu işte, umumî yoldan gitmek, yahudilere ziraat ve koloni'.cşme usullerinin öğretilmek gerektiginı müdafaa etti. 1903 te Kudüste oir Ibranî üniversifesinin temellerini attı. 1921 de de dünya Sionist teşkilâtının başkanı oldu. Kısa, hare.<?tli ve enerjik siyasî hayatmda bir çok buhranlar geçiren türlü türlü vartalar atıatan Weıznıann, 1916 da hayatınm en büyük merhaıeierinden birine ulaştı. Bir numarah Cihan Harbinin ikinci yılında, İngiltere patlayıcı Tnaddeler yapmak için lüzumlu, müthiş bir aseton darlığı çekiyordu. Muttefikler harbin en karanhk günlerini yasıyorlardı. Hiç olmazsa sentetik aseton elde edilrr.eliydi. O zamanın Başvekili Loid Corc bir konferans topladı ve Manchester Guardian gazetesinin başyazarı Scott'tan akıl danıştı. Başyazar: Manchester Üniversitesinde dikkate şayan bir kimya profesörü tanıyorum. Vistula vakmla r ında bir yerli imiş. Sorayım, bakayım, bize hizmete hazır mı?.. dedi. . Weizmann Londraya gelerek Loid Corc'la görüştü. Amirallık lâboratuvarlarının başma getirildi. Başvekil Derhal faaliyete ge<;ip, en çabuk sonuclar elde etmenizi ıstiyorum! dedi. Weizmann karşıladi: Bana nekadar mühlet verebiMrsiniz. Ben gece gündüz çalışırım.. Bir kaç hafta İçinde de, Weiımann. asetonu sentetikleştirme usulünü at kestanesinden sun'î aseton yapmak usulünü keşfetti. Bir hayli aseton ve cordite imal edildi. Loid Corc tîkrar VVeizmann'ı çağırdı, ona: Doktor Weizmann, dedi, devlete büyük bir hizmette bulundunuz. Arzu ettiğinız herhangi bir unvan vursa söyleyiniz. Majeste Krala arzedeyim.. Weizmann Şahsım için hiçbir isteğim yok... cevabını veıdi. Loid Corc, meselâ bir baronluk, veyahud para ikramiyesi falan.. dıyecek oldu. Weizmann, hayır makamında başını salladı, ve: Benim istediğim biricik şey, halkım için millî bir yurd kurmanızdır.. dedi. Bırkaç ay sonra da (1917) nazarî olarak yahudılsre bir millî yurd sağ'.ayan meşhur Balfour beyannamesi ilân edildi. Görünürde Sionism emeline kavuşmuş, davasmı kazanmıştı. Hiç şüphe yok ki, bu beyannamenin ilânında b^şka amiller de rol oynamıştı. Fakat bizzat Loid Corc, Weizmann'm sentetik asetonu keşfetmesi üzerine, Sionist tezini desteklemiş olduğunu, müzakerelerde bulunmak için de. yahudi îiderini, Balfour'la tomasa geçirdiğini, Balfour, Weizmann'ı görür görmez: Weizmann'ı bana tanıtmaya lüzum yok. Zira, o beni Sionisme bağlayalı on yıl oluyor... dediğini, hatıratında kaydeder. Ibrahim Hoyi Kömür yığınlan arasında öien bir ustabaşı Kurbağalıderede Gazhane fabrikasında Bir onlardan, bir bizden bir ustanm ölümü İle neticelenen fecl bir kaza olrr.uştur. Kuşdillnde> Abdullah MemAmerikadan, hem duh soksğmda oturan, Gazhane fabrikası de San Franciscoişçllerinden Izzet Yüruk adında blrl lnce dan, çiçeği burnuntoz komürlerir.ir. bulunduğu sıionun lçlne kazaen ciuşnıuş ve bağırmaya bile lmkân da gelmiş bir hikâbulamadan korr.ür tozlarının araEina goye var. Benden evmulmuş ve boğulmuştur. Biraz sonra Bllovel davranıp anlanun alt kapağı açılarak, kömurler vagontan olmadıysa, belara dolriurulurken Izzetin cesedl Komürler araaırda çıkmıştır. Vak'adan Kadıkoy geneceksiniz sanısavcılığı haberdar edilmlş ve eavcı muarım. vinlerinden Şerafeddm tahklkata el koyHava parası dahil, nıuş, amele Izzetin Cesedi de Kadıkoy adliye doktoru Sadık Kvım tarafmdan Morga mesken buhranı Amerıkada da bütün kaldırtılmıştır. Patlıyan oksijen tüpü dehşetile hüküm sürüyormuş. Babil kuAk«aray ksrakolunun yanmda bulunan lesi vari «gök ürmalayan. binaların? demırcı dukkanmda dun akşam oksijen Tekme ile yaralanan adam öldü rağmen, başını sokacak bir yer bulan kaynajı yapılırken ; tup anl olarak patlamış Bir Kaç gun e\vel Balatta, Rasim adında parmakla gösteriliyormuş. ve etraf fiddetle ' sarsılmıştır. Cnar halkı tlâşa düşmüşse de insanca ve binaca btr bir adarmn kahvehanesmde bir karga olBu bahtiyarlar smıfma giremiyen yersayiat olmamıştır. Etrafaı heyecana veren muş ve bir kaptanla boşta gezen tayfalabu tehlikeli patlayışm bir daha tekerruru rmdan biri 50 kuruşluk bir ala/ak yuzün sizlerden bir biçare, »eceıpn birinde, sıoe mânı olmak içm alâkadarlarm nazarı den ddvüşmüşlerdi. Kavga esnasmda tayfa ğınacak bir kovuk bulmak için sokuk T3hsin, kaptan Şabana tekme ilekarnma sokak gezerken, kulağma bir feryad aköıkkatinı celbederiz vurarak kaçmış, Şaban da karnında bir setmiş. Tam o sırada nehir keııarmd? Vapurda ölen hamal sancı tıissettlğl için Balat Musevl hastane. bulunuyormuş. Kulak kabartmış, feryad Evrieki gun Sanyerden saat 17 de kal sina kald'rılmıştı. nehiroen geliyor. Eğilip bakınca, k^rankın PeDdik vapurunda bulunan yolcular. Şaban kaldırıldığı hastanede dün' fıtık lıkta, suyun içinde nir adarnm çırpmdan Osman Zeki adında bır hamal vapıırda anl bir fenalık geçirmiş ve derhal ol patlaması yuzünden olmuştur. Kap.ar.in dığını görmüş. muştur. Hamalın ces'di Buyukdere Iskele olumüne sebeb olduğu iddia edilen Taasin Kıyı yüksek. su derin, kendisi de yüzeıne çıkarılmış ve yapılan ır.uayenesi eo yakalanmış ve Şabanm cesedl de adllye runda kalb krizi netlcesinde c.duf u a n l a doktoru Izzet Işcan tarafmdan Morga kalbilmiyor. Koşup imdad aramak şılpnk gomülmesine lzin verlimiştir dırtılmıştır. için, evvelâ, kazazedenin yerini ytırdunu öğrenmek istemiş. Nerede oturduğunu sormuş, öğrenmiş: Sen azıcık sabrot, ben şimdi imdad alır, gelirim demiş. OKUL«COCUK*OĞRETMEN. Adamı suda bırakmtş, tabanları kalYAYINLARI dırıp, verilen adrese koşmuş. Kapıyı açan ev sahibi kadına nefes nefese sormuş: Her kitab 30 kuruş. Renkli tablolarla 3 aylık hayat bilgisi ve bütün dersler bir arada. Filânca kimse burada oturuyor değil mi? Evet. burada oturuyor. Tamam. Şimdi onun otuHuğu da4 renkli kapak, 12 tablo, 120 sahife 50 kuruş. Her kitabcıda ve ireyi bana kiralayacaksmız. Çünkü kengazete bayilerinde btüunur. Okullarm toptan siparişleri disi nehre düştü, boğuldu. Acımusluk sokağı No. 16 ISTANBUL Atletizm federasyonu tarafmdan davet edilen ve geçen pazar Fenerbahçe stadmda İlk müsabakalarını yapan Amerikalı "e Tunanlı aüetler bu akşam Ankaraya hareket edeceklerdir. Önümüzdekl pazar günü An. karada 19 mayıs stadmda son musabakalannı yapacak miîafir atetlerle karşılaşmak tizere bu akşarn^ Cezmi. Alâeddın, Ali Iklncık> Adnan Olçen, Seydi, Raşid Gtray, Kemal Horolo. Rıza Maksud. Osman Coşgol, Mustafa Azercan, Eşref Aydın, Merih Şamlı, îaık Ardal. Ârat. Atıf, Mehmed Birkokt Balcı. S?lım Çaroğlu, Levend, Ruhl, Munir. Muhiddln ve Cevaddan teşkil edilen Turk takımı da Ankaraya gidecektlr. Atletlerimiz ve misafir alletler bugün Ankaraya gidiyor avada ba2i iitikUl harekplleri görülüyor. Adayı isgale başlayan Ingilizleri, bu millî harekete mâni olmadıkları ve Cavahlaıa liderlik eden adamla bazı yerlerde iş birliği yaptıkları için, Hoianda protesto etmiş. Holandanın protestosıınu tabiî görnıek lâzımdır. Çünkü. Cava istiklaline sahib «Hukuk ılılini hal olur ve errafına Borneo, Sumatra Molük Hukuk dilimiz kın anlatnası şart ve Seleb, Yeni Ginenin yarısı gibi diğer değıldir» tezi de, a ! Hoianda Hindistanı adalarmı da (oplıve kanunlarımız rabcacılarm tezi idi | 5'arak müstakil bir İnsııiiadc (Ensülind) türkçeleştiBugün ayni tezi j yahud Indonesie (Endonezi) devleti knMaliye Bakanhğı, tahsil şubelerlnde rilirken biz, daima j türkçecilerin elinde [ rarsa Hoianda, bir yağlı kujTiığu elinvergi yatırma işinin daha basitleşmesine ilmî bir esas, bir gormek, Anay3sasına «halkçılık» dam den kaçırmış olur. çalışmaktadır. Bunun için bazı tecrü prensip kabul edilerek onun üzerinden I gasını basmış clan Türkiyede biraz habeler yapılmaktadır. Bu tecrübeîernen yürünmesi fiknni ileri sürdük. Gsçen ' 1930 da yapılan nüfus savımma gore biri Hocapaşa şubesinde yapıtrmştır. sene, yeni terimlerle Anayasanın kabu herşeyden önce hukuk dilinde tatbik zin olur! Hoianda Hindistanj 60,727,000 mıfusluŞunu da unutmıyalım ki, bütün hu dur ve yüz ölçüsü 1,1)04,009 kilometre Evvelce mükellef şubeye mürncaat lü üzerine yazdığımız bir yazıda: «Işte olunmalıdır. Zira hukuk, cemiyeı nizaeder hesabmı incelenmek üzere vezne türkçecilik ve türkçeleştırme davas: mı olduğundan, hukuk dilinin anlaşıl kuk dilini halkın anlıyacağı hale getir karedir. O zaman, bu aüfus arasmda ye verir, parayı yatırır, bilâhare yev bılgili ellerde ve salâhıyetli kalemlerde maz bir hale konulması, doğrudan doğ mek imkânbizdır. Her ilim gibi, huku çoğu Holandalı olmak üzere yalnız 200 miye ve mufredat kayıdlarma gtçi günden güne ve koşar adımla ılerlıyot; ruya bu nizama zarar verir. Kanunların kun da kendine roahsus bir teknık ta bin beyaz vardır. rildikten sonra muamelesi intac edıhr bu kervan içine katılıp ilerlemekten dilini, yukanki esaslara aykırı bir şe rafı vardır: «Müruru zarr.an»,«den:ldıği Dünyanın en zengin sömürgesi olan bn di. Şimdi doğrudan doğruya hesab ma başka yapılacak iş var mıdır, gibi EO kilde karıştırıp altüst etmek, dozu fazla vakit, halk, bu yol ile hangi haklarm adaları sümüren Hoianda ise 1938 sarular hatıra gslebilir. Bizce vardır. Bu kaçırılmış bazı ilâcları almağa benzer: nasıl ve ne zaman kaybedıleceğini veya sası memuru mükellefin borcunu tetkik yımına göre, yalnız 8,651.000 nüfuslu bir ederek neticolendirip parayı vezneye alanda dilediğimiz ve istedığımiz: Ker Muntazam ve usulile ahnan kinin, sıt kazanılacağını bıîmez; iptal veya istih devlettir ve memleketin yüz ölçü^ii de yatırmaktadır. Bu muamele hesabları vanın düzgun ve uygun adımlarla yü ma mikrobunu öldürür, hastayı kurta kak davasınm ne demek olduğunu an 34,000 kare kilometreden ibarettir. Hobir ar'ada toplamak ve «amandan tasar rümesidır kı, bu da ancak çizilmiş bir rır; fakat çok fazla miktarda ahnırsa, lamaz. Bunları istediğiniz kadar <ürk Iandada kilometre başına 254,4 kişi düruf etmek itibarile mükelleflerin lehi yol, verilmiş bır yön olursa munıkun mikrobun ancak birkaç yılda bâşardı çeleştirinız, gene anlamaz. Buna muka şer. Trakyadan 6 bin kilometre kare olur. Işte «prensip^ dediğimiz şey bu ğını bir anda yapar ve hastayı öldürür. bil, bağışlamanın «karşıhğında bir şey nedir. kadar büyük olan bu memlekette iisdur. Dil davasında prensip demek, jön ahnmadan mal verilmesi», ödüncün, tüste denilebilecek bir şıkilde yaşıyan nı, düzen ve disipün demektir. Belli psker«belli bir müddet sonra geri ahnnıak bu kalabahk, Holanrta Hindistanı söYukarıda müdafaa edilen Dış İşleri Bakanı şehıimizde prensip lık kaidclerıne göre işlemiyen iüzensiz Dış Ijloıı Brkanı Hasan Saka d'in sabah ve esaslara karşı daıma ileri sürülen şartile para veya eşya verilmesi» de mürgesi sayesinde, bu harbden evvel, mek olduğunu anlar. İşte kanun diliıln Ankaradan şclırlmlze gelmlştlr. Bakan, oğ ve disipünsiz bir askerî birlik n temel düşüncelere dayau bir fikir var: «ilim dili başka, ha!k dili türkçeleştırılmesinde titizlikle üzerlnde dünyanın en zengin, en mürcffeh milte Uzeri Vüâyette Vall ve Belediye relsi aksarsa gene başkadır. Iîim dilini ancak o ılmi leti halinde, lâle bahçeleri içinde safa Dr. Lutfi Kırdan zıyaret etmiştir. Hafan belli bır yol ve belli bir prensip tutulokuyup öğrenen anlar, halk zaten an durulması gereken nokta, halkın anla sürerdi. Sakat I r tantuida bir müddet kalacaktır. maksızın yürütülmek istenen her dava dığını da anlaşılmaz bir hale getirmelamaz. Binaenîleyh ilmî terimler halk dahi ergeç aksar> demiştık (1). Dün uçak seferleri yapılamadı Yalnız Cava adası 131,444 kilomelre mektir. dılinden ayrı olmahdır.» Havanın bo/uk olması yunhıdeıı dün paHerhangi bir muharririn, yaza ve ede karelik arazisi ile HoUndadan 4 defa Konulmasını ıstedığımiz ve üç buçuk bahkl mutid Istanbul Ankara uçak pjsBu iddianın belki diğer bilgi kolları yıldanberi tnüt;addıd defalar yazdığı için azçok tutar tarafı vardır. Meselâ biyat dilinde yeni ve anlaşılmaz keli daha büyük ve 5 buçuk kere daha katası yfipılaır.amıştırp meler kullanması tamamen tehl'';es z labahktır. Bütün Hoianda Hindistanı mız (2) prensip şu olmahdır: Haliçteki batık tekneler çıkarılacak felsefede «transcendental» a karşıhk 1 •Halkın diline ve böylece Türk «mütealî» veya «deneyüstü» denılmesi dir. Çünkü bunlardan bir kısmı tut ise Felemenkten 57 buçnk defa daha Marmara tolgc^i Liman ve Deniz Işlerl mudürltıîü ] Hahcde batmış olan deniz dili kütügüne işlemiş olan hukuk te halkı ilgilendirmez o, ikisini de anla maz, silinip gıder. Asıl tehlike, haîkm büyüktür. Diğer sömügelfrini de he=a*,a^ıtalarmdan sahibsiz olanlarını parçala rimlerini ash arabcadır diye ataıak, maz. diline girmiş olan ve canh dilde türk ba katarsak Hoianda anavatanı ile sütıp satmağa karar vermiştir. Sahibl bulu yerine, kimse.nin bilmediği yeni bir teçe karşıhğı da bulunrruyan terımlerin, mürdüğü topraklar arasındaki nisbet c nanlar l e bunları çıkartmağa mecbur tuHukukta iş bunun tersinedir. Hukuk «yüzde yüz türkçeleştırme> zihniyetine [•yüzde 92 dir. rimi ash türkçedir diye koymamalıtulacaktır. Bu suretle Halic tekne leşîerinyız. Şu halde hı.kuk dilinin türkçekş kaideleri ferdin ferdle ve devletle olan ve politıka mülâhazalarma feda edileHoianda Hindistanı adaları, pptrol, den temlzlenccektlr. tirilmesi demek, onu halkın diline yak münasebetlerini nizamladığı için., bu rek nizam vasıtası olan kanunlarımızm, kauçuk, kömür, kalay, demir, nikel, Asılsız bir haber kaideler herkesi alâkadar eder. «Mi halkın da, aydmm da, hattâ hukukçunun manganez, altın ve gıiınüs, elmas maBir kısım toprak matmıllErinln daba sa laştırmak demek olmahdır. ras» a «kalit», «hâkim» e «yargıç» de da anlıyamıyacağı bir hale konulmasmdenleri, baharat, Hindisfan cevizi, paltışının serbest bırakılacağı bazı gazeteler 2 Halk diline girmemiş olan yafcan nilirse halk şaşırır. Bunlar birer kelime, dadır. tarafmdan yazılmaktadır, Yaptığımız tah cı terinılere gelınce, bunlara karşıhk miye yağı, Hindyağı, arasit, pirtnç, tükikata gore halen büyük çehlrlerde Batış ararken, herşeyden önce halk diline birer terim işi olmayıp, birer «mefîıum» Tarih hattâ çok uzak olmıyan tarih tün, kinin, kahve. çay, kakao, kapok, paişidir. Adalet temsilcisi olarak, halkın bize gosteriyor ki, pol.tika ilimden her ve tevzi lşi Toprak Mahsulleri Ofisl elinde bulunan buğdayt arpa, çavdar glbl hubu bakmalı ve orada bir karşıhk buiunup ruhuna işlemiş, ata sözlerine girıniş zaman faydalanmıştır, fakat ilim politi muk, şeker, tik, abanos gibi kıymetli keresteler, her nevi sıcak iklim nebatfBağış <hâkim> yerine «yargıç> kelimesinin, batın 'on senekl mahsul va?lyet( karşısında bulunmadığmı araştırmalıyız. kadan asla! ları, sığır vesaire hakımından sonsuz tlcaretinln serbest bırakılmasına lmkân lama, alım, satım, ödünc, ödüncveıme, yalnız lisana değil, adalet tevzii mefhugörülmpmektedlr. birer servet kaynağıdırlar. Bu kaynakHKTI Veldet ödüncalma, gömü» v^. de olduğu gibi; muna da büyük bir 'zarar verdiği, bizları 2 buçuk milyar altın florindcn fazbunlar, arabca thibe, şira, bey', karz, ce, muhakkaktır. «Hâkim» kelimesi giSıhhat Müdürünün alâkası (*) Birinci yazı 19 eylul tarihli nüs la Hoianda sermayesi isletmcktcdir. Vercmli bir lıastanın sokağa atıldığı hak ikraz, istikraz, define> terimlerinin, bi, «vali», «kaymakam» kelimelerirde hamızdadır. kındakl neçrlyat üzerine yaptığımız tah halk dilinde yaşıyan karşılıklarıdır. Holandalılar 1619 da Cnvanm merkede, (adalet, nizam, kudret, iktidar, hü(1) Bak.: Türkçeleştirmede prensip kikata göre bu hasta ateşll olduğunu Eoy3 Halk dilinde canh karşılığı bu kumet gibi) mefhumlar saklıdır. Keli meselesi ve hukuk terimleri, hukuk zi Batavia'ya yerle.ştiklerindenberi tedliyerek Tevflk Sağlam kO'5uşuna yatırılmış, ricen sağa sola el atarak bu muazzam sonra veremll olduğu anlaşılınca umıraî lunmıyan koyu arabca terimlerin tü; k meyi yıkmak, halkın dimağındaki bu dünyası, 20 aralık 1944, sayı 3. sömürge imparatorluğunu kurmuşlar ve kofuşta aurması uy^un gorulmlyerek çıka çeieştirilmesinde ise, ölmüş veya uzak mefhumları da yıkmaktlr. Zannederim (2) Birmci yazınm notlarına bakınız. rılmıştır, Istanbul Sıhhat müdürü Faik, taki kaideler değil, dilimizin bugünkü bir zamanlar «baharnt adaları» denibu duşünce ile olacak ki, vilâyet ve ka(3) Nitekim bu nevi borclara Ahnan hâdlseyl hal>3r alınca bu hastayı sıhhl İmcanh şivesi ve kaideleri esas olarak za yerine «il ve ilçe» denildiği halde, hukuk dilinde de (Wahlobligation) de len bu adaları^ sonsuz zenginlikleri:ıi dad otomohlll İle derhal verem kojuşu oalmmalıdır. Meselâ ttahyirî borclari. ıcra kuvvetinin temsilcileri olan «vali» nilmektedir ki, tam türkçesi «seçimlik sümürüp durmuşlardır. lan Wr hastar.eye naklettirmtçtir. yerine ^pekâlâ «seçimlik borclar> defli ve «kaymakaTi», olduğu gibi bırakıl borc münasebeti» dir. Napoleon harbleri arasında ad.ıIstanbulun kurtuluş töreni programı lebilir (3), ıseçimel» veya Nseçmesel» mıştır. Kaza. kuvvetinin ve adaîetin (4) Falih Rıfkı Atay, bu toprağın dili; lar Ingilterenin eline geçmisse de Istanbul kurtuluş bayramınm toreu programı hazırlanmıştır. Mîraslme Sultan borclar demek, t^m manasile uydurma temsilcisi olan «hâkim» hakkındn da (Hep Bu Topraktan) Dergisinden iktı 1816 da tekrar Holandalılara iade edilahmedden baslanacak, alay oradan Takslme olur. aynı muamele tatbik edilseydi ne olur bas: 11 mart 1945 tarihli Cumhuriyet miştir. Şimdi de üç buçuk \ıl süreu gidecektir. Bu merasime ll=eler de dahll Japon isgalinden sonra, gene Ingilizler gazetesi. du? n olmak ü?ere >uk?ek okul öftrencllerl lştlrak bu adalara ayak basmi'jlardır. Fakat bu İşte Yargıtay Bsşkanının son nutkanedecsklerdlr. Taksimde ^ehir namına ve Amerikanın ihracını serbest yüksek tahsil gencllğl namına nutuklar dakı: «Kanun hükümlerinı yerine geTicaret Ofisinin elinde bulunan defa, adaların medeniyet bakımuıdan en ileri gideni Cavada, bir millî istiklâl soylenecekı sonra geçld resml yapılacaktır. tiren malıkemelerle, davacı ve davalı bıraktığı maddeler pamuklu mensucat Oğleden sonra saat dortte bir Heyet Istan ların ifade araçları (yani vasıtaları) NewYork ataşemiz kauçuk ve l&stlk Ticaret Bakanlığı, Ticaret Ofisinin elln havası esmeğe başlamıştır. C'avanm nübul Komutanlığına glderek Istanbul halfusu 1913 de 6 milyon kadarken şimdi kının çükranlarını komutana blldlrecjktir. hep aynı olmak zaruridir» cümlesinde, mamulîtile gazete kâğıdı \e gıda madde de bulunan ve lthal malı olan pamuklu bızım ötedenberi müdafaa efiğımiz erl gıbl muhim b a ^ maddeler dışmda ka mensucatın Yerll Mallar Pazarlarma devre 50 milyona yaklaşmış ve bu kalabalığm Keten tohumu /iraati fıkrın, çok güzel ve veciz bir ifadesini an Amerlkan lhrac matalannın tamamen dilmeslni blldlrmlştlr. Bu paraukluların millî şuuru uyanmağa başlayalı hayli Adanada pı ıruk üretme çlftlıimde bu bulmak, büyuk kanunlarımızm türkçe serbest bırakılmakta olduğunu blldlrmlştlr. muhim kısmını poplin, Hlnd bezi, ve, mer zaman olmuştur. Daha 192526 da Bayıl tecrübe edilen Arjantln çeşidl ket^n Bu durum karşısında Ithalâtçı ve Ihra merşahl teşkl! etmektedlr. Bunların miktohumu tecrubelerl çok iyi netlceler ver leştirılmesi arifesinde içimizi ferah'atan catçı birliklerl umunıl kâtibliğl telgrafla tarı 5,5 milyon m3tre kadar olduğundan tavia'da isyanlar olmustu. 1929 da adadevlr kıymetl 10 milyon liraîık olarak tah larda Holandalı memurlar öldürülmüştii. mlştlr. Çlftçlye de tohum dağıtılarak bun bir nokta olmuştur. daha aı,:k malümat lstemlştlr. ların yetlştlrme şekli ORretilmektedir. ÇiftKudretli ve renkli yazı üstadı Falih Demir ve bütün demir nıamuller, cam, min edllmektedtr. Yerll Mallar Pazarlarınm 1932 de mürettebatının ekserisi yerli oçller bu ekime hazırlnnmaktadırlar Rıfkı Atay da, altı ay önce, türkçîleş zücaclye eşyasıt klmyevl ve tıbbl maddeler, bu pamuklu mensucatı ne şekllde satışa lan bir Hoianda kruvazıirü isyan bayarzedeceğl hskkında henüz bir fıklr yoktur. rağını çekmiş ve uçak bombaları ile Yeniden açılacak eczaneler tirmede umumî prensip sayılabilecek şu yunlü ve pamuklu mensucatın lhracınını EczaneUrin tahdidl hakkındakl kanu füzel satırları yazarak yüreklers su lerbest bırakıldığı anlasılmıştır. yola getirilmişti. RÖntgen filmi veriliyor nun kaldlrılacağma dalr şehrlmize her serpmişti: «... Şimdi bütün genclik bu Sabun fiatları tesbrt edildi Hoianda Hindistanına göz dikmiş o > hangi bir lş'ar yoktur Yalnız geçenlerde Sıhlıat müdürlüğü 1100 düzlne rantgen Ticaret Bakanlığ^ zeytinyağından sonra fılmlnia tevzllne ba£lamıştır Bunlardan Ian Japonlar, adalar halkını, HoiandaIstanbulda lıı eczane daha açılmasma mu toprağın dilini konusuyor ve onunla ?aade edllmışti. Dün de Sağlık Bakanlığın yazmaktadır. Bu toprağın dili, onun sabun lmalâtına müeselr olan yag ve dlger .']0X40 eb'adındakller 1S6, 30X24 112. Iılara ve bütün beyazlara karşı tahrik z den gelen bir emlrde buna llâveten 10 ec halkı gibi, bir kültür yuğrulusudur. 9> ' unsurlann fiatlarım da tayln ederak sa 24Xı.j fjo, 1SX13 boyundakller 55 kuru ediyorlardı. Yerli halk, sömürgeci beşa verilmektedir. Yalnız bunlar slyah kâzanenln daha açılmasına müsaade edildlğl insanımızın damarı gibi, kelimelerinnzi bun mallyetlerlnl tesbit etmlştlr. 1 eklm tarlbinden itibaren mer'l olan bu ğıdlara farılrramış olduğundan getlrten yazlardan nefret eder. blldlrllmlştlr. Bununla Istanbuldakl ınt; de kan yoklamasına tutmayız. Türkçeşekle gore sabunların hsm maddeslnl teş muessese Myah zarflara koyarak 15 kunış Hulâsa, bugün o ham maddeler ve eczanesinln sayısı ır>H ya çıkarılmış olmak leşme, millileşme demektir: Ozleşme kil eden yüzde 8 aeldll zeytlnyağı İçin l b 2 fazla alacaktır. Doktorlar yalnız vizlte pa zenginlikler cenneti adalarda milliyet ve tadır. Yalmz mü=aadeyl alyılar eczaneyi ve plrlna yagı İçin 135 kuruş azaml sa rası alacaklar, röntgen fllmlnin İse bedellni demek değildirs açmak' İçin dükkân bulamamaktadırlar istiklâl fikirleri ve cmellen alıp yürü«1 jX)smanhca yazı dilini, konuşma tış fiatl konulmuştur. Sabun lmalâtlnda alacaklardır. müştür. kullanıîan bütün nebatl yağlar 192 kuruş Tek tip ekmek dilimiz ve kendi şivemiz esaslarına göre flatın üstünde fiatla alınıp satılamıyacakEski Osmanlı Imparatorluğunun bir Bir aydsnberi şehrimizde ekmek ve un Mütehassıs lktısad Müdürü lşi etrafmda tetklklerde bulunau % Toprak türkçeleştirmek. bdylece onun millileş tu. Sabun fabrlkalan yağ bedell, nakil Iivası olan 10,850 kilometre karelik ve me kadar anlasılma kudretini de artır masrafı ve yağı akıntısından masıl olan Munhal bulunan Belediye lktısad mü takriben 650 bin nüfuslu Lübnamn müsMahsullert Oflsi idare mecllsl reisi Falk fiill zaylat İle kostlk soda ve tuz bedel^ l j . dürlüğune mutehassıs bir iktısadcınm geTural burada llgllllerle temas ettikten son mak, takil devlet olduğu bir devirde 60 milra Ankaraya donmuştür. Bu tetkıklnr ne. «2 Adefa Mıs ad hükmüne geçerek çilik, yakacak ve ambalâj masrafları gibi u tlrllmesi takarrur etmiş bunun için butticesinde francala İle İkinci nevl eiımeğin bazı terimler müstesna, bütün terimler muml maliyete girecek masraflara yuzde 10 çeye <ı( >0 lirahk tahslsat konm\ıstur Yeni Von nüfuslu Hoianda Hindistanı n«;den rirleştlıilerek bir nevl ekmek lmaline ka de bugün kullandığımız ekler ve Lök sabun inıalâtçı kârı ilâvesile fabrika veya bütçs ifBim ayında toplanacak Şehir Mec istiklaline sahib olmasıp? lllce kabul edlldlkten sonra bu nijtedepoda satılacaktır, rar verilecegine muhakkık nazarile bakılh£;i3 lşbaşına getirllecektir. maktadır. Henüz ekmek karnesinin kaldırıl Iere bağh kalmak davasındayız. Morga kaldırılan cosed «Yoksa pek az kimsenin anladıçı Osmı«ma karar \erllmlş değlldir. Dun de lkircl Evvelki gece saat 23 sularında Sırkeclde, Tünel seferleri değişti nevl ekmek imal eden fırıcılar Belediyeye manlı yazı dili >erine. gene pek ar kimTunel seferleri değişmiştlr. Tunel sabahmüracaat ederek günde kırkar llra z!;.a:ı senin anhjabileceği, öteki gibi lıu da Suavi sokafmda 40 J5 yaşlarında bir Zeytinyağı tevziatı ettiklertnden buna mukabll franca.a lrnal lugate bakılmadıkça sbkülmiyen hir ya erk?k cebedi bulunarak vak'adan polls ha ieyln 7 de işlemege başlıyacak, akşam 9 da, Onümuzdekı kasım, aralık ayları için de eden fırmcılara fazla kâr ve bir çuval un zı dil' uydurnıak davasında dep;iliz»(4). berdar edilmiştir. Yapılan araştırma so p?zar günü de saat 10 da sefeflertne niha zeytinvag;nm gene karne İle dağıtılacagı nunda cesedin Ispirto müptelâlarmdan Arna yet verecektir. Idare, yeni kayış mübayaası dan fazia ekmek çıkablleceği halde az ekYukarıki satîrlarm, en güzel bir türk vud Rıza adında bir adama aid olduğu an İçin t'şebbüslere girlşmiştir. Maamafih el Ticaret Bakanlığından vüâyete blldırllmij. mek Imallne mu^aade edilmlş olduğuı.dan tir. Yalnız dağıtılacak zeytinyağmm yeni çe ile müjdeledjiği bu güzel prensip, laşılıTiış ve cesedl Morga kaldınlır.ıştır. dekı yış üaha üç ay kullanılabiler^tlr. fiatı tesbit edilmlş değıldir. şlkâ/et etmlşlerdir. Tahsil şubelerinde mükelleflere kolaylık Maliye Bakanhğı, güzel bir karar verdi Yargıtay Başkanınm nutku ve hukuk Prof. Dr. Htfzt Yazan: Neden müstakil olmasın ? Veldet İkinci Sınıf Kifabı Ücüneii Sınıf Kilabı Hayat Bilgisine Göre Seşme Okul Şiirleri nehrtTten,l nehre ıten adam EskiSen da vardı b. Ama adına peştcma S liye' denirdi. Dükkânlara mahsustu Şimdi, dükkân tezgâh ne kelime, kâşane sahibinden kuiübe bekçisine, apartıman K khacısmdan sığıntıya kadar, almayan da yok, vermeyen de. Iş öyle aldı yürüdü ki, bir dam altı bulup başını sokmak için verilen haracın «ski adı peştemaliye, yenisi olan hava p,ua«;ından daha fazla yakışıyor. Vermeğo kalktınız mıydı, sırtınızdaki rlbiseye varm' caya kadar mezad edip on . adamcağız sahiden pek fena, na öldü, ha ı mak işten değiL , ce geldi, daireyi kiraladı bile. * * * Bu da bizden: Babıâli devrinde, feleğin sillesini yiyip mazuliyete uğrayan bir memur, elindeki cevazı istih'dam kararma 'ağmen, bir türlü, bir memuriyın bulup yerleşemiyormuş. Allahın ^ünü dairenin kapısını asındıra aşmdıra mern»'nn müdürü ile ahbab olmuş. Müdür şu aklı öğ | retmiş: Birader, bu böyle olmaz. Sen göz kulak ol, bir münhal haber alır almaz gel, üst tarafını bana bırak. Adamcağız, o günden sonra kümes etrafmda dolaşan sansar gibi, o daireden o daireye dolaşıp münhal araştırmağa başlamış. Arada bir, azil, istifa, tekaüd gibi sebeplerle boşahn bir yer buldu muydu, koşup haber veriyor, ama her seferinde de: A birader, iki gün evvel neredeydin? Bcışkasını tayin ettik! Yahud: Hay Allah iyilik versin! Biraz evvel gelseydin keşke! Yerine adam tayin edildi! Ve yahud da: Tuu! Hay Allah *nü=tehakkmı versin! Seni unutuvermişİTi, Nazır paşs hazretlerinin iltimasile bir başkası tayin edildi! Gibi cevablar alıyormuş. Bir gün, kendi kalem arkadaşiarından birinhı ağırca hasta olduğunu haber al ölecek. Bir aralık, odada hasta ile yahuz kaldığını görünce, fırsattpn istifade, adamm gırtlağını sıkıp oldürmüş. Suluk soluğa Babıâliye koşnuş, müJürün odasına girmiş: Musevvid Baki Efendi sizlere ömür demiş. Bari, başka tahbi çıkmadan şu münhale beni kayırıver. Müdür bey, bgrmutad: Tuu! Ayol bu zamana kadar nerede kaldın, demiş. Yerine başsasını tayin ettik. Beriki dayanamamış, avazı çıktığı kadar haykırmış: Be adam, Baki Efendinin öldüğünü daha azrail bile duymadı Şimdi gırtlağını sıktıın, oradan geliyorum. Ne zaman tayin ettin? Hava parası ( timize razıyız. K!£kt) sonlarm şirret yaygaralarmdan, tramvayların caddeleri sarsan gümoürtüsün den, radyolann zırıltısmdan, top, tüfek, bomba, dinamit, torpil gibi jstün meVerdiğimiz bütün hava para'ar'na biı deniyet eserîerinin * tane daha eklendi ama, ona da kimse tarrakasuıdan, cazbandm cazırtısmdan nüı bir şey demeğe hakkı yok. Hava ibareHasrî hayatın îcablanna bugünkü gazi idaresi, nihayet h.ıvayı yanar hale insanm, ister istemez ujması, alışması, getirmeğe muvaffak oıiu. Ocaklarımı kaynaşması lâzım. Bütün bunlara aklıro za gaz yerine hava verıyor, bizden de, eriyor. Gelgelelim, şu motosikîet denihakh olarak, hava parası alıyor. Gaza len münasebetsiz şeye, zorla değil ya, nazaran gerçi biraz daha p&hah; tabiî bir türlü ısınamıyorum. pahalı olur. havagazinden zehirlemne Ben motosikleti, Lâfonte'nin meşhur ma tehlikesine karşı sigortası kendinden. salmdaki kurbağaya benzetiyorum. Oküzün boyuna bosuna imrenip, ona benGürültülü medeniyet zeyeceğim diye ıkma ıkma nihayet çatadak yarılan kurbağa gibi, motosiklet Gürültü elle tutulur, gozle görülür denilen bu densiz de, otomobile imrenbir nesne olmadığı için, bizimkinden miş bisiklet azmanından başka nedir ki? evvel gelip göçen mederuyetlerin şamaUstüne binseniz, havai fişaği deposuna tadan yana ne biçim şeyler olduğunu oturmuş gibi, çatırdıh zangutrıarla sar* bilmiyoruz. Çanak çöm'.ekten, encik sılmaktan vücudünüz pelteye döner; seboncuktan ibaret kırmtılariie karşımıza ' petine girseniz zerzevatçı küfesine yükçıktıkları vakit, tarihin bağrına göır.üllenmiş lâhna gibi, hızdan ve sallantı' meden önce de suspusmuşlir gibı sesdan, üstünüze bhr sünepelık çöker. Dısiz sadasız gözüküyorJar. Yirminci asıı şında kalsanız, kazaneılar çar.ısma rahmedeniyeti dediğimiz bizim mejenıyemet okutan motör gürültüsü, başmızı te gelince, meded Alkh! Aman ne şiikazana döndürür. Görd'jğünüz yerda rültülü ve ne gürüitüoü şsy yarabbi! | dikkat edın, motosiklstin gidişinde de I Belki medeniyet kenliğinden gürül^ duruşunda da, bisiklet olmadığmı, ototülü şey. Belki gürültüsuz uıedeıuyet mobil sülâlesine daml bulunduğunu idolmuyor, olamıyor. Oyle ya, taş devridia eden tafrafuruş bir eda, ılle kendinin baltalarını yontan işçinin kalemi sini beğendirmek İ3teyen farfara bir çanaklarını yapan çömıekçinin tornası; gürültücülük vardır. Hem kaçar, hem daha sonra, örs üzerindeki rekiç filân davul çalar sözüne bu kadar uygun bir falan, elbette gürültülü, natırdıh şeybaşka tekerlekli vasıta daha bulursamz, Ierdi. Medeniyet tarihiide k?ğnmın bidomina! • le yeri var, o bile sessiz değil. Ama, bizim medeniyet serapa gürültü. Ne zaman bir motosiklet sesi işitsem, Başa gelen çekilir. Bizlere de yirmin Lâfonten'in kurbağası akhma gelir, dişci asrın sinir bozucu, beyin tırmalayıcı lerimi sıkarım, aynı bedduayı okurum: H. V. gürültülü medeniyeti nasibmiş. Kısme ! Patla!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle