18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 Nisan 1S44 Çeşi ~~| : İsmail Eski Reji Haîıralar HaMb Sevikk S^vinclnıe son yck. Teyzeciğhn bir dediğimi iki yspmaz. Oraâa tiryakiliğim gİzJilikten aleniyete çlkacak, Yalnız tiryaki değil gayet Eofnyum da. Teyzem y?.kiTîimlzdaki camie gitmek İçin beni sabah nar^azma kaldırmszîa klyarnetler koparmaktayım. Gümüs savatll çeîunecemin içini cigaralaria istifliyerek ya. tağlmln başucruna koymuş, teyzennien ger.e beni sabah namaziaa kaldırmasinı rica ediyorum. Teyzem titrek bir sesl sorou: « Bu çekmeceyi neye başucuna koyuyorsun?» « Keden olacak, yanusam cigara İçeceğl.n.» Evet, sahL den yaman bir tir>'3kiydim. Fıkral; Ftkralar, Hikiyeler, Portreler.» Tiryakilik babmda Tiryakilik diyince en başta tütün akla geîir. Tütün diylnce de bizler, acl acl, eski Rejiyi hatırlarlz. İstanbul gibi büyük şehirlerle vatanın tütün yetiştirmiyen bölgeleri o Rejinin ne oMuğımu ibilemezler. Fakat garbî Anadolu gib: hsm bol tütün yetistiren, hem bol zey•beği olan yerler... Bizim diyarda Rej: yalnız fabrikslrlnda tütün kıyan imtiyazlı bir ecr.ebi şirketi değil; ayni zamauda canlara kıyan korkunc blr cenk makir.esiydi. Son haftalann Kasablann itiraHarı Besili kuzunun karaborsaya çıkarıldığı Valiye ifşa ediîdi Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kırdar dun Vilâyete İstanbul celeb ve kssab[ larından ıleri gelenlerini davet ederek et işini konuçtnuştur. Celebler, koyu. nun gelmemesmde kasıd olmadığmı üç, dört güne kadar şehre kâfi miktar. da koyun geleceğini söylemişlerdir. Kasablar, kuzu etinden aldıkları yüzde onun kendilerine kâfi gelmed^ğini, bunun yüzde on nisbetinde daha arttırılmasını istemişler, celebler de kasabların bu iddiada h.klı olduklarım tas. dik etmişlerdir. Konuşma netlcesinde bu zam için bir çare bulunmuştur. Top. tancılar nakliye parasını ödeyecekler kasablar da nakîiye parasım kâr olarak alacaklardır. Bu suretle bu zamnua halka zararı dcknnmamıs olacaktır Buna mukabil celebler tığır eticin toptan 170 kuruja satalmasmı kâli gör. mıyerek bunun 190 kuruşa çıkarılması. nı istemişlerdir. Bu zsmmın yapılması muhtemeldir. Gene bu toplantıda kuzu etinde bazı kimselerin karaborsaya mal çıkardığı esnaf tarafından itiraf edılmiş fakat bunun mahdud bazı kimseler tarafmdan yapılmıj olduğunu, bu kabil kimselerle mücadele edileceğini söylemişlerdir. «Tarih boyunca İlim ve din>, son ayler içinde miHl kütübhanemizin ka zandlğı en değerli Jdtabdır. Bir kitab kl, çeşidli neşriyatmız arasında, onun kadar «eser» vasfına hak kazamnlş olanına pek az tesadüî edilir. Esar, Abdülhak Adnan Adivar'ln, klsaca, hepimlzin marufu cDoktor Adnan Bey» indir. Mevzu şu: «Dinin «hazlrca önümüze koyduğu mutlak hakikat» ila llmin «mütemadlyen hakikate koşmaktan İbaret> gayesinden hangislnl ihtiyar ettteli? Adıvar'ın eseri, «ilinr. ve felsefe. nin «diıı> ile çarpışan mesîlelerinln lıikâyesi ve aradaki mücadelenln tarihidir, Doktor Adnan, daha evvel XX asrln İlk otuz senesinde belren ilim ve din münasebetierinin tarihini yazmağl düşünmüşken, meseleyi daha genis tutmsr.m ve eskiye kadar giderek, bu arada, klsaca üim tarihinden de bahsetmenin faydall olaceğlna karar vermiş ve eserini bu karara levfik ederek yaz. mıştlr. Kitab, bu mevzuda yazümış frenk eserlerinden birjn'.n aynen terf cümesi olabiiirdi; dok or Adnan yapmamıçtır. Bilâkis; bir çok eserlerl tetebtü ederek, kendl mütevaa lfade. slle b\r «toplama» vücade getlrmeyi terclh etmişür. Bu «top'ama» mn, \izun tetebbü senelerinin, İnsana gurur veren, müstesna bir mahsulü oHuğunıı peçinen söylemellyim. Adnan Adlvar eserini «insanlarln flziyclojik vazifeleri yaninda bir 6e düçünrnekten ibaret ruhi bir vazifeleri oiduğuna inanacak kadar tahsil görmüş, herkesin anlıyabileceğl tarzda yazmak İstemiş» tlr; çünkü çu kanaattadlr: ıBu usulde yazılmış eserler, âllmlerle münevver halk tabakası arasındaki viye farklnl blr dereceya kadar aza'tmağa yaradıktan maada halk terbiyesi için de faydalldlr.» Kabul eteneJc lâzımdır kl eser, orta tahsillerlnl i y i * yapmlş olanlann, hatta bizlm eski rüştiye mezunlannın güçlük çefcmeden okuyup anliyabile. ceklerl bir sade üslubla yazümlştlr. Doktor Adnan, llmin ağır dilini, gazetecinin hafif üslubile .çünkü kendlsl de eski blr gazetecidir tellfe muvaffak olmuştur. Eseı iki clld olacak+ır. Bugün orteya konan blrinci cild, mevzuumın Yunandan evvelden başlıyarak, Ondokuzuncu esra kadar olan safhalaılnı ihtiva etmektedir. Değerli ilim edaml, eserini, Halide Edibe İthaf etmiştir. Çünkü onıın tek. rar ilim hayatina avdetlnde tek saik, bizzat sayın eşidir. Hâdise şöyle olmuştur: İki arkadaş, hayli sene evvel, orta Avrupsnln bir küçük su şehrinde, hastallk ve endişelerle başbaşa, yaşlyorlardı. Doktor Adnan, bir gün, hayatta artlk yapacak blrşeyl kalmamış bir a. dam sıkmtlsile otururken, Halide Edib, birdenbire, ona söyle dedi: Sen yaşamıyor, sürükleniyorsun; ruhunla, ailınla yaşasan, meselâ felsefe okusan, bu sıklntldan kurtulursun! Bu, hastaslna zehirii ilâc veren bir doktorunki gibi acl, fakat gerçek söz Adnan Adrvar'ı hayli düşündürdü; ona Tlb talebellği zamanlru, L. Bühner'in, J. J. Rousseau'nun okuduğa eserlerlni hatırlattı, o zamanlar, fikren ne büyük bir huzur ve rahatlık İQİndeydi? Demek Halide Edib hakllydı; Doktor Adnan, ertesl gün, bu küçük su çehrlnin kitabcl dükkânlnda, felsefeye met. hal olacak blr kitab aradı, aldı ve okuırağa başladı. Diycr kir «O gün açllan uhık çok geniş ve temizdi. Artlk okuak ve okuduğumu düşünmek nice acl ünieriml bana tatlı kıldı.» Bu eser, o gün başllyan ve fasllasiz devrm eden çalışmalarm mahsulüdür. Fakat yalnlz bu eser mi?. Geçen sene ba sılan «Osmarul Türklerinde ilim» adlı cild1, (•) bizde henüz benzeri clrrıyan bir tetkik mahsulüdür. Yalnlz bu İki eser bile, Adnan Adıvar'ın «adl» m, ilim âleminde daLna «var» kılncak «kıymet» lerdir. Hayat srkadaşlnm edebiyatımiza kazandırdığı ölmez eserler Kitab sohbeîleri [HEM NALINA MÎHINA; iiifaverelierm tojilanitsı lUerin eski Avusturya hududuna yakin d&ğlarda Btrchtesgaâeo köyandeki köjküiide Macar, Bumen, Fransız, Norveç Ba5vekülerile Bohemya ve Moravya, Hutıtistan mümessilleri ve Japonyanın Berlin biiyuk elçislnm toplandıklarmı ve bu toplantıya Mussolini'nin de i?tirak ettiji hakkuıda, bir İsviçre gazetesinin Teıdiği haber, başka k»ynaklardan teyid ed.U memdüe beraber, ban tefiirlere yol açtı. Toplantıda 9a üç meselenin tetkik edildiği ileri surülüyor: 1 Japonyanın Ahnanyaya derhal ve ne şekilde yardnn edebilecejji, 2 Abuan işgali altındaki memleketlerle kütük Mü.»er ortaklarınm ihtiyat kaynaklaıile bütön insan kovvctlerinln nmnml seferberliğl İ£İn teşkllât yapılması, 3 Alman ordusnnun Franıa, ttalya, Holanda, Norveç, Danlmarka ve Hırvatistandan aaker çekip bunl»rı başka eephelerde kullamnafa. Toplantı hakkında yapılan tefsirlere göre, Almanyanın snlh teklifinde bulunması ihtimali de vannış. Eger, Hitler'in köfltrimde böyle bir konferans yapUdjfı hakkındaki haber dogra ise, Almanyanın Kıslordnnun tazyikına re ikinci oephe açıldığı takdirde, Muttefiklerin istilâ hareketine karşı dayannm tedblrlerini re imkinUrını araş.tırdıgı şüphesizdir. Dört yü, yedl bnçnk aydır devam eden harb, artık son ve kat'î safhasma ayak basmiB gibidir. Almanya, ya her ne pa. hasına olorsa olsun harbe devam etmek, yahnd da sulh lstemek sıklanndan birini seçmek dnrumundadır. Almanlar, harbe devam karan Tertrken Japonya. nın yardımına bel bafelıyaınaılar. Japonya, Avrnpadan çok uzaktır, onun Anglo Saksonlara karşı yapaca^ı heı hangi bir hareket, Avrupa harbi üıcrinde müessir oUmaz. Japonya, ancak Sovyet Rusyaya harb ilân ettiği ve Siber. yaya karşı büyük ölçtide taarrnıa jeçtigi takdirde, Almanyaya yardnn ede« bilir. Fakat, Japonlar, bunn, Alman ordulan Leningrad, Stalingrad ve Moskova kapılarında harb ederken Te kendilerl bir yıldırtm taarruzn ile Hindistan va Avnstralya kapüarma dayanmışken yapmamıslardı. Bugiin kurvejenmi; v« taarrnza jreçmi; düşmanlan karjısında Almanyaya yardım için, Sovyetler Bir« ligi ile de harbi göze aldırmalan bekle^ nemez, O halde, Almanya, Avrupada, yalnız kendl knTretlerine ve küçük Mih, Ter ortaklannm askerî yardımlarile if* gal altındaki memleketlerin iktısadl kaynaklarma TO gönderecekleri amelenin if yardımlanna güvenebDir. Almanlar, bn knvretler ve yardımlarla doguda Kmlordnnıın, batıda İkinci cep« heyl açtıklan takdirde, MüttefikleriK hamlelerine mnkavemet cdebUeceklerin»», haktkaten inanıyorlarsa, harbe jeranı edeeeklerdir. Almanyanın ttalya ve Tu^oslavya cepheleri de hesabs katüdıgı takdirde, dört cepheli bir harbde, nihayet mnzaffer olaeaklan kolay kolay kabul edile* meı. Abnanlann ttmidl, ikinci cephe açıidıgi laman, Müttefikieri denize dök» mek Te hiç ohnazsa, İtalyada oldngtt ffibl, Avrnpanm batı kıyıiarında dur^ dnrmak; ondan sonra, harbin alabildl. tine uzayacaŞını ilert sürerek belkl bf» nzlaşma sulhu dde etmek oldufu anlat şılıyor. Alman şeflerhım karakterlerl gflzSnünde tutnlarsa, onlarm İkinci cephe teşebbüsü karsısında talihlerinl blr defa daha denemeden snlh istiyecekleri tahmin edilemeı. Çünkü bugün de banş Isteseler, gtae hiç bir ümid kalmadı&ı zaman olaeafı gibi, «kayıdsıı, gartsıı tesllm» teklifi karçısmda kalaeaklannı billyorlar. Tarih boyurica ilim ve din Türk ruhu Antalyayı tanıtan bir eser Tarihte güzel kadınlar Geçmişte bugün Matbaacıhk bilgileri Bektaşi nefesleri Y a z a n : mmtmam^mtmm Kemmi Satih Sel telâkki, bu nevl ciddî eserlerin zamönla satllabileceği merkezinde İdi. Eserin husus! bir tâbi tarafından nesredilmi? h artlk bu telâkkinin maziye karlş tlğlnı ve «okuyan münevver>in çoğaldl. ğlnı gösteren mes'ud bir hâdisedir. Çünkü husust bir tâbiln ne yüklüce blr sennayeyi uzun zaman Içln kapat. rnasl düşünülebllir, ne de zararına İş yapmasl. Nitekim a>ni tâbi, bu haftdar İçinde, bir beşka «ağlrbaşil eser» daha basmıştır; bu «Türk ruhu> isimli kitabdır. * «Türfc ruhu» Telün Alp'in mülî k türümüz için kazanc teâkki edümesi lâzuu gelen yeni bir eserdir. Tekin Alp, Ziya Gokalpla arkadaş'.lk etais, Türklük cereyanl mevzuu üzerinde yazılar ve kitablar neşretmlj bir muharrirdir. Üç yüz sahlfelik bir cild halinde çikan bu defaki eserl «birbirini tamamlıysn dört kıslm> a ayrılmış bulunuyor. İ!k kısım atalar ruhu bahstne tahsfs edilmiştir. «Sentetlk ruh» adlnı verdiğl ikinci klsml muharrir şöyle tavzlh ediyor: «On asır kadar Türk hayatına hâklm olmuş bu ruhta ne ölmezlik vardır, ne de bu ruh Türkün öz ruhudur.» Kitabin üçüncü kiamı bir «Gebelik devri» olarak vasıflandirllmıştir, Bu klsım Tsn. zimattan Kemalkt lnkılâbına kadar lan devirdir. Son fasıl «Yeni Türkiye» dir. Eserin son Ikind ktonında Nanuk Kemal ve Ziya Gökalpa aid faslllar bilhas sa alâka vericidir. Hele ikincislne aid klsim, büyük Tiirk mütefekkiri için ş tetklklerin en güzellerİiKkn blrldlr. Bu eserin <Öns5z» 3 De ortaya atılan bir mesele var kl, ondan, tarihçiler arasmda açllacak bir münakaşaya zemin hazlrlamif olmak için, klsaca bahsetmek isterim. Tekin Alp, Zly« G<&alpla çalışmaları sirasında arkadaşhk ettiği Şernseddin Günaltaya .B. M. M. blrinci reis vekili eserlnin basılmadan evvel provalarını göndermiş ve bir «mukaddeme» yazmasınl rica etmiştir. Bahse. deceğlm mesele, ŞemsâddJn Günaîtayın cevabmda Cengize cld parçadan çıilyor; bu mektubda denlllyor ki ı... Türk tlplerl arasına Cengizl de katmanizl tarihi hahikate uygun bulmadlğlml söylemek Jsterim. Gerçl Cen. giz hükumeti, baştakiler Moğol olmak ü^ere, müikî ve askerî ve blr çok hususlarda İdarî bir Türk devîeti idi. Devletin yazi işleri tamamile Uygur kâtib. erin ellnde bulunuyordu. Fakat Moğollarla Türkler, ırk ve ruh itibarile birbirleriîe tamamile ayrı ldiler ve ayrıldılar. Moğollarla Türkleri ayni îrktan sayan eski telâkkiler, yeni buluşlar karşlslr.da bugün çürümüş ve tarihe gömülmüştür.» Tekin Alp bu mülâhazays uzunca bir cevab vermiştir. Netice İÜbarile dlyor ki: «... Irkî ve antolojlk mülâhazalardan sarfınazar Cengizin şahlslandırdığı yüksek hasletlerle manevl kuvvetler, nizam ve Intizamı en yüksek derecelere kadar çıkaran Cengiz yasası, Türk ruhunun mulıassalasldlr ve bu Itibarla Türk ruhu baklmından Ceng'zln Türk tlpîerl araslna katılması tarihi hakikate cykın değildir.» Sörü tarlhçllere bırakıyorum. Devlet içinde devlet Eski «kapitülâsyonlu Türkiye» de eski «Düyunu Umumiye» gibi eski Reji de devlet İçinde ayrl bir devletti 1 Düyunu Umumiye gibi onun da belde beldo ve derece derece «Reji nazırı, «Reji raüdürü», Reji bümen nesl diye tlzim devlet teşkilâtina muvazi olarak müesseseleri vardl ve devlet gibi o da piyadeli ve süvarill «müsenâh kuvvet» e sahibdi. Onun bu kuvvctlerHe halkm gene piyadeli ve atll kaçak kuvvetleri •birblrile karşılaşınca iki taraf arasmda enikunu bir kafile cengi olurdu. Rejiye yalnlz devletçe imtiyaz değil helkça da saylsız kurbınlar verdik. Bir Cennet hikâyesî K^dlncağız, o oevabnı üzerine, bir hikâye anlatiyor: Çok sofu İki adam va;mış. Beş vakitten başka bllmem m kr.dar cafile namazl da kılarlarmış, Ölür.ce doğru oennete gitmişler. Cenr.ette akhna ne gelirse derhal önünd hazudır. Kaymak ml akllna geldi? Hemra yakut tabaklar içinde dolu dolu kayrrak. Gözleme mi canln İstedi? De:hal... (Nekadar sevdiğim yemek ve rr.eyva varsa sıraladıktan sonra) Bun. larin akllna bir de tütün içmek geliyor. Hurller derhal lüleleri en bayıltıcl tütünle dolu iki altln çubuk sunarlar, (Cennette de tütün oluşuna öyle keyîfleniyorum. kl) Fakat ne o? Elpençe divan duran Hurller bir türlü çubuklan yakmlyorlar. İki cennetlik bunun sebebini sorunca Hurller der kl: c C nette herşey var, yalnlz ateş yoktur.» E, ne yapmalı? Hurilar yol göslerir «Ateş cehenr.emdedir ve cehennem şu. raclktadır, çubuklarımzl yakmak İçin oraya kadar zahmet edüıiz.» Kotrabacılık ve yiğitlik Rejinin silâhlı adamlarır.a «konıcu», ona karşl gelen iaçakçlya da «kotrabacı» denir. Bu keüme frenkçenin «Gontre bande» lndan tükrçeleştirilmedir. Korucularla kotrabacllar arasındaki cenkler yalnız tütün kaçakçı'lğl ve tütün ticaretl yüzünden yapılmazdl. Hiç geçim darllğı çekmediği halde slrf Rejiye meydan okumak hevesile kotrabacl o. lanlar ve bunun aksine hiç İhtiyacı olmadlğl halde sadece kotrabacllara heddinl bildirmek emelile koruculuğa girenler olurdu. Yiğitlik kendini göstermek için vesile arar. Reji Türk yiğitliğine iki yüzü de keskin ve İki yüzü de kesen bir vesile oldu. Sofya . İstanbul telefon muhaberatı Istanijul Sofya arasuıda telefon muu&berelerinin kesildi^l hakkında dün gazetelerde Londra kaynaklarından verilen bir haber çıkmıjtır. Bu hususta dün jraptığımız tahkıka. U göre. yanlıj tefsirlere yol açacak mahiyette bir kesilme hâcısesi mevcud değüdir. Ancak, son zanunlarda Sofya bombardımanlarında vuku bulan fazla hasar yüzünden sık sık inkılalar oîmaktadır. Nıtekira iki gündenberi konujma temininde güçlük çekilrrıektedir. Avrupaya telgraf kabul edildiğine gore, sırf bu muvakkat arızalar sebebile çu karılan rivayeüerin doğru olmadığı anlajilmaktadır. bakılmca, Anadolanun bir kögesile de ğil. Amerüamn mou dern bir şehrinden intıbalarhı laarşüaşıldığı zannedüiyor. (Amerikanln diyorum, çünkü artlk Avrupada böyle yer kalmadl!) Memleketi tanıtan eserlerimiz pek azdır. Fakat bu az eser arasında (VâNu) nun (Antalya) sl iyi bir yer elacaktlr. Bu eser diğer şehirlerimizi tanıtnıak yolunda çalışmalara vesile teşk!l ederse, (VfiNu) nun hizıreü katmerli olacaktır. Eserin bajllca münderL catl, bugiinkü Antalynnın, harb yıllannın güçlüklerlne rağmen, coşkunluk halini alan umran faallyetinden İbarettlr. Şehri güzelleştirmek ve tanltmak için çallşan ve bu gaye ile üç yüz bin küsur lira sarfeden cemiyet, diğer şehirlerlmlz için de lmtlsal nümunesl cJmalldır. Ya Antalyalılarin misaflrper. verliğl?.. (VâNu) ya tepsi tep3İ safa gelcin tatllları, sepet sepet hoş geldin portakallarl görtderilrclş,. Asılları Ka!L fornlyadan getirilmlş altı yeni meyva arasında blr tanesl var kl, ağzmiza ve ağzVMza lâyık: Adı Fejoa. Küçük k«yisi büyüklüğün. de.» Çok güzel kokuhı; lezzetl tipkı muz gibi, ne niyete yense o hlssl verir. Topluiğne başı kadar çekirdekleri var. Rengl koyu yeşiL Insanm leblebl aldıracagl geliyor, ağzinl kurutmak İçin!. Teyzemin ruhiyatçtlıgı Nebi Ağanın evi Bazi kotrabacllar o kadar iinlü ve o kadar kudretli olurlardı ki Reji onlara karşı bir şey yapr.maz, kendi devlet im tiyazmdan onlara hususî bir imtiyaz verrciş gibi bir vaziyet alırdı. Onlar kaçak tütünlerini İstedikleri gibi taşiyıp istedikleri gibi satraakla serbesttiler. Hnvrandaki Nebi Ağa da İşte bu imtiyazll kotrabacilardandı. Havran Ed remidin sekiz, cn kilometre cenubunda hâlâ bir çok vllâyet merkszlerimizden daha kalaballk baklmlı, bereketli, ve içiude biz olmlyanm bulunmadığl çok cani yakin bir köydür. Nebi AŞa ailesile bizimki arasında bîr akrabalık olacak, kl Edremidden kalklp evcek onlara gittiğimiz zaman Havranda haftalarca ve aylarca kallrdık. Büyük odalan ve geniş sofaları olan Neöi Ağanın evinde üst sofa tütün sergiliğine ayrılmlştı. Altln kadar sarl, klz saçlarınm tellerl •kadar ince, baygin kokulu tütünün koca sofayl baştanbaşa kaplıyar^k kadar bolluğuna akll erdiremiyerek, firsat bulup oraya girdikşe, tütünlerl avuc avuc havaya savurmayl kendime rir eğlence yapardım. Terbiye cehaletî Başta rahmetli üvey anam olmük üzere ev halkı kadlnları .benim bu tütünlü sofaya merakıml tütüne başlamak gibi bir tehlikeye yorduklarlndan olacak ter vakit, vesile olsun olmasuı, fculağımı aclta acıta «Sakin ha, eğer tütün içersen cigaranln ateşini burnuna sokarız!» der dururlardı. Bunda o kadar ileri gltmiş olacaklar ki beni ıorla şüpheye düşürdüler: Erkekli kadınll bütün ev halkı fosul fosul tütün içiyor. Edremidde de büyük bildiğim kim var. sa, babam. kaymakam, rüştiye hocasa hep öyle. Tütün fena bir «şeyse herkes neye içer? İyi bir şeyse bena neye İçtne der dururlar? Çocuk, bir İnsan küçüğü değil, ayrt blr insandır. Beni haddinden fazla korkutallm derlerken korktuklarina uğradllar. Kararımi vermiştlm: Ben de içeceğim. Acılar acm Evin tenha olduğu bir zamanda üst tofaya çlkarak bütün ceblerimi tütünle doldurdum. Beygirin ahırı ve koyunun eğılına karşihk bizde devenin de loncası vardır. Deve loncalari ön klsnıı açlk, diğer üç tarafl duvar, yüksek tavanll, müstatil biçimli, zemlni taprak, geniş blr salona ber.zer. Mahalle çocuklarl cigara içmek için çarşi yanındaki loncada toplanırlardl. Oraya gidip bu«•urdarlndan buram buram duman çıka. rarı kopiUere avuc avuc tütün dağıttlm. Bunun karşlsmda tek dileğim bana da cigara sarmasile tütün içmesini öğretmeleridlr. İlk cigaradan ilk nefesi bir denbire çekiverince... Aman Allahlm, genzimin blçakla kesllmiş gibi sizlayışı, sızinın kızgln çivi ucu sibi beynime vuruşu, hançeremde ylrtlsı öksürük; ve gözkrimden yaşlar aklyor. Inadm zaferi Çocuklar halime aelyacakl.ılIn^ hepsi beni kahkahalarla alaya aldılar. Çektiğiin acllarl unutmuş, utancimdan kıpklrmızıyım. Ağlamalı hr.lde deve loncaslndan ayrllıp sünepe sünepe döner. ken çocuklardan en çok dostluk gösteren biri yanlma geldi. Cigara öyle bir denbire çekilmezmiş, yavaş yavaş kendimi alıştırmal^Tnîşim. Günlerce ve günlerce gizli gizli uğraşarck... Bir gün loncada bütün çoculdara karşl burnumdan dumanlar çıkara çıkara cakall blr eda İle görünüverince: Zafer tamamdı ve memleket sekiz, on yaş%i) yumurcak boyilc yeni bir tiry.ıki kszanrnlştl Ben, cÇubukları tellcndirmenin key fi bu kadarcık zahmste değer» diye dü şünürken teyzem hikâyesine devam etti: İki cennetlü çubuklarlnı yekmak Iç'n cehenneme gidince hemen büyük denıir kapllar açılır ve cehennem zeba nileri yerlere kadar eğilerek hürmetle fEuyurun, buyurun» derler. Fakat cen netlikler çubuklarlnı yaklp gerl dönmek isteyince ne görsünler? Demlr kapllar kspanmlş ve zebaniler uçlarl alev saçan mızraklarile dimdik dikilerek «YasjJo diyorlar. Ötekiler «Neden, biz cennet. liğiz» diye ayak dlreme^e kalkmca ba Bir sandal parçalandı, bir zebr.nl gök gürler gibi haykırır: «Ce1 amele boğuldu henremin kanununda bur; • şlrenin • bir daha çıkamlyacağl yazllldı.., İşte oğ Şile limanına bağlı Ali kaptanm ida. lum... (Kıssadan hisse çlkarmağa lü resmdeki 13 tonluk Marmara motörü ram yok, hemen anlaiım) Demek, bfl Tuzladan boş oiarak lımarumıza gelirtan Smürlerini ibadetle geçirip cenneti ken Haydarpa^a menriireği onler.nde hak edenler sırf tütün yüzünden ce Devlet Demiryollarına aid içinde 8 a. henremlik oldular 6y!e mi? Ne baba mele bulunan sandala çarpımstır. Çar. mm heybeti, ne hocanln değneği; hiç pıjma neticesinde ameleler denize döbtrşeyin yapamadığlnl teyzemln hlkâ külmüslerdir. Sakir aduadaki amele yesi yaptl.. Şlp diyie tütünü blrakmış boğulmus, Hasan ve Nedım yaralanaıak f.m. Haydarpasa Nutnune bastanesine kalUçan büyü dırılmışlardır. Kaza haklsında Liman Riyasetl ve Üsküdar Müddeiuanumıliği Aradan bir kaç sene geçti. Edremid tahkikata başlamışlardır. Marmara mo. de, bir gece mlsafirliğinde, blze ayril törünün kaptanı Ali de nezaret aitına mış dip odada, hepsi tütün içen dört ahnmıştır. bej çocuğun arasındayım ve hepsi duStok yapılacak mallar manlari yüzüme savurarak beni de içmeğe zorluyorlar. Onlara tcyzenıln hlBundan sonra AngloSakson sahasınkâ^sini anlattım ye tütün yüzünden dan getirilecek bütün mallarm yarısı cehennemlik olamiyacağimı sSyledlm. daiml surette Ticaret Ofisince stok ya. Heplmizden blr iki yaş deha büyük o lsn püacaktır. Diğer yarısı da ithalâtçı fir. biri, dudaklarına hakll bir istihza bü malar tarafından serbest olarak satışa küııtüsü çizerek, «Hiydi sen de, dedi, çıkarılacaktır. Bu jekü tevziata ilk olaâhlrete gldenlerden kim gerl g«lml? de rak demirden başlıyacaktır. . hikâyeyi söylemiş?» Odayl do'duran TTünel kazasından mes'ul kahkahalar araslnda birdenbire hiîtâye. nln bütün büyüsü uçtu ve bir kaç sena görülenler önce o hlkâyeyle nasıl şlp diye tütünü VUâyet idare heyeti evvelce de yaz. brrakıvermişsem şlmdi de gene şlp diye dığımız üzere Tünel kazası drtayısile tütüne başlaylverdim. mülkiye mofettisliğinin raporunu tet. İyi dostım kışkırtm kike başlamıstır. Raporda ceza kanu. nunun 64 ve 125 inci maddeleri delâEdremid. riiştiyesindon Bursa İdadisi etile 455 inci maddenin tatbikı istenıl. ne geldiğim zaman gene yaman bir tir mektedır Mes'uliyeü istenenler Müdiri yakiydim. Mektebde leyliylz. Bir gece, Umumî Hulki Erem, teknik reisi Sa. karyolamda, başkalarinı rahatsız etine. deddin ,cer şubesi müdürü Hüsnü Zeki, ıek için, yorganı başlraa çekmlş, bozuk gardöfren Tahir, hareket reisi isnıet, boğuk öksürüp duruyorum. Yatak kom Gıyaseddin, enspektör Akbulut, ustabaşum 21 Münib (Şimdi Adliyemizln İs 5i Hanri, Teodos. işçi îbrahim ve Mehtanbul hâkimlerindendir) smıita da en meddir. lyi dostumdu. Ertesl sabah bana «Tütünü bırak, yoksa verem olacaksın> dedl ve Univfersite profesörlerinin ilâve etti: tFakat bırakamazsın.» Kızheyke 1leri yapılıyor dım: «Neden?. Sebebinl söylüyor; Üniversite tedris heyetıude uzun yıl:Çıinkü sende Irade yok..> Blr kltabda beraber okuduğumuz bir cîimleyi hatır lar çalışan ve irfan hayatımıza büyük latti: «İnsanları muvaffak eden ne ze hizmetlerde bulunan profesorlerin hey. kâlsrı, ne hisleri değil iradeleridir.> kellerinin yaptırılmasma karar verılMesele tütün işi olmaktan çlkrhlş, bü mişti, Bu karar tatbik mevk'ine kon;ün bir hayat ve ist&bal meselesl ol muş ve tanınmış heykeltraşlarımudan muştu: c Bende İrade vardir.», Zühdü Müridoğlu işe başlamiştır. Heykeltraş, geçen yü emekliye ay. c Yoktur.» Tutuştuğumuz bahsi Münlb kaybetti, fakat beni de tütünden ılan profesör Kemal Cenabın büstünü tamamlamıştır. Halen profesör Âkü :urtarmışl. Canlm dost. Muhtar özdemin büstü üzerinde çaÜçiincu ve sonuncu lışmaktadır. Diğer profesorlerin hey. Dört beş sene geçip da İdadiyi biür. dikten sonra bir gün bir kahvahanede bir nargile tokurdatacağırn tuttu. Meğer eski tiryakilik nüksetmek için bahane ariyormuş. Kendimi o kadar n?r. güeye verdim kl en acele ve en mühlm 5İr işime giderken bi'.e, sanki narglleıiü dolambaclı marpucila kösteklenmiiim gibi, bir iahvede oturuverlyordum. Tütünün kurusunu blrnklp sulusuna utuJmakta mana yok» dedim Uzviyetimln körpe devirlerinıle kimbiür ne .jadar kat kat muzır olacsk olan tütünü yl'îarca blraktırdlklarl için teyzeme de Münibe de çok müteşekkirim. Fakat iki defa biraktığım eski aşina ile artık otuz küsur ylldır beraberiz ve son [idilecek yere de galiba beraber gideeğiz. tsmail Habib SEVÜK kelleri de tamarnlandıktan sonra me. asimle üniversitede hazırlanan yere konacaktır. Yeni kitablar arasında, bahse değerl olanlar, daha pek çok. Hele mevzu'.arını tarihten alanları.. Onlardan gelecek yazıda bahsedeceğLm. Şu bsa »atır. lar araslna karıştlrmak latediğlm blr kaç eserden ilkl, kütübhaneler için «ziynet» mahiyetlnl taşiyan giizel bir albümdür: «Tarihte güzgl kadinlarT. Çok güzel basllmlş bu eser a?k mabudesi Afrodit'den başlıyarak krallan esir eden sahte İspanyol dansözü Lola Montere kadar on İkl «Tacll fahişe» nin hayatmı İhtiva ediyor; resimlerle ve ya. Resimler, «Münli Fehim» ln ıısta fırçasindan, yazılar Reşad Ekremin bilgili kaleminden çlkmiştlr. Ş Feridun Fazil Tülbendcinln her ak. şam radyoda dlnlediğimlz «Geçmişte bugün» lerinin, üçer aylık ki3imlan İhtiva edıen, birer cild halinde çlkmağa başladlğınl evvelce yazmıştlm. Şimdi gene «Akba Kitabevi» nln ikinci cildini çıkardığı bu eser (3 ağustos) tan (3 teşTİnİseni) ye kadar üç ay Tarflnda söylenen «Geçmişte bugün» leri Içine ahnıştlr. Matbaacilık bllgilerl» İsimli kitab Maarif matbaasl cild atölyesi şefi Kâmil Erçinin eseridir. Klsa bir matbaacilık tarihlle başhyan eser «Mürettiblik» ve «Mücellidlik» faslllarmı İhtiva ediyor. Matbaaci'lk tekniğinl ögrenmek lstiyenler kadar bu mesleğe girenler ve girecekler İçin faydalı bir eser.. Hele {Mücellidlik) kısml ve klişeleri basılmış nefis cild ömekleri, kitab meraklılarüıda alâka uyandıracak mahiyettedir. Kitab, Maarif Vekâleti tarefuıdan basllmlştlr. § Sohbetl, Ziya Şaklrln Tasvir neşrf. yatl arasında çikan «Bektaşi nefesleri» nden bir «Nefes» le bitireyim: Sevaba girmekçön Içerfa şarlb, tçmezsek olnrm, duçan azâb, Aklm ermez »onlı», bn, ba$ka hes&b, Meyhanede bnlduk, biz bn kemalL Kadın yüzünden bir cinayet Mahmudpaşada dün rabah kıskançlık iebebile bir ağır yaralama hâdisesi olmuştur. Abudefendi hanında çalıjan dokuma işçisi Hüseyin; bundan bir müddet evvel Ekberiyye hanında çalııan blr kadın yüzünden, ayni handa amal dervigi yaralamak ve üç buçuk aya mahkum olarak hapishanede yatıp ııkmıştır. Dün sabah, Dervi}, bir iş bahane ederek Abudefendi hanma git. miştir. O sırada ikinci kata çıküan mer. ivenin üçüncü basamağında duran Hüseynin yanına yeklasarals, arada his bir 9 2 gesmeden, yirnü santim Ö uzunluğundakl bıçağıoı rakibinln böğüne saplamıj ve kaçmıştır. Hüseyin, Cerrahpaşa hastanesine kaldırılm:ştır, Bîzde ilim ve din kavgasınm ilk eseİni yazan muharrir, Ahmed Mİthat Eîendi merhumdur. Bu eserin adl Nizaı llmü din» dir. Onun ilim ve din bahisleri üzerinde yazllmlş başka serlerl de vardır; fakat Adnan Adl. ırar'ın eserile münasebsl.i olanı, budui. Ba eser, dört cild halinde çlkmişnr, küük boyuna rağmen, cildlerin sahifele. İ toplanmca, yekunun «1958» e çlktlğl ğtörü'ıür. Hakikatte blr arada İki kitabdır: «Nizaı ilmü din» ile «İslâm ve uluır.». Ayni cildler İçinde ilkl küçük harferle, ikincisi büyük harflerle dizilmîş ire eser bu halile «blr cild jclnde iki ki:ab hükmünÜ!» almlştır. İlkl, NevwYork Ünlversitesi profssörîerlnden J. . Draper'in 1875 te yazdlgı eserln ter. ürr.esi, İkincisi Ahmedi Mİthat Efenİnin bu eseri klsmen şerh, klsmen < e 3 :enkitl veya reddeden telifidir. Ahmed /lithat Efendl, (1893) te basilan bu seriîe, daha elli sene evvel, haîkımlza muayyen çerceveler harlclnde düşün. me» fırsatlnl vermiş olmak gibi büyük lr hizmet ifa etmiştir. Yoksa eserin ne ercüme edüen kısml, ne de Ahmed Mİthat Efendîye a Id tarafı büyük blr îlymet İfade etmez. • • • • • • i (Bu kıfa Harabfnindlr. «Bektaşi nefesleri» ni toplıyan ilk eser, Derviş RuhuHah. tarafından 1924 te neçrediL Çatalca hükumet konağının • miştir. İkincisi ve en mühimmi Sadedbayrağı (VâNu) başima bir iç açıyor galiba!. din Nüzhetin üstad kalemile çıkan Yolculuğun da çok pahalılaştığı ve «Bektaşi şairlerl» nde toplanmaktadir ÇatalcafavjmaJLamlığındanşu mek. üçieştiği şu sırada. bende bir seyahat ki 1930 da Maarif Vekâled. tarafından taı aJdık: arzusudur, uyandlrdl. Flkralarmda yaz. neşrolunmuştur. 941 de «10/'4/'l944 gün ye (7056) sayıü «*Bahtiyar dıBarl yetmedi, geçenlerde bir tesadü Fenkligil imzasile neşreddlen blr küçok zetenlzin Kendi kendimizl terüdd sütufümüzde anlattıkları kâfi gelmedi gibi, eser daha vardır.) nunda sozü geçti^i üzere Çatalçads şimdl de bir çok cazib resioılerle süsKaymakamlıi blnaa diye blr bina olKeroal Salih SEL lediği blr kitabla beni «Antalya» ya mamakla beraber bundan maksad hü»itmeğe, adeta lcbar edlyor. kumet konağı Ise bunun da üaerüıde küBeden Terbiyesi Umum Antalyayı «Akdenlzln İnclsl» blçtlkçe blr bayrai Tardır. Fakat gayri. İyorduk; dört senelik hayret vericl nizaml ve yırtıl: degüdir.» Müdür vekili Izmirde çahşmalan, yazl ve resimlerle, canlan. FirhflJrifnt birfm de ögrendiğtnlae gör» Beden Terbiyesi Umum Müdür r e . dlran bu eseri gördükten sonra, artık son grünlerde Çatalcadaki Kaymaltanılüı orasma «Akdenizln Tİimrüdü mü, pir kili Vildan Âşir, baa işlerin teftişi iantasi ml» acaba hangisl daha pahalı için lzm:re gitmiştir. Birkaç güne binasınm bajTağı deâ^tlrümiştir. Şimdikl bayrak îrilçiKçedlr, faiat yırtık va nesi demell, bilmiyonım. Bu resimlere kadar sehrimize gelecektir. gayrinizami deŞildir. Zaten ma&sad da bu idi. Saym Kaymak&ma teşekkür eÜk çikıslnda. edebiyat âjemimlzde bif hâdise teşkil eden deria. ve bir kaç ay içinde mevcudu tükenen ü N A D A N 1 S MA 1L H A B İ B ' in Bir izah B A T I Y A Bugün İkinci Dünya Harbinin lstırablan altında bu harbin en aktüel, en canlı bir kitabıdir. Bir harabezar haline gelen Rumanya, Bükreş, Macaristan, Budapeşte, Avusturya, Viyana, Almanya; BerUn ve bütün bu yerleri birbirinden aylran, fakat avnl zamanda blr kemend gibi birbirine bağllyan TUNA.. Alev flşkıran VEZÜV.. Açllktan kıvranan ATİNA.. Istirab çeken FRANSA.. Bütün bunlar, eşsiz edib İsmail Habib'in o kendine has kıvrak ve süslü üslubüe karşimlzda bir, bir canlanlyor. TUNADAN BATIYA mamurelerln, medenlyetin destani idi. Bugün birer harabe haline gelen bu mamurelerin teraiz. Büzelliğini biz ancak «Tunadan Batıya» kitabile onun yazl ve resimlerile ögrenebillriz. F. 250 K. REMZİ KİTABEVİ Konya Lezzet lokantaa sahfbhıden aldığımız bir mektubda kendisinln kuzu etinl fazla ffatle karaborsadao. mtın almak »uçundan mahkemeye vertlme. miş oldu&u bildirümiçtir. GÜRBETTEKİ ANTALYALILAR! Memleket hasretinl gidermek, Antalyada doğan ümranla lftlhar efcnek için Vâ.NÛ'nun yazdıgl «Antalya İkinci Dünya Harblnde Nasıl Güzelleşti?» «dh resimli kL tabı ahnlz. Flatı 250 kuruş. Dağıt. ma yeri: (İnkılâp Kitabevi . İsl tanbtıl). Bu adrese posta fle slpa. riş verebillrsinlz. WKâ BARIŞ DUNYASI Bugünkü sayısmda: YANLIŞ VE GERÇEK TÜRKÇÜLÜK : A. Hamdi Başar TÜRKİYEDE SOSYAL DAVA : Prof. Z. F. FmdıkoHn BÜYÜK ŞEHİRCİLİK DAVASI : Prof, H. Z. Ülken PROF. SADfNİN YANLIŞLARI : R, Berk BALTACIOĞHTNUN HARB SERENADI : Baltacıoglu . V. Eralp DOMANİÇ DAĞLARININ YOLGUSU : Şükufe Nihal SAN*AT ÂLEMİNDE : Halid Fahri Ozansoy Davalanmmn kısası, Fikfr ftleminde, Frrtma geçtikten sonra. •«. CÜMHURİYET 10 knrnftnr. Abone şeraifi " 2 ^ Bir aylık Üc ayhk Alh aybk SeneHh ^ e Tiryakîliğin yamanlığı Letafet Alemdar l \ Sahlden yaman bir tiryaki olmuştum. Ne babamln heybetl, ne hocanın değneği, ne büyüklerin azarl, bu .küçak Üry.nklyi yolundan döndüremecii. YÜZ ta. tezyzemln köyüne gidiyorum. L Fikri Çıpa landılar 7J . 4 944 İle Galatasaray Ankaraya gidiyor Galatasaray futbol takımı, Gencler. irliği ve Askerl Güçler takımlaıile iki maç yapmak üzere bu akşam Ankaraya gidecektir. Kafileye Muslih iyaset etmektedir. Adnan Adıvar'ın eseri büyük klt'sda 360 srhife tutuyor. Eser «Remzi Kitabevi» tarafından basılmlştlr. Düne aid (*) Bu eser, ilk defa 1939 da Pariste franslzca olarak basllmlştir. Geçen sene memleketimizde basl'ani, bu eserin tiirkçeye çevrilmlşidlr. Maarif Vekâleti jarafindan neşıedilmtştlr. 300 Kr. 600 Kr. 800 . 1600 . 1500 . 2900 , 2800 . 5400 . Nikâh Bu sayıyı behemeh?.! okuvunuz. Gazetemfze eönderiFen evrak ve razdar oe?red5Isin edHroesin iade edilmec va BMffTUnyOİ DUM1İ OİIIItHUIJU Dİkkat "
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle