19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cur 12 Mayîs 1942 Asheri vaziyet Tetkik ve I [HEM Tenkid NALINA MIHINA] Anglo Saksonların zamandan ümidleri y Yazan: Emekli General s II Başlamak üzere... ister Çörçilin son nutku, İn. giliz Başvekilinin bu güzel İlkbahar güalerinde, ümidli ve neş'eli olduğunu gösteriyor. Çünkü iki yıl önce işbaşına geçtiği günuenbeıi İngilterenin durumu çok değişmiştir. 10 mayıs 1940 ta, Almanya, batı cephesinde taarruza geçtiği zaman, Ingilterenin, nihayet 15 tümeni vardı; Mısırda, «fena teçhiz edilmiş küçük bir ordu her an yok edilebilecek bir vazâyette idi». İngilterenin kıt'adaki müdafaa hattınl teşkil eden Norveç, Danimarka, Holanda, Belçika ve Fransa birbirinin arkasından yıkılmışlardı. Haziranda, Fransa, donanmasile beraber sahneden çekilirken İtalya da, harbe girmiş; Fransadaki 12 İngiüz tümeni, ağır silâhlarmı, tanklarını bırakarak adaya dönmüştü. İngiliz donanması yalnız kalmıştı. Alman tayyareleri biner biner ingiltereyi yakıp yıkarken İngilizlerin elinde bir avuc av tayyarcsi vardı. Ame rika, bitaraflık kanununa sımsıkı sarılmış, hiç bir yardımda bulunmuyordu. Sovyet Rusya, Almanyaya ham madde vererek yardım ediyor; Ingiltereye ekşi surat gösteriyordu. Sözün kısası İngiltere ümidsiz denilecck kadar fena bir vaziyctle idi; fakat Çörçilin iradesi, İngiliz milletinin ruhunu çelikleştirdi ve İngiltere, tâ 1941 haziranmın 22 nci gününe kadar, Ahnanya ve İtalya karşısında, yapayalnız kaldı. O gün, İngilterenin imdadma yetişen Führer olmuştur. 1942 mayısmda artık İngiltere yalnıa değüdir; zorlu müttefiklcri olduğu gibi kcndisi de kuvvetlenmiştir. İngiliz donanması, uğradığı kayıblan telâfi edebildiği için, aşağı yukan, harbin başındaki kadar kuvvetlidir. İngiliz ordıısu, artık birkaç yüz bin kişile değil, birkaç milyon mevcudile taptaze adalarında bekliyor. İngiliz havacılığı ise, müdafaadan taarruza geçmiştir; İngiltere, 1940 yazında yediği bombalan, şimdi Almanyaya iade ediyor. Gerçi, doğu cephesinde henüz Sovyet» lere karşı hazırlanan yeni Alman taarruzu başlamamıştır; ve Rusların bu yeni taarruza nekadar dayanacaklan belli değildir; Uzakdoğu cephesinde de Avustralya ve Hindistan kapılanıu zorlıyan Japonlar, henüz durdurulamamıştır amma, İngiltere harbi 32 ay uzatmağa muvaffak olmuştur. 1940 haziranında Fransa yıkıldıktan sonra, 1941 haziranına kadar, tam bir yıl Almanya ve italya ile yalnızbaşına dövüşmek zorunda kalan Ingilterenin yanında, şimdi Amerika, Sovyet Rusya ve Çin vardır. Bu durum İngilterenin Büyük Harbde tatbik ettiği siyasete ve sevkülceyşe tamamile uygundur. Çürçil'in en büyük Ümidini, İngiliz hava ordusunun artık müdafaadan taarruza geçmiş olmasına bağladığı anlaşılıyor. O, Almanyaya yapılan hava hücumlarınm Amerikalıların da yardımile gittikçe artacağını ve şiddetleneceğini söylüyor. Almanların yaptıklan karşı hücumlara ve bu hücumlann sebeb olduğu her türlü hasar ve zararlara rağmen, İngilizler, yediği yumruklara aldırmadan üstüste vuran sert bir boksör gibi, dövüşeceklerdir. Almanya doğuda gaz kullanırsa, onlar da batıda gaz kullanacaklardır. Fakat, Çörçil bunlan söylerken Anadolu Ajansının Berlindeki hususî nrahabiri de şu haberi veriyor: «Mihver harbin sonunu tayin edecek kat'î harekete geçmek için siyasî ve askerî hazırlıklarmı bitirmek üzeredir. Bu hareket topyekun harbin özünü teşkil eden yıldırım sür'atile birdenbire muhtelif istikametlerde inkişaf edecekür. «İkinci bir cephe kurmak bakımından Mihverin daha çabuk davTanacağı ve hareket sahalannı seçmek hususunda ilk teşebbüsü karşı tarafa bırakmıyacağı sanıhyor.» Çörçil gibi, Hitler de ümidli ve nikbindir. Her ikisi de «zafere doğru yürüyoruz» diyorlar. Harbin ve milletlerin mukadderatını tayin edecek kanh bir boğuşma başlamak üzeredir. H. Emir Erkitet Hiçbir millet sonunda muvaffak olmak ümidi olmaksızın harbe dcvam edemez. Onun sinirlerini daima gergin bulunduracak tek çare zafere inanmaktır. Zafere Lnanc azalırsa sinirler gevşiyerek harb gayretile mukavemet kudreti zâfa uğrar ve artık düşrnana galebe çalmak imkân ve ümidi kalmaz. Harbde mağlubiyet, zafere inanmaktan yani kendine itimad etmekten jbaret olan manevî kuvvetin zayıflamasile başlar ve düşmanın Ustünliiğii duyulduğu zaman bir olay olur. • Tecavüz eden ve tecaviize uğnyan «araflann harb gayretlerile zafere itiınad beslemeleri arasında daima fark ıvardır. Tecavüz eden, bidayette haiz olduğu üstünlükle teşebbüste öncülükten istifade ederek seri ve kat'î bir gaJebe ile harbi çabuk bitiremediği takdirde, vaziyet nekadar karanhk olursa olsun, tecavüze uğnyan tarafta tabiatile sonda kazanmak ümidi hasıl olur ve harb dcvam ettikçe bu ümid artar. Halbuki tecavüz eden taraf için vaziyet tatramile aksinedir. Yani harb devam ettikçe onun kalb ve dimağında son zafer için ümidler yerine şüpheler hasıl olmağa başlar. Bundan başka tecavüz eden tarafı savaş ve fedakârlığa sevk ve tcşvik eden zafer ve kazanc ihtirası olmasına mukabil tecavüze uğnyan taraf toprağını, şeref ve varlığını korumak için dövüşür. Bu sebeble birincisi encak zaferler ve muvaffakıyetler kazandıkça harbe devam edebilir, fakat îkincisi, bütün takat ve kudretleri tükcnerek düşmanın bıçağı kemiğe dayRtımadıkça, silâhı elden bırakmaz ve ırukaddes bir muharebe yaptığına inand:;ı için onun manevî kuvveti fazla olur. \ Şehir Nedisi seçimi yenilenecek Atatürk ve Tevfik Fikret müzeleri için bir istişare heyeti kuruluyor Fakat uğradığı felâket ve mağlubiyetler nekadar ağır ve çetin olduysa İngiltenin gösterdiği cesaret, celâdet ve inad Bir msslektaçı J * liğine bakın! Galao nispette büyük olmuş ve ancak bu mız, gaz şirketi • tasaray mektebinde sayede ayakta kalabilmiştir. makbuzlarmın türk m İken sermubassıra m Ingilterenin bütün ümidi şüphesiz Açe metninin arkahitab ettiğimiz bu meiLKanın yardımında idi. Bu yardım Şehir Meclisi, dün saat 15 te Faruki sında fransızca terkeli"neyi yazımızda onu nihai zafere inandınyordu. İngiltere Derelinin fcaşkanlığmda toplanmıştır. cümesinin bulunu' ~ • ,j a gördükçe saçlarıın diğer cihetten Almanlara karşı Balkan Ruznameden evvel makamdan gelen Birinci türkçe: İyi haber almakta çok dimdik oluyor. Bu cavlak fransızca kedevletlerile beraber nihayet Rusyayı bir tezkere okunmuştur. Tezkerede Be şuna kızıyor. Meslektaşımız haklıdır. Kapitülasionlar denilen frenk mürebbi önemli bir kaynağa göre.. Amerikan lime yerine bizim güzel türkçemizin, bada harbe sokacağını ümid ediyor ve İn lediye kanunu mucibince intihabatın bu lerini kapıdışarı edeli yirmi sene oldu politikası hakkında bir demeç heklene kan, gözcü yahud türkçeleşmiş nazır giliz diplomasisi bunun için hummalı sene yenilenmesi icab ettiği bildiriliyor Yirmi seneden sonra maziye tahassür kelimeleri ne güne duruyor? Eğer türksurette çahşıyordu. Yunanistanı Ingil ve eyiul başından 20 teşrinievvele ka bir Türk şirketinin millî programına büir. Bu, Anadolu Ajansının türkçesidir. çeyi irenkleştirmek için arabca ve acemterenin yanında harbe sokan bizzat dar devam edecek olan seçim sonunda sığmaz sanırız. İkinci türkçe: Ruznamei müzakerat: ceyi atmışsak... Heyhat! Italyanın tecavüzü ohnuşsa da Yugos reylerin tasnifinin bir günde yapılamıDiğer bir refikimiz, sinemalarda ingi Şirketi mezkure, hissedaranı, muamcUiU Romen ve Cermen dilleri, kökleri yulavyanın harbe girmesi Ingiliz dış siya yacağı gözönünde tutularak tasnif işi setinin bir muvaffakiyetidir. Bununla için Şehir Meclisince bir müddet tespi lizce ve almanca konuşulan filimlerin evveliye ve sermayei iptidaiys ve tez nanca ve lâtince olan kelimeleri bile beraber bütün Balkanlarla Girid ada ti isteniyordu. Tezkere riyaset divanma tabiî olarak türkçeye tercümelerinin al yidi sermaye. Senedatı heyeti umv.ni.i millileştirdikleri halde biz düpedüz sının, Ege denizinin ve Iibyanın Mih havale edilmiş ve ruznameye geçilmiş tında ayni zamanda fransızcaya da ter yeye kıymeti itibariyelerile maa müftc franszca kelimcyi Eiffel kulesini Süleycümelerüıe hiddetleniyor. Refikimiz milât ejkdl ve mevzuaU kanuniye da maniye camiinin avlusuna oturtur gibi, vercilerin eline düşerek Ingilterenin tir. haklıdır. Frenklerin müstemleke halkına iresinde... bizzat anayurdunda, Süveyşte ve hatta türkçemizin ortasma oturtmakta beis Ruznamedeki muhtelif maddeler alâBu bir Türk anonim şirketinin türk görmüyoruz. Ufak bir misal olarak, tekCebelitarıkta tehlikeli surette tehdide kadar encümenlere havale edilmiştir. reva gördükleri bir usulün bizde de tatbik edilmesindeki mana nedir? Fakat çesidir. uğradığı bir anda Alman ordularının ve Bu meyanda şehir ir.kılâb vesikaları nisiyen, rantiye ve kompozitör kelimeleÜçUncü türkçe: Kompozitörlerin ayhava kuvvetlerinin İngiltereyi az çok müze ve kütübhanesile Atatürk inkılâb bu kadarla kalsa gene iyi; daha fecii var. Ben yakuz türkçe konuşulan bir fi rıldığı neviler; koro orkestrası kompo rinin almanca, ingilizcede aldıkları rahat bırakarak Rusyaya yürümeleri ve Tevfik Fikret, Edebiyatı Cedide mü«millî» şeklo bakalım: lim seyrettim ki, mükâlemenin ayriye zisyonları. İngiltereyi içinde bulunduğu kâbuslar zeleri hakkında hazırlanan projenin Yunanca tekhnikostan, fransızca techten fransızcaya tercümesine de lüzum dan muvakkaten olsun kurtarmıştı. Bu gazete muhabirinln türkçesidir. Mülkiye ve Maarif encümenlerince bir görülmüştü. Neredeyiz? Tunus beyliğinnicien, almanca techkniker, ingilizce Demek oluyor ki tecavüze uğnyan ta talimatname haline ifrağlna aid mazbata de mi? Cezayir eyaletinde mi? Madagasİhtisas sahibi bir teknisiyen? ihtıyaç technical engeener (teknikçi). raf için harbin karanlıklan içinde kur okunmuştur, olmakla inşaat şantiyelerinin kontrokar sömürgesinde mi? Mutlakiyet Lâtince Componereden, fransızca comtarıcı ümid ziyalan bulmak daima kalunda çalışacak bir sürveyana... Mazbatada şehir inkılâb vesikaları ve devrinin ekalliyetlere serfüru eden popositeur, almanca komponist, ingilizce bildir. Fakat daha bitmemiştir. Çünkü Bu bir devlet müessesesinin türkçesimüze kütübhanesile İnkılâb tarinimizin litika zihniyetini bir Osmanlı efendisinin composer (Besteliyen). Ahnanlar 1941 de Rusya harbini kafî şerefli bir eseri olan Atatürk inkılâb serpuşu ve istambulini gibi Bitpazarına dir. Lâtince Canteriumdan, fransızca bir zaferle sona erdiremiyerek hazırlan müzesi, lisan ve edebiyat baklmından atalıdanberi koca bir inkılâb devresi Birinci türkçeye bir diyeceğimiz yok. mamış oldukları şiddetli bir kışm içine çok kıymetli bir ilham ve tetkik sa geçirdik. Mütarekenüı karagünlerinin Önemli, kaynak ve demeç gibi kelimeler chantier, almanca Werft yahud Bauhof, ingilizce timberyard yahud Dock yard birdenbire girmişlerdir. İşte bu da In hası bulunan Tevfik Fikret Edebiyatı üstünden Sakarya ve Inönünün zafer özdür ve bizimdir. giltereye yeni bir ümid vermütir. Fakat Cedide mjüzesinde mevcud muhtelif eser gerdunesi atlannı şahlandırarak dörtnala İkinci türkçe izafî ve vasfî terkiblerle (Yapıyeri). yalnız İngilterede değil, Rusyada bile lerin kıymetleri tebarüz ettirilmekte ve geçeli on dokuz sene oluyor. Içimizde dolu. Tanzimat efendisi, Babıâli müAlmanca ve İngilizce gibi beynelmilel mukavemet edebilmek ümidi uyanmış halen kütübhanede 30 bini mütecaviz hâlâ bu on dokuz senenin manasım an meyyizi bile bu kadar terkib, virgülsüz büyük lisanlan bir tarafa bırakahm, tır. cümle, arabca kelime kullanmazdı. bulgarca, rumence gibi ufak dillerin bikitab bulunduğu ve şirrdi büyük bir lamıyan vatandaş kaldı mı? İngiliz Başvekili Vinston Çörçil'in ye kısmmı Üniversite talebesi teşkil eden Türkçemizin hamlelerini, bugünkü pü le şantiye ve teknisiyen gibi kelimeleri Fakat bunlardan daha korkuncu var. rüzsüz sadeliğini idrak edemiyen, yahud oldukları gibi benimsemediklerini zanni nulkuna bakılırsa, Japonlann harbe mühim miktarda bir okuyucu kütlesi girmesile Müttefiklerin Uzakdoğuda bulunduğu bildiriliyor, bu gibi İlm: mü Daha korkuncu bizde, içimizde, kendi dil inkılâbımızdan haberi obnıyan za nediyorum. Artık yetişir. Türkçe bu son yedikleri askerî darbclerin pek şiddetli esseselerin mütehassıs ellerde bulun mizdedir. Dilimize karşı gösterdiğimiz vallılar da aramızda mevcudmuş der, zamanlardaki kadar, lâkaydiye, kargaı Geçen Büyük Harbde gene Almanlâkaydî telâkkisindedir. Keyfî ve şahsi omuz silker geçeriz. şalığa, intizamsızlığa ve züppeliğe hedef lar tecavüz eden tarafı teşkil ve dört ve ağır olmalarına rağmen, İngilizlerin ması zarurî ve tabiî olduğu gözönünde görüşümüze göre yazdığımız ve konuşzafer ümidi azalmamış, hatta geçen tutularak bu ilim müesseselerinin idaFakat üçüncü türkçeye gelince akan olmamışü. Maksadımız nedir? Lisanda yıl üç ay düşman topraklarında muvaftuğumuz İçin, «bir» türkçe İle değil, fakiyctle harbettiler. Çünkü her cephede yıla nazaran bilâkls artmı? denflebilir. resi İçin bir istişare heyeti teşkilinin fakat muhtelif türkçelerle yazıyor ve sular dudur..Selim aklımız geriler ve ne yapmak istiyoruz? Belki bunlan bile İngiltereye zafer ümidi veren hesab ve münasib görüldüğü ve istişare heyetile sorarız: Bu Fransız türkçesinin manası daha tayin edemedik, belki tayin edilen kan döktükçe muzaffer oluyor ve muzafkonuşuyoruz. Aklına esen yeni bir kelifer oldukça kan dökebiliyordu. Onlar âmiller şu soretle toplanarak ifade edi müstahdemin için hazırlanan bir tali me kullanıyor. Kelimenin, lisammızın nedir? Kime hitab ediyor? Kompozitör, maksadlar yanlış anlaşıldı. Herhalde rratnamenin tasvibe arzolunduğu bilŞantiye, Sürveyan, Teknisiyen... Bunlar millî birüğimiz nekadar ehemmiyetli ise Bdçika ile doğu Fransayı istilâ etmiş, Iebilir: 1 İngiltere ve Amerika uçak, harb diriliyordu. Mazbata ve talimatname geleneklerlne, fonetiğine, morfolojisine, ne demektir? millî kültürümüzün de o kadar mühim iRÜttefiklerile birlikte Sırbistan, Karaşivesine uyup uymadığını düşünmeden, İştikaklan yunanca ve lâtince olan il olduğunu kavramalı ve milli kültür tedrğ ve Rumanyayı yenmiş, nihayet Rus gemisi, taşıt vapuru, tank ve her tüılü bütçe encümenine havale edilmiş ve çalakalem kullanıyor. Bu suretle öyle jayı da yere sererek harbdcn çıkarmış silâh yaparak büyük hava ve deniz fi toplantıya nihayet verilmişür. bir hercümerc ve anarşi peyda oluyor mî ve fenni keiime ve ıs'alahları türkçe melinin Türk dili olduğunu bilmeliyiz. lardl. Fakat İnşiltere ile Fransayı bir lolari'e kara ordulan vücude gctirccekki, Türk dilindeki vahdet tehlikeye gir ye maletmek yerindcdır. Fakat bunu Siyasî, içtimaî veiktısadî hayatımızdan türlü ait edcmiyorlardı. Bu hususta son ler. Mahrukat Ofisi tedariklere miş bulunuyor. Geçen gün okuduğum da şu manada anlıyoruz: Yeni icadların, yirmi scne evvel koparıp attığımız 2 Onlann bnnu yapabilmeleri için ihtiraların, sosyal ve psikolojik hâdise «uhudu atika» yı yoksa şimdi kendi eligayret ve kuvvetlerini sarfederek yerli bir gazetede üç türlü türkçeye şahid ollerin isim ve sıft konulması lüzumunu miz ve İsteğimizle «türkçe» ye mi dolabaşlıyor biiyük ve geniş zaferler elde ettiier. Fa icab eden vakti Avnıpada Rusya kazadum. Hiç bir kültür memleketinde millî kat garb ccphesini her ncrede yarabil nacak. Onun için, bu memlckcte yalnız Çalışmalarına başlıyan Mahrukat O dil üç türlü yazılmaz; çünkü milli har belirttikleri e;ya ve madde için «ölü yacağız? Kanunî Süleymanın Birinci diyseler burasının tekrar kapanarak dü uçak, tank ve top yollamak kâfi olraa fisi, Marmara ve Karadeniz sahülerinde sın temeü dil birliğidır. Japonyada bir diller» in yardımına müracuat etmck suzeîdiğini ve diğer bir yerdtn kendileri yıp Almanyaya şimdiden şiddetli hava satüık odun ve kömürleri bulunanların japonca, Almanyada bir almanca, ingil retile. Meseiâ karbüratür, vantilâtör, Fransuva'ya maddî hediyesinin zilletini «ne taarruz edildiğini gördiiler. Bu, çok taarruzları yapmak ve bu taarruzları sür'atle Ofise cins ve fiatlarını bildir terede bir ingilizce «yazı dilii vardır. teknik, matematik, filoloji, psikoloji ve dört asır boynumuzda sürüdük. «Türk saire gibi kelimeler... Fakat «yaşıyan dil diline» manevî kapitülâsyonlar vaz'ını eürmuş ve nihaytt Amerıkanın harbe Amerika hava kuvvetlerinin de yardı melerini istemiştir. Türkiyede üç türkçe var. ler» den sıfat ve isimleri oldukları gibi istemiyoruz. Fakat Türk akademisine, tv girerek garb cephesine büyük kuvvet mile gittikçe artırmak suretile RusyaAynca Ofis, mangal kömürü iç!n Bul. Beş asır evvel garb lisanlarmı kemi benimsemek, istemek... Hâşâ! Onun için Türk kamusuna, Türk ansiklopedisine f ler getirmesilc Almanların zafer ümid nm bu yaz muharebelerinde fazla ağır garistana da motörler göndermijtir. ren Renesans zamanındaki anarşi bizim yunancadan fransızcalaşmış teknisiyen, susadık. leri kalmamıştı. İşte geçen Büyük olacak olan yükünü mümkün mertebe ki kadar feci ölmamıştır. Halbuki lâtinceden fransızcalaşmış kompozitör, Celâîeddîn FZİNE Yemlik dağıtılacak Harbde son güne kadar oıduları mağ hafifletmek lâzım. XIII ncü asır Fransasımn, Luther'e ta şantiye ve öz fransızca sürveyan gibi lub olmıyan ve fakat bir türlü son ga 3 Uzakdoğuda da Çin, Hindistan îstanbul kazalanndaki hayvan sahib kaddüm eden Almr.nyanm, Renesans iebeye eremiyen Alnıanyayı yıkan, on ve Avustralya, Japon istilâ ve tasal lerine yemlik tevziatı j'eni bir şekilde İtalyasının dil anarşileri dinî, siyasî ve kclimeleri türkçede kullanmak müfrit larda zafere inancın tükenmesi olmuş lutlarına harşı koyabihneli ve uzun yapılacagından hayvan sahiblerinin ka içtimaî birliksizliğin, münferid iman bir frenk heveskârlığından başka nedir? Hani, her konuştukları cümleye bildikmüddet dayanmalıdırlar. tur. zalanndaki iaşe bürolanndan matbu larla çabşmaların, dağınık iç cemiyetle leri dört fransızca kelimeyi katan Be4 Eğer bu AngloSakson düşünce beyannameleri alıp bu ayın 18 ine kadar rin aynasıydı. Bizde bilâkis. Bugün bizim Mütecaviz taraf, galebe çalmak ümidi yoğlu ötesi salonlarının frenk hayranı kalmayınca, harbi manasız ve maksad ve ümidleri gerçekleşirse Avrupada Al doldurup iade etmeleri lâzımdır. kadar salıih imanla Millî Şcfinin etrafı bazı bayanları, bobstil dediğimiz Avrupa na halkalanmış, mütesanid bir birlik ya6iz bularak düşünmeğe başlar ve geri manyaya karşı sayıca çok üstün hava bazı gencler gibi, biz Tâyyare şehidleri ihtifali ratabilmiş başka bir millet yeryüzünde mukallidi yazı türkçenıizi lisan de ciddi doıımeğe bakar; halbuki tecavüze uğrı kuvvetlerile eziei bir mücadele açılacak ve güzel jüppsliyan için hedef ve gaye muayyendir. ve ondan sonra batı Avrupa kıyüarına Tayyare şehidlerimizin ihtifali 15 ma mevcud mudur? Dünyayı sarsan karga ğine kurban vermiyelim. Düşmanın hücumlarını defederek yur ordular dahi çıkarılarak Hitlere hem ha. yls cuma günü saat 13 te Fatih Tayyare şalık içinde, âlemin gıpta ettiği Türk Yunanca tekhnikostan technique kelidu kurtarmaktır. Bu sebeble gelcn her vadan, hem karadan hücnm edilecektir. Parkında yapılacaktır. Tören komutanı vahdeti başka hangi millete nasib oldu? mesi (cien) ilâvesile fransızca techniAvrupa milletleri zaten müstevliye karşı, Şu halde, tek türkçe yerine, keyfî ve yeni gün ona yeni bir ümid getirir. Gesaat 14 te merasimi açarak, hazır bucien olmuş'.ur. Biz de pekâlâ (cien) in çen Büyük Harbde Fransayı, yediği a kızgm ve dolgun olduklarından isyan lunanları hava şehidleri ve bütün şe çahsî «türkçeler nedendir? Kültürümü mukabili olan (ci) yi teknik'e ilâve edeedecekler ve bu suretle AngloSaksonzün esası olan dilimizdeki anarşi nedenğır darbelere ve uğradığı türlü güçlükİSPİRİTİZMA, MANYATİZMA hidleri selâmlamağa davet edecektir. rek teknisiyen yerine teknikçi diyemez İLLÜZİYONİZMA HÜNERLE. lere rağmen, memlekctini müdafaaya larla birlikte Almanlan yeneceklerdir. Bu sırada bütün geoıiler ve fabrikalar dir? miyiz? 18.C00.000 Türkün kulağına ya5 Almanlar yenildikten sonra İtalRİXE DEVAM EDİYOR, zorlayan ve Almanyayı, sonda muvafdüdük çalacaklardır, bütün vesait bir bancı gelen, 17.990.000 inin manasını bilBundan evvelki iki yazımda da ısrarla fak olmak ümidini kaybettiğinden dcla ya ve diğer Mihver müttefikleıi zaten dakika duracaktır. üzerinde durduğum gibi, bir Türk.aka medikleri fransızca compositeur kelimekendiliklerinden baş iğeceklerdir. Oriyı. idbara sevkeden ruhi halet işte buBunu müteakıb ordu namına hava demisinin yani bir mütehassıslar heye sinin bizim öz dilimizde, besteliyen, düzdan sonra sıra Japonlara geleceğinden dur. subaylarlndan, Hava Kurumundan, Şe tinin, kamusuyla, ansıklopedisiyle biran men, havalandıran gibi mukabilleri varonlann da hakkından gelinerek her taDüşüncelerimizi Türkiye İstiklâl har raftan kendi adalarına sürüleceklerdir. hir Meclisinden ve yüksek okullar na evvel türkçeyi inzıbat, istikrar ve vah ken ve gene fransızca chantier kelimesiSeanslar : Her gece raat 21 de, nin mukabili türkçe yapı yeri yahud bine yani 2024 scne evveline döndürerck Cumartesi.ve Pazar pünleri saat Görülüyor ki MüttefUclerin ümidi ve mına birer zat tarafından hitabeler det çemberine alması zamanı yalnız gelo vakit memleketimizde ceıeyan eden harb p'.ânı zaman kazanmak esssına İrad edilecektir. Yitabelerden sonra bir miş değil, hatta geçmek üzeredir. Şimdi türkçeleşmiş tezgâh, imalâthane mevcud16 dadır. Biletler her gün saat hâ^iseleri hatırlıyacak olursak gene gö dayanmaktadır. Zamanı da onlara Avru manga, üç defa havaya ateş edecek ve size işte «üç türkçe. nin misalleri. Bun ken kompozitör ve şantiye gibi kelime Türk Tıb Encümeni 1,30 dsn İtibaren Tiyatronun riiıiiz ki tecavüze uğnyan Tüıkler pada Rusyanın ve lTzak doğuda Çin, merasime geçid resmile nihayet verile !arı yevmî öir gazetemizin havadis ve züppcliklerine ne lüzum var? e satı!ır. 13 mayısta Cağaloğlunda Etibba Odailân kısımlarından alıyorum: Bi.yük Harbdrn mağîub çıkmalarına ve Hindistan ve Avustralyanm mukave cektir. Hele şu sürveyan kelimesinin zibidisında saat 18,30 da içtima edecektir. baiıin yoksulluklarına rağraen silâha metleri kazandıracsktır. Fakat eğer Rus. sanlmışlar. memlekctlerini miklafaa uğ ya bu yıl yıkılacak oîursa Avrupada Al J^ış günlerinın erken çöken, akşam ay battı. Şark tarafında gün doğuşunun = KüçUk hıheye karanlığı içinde tren Adanadan runda kanlarını dökmüşler ve neticede manlara taarruz tasan kendiliginden hazırlıkları seziliyordu. düşmanı denize dökerek muzaffer ol suya düşecck demektir. Ancak İngiliz hareket etti. Bana yemin ederek benim olacağını Şubat ayının hırçuı fırtınalarını ve murlardır; çünkü mütecaviz taraf bida Ier, Rusyanın bu yıl yıkılmamak ihtivadetti. yetle haiz oldıığu silâh, sayı ve teşki malini Hitlerin gclecek kış harbine daha soğuğunu Adanada hissetmedik bile!Bundan sonra hiç bir şey konuşmadan lât üstünlüğile teşebbüs öncülüğünden iyi hazırlanacafı hakkındaki vaid ve söz Yenioeyi aşana kadar, hatta Pozantıya kompartimanımıza döndük. Yazan: Kudret Sinan istifade edemiyerek harbi kat'î bir za lerinden çıkardıkİ3nndan AngloSakson. gelene kaüar ılık bir bahar gecesin>e •»• *î* *î* ferle bitirememiş ve harb uzadıkça son lar son zafer hakkındaki ümidlerini za imişiz gibi ovayı tatlı bir serinlik içinde vablar verdi. İlk zamanlar yüzüme hiç lerıme döktü, beni ürperte üi'perte gaş titriyordu. Kayseriye sabahın dokuzunda girdik. Saat biri geçmiş olmalıydı. Tünelleri gelebe ümidini kaybederek manen çök yıflatmak istemiyorlar. Onun için ge geçük, sadece ince bir yağmur bir iki bakmıyor, okumadığına emin olduğum yettı durdu. aşıyorduk. Fencereden yamaclar, köp Gök, bulutlarla örtülü idi, keskin bir saat uysal, sokulgan dökülüşlerle etra mecmuaları ve kitablarile meşgul gömüştü. lecek büyük tasrruzlarının bir mukad fjmızda çiseledi durdu, Pozantıya vardı rünüyor, pencereien ay ışığmın esrarlı Tatlı zamanlar ntü.adar çabuk geçi rüler, uzaklarda parlıyan dereler gö rüzgâr esiyordu. Soğuktu. Yolumuz buGeçmişe aid olan bu dersleri umumi dimesi olarak şimdiden Almanyaya hava ğımız zaman da büsbütün kesildi. renkleri arasında alelâcayib görünen yor.. Üaatier trenle rekabet edermışçe rünüyor, ay ıçığı altında donuk, sessiz rada ayrılıyordu. Ben, Sıvas trenini bekyetle hatırladıktan sonra bugtinkü harb lricumlan yapıyorlar. kümeler haUnde kar yığuıları uzayıp liyecektim, onlar Ankaraya gideceklerdl. Bu İstasyondan itibaren gokyüzünü dağlan süzüyor, ikide birde de büyük sine fırıl furıl akıp gitti, vaıiyetini tetkik edebiliriz. Yeni büyük Eğer Çin, Hindistan ve Arustralya Kayserideld bir saatlik durma esnasmda bir tahammülle nazını çeken babasına Torosların en heyoetli, en muhteşem gidiyordu. sanki gizii bir el ovaladı, kuruladı, buharb başlıyalı iki buçuk yılı geçiyor. 1942 sonuna kadar korunabUirlerse Müt. Tren zaten tenha idi; hele vakit gece kompartımanlarından aynlmadım. İkinlutlar bir anda ortadan kayboldular. sokularak kendisine çok yakışan şıma yerlerinden geçiyorduk. Ortalık kuvHarbe tecavüzle başhyarak müteaddid tefikler bu yerlere dayanarak 1943 te Ja Parlak ve bedirli bir ay Torosların u rıklıklarile onu üzüyordu.. vetli ay ışığile gündüz gibiydi. Tren nin yarısını da geçmiş olduğu için ko ci kampana vurdu. Varlığımı sanki ondüşmanlanndan hadsiz ve hesabsız yer ponlara karşi belki taarruza geçebilir cundan göründü, donuk ve füsunlu bir Önce birbirimize meydan okur gibi baştanoaşa karlarla örtülü yüksek sırt ridorlarda da kimse kalmamıştı. O bir dan koparır gibi zorla ayırarak istasyolcr almıs olan Mihver devletleri bu u ler. Fakat bu diyarlann Japonlara yanm ziya çevremizj ışıklandırdı. düşman düşman bakıştık. Cevablaıını larda ko;uyordu. İkimizin de hiç uyku ara babasını rahatsız etmekten ve u nun taşlanna atladım. Baba, kız trenin zun müddet zarfında hep üstünlüğü yıldan fazla bir zaman mukavemet edeİnsan oğlu kuş misali!.. Daha bir iki bana tenezzülen verdiğini anlaymca ben muz yoktu. Haibuki kapalı kompartı yandırmaktan korkar gibi sessizce kalk penceresine geldiler. Teselli arıyarak mııhafaza ederek teşebbüsü ellerinde cekleri şüpheli olmakla beraber Çörçille saat evvel Adananın düz, geniş ovaia derhal bütün böyle hareket eden kadın manda kalöriierin bunaltıcı sıcağı, vak tı, fileden onun paltosunu alarak üzeri gözlerine baktım, o emsalsiz lâciverd ve bulundurdular. Avrupada Lehistan, Ruzveltin ümidlerini kesmiyerek gelecerında iken şimdi İşte Toroslaruı ağzın ve kızlara aldığım tavırları takuıdım; tin hayli ilerlemesi, nihayet yıllarının ne örttü, sonra mantosunu omzuna al kıvılcımlı gözleri bulanıktı. Bana gizli Norveç, Holanda, Belçika, Fransa, Yu ğin karanlıklannda bazı ümid şuleleri dayız. Yalçın dağlar vahşi bir guıurla kendisile hiç alâkadar olmamağa, var fazlalığı şişman babayı altetmişti, bir dı: gizli bir daha yemin efctiler, bütün ıstıgoslavya ve Yunanistan birer birer yı sezmeleri doğru olabilir. Çünkü Japon boyun boyuna vererek uzanıp gidiyor lığma ehemmiyet vermıyormuş gibi ta ara: İçerisi çok sıcak, bunaldun. Biraz rabıma rağmen tesellimi aldun. Üçjüncü kılıp işgal olundular. İngiltere Holanda, lar da insandırlar ve hazırlıklarile güç lar. Beş on dakikadan sonra Pozantıdan vırlar almağa başladım. Sözlerini duykampana vurdu. Tren yavaş yavaş hızını Çocuklar, siz daha konuşmayı ke dışarı çıkalım. Belçika ve şimal doğu Fransada çok leri ne kadar çok olursa olsun elbet ayrıldık. mamiîim gibi bir iki defa cevabsız bı seceğe benzemiyorsunuz, ben biraz uDedi. Çıktık. Duvarlara tutunarak, almağa başlamıştı. Mendillerimizle birağır darbeler yiyerek hareket ordusu mahduddur. birinden diğerine geçerek sonuncu va birimizi uğurluyorduk, aramızdaki meKompartımanda üç kişiyiz. Biri ben, raktım. Beri taraftan babasile daha yuyacağım: nıın bütün ağır silâh ve vasıtalarını Her büyük harb gibi bu harb de bir diğerleri de bir baba ile kızı. Yolculuk fazla meşgul oluyor, onu umursamıyorDiyerek kanapelerden birine hafifçe gona kadar gittik. Orada, bir pencere safe gittikçe genişliyordu. kaybetti. Nihayet yalnız kalarak Büyük çok ihtlmal ve sürprizlerle doludur. Bu ta arkadaşlık çabuk doğuyor, bir iki muş görünüyordum. uzandı. Biraz sonra muntazam nefeslerle nin camını indirerek dışarıyı seyretmeBirden nasıl oldu bilmem, uzaktan Eıitanya adası istilâ olunmak tehlikesi sebeble onun neticelerini evvelden gör saat içinde bunlarla içli dışlı olduk. Kız Böylece umduğum çabucak oldu; ba uyumağa başladı. ğe başladık. Tren koştukça dağlar, te hâlâ salladığı mendil uçtu. Onun bu une maruz bulundu. Ynnanistanla Yu mek kabil dejildir. Fakat şimdiden ya on beş, on altı yaşlarında kumrala ya basının sevgi ve itimadını kazandığım Şimdi onunla yalnız kalmıştık. Artık peler, ormanlar, vadiler, beyaz örtüleri çan şeyi almak için kendini atarcasma goslavyaya yardım için girtiği Balkan nılmıyarak hükmedebilecegimiz bir şey kın sık sarı saçlı, lâciverd gözlü çok kadar kısa bir zamanda onun da alâka daha serbest, daha geniş konuşuyorduk. içinde sanki parça parça koparak bizpencereden sarktığını ve babasmın belilarla Akdenizde ve Egede uğradığı boz vardır ki o da bu harbin pek uzayaca güzel bir çocuk, babası kırk beş elli smı çektim. İki defa sorduğu bir suali Bu ne tatlı yolculuktu. Bir an bütün den ayrılıyor, arkada kalıyorlardı. ne sanldığını gördüm. Tren uzaklaştı. gıınluklar ve kayıblar az ölmamıştır. tıdır. Bu nasıl kış gecesiydi anlamıyordum; yaşlarında temiz giyimli, zengin olduğu bırnkınca artık küçük kız kendinden ömrümün bu dekor içinde sonuna kadar Derhal oraya koşarak yere düşen menLibya ve Somaliden bile çıkanlmıştı. H. E. ERKİLET anlaşılan şişman bir adam. Ben de 19 geçti. Hiddetinden adeta titriyordu. bu yolda geçmesini; bu suretle yıllarca Toroslarda olduğumuz halde, yerler dili aldım, ve işte bu anda beyn'mden Huylandırılmış bir kedi gibi kabarmış, aydınlık bir kış gecesinde böyle hum karla örtülü bulunduğu halde gökler 20 yaşlarmda bir talebeyim. Adamcağımalı bu koşma, konuşma, ve bakışma açıktı, hava soğuk değildi. Yalnız hafif vurulmuş gibi kendimden geçtim: zın karısı yakmlarda ölmüş.. Kızı ma sanki tırnakları pençeleşmişti: Mendilin bir ucunda dün gece küçüile devam etmesini; ve nihayet birden bir meltem esişi yüzlerimizi okşuyorSize söylüyorum efendim! temli.. O hem kendi derdini unutmağa cük bir kâğıda yazarak dört, beş kat Diye haykırdı. Artık mesele kalma yokluk denilen bir boşluğa uçarak du. Ay ışığı gökten yağarcasına karla kaîlayıp kendi eümle düğümlediğim adhem de onu teselli etmeğe, avutmağa rın üzerine dökülüyor, sadece çok umecbur. Çok iyi kalbli bir adama ben mıştı. Bu haykırışmda bütün isyanı, sessizce bitmesini tahayyül ettim. resim duruyordu. Hayatımda bu geceki kadar doyma zaklarda, ufuklarda küçük parçalar haziyor, benimle çocuğundan evvel sami gururu son kudretini göstermiş ve artık Bir gece içerisinde bütün tnazime ve yok olmuştu. Bunun üzerine ben de mıştım; o karşımda emsalsiz, ilâhî ve linde bulutlar uçuşuyordu. mî oldu. Göbeğini hoplata hoplata hitarafmdan çevrilen ve umumî heyecan uyandıracak olan Pencerede yanyana İdik, o bu aziz istikbalime hükmeden bu aziz sevgiliden kâyeler anlatıyor, konuşuyor, mevzudan inadı bıraktım. Çabucak dost olduk. ulvî güzelliğile mütemadiyen bir şeyler mevzua geçiyordu. Halbuki kızı aksine, Ben bütün çirkinliğime rağmen gücü söylüyor, tebessüm ediyor, ikide birde varlığile bende kendisine ibadet ettire sözünü tutmasını ve yıllardanberi gözyaşının henüz küçüklüğüne rağmen mün yettiği kadar kendisine sevimli kısa duraklamalarla içinde bin renkli cek kadar kuvvetli hisler yaratmıştı. lerimi yollara bağlayan mektublannı saltanatlı güzelliğinin kudretini hisset görünmeğe çalıştım, tatlı sözler söyle kıvılcımlar kaynaşan lâciverd gözlerini Trenin rüzgârından darmadağm olan yollamasını hâlâ bekliyorum. Bir türlü Hissî ve müessir filmi bu PERŞEMBE akşamı mişlere hâs gururla uzun müddet ken dim. O da bana bunların mükâfatını bol gözlerime dikiyor, tekerlekler rayların saçları şakaklanma. alnıma vuruyordu gelmiyor. Bilmem ki bu vefasız kıza ne yapdini naza çekti, bana hemen hiç hitab bol ödedi: Babasmdan gizü, kaçamak üzerinde muntazam sesler çıkararak dö Dudaklarımızda bilmem hangi besteetmedi. Benim sözlerime muhstab ol bakışlarla lâciverd gözlerinin derin, hu nüyor, hafif bir sallantı ve büyük bir nin kırık dökük mı^ralan vardı. Bir malı?.. duğu zamanlarda lutfen gibi kısa ce zurlu ve manalı ışıklarını sık sık göz mestük içinde bütün benliğim tir tir saniye gibi süren iki üç saatten sonra Kudret Sinan Göreceksiniz. BBİBBHBBHHHHİH Niçin akademiye == muhtacız i Ceiateddin Ezine Yazan: ZATİ SU1VGUR Sinema va Tiyaîrosunda Teîefon: 49369 SES Bir mendil hilcâyesi LEW AYRESLIONEL BARRYMORE Lionel ATWİLL ve Helen GİLBERT Dr. KİLDARE'in SIRRI S A R A Y Sinetnasmda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle