28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 15 1942 \ MESELELERİMİZ Şeker satişu Köylü davast Tamamen yeni bir sosyal görüşle ele almmak lâzımdır Yazan: İki fiatla efcmek satışı Bugünden itiharen 17 ve 27 kuruştan başlıyor Sabit gelirli ve umuma mahsus karnelerle ekmek satışına bu sabahtan itibaren başlanacaktır. Dün Vilâyet taTafmdan yapılan tebliğde de bildirildiği gibi ekmek, sabit gelirlilere mahsus karnelerle 17 ve umumî karnelerle 27 kuruştan satılacaktır. Şimdilik, bütün fırmlar her iki karne üzerinden de ekmek vereceklerdir. Belediye tktısad Müdürlüğü dün bu hususta fırıncılar cemiyeti vasıtasile bütün fınnlara kat'î tebligatta bulunmuştur. Ekmek tevziatının aksamamasmı ve halkın ekmeksiz kalmamasmı temin maksadile fınnlara gündelik işledikleri miktardan fazla un verilmektedir. Ayni zamanda gerek sabit gelirli karnelerle ve gerek umumî karnelerle ayni ekmek alınacağından fırınlar ekmek tevzlatlarıru eskisi gibi normal şekilde yapacaklar ve Ofise ibraz edecekleri sabit gelirli ve umumî karnelerle sarfiyatlarım tespit ettlrerek mahsublannı yaptıracaklardır. Vflâyetin tebliği Vilâyetten tebliğ olunmuştur. 1 Vazifeleri başka mahallerde bulunup aileleri İstanbulda olanlann aile efradına Istanbuldan karne verilmiyecektir. Karneler aile relslerinin bulunduklan mahalden tevzi edilecektir. Bu hüküm haricinde müraraatler yapılmıyacaktır. 2 Bu tebliğ yalnız fotograflı memur karnelerine aid olup tevzi edilen ekmek kartlan ile alâkası yoktur. Feridun Türkiye, Büyük Inönünün dördüncü Başouğluk yılına, şuuru yeniden elekt'*denmiş olarak girdi. Teşrinlerin üki ile sonu arasındaki hafta; güneşli havalan, fırtınalan, millî İdraki ürperterek kendisine getiren gök sesleri, bayramları, yaslan ve acılanmızı örten bahtiyarlık kaynaklan, nihayet Seracoğlunun realist ellerinde yenl bir düzene yönelen mukadderat safhalarile dolu bir zaman bölümü, belki bir devrin dönemec yeri oldu. İnönünün yıllık nutkunda bir fasılbaşı, temelli bir prensipin İlk işaretleri gibi beliren sosyal görüşün, hükîlmet beyanatında daha gelişerek bir plân mahiyet ve vuzuhu aldığına şahid oluyoruz: Köylü meselesi... Mİ111 Başbuğ, dünya harbi ve dünya buhranının bütün felâketleri ortasında toparlanan Tiirk tutumunun en san«üı noktasına iaşe zorluklanna dokunurken yepyeni bir lçtimaî veçhenin esaslarını sarahatle kuruyordu: «Bütün darlık sebeblerini köylümüze yüklemek haksızlıktır. Dava hem köylüyü kalkındırmak, hem onu fiat hırslarından korumak olmalıdır.» Muhterem Saracoğlu, bu tezi daha geniş surette elden geçirmiş, hâdiselerle piyasa dalgalanışlannın kabartbğı köylü kazancını, ve her çeşid mahsulün yüksek değer kazanışını köylüyü kalkındırma teşebbüslerinin başlangıcı gibi almakla davayı Cumhur Reisinin prensipine uyarak büyülten bir program çerçevesi kurmuştur. Hükumet istihsalln kıymetlenmesinden iki türlü memnundur: Köylü refaha kavuşarek daha kolay ve çabuk teşkilâtlanacaktır, fazla kazanc arzusu köylüyü daha çok mahoul almağa zorlıyacaktır. Bafvekilimiz siyasi tarihlerde belki Smeği görülmemiş neviden açık bir samimiyetle konuştu. Sesinin aksi Türk fezalarına yayılırken onun sıcak kaibini ve ışıklı zekâsını önümüzde kelime haline gelmiş bulduk. Mecliste ve millette görülen samimî İnanışı uyandıran canlı âmil, bu hüsnünlyeti aydınlatan Iman ve karakter meş'alesidir. Küçümsemek mümkün olmıyan buhram, onun düşündüğü tedbirlerle azaltmak azmine her sınıftan her Türk ortak olacaktır. Müşterek belânın ortadan kalkması ancak böyle bir müşterek şuura, böyle bir müşterek elbirliğine bağlıdır. Tasarlarla tahminlerin ne nispette hakikat haline geleblleceği, fiat yükselişi hızile köylünün iki mlslj verime ulaşıp ulaşamıyacağı ayrı bir meseledir. Biz burada yalnız, Büyük İnönünün, Türk millî yapısının kurulu|u bakımından ortaya koyduğu aosyal göriis iizerlnde sevincle ve ısrarla durmak istiyoruz. Bu memlekette bir köylü davası vardır. Bu memleketteki köylü dava», hükumetin ziraat, iktısad, nafia, maarii, ınaliye vesair resmî feallyet kanallarile köylüyü ve ziraati kalkındırmak gayesioe gör» ayarlanmış çahşmalan hariclnde, daima ya ters anleşılmış, y«bud benimsenmek istenmemiştir. Bu Tilın nkıntılan içinde, umumt ıstıraba sebeb anyanların çoğu, köyIfinftn ihtlkâr yaptığı, yahud başka bir tnMrle Ihtikârm yalnız müsfahsil tarafından yaratıldıgı vahimesinde hakikat bulduklannı sandılar. Piyasanm geniş tnikyasta propaganda yardımını gören b» şayia zihinleri az sarsmadı. Bütün yanlış islerimizin kabahatini, tekmil eemiyet fesadlannın günahını köylüde toplamak, suçtan kaçınma insiyaklan kadar «uçu da kuvvetli tabakanın eski bir tablyesidir. Ostnan Köylü zümresinin kalkınması, üst tabaka denilen zümrelerin kârmı ve ihtimal rahatını azaltacaktır. Ceketı yamasız, ayakkabısı deliksiz köylüye tahammül edemiyoruz. Köylüyü aşağı görme hassası, köylünün iktısaden kendine gelmeğe başlaması karşısmda buhran geçiriyor. Sıra inkılâblar yapılan ve yas3tılan bu memlekette, yepyeni medenî ve hukukî müeyyideler hükumet elinde zorlanarak yürütülürken, cemiyetçi fikir, gene eski sosyoloji geleneklerıne, gene eski kuruluş kalıblarma esir kalmış, yazık ki ne Türk münevveri, ne Türk İçtimaiyatçısı köylü davasım birinci plânda bir millet taazzuvu olarak ele almak ihtiyacını duymamıştır. Köycülüğe temas eden fikir ve edebiyat serpintileri, frenklerln egzotik dedlkleri yabancı ülkeler intıbalarına benzer samimiyetsiz, renksiz, özsüz, fantezi duygulardan ve denemelerden ileri geçemedi. Partinin halkçılığı millî bünyeye temel yapmak istiyen çahşmalarma münevver yardım etmemiştir. Burjuvaziye benzettiğimiz sınıflar İse bu idrakin ve hamlelerin daima üstünde, daima ondan ayn kalmağa gayret etmektedirler. On sene evvel okuduğum büyük bir muharririn yazısını hâlâ hatırlanm. Adı <Bizim Köy» dü. Filim köylerine benziyen ve hiç bir zaman bizim olmıyan bu acayib yerln nelerl yoktu? Asfalt meydanlar, tenU kortlan, kâşane gibi evlerde radyolar, duşlar, kaloriferler, filân ve falan... Hayallnde debdebell bir sayfiye mahallesi kuran büyük muharririn, büyük topluluğumuzla Bİay etmiş olacağı umulmaz. Bilmiyordu. Köylü smıfının içtimaî hüviyetine girmekten, içinde ne olduğu belirsiz, örümcekli belki de kirli bir mağaraya girmekten korkar gibi korkmuştu. Girebilseydi davanm radyografisini görecekti: Biz bugün köyiü sınıfının mühim bir kısmını, yarısı ahır olan tek odalı evinde hayvaıJarile beraber yatmaktan kurtarmanın hasretini çekiyoruz» Daha geçenlerde, ciddî bir gazetede sıra makaleler çıktı. Hind mihracelerinin esrarlı ve muhteşem sâraylannda yapılmış meraklı röportajlarıa yanlış ve hazin bir örneği olan bu yazıları, asıl köylüyü bilenler, vicdanları sızlıyarak okumuşlardır. Muharrir, tabiî sulh yJlarında da zengin istihsal yerlerimizl dolaşsaydı, kendisine Kulüb rakısile Sipahiocağı sigarası lkram edebilecek varlıklı, misafirperver çiftlik sahiblerine gene rastlıyacaktı! Biz köylü dediğimiz zaman, bir iki sapanla bir aİlenin maişet çarkını döndürmeğe ÇBIIşan on, on iki milyonluk fakir, çoğu topraksız bir kütleyi kasdediyoruz. Bunlar arasmda üç beş bin kilo buğday kaldırıp satabilenler parmakla gösterilecek kadar azdır. Mahsul ve eşya fiatlanndaki büyük farktan ekseriyetle kimlerin istifade ettiğini, Büyük toönü bir müçfclıede şaheseri halinde ortaya koydu. Bu zümreler taricinde fiatlardan yüzü gülenler, köylü sınıfınm tamamı değildir. İstihsal yerlertnde mutaddan fazla kâr edenler elbette olmuştur. Lâkin başka bölgelerde öyle köyler de vardır ki, hlç mahsuHeri olmadığı için ya hükumetin şefkatisa iltica etmlşîerdir, yahud ekmek bulabilmek ümidile kasabalara &ğınmışlardır. Elektrık V8 tramvay ücretlerine yeniden Ahlâkçılar para hırsını ötedenberi hoş görmemişlerdir. Buna rağmen birçok insanlar üzerindeki tesirleri bu vadide devama cesaret verecek gibi olmamıştır. Fakat bundan dolayı da meseleyi yüzüstü bırakmak zarureti yoktur. Bir hastalığın henüz tedavisi bulunmadı diye hiçbir hastalığın peşi bırakılmaz. Para hırsının ezeldenberi devam etmiş olması ebediyete kadar süreceğini ispat etmez. İnsanlar vakıâ güç değişirler; fakat bir yolu bulunursa bu güçlük ortadan kalkabilir. Yalnız bu yolu nasıl bulmalı? Mesele ruhî olmakla beraber insanlar tekbaşlanna yaşamadıklan içtimaî bir takım müesseselerin baskıları altında bulunduklan için bu baskıları da gözden geçirmek lâzım gelir. Fakat herşeyden evvel para hırsının ne olduğunu görelim: Bunun için de para hırsını para arzusundan ayırmak iktıza eder. Paranın yaşamak ve birşeyler yapmak gayesile İstenmesi başka, paraya tapmak, herşeyin para ile ölçüleceğine inanmak ve hayat başarılaruıın şahane deliüni parada görmek başkadır. Biriode hayata, kültür ve medeniyete hizmet etmek gayesile istendiği için tabiatlle hududsuz olmaz ve bir vasıtadan ibaret kahr. Dİğerinde ise «gözünü toprak doyursun» dedirtecek kadar insanın ruhuna sarjlmış bir yılanı andırır. Kadın, erkek bir çok insanlar dün olduğu gibi bugün de sözle olmasa bile filen bu yılanla sarılmışlardır. O derece ki en ilerlemiş memleketlerde pek salgın bir hale gelerek münhasıran gelirl artırmak hırsı, en önemli insan arzularını bile sakatlamaktan perva etmiyecek şekiller almış, bu hırsın dışmdaki bütün hayatî arzular bir engel sayılarak iünci plâna atılmışlardır. Para hırsı karşısında millet ve devlet [ Prof. M. Sekib Tunc duğu zannolunabilir. Fakat burada tabiî olan şey, insan isteklerinin bazı teBİrlerle hırs halini almasıdır. Ancak para hırsı, arzettiğimiz gibi insan tabiatinin serbest gelişmesine engel olduğu için tabiilikle tezad teşkil etmektedir. Fazia olarak bu hırs, bugün, birçok sebeblerle, eskisinden çok daha tehlikeli olmuştur. Nitekim bu hırsm artmasiledir ki sanayi alabildiğine büyümüş, ordular, donanmalar müthiş birer kuvvet haline gelmiş, sömürgelerdeki geri milletlerin ipticıaî maddeleri sür'atle tüketilmek tehllkesine maruz bir vaziyete yaklaşılmış, komşu milletlerin birbirlerinden şüphe ve korkuları son dereceyi bulmuştur. Bundan başka lşçiler dahi sebatlı, devamk ve gayeli calışmalara alıştırılmış, ayni zamanda sermayesinin kaybolması korkularile titriyen patronlan esasen aşkın bir hale gelmiş olan işçi gayretini tüketebilecek bir istismara sevketmlşür. Bütün bu haller bugünkü ekonomi sisteminin baskısmdan ileri geldiğinden yegâne çarenin faaliyetlerle İhtiyaclan karşılaştıracak bir ekonomik sisteme doğru gitmekte olduğu görülüyor. Bu sistemde istihsal, istihsal için değil, ihtiyaclara göre olacak, lüks eşya tahdid edllerek bunlar İçin sarfedilecek zaman ve emeklerin ana İhtiyaclarla kültüre tahsis edilmeleri mümkün olacaktır. Halbuki bugünkü para hırsının baskısı altında bulunan bugünkü ekonomi sisteEvet, bütün millet ve devletler bugün minde vaziyet o haldedir ki müstehliklerle müstahsil ve sermayedarların men tarihte emsall görülmemiş bir para hırfaatleri arasmda daimî bir çatışma ve bir sının baskısı altmdadırlar ve bu hırs ayrılık vardır. Her millet ise bu İktı bütün millet ve devletlerin hayaüyetlesadî unsurlardan teşekkül ettiğine göre rlni ezmekte, hürrlyet ve kuvvetîerinin bugünkü ekonomik sistem içinde bulu bir çoğunu zaptetmiş bulunmaktadır. O nan bütün milletler esas itibarile men halde ki bu hırs hem bir sebeb, hem de faat tezadlan içinde çalkanıyor demek bir neticedir. Hududsuz ve ölçüsüz satir. Bunun İçin millî birlik de ister iste nayie sürüklemekle sebebdlr, bu sanayii mez daha çok kuvvete dayanmak zo doğurduktan sonra da bir neticedir. runda kalıyor; devletler de gene ister Hem de sebebinden çok şiddetîenmiş bir istemez hak ve adaletten ziyade kuvve neticedir. Herhalde hayatm zaruret ve te temayül etmek, daha doğrusu mevcud ihtiyaclan ergeç bu hırsı yenecek, kenekonomik düzene göre hak ve adalet gö dine daha yâr olabilecek bir hale sevkedecektlr. Çünkü ondan üstün ve baszetmek ıstırarmda bulunuyorlar. Mücerred ve aklî hak ve adaletin tarihte km bir ihtiras yoktur. yer bulmaması, sadece insanî bir ideal M. ŞekJb TUNC olarak yaşaması da tarihî şartlara ve bunların doğurduğu ekonomik düzenJ A S C H A H E İ F E T Z lere uygun gelmemesindendir. Para hırsile başbaşa giden bugünkü ekonomik düzende ekonomik unsui'ların ayn menfaatleri olması bir taraftan müstehliklerle sermayedarın menfaatlerini birleştiren kooperatif sistemini, bir taraftan da müstahsille sermayedarın menfaatlerini birleştirmek istiyen sindikalismi doğurmuştur. Fakat bu üç grupu birleştiren hiçbir şey olmadığı gibi sanayiin menfaatlerile bütün millet camiasınm menfaatlerini birbirine denk getirecek bir şey de yoktur. O halde bu gruplardan hiç birisı binnetioe sınai bir çatışmamn önüne tamamile geçemiyecek, yahud da devletin hakemliğine baş vurmak zaruretinden kurtulamıyacaktır. Görülüyor ki bugünkü milletler de, devletler de para hırsının baskısı altmda birbirlerinden tamamile ayn bir hale gelmiş menfaat çatışmaları içinde çalkanmaktadır. Bundan kurtulmak için yapılan kooperatif ve sinddkalism teşkilâtı kâfi gelmediği ve bütün bir milletin menfaatlerini yekvücud bir hale getiremediği için sık sık devletin hakemliğine müracaat edilmektedir. Fakat bu hakemlikler büiünü tatmin etmediği İçin devletler zaman zaman ekonomik zümrelerden bir kısmınuı sempatisini, bir kısmınuı antipatisini davet etmekte, bütün milletçe sempatik olabilecek bir hal kazanamamaktadır. Bu yüzden millet zümreleri asabileştikleri gibi devlet de bütün soğukkanlılık ve hak ve adalet arzularına rağmen herkesi memnun edememek yüzünden azab duymaktadır. Kabahat ne milletin, ne de devletin olmayıp bugünkü tariiıî şartlarm ve onun doğurduğu ekonomik düzenindir. Bu şartlar devam ettikçe yaşanan hal normaldlr. Telâş etmek, işi büyültmek hem beyhudedir, hem de doğru bir hareket değildir. Milletçe ve devletçe yapılacak Iş bugünkü tarihî şartlara üstün şartlar yaratmak, bu uğurda çalışmaktır. Bu da herşeyden evvel bugünkü hali olduğu gibi görmeğe, kusur ve meziyetlerini sıhhatle tayin etmeğe bağlıdır. Yarından itibaren şeker serbest satılacak Yarından İtibaren şeker serbest olarak satılacaktır. Dün öğleye kadar Vilâyete verilen beyannamelerde 47 bin kilo şeker tespit edilmiştir. Yapılan anî araştırmaîarda Eminönü kazası dahilinde 18 yerde 800 kilo, Fatih kazasmda bir yerde 50 kilo ve Beşiktaş kazasında bir yerde de 14 kilo beyannamesiz şeker bulunarak musadere edilmlş ve suçlular hakkmda kanunî takibata girişilmiştir. Türkiye şeker fabrikalan şirketi şeker için dün alelhesab para kabul etmistir. Şeker fiatı yann sabaha kadar malum olacağmdan şeker bedelinin mütebaki kısmı mal teslim alınırken verilecektir. Devletten maaş alanlara şeker eski fiatı üzerinden ve ayda nüfus başma 600 gram olarak verilmekte devam edecektir. Tasviriefkâr refikımız Yirmi gün müddetle kapatılmış olan Tasviri Efkâr refikımızın, yanndan İtibaren tekrar intişara başlıyacağı memnuniyetle ögrenilmiştir. Arkadaşımıza muvaffakıyetler dileriz. Muhtekir bir tüccar üç sene ağır hapse mahkum oldu Tantakalede şekerci Panayotun, kakao yağını kilosu 640 tan satacak yerde 1300 kuruştan sattığı muhakeme neticeslnde sabit olmuş ve üç sene ağır hapse konulmasına, bin lira ağır para cezası ödemesine ve elli kilo kakao yagının musaderesine karar verilmiştir. Tramvay durakları yarın kaldırıhyor Yolcu kesafetinin azaltılması maksadile ikinci derecede durak yerlerinin kaldırılması hakkındaki kararın tatbikına yanndan itibaren başlanacaktır. Bandajlardan şehrimize gelmiş olanların tramvay arabalarına takılmasına başlanmıştır. Yakında yeniden 15 kadar araba sefere çıkabilecektir. zam yapıiıyor Elektrik idaresinin elinde büyük mlk;arda kömür stoku bulunmaması ve kullandığı kömürü de bugünün flatlarile tedarik etınek mecburiyetinde olması dolayısile, elektrik Ucretlerinln yeniden kilovat başına 3 kuruş kadar artınlması zarurî görülmektedir. Diğer taraftan, ayni sebeblerle tramvay ücrederinin arttırüması da lcab etmektedir. Umum müdürlüğün yaptığı hesablara göre, tramvay blletlerine ikiser kuruş zam yapılması lâzım gelmektedlr. Ankaraya giden Umum müdür Hulki Eren Nafıa Vekâleti Ue bilhassa bu mevzu Üzerinde temaslar yapacaktır. Usküdar Kadıköy tramvay seferleri azaltılıyor Üsküdar Kadıköy halk tramvaylannın seferlerinin de görülen lüzum üzerine azaltılmasma karar verilmiştir. Karann tatbikına bugünden itibaren başlanmaktadır. Vapur yolcularının muayyen saatlerde, gidecekleri semte tramvay arabası bulabilmesi temin edilmiştir. Esasen kış dolayısile yolousu azalmış olan bu hatta mahsus seferlerin bahara doğru yeniden artınlması mümkün olacağmdan yapılan tahdidin muhitte büyük tesiri görülmiyecegi umulmaktadır. 15 bin ton odun ve kömür Şimdiden 14,5 liraya kadar çıkmış olan odun fiatının daha fazla yükselmesini önlemek ve halkm mahrukat sıkıntısı çekmesine mâni olmak İçin Trakyada Hararstll, ihtirasll ve beklenmiyen vak'alarla do!u bir film. bekliyen 15 bin ton odun ve kömürün Hali hazlı hâdiselerine dair en kuvvetli bir mevzu. süratle İstanbula nakli için vagon veTürk cemiyetinin hakikî bir tablosunu rilmesi takarrür etmistir. Ayni zamanda ÖN'ÜIvrÜZDEKİ PERŞEMBE AKŞAJÜNDAN İTİBAREN yapmağa kalkışanlar olursa bunlan da odun ve kömür vagonlarının istasyongörmelerini isterdik! larda durmadan yoluna devam etmesi de emredilmiştir. Köylünun hakikî kalkınmasını, buhran sarsıntılarının, piyasa bozuk'uklanHarb, sıkıntı ve oİktısadî tezadlardan, piyasa bozukluk mn sa\urduğu geçici fiat fırtmaların lağanüstü zamanlar larmdan veya ahlâk anarşisinden doğ dan beklemiyoruz. Fakat köylü yıllar âsab üzerine kötü muj olan sebeb ve unsurları bir tarafa ca 60 para 2 kuruşa buğday satarken tesirler yaparmış, di bırakarak, vakıanm gene içtimaî teza hiç bir vicdan huzursuzluğu duymıyan ye sinir doktorlan münevverln, veya diğer smıfların buhürüne geçeceğiz. günkü mahsnl değerlenişinde bir ahlâk söylerler. Gerçi dokTürk köylüsü hakkındaki sosyal ka çözülüşü bulmağa hakkı yoktur. torlann her söylenaatln değişmesi zamanı gelmiştir. Budikleri doğru değügünün münevveri fikir olgusu itlbaTürk köylüsü hakkındaki görüş ve dir; şairlerinki gibi. rile, bizim köylüden ziyade, dünyanın tefekkür sistemimiz tamamen yanlıştır. Lâkin hekim yalaherhangi bir nüfus kalabalığına daha Doktorîar ve şairler Olaylar ve sinirler Dostumun hali KomTürk köylüsüne dair sosyal kanaatin nında hastayı avutmak diye bir mazeret yakın içtimaî bilgi alışkanlığı içinvardır. Şairinkinde böyle bir şey buladeğişmesi zamanı artık gelmiştir. şunun tavsiyesi Siz hastasınız Hanımın gazetesinde neler yazılı dedir. Cemiyetin üst tabakalannda imTürk köylüsünü millet içinde bir sı mazsınız. Onun için şairin yalanına paratorluk devrinin artığı olan asaletinanmayız ama, hekim yalanma lnan>» ımış / Bir ellilik hediye az bile! siz ve kof üstünlük gelenekleri hâlâ nıf değil, bizzat Türk milleti olarak malıyız. Bu bizim menfaatimiz icabıdır. Derhal haber salarlar. Hekim gelir. Rİkatı bir tortu halinde duruyor. Acayib anlamağa alışmalıyız. Yapı onundur, Bununla beraber hekimlerin bu seferki yorgan döşek yatıyor sanmaym! Zayıfvayete göre bir hayli yaşlı bir adambir memur tüccar esnaf burjuvazisi, varlığmnızı ve millî birliğimizi yaratan sözü pe's de yalana benzemez. Gerçekten lamış, iştehası kesilmiş, uykusu kaçmış, n :ş. Has.ayı muayene eder. millî bünyede kendi kendine bir müdir büyük içtimaî fonksiyon onundur. Bü dünyanın sinirleri, çocuk eline düşmüş kendinde türlü hastalıklar tevehhüııı Siz hastasınız efendim. Tedavi lâsınıf kademesi yapmıştır. Bütün bu e tün diğar unsurlar, bu küllün tamam oyuncak zenbereği gibi boşanmıştır. etmeğe başlamış, kunmtular başgöstermiş ve sonunda halsizlik, takatsizlik yazım. Hasta da: kalliyetler için, büyük Türk ekseriyeti îayıcı uzuvlarıdır ki aydın ve yapıcı Bir türlü yoluna girmez. kasma yapışmış. İşine gidemez olmuş. Biliyoruz bayım. Hasta olmasak olan köylü hâlâ imparatorluk devrinin hizmetlerile hep bir arada ve ancak bu En küçük hâdise, insanlan öfkeye, sizi davet eder miyiz? diye huysuzca Her türlüsünü getirmişler. En züppe sak... ezelî tebaasıdır. Bütün bu zümreleri zihniyet içinde ahenkleşecek büyük diâsab gerginliğine ve lüzumsuz huysuz sinden, en klasiğine kadar bütün sinir Teşekkür ederim. Üniversiteyi ge bir cevab verir. Öteki ısrar eder. beslemekle muvazzaf sanılan, onların namizmi kurabilirler, Modern Türk cemiyeti yalnız bu te luklara sevkedebilir. Meselâ: Tramvay a hekimlerini, İç hastahklan hekimlerini, tirdik kâr etmedi. Hastalığımı anlıya Hastasınız dedim ya! Hem sin'rleriayak hizmetleri gördürülen, sıra vatan hizmetlerine gelince onun en büyüğünü mel üzerinde yaratılabilir ve ancak binerken, yahud caddede yürürken birisi dış hastalıkları hekimlerini, profesörleri, mıyorlar. Öldüğüme yanmıyacağım. nizden değil. Sizde metabolizma intiufak bir omuz çarpsa o gün akşama ka doçentleri, yerlisini, yabancısmı eve ta Hastalığım belli olmıyacak. Zaten vası lâtatı başlamış. Sükunet lâzım. Butün ve en ağırını tereddüdsüz omuzlarına böyle bir şuurla yaşar. Bu bahsi daha konuşacağız. dar önünüze gelene çatarsınız. Gününüz gımıslar, hepsi hastahğın sinirden gel yetim var. Vefaftmdan sonra otopsi aldığınız ilâclan kesiniz. Gazete, kıtab, yüklenen köylü, bu zümrelere göre hâlâ bu cemiyetin hizmetçi sınıfıdır. Köylü Feridun OSMAN zehir olur. Evde yemeği beğenmezsiniz. diğini anlamakta Allah için gecikme yapsınlar, hastahğım meydana çıksm da, risale okumak yasak. Gazetede makale hoşunuza gitmez, e mişler ama yaptıkları devalarm tesiri başka yurddaşlarıma hizmetim dokundaima fakir, daima sefil göriilmeğe a Ama ben gazeteslz ne yaparım? şinizin sözlerini tersine anlar, çocuklan görülmez olmuş. Kimisi bromür vermiş, sun. hşılmış, köylü müreffeh tabakaların Başkası okur, siz dinlersinız. Size 3 ayhklar nızı tahammül edilmez derecede yara hastanın midesi bozulmuş. Bir diğerı samimî iç alâkasım ancak merhamat Canım, Beyefendi! Böyle konuş bir de güllâc yazıyorum. Rahatsızlık Emekli, dul ve yetimlerin tiç aylık maz bulursunuz. Hepsi sinirin marifet valerian vermiş, o bilmem ne türlü rekanalile kendine çekebilmiştir. mayın! Sizin sinirleriniz bozulmuş. hissettikçe, günde on taneye kadar alamaaşlan, önümüzdeki birincikânun ayı leridlr. Bu kadarla kahrsa gene mem aksiyon yapmış. Avrupa hazır ilâclan, Bugün ona ihtikâr suçu yük'.ememi run ÜÇÜECÜ gününden itibaren verile nun olmalısınız. Sinir gerginliği, bazı yerli hazır ilâcİ3n evde bir küçük ec Bırak efendim! Hangi hastahğı an bilirsiniz. Az yiyiniz' Yemeklerden sonlamazlarsa kuyruğuna bir sinir lâfı ta ra kafiyyen uyku yok... Ben bir hafta zin, ona karşı duyduğumuz kızgmlığm cektir. Defterdarlıkça, bu hususta gere lannda olduğu gibi bir sinir buhranı zane, reçeteler dosya teşkü etmi§. A kıyorlar. Geçip gidiyor. Madem ki si sonra gelirim... ve belki de gayzın tek ruhî âmili, köylü ken hazırlıklara başlanmıştır. Emlâk halini alırsa hayat zehir olur. Baş ağnnirdir, bunun bir ilâcı yok mu? Bak smıfının geçirmekte olduğu ekonomlk Bankasmdan para alanlara tevziat, aym lan, çarpıntılar, her şeyi simsiyah gö dcmda salâh yok, yok vesselâm. Hasta hekimin sözlerinden biraz memNihr.yet İş şunun bunun müdahalesine şu kalbime! İşte entermitans yapıyor nun görünür. Hekim de bir reçete yazıp istihaledir. birinden itibaren yapılacaktır. rüsler, dayanmış. Bir türlü iyi olmıyan has Aman bana biraz validol verlniz. Gel, hanıma verir ve şunlan tenbih eder: Canım! diyene: talara en meşhur hekimler baktıktan kız neredesin! Of bayılacağım. Hastanızda âsab namma bir şey Canın çıksm! demek arzuları, lş sonra konu komşu karışmağa, tavsiyeKoşarlar, ilâcını verirler. Biraz sonra kalmamış. İlâclan kestim. Bu verdiğim lerde bulunmağa, falancayı bir tertib sükunet gelir. Ziyaretçl giderken: tahsızlık, uykusuzluk ve bunun arkasınşey yalnız karbonattan ibarettir. Biraz BEL AMİ filmüıin muharriri GUY de MAUPASSANT ' ın ilâcla iyi eden kirasenin tammadığı şol dan her akla gelen hastalığın ârazı... Beyefendi, gelin şu bizim hanıma telkin yapalım. Gazeteyi okurken dikkat edebî ahlâkî, içtimaî eseri: meşhur doktoru sağlık vermeğe başlar bakan doktoru... İşte böyle bir durumda olan bir dosediniz Daima hoşuna giden havaaisîer tum var. Turp gibi adamdı. Yerdi, içer lar. Bunda da öyle olmuş. Bereket ki öy İstemem, azizim istemem. Ben icad ediniz. Ben az yiyiniz dedim ama di. Güler oynardı. Zavallının âsabı bo le olmuş. Civarda oturan ve dostumun doktorlann elinde oyuncak oldum. o çok isterse veriniz ve uykuyu da ?uya zulnıuş. Önceleri hafif, fakat umumi bir dostu olan bir muallim kendisini ziyaDerse de ertesi günü hastanm refi yasak ettim. Siz ona da mâni olmayın! ( Î V E T T E ) infial» şeklinde olan keyifsizlik gttgide rete gittiği zaman: kası, ağzmdan girlp burnundan çıka O akşam ilâclar başlar Hanım eline K A T H E D O R S C H'in en son ibdal Beyefendi! Bir kere de bizim ha rak muallimin tavsiye ettigi hekimin de Akşam gazetesini ahr, hasta: sivrllmlş ve nihayet adamcağızı yatağa ouna bakan dot.tQî Hysny Beyi £ağır« düsürmüs. Yatağa d.ü§ürmü3 gönaesifle muvafakatiai alır, , Oku hahalım yai.uj Neler yarî Vakıâ memleketimizin para hırsmdan henüz korkulacak kadar zengin olmadı:ı ve bizim İçin bir tehlike sayılamıyacağı söylenebilir. Fakat para hırsı salgın bir hırs olmasaydı biz de bunun üzerlnde durmayı şimdiük lüzumsuz görürdük. Halbuki bu salgının şiddetle üküm sürdüğü memleketlerle uzak yakın her türlü temaslarda bulunduğumuz içln kendi cirmimize göre blzi de .stemiyerek sürüklemesi tehhkesi vardır e belki de sürüklemek üzeredir. Tabiî temayüllerin, karakter ve kabiliyetlerin kendi kuvvetlerile serbestçe gelişmesi gayesini para menfaatlerine feda etme;e götüren bir gidiş herhalde mahdud ilsa bile yapacağı telkin ve sirayetlerle canlılığı ezecek, karakterleri bozacak, kasvetli, yeknesak ve cansız gayeler peşinde koşan bir hayata sürükliyecektir. Halbuki her milletin en kıymetli sermayesi karakter ve canlılığıdır. Bunu tehlikeye düşürecek şey, ne mahiyette olursa olsun, korkunc ve aldatıcıdır. Çünkü sırf para hatın için sevgi ve nefretlerinl feda etmiş olan insanlarda haatiyet namma kalan şey pek azdır. İşte para hırsının asıl tehlikesi de buradadır. Şahsiyetin temeli sevgi ve nefretlerimizde olduğu gibi zekâmızı canlanckran da bu kuvvetlerdir. Bunlar o kadar esaslı ve hayatidir ki bir zekâ aleti olan e yeni kafa denilen beyinden çok evvel sevgi ve nefret duymağa mahsus olup ;ski kafa denilen, ve bugün insanlarda beynin kaidesinde kalmış olan bir sinir sistemile temellenmiştir. Nitekim hayvanların bir çoğu bu eski kafa ile yaşamakta, en mütekâmillerinde bile, yeni kafanın teşekkülüne rağmen, eski kafa îkim olmaktadır. Para hırsının yeni olmayıp ahlâkçılann hoş görmemelerine rağmen devam ettiğine bakarak bunun tabiî bir hırs ol Yardımsevenler cemiyetinin kokteyl partisi Yardunsevenler cerciyeti menfaatine bugün saat üçte Sıpahl Ocağı salonlarında bir kokteyl parti verüecektir. Bu samimi toplantıya, şehrimizin maruf aüelerl ve kibar şahsiyetlert davet edllmistir. Toplantının çok güzel olrnası içln icab eden bütün tedbirler alınmıştır. Merhametsiz bir üvey ana mahkum oldu Kumkapıda oturan Şadıye isminde bir kadın, üvey kızı olan Zarifenin vücudOnü kızgın maşa ile dağ'.adığı, sebebll sebebsiz kızdıkça kıza böyle eza, cefa ettigi kaydile mahkemeye verilmisti. Bir müddettenberi İstanbul altıncı asliye ceza mahkemece bakılan dava bitmiştir. Üvey ananın bir sene iki ay ağır hapse konulması karar altma aJmmıştır. Sinemaslnda büyük muvaffaklyetle gösterilmekte ve her yerde bahsedilmekte olan S A R AY kemanînm ilâhi nağmelerile İLÂHÎ KEMAN filminde • seyircileri gaşyetmekte devam ediyor. Müstesna bir şaheserdir. • Konferans Profesör Dr. Sadl Irmak bugün saat 15,30 da Üsküdar Halkevinde «Veraset ve terbiye» adı altında bir konferans verecektir. Herkes gelebilir. SINEMAMN IKI BUYUK DEHAKÂR AKTİSTİ TYRONE P 0 WER v e BETTY GRABBLE CUMHUEİYET übone şeraiti Senelik Alb aylık Üc aylık Bir aylık Nüshaa 5 knruştuı. Türkive Harie lcln lcln 1400 Ki 2700 Kt, 750 • 1450 . 400 • 800 • 150 . Yoktnr. ilk defa olarak beraber çevirdikleri KAHRAMANLAR FİLOSU S AR A Y Sinemasmda Dikkat neşredilsin edilmesin lade edllmes ve Gazetemlze eönderilen evrak ve yazılat rivamdan mes'ulîvet kabal olanmax yince hanım uydurmağa başlar: « Zindankapısında yağcı falan oğlu filânın 120 kuruşluk zeytlnyağını 180 kuruşa sattığından dolayı beş sene hapsine ve ilelebed ticaretten men'ine Yeni bir fedavi usulü r Yazan: Eurhun Felek SARK ı Sinemasıııâa « FAHİŞENİN KIZI karar verilmiştir.» Ooo! Allah razı olsun ooh! Daha daha? Hanım devam eden « Asmaalünda zehiraci filân, Hatay» dan elli kuruşa aldığı pirinci 160 kunıştan sattığı halde 110 kuruştan fatura verdiğinden dolayı on sene hapse ve 5000 lira para cezasma mahkum edilmiş, dükkânı da altı ay İçin kapaülmıştır. Aman Allah. Çok şükür bugünümüze!. Oooh!. İçim ferahlıyor.» Başka?. « Karaköyde deri tüccarlanndan Fiskosyadis vidalanın ayağmı beş 1İradan satıp 180 kuruştan fatura verirken meşhud cürüm halinde yakalanarak karakola sevkedilirken polis memurunun elinden kaçayım derken o sıra oradan geçmekte olan bir otombilin altında kalarak muhtellf yerlerinden yaralanmış ve hastaneye kaldırılmıştır.» Oh olsun. meheldir. Allah büyük.' Ayağma dolaşmış... Uzatmıyalım! O akşamdan itibaren adamuı halinde bir salâh başlamış. Yemeğini yemiş, uykusunu uyumuş. Ertesi gün hamm gazetede daha başka iç açacak muharebe haberleri okumuş, buna bir miktar vurguncu cezalanması haberi de ilâve etmiş. Ve bilhassa bu haberlerin hasta üzerindeki hayttlı tesirlerini gördüğü için, hergün bu çeşid haberler okuya okuya adamcağızı düzeltmi* ve bir hafta sonra gelen meçhul hekime bu tedavi usulünden dolayı ellilik bir kâğıdı seve seve hediye etmiş... Az bile! Köşede bucakta neler var vallahi! S. FEUEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle