Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 9 Temmuî 194f Içtimai bir yara Kaybolan çocuklar Sıkı mevzuatımızı tatbik imkânına varabilmek için herkes rolünü miliî bir vazifenin ifasındaki sebat karakterini belirtecek bir salâbetle, gevşetmeden yapmalıdır Şimdi bütün dünyaaa içtimai bir derd halini almış ""Toulunan çocuk düşürme cinayetine, cemiyetin zararlarını bertaraf edici, cezrî bir hal çaresi bulmak buhranı içinde bocalayan, her yeri ayn bir menşee dayanan namütenahî, karışık mütaleaları tasnif edersek onlan iki ayrı telâkkiden birine hak verir ve evvelâ o noktayı halle çalışır vaziyette bıüunız: Çocuk düşürmeyi serbestleştirmek veya mernrıuiyeti daha kuvvetleştirmek! Derhal ilâve edelim ki; çocuk düşürmenin esbabmı mütalea ederken yaptığımız tasnifte de belli olduğu gibi cemiyet hayatının muhtelif saruret ve inkişaflarına temas eden bu meselede biz mahdud ve münhasır olarak bu iki telâkkiden birinin kabulile meselenin halledilebileceğine kani bulunmadığımız için aşağıda bunlara müteferri bazı bahisler daha görüşeceğiz ve cemiyete o bakımlardan da ban yükler vereceğiz: Serbesti veya memnuiyet fikirlerinin meseleleri şöyle hulâsa edllebilir: A Elimizde bir Rusya misali var. Orada uzun bir müddet çocuk düşürmek, annenin reyine tâbi, legalize İdi. Buna hâlâ taraftar olanlar böyle kanunların cari olduğu zamanlarda çocuk düşürmenin artmadığını İddia ederler ve bu İşin açık ohnasının devlete, filî kontrol imkânını vermesinden dolayı kadınların gayrifenn! vasıtaiarla çocuklaruu düşürmeğe mecbur kalmadıklan için kadın maluliyetlerlnin önüne geçildiğini söylerler. Hatta onlara nazaran hayata karışan, çalışan kadın için çocuk düşürme aynca bir (zaruret) tir. Legalizasyon kanunu Rusyada yedi sene tatbik edildi. Bu mevzuatın gayesi çocuğu değil, anneyi himaye idi. Kadın çocuğunu feda ediyor, fakat bu ameliye açık ve temiz olarak yapıldığı için anne maluliyetlerden ve öliimden guya vikaye edilmiş oluyordu! Şehir ve Memleket Haberleri j | Doğru değil mi? |Vanda lise ihtiyacı Gelecek sene Üniversite haftasının vilâyetleri merkezinde yapılmasına karar verildiğini duyan Vanlılar çok büyük bir sevince kapılmışlar ve şehirlerine karşı gösterilen bu iltifattan cesaret alarak orada bir liseye kat'iyetle ihtiyac bulunduğunu Maarif Vekilliğine arzetmişlerdir. Vanlüar böyle bir temennide bulunmakta çok haklıdırlar. Çünkü şark mmtakamızın bu uyanık havalisinin gencleri lisesizlik yüzünden tahsil ve terakki yolunda ilerilemekten mahrum kalmaktadırlar. Orada okuma iştiyakının ne kadar kuvvetli olduğnnu, orta mektebinin beş yüze varan talebesi ve her sene diploma alan yüzlerce mezunu pek aşikâr surette ispat etmektedir. Halbuki, Van Vilâyetinde lise mevcud olmadığı gibi yakm vilâyetlerde de bulunmaması kültür hasreti çeken genclerimizi müşkül bir mevkide bırakmaktadır. Erzurum ve Diyarbakır liselerine evlâdlannı göndermek herkese nasib olamıyor, zira büyük masrafa gögiis germek her yiğitin kârı değildir. Van, kendl ismini taşıyan büyük gölün mevcudiyeti dolayısile Akdeniz iklimini andıran bir iklime ve komşu vilâyetler halkı için de kolaylığı mııcib olacak şekilde merkezî bir vaziyete sahibdir. Umumî Harbden evvel 70 bin nüfus besliyen Van, blraz himmete mazhar olacak olursa, ayni ehemmiyeti kesbedecektir. Hususlie. bu sene yalnız ilk sınıfının açılması îcab eden lise talebesinin. sonsuz bir himmet ve fedakârhkla vücude getirilmiş olan büyük ve asri ilk mekteb binasmın bir kısmında banndınlmas kabil olacağına göre Maarif Vekâletinin Vanlılann bu dileğini behemehal yerine getireceğine emlniz, diyoruz, Barda işlenen cinayetin muhakemesi Mükerrem isminde bir kadını öldüren Salim. bu cinayeti niçin işlediğini anlatıyor Galatasarayda bir barda, tanıştığı Mükerrem isminde bir kızı tabanca kurşunile öldürmekten maznun Salimin ve bu suçta fer'an alâkası bulunmak tan maznun Ahmed Besimin muhakemelerine dün Istanbul İkinci Ağırceza mahkemesinde başlanmıştır. Davaya göre, ötedenberi «Bahriyeli» lâkabile tanılan Salim, evvelce uzun müddet birlikte yaşadığı Mükerremden bir zaman evvel ayrılmıştır. Bu sırada, Bahriyeli Salim. bir eroin meselesinden mahkum olarak İstanbul Cezaevine girmiştir. Müddetini bitirerek çıktıktan 85 gün sonra da, barda Mükerremi tehevvüren ve kasden öldürmüştür. Arkadaşı Ahmed Besim kapıyı tutmak. bölmeye kimseyi bırakmamak ve Mükerremin kaçmasına mâni "olmak suret!le suçu kolaylaştırmıştır. Mahkemede, Bahriyeli Salim, şunları söylemiştir: Ben Cezaevinde iken, Mükerremin dışarıda serbestçe dolaştığını, şununla bununla sıkı fıkı tanıştığını işittim. Bizim, Mübeccel isminde 9 yaşında bir kızımız vardı. Haber gönderdim, Mükerremi Cezaevine getirttim. Orada, üıtarda bulundum. Mükerrem, hiç ses çıkarmadı. Müddetimi ikmalden sonra, tekrar Mükerremle bir araya gelmeği düşündüm, kendisine cMademki çocuğumuz var, gel yanıma gene» diye bu teklifi ileri sürdüm. Mükerrem, davetime kulak asmadı. Vak'a günü, arkadaşım Ahmed Besimle Unkapamnda içki içtik. Oradan Galatasaraya geldik. Barda Mükerrem, Necat isminde birisile birlikte oturuyordu. Arkadaşımı yanına gönderip, kendisini yanuna çağırttım. Gelince, böyle başkasile gezmemesi hususundaki ihtarımı tek rarladım. «Sen ne kanşıyorsun> diye bana kafa tuttu. Bunun üzerine çocuğu istedim. Onu da vermeğe razl olmadı. Derken hiddetlenerek bana sövdü. Ben de hiddetlenerek tabancama el atmışım. Artık hiddetle ne yaptığımı bilmiyorum. Bahriyeli Salimin arkadaşı Ahmed Besim, suça şu veya bu şekilde iştiraki oldugunu Inkâr etmiştir. Ve bazı şahidler dinlenildikten sonra, muhakemenin devamı, başka şahldlerin çağırılması na kalmıştır. IHEM NALINA MIHINA] Manasız boğuşma üstakil Fransız ajansımn Ankaradan aldığı bir habere göre, müşahidler bir haftaya kadar, Suriyede bir mütareke mza edilirse bunu hayretle karşüamamak icab ettiği mülaleasında bulunuyorlarmış. Daha fazla kan dökülmesine mâni olmak için, Suriyede ve daha başka yerlerde noktai nazar teati olunmakta imiş. Suriyede hayretle karşılanması lâzım gelen ve hakikaten hayretle karşılanmış olan şey, mütareke değildir; bilâkis oıadaki manasız boğuşmadır. Suriye ve Suriyeliler için bir ielâket teşkil edeu bu mücadeleden en ziyade mes'ul olan lıiç şüphesiz Vişi hükumetidir. Suriyede, vaziyet, normal şekilde devam edip giderken Vişi hükumet adamlan, Irak ve Girid muharebeleri esnasında, Alman ve İtalyan tayyarelerinin Suriye hava meydanlarından istifade etmelerine razı olunca, İngiltere, Ortaşarktaki mevzilerinin sevkülceyşî emniyetini tehükede gördü ve bu tehlikeyi izale karannı vermek mecburiyetinde kaldı. Mihver tayyarelerinin Suriye meydanlarından istifade etıuelerine ses çıkarmıyan, hatta yardım eden Vişi Fransızları, bu hareketlerile İngiltereyi Suriyeye adeta davet etmişler; fakat, eski müttefiklerine karşı ayni müsamahayı göstermemişlerdir; bilâkis, onları, inadcı bir mukavemetle karşılamışlardır. Kendi topraklarını miidafaada, o kadar gevsek davranan Fransızlar, Suriyeyi miidafaada neden böyle kahraman kesildiler? Bunun muhtelif sebebleri var» dır: 1 Vişide hâkim olan İngiljz düşmanIığı, 2 Mağlub olmasına rağmen, Suriyeyi elinde bulundurmak istiyeı^Fransanın sömürgecilik ihtirası, 3 Almanlara yaranmak arzusu ve onlarla yaptıklan gizli anlaşmalar, 4 Yanıp yıkılacak olan memleketin halis bir Fransız toprağı olmaması, 5 İleride sulh masası başına oturulduğu zaman, biz kan dökerek Suriyeyi müdafaa ettik; Fransız kanile sulanmış olan bu memleketi terİetmeyiz, diyebilmek düşüncesi, 6 Suriyede harbeden ordunnn büyük ekseriycti Tunuslu, Cezayirll, Fash Arablardan mürekkeb olduğu için, bunlann Fransız sömUrgeciliği uğrunds harcanmalanrnda beis görülmemesi, < 7 Suriyeyi harbsiz terkederek diğer Fransız müstemlekelerine taarruz cesaretini vermemek arzusu, 8 Öteki Fransız sömürgelerinde VIşi'nin prestijini kırdırmamak endişesi, 9 Almanyamn Sovyetler Birliğine taarruz edeceklerini bilmedikleri için, mahdud kuvvetlerle Suriyeyi işgale çalışan İngilizlere mukavemet ederek Almanlardan kuvvetli yardım görmek ümidi, 10 de Gaulle tarafına yeni bir muvaffakiyet kazandırmak korkusu. İşte bütün bu sebebledir ki Paris müstahkem nıevkiini tek kurşun atmadaa teslim eden General Dentz'i Suriye>i adıra adım müdafaaya teşvik ve tahrik etmiştir. Bu arada Suriye yanıp yıkılıyormus, Suriyeliler ve orayı müdafaa eden Arab askerleri ölüyorlannıs, kimin umurunda? Fakat Vişi'nin ekseri düşUnceleri yaııIış çıktı; Suriyedeld Fransız ordusu, mahsıır bir vaziyette olduğu için, gi 1 tikçe artan İngiliz tazyikı karşısında erimeğe başladı. Bu orduyu ikmal vo takviye için sağa sola başvurmalar da fayda etmedi. General Dentz'in, emrindeki benzin stoku tükenince, yerine konulamıyan silâh, cepane ve malzeme azalınca İngilizlere teslim olmaktan, yahud Türkiyeye iltica etmekten başka yapacak bir şey kalmıyacağını anlamış olması lâzımdır. Fransız Generali, ordusu büsbütün çökmeden evvel, İngilizlerle bir mütareke imzalarsa, belki Suriyedeki kuvvetlerinin Fransaya naklini de temin edebilir. Onun içindir ki mütareke müzakereleri cereyan ettiği hakkındald haberleri hiç de hayretle karşılamıyoruz. Cenub hududumuzdaki yangmm biran evvel sönmesi ve zavallı Surije halkının harb felâketinden kurtularak istiklâline kavuşması, bizim en samimî emelimiz olduğu için, iki eski müttefik ara» sındaki bu manasız boğnşmamn bitmesini Suriyeliler kadar, biz Türklerin ie memnuniyetle karşılayacağunıza şüph« yoktur. Y a z a n t «•«i»••••••••••! Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan 3 [*] Akademik sahada, mütemadiyen münakaşalar doğuran ve daima aktüel bir mesele olmak cihetini muhafaza eden bir mevzu olmakla beraber medenî mem leketlerin hepsi bu cürmü az çok farklarla cezalandırıyorlar. Fransız ceza kanununun 317, Alman ceza kanununun 218, İtalyan kanununun 381, Çarhk Rusyası kanununun 1463 üncü maddeleri bu cürme ceza tayin etmişlerdir. Bizim ceza kanunumuzda bu cürmü cezalandıran maddeler şunlardır: Madde 456 Fiil gebe bir kadına karşı ika olunup da çocuğun düşmesini intac eylemişse, ceza üç seneden on seneye kadar ağır hapis. 468 Bir kadının rızası olmaksızın çocuğu düşürten kimseye yedi seneden on iki seneye kadar hapis cezası verilir. Rızasile bir kadının çocuğunu düşüren kimseye iki seneden beş seneye kadar hapis cezası verilir. Çocuğu düşürtmeğe rıza gösteren kadına da ayni ceza verilir. 470 Gebe sarulan bir kadına çocuk düşürmek için vasıtalar tedarik eden ve bu kadın üzerinde bu maksadla bazı fillerde bulunan kimsenin fiili, kadının ölümüne veya bedenî bir zarara sebeb olmuşsa fail 452, 456 ncı maddeler hükmüne göre cezalandırılır. Cürmü cezalandıran kanunlardan bir kısnu anneyi, bir kısmı da fiili yapanı ve bazıları da her ikisini birden cezalandırıyor. Bu şekillerden hangisinin fiili menedici tesirinin daha müessir olacağını tayin hususunda mütalea vermeğe kendimi salâhiyettar bulmuyorum. Yalnız istatistiklerin bazılarına bakacak olursak kadına ceza veren kanunların (Almanya, Fransa) hükünıran olduğu memleketlerde bu tedbirden fayda alınmadığı meydana çıkıyor. Şöyle ki Almanyada bu cürümden dolayı mahkum olan kadın adedi 1921 yıhnda 3325 iken 1925 yılında bu miktar 7500 ü bulmuştur, keza Fransada 1921 yılında 750 İken 1925 yılında 4500 e çıkmıştır. Cezaf bakımdan üzerinde dunılacak mühim bir nokta da cezanın hafif veya ağır olması meselesidir. Cezası çok ağır olan bazı memleketlerde de cürmün azalmasmın elde edilemediğine göre hâkimin, çocuğu düşüren anneyi tecziyede rikkate kapıldığına zahib olanlar bulunabilir. Buna mukabil cezanın ağır olmasının da fayda temin edemiyeceğini iddia edenler, çocuğunu bertaraf etmeğe karar vermiş olan anayı, hatta hayatı tehdide uğrasa dahi herşeyi göze almış telâkki ederler. cürmü önlemek için ibreti müessire olarak daha faydalı görünüyor. Bu sınıî anneler, terbiyevî bakımdan üzerinde işlenecek en mühim grupu teşkil ediyorlar. Anneyi ahlâkla kuvvetlendirmek, cemiyet hissile yükseltmek ve anneliğin mefharet tacının büyük şerefi ve zevkini tenmiye etmek gibi moral yoldan tedbirler almanın bu sınıf insanlarda belki de tecziye korkusundan daha faik bir tesir ve hasıla bırakması melhuzdur. Kaldı ki bu tarzda gidişin, yalnız müreffeh vaziyette olanlarda değil, hatta iktısaden güçlük içinde gibi görünen pek çoklarmda da daha başka masraflardan kısarak çocuğa teveccüh etmek yolunda bir hüsnü tesir yapabileceği kabul olunabilir. Esasen eski, dejenere olmamış, karışmamış cemiyette çocuğu anasının rahmine bağlayan bu dinî içtimaî kuvvet değil miydi? Ve bugün bütün dünyada büyük şehirlerin bu cürmü itiyad etmiş olmalarından ziyade fiilin kasabalara, köylere yayılması değil midir ki hepimizi korkutuyor? Hakikaten milletlerin ;dünyanrn nüfusunu tutan köylerin bu işe alışması büyük faciadır. Bu itibarla cürmün akıbetlerinl izah ve doğuma karşı olan tedbirleri anticonceptioneüe bildiren propagandaya mâni olacak iki taraflı faaliyeti buralara teksif etmek gerektir. 4 Sıhhî sebeble çocuk düşürmenin kanunî bir müsaade halinde kalması üzerinde münakaşa caiz değildir. Asrııı bu kadar karışık, mütehavvil akidelerine rağmen çocuk düşürme işinde haklı bir sebeb olmak sıfatını hiç kaybetmiyen sebeb, daima budur. Zira cemiyet bundan mazarrat değil, fayda bulur. Elverir ki kanunî müsaadeler, vicdanî kontroliarla sıkı sıkıya tev'em olabilsin. Bu hususta kanunu muvaffak kılabilecek mühim kudret, vicdanî seviyedir. Haksız olarak çocuğunu düşürmeye karar verdiği halde bu İki kuvveti atlatamıyanların sapacakları yol da hiç şüphesiz, parazit sınıfına ilticadır. İşte cemiyetini seven insanlar arasında böyle cürümli geçinen parazitlerin türemeslne mâni olmak da münevverlerin vazifesidir. Sıkı mevzuatımızı tatbik imkânına varabilmek için herkes rolünü. millî bir vazifenin ifasındaki sebat karakterini belirtecek bir salâbetle, gevşetmeden yapmalıdır. ı ihtikâr davası Ikmal kursları Bir dokumacının dükkânı yedi gün kapatılacak Bütün mektebler kurs açmağa mecburdur Doğru değil mi? Belediye Evkaf ihtilâfı Muhtelit bir komisyon vaziyeti tetkik edecek Bir müddet evevl Belediye ile Vakıflar idaresi arasında vergi meselelerinden dolayı bir ihtilâf çıkmış, bu ihtllâfın yüksek ve salâhiyetli bir hakem heyetinde halli için Belediye, Dahiliye Vekâletine müracaat etmişti. Vekâletten gelen cevabda, Belediye hukuk müşavirliğinin daha evvelki hakem heyetlerinin kararlannı tetkik etmesi ve en muvafıkını bildirmesi istenmiştir. Bu hususta Vakıflar idaresile temaslara geçilmiş, mevcud 40 bin vakfiyenin tetkik edilmesi için Belediye İle Vakıflar arasında bir komisyon teşkil olunmasına karar verilmiştir. Komis yon iki tarafm vergi miktannı tespit edecek ve alınacak neticeye göre tarafların alacağı takas edilecektir. „ Lâkin çocuk düşürmenin serbest oltnası, istatistiklere nazaran, maluliyetlerin adedini artırmıştır! Bunu aşağıdaki cetvelde görüyoruz: Çocuk düşürmeden dolayı hastalanarak hastanelere giren hastaların umumî hastalıklara nispeti: 1917 senesinde yüzde 15,2 1918 > 15,8 1919 • 16,3 1920 12,8 1921 » 22 1922 23,8 Adede gelince; serbestî kanunu tatbik edilmeden evvel Rusyada çocuk düşürme nispeti, bin kişiye nazaran 56 idi, legalizasyon kanunlarının tatbik edildiği devirde de gene binde 6 da kalmıştır. Ayni tarihte Berlinde ki çocuk düşürme bir cürüm olarak ceza görüyordugene binde 56 çocuk düşürme vak'ası tespit edilmistir. Bu, serbestinin adedi srtırmadığını gösterdiği kadar cezalandırmanm da ekslltmediğini belli ediyor. Halbuki serbestiye taraftar olanlar, mem nuiyetin pek çok şeyde olduğu gibi cürme inhimak doğuracağını ve tıpkı alkol menuiyeti gibi menedilince süluk edenlerin adedicin urtacağını da ileri sürınüşlerdi. Netice bu mülâhazayı teyid etmemiştir. O halde serbestleştirmede de kadınlar gene hastalamp ölebildiklerine ve bu halde adedin de azalmadığına göre ferdî ve içtimaî bakımdan ıtlak ile serbestleştirme taraftan olamayız. B Çocuk düşürmeyi cürüm addeden akide ve'mevzulara gelince; evvelâ hissen insanlar hayattar uzviyetleri imhaya pek alışkın değildirler veya kolayca alışamazlar. İnsan yavrusunu daha ana rahminde iken itlâf etmek beşerî hislerimize uygun olmıyan, eza verici bir hareket, bir cürümdür. Sonra cemiyet ve din terbiyesi ve telkinj buna mânidir. Frenklerin ru ne tueras point dedikleri gibi! [*] Bundan evvelki yasılar 19 ve 28 haziran tarilıli nüshalarımızda çıkmıştır. Kâzım İsmail GÜRKAN Adliyeye verilen ihtikâr maznunları Piat Murakabe bürosu dün yeniden bazı ihtikâr hâdlselerini meydana çıkartmış ve muhtekirleri Müddeiumu miliğe vermiştir. Balatta 6 kuruşluk lâmba şlşesini 20 kuruşa satan Hasan Tahsin oğlu İsmet, yüzde 15 kârla satılması lâzım gelen yerli pamuk ipliğini yüzde 100 kârla satan Mercanda dokumacı Şevket, Yenikapıda odun ihtikârı yapan odun tacirl Hasan, Müddeiumumiliğe verllmişlerdir. İkmale kalan talebeyi yetiştirmek üPamuk lpUğl Ihtikftrı yaptığı İddia edilen Çakmakçılarda Tığcılar sokagın zere bu sene açılmasına karar verilen da 9 numarada dokumacı Şevket Do tatil kurslanna aid hazırlıklar ilerilekur, yapılan cürmü meşhud neticesinde miştir. Takib edilecek programı ve yadün İstanbul ikinci ceza mahkemesine zılan talebe sayısına göre açılacak kurs miktannı kararlaştırmak üzere yarın getirilmiştir. Tahkikata göre, Mıntaka İktısad mekteb müdürierinin lştirakile Maarif müdürlüğü iş müfettişl Nurl Efe, yap müdürlüğünde bir toplantı yapılacaktır. Bazı mekteblerin kurs açmak istemetıgı teftişte, bu dokumacının maliyet yapılmışsa fiatı 650 kuruşa olan 12 numaralı pa dlkleri hakkında şikâyetler muk ipliğini 1270 kuruşa sattığını, bu da bu, dogru değildir. Maarif Vekâleti, ik suretle Abdurrahim isminde bir doku male kalan talebesi bulunan resmî, humacıya iki paket yün ipliğl verdiğini susl, ecnebi ve ekalliyet mekteblerinin ve iki paket için 2540 kuruş aldığını hepsinin knrs açmak mecburiyetinde tespit etmiştir ve memurlar müvacehe oldugunu bildirmiştir. Tatil kursları 16 temmuzda açılacak, 26 ağustosa kadar sinde zabıt tutulmuştur. devam edecektir. Şevket Dokur, el, dokuma tezgâhları kooperatifinden paketini 650 kuruşa satın aldığı pamuk ipliğini neden bu ŞEHİR tŞLERl kadar fazla kârla sattıgı sorulunca. «benim gibi dokufnacı olan AbdurraMısırçarşısı Hâli him, bu iki paketi benden ihtiyacına Mısırçarşısının hâl haline ifragı İçin mukabil ve sonradan örneğini getirmek hazırlanan tadilât plânı İmar müdürüzere aldı. Verdiği parayı da bedel olalüğünce muvafık görülmüştür. Çarşırak değil, teminat olarak bıraktı» denın içinde 200 dükkân yapılacak, bunmiştir. lar muayyen iş erbabı arasında taksim Şahidler dinlenilmiş, Müddeiumumî edilecektir. Dükkânlarda soğuk hava ceza istemiş, neticede Şevket Dokurun tesisatı da vücude getirilecektir. Çar25 lira ağır para cezası ödemesine, dük şının dışmda Prostun plânma göre kânının 7 gün kapatılmasına ve İki pa dükkânlar inşa edilecektir. Bu suretle ket pamuk ipliğüıin musaderesine ka merkez hâlüıin yükü epeyce hafiflemiş rar verilmiştir. olacaktır. MÜTEFERRIK İthalât Yeniden 20 balya basma, elektrik ampulü, 12 ton çelik ve 20 ton kalay ithal olunmuştur. Şehir Tiyatrosu için yeni bina bulunamadı Zabıta vak'aları Kuruçeşmede Orman sokağında oturan İbrahimin idaresindeki 1730 numaralı yük arabası, Küçük Bebekte Dere 60kağından geçerken. anî surette ürken beygir, sokaktan geçmekte olan Emirj admda 85 yaşlannda bir ihtiyara çarparak dereye yuvarlamıştır. Bu sukut neticesinde başından ve vücudünün muhtelif yerlerinden agır surette yaralanan Emin, Beyoğlu hastanesinde tedavi altına alınmış, arabacı yakalannuştır. •£ Taksimde Meşelik sokağında oturan Petro Petroviç, bu sokaktan caddeye çıkarken 2486 numaralı otomobilin çarpmasına maruz kalarak muhtelif yerlerinden yaralanmış, tedavi aitına alınmıştır. İf Kuzgüncukta Nakkaştepe sokağında oturan Salâhaddin. Kuzguncuk Iskelesinde olta ile balık tutarken. iskeleye takılan oltasını kurtarmak istemlş. bu sırada iskeleye yanaşan vapurla iskele arasında kalarak ellerinden ve omuzundan yaralanmıştır. Salâhaddin. kazayı müteakıb Nümune hastanesine kaldırılmıştır. •jr Dünkü kontrol esnasmda Eminönü kazası dahilinde 19. Üsküdar kazası dahilinde 7 esnaf muhtelif beledî suçlardan tecziye edilmiştlr. Seyrüsefer kontrolu esnasında da talimatnameye aykırı hareket suçlann dan 13 şoför ve 6 arabacı cezalandırılmıştır. İstitraden ilâve edelim ki; bu mütaVali, Yalovadan geldi lea her zaman varid değildir. Zira her Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar anne bu hayat tehdidini görmez, bilmez. dün Yalovadan dö^nmüştür. Lutfi KırYani çocuk düşürme, anne tarafmdan dar, dün sabah Vilâyette Belediye İmar her zaman netayici bilinerek yapılan bir müdürü ile mimar Prostu kabul etmiş, teşebbüs değildir, bilhassa irfan seviyesi Ahırkapı teneke mahallesinin Istimlftki yüksek olmıyan muhitlerde pek çok anahakkında izahat almıştır. Şehircilik lar bu neticeleri bilemediklerinden, işi mütehassısmın, buranın yeşil saha habasit zannettikerinden dolayı fiile teline ifragı için yaptıgı proje muvafık şebbüs ediyorlar. Bundan dolayıdır ki görülmüştür. Prost, saharun tafsUât anneleri tenvir, irşad etmenin, propaplânlannı hazırlamağa başlıyacaktır. Halk tipi ayakkabılar gandanın bu cinayeti önlemekte bir deUzun çalışmalardan sonra piyasaya Mütehassıs, dün Vali Lutfi Kırdara Ereceye kadar müessir olacağı muhakçıkartılan ve pek az miktar imal edile minönü gezgisi hakkında da izahat verkaktır. Meselâ: Almanyada çocuk düşürmiştir. Gezginin etrafmda yapılacak me ameliyesi neticesinde senede yedi bin büen halk tibl ayakkabıların bugün için imaline imkân kalmamıştır. Esasen bu binaların katlan tahdid olunacaktır. kadınuı öldüğü, yetmiş bin kadının da hemen ebediyen malul kaldığı göz ayakkabılar hakkında Piat Murakabe 300 deli için kahve istendi bugünkü önüne konursa bu faciayı tabiatin neka komisyonu karar verirken, Belediye kooperatifi tarafmdan yapıdar insafsızca cezalandırdığını herkes şartlar devam ettiği müddetçe, bunların 660 kuruşa satılabileceğini kaydet lan kahve te\*ziatının sona erdiğinl dün görür, anlar. Şimdi neticeye gelelim: kooperatlfe mişti. Halbuki bugün çivi ve kösele pi yazmıştık. Buna rağmen İçtimaî, İktısadî, tıbbî mevzuaları bu yasası çok değişmiştlr. müracaatler devam etmektedir. Resmî kadar etrafile alâkadar eden karışık bir daireler tarafmdan verilen listelere, Piat Murakabe komisyonunun bu ameselede tek cepheden ve kat'î bir hal müstahdünler ve işçiler de ithal edilçaresi göstermenin imkânsızhğı muhak yakkabılara daha yüksek bir fiat ver mektedir. Halbuki bunlar, evlerinden kaktır. Şu hale göre zannediyorum ki mesi lâzımdır. Fakat komisyon, deri fi kahve almaktadırlar. Diğar taraftan fiilin alâkalı olduğu bu muhtelif cephe atlannı tespit etmeden buna imkân Bakırköy Akıl hastalıklan hastanesi görmemektedir. lerin her birinde zahiren fer'î gibi görüFiat Murakabe komisyonu yarın ya dün Belediyeden 300 deli için kahve nen bazı tedbirler üzerinde kısaca dupacağı içtimada deri meselesini yeni istemiştir. Bu kanşık vaziyetin önüne rarak zarar ve ziyanı önleyici hiç olmazden tetkik edecek ve daha salim bir geçmek için ne suretle hareket edilesa azaltıcı hal yolları tespit etmek daha şekle girmesi için bazı kararlar ittihaz ceği hakkında alâkadarlardan izahat makul ve daha mümkündür. Bizce istenmiştir. edecektir. teferruatı çok daha uzun olabilecek olan bu tedbirlerin ana hatlan şunlar Anadolunun içerilerinde, çok içerileolabilir: rinde dedemin doup büyüdüğü, baba1 Gayrimeşru münasebetlerden mın gencliğini geçirdi&i, benim de sık vücud bulan çocukları cemiyetin mah sık ziyaret ettiğim çok şirin bir köy yapmak her zaman mümkündür Bu ço vardır. Evde bu köyün ismini unutmuş cuğu ve anneyi kurtaracak bir teşkilât gibiyiz. Ona sadece bizim köy cfcriz. işine muhtacdır. Bizim köy, dar bir boğaza geçid ve2 İktısadî sebeblerle çocuk düşür ren ve etrafta tek patika bile bulun çası. Sunanın kalbi Osman için çarparmeyi, cemiyetin refah seviyesini yük mıyan ulu dağlann, bıçak gibi keskin, mış, Osmanın gözü gayriyi görmezmiş. selterek ve refahı olmıyan sınıfa teşki çivi kadar sivri kayahkların eteklerini Bu sevda anadan babadan gizli tutulâtlarla kolaylık göstererek sureti kat bir köy uysallaığı ile okşayıp geçen, yı luyormuş. Sabah meltemleri eserken iyyede önlemek mümkündür. Çocuk do kayıp akan bir derenin kıyısına gelin Suna, testisini omuzuna vurur, Osmağuranlara kanunî müsaadeler, mükâ cikler, papatyalar gibi ilişmiş durur. nın yol beklediği çeşmeye gönül ateşifatlar, primler, çalışan kadınlarm ço Geçidin adı, derenin şöhreti hep bizim ni söndürmeğe koşarmış. Göz göze gecuklan için bakım müesseselert, mek köye uyğundur. Bizim geçid, bizim dere. lirlermiş ama, elele bir defacık olsun teblerde meccanî tahsil.. Ve daha buna bu geçidin adına çok eski zamanlarda dokunmamış. Mermer oyuktan akan benzer bir çok yardım şekilleri buraya Yolvermez geçidi derlermiş. Yanıba billur gibi buz damlalan testiden taşıp, girer. Bunlan yapamamak vaziyetinde şındaki tek kulübeli çiftlik bozmasına boynunu, halkasım şakır şakır yıkaolan cemiyetlerde iktısadî sebebi çocuk da Deli çiftliği derler. jnncıya kadar dalıp kalırlarmş. Bu Yolvermez geçidile Deli çiftliğinin düşürmek için makul ve hakh kabul etBir ara Osman and içmiş. Şehre vamek (anneyi kurtarmak endişesile) efsanesi ağızdan. ağıza döne dolaşa rıp iş tutacak, para devşirecek ve Sumümkünse de bunun tespiti ve işin sıkı dedeme, oradan da blze kadar gelmiş nasma zorlu cünbüş yapaçakmış, derkontrolla takibi çok güç olacağından tir. Öyle rivayet ederler ki: nek kuracakmış. Sevgilisi gibi duyğu bunu bir müsaade halinde ileri sürmenin Osman adında çok yavuz bir delikan sunu da yüreciğine gömmüş, bir sabah çok tehlikeli bir yol açacağmı unutma lı varmış. Boyunu, bosunu görenlerin şehrin yoluna düzülmüş. Rüzgâr demeparmaklan ağzında kalır, yaradana mak gerektir. mlş yürümüş, yağmur dememiş seyirtköyün de 3 Meşru ve müreffeh bir aîlede ço hayran olurlarmış. Btzim miş, sıcak dememiş hızlanmış. cuk düşürme, kanunun en sıkı takibine suna boylu bir dilberi varmış. Saçları Şehirde iş bulmak öyle kolay değiltâbi olacak bir cürüm halinde mutlaka akşam güneşi renginde. gözleri gök mavisi lftciverdinde. dudakları da nar çi miş. Nereye başvurduysa: kalmahdır. Bu cürmü vesilei maişet gibi Bogaz tokluğuna razı mısm? alan bir parazit sımfın inkişafma mahal çeği durusunda imiş. Demişler. Osman, aç kalmağa razıyvermemek için daima anne ile beraber Osmanın yavuzluğu, Sunanm dilbercürmü yapan, ona alet olan insanları liiğne denk düşmüş, yıldızları banşık mış. Onun tek düşüncesi Sunasına lâcezalandırmak bize daha muvafık ve çıkmış, sevdalanmışlar bu iki ateş paı yık olacak düğün yapmakmıs, yalvar Şehir Tiyatrosu dram ve komedi binalarının küçük ve yangın tehlikesine maruz oldugunu nazarı itibara alan Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar, daha müsaid binalar bulunması için alâKocaeli Vilâyetinde yol kadarlara emir vermişti. İki aydanberi, faaliyeti yapılan tetkikler bitmiş, daha muvafık İzmit (Hususî muhabirimizden) bir bina bulunamamıştır. Bu vaziyet İzmitten Gölcük, Karamürsel ve Yalo karşısında bugünkü binalarda faaliyete vaya kadar giden şosenin inşaatı ikmal devama karar verilmişti. Yalnız binaedilmek üzeredir. Bu suretle körfezin larda yangın tertibatı alınacak ve bazı sahil boyu karadan da muvasala temin tadilât yapılacaktır. Bu işe sarfedilmek etmiş olmaktadır. İzmitten otomobil ve üzere 10 bin liralık tahsisat ayrılmıştır. otobüslerle Yalova ve Bursa kaplıcalaADLİYEDE nna gitmek, bu şehirlerle ticarî münasebat temin etmek İmkân dahiline Satie davası girmiştir. Şosenin küşad resmi önümüzSalıpazarındaki Satie binası alım ve deki ağtıstos ayırun ilk haftasmda yapılacağı muhakkak görülmektedir. İz satımından dolayı Denizbank erkânı mit Yalova şosesinin, açılış merasi nın muhakemelerinde, İstanbul birinci mine İstanbul gazetecileri de davet e Ağırceza, mahkemesi dün son müdafaadileceklerdir. İzmitten otomobillerle ları dinlemiştir. Mahkeme, 30 temmuzYalovaya gidilecek ve orada Otel Ter da karannı bildirecektir. malde şereflerine bir ziyafet verileCeza kesilen fırınlar cektir. Belediye tarafmdan yapılan teftişler Kocaeli vilâyetl dahlllndekl yol ve köprüler aa bir zaman zarfında birbirtne bağlanmaktadır. Bugün ortada mevcud yegâne eksik kısım, Adapazan ile Karasu arasındaki şosedir. Vilâyet, bu yolun da yapılmasına azaml gayret sarfetmek üzere bulunuyor. neticesinde, Penerde Yıldırım cadde sinde İspiro Markonun, Balatta Vodina caddesinde Hamdinin, Ayan caddesinAltm fiatlan de Süleymanın, Leblebiciler caddesinde Rasimin fırınlannda Belediye nizamAltın fiatlan gene düşmektedir. Dün larına riayet edilmediği görüldüğünden bir Reşadiye altını 2500, külçe 313 kuhaklannda ceza kesilmiştir. ruş ve beşibirarada 112 lira idi. etmiş. Sunasma adanılan en iri bir zümrüdle köyün yolunu tutmuş. İlk rasladığı kasabada bir heyecan ve merals görmüş. Kimse Osmanı tanımamış. Pakat herkes, Sunanın yetmiş köyün davet edildiği düğününden bahsediyor^ muş. Etraftan sormuş. soruşturmuş. Herkes Osmanın öldüğüne inanıyormuş. Öyle ya!. Yedi yıl haber çıkmazsa bir adamdan ne olur ki?. Osman çileden çıkmış. İnce ince ba^lıyan kar tipisini umursamamış.. Vurmuş kendini yola. Son konağa geldiği zaman kar, diz boyunu aşmış. Osmanda mecal kalmamış ama, Iradesl bütünmüş. Ölecek, fakat Sunasını bir daha görecekmiş. İl ayali olmadan doya doya seyredecekmiş. Kasabadan yola çıkarken aklına geçid gelmiş. Onun şimdi karla kapalı oldugunu hatırlamış. Koltuğunun altına bir kürek sıkıştırmış, Üçüncü günü sabaha karşı ortalık ağarmadan Osmau geçide varmış. Fakat bakmış ki, yollar geçid vermiyormuş. Vermiyormuş ama. bizim köyün köşesinden kurulu derneğin, davul, zurnasının kendine has ahengi, yer yer tutuşturulmuş meş'alelerin uzayan, kısalan, devrilen, şahlanan alevleri ve alevlerin ışığmda acaibleşen ağac ve ev gölgelerinl görü» yormuş. Küçük hikâye Bizim köyün delisi mış ağalara. Bana boğazımı doyuracak akçeyi verin. Ben çalışırım. İçlerinden biri razı olmuş. Günde tek kalp akçaya Osman da çahşmaga başlamış. Aradan altı ay geçmiş. Bir gün ağası Osmanı çağırmış: Evlâd; demiş. Namusuna güvenim var. Seni Çine, Maçine göndereceğim. En kıymetli mücevherlerden bir kârvan düzüp döneceksin. Sana mükâfat olarak paha biçilmez bir zümrüd vereceğim. Sunaya hediye edeceksin. Leman Ahıskal Sunayı üzüntü sarmış. Kan ağlamış bızım köyün dilberi. Onun yasma kaptırmış kendini ağalar bile. Ve tam üç buçuk yıl sürmüş bu matem. Artık Osman da unutulmuş, acısı da silinmişti. Ama, Sunanın yüzünü, gülerken gören tek kişi yokmuş. Ve işte bu sıralarda bir gene ağa çıkagelmiş köye. Sunanm şöhretinl duymuş uzaklardan. Araya bir kılavuz kadın salmış. Ölenle ölünmez. Dileklerinin hepsini yapacağım, kulu kölesi olacağım. Beni kocalığa alın, diye. Osman sevinmiş, Sabahı bekliyemeSuna sesini çıkarmamış, olmaz da demiş. O gece yola çıkmış. Kârvanlar pe memiş. Anasına bırakmış her şeyl. Kaşinde, kumlar arasında, deryalar üs derine bağlanmış, oturmuş. İçin için kan aglıyormuş Suna. tünde tam Uç yıl yol almış. Düğün hazırlıklarına hemen başlaOsmandan haber kesilince, bizim köyde merak başlamış. Şehre inen be mışlar. Top top has ipekliler, altın sırkârlar araştırmış, sormuşlar. Gören. malar, gümüş kuşaklar gelmiş. Elmas bilen çıkmamış. Nihayet bir gün de dolu ceviz kutular ısmarlanmış, köy kalbi katı, agzı kötü biri bir haber sal yerinden oynamış. Tam kırk katır yükü hediye verilmiş Sunaya. mış. Derneğe üç gün kala, Osman şehre Osman öldü, ne arayıp duruyorsunuz. Hind denizleriııde tayfunlar yuttu, dönmüş. Yedi diyardan devşirditi züm onu. rüdleıi, yakutlan mal sahiblne teslim Leman Ahıskai (Sonu yarın)