Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
<* iemmuz Î&41 Bir eski kitai» Karıstırırken | Doğru değil mi? Tatilde gencleri çalıştırma meselesi Bir müddet evvel başmuharrir v imiz tarafından tatilde lise ve yüksek mekteb talebelerini ziraat işîerinde ve diğer favdalı meşguliyetlerde çalıştırmak için bir teşkilât yapılması fikri ileriye sürülmüş ve bu fikir memleket gencliği arasmda derin akisler uyandırmıştı. Bize gelen mektublar böyle bir hizmete vatan çocuklarının canla başla hazır olduklannı bildirmekte idi. O vakittenberi epey zaman geçtiği halde o teşebbüsü kuvveden fiile çıkarmak için yapılmış bir hareket görülmedi. Bu vaziyet karşısında genclerimiz yeniden matbaamıza müracaat ederek tatilde çalışma meselesinin halledilip edilmediğini sormaktadırlar. Tarlalarımızın ve diğer bir çok işlerimizin basarıcı kollar beklemekte olduğu şu sırada pek büyük himmete mütevakkıf olmıyan basit bir teşkilât vücude getirilerek mekteb talebelerinin vatana faydah birer uzuv haline sokulmalannın ve genclerin bu teşkilât sayesinde ziral ve iktısadî sahalarda çalışarak başıboş dolaşmaktan kurtanlmalannın faydası; uzun uzadıya tekrar teşrih ve izah edilmeğe muhtac olmıyan hakikatlerdendir. [ Şehir ve Memleket Haberlerl ) Halic vapurları dün sabâhtan itibaVahid efendi, «Sefarethanei Fransa. Halic vapurlannın bacalarına bu ren Devlet Denizyolları tarafından iş günden itibaren Denizyollarının forsu eserinde söze şöyle devam ediyor: letilmeğe başlanmıştır. konulacaktır. < Leh hududunda 30 senedenberi, Denizyolları işletmesl Belediyenin Vapurîarın işletilmesine aid yeni bir Osmanlı elçisi görülmüş olmadığma Halic işletmesl memurlarını şimdilik seyrüsefer tarifesi hazırlanmaktadır. mebni, seyir tarikile yollarda tecemmü ibka etmekle beraber Denizyollarının Halic vapurları işletme inhisarı vakeden eşhas kalabalığile bertakrib hanei memurlan da işe el koymuşlardır. tile bir Sultanzadeye verilmis, ve bu da mezkure vanldıkta Talleyrand'ın adamDün Halic vapurlannm devrine ald ları nerdüban başlarından istikbal ve muamele Belediye ve Denizyolları mübızi alıp düveli saire elçileri ve Fransız messilleri arasmda devam etmiştir. cenerallerile malâmâl bir odaya ithal Halic idaresinin elinde 11 vapur buluneyiediler.» maktadır. Bunlardan bir kısmı halen Derken, karşıki salondfen Talleyrand, çalışmamaktadır. Halicde. Kâğıdhane Napolyon Bonapart «orta boylu, çukur güleryüzle dışarı çıkarak, odanın ortasıde dahil on üç iskele bulunmaktadır. na kadar geliyor ve «kanape tabir ettik elâ göziü, esmer renkli, kalın kaşlı, ağzı İskelelerin vaziyeti pek de iyi değildir. leri tulânî bir sandalî iskemle üzerinde. büyük bir şahıstır. Az yiyip az ıçer, az Denizyolları idaresi. iskelelerin tamiri Vahid Efendiye yer gösteriyor. İki taraf uyku uyur. «Cihangirlik hulyasile u ve seferleri tezyid için tetkiklere başarasında «dostluğa lâyık ve muktezayı muru mülkiye ve nizamı askeriyeye talamıştır. hale muvafık» sözler teati edildikten kayyüdden gayrı bir zevki olmamak gerektir.» , sonra Talleyrand şöyle diyor: « França imparatoru bu taraflara Seyyid Vahid Efendinin zamanına göyani Leh hududuna Âli osman devleti Henüz vakit geçmemiştir. Önü Münakalât Vckâleti, Karadeniz posİçin geldi ve sizin sefaretle memuriyeti re diplomasinin inceliklerine vâkıf bir müzde üç aya yakın bir müddet vartaları gibi Ege denizi ve Akdeniz Türk nizi haber alarak 200 bin askerle düş adam olduğu şununla da belli: İmparadır. Binaenaleyh bu teşkilâtm kulimanlarma yapılan şilep postalarımn tnan üzerine gitti ve şimdiye değin hayli torla mülâkatı, Danzig şehrinin Fransız rulmasına bu günden başlanırsa da da gündüz yapılmasına karar vermiş askeri tarafından zaptı gününe raslama| ş gördü. Devleti aliyye ile Fransa devbu sene için değil, gelecek yıllar 1ve derhal tatbikata geçilmiştir. Bu kaletinin biribirine meyil ve muhabbetleri sını fırsat sayarak imparatora bir huçin de. ondan istifade temin edilmiş rardan yalnız Marmara postaları is luskârhkta bulunmağa karar veriyor öerecei kemalde olmakla sizinle bizim olur, diyoruz, tisna edilmiştir. beynimizde dahi hüsnü ülfet ve hulusu ve hemen şu mücevher tarihi yazıp tehKaradeniz postalan için hazırlanan niye yollu Napolyon'a takdim ediyor: meveddet memulindeyim.» programa göre ilk merhale Zonguldak, Ben andâyım Hezarii heftii heşt sad sâli Talleyrand, ertesi günü verdiği ziyaikinci merhale Sinob limanıdır. Vapurİsada lette de, hep böyle hulus ve muhabbet lar geceleri limanlara girecek ve sabah ŞEH1R 1SLER1 Daniskayı (Danzig) Büyük Nâpoliyon teminatı vererek misafirini koltukluyor. erkenden yollarına devam edecektir. ahzetti âdadan Vahid Efendi Varşovada, ilk günler Ana tarih olur berceste bu mısraı gar Canavar düdüklerile yapılahiç de eğlenemiyor. Herşeyden evvel ramızı Adliye Vekili Hasan Safiyüddin Meçehri beğenmiyor. Sokaklarını müteaffin cak hava akını denemesi Daniska şehrini aldı Fransızlar PnısyaVe murdar buluyor; Dün Ankarada yapıldığı üzere, ya nemencioğlu; dün öğlene kadar İstanbul dan kında şehrimizde de canavar düdüğü adliye dairesinde meşgul olmuştur. VeBununla beraber gitgide Varşova halİmparator bu manzum tebrikten o ka öttürerek tayyareler tarafından bir de kil, bu sırada şimdiye kadar yaptığı tetfeının ülfetinden memnun kalıyor. İçlerinde zarafet, nezaket ve hiisnüân esha dar memnun oluyor ki, yanına bir gene neme yapılacaktır. Son harbde muha kiklerin neticelerini tespit etmiştir. Bundan sonra, tetkiklerine devamla l)i bulunan Varşova kadınlarile araların ral katıp Danzig kalesini seylr ve tema ribler bu nevl tayyarelerle halkın si şa için kendisine ruhsat veriyor. da müşaareler bile oluyor. nirlerini bozmağa uğraşmışlardı. Bu Sultanahmeddeki tapu dairesine, Fatih Vahid Efendi, Baltık sahilindeki tab itibarla gayrimuharib memleketler, de adliyesine ve en sonra da Eyüb adliKraşinski bahçesi eh.. ş5yle böyle hoyalan dolaştığı arada, orada bulunan nemeler yaparak, hakikatte gürültüden yesine gitmiştir. Buralarda memurların şuna gitmeğe başlıyor. Vahid Efendiyi lardan biri soruyor: ibaret olan bu çeşid hava akınlan hak ve iş sahiblerinin karşılıklı vaziyetlebaloya da götürüyorlar. Cenabınız bu tarafta iken İngiliz kında halkın bir fikir edinmesine çalıg rine yakın bir alâka göstererek, muhcEkseriva balo namile kibar kavmi telif işlere dair izahat almıştır. Mahkedonanması gelip muharebe olursa ne maktadırlar. hanelerinde cemlyet edip o makule cemelerde bazı davaları dinlemiştir. miyetlerde ricalile, nisvanile beraber yaparsınız? Ticaret Odası meclisi dün reis vekili Bozuk çıkan permanant Adliye Vekili, yarın akşam İmralı aVahid Efendiye diplomatlığını gösterAhmed Kara'nın riyaseti altında topçift çift raks ve ahenk etmek ve davetdasma gidip, orada çalıştırılan mahkummakineleri lanarak bazı meseleleri görüşmüştür. Jilere bazan taam ziyafeti ve bazan da, mek için burada bir fırsat daha çıkıyor, larm vaziyetini yakmdan görecektir. diyor ki: Belediye Makine şubesl permanant vaînız kahve, dondunna ve çay verilmek Geçen celse zaptının okunmasmdan « Devleti aliyye ile İngiltere devleti makineleri kullanan berberlerin imti sonra müzakerat başladıgı sırada Mehfidetlerdendir.» Gene böyle balo verildiği bir gece ba meyanında dostluktan gayrı bir mua hanlarını yaparken bu makinelerden MÜTEFERRIK med Antalya söz alarak Oda meclisi müzakerelerinin sekli üzerinde bazı şma yeşil kordelâ sarmış bir kadına mele vukuundan haberdar olmadığım mühim bir kısmımn fennl olmadığı mütalealar serdetti ve bilhassa ruznaVahid Efendinin g5zü ilişiyor. Acem se ecilden bana göre uzak durup muhare meydana çıkmıştır. Gerek bozuk makiİnönii stadında inşaat mede rakama müstenid hususatın azaya firi, Vahid Efendinin peşlni bırakıyor mu benizi seyretmekten başka bir şeynelerin sahiblerine. gerekse muvaffak vaziyeti evvelden tevziini teklif etti. Bu teklif ya... Adamcağızm önünde ardında dola yapmak iktıza etmezse de bulunduğum olamıyan berberlere noksanlarının ikVall ve Belediye Relsi Lutfi Kırdarla kabul ve buna uyarak borsa mizanımn çıp duruyor. Mirza, o gece gene orada... mahallin düşmanı, benim dahi düşma mall için bir ay mühlet verilmiştir. Bu müzakeresi tehir olundu. Efendinin Lehli kadına dikkatlice nım olmak lâzım geleceğinden hasımane mühletin nihayetlnde tekrar muvaffak şehircilüc mütehassısı Prost dün Dol tavırla her kim gelirse sizinle beraber olamıyanlar olursa san'attan menedile. mabahçeye giderek İnönü stadımn lnBundan sonra nargile imal edenlere baktığım görünce başındaki yeşil kordetoplara fitil vermekten geri durmam!. ceklerdir. şaatını gözden geçirmişlerdir. Stadın marpuççulara kıyasen yüzde 20, yan lâdan kinaye: demire muhtac aksamı şimdilik inşa e gın söndürme cihazlan satanlarm deFakat, Fransız askeri Niyemen sahilinYeni ekmek narkı Bu avret Varşova emirlerinden oldilmemekle beraber plst kısmı tamam mir mamulât satanlara kıyasen yüzde deki Tilsit şehrine vardığı gün işlerin mak gerektir! Bu günden itibaren ekmekler yeni lanmaktadır. Diğer inşaata devam edi35 kazanc vergisine tâbi tutulması karengl, birdenbire değişiyor. Fransız ve çeşni ile yanl <"r60 buğday. Tr40 arpa lirken gelecek seneden itibaren burada bul olunmuştur. Diye bir söz ağzından kaçırıyor. Rus imparatorları burada ansızın buluSâdât sülâlesinden olan Esseyid Vahid şup, su'h müzakerelerine girişiyorlar. olmak üzere imal edilecektir. Bir çu müsabakaların yapılmasına müsaade Ateş Güneş müessesesl (Sabık KuEfendi, bu temîr» sözile kendisine tariz Françanm devleti aliyyeye olan vaid ve, val undan 103 ekmek imal edilecektir. edilecektir. lüb) ün ne nispette kazanc vergisi verPiatlar eskisi gibi 12 kuruş 10 paradır. edildiğini sanarak hiddet ediyor ve o taahhüdleri de tabiatile unutuluyor. Diğer taraftan Beden Terbiyesi umum mesi lâzım geldiği hakkında İstanbul hiddetle hemen taşı gediğine koyuyor: müdürlüğü Karagürarrükte, Çukurbos maliyesinin sorduğu suale bu müesseBarbarosun heykeli Yazdığı mektublara artık cevab bile Buralarda emîrle Ermeniyi tefrik verilmediğini gören Vahid Efendi, İstantanda yapılacak mahalll stadın inşaa seden spor mahalli işletenlere kıyasen hazırlanıyor etseler imtiyaz için sarmıştır zannolu buldan gelen yeni talimat üzerine Paris tını da ihaleye koymuştur. yüzde 20 kazanc vergisi alınması kabul nurdu. Amma fark ve temyiz yoktur. Barbaros türbesl civanna bu büyük olunmuştur. yolunu hıtuyor. Eminönü Malmüdürlüğü Acem sefiri, bu cevabı alınca duçan Ve orada imparatorla bir kere daha Türk denizcisinin bir heykelinin diklTicaret Borsasının yeni idare heyenedamet olarak Vahid Efendinin yanın görüşüyor. O zamana kadar saltanat leceğini yazmıştık. Heykeltraş Hadi ve Divanyoluna nakletti tine Oda namına Murad Furtun ve Kedan uzaklaşıyor. Zühtü tarafından hazırlanan bu hey değişikliği olup, Selim tahttan indirilSirkecide Evkafa aid Killkyan h a rim Attar'ın iştiraki kabul edildikten miş bulunduğundan Sultan Mustafanm kel hem karadan. hem de denizden nında kira ile oturmakta olan Eminönü sonra acentelerin alabileceği kâr nisVahid Efendiyi bir gün Polonya dl muhabbctname (!) slni yeden beyed görülebilecek bir yere konulacaktır. Malmüdürlüğü bütün teşkilâtüe Divanpeti üzerinde adliyeden sorulan suale . linde adı «Ay» manasına geldiği anlaşı Napolyon'a takdim ediyor. Fakat ne Heykelin yakında yıkılacak olan Beşik. yolunda (eski Şark Mahfeli olan) bit hazırlanan cevab kabul edilmiş ve içlan bir güzel kızla tanıştırıyorlar. Os Napolyon eski Napolyon'dur, ne detaş karakolu binasının yerine dikilmesi naya nakletmiştir. tima nihayet bulmuştur. mııhtemeldir. Vali ve Belediye reisi manlı sefiri, artık deli divane... «Kamer» Fransa eski Fransadır. Eski binaya nazaran yeni binada bir Lutfi Kırdarla şehircilik mütehassısl canlılık ve intizam göze çarpmaktadır. aşağı, cKamer» yukan... Hatta onun üVahid Efendi, içinde ne zamandır Mösyö PTOst bu heykelin yeri ve cesa Başta eski meslektaşımız Malmüdürü Eerine bir de kıt'a söylüyor: sakladığı kanaati artık açığa vuruyor: Satış yapmıyan oduncular «Râst geldim gece ağyar ile şakkı Elküfrü milletün vahide!.. (Aşağı yuka meti etrafmda tetkiklerde bulunmuş Salâhaddin ve mesaî arkadaşlanna mucezalandırılacak Kamere n bütün kâfirler, ayni millettendir ma lardır. Türbenin arka tarafındaki ka vaffaklyetler temenni ederiz. şık fabrikası da yıkılacaktır. Oduna konulan nark üzerine bazı oDedim ayâ nedir ol ânzın üstünde bere nasına) ve meyus, müteessir İstanbulun dun satıcılannın dükkânlarını kapa Cezalandırılan esnaf Tramvaydan atlamak Nâz ile hande idüb deedi o hurşidi cemal yolunu tutuyor. dıklan ve nark fiatile satışın zarar ve Dünkü Beledl kontrol esnasında cadŞehperi nıhulemindir ki dokundu KaSON isterken ziyanlanna sebebiyet vereceğini ileri deleri isgal ettikleri görülen 16 esnaf mere. Salâhaddin GÜNGÖR Kadıköyünde Bostancı plâjı yolunda sürerek satış yapmak istemedikleri anile arkalıkla yük taşıyan 6 hamal cezaBöyle aradan günler, haftalar geçiyor. oturan Necmeddin, tramvayla Bostan la^ılması üzerine bu gibiler hakkında landınlmıstır. , Vahid Efendinin artık cam sıkılmağa ıya giderken, Çukurbostan civannda zabıt tutmak üzere dün muhtelif depoEminönü kazası dahilinde üç fınndan Memurlar için lokanta başlamıştır. Çünkü, Talleyrand, ikide bir tramvaydan atlamak istemiş, fakat ba lara Belediye müfettişleri gönderilmişkendisine olmıyacak teklifler yapmakta, Gümrük memurlan için Gümrük Baş alınan ekmek nümuneleri de görülen tir. Bu gibiler mahkemeye verilecek ve «Zâhirde askeri islâma iradad, hakikatte Müdürlüğünün üst katmda bir lokanta lüzum üzerine tahlilhaneye gönderil şı tramvay direğine çarparak yaralancezalandırılacaktır. mıstır. mlstir. îse memaliki Osmaniyeye İlkayı fitne hazırlanmaktadır. ve fesad kasdile Karadağ ve Sırb tarafeçen gün bir karı kocanın mularına ve İstnnbul Boğazı caniblerine hakemesine şahid olarak çağırılFransız askeri sevkolunmak ve İngilterelu ile bozuşulmak hususlarında» Vahid dım. Her ikisi de ayni derecede sevdiğim insanlar olduğu için hiç birisinin Efendiyi kandırmağa çahşmaktadır. Fakat Osmanlı sefiri. bu tekliflerin aleyhinde tek söz söylemeğe dilim varfcevabmı, vakit ve hale göre birer sebeb madı. Ne zevc, ne de zevce vakıâ bana ve bahane bularak tehir ettirmeğe mu karşı alenî bir sitemde bulunmadılar Ama Allahın bildiğini kuldan neye yarak, ^özlerini açarak sıkıştırmak isZahir Bey, gözlüğünü çıkarmış, dirama, pek de memnun olmadılar. Yani vaffak oluyor. seklerini masanın üzerine dayamış, yü saklıyayım abukat bey, köyün meydan tedi. Davacı: demek isterim ki «şahidlik» güç. şey... lığında dövüşüyorlardı, görüp de şahid Efendim, burnumuzun dibinde idi . Vahid Efendinin İmparator NapolTevekkeli eskiler: İşin yoksa şahid ol, zünü iki elinin arasına almış mükâ olmamak için gözlerimi kapadım... görmemiş olur mu? yon'la mülâkatı, aradan aylar geçtikten lememizi dikkat ve hayretle dinliyorparan çoksa kefil ol! dememisler. Hay Allah iyiliğini versin senin... Diye ısrar etti. Müddeiumumî sinirli sonra nihayet tahakkuk ediyor, du. Köylü mütereddid adımlarla odanın Ben ki hukuktan çıkmış, uzun zaman Üstad, kahkaha şekline girmeğe ha sinirli elindeki kurşun kalemini kürTalleyrand, kendisini Lehistanda bir ortasına kadar yürüyünce konuşma sıtebessümünün büyümesine sünün üzerine vuruyor, dinleyicilerden çok yerler dolaştırdıktan sonra, tFen avukat yanında çalışmış bir insanım. rasmm kendisine geldiğine hükmetti: zırlanan Hâkimin karşısında lâkırdımı şaşınyomâni olarak bana ricakâr nazarlarla bir kısmı yanlarmdakilerin kulaklarına kenştayn» «nam kariyede» imparatorun Adın ne senin?. rum. Allah ötekilerin yardımcısı olsun. eğilip fısır fısır bir şeyler söylüyorbaktı: nazil olduğu saraya sokuyor. Mehmed... Mehmed Topuz... Daha Bu hâdise, bana vaktile zavallı bir Kuzum Hadiye Hanım, dedi, deli lardı. Mehmed Topuzun ilk cümlesi Vahid Efendinin «Fenkenştany» a mudoğrusu Topuzoğlu Mehmed.» kanlmın şahidliği önümüzdeki çarşambs gibi son lâkırdısı da: vasalatı, Danzig kalesinin zaptı gününe köylünün başından geçen acıkh bir Hangi köydensin? macerayı hatırlattı. O zaman, henüz günü saat onda galiba... Sen de bulu Ben bir şey görmedim! raslamaktadır. Çubuğun Erenler köyünden.. Ankara Hukuk mektebinde talebe idim. nuver, sevabdır... Oldu. Nihayet hâkim: Ertesi sabah divan tercümam Juber Peki, ne istiyorsun? Ayni zamanda avukat Zahir Toksözün Peki efendim... Hiddetli hiddetîi haykırdı: «nam şahıs» gelip bir nefer tercümanile yazıhanesinde de daktiloluk ediyordum. ŞeyMehmed Topuz siyah kıvırcık bıyıkbirlikte, onu imparatorun huzuruna ile Pekâlâ... Haydi git! Bir gün üstad, gözlüğünü burnunun Bir makine hızile kuşağının arasmdan larının altmdan sırıttı. Uzun müddet tiyor. Koridorda yanına yaklaştığım zaman ucuna indirmiş, sol elinin zifirli par dörde katlanmış esmer renkli bir kâ devam eden ıstırablı bir sancıdan kurVahid Efendi, salondan içeri girdiŞi yenile yüzünün terini siliyordu. Hâlâ maklarile sakalının kır tellerini karış ğıd çıkanp uzattı. tulmuş gibi derinden nefes aldı: 7aman imparator ayaktadır. Sapkasmı tırarak dosyanm üzerine eğilmiş mühim korku ve heyecan içinde olduçu belli Ha... Seni şahidliğe çağırıyorlar... Allah ömürler versin abukat bey, idi. Uzamış sakallarının arasmdan güç koltuğu altında tutmaktndır. Elinde bir bir katil davasına aid müdafaasını hadeğil, bir kac enfiye kutusu vardır. zırlamakla meşguldü. Ben de makinede Bunun için avukata müracaat etmeğe dedi, kiminin parası, kiıninin duası.. seçilen yanakları sapsarıydı: (Napolyon enfive tlryakisi idi. hatta bir bir suret çıkarıyordum. Zahir Bey bir ne lüzum var... Mahkemeye gider, ne Ama, geniş bir zamanımda bir çanak Ne ise, dedim, geçmiş olsun. kolayca yağ mı olur, bir sepet yumurta mı olur muharebeyi enfivesizlik vüziinden kay aralık kâğıd tomarının üstünden başını biliyorsan söylersin.. sana getirmek boynumun borcu olsun.. atlattm... Ben bir şey bilmiyorum ki.» betmesi meşhurdur.) Vahid Efendi, im kaldırdı: Birden alnı buruştu, bakışları mahSon cümleyi söylerken öyle saf, bi Haydi canım, sen fakir adamsın... paratoru nedense tanımamış gibi dav Hadiye Hanım, dedi, galiba kapı çare ve bedbaht tavır takınmıştı ki Öyle şeylere lüzum yok... Yalnız duan cublaştı. Başını sallayarak cevab verdi: ranmağı tercih ediyor ve mülâkat esna Geçmiş olsun ama, bu iş geçmez, vuruluyor! üstad sesinin ahengini yumuşatmak ve yetişir!. Einda cguya imparator başka bir mahalküçük hanım... Mahkemelere düşmenin, *** Hemen yerimden fırladım. Makine du tatlılaştırmak mecburiyetinde kaldı: de imiş de. bu yoinız duran adam kukapıh bacalı olmanm ceziresini göre Yavrum, şimdiye kadar senin mahÇarşamba günkü celse pek uzun sürrenasından bir kimse olmak zannile ri runca kapı tarafından kedi tırmalamaceksin sittin sene çekeceğim... sına benzer bir tıkırtmın aksetmekte kemeye hiç bir işin düşmedi mi? medi. İki tarafm hüviyetleri tespit payeti lâzimeyi icraya» davranamıyor. Mehmed, çok tuhaf adamsın... Şaolduğunun farkına vardım. Gittün, aç Yoo... Biz, cahil fakat namuslu lunduktan sonra davacı şikâyetini kıJuber'in tercümanlıgile arada kısa bir tım. insanlarız abukat bey.» Ben değil, yedi saca anlattı. Suçlu, yiğitin meşhur ka hid olmak ayıb bir şey mi, bu, zengin görüşme oluyor: Vahid Efendi namei fakir, köylü şehirli herkesin başına geceddim mahkeme yüzü göiTnemiştir. lesi inkârın arkasma acemıce saklandı hümayunu imparatora teslim ederken Eşikte çömelmiş bir hayalet beni gölebilir... Peki, öyle ise... Sana bu işi nası! ve Mehmed Topuz çağırıldı. rünce korkarak ayağa kalktı ve geri hal ve mevkie münasib bir kaç söz söy Öyle deme küçük hanım... Bizim çekildi. Bu. yırtık poturlu, kirden ve yapacağını tarif edeyim, ama iyi dinle.. lüyor. İmparator da, Vahid Efendinin Hâkim her şahide sorulması mutad terden siyahlanmış mintanlı, yanık yüz Şu ileride adliye sarayı var... Kâğıdda sualleri birbiri ardınca sıraladı. Meh köyde onu anlamazlar, mahkemelik olmemuriyetinden dolayı mahzuz olduğumuşlara çok fena gözle bakariar... yazıh günde ve saatte oraya gider, görlü bir köylü idi. med Topuz titriyerek ve kekeliyerek nu bildiriyor ve arada bir miktar cratıb Teşekkür makamında elimi öptü. Arddüğünü, işittiğini dilin döndüğü kada: Ne yapıyorsun burada? cevablar verdi. Asıl hâdise mevzuu bahve yabis» sözler teati edildikten sonra, ları yenik pabuclarını sürükliye sürükanlatırsın... Hiç, bekliyorum. solunca da: Vahid Efendi dairesine dönüp İstanbula liye Samanpazarına çıkan yola doğruldu Kimi bekliyorsun? Ben bir şey görmedim ki abukat Irurie ile göndereceği mektubları hazırla Ben bir şey görmedim... *¥* bey... Abukat beyi görecektim de... yor. Diyerek menfi rolünü maharetle oyIki, iki buçuk ay sonra erkenden ya Avukat bey köşede oturuyor... Gir Pekâla... Hiç bir şey görmedim, hiç Vahid Efendinin çizdiği portreye göre, içeriye.» namıya kalkıştı. Hâkim, kolunu salla zıhanenin kapısı ayni tereddüdlü daıbir şey bilmiyorum! dersin.» 3 üncü Selimin sefiri Napolyon'u görmeğe nasıl gitti? 2 Hulâsa eden : > SalâhaddinCungör| |Sal Halic vapurları IHEM NALINA MIHINA] Teferrüat deyip geçmiyelim! kseriya «teferrüat. diye ehemmiyet vermediğimiz küçük şeylerin ihmali, büyük işleri ya akamete uğratır, yahud da bunların istediğimiz gibi işlemesine mâni olur. En küçük şahsî ve ailevî çarklardan tutunuz da büyük ve karışık devlet makinesine kadar, her işte teferruatın rolü büyüktür. Bir çivinin eksikliği veya bir vidanın kırılması, muazzam bir ınakineyi nasıl durdurursa, tefernıat diye üzerinde durmağa tenezzül etmediğinıiz küçük işler de, büyük işlerimizi öylece sckteye uğratabilir. Büyük makineler gibi büyük işler de küçük kısımlardan ve teferruattan müteşekkildir. Tefernıat, bir cismin cüzü ferdlerina benzer; bunlar bozulunca o cisim nasıl bozulursa teferruah ihmal edilen mühim işler de, öylece bozuk diizen gider. İyi bir makinist, makinesinin kırak diye kırılmaması için itina ile onun bütün ak< samına en bUyük dikkat ve itinayı göstcrmeğe mecbur olduğu gibi, büyük işlerimizin başında bulunanlar da, teferruat denilen şeyleri asla ihmal etme* nıekle mükelleftirler. Misal getirmiyorum; çünkü hergün ferdî ve millî hayatımızda, teferruatın ihmali yüzünden vuku bulan aksaklıklar. bozukluklarla karşılaşıyoruz. Birçok ziyanlara uğrayoruz; gayretlerimlzin, enerjilerimiziı» büyük kısmı, kırıkların tamirile heba oluyor; bazan ise kınlanlan tamire de imkân bulamıyarak hayıflanıyor, üzülüyoruz. Elini vicdanına koyan herkes, bunu muteriftir. Dün sabâhtan itibaren Devlet Denizyolları tarafından işletilmeğe başlandı inhisan (Halic Dersaadet Vapurları İşletme İnhisarı) şirketine satmıştı. Bu şirket dört sene evvel Belediyeye hissesini veremiyerek Belediyeye 106,000 lira borçlanmış olduğundan Belediye borcun tahsili için şirketin vasıtalanna el koymuştu. Vapur seferleri Bu suretle Karadeniz postaları iki gün uzamış olacaktır. Akdeniz ve Eçe denizi seferlerinde ilk merhale Çanakkaledir. Vapurlar Ça nakkaleden sabahleyin erkenden çıkacaktır. İzmir postası ilk defa bu şekilde yapılmıştır. Bu posta ayni gün İzmirde bulunacaktır. Şileplerin seferleri için geceleyecek leri limanlar kendilerine İstanbul Li man riyaseti tarafından bildirilecek tir. Adliye Vekiünin tetkikleri Karadeniz ve Ege postaların gündüzleri yapılmasma başlamyor Doğru desil mi? Vekil yarın akşam Imralıya da giderek mahkumların vazîyetini görecek Ticaret Odası toplantısı Dünkü içtimada Amerikaya ısmarlamuhtelif meseleler nan manifatura müzakere olundu eşyası da yola çıktı Alınanların henıen her işlerinde gösterdikleri rouvaffakiyetin sırn, teferruaö kat'iyycn ihmal etmemelerinde ve onun üzerinde ehemmiyetle, ısrarla durmalarındadır. Balkan harbinden evvel Türk nrdusunda bulunan Alman muallitnlerden Fayt Bey, kumandanı bulunduğn birinci mızraklı süvari alayında, atların (ımarile dalıi ehemmiyetle meşgul olur. du. Çünkü, nihayet bu süvari alayının canı hayvanlardı. Onların iyi bakılman bu alayı mükemmel ve verimli bir birlik haline getiriyordu. Tımar gibi teferrüat saydığımız bir işin dahi en büyük itinaya mazhar olması sayesindedir ki o zaYapılan tetkiklere göre şimdiye kaman birinci mızraklı süvari alayı Türk dar muhtelif memleketlere sipariş ya pılmıs, 1000 ton çivi memleketimize gel crdusunun en güzide ve en kudretli süvari alayı olmuştu. mek üzere yolda bulunmaktadır. 100 ton çivi geliyor Diğer taraftan Almanyadan yeni yapılan protokallar mucibince memleke timlze verilecek demir borularla madenl malzeme yola çıkarılmıştır. Diger taraftan Amerikaya sipariş olunan mühlm mlktarda manifaturanın da bir partislnin yola çıkanldığı haber almmıştır. Amerikadan, diğer memle ketlere nazaran çok daha ucuz fiatlarla manifatura temin olunmuştur. Tahsilini Alman ordusunda iktnai etmiş olan merhum Mahmud Mııhtar Pa» şa mesrutiyetin ilânı akibinde hassa ordusu kumandanı olmuştu. Kıt'alan teftif ederken her erle ayn ayn mesgul olurdu. Bir birinci ferikin bu kadar tefer» ruatla uğraşmasma şaşardım: fakat hassa ordusu, pek kısa zamanda mükemmel bir hale gelmişti. O vakit, bu kumandana hak vermiştinı. G S= KUçük hikâye Şahidlik Şirketi Hayriyenin Hasköydeki kücük tamirhanesinde, iki yıl ev\eline gelinciye kadar, şimdi ismini unutruğum bir İktısad Vekili gidiyor Alman müdir vardı. Bir defa, bu atölyeyi bcraberce gczmiştik. Onun depodaki boBir müddettenberi şehrimizde istirahat ve tedavide bulunan İktısad Ve ya kutıılarının sayısına varmcıya kadar kili Hüsnü Çakır bu akşam Ankaraya her türlü teferruatla yakmdan alâkadar olmasını, ne yalan söyliyeyim biraz gadönecektir. rib bulmuştum. Bu kadar teferruatla Teneke tevziatı başladı fiieşgul bir adam, nasıl iyi bir müdür ve Mıntaka Ticaret Müdürlüğü, Kon mühendis olur, diye içime bir şüpho serve fabrikalan ile gazoz imalâthane düşmüştü. Fakat Şirketi Hayriyenin lerine dün teneke tevziatına başlamış mütevazı Hasköy tamirhanesinin, kısa tır. bir zamanda, üç tane yeni vapur yapHükumet fasulya mubayaa mak suretile bir fabrika, bir gemi tezçâhı haline geldiğini görünce. şüphem ediyor hayrete ve hayranlığa münkalib oldu., Aldığımız malumata göre, tüccann e Bir müddet sonra, bu düşüncemi kenlinde kalan ve yeni fiat konulmasından disine söylediğim zaman, tuhaf türkçe» sonra bu fiatla tacirlere idare etmiyen sile, bana kısaca «Bütün büyük işler küfasulyaların hükumetçe mübayaası ta çük parçalardan ibarettir» demîştî. karrür etmiştir. Elinde bu şekilde malı 1939 haziranında. Thetis ismindeki İnolan tacirlerden nümuneler istenmiştir. giliz denizaltı gemisi, bir tecriibe dalısmda, 90 kisile battı ve mürertebatınEvinin merdivenlerinden dan başka çüzide mühendislerle ustabadüşmüş şılar da bo^uldu. Sonradan bu feci kaFatihte Sarıgüzelde oturan Salih. ev 7anm burada tafsili ozun sürecek olan velkl geceyansı fazlaca sarhoş bir hal (eferruattan ibaret ehemmiyetsiz bir hade dönerken evin bahçe kapısındaki ta yüzünden vukua geldiği meydana merdivenlerden düşerek yaralanmış, çıktı. tedart altına almmıştır. Tefernıat diyip geçmiyelim ve hepimiz, her işte tefetruata, lâyık olduğu belerle vuruldu. Daha ıçerıye gırmeden ehemmiyeti verelim, bundan hiç zarar bu vakitsiz ziyaretçinin şahsiyetini keş görmeyiz ve pişman olmayız. feder gibi olmuştuk. Üstadla birbirimi^e manalı manalı bakıştık. Evet hakikaten o idi: Mehmed Topuz... Yüzü daha ziyade kararmış, omuzları çökmüştü. Zahir Bey eski bir dostu Kalaylama kavgasından karşılar gibi gülerek: Ne o Mehmed. dedi. gene bir şasonra bıçaklama hidlik işi çıktı galiba... Darılma ama Şişlide Halebli Şükrü sokağı 8 nusizin köyde de amma sık kavga oluyor... Hayır... Abukat bey... Yeni bir şa ınarada oturan Safa üe ayni sokakta hidlik değil... Eski şahidliğin belâsı... oturan Mehmed arasmda tencere kalayOnun ceziresini sittin sene çekeceğimi lamak yüzünden kavga çıkmıştır. Safa, bir aralık tedarik ettiği ekmek ben küçük hanıma söylemiştim zaten.. Yorgun ve perişan kenardaki iskem bıçağı ile Mehmedi başından ve kolunlenin üstüne birden çöküveren delikan dan ağırca yaralamıştır. lmın hali o kadar acmacak vaziyette Hâdiseyi müteakıb Mehmed tedavl idi ki üstad birden masasınm başından altma alınmış, Safa yakalanmıştır. kalktı. Sürahiden bardağa biraz su boşaltarak köylüye uzattı. Nohud çuvalı altında kalarak Mehmed, bir iki yudum içtikten sonra sağ elinin tersile ağzını sildi: yaralanan amele Ah, kapıh bacalı olmanm felâkeÇubukluda Belediye köşkündeki levatini ben size söylemiştim de inanmamıştınız... Başıma gelenleri sormaym! Asıl :ım ambannda çalışan amele İbrahim, gürültü de «Köstebek» köyünden Şahin ambara erzak taşırken, ayağı kayarak kazı Ayşeyi istediğim vakit koptu... Şa düşmüş ve ağırca bir nohud çuvah alhin ağa, nasılsa mahkemeye şahidlik tında kalarak muhtelif yerlerinden aicin gittijHmi duvmus... İnadcı ilıtiyar: ğır surette yaralanmıştır. «Ben kapıh olmuş adama kız vermem İbrahim, kazayı müteakıb Nümune de vermem!» dive tutturdu. Ne yapalım, bahtımıza küsüp vazgeetik... Ge hastanesine kaldırılmıştır. çenlerde bir iki arkadaş köv ihtiyar heyetinin seçimi yenileneceğı sırada beni de âza yapmak istediler.. Vay efendim sen misin... Ne kadar kodaman, ağa varsa hepsi aleyhime yürüdüler... OnNüshası 5 kurustur. dan da mahrum kaldık. Şevtan dıvor ki T ive tası tarağı. ananı babanı topla... Başka ıçrn ıcın bir tarafa göç et... Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Aman Mehmed, gâvura kızıp orııc Aln avlık 750 » 1450 » yenir mi hiç... Seni çekemiyenîerin aÜs avhk 400 » 800 » leyhine iftira davası aç! Bir avlık 150 » Yoktur. İlâhi. küçük h"nım. alav mı ediyorsun? Mahkeme kapısına bir defa düştüm ne hallere siriftar oldum. Bir azetemize gönderilen evrak ve vazılar dahası, düşman başi"^an ırak' nesredilsin edilmesin iade edilmez ve Hadiye İCLÂL ziyaından mes'ulivet kabul olunmaz. İKTISAD CUMHURİYET Abone şeraiti ^ Dikkat