Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 Mayk 1941 CUMHURİYET lan deniz muharebesi, iki taraftan da, Okyanusun azametile mnteaasib kurbanlar kopardı. Ve karikulâde bir nentu isabeti alarak batan Iagiüz mnkarebe kruvazörü Hoodun batoaasıncan altmış saat sonra, Almsn zırhlısı Bisraark da ayni aiıbete uğradı. Birincisi İngilterenin en büyük muharebe kruvazörü ise ikİBcisi de Almanyanın en büyük, en modern zırhlısıydı. Aıadaki fark, Hood'un, asağı jukarı, ömrü tabüsini tekmJHcmiş sa>ilabihneesiae mvkabil, Bismark'zn daha geçen teşrintsanide vazifeye başlaması dolayısile ancak alu yedi aylık bir ömürden sonra ve yaptığı iik «ıabarebeyi müteakıb batmasıdır. Bismark'ın yeniliği ve faik kmvveti, onnn Hmd'ılaıı daha ağır bir zıya teşkil etmesine sebeb »Juyar. Sonra Iagiliz donaomasının, uğradığı zayiata rağmen Okyannsta Almanya ile kıyas kabul etmez 4erecede hâkim kalması da, nyam Almanyada daha deıiudeıı aissolnMnasına sebeb olacaktır. Bismark'ın Okyanusa çıkmaktan maksadı, İngiliz dtmanmasile karşrlasmak ve harbe tntuşmak dfğikH. Belki İngiliz ticaret kafilelerile uğraşmak ve bu kafileleri inıha etmektL Hood krnvazörü Bismark ile karşılaşmak mnkabilİTide kurban gitnıişse de İngiflz donanmasının Bismark'ı e^fvelâ ha\"adan torpillemesi, daha sonra şiddetle takib ederek imha etmesi, İngîlterenin Atlas Okyanusundaki ticaret yollarını büyük bir tehllkeden kuTtarmrstrr. Bu Hood muharebe kruva»rii de boşu boşuna kurban gitmcmiş oluyor. ^.nlnçıUn Alnıanyanın Sckamhorst ve Gneiseneau adlı zırhlılarının, Brest limanında mahbus ve bnrada Wr tafcım isabetlere maruz kalmaban üzerine Alman bahrij esi BismHrk'ı Okyannsa çıkarmak ihtiyacını hissetmiş, fakat zırhh birkaç gün içinde etim bir aVnbete nğramıştır. Almanlar «Bismark» ı Inşa ettikleri raman batınlmaz» bir zırhh inşa etnıekle iitihar ediyorlardı. Bu zırhlının bir ay önce vazifey e başlayan Prince of Wales. yahud King George tarafından batırılmış olması, «batırılmaz. zırhh insa etmek sırasmm benüı hnlul etmediğini gösteriyor. Hulâsa. İngilizler, Hood mnhsrebe kruvazörünü, biöıassa mürettebatmı kaybetmckten müteessir olmakia beraber dünyanın en kuvvetli, ve en yeni düsman zırhlısmı hnha etmis ohnak dolayısile neticeden hoşnud olduklarını gizlemiyorlar. A Okyanus harbmm iki Ziraat Vekâletinin yaptırmakta olduğu büyük kurbanı ttas Okyaausunda vuku bu ankete Sıvas kazalarında devam ediliyor Sıvas 27 (s.a.') Ziraat Vekâletinin, köj'lüîeriraiıin kalkınmasmı teırin edecek kararların ahnmasmda bir e?as tutaaak için birkaç senedenberi Türkiyen'n 10,000 kö>iinde yaptırmakta bulunduğu tefkfklerin devamı olarak bu yıl da Yıldızeli ve Zera kszalan köylerinde arastırmalara başUnmışür. Bu işierie tavzif edUmiş olan Yüksek ZiTaat Enstitüsü talebelerinden 45 kiîikk bir grup başlarında 3 asistan bulunduğu »•••fiııııııiMlll'IIIIIIIIIIIIlilll Adliye ve Maarif işlerine kalkınması karşı yapılan tenkidler lıalde buraya gelmiş bulunuyorlar. Şimdi, vilâyetimizln bu 'ki kazasmdaki koylerde köyün ve çiftçmin sıHhî, İçtimaî ve ekonomik durumunu, Istihsal, bu mmtakaiardaki mahsullerin nevi' v« miktarını te^rit eylemek üzere genc ziraatçilerimiz, Vilâyet tarafından kendilerine terfik edilen 5 ziraat muallimi ve 2 memurla birlikte geniş bir anket yapmaktadırlar. inilllllilllllinıınııııııınııı Ufak çatlaklar ir gıiıel biBur bardsğunız vardı. Sade 8DtJk»l»fiIe değil, iyi işlenmis ohnasuıdan dolayı da kıymetihdi. Hep üstiine ttirer, k'rılmamftsftta çfthşırdfk. Günün birmde bardağın bir kenarmda görüniir göriaımez bir çatlak belirdi. Halta acaba çatlak mı. çizgi mi diye tereddüd bile etlik amma bol ışıkta iyice tetkik edince çatlak olduğunu anladık. Zararmz bir yerinde, zer eönniycn tarafıoda. hatta fasetalaruı içinde olduğu için farJoedilmiyen bir noktasında idi. Zaten itina ile kullandığıaıu ieln dikkst edersek, çatlağın, bardağa bir zarar vermiyeceği kanaatile teselli buldnk. Ara4p.n bir ay kadar geçti. Bir güa tesadufen gordük: Bardaktaki çatlak biraz daha yiirümüştü. Halbuki biz onu zorlamış. hırpalaıınş değildik •Aman dikkat edelim de, çatlak büyümesin» Modik. Bardafı saaki inciııecekaüj pbi nüvazişle tnttuk. tabağına oturtup bir etajerin Ustüne koyduk. Fakat öç aya kalmadı, bu çatlak yüriiye yüniye güzeEm billur bardağı ikiye ayırdı: güıtün )urin4e parcaa»1 yerde bnlduk. Gene bir günğ pek itina ile k«II»nmakta elduğum bir kıymetü usturamm uc tarafiiıda hafif bir çizgi gördüm. Bir milimctre kadar var, yok. Güzel, cins ve rahat olduğuiçin kendisine seve seve yâz verdîğim bu aleti bozmanwk için daha ziyade dikkate başladım. .Aman çatlağı biiyüHmiyelh»; yazık olur» dedkn. Filhaldka artık ona hiç zorlaıraz oldum. Haftada bir defa ya kullandım, ya kulanmadım. Fakat kederle ;Srdüm ki; gün geçtikçe çatlak yürüyordn. Nihayet birkaç ay sonra bir giin çatlık. en gUzel {elikten yapılmif ustııramm ağrou bedeninden ayıracak kadar büyidii ve bu güzel şey heder nldu. Hep küçük çatlıklardın dolayı.Bir takun nizamlar, kojoıyoruz. İsmi üstünde. Nizam, âmme faydası içiıı birer birer bepimiıe ayni vaafeyi vıikleyen zagtm demek. Lâkin endişe ile görüyomz; bu nizamı korumaa be'lenen salnslar, nrnesseseler ona herkesten üyade riayet edecek yerde tersiııe olarak nizamı ihmal ediyorlar. Size nüsaller fetirebilirim. (Bu misaller ih'raı edihnez vesikalara bağhdır.) Meselâ: Bir kısun duraklar Karaköy Falas önündeki gibi (mecburi) dir. Her tramvay orada durur. Belediyenin ve idaresinin emri budvr. Lâkin vatman ve biletci arabayı kalabalık görürlerse durdnmro>i>rl«rmış. Uzıkşarkta İngiliz hazıriiğı Çin ordnsu taarruza gecti Malezya garnizonu Sarı nehrîn şîmalinde her türlü harb vası büyük muharebeler taîariîe techiz edildi oluyor Singapur 27 (a.a.) MaTsrya kumandanı General Percival bu gün şu bejsnEtta bu'.urtmuştur: . İngiliz kuvvetleri beşk'jTnandaTihğı Mafezya garnizonunu ut^k doğ'jda banşm en iyi teminatı olarak telâkki etmektedir. Gamizcmlar Eİlsİ'.psi Malezyanm şimal nudndtmdan Bomeo'va kadar uzannraktadrr. Çin hndadrma kadar uzanan hava meydanlanm hava kavvetleri himaye edeceklerdir. Birçok hava meydanları vücude getirilmesi hakkmda tatbik edilen siyaseün basiretll bir siyaset olduğu sabit olmus'ur » ÇunJdng 27 (a*.) Cepheden gelcn haberlere göre, Şansi eyaletindeki Çin mukabil taarruzu, genişletilmek üzere bızlunmaktadır. Şansi eyaletinin şarkında ve gaıb:nda bulunan Çin kıfaları. Çankayşek kıt'alannm Sannehrin şimalinde yapüğı hücuma muzaheret içın harekete geçmektedir. Daha cermbda, Çin kuvvetleri, Hay fong civarında Lunghay âemıryoluna hücum etmektedir.» «Çin, Amerikaya minnettardır» Çunking 27 (a.a.) MiDî Çin hükumeti reisi Lansen, yeni Amerıka buyük elçisi Gauss'a şunları söylemiştir: Dünya Amerikayı medeniyetin son kalesi olarak telâkki ediyor.» Gauss itimadnamesini verdiği sırada Çin ve Amerıkan milletlerinin müdafaa etroekte oldukları hürriyet prensiplerinin yaşayacağı hakkındaki kanaatini izlar etmiştir. Amerikanın Çine yapüğı yardundan bahseden büyük elçi Amerikanın hürriyet ve istiklâllerini müdafaa eden milletlerin bir silâh deposu halioe gelmiş olduğunu söylemiştir. lânsen, Çinin Amerikadan gördüğü ve bundan son'a da göreceği yardımdan dolayı Çin milletinin Amerikan milletine besledıği minnettarlığa terciiman olmuştur. lngîllz • Alman ajanlan arasındaki mücadele Singapur 27 (a a.) Sinçapurda İküsadî Harb Neraretinin bir ş>»i>eânin teşkilile beraber İngiltETenin Uzakşarkta iküsadi harbe büyük bir şiddetle girişeceği tafamin olunmaJrtadır. Büyük Britanyanın bilhassa Almanyaya lâzım olan malzemenin Vılâdivostok yoüle Avrupaya sevkedilmesrae mâni olmağa çahşacağı Tannedilmektedir. Malum olduğu veçhile ingiliz ticaret ajanJarile Japonlardan yardım garmekte olan Alman ticaret ajaniarı, Uzakşarkta mütemadiyen mücadelelerde bulunmaktadırlar. Harbiye NezaırtiuiT Şingapurdaki şubesi, bu snretle şarkın diğer merkezlerile irtibat tesis cdecektir. Bu merkezlerde de mümasil bürolar buhmmaktadır. Girid ve etrafındaki denîz ve kara harbi; 20 mayıstanberi Giridin içinde ve etrarm«a cereyan eden mnharebeler en ınuhtra safhaya vannış bulunuvor. Deniz muharebesi hakkmda Alman . lar tara&ndan verilen malumat, İngiltLrenin AkdeBİzdeki filosunun adeta ortadan kalkiığmı anlatıyordu. Mister Çörçil nihajet neüceyi ilân etti ve İngilİ7İerin burada biri 9400 tonluk, biri W00 tonluk iki kruvaıör ve dört destroyer kajbettikleri anlaşıldı. İngiUz d«manmasınm bnndan başlta bir takun hasarlara uğradığı bildirUiyorsa da bn hasarm mühim olmadığı ve l»asara nğrayan gemilerin süraüe laaUyete geçecekleri temin olnauyor. İngiüı dflnanması. bn «yi«t yüzüuden hakimiyctini kaybetmemis, ve Italjan donanmasma nisbetle tefevvukunu muhafaza etmistir. İnçiliı donanması rayiata nğramakla beıaber, Almanlarm deniz yolife Giride asker çıkannalarına mâni olrauş ve asker getiren g«ni'erin mühim bir kısmını batırmış ve Girid adasındaki İngiliz kuvvctlerinin ta^iye edilmelcrini de temin etmistir. Bu takviye bilhassa mühimdir. Çünkü bir haftadanberi Ahnanlarla haıbedcn İngiliz kuvvetlerinin nefes almalanna ya'rdım edecek ve yeni askerlerin harbc girırelerine imkân \erecektir. Karada Almanların bilhassa Hanya'yı ele geçirmek ve bu suretle sahille, l>ilhas«a Suda körfcile irtihatiannı sağlamla^tırmak. ve bu savede deniz yolile adaya asker çıkarmak istedikleri anlasılıyor. Bnrada cereyan eden muharebe, Alnnnların buna imkân buhıp bulmıyacaklaıını takarrür ettirecck, belki de bu hareket adanm mukadderatını tayin ef'tceVtir. İn(rj|İ7İer. harb mukadderatanm lehle nde inki<;af etmesi için anudane bir mukavemet göstermektedirler. Rumanya Propaganda Nazırı Sofyada Surive üzerin^eki te.iri: rirîd muharebeş'nin adeta mü/min Sofya 27 (a.a.) Stefanl ajansınTirana 27 (a a.) 25 mayıs sabahı dan: Ruvnanya Propaganda Nazın Rag erkenden Vossılaci, îıapisanenin avlunich, bu sabah resmî bir ziyarette bu sunda ıdara olunmuştur. lunmak üzere Sofyaya gelmiştlr. İstasVossilaci 17 mayısta Arnavudluk BaşKızlanrnızm terbiye ststemi yonda Başvekll Filof ve H&riciye ve vekili Verlacfyi öldürmege teşebbüs etDahiliye Nazırlan tarafmdan istikbal mistir. Suikasd esnasında Basvekil « Kızlannuz da erkekler gıbi ye edilmiştır. Verlaci. Arnavudluktan ayrılmakta o tiştirilivor. Halbuki esas vaTifeierinhı Misafir. bugün Kral Borls taraîından lan İtalyan Kraîına Tirana taryaıe anne olarak memleketi kuvve+ioidhmek kabul edilmiştir. olduğu telkin edilmelidir. Kızlanmmn meydanına kadar refakat etmışti. cımaeı çok işleniyor. O kadar sıklet biMüslüman Mecusi Holandada iş mükellefiyeti niyor ki analık vazifeleri iyice sindi'il. Amsterdam 27 (a a.) D.N B. ajan mediği için aile teşkiü noktasında çok kavgası bitti sı bıldiriyor: müskülâta maruz kalacakları intıbaını Bombay 27 ( a a ) Röyter bildiriDün neşredilen bir emirname ile Ho hasıl ediyor.> yor: landada mecburi iş hizmeti ihdas edilFeridun Fikri mekteblerde inzıbatın Bombayda Müslfrmanlarla Mecusiler miştir. 18 den 25 yaşına kadar erkek, daha ziyade arttınlmağa zanıı«t o!du. arasmda çıkan kavgalara rühayet ver kadın bütün gencler altı ay de^'am edeğuna da işaret etti ve bazı memleketmek Için İngiliz kıfalannm mftdaha cek olan bu hizmete alînacaklardır. lerde Maarif Vekâletinc ayni zpmsnda lesi bütı.in cemaaüer tarafmdan Ivi Ayni zarnanda terhis ve imar teşki Millî Terbiye Vekâleti de "dcindigin karşılanmıştır. Herkes bu mücahalenm. lâtı ılga edilmiştir. den bahisle programlarda terbiye nokltimadTn tekrar teessü^üne yarayacağı tasmdan lSzım gelen elemanları görme. Musadere edilen Amerika fikrindedir. Dün vazivet emeiM güiîe diğini ileri sürdü. nazaran daha sakîndi. Bununla bera malları Dil kanşıklığı ber tek tük teca^iitier çöriinıüstür. Nevyork 27 (a.a.> Associated Presse Nihayet dil bahsini ele alarak Evvelden hazırlanımş kavgalar artK göre, Fransız Hir.diçini hükumeti. Haikmeselâ bir coğrafya kitabında görnihsyet bulmuştur. hong antrepolannda bulunan 10 milyon düğü akideli bir Iisandan balıisle dolar değerindeki Amerikan mallarının «âcizane eski türkçeye de meraklı oltarafmdan musaderesinin duğum halde bazı cüm'ıelerim soküp Sofya 27 (a a.) Stefani ajaniin Japonya protestosunu Fransız hükumetinden ta çocuklanma anlatamıyorum: fakat bu dan: Bulgar harici ticaret müdüıü leb edecektir. Amerikan ajansma göre, işin bir ucudur. Diğer ucu da şu: BaşRumanya ile Btılssristan arasmdski Hindiçini hükumeti bu mallan kendi ka bir kitabda da yeni yaptığtmız lugatı ticarl münaKebetlerin inkişafı in'kân hesabına musadere etmeğe teşebbi*s getirerek işin içinden çıkmak mecburilannı tetkik etmek üzere Bükreşe gitetmişse de Japonlar mümanaat etmiş yetinde kahyoruz amm& çıkamıyoruz. mistir. ler ve antrepolara askeri muhafızlar Dil nazariyeleri değiştikçe kitrblar da leşmesi, Suriye yolile Bağdad hükume ikame etmişlerdir. Japonlar bn malla değisiyor. Fakat işin en müşkıil tarafı tine yapılan yardımm aksamasma, halta rın Japon askeri makamlanna teslimi liseyi bitirenlerin meselâ hukuka girdik. bazı emarelere göre büsbütün durma ni bir kaç kere istemişlerse de Ameri leri zaraan orada karşılaşacakları lisan sma sebçb olmushır. Fakat yardım akı ican kumpanyalannın reddetmesj üzeri ve uğrayacaklan müşkülâttadır. Maarif nmm tekrar bas'avıp baslamıyacaçını ne Japon askerleri kapılan kırmıslar Vekilinden rica ederim. Kitablarda dil Girid harbinin neticesi tajin edecekfir. ve malı Haikhong'da bir Japon şılepi vahdetini temin etsinler. hiç olmazsa İns^lİ7İer Girid adasını tutmağa ve bu ne yüklemişlerdir. arkasma bir kamus flâvc etsinl»r* dedi. adayı istilâ tesebbüsünü akamete ncFeridun Fikri ortaraekteb Imtihanla Arjantin limanlarındaki ratmajra muvsHak •lıırlarsi Kıbrısı da rından bahisle bir dersten muvaffak olakurtanrlar ve Suriyenin trensit merkezi italyan gemileri mıyanlann tekrar bütün derslerden olarak laıllanılmasma mâni olurlar. Buenos Aires 27 (a a.) Yan res imtihana girmeleri usulünü çok sert Kıtekim İngilizlerin, hiç bir fcdakâr mî bir membadan öğrenUdiğirie göre, buldu: «Bu usul hangi memlekette var, lıVt?n saVmrmyarak Giride takviye kıt Arjantin hükumeti, Arjantin limanla mış! Bflsek de programlarım görsek. aları gönrtermeleri. vaziyetin bütün icab nnda enterne edilmiş olan cem'an 50 ne memleketmiş bu!> dedi ve Güzel lanm mü^rik oldiklanm ve ona göre bin tonilâtoluk 22 İtalyan vapurunu San'atlar Akademisinde bır Fransır mıihareket ettiHrrini gösteriyor. satın almak için bir anlaşmaya var tehassısmm fütürist nazariyesi takib cttiğinden bahisle bu mütehassısın mu. ömer Rıza DOĞRUl. mıştır. Arnavııdlfikta bir idam CBaş lanrfı 1 ind mhıfede) kavelesini yenilemekte bır fayda görüp adliye hakikaten takviyeye muhtac bir gürmedığini Maarif Vekilinden sordu. haldedir, fakat bu hâkim adedinin ki Fransızca niçin iistün tutokıyor? fayetsizliğinden değüdir; kâtib meselesi. Besim Atalay Siyasal P.ı'gıler Okuluna dir. talebe alınırken yapılan müsabakrlarda Mahkemelerimîzîn iş verimî fransızca bilenlerin üstün tutulduğunu Bizim istatistiklere göre, mahke. hoş görmiyerek «buna ne lüzum var: çı. melerimiz senede bir milyon iki yüz bin kacak olanlar Cezaire mı tayin edilecekiş çıkarmaktadır. Bu rakam hüküm ve ler? Ben ecnebi lisanı akyhinde değikarar mehiyetinde olan muamelelerdir. lim, fakat gidip Koçkirıde kaymakam Bu neticeyi almak için para muamele olacak bir genci mektebe alırken franlerini, kalem işlerini hesaba katarak sızca neden üstün tutuluyor? Dilımize yekun üç milyona çıkar ki, bu işi gö tümen tümen fransızca, alay alay ingi . ren kâtiblerin sayısı 2400 küsurdur. Bi hzce. lâtince kelimeler giriyor, tüylerizim tetkikatımıza göre bu işi görmek miz kıpırdamıyor. Radvo lisan'nda her için 4509 kâtibe ihtjyac vardır. Vekâlet gün halka hitab eden fransızc* keUnvebu işi ehemmiyetle ele alnuştır Ttşki leri topladık, 3000 i buldu. Arab ve Alât kanunu yapmak üzere hazırlıklarda c«m dilini lisammıza Boouak is^eyen'er bulunuyor. 460 kazamızdaki hâkim mu ne oldu? Halkla aralan acıldı Bu günavinleri adedi 27 dir. 273 küsur kaza küierin de olacafı odur.' Besim Atalay mızda yalmz tek hâkim vardır. Hasta EfganİEtandan, Irandan ve Arsbîardan olur, mezuniyet alırsa yakındaki kara misaller alarak dillerim îemizlen»ek için hâkimine salâhiyet vermek suretile ad ne kadar hassasiyetle çclıştıklarıru söy. liye işlerini gördürmekteyiz. ledikten sonra «Vekâieüere B^kanlık Her kazarnızda bir hâkim muavini dedik, sokaklara, otobürlere levhalar bulundurmak zaruretindeyiz. Çok ço astık. sonra da hepsini sîldik Bu nasıl cuklu hâkimlere yardım kanunda irticadır? anlayamıyorun'.» deii. muhterem arkadaşların »öylediği gibi Mazhar Mufid Sıyasal Bflgi'eT ismini tsshihe muhtac bazı noktalar vardor, de yanhş bulduğunu sbyledi. Zira bu fakat bu ikramiyeleri hâkimlere ver . mektebde malî ve idarî ihmler de ok^u mektense tahsil müesseselerinc vermeği tulmaktadır. Ancak Besim Atalaym vhptığımız tetkiklerde muvaiık bulma fransızcanın üstün tutulduğu, üstün tudık. tulmasında şikâyetini yanlış buldu. Her Berc Türker, mevkuflara verilen ta dersten müsabaka açüdıŞını söyledikten ; ınlar için konulan paranın kâfî gelme »onra: c Kaymakama franzıscanm ne lü difini soyledi. eTahsisat bn yıl 500 binden 700 bine çıkarılm^tır. Kâfi gele rumu var. diyor? Kaymakamlıkta 80 sene kalacak desil ya! Biz de oradan çık. ceeini zannediyoruz » Vekil izahatına devaıa edersk diğer bk, motasarrıf olduk, vali olduk, mebsuallere de cevab verdikten sonra Mec un olduk» dedi. «Eyyunı âhire ne demektir?» lise verilmiş olan teşkîlât lâyihası do . Majiıar Müfid sözlerıne şöyle devam layısile mütalealannı da söyledi. Bu lâylhada istinaf teşkilâtı da ihdas edil etti: < Dilde düzensizlik ^arsa sebebi de mektedir; fakîrt Adliye Vekili Hasan Menemencioğiunun kanaatine göre, is. gene bu dil ulemasıdır. Bir gön saylav tinaf mahkemeleri de lâzım olmakla be derler, ertesi gün meb'us derier. bakan raber, bundan elde mevcud mahkemele derler, bakmayan derler; rica ecVriz bu rin noksanlarının ikmali lizjmdır ki dil ulemasından bir yol rutacaklarsa tutVekâletin bu günkü gavretlerî de mah sunlar da tâbi olalım. Eyyanu âhirede kemeleri daha iyi işler bir hale getir gazete ve radyomuzda ecnebi diller mektir. Sıralardan bazı sesler Eyyamı ahire ne demek? Hasan Menemencioğiunun izshatı kâfi Mazhar Müfid Efer.dü Eyyamı &higörüldü, fasıllara geçildi, Adliye ve müteakıben Tapu ve Kadastro Umum mü. re son zamanlar demektir. dürlüğü bütçesi okunar^.k kabul edildi. Sesler Son zaman da türkçe değil Maarif mesdelerimiz göruçüKirken Mazhar Müfid Ne söyleyeceğiz? Maarif bütçesinin müzakeresuve ?ıra Biz de şasırdık; hele ajans haberlerinde: Konvoy sesleri. gelâi. Bütçe heyeti umumiyesi hakkında ilk EÖZÜ alan Feridun Fikri mektebleMazhar Müfid Velhasıl dil ulema rimizi başmdan sonuna kadar memur mızdan ricamız, bizi bu karmakarışık müessesesini takviye etmek, ona eleman hktan kurtarsınlar. Orîa taVsHin dili yetiştirmek gayesile işler bir n^kine o başkadır, yüksek tahsiluı dilı başkadır larak tavsif etti. Memlekete, iş hayatm fecnebi kelimeleri abyoauz, esVilerini de da nâzım olacak bütçe dışmda kalarak unutuyoruz. bılâkis bütçeyi beslejrecek elemanlar General İzzeddin ÇalıUar soz alarak yetişürilmesini ve programların bu nok. muhtelif mevzular üzennde mütalealatai nazardan yeni baştan tensikini iste. nnı söyledi. Bu arada goze batan bazı di. Dimağa verilen ehetnmiyet kadar noktalardan ve meselâ bolstillerden nıüteşebbis ve amelî malıiyettf bir genc bahsettL Maarif Vekili Hasan Âli Yülik yetistirUmesini temerini etti. Feridun cel hatiblerin ileri sürd ıkleri noktalara Fikri kızlanmızın yeüştirilmesı mev uzun uzadjya cevablar verd' Vekilin zuunu da ele aldı. Ezcıimle dedi ki: izahlan bir bu<uk saat kadar si'.rdü. bahsine de temasla bu sahada hoca bul. maktaki müşkülâtı kaydetti. Maamafih gerek mekteblerarası spcr müsabakaları ve gerek askerlik derslerinin bu saha. daki çalışmaları ikmal ve itmam ettiğini sözlerine ilâve etti Mekteblerdeki inzıbat meselesinden bdiıseden Maarif Vekili dedi ki: « Bizden \*e bizden evveikı nesiller devirlerinde hikâyelerini dinlediğımiz bir çok ahlâksızlıklar bugün yok denecek kadar azdır. Muhterem arkadaşı mızın buyurduğu gibi her hangi bir genci altı mantarlı, lârtikli ayakkabı giymis ve yaan sayfivede yakasız bir ceketle dolaşmış diye her hangi bir su fatla tavsif etmek ve bilhassa bunu ta. mim etmek hakh olabilrr mi? İnzıbat davasırtda rrrahterem Mecîistn tömad buyurmasını bilhassa istırham ederim; çok sıkı ve merhametsa bir usul takib ediyoruz. Bilhassa son senelerde elimizde mevcud anasırla bir milyondan fazla talebe kütlesini idare etmekteyiz. Bu bir milyonluk kütle içirde ahlâksızhk hâdi'elerile cezalandırılanlar geçen sene 200 kusur, bu sene de ancak 100 kusur talebedir ki haizi ehemmiyet depüdir. Biz bu memleket evlâdldrının hangi vasıflarda yelişeceğini düşunmüj, Türk talebesinin ahlâk şıarlaruu tespit etmişizdir.» Vekil bu şiarları okudu. tmtihanlar meselesini de ele alarak bu sene orta okul ve lise imtihanlarmda ceçen yıla nisbetle büyük mikyasta müspet neticeler almdığmı rakamlarla İzah etti ve orta okul imtihanlarındaki usulü müdafaa ile, bu sistemin hdr talebenin ayni anda ana diü kuvvetli. matematik zihniyeti hasıl olmuş, eşya ve tahiat hakkındaki fikirleri diğer bllgîleriie tevazün etmiş bulunduğunu gösterdiğini kaydetti. Kitab ve uiıumiyetie dil me. selesi üzerindeki mütafealara da cevab verdi. Girişilen teşebbüsieri anlattı. Bundan sonra Maarif Vekâleti bütçesi de kabul edildi. Vakit çok geciktiğin. den reis oelseyi tatil etti. I Mekteblerde aızibat Hırvatlar memlekete celbediliyor Maarif Vekili kürsüde Maarıi Vekili beyanatına şöyle baş . ladı: < Benden evvel kürsüye gelen arkadaşların mevzubahseıtıği meseleier Vekâletimizin mühim dâvalanru bir araya toplanuş oldu. Bu meseleier hak kında düşünülmüş ve yapılmış husus . lan tafsilâtile arzetmek uzun zamana mütevakkıftır. Bunlara gayet kısa ve mümkün olduğu kadar hulâsah temas edeceğim.» Hasan Âli Yücel Cumlıuriyet rejimirlıı maarif işlerine verdiği ehemmiyeti bütçe rakamları arasında mukayeseleıle tebarüz ettirdikten sonra hatiblerin mütalealarına teker teker cevab verdi, tedris programlarınm sadece nazarî olmadığına dair bir çok misaller zikretti; umumî kültür veren lise ve ortamek . teb gibi müesseselere gelince: Bu hu. susta Feridun Fikrinin mütaleasina iştirak etmedL bu mekteblerin pratik bakımdan bir gaye istihdaf etmediklerini, eğer bugün orta okulundan çıkanlar memurluğa alınıyorlarsa, bu memurlarımızın tahsil seviyesirân şimdiki zaru . retlerden olduğunu kaydetti ve bu mü. esseselerde meselâ kızlarımıza aile, ev ve çocuk fikirlerinin millî terbiye ve insanî terbij'enin duygu bakımmdan ders ola. rak verildiğini, yoksa dünyanın hiç bir tarafında mektcbin içir.e küçük bir çocuk getirip caltını böyle temizliyecek 5in, memeyi böyle vereceksin» diye ders verilmediğini, maamafih enstitülerde buna dair tedrisat yapıldığını izah etti. San'at okullanndan bahseden Vekil, bu müesseselerin randımarunı ve talebe«=ıni arttırma yolundaki mesaiyi anlatarak. buradan çıkanlarm muvaffakiyetlerini ve bilhassa ordu hizmetindeki çalışmalarını ifade etti. Beyanatımn bu noktasında sayın Mareşal Fevri Çakmağın san'at mekteblerinm muvaffakiyeti hakkmda maarife göndermiş olduğu teşekkür tezkeresini okudu. Beden Terbiyesi Budapeşte 27 fa.a.) Hırvat Haridye müsteşan Lorkeviç bir Mhcar gazetesinin muhabirine B U beyauatta bulunmuştur: € Yeni Hırvat devleti yabancı mpm lekeüerde yaşıyan Hıri'atlan memle kete celbederek Slrbların gitmesıle boş kalan araziye yerleştirmek arzusundadır. 200.000 kadar Hırvat, Macaristan Ne hakla? da, 80 000 Hırvat Trianon nıuahedesi Araba kalabalık da ondan... mucibince Macaristamn elinden çıkan Acaba rramvajlar şirketin eündc oltopraklarda ve 120.000 Hırvat da Ma saydı, neler söylemezdik?» caristana geçen cenub arazısinde buBaşka bir misal: lunmaktadır. Hükumet emrile Türkiyede zaman biFransada amele yevmiy<?leri rer saat ileridir. Vapurlar, trenler, daireler, bankalar hep buna tâbidir. Bir Vichy 27 (aA.) Effort gazetesi istisnası var: Lâkin Elektrik şirketi çifFransız işçilerınin vasiyetınden bahsete saatli tarifelerinin saatlerini eski heden bir makalesinde divor ki: sab üzerinden ayar ediyor. Sebebi? «Perakende satış fiatlan hükumpt Silâhtarağa fabrikası akşamüzeri en tarafmdan tayin edilen fiatlardan vayüklü zamanda imiş de onu bilmem ne satt olarak dört defa fazladır. Hüku metin tayin ettiği fiatlar İse haıbden yapmak için böyle hareket etmek idaevvelki fiatlara nispetle kat kat yük renin menfaati icabı imiş. Bu müessese Belediyenin malı, resmî srfatı haiı bir sektir.. yerdîr. Kendi menfaatini konmıak için Gazete. pek çok sendika birliklerinin oraumi nizamdan aynlabitiyor. hükumetten işçi ve memur ilcretlerinln Böjle ohınca ben meselâ müddeti ge8rttırı1masını istediklerini t°barür etceyansı bittiği üzcrinde yazılı bir setirmektedir. Fransız sanaytcileri lmalitın satış fl yahat btletini, simdi eski saatle gccestlanna yüzde üç «am ilftve etmek şar yarısı defildir. Hakikî saat bir saat getile işçilere «ncak yüsde 5 ilâ 10 nls ridir. Daha bir saat hakkım var, diye Iddia edebilecek miyim? petinde M«n yapıyorlar. Bir başka misal: Yürürken, tramvaydan inlp binmek yasakür. Böyle bir harekette bulunan siviH yakaiarlar. Bir lira ceta alular. Lâkin bir seyrüsefer memurunu bn vaayette tutan bir diğer rnemura hiç rastgeldiniz mi? Nedcn? Daha var: Vapurlarm alt kamaralannda, tramvay arabalannın içinde tütün içilmez... Bu yasağa riayet etmiyen birçok saygısızlar vardır. Bunlara hadlerini bildiren yok: Neden? Daha var: Beyoğlu caddesindc otomobil bırakmak yasakhr. Ceza keserler. Fakat arasıra eaddeyi işgal eden otomobiller çöriilür. Bunlar hususî veya taksi dcğildirler. Neden? Tecrübe edilecek alârm düdfiğü Biliyorum ki; bunların hepsi ehemmiAdapazsrında ikamet eden bir vatan yetsiz, ufak, incir çekirdeği doldurmıdaş bundan evvel İstanbul Vilâyetine yan şeylerdir. Fakat bunlar nizam cepmüracaatle alarm düdükleri satmıştı. hesinde birer ufak catîaktır ki: zamanO raman beğenilen bu düdükleri bu vala biiyür, büyür, büvür ve nizamı partandaş tekâmül ettirerek dört tarafa çalar. Memlekette nizama hürmet hısbirden ses verecek şekılde yeni bir düdük imal etmistir. İstanbul Vılâyeti Se sini zâfa uğratır. ݧi hareketin güçlüeile değil. akıbeferberlik Müdürlüğu bu düdüğün tec1 rübesini bu gün Erenköyünde yapacak tinin bü>ük'ü*i e muh^keme etmeîdir. Nizamın kuw?ti hiç bir hımısî nühil tır. Nahive müdürlüğü telâşa düşülmemesi için keyfiyetten halkı haberdar et ve menfaatin alunda kalmfmasındadır. B. FEL.EK mistir. Telâş etmeyiniz S^i. dost mtacak. Lâftır o! Ne Şa Fikriyi sokak kapısma kadar indirdi: Günler, günlere; saatler, saatlere kir, onu; ne de o, Şakıri bırakabilir. Şakirin yaptığıru siz yapamazsmız. Ki uymaz. Halbuki bazı istcmediğimiz günleri, saatleri bile aradığımız olur. lid işlerdir bunlar... Birden sesi titremişti, yalvardı: Fikri. anlamamıştı: Fikri ağabey, müsaade et. bir kere Madem ki birbirleıinden ayrılami'. ciar, ne diye, araya beni sokuyor almndan öpeyim. Fikri, bir an evvel kurtulmak istiyorİ£.. Kadımn kaşlarının aresı buruşmuştu: du. Aç ve açıkta kalmak gözünü kor Bir ^ var, Şakir a^r.bey, bir türlü kutmuyordu. Kadının çok iyiliğini göryapmıyor. Bütün kavgaiar da bu yüz müştü: Peki, dedi. den çıkıyor. Sizi de eli altında bulunMarika. onu iki elile omuzlanndan durfcak da Şakir ağabeye hız mı verecek? Bunu ne Şakir kabul eder, ne tuttu, almndan öptü. Kadının dudakde siz kabul edersiniz. Karı, hırsmdan !an buz pibiydi: Fikri, ıliklerine kadar ürperdi. Bir çığlık koparmamak için djvaneye döndü. dislerini sıktı. Fikri, durgun bir bakışla: Yaşlı kadın ağlıyordu' Anlıyorum, dedi. Kalkıp giyine Allah gönlüne göre versin. yim K^d'nın yüzü parlamıştı: Gözlerini mendili ile silerek çekine Bravo Fıkri ağabcy Eğer, beni çekine sordu: dinlerseniz, iki, üç gün buraya gel Sizin paranız var mı? tneviniz. Bu kadın, balta olacak. Fikrinin de düşündüğü o, idi: Odadan yavaşça çıktı. Niçin soruyorsun? Fikri, dadısmdan korkan bir çocuk Kadın, yutkundu: uysallığı ile giyindi: sofaya çıktı. İh Size, haddim olmıyarak borc vertiyar kadın, kollarını kavuşturmuş, sem, kabul eder misiniz? bekliyordu: Fikri, birden suratı asmıştı: iki, üç gün sonra. siz, bir uğra İşsiz adaırîa, borc para verilir mi? ymız. Ben, sizi dünya ve ahiret kar Bu. düpedüz sadakadır. Ben, ssdaka deşi tanıdım. kabul etmem. Burada günlerce bana Bir AŞKUÇURUMU Fdebî roman * »lllll | , .1 ll • 55dmın çukura batık baykuş gözlermin ışığmdan kaçmak istiyordu: Peki, dedi. Olduğu zaman veririm. Yaşlı kadın, sevincinden ellerini çırptı: Bravo Fikri ağabey... Haydi güle güle... Üç gün sonra, siz, muhakkak bir uğrayın. Fikri, kapıyı açmıştı: Allaha ısmarladık Madamcığım. Sokağa çıktı. Ortalık yeni ağarıyordu. Artık bu kapı da kapanmıştı. Nereye gidecekti? Gene kaldırımda kalmıştı. Tophaneye doğru yürüdü. Hep, ayni Mahmud Yesari şeyi düşünüyordu: Bu karı, muhakkak büyücüdür. Her istediğini yaptırtıyor. Onun karşısında kuzu gibi oluyorum... Dudaklan ne kadar soğuktu! Ölüler, belki daha sıcak olurlar. Cadde üstündeki sabahçı kahvelerinden birine girdi, bir iskemle aldı, oruracaktı; kahveci bağırdı: Müsaade et, bayım. Koştu, iskemleyi üç kere, şiddetle yere vurdu: Şimdi oturun. Fikri, alıklaşmıştı: Neden yere vuruyorsun? Kahveci, onun cahüliğine güldü: Ufaklıklar dökülsün, diye. Böyle baktınız, yedirdiniz, içirdiniz. Düşkün zamanımda imdadıma yetiştiniz. Bunian unutursam, yediğim ekmek, gözüme, dizime durur. Yaşlı kadm, yalvanyordu: Böyle söyliyeceğinizi biliyordum. Ama, siz, beni tanımıyorsunuz. Dar zamanınızda yardım edersem, dünyalar benim olur. Haydi Fikri ağabeyciğim, şu ufak parayı al. Hep böyle işsiz kalacak değilsin ya? Paran olduğu zaman, getirir verirsm. Örme hırkasmın cebinden bir on liralık çıkarmıştı, Fikrinin paltosunun ccbine zorla soktu: Almazsamz gücenirim. Fikri, bu karanlık avludan, yaşlı ka yapmazsan, hemen misalirler geliverir. Geldikleri gibi kolay da gıtmezler. Teklifsizdirler. Ne emrediycrsun bayım? Çayım, tazedir, demlidir. Fikri, başile işaret etti: Peki. Burası, dört köşe, küç3k bir dükkândı. Ocak tarafında sıkışıp oturanlar vardı. İki kişi, sıra ile eğilip kalkıyordu. Fikri: Zar oynuyorlar. Diye tahmin etti. Pencere tarafında, yakası kapalı kırmızı fanilâ giymiş bir genc çocuk oturuyordu. Füri ile gözgöze gelince. gülümsedi, kadın gibi ?öz kırptı. Fikri, iğrenerek başını çevirmişti. Sıcak çayı içerken, bır cıgara içmeğı düşundü. Cebinden paketini çıkardı Daha kapağını açmamiftı. kısık bir ses duydu: Bey ağabey, cıgaramzı yakayim. Fikri başını çevirince genc çocuğun elinde kibrit kutusile yaklaşmış olduğunu gördü, kızdı: Ne münasebet! Benim kibritim var Kahveci bağırdı: Kız İhsan, otur oturduğun yerde Yoksa sepet havasını çalarım. Para kokusu aldın galiba! Fikriye işaret ediyordu: Parmaklarının ucu iürünmiye görsün. hemen araklar. Genc çocuk, kahveciye burun k:^nrarak baktı. saçlarmı tarayarak eski yerine oturdu. Kahve, sıcaktı. Fakat cıgara dumanları geniz yakıyordu. Fikri. ısındıkt^n sonra, bunun farkma varmıştı. Krhveciye seslendi: Kahveci, kapıyı biraz aç... Dumandan boğulacağız. Kahveci, adamma göre muamele etrreği bilen bir adamdı, hemen seğirtti: Basüstüne bavım.. Bunlara, ya^lı duman bile vız gelir. Siz, alışık değilsiniz de ondan... Kapıyı açarak, kahveyi havalandırdı Kız İhsan. sinirlenerek haykırdı: Kapa kapıyı be... Üşüyoruz. Kahveci, onun karşısmda dıkildi, sesi, örse vurulan çekic gıbi çıkıyordu: Kapat gaganı... Yoksa bir jrumrukta çeneni dağıtırım. Bılirsin, benim şakam yoktur. Başını iki yana sallayaıak ocağa giderken söyleniyordu: Üşüyormuş teres' Ulan. sen, üşür müsün? Bu afiler kime? Kar altında kaldırımda kıvrılrfıklaı ını unuttun galiba? (Arkası var)