Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 20 Mayis 1941 Asheri vaziyet Dini nikâh kıydırmışlar! İkinci Ceza mahkemesinde karışık bir dava görülüyor Dinî nikâh kıymak ve kıydırmak mevzulu bir davaya aid muhakeme, Istanbul ikinci asliye ceza mahkemesinde son safhasına varmıştır. Muhakemenin en son celsesinde, davanın üçü kadın olmak üzere dört şahidi, karşılaştırılmış ve bu suretle, ifadeleri arasındakı mübayenetin telifine çalışılmıştır. İddiaya göre, Şevki isminde biri, Nihal isminde bir kadınla birlikte yaşamak üzere Halis isminde birine dini nikâh kıydırmıştır. Bu suretle bir müddet geçinmişler. fakat günün birinde Şevkinin taşrada bulunan karısı, İstanbula çıkagelince, Şevki, Nihali bırakmış. medenî kanun mucibince resmen nikâhlı olan kansı ile anlaşmıştır. Tabiî Nıhalle aralan bu yüzden açılmıştır. Üstelik Şevki, Nihalin evinde kalan bir saati geriye almak teşebbüsünde bulunup kadının Hasköydeki evine zorla girince, kadının iğbirarı artmış ve yapılan dinî nikâhı, resmî mercie gidip anlatmıştır. Bu iddiayı, ne Şevki, ne de Halis kabul ediyor, her ikisi de dinî nikâh kıyıldığının aslı faslı olmadığını söylüyor. Şevki, müdafaasına ilâve olarak «Nihalin evine zorla girrnedim» de diyor. Muvacehe celsesinde, Mustafa ve karısı Avse ile Aziz, Hasan, Ahmed, Halide, Emine şahid olarak hep bir arada tekrar dinlenilmişler, yüzleştirilmişlerdir. Nihalle Şevki ve Halis de bu celsede hazır bulunmuşlardır. Mustafa, şahidliğinde, alâkadarlann kendi evine misafir geldiklerini, yemek yediklerini, lâkin dinî usulle nikâhları kıyılmadığını söylemiş, karısı Ayşe de «Halis. yalnız yemekten sonra sofra duası okudu> demiştir. Bunun üzerine, hâkim Atıf, sormuştur: Sofra duasından maksadınız nedir? Yani, yemekten sonra el açıp Allaha şükretti. demek istiyorum! Halis, her yemekten sonra böyle sofra duası okuyarak şükreder mi? Efendim, o gün misafirlikte olduğu için, böyle yaptı, tabiî... Yani, bu dua, nikâh duası değildi? Hayır! Şahidlerden Aziz ise, mahkemede şunları anlattı: Bir gün, Şevki. Nihalle birlikte Hasköye, bizim mahalleye gelerek bana Nihali gösterip «benim karımdır, bize ev bul» dedi, ben de buldum. Bir müddet oturdular. Sonra, Şevki taşradan gelen kansile barıştı. Nihali kapıdışarı attı. Nihal, ben kendisine bir oda buluncıya kadar, iki hafta benim yanımda kaldı. Derken. Şevki, Nihalin yanmda kalan bir saati almak için geldi. İkisi kapı önünde konuştu. Sözleri biribirlerine dik gelince de, çatıştılar. Nihal, benden ötürü «ben saati Azizle eönderlrim». diye göndermeği vadettiyse de. Şevki dinlemedi. kapıya bir tekme, Nıbıle bir yumruk indirdi, içeriye girdi. kadmın sandığmı araştırdı, karıştırdı. Şevki, gerek Azizin, gerek Hasan ismindeki şahidin sözlerine itirazla, şu scbeVıi ileri sürdü 1 Bu Aziz, Nihali Hasana vermek, Hasan da almak niyetindeydi. İşte bu yüzden her ikisi de bana garazdırlar' Şahidler, «bunun aslı faslı yoktur» diye, ifadelerinde ısrarla durdular. Bütün şahidler, kendi ifadelerinin doğruluğunda musırdı. Tahkikat safhasında başka yapacak şey kalmadığından, müddeiumumî muavini Edib, dosyayı mütaleaya aldı. Gelecek celsede iddia ve müdafaa yapılarak, mahkeme kararını bildirecektir. ( Şehir ve Memleket Haberleri j Doğız Akdenizdeki askerî vaziyete umumî bir bakış a Cebe lüuarıktan Sicilya ya kadar olan kısmı, batı Akdenİ7 ve ve buradan Girid sularına kadar olaıı parçası, orta Akdeniz olduğuna göre bu sulardan itiba ren şarkta kakn tarıfı da doğu Akdenizdir. Bu deniz sıma'de Balkanlar, Ege denizı ve Türklye ıle, doğuda Suriye ve Füistinle, nihayet cenubda Mısır ve Sırenaika (yani BLngazi eyaleti) ile çevrili olduğu için onun suları saydığımız semtler ve memleketler arasında yalnız Bikı bir irfcbaı ve muvasala vasıtası olmakla kalmıyarak, ayni zamanda bu diyarların mukadderatını da biribirine bsğlamaktadır. Bu sebeble doğu Akdenizle onu çeviren memleketlerdeki variyeti b>r kül olarak mütalea etmek doğru olur. Ahnanlar Balkanlara indikten ve Yugoslavya ile Yunanistanı mağlub ettikten sonra, Egedeki Yunan adalannı birer birer alarak, 1912 yıhndanberi İtalyanların hiiküm ve işgalinde bulunan, 12 adalara kadar gelınişler ve bu suretle Ege denlzile Akdenizin şimal kısmında hâkim bir durup*a nail olmuşlardır. Rodos ve diğer 12 adalardan bazıları İta lyanlarea, hava ve deniz üssü olarak çoktanberi mükemmel hazırlanmışlardı. İAlmanların. bu adalardan ve onların doğu Akdenizdski hâkira ve merkezî vafciye lerlnden isüfade etmeleri pek tabiidir. Filhakika Rodostan Giride yalnız 200300, İskenderiyeye 600, Kıbrısa 500600, Hayfa, Beyrut ve Halebe kadar da 800 iiâ 900 Km. mevcuddur. Bu sebeble Almanlarm Kodosa ge'mesile İngiHzlerin doğu Akdenizdeki vaziyetleri güçleşmiş telâldü olunsbilir. Üstelik Aımanl&nn Suriyedeki FranBiz uçak meydan ve üslerini kullanmaya başlamalarının, İngilizîerin Irak ve Süveyşteki askerî dururalarını bir kat daha çetinleştivmes: t?biidır. Çünkü Şamın Süveyş kanahna mesafesi ancak 500 Km. kadardır. E sebeble Almanlarm Suriye uçak meydanlarında görünmeleri Ingil\zleri fîvkalâde sinirlendirmiş ve bu meydantan bembardımana sevkeylemiştır. Fakat Aımanlann Surivede yerleşerek buraya fazla kara ve hava kuvvetleri yığabilmelen mümkün oiduğu takdirde İngilizîerin Irak, FİÜstin. şarkî Erdün Ve hatta Mısırdaki vaziyetleri tehlikeye girebüeceğinden İngil:zierin Almanlardan evvel Suriyey: işgale kalkışmalan akla gelmez değildir. Fakat bu takdlrde bunun ıçin onlarm en az dört beş tümenlik bir ordu i!e ciddî harekât yapmağa mecburiyetleri vardır. Çünkü Fransızlarm Suriyedp en az üç tümenleri mevcud olduŞu gibi pek çok silâh ve mühimmatlan da mevcuddur . Ainanlarn Suriveye hava yolile getirebilecekleri kara kuvvetleri ancak mahdud ve ağır topçu ile tanklardan mahrum olur. Fakat ne de olsa bu kuvvetlerin ve Alman uçaklarmın bir İngiliz tecavüzüne karsı Suriyeyi müdafaa Için Maresal Peten'den emir aldığını ve dolayısile Fransız şark ordusunun kuvvete kuvvetle mukabeloye hazır olduğunu söylij'en Fransız Yüksek Komiseri General Dentz'e kıymetli bir yardım teşkil edebilirler. Bununla beraber Mareşal Peten Suriye uçajc meydanlarına yapılan İngiliz hava taarruzlannı Fransaya karşı hasmane bir hareket ve bir harb sebebi telâkki etmiyerek işi pişkinîiğe vurmuştur. Rakikatte İngilizler Alman İşgali sltında bulunan şimalî Fransa limanlannı hergün bombardıma etaıekte ve bu sebeb1? Fransa İngiltereyi protesto bile etmeğe lüzum görmemektedir. Bunun için Alman uçaklarımn yani askerî kuvvetlerinin şimdi bulunduğu Suriye uçak meydanlannı bombardıman etmelerinden dolayı Fransızlarm İngilizlere harb ilân etmfleri lâzım gelmez. 19 mayıs, Halkevlerinde de büyük tezahüratla kutlulandı Şehrimizdeki bütün Halkevleri bugün için hazırladıkları zengin programları muvaffakiyetle tatbik ettiler NALINA IHEM MIHINAİ Valnız Türk gözile..' ransanın Ain.anjaya doğru kayarak İııgiltereye karşı cephe altnası ve Alman tayjarelerinln Suriye hava meydanlanndan istifade etmelcrinc razı olması, her mesele gıbi matbuatımızda muhtelif şekillerde tcfsir edildi. İçimizde, Fransayı ınazur gurcnler, hatta haklı bulanlar, ve bunun tam aksiııe olarak Fransayı tenkid eıienler ve hatta onun bu hartkelini ihaııet. diye tavsif edenler oldu. Her kafa. başka türlü düşünebildiğine ve tefckkiir hürriyeti, söz hürriyeti ıne^•c^ıd bulunduğuııs göre, bunu, tabii addetmtk lâzım gelir. Bu düşünce farklan hergün, lıemen ber meselede ke.ndini gösteriyor. Fransamn son vaziyetinrien babsedışimiz, en yeni bir misal olduğu içiı.dir. Harb bizdcn uzak olsaydı, yahud da hergün öniiıauze çıkaıı siyasî ve askerî vak'alan, akadcmik bir şekilde tahlil ve tetkik vaziyetinde bulunsaydık, bütün bn hâdiseler; nuicerrfd bir tarzda muhakeme edebiliHik. Halbuki ne Hukuk fakültesinde siyasî tarih, ne de Harb Akademisinde harb tarihi dersleri oknjoruz. Bütün bu hâdiselerin içindeyiz, onlan yaşıyoruz. Her birinin hayatunız ve mukadderatımız üzerinde büyük tesirleri oluyor; bugün olmazsa, yann olacakür. Türk baısuıı nuhafaza etmek Nolundaki azmimize, dikkatimize rağmen. bugün etrafınuzda cereyan eden hâdiselerden herhargi biri. bizi, yann harbe sürüUleycbilir. Vaziyet bbyle olunca. herçün karşımıza çıkan yeni bir sürprizi ve harbin aliişuu, tamamile akademik bir şekilde ve>a muharib zümrelerden birine karsı duyduğumu» serapatiye çö'e n»üta'eaya ve bilhassa, memleket efkârı umumiyesine bu yolda arza hakkunız yoktur. Bizim viı7İfemiz, errahmızda cerejan eden hâdiseler hakkında hüküm verirken bunlara Türk gözü ve Türk gözlüğile bakmak ve her şeyi, yalnız Türkiyenin menfaati bakımından ölçüye vurmaktır. Akademik bir tahlille doğru gorünen bir mütalea, Türkiyeniffl sijaseti ve mukadderatı itibarile yanlış olabilir. Harb halinde değiliz amma, harbin ortasmdayız. Harb, her gün, etrahmızı biraz daha sarıyor. Bir sabah uykudan kalktığımu zaman, kendimizi atcşin içinde buhnıyacağımızı kimse temin edemez. Muharib vc gayrimuharib bütün milletlerin radynlan ve matbuah, hâdiseleri yalnız kendi menfaatleri bakımından tetkik ve arzediyorlar. Bi» de, her vak'a karşısmda, her şeyden evvel, onun Türkiye üzerinde yapacağı tesirleri düşünmek ve ölçmek, bize zararlı veya faydalı olup olmadığını araştırmak, ondan sonra fikriınizi söylemek mecburiyetindeyiz. Seyircisi oldujpımuz fada Şehir Tlyarrosu sahnesinde oynanan bir temsil değildir; Türkiyenin mukadderatı da mevzuubahstir; akademik münakaşalan, ömrümüz olursa harbden sonra yapabiliriz; şimdi sadece Türkiyenin menfaatini düsünmeğe mecburuz. Bize zararh her hâdise fena, bize faydalı her şey iyidir. Her hâdiseyi, yalnu Türk gözile görmeliyiz. Yazan: "" i Emekli general n l H. Emir Erkilet 1 Ancak eğer İngilizler, Fransamn Mil letler Cemiyetinden çekilmesi dolayısile onun Suriye üzerinde bir manda hakkı kalmadığmı iddia ederek Filistinden ve şarkî Erdünden Surıyeye yürüyecek olurlarsa o zaman Suriyedeki Fransız ordusunun muka'oe^ etmesi pek memuldür. Tahmin clunabilir ki İngilizler, Irak v? Mısır için bile kâfı kuvvet bulmak husu^unda pek mebzul İmkânlara malık bulunmBdıkları bu sırada Suriyeyi fethe*mpğe kDİkıemıyacaklar ye bu sebebîe buraya sadece hava taarruzları yapmakla iktifa edeceklerdir. Almanla'ın Girir'i ve Kıbrısı işgale muvaffak olmaiarı halinde vaziyet doğu Akdenizde Ir.gilizl<r aleyhınde pek kötüleşebilır Çünku o zaman, Almanlar Suriyeye yaınız uçakla değil, vapurlarla da askerî nakliyat yapmak imkânını kolaylıkla bulabilirler ve buradan yalnız Iraka değil, Filistine ve Mısıra da taarruz edebı'ir'er. Onun için İngilizler Girid ve Kıbrıs adalarını sonuna kadar müdafaa ve muhsfsza etmeğe çalışacaklardır. Süvey? kanahle beraber Girid ve Kıbns adalan İngilizîerin doğu Akdeniz hakim.iyetİTiin ana temel direklerini teşkil ederler Bu adaîann kaybolması Süveyşin de zıya' dcmektir. Irakta vaziyet İngilizler için şimdilik fenadır den°n>ez. Onlar Habbaniye askevî mevki ve uçak meydanını yalnız muhafazaya değil, bunun yakınlarmdan Irak askerî kuvveılerlni uzaklaştırmaya bile muvaffak oldular. Onlar bunu bir İngiliz alayıle yerliıerden. Asurilerden ve Kürdlerden müteşekkil müstemleke kıt'aları ve Habbaniyedfki ikinci derecede talim vs saire uçaklarla yapabildiler. İngilizler doğu Erdün Irak hududunun hemer. şarkında bulunan HayfaBağdad yo'.ur.un i'.k müstahkem mevkii Rutbayı istiriad ederck şimdi Habbaniye Bağdırt yolunun başlangıcma sah'b ve hâkim bulunuyorlar. Bundan başka, Basraya tam&mile hâkim olan Hind kıt'aları gittikçe artmaktadırlar. Gevek bunların ve gerek Rutba ile doğu Erdündeki ku\vetlerin kâfi bir miktara gelmeleri halinde İngilizîerin her iki cihetten Bağda<ta doğru mütekariben harekette bulunrnpları beklenebilir. Bu harekotin neticesinin ne olacağı şimdiden bilınemez. Çünkü Ivakın dört piyade tümen ; 'e biı zırHı tabur ve bir süvari alayından murekkeb ordusunu Almanların nekadar zamands. ne dereceye kadar takviye edebilecek^rinl şu anda bilemiyoruz. Yalnız şimdiden malum olan cihet Almanlarm nakliye uçaklarile, ağır tot> ve zırhlı kuvvetler nakledememelerir.e mukabil İngilizîerin karadan ve denizden bunlan gerek doğu Erdüıi ve gerek Basra yolile sevketmek İmkânma ma'ik olmalandır. İngilizler doğu Libyada şu anda kuvvetlidirler. Fakat AmbaAlagi'nin sukutile Duk d"Aosta'mn maiyetile beraber teslim olması neticesinde, oradan getirebilecekleri yenı kuvvetler sayesinde bilhassa zırhlı k't'a ve uçak cihetile Alman İtalyan dofu Libya ordusuna karşı ezici bir tefevvuk temin edebilirler se ancak o zaman Tobruktan ve Sollum cihetınden muvaffEkiyetie taarnıza geçmeği düşünebillrler. Yoksa şimdi gerek Tobrukta ve gerek Sollum Kapuzzo böl^esi.nde yapıimıs ve yapılmakta olan muharebeler mahdud hedefli ve mahallî olmaktan kurtulanıazlar. Burada ya Almanlarm Tunus ve Trablus üzerinden yenl zırhlı kuvvetler celbetmeleri ve yahud İngi'izlprin orsdaki bilhassa kuvvetlerini artıımak imkânmı bulmaları neticesinde kat'î muharebeler olabilir. Yoksa mevcud kuvvetîerle şimdi olagelen musademeîerden başka muharebeler beklenemez. istanbul Stadlarında ve Halkevlerinde yapılan merasim ve eğlenceler: Vali genclere mükâfat veriyor Kızlı^uıuz arasında yanş ve spor hareketleri 19 Mayıs bayramı münasebetile şehrimlzde büyük spor hareketleri de yapılırııştır. Öğleden sonra Fenerbahçe stadyomunda mekteblller arasında atletizm ve futbol müsabakaları yapılmıştır. Müsabakalar, Vali ve Beledıye Reisi Lutfi Kırdar, İstanbul Komutanı Tümgeneral İshak Avni ve binlerce halk tarafından takib edilmiştir. Müsabakalara iştirak edecek gencler saat 15.30 da Fenerbahçe stadında, muallimlerinin refakatinde, spor kıyafetmde kendilerine gösterilen yerlerde toplanmış bulunuyorlardı. Verilen işarel üzerine, sporcu talebeler şehir bandosile birlikte İstıklâl marşını söylemiş; bu esnada Haydarpaşa lisesi İzcilerinden bir genc tarafmdan sahadaki direğe yavaş yavaş Türk bayrağı çekilmiştir. Bunu müteakıb bütün talebeler gür bir sesle (Dağ basım duman almış) marşını söylemişlerdir. Bu merasimden sonra Erkek Muallim Mektebi talebelerinden Arif Tar, 19 mayıs gününün tarihî kıymetini ve sporun bir milletin beden kabilıyetini ve karakterini yükseîtmek hususunda ve yurd müdafaasmda oynayacağı rolü tebarüz ettiren bir nutuk söylemiştir. Arif Tar sözünü, sahayı dolduran binlerce halkın sürekli alkışlan arasmda bitirmiştir. Bu nutku müteakıb, müsabakalara iştirak eden talebeler, seyirciler önünde muntazam bir yürüyüşle geçid resmi yapmışlardır. Kız talebeler arasında 80 metre diiz koşu, el tonu, erkek talebeler arasında ise muhtelif mesafelerde koşular, dısk, gülle, cirid atma, tek adım, yüksek, sırık atlama müsabakaları yapılmış, kazananlara Vali Lutfi Kırdar tarafından mükâfatlar tevzi edılmiştir. Mektebler kırmızı ve beyaz küme şampiyonları arasında yapılan maçta Haydarpaşa takımı 40 Pertevniyali mağlub etmiştir. Eminönü Halkevinde de büyük bir müsamere programı hazırlanmıştır. istanbul Partı Reisi Reşad Mimaroğlu ve pek çok davetlinın bulunduğu bu müsamere fevkalâde zengin olmuştur. Müsamereyi ev reisi Yavuz Abadan parlak bir nutukla açmıştır. İstiklâl marşından sonra Eminönü Halkevi tarafından altı ay zarfmda tertib edilen muhtelif müsabakalarda muvaffakiyet gösteren sporculara kupa ve madalyalar Parti Müfettişi Reşad Mimaroğlu tarafından tevzi edilmiştir. Dört kır kosusu blrincisi olan Kuleli, San'at Okulu, Haydarpaşa ve Malatya atletlerine birer kupa verilmiştir. Birinci kategori basketbol birincisi Bozkurd, ikinci kategori birincisi İstanbulspor, üçüncü kategori birincisi Kurtuluş ekiplerine de birer kupa hediye edilmiştir. Madalya tevziinden sonra erkekler arasında muhtelif salon sporları yapılmıştır. Erkek sporcuları beden terbiyesi mualumlerinden Hayri idare etmiş ve sporcular pek çok alkışlanmışLardır. Kız azalar tarafından yapılan yürüyüş, iimnastik, aletlerde çalışma, eskrim, zeybek, muhtelif danslar ve müzikli jimnastik umumî takdiri mucib olmuştur. Kız azaların bütün hareketlerini değerli beden terbiyesi muallimi Mübeccel Ergun, pek güzel yetiştirdiği talebelerini bir mükemmeliyet içinde idare etmiştir. Eminönü Halkevi spor şubesi namına Şakir Baroer altı aylık spor faaliyetinin hulâsasmı bildiren bir rapor okumuştur. Spor komitesi tarafından mevsim zarfında derece alan sporculara 12 kupa ve 88 madalya dağıtümıştır. etmiştir. Sporcular saat 14,30 da İstanbul caddesini takıben \e marşlar söyliyerek Barutgücü alanına gelmişler ve orada Ebedî Şef Atatürkün büstüne bir çelenk koymuşlardır. Bundan sonra kaza kaymakamı yanmda askerî komutanla Parti ve Halkevi reisleri ve kültür mümessili clduğu halde toplantı yerine gelmişlerdir. Merasime talebe ve sporcuları hep bir ağızdan sövledıkleri İstiklâ1 marşile başlanmıştır. Parti ve Halkevi, genclik namına söylenen nutuklardan sonra sporcular tarafından geçid resmi yapılmıştır. Beden terbiyesi mükelleflerinin yaptığı jimna'itik hareketleri çok güzel olmuştur. Bu hareketleri müteakıb Barutgücü İstiklâl İdman Yurdu arasında futbol rraçı B<?7 fabrikasile Barutgücü arasında volevbol müsabakası yapılnuştır. Bu suret'e halk çok eğlenceli bir gün geçirmistir. Şehrimizın diğer Halkevlerinde de gerek gündüz ve gerekse gece merasimler yapılmış, konferansbr verilmiş. muh Beyoğlu Halkevinde Beyoğlu Halkevi spor salonunda ya telif spor müsabakaları tertib edilmiş, pılan merasimde kalabalık bir davetli bu millî hareket günümüz halkın cankütlesi bulunmuştur. İstiklâl marşın dan tezahüratüe kutlulanmıştır. dan sonra Halkevi reisi Ekrem Tur bir nutaık söylemiştir. Nutku müteakıb spor hareketlerine başlanmış, e\r\elâ kızlar müzikli jimnastik, ritmik hareketler yapmıslar; bunları erkeklerin spor hareketleri, kılıc kalkan oyunları takib Belediye Sular İdaresinin yaptırdığı etmiştir. Kızlar tarafından oynanan tetkiklere göre Bakırköyünde kasabamuhtelif mil^ oyunlar çok muvaffakinm biraz ilerisinde mebzul miktarda su yetli olmuş, hazırun tarafmdan surekle bulunmuştur. Arteziyenle yapılan sonalkışlanmıştır. dajlar neticesinde bu sujnın İstanbulun Oyunlardan sonra, geçen bir sene ihtiyacını temin eden Terkos gölünde içinde Halkevinin tertib eylediği mü mevcud ?udan İki, üç misli fazla oldusabakalarda derece alan sporculara me ğu ve bu suyun Terkosa nazaran daha rasimle mükâfat tevzi edilmiştir. tatlı ve şürbe salih olduğu anlasılmış Bakırköyünde çok miklarda su bulundu tktısad Vekili Şehrimizde bulunan İktısad Vekili Kusnu Çakır bugün Vekâlete bağlı da, irelerde cetkıkler yapacaktır. Vekil baı meseleler hakkında malumat istediğıa. aen bunlar hazırlanmıştır. Elâzıg Van demiryolu Beşikta? Halkevinde Eminönü Halkevinde Bekçiye hakaret etmiş Kerim isminde biri, evvelki gece, sarboş olarak Balıkpazanndan geçerken tir dükkân duvanna su dökmüş, bekçi Cemil görerek çıkışınca. Kerim hiddetlenerek bekçiye sövmüştür. Vazife es nasında lekçiye hakaret ettiği kaydile dün meşhud suç nöbetçisl İstanbul sek'zinci asliye ceza mahkemesine gönderilen Kerimin, 1 ay hapsine. 30 lira para cezası ödemesine karar verilmistir. L&kin. verilen bu ceza tecil edllnıiştir. •• H. E. Erkilet Beşiktaş Halkevi tarafmdan hazırlanan program dairesinde Şeref stadında büyük bir merasim yapılmıştır. Merasime İstiklâl marşile başlanmış, müteakıben Halkevi namına bir hita'je irad edilmiştir. Beşiktaş muhitindeki sporNüshası 5 kuruştur. Tramvay »eferlerinde yaz cular güzel bir yürüyüşle stadda geçid Türkiye Haric resmi yapüktan sonra müsabakalara tarifesi için için başlamışlardu*. Boğaziçi spor kulübile Tramvay idaresi yaz tarifesinin t a t . 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik Beşiktaş B takımı arasında yapılan he tıkına bajlamıştır. Tünelder ilk araba 1450 » Alü a v l * 750 » yecanlı bir futbol maçmdan sonra da 5,55 te ve son araba 23,35 te hareket 800 » Üc avlık 400 > vetliler dağılmışlardır. etmektedir. Patih . Harbiye hattında Bir avlık 150 » Yoktur. ıik araba sabah saat altıda, akşam da Bakırkövünde rt Barutgücü spor sahasında da mera 22 50 de hareket etmektedir. Diğer nakil vasıtalan da aybaşından Gazetemize gönderilen evrak ve razılar sim yapılmışt'r. Töıene beden terbiyesi mükellefleri, Halkevi spor şubesi ve sa itıbaren yaz tarifesini tatbıka başlaya neşredilsin edilmesin iade edihnez ve ir spor tesek'rrüüe1' mensubları iştirak caklardır. jvaından me<='nlivet kabul olunmaz. Elâzıg Van . tran demiryolu hattı. nm inşa'itı llerlemektedir. Bu son kısım da ahiren ihaleye çıkanlmıştır. Kısa bir zamanda bu mühim demiryolunun inşaatı ikıral edilmiş. İran Afganıs. tır. Beîediye, boru tedarik edebildiği tan . Hındistan yollan azaml surette takdirde burada vücude getireceği tesiln=altılm!ş olacaktır. satla İstanbulun su ihtiyacını ikinci bir defa daha temin etmiş olacaktır. Bu hususta İcab eden projeler hazırlanmıştır. CUNHURIYET Abone şeraiti C Nerhum Ağaoğlunun mezarında j Evlendıklerlnin birinci yıldonümunü, yakın dostlarile, sevdiklerile bir arada geçirmek istemişlerdi. Suzan, bir haftadanberi mutfakta meşguldü. Türlü türlü nadide yemekler, pastalar, nefis tatlılar hazırlamıştı. Ziyafet günü, sofranm tanzimini de kimseye bırakmamış, bu işle de bizzat meşgul olmuştu. Beyaz kolalı keten örtüyü, büyük bir titizlikle kendisi örtmüş, üzerine çeşidli çiçekler serpmiş, kristal bardak ve kadehleri, gıimüş takunlannı yerli yerine dızmişti. Şimdi, kocasile yan yana, hakikaten iç çeken bir güzellikle önlerinde bir buket gıbi süslü duran sofrayı seyredİ3'orlardı Haldun, ev kadmlığmda en yüksek notu, bu ziyafet vesilesüe bır kere daha kazanmış olan güzel ve genc karısının, hafü dalgalarla uzanan muntazam bir bukle halinde beyaz ensesinde toplanmış olan saçlarını okşayordu. Bu ne kadar güzel sofra karıcığım! Kadm, sevincle sordu: Sahi mi? Elbette... İşte eserin! Sende hakiki bir san'atkâr ruhu var. Kocasınm bu komplimanları genc kadının yorgunluğunu bir anda unutturmuştu. Güzel başını erkeğinin omzuna dayadı; büyük bir nes'e içinde sordu: Beni seviyor musun? Pek çok! Ve kısa bir sükuttan sonra devam etti: KUçUk hikâye Bu bir günah mı ? Kadımn sesi ağırlaşmışü: Basbayağı! Sen benimle evlenmek istemiyordun. İstemiyordum değil. Evlenemiyeceğimi duşünüyordum. Birbırimizi sevdiğimiz için de bu İmkânsızlık beni çıldırtıyordu. İmkânsızlık dediğin şey, o zaman parasız olusun değil mi? Evet! Ben tahsilimi yeni bitirmiş fakir bir gencdim. Sen çok zengin bir adamm kızıydın. Bolluk, servet, tantana içinde büyümüştün. Ben sana böyle yüksek, müreffeh bir hayat temin edemezdim. Seviştiğimiz günler içinde de karakterimi çok iyi öğrenmiştin. Ben hayatta yalnız kendi kendine, kendi sâyine güvenen bir adaırom. Hıç kimseden maddî bir yardım bekleyemezdim. Kocasınm açık bir heyecanla konuşmasını sükunetle dınleyen genc kadın gülümsedi: Peki, sonra ne oldu? Biliyorsun, zengin oldum, hem de bir gecede... Suzan, divandan kalktı. Odanm içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmağa başladı. Başı önünde bir şeyler düşünüyordu. Birkaç dakika böyle geçti. Sonra, tekrar kocasınm yanına gitti. Onu ellerinden tutarak ayağa kaldırdı. Gözleri parlayordu: Haldun, dedi. sana bir sey sSyleyeceğim. Ihsan Arif Dün büyük mütefekldrimizin mezan başmda toplanan evlâdlan ve dostlan Bundan tam iki sene evvel, 19 mayısta hayata gözlerini kapayan büyük mütefekkir ve muharririmiz Ahmed ağa oğlunun ölüm yıldönümü dolayısile, dün Teşvikiyede Ihlamur caddesindeki 29 numaralı evinde bir toplantı yapılmıştır. hayatına, kıymetli eserlerine aid muhtelıf hatıralar takdirle anlatılmış, merhum, derin bir özlenti ile anılmıştır. Bundan sonra da ruhuna mevlud okunmuştur. Seni bir lnsanın duyabileceği en Evdeki toplantıyı müteakıb, gene topbüyük bir aşkla seviyorum. lu bir halde mezarı ziyaret edümiş, Kucaklaştılar. Bir senelik evlilik haToplantıda merhumun hürmetkârlan, kıymetleri ve daima canh hatıraları üyatları, hep böyle sevismekle geçmişti. bu arada Üniversite profesörleri ve ta zerinde güzel sözler söylenmiştir. İki genc hayaün bu bahar mevsiminde, lebeleri hazır bulunmuştur. Kendisinın Bu vesile ile aziz üstadımu: Asaoğ bir gökgürültüsü, bir şimşek değil, bir canh ve atesli şahsiyetine. faal geçen lunu rahmetle anarız. yağmur damlası, bir gejici bulut bile görülmemişti. Bazan ikisi de bu devamlı aşk ve saadetlerinden insiyakî bir hisle ürküyor ve bugünleri takib edecek esrarlı mukadderatı keşfe çahşıyorlardı. Acaba, onlar da bir gün saadetlerini, aşklarmı kaybedecek, birçokları gibl bedbaht olacaklar mıydı? Zaman zaman, dimağlarını karartan ve kalblerini yakan böyle korkular ikisini birbirine daha sıkı bağlayor, sevgilerinin hararetini artırıyordu. Sevişerek evlenmişlerdi. Ve bu birleşme ile muhitlerine, izdivacın sevginin mezarı olmadığmı ispat etmişlerdi. Şimdi, ikisi, misafirlerini beklemek üzere bir divana oturmuşlar, konuşuyorlardı. Suzan, bir çocuk gıbi taşkın bir neş'e içinde yerinden duramıyor, yastıklarla oynuyor, parmaklarile kocasının saçlarını karışürıyor, ona sonu gelmiyen sualler soruyordu: Demek, benimle evlendiğine nadim değilsin? Bu nasıl söz Suzancığım! Seni bu bir sene içinde mes'ud ettiğime inanayım mı? Kendine inandığın kadar! Genc kadın, bir an ciddileşti. Gözlerini kocasınm gözlerinden ayırmiyarak: O halde seninle zorla evlendiğime pişman değilim! dedi. Bu sözlerden bir şey anlamıyan kocası hayretle sordu: Ne gibi zorla? Durdu. Titreyen ellerini göstermemek için arkasına sakladı İçinde, vicdanını kemiren sıcak bir his kıvranıyordu. Yüzü şüphe içinde solmuş olan kocasınm karşısmda daha fazla susmayı doğru bulmadı ve yumuşak, kesik bir sesle devam etti: Sana bir senedenberi söylemek, itiraf etmek isteyordum. Çünkü. canımdan fazla sevdiğim senden saklı bir şeyimin bulunması bana azab veriyordu. Hem biraz sonra öğreneceksin ki, ben sana karşı masum bir günah İşledim. Bunu da, aşkını, seni kazanmak İçin yaptım. Genc adam, heyecan ve meraktan donmus bir halde hareketsiz karısını dinleyordu. Biliyorsun ki, sen hayatını henüz kazanamadığm, parasız olduğun İçır benimle evlenmeğe bir türlü razı olmuyordun. Halbuki. birbirimizi çılguıca seviyorduk. Babam, bu izdivaca memnuniyetle razı oluyor, bize servetinden mühimce bir miktar ayırmağa da hazır bulunuyordu. Fakat, sen, bu tarzda bir izdivacla beni kazanacağmı. fakat, aşkını ve İzzeti nefsini kaybedeceğini iddia ederek manasız vehimlere kapılıyordun. O zaman çektiğim acıları. sana mümkün değil anlatamam Kaç kere, babamın dızlerinde saatlerce gözyaşı döktüm Bilirsın, annem öldükten sonra, babam, benim İçin her şey olmuştu. Baba, ana ve çok İyi bir arka, daş! Nihayet onunla karar verdik: Sana kolayca para kazandıracak bir iş, bir vesile hazırlayacak ve bunu senden gizli tutacaktlk. Baba, kız» plânımızı muvaffakiyetle tatbik ettik. Yılbaşı gecesi, bana karşı duyduğun aşk ve zâfa inzımam eden ricalarım üzerine, sen de sofrada misafirlerimiz arasında bulunuyordun. Ne kadar çok eğlenmiş, dans etmiş, şampanya içmiştik değil mi? Sonra, seni bir tertible oyun masasına oturttum. Cebindeki paranın çok az olduğunu, pokeri çok sevdiğin halde oyun oynamak İstemeyişinden, yüzünün kızarışmdan anlayordum. Fakat, ısrarıma dayanamadm ve oynadın. Genc kadının, heyecanı sesinden belli oluyordu: Evet. oynadın, oynadın ve kazandın. Ben sana uğur getırmek vesilesile yanında oturuyor ve sana mütemadiyen viski veriyordum. Bu suretle, karşıdakilerin daima kaybetmek için oynayan ve babam tarafjndan verilen paraları, sana hududsuz bir cömerdlikle veren dostlar olduğunun farkında bile değildin. Şafak sökerken, önünde tam altı bın lira para vardı. Ve biz bu yılbaşı gecesinden tam bir ay sonra evlendik. Durdu. Haldun, onun susması üzerine, korkulu bir rüyadan uyanır gibi İrkildi. Şimdi, yüzü bembeyaz olmuştu. Fakat, Suzan, onun hiç bir hareket yapmasma meydan vermeden atıldı: UnutTia ki. babam üç ay evvel iflâs edince, sen ona bilmeden bu parayı fazlasile ödedin. Ve sonra gülerek kollarını açtı; kocasınm hâlâ hayretten açık duran ağzını dudaklarile örttü. Ihsan ARİF