Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 24 Mart I94Î değil «ü[n Bazı sinemaların cumartesi ve pazar günkü halleri Ç Şehir ve Memleket Haberleri j Trakyada ziraî vaziyet çok iyi Son feyezanların husule getirdiği za Maçkada bakkallık yapan Ziya yeniden rarlar izale edildi tevkif, tezgâhtarı Yani de tahliye olundu Alemdar hâdisesi Yaıan: SALÂHADDİN GÜNGÖR I Kabakçı isyanı patlak veriyor Rumelikavagmda kopan ihtilâl Sadaret kaymakamının yardımile büyümeğe, yayümağa başlamıştı 2 anlatnklan 3 ttncü SeKml dehşete düşürmüştü İZM ytfının mayı* ayı içindeyis. GünlerdMK bir p«zartaa günü... Boiaı Naeın İngiliz Mahmud Efendi; Rumelikavağmdaki askere «nizamt cedid» elbisesi giydirmeğe hazırlanıyor. Yamaklar çağınlıp maaşlan ellerine verildikten sonra, İngiliz Mahmud Efendi, bölükbaşılan etrahna topluyor: Bu gün, diyor, Sevketlu Padiş*.hın iradesile diğer kıtaat misillu Boğaz muhafulan da nizamı cedid ÛMT* telebbüs edecekler. Ambarlardaki »lbi»eleri çıkanp amlüya meydan vermeksilin... Fakat Mahmud Efendinin hitabesi daha yanlanmadan dışanda müthiş bir gürültfl kopuyor. Yamaklar h«p bir ağızdan: Biz yeniçeriyüz! Bektaş ocağından yetişmiş erlerüz! Nizam elbisesi giymeyüzi diye haykınyorlar. Akabinde de silâh şakırtılan duyulmağa başlayor. Yamaklar, koğuşlarından çıkarak kışlanm avlusunda toplanıyorlar. Macar tabyan zabiü Halil Haseki büyük bir cür'etle Ueri aularak asileri önlemek isteyor: Bire hamiyetsizler! Ne yaparsız?.. Devlet emrine karşı komak size yakışır mı?.. Bu umulmadık mukabele, yamaklann küstahhklannı artınyor. Halil Haseki hemen oracıkta üzerine kılıc üşürülerek pâre pâre ediliyor. İngiliz Mahmud Efendi, işin «nasıl bir renk aldığını. görünce karan firara tebdil etmekten başka çare bulamıyor. Fakat çok geçmeden peşine düşen (Hayta) lar onun da Büyükdere yolu üzerinde «kânnı ltmam» ediyoriar. Rumelikavağı isyanı, İstanbula aksetmekte gecikmiyor. Heyeti Vükelâ derhal toplantıya cağınhyor. Bazı Nazırlar, katillerin (ibreten lissairin) idamlannı Ueri sürüyorlar. Fakat kaymakam Musa Paşa aşağıdan alıyor: A benim canım efendim... Bir katadır olmuş. Yamaklar yola gelir kim•elerdir. Hem bu işin üzerine pek fazla düşmek de doğru değil!™ Uzun süren müzakerelerden sonra, Musa Paşa, kendi mutemed adamlarından mürekkeb bir heyetin asiler nez• dine gönderihnesine Vükelâ Meclisinden karar alıyor. Bu garib «heyeti nâsıha», tesekkül ede dtırsun, hükumetin gev•ekliğinden cesaret alan asiler Büyükdere çayırında toplanıyorlar. Kabakçı Mustafa Çavuşu kendilerine reis seçerek, Amavud Ali ve Bayburdlu Süleymanla Memiş isminde birini sergerde nasbediyorlar. İçtimam sonunda, taleblerine muvafekat edilmedikçe dağılmıyacaklanna dair bir de yemin ediyoriar. Bu yemin, «En'amı Şerif»i öpmek ve kılıc üzerinden atlamak suretile tevsik ediliyor. Arnk ölmek var, dönmek yok. Büyükdere toplantısı salı günü yapılmıştı. Ertesi çarşamba günü asiler beş yüz kişiden ibaret bir kuvvetle yolda rastladıklan bir takım serserileri de beraberlerine alarak Tarabyaya kadar geldiler. Bu esnada sayılan bini bulmuştu. Fakat Tarabyadan Ueri gitmeğe cesaret edemiyorlardı. Eğer, bu sırada üzerlerine nizamı cedid askerinden iki bin kişilik bir kuvvet gönderilmiş olsaydı, çil yavrusu gibi dağılacaklanna şüphe yoktu. Fakat bu emri kim verecekti'.. Kaymakam Köse Musa. adeta asilerin elebaşısı gibi hareket ediyordu. Kabakçı Mustafayı yola getirmek üzere Büyükdereye giden heyetin reisi Kazancı Mustafa isminde biriydi. Biri Kazancı, öteki Kabakçı iki Mustafalar, başbaşa vererek konuştular. Kazancı, Kabakçıya nasihat venpek için deği!, adeta ona akıl hocahğı etmek için gelmiş gibiydi. İlk söylediğı söz şu oldu: Nizamı cedidden size hiç bir fenalık gelemez. Onlar, şimdi birbirlerjne düştüler. Padişahtan isteyeceğinizi iateyin! Böyle hrsat bir daha ele geçınez! Kazancının verdiği bu teminattan Kabakçınm bir kat daha cesareti arttı. Aralannda kurduklan plân mucibince Kabakçı, sureü haktan görünecek ve Merhnm Alemdar Mustafa Paşanın Zeyneb Sultan camii avlusundaM mezar taşı yamaklann yapüklan işten pişman oldukUnm. hcnum dağılmağa hazır olduklarını, ancak nizamı cedid askeri Boğazlarda kaldıkça, hayatlarından emin olamıyacaklannı, nizamı cedid askeri başka yere kaldınldığı takdirde (deri devlet) e sadakatlerini arzetmeğe hazır bulunduklannı bUdiren bir mahzan arkadaşlarma imzaktarak, Kazancı ile İstanbula gönderecekti. Son günlerde bir çok karileri' mizden ayni mevzua temas eden şikâyet mektublan aldık. Baa sinemaların cumartesi ve pazar günleri riayet edilmesi lâzım gelen talimat ve emirleri hiçe sayacak şekilde hareket ettikleri bildiriliyor. Menedilmiş olmasma rağmen program satışı devam etmekte, geçilmeğe mahsus yollar seyirci geldikçe mütemadiyen sandalye taşınarak kapatılmakta, boşanan yerlere sandalyedekiler naklettikçe bu sandalyeler dışanya götürülmekte, yeniden müşteri gelirse ayni ameliye müteaıddid defalar tekerrür etmektedir. Bu gürültü ve kargaşalık arasmda halk rahat filim seyretmek imkânını elde edemediği gibi, sandalyelerin başlanna çarpması ihtimalinden kendisinl güç koruyabilmektedir. Yan kapılar ve perdeler blr saniye bile kapanmadığı için oralardan hücum eden ziya hiç durmadan gözleri kamaştırmakta dır. Slnema idarelerinln para verip içeriye giren müşterilerin rahatlarını ve sükun içinde fllim seyretmelerlni temin eylemek başlıca vazifeleri oldugnna »üptoe yoktur. Bunu: istiyen gelsin, istemiyen gelmesln! şeklinde blr cevabla karşılamaya haklan yoktur. Çünkü hele tatil günleri ahalinin esaslı bir eğlencesini teşkil ettigi İçin mahalll nizamlar ve beledî talimatnameler neleri emrediyor&a onlara riayete mecburdurlar. Kaldı ki, geçllecek yerlere lskemleler koyarak, ayakta inaanlar dlkerek Işgal etmek, Allah saklaam blr yangın vukuunda herkeai gös göre göre tehllkeye maru* bırakmaktır. Halkm hayatlle oynamak hakkı kimaeye verilmediğlne göre alâkadar makamlar, bu aekilde hareket eden sinemalan, bilhassa tatil günleri sıkı tarzda teftiş ederek haklarmda lâzım gelen kanunî muameleyl derhal ifa etmelldlr, diyaraz, Yarım kilo kaşar peyniri yüzünden açılan dava HEM NALINA MIHINA] Danimarkanın pasif mukavemeti animarka geçen yıl, Norveçle ayni zamanda, bir Alman baskınile işgal ediliveren küçük bir memlekettir. Bir iki gün evvelki Cumhuriyefte «Danimarkalüarın pasif mukavemeti. bashğı altuıda İsvecten gelen bir haber vardı. Bunda ezcömle şöyle deniliyordu: cDonimorfcaltîann içtimoî hayaUna karışttğım t>ej/a sadece DanimaTkah bir aile tarafmdan kabul edildiğtu» tefahürle iddia edebilecek tek bir Alman ydktur. Danımarkalüarda, Alman ase kerlerini görmemek ve sanki s ffof * mifler gibi onlartn ötesine bakmak hakikî bir san'at haltni almiftır.» •DanimarkaMar bu tavvr ve harekeH idame edebilmek için en derin ruhî kuvvetlerine müracaat etmişlerdir. Bunun için ise kendi nefislerine hâkim olmalan, »inirlerini germeleri ve demirden bir irade (ahibi olmaum lâzım gelmiştir* Nüfusu dört milyondan ve muvazzaf ordusu da 8500 kişiden az olan küçük Danimarka, Almanyaya mukavemet etmeği düşünmeğe bile vakit bulamadan işfal edilmişti; bununla beraber, bazı birliklerin Alnıanlara ateş açarak kan döktükten sonra teslim olduklan söylenmlşti. Doğm değil m\ ? Polise hakaret eden adam mahkum oldn Mahzar çabucak yazdınldı, elebaşılardan kimi mührünü, kimi parmağım basn. Kazancı da bunu cebine koyup yola çıktı. Mehmed Rıza Mar isminde bir Kaymakam Musa, işi büsbütün başşapka yapıcıaı, Patlhte bir polise ka şekilde Padışaha anlattığı' için «Üçünhakaret etmek iddiasile dün meacfl Selim» telâş içinde idi. Boğazdaki hud suç nöbetçisi İstanbul yedinci nizamı cedid askerinin Levenâ çiftliasllye ceza mahkemeslne gönderilğine ye Üsküdardaki kışlalanna gönde miştir. İddiaya göre, Mehmed Rıza Mar, Fatihte, Harbiyeden gelen tramvaydan inip Çarşambaya gldecfek otobüsü bekllyen Bmlne ismlnae genc blr kadmm etrafmda, blr arkadaşile blrlikte fazlaca dolaşmıştır. İki arkadaş arasmda kendtsine dair blr konuşma geçmesine sinirlenen kadın, bunlara çıkışmış, arada münakaga çıkmıştır. Nokta bekliyen BOÎİS rilmesini irade etmekle isyanın önüne geçeceğini umuyordu. Fakat bu tedbirler, Kabakçı Mustafanın cür'etini büsbütün artırmışü. Nizamı cedidin, Boğazlardan kaldırılmasına muvafakat edildikten sonra da, bâ Dur, budala olma! \ ğfler yerlerine dönmediler ve gitgide Genc kız sükindi. Bileklerinden kavkalabakkları artarak Rumelihisarına karayan erkeğe dehşetle baktı. Küçük yiıdar geldiler. zü gözyaşlarile ıslanraıştı. İnler gibi: Bu arada, adamlarmı mahalle arala Bıralonız beni dedi. Rica ederim nna dağıtarak avaz avaz bağırtıyor beni bırakınız. lardı: Vazgeç küçük, herşeye rağmen ha Ya ibadullah... Emelimiz nizanu yat güzeldir. Felâketini anlıyorum. Çüncedid beliyyesini kaldırmaktır. Başkaca kü saatlerdenberi seni takib ediyordum. niyetimiz yoktur. Müslüman olan biKız ellerile yüzünü kapadı ve köprüzimle gelsin. nün korkuluğuna yaslandı. Nehrin auYuvarlandıkça büyüyen bir çığ küt lan burada derinleşiyor, korkunc çağıllesi gibi, her uğradığı yerde etrafma tılarla akıp gidiyordu. Şimdi böyle ağlarsın. Vaktinde yebir miktar baldın çıplak toplayarak, tişmeseydim canına da kıymış olacaktın. yoluna devam eden Kabakçı Mustafa Ah düşüncesiz çocuk ah! Pek erken alayı, ellerinde meşalelerle, gece alabaşlamışsın. Macera yapmak için bu ne turka saat dörtte Tophane önlerinde götelâş böyle? Henüz bir ortamekteb taleründüler. besi olduğunu nasıl unuttun? Yüzüstü kaldın şimdi değil mi? İşte... Netice bunİstimlâk edilecek binalar dan başka olabilir miydi ki! Daha liseyi bile bitirmemiş bir gencle evlenilir mi? Şişhane meydanınm açılması için Yuva kurmak, bebek oynamak gibi bahazırlanan plân Şehir Meclisince sit mi sanıyorsun? Sus, yeter artık. Ne kabul edildiğinden burada faaliyete kadar ağlasan boş. Düş önüme bakageçilecektir. Kabul edilen plâna gö yım, seni evine götüreceğim. re, genişletilmekte olan Şişhane Genc kız titredi: Kabil değil, artık meydanı ile Belediye dairesi ara evime dönemem diye hıçkırmağa başlasındaki kısmm köşeslne gelen tek dı. bina seyrüsefer için tehlikeli bu Sanki on beş yıllık hayatını bu gözlunduğundan istimlâk edilerek yıkı yaşlarile tüketmek istiyordu. Mevsimlacaktır. Şişhane meydanından Ga siz sevmiş, aldanmış, günahının ağırhğılata Kulesine giden 10 metre geniş nı anlamıştı. Gösterişine ve tatl^*özleriliğindeki asfalt cadde 17,5 metreye ne kapıldığı delikanlının yüreğinde, dakadar tevsi olunacaktır. Bunun için ha bir gün evvel coşup taşan aşkı (!) bu caddenin Kuleye gidffirken sol şimdi bulmak kabil değildi. O, kendisintarafmda bulunan 17 parça emlâk den alacağını almıştı. Kayıbı müthişti. istimlâk olunacak ve yıkılacaktır. Ailesinin ismini, kendi şereflni ve nihaÜsküdar Beykoz yolunun Paşa yet çocuğunun istikbalini mahvetmişti. limanı ile Beylerbeyi Kandilli kı Artık bir sokak kızmdan başka birşey sımlannın tanzlmi için çalışılırken sayılamazdı. Varlığı temizlenmez bir bu kısımlarda bazı bina sahiblerile kirle lekelenmişti. Yaşama hakkını kenBelediye arasmda istimlâk tarzı ve di ellerile kınnıştı. Delikana, kalb parbedel üzerinde bazı ihtilâflar çık çalayan feryadlarına, yalvarmalarına emıştı. Bu hususta Şehir Meclisi ka hemmiyet bile vermemişti. Behçet Duman, kızın ıslak yüzüne, kırarmı vermls olduğundan bu blna^ zaran gözlerine, dağınık saçlanna baklar süratle yıkılacak ve bu yolun tı, baktı. Gözlerinin önünde düşmüş bir caddenin üzerinde dirsek teşkil e kadmm faciah hayatı canlandı. Bu yaşderek seyrüsefere mâni olan bina ta ölüm müthişti. Ya hayat, ya hayat, o lar da korkunc değil miydi? Bu aiiedUmez gelerek, gürültüyü kesmelerinl ihtar edince sarhoşça olan şapka yapıcısı, polise sövmüştür. Hâklm İsmail Hakkı Tüzemen, vazife ifası esnasmda polise hakareti sabit görmüştür. Mehmed Rıza Marm bir ay hapsine, otuz lira para cezası ödemesine karar vermls ve hakkında hemen tevjdf müzekkeresi kesmlştlr. *** Balıkçı BeMr Osman oğlu, Kumkapıda, terllkçi Abdullah Akşahin, Küçükayasofyada, evvelki gece rezalet çıkaracak derecede sarhoş olmaktan dün meşhud suç nöbetçisi Sultanahmed üçuncü sulh ceza mahkemesine yollanmışlardır. Hâkim Münib, her ikisinln de birer lira para cezası ödemelerlni karar altma almı§tır. Edirne (Hususi) Son büyük feyezanm Edirnede yaptığı zarar lardan biri de Edirne Karaagac demiryolunun tahribi ohnuştur. Hattın tekrar ve çok esaslı bir surette tamiri kararlaştırümış ve son gunlerde Karaağacdan itibaren işe başlanmıştır. Tamirat kısa zamanda sona erdirilecektir. Son seylâbda kenarındaki büyük seddln yıkılmaslle tamamen sular altmda kalan ve bu yüzden bosaltılmış bulunan Bosna köyünün Mericin karşı sahilindekl Tayakadın çiftliğine kaldınlacagmı evvelce blldlrmlştim. Bu husustaki tetkikler ve ç'lftll ğln istimlâkine aid muamele sona ermiş ve İstimlâk bedeli olan otuz küaur bin liralık tahsisat V\Jayet emrine gelmi^tir. Köy, en kısa bir zamanda Tayakadm çiftllğine kaldırılacak ve kar^ı tarafta kalan arazinin lçlenmesi İçin de tedbirler ahnacaktır. Ziraî raxiyetJ Trakyada bu sene ekim vaziyeti geçen seneden lyidir. Sonbaharda ve kış ortalarında aürekli yagmurlar yağmı; olmasma rağmen kışhk ekim vaziyeti de normalden asağı düşmemiş ve köylü İlk yaa hava larının müsaid gidisincten istifade ederek bütün kuvvetinl yazlık ekime vermiştir. Şimdi en çok arpa, yulaf, nohud, mısır, çavdar ve bakla gibi hububat ekilmete ve kışlaklarm da tam blr lnkis.af halinde oldugu görülmektedir. Eski eacrierin tamiri 8on yıllarda Trakyada eski eserlerln tamiri ve kurtarılması husu«unda genla ölçüde laallyet löaterildigi malumdur. Dört, beş »ene içinde her biri birer şaheser olan ve Trakyayı baştanbaşa bezeyen bu eserlerin çoğu asıllarma uygun blr surette tamir edilmlş ve geri kalanlann da bu suretle kurtanlmasma tevessül olunmuştur. Bunlardan bîrl de Edlrnede Sokullu Vezire aid Mehmedpaşa hamamıdır. Mlınarî bakımdan büyük bir kıymet taşıyan bn eserln tamiri Vilâyet Hususi Muhasebesi tarafından kararlaştuümıa ye müna kasaya da konmustur. Fakat bu münakasaya lştirak eden olmadıgı' İçin tamlr içl gerl bıraküınıştır. ' Bu defa Mezidbey hamammın yan maslle şehirde hasü olan hamaHi ihtlyacı tkzerlne Vilâyet Dateıl Kncümeni bu eseri emanet suretile tamlre karar vermiştir. İnşaata bugünlerde başlanacak ve en kısa bir zamanda sona erdlrilecektir. Edirnede mabkum olan muhtekirler Fiat Murakabe komlsyonunun tespit ettiği fiatlardan fazlaya pil satmak suretile lhtlk&rda bulunan kırtasiyecl Mdseyi Bdlrne asliye ceza mahkemesl 25 lira para cezasına ve dükkftnının 7 gün kapatılmasına karar vermlşti. Bu karar Temylzce tasdüt edllmlstlr. Babunra mahallesinde Mişon admdaki bakkalın da 60 kuruşa pey nlr sattıgı lhbar edilmiş ve derhal muhakemesi görülerek 25 lira para cezasına çarptırılmıştır. Maçkada bakkallık yapan Ziya | hep 80 den satanz, o gün de 80 den İkiz, kaşer peyniri ihtikârı yapnıak sattık. Usta ne onu, ne beni yatan İstanbul ikincl asliye ceza mah lancı şahidliğe zorladı. Ben, ifakemesinde muhakeme olunmakta demden dönmüyorum, dün ne dedır. iddiaya göre, bir müddet ev dimse, bugün de onu derim, yarın vel memurlar bu bakkalın dükkâ da!» demistir. nma kontrol maksadile, fakat müşBakkal Ziya İkiz de, «ben, tkiteri gibi gitmişler. Tezgâhtar Yanl sinden hiç blrine şöyle veya böyle İkonomunun «kilosu 100 kuruştur> şahldlik edin, demedim» eeklinde dediği kaşer peynirinden, yanm kl müdafaada bulunmuştur. lo kestirip sardınnıslar ve dükkân Bunun üzerlne. Müddeiumumî sahibine 50 kuruş verecegl sırada, Fethl Sezal, tezgâhtardan iki suabakkal, bu gelenlerin memur oldu Hn sorulmasmı lüzumlu görmüştür! ğunu sezmiş, «hayır, kilosu 100 ku Kaşer peynirinln kendilerine ruştan değil, 80 kuruştandır. Yanm daima 100 kuruştan satıldığı müş kilo İçin 40 kuruş vereceksiniz.» de terilerden bir kaçmm lsim ve admek suretile, fiatı çevirmiştir ve reslni hatırılıyabilir mi? Dükkân memurlar, bu suretle hakkında za sahibl, kendisine ve cırağa sahid bıt tutmuşlardır. lik için talimat verirken, işitenler Bakkal Ziya İkiz, mahkemede, 100 var mı? kuruş lstenilmeyip 80 kurus, isteYani İkonomudan alınan cevab nildiğinl söyliyerek, zabtı ve me şudur: murlann ifadelerini kabul etme Maçkada Narmanlı apartımamiş, mahkeme de müdafaa şahidi nınm 9 numarasında oturan Yu olarak tezgâhtarı Yanl İkonomu ile goslavyalı Madam Stança İle MaçBu küçük mlllet, pasif mukavemdil» çırağı Mustafa Çiftciyi göstermlş ve kada Halil Kâmil apartımanının bunların. dinlenildigi celsede, yenl 6 ncı katmda, 4 numaradakl yaşlıca Almanlan istiskal etmek suretile o zabir vaziyet belirmistir. Mahkeme, hizmetçl kadmı hatolıyorum. Da man yapamadığı vazifesini »imdi yapbunların ifadelerini zabıt varaka ha başka müsteriler de var, traıa maktadır. HalbuU Paristen gelenler, işsma ve âmme şahidlerinin ifadele isim ve adreslerini bllmem. Dükkân gal ordusu subaylarile görüşmek ve onrine tamamile aykırı bulduğundan, sahibi bize şahidlik için dlrektifi lann yanında gezmekle iftihar eden soyMüddelumumiliğin talebine uygun üçümüz dükkftnda yalnızken, bir de suz Fransızlann pek az oimadığmı söyolarak, her iki müdafaa şahidi a tramvayda verdiğinden, bu husus lüyorlar. Almanlan methedecek gazetecileri ve muharrirleri, Almanlarla sıkıleyhinde yalan yere sahldlikten, ta şahld gösteremem! fıkı isbirliği yapmağa çalışan Laval gibi dükkân sahlbl aleyhîne de yalancı Müddeiumumî yalan yere şahld politikacılan ve nihayet Almanlardan sahid tedarikinden takibat yapü masına karar vermistlr. Ayni sa lik ve yalancı sahid tedariki dava senakâr bir lisanla bahsedecek Darlan manda, tezgâhtar hakkında hemen sile lhtlkftr davasmm blrleşthilme (fibi Amirallan bulunan bir memlekesinl, tezgâhtann tespit ettiğl lkl ça Ön, muazzam millî müdafaa kuvvetletevkif müzekkeresi kesmlştlr. hidln çagınlmasını ve evvelce dln rine rağmen, bir bııçuk ayda yenllmiıj Mevkufen muhakeme edilen tesgfthtar Yanl İkonomu, bu cihetten lenilen memurlardan Ahmedln tek olması, artık çasılacak bir ?ey olmaktan rar celblnl, bakaklm yenl çahidlere cıkmıstır. Küçük Danimarka İle büyük «orguya çeklllnce, şöyle demiştir: « Ben, mahkemede geçen tefer teslr lcra etmemesl için, galıveril Fransanın müstevH galib karsısındaH yalan söyledim. Biz, dükkftnda ka mlyerek, derhal tevklfinl, teze&htar tavtr ve hareketlerl arasmda tebarüı ser peynlrlnl daima 100 den sata tevkiflnden sonra hakka rücu etti eden tezad blrçok muammalan çözmeğe ra, 80 den sattıgımız yoktur. M U ğlnden. onun da serbest bırablma kafidir. Evleri, abideleri harab olmasıo 1 1 diye tek kursun yakmadan teslim korunma davasmda müdafaa şa sını lstemlştir. Hftklm Kemal Aşkm, bu lsteğl ay olan Parisin diişman isgaü altındaki eğhidliğlne gelmeden, dükkân sahlbl, «hep 80 den satarız, o gün de 80 den nen tasvlble, bu yolda karar verdl lence hayatmı Vişi gazetelerinde okusattık. 100 den değil» demememlzi ginl bildirmlştir. Muhakeme esna dukça Fransızlar namına ben utanıyosıkı sıkı tenbihle, blze bunu ögrettl. smda betlbenzl sapsan, dudakları ram. Mağlub olmak ayıb değil; fakat Biz de kendlsinden çekindiğimizden, tltrlyerek Iftkırdı sövllyen tezgâh gallbe yaltaklanmak ayıbdır. Parlslilerin onun sözüne uyduk. Lâkin ben $im tann yüzu gülmüştür. Dükkân sa Alman zabitlerile beraber zevk ve safa di İşin dogrusuna dönüyorum!> hibi lse, tevkif karan karşısmda sünnelerinl anlatırken Vişi gazeteleri Nispeten küçük yaşta olan cırak barlz bir heyecan geçirmistlr ve blr bile sıkıhyorlar da <Alman zabiti» yeriMustafa çiftçlye ne dlyeceği »orul müddet sonra, bakkal Ziya İkiz ne sadece .zabit. kelimesini kullanıyormuş, o: Tevklfaneye girerken, tezgffthtan lar. Görülüyor U Fransızlar hiç olmazn blr kısım Fransızlar. Danimarkalılu « Benlm, evvelce onun da dedi Yanl İkonomu Tevkifaneden çjk gi gibi dedlklerlm dogrudur. Kaşeri mıştır. kadar olsun müstevliyi istiskal edemlyot Şilep nakliyatı tanzim '; ediliyor Münakalât Vekili Trakya. | dan geldi İki gün evvel Trakyaya giderek demiryolunu, mühlm münakale yollarını ve merkezlerinl ve Marmara iskelelerini tefti« eden Münakalât Veklll Cevdet Kerlm İncedayı dün sehrlmlze dönmüştür. Münakalât Vekili İki gün daha sehrimizde kalacaktır. Cevdet Kerlm İncedayı, Trakyadakl tetkikleri hakkında demistir ki: « Trakyanm Marmara sahllle rinde yapılan ve yapılmakta olan lskelelerl tetkik ettim. İşlerin tesrli için ahnması lazım gelen ted blrler alınacaktır. Kezalik Avrupa hattında da bugünün ehemmiyetl ve iş hacmile mütenasib tedblrlerin alınabllmesl için tetklklerde bu lundum.» Bıçakla yaraladı Küçükayasofyada Llman caddeslnde 174 numaralı evde oturan Haluk Özkaymakla Etem Özdöl arasmda kavga çıkmıs, Etem, Haluku bıçakla omzundan yaralamıstır. Şilep nakliyatını bir elden idare ve tanzim komisyonu Türk kara sulan dahillnde nakliyat işinl tanzim ettiği gibi gerek devlet, gerekse .umuml ve hususi işler İçin harice sefer yapmasına lüzum görülen. vapurlar hakkında da kararlarım ver mlştlr. Denlzyollan tarafmdan sefer 7apılmıyan hat ve Iskelelerde buVu nan Ihracat veya dahill istihsal ve lstihlâk eşyasının nakll için de vapurlar gönderilmeğe başlanmıştır. Bazı hususi ferd ve şirketlerin mah olup da sırf kendl lhtiyaclannda kullanılan makinell vesait de komisyonun emrine girmistir. Bu müessesatm elindeki vasıtalar müessesenin lhtlyacını gördükten sonra kalan zamanda komlsyon tarafm dan başka bir lsle tavzif edllebilecektlr. Şlmdlye kadar Armatörler Birllğine girmemi; olan 150 ve daha yukarı 15 kadar maklneli deniz vasıtasmın sahiblerl de Armatörler Birliğine girmlştir. Komisyonun kararlarını birlik yerine getirmekle muvazzaf bulunmaktadrr. ve daha dün «sal boche pis boş» diya hakaret ettikleri Almanlarla sannas dolaş oluyorlar. Elbettç mllyonlarca Franm arasmda bn kadar soysuzlaşmıt v« düşmiis olanlar, küçük bir ekalUyetrlr; fakat sinek de küçtiktür amma mida bulandınr. Vatanperverllğile meşhut Fransız milletine yarasan, be?lnci koldan tek adam çıkmaması Idl. Halbukl Stuttgarftald Alman radyosunun Fransıı spikerl vatan halni Fredone jflbl hezhnetten evvel tel'in edilen adamlar, herimetten sonra, nekadar botlastılar. İnsan. Fransız mağlubiyetlnln »ebebkrinl simdi daha fyl anlıyor. Evleri, abideleri yıkıhnasın diye tek mermi atmadan teslim olan Parisin meskenett yanında, aylardanberi bombalar altında yanıp yıkılan Londranm kahramanca mukavemeti kimlerln yenilmeğe ve kimlerin yenmeğe lâyık olduklannı göstermeğe kâfi bir delildir. Bir tayfa ölü olarak buîundu Hasköyde Hüseyin Kaptanın yelkenli kömür kayıgında tayfa 50 yaşında Osman, kayıkta ölü olarak bulunmuştur. Ölümün sebebi \nlaşılamadıgı için cesed Morga nak ledümistir. Bir otomobil kazası Şoför İslâmın sürdüğü 1885 numaralı otomobU, Beyoğlunda Şişha* ne yokuşundan geçerken, Şahkulu mahallesinde oturan Ohannese çarpmıştır. Ohannes, sağ ayağın dan yaralanmıştır. KüçUk hlkâye Uçu rum suçla! Günahını ne zamana kadar aiiesinden saklayabilirdi? Hâdise duyulunca ne olacakü? Sonra çocuk, ilk tekmeyi kanını verenden yiyen çocuk!... İçinde birdenbire bu faa kurtannak arzusu doğdu ve: Yürü dedi. Gene evdekilere duyurmadan odana gireceksin. Yarın gelip ailenle konuşacağun. Yani evleneceğiz. Sevgilinden yalnız çocuğunun şerefini kurtarmasım istemiştdn. Bunu ben temin edeceğim. Sus, itiraza lüzum yok. Yıllarca seni hayatıma bağlayacağım diye de korkma. Meseie halledildîkten sonra derhal serbest bırakacağım seni. Kızı adeta zorla evine götürdü. Ertesi gün ailesile konuştu. Babanın birşeyden haberi olmadıgı için otuzunu epey geçmiş bir adamın bu arzusunu hiç de hos karşılamadı. Fakat o, kızı, hususile çocuğu kurtarmağı kafasına koymuştu. Yılmadı, uğraştı, evlendiler. İlk gece salonda başbaşa kaldıklan zaman Behçet, Belmaya sade, fakat keskin bir dille karannı anlattı. Bu çatı altında tamamile birbirlerinden uzak yayaşayacaklardı. Çocuk doğacak, ona kendi ismini verecek, sonra ayrüacaklardı. Bu garib beraberlik sürüp gidiyordu. Kan koca birbirlerine, sokakta karşılaşan insanlardan çok daha uzak ve yabancı görünüyorlardı. Nihayet doğum günü geldi. Müthiş ıstırablardan sonra yumuk yumuk bir kız, evin havasını gürültüye boğdu ve Behçet yabancı gözller önünde mes'ud, mağrur bir baba rolünü kusursuz başardı. Birkaç yıl geçti. Küçük, babasını hatta annesinden fazla seviyordu. Kendislne en güzel şeyleri taşıyan bu adam, asık suratına rağmen çocuğun ruhunda aydmlık bir âlem yaratmıştı. Fakat mevcudtfetioi^ by iyi i ha nekadar zaman yük olacağını düşünmekten geri kalmiyordu. O, kaç yüdu bu gayritabiî hayata sikâyetsiz katlanmış, çocuğuna ve kendisine daima iyi ve pek cömerd davranmıştı. Artık onu serbest bırakmak lâzımdı. Geç bile kalmıştı. Artık harekete geçmeli idi. ocuğu uyuttu. Behçetin yıllardanberi kendisidne taşıdığı kitablardan birini alarak beklemeğe başladı. Geceyansına doğru karşı karşıya idiler. Behçetin yüzü kapalı, rengi bozuktu. O da aylardanberi buhran geçirmekte idi. Günden güne serpilen, olgun bir güzellikle yükselen genc kadın sinirlerini altüst ediyordu. Henüz ellerini bile kalbden gelen bir ateşle öpmediği bu kadınla, aralarmdaki uçurumu daima gözönünde bulunduruyordu: Onun mazisi, kendisinin yaşı! Fakat bu hayat böyle de devam edemezdi. Artık tahammülü tükenmişti. Aşılmaz mesafelerle ayrı kalmağa mahkum olduğunu kabul ederek yaşamak... Bu, güç ve elim bir şeydi. Şu halde. MUkerrem Kâmil Su Belma ürkerek yaklaştı ve coşkunlukla ellerine kapanarak: Artık yeter diye inledi. Sabnnın suiistimal ediyoruz. Bizi koğamıyorsunuz. Buna yüzünüz tutmuyor. Ayrüalıra, ayrılalım artık. Hayatınızı yeniden yapınız ve mes'ud olunuz. Bugüne kadar beni ve çocuğumu eşine az raslanır bir lyilik dünyası içinde yaşattınız. İkimiz de hayatımızı, ondan bin kat üstün olan şerefimizi size borcluyuz. Bunu ölünciye kadar unutmıyacağım. Ağlayor, bu dost adamın iyiük seven ellerini ibadeti andıran yüksek duygularla öpüyordu. Peki Belma. Hürriyetini îstemek hakkındır. Genc kadın nihayetsiz bir acı ve sitemle bakjşlarını onun bulanık Nihayet Behçetten aynlık zamanı da geldi. Son dakika bir şey söylemeden gene onun ellerini öptü, öptü. Merdi venlerden inerken hıçkınyordu. Ona bir şey, son birşey söylemek ihtiyacında idi. Döndü. Birden rüzgâr gibi apartımanın açık kapısından içeri daldı. nna dikti. Behçet bir küçük mektebli gibi kolÖteki devam ediyordu: iarının üstüne başını dayamış, masaya Gencsin, güzelsin kızım. Böyle der kapanmıştı. Ayaklarının uclarma basameçatma bir yuvaya lâyık degilsin. Bu rak ona yaklaştı. Başını başına yaklaşyalana nihayet vermek lâzım. Hakikî tırdı. İçli bir sesle: bir yuva içinde saadetini aramak senin Sizi de kaybediyorum, diye inleen tabiî hakkın. Sen, yaraülışta temiz bir kızsın. Yıllardanberi seni tetkik et di. Bu da benim için müthiş bir şey. Butim. Artık ne olursa olsun yanılmana nu anlamıyor musunuz? Behçet ölü gibi sarannıştı. Büyüyen imkân kabnamışür. Kendini kitablara vererek geçirdiğin yıllar sana epey şey gözlerle ona bakıyordu. Konuşacak öğretti. Seni bulduğum gece minimini halde değildi. bir his oyuncağından başka birşey deBelma hıçkırıklar arasmda: Mazlğildin. Fakat bugün karakteri tesekkül me, unutulmaz günahıma rağmen sizi etmiş, olgun bir kadınsın. İnşallah mes seviyordum, diyordu. Aramızdaki uçuud olursun yavrum. ruma rağmen sizi sevdim, sizi seviyo Bu seste derin bir sızı vardı. Yıllarca rum.» bir arada yaşayan bu iki insan, hiç bir Bu beklenilmiyen Itirafı onun aylargün birbirlerine bu derece yakın ve danberi buhran içinde kıvranan benlibağh olduklarını hissetmemişlerdi. İkisi ğine döktükten sonra çüap, gitti. Behde ayrüığın gelip çattığı bu dakikada çetin şimdiye kadar aşkı hiç de ciddiye birbirlerine çözülmez bağlarla kenetlen almıyan yüreğinde derin bir ateş vardı. mis olduklarını anlayorlardı. Ayrılış Bu ateşle bir çok şeyin degişeceğini hishazin ve hatta müşkül olacaktı. Fakat sediyordu: Belma kal, herşeye rağbu zaruri idi. men kal. Senin hazin geçmişini, benim O anda bir gürültü oldu. Dehşetle kırka yaklaşan yaşımı unutmağa çahyerlerinden fırladılar. Belmanın yatak şınz. Bilinmez ki belki de mes'ud oluruz odasına koştular. Çocuk morarmıştı. Tıdiye haykırmak istiyordu. Fakat o çokkanıyor, çırpuııyor, küçük ellerini ikisine doğru uzatarak bulanık bakışlarile tan uzaklaşmıştı. onlardan yardım istiyordu. Behçet doktora koştu. Belma çılgın gibi hasta yavrusunun üstüne kapandı. Üç azablı gün geçti. Bütün gayret ve fedakârlıklara rağmen çocuk kurtarılamadı. Yıllarca evvel yıldızh gecelerde bir güzel yaz rüyası şeklinde başlayan macera, bir sukutu hayalle lekelenmiş, hazin bir ölümle sona ermişti. Şimdi genc kadın derin bir ıstırabla kıvranıyordu. Herşeye rağmen, bahtsız çocuğunu kudretle seviyordu. Teselli kabul etmez bir acı ile sürünecekü artık, Bu, ona mukadderdi. Bu ayrıhk, gönüllerinin çetin bir imtihan devresi oldu. Ayrı yaşadıklan aylar içinde ikisi de birbirlerine nasıl ahşnuş ve bağlanmış olduklarını anladılar. Kendileri de farkında olmadan hayat ve hâdiseler aralarındaki uçurumu kapatmıştı. Bir mazileri vardı. Ve bu mazide en kuvvetli ses, nasıl doğduğunu tahlil edemedikleri aşklanndan geliyordu. İkisi de kalblerinin bu hakikj sesini mutlak bir şekilde duydular, bu sese uydular ve bu defa gerçekten evlendidU