Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Devrin ihtisatçıhğı Ticaret şekillerinde değişmeler tismar olunuyordu. Merkantilciliği fiziyokratçıiık takib ey'.edi. Toprağın biricik servet kaynağı kuna dair yazdığı olduğunu idd:a eden güzel eserinde şöyle fiziyokratçılık bir anlatmaktadır: Her asır onun hayatına uygun bir ik intikalden ve ticaretle sanayie karşı bir tısad şekline maliktir. En eski devi/er, aksülâmelden başka bir şey değildi. pederşahî bir ev iktısadma malikti: Or Siyasî serbestçilik devrine (liberal iktaçağ, haline uygun bir İktısadî niza tısad) devri tekabül eder. Bu devir Orma malikti; bahusus san'at ve ticareti taçağm bütüncü göıüşleri ve felsefesi tanzim eden bir iktısada malikti. Srnra yerine «hürriyet, müsnvat ve kardeş1 makine devri, büyük sanayi ve liği» koydu. Münfeıic şahsiyeti, «ben. i ticareti «bırak yapsın. emrini veren san fikir ve düşünccnin ön safına geçirdi. at serbestisi iktısaclına vücud ver Bu devir makine devridir, büyük keşif di. Şimdi de açılan yeni bir devrin eşi V2 icadlar devridir. Durmadan genişliğinde bulunuyoruz. Yeni başlıyan bu yen cihan iktısadî için durmadan yeni devre lâyık bir iktjsad sahası bulmak pazarlar açılıyordu. Ferd, her şeyin mervazifedir. kezi olarak gözüküyordu. DT. Rentrop, devlet şekli İle iküsad şekli arasındaki münasebeti, fiat huku haber» ismindeki Eski Anadolu Türk tuıkçe eserin Hicrî ierinden kalan tarih 913 ( = MUidî 1507) vesikaları muhteiıf de «Gürcü> köyunSeiçuknâmeler, Daden (Hasan Huseyn niçmendnâmeler, Ka ıbnı Ali Dagî) tararaman, Tavâififından Konyada «Sahib Ata» medıeiemüluk ve Osmanlı tarihleri gibi türkçe, binâe (Serdar Kurt Bey) namına istjıacemce ve arabca yazılmış bir takım hanedan tarıhlerine münhasırdır. Her birı ibni KızılBoğa) şeklinde tespit eden sah edilmiş nüshası: Bu nüshanın sobir hanedanın menâkıbinden bahseden ilk Osmanlı muverrihi (Şukruiıahı Ru nurıda zamanın padişahı (Murad ibni bu eserier, bize eski Türklerin dunya mî), .Behcetüttevârih. ismindeki ese Orhan ibni Osman) diye zikrolunup Fatihte Sarıgüzelde oturan ve Festarihi ve bu umumî tarihte Türk ırkmm rini (Fatih) devrinde ve İstanbulun duâ edilmektedir. hane fabrikasında çalışan Ali kızı Asiye, etnolojik vaziyetiyle kültür ve medeni fetlunden üç sene sonra, yâni HıCıeUn 3 Konya müsellimi (Hacı Fet*ah iki buçuk ayhk çocuğunu düşürmüştür. yet sahalarındaki rollerine aid telâkkile 861 ve Mılâüın 1456 tarihinde yazmış ol Ağa) nın oğlu Konya â'yanı (Zülfikar Bu yolun iki tarafındaki evlerin ve Çocuğun neden düştuğü anlaşümak ü rini gösterecek mahiyette şeyler değildir. makla beraber, bu esası (Fatih) ten ev Ağa) namına yazıhnış muhtelii eserler dükkânların salüblerile dükkanlan ıslezere tahkikat yapılmış, kadının ifadesi (İbni Bibi) ve yahud (Aksarayî) gibi vel (İkinci Murad) devrinde tespit etmiş den mürckkeb bir mecmua içinde Hicri tenlerin, tünel kayışının daha uzun alınmıştır. en mühim Selçuknâme müelliflerinden olduğunjan da gene bizzat kendisi bah 1153 ( = Mılâdî 1749) tarihli «Kitâbu müddet gelmemesi, hatta tünelin hiç işAsiye, sebeb olarak şunu anlatmıştır: birinin eserini açacak olsak, başından feder (1) Bu vaziyete göre (W.ttsk) Aynilurefâ' min ensâbilctrâk» ismın lememesi için, sabah akşam dua ettikle< Ortalık süpürüj'ordum. Ansızan, sonuna kadar nazarlarımız hep Anadolu Osmanlılarda Türkçülük cereyanmı O deki araoca eser. rıne şüphe yoktur. Bu sayede Yükseksüprüntü arasmdan bir şey sıçradı. çevresi içinde dolaşır ve nihayet askerî ğuz efsanesiyle beraber (İkinci Murad) Bu üç yazmanın birincisiyle ikincisi kaldırunın senelerin yıprattığı Arnavud Geriye çekilerek baktım. Bir de ne gö ve siyasî münasebetler bakımından biraz zumanında başlamış göstermekte haksız ^B:rinci Murad) devrinde ve üçüncüfü kaldmınları da tamir edilmiştir. Çalışkaa Mutlakiyet devrine, bu siyasî hükuHer ferdin kendi menfaatini ko"ala reyim? Bir fare! Fare, gözlerini bana Bizansa, biraz Suriye ve Iraka, biraz sayılamaz. Fakat bu vaziyet nihayet de (Birinci Mahmud) zamanında telif Valimiz, bu kcsürme yolu daha esaslı ıret şekli devrine uygun düşen iktısad Tiasınm umumî refahı vücude geürece dikmiş. duruyordu. Bunun fare olduğu îrana ve biraz da cenubî Kafkasyaya Osman oğullarının nesebi ve bu neseb edilmiştir. İstinsah tarihleri itibariyle bir surette tamir ve tanzim ettirmeği düf°kli, merkantil iktısaddır. Merkantil öne inanılırdı. Ferdî refahla umumî re nu anlar anlamaz, müthiş korktum. çevrilir. Selçuknâmelerde Avrupa bile munasebetiyle Oğuz efsanesinin Osmanlı bırincisi (Fatih) ve ikincisi de (İkinci şünüyordu; fakat tünel seferlerinin durİktısadı muay>*en bir sistemden mah faha varılacağına inanılırdı. Devlet fer Can hevlile «kışt» diye haykırdım. Bu yoktur: Anadolu ile etrafındaki müslü kültürüne aksetmesi gibi iki mahdud Beyazıd) öevirlerine musadıftir. En sski nıası, tramvaylann azalması, taksileıin rumdur, çünkü o zamanki devlet :da 1î faaliyetleri felce uğratmamak için ik. nun üzerine fare kaçtı, lâkin ben o ka man ve hıristiyan devletlerine münhasır esasa münhasır kalmaktadır: (Paul si olan birincisiyle en yenisi olan üçün l>enzinsizliği yüzünden Yüksekkaldırım dar korkmuşum ki, bu korku tesirile iki resinin amelî şekillerinden ve tecrübeVVittek) üı bahsettiği «İlk Türk Roman cüsü bozuk bir arabcayla ve ikinchi de mecburî bir rağbete nail olunca, halkın *jsadî hayata müdahale etmekten müm buçuk aylık çocuğum birdenbire düstü!> daıacık bir çe\Te vardır. lerinden elde edilmiş bir takım amelî tizmi> bize Türk ırkının dünya tarıhitı temız ve sade bir türkçeyle yazılmıştır mümkün mertebe rahat inip çıknıası için '•iün olduğu kadar sakınmah ve kaçmOsmanıılar daha ilk zamanlarından Fareden korkup çocuk düşüren kadın, prensiplerdir. Merkantil iktısadm gayesi ynlun harab kaldırımlaruu hemea tamir malı idi. Devletin vergi suretinde ve Haseki hastanesice yatırılm:stır. Adlî itibaren Rumelıye geçip dunyaruıı ıkı deki ehemmiyetiyle medeniyet ve kül Birincisiyle ikincisinin telif ta.ih erı «ithalâttan ziyade ihracat yapmak» su daha başka şekillerdeki tecavüzü kendı hekim Enver Karan, düşen çocuğu mutür sahalarındaki rolleri hakkında hiçbir arasmda sekiz ve ikıncisiyle üçüncüsü ettirdi. kıt'ası üzerinde devlet kuraukları ve retile müsaid bir ticaret muvazenesi Geçenlerde bir akşam, Yüksekkaldıkendisine yürüyen iktısada çehne gibi ayene etmiş, cesedin gömülmesine ruh yeni yeni milletlerle temasa başladı.iiarı vesika bırakmamıştır. Halbuki (İkinci arasında da üç yüz yetmiş sekiz sene vücude getirmektir. Çünkü en çok alhalde, ilk Osmanlı muelliflerınde de îlurad) devrinden çok evvel, daha (Bi geçmiştir. Bu üç eserin muhteviyatına rımdan Beyoğluna çiKiııaklan başka çatelâkki olunurdu. Hukuki ve siyasî tah sat vermiştir. tına malik olnn devlet en zengin devlet esa^lı bir dünya görüşü ve yahud bütün rinci Murad) devrınde bile bu mahiyette nazaran birincisinin diğer ikUine mehaz re bulamadım. Yıllarca evvel mektebe didlerin, gerek millî ve gerek milletlereavılırdı. Bunun için, haddizatmda masdünyaya aid bir tarih telâkkisi yoktur. vesikalar vardır. Bu mühim vesikalar oldıığu ve yahud her üçünün de nüshası gidip gelirken bazan koşarak çıküğım, arası sahasından bertaraf edılmesi is*eYardımsevenler cemiyeti rihnı korumıyan madenlerden de fayVakayinâme tarzmda yazılmış umumi bize Anadolu Türk kültüründe (Birinci mevcud olmıyan müşterek bir mehaza bazan da tünele binen arkadaşlarımüan zamanına istinad ettiği anlaşılmaktadır. Bilhassa evvel Karakoye varmak yarışına rutuşadalanmağa baslanıldı. Hususî btr sanirdı. Çünkü ticaret serbestisi gaye idi. Üsküdarda da sube açtı taıihlerde bile böyle bir telâkki buluna Murad = Hüdavendigâh) nayi yaratmak arzusu peyda oldu. Bü İktısad serbestçiliğinin ikUsadtn bir maz. Hattâ Oğuz türesiyle umumî Turk musadif bir millî rünessans devri bulun türkçe nüsha, ilk arabca nüshanın ter rak iki dakikada indiğim o yokuşu ağır Yardımsevenler cemiyeti, dün Üskütün bu arrular ve fpaliyetler bugünkü yükseliş devri olduğu da, bazı iktısad ağır tırmanırken yol yürümek bakımınan'inelerinin Selçukî ve Osmanlı tarih duğunu ve Türk ırkının dünya kültür cümesi gibidir. şubelerinin akla hayret veren inki^afına darda yeni bir şube açmıştır. Yardımtarihindeki büyük ve parlak rollerine srzu ve faaliyetlerin şekil itibarile ayni medeniyetin şehirlileri nekadar (Kâtib Çelebi) nin «Keşfüzzumın»u dan sevenler cemiyeti Üsküdar şubesi, mu lcrine tatbıkı da (Ikınci Murad) devrın aid ilk millî tezin işte bu devirde tedvin gözükmektedir. Yalnız dün ile fcugün tekabül eder bir devir olduğu da inkâr ile (Bursah Tahir Bey) in «Osmanlı tembelleştirdiğini düşündüm. Nakil vaden itibaren başlar. Müsteşrik (Paul hiti dahilinde askere giden vatandaş edilmiş olduğunu ispat edecek kadar müeJlifleri> gibi eski ve yeni bibliyog sıtalan darlığından bol bol şikâyet edişirrasında, bu zahirî benzeyişe rağmen edilemez. Fakat bu parlak madalyamn lardan muhtac olanlann allelerine ve Wittek) «De la dcfaite d'Ankara â la kuvvetlidir. tersi çevrilince orada ferdiyetçiliğin pis düsünce farkı vardır. rafya menbâlarmda hiç birinin bahsi tnizin en mühim sebebi, bu tembellikprise de Constantinbple» ismindcki esebunlann çocuklarma mürnkün olan Konyada kıymetli bir ilim adamı var: geçmiyen bu üç eserin en eskisi olan tir. Eskiden saatlerce ve kilometrelerce Ucuza istihsal edebilmek için ucuz suiistimaü görülür. Kapital sahiblerınin yardımlan yapacak ve çalışmak istiyen rinde (Ikinci Murad) ın türkçülüğünü şoyle anlatır (1938 Paris tab'ı, S. 27): «Konya> mecmuası sahibi ve Memleket •Tczkiretüliber. in yazısı «Nesta'lik» yürürdük. Bu da, sıhhatimiz için çok T"<>le bulmak lâzımdı. Bu sebebden bu suiistimalleri ahlâkı ve halk kuv Kadınlara iş bulacaktır. B faydah olurdu. Şimdi Galatasaraydan merkantil devlet, hayatı mümkün oWu vetlerini zâfa uğratıyordu. Bütün sefa«Unutmıyalun ki Onbirinci asır Türk Kütübhanesi Müdürü (Mes'ud Koman). dir. Mangal kömürii 10 kuruşa letler işçi sırtına yükleniyor ve müteahBunlann her üçünde de bundan son Tünele veya Taksime, Eminönünden SirYukarıda bahsettiğim vesikalar bu kıyğu kadar ucuzlatmağa çalışırdı. Yani istiJâsı esnasuıda bütün Anadoluda ilk satılıyor Türk Gaziler hükumetinin, jâni Daniş metli adamın hususî kütübhanesüıdedir: ra firayla gözden geçireceğimiz şu üç keciye veya Karakoye gitmek için bile iaie maddelerinin fiatlarınm mürekün hid ve müteşebbislerle tacirler oynak tramvaya saldınyoruz. 1 «Aksaray» daki Keyhusrev câmii ssas ileri «ürübnektedir: cMuğu kadar ucuz olmasma uğraşırdı'. kârlannın çıkış ve iniş hâdiselerine bağlı Toptan ve perakende odun satan de mcnd Gazi devletinin kurulduğu saha knbyorlardı. Sosyalizm, bütün dün a po ve dükkânlarda, odun, mevcud nar Amasya kıt'asıydı. Bu Gaziler devleti müderrisi (İsmail ibnisseyyid Mehmed 1 Dünya tarihinin en büyük roileM"Wm iaşe maddeleri hakkında azamî Sinyor Mussolini, seneierce evvel, sefiat tayin edilir ve muayyen bazı iaşe tarihinin, muhtelif sınıfların birbirile ka rağmen 600 630 kuruş arasında sa bilâhare yüksek Islâm medcniyetini tem Şerif ibni İbrahim) tarafmdan H'crî rini oynıyan ırk, Türk ırkıdır; kiz yaşındaki İtalyan bambinolarına rrHdelerİnin terkibi ve ağırlıâı hak kavgalarından başka bir şey olmadığını tılmaktadır. Bazı fırsat düşkünü kö sil eden Kum Selçuki sultanlığıyla kay 765 ( = Milâdi 1363) tarihinde telif edil2 Gerek Milâddan, gerek Hicretten tahta tüfeklerle askerlik talimi ve fasist ve1a'sâr evvel ve sonra dünya kültürünii yapan partisinin saçlanna ak düşmüş erkânilc knda hükümler konurdu. Merkantilci iddıa ediyordu. 1930 33 buhranı, Ame mürcüler. mangal kömürünü dünden i naşmış olmakla beraber, Danişmendî miş olan «Tezkiretiiliberi lik maharetli bir ticaret politikasile bu üka da dahil olmak üzere her tarafta tibaren on kuruşa çıkarmışlardır. Dün cahası ilk zamanlardaki hususiyetiyle H bahsilümemi ve1emsâr» ismindeki adamların en mühimleri Türk ırkından na?ırlara mania atlamak, yanan çemr d^MÜ gavreti tutmağa çalışırdı. İptl plânlara ve yeni düşünüş tarzlanna vü de şehrin bir çok semtlerinde mangal Türklük ve Gazilik an'anelerini muha arabca esrrin Hicrî 858 (=Milâdî 14>4) dır: berden geçmek idmanları yaplırıuağa kömürü bulunamamıştır. Şehre odun (aza etmişti. Genc Osmanlı şchzadesi te (Osmanı Sivasî) talebesinden (İbd>î maddelcrin ihracma mümkün oldu cud verdi. 3 Hind Avrupa milletleri Türk hasladığı zaman, getirmek İçin Valinin riyasetindeki iç (Ikinci Murad) için, Türk hayatının go rahım ibni Mahmud ibni Edhem ibni ğu kadar mâni olunurdu. Buna mukabil « Medeniyet, insanlan kalplaşdrıyor. Vasfi Raşid SEVİG timada verilmiş olan kararın tatbikına çeoelik şekliyle çok geniş bir mikyasta Süleyman) tarafmdan istinsah edilmiş ırkından çıkmıştır. yapılmış (imal edilmiş) mallarm ihracı Eski Anadolu Türklerinin tarih tezin Bu gevşeklikten ve tembellikten kurbaşlanmıştır. Odun taşıyacak motör mahfuz kaldığı bu dağlık nuntakada on nüshası. i^tenirdi. Müstemlekeler kuruluyor ve < • Bundan evvelki makale 20 ikinci•) de İşte bu üç büyük esas var. tulmak için harbetmek lâzımdır.. demişlere en kısa bir zamanda mazut tevzi bcne mutemadiyen yaşamak demek, 2 (Mehemmet Küşterî ibni Hasan bu fpüstemlekeler tiraTet sirketlerile is teşrin tarihli sayımızda çıkmıştır. edilecek, bu kolaylığa rağmen odun ge milliyet şuuriyle millî an anelerden kuvî*maîl hami DANtŞMEND ti. Sözünün hamlaşmak ve tembelleşibni Ahmed) tarafmdan Hicrî 773 mek kısmına hak veriyorum amma, harb tirmiyecek olan toptancı odun tüccar vet alarak yetişmek demekti. (Bııinci ( = Mılâdî 1371) tarihinde telif edilmiş (1) Nuruosmaniye kütübhanesindeki gibi medeniyeti kökünden yıkan bir belanna çok ağır cezalar verilecektir. •Bütün Amerika Polisi seferber... Biralar düzeliyor Mehmed) bu şark mıntakasının o hayat i olan «Şeceretulheser fî haHkatil yazma nüsha, No. 3059, S. 307. lâya uğramamak için. Yüksekkaldırınu, Bütün gizli teşkilât faaliyette... kıymetini bizzat takdir etmişti: Onun tnhisarlar idaresi biralann gazini kagünde on defa inip çıkmağa razıyım. tki yangırı başlangıcı Bütün Amerika şehirleri İçin oğlunu, yâni müstakbel (Ikinci çırmamalan için şişe kapsüllerinde yeSütlicede, Karaağac İmrahor cadde Sultan Murad) ı da sonralan valilikle korku içinde... ni bir tedblr bulmuş ve bunda muvafsinde Ali Kemal ve şerikl Yakuba aid otaya göuderdi... (İkinci Murad) daha fafe olunmuştur. bezir yağı fabrikasmın kazan dairesln ilk gencliğinden itibaren fikir hayatının Bir cesed bulundu de yangın çıkmış, yağlardan bir kısmı bile tamamiyle millî olduğu bir muhitte Cankurtaran caddesindeki Evvelki akşam Sarıyer Kumköyü yandıktan sonra söndürülmüştür. yetişti. Bu sebeble saltanat devıinde ile Çiftlikicaya arasında denizden bir Tophanede Bogazkssende 14 numara (İlk Türk romantizmi) denilebilecek bir çukurlar Bir kahkaha tufanı... Bir neş'e kasırgası olan erkek cesedi çıkanlmıştır. Etleri deşil da oturan Hacer adında ihtiyar bir kaedebî hareket inkişaf etti. Oğuz efsaSultanahmed civarmda Cankurtaran miş o!an bu cesedin hüviyeti anlaşıla dın mangalını yakarak yatmış, biraz nesine karşı olan alâka işte o zaman caddesinde iki ay evvel Belediye taramamıştır. Tahkikata devam olunmak sonra mangaldan sıçnyan kıvılcımlar başladı ve Osmanlı devleti bir millî şiir fmdan açılan çukurlar hâlâ kapatılmatadır. yorganını tutuşturmuştur. Kadının fer ocağı haline geldi.» r,ış, taşlar yerine konarak cadde ve yadını işiten komşular yetişerek kendiGüzel bir adres kitabı kaldınmlar düzeltilmemiştlr. Son yagK O M E D İ S İ N İ Y A R A T T I L A R . sinl kurtarmışlar ve ateşi de söndürGene ayni sahifenin bu numaralı hamurlann tesirile adeta bir hendek h a Ticaret Odası yeni bir Adres kitabı müslerdir. şiyesinde (Yazıcıoğlu Ali Efendi) nin line gtren gerek bu yoldan, gerekse tabettirmiştir. Bu kitabda fevkalâde (Ikinci Murad) devrmde (İbni Bıbi) smıftan dördüncü sınıfa kadar dahii Vakıflar umum müdürlüğü Yeni Akbıyık caddesinden aynl caddeden tercüme ettiği Anadolu Selçuknâolan 13,000 ticarî ve smaî müessesenin ye inen yoldan nakliye vasıtaları geçebahçeli evler yaptıracak nıesine Oğuz menâkıbiyle Büyük Selmeslek ve san'at şubelerine göre lngimediği gibi geceleri yayalar da büyük Vakıflar ümum müdürlüçü, büyük çukîlerin tarihini de ilâve ettiğinden, lizce, fansızca, almanca ve italyanca bir tehlikeye maruz kahyorlar. Onun şehirlerimizde kendi vesaitile bahçeli Osmanlı meskukâtına bu devirden itiadreslerile telgraf kodlan vardır. için mahalle halkı, buraların mUmevler yaptıracak ve bunlan tercihan baren «Kayı» damgası konulmaya başkün olan süratle yapümasını dllemekmemurlara ucuzca kirava verecektir. ladığmdan, nihayet (Fatih) devıinde f Şöhreri dillerde destan olan tedlrler. Vak:flar Umum müdürlüSü Bnsmiman. Oğuz efsanesinin möda olduğundan ve bu maksadla tetkikler yapmak üzere hattâ şehzadelere bu efsaneden alunıış Hataya gitmiştir. Yakmda şehrimize İ5İmler takıldığmdan bahsedilmektedü. döne^ektir. Sehn'mizdeki bahçeli evler 2 BUYUK FILM BIRDEN : (Wittek> in 1938 tarihinde Londrada için fstanbul, Üsküdar ve Kadıköy basılan «The rise of the ottoman erapiro Emsalsiz hayat ve ısürab romanını Nüshası 5 kurustur. semtleri tercih olunmuştur. Difer ta isreındeki kitabiyle (S. 1011) gene o bütün İstanbullular seve seve Bankalar raftan Ankara bahçeli evler kooperatifi sene Brükselde basılan «Le SuHau de tekrar tekrar seyrettiler. Harlc soyuluyor, Türldye sehrim'.z'ie bu kabil in?^at yapmak üicin icin ticarethaneler Kuın. ismindeki eserinde de (S. 380) zere tetkiklere başlamıştır. yıkılıyor, trenler Senelik 1400 K r . 2700 K r . Osmanlılarda Türkçülük fikrinin ve Tenzilâtlı halk seanslanndan devriliyor. Alti avlık 750 > 1450 > Meyhaneci ile kavga etmiş tilhassa Osmanlı nesebini (Kayı Han) a istifade ediniz. Kumarhane ve Üc avhk 400 > 800 » cıkaran Oğuzluk an'anesinin (İkinci Hüsnü adında biri, Kadıköyünde ReBatakhaneler haraca Bir avhk 150 > Yoktur. Murad) devrinde başladığından bahseGedikpaşa cebin meyhanesinde kendini bılmiyecek kesiliyor. Bütün bu kanlı maceradiür. hale gelinciye kadar rakı içmiş, bilâharat ( P y g m a l i o n ) lar, heyecanh sahneler. Osman oğullarının nesebini Oğuz nesre para meselesinden dolayı meyhaneci ile kavgaya başlamıştır. Receb, yerden line bağîajnp klâsik tarihlerdeki OsmanGazefemize eönderilen evrak ve yanlat aldığı bir taşla Husnüyü ağır surette lı seceresinin esasuıı «Osman ibni Erneşredilsio edilmesin iade edilmea v« CUYDE MWP4«fNT tuğ;rul ibni Süleymanşah ibni KavaAlp zivaından mes'alivet kabnl olunmaz. yaralamıştır. IHEM Sehir haberleri Atalarımızın tarih T telâkkisi = = = == korkarak çocuğunu = TÜRKOLOJl BAHİSLERt Bir kadın fareden CUMHURIYET î Bîrîncîkânun 1941 NALINA MIHINA! Yüksekkaldırım duşurdu .•i^ Yazan: Vasfi Raşid Çocuk gömüldü, anası da hastaneye yatırıldı İsmail Hatni Danişmend 1 ünelin kayışı, bir devriâlcm seyahati yaparak Amerikadan İstanbula geleduısuıı; şinıtii Yüksekkaldırım, tünelin yerini tutmuştur. Seneler var ki hiç geçmediğim bu merdivenli yokuştan tramvay ve taksi bulamadığun zamanlar, inip çıkıyorum. Halkımız; nakil vasıtalarinın ucuzluğuna ve bilhassa sür'atine ahsmadan evvel, tünelin muntazam işlemcktıs olmasına rağmen, Yüksekkaldırım, pek ışlek bir cadde idi. Sonralan yavaş yavaş yürumek hususunda tembeıliğe ahştık ve Yüksekkaldırım tenhalaştı; iki tarafındaki dükkânlann bir kısmı kapandı; şimdi tünelin işlememesi ve t ü nel kayışının gelmekte nazlanması üzerine yokuşun taşlan aşınmış merdivenlerini tırmananlar çoğaldı ve Yüksekkaldırım yenidcn canlandı. 2nciALKAPON MISHA AUER ve BABY SANDY BİR BEBEK ARANIYOR.. S UMER YARIN AKŞAM ^ * • ^^ GEORGES RAFT GLAIRE TREVOR P I, Sinemasmda [ÖLMİYEN ÂŞK BUGÜN YARIN Bugün Beşiktaş G U R E L Sinemasmda I ITürkçe: AVCI BÖLÜĞÜ ÖLÜĞÜ 4, I 2NA POLİ SA R K I S I J Abone şeraiii CUMHURIYET BİR KADIN YARATTIN BERNARD SHAW'ın eserinden ÇARŞAMBA ALKAZAR I ın büyük şeref programında. Bu hafta SA R AY Sineması Imparatorluk Vıyanasınm en muhteşem bir devrini yaşatan... Bir Imparatorluğun çökmesi fırtınalan arasında Valslar... Dans eden, şarkı söyliyen ve seven VİYANA . . . ROBERT YOUNG ve HELEN GILBERT tarafından emsalsiz bir tarzda yaratılan Viyana Âşıkları JFİLMİNDE İKİ ÂŞBK... İKİ KALB... HİSSÎ BİR DRAM.. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine f Önümüzdeki ÇARŞAMBA akşamı PARA 5İMEHASINDA İÇİN CİNAYETLEB İŞLİYEN ERKEKLERİ SEVEN KADIN... KAOINLAR . . . ERKEKLERİ PAYLAŞAMIYAN PARA HIRSI B., rollerde : L Y N N B A R I JOANDAVIS HENRY WILC0X0N Ceine nehri, bahçemin kenarmdan akar; yer yer, nefis adalarla süslüdür. Bu adalardan birinde bir ev, daha doğrusu bir kulübe vardır ki, katran sürülmüş tahtaları, güneş vurdukça cilâlı m a . den gibi parlar. Evin sağ tarafında, etrafı yüksek Fırtmalı bir gün, rüzgâr, ot yığınlarına kavak ağaclarile çevrilmiş oir Ç3yırlık rid atar ve bir kdpek gibi, onun peşınde vardır; solunda bir sazlık, tam manasiıe gezer. Otları gagalıyan tavukları da var musallat oldu. Sönmüş kuyrukluyıldızulaşıimaz, hakikî bir bakir orman hr. dır. Kulübeye yakın bir noktada, nehrin lar gibi, uzun, sarı yeleler, döne döne ulinde, efsanevî bir geminin teknesi gibi nıinimini bir koyunda, bir söğüd ağacı çuyor, uzaklaşıyor, nehre dökülüyordu. daralarak uzar ve nehrin kıyısında bı ııın eğık gövdesıne bağh. köhne bir tek Hiberval kadın, kolları havada, etekleri ter. Çürümüş nebatlarla alabildiğine ne vardır ki, Ribenal kadın, karanhk yelken gibi çırpmarak, dimdık havaya dclu, suların mutemadiyen sürük'eyip geçecelerde, buna binip nehre ağ gerer sıçrıyor, rüzgâr önüne katılıp fırhypn ugelirdiği besleyici müzahrafatla tıklım ve pazar günleri, hiç kaçırmadığı âyine zun ot demetlerini, başı üstünden geçertıklım, daima rutubetli bu batak top {ritmek için, nehrin karşı kıyısına geçer. ken yakalamağa çahşıyordu. 3 u otlardan raktan harikulâde bereketli mahsul alıRiberval kadının kısa bir hikâyesi var bazısı, çok yükseliyor, kavak dallaıına nır. Onlar, orada, ağac gibi boy atar; dır. Evlenmiş; iki sene beraber yaşa takıhyor, yırtık bayraklar gibi orada ısırganlar, gürgen gibi yükselir ve daldıktan sonra, kocasım kaybetmiş. Çck kıvranıyordu. Riberval kadının erkasınbudak salar. sevdiği kızı da bir sene sonra ö'.müş. da, domuzu, zıplıyor, kısa toslar vuruİşte, Riberval kadın bu adada Oıunır. Yalnız kalmca, Riberval kadın acayib yor, olduğu yerde dönüyor, rüzgârın Altmış yaşında, uzun boylu, dik du haller takınmış, yabanileşmiş. Başkala uğultusu arasında, hanımının vaveylâtuşlu, kolları adaleli bir mahluk olan rile gözgöze geldikçe, fena fena bakar İEiına, eninli, keskin, acayib homurtu!aıla refakat ediyordu. Bu manzara, bir Hiberval kadın, bir toprak amelesinden nuş. O tarihten itibaren hiç kimse ile daha kuvvetlidir. Çayırını kendi biçer, kâbus gibi, beni uzun zaman tesiri altmkonuşmak istememiş ve adasma fazla otunu kendi kurutur, yığın halüıe getııla tuttu. yakın bir noktadan bir balıkçı kayığı, rir. Bu yığmlar hiç bir işe yaramsz. *** yahud süslü bir sandal geçecek olsa. Çünkü, ya rüzgârla dağılır gider, yahud, On beş günden fazla oluyor ki Riberkulübesine saklanırmış. Bazı geceler. kimse satm almadığı için, olduğu yerde çürür. Kışın, etekliğini pantalon gibi kayığma binip dubalara yanaştığını, ku val kadını görmedim. Kulübesi kapalı; beline dolar, yüzünü ve ellerini tırma cak dolusu balık verip bir parça şarab acaba hasta mı? Öldü mü? Adada nasıl bir facia cereyan etti? İhtiyar bir bahlıyan dikenlere kulak asmadan, ateş gibi aldığını söylerlerdi. çalışır, sazlan keser. İtina ile demet Onun, bütün gün adasında didindiğini çivan komşum var. Düşünceli adımlarla yaptığı bu sazlar da, müşterisi olmadığı penceremden görüıüm. Mesafe, Riberval bahçesinde dolaşırken ona sordum. için çürür gider. Riberval kadın, bahçe kadını garib ve biraz da fevkattab'a bir Nasıl? dedi. Bilmiyor musunuz? sinin bir köşesini de bellemek itivadm mahluk gibi gösteriyor. Rüzgârla ucuşan Haberiniz yok mu? Riberval kadını gödadır. Fakat buraya hiçbir şey eknıez. dağmık saçlarile, dalgalanan eteklıği, türdüler. Tımarhanede... Yahud, kavak ağaclarını budar, hiçbir otlarm üzerinde uçtuğu zehabını veren Ben hayret edince, o izahat verdi: seye yaramıyan, boş işlerle uğraşır, du uzun. hızlı adımlarile havalanan bir ha Ya! Demek ki bilmiyordunuz övle rur. Her sene besiye çektiği pembe bir yalete, yahud masallarda adı geçen biı rr.i? Çoktanberi, belediye reisi, Bu adayı domuzu vardır ki, yeşillikler içinde ci büyücü karıya benziyor. damadı için ahnak istiyordu!.. Bir rapor C= KUçük hikâye Deli Çevlren: Hamdl Varoğfu yazdı... Bir rapor da doktor yazdı.. Bunun üzerüıe, Riberval kadını elıp götürdüler Evet, evet, tımarhanede.. Yarın, ötesini berisini satıyorlar^ Domuzla tavukları sattılar bile.. Sonra toprağı sattılar. Yarın da, mobilyesini, pıhpırtıunı satacaklar... Evet ama, niçin? Ne zaman gelecek? Bahçıvan başını salladı: Artık gehniyecek... Bitti artık.. Deli clmuş diyorlar. Bir biçareye deli dediler de tımarhaneye göturdüler mi... Artık bir daha geri gelmez o. Ben, itiraz ettim: Ama, Riberval kadın deli değildir. Acayib bir kadındı, o kadar!. Garib garıb huyları var, herkese benzemıyor. Ama, deli değil! Göturdüler, bitti artık. Tabiî, deli dcğil. Yarın satışı yapacak olan müzayede memurile beraber, dün kuiübeyi gezdım... Orayı sizin de görmenizi isterdim. İnsemn yüreği paralanıyor! Bir temiz. bu temiz ki, görmeyin!. Eşyalar pırıl pırıl cilâlı, çamaşırlar dolaba muntazam istif edilmiş. Bir çekmenin içinde. mavi, ipek kordelâlar vardı. Oyle itina ile, öyle şefkatle katlanmış ki! Ufacık başhklar, ufacık eldivenler! Hepsi. ölen yavrusunun kordelâları. eldivonler.1 . Delide hiç bu intizam bulunur mu? De!] hafızası böyle kuvvetli olur mu? Haykırmaktan kendimi alamadım: Fakat, kimsenin hakkı yoktur, böyle.. Adamcağız sözümü kesü: Küçüklere, talihsizlere karşı, müdafaasız bütün insanlara karşı, herkesin her zaman hakkı vardır, her zaman hak~kı vardır... İhtiyar bahçıvan, elim bîr sükttttan sonra devam etti: Ben, ümarhaneye kapahlan ne adamlar gördüm!.. Halbuki, hiç birisi deli değildi... Bunlann kimisi fazla kederli, kimisi fazla neş'eliydi, onun için tımarhaneye gittiler... Bir defa, ben öyle zannediyorum ki, dünyada deli diye bir şey yoktur... Bazı adamların, kendilerine göre düşünceleri oluyor... Anlaşılamıyan tasanlar var, işte o kadar!.. Konuşmadan birkaç adım yürüdük. Hayatm doğuş'inu, ölümünü, tekrar doğuşunu kaç defalar görmüş olan, balaşlan esrar dolu bu ihtiyar adamı gıpta ile seyrediyorum. O, devam etti: Riberval kadını tımarhaneye gondermelerine sebeb, bir pazar günü, kiliseye. elinde büyük bir iple gelmesiymiş. Ne çıkar bundan? İşin içyüzünü biliyor muyuz? Her halde, onun da bir düşündüğü vardı. Eıtiyar bahçıvan. böyle dedikten sonra, birdenbire omuz silkti ve uzaklaştu Ben, bir an, nehrin kıyısında kaldım. Karsıdaki ada, ıssız kulübe, sırtı kamburlaşmış, titriyerek, yavaş yavaş uzak. laşan bu düşünceli, ihtiyar bahçıvan, bana müthiş bir kasvet veriyor ve beşerîn ezelî ıstırabmdan, ezelî beşer anasmazlığından bir akis gibi, şu cümle, <ulak'arımda hâlâ çmlıyor: Anlaşılamıyan insanlar var, o k a dar!.