17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r | CUMHURİYET 18 fkînciteşrin 1941 = Şark cephesinde = tstanbul kız lisesindeki suiistimal iddiası başlıca rolü senenin İlmî hareketin iPloesti ^petrol sahasımn hiç tahribat ••••^••M^İ••••n Y a z a n : muayyen günlerindoğru değildir kinci cephesini teşde imparatorluğun kil eden mekteb ilgörmemİesi Âlmanlar için bir şanstır, fa İstanbul Kız Lisesinde, jimnastik sa mi daha ziyade bir bir şehrinde toplanProf. Salih Murad tılar yapmak ve pelonuna sarîedümels üzere talebeden ceb maarif meselesi, bir kat ayni zamanda izahı güç bir keyfiyettir ren ayda onar kuruş toplandığı ve buhükumet işi addedidagoji, psıkoloji de suretie, sarf yeri meçhul olan paranın tebilir. Mevzuu uzatmamak için bu kısmı dahil olduğu halde nazari ve tatbiki bin liradan fazla oldugu yolunda bir şimdilik bırakarak tam manasile asıl Yazatı: Emekli General 6 [*J ilmin her cephesi üzerinde münakaşaiar GÖRDÜKLERİM 6 Işık)arı karartılan reşte bir gece H. Emir Erhilet ( Teknik ijjrelim mes elesi ] Sehir haberleri İlim cemiyetlerinin Asılsız bir haber mühim rollerl NALINA MIHlNA Akdenizde 1 | jj| K Mareşal Antoneskonun nezdinden çık saat geçirmek saadetine mazhar olduktıkUn sonra çarşıya gittik. Zaruri bazı tan sonra otele, epey yüklü bir günün şeyleri alabilmek için yarım saat ka yorgunluklarile döndük. Karanlık sodar bir vaktimiz vardı. Bu sebeble Bük kaklardan yollarım kendi ziyalarile ayreşin büyük bir binbir çesid mağa dınlatan hayaletler gibi geçtik. Ertesi zası olan Lafayyet'e gittik. Burası Pa sabah saat 7 de otelden otomobille harisin Lafayyet'i gibi birçok kat ve dai reket edecektik. Onun için mümkün reierden mürekekb ve içinde her çeşıd mertebe akşamdan hazırlanarak İstiramal bulunan kapalı bir çarşıdır. Bittabi hate daldık. Parisin Lafayyet'inden ve Berlinin Vert17 ilkteşrin sabahı güzel Atena Palas'ı haym'uıdan daha küçüktür ama onların dakikası dakikasına terketmiştik. Şimdi benzeridir. Burada ve Bükreşin diğer dünyanın en güzel bir asfalt yolundan mağazalannda henüz tıkhm tıklım eşya Ploesti'ye makul bir hızla ilerliyoruz. vardır. Fiatlar da bizim paranın yük Yolumuzun güzelliği yalnız asfalt olsekçe kursuna göre elverişliyse de fiat masından değil, ayni zamanda tertcmiz lann üç ay evveline nazaran bir misli ve iki tarah cennet gibi güzel köşk'.er, ari.üğı söyleniyor. cvler, bahçeler, ağaclıklar ve nihayet Biz işimizi bitirinciye kadar, mağaza işlenmiş tarlalardan mürekekb olmanın büyük kapısı saat 7,5 ta kapandığı sından ileri geliyor. Bükreş son yıllarda için işçilerle biılikte küçük yan kapı yalnız sehir itibarile değil, etrafı cihetile dan çıktık. Gün kararmıştı. Oradan de pek güzelleştirilmiş ve yollar çok otele ve otelden de Alman ataşemilite ıslah edilmiştir. rinin Kapçada verdiği ziyafete giderBizim bugünkü hedefimiz Dinyester ken »ehirde bütün ziyalar karartılmıştı. nehri üzerinde eski Rumanya Rusya Sovyet uçakları Bükreşe uğrayıp bom hududu üzerinde Tigina yani bizim eski Jja atmamakla beraber, onların Ktrım el ve tarihî Bender'dir. Buraya kadar 500 lerlnde bulundukça Bükreşi bir gece Km. ye yakın tutan yolumuzun Ploestiye fcombardıman etmeleri daima imkân da kadar 55 Km. lik ilk kısmını adeta duyfcilinde idi. Onun için pasif korunma tnadan ve doymadan çarçabuk alıvertedbiri olarak Bükreş, her akşam ka dik. İyi ve güzel yollar dünyayı yalnız rartbnakta ve blnalarla sokaklardan füzelleçtirmezler, ayni zamanda küçüldısanya hiç bir ziya sızdırılmamakta türler de. Çünkü yolculuğun zahmetledır. Bununla beraber ziyafette yan yana rile beraber mesafe mefhumları da, iyi oturduğumuz Alman hava ataşesi ge yollarda pek azalmaktadır. neral, Bükreşte ziya karartma tedbiriBükreş Ploesti yolu, ayni zamanda nin yakında hafifletileceğini söyledi. Kral sarayının ve Bükreş zenginlerine Hakikaten, cepheden Bükreşe dönüşü aid muhteşem köşklerin bulunduğu cemüzde karartmanın akşam dükkânların nub'î Karpatların Prakova vadisinrn ancsk kapanması zamanından sonra yukan tarafındaki Sinaia sayfiyesine başladığını gördük ki, bu çok yerinde giden yol olduğu için, bilhassa itina bir tedbirdi. görmüştü. Şimdi Ploesti'nin cenub metZiyayı karartma tedbiri tabiaüle Ber ha'inden sağa sapıyor ve bu suretle linde de tatbik olunmaktadır. Tamamile Ploestinin cenub ve doğusundaki petrol karanlık sokaklarda kendileri görülüp müştekatı yapan müteaddid fabrıka hiç farkolunmıyan arabaların yalnız larile, yerin üstünde yükselen yüzierce puslu mavi ziyaları aydın bir tüle bü benzin, petrol ve mazut tanklarını ve rünmüş ruhlar gibi hareket ediyor gö petrol kulelerinin heV. türlü tahribaitan ründükleri için General Erden karartıl masun olarak işlemekte olduklarını gömı» Bükreşle Berlinin gece halini ah reıek hayret ediyordum. Bu nasıl mümrete benzetrr.işti. Filhakika, ufaktefek kün olur, diye!?.. Bunlaruı evvelâ, İnmusademe tehlikeleri olmasaydı, mavi gilizler oradan çekilirken tahrib edileziyalann efsanevî geliş ve gidişlerile memiş olmaları, ikincisi de Rus uçakları gecenin sisine karışarak uzaklaşmalarını taıafından hiçbir tahribat görmemeleri seyretmek hoştu. gerçi Âlmanlar için cidden büyük bir Şerefimize verilen bu ilk resmî ziya şanstır; fakat ayni lamanda izahı pek fette Alman askerî ve hava ataşelerile güç bir keyfiyettir. Bükreş Alman merkez kumandamndan Ploesti petrol kuyulan, tank ve fabrive Rumen Genelkurmay Başkanı mu kaları kasabadan 1015 Km, lik bir yaavini General Mazarini'den başka bir ıım kuturdaki pek büyük bir sahayı çok Alman ve Rumen subayları vardı. kaplarlar. Bunları himaye ve muhafaza Bu ziyafette Alman ve Rumen subay için Âlmanlar ve Rumenler elbstte ki, ları arasında hüküm sürmekte olan ar bütün tertibat ve vasıtaları kullanmışkadaşîık hissiyatı pek aşikâr görülü iardır. Fakat ne olursa olsun burada, yordu. General Mazarini Rumen ordu gtrek İngilizlerin ve gerekse Ruslarm sunun askerlik sahasında Almanlardan hiç bir şey yapamamış olmaları neticeaz zamanda çok şeyler öğrenmiş oldu sidir ki Âlmanlar evvelâ Balkanları ve ğunu söyledi ve bunlarm bazılarmı bize sonra da Rusyanın garbını mağlub ve isbir meslekdaş samimiyetile saydı. Âl tilâya muvaffak olmuştur. Çünkü ne omanlar bir yıl ev\'el Rumen ordusunun lursa olsun, Almanların kendi benzol :sBskerî talim ve terbiyesini deruhde et tihsalâtı ve yahud evvelden yığdıklan ükleri ve fakat bu işi tamamlıyamadan stoklar onlara bu iki seferin muvaffakiKusya seferi başladığı için Rumen or yetle başarılmasını temin edemezlerdi. dusunun da Besarabyayı Ruslardan kurBildirdiklerine nazaran Âlmanlar, tarmak ve sonra da Odesa ve havalisini Ploesti petrol kuyulannın işletilmesini jliıak etmek maksadile harbe karış üzerlerine aldıktan itibaren burasır.ır. tığı malumdur. Rusya cihetine aid isıihsalâüm iki misline çıkarmışlarmış! millî emellerini bugün en son hadleri Daha da artırmaktadırlar. Çünkü vaktile ne kadar tatmin etmiş olan Rumanya İngilizler ve Amerikalılar Rumen petmukadderatını Almanyanmkile birleş rollarmı işletirken dünyanm sair yerletirmiş olduğundan Almanyanın nihaî rindeki istihsalâtı ve muhtelif menfaatzaferini istiyeceği aşikârdır. Çünkü o, leri dikkate alarak Ploesti petrol istihsaOdesa İle Besarabyayı ancak Almanya lâtını ancak lüzum gördükleri bir hadde nın muzaffer olmasile muhafaza edebi tutuyorlarmış. Şimdi böyle bir kayıd lir. Bu ziyafette birçok Alman ve Rumen ve vaziyet olmadığı için Rumen petrol general ve üst subaylarım tanımak ve istihsalâtı gittikçe artırılmakta imiş. onların yarattıkları çok ciddî ve samiH. E. ERKİLET » î meslekdaşlık havası içinde birkaç gazetede çıkan yazı hakkında Maarif ilim cephesi olan üçüncü cepheye gire ünciye kadar ciddî denilebilecek ilmi yapmakur. Bu toplantılara iştirak eden müdüru Tevfik Kut bir arkada^ımıza biııden fazla ilim adamı ilmin o senekı ceğim. | oeşriyat yapamamıştı. şu izahatı vermiştir: A\Tupada kurulan diğer akademilerin terakkisi üzerinde münakaşalar yapar. Bu yazılardan üçüncüsünün sonunda « Her mektebde spor yurdlan t a bize modern manasile ilim girmemiştir, pek bati ve sönük hareketlerine karşı Mekteb programları ve tedrisatının verlimatnamesine göre para toplanır ve bu demiştim. Bundan kasdim bu memleket Londrânuı Royal Society'si derhal sağ difi neticeler de bu münakaşalar arapara ile mekteb spor yurdunun spor te ilim veya âlim yok demek değildir. lam işler görmeğe başlamış ve bugüne sında mühim yer tutar. Toplantı başkamalzemesi alınır. Mekteblerin jimnasıik nile şube başkanlarının senelik nutuksalonlan talebe parasile değil, Maarif Bizde ilim de var, âlim de. Fakat bun kadar büyük rolünü oynamıştır. Bu aiar, garbda pek eski zamanlarda olduğj kademinin en büyük işlerinden biri ları birer ilmî şaheserdir. Bu cemiysıin V'ekâletirdn verecegi tahsisatla kunımühim hizmetlerinden birini misal olalur. Diğer taraftan, spor aidatınl t a gibi, daha ziyade ferdî mahiyettedir. Philosophıcal transactions ve ProcceBir noktaya daha işaret etmek isterim ki dings adu iki mecmua neşreımesidir. rak göstereceğim. 1861 senesine gelincilebe kendi arzusile verir; hiç bir mekteb icaresi böyle bir mecburiyet o da evvelki yazılarımda (ilim) den kas Ondan evvel ilmî eserler ya bir naşıri ye kadar elektrik üniteleri tarif edilemeiti. Cemiyetin o seneki içtimauıda Lord kandırmakla veya bir patronun himayekoyamaz. İstanbul lisesinde toplanan dim (tecrübî ilim) dir. paralara aid defterleri getirterek konGerek Cumhuriyet ve gerekse diğer sine sığınarak neşredilebilirdi. Bu mec Kelvin'in tavsiyesile cemiyet bu msseletrol euim. İddia edilen şekilde yolsuz gazete veya mecmualarda çıkan bir çok mualann neşri ilmin terakkisini sür'atle nin tetkikine koyuhnuş, volt, amper, bir muamele ile karşılaşmadım. Şimdiye yazılarımda arzettiğim gibi modem ilim, körüklediği gibi endüstrinin inkişafma om... un milletlerarası üniteleri tarif ve kadar toplanan para da söylendiği gibi Londrada kurulan Royal Society adlı da büyük yardımlar etmiştir. 1900 ve sonta da dünyaca kabul edilmiştir. bin lira değil. bu miktardan çok azdır. cemiyet ve Newton'un Principia adlı 1914 seneleri arasındaki 14 sene zarfınBüyük Harbde bu cemiyetlerin hizEsasen Vekâlet müfettişleri defterleri ölmez eserile başlar. Bu kitab, neşri ta da yapılan keşiflerin Milâddan 1900 meilerini kâfi görmiyen İngilizler (ilmî daima teftişe tâbi tuttuklanndan böyle nhi olan 1687 den yirminci asrın başla senesine gelinciye kadar yapılan keşif ve ve smai taharriler dairesi) diye bir daire bir vaziyet olmuş olsaydl derhal mürına kadar bütün âlimler ve müdekkik ihtiraların iki misline yakın olmasım bu kurdular. Memleket millî müdafaa ve dahale edilerek takibat yapılırdı.» ierin kafalarını işgal eden mühim bir cemiyet ve bundan sonra kurulan ilim ekonomik meselelerini ilmî bir surette Bundan başka. ayni mektebde müdür eser olmuştur. Bu âlimler tabiî hâdise cemiyetlerinin mesailerine borclu bulu teıkik etmek üzere kurulmuş bu daire tarafından her ders y;lı başında verilen leri Newton kanunlarile izah edebilmiş nuyoruz. doğrudan doğruya krala ve parlamentonutkun bastınlarak beş kuruş muka !erdir. Tabiatin (nasıl) çalıştığını Newİlim cemiyetleri yalnız akademüere ya karşı mes'uldür. Başına memleketin bilinde talebeye dagıtıldığı yolunda da ton mihanik sistemile keşfetmek gayre inhisar etmez. Onümde İngiltere ve A en büyük ilim ademlarından biri sıra yeni bir iddia vâki olmuştur. Maarif ti tecrübî ilmin, b ü ^ k mikyasta, tekâ merikanın elektrik ve fizik cemiyetlerile ile getirilen bu dairenin muhtelif cephemüdürlUğü bu husus üzerinde de aynca mülünü ve zamanımızdaki ilim adam'arı ftalya elektrik cemiyetlerinin müşterek leri 600 ü bulan ilim adamlanndan mütahkikata başlamıştır. görüşlerinin billurlaşmasına sebeb Oı mesaisile ne^redilen Science Abstract rekkeb komiteler tarafından idare edilir muştur. Elektriği, miknatısı, cazibevî adlı aylık mecmuanın 1938 senesine aid ve binlerce ilim adamını çahşürır. Bakkalların müracaati Royal Society'nin toplantı salonuna aksiyonlara aid bilgilerimizdn hepsi indeks'i duruyor. Bu mecmua bir sene İstanbul bakkallan Fiat Murakabe Newton'un (hareket kanunları) dediği zarfında (fizik) le giren bahisler üze girdiğiniz zaman karşınıza gelen kürsüKomlsyonuna müracaatle başta sadeyagı miz meşhur üç kanununa dayanır. rinde yapılması ve adedi yedi sekiz bini nün arkasındaki duvarda asıh ve duvave zeytinyagı olmak üzere kuru sebzebulan orijinal eserlerin hulâsalarını ve nn yan eb'adında bulunan yağbboya İlk azaları arasında Newton'un da islere evvelce konulan fiatlann bugün rir. Bu hulâsalar, 19 u Japonlar ve 7 si tablo Kralm değil, Newton'un resmini ldare etmediğini, tüccarların kendilerine mi bulunan Royal Society tabiati (tec ffindlilere aid olmak üzere 295 ilmî taşır. pahalı verdlklerlnl, menşelerinde bu rübî) bakımdan tetkik etmek gayesile mecmuadan çıkarılmıştır. Bu mecmuaSalib Murad UZDİLEK malların fiatlarmın yükseldiğini söyle kurulmuş olan teşkilâttır. Asıl unvanı larm çoğu akademiler, ilim cemiyetleri, miş ve tahkikat yapılmasını istemişler (ihnin terakkisine çalışan kralî cemiyet) febrikalar ve hususî teşebbüslerle neşdir. Bu hususta Ticaret Vekâletinden olan bu cemiyetin azaları, Yunanlılarla Candan gülmek ve redilmekte olup pek azı üniversiteler tamalumat istenecektir. Rönesansın ilk devirlerinde yaşıyan narafından çıkarılmaktadır. eğlenceli iki saat zariyatçı ulemanın tutmuş olduğu (niAltın yükseliyor İlk teşekkülünde amelî meselelere ceçin) le cevab vermek yolundan ayrıhp geçirmek isterseniz? AHın fiatlan birkaç gündenberi biraz (nasıl) la cevab aramak yolunu tutmuş vab vermeği kendi programı içine sokdüştükten sonra dün birdenbire sür'at lardı. Başlıca gayeleri tabiat üzerinde muş olan Royal Society zamanla sırfı le yükselmiş ve akşam üzeri bir Reşad müşahedeler yapmak, bu müşahedelerle ilim cephesini tercih ettiğinden dolayı altını 2580 kuruşu bulmuştur. Plyasada alâkalı olan miktarlan buîmak, vardık ilimle endüstri arasındaki bağı kurmak bu yükseliş yersiz görüldüğünden hay ları neticelerden riyaziye yardımile ka üzere Inşilterede Royal institution kuretle karşılanmıştır. Çünkü altın şim nunlar çıkarmak ve bu kanunlarla yeni ru'.muştu. Rojal Society gibi tamamile diye kadar bu flata çıkmamıştır. neticeler elde etmekti. Bütün tahminle hususî bir ilim cemiyeti olan bu müesSinemasma gidiniz ve rin doğruluğu tecrübe ile tahakkuk etme sesede Da\j, Faraday, Tyndall, Dewar Asker ailelerîne tevziat dikçe bu kanunlar kabul edilmezdi. Ni ve nihayet Bragg gibi müdürlerin idareAsker ailelerinin teşrinisani maaşlari tekim Newton kanunlan o kadar sağl.sm sinde İngiltereye pek büyük hizmetler nm tevziatına dünden itibaren başlan temele oturmuştur ki tatbik edildiği me ifa etmiştir. Royal Society'nin iâboraNeş'eli ve operet filmini görünüz. mıştır. Bundan sonra tevziat her ayın gelelerde milyonda bir falso etmemiştir, tuarı mevcud ounadığı halde bu müeson yedisinde başlayarak numara sıra Fakat daha sıhhatli ölçüler bu kanun'.a sesenin hususî lâboratuan vardır. Bueile günde beş yüz kişiye para verilecek, rm da takribî olduğunu gösterdi ve niha nun en mühim vazifelerinden biri yıl batevziat beş gün devam edecektir. De KAHKAHA HAFTASI BAŞLIYOE yet 1905 senesinde Einstein'in (izafiyet şında halka bir kaç ilmî konferans vernizyolları, Tramvay İdaresi ve saire gibi En meşhur Fransız komedi nazariyesi) tabiat kanunlarını daha u mektir. Burada Davy'nin konferanslannı nakil vasıtaları da asker aüelerine yartakib eden Faraday bu müesseseye girartistlerile mumî şekle soktu. dım hisselerini belediyeye göndermis meğe muvaffak olmuş ve bize dünyanın lerdir. Iııgilterede 1662 de kurulmuş olan en mühim keşiflerini bu lâboratuardan Royal Society'nin muvaffakiyetli çahş Vermiştir. Bu müessesenin bu kadar büMuhtekirler hakkında maları bu cemiyetin kurulmasına yar yük hizmetlerini bir tarafa bırakalım. verilen kararlar dım eden Kral İkinci Şarl'm kuzeni olan yalnız Faraday'ı yetiştirmesi bile kâfiBeyaz peyniri kilosu 75 kuruş yerine t'ransız Kralı Ondördüncü Lui'nin gö dir. Müessese daha ziyade tecrübî ilim80 kunıstan satan bakkal Emin; İstan zünden kaçmadı, 1666 da Fransa ilim lerle uğraşır. İngilterede bir de (ilmin bul İkinci Asliye Ceza mahkemesince akademisi kuruldu. Bunları gören Prusterakkisine çalışan Britanya ilim cemi25 lira ağır para cezası ödemeğe mah ya Kralı da 1700 senesinde İngiliz akayeti) adlı bir cemiyet daha var. 1836 se20 ikinciteşrin akşamından itibaren kum edilmiştir. Dükkânı da 7 gün müddemisini taklid etmek üzere bir akaiemi nesinde kurulmuş olan bu cemiyeiin detle kapatılacaktır. kurdu. O sırada Alman filozofu LeibAyni mahkemede Fazıl isminde bir ev nitz'in himmetile Rusya Çan Büyük eahibinin. evinin kirasını arttırmaktan Tetro Rus akademisini tesis etti. MaI Kadınlar. Erkckleri nasıl teshir etmelidirler ? I 490 lira ağır para cezası ödemesi karar amafih ne Fransız ve ne de Prusya akaŞDtLIK.. ŞUHLUK.. VE AŞK MEKTEBİ.. altır.a alınmıştır. Eğer, her kadın hoşa gitmenin usulünü bilse, boşanma meselesi Kunıkahveci Sukyas'ın da, kahve ih demileri işi ciddî tutmadılar ve İngiliz ortadan kalkacaktır. Bu noktalar ve bu sualler . tikânndan 30 lira agır para cezası ö akademisi kadar muvaffakiyet gösteredemesine ve dükkânının 10 gün müddet mediler. Fransanın zevk sahibi kral ve nazırlan ilim akademisinin riyaziyeci le kapatılmasına karar verilmiştir. Diğer taraftan; kavaf Mustafanın azalarına sarayda ojTianan kumar oyuntarafından yaratılan ve pek yakında ayakkabı lâstiği ihtikânndan, hurdacı larındaki şanslara aid ihtimalî hesablaNasri ile Artinin demir boru ihtikânn n tevdi etmişlerdi. Fransız akademisinin dan muhakemelerine başlanmıştır. Mu en büyük fizikçilerinden biri olan Mahakemeler, tahkikatın ikmali için kaî riotte'e ise Trianon sarayı bahçesindeki mıştır. fıskiyelere aid su projesi havale edilBelediye muavini Ankaraya mişti. Böyle adi işlerin ilmi ileri götüremiyeceği tabiî idi. İşte bu yüzden gitti î'ransa ilim akademisi 1700 senesine geBelediye reis muavinf Lutfi Aksoy ' ] Bundan evvelki yazılar 28 , 31 ilkbelediyeye aid işler hakkında alâkadar makamlarla temas etmek üzere dün teşrin ve 3, 8, 12 sonteşrin tarihli nüshafilminde gözleriniz önünde canlanacakür. larımızdadır. akşam Ankaraya gitmiştir. kdenizde, geçen hafta iki mühim Jıâdise oldu. Bir İngiliz hafif filosile denizaltılan, Libyadaki Mihver ordusuna harb malzemesi götüren 16 nakliye gemisini ve bunları himaye eden üç İtalyan muhribini baürdılar; iki muhribi ve iki yardımcı kruvazorü de hasara uğrattılar. Bu kafilelerden birini himaye eden iki İtalyan ağır kruvazörile bir sürü muhrib. 10 geminin baünlmasına maııi olamadılar. İngilizlere göre İtalyan kruvazörleri, çarpışmağa cesaret edememişlerdir. Bir İtalyan gazetesi, bu münasebeüe çok üstün ku\rvetlere sahib bulunmadığı zaman İngiliz donanmasınm kaçbğını ileri sürdü. İngilizler ise, İtalyanların çok üstün kuvvette olduklan zaman da kaçtıklarmı iddia edebilir ve bu son çarpışmayı misal gösterebüirler. İtalyan harb gemileri, geçen martta vulvu bulan ve üç ağır İtalyan kruvazörünün imhasile neticelenen Mataban deniz muharebesinde uğradıkları feci baskını hatırlıyarak rauharebedcn. kaçınmış olabilirler. İtalyan denizcileri, İngilizlerin kendilerinden üstün olduklannı kabul etmiş gibi görünüyorlar. İtalyan gemilerinin yüksek sür'atlerine rağmen, Ingilizleri kat'î neticeli bir meydan muharebesine icbar etmelerine imkân vermiyen çekingen hareketlerinin ruhî sebebi bu, olsa gerektir. İtalyanların, sayıca üstün olduklan halde, cür'etkâr ve muvaffakiyetli hir deniz sevkulceyşi takib edemediklerini Âlmanlar da kabul etmiş olacaklar ki denizaltılarını Akdenize göndererek Ark Royal'i baönnışlar ve İngilizler kabul etmemekle beraber, Malaya zuhlısım ve diğer bazı gemileri hasara uğrattıklaruu iddia etmişlerdir. Yalnız Ark Royol tayyare gemisinin imhasile neticelenmiş olsa dahi, bu Alman muvaffakiyeti mühim ve manalıdır; asıl eheramiyeti de Alman denizaltılarının Akdenize gelerek orada çalışmağa başlamış olmalanndadır. Alman denizaltılannın Akdenizde görünmelerini, bu denizde ve onu çeviren kıjnlarda. meselâ Llbyada, ban mühim hareketler ve hâdiseler olacağma işaret addetmek yanlış olmasa gerektir «Acem çıkmazı» «akinlerini bu halden kurtarmak lâzım Bize haber verildigine göre Üsküdarda Zeyneb Kâmll hastanesi sokağının arkasına düşen «Acem çıkmazı. namüe manıf sokak bundan bir müddet evvel oradaki lâgımlann ıslahı sırasında kazıhp altüst edilmişti. Aylardanberi o perişan halini muhafaza etmektedir. Yağ. murlu ve çamurlu havalarda halk kapılarrnın önüne ancak kalaslar uzatarak oradan geçebilmektedirler. Çöp ve yük arabalan tekerleklerinin yarısına ve hayvanlarının beline kadar gömülmesini göze alamadıklan için buraya gireme mektedirler. Üsküdar belediye ftmirlerinin şu acıklı vaziyet karşısında gayrete gelerek «Acem çıkmazı> sakinlerini bu felâketten kurtarmalan zamanı gelreis ve geçmiştir. MADAMLUNA Zincirleme AŞK Üç yangın başlangıcı Kasımpaşada Havuzarkaa sokagmda, Güneş apartımanının ikinci kaanda soba bacası tutuşmuştur. Beyazıdda Çadırcılar caddesi, Büyük Yolgeçen hanının üçüncü katında kunduracı Ahmede aid çalışma odasından ve Sultanahmedde tramvay durağı karşısında tütüncü Ali Rızanın isticBnndaki binanın arkadakl ocak kısmından yangın çıkmıştır. Vaktinde yetişen itfaiye genişleme sine meydan bırakmadan sür'atle söndürülmüştür. ELHAMRA sinemasında LENY MARENBAGK ve JOHAN RIEMAN SİNEMASINDA gösterilecek olan Emektar bir kaptan öldü 47 senedenberi Şirketi Hayriyede çalışan. Balkan Harbinde ve Büyük Harbde büyük hizmetler ifa eden emekH kaptanlarımızdan Salih kaptan kısa bir hastalıgı müteakıb dün ölmüştür, Cenazesi bugün 10 buçukta köprüden hususî bir vapurla Paşabahçeye nakledilerek aile makberesine defnedilecektir. Kendisine Allahtan rahmet dller, kederli ailesine ve Şirketi Hayriyeye t a ziyelerimizi sunarız. abla! Mahmurenin gözlerinden yuvarlanan iki damla yaş, yanaklanndan tüzüldü. İçini çekti. Çayları doldurdu. İnce kesilrıiş francala diUmlerinin üzerine tereyağı sürdü. Küçük, süslü tabaklar içinde taze peynir, yeşil zeytin, çeşidli reçeller getirdl Kusura bakma Muazzez. Ben, akşam yemeklerine bu şekilde akştım. Ne yapıyordu, ne söylüyordıı. Farkmda bile değildi. Başında tatlı bir dönme vardL Duvardaki saat yirmi üçü çaldı. Muazzez ayağa kalktı. Mantosunu giydi. Şapkasuıı başma geçirdi Boğazuıa yün atkisını doladı. Bakışlau, sıcak odanın her köşesini hasretle dolaştı. Burada kalmak istiyor, fakat bunu teklifo cesaret edemiyordu. Dışarıda hâlâ devam eden fırtuıanın korkunc uğultulan ışitiliyordu. Mahmure sordu: Şimdi nereye gideceksin? Bilmiyorum. Gidecek, sığuıacak hiç bir yerim yok... Mahmure kendi kendisile mücadele ediyordu. Bu kadına, bir insanın yapabileceği en büyük fedakârhklan yapmıştı. Daha ne yapabilirdi? Birden kaibınde bir sızı duydu. Bu kadın ne olacaktı? Sürünecek, belki de? Bu gece sokaklarda donacaktı. Gözlerini yumdu. Yavas, yumuşak bir sesle söyledi: Kal burada Muazzez. Zaten ben de yalnızım. Birlikte yaşarız. Muazzez kendisini tutamadı. Gördüğü nihayetsiz iyiliklere karşı, saadetini çaldığı bu asil ruhlu kadının ellerine hıçkırarak kapandi™, ERKEKLER NEYİ SEYERLER? f II KADIN.. ÂŞK.. ANA.. Çocuğu için yalan söylüyor.. Mongolistan çöllerinden.. Avrupa salonlarına.. Çocıığunun saadetini temin... Günahının cezasmı çekmek için Mukaddes Yalan (DIE BAMBERZIGE LUGE) Filminde P E R Ş E M B E akşamından itibarsn H1LDE KRAHL ŞARK SİNEMASINDÂ GİBİ . . . Bir kadın hayatının en heyecanlı faciasını yaşatacaktır. TAHMİN EDİLDİĞİ IRENNE DUNNE ve GARY GRANT tarafından emsalsiz bir tarzda yaraülan mevsimin en şen, en neş'eli komedisi İlk Cöx Ağrtsi Gördüğü fevkalâde rağbet hasebile SÜNER Sinemasında Bir hafta daha gösterilecektir. Tekrar görmek istiyenlerle henüz görmiyenler bu fırsattan istifade edebüirler. Ryiahmurenin, hayaünı nekadar güzel, nekadar hoş geçirdiğinin kimse farkında bile değîldi. Bütün tanıdıkları, yakın akrabalan, samimî dostları onun haline acıyorlardı. Bir insanın ömrünü yapyalmz geçirmesi, ıstırablarile, sevinclerile daima başbaşa kalması pek Rüyada gibi yaşıyordu. Akşamın ala dir.. Onsuz, ben yaşıyamam... Abla, tanıyamadın mı? Ben Muazfeci bir şeydir, diyorlardı. Bir kızın, Muazzez, pek küçük yaşta anasını, ba zeı! gencliğinin, güzelliğinin en parlak an ca karanlığı ortalığı kapladığı zaman Bu yorgun, derdli sesi güçlükle tanılarını takdir eden, kalbinin en coşkun pencerenin önüne oturur, gönlünde gizli hisını kaybetmiş bir akraba kızıydı. heyecanlarını anlıyan bir erkekten mah ve mukaddes bir sır olarak sakladığı, Mahmure, ona acısmı unutturmak, al Aı. İçerı aldı. Muazzez tereddüdle etrarum olması, dünya azablarımn en müt gepcliğinın en güzel hatırasını düşünür nında öksüz ve yetim çocuklann keder fıra bakınıyordu. Gözleri doldu: Dünyada yapyalnız kaldım. Hiç bir hişidir, diye tavsif ediyorlardı. Çiçekler, dü. Yıllarla evvel, genc ve güzel bir bulutlarını görmemek için küçük'üğünerkekle tanışmıştı. Birbirlerini çılgm bir denberi her fedakârbğı seve, seve yap şeyim. hiç bir kimsem kalmadı. sannaşıklar arasındaki küçük kdşkünün aşkla se\Tnislerdi. Bir ilkbahaı günü mıştı. Aralannda üç, dört yaştan fazia Otur Muazzez. Halsiz ve solgun göintizamını görenler fısıldaşıyorlardı: civardaki koruda dolaşıyorlardı. Menek bir fark olmamasına rağmen ona analık rünüyorsun... Yazık! Çok yazık! Ne iyi bir ev şe kokuları damarlarına kadar işliyord'j. etmişti. Şimdi, ondan bugüne kadar Kaduı, büyük bir minnetle Mahmurekadını olacaktı! Kocasını nekadar mesSık ağaclar arasında cıvıldaşan kuşlar yaptıklarmı gölgede bırakacak bir fe nin yüzüne baktı. Sobanın yanındaki ud edecekti! hayatın, aşkın neşesini haykırıyordu. aakârlık istiyordu. Varlığınm bütün koltuğa oturdu. Soğuk, kemiklerine kaSonra yavaşça ilâve ediyorlardı: Genc erkek birdenbire durarak elini kudretile sevdiği erkeği kendisine ter dar işltmişti. Gözlerini tekrar Mahrnure Ne de güzeldi! e^aclarma almışü. Gözlerinin içlne kermesini yalvarıyordu. nin yüzüne dikti: Mahmure hâlâ güzeldi. Şimdi, onun uzun, uzun bakmış, sonra saadetten titBu vaziyet karşısında ne yapabilirdi? Şaşıîacak şey, dedi. Hemen hiç degüzelliği, gencliğin bir bakışta çarpan riyen bir sesle söylemişti: Muazzez, gözyaşları arasmda inlerken, ğişmem;şsm. yaidızlı ve ekseriya erken açan koncalar Sesinde kıskanclığm o mel'un ahengi Mahmure!... Hayatta ilk ve son kendisi mes'ud olabilir miydi? gibi vaktinden evvel solmağa mahkum Hiç tereddüd etmeden sahneden çekil vardı. Yavaşça ilâve etti: bir güzellik değildi. Daima gülen derin sevdiğim kadın sen olacaksm... Eğer, bir Ben berbad oldum. İhtiyar, çirkin, bakışlı gözlerinin kenarlarında peyda gün, sana bunları söyliyen dudaklanm, mişti Bir daha ne Muazzezin, ne de erolan ince çizgiler, yüzüne olgun bir ma bir başka kadına aşktan bahsederlerse, keğin yüzünü görmüştü. Ruhu, ilkba hastalıklı bir insanım artık... Çok ıstırab harm zevkini tatmadan, kışın kariarına çektim. Aşk nedir bilmedim. Bütin ömna veriyordu. Sarı, yumuşak saçları lânet olsun onlara.. rüm sevgiye hasretle geçti. Beni, hiç bir Mahmure, başını erkeğin geniş göğsü gömülmüştü. nm arasında beliren beyaz teller, insana Aradan uzun yıllar geçti. Mahmure, kimse sevmedi. ilkbaharda papatya tarlalaruun verdiği ne yaslamış, seven bir kadm kalbinin sevgisınin hatırasile başbaşa kaldı.. Mahmure, masanın üstündeki fincansonsuz saadetile ağlamıştı. inşirahı duyuyordu. l?ra çay dolduruyordu. Elleri :itremeğe *** O zaman, fedakârhk hislerini çiğneEndamı zarif, sesi tatlı ve ahenklı, Bir akşam kapının zili telâşla çalındı. başladı. Çay, masanın beyaz keten örtükalbi iyilik hislerile doluydu. Herkesi seydi, merhamet dilenerek uzanan elleri anlar, herşeyi affeder, kendisine yapı itseydi, bugün, belki; dünyanm en bah Dı.şarıda müthiş bir fırtına, keskin bir çüne döküldü. Vücudü buz gibi oldu. soğuk vardı. Sonkânunun en şiddetli Duyduklanna inanamıyordu. lan fenalıklan çabuk unuturdu. İtinalı tiyar kadını olacaktı. Gözlerini yumc'u. Merhametinin, aş günleriydi. Mahmure heyecanla kapıya Muazzez acı bir sesle devam etti. ve kibar giyinirdi. Yanrmda yaşadı. Fakat, hiçbir zaMahmure, kıskanclıktan, insanı in kma galib geldiği ânı hayalinde can koştu. Bu saatte onu arıyan, kapısını çalan kimdi? Kapıyı açtı. Siyah mantolu, man benim olmadı. Kalbinin her çarpışı Barılığını unutturan, benliğini saran, yok landırdı. Bir sabah, Muazzez ağlayarak odasına siyah şapkalı yabancı kadına hayretle bir başka kadın içindi. Kıskanclıktan. eden kin ve nefret hislerinden uzaktı. baktı. Kadmın yüzü ıstırab ve fe'âkelten üzüntüden eridim, mahvoldum. GözleriYazm parlak güneşine, çiçekli bahçele gelmişti. Boynuna sanlıp yalvarmıştı: Abla, ablacığım!... Onu, ben de se incelip, uzamış, dudaklarının kenarla ni bir daha açmamak üzere yumarken. rine sevinir, kışın şiddetli firtınalarma. karh, tipili havalarma kızmazdı ""•'er viyorum... Affet beni... Affet beni... İs rında derin çizgiler belirmi?, gözierinin du Jaklanndan dökülen son keliıne gene tikbalim, neşem, gencliğim senin elinde feri kaçmış, saçları ağarmıştı.^ o kadırun ismi oldu, Bu kadın, sendin lcnmez, öfke nedir bilmezdi. 0= Küçük hikâye Hangisine acımalı ?. Yazan : F. Zahir TörümkUney
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle