Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Ikincfcâmm 1941 CUMHURİYET Tıbbî müstahzarlar Rumanyadaki karışıklıklar Sıhhiye Vekâleti bütün hazır ilâclara ve kimyevî maddelere dair bir lâyiha hazırladı Hayatmda taşıdığı «Deli> lâkabını tarihe beraber götürenAnkara 24 (Telefonla) Tıbbî larla piyasaay çıkarılan bir takım leri, acayib tipler kafilesi dıumanyadan gelen haberler, bu memleketin bir buhranı ve ispençiyarî müstahzarlar hak müstahzarlar da vardır ki, bunla şmda bırakmak bir noksar atlatmadan yeni bir buhranla kındakl kanunun tatbikatından a nn umumiyetle halkın zararmı mu olurdu. Tarihî deliler, hiç şüpkarşılaştığını gösteriyor. Rumanyayı lınan neticelere göre, Sıhhat ve İç cib olduğu müşahede edilmiştir. hesiz, bu herkesten başka türnıütemadijen sarsan ve nihayet onun timai Muavenet Vekâleti yeni bir Badema müstahzarların umumî sıh lü olan insanlarm en başmda jabancı işgaline de uğramasına sebeb tadil lâyihası hazırlamıştır. Bu hat bakımmdan faydalı olup olma gelir. O silsilenin birinciliğini olan bu buhranların her biri, Rumanya proje ile tıbbî gıdalann ve devai sa dığının Vekâletçe tespitinden son de, muhakkak ki Rus Çarı Deli da rejim değİMkliğine de sebeb olmakta bunlann ilâç zümresinden sayıla ra imaline izin verilmesini teminen Petro işgal etmektedir. ve her yeni rejim, eski rejimin izlerini mıyacakîarı için bunların kimyevî kanuna yeni hükümler konmakta«Büyük. unvanını, memlekesilmek için uğraşarak Rumanya lıalkını maddeleri ihtiva etmeleri icab et dır. Yabancı müstahzarların yurdu tine yaptığı, inkâr kabul etbirbirine düşüren husnmetler yarat mediği gözönüne alınmış ve tıbbî muzdakl vekilleri eczacı ve. yahud mez hizmetlerden alan Petro, makta ve bu husumetler Udde birde bir ispençiyarî maddeler listesinden çı müsaadesi almmış bir ecza ticaret bu şerefli unvanla atbaşı betakım kanlı infilâklar hazırlamaktadır. karılmıştır. Serom ve aşı Istihzara hanesine sahib olmadıkları takdir raber giden Deli lâkabını, büYabancı işgallerin en mümeyyiz va tımız memleket ihtiyacına yetecek de yalnız müstahzarlardan nümune tün hayaünı dolduran muvazesıflanndan biri bu çeşid dahilî fesadları mertebeye varmış bulunduğundafn, bulundurabileceklerdir. Yeni proje nesizliklerden kazanmıştı. Neköriikliyerek istismar etmek ve böylece haricden gelenlerin kontrolünü da ye konulan bir hüküm tuvalete vileri cildler dolduracak kadar halkıu birbirile meşgul olmasından is ha ziyade kuvvetlendirmek maksa mahsus müstahzarlar müstesna ol fazla olan bu ölçüsüz harekettifade ederek kendi mevkiini sağlamla dile mevcud kanunda değişiklikler mak üzere diğerleri için filimle, ler arasmdan bir seçme yapaısıklı ve ışıksız ateşlerle ve radyo rak, Büyük Petro'nun acayibtnaktır. Rumanyada bugün bu amil de. yapılmaktadır. faaliyet halindedir ve onun için RuBasit ve faydasız şekilîerde t)tr İle reklâm yapümasını menetmek hu liği hakkında topluca bir fikir ver. vermeğe çalışacağun. manyanın dahilî fesadlardan kolay ko takım kimyevî maddelere hususî 1 susunda Vekâlete salâhiyet lay kurrnlamıyacağına faükınetmek simler takarak ve hususî ambalâj1 mektedir. Petro, daha beş yaşında bir ınümkündür. «»uuıııııuliUIIIUUİIllllllUIUIIİinilllllllllUUIUNUİinUIIIUIIıııınuıuınK çocukken, uzak yıllarda nasıl Rumanyada her buhranın yeui bir rekabına sığmaz bir sinir mecjim doğurması âdet olduğundan son muası olacağını, tecrübeü gözgUnlerin karışıkhklarından da yeni bir lere anlatan bir mahluktu. O. tesekkül doğmak üzerc olduğu ve Geneyaşta iken, bir gün, annesiral Antonesko'nun yeni bir parti kurnin kucağında, bir köprüden mağa başladığı anlaşıhyor. geçerken, aşağıda akan suHalihazırda Rumanyada hâkim olan ların şarıltısile, sıçrayarak uyanmış, ü Demirmuhafızlar partisidir. Bu parrinin korku neticesinde hastalanmıştı. O giınnazistlerden ve faşistlerden farkı, onladen itibaren sudan nefret etti. Bir rın istiklâlinden mahnım obnesıdır. nehir, bir göl, bir ırmak görse ürÇtinkü Demirmuhahzlann daha fazla pertiler geçirirdi. Garibdir ki, sonraları, Almanya hesabına çalışan bir beşinci en çekirdekten yetişme denizcüeri geKanadanın garbinde bir liman koldan farksız olduğu söyleniyor. Alman ride bırakacak kadar denizci olmuştu. işgalinin zemini Demirmuhafızlar taraBelgrad 24 (a a.) Havas: Ruz 24 (a.a) Röyter: Burada karaya Bir liman civannda bulunduğu zaman, fından hazırlandığına bakıkrsa bu iddi velt'in evveikl akşam Belgrada ge çıkanlraıs olan bir kaç yuz Alman ağır hastalık gibi kat'î bir mecburiyet anın yanlış olmadığına hükmetnıek len hususî mümessili albay Dono harb esiri Kanadanın içerilerinde üsera kamplarına gönderilmiştir olmadıkça, geceyi karada geçirmezdi. miunkiindür. van, dün sabah Başvekil tarafmdan Hatta, humma nöbeti geçirdiği bir gün, kabul edilmiştir. Mülâlcat yarım sa Bunların ekserisini, İnglltere üze kendisini sedye ile gemiye taşıtmış, Yeni bir fırka: rinde yere indirilen tayyareciler at sürmüştür. r^ıstalığı orada iyi olunca, bu şiîayı Bugün Kunıanjanın başuıda bulunan Albay Donovan, gazetecilerle yap teşkil etmektedir. Bunlarm arasın denize atfetmiştL da subaylar, erbaşlar ve bir miktar Demirmuhafızlar, memleketin mukadde tığı görüşmede, Belgradda iki veya Deli Petro, hamamböceğinden korkarratını yüzde yuz nispetinde ele geçirme üç gun kalacağını, Kral Nalbi Prens da denizaltı mürettebatı vardır. dı. Yabancı bir yere girdıği zaman, yümiş bulunuyor. Meselâ General Anto Paul'ü, Başvekil muavini Maçek, Alman hava kuvvetlerinin en mübesko Demirmuhafjzlara muzahir ol Harbiye Nazırını ve diğer muhtelif him üç pilotundan brisi de esirler reğinde, hep hamamböceği korkusu domakla beraber bunların tam adamı de askeri şahsiyetleri ziyaret etmek grupu arasındadır. Nizamlar, bu e laşır, dururdu. Bir gün, sevdiği bir zağildir. Demirmuhafızların hedefi ise, arzusunda bulunduğunu bildirmiş sirin ismlnin ifşa edilmemesine biün evine, kendi şerefine verilen bir mânidir. Fakat kendisi 25 yaşında ziyaiete gitmişti. Böcek iâfı açıldı. ZaKumanyada tam manasile hâkim olmak tir. vc kendilerinden başka bir kimseye Albay Donovan, Ruzvelt'in Prens dır ve Berline nazaran İspanyol da bıt, o gün, evin bir odasında bir hazerre kadar nufuz bırakmamak olduğu Paul'a hususî bir mesajını hâmil o hilî harbinin bidayetindenberi 56 mamböceği tutmuş, duvara çivilemişti. Lâf olsun diye bunu Çara gösterdi. için, daha fazla orduya dayandığı an lup olmadığı sualine cevab vermek tayyare düşürmüştür. laşılan General Antonesko ile Demir ten imtina eylemis ve yalnız vaziFransa, Holanda, Belçika ve İn Deli Petro, derhal yerinden nrladı, bu muhafızlar arasında ihtilâf başgöster fesinin Sunner W"elles'in vazifesine giltere üzerinde uçuşlar yapmış ve tnünasebetsiz ev sahibinin suratına mütıniş ve bu ihtilâf bir takım kanlı hâdi hiç bir suretle benzememekte oldu nihayet İngili'î hava kuvveüeri ta hiş bir tokat indirdikten sonra, ziyafeti yarıda bırakıp, maiyeü erkânile bırllkte, ğunu söylemekle iktifa etmlştir. selere sebeb olmuştur. rafmdan dü^ürülmüstür. çekildi gitti. Albay Donovan, bir gazetecinin Musademelerde kaç kişinin telef olKanada polisi, iki harb esirinin Deli Petro'nun öfkesi ve dayağı esaduğu henüz belli olmadığı gibi hâdisele malumat toplamak ve yahud malu kaçmıs olduğunu büdirmektedir. Bu rin önü alınıp alınmadığı da belli de mat vermek için mi geldiği sualini hususta baska hiç bir tafsilât ve sen meşhurdu. Bir aralık, fildişi ve tahta işçiliğine merak sarmışü. Her sabah, ğildir. Fakat şimdiye kadar Rumanyanın de cevabsız bırakmıştır. rilmemektedir. saraydaki atolyesine gelir, bir usta ile Albay, seyahatinin bundan sonolgun ve münevver ricalinden bir çoğuberaber çalışırdı. Gene bir sabah gelnıuı kanına mal olan bu hâdiseleıin so raki kısmı hakkında demiştir ki: tniş. aletlerinin başına geçmişti. Atöl« Belgraddan sonra Atina ve onu kolay kolay gelmiyeceği muhakkak^ede bir çırak vardı ki, Çar içeri gitır. Anlaşüan General Antonesko, son radan da sıra İle Türkiyeye, Fllis er girmez, ilk işi, başından takyesini Iıâdıselerden sonra Rumanyanın mukad tine ve Mısıra gideceğim. Şubat oralmaktı. Çocukçağız, o sabah da vazitieratına doğrudan doğruya vazıyed et talarına dogfiı'Mımra varmış. ola: esini yerine getirmek için davrandı. mek ve bunun için doğrudan doğruya cağımı zannediyorum. Bilâhare Avakat, galıba biraz hoyratça hareket nıpada başka bir seyahat yapmak kendisine bağlı olan bir sijasî parti etmiş olacak ki, takyeyi alırken, Çarın lığım da mümkündür» viicude getirtnek istemiştir. başından bir demet saçını da beraber Albay Donovan, ayrıca, yolda müBu >eni siyasî parti Demirmuhafttlarjekmiş, Petro'nun oenını acıtmışü. Deli değil, dan viicude getirilecek ve General An him diplomatik vesikalarm Petro'nun, öfke başına sıçıadı, belinpasaportumun kaybolmuş tonesko, bu partinin şefliğini deruhde fakat Londra 24 (a.a.) Dün akşam Avam deki ev bıçağını kapınca çocuğun üsederek Rumanyanın mukadderatuu ele bulunduğunu müşahede ettiğini tasKamarasında Hava Nazırı Sinclair'den, ;üne atıldı, çırak önde, Çar arkada fırrih eylemiştir. alacaktır. düşman tayyare^rinin paraşütle tayya ladılar. Çocuk, canhevUle fırladığı atolYeni parti, Demirmuhafızlan tatmin relerini terketmiş olan İngüiz pilotlan yeye bir daha dönmedi. O krdar korkcdecek mi? Yoksa bunlar General Anüzerine ateş açtıkları bahsinde kaç muştu ki, Çar ölünceye kadar, takma tonesko'yu başlarmdan aimak için uğvak'a kaydedildıği sorulmuştur. bir isimle yaşadı, kimsenin gözüne görasacaklar mi? General Antonesko, DeSamsun 24 (a a.) Bu seneki Sinclair de cevaben demiştir kl: rünmedi. mirmuhafi7İarı tazyik edeceğine gbre bu tütün mahsulü kalite bakımmdan « Bu tarzda asgarî 12 hüc\ım yapılBüyük Petro'nun, üç büyük medetasfijenin bir takım hoşnudsuzluklar sekiz yıldanberi görülmemiş dere mış olduğu sarih surette tespit edilmiş niyet aleti, tekmesi, yumruğu ve sopauyandırması muhtemeldir. General Ancede çok yüksektir. Müstahsil tütü tir. Bu hücumların dördünde pilotlara sıydı derler. Gayet doğrudur. Yüzünü tonesko Mussolini ve Hitler gibi bir vanünü ambarlara indirmeğe başla İsabet vaki olmuş ve bunlann ölmüş ol yakmdan görmeyi merak edıp de fazzivet almak üzere bulunuyor ve son kamıştır. Piyasanın yakında açılacağı ması mümkiin bulunmuştur.» laca yaklaşan olursa, Çardan mutlaka rışıklıklann doğurduğu hâdise budur. tahmin edilmektedir. Bu cevab üzerine, Hava Nazırından, bir yumruk yerdi. Framız donanması: Poltava muharebesinden sonra, Oniherhangi milletten olursa olsun bütün tayyarecilerce ergec telâkki edilen bu Irinci Şarrın aleyhinde söyleyen bir zaAlmanların Akdenizde bir taarruz yatarzda hareketler karşısında herhangi liti dovmüş, Narva'nın zaptında, beypabilmek için Fransa ile teşriki mcsaiye bitaraf hükumet kanalile Alman ve İtal ıude yere kan dökülmesine sebebiyet ehemmiyet verdikleri, ve bunu tebarüz Yeni Delhi 24 (a.a.) Hindistana ettirmek için de Fransız donanmasma 34.000 İtalyan harb esirinin kabulü için yan hükumetleri nezdinde teşebbüsler rerdiğinden dolayı Kont de Horn'u tokânıilen değilse de kısmen vazıyed et icab eden tedbirlerin alınmış olduğu bil de bulunulup bulunulmadığı sorulmuş katlamıştı. Mimarı hakkinda kendisine tur. )ir ihbarda bulundular. İhbarın asılsız mek istediği anlaşıhyor. İspanya gaze dirilmektedir. telerinin bu yolda verdikleri malumat, Sinclair, bu gibi teşebbüslerden hiç lduğunu öğrenince, muhbinn yakasına Japonyanm fevkalâde apışıp, kafasını duvara çarptı. Almanların bu vadideld teşebbüslerinbir şey ümid olunamaz cevabını ver Çaruı attığı dayaklar arasında, en şanıiştir. den henüz vazgeçmediklerini ve Fransız askerî bütçesi ,ranı dikkati. Senato azasma çektiği dahükumetini tazyika devam ettikleri taTokyo 24 (a.a.) Japon hükumeti ziyafetidir. Bir gün Meclise gelmiş, vazzuh etmektedir. Tavazzuh eden diğer bugun parlamentoya fevkalâde askerî çeriyi boş buhnuştu. Adam gönderip, bir nokta da Fransanın mukavemete bü bütçe tevdi etmiştir. Hükumet, iki Senato azasmı birer büer evlerinden devam ettiğidir. Fransanın mukavemete ay, şubat ve mart, için bü milyar yen Madrid 24 (aa.) stefani: Ha :elbetti ve kapıdan içeri giren her azadevam etmesi, Almanyanın Akdenizde tahsisat istemektedir. fildişi saplı, iri kamış bastonile t i r yapmak için hazırlandığı söylenen biiParlamento geçen içtima devresinde vaların düzelmeğe başladığı şu sıyiık hava taarruzunu geciktirmesine se Çin işleri için dört milyar 460 milyon rada geçen günler zarfında hava emiz sopa attı. Hatta, bir gün, bir elbeb olabilir. fevkalâde asken tahsisat kabul etmişti. nın fenalığı yüzünden uğranılan ıye de, günahı olmadığı halde bir iki zararlar hakkında yeni malumat brbac vurduğunu rivayet ederler. Haömer Rıza DOĞRUL gelmektedir. asmı anlayınca, Çar: «Kusura bakmaUnares civarında rüzgârdan 50 rm, demiş. kabahatiniz yokmuş Fakat Gümüşane 24 (a.a.) 12 gündenberi kardan kapanmış bulunan kadar evin damları uçmuştur. Tage ir gün olur, bu cezayı hak edersiniz Zigana ve Kop yollarmdan Zigana nehri sularmm taşması yüzünden lbette. O gün bana, krediniz olduğunu Londra 24 (a.a.) Dahüiye Nazırı, Avam Kamarasına Daily Wor yolu açümıştır. Kop yolunu açmak Madrid Toledo şlmendifer hattm •atırlatın, mahsubunu yapalım.» **• ker isimli komünist gazetesinin, İn icin ameleler devamlı bir surette da münakalât sekteye uğramıştır. çalışmaktadırlar. Bu yolun da bir Bir ternin yolcuları Gudalajara'da Deli Petro'nun dayak faslı, ilânihaye giliz milletini harb ve hükumet aleyhine teşvik ettiği için kapatüdı kac günc kadar açıiması beklen mahsur kalmış ve kamyonlarta uzatılabilir. O devrin Rusyasını medeMadride nakledilmişlerdir. mektedir. nileştirmeğe ahdeden ve gayesine varğmı bildirmistir. Deli Petro Opoterapi! Albay Donovan'ın Kanadaya götürülen Balkan temasları Alman esirleri M. Rooseveltin şahsî Aralarında 56 tayyare mümessili, Belgradda düşürmüş hava kahBaşvekil ve nazırramanları da var! larla görüşüyor H. Varoğlu mak için dayaktan, cebir ve şiddetten başka çare göremiyen bu haşin adamın hükümdarlığı, baştan aşağı dayak atmaJda geçmiştir. Binaenaleyh, bu faslı kısa kesıp, asıl garabetlerine geoelim: Bu garabetlerin çoğu, maalesef, hainanedir. Deli Petro, gozdesi Marie Hamilton'u, üç çocuğunu öldürmekle itham etmiş ve hakkında idam kararı verdirmişti. İdam esnasında, Deli Petro bizzat hazır bulundu, bununla da iktifa etmedi, idam hükmünün infazında bizzat rol oynamakta ısrar etti. Gözdesini, kollan arasına alarak, dua okumağa teşvik etti, kadın baygmlık geçirirken, düşmesin diye tuttu ve sonra bırakıp çekildi. Bu, cellâda işarettL Marie Hamilton, başını kaldııdığı zaman, Çarın yerinde cellâd duruyordu. Bu sahnenin bü de devamı var ki, fecaatte emsaline az tesadııf edilir. Balta inip kadının kafasını vücudünden ayırdıktan sonra, Çar, çamurlar icine yuvarlanan başı yerden aldı ve idamı seyretmeğe gelen kalabalığa hitaben, inceden inceye bir anatomu dersi vermeğe başladı. Bu işi bitirdikten sonra, kesik başın morarmış dudaklarıru öptü, onu tekrar yere attı, bir istavroz çıkardı ve yürüdü gitti. Deli Petro, esasen anatomi meraklısıydı. Holandaya seyahat ettiği zaman, meşhur doktorlardan ve cerrahlardan ders alrmş, hatta bu arada, dişçilik de ögrenmişti. Her gördüğünü tatbika yeltenen Çarın, bu dişçilik bahsinde tuhaf bir macerasını anlatırlar. Sen Petersburg'a avdeündenberi, bu meslekteki maharetini tecrübeye fırsat bulamıyan Çar, bir gün, vazıfe esnasında büyücek bir hata işleyen bir süvari zabiüni huzuruna çağırtmıştı. Atiamcağız, hükümdarın, dehşetını pek iyi bildıği gazabuıdan kurtulabilmek için çareler aramış, nihayet dişinin ağrıdığmı bahane ederek, huzura, yüzü bir mendille örtülü çıkmayı düşünmüştü. Çar, kamçısını indirmeğe hazırlanırken, bu yüzü sanlı, ıstırab içinde gibi gölünen adamın halini görünce, nesi olduğunu sordu, dişi ağrıdığı cevabını aldı, derhal aletlerini getirdi ve adamcağızın, ağnmak şöyle dursun çürüğü bile olmıyan dışini çatır çaor söktü. Deli Petro, her şeyden evvel, mütemadi hareket ihtiyacile kıvranan bir adamdı ve bu ihtiyacı karşısmda, hiç bir mukavemete tahammülu yoktu. Kâh, bomba atmayı, gemi serenlerinin tepesine tırmanmayı taüm eder, kâh, hiç tamsenin muavenetine muhtac olnıadan, pupasından pervanesine kadar, bütün bir yat inşa ederdL Anî ve delice arzuları vardı ki, önüue kimse geçemezdi. KiUsede âyin dinlerken birdenbire yürüyüp gider, ertesi güne kadar işünuşla vakıt geçirirdi. Seyahatteyken, ekseriya, mütenekkiren gezdiğini unutur, hiç beklenmedik hareketlerle, çirkin şakalan, delice tavırlarile, misafüi olduğu insanları hayretlere düşürürdü. Bir gün, âlim ve şair bir zat olan Brandebourg Teşrifat Nazınnın başuıdan perukasuu kapıp bir köşeye fırlatmış: «Kim bu' adam?» diye sormuş Alman tayyareleri Paraşütle atlıyan lngiliz tayyarecilerini ateş ederek öldürüyorlarmış Samsun Tütün piyasasının açıiması beklenıyor Hindistana 3 4 bin esir götürülecek îspanyada fırtınalarm tahribatı antoron dedi ki: Yani bu züppelik değil da nedir? Opoterapi de ne oiutu. Kim olduğunu anlathlar. jormuş! Şunun bir türkçesini bulsanıza! Büyük Petro, derhal: «Pekâ Bak bizim bildiğimiz zarb şimdi çarpnıa lâ, dedi, bana bir kadın ge oldu. Müsavatm isnüne de istenükJik diyorlar. Arabcaya bile dilimizde tahamtirsin!» Bu vak'anın ertesi günü, mul edemezken opoterapi ne olujor! yolda giderken, saraya men Şunu bana anlatsana! Vallabi azizim! Sen biraz tirjakisub bir kadına tesadüf etti. Durdurdu. Korsajmda esıb sin! Korkarım, konuşurken kavga çıkgördüğü saatini çekip aldı, masın! î o o k Bilâkis, pek miilâyimiın! Lâbaktı ve tersyüzü dönüp gitti. Deli Petro'nun öfkesile neş khı haksız mıyun? Evet haksızsın! Çünkü bu opoteraesi, pek kısa fasılalarla birbipi denilen şey o kadar yenidir ıd; bizitn rini taMb ederdi. Kuduz bir öfkeden, çılgınca bir neş'eye dilde karşıhğını aramağa vakit kalmageçtiği zamanlar pek çoktu. dı! Ben doktor değilim amma senin gibi Kadınh erkekli davetliler, bir böyle opoterapi sözunü ben de merak e> sofrada yiyip içerek eğlenir dip bir hekime sordum. Onun bana anken, meselâ yere bir tabak lattjğına göre bir vücudde eksik olan düşse, iskemlesinden fır^r, şeyi ilâc yerine o maddenin cevherini hastaya vermekle taznün ediyorlarmış, yaluı kılıc ortaya atılır, rastMeselâ midenin azotlu maddeleri hazme gele kılıcını savurmağa başyarayan pepsini eksik olursa pepsin tolardo. Tabağı düşürmek surem \eriyorlar. Ödü eksilmiş olanlaıa saftile, suürlerini bozan becerikra hulâsası veriyorlar. Falan filân... siz hizmetkâra, huzunuıda Vay edebsiz!... mükemmel bir sopa atılma Ağzmı topla! Ben sana kavga ededıkça öfkesini yatısUnndk kariz demedim miydi!.. İste.. bil olamazdı. Pardon, pardon! Sana söylemiyo» Deli Petro, hayatında birçok korkulu ânlar geçirmiş, rnm. Bizim doktora söylüyorum. Ne oldu? bunların her biri, bu nevro Ne olacak kardeşim. Bana «çok pat adam üzerinde, bir daha miktarda beyin ye! Opoterapi olur.» desıünmez izler bırakmıştı. Ekseri nevrodi. Ben de utandım, opoterapi nedir diye patlarda olduğu gibi, Petro'da da, çeEoramadnn. Demek herif beni beyinsu kingenlikle huşunet, bü: arada mevcudjerine koyuyor ve bana beyin jememi du. Bazan hesabh olan bu huşuneti, tavsiye ediyor. Vay küstah vay! ekseriya düşünmeden, insiyakî, akJın ve Çabuk ateşleniyorsun dostura! Bu iradenin haricinde tezahür eden bir adam senin düşmamn mı? Denıek bir haldi. Meselâ, uykudan, mutlaka kendi şey görmüş ki; böyle tavsiyede bulunkendine uyanmak ister, bir başkası ta muş. rafindan uyandırılacak olursa müthiş Bn ne biçim tedavi be kuzum! DiEurette öfkelenirdi. Bunun, gencliğinde mağı yorulmuş olanlara beyin salaiası, geçirdiği bazı tehlikeli maceralardan kal karaciğeri zayıflamışlara ciğer kebabı^ ma bir hal olduğunu söylerler. Nitekim, Evet! Şaşma buna! Yüreksizlere gene o zamanki korkulu hâdiseler, Deli yürek ızgarası, iktidarsulara koç yuPetro'da sar'amsı bir ihtilâc da bırak tuurtası, tabansızlara paça, tutuklara mıştı. Bazan saatlerce süren bu ihtilâc sığır dili.» nöbetleri esnasında, Deli Petro'nun çeh İyi ama kardeşim, bunun bir tehre hatları şiddetle takallus eder, dili likesi var: Bizde eksilen insan mah, yedışarı çıkar, başı sol tarafına doğru rine koyduğumuz sığır, dana, koyun şiddetle devrilirdi. Büyük Petro'yu, bu menşeli şeyler. Bana bejan ye. diyor, nöbet hallerinde tedavi eden bir tek kişi iediğim insan beyni değil ki?.. Kımbiür vardı, nedimlerüıden biri. Her halde lıangi karaman yahud kara keçinin zakuvvetli bir psikolog olan bu adam, işin vallı dünağı... Ondan aldığım kuvvetle kolayını şöyle bulmuştu. Çarın ağzı dimağım yenilenecekse korkanm üç gün çarpıldığını, yüzü karmakarışık olmaga Fonra meelemeye başlamıyayım. Sığıv oasladiğuıı görünce, koşar, Katerini bu dilinden ne belâğat umarsm ayol... lur, ohnazsa, rastgele bir gene kadın Canıra öyle şey olur nraî yakalar, getirtir: «Piyer Alexyeviç, em Nasıl olmaz. Bir gazetede okumuşrettiğın kadını getirdim» derdi. Oda tum. Meşhur doktor VoronoFuo. mayya gene bir kadının girmesi, kim bilir mun aşısile gencleştirdiği bir ihtiyarın nasıl ruhi . bir tesirle, ihtilâcları der bir çocuğu doğmuş. «Rahmi mader» dcn hal durdururdu ve bir lâhza evvel dün çıkar çıkmaz daha doktorun yıka: ıp yanın en çirkin hareketlerile altüst kundaklamasına vakit bırakmadan doolan o çehre, bir lâhza sonra beşuş bir ğum salonnnnn açık olan penceresinJen ifade ahrdı. bahçedeki ağacm dahna atlayıvcrmiş. Deli Petro'nun yarı hastalık, yan me İçeri almak için yarım kilo fıstık verrek, acayib bir tarafı da, geceleri yal mişler. nız yatamamasıydı. Mutlaka nedimlerin Güzel hikâye! den biri, kendisile aym yatakta yatar Güzel hikâye ama hakikat hikâyedı. Şu şartla ki, bütün gece, hiç kımıl ler. Ben bu opoterapi masalına bir eradamadan, cansız bir cisim gibi yata niyet gözile bakamıyacağım. Sen bilirsin. cak, Çan uyandırabilecek en ufak ba Evet, ben bilirim ya! Lâkin, bu oreketten sakınacakü. Aksi takdirde, yipoterapi merakı hayli etrafı sarmış olyeceği dayağın haddi, hesabı yoktu. Deli Petro'nun acayibliklerini, sütun malı ki; çarşıda bejinli baş bulamadım. O nasıl sey? lara sığdırmak iddiasında olmadığıro Galiba çoktandır baş almıyorsun. için, en bellibaşlüanndan birkaçuu saymakla iktifa etmek mecbunyetindeyim. Çarşıdaki başlaruı hepsi beyinsiz. Gerçi Bu tarihî acayib tipi birkaç kelime ile fıat listesinde beyinli baş 50, beyinsi* hulâsa etmek lâzım gelirse, diyebüiriz 35 diye yazılı ama beyinli sorduğun zaki, Büyük Petro, öfkede ve neş'ede, man «kalmadı» diyorlar. Beyinsiz başların beyni anadan kendisile yarış edilemiyecek kadar ifrata giden, yiyip içme bahsinde, yedi doğına mı yok! Öyle şey olur mn, yahu! Anadan ğini içtiğini bilemiyecek, kendini kaybedip üstünü başuu kirletecek kadar doğma beyinsiz koyun görülmüş mu? Ne bileyim ben! Senin lâfuıdan o hududu aşan, düşüp kalkacağı kadjnları mutlaka süflî tabakadan seçen, aş mana çıkıyor. Gazcteci değil misiniz? Derhal işi kı, sevdayı, en yüksek muhite mensub kadınlara bile, yırtıcı bir hayvan gibi safsataya dökersiniz. Beyinleri ayıı sasaldumak şeklinde tefsir eden, dehâya tılan başlar demek istiyorum. Güzel! Şimdi anladım. Beyinli baş namzedken, ufacık bür civata noksabulmamak da bir keder mi? Beyinsizini nile, muvazenesizliğin şaheseri olarak alıver Nihayet sen onun başını yiyeyaratıhnış bü* ruh hastasıydı. Hamdi VAROĞLU ceksin. o senin başmı yiyecek değil ki! Evet ama azizim, doktorun opoterapisi ne olacak? Onun için güçbelâ bir tane henüz beyni ayrılmamış bir baş aldını. Ve bu müşahedemden anladım ki beyüı opoterapisi yapanlar fazla. Öyledir, dimağı yorulanlara beyin tavsiye ederler. Ankararadyosu Bu akşamdan itibaren Sırbca neşriyata başlıyor Londrada komünist gazetesi kapatıldı Zigana yolu açıldı Ankara 24 (Telefonla) Ankara radyosu yarm (bugün) akşamdan itibaren sırbca neşriyata başlayacaktır. Bu vesile ile radyo merkezinde bir tören yapılacaktır. İki dost milletin millî marşlan çalmacak ve Yugoslav sefirile Matbuat Umum müdürü Selim Sarper bir nutuk sSyh'yeceklerdir. Bundan sonra her gece bizim saatle 9 ile 9 u çeyrek geçe arasında radyomuz sırbca neşriyat yapacaktır. yüzümden çekmemiştim. Parmaklaıımla gözleründeki yaşlan dağıtmaya çalışıyor, nefesimi tutup, dişlerüni sıkarak artık ağlamamaya gayret ediyordum. Nihayet göz yaşlarım durdu. Ellerimi yüzümden çektim. İskemlede doğrul dum. Hiç bü zaman âciz, zavalh bir vaziyete düşmeyi sevmem. Tekrar soğukkanhhğımı bulmuştum. Daha kuvvetli bir sesle: Onu seviyorum! diye, tekrar ettim Ninem küçük mavi gözlerini gözle rime dikerek dudaklan mustarib bir mana ile kısıhnış bü: müddet bir şey söylemedi. Sonra yavaşca bitik, ümidsiz mırıl dandı: Allahım, peki ne olacak? İskemleyi geriye alarak ayağa kalk. tım. Artık üzülmeni istemiyorum. dedim. Her şey düzelecek. Her şey istediğin gibi olacak. Sana vadediyorum. Gözleri parladı. Dudaklan bir şey söylenıek ister gibi aralandı. Gülümsemeye çalışarak yasüklara dökülmüş olan aksaçlarını okşadım. Şimdi sus, dedim. Bu meseleyi zamanı gelince tekrar konuşacağız. Fakat şimdi değü. Bana bü şey sorma. Yalnız vadet, artık kendini üzmiveceksin. Büan evvel iyi olup kalkacaksın. (Atkaa var) Fakat artık... Azize, Azize hayatımızı mahvettin. Hep o adam için, hep onun için!. Evet, şimdiye kadar tahamnuıl ettim, sustum. Ç\inkü sana ne soylesem faydasız olacağını biliyordum. Beni dinleiniyecekün, evet, dinlemiyecektin. Gözün biç bir şey görmüyordu. Şimdi bile bu sözleri dinlemekten sıkılıyorsun biliyurum. Yüzün bak nasıl kızardı.. Ondan vazgeçmiyeceksin. Bu adam için herşeyi feda edeceksin, beni bile değil rni? Herşeyi, herşeyi... Tekrar gözlerinden yaşlar boşanmıstı. Allahaskına bu bahsi bırak diye, yalvardım. Şimdi sırası mı? Hastasın. Hevecan, üzüntü seni \>üsbütün fenalaştı r ' cak. O.aün bir sesle: Ah herşeyi sövlemeiiyim dedi Günlerdir kendi kendime konuşa konuşa yoruldum, harab oldum, içimi boşaltrrk istiyorum. Müthiş, bir şey bu! Hiç tamm=dığımız bir adam. bir yabaneı! Nasıl avcu^a düştün? O küçük ev.. Oturduğum yerde dimdik oldum. Titreyerek: Nine!, Diye mırıldandım. Yorganm üzerindeki elini hafifce kaldırarak susmamı işaret eder gibi bir hareket yaptı. Biliyorum, dedi. Hepsini bilıyo rum. O evde buluşuyordunuz, saaüerce kalıyordunuz. İkinci gidişinde Yu sufu peşinden yollamıştım, korkuyordum, başma bir felâket gelebilirdi. Merak ediyordum. Yusuf avdetinde her şeyi anlattı. Ah yerin dibine geçiyordum. Dur, dinle, dinle.. O küçük eve ne zaman gitti isen arkandan onu yollamaya devam ettim. Nasıl, nasıl Yusufu mu? Aman Allahım! Evet, uzaktan seni gizlice takib ederek başına bir şey gelmemesine dikkat ediyordu ve oradan çıkıncaya kadar seni bekliyordu. Yüzüm kızara kızara ona yalvarmıştım. Bunu da yaptım. Bu sefer yalvardım. Kabul etmek istemiyor: «Başım sana feda büyük Hanım ama bunu bana yaptırma.» dive yalvarıyordu Güclükle razı ettim Ne leke' Senin gibi bir kız! Çiçek gibi yetiştüdik, çiçek gibi.. Babanm o itinaları, sana nasıl emniyeti vardı! Bir baskasının karşısında belki kendimi müdafaa edecek sözler bulurum İskemlede utancla büzülerek başımı böyle yere eğmezdim. Fakat bu hasta. ihtiyar kadınuı önünde bütün kuvvetim, cesaretim beni terkediyor, söyleyecek söz bulamıyorum. Ninem devam ediyor. Kelimeler vızıltılı si"ekler gibi kafsmm etrafında dönüp duruyorlar, sözlerin bazısıru CUMHURİYET » İN EDEBÎ ROMANI: 39 parça parça yskalıyorum. Galıba kendi gene kızhğından bahsediyor, anasına babasuıa nasıl itaat ettiğini anlatıyor. «Dedene geldiğün zaman bü çocuk gibi saf ve temizdim» diyor, annemüı ne kadar muhafazakâr bir kadın olduğunu söylüyor. Ve sık sık: «Zavallı baban, zavalh baban hayatta olup ta bütün bunları bilseydi..> dı>e, tekrar ediyor. Bu son kelimeler kulağıma çarpükça omuzlarımdan fena bir titreme geçiyor. Babamın öldürüldüğü geceyi hatırhyorum. Her şeyi bütün teferrüatı ile görür gibiyim. Koltukta yana doğru devrilmiş vücudünü, güzel yüzündeki acı takallüs, göğsünden akan kanları, geceliğune yapışan o kıpkızıl lekeleri.. Bu lekeler sanki büyüyor büyüyor ve Yazan: Peride Celâl kulaklanmdaki uğultu fazlalaşıyor. Ninemin sesini şimdi uzaktan bir mırıltı halinde duyuyorum. Zavallı baban, zavallı baban! diye, tekrar ediyor. Oh Allaha şükür ki bütün bunları bilmeden, görmeden öldü. Seni bu adamla.. Benimle bir günahkârla konuşur gibi konuşuyor. Sevdiğim adamdan nefretle bahsediyor. İkimiz de başka başka devirlerin üısanlarıyız. Öna ne söylesenı beni anlayacak. Onun nazaruıda namus mefhumu öyle dar bir çerçeve içme hapsedilmiş ki.. Bana öyle geliyor ki günah iki cüısm yalnız hayvani ilıtiraslaruu söndürmek için riya ve men faat hisleri içinde gizli yaptıklan jeydir. Bir başkasına ihanet fenahktır Halbuki ben onu sevdiğim için kendimi vermiş, yalnız vücudümle değil, fakat ruhumla da onun olmuş ve bundan saadet duymuştum. Telkinlerimiz, düşüncelerimiz o kadar ayn ki, eğer bunu soylesem ninemin dehşet içinde kalacağını biliyordum. Onun için sustum Fakat böyle konuşmasını istemiyoruın İçimde bir şeyleri kırdığının, beni nasıl bü keder içinde bıraktığmın farkında değüdi. «İsyan etmek yetişir, yetişir» diye, bağırmak istiyordum. Büdenbüe gözlermıden yaşlar bo şandı. Ellerünle yüzümü kapadım. Benim olduğuna inanmıyacağım kadar zayıf bir sesle: Onu seviyorum! dedim. Odada uzun bir sükut oldu. Devam edecek misin? Neye? Beyhı tedavisine. Ne yapayun; edeceğim. Mademki doktor öyle tavsiye etti. Lâkin inaıı ki, her yediğim beyin lokması şimdi beni biraz daha koyunlaştırmış.. Yahud keçileştirmiş... Evet, yahud keçileştirmiş olacak, diye mahzun oluyorum. Neden? Çünkü ben beyinsiz bir însan olnıayı, beyinli bir koyun olmaya tercih ederim de ondan. Canım! Mubalâğa etme! Sen de büsbütün bejinsiz değilsin ya! Teşekkür ederun teveccühüne! Demek sen de bu hain doktor gibi benim beyinsiz... Hayır, hâşâ! Onu demek istemiyorum. Yani seninki bir yorgunluktan ibaret Evet ama bana koyun başı... Bana bak, Kantoron yavrum! Ne başı istersen ye! İster keçi, ister koyun, ister devenin başı. Yalnız benim basımın etini yeme! Ben çahşacağım.. Anlaşıldı mı? Al bnndan da beş paralık! Ben eidiyorum. İW çift lâf edecek olduk. onn da yüzümiize carptm!.. Alacağın olsun.^ Allabaısmarladık.. Güle süle. şekerim, güle güle! Oooh!.. Dünya varmış yahu! Yok opoterapi' Yok koyun bası! Ypk keoi boynuzu! Ne saygısız adamlar var diinyada! B. FELEK İzmitte meyva çok pahalı îzmir (Hususî) Meyva istihsal merkezi olan Kocaelide bu sene meyva fiatları şimdiye kadar görülmemiş derecede pahalıdır. Bıjna sebeb, bu seneki meyvaların azlı^ıdır. Ferik elmasının kilosu 30 40, ayvanın 50, armud 30 kuruştur.