Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYE1 17 Ikîncikânun 1941 Yunan Italyan Bundan başka, Yunan milletini, rnılH hükumet aleyhine imaleye, veya hiç olmazsa ona muarız gibi göstermeğe çahşıyorlar. Bu maksadla, italyanca gazetelerde, sözde Atina mahrecli bir telgraf neşrettirerek, YurJkn hükuraeti tarafından sansür marifetile guya gizlenmeğe çalışılan ve Stefani Ajansı tarafından ifşa edilen hâdiselerin Yunan efkân umumiyesinde muazzam bir tesir yaptığını iddia ediyorlar. Bu telgrafta, Britanya garantisi verildiği sırada, İngiliz hükumetinin, Yunanistana, Epirde, Arnavudluğu da ihtiva eden bir Eelen hükumeti ihdasım vadettiği de ilâve olunuyor. Telgraf. Metaksas hükumetinin muhafaza ettiei bitaraflığın sırf şekilden ibaret olup olmadığı hakkmda, Yunan mehafilinde tereddüd hüküm sürdüğü, zira, Arnavudluk hududundaki İngiliz ajanlannın faaliyetine mümanaat edilmediği ve Yunan sahillerile Yunan adalarının muhtelif noktalarında, Britanya deniz kuvvetlerinin emrine amade 200 tane «shell» üssü mevcud bulunduğu iddiasile bitmektedir. Harbine dair 3 İtalyan tahrikâtı artıyor Roma matbuatı, Atmaya hep «fena ihtimalleri?) hatırlatarak ateş püskürürken 13 ağustos İtalyan zimamdarları, Yunan milletile Yunan ordusunun hükumete karşı ayaklanmasını tahrik etmek veya böyle bir ayaklanmanm mevcudiyetine inandırmak hususundaki safdilâne gayretlerinde ısrar ediyorlar. Bu defa dahi, Atina mahrecli telgraflar şeklinde gösterilen ve yalnız İtalyada neşredilmekle kalmayıp, İtalyan radyosu tarafından, memleketimize işittirmek maksadile yunanca olarak verilen suiniyete müstenid tasniatı başka türlü izaha imkân yoktur. Bu yeni telgraf, 250 subayın, Başvekilin haricî siyasetini takbih ettiğini ve, mihvere, kazanacağı zaferden sonra iltihak etmektense, evvel iltihak etmesinin, Yunanistan Için müreccah olduğunu söylediklerini haber vermektedir. M. Metaksas'ın, Atinada, Büyük Britanya lehinde olarak tefsir edilen son nutkile guya alâkadar bu hareket, hükumeti müşkül bir mevkide bırakmış. Şurası kayda değer ki, bu garazkârane neşriyatı tasni edenler, Başvekilin nutkunun neden dolayı İngiliz taraftarı olduğunu izah edecek delâil bulamaymca, M. Metaksas'ın, «uzun zaman devam edecek» bir harb içinde bitaraflıktan bahsettiğini ve Atina Ajansmın, M. Metakaa*1!, Yakıngarkta, Mustafa Kemalden sonra en mühim devlet adamı diye tavsif eden İngiliz gazetelerinden makaleler iktibas ettiğini ileri sürüyorlar. H !ü kruvazörü torpilleniyor ğını ve muahedelerin, arazi bakımmdan, münasib şekilde tadilile, Arnavudluğa da hakverilmesinin zaruri olduğunu ilâve etmektedir. Fena ihtimaller hahriattfıyor Hattâ, «Messagero» gazetesi, Arnavudluğun mülkî tamamiyetini, gayet kısa bir zaman içinde tatmin etmek şart olduğunu söylüyor. «Tevere> gazetesi, Yunanistan için «kötü ihtimaller mevcud olduğunu peşinen haber veriyor. «Popolo di Roma» Venedik hâkimiyeti devrinde, İtalyanın Adriyatik sahiline ve Korfuya getirdiği medeniyeti hatırlattıktan sonra, Avrupanın yeniden tanzimi plânına, Adriyatik denizile Karadeniz arasmdaki bütün mıntakanm dahil bulunduğunu ilâve ediyor. Yunanistanın, Arnavudluk tonraklanna nasıl tesahübe muvaffak olduğunu ve bu araziyi, Yunanlılaştırmağa nâsıl çalıştığını izah eden «Tribuna» gazetesi, Helen hükumetini, bugünkü siyasetile ne maksad takib ettiğini, bazı icrpatınm manası ne olduğunu izaha davet ediyor. bazı kabahatlerin daima pahahya mal Fiat Murakabe Komisyonu perakenolduğunu, şu sırada, bu gibi kabrhatlerin daha fena akibetler tevlid edece de et fiatlarını dün yeniden tespit etmişfir. Geçenlerde tespit edilen fiata ğini söyîüyor. perakendeci kasablar itiraz ettikleriııden «Regime Fascista» gazetesinde, Fariyeniden fiat tespitine lüzum görülmüşnacci. Davud Hocanın kafasını, muhtelif tür.. kasabalarda kezdirmenin başka memleBu sabahtan itibaren muteber olake'.'erde dehşet uyandırmasına muka bil. bunun, Yunanistanda, alelâde bir cak şekle göre karaman ve dağhcın hâdise teşkil ettiğini, Ermeni kıtalinin, kasabîarda kilosu canlı hayvan fiaVunanhlar tarafından yapılan Aruavud tmdan 2,1 emsal üzerinden, kivırcığm kıtaü yanında sönük kaldığım iddia edi kilosu 2 3 emsal üzerinden satıiacakyor. Ayrıca, İngilizlerle Fransı/lann, tır. Her gün karaman ve dağhcın hayİtalyayı istihdaf eden sevkulceyş* sebeb van borsasındaki azamî fiatı alınacak, '.erde/ı dolayı. Çamuryayı Yunani'tana IJU fiat 2,1 ile zarb edilecek, perakenverdik'erini sövlüyor ve nihayet, İla'ya deci kasablardaki satış fiatı meydana nın. Focarın katli gibi cinayetlere mu getirilecektir. Toptancı kasablar, perasamaha edemiyecesini ve eski ve yeni kendecilere karaman ve dağhcın kilo. cezrî vasıta'arla tesviveve a sunda 10 kuruş tenzilât yapmağa mecolduğunu Yunanistana ihtar edi bur tutulmuştur. Hayvan borsasindaki yor azamî kıvırcık fiatı da ayni usul üzeıe 2,3 le zarb ediîecek, perakende satış İsnad çerçevesi genişlerken.. fiatı meydana çıkarılacaktır. ToptanAyni mevzua avdet eden Gayda, yazcılar kıvırcığın kilosunda perakendeci dığı uzun bir makalede: kasaHara 12 kuruş tenzilât yapacak 1 Hocanm katli münferid ve prızî IprrV. bir hâdise olmayıp. Yunanis*anla BiBir senede mezbahada kesilen [Arkası sabife 2 siihın 3 d<>] Et fiatleri dün nihayet kat'î bir şelcle bağlandı Perakende satışlar hayvan borsasındaki toptan satış'ar esas tutuîarak tesbit olundu Fiat Murakabe Komisyonunca pirınc, fasulye, sadeyağ ve zeytinyağı fiatları üzerinde yapılan tetkiklerin el'an neticelenmemiş olması piyasada garıb bir atalet doğurmuştur. Bu maddeler üze rinde fiatlar ancak yurdun her tarafından Vekâlete bildirilmesinden sonra tayin olunacağmdan İstanbulda büyük satışlar yapılmaktan çekinildiği gibi taCezalandınlan kasablar cirler yeni mal gönderilmemesi için bu Fszls fiatla et satmak suretile ihtikâr malların geldikleri mahallere telgraflar yaptıkları anlasılan dört kasab hakkında cekmişlerdir. Maamafih piyasada bir zabıt tutularalc mahkemeye verilmiş sıkmtı voktur. lerdir. Bunlar: Galatada Necat! Bey EOTiftik fiatlan yükseliyor kağında kasab Koço, Bebekte kasab Tiftik fiatlan yeniden yukselmeğe Yorei. Sarıyerde Bayram, Bebekte Meh başlamıştır. Rumanya, İsveç ve İsviçTied Hulusidir. reye ihracat yapılmaktadır. Tiftik İhraaded keçi kesilmişür. Şehrımizde 600 kasab vardır. Alâkadarlara nazaran beher kssaba senede 20 keçi isabet ettiğine gore satılan keçi eti miLtarı fazla değüdir. Yalnız evlerde kesildiğinde şüphe olmayan keçi miktaruıı da göz önünde bulundurmak lâzımdır. Mezbaha idaresi kesilen hayvsnlara vurulmak üzere Avrupadan bir otomatik damga makinesi getırtecektır. f Şehir ve Memleket Haberleri ) NALINA IHEM MIHINA Muvazzaflık müddeti Henüz neticelenmiyen tetkikat 4,5 lira sermayesi olan peynirler cat Birliğine ingiliz korporasyonunca 8,5 liraya satılmıyor yapılan tekliflere tacirlerin cevabı kor I! Şehrin içinden Dün muhtelıf memleketlere yetnıiş Yapılan tahkikat, bugün tacirlerin bin lira tutarında mal ihracatı yapıl kiiçiik baş hayvanlar S.5 liraya vermeğe razı olnmk isteme mıştır. Dünkü ihracat maddeleri ara Mezbaha idaresinin yaptığı bir ista dıkleri beyaz peynirlerin tenekesinin sında havyar, balık, boyanmak için itistiğe göre 940 senesinde şehrimizde kendilerine 4,5 liraya mal olduğunu gös pekli mensucat, fındık ve halı bulunmaktadır. 22.501 aded küçük baş hayvanla 8P39 termiştir. Beyaz peynirler için alınmskta olar tedbirler peynir tacirlerini çok telâşa düşürmuştür. Bilhassa yeni mahsulün çıkmak üzere o'ması tacirleri daha çok tplâşlandırmıştır. porasyon reisine bildirildiği gibi Vekâlete de bu hususta malumat verılmıştir. üyuk Jliilet Meclisinin kış tatiline karar venneden kabul ettiği 1335 ve daha e\ velki tevellüdlü muvazzaf erlerin niuvazzaflık hizmetinin birer sene uzaludığl hakkındaki muvakkat madde, 15 ikinıikânıın tarihli Resmî Gazetede nrşredilmif ve meriyete girmişür. Bu muvakkat madde, millî müıLıfaamıza taalluk ettiği için, Büyük IMillet Meclisinin tam itüfakile kabul edilntişlir ve muvazzaflık müddeti, bir sene u/atılaıı kahraman erlerimiz tarafuıdan da ayni suretle kabul edileceğine şuplıe yoktur. Çünkü kanun maddesimn ;.üksek hedeü ,orduyu, mukaddes \atan müıl;:faası vazifesini, en iyi şekilde başarabilecek bir kudret ve kabiliyetc çıkarnıaktır. Orduda muvazzaflık hizmeti, Si'.ltan Haınid devrinde, kâğıd üzerinde, gaiiba, dort sene idi; fakat, hakikatte müıldetsizdi, denilebilir. Jluvazzaflar, paJisahın keyfine tâbi olarak 810 sene süâlı altında kalırlardı. Meşrutiyet devrinde bu müddet üç senpye indirildi; fakat, 1911 senesinde İtaKanın Trablusgarba saldırmasile açılan harb devresi, Balkan harbile Büyük Harb arasında bir seneyi bile bul<nı>an pek kısa bir fasıla müstesna olmak iizcıe, Lozan muahedesinin imzaİ3ndığı 1923 temmuzuna kadar, devam clti ve muvazzaflık, ihtiyatlık tabiatile hepsi birbirine karışarak seferberlik senelerce sürdü. Dünkii ihracat Kitab sergisinde Düşündüm ki bizde kitabın tek sergisi vaırdı; eğer öteki sergiler çoğalırsa... Sîlivri köylerinrfe işlenen cinayet •»• I Kısa Haberler I • •*• Dahiliye Vekâleti mahallî idareler umum müdürü Rükneddin şehrimizde bulunmaktadır. Bugün Ankaraya gidecektir. Mumaileyh Belediyeden yol vergisi ve asker ailelerine yardım işleri etrafır.da malumat almıştır. İT Dün şehrin muhtelif semtlerinde hareket halinde bulunan tramvaya atlamak veya binmek isteyen 50 kişi cezalandırıbnıştır. Bundan baçka talimatnameye aykın suçlardan dolayı da 17 şoför tecziye edilmiştir. İf Şoför Mehmed Saim idaresindeki 2420 numarah otomobil, Galata rıhtım caddesinden geçerken liman idaresinde odacı Aliye çaroarak yaralanmasına sebebiyet vermistir. İlk mekteb talebelerine yardım Dün Parti merkezindeki içtimada iyi kararlar verildi İlk mekteblerde yoksul çocuklan himaye etmek üzere on altı kazada teşekkul eden yardım cemiyetleri mü messilleri dün ögleden sonra Partide bir toplantı yapmışlar, yardıma muhtaç olan 12 bin faitir talebenin tamamen iaşesi için yeni esaslar tespit etmişlerdır. Dün verilen kararlara göre, muhtelif hayır cemiyetleri birbirlerinin gelir membalanna tecavüz etmiyeceklerdir. Yardım cemiyetleri, bundan sonra erzak mübayaasını müştereken yapacalardır. Toptan alınacak erzak ve sair eşya kol'ara tevzi edilecek, bu suretle mühim bir tasarruf temin edilecektir. Himaye edilen talebenin izzeti nefislerini rencide etmemek için, mekteblerde tabldot usulü vazedilecek. zen gin taiebeler de ayni yerde yemek yiyecpklerdir. Bir çok müesseseler 500 1000 lira vermek suretile birlige yardımda bulımmayı vadetmişlerdir. Ağırceza mahkeme«inde dün davaya başlandı Gayda'nın tahrikâtı Ayni zamanda, İtalyan matbuatı, «Tomori» gazetesinin bir makalesini iktibas ediyor. Tomori, bu makalede, Yunan milletine, Amavudluğun arkasında İtalyanm bulunduğunu, «Ceneral Metaksas tarafından sevk ve idare edilen» zimamdarlarmm ümid ettikleri gibi, İngiliz donanmasının namağlub olmadığına inanmamasım ihtar ediyor, «artık, cinayetlere tahammül kabil değildir ve daimî bir sulh temin edecek olan adaletin teessüsüne hiçbir şey mâni olamıyacaktır.> diyor. Diğer taraftan, Palazzo Chigi'nin. resmî İtalyan noktai nazannı tefs'r için mutad olarak kullandığı M. Gayda «Arnavudluk için adalet istiyoruz» başlıklı uzun bir makalede şunları iddia ediyor: 1 Davud Hocanın katli, msktulün vatanperverane faaliyetinden dolayı, Atinada kararlaştırılmış ve hazırlanmıştır. 2 Helen hükumeti, Arnavudluk istiklâline ve hududlanna hürmet etmek tedir, Bilâkis, mes'ul hükumet mehafili ve askerî mahfiller, tehdidler ve entrikalarla ve İtalyan müsellâh kuvvetlerine karşı kaba hakaretlerle Arnavudluğu tahribe çalışmaktadırlar. Gurur itibarile Polonyalılardan aşağı kalmıyan Yunanlılar, bir Yunanlının en az on İtalyana bedel olduğunu, Arnavudluk arazisinde yayıyorlar. 3 Çamuryada ve Yunan hâkimiyeti sltındaki diğer Arnavudluk topraklannda, Arnavudlar ekalliyet değil, bilâkis ekseriyet teşkil etmektedirler. 4 İtalya, Yunanistanın kendisile dostluk tesis etmesini ve el birliği yapmasım yahud hiç olmazsa Yunanistanın mes'ul bir ihtiyatkârlık muhafaza etmesini arzu etmiş, fakat Helen hükumeti, İtalyanın samimî hislerine mukabele etmek istememiştir. Bilâkis, İtalyanın harbe girdiğinin hemen ferdasında, M. Mussolini'nin beyanatına rağmen, Yunanistan, Arnavudluğu vurmak için hududdaki faaliyetini arthrmış ve sahillerile limanlarından serbest geçid vermek suretile, Britanya kuvvetlerine yardım vadetmiş, bu suretle, İngilterenin açıktan açığa suç ortağı, gizli müttefiki ve tahrik ajanı olmuştur. 5 Britanya kuvvetlerinin tükenmezliğine inanan Yunanistan, iki yüzlü ve tehlikeli bir işe girişmiş, Arnavudluğa ve Arnavud ahaliye karşı yaptığı hareketlerle, bu işi nihaî noktasuıa götürmüştür. Tehlikeli ve vahim bir hata. Zira, M. Ciano, nutuklarından birinde, Arnavudluk hududlannın İtalya için mukaddes olduğunu, onlan müdafaa etmenin de keza mukaddes olduğunu kat'iyetle söylemişti. Yunanistanın, bu açık sözlerin manasım anlamadığı görülüyor. Yunanistan, mihver devletlerine karşı hatalar, entrikalar ve tahrikât macerasına atılmak ve millî hürriyetleri ihlâl siyasetine iştirak etmek istemiştir. Avrupa tarihinin bu kat'î anında, bu gibi mes'uliyetli hatalara göz yumulamaz.» Beyoğlu Halkevinde kitab sergisinden bir köşe gisinde 549 eser teşBeyoğlu Halkev inYazan: dc haaırlanan dorhir edilmiştir. Dördüncü kitab sergisi düncü kitab sergisidün sabah açıldı. ni, bir beşincisi, bir *** altıncısı takib edeÜzerinde belki yüz cek ve bu sergiler, kcrc durulan ezelî bir şikâyet mevzuu böyle daima bir senelik memleket neşrimuz vardu1: yatına ayna hizmetini görerek devam Bizde kitab okurunuyor! edecektir. İkide bir gazetelerde anket açarız: Bir hafta sonra, evimizde bir de kariHalka okutmak için ne yapmalı?. katür sergisi açacağız. Yirmi kadar taDün, Beyoğlu Halkevinde açüan ki nınmii karikatürcümüz, bizzat seçecektab sergisini gezerken sorulup sorulup leri onar karikatürle sergiye iştirak eda bir türlü cevabı alınamıyan bu müz'ic c'ecekler.» sual aklıma geldi: Ekrem Turdan ayrıldıktan sonra ken Ne mi yapmalı dedim, gayet basit... di kendime: Kitabın, diyorum, bugüne kaıfar Ekrem Turun önayak olduğu bu hayırlı bizde bir tek sergisi vardı Kaldırım!: Bu teşebbüsü örnek tutmak kâfi!.. Her yıl içinde çıkan kitablan böyle sergiier çoğaldıkça, umarız ki kaldnım derlitoplu bir salonda teşhir etmek ne sergilerine de artık yer kalmıyacak ve güzel şey! Hem bu serginin bütün ka kitab, bütün düşkünlere mukadder olan zanrı, yalnız kitab meraklılarmın işle sokaklarda sürünmek akıbetinden de rine yarayan eseri, kitabcı camekânları belki böylelikle kurtulmuş olacaktır. önünde silik bir gölge gibi dolasmak Salâhaddin GÜNGÖR zahmeüne katlanmadan kolaylıkla arayıp bulabilmelerinden ibaret de değil!. Mecliste evli bulunanlar, nasıl evlen r Salâhaddin Güngör ı Silivrinin Muradlıçeşme denilen mesiresmde işlenen bir cinayet davasnia, İstanbul ikınci Ağırceza mahkemesinde dün bakümıştır. İddiaya göre bakkal Kadir ve Hüseyin ailelerıle birlikte Muradlıçesıne mesi'esinde otururken. köylulerden İsmail ve arkadaslan araba ile oraya gelmışler. tsmail sarhoşmuş. Bu tesirle işi teklifsizlige vurmuş, ailelerıle birlikte oturanlann yanına sokulmuş. Onlar, • sen burada oturamazsın» denıişler, İsmail cotururum» demiş, arada kavga çıkmıs Bu sırada Kadir. elindeki bı cağı İsmallin karnına saplamış, barsaklanm deşmiş. Kayını Hüseyin de. kavgada İsmailin basına gazoz şişesile vurn^uş, boyjçlilçle jsmaili .sersemleterek, Sultanhsr..am.nda kumaşçı Armenak Kaclirin onu öldürmesmi kolaylaştırmış. Tahkikata, o gün Sılivnde doktor bu Keyifer hakkında, Mılli Korunma kanulunmadığmı, İsmaile sıhhat memuru nuııa nuhalif hareket ettiği iddiasile tarafından pansıman yamldıktan son tahkikata başlanmıştır. Agob isminde ra. yaralmm araba ile Corluva götu bir rr.üsteri, bu tacirin mağazasından rüldüSünü ve orada öldügünü göster metrosu dokuz liraya kumaş aldığını. miştir. halbuV: sonradan piyasada bu kumjşın Dünkü muhakemede, basa şahidler değeri metro başuıa altı buçuk hra oldinlenılnıiştir. Muhakemenin devamı, duğunu öğrendiğini söylemiştir. Fiat Adlî Tıbdan baa cihetlerin sorulması Murakabe komisyonu da, bu iddiayı tena buakılmıştır. yid yollu cevab vermistir. Adliyece, f?zla fiatla mal satmaktan yapılan tal'kikaSIHHAT tŞLERİ ta devam olunmaktadır. Ûfküdarda Hakimiyetimilliye Doktor Emin Belig Belli sinde bakkalhk yapan İsmail, cadde ve İlya Karaman caddesinde dükkânı bulunan mütehassıs oldu fîatîarında Bir müddet evvel sahne ile alâkasını İlya nohud ve zeytinyağı keserek eski mesleğine dönmüş olan ihtikâı yaptıklanndan Üsküdar sulh cesevimli san'atkârımız doktor Emin Be za mahkemesi tarafından 25 er lira para liğ Belli Üniversitenin kadin ve doğum cezasına çarpılmışlardır. hastaljkları şubesinde üç sene asistan olarak çalıştıktan sonra teşekkül eden Lüks mağazaların evsafı! jüri buzurunda amelî ve nazarî ur^tıhaPiat Murakabe komisyonu, lüks manını büyük bir kabiliyet ve meharet ğazaların evsafım tespit etmiştir. Ugöslererek vermiş, «kaduı hastalık'arı ve mumî masrafı yüzde yirmi beşten fazla âum» mütehassısı olarak tıb âlemi o!an mağazalar lüks ma|aza olarak kamağazaların mizde lâyık olduğu mevkii almıştır. bul edilmektedir. Lüks Kendisini tebrik eder, sahne hayatında geniş, tenviratı bol, isçi adedi fazla olr^azandığı alkışlara ilâveten hastalarını ması lâzım gelmektedir. Komisyon lüks mağza adedini tahdid edecek, tekmil edavi etmek hususunda da muvaffaki müracaatlere muvafakat cevabı verüyetler göstermesini dileriz. j ınıyectktir. Cnmhuriyet rejimi, banşa kavuşan nıilletin muvazzaf hizmet zamanını asgari hadde indirdi. Gaye, her Türk delikanlısma vatan müdafaasını öğretnıekle beraber, onu biran evvel işine gücüııe iade ederek müstahsil hale koyınaktı. Bu, banş devresi için, çok doğıu bir diisünce idi; fakat harb ilâhlan, nihayet etrafı kana boyadılar. Nornıal sulh şartları yerine anormal harb ihtiyaclaıı ].aiın oldu. Artık muhtelif sınıflrirın en kısa lutulmuş olan muvazzaflık müddctleri lıâfi değildi. Eskiden bir Osmanlı paşasının «dayanıp durmak, atıp vurnıak» tan ibaret telâkki ettiği askerlik, şimdi, esas gene bu tiört kelimeden ibaret olmakla beraber, dayanıp durmak da, atıp vuruıak da çok karışık ve çok teknik bir mahiyet almıstır. Büyük Harbden sonra piyade smıfı için askeıliği bir seneye indirmiş olan Fransa, bu harbde bunun büyük zararını gördük. Bir senelik muvazzaf hizmet devrinden kalan ihtiyatlar, askerliği unutmuşlardı; iyi harbedemcdiIerr Fransa yenildi. Bıitün büyük Avrupa ordularında, artık, bir buçuk sene askerlik hirn eti kaknamıştır; asgari müddet, iki sene:>ir. Nitekim, Sovyet Rusya, bir kaç ıjun evvel, yanılmıyorsam, üç yüı dört seneye çıkarınıştır. Büyük menıleketlerin hemen hepsinde muvazzaflıktan evvel bir de askerliğe hazırhk hizmeti olduğuuu unuimamak lâzımdır. Muvazzaflık müddetinin artırüması iki fayda temin eder: Biri, askere daha sıkı ve esaslı bir talim ve terbiye vcrnıek, diğcri de, muvazzaf ordunun mevcudunu artırmaktır. Fransanın, 1914 18 harbinde Almanyaya karşı muvaffakiyclle harbctnıesi, askerlik müddetinin üç seneye çıkarıhnası sayesinde miiınkün olabildiğini söylemekte bütün mütehrıssıslar müttefiktirler. Modern harb, bir malzeme harbidir; mal/eme ise, bir çok teknik bilgilcre muhtacdır. Bugünün eri, bir sürii yeni silâhlara karşı gene bir sürü yeni silahlarla harbediyor. Motörlü vasıtaları, toprunun atış aletlerini, ölçme cihalzannı. fennî smıfların teknik vesaitini kullanmak her babayiğitin kân mıdır? Hava defi topçusunun müessir surette atış yapabilmesi için, bir çok dakik aletleri. hesab makinelerini meharet ve sür'atle kullanmak lâzımdır. Bunlar, köyünde sapanından baska alet kullanmamış bir köylü için, kısa bir zamanda öğrenilecek şeyler değildir. Büyük Millet Meclisinin kabul ettiği muvakkat madde, muvazzaf ordumuzu hem harb kudreti, hem de sayı bakıımndan ku^etlendireceği gibi bir çok erlere de terhis edildikleri zaman, sivil hayatta çok faydası dokunan teknik bi'çi'eri daha iyi öğretecektir. Kahramanlıkta, mukavemette, süntrü saplamakta eşsiz olan Türk ordusunu yeni taarruz ve müdafaa silâhlarını kullanmakta da ayni yüksek seviyeye getirerek olan bu muvakkat madde karşı«ında. bütün Türk millcti selâm dıırmaîulır. Mahkemeye verilenler GVMRÜKLERDE Gümrükteki mallar Gü uüklerde bulunan mallann çıkarılması hakkında İstanbul gümrültlerine henüz bir emir gelmemiştir. Maamafih hundan evvel Ticaret Vekâletile Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti arasında mutabık kalmdığı şekilde emirler verilerek bazı partiler çıkarılmıştır. Gümrüklerde bulunan ve sahiblerı tarafından çekilmeyip de piyasa için lüzumlu olan mevaddm devlet elile ihracı için Ticaret ve Gümrükler Vekâletleri arasında hazırhklar yapılmaktadır ŞEHtR tSLERl Fazla kar yağarsa... Yağaıı karların kaldırılmasına Belsdiye Emelesi fcâfi gelmediğinden badema kar yağdığı günlerde haricden ücretle amele toplatılarak bu işlerde kuHanılması takarrür etmiştir. Insanoğlunun ecdadı olan maymun hazretieri, iki ayak üstüne kalktığı ve ön ayaklarınin el haline girmeğe başladığı gündenberi, zavallı ayak, bir takım mahfazalar içinde yaşıya yaşıya işte bu hale düşmüştür. Kız beni görmüyordu. Kapımn arkasmda, sırtma elbise geçirilmiş bir heykel gibi duruyordum. Müdürim ayak sesleri, tam kapıya kadar geldi. Kalbim çatlıyacaktı sanki.. Ayak sesleri gene gerisin geriye uzaklaştı ve ben tam geriye döneceğim zaman. gene kız başını çevirsin ve beni görünce. bir ç'ğhk atarak bayılmasın mı?. Kaçmak, ayıbdı. Buraya küçük mıkyasta, masura denebilecek bir suçla girmişlim. Oradan bir hırsız gibi kaçamazdım.. Aman dedim ve ona doğru atıldım ben ne hırsızım, ne de uğursuzum. Evde de başka kimsecikler vokmuş.. Biraz su bulmak, gene kızuı göğsünü biraz açmak lâzımdı... Uzatmıyayım; oldu olacak; evvelâllah hepsini becer dim. Doktorun kansı: Utanmadan d& söylüyorsun! Dedi. Doktor güldü: Sonra bizim gene kız .gözlerini açü. Derhal, kendisine korkmamasını, mustar bir vaziyette kapmın arkasına sığmmak mecburiyetinde kaldığımı söyledim. Yüzüme hâlâ korka korka bakıyordu. Bir aralık, ayaklarınin çorabsız olduğunu görünce, hemen topariandı. Beni affetmek istemiyordu. Türlü şaklabanlıklar yaptım... Fakat baktım kd, kız fena da değil.. Bir kitab merakhsı, hiç bir kitab saür almağa mecbur olmaksızm burada vakti varsa, bütün eserleri tetkik edebilir. Beğendiği kitabın fiatını kesesine uygun bulursa, sergi memuruna müracaat ederek bir vesika alır. Bu vesika ile beğendiği kitabı, yüzde on noksasına, kitabcıdan rahatça tedarik eder. Kitab sergisinin bir başka faydası da şu: Vitrinlerde teşhir edilen kitablar hiç bir tasnife tâbi olmadıkları gibi sık sık da yerlerini değiştirirler. Bir kitabı, bir hafta sonra, ayni camekânde göremezsiniz. Halbuki, Beyoglu Halkevindeki sergide kitablar o kauar güzel tasnif edilmiş ki insan, istediği eseri, etiketlere şöyle bir bakınca elile koymuş gibi buluyor. Bütün kitabJar ,ayrı ayn raflarda... İstanbulda nekadar kütübhane varsa, hepsi de bir sene zarfında bastıklan eserlerden makbuz mukabilinde birer nüsha göndermişler. Yalnız bir kütübhane müstesııa!.. Halkevinin kıymetli müdürü Ekrem Tur, bu arada bana anlatıyordu: « Sergiyi gezmeğe geienler arasında, kitab piyasasının merkezi olan Baoıabye. senede bir defa bile uğramaydiı kimseler var. Bu da gösterir ki. her sergı ziyaretçisi, yepyeni bir ckitab karii» dır. Serginin temin ettiği asü büyiik fayda da işte burada!.. Gayemiz,, yalnız kitab okuyan bir nesil yetiştirmesi değil, bu nesli birer de kütübhane edinmiş görmektir. Ayda yüz elli lira kira cdiyenleıin apartımanlarında çok defa üç düzine kitabı alacak bir rafla üzerinde iki sstir yazı yazacak bir masa bula nıazsınız. Düşündüm: İlkönce, halkımızın kitaba karşı olan bu lâkaydlığını gidermek lâzım. Bu da ancak onu kitabla karşı karşıya getirmekle olur. Gördüğünüz sergi, işte o düşiınceden doğdu. Kitabı sevenler. onu biriktirmek için de arzu duymakta gecikmezler. Bugün açüğımız dördüncü kitab ser 14 ağustos Bugün, İtalyan matbuatının açtığı mücadele, nihaî haddine varmıştır. Hemen bütün gazeteler, Gayda'nın noktai nazarlarını daha şiddetli bir lisanla tevsi eden yazılar neşrediyorlar. Yunanistan, ötedenberi, İtalya aleyhdarı bir siyaset takib etmekle ve İtalyan kuvveti hakkında yanlış fikre saplanarak, Arnavudlara zulmetme devrinin kapandığını anlamamakla; İtalya tarafından verilen garantinin kıymetini takdir etmemekle; Çekoslovakya, Polonya, Norveç, Hollanda, Belçika ve Fransanın uğradıkları akibettçn dersalacağı yerde. mihver devletleri aleyhine bir tahrikât siyaseti takib etmekle ittiham ediliyor. Makaleler, Arnavudlara yapılan zulmün devamına, İtalyanın çözvumaca diklerini birer birer anlatmışlardı. Mevzu, hakikaten eğlenceli idi. Yaş kavgaları, itirazlar, teviller oluyor, bazı kadınlar kocalarına: Evde gösteririm ben sana! Der gibi başlannı salhyorlardı. Sıra, doktor Samiye gelmişti. Kırk yaşlaruıda, neşeli bir adam.. Ah, müdür bey, ah! dıye söze başladı. Karısı gülerek: Oh olmuş dedi gene (ah müdür bey) diye tutturdun öyle mi? Doktor, müthiş şakaa idi: Efendim diye, hikâyeye giriştiTıbbiyede idim. Başımda kavak yelleri esiyordu. Galiba, fakültenin bellibaşlı... Doktor, cümlenin burasında kansına baktı: Nasıl bir cümle kullandığımı istersin? Diye sordu. Karısı cevab verdi: Bellibaşh, çapkınlaruıdan, iptut mazlaruıdan biriydim, diyiversene. Dilin turulsun inşallah doktor.. Doktor devam etti: Amin.. Evet, öyle idim, onlara yakın bir şeydim. Sık sık, sokakları ziyaretcen hoşlanırdım. Leylî hayatı beni bir hayli sıkıyordu. Boyle bir sıkıntının beni neye sevkedeceğini bilirsiniz. Durmadan firar etmek.. İtiraf ederim ki, mekteb müdüründen de çekiniyordum. Karısı gene söze karıştı: Allah razı olsun ondan.. Muhakkak ki, diplomayı bile onun korkusile alabilmişsindir.. Kimbilir.. Belki de.. Aksilik; iki üç defa da beni bizzat yakalamıştı. Bir gün, gene kendimden aldığım bir izinle sokaklan boyladım. Kadıköyünden MıFirlıoğluna gidiyordum. Bir de ne bakayım; müdür geliyor. Caddenin kalabalığı içinde gözleri, beni hemen buldu. Fakat ben. derhal ara sokaklara saptım ve soluk soluğa mektebe geldim. Doğru nöbetçi 2abitine çıktım: , KUçük hikâye Ah müdür bey, ah! Orhan Rahmi Felâkete bakı n ki sokak, bir çıkmaz sokaktı.. Maamafih, ilerledim.. Müdür de beni takib etti. Sokağm dibinde, diğer bir çjkmaz sokak vardı. Bir daha dönüp baktım. Müdür, deliğe girmiş fareyi kovalar gibi, beni yakalamağı kalasma koymuş.. Allahım, çıldıracağım!. İsa gibi göke uçacak, kazık olup toprağa baUıcak değildim ya.. Sıkuıtımdan müthiş surette terliyordum. Etrafıma baktım ve: Ah müdür bey ah! Diye inliyerek, açık bulduğum bir kapıdan içeriye daldım. Artık herşeyı gözüme almıştım. Koridorda... Doktor sözüne devam edemedi, kansı bir çığlık attı: Vallahi de yalan, billâhi de yalan... Şimdı söylemeğe başlayacağı şeyler hep yalan... Doktor: Sus dedi sıra benim... Evet, koridorda gene bir kız, çıplak ayagını bir sandalyenin üstüne koymuş, makas ve tıraş bıçağı elinde, nasırlarile ayak tırnaklarını kesiyordu. Doktorun karısı gene atıldı: Yalan... Yalan!*. Doktor aldırmadı: Darılmaca yok.. Ben ayak denilen nesneyi hiç sevmem.. Vücud azamız içinde, istüıale geçirmiyen en çirkın şey bu ayaktır.. Şöyle ruhumuzu okşayan bir güzel kadının, bir güzel erkeğin çorablaımı ayağından çıkaruuz, zevkinizden çok şeyler kaybedersiniz.. Ele nispetle ayak nekadar çirkindir. Onun irileşmiş kemiklerini .kabarmış damarlarını, bpzan kamburlaşan parmaklarıru ve onlara niTOetsiz şekilde 'apışmış. ka>uğa benziyen tırnaklarıru tahayyul ediaiz. Açık muhabere Dostum Bay Hıjzı Nalbandoğluna: Anamm bayrağı başlıklı yazım hakkındaki yüksek düşüncelerinize çok teşekkür ederim. Sizin gibi vatanperver bif Türkten ancak böyle duygular beklenir. Yecîeîcsubay talebesinden soyadını okuyamadığım Bay Nuriye: Kederime iştirak hususunda gösterdiğiniz yüksek ve necib duygulara teşekkür ederim. Yalvarırım dedim fevkalâde bir işim çıktı. Bana bir saat için izin verin.. İyi saatine rasgelmişim ,vesikayı kopardım ^imdi müdüre karşı kendimı teçhiz etmiştka. Tekrar yola çıktun. Baktım ki; müdür geliyor, aldırmadım.. YakJaşınca selâmı bastım.. Bana <gel!> der gibi bir işaret yaptı. Sokuldum. Gene tenezzühten galiba beyefendi! Hemen vesikaya sanldım: Aman beyefendi ^şte m Izinli olarak çıktım.. Gözlerinde zalim ve müstehzi bir bakış canlandı: Bu vesikanm .biraz evvelki karşıdan karşıya teşerriifümüzden sonra mı, evvel mi alrndığını da söyler misin?. Yutkımdum, gık, mık nafile.. Git, saçlarmı dibinden kestir, aksi takdırde fakülteye gelme!. Saçlarıma da o kadar sevgim vardı ki... Mecbur oldum, berberin yolunu tuttum. Biraz sonra aynada, kederli kederli kendime baktım ve halime acıdım.. Doktorun karısı gene atıldı: Oh olsun!. Dur karıcığım, kesme sözümü!. Şimdi elbet ben de hikâyenin sana ulifat edecek kısmına gelirim: Uzatmıyayım: Gene bir başka gündü. Bermutad, kulunuz sokağa kendimi attım ,ver elini Kadıköy.. Yolda dalıvermişim.. Ansızm yirmi metre ileride bir çift göze rasgeldim: Bizim müdürün gözleri.. Tam karşımdan geliyordu. Geriye dönsem olmıyacak, yürüsem berbad.. Sağ tarafta bir sokak vardı. İtidsümi hiç bozmadan oraya daldım.. Biraz ilerledim, dönüp baktun: Müdür de geliyor, Odasında ölü olarak bulundu Bir sabun fabrikasında bekçi Hasan, Gal?tada, yatıb kalktığı odada ölmüş olarak bulunmuştur. Uyurken mangaldaki kömürden zehirlendiği sanılmak'a beraber, ölüm sebebinin morgca tayinine lüzum görülmüştür. Cesed, morga kaldınlmıştır. CUMHURİYET Nüshası 5 kuruşrur. Türkiye Haric için tçın Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Altı ayhk 750 » 1450 . Üç aylık 400 » 800 » Bir avlık 150 » Yoktur. IW maıı! Ah müdür bey ah!.. Kendimi kaptırıverdim. Nihayet, onu yumuşattım ve bir gün geldi, o sokağın içine, müdürden kaçan bir Tıbbiyeh gibi değil, bir damad olarak girdim.. Doktorun beş yaşındaki kızı babasınuı Gazetemize gönderilen evrak ve yazılar dizlerine çıktı ve sözü bağladı: oeşredilsin edilmesin iade edilmeı ve Şu halde babacığım «oh, müdür ziyaından mes'uliyet kabuJ olunmaz. bey ,oh!» de bakayım. Dikkat