09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 14 lkîncikanun 1941 Millet kürsüsünde f Şehir ve Memleket Haberlerl Mütemadî tamirat Telefon şebekesi tevsi ediliyor Muallimlerin ders saatleri IHEM NALINA MIHINAİ Bir takririn temin ettiği mühim netice Trabzon meb'usu S ı m Day, Meclise §o> ıe bir takrir vermişti: «Divanı muhasebatın üç aylık raporları üzerine B. M. M. umumî heyetince ittihaz edilmekte olan kararın mahiyet ve şümulünün tayinini arz ve teklii ederim.> Bu takririn verildiği tarih 9 haziran 1940 idi. Umumî heyetin bu istizana verdiği cevab tarihi ise 3 ikincikânun 1941 dir. Arada Meclisin yaz tatıli de dahil oimak iızere hemen hemen yedi aylık bir zaman geçtikten sonradır ki, Sırrı Dayın halletmek istediği mesele, Meclisin kat'î kanaatile hakikî manasını almıştır. Mecliste üç saatten fazla süren müIP. tere ve münakaşa safhasına geçmeden evvel, (divanı muhasebat raporları) ve (bunun üzerine umumî heyetçe ittihaz edilen kararlar) hakkında bir fıkir vermekte fayda vardır. Divanı muhasebatın göreceği işler, ana hat halinde teşkilâtı esasiye kanunumuzda ve teferrüat halinde de divanı muhasebat kanununda, muhasebei umumiye kanununda, bir de Meclisin dahilî nizamnamesinde gösterilmiştir. Bu kanunlar dairesinde divanı muhasebatta görülen işler; ya hesabı kat'î kanunu, ya mutabakat beyannamesi, yahud her üç ayda bir verilen raporlarla Meclisin ıttılaına arzolunur. Meclis, malî işler üzerinde en son ve en yüksek murakabesini divanı muhasebattan kendisine verilen bu vasıtalardan istifade ederek yapar. Bu üç vasıtadan raporların üç ayda bir verileceği iki kanun ile dahilî nizamnamede yazılıdır. Bu raporları gönderen divanı muhasebat, benim bildiğime göre, şimdiye kadar yalnız bir usul tutmuş ve buna göre ancak xnemurların zatlarına taalluk eden meselelerde Divan umumî heyetinden çıkan menfi kararları Meclise göndermek itiyadını hasıl eylemiştir. Bunu ufak bir misalle söylemek hâdiselerin tasvirinde faydalı olur: Kendisine tekaüd maaşı tahsis edilen bir memur, bu tahsiste ya müddetin hesabında veyahud maaş miktarında her hangi bir haksızlık gordüğünü iddia eder ve itirazda bulunursa bu ıtiraz divanı muhasebatın aid olduğu hususî dairesinde tetkik olunur, bu tetkik alâkahyı tatmin etmezse bu defa temyizen Divanın umumî heyetine müracaat edilebilir. Umumî heyet te gene o müracaat edene •hakkındaki muamele duğrudur» diye bir karar verirse, sahibi hakkın aleyhine sadır olan bu karar, emsalile birleştirilerek üç ayda bir Meclise gönderilen cetvele ithal olunur. Bu kararların esbabı mucibeler! uzundur. Hak isteyenin iddiası ile, hususî dairenin mütaleası, bu mütalcaya karşı umumî heyetin müspet veya menfi karannm izahlı sebebleri gösterilir. Meclise gelen bu kararlar, divanı muhasebat encümenine havale olunur Orada her bir karar üzerine birer birer müzakere cereyan eder, Bu müzakere neticesinde verilen kararlar da, divanı muhasebat umumî heyetinin kararı karşısına yazılır. Bu suretle Mecliste senede dört tomar teşkil eden" ve her birinin sayısmın miktarı bazan elliyi bulan bir (mecmuayı mukarrerat) hasıl olur. Bu kararlar üzerine Mecliste hususî müzakere açılmaz, ancak meb'uslardan birisi tarafından taleb vaki olursa yalnız taleb edilen mesele müzakere ve münakaşa edilir, bir karar a bağlanır. Eğer hiç itiraz olmazsa, Meclis Hiyaseti bu raporların dağıtıldığı tarilıten bir hafta geçtikten sonra. (kabul edenler el kaldırsm!) işaretile bu divan muhasebat raporları safhasına nihayet verilir. Ondan sonra bunlar resmî gazetede ve Meclisin çıkarmakta olduğu kanunlar mecmuasında (Meclisi âlice tasvib olunan kararlar) halinde intişar eder. Bu kararlar; divanı muhasebatça vekâletlerce, devlet şurasınca birer (düstur) olarak mümasili hâdiselerde tatbik olunur, dururdu. Üzerinde dikiatli ve bir mazbata gibi esaslı tetkikat icrasına imkân bulunmadan toptan çıkan bu kararların (Meclis karan) olarak umumî kaide halinde tatbiki kanun, tefsir, nizam, talimat şeklinde mevcud hukukî müesseselerimizin yanına bir de (Meclis karan) gibi hadd zatında hikmetini kanundan almıyan yeni bir teamül müessesesi ikame edilmiş olduğu zehabını veriyordu. Mahiyeti sırf idarî olan böyle kararların teşri makinesinden geçirilmesile hası ettikleri yeni kisvenin (mahiyet ve şümulünü) soran Sırrı Daya, Meclis kendi bünyesinin yüksek mantığına ve hufeukî tekâmülüne muvafık surette cevabını vermekle, idaremizi ve hukuk müesseselerimizi cidden zorluktan kurtermış ve kanunlarımızla her bir devlet uzvuna verilen müstakil çalışma düsturlarma ve vazife taksimi esasına ria y t i temin eylemiştir. Nte, S ı m Daym bu takriri ewe!â teskilâtı esasiye encümenine havale edilmişti. Bu encümen, karannda (Büyük Millet Meclisi namına murakabe vazifesile mükellef bulunan divanı muhasebat, kanunlarm ve tefsirlerin tatbik şekillerinde takdir ve içtihadında serbesttir. Divanı muhasebatın raporu üzerine işbu tatbik şekilleri hakkında Meclis umumî heyetince verilmiş olan bir kararın hükmü, mevzuu bahs meseleye maksur olmakla beraber bu kararın ihtiva ettiği prensib divanı muhasebatça benzer ahvalde nazarı dıkkate alınır. Divan, ahval ve şartların değişmesi neticesi olarak tatbikatta bu prensiblerde bir değişiklik yapümasını lüzumlu görürse vaziyeti ilk üç aylık rapora derc ile Meclise bildirmek şartile muameleyi yeni içtihada göre yapabilir. Ancak bu yeni içtihadın tatbiki mühim bir işe taalluk ediyorsa vaziyetı derhal Meclise arzederek muameleyi alınacak yeni karara göre yapmak lâzımdır.) Bu karar, Sırrı Dayın sorduğu suale cevab teşkil etmekten ziyade bu kararların muhtelif şartlar dahilinde iktisab edecekleri şekli gösteriyor, bir de ortaya (prensib) meselesi çıkararak işi büsbütün zorlaştırıyordu. Yalnız divanı muhasebat kararlarının (mevzuu bahs meseleye maksur olduğu) nu kabul ederek şimdiye kadar bu kararlara verilen şamil manayı tahdid ediyordu. Prensib keyfiyeti kabul edilmedi. Ve hukukî hâdiselerin büyüğü ve küçüğü olmıyacağı mütaleası yürütüldü. Hakikaten prensiblerin devlet mekanizmasında kanun, nizam, tefsir, talimat şekinde birer isim alarak hayatiyet kesbettiklerine göre ancak ilmî mahıyette ve mücerred bir halde bilinmesi lâzım;elen bir prensibin devlet işlerinin cereyanından müstakillen bir formül olarak tanınamıyacağı mütaleası hüsnü teâkki gördü. Görülüyordu ki, teşkilâtı esasiye encümeni, kendisine sorulan suale cevab vermekle meşgul olmuş ve fakat o cevaba kendisini sevkeden asıl (vazife > nin esasına girmemiş bulunuyordu. Yani divanı muhasebatın böyle zat i$lerine taalluk eden kararları, haddi zatınMeclise gönderilmek ve Meclisten de çıkarılmak icab eden kararlardan mıdır? İşine el sürmek istemenuş idi Fakat maliye encümeninin, cidden âlimane ve hukuku idaremiz içih kıymetli mazbatası asıl bu noktaya parmağım koyarak Sırrı Dayın ortaya koyduğu hukukî hâdiseyi kökünden halletmiş ve Meclis te onu kabul eylemiştir. Meclisin bu kabul dakikasına gelinceye kadar bu kararlar aleyhine vatandaşın kazaî mercie müracaat edip edemiyeceği, bu kararlara şamil mana verilip verilmediği ve mahkemelere müracaat halinde mahkeme kararile Mechs kararının birbirine zıd çıkmasından d&ğacak kazaî teşriî ahenksizlik üzerinde uzunca mübahaseler cereyan etti ve (kaza kuvvetinin kutsiyeti ve tıattâ bu gibi Meclis kararları ile bile mukayyed olamıyacağı) mütaleaları dermeyan edildi ve bu kuvvete lâyık olduğu ehemmiyet verilmekle devletimizin hukuka azamî riayetkâr yüksek bir uzviyet bulunduğu yolundaki kanaatler bir defa daha izhar edildi. Nihayet maliye encümeninin şu esbabı mucibe ile tanzim ettiği mazbata kabul edildi: ( . . . . Vüzuhla görülmektedir ki Meclise nispetle bu müessesenin (divanı muhasebatın) devlet mekarizmasındaki rolü, ancak bütçe tatbikatında en son merhale olan teşriî murakabeyi teshil ve temin etmektir ve filhakika bütçenin idarî murakabesi maliye teftiş heyetince, kazaî murakabesi divanı muhasebatça, teşriî murakabesi de Divanca hazırlanan mutabakat beyaıınameleri ve bahsimizin mevzuu üç aylık raporlar üzerine Büvük Millet Medisince icra edilmektedir. Encümenimiz salifen kaydolunan cihetleri gözönünde tutarak aşağıdakı Varar suretinin yüksek reisliğe arzı hususunda ittifak etmiştir. Şöyle ki: Üç aylık raoorlar üzerine Meclisce verilebilecek kararlar, muayyen hâdiselerde mes'uliyet tayinine ve yolsuzluklann izalesine mütedair olmaktan baska bir mahiyet arzetmiyeceğinden, bu hr.diselere maksur kalmak tabiidir. Payet Divanın teşriî murakabeyi temin ve teshil vazifesi haricindeki hak ve M lâhiyetleri hududunu her hangi bir irtihadla aşarak bu raporlarda diğerguna marıızatı olmuş ta bunlar hakkında Meclisce kararlar ittihaz edilmiş ise bunların maslahat üzerine müttehaz olması hasebile şümulünün zat meseleye münhasır kalması zaruridir.) Bize bu karar şu neticeleri vermektedir: 1 Meclis zatî maslahatlarla meşgul olmaz. Eğer iştigal ederse ancak bir yolsuzluğu bildirmek ve bundan doğacak mes'uliyeti mes'ulüne yükletmek için iştigal eder. 2 Meclis, mall murakabesini böyle zata mahsus kararlarla değil, umumî mutabakat beyannamelerile, hesabı katilerle, üç aylık raporlarla temin edebilir. 3 Divanca bundan evvel verilmiş kararlar, (hak ve salâhiyet) ajılarak Meclise verilmiş fazla malumat olduğuna ve bunlar da (maslahat üzerine müttehaz kararlar) bulunduğuna göre, öyle kanun ve nizam gibi emsali hâdiselerde tatbiki eaiz kaidelerden olırayıp ancak hâdisenin zatına münhasır olarak kalacaktır. Teşriî müessesemizi mühim bir fazla içtigalden ve manevî mes'uliyetten, kazaî müesseselerimizi Meclis kararlarile karsılaşmaktan, idarî müesseselerimizi de bin bir ictihad içinde yeni yeni içtihadlara düşmek derdinden kurtaran bu kararla (hukukî tekâmülümıizün güzel bir tezahürü daha) diye öğüııülebilir. Harekete hazır! ski gazeteler elime geçtikçc okumaktan kcndimi alaıaara. Bunlarda, ekseriya, çok ibret verici şeyler bulunur. Bilhassa kendi >azılarıını okudukça, bu gündeük dü.üncelerden hâdiselerin yalancı çıkaıdığı tahminlere, mütalealara bir hayli gülerim. Dün de, 12 mayıs 1940 tarihli bir gazete elime geçti. Garbdaki büyük Alman taarruzunun ikinci gününe te^dtif eden bu gazetede, bir Roma haberi var. Bunu aynen alıyorum: Roma 11 (a.a.) Bu sabah Neza:etin bütçesini takdim eden Bahriye Müsteşarı bilhassa şöyle demiştir: « Fransız Ingiliz kontrolu dolayısile beynelmilel deniz nakliyatmda husule gelen vahim karışıklık bilhassa Akdenız sahilindeki memleketleri ve bunlardan ziyade İtalyayı mutazarrır etmektedir. Mevcud coğrafî, sevkülceyşî ve iktısadî vaziyetın, milletlerin tabıî hakîarına mugayir olduğu için değişmesi zaruridir.» Musteşar nutkunda geçen senenin ağustos ayında cereyan eden hâdıselerdenberi İtalyan bahriyesinin bir kag gün içinde vaziyetin icablarını karşılajacak bir hale getirildiğini söylemiştir. İtalyanın gdyrimuharib olduğunu üân etmesi harbin başlangıcındanberi gemilerinj ve sahil müdaiaasını harekete hazır bir vaziyette bulundurması zaruretini mahsus derecede azaltmadığı için İtalyan donanması harekete geçmeğe hazır bir vaziyette beklemektedir.Gazetenin, alay etmek ister gibi, .İtalya donanması harekete hazırmış!» başJığııu koyduğu bu Roma haberi, Alnıan taarruzile beraber İtalyanın da scsini yukseltmeğe ve tebdidlere başladığını gösteriyor. .Donanma harekete geçmeğe banr bir vaziyette beklemektedir. denilerek savrulan bu tehdidden bir ay sonra, Fransa yıkılırken 10 haziran 1940 ta İtalya harbe girmiştir; o zamandanberi de yedi ay geçmiştir. Şimdi herkcs şu suali »oruyor: İtalyan donanması nerede? Evet, İtalyan donanması nerede? Harbin başında, hemen hemen 600 bin tonu bulan bu koca armada, birkaç darbc yedikten sonra, maddeten değil; fakat uıanen yok olmuştur. 11 mayısta, her an «harekete geçmeğe hazır bir vaziyette beklediği» bildirilen bu donanma, o vakittenberi bir türlü harekete geçememiştir. O, limanlann durgun sularında, Sultan Hamidin zamanında kullanılan bir tabirle «lenger endazı mehabct» yatmaktadır. Belediyede yeni bir Yeni otomatik san Haftada yirmi dört saatten fazla ders trallar kurulacak müdirivet îhdas İstanbul Telefon müdürü Niyazi Tezer verilmiyecek ediliyor tarafından Munakale Veklâetıne göturulen İstanbul telefon şebekesinin tevsii pıojesi Vekâletçe tasdik olunmuştur. Müııakale Vekili Cevdet Kerim İncedayı bu tevsi projesinin plânlarmm ihzarı ve tatbikata geçilnıesi için emir vermiştir. Teiefon ıdaresi bu plânların hazıriaııması işini bir ay zarfmda ikmal edecek ve bundan sonra hemen tesisata başla nacaktır. Bu iş de sür'atle ikmal olunacaktır. Yeni yapılacak tesisatın terlariki imkanları hazırlanmış ve bunun iç'n lâzın gelen tahsisat verılmiştır. Yeni telefon şebekesinin tevsü için yapılaıı proje mucibince AksarayJa bir otomatik santral kurulacak ve şehir haı içinde Babırköy ve Yeşilkoy santrallarile Edirnekapı, Samatya, Yedikule ve Topkapı havalisindeki ve kısmen Fatih MOTEFERR1K telefonları bu santrala bağlanacaktır. Boğazın Rumeli yakasıle Beyoğlundan Vekillerin tetkikleri Takflme kadar olan telefonlar Şişli sanŞeb.ı iinizde bulunan Munakalât Vekili tralına raptolunacaktır. Bu suretle İs Cevdet Kerim İncedayı ve İktısad \ eKilı tanbul ve Beyoğlu tarafında yeni aboHıısnu Çakır dun tetkiklerme devam et ne'er alınabilecektir. nuşlerdir. İstanbul otomatiğinden haric olarak Monakalât Vekili yarm Bandırma yo CHİışan ve otomatik olmıyan san'raMarm iiie İzmire hareket edecektir. da otom^tiğe tahvillerine karar veıilmistir Bu işe de derhal başlanacaktır. Mıntaka ticaret müdürü Belediye fen müdürlügü emrinde bir mütemadi tamirat müdurlüğü ihdası takarrür etmiştir. Bu müdiriyetin emrinde fen memuru ve luzumu kadar ameleba^ı bulunacak, bozuk kaldınmlann ujak tamir işlerile meşgul ola caktır. Yalnız bu tamirattan parke kısnıını kazalardaki fen heyetleri yaptıracaklar. asfalt kısımlanmn tamirı bu ıpüdürlük vasıtasile yapılacaktar. Bunlardan baska tamirat esnasmda açık bırakılan havagazı, eîektrik, telefon ve su kablolarının bu yolları inşa eden müteahhidler tarafından lâjiki'e kapatılmadıklan gorülerek bunların insası esnasında bu tesisata aid bacaların kapatılması işınin ayrıca müteahhide ihalesi kararlaştırılmıştır. M.ntaka Ticaret müdurü Saıd Kaaf Saıper dun gelerek yeni vazifesine başlamı^ür. Yeni Mıntaka Ticaret müdürü dün ilk olarak Fiat murakabe komisyonu ıçtimaında bulunmuştur. Üğrendiğimize göre Said Rauf Sarperin yerine Berlin ticaret konseyyeliğine İznıiı Ticaret müdürü Mehmed Alinin ve Izmir Ticaret müdürlüğüne de mfrkezden Nejad Atamanın tayini takarrür etmiştir. Maarif Vekâleti, resmî liselerle ecnebi ve ekalliyet mekteblerinde ve husttsi mekteblerde tedrisatta bulunan muallimlerin ders saatleri üzerinde tetkikat yapmaktadır. Bunlardan orta tedrisatta bulunanlann okuttuklan ders saatinin 24 ü ve ilk kısımda da 26 yı gecmemesi lâzım gelmektedir. Halbuki bazı muallimlerin resmî liselerde 24 saat ders almakla beraber diğerlerinde de buna yakın ders aldıklan görülmektedir. Bu kadar fazla tedrisatta bulunınak muallimlik noktasından gavrisıhhî bulunmakla bunlann her ikisinde okutulacak derslerin mecmuunun 24 saati frecmemesi zamrl görülmüstür. Bu itibarla gelecek sene icin bu sekilde bir k'.dro yamlacak ve fazla dersler bunlann uhdesinden alınarak başka muallimlere verileeektir. Ernebi ve ekalliyet nıpkteb!»ri muaiiimieH hakkında da bu usule riayet edilecektir. ADLIYEDE Eski Şark Demiryollan şirketi memurlarının davası Eski Şark Demiryollan şirketi aleyhine, DU şırketın memurları tarafından açılan tazminat davasına aid muhakemeye, İstanbul birinci ticaret mahkemesinde dun devam edilmiştir. Dunkii celsede, eski şirketin vekili, davanın reddiın istemiştir. Davacı memurların vekili. memurlara tazminat verilmesi »âzım geldiğini söylemiştir. Neticede, dosya tetkik edilerek bir karar verilmek üzere, mubakemenin devamı kalmıştır. MAARIFTE Köy okuma odaları için Maarıf Vekâleti, koy okuma oda'arı için yeni neşriyat vücude getirmeğe karar vermiştir. Bu neşriyat köy iktısadiyatına, içtimaiyatına ve köy hıkâyelerine aid olacaktır. Bilhassa köy hikâyplerine ehemmiyet verilecektir. Dolmabahçe stadı Dolmabahçe stadyomunun Avrupadan nıaizeme celbine ihtiyac hissettinniyen kısnunm inşasına devam edilmektedir. Stadyomun inşası için Dolmabahçe gazhanesinden bir kısmının istimlâki ve oradaki gaz tanklarından bazılarının naklı icab etmekte idi. Şimdilik bu istimlâk ve nakil işi geriye bırakılmıştlT. Köy çarkıları Konservatuar köy şarkılarından şimdiye kadar 300 şarkıyı tespit etmi;tir. Nisanda bir heyet tekrar Anadoluyu dolaşarak yeni eserler tespit edecektir. Namık Kemalin eserleri Manrif Vekâleti Namık Kemalin eserlerini bashrmağa karar vermişti. Bu vatanperver edibin eserleri, makaleleri, şiirleri ve edebî yazıları ayn, ayrı kısımlar teşkil etmek üzere tabettirileceği gibi bunların metinleri de ayrıca izahlı olacaktır. hskkında yapüan hazırlıklar müfettişMahmud Saim Altındağ aleyhindeki ler tarafından gözden geçirllmektedir. bir neşriyat dolandıncıhğı davasına aid Bu iş için aynca gerek Vekâlet ve gerek davaya, İıtanbul altıncı asliye ceza hususî muhasebeler de butçelerine tah mahKemesinde dün de bakılmıştır. Usisat koyacaklardır. zun müddettenberi mevkuf buiunan Mesken bedell^ri Mahmud Saim Altındağ, dün serbest tlk tedrisat mualllmliSinden orta ted bırakılmıştır. Muhakemeye gayrimev risat muallimliğine nakleden bazı mu kuf olarak devam edilecektir. allimlerin İlk tedrisat muallimligi esnasında vilâyet muhasebei hususiyesinden Acele paraya ihtiyacı »Incaklan olan mesken bede'lert şimvarmıç! diye kadar tediye edllmemişti. Bunlar bu sene verilecektir. Unkapanında bir inşaiye levannn raağazasından 50 tane çuval çalarak hepCocuğa çarptı sini birden 10 liraya sattığı iddia oluŞoför Nıyazinin idaresindeki 2300 nan Yorgi, Sultanahmed birinci sulh numaralı otomobil. Tepebaşında Meş ceza mahkemesince tevkif edilmiştir. rjtiyet caddesinden geçerken Kasım Yorgi, sorgusunda, yılbaşı dolayısüe apaşada oturan Alinin 11 yaşlarındaki cele paraya ihtiyacı olduğunu, onun için oğlu Muammere çarparak yaralanmasına bu kadar çuvalı çok ucuza fattığını söysebeblyet vermiştir. lenıiştir. Mekteblerde pasif korunma Mahmud Saim aleyhindeki teşkilâtı dava Mekteblerde pasif korunma teşkilâtı Zehirlendiler P«Kk fNCE Havagazı patlaması hakkında tahkikat Tarlabaşında Fırın sokağmda bir evin havagazi borusu patlaması yüzünden feci bir kaza vukua gelerek iki kişinin öldüğıinü yazmıştık. Mahallinde yapılan tetkikatta havagazi borsunun evin içinde patlamayıp dışarıda kapı önünde husule gelen bir çöküntü dolayısile boıuların patladığı anlaşılmıştır. Bu çöküntünün yağmurdan mı, yahud yapılan bir inşaattan mı ileri geldiği tetkik edilmektedir. Amavudköyünde Zülfikar çıkmaaı 17 numarada oturan Süleymanın karısı Leman ile iki yaşındaki oğlu Halid, aksam yemeginde yedikleri yaprak sarmasından zehirlenmişler, Beyoğlu hastanesinde tedavi altına alınmışlardır. Bir türlü barbetmek cesaretini gösteremiyen bu seri zırhhlar, ağır ve hatif kruvazörler, muhribler, torpidobotiar, hücuınbotları. hep dalgakıran diblerlne sığımnışlardır. Fakat, hasara uğramamak, zayiat vermemek, batmamak için denize çıkmıyan ve harbden kaçan bu donannanın korktukları başına gelmektedir. İngiliz tayyareleri, keskin gö/lü kartallar gibi, İtalyan harb gemilerini nereye saklanırlarsa saklansınlar, gürüDünkü ihracat yor, buluyor, Taranto'da, Sardünya'da, Dün şehrimizden 1.189,000 liralık İh Napoli'de, Trablusgarb'da, Mesina'da racat yapılmıştır. Bu ihracat çok çeşidii onlara hücum ederek zayiata uğratıyoreşyadan mürekkebdir. lar. 11 mayısta «harekete geçmeğe vaziyette bekliyen» bu donanma bir türlü harekete geçmeden yavas yavaf eıiyor; zayıflıyor. Bu gidişle İtalyan donanması, «Akdeniz bizim deniz» yerine «Akdeniz bizim mezar» demek mecburiyetinde kalacak. Dün akşama kadar kar yağdı J (Jopkapu Fıkaraperver cem yetınde fakırlere yardım j bir Doğru değil Bir gazete, Belediyenin kahveye nohud karıştırılmasına müsaade ettiğini yazmıştı. Belediye böyle bir müsaadede bıılunmamıştır. İnönü Ansiklopedisi Maarif Vekâleti, înönü Ansikloped'si lsmile bir ansiklopedi neşretmeğe karar vermiş ve bu hususta hazırhklara ba?lanmıştır. Ansiklopediyi hazırlayacalc heyet azası seçilmiş, riyasete de Hüseyın Cahid Yalçın intihab edilmiştir. Ansiklopedi, Fransızların La russe du 20 eme Siecle'i esas tutularak vücude getinlecek, yalnız Türkiye ve şark kısımlanna daha fazla yer verilecektir. Konservatuar orkestra konseri Karlar altında kalan İstanbuldan bir manzara Evvelki gün bir müddet hafif olarak yağan kar dün sabahtan itibaren fasılasız olarak yağmağa başlamış ve kar bazı yerlerde oldukça kesafet peyda etmiştir. Dün yağan karla beraber soğuk da oldukça artmış bulunmaktadır. heyet gönderecek Hükumetin ticarî prensioîeri hakkında direktif alacaklar Başvekilimizin, Büyük Millet Meclisinin kış devresi tatil kararmı vermesl münasebetile söylediğî nutukta lthalâtçıiardan şikâyetleri olduğunu ve devletten her türlü yardımı göreceklertne şüpheleri olmamalan lâzım gelen bu vatandaşlardan daha makul bir hareket beklediğini. yakında kendilerini bir toplantıya çagırarak görüşeceğini, böyle devam ederse ithalât işlerinl devletin inhisarında toplamak teşebbüsüne girişeceğini söylemiştl. Şehrimizdeki ithalât tacirleri Başvekilimizin bu açık ifadesinden bilhassa alfika duymuşlardır. Bir kısım ithalât tacirleri bayram içinde aralannda toplanarak Başvekilimizin davetinden evvel Ankaraya bir heyet göndererek maruzatta bulunmak ve hükumetin bu husustaki prensipleri üzerinde direk tif almak karannı vermişlerdir. Bu karar diğer tacirlerce de tasvib olunduğu takdirde Tıcaret Odasında yapılacak bir toplantıda böyle bir heyet seçüerek Ankaraya gönderilecektir. Diğer taraftan * sehrimize gelmesi beklenen Ticaret Vekıli Mumtaz Ökmenin de ithalâtçılarla bir görüşme yapacagı Umld edilmektedir. İthalât tacirleri Ankaraya bir YARIN Türkiyede Bergsonizm YAZAN: Ziyaeddin Fahri Turk tiyatrosunda, ikisi csahnede», biri «kulis» te oynayan üç <Şadi> tanıdım. «Şadi Pikret», ona, «Büyük Şadi> de derler. (jstad Fehim efendiden sonra, sahnemizin yüzünü güldürmüş ilk «komediyen. imizdir. «Hissei şayia» nın «Bican Efendi» si ile «Ceza kanunu» nun «Avukat Sebati Efendi» si, hâlâ unutulmamıştır. <Azlz Şadi», şehir şehir, semt semt dolaşan kumpanyalardan birinin direktörüdür. Hususiyetım yoktur. «Şadi» ye gelince. O «kulis. te oynar. «Nlkbet dostu» dur ve «sinsi sinsi dünyanın alayını çıkarır». Vaktile polismiş. Gördüğü vuruşma, kınşma vak'alan, onun «nıkbet görme zevkini» doyuramamış. Çıkmış. Ne işlere girmemiş, çıkmamıs; etrafma ne «oyunlari oynamamıştır. Onun hayatını yazmağa kalkısacak olsam. cildler dolar. Başından geçenlerin çoğunu, muhakkak, kendi de unutmuştur. omatizmadan olacak, beli hafif kanburlasmıştır. Fakat o, dimdik yüruyen insanlardan daha çabuk seğirtir. Onu görmeyi nıerak ediyor musunuz? Mühurlenen bir dükkân, ceza yazılan bir kişe, eşyaları satılan bir ev. haciz konan bir yer öğrenin; «Şadis>, muhakkak oradadır. Ve zeki gözlerinin içi zevkten yanarak kıs. kıs güler, ellerlni uğuşturur. Onun hayatının bir tek yapragını açaragım: Raşid Rıza, turneye çıkacak; «Şadi» yi de yanına idare memuru olarak alıyor. İlân ve idare işleri onda olunca, Rasid, sırtüstü yatıp rahat edecek. «Şadi», hemen kendini gösteriyor. Duvar. el llânlarını hazırlatıyor: Bir sandık. İki de çuval. Yola çıkıhyor. Şadî. yükler lndirllir, bindirilirken, her şeyden evvel: Aman, ilânlar! diye bağınyor. Hamallar çağınlıyor, çuvallar sırtlara vükletüiyor. Şadi tsandık» \ işaret ediyorj istanbul Konservatuarının ilk orkestra konseri bu akşam saat 21 de PranVapurun kazan dairesine sız tiyatrosunda verilecektir. Orkestrayı Cemiyetten yardım gorenler Seyfeddin Asal idare edecek, piyanist düştü Topkapı Fıkaraperver Cemiyetini kuran Dr. Galib Hakkımn ölümünün Mithat Fenmen de solist olarak Bethoven'in do minör konsertosunu çalacak dördüncü yıldönümü vesilesile, dün Cemiyet binasında toplanılmış, merhumun Kadıköyünden Köprüye gelen Moda tır. Programda Çaykovski'nin meşhur meziyetleri, hizmetleri amlmıştır. Ayni zamanda Cemiyet tarafından fakirlere vapurunun kazan kapısında duran yolbesinei senfonisi de vardır. culardan seyyar yağcı Cemal Eren, vaerzak dağıtılmıştır. Kendilerine bugün de kömür verilecektir. purun sarsıntısı ile muvazenesini kaybederek ocak dairesine düşmüş başınNerede olacak? otelın ambannda, dan yaralanmıştır. KUçUk hikâye boyunlannı bükmüş, melul, mahzun Cemal, vapur Köprüye yanaşır yanaşyatıyorlar. maz celbedilen imdadı dıhhi otomob 11 Raşid, çuvallan açtınyor: El ve du ile Beyoğlu hastanesine kaldınlmıştır. var ilânlan. Mukaddes sandık Aman, dıkkat edın. Zedelenmesin. «Onun», «mukaddes sandık., dediği «sandık», bir «cihaz sandığı» gibi haınallann başları üzerinde trenlere konuyor. Otellere çıkarıhyor. Her şeyden ve herkesten önce, «mukaddes sandık!» Ve Şadi bu kadarla da kalmıyor; otellerde «mukaddes sandık» ı karyolasının başucuna koyduruyor. Yalnız, «iki çuvaU bagajda, «mukaddes sandık. beraberlerindedir. «Mukaddes sandık. a. ayrı tarifeden bılet kesiyorlar. Raşid Rıza memnun. Arkaşalariîe konuşuyor: Ne fedakâr arkadaş! Ben. bu kadar scnedir turnede gezdim: beni, bu kadRr düşünen arkadaş görmedim. İlânlar için parcalanıyor; istırahat etmeyi düşünmiyor. »mukaddes sandık. ı düşünüyor. Şadi hakkında, bir çok dedikodular duydum. Hepsı. boş lâfmış. «Artistler», «sahneye çıkanlar» ve «kuliste çalısanlar.. yani «tiyatro adamları» hepsi artlsttir. Ve (înlar. kin tutmazlar. *Dört gün dargın. iki gün banşık; dört bansık, iki dargın!» dırlar. Bunun için. Raşid Rızanın dediği dogrudur; çünkü, hepsi, boş lâftır. «Mukaddes sandık», şehirden şehre, kasabadan kasabava. hep ayni dikkat, aynl ihtlmam ve hususî tarife ile. baş üstünde gidiyor; Şadinin karyolasırun başucuna konuyor. Şadl, arada bir, daha doğrusu, uğradıkları her yerde, hep o mütevazi, mütebessim halile, ellerini uğuşturarak rica ediyor: Rasid Bey, benim, küçük bir reklâmım var. Onun ismini, bu gece, sahnede. ovtın arası, aktörlerden blri söyler i ahmud Yesari = Bu fedakâr arkadaştan, Raşid Rıza, canını istese. esirgemiyecek: Peki, Şadiciğün, olur, diyor. Şadide «teşekkürler», «yaltaklanmalar. ve «bilhassa kıs kıs gülraeler». Gene bir gün: Raşid Bey, diyor. Benim küçük bir reklâmım var. Perde arasında anons ettırelim nıi? Hay hay. Şadiciğim. olur. Öyleya, neden olmasın? Şadinin istediği büyuk bü şey değil ki.. Küçücük reklâmlar.. Esanstan makarnaya, ceb fenerinden fırhrlı yelpazeye kadar, yüzlerce firmanın ajanlığını almış. Eh; o da. «arada geçinecek!., «kendi halince!» El ilânlannda da, Şadinin aianhk ettiği firmalann reklâmları var. Fakat o, daha İstanbulcîa iken izahat vermemiş değil ki: İlânlar, pek boş kalıyordu. Küçük kliseler. biraz doldu. süslendi. Evet. Süslü, dolgun olmuş. Turne, aylarca devam ediyor. Yük vagonuna atılan çuvallar, boşalmış. «Mukaddes sandık» hâlâ, hafiflememiş Raşid, keyifte: Çocuk. amma çalışmış. «Mukaddes sandık. taki el ilânlan, bizi, dört sene idare eder. Artık, dönüş hazırlıklan başlamış. Raşid, hesab başma oturuyor. O günlerde. Şadi, bir istasyonda, arkadaşla nndan aynlmış ve bir «semti meçhult e hareket etmlş. Raşid, hesablara bakarken «mukaddes sandık» m yol parasına gözü, fena illşivor: 47 lira! Rasidin kafası dönüvor: Bu k^dan fazla F?ajda da gidebüirdi. İki cuvai nerede? Peki, «mukaddes sandık» ta ne var? Herkes, birbirine bakıyor: Şadi Beyin karyolasının başucunda. Raşid Rızada, bir hissi kablelvuku başlıyor: Şu «mukaddes sandık.ı getirin bakalım. Ve gene el üstünde geliyor. Açm şu sandığı.. Bunda, bir oyun var Kaoağı kmlarak açılan «mukaddes sandık» ta neler yok: «Makarna nümuneleri. şişe şişe esanslar. fırfır yelpazeler, diş fırçalan, yaglar, kokulu sabunlar.» «Sancıya, mayasıla, mideye, romatizmaya deva haolar» ve daha bunlara benzer benzemez «envaı türlü çeşid» küçük reklâmlar! Rasid, saclarım yoluyor: Bana. bu kadar yol pprası verdirtti: o kadar da reklam etti. Ve avlardanberi el üstünde taşman «mukaddes sandık.ı, içindeki, o, canım * küçük reklâm nümuneleri» ne acı madan kaldırdığı gibi pencereden sokağa atıyor. Şadi, bu hikâyeyi bana anlatırken, kıs kıs gülüyor: İnsan, nasıl kıyıpta sokafca atar? Raşid, hiç olmazsa, kendisi için, kes kin esanslardan bir şişe ayırmalıydı. Baygınlığını gecirirdi. Aradan yıllar geçmiş olmasma rağmen. bunu. Raşidın yüzüne karşı söyleyeblllr mi? Sordum: * Yüzüne karşı söyleyebilir mlsin? Kıs kıs gülüyor: Söyleyemem. Beni öldttrür. *** Kendi söylemiyor nma. bu Mkftyeyi »üa, «bana» söyletmis oluyor, Az daha boğuluyorlardı Dün Kireçburnunda bir kayık sulann şiddetinden alabora olmuş, kayıkta bulunan iki kişi dalgalar arasında bocalamağa başlamıştır. O sırada Kireçburnuna yaklaşmakta olan Şirketi Hayriyenin 60 numaralı vapurundan istimdad sesleri duyulmuş ve vapur kazazedelerin imdadına yetişerek her ikı» si de kurtarılmıştır. Yangın başlangıçları Dün akşam Amavudköyünde ve Kadıköyünde iki yangın başlangıcı olmuş, itfaiye tarafından söndürülmüştür. Yangın başlangıçları Amavudköyünde Küçük Ayazmada 50 numaralı evde mangaldan sıçrayan bir kıvılcımla ve Kpdıköyünde Mısırlıoğlunda 46 numa ralı evde de sobaya dökülen gazın parl«ıması neticesi vukua gelmiştir. CUMHURÎYET Nüshası 5 knrnsrur. Senellk Altı avhk Üç aylık Bir avhk PDOni SBfan Ihnnîl fnraii f l Türkıye tçın 1400 Kr. 750 > 400 > 150 . Harlo Gazetemlze gönderilen evrak ve ranlar nefredilsin edilmesin iade edilmeı ve dyaından mes'uliyet kabul olunmaz Dikkat için 2700 Ki. 1450 . 800 » Yoktur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle