Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Halkın dilekleri Tarihi tefrika: 3 7 Erzincana bir orta okul mutlaka lâzımdır! Yazan: ZtYA ŞAK1R Altında, Erzincan vilâyeti umumî meclisi azasından bir çok zatlarm imzası bulunan bir mektub aldık. Bu mektubda bahsedilen mesele mühiındir. Bilhassa deniliyor ki: «Yeni Erzincanın imar ve inşasında çalışmak ve orada tekrar yerleşmek isteyen bir çok vatandaş var. Fakat bunlar gelmekte tereddüd ediyorlar. Çünkü Erzincanda çoluk çocuklannı okutabilecekleri bir orta mekteb yoktur. Diğer taraftan Tercan, Kemah, Kemaliye, İliç ve Refahiye kazalarile bunların nahiyelerindeki beş smıflı ilkmekteblerden çıkan yavrular da bütün %ilâyet dahilinde devam edecek bir ortamekteb bulamamaktadırlar. Erzincanda yeni bir ortamekteb binası yapmak ' epey zamana mütevakkıf olduğu için mevcud binaların birinden istifade edilmesini tekiif ediyoruz. Tercan kazasında üç katlı ve altmıştan fazla odası bulunan, önce mekteb olarak inşa edilmiş ve mühendislerin verdikleri raporlara nazaran sağlamhğmda şüphe olmıyan bir bina vardır. Yeni ders senesi başında burada tedrisata başlanabilmek üzere ortamektebin orada tesisine aid muamele ve hazırlıklara girişilmesini Maarif Vekâletinden dileriz.» Padisahla hükumet erkânı Rus donanmasının Baltık denîzinden Akdenize gelebileceğine imkân vermediler Rus ordusu, Eflâk ve Buğdanı işgal etti. General Stofluk'un kumanda ettiği muzaffer ordu, nihayet Bükreş şehrine girdi... Cehalet, vukufsuzluk ve tafrafüruşlukla girişilen harbden, bundan başka hiçbir netice beklenemezdi. #** Fakat Çariçe Katerin, zaferin bu derecesile iktifa etmedi. Nâehil ellerde kalmış olan Osmanlı İmperatorluğuna son ve müessir bir darbe vurarak siyasî programını kat'iyyetle tatbik etmek istedi. Baltık denizinde bulunan büyük donanmasını, Akdenize gönclermeğe karar verdi. Bu donanma, başlıca iki vazife ifa edecekti: 1 Mora yarımadasmda ve Adalar denizindeki adalarda bulunan Rumları, Osmanlı hükumetine isyan ettirmek. 2 Çanakkale boğazım zorlayarak Marmara denizine girmek. Osmanh İnıparatorluğunun payitahtına kahir bir darbe indirmek... Bu vazifeyi alan ve 12 saffı harb gemisi, 12 fırkateyn ve birçok nakliye gemilerinden mürekkeb olan Rus donanması, iki filoya ayrılarak biri Amiral Spridofun, diğeri de Amiral Mordinofun kumandasında olmak üzere, birbirini müteakıb, Baltık denizindeki Kronştad limanından hareket etti. Ingiliz amiralı Elfinston, donanmarun teknik jşlerini deruhde etmisti. Rus amiralları, ne denizciliğe ve ne de deniz muharebe usullerine lâyıkile vâkıf değillerdi. Böyle olmakla beraber, İngiliz amiralınm verdiği talimata göre hareket etmeyi de kendileri için bir tenezzül addetmektelerdi. Donanma, uzun bir seferin ihtiyaclannı temin için İngiliz limanlarına yanaştı. İngilizler, bu donanmanın kat'î hedefini henüz lâyıkile bilmiyorlardı. Sadece, İngiliz zabitlerinin ve denizcilerinin himmetile uzun bir scfere çıkinış olan Rus gemilerini alkışlayorlardı. O devirdeki İngiliz hükumet erkâm, halkın bu tezahüratına karşı lâkayd kaldı. Çünkü Osmanh hükumetinin tamamii mülkiyeti lüzumu hakkmda, Ingiltere hükumetince henüz kat'î bir kanaat hasıl olamamıştı. Buna binaen İngiltere hükumeti, bitaraflığını muhafaza etmek istedi. Rus donanmasının ihtiyaclarını tedarik etmesine hiç bir alâka göstermediği gibi, ecir sıfatile Rus gemilerinde çalışan İngilizleri Türklerle harbe gitmekten men'e de lüzum görmedi... İngilizlerin böyle kayıdsız davranmalarında başka bir sebeb daha vardı ki bu da, Fransa hükumetinin o zamanki siyasetine muhalü hareket etmekti. . Rus donanması, İngiltere sahillerinden ayrıldı. Akdenize girmek için, Atlas Okyanusunda ilerlemeğe başladı. İşte o zaman Istanbulda derin bir hayret uyandı. **» Bu muvaffakiyet, hiç şüphesiz ki İngiliz amiralin sayesinde temin edilmişti. Nitekim, deruhde ettiği vazifeyi bihakkın ifa etmek isteyen bu amiral, Çaricerii talimatını tamamile ifs etmiş olmak için; Şimdi, serbestçe İstanbula kadar gidebiliriz. Dedi. Fakat, o sırada Rus donanmasının başamiralhğı mevkiine geçkilmiş olan Çariçenin gözdesi Kont Aleks Orlüf. buna cesaret edemedi. İngiliz amiral Rus başamirahnın bu korkakhğını istihfaf etmek istrdi. Bindiği gemi ile Bopaza girdi. Bogaz istihkâmlarından birile top düellosuna girişti. Lâkin daha ileri gitmeğe muvaffak olamıyarak, bu kısa nümayişten sonra, avdet etti. Ancak şu var ki, İngiliz amiral sayesinde Çariçe donanmasının kazanmış olduğu bu muvaffakiyet. intikamsız kalmadı. Çeşme felâketinde. gösterdiği büyük kahramanhkla temayüz etmiş olan Türk amiralı Cezayirli Hasan Paşa Akdeniz boğazı muhafızlığile Kaotan Paşalık vazifesini üzerine aldı. Derhal toparlayabildiği gemilerle Çariçenin donanmasına taarruza geçti. Bu donanmayı Mondros limanında sıkıştırarak ağır bir hezimete duçar etti. Eğer Hasan Paşanm elindeki vasıta daha kuvvetli olsaydı, hiç şüphesiz ki Mondros limanı, başamiral Kont Orlofun donanmnsına ebedf bir mezar teşkil edecekti. Cezayirlinin bu baskını o kadar miithişti ki. Çesme zaferile mağnır olan İngiliz amiral bile, bu kahir darbcnin önüne gecem»^ FArkası vari Haricl ticaret vaziyetimiz (Bastarafı 1 inci sahifede) Vekil saat 15 te Takas Limited şir ketini ziyaretle burada şirket müdürü Salih ve Kâmille bir müddet görüş müş, dünya ticaretinin aldıgı vaziyet karşısında haricî ticaretimiz etrafında direktifler vermiştir. Vekil bundan sonra Belediyede tekrar Vali ve Belediye Reisi Lutfi Kır darı ziyaretle uzun müddet görüşmüştür. CUMHURİYET 18 Haziran 1940 Siyasî icmal Fransanın sulh tekiif i ve Ingiltere ransada askeri vaziyet çok fenalaşıp bütün memleketin Almanlaıın ve İtalyanlanu istilâsına maruz bulunması üzerine sonuna kadar harb taraftan Reynaud, Başvekâletten. ve kendisile Bynı fi kirde bulunan bazı sivil nazırlar kabineHen çeldlmişlerdi. Yeni kabineyi Fransanın bellibaşU büyük askcrleri ve halihazırda karada, denizde ve havada muharebeyi idare eden kumandanları teşkil etmişlerdir. Bunların arasında Harbiye Nezaretini deruhde eden General Veygand da vardır. Muahharen malum olduğuna göre Reynaud kabinesinden (Flandr) boz pıınlucu üzerine çekilen Müdafaa Naarı Daladye ile Sarraut ve dokur arkadaşı gene münferid sulh akdine lüzum gördüklerinden ve lâkin o zaınan ekalliyette kaldıklarından kabineden çekilmişlerdL Yeni kabinenin teşekkülünü müte akıb Başvekil Mareşal Petain yatan zamana kadar ne/dinde sefir bulun • duğu İspanya hükumeti vasıtasile Führer Hitlere sulh akdini tekiif etmiş ve şartların bildirilmesini istemistir. Ajnı zamanda Fransız milletine yaptığı hitabede Almanlann muharib silâh kuvveti cihetinden tesayısı ve fevvukunu sebeb göstererek muhasa matın tatili icab eylediçini ve harbde olduğu gibi sulh davasında da bütün milletin müttehid bulunmasını tavsiye etmiştir. İnçiltere ile Fransa Danziç davasında Lehistana yardım için aralannda it tifak akdettikleri zaman münferid *ulh akdetmemegi sarabafen ve resmen karşıhkh taahhüd etmişlcrdi. IngUterenin bundan sonra da harbe devam etme&e karar verdiğine nazaran iki arada derin ihtilâf çıktığmdan Fransa münfe rid sulh akdederek müttefikinden aynlmağa lüzum görmüştür. Bu ihülâfa aid sebeblere gelince bır habere göre General Weygand Ingiüt askeri mümessiU General Stead'ın son bozgunluktan sonra İngiltere namına yaptığı yardım vadine itimad etmemiştir. Mareşal Petain de başkumandanın Bkrine iltihak etmiştir. Weygand İngiltcre derhal Fransaya bir milyon asker göndermedikçe şimdiye kadar harbin bütün ağırlığını yüklenmiş bulunan Fransanın harbe devam etmeğe muktedir olamıjacağı kanaatine gelmiştir. Harbin bidayetindenberi bütün Fransada İngilizlerin vermiş olduklan za>iat ancak altmış bto kisidir. Fransayi sulh talebine sevkeden diğer hir sebeb de Amcrikanın askeri yardımda bulunmaktan kat'î olarak imtina etmiş olmasıdır. Hitler niüttefiki MussoUni ile bulusup görüşerek sulh şartlannı yani mütarekenin ihtiva edeceği mukaddematı sulhiye namındaki esas siyasi ve mülkî ahkâmı kararlaştırdıktan tonra Fransız Başvekili Mareşala cevab verecektir. Fransanın sulhu akde mecbur olmasile harb nihayet bulacak değildir. Avruppnın karasında değilse de denizinde devam edip duracaktır. Çünkü İngiltere nıiirtefiki Fransanın münferid sulh akdine karar vermis bulunmasma rağmen Almanya ve İtalya ile mücadeleye devam etmeğe azmetmistir. Ingilterenin marııf devlet adamlanndan Henderson pün İnsiüz milletine yaptığı hitabede haziran içinde yahud temmuzda Almanyaııın bütün kuvveüle ya İngiliz adalannı tahrib etmcRe. yahud sıkı bir abluka ile İnffilizleri aç bırakmağa yahud havadan ve denizden ktıvvetler ihrac ederek istilâya tcşebbüs edeceği beklenmeli ve buna karşı her İngiliz silâhlanmalıdır, demiştir. Akdeniz yolunun kapanması üzerine ihracatımız Tuna yolile yapılıyor eşyanın perakende fiatı da kendi kendine meydana çıkmış olacaktır. Perakendede dahi o fiatların fevkinde sa tışlar olursa millî korunma kanunu nun ihtikâr maddesinin tatbikı hare ketine geçilecektir. Şimdiye ksdar daha ziyade toptan fiatlarla meşgul olmuştuk. Halbuki müstehliki sıkarı asıl perakende fiatlardır. Toptancıyı mu rakabe altında bulundurup da pera kende fiatı serbest bırakmak müstehlike fayda vermiyeceğinden perakende fiatlan da tayin ve tespit ederek azamî fiatları ilân etmeği muvafık baiduk. Fiat tayini üzerine eller'.ndeki malı saklamak ve yahud el altmdan ticaret yapmak isteyenler bulunursa bunlar hakkmda da millî korunma kanunu ahkâmı dahilinde harekete geçeceğiz. Halkın bu kabil hâdise'eri derîıal alâkadarlara haber vermesi memleketin menfaati namına faydaiı o!a caktır. takdir etmesi lâzım gelir. Bununla beraber elimizdeki vesaitle bunun izalesine çalışıyoruz. Bilhassa millî fabri kalarda normal vaziyetten çok fazla imalât yapüabilmesi için mevcud ekipleri iki. üç misli fazlasın;ı çıkardık. Haricî ticaret vaziyetimiz Vekilin beyanah BEYNELMILEL General Blanchard Flandres ordular grupu kumandanı Fransanın simal ordusu kumandanı General Blanchard, çocukhık ve delikanlılık çağında, iki vasıfla nazarı dikkati celbetmişti. Usluluk ve fasılasız birincilik.. Ailesi efradının, usluluğunu bayretle karşıladığı bu çocuğu, mekteb arkadaşları hürmetle ve takdirle anarlar, onunla bir sınıfta bulundukça birincilıği ele geçirmenin imkânsızhğını bildikleri için sınıfın ikincisi olmağı cana minnet bilirJerdi. •Blanchard'dan sonra ben geliyorum» diyebilmek, şeref levhasında baş mevkii almak kadar ehemmiyetliydi. General Blanchard', on dokuzuncu asırdanberi, bütün efradı hâkkâk ve artist olarak yeüşen bir ailenin çocuğudur. Yalnız, bir topçu subayı olan babası, ailenin bu an'anesini bozmus ve hatta kendi oğlunu da askerce bir terbiye ve tahsille yetiştirmeği aklına koymuştu. Blanchard, politeknik mektebine bu suıetle girdi ve 1899 da oradan bermutad büincilikle çıktı. Nazmi Topçoğlu kendisile görüfen bir muharririmize şu beyanatta bu lunmuştur: « Burada tetkiklerle meşg\ıiüm. Bu gün ticarî birliklerle temas ettim. Akdenizdeki vaziyet dolayısile bundan sonra bir takım mallar gelmi>ecek di" ye fiat tereffülerinden şikâyet ediliyor. İç Ticaret Umum Müdürü de bu sabah geldi. Millî korunma kanunu mucibince teşkil edilmiş olan fiat murakabe komisyonlarile yeni tesis edilecek fiat tetkik bürolarının teşkil tarzı hakV.mErzincanın bir ortamektebe ihtiyacı da buradaki alâkah makamlarla te olduğuna hepimizle beraber Maarif masta bulunacakür. erkânımızın da kani bulunduğu muMillî korunma kanunu mucibince hakkaktır. Karilerimizin bu işin halü her vilâyette birer fiat murakabe koiçin gösterdikleri yol da pek mantıkî misyonlan teşkil edilmiş bulunmak*ave muhiktir. Hemen faaliyete geçiledır. Bundan başka İzmir, İstanbul, Ance&nden şüphe etmiyoruz. kara gibi büyük piyasa merkezlerinde .. J ayrıca üç fiat tetkik bürosu kurula caktır. Yukarıda söylediğim fiat mu Bir hakaret davası rakabe komisyon'.an da bu teşkilâtla Akşam gazetesi muharrirlerinden Ce irtibat tesis edeceklerdir. mal Refik, Konyalı İbrahim Hakkı aleyKâr payları ve perakende fiat hine bir hakaret davası açmış, bu davaya Sultanahmed Hukuk Mahkemesinde Fiat murakabesinde gıda maddelerlbaşlanmıştır. Konyalı gelmediğinden ih nin en mühimlerile pamuklu ve yünzaren celbi kararlaşmıştır. lüden halk ihtiyacını karşılayacak kısımlarla ban iptidaî sanayi maddelerinin toptan ve perakende fiatlan tetkik edümektedir. Her sınıf tacirin kâr payları fiat murakabe komisyonu tarafından tespit edilmektedir. Bu kâr pay ları taayyün ettikten sonra bu nevi Devletlerle ticarî münasebatımız: Bu günkü Akdeniz vaziyeti bazı memlsketlerie ticari münasebetimizin normal sekilde yapılmasma mnnidir. Buna mu kabil Tuna yolile ihracat yapabilivoruz. Hiç şüphesiz ki gerek merkezî Avrupa devletlerinden bir kısmı, gerek Balkanların iptidai maddeleri bizim mem leketimizden tedarik edilir. Bugün bu memleketlere yağ istihsal edilen susam eibi ııebatî maddeleri pamuk, tiftik, yapagı ve diğer bazı mevaddı bizden almak zaruretindedirler. Esas itibarile Akdeniân kapanmış olması normal ticaretimiz üzfnnde tesir edecek halde değildir. Almanya ile yapılan anlaşma PORTRELER Almanya ile bir prensip akoru yapıldı. Teferruatı tetkik edilmektedir. RumsnDünya memleketlerinden bir çoğu vadan takriben 6 aylık ihüyacımızı karhatta yakın komşularımız bu gürkü şılayacak petrol ve müştekkatı temin edil dünya vaziyeti dolayısile normal bir miş ve 11.000 tonluk ilk parti gelmi^tir. iktısadî hayata malik değildiıler. Hat Diğer bazı ihtiyacımızı karşılayacak selta bir kısım gıda ihtiyaclarını bile lüloz. maden dıreği ve saire gibi maddetahdid ediyorlar. Gıda maddeler. iti lerin teminini istihdaf eden müzakerebarile memleketimiz hiç bir eksikük nin de bu hafta zarfmda intac edileceği çekmemektedir. Herseyi mebzulen mem ni umııyoruz. Şehrin buğday ihtiyacı leketimizden tedarik ediyoruz. Bu şayanı şükrandır. Yalnıı münhasıran itİstanbul şebrinin buğday ve un ihtihalât suretile temin edilen bsn mad yacı işile tabiidir ki ehemmiyetle meşdeler dünkü kadar temin edilememek gulüz. Son zamanlarda İstanbulda bazı tedir. Bu vaziyet karşısında haîkımız sebeblerle un stoklan tenakus etnaşti. dan beklenen memleket vazifesi hiç Bunun için Toprak Mahsulleri Ofislnin olmazsa şu buhranh zamaııların geç hergün verdi^jj miktardan haric olaıak mesine intizaren bu kabil malları ta 1500 tonluk bir miktar da munzam buğleb etmemek ve yahud büyük bir ta day vereceğiz. Bu buğdaydan yapılacak sarrufla kullanmaktu*. Gıda ihtiyac un Belediye emrinde duracaktır. tcab lanmızı aldıktan sonra diğer ihtiyac ederse yeniden bueday vereceğiz. OHsin lanmızı buhranın izalesine kadar tah elinde de daima Istanbulda 1,5 aylık did zarurerinde olduğumuzu bugday vardır.» Gıda maddelerimiz mebzul miktarda mevcuddur Bir tüccarın mevkuf en Belediye, smıflara aid fimuhakemesine başlandı atlan kararlaştırdı Seferberlik Müdiriyeti Piyasadan kalay toplayıp fazla fiata İçki satan lokanta ve eğlence yerleri bu hususta izahat veriyor satmak suretile millî korunma kanununin tarifeleri hakkmda Belediye şu csasları vazetmiştir: Birinci smıf lokanta ve eğlence yerlerinde; rakıda »işedeki fiatın yüzde yüz ellisi, şarab ve birada fiatı aslinin yüzde yüz yirmisi, ikinci sınıf lokanta ve eğlence yerlerinde; rakıda şişe fiatının yüzde doksanı, şarab ve birada yüzde sekseni, üçüncü sınıflarda ise rakıda yüzde yetmi? beş, şarab ve birada yüzde elli zam yapılabilecektir. Yemekler bir tahdide tâbi değildir. Belediyenin yemek fiatını tahdid etmemesine sebeb, bunların tahdid edildiği takdirde porsiyon miktarının azaltılmasına ve kötü malzeme kullanılmasına meydan vermemektir. İçki satan lokanta ve eğlence yerlerinin sınıtları bunların cemiyetlerile Belediye tarafından müştereken tayin edilmiştir. na muhalif hareket ettiği iddia olunan Sığınaklar hakkında İstanbul Vilâyeti tüccardan Robeno Foliti'nin muhakemeSeferberlik müdiriyeti şu izahatı versine dün akşam İstanbul yedinci asliye mektedir: ceza mahkemesinde mevkufen başlan1 Üç veya daha yukarı katlı kârgir mıştır. Kendisinin kalayla beraber yağ, ve beton binalarda korunma odası inşa sicim, çay ve saire de sattığını kavedecek her vatandaş ikamet ettiği kaza deden Robeno Politi; ihtikâr yapmadının fen heyetine müracaat ederek Ute ğıaı, jıormal şekilde ticaretle mesgul diği malumatı alabilir. olduğunu söylemiştir. Vekili Sadi Rıza 2 Korunma odası, siper, sığınak ve Dağ, yüzde otuz üç buçuk kârla satılya siper hendek inşa edecek her vatan dığı bahis mevzuu olan kalaylar üzedaşın vaki müracaatinde kaza heyeti fen rinde, millî korunma kanununun merniyeleri bizzat cevab verecekler ve sığı iyete geçmesinden evvel muamele yanak yerini tespit ederek bu gibi yerlerde pılr!ıSını jleri sürmüş, bunu ispat için alınması lâzım gelen fenni tedbirleri an şahidler göstermiş ve aynı zamanda defterler üzerinde vukuf ehline tetkikat latacaklardır. yaptırılmasını istemistir. Hâkim İsmai! 3 Ahşab mebanide korunma odası Hakkı, bu istekleri kabul ederek, hâyapılamaz, etrafındaki evlerin yıkılma kim muavini Edibeyi tetkikata naib sından mütessir olmıyacak derecede bah tavin etmiştir. Kanunun maddesi mutçesi geniş ve müsaid ahşab evlerde si lak olduğundan, tahliye talebi reddoperler kazdırılır. lunmuştur. Muhakemenin devamı, 24 4 Sığınak işleri dolayısile yapılmak haziran 14 e kalmıştır. ta olan ihtikânn önüne geçilmek icin icab eden tedbirler alınmıştır. İçkili lokantalar Evlerde yapılacak sığınaklar Kalay ihtikârı General Blanchard tirmemiçtir. Emelle ihtiras arasına, bizzat kendi vücudünden, aşılmaz bir *ip«r örmüştür. Başta Padişah Üçüncü Mustafa olduğu balde bütün hükumet erkânı, Rus doGeneral Blanchard'ın, hem görundüğü nanmasının Baltık denizinden kalkarak gibi olan, hem olduğu gibi görünen şahAkdenize gelebileceğine kat'iyyen imsiyetinde, güç anlaşılır bir tezadlı noktKTlSAD kân ve ihtimal veremiyorlar: ta vardır. Son derece az lakırdı ettiği Bu, ne guna mütaleadır?.. Moskofhalde, icabında, hitabeti meslek edinmiş Rumanyaya yapılacak lunun Petersburg'dan Akdenize donankimselerle rekabete girişecek kadar hama geçirmesine ne guna imkân vardır. ihracat Ancak, Büyük Harbden evvelki tarih tib oluşu! Bu iş, umuru müstahyeledendir. Bu gibi te, küçük rütbeli bir asker maasının, kaRumanyaya yapılacak tiftik ve yapağı Katil kasdile cerh davası General Blanchard, vazife esnasında 5 Evlerde hem korunma odası vc eracife inanmak için tıflı abecedhan labalık bir aileyi geçindirmesi, türlü türsusar, ancak kışla haricinde konuşan bu ilıracatının tevzii için dün Ticaret Ve hem de siper kazdırılmaz, bunlardan bir Bundan bir kaç ay evvel matbaamızın olmak gerektir. lü mahrumiyetlere katlanmadıkça im asker, söyleyeceği sözleri,, önce zekâsı kâleti standardizasyonu müdürü Faruk tanesi kâfidir bahçesinde, makine komisyoncusu BlüDiyorlardı. kânsız olduğu için genc politeknik me nın, basiretinin ve zadesüıin hassas te Sünter'm riyaseti altında öğleden evvel meri öldürmek kasdile yaralayan matMuharrem Feyzi TOGAY Sarayın ve Babıâlinin bu düşüncele zunu, askerlik mesleğine karşı duyduğu ıazisinde tartar, sonra bunları, kısa ve ve sonra iki toplantı yapılmıştır. Bu topMÜTEFERRtK baa işçilerinden Mehmed Alinin muhaincizaba rağmen, şevkinin söndüğünü kat'î kelimeler halinde ifade eder. Din lantılarda tevziat ve sevkiyaun anahatrine vâkıf olan ecnebiler, hükumet erkemesine dün ağır cezada devam edilkânının bu vukufsuzluğu karşısında hissediyordu. Ailesinin ısrarı onu iknaa lerken, bu sözlerin, kulağınızdaki ve ha ları takarrür etmiştir. miş ve bazı şahidler dinlendikten sonra hayrette kalıyorlar. İmkânsız göriinen kâfi geldi ve Blanchard 1913 te Harbiye fızanızdaki yerleri, ölçü üzerine yapılFiat murakabe komisyonu muhakeme talik olunmuştur. Maznun Değirmencilerin müracaati bu işin, pek mümkün olduğunu ispat mektebine girdi. Oradan çıkarken, gene mış sanacağınız kadar hazır olduğunu Fiat murakabe komisyonu dün de Mehmed Ali, mahkemeden çıkarıldıktan Değirmenciler dün Belediyeye müra ederek devlet ricalini ikaz etmek için, birinci idi. hissedersiniz. Ne bir kelime eksik, ne bir sonra, koridorda, jandarmaların elinden Nüshası S kuruştur. caatle Toprak Mahsulleri Ofisinin bu Mıntaka Ticaret müdürlüğünde topla baritalar gösteriyorlardı. Blanchard'ı, 1914 ağustosunda, yüzbaşı kelime fazla! narak nebatî yağcılarla toptancı, yarı kurtularak, dün şahidlik etmiş olan magünkü nâzım fiat üzerinden yeni husule Harie TürHya Rus donanmasının Akdenize geçme iiniformasile ve topçu kumandanı olarak İlk bakışta, fazla ölçülü, fazla maddî, getirilecek un stoku için buğday ver toptancı ve perakendecilere verilmesi kinist Fahrinin üstüne hücum etmiştir. sini en çok imkânsız gören, Kızlarağası cephede görüyoruz. için için Jandarmalar maznunu zorlukla yakalahatta soğuk ve makine kadar hissiz intı mekle beraber bu buğdayların hakikî lâzım gelen kâr nispeti üzerinden istişaidi. Her işe burnunu sokan bu cahil Senelik 1400 Kr. 2700 Kr. Fransız ordusunda sonradan, temayüz mışlardır. zenci, haritalar vasıtasile iddiasmm aksi cden pek çok kumandanlar gibi, Blan baını veren General Blanchard'ın, bir kıymetinin bilâhare Vekiller Heyetince rede bulunmuştur. Şimdiye kadar yapıAlb aylık 750 > 1450 • tabit olduğunu işitir isitmez, küplere chard da, General Joffre'un gözünden disiplin müş'iri olan nasıyesi arkasında, tayin edileceğini, tayin olunacak bu Eat lan istişarelerde elde edilen netice VeÜç aylık 400 > 800 > Havada uçmak meselesi sporda yesırası gelince, kendi kendine coşan bir ğer bugünkünden farklı olursa veya kâlete bildirilecektir. bindi. Yoktur. Bir aylık 150 > kaçmamıştı. Joffre'un, mesai arkadnşı ni çeşidin heyecanı hududundan çıhassasiyet ve teessür kaynağı gizlidir. piyasa düserse bu farkın Belediyece ka Kimmiş bunu söyleyen... Çabuk, olarak seçtiği kimsejer arasmda bulunkalı çok oldu. Milletler yeryiizündeİzmir hava «eferleri Asker Blanchard'ın bu örtülü cephesi bul ve taahhüdünün tabiî olması lânm gelsin... Bana da anlatsın. ması, General Blanchard'ın kıymeü hakki yollarda görülen bütün işleri haDiye emir verdi. Fenni coğrafyada kmda en kat'î fikri vermeğe kâfi iken, ni bulmak için, onu, aile yuvasmda, iki ;eldiğini gözönüne koymuşlardır. Top Devlet Havayollarının İzmir seferlerinin va yollarmda da başarmak iddiasınGazetemize gönderilen evrak ve yazılar mahir olan bir zat bulunarak, harita cephedeki yararlıklaruu zikreden taltif si de topçu subayı olan iki oğluyla, dör rak Mahsulleri Ofîsi de bu buğdaylrrı şimdilik tatili münasib görüldüğünden dadırlar. ncşredilsin. edilmesin iade edilmez ve dü de asker karısı olan kızlannın ara Belediye emrinde stok vücude getirilmek dün Izmire son tayyare seferi yapılmışlarla beraber Kızlarağasmın huzuruna namelerin lisanı, Joffre'un intihabındazıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. İSMET İNÖNV üzere vermektedir. geürildi. tır. ki bu isabeti, hem de aradan pek az za sında görmek lâzımdır. Harita, ortaya yayıldı. O zat, elinde man geçtikten sonra, parlak bir şekilde Serserinin biriydi. Iş aramak, sadaka parçasile duvara: «Bunları samanlıktaki bir altın hilâl 1] olduğu halde söylece göstermiştir. KüçUk hikâye almak ümidile orada burada dolaşıyorduvarm deliğinde buldum. Jan Sabro» izahat vermeğe başladı: 12 tnart 1918 günü ve gecesi, büyük bir diye yazdı ve çıkıp gitti. Aga hazretleri... İşte, Rus donan enerji ile müdafaa ettiği bataryasında, du. Altmış yaşlarında zayıf bir ihtiyarması, s u radan hareket etti. Şöyle gel iperit gazile tehlikeli surette zehirlenen dı. Üstü başı kir içinde, fakat dinc... Evden yüz metro uzaklaşmca döndü ve di. Şimdi, Septe veyahud Cebelüttarık Blanchard'ın takati kesilinceye kadar Tıraş olmağa fırsat bulduğu vakitler hiç hiddetle eve doğru yumruklarını salladl. denilen şu boğazdan geçecek™ Akdeni mevkiinden ayrılmamakta ısrar ettiğini, de serseri hali kalmıyordu. • ** Dağın eteğindeki bir köye doğru inize girecek!.. ancak ertesi gün, hastaneye yatmağa, o İki ay geçmişti. O köye çok yakın blr Köylü kadın alçak bir iskemleye ohır sa ya bir şato veya bir manastırdan kal fareler yuva yapmak için tesadüfen duKızlarağası, müstehziyane bir lisanla da bin müşkülâtla raa olduğunu, bu tal yordu. Gece yavaş yavaş etrafa yayıhnahiyede geziyordu. Jandarmalar kâğıdyordu. Köyün ilk evi önünde durdu. Bir du. Ellerini dizlerine koyarak: mışa benziyordu. Jan Sabro taze saman varın bu kısmının sıvalarını kazımışlarsordu: tifnamelerden birinde okuyoruz. Herkesin bir derdi var, zavallı ların içine uzandı. Daha henüz gözlerini dı. Sabro'nun pabucu da bu isi tamamla larını görüp istediler. Jan Sabro seni kaçok tecrübeler onu ihtiyatlı bir adam Hangi boğazdan? Tekrar erkânıharbiye hizmetine ahnan edam, dedi, bizim başımızı sokacak bir kapamıştı ki duvarm öbür tarafından bir mıştı. Şimdi altınlan çantasına doldurup 11un namına tevkif ediyoruz. haline sckmuştu. Bağırdı: O zat, elindeki altın hilâli, Septc bo Blanchard, 1918 mayısmda, Mareşa Kendisini niçin tevkif ediyorlardı? damımız, bir kaç parça toprağımız var, erkek sesini duydu: Kimse yok mu? çıkıp gitmekten başka işi kalmıyordu. Ev ğazını teşkil eden iki çizginin arasından Joffre'un maiyeüne verildi ve 1920 kâ Bilmiyorum, diye söylendi jandarfakat mes'ud olmak için çok fakiriz... Evet, anneciğim, pazar iyi oldu... sahiblerinin hiç bir şeyden haberleri olgeçirerek: Beyaz saçlı bir kadın eşikte gorünııunusanisinde, ordu erkânıharbiyes Sabro kaşığı sağ avcu içinde sıkarak Ne dediniz? Ha çok iyi ettiniz. Bu evde mıyacaktı. Sonra bu hırsızlık onlara hiç ma.. Emir böyle.. Haydi düş önümüze! Işte, efendimiz... şu boğazdan... dü. 3 üncü bürosuna geçti. Gene içlnden konusmağa başladı: durdu. Başını kaldırarak ihtiyar kadına hiç kimseden bir tabak çorba, bir kadeh zarar vermiyecekti. Mühim anlarda olO anda, zavallı adamın ensesine, korMesleğinin muhtelif derecelerinden Merhaba! dedi Jan Sabro, işlerinize « Muhakkak kendilerine küçük bir baktı. Senelerin ve sıkıntıların çizgılerle şarab esirgenmemiştir. Tutuşturursa mı duğu gibi Sabro kendi kendine konuşkunc bir sille sakladı. Kızlarağası, bü sür'atle geçtikten sonra. onun, 1937 sene yardım edecek bir adama ihtiyacınız var doldurduğu yüzde, saçlann beyazlığına diyorsunuz? Ne yapaiım, çok bir şey mağa başladı: «Hiç şüphesiz bir şeyden servet bıraktığım köylülerin şikâyeü üyük bir hiddetle: sinde, âli harb şurasmı teşkil eden on iki nu? rağmen gözler hâlâ canlı parıltılarını kaybetmeyiz... haberleri olmıyacak... Fakat bu eski a) zerine beni tevkif ettülerine iddiaya gi Ulan. kırmızı kulak!.. Sen benim generalden biri olarak, ordunun en yük Çok yazık! diye cevab verdi köylü muhafaza ediyorlardı. Bu sözleri işiten Sabro: «Dünyada he tınları ne yapacağun? Herhalde bunlar rerim. Insanlar böyledir işte. Mutlak ma» le eğleniyor musun? Boğaz dediğin 8 sek bir mansabını işgale başladığını gökadın, hiç kimseye ihtiyacımız yok? Fa Ben dulum diyordu ihtiyar kadın. nüz iyi insanlann bitmediği doğru imiş senelerden beri burada saklı oldukları demki bize bunu bıraktı, hiç şüphe yok yere, elindeki hilâlin ucu bile sığmıyor. rüyoruz. Aym zamanda, yüksek askeri kat belki senin sıcak bir çorbaya ihtiya Oğlumla beraber yaşıyorum. O da babası demek!» diye mırıldandı ve uykudan a için geçmezler. Elimi cebime sokar sok bunun üç dört mislini alıp götürmüşKoskoca Moskof gemileri. oradan nasıl bilgiler okulu direktörü, General Bineausın vardır. gibi cesur ve kuvvetli.. Bizim toprakla ğırlaşan gözlerini kapadı. geçer?.. Çık... maz, yakama yapışacaklan muhakkak tür!> dediler. «Ah, hınzırlar!» yu da istihlâf etmiş bulunuyordu. Ooî Evet, ben nazlanmam! ıımıan on mislini idare edebilir. D<ıha Ellerine kelepçe vurmadan bir jandarNe var? Ne oluyor? Kim onu uyan Kuyunıculara ve meraklılarına gelınce. Diye bağırdı. 1939 senesi eylulü gelip de Fransada, Çardağın altındaki tahta sıranın üstüne henüz yirmi yaşında! Ben artık ihtiyarla dırmıştı? Bir kaç tıkırdıdan sonra gene onlar da nereden elime geçirdiğimi sora ma ile beraber trene bindirdiler. Garda harb havası yeniden esmeğe başlayınca, dım. Evde bir geline ihtiyac var. Benim ses kesildi. «Bu hınzır fareler çantamın caklar. Senin gibi insanı Sabro'cuğum inip bir müddet yürüdükten sonra Sabomzundaki torbasını fırlattı. Padişahın, Kızlarağasmın ve hüku General Blanchard, Belçika hududunda Fakiı bir evdi, fakat temizlikten her yaşta kadmların mükâfatı beşiklerle uğ içindeki ekmek kabuklarına üşüştüler. parası olunca yakalarlar. Hele üstünde ro çorba içtiği ve parayl bulduğu evl met erkânının imkânsız gördükleri 15, bir ordu grupu kumandanlığını almıştı. raşmaktır. Fakat oğluma istediği kızı nihayet tahakkuk etti. Rus donanması, Alman istilâsı başladığı zaman, düşma taraf pırıl pırıl yanıyordu. Badanah du vermiyorlar. İki çift öküzleri var!.. Kız Insanın daima kendinden açı ve fakiri altın bulunca deliğe tıkarlar. Dünya bu, görünce tanıdı. Fakat orada durmadan yürüdüler. Birşey anlamıyordu. Belki obulunuyormuş demek. varlarda bir kaç tencere, raflarda kaba adalet bu!» Amiral Elfinston'Ia diğer İngiliz bahri nın yolunu kesmek için yapüan büyük cağız da bedbaht! Ne yapalım, Allah heKalın köseleli ayakkabıları yanında Bununla beraber bir saat bu tepeden nu belediyeye götürüyorlardı. yelilerinin sevk ve idaresile Akdenize manevraya kumanda edenler arasında, tabaklar, hasır iskemleler, içinde asılı men hepimize acısın! duruyordu. Bir tanesini alarak duvara inme servetine bakarak düşündü. Onu Birdenbire bir ses yükseldi: girdi. Çariçe Katerin'in verdiği talimatm o da vardı ve onun kumanda ettiği kıta çorba tenceresi kaynayan kocaman bir Adam teselli olarak bir kaç kelime doğru fırlattı. Sıvalar döküldü ve fareler tekrar tekrar saydı. Kendine yeni yeni Piyer! Jüli! İste. ta'bikına girişildi. Etın gösterdiği şecaat, Almanlarm bi'o ocak. mırıldandı. Kadın kalktı, boşalan bar kactılar. hayatlar çizdi. Her yemekte aperitif için Ihtiyar kadının sesini tanıdı. Geniş bir Bu tatbikatın Mora'daki kısmı, mu takdirini celbetti. Adam çorbanm ilk kaşıklarmı ağzına dağa şarab doldurdu ve tekrar geldi işiSabahleyin erkenden uyanmıştı. Ayak keten çarşaflar içinde yatıyordu. (,iitliğin kapısmdan içeri giriyorlardı. Ve vaffakiyetsizlikle karşılaştı. Fakat Rus akıtırcasına içiyordu. Sonra tadını alarak ne koyuldu. kabısınm teki yoktu. Sonra gece onu faEvin kapısı önüne geldiği vakit kimse •.endisine doğru genc bir çift koşarak gedonanması, Çeşmede buırların scısını General Blanchard, tasviri mümkün, içmeğe başladı. Mes'ud olmağa lâyık insanlann sıh releri koğmak için fırlattığmı hatırlayiı yi bulamadı. Anne oğul tarlaya çalış liyordu. çıkardı. Kaptanı Derya, Hüsameddın fakat izahı müşkül insanlardandır. Mes Çok zamandır bu kadar lezzetli çor hatine içiyorum dedi Jan Sabro, yani sirak attığı yere doğru gitti. Paşanın kumandasında bulunan on beş lekî hayatının kademelerinden yukarı Genc adam: nıağa gitmişleıdi. «Kabahat bende değil ba içmemiştim... Annemin öldüğü gün zin ve oğlunuzun. Vay!.. diye hayretle söylendi, Noel diye, düşündü Bunu onlara teslim edckalyon, iki kurvet ve on üç nakliye doğru yükselirken, içine girdiği garni Şimdi iyi kalbli ve namuslu bir denberi... Otuz sene olnyor. Eğer o, ya Teşekkür ederim, diye cevab verdi baba gibi pabucuma para koymuşlar. gemisinden mürekkeb olan donanmayı zon kalabahklarına karıştığı zaman, ocektim ama gitmişler ne yapayım. Ben kimseyi görmek isteyince jandarmalarşanus olsaydı ben bu hallere gelmezdim. ihtiyar kadın. Eğer gece yatacak yeriniz k?milen yaktı. Pabucun içinde ve etrafında altınlar de çıkıp ffiderimU aratıyorlar. dedi. rada gene ayn kalmıştır. Bedenf kuvve Babam yalnız oturamadı. Yabancı bir yoksa, bizim şurada samanlık var. Orada ve altın madalyalar vardı. Başını kaldırBu cümle sevinc ve minnettarlık doFakat Sabro, gideceği yolun onu hapse tile, ruh ve fikir istiklâline sahib olmak kadınla yapmadığı kalmadı. Ben çıkıp 1] Bir tarafı diş ve diğer tarafı kugüzel, jrumuşak saman yığınları var. dı. Yerden iki metro yüksekte duvarda götüıeceğini pekâlâ tahmin ediyordu. luydu. la iftihar eder, fakat mağrur değildir. gittim evden. O kadın babamın varmı lak ksr;?tırmak için aJtından, giimüşAllah vere de yanımzda gibrit filân yolc bir delik vardı. Sabro bir saman yığınıBazan felâket olan şanslar vardır. Köylü kadın gözleri yaşla dolarak Memleketine hizmet etmekten başka e yoğunu yedi ve nihayet babam hastanetur. ten, fildişinden yapılan, kürdan gibi kü meli olmadığı için, manevî varlıgından nın üstüne çıktı. Delikten avuclar doluBir an düşünceden sonra kapıyı omuz Sabro'yu akundan öptü. de öldü. Ben başka yoldan aynı yere gicük bir alet Bu samanlık duvarlarm kalılnığma, su, üzerlerinde profiller, haçlar, kuzu lay» « » Nakleden: bir nebze fedakirlık etmeği aHıp? ge diyorum. ' y •• »ri girdi. Paraları masanın üsucları Hıganr)fl kemerlere bakıür resimleri olan altın sıkardı, Herbalde G e l i n Ocaktan aldığı bir kömür Ay?e OSMAN CUMHURİYET flöonp serait! Dikkat Duvarda bir delik hakleden : Ayşe Osman