23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlYET 2 Mayıs 1940 Şehrin içinden Muhacır kuşların dönüşü BARDA SON GECE Hani o gönüller çalan şakrak kızlar ne oldu? Hepsi de okadar uslu ve okadar mütevekkil ki!.. ( Şehir ve Memleket Haberlerl ) Siyasî icmal Karadenizde fırtma Ticari temaslar Bar artistleri Akdeniz yerine Bir Macar vapuru Iğne ada civarında karaya oturdu, tayfası kurtarıldı Karadenizdeki fırtına ve kapalı havanın devam ettiği gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Dün gelen malumata göre, Karadeniz Boğazı dışında yeni bir kaza daha olmuştur. Tunadan limanımıza gelmekte olan Macar bandıralı Dula vapuru İğneada civarında Podime mevkiinde karaya oturmuştur. Vapurun oturduğu mevki kumluktur. Geminin yirmi kişiden mürekkeb olan mürettebatı karaya çıkmıştır. Alemdar kurtarma gemisi kaza mahalline hareket etmiştir. Diğer taraftan gelen malumata göre, Karadeniz sahillerinde fırtınadan bir çok kazalar olmuş, bazı kayıklar parçalan mıştır. Fırtınanın bu kadar fazla zayiata sebebiyet verişi iyi bir havadan sonra gelişine ve'denizcileri gafil avlayışına atfoIunmaktadır. Dış Ticaret dairesi reisi şehrimizde Servet Berkin, dün muhtelif müzakerelerde bulundu İşlerîne nihayet verilenler başka memleketlere gidiyorlar Şehrimizin bar ve eğlence yerlerinde çahşan 162 artist dünden itibaren çalışmaktan menedilmiş bulunmaktadırlar. Bunlar, memleketlerine ve yahud iş bulduklan başka memleketlere gitmek üze. re teşebbüslere girişmişlerdir. Azamî bir hafta zarfmda bu artistler memleketlerine veya muhtelif ecnebi memleketlere gitmek üzere şehrimizden ayrılacaklar dır. 107 si Macar, 16 sı Alman, 10 u Rumen, 3 ü Lübnanlı, 4 ü Mısırlı, 3 ü Kudüslü, 5 i lsviçreli, 1 1 i Finlandiyah, 2 si Ingiliz, 4 ü Fransız, 2 si ltalyan ve 3 ü Vunanlı olan 162 artistten doğnıdan doğruya memleketine dönenlerin mik tarı 20 ile 30 arasındadır. Bunların mühim bir kısmı iş bulmak üzere Mısır, Iran, Suriye, Efgan ve sair şark memleketlerine gideceklerdir. Bunlardan bir kısmı bu memleketlerle an gajman için temasa geçmişlerdir. Umidburnu talyan devlet adamlarının ve matbuatının Ingiltereye karşı almış olduğu hasmane tavır ve hareket Ingiltere hükumetinin sabrını tüketmiştir. Italyanm harbe girmesi çaresiz olduğu yolunda ttalyan milletine yapılan telkinleri Ingiltere hükumeti yalnız bir propaganda eseri saymamaktadır. Vaziyeti bütün ehemmiyet ve ciddiyetile karşılamış ve derhal müessir tedbirler almıştır. Bu cümleden Akdenizin şark havzasına Ingiltereden gidecek yahud oradan gelecek gemilere;; bu denizin ortasmda bulunan ltalyan sahilleri ve adaları civarından geçmeğe mecbur kalmamaları için Ümidburnunu dolaşmaları emrini vermiştir. Bu emir Akdenizin harb sahnesi olacağına delâlet eylediğinden bütün dünyayı alâkadar eder. Amerika Cumhur Reisi Roma sefirini lngiltereyi fevkalâde tedbirler almağa sevkeden sebebleri öğrenmek için doğrudan doğruya Mussolini ile görüşmeğe memur etmiş ve sefir dün ltalyamn hükumet şefile üç çeyrek saat görüşmüştür. Mussolini ltalyamn vaziyetinde ve siyasetinde bir değişiklik olmadığı yolunda beyanatta bulunmuştur. Lâkin bu cevabın Amerikayı tatmin etmediği Vaşingtondan gelen haberlerde bildirilmektedir. Daha ziyade Amerika ltalyamn harbe gireceği intıbaını almış olduğundan bu memlekete bahrî sevkiyatı tahdid etmeğe hazırlanmaktadır. lngilterenin Hindistana en kısa yolu olan Akdenizden şimdilik istifade etmemeğe karar verirken şüphesiz Cebelüt^arıkta, Malta adasında, şarkî Akdenizdeki en büyük bahrî üssü Iskenderiyede, Süveyş kanalında ve alelumum Mısırda tedafüî ve taarruzî askerî hazırhklar yaptığına şüphe yoktur. ltalya ile müttefikler arasında hakikaten harb başlayacak olursa bunun başlıca sahnesi Sicilya adasile Tunus ve Trablusgarb ve Mısır arasındaki sahada olacaktır. Burada Ingilizlerin fevkalâde müstahkem Malta adası ve ltalyamn da şimdi müstahkem ve büyük hava üssü haline getirilen Pantelleria adası vardır. Şüphesiz ik: taraf da bütün deniz ve hava teşebbüslerini bu adalara temerküz ettireceklerdir. Karada ise başlıca harb sahası Mısır ve Sudan olacaktır. Çünkü ltalya, Trabausgarb, Habeşistan ve Eritre müstemlelekeleri tecrid edilmiş bir halde kalarak birer birer tngilizler ve Fransızlar tarafından zaptedilmemesi için bunlar arasında uzun bir sed teşkil eden Mısır ve Sudanı yani bütün Nil vadisini hava kuvvetleri ve motörlü kıt'alarile zaptetmeğe teşebbüs edecektir. Ingilizler ise üssülharekesi Mersamatruh olan Mısırın garb hududunda ve Sudanda mühim kuvvetler tahşid etmiş olduklarından ltalyanların yapa cakları hücum ve taarruzlardan hiç endise etmemektedirler. Bilâkis iki ay içinda Trablusgarbla Habeşistanı zaptedecek • • lerinden emin bulunuyorlar. lngilterenin almış olduğu tedbirlerin bir manası daha olabilir: Italyayı vaziyetini tayin etmeğe ve Almanya ile beraber harbetmeğe taraftar olup olmadığını kat'î olarak tespit etmeğe icbara lüzum görmüştür. Her halde ltalyamn bu harbde alacağı vaziyet önümüzdeki bir kaç gün içinde kat'î olarak tavazzuh edecektir. Yazan: Saluhaddin Güngör \ MÜTEFERRİK İngiltereye gönderilecek inşaiye talebesi Denizbank zamanında makine ve inşaiye mühendisile inşaat ustası yetiştirilmek üzere lise ve ortamekteb talebeleri fabrika ve havuzlarda staj yaptıktan sonra Almanyaya gönderilmişti. Harb dolayısile Almanyadan dönen bu talebeler şehrimizde Tersanede çalışmaktadırlar. Bu talebelerin Ingiltereye gönderilmeleri takarrür etmiş, fakat döviz müşkü lâtı hareketlerine mâni olmuştu. Başve kâlet bu talebenin döviz işlerinin hallo . lunduğunu bildirmiştir. ŞEHİR ÎSLERİ Eminönü meydanının tanzimi Eminönü meydanının Yenicami önündeki sedlerinin yeni plâna göre tanzim ve inşasına başlanılmıştır. Buraya mer . mer veya mozaik duvar örülecektir. Ayni zamanda cami merdivenlerinin önünde asfalt tretuarlar birbirlerile birleştirilerek bir kavis halini alacaklar bu suretle badema camiin önündeki sedden nakil vasıtaları geçmiyecektir. Eminönü meydanının orta kısmı bilâhare köprü ayaklannın yükseltilmesi a meliyesi yapıldıktan sonra inşa edilecekDış Ticaret dairesi reisi tir. Köprünün yükseltilmesi için yapılacak ahşab köprüye talib zuhur etmedi . Servet Berkin ğinden Belediye bu işi kendisi yapacakTicaret Vekâleti Dış Ticaret dairesi reisi tır. ve Teşkilâtlandırma Umum Müdiir veki'i Pazar günü yapılacak Servet Berkin dün Ankaradan şehrîmize gelmiştir. Cumartesi günü Rumanyadan tecrübe sayımı gelerek Ankaraya gitmiş olan Bükreş tiPazar günü Bakırköyde tecrübe nüfus caret mümessilimiz Nejad Sirel de Dış Ticaret dairesi reisile birlikte şehrimize sayımı yapılacaktır. Bu münasebetle Bakırköy halkı pazar günü evlerinden dı gelmiş bulunmaktadır. şarı çıkmıyacaklardır. Maamafih fazla Servet Berkin dün öğleden evvel Mın memur kullanmak suretile sayımın saat taka Ticaret müdürlüğüne gelerek bura on bire kadar ikmaline çalışılacaktır. Pada meşgul olmuş ve bu meyanda Isviçre zar günü haricden Bakırköy hududlarına ile yeni bir ticaret muahedesi akdi için kimse giremiyeceği gibi sayımın devamı şehrimizde müzakerelerde bulunan Türk müddetince de halk Bakırköy kazası huheyeti, Servet Berkinin riyaseti altında dudlanndan dışarı çıkamıyacaktır. bir toplantı yapmıştır. Toplantıda mü şavir Zeki Zeybekoğlu, Mıntaka Ticaret Karabük fabrikasında müdüıü Avni Sakman ve Dış Ticaretten Ercümend Işıl bulunmuştur. faaliyet Toplantıdan sonra Italya sefareti ataKarabük Türkiye Demir ve Çelik fabşekommersiyalile ltalyan Ticaret Odası rikaları şimdiye kadar imal olunan pik umumî kâtibi, Dış Ticaret dairesi reisi demirden maada köşebend, lâme demiri Servet Berkini ziyaret etmişlerdir. Mü imalâtına geniş mikyasta başlamıştır. Bu şavir Zeki Zeybekoğlu ile Ticaret mü cins demirlerdan ilk partiler devlete vedürü Avni Sakmanın da bulunduğu bu rilmektedir. Pek yakında piyasaya verimülâkat iki buçuk saat kadar devam et lecektir. miştir. ( Karabük fabrikaları çubuk demir imaBu görüşmede ltalya ile ticaretimizde lâtı için tertibatını ikmal etmiştir. Bu günson zamanlarda gerek klering vaziyetleri lerde imalâta başlanacaktır. gerekse ltalyanların peşin tediyatta bu Karabükte kullanılan Divrik demir revhınulmasmı istemeleri dolayısile çıkan heri dünyanm en yüksek kaliteli, yüzde müşkülâtın halli için mühim noktalara te 60 cevheri havi demiri olduğu için fevkamas edilmiş ve umumiyetle mutabakat lâde netice vermektedir. Hendek civarınhasıl olmuştur. Esasen Romada Ticaret da bulunan yeni demir madeninin cevheri Vekâleti Standardizasyon müdürü Faruk yüzde 30 olarak tespit edümiştir. HenSünterin ltalyan makamlarile yaptığı te dekten istihsalâta başlanınca Karabükte masların şu bir iki gün içinde neticelen^ iki cevherin halitasının yapılması muvaceği yolunda malumat gelmiş bulunmak fık görülmektedir. tadır. Yeşil gözlerinde şüpheli ve dalgın bakışlar var. Masasının üstünde küçük bir viaki kadehi duruyor. lçi boş bir kadeh... Fakat yabancı bar kızı, o boşalmış kadehi, taşmak için bahane arayan bu çeşid çeşid erkeklerin hepsinden daha manalı buluyor. Bu gece, onun Türk bannda, küçük •an'at erbabı Türk kızlannın hakkından çalarak eğlenebileceği son gecedirl Caz, yeni bir rumbaya başladı. Başka zaman olsa, bar kızı çoktan silkinerek ayağa kalkmış, yumuşak vücudünü taze ete susamış bir taze haşere iştihasile rasgele bir müşterinin kolları arasına bırakmı?tı. Fakat bu gece, onun son gecesi... Susuyor ve düşünüyor. Güzel lstanbuldan bu kadar çabuk ayrılacağını belki de hiç hatırına getirmemiştil Kendisini, memleketinde ne beklediğini pekâlâ biliyor. Bakılmağa muhtac yaşlı bir ana, gıdasız kalmağa mahkum küçük kardeşler!.. Garsonu çağırarak bir şarab ısmarladı. Bar kızının, kendi kesesinden ödeyeceği bir kadeh şarab, ne kadar pahalıdır! Fakat bu gece «efkâr» ı üstünde... Sarhoş olmak istiyor. Arada bir, öyle derinden soluk alıyor ki, bunları, kendi ölçüsünde yarı yarıya faşedilmiş birer «ah» saymakta hata yok. Nihayet, işte... Yerinden fırladı ve bütün göğdesile çılgın gibi ileri atıldı: Halo... Halo!.. Kapının iç tarafında sallanan bir erkek göğdesine işaret ederken donuk cam rengi alan gözleri de şimdi derin bir hayatiyetin ışığile alev alev yanıyordu. Yanına yaklaşan delikanhyı kollaıile değil, adeta gözlerile kendine çekti. Biribirlerine o kadar yakın oturdular ki onları, uzaktan tek vücudlü ve iki başlı bir esatir mahlukuna benzettim. Kadın, »özü sitemli tarafından açtı: Ne kadar geç kaldınî.. Halbuki ben seni bu gece... Ve yavaş yavaş neş'esi yerine geldi: Bir viski... Bir viski daha... Fakat içtikleri sanki viski değildi. Çünkü, viskiden evvel biribirlerini içiyorlardı. Boğazlarından aşağı inen yudumlar, sür'atle aranan ve beklenen neticeyi verdi. lkisi de «çakır keyif> oldular. Onlan, perdesi inik bir sesle, başbaşa ve dizdize konuşurken bıraktım. Şimdi arka sıradaki bar kızlarına gözierimi çeviriyorum. Estonyah, I.etonyalı, Macar, Rumen... Daha ne bileyim, hangi milletten bir sürü artist!.. Hepsinde bu gece anlatılamaz bir sönüklük, bir sümsüklük, bir zavallılık var! Bu gece, bizim baîTarda son gecelerini yaşıyorlar. Pudra ile beslenmiş rilâlı derilerine birer harmani gibi sarılmış olarak karşımızda dolaşan şeytanın yeryüzündeki bu en büyük fesadcılarına birer birer göz atıyorum. lçlerinde o kadar seçkin güzeller var ki, gayret etseler ve zamanında yaşamış olsalar, rahmetli Ebussüud Efendiyi baştan çıkarabilirlerdil Bardfe sönük ve hareketsiz bir hava var. Hiçbir şakrak nağme, bu durgun havayı canlandıramıyor. Koyu renk ıjıkların umumî tecessüse kapalı tuttuğu köşelerde acıklı veda sahneleri geçiyor olmalı. Kulağtma yarıda kesilmiş hıçkırık sesleri geliyor. Şurada bakıyorum bir kadın, imzalı bir fotografını, sevgilisine uzatıyor. Otede bir başka kadın yüzü pençe pençe kızarmış, âşıkına coşkun sadakat teminatı vermekle meşgul... Işte bir bar kızı ki, dudaklarındaki bal rengini, kadehindeki son yuduma katık eden sevgilisine derin gözlerle bakıyor. Bu sıcak salonu, dolduran kızlîrda, şimdi tatlı bir rüyadan uyanır gibi bir hal var. Eller ellerle, beller bellerle sarmaş dolaş olmuşlar. Son gece... Yabancı bar kadınımn Türk İstanbulda son gecesi... Yann bu kalabalık, kimbilir nerelere dağılacak, fakat içlerinden hiçbiri muhakkak ki burada bulunmıyacak! Nerede, hani o gönüller çalan şakrak bar kızları? İki bardak fazla şarab içirmek için Bilâl adında bir şahıs, evvelki gün Kasımpaşada Vasiliki ve Cağaloğlunda da Ayşe isminde iki kadının çantalannı kaparak kaçmıştır. Fakat gerek Kasımpaşadaki ve gerek Cağaloğlundaki işleri kendisine bir fayda temin etmemiştir. Şişkinliğine aldanarak kaptığı çantaların içinde tuvalet levazımile bir kaç kuruş bozuk paradan başka bir şey bulamamıştır. Bu vaziyet karşısmda bu çantalardan hiç olmazsa birinden istifade çaresini düşünmüş ve bunlardan birini keserek ayakkaoısına yama yapmıştır. Evvelki akşam yakalanan Bilâl, hakkında tanzim edilen evrakla birlikte Adliyeye teslim edümiştir. Kadınların çantasını kapan hırsız E«ki tzmit Belediye reisi mahkemeye verildi Izmit (Hususî) Izmitin eski Bele. diye encümen azaları ve Belediye reisi rıhtım inşaatında usulsüz işlerden dolayı Devlet Şurası tarafından mahkemeye verilmişlerdir. Muhakeme İstanbulda gö rülecektir. müşteriye sakız gibi yapışan o canlı sarmaşıklara ne oldu?.. Hepsi de o kadar uslu ve o kadar mütevekkil ki!... Her gecesini bir kaç muvakkat âşıkı arasında paylaşan umumî kadınların vaktile bir dost geceleri vardı. O gece için en parlak teklifler reddedilir, dosttan başkasına söz verilmezdi. Bar kızı da bu gece, ilk ve son dost gecesini yaşıyor. Ve belki de içinden, dilini bilmediği şairin mısralannı mınldanıyor: «Kim bilir, belki de son leylei sevdaımzdır Runda her lâhzai sevda ebediyet sayılır!» Muharrem Feyzi TOGAY SALÂHADDIN GÜNGÖR Birlikler teşkilâtı Ayni zamanda Teşkilâtlandırma U mum Müdürlüğü vekâletini yapan Servet Berkin, asıl Teşkilâtlandırma Umum Müdürü bulunan ve lstanbul Mıntaka Ticaret müdürlüğü vazifesini gören Avni Sakmanla yeni kurulacak ithalât birlikleri teşkilâtı üzerinde uzunboylu görüşmüşlür. Gelecek hafta birlikler teşkilâtile meşgul olmak üzere Ticaret Vekâletinin bir mümessili şehrimize gelecektir. Dış Ticaret dairesi reisi, bu gün ve yarın şehrimizde temaslar yapacak ve cumartesi günü vapurla Köstenceye hareket ede cektir. Servet Berkine bu seyahatinde Bükreş ticaret mümessilimiz Nejad Sirel, Petrol Limited müdürü Sedad, Pamuk ihracatçıları namına Kasım ve Yapağı hiracat tacirleri birliği namına da Bahri Kmacı müşavir olarak refakat edeceklerdir. Bükreş görüşmeleri iki memleket ticaretini tanzim, bu günkü bazı müşküllerin izalesi ve inkişafını temin gayesini istihdaf eSecektir. Bu arada bilhassa Rumanyaya krom, pamuk, yapağı ve daha bazı maddelerin ihracile Rumanyadan petrol ve benzin, yumurta talaşı ve daha bazı maddelerin ithalâtı ehemmiyetle müzakere mevzuu olacaktır. Dış Ticafet dairesi reisi, Bükreş temaslarından sonra Cenevreye giderek mayısm I 3 ünde toplanacak olan Milletler Cemiyeti beynelmilel afyon istişare komitesinin senelik toplantısında Türkiyeyi temsil edecektir. Servet Berkin, Cenevreden sonra îtalyaya geçerek bazı temaslarda bulunacak ve oradan Macaristana giderek Peştede bir müddet kalacaktır. Halen Peştede Dış Ticaret dairesi ikinci reisi Celâl Aykunt bulunmaktadır. Dış Ticaret dairesi ikinci reisi Peştede iki memleket ticarî müna sebatının inkişafı için bazı temaslar yapmaktadır. Bu temaslar Servet Berkinin Peşte temaslarile itmam olunacaktır. Dış Ticaret dairesi reisi Peşteden sonra Belgrad ve Sofyaya giderek Yugoslavya ve Bulgaristanın devlet merkezlerinde de ticari temaslar yapacaktır. Yumurta talaşı buhranı Bir müddettenberi devam eden yumurta talaşı darlığı geniş mikyasta kendini göstermeğe, yumurta ihracatlmızın hararet kesbettiği ve daha da inkişaf edeceği bir zamanda ehemmiyetli bir şekil almağa başlamıştır. Son zamanlarda, yumurta ihracatında kullanılan talaşlar münhasıran Rumanyadan gelmekte idi. Fakat Rumanya ile ticaretimizdeki bazı aksakhklar dolayısile talaş gelmemeğe başlamıştır. Fakat bir taraftan da yumurta ihracatımız hararetli bir şekil adığından talaş sarfiyatı da o nispette artmış, mevcud stoklar dahi tükenmiştir. Gerek yumurta ihracat tacirleri, gerekse mıntaka Ticaret müdürlüğü vaziyeti Ticaret Vekâletine bildirmiştir. Vekâlet, işi ehemmiyetle telâkki etmiş ve hemen teşebbüslere girişilmiştir. Soruyoraz? Yaklaştığını ilân eden bir tehlikeyi önlemek icin bir felâketin vukuu mu bekleniyor? Kars çayı tuğyan etti, şehrin bir kısmı sular altında kaldı Kars (Hususî) Bütün kış yağan sürekli karlar bilhassa Sankamış ve Soğanlı dağlarında toplanmış olduğundan birdenbire havalann ısinması üzerine eridi. Ayni zamanda sürekli yağmurlar da yağdı. Binnetice meydana gelen sel suyu, Kars çayını kabarttı. Çay üç dört metreden (azla şişerek etrafmdaki araziyi istilâ etti. Çayın havzasında bellibaşlı tahribat yoktur, Yalnız geceyansı şehre gelen sel, Evvelki yıl larda emsali görulmemiş şekılde çayı tuğyan ettirerek şehrin çay kıyısı mahallelerini kâmilen basmıştır. Bu arada Şehir parkı da sular altında kalmıs, geceyarısı imdad ekipleri atlı ve tombazlı tahlisiye kollan faaliyete geçerek; evleri boşaltmak suretile insan zayiatına meydan verilmemiştir. Sabaha kadar evler, cadde. ler sular altında kalmış, sabahleyin yavaş yavaş sular çekilerek çay ana yatağma girmiştir. Ayni zamanda şehrin poyraz tarafındaki eski gdl yeri (ki halen harman yeri olarak kullamlmaktadır) burası da dağlardan inen kar sularile büyük bir gol halinde kabarmış, araziyi kâmilen su basmakla beraber, buraya civar evler, dükkânlar ve pazar yerinin bir kısmı günlerce sular altında kalmışür. Evler kâmilen tabliye ediimiştir. Su baskınından 212 ev ve dükkân tamarnen, 160 ev ve dükkân kısmea su altında kalmıştır. Bunlardan 10 ev tamamen ve 45 ev de kısmen yıkılmıştır. İnsan zayiatı yoktur. 10 aded hayvan telef olmuştur. Tahmini olarak 5700 lira kadar zarar ve ziyan vardır. Bir sabıkalının marifeti Gördüğünüz resimler, ne Pompei harabelerinden bir manzara, ne de müthiş Erzincan felâket levhalarından artakalmış bir fotograf değildir, lstanbulun (ortasında, büyük devlet ve ticaret müesseselerinin bulunduğu bir muhitte, ilk inhidam ihtarile bizi ikaz etmek isteyen bir kazanın başlangıc görünüşüdür. Burası, Büyük Postahanenin bir sokak arkası, bir tarafı Akşam matbaası önünden Babıâliye, diğer ciheti muhtelif büyük ticaret hanları arkasına Meydancığa înen Acımusluk caddesidir. Yolun garb cephesinde kademe kademe yükselen geniş arazinin akmaması için mej'Iettiği kısımların önü, asırlarca evvel yüksek duvarlarla çevrilmiştir. Fakat senelerdenberi yağmurlar, rüzgârlar, toprakları harekete getirmiş, duvarlar da zerre kadar tamir görmediği için yıkılmaya amade bir }ekil almıştı... O sokaktan geçen en soğukkanh insanlar bile bir gün burada bir facianm vukua geleceğini tahmin ediyorlar, aid olduğu makamın nazarı dikkatini çekerek bir çaresine bakılacağını umuyorlardı. Heyhat!. Bir ay kadar evvel «Cumhuriyet» bahçesinin temadisi olan kısımla karşısındaki parça sırf tabiatin idraksiz merhametinin mes'ud bir tecellisi eseri olarak hiç kimse bulunmadığı bir zamanda çöktü. Sokağı minare boyu molozlarla doldurdu. Hâdiseden haberi olmıyanlar, bu yolda gördükleri manzaradan ürküyorlar, artık Belediyenin lstanbulun ortasında böyle bir tehlike mıntakasının, bir kaza belâ geçidinin mevcudiyetine müsaade etmiyeceğine kani bulunuyorlardı. Gene heyhat!. Yalnız molozlar temizlendi. Bu defa en küçük bir sel, veya hafif bir oynama neticesi bütün heyet ve heybetile aşağıya doğnı inmeğe hazır mu azzam toprak kütlesinin bu hareketine mâni olacak hiçbir tedbir alınmadı. Halbuki bu geniş arazinin kayması yalnız sokağı değil, bütün mahalleyi tehlikeye sokacak kadar büyük bir felâkete yol açacaktır. Şimdi oradan tehlikenin azametini idrakten âciz insanlar hâlâ geçmekte devam ediyor. Şehir halkının, hayatile alâkadar olan makamların acaba bunlardan haberleri var mıdır? Belediye mühendisleri bu duvarlan uzun uzadıya tetkik şöyle dursun, uzaktan bir dakikacık, harabeye şöyle bir göz ucile bakmışlar mıdır? Acaba harekete geçmek için bir felâketin darbesi mi bekleniyor? Her dakika boşanmağa hazır duran bu kaza ve belâ şelâlesi halkm gelip geçmesine hemen kapatılması ve koca bir semti hazin bir akıbetten kurtarmak için de icab eden yapılmalıdır. Bursa (Hususî) Hırsızlıktan müteaddid sabıkaları olan Erzurumlu Şerif oğlu Ali adında biri, Emniyeti Lmumiye nezareti cezasını çekmek üzere Bursaya gönderilmiş ve burada polise müracaat ettiği sırada Hatice isminde tstanbullu bir kadının beraber yaşadığı erkeği po lise şikâyet etmeğe geldiğini görmüştür. Kadının komisere verdiği ifadeyi dinle yen Ali, onun Ikbal otelinde yattığım öğrenmiştir. Ali, karakoldan aynlmış ve gece saat 21 de lkbai oteliı.e gitmiştir. Otelin kâtibine (ben sıvil polisim! Haticeyi karakola davet etmeğe geldim) demiştır. Otel kâtibi, Aliyi hakikatcn polis zannederek Haticeye haber vermiş, Hatice derhal dışarı çıkmış ve Aliyi kara Nfishası 5 kurusrur. kolda gördüğü için onun sivil polis ol Haric Fiirkıye duğuna hükmederek beraberce sokağa Abone 5 ıçın için çıkmışlardır. Kadını bir takım dolambaç1400 Kr. 2700 Kr. lı yollardan bir bahçe içerisine götüren Senelik 750 » 1450 » Ali, orada (nereye gidiyoruz?» diyen Alb aylık 800 > 400 » kadının üzerine atılmış, ağzını tıkayarak üç ayhk Yoktur Bfa aylık 150 » ve bir hayli boğuştuktan sonra kadıncağızı mukavemet edemiyecek Kir hale getirmiş, bundan sonra ona tecavüz etmiştir. Gazetemize gönderflen evrak ve yazılar Bilâhare kadını bahçede bırakan Ali neşredilsin, edilmesin iade edilmez ve zıyaından mes'uliyet kabul olunmaz. Karacabeye kaçmışsa da zabıtaca Karacabeyde yakalanmıştıs, CUNHURİYET eraıtı Dikkat
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle