Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 29 Nisan 1940 FİKİRLER Felsefe ıstılahları Bizim maksadımız, mücerredin ifadesini müşahhastan, bizzat halkın dilinden çıkarmaktır Bugünkü felsefe eski Yunandan doğ muş. ancak ilmin yeni keşiflerile, aynı esas dahilinde, insan bilgisinin kemiyet ve keyfiyet itibarile yeni tahlil ve terkiblerile onun çizdiği istikamette yürümüştür. Yunan mucizesinin bugünkü Türk sahillerinde doğan ilk çulelerini doğrudan doğruya bilmekten zi yade, onların izlerini eserlerinde taşıyan iki büyük şahsiyette öanıyoruz. Binaenalfeyh felsefe ıstılahlannı da kendilerinin yazılarında incelemek, insan kendinden önce gelen bütün mevcudat silsilesinin bütün imkânlarını varlığında tahakkuk ettirdiği gibi, bu iki şahsiyeti de mensub oldukları milletin son kemali telâkki etmek pek de hatalı olmaz. Bunlardan birincisi Eflatun'dur. Bütün düşüncelerini muhavere şeklinde ifade etmı«, bunlarda da son ve hâkim sözii üstadı Sokrat'a bırakmıştır. Bunun için ikisinin nazariyelerini birbirinden ayırd etmek, kolay değildir. Tabiiyattan, ruhiyattan, ahlâktan, siyasiyattan, bediiyattan, cedelden bahseden bü konuşmalar derin bir felsefî manayı haizdir. Aynı zamanda yüksek edebî mahsullerdir. ifadelerinde insanda hayret uyandıracak bir çeşidlik vardır. Şimdiye kadar hiçbir filozof bu kadar tenevvü gösterememiştir. Konuşanlann canlı ve kuvvetli şahsiyetleri her sahifede parıldar. Tasvir olunan genelerde insanı adeta büyüleyen bir şirinlik vardır. Konuşmalar o kadar büyük bir meharetle idare olunur ki, insan en hünerli bir dramda seyrettiği bütün incelikleri son hadlerine kadar onlarda olduğundan fazlasile bulur. Bunlar her cümlesinde hayat fışkıran küçük ve zarif levhalardır. Cumhuriyetin müellifi bunlarda en yüksek jiire kadar yükselmiş, güzelliğin şahikalarını adeta avcu içine alarak, devrinin heykellerinde parıldayan en büyük zarafeti onlara vermekte san'atkârlarla rekabet etmistir. kelimelere ve mukabili oldukları fikir tarihine kendilerinin yabancılığından ileri gelmektedir. **# Aristo yazılarındja kendi zamanının dilini kullanır. Fakat ifade etmek istediği düşüncelerin çokluğu üslubunda pek büyük tesirler gösterir. Eşyayı bütün ferdiyet ve cüz'iyetlerile düşünür, sonra da cüz'iden külliye geçerek, ilimlerden her birisinin sahasını ve mevzuunu sarahatle tayin eder. Hislerin damgasını üzerinde taşıyan müşahhasatı bu unsurlarından tecride çalışır. Külliyatı teşkil ve ifade etmek için lisanını zorlar. Zâhiren müteradif olan, aynı manaya delâlet eder görünen kelimeleri birbirinden iyice ayırır. Sonra pek açık anlaşılır şekilde tarif eder. Bunun için iki yoldan yürür. An'ane halinde olarak eskiden kalma kelimelerin medlullerini ilmin gerekli bulduğu bir tarzda tahdid eder. Kendilerine sarih manalar verir. Bizim de evvelâ garb türkçesinden, sonra sırasile, tarihte on yüksek ve geniş yer tutan, içtimaî hayat itibarile en çok inkişaf gösteren Türk boylannın, kendlerinin dillerinden, Çagatây, Uygur, Kazan, Azerî lehçelerinden istifade etmemiz lâzımdır. Türkün Asyada yayılmış olduğu geniş saha, bunun en iptidaî varlık tarzlarından en mtitekâmil insanlık hayatına kadar içtimaî hayatın bütün konak yerlerini taşıması ve başka herhangı milletin bütün beşeriyette bu safhaları bugiin kendinde göstermek mazhariyetinde bulunmayışı düşünülürse, türkçenin bir ilim ve bir felsefe dili yaratmak imkânı daha ziyade kabul edilmiş olur. Garb diilerinin ıstılahlarına menşe olan ne eski yunanca ve lâtince, ne de yakınşark medeniyetinin dünkü ifadesi bulunan arabca, esaslarında işgal ettikleri saha itibarile, Türkün genişliğine hiçbir suretle sahib olmamış lardır. Aristo, kendi fikirlerini ifade için eskilerin an'anelerinde bulmadığı kelimeleri icad etmistir. Fakat daima birincisini hâkim kılmış, yazılarında her ikisini de birlikte olarak kullanmıştır. Çok defa halkm malı olan, herkesin harcı bulunan bir tabirden hareket etmiş, bunun manasını bazan lüzuma göre darlatmış ve bazan da bilâkis genişletmiştir. Böylece onu mantıkî bir mefhumun, bir küllinin en doğru ifadesi haline getirmiştir. Fakat onun bulduğu dilde pek çok noktalarda, pek çok boşluklar vardı. Aristo bunlan doldur mak için kelimeler icad etmistir. Fakat bunda da an'anenin yaşayan ilk hududu dahilinde dayanacak noktalar aramıştır. Böylece ortaya koyduğu ıstılahların sağlamlığı ve bütünlüğü sayesinde, Yunan dili için, bir ilim ve felsefe lisanının kurucusu olmuştur. Bizim de yapmak istediğimiz iş, indî, keyfî, yukarıdan inme kelimeler yerine, kökleri, tasarruf şekilleri, Türk lehçelerinde mevcud, yunanca ve lâtincelerinin ortaya çıkış şartlarına azçok uygun, tabirleri ortaya koyarak, mücerredin ifadesini müşahhastan, bizzat halkm dilinden çıkarmaktır. Dairei vücude, lisanın çevresinde iptida ile intihaya bir birlik noktası bulmaktır. Bu, zihni törpüleyici işin bazı misallerini bir başka makalede vermeğe çahşacağız. f Şehir ve Memleket Haberleri Siyasî icmal Norveçte askerî ve İSTİYORUZ Darüşşafakanın 67 inci siyasî mübareze Yayalara mahsus yolları nakil vasıtaları işgal yıldönümü kutlulandı etmemelidir Bizde taksi soförlüğü muhakkakfci son zamanlarda çok tekâmül etti. Eskiden olduğu gibi başıbozuk bir esnaf kalabahğı olmaktan çtktı. Kira otomobillerıni kullananların ekserisi arabanın sahibi ve ciddî insanlar oldukları için seyrüsefer talimatnamesine riayet etmeği, müşieriye nezaket göstermeği pek iyi biliyorlar. Fakat içlerinden bir kısmınm hâlâ lâübaliyane hareketlerden vazgeçemedikleri görülüyor. Çok defa akgamlan yediden, sekizden $onra, nadiren de gündüzleri bekleme yerleri olarak seçılen sokaklardan urabalarının ileristni ta caddenin ortasına kadar sürerek yayalann geçecekleri kaldmmlan keyfî surette işgalde hiç bir mahzur görmüyorlar. Halk bu vaziyette uzun bir kavis çevirerek ve gelip geçen diğer nakliye vantalannm altmda czilmek tehhkesine maruz bulunorafc caddenin ortas\ndan geçmek mccburiyetinde kalıyor. Bazı otobüs soförleri de kendilerine tahsis olunan kaldırım kenarlartndaki durak yerlerinde durmayı nedense bir turlu âdet edinemedıler. O durak yerlerine en yakın caddeye amud olarak istasyon j/apıp yaya kaldınmtnın karstki sokakla muvasalasını tamamen kesiyorlar, etraftan müşteri toplayıncaya kadar halkm oradan geçmesine mâni oluyorlar. Kendiîerini kanun ve nizam harici sayarak şehrin yollanm kesen ve halkı ezilmek tehlikesine maruz bırakan §oförleri Seyrüsefer §ubesi mensublartnın görüp tedib etmesini şehrimizin yaya sakinleri namına isteyoruz. Eski mezunların da istirakile yapılan dünkü merasim çok samimî oldu, geçmiş günlerin hatıraları yadedildi Yazan: MuMtafa Nantik orveçte lngilizlerle Almanlar arasında tarihin büyük mübare zelerinden biri cereyan ediyor. Boğuşma hem askerî hem de siyasî mahiyettedir. Taymis gazetesinin askerî muharriri Norveçteki mücadelenin askerî cihetini şu suretle izah etmistir: «Norveçte Ingiliz ve Alman kuvvetleri memleketin en mühim sevkulceyş noktalarını tutabilmek için yarış ediyorlar. Frondheim'da karaya çıkan Alman kuvvetleri tecrid edilmiş bir haldedir. Al manlar Oslo'dan buraya imdad göndermek için hertürlü gayret ve fedakârlığı yapacaklardır. İki Alman kuvvetinin birleşmesine mâni olmağa imkân olup ol madığı Norveçlilerin gösterecekleri mu. kavemete bağlıdır. Norveçlilere yardım için lngilizler muhtelif noktalardan harb sahasında görünmüşlerdir. Mücadelenin sonu belli oluncıya kadar resmî malumat neşredilmiyecektir.» Hakikaten 22 nisandanberi hem lngiltere, hem de Almanya olup biten şeyleri gizlemişlerdir. Ancak evvelki gün geç vakit mücadelenin neticesi ilân edilmiş :ir. Oslo'dan günde seksen kilometrelik yürüyüşle ilerleyen Alman kuvvetleri 350 kilometrelik bir mesafeyi katettikten sonra Trondheim'daki Alman kuvvetlerile birlöşmiştir. Londra matbuatı Nor eçteki askerî vaziyeti suğukkanlılıkla muhakeme ediyor. Tayjnis gazetesi Norveçlileri Alman kıt'alarının yolu üzerindeki köprüleri tahrib etmediklerinden :enkid etmistir. Deyli Telgraf iki Alman kuvvetinin birleşmesile orta Norveçteki Namsos'la Andalmes'in belki de tahliyesi icab edeceğini ve müttefiklerin askerî gayretlerini Narvik havalisine hasrede ceklerini yazmıştır. Lâkin Ingiliz nazırlarmdan Samuel Hoare söylediği nutukta Norveçteki harbin Ingiltere için hayatî bir safhaya girdiğini ve Norveç liman ve hava üslerine vazıyed eden Almanların imhası artık bir vazife olduğunu ve Almanlan da* körfez ve vadilerden çıkarmak için Norveçlilere silâh verileceğini söyleyerek Ingilterenin Norveç davasını ihmal etmiyeceğine şüphe bırakmamıştır. Vaziyetin bu günkü müşkülâtını Ingilizlerin Nor veçte hava üsleri olmamasile izah etmistir. Norveçte muhtelif mıntakalarda bulunan Alman kuvvetlerinin birleşmiş ol. maları Ingiltereyi mücadeleden vazge çirmeyip bilâkis şiddetle harekete sevkedecektir. Siyasî muharebeye gelince, Almanya Hariciye Nazırı Berlindeki süfera heyetini ve gazetecileri davet ederek Norveçin merkezinde elde edildiğini söylediği bir takım vesaikı okumuş ve ayni zamanda uzun beyanatta bulunarak Lehistan harbi gibi Norveç harbinin de bütün mes'uliyetini tngiltere ile Fransaya yükletmek istemiş ve Ingiliz nazırlannın sözlerinden istişhad ederek Norveçin Ingiliiter tarafından işgali hazırlanmış olup Norveç hükumetinin de lngiltere ve Fransa ile beraber harbe muvafakat etmiş bulunduğunu iddia etmistir. Nazır Von Ribbentrop'un kanaatino göre Isveç her ne pahasma olursa olsun bitaraf kalmağı tasmim etmiş ve aksini ispat edecek bir harekette bulunmamıştır. Alman Hariciye Nazınnm beyanatma lngiltere ve Fransa matbuatı derhal ce vab vererek Almanyayı tarihi tahrif etmekle itham etmistir. Bu suretle lngilizler ve Fransızlarla Almanlar arasında gayet şiddetli siyasî bir muharebe başlamıştır. Buna lngiliz ve Fransız devlet adamları iştirak edeceklerdir. ltalya dahi kendi noktai nazarına göre müdahalede bulunacaktır. Rusyanın bu mübarezeye karşı nasıl hareket edeceği şüphesiz en ziyade merak edilen cihettir. Norveç üzerinde tarihin en büyük askerî ve siyasî mücadelesi yapılıyor. Üstte: Mektebin son sınıf talebeleri müdürlerile bir arada, aşağıda: davetliler mektebin yemekhanesinde öğle yemeği yiyorlar Eski ve kıymetli bir irfan ocağı olan Darüşşafaka lisesi, dün parlak bir merasimle kuruluşunun 67 nci yıldönümünü kutlulamıştır. Saat 10 dan itibaren, Darüşşafakanın İstanbulda bulunan hemen bütün mezunları mektebin geniş koridor ve salonlarını doldurmuştu. Vazife dolayısile lstanbul haricinde bulunan ve miktan mühim bir yekun tutan mezunlar da bu eski yuvalarının 67 nci yıldönümünü telgraflarla tebrik etmek suretile daimî sevgi ve bağlılıklarını izhar etmişlerdir. Merasimde Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar ve Emniyet müdürü Muzaffer Akalın da hazır bulunmuştur. Saat 1 1 de mektebin geniş konferans salonu tamamen dolmuş bulunuyordu. Merasime sekiz Darüşşafakalı talebenin söylediği istiklâl marşile başlanmıştır. Marşı müteakıb mektebin genc bir talebesi mektebin bu büyük gününde hazır bulunduklarından dolayı davetlilere teşekkür etmistir. Bunu müteakıb mektebin dokuzuncu sınıf talebesinden Şinasi, Darüşşafakanın en eski mezunlarından fsmail Safanın «Darüşşafaka» adh şiirini okumuş ve uzun uzun alkışlanmıştır. faka için kendi yazdıklan şiirleri okumuşlardır. Şiirlerden sonra mektebin eski mezunlarından Arif Karagümrük kürsüye gelerek o zamanlar mekteb idaresi tarafından talebelere verilen muhtelif suçlara aid muhtelif cezaları anlatmıştır. Arif Karagümrük, isim tasrih ederek kuru ekmek ve hapis cezası alanları söylerken, bu gün saçları ağarmış olan isim sahlblerinin gözleri yaşanyordu. En son kürsüye gelen 30 sene evvel Darüşşafakadan mezun olan muallim Gündüz Nadir, mekteb hatıralarını an • latmış ve bu gün büyük bir kısmı ölmüj bulunan eski muallimleri hürmetle an . mıştır. Muallim Gündüz Nadirin çok güzel canlandırdığı bu eski hatıralar sık sık ve heyecanla alkışlanmıştır. , Bundan sonra öğle arası verilmiş ve hep beraber aşağı inilerek devamlı bir neş'e içinde Darüşşafakanın meşhur etli fasulyesi, pirinç pilâvı ve üzüm hoşafı yenmiştir. öğleden sonra mekteb gezilmiş ve bahçede Darüşşafaka talebeleri muhtelif oyun ve spor gösterileri yapmışlardır. Çok muvaffakiyetle yapılan bu gösteri lerden sonra samimî bir vedalaşma ya . pılarak Darüşşafakanın bu büyük gününe son verilmiştir. MÜTEFERRİK Yüksek Mühendis mektebi talebesinin tetkik seyahati Yüksek Mühendis mektebi talebesinden 40 kişilik bir kafile dün sabah 15 günlük bir tetkik seyahatine çıkmıştır. Kafile, evvelâ Sıvasa gidecek ve dönüşte beş gurpa ayrılacaktır. Dönüşte yol grupu Diyarbakıra, su grupu Izmire, inşaat grupu Ankaraya, elektro teknik ve elektro P.T.T grupları Kayseri, Karabük ve Ankaraya gideceklerdir. Eflâtun'dan alacağımız ders, onun kendi cemiyetinde en üstün şahsiyetleri konuşturmasında, bizim de bu konuşma dilinden felsefe ıstılahlannı çıkarmak ıçin iki bin şu kadar senelik bir me3afeden ufuklarımıza ışık salmasındadır. Meselâ eşyanın hassalarımızda kendini gösteren •ureti, şekli ve manzarası manasına gelen en İdeadan, sureti mahsusadan, bunların müşterek bir toplanışı olan neve, oradan da bütün suretlerin ve bütün nevilerin •"•îezelî ve değişmez kalıplarına kadar müşahhastan mücerrede yürümüştür. Dia lektikiden, aslında söz ve bunun bir terkibi olan dil manasından, muhavere ve mubahase san'atına, daha sonra, eşyayı cinsler ve sınıflara ayırmak, külliyata taksim ve tasnif etmek san'atına, nihayet en küllî ve makul varlıklara, ilk mebdelere varıncaya kadar külliyattan külliyata yükselmeğe, Sofyanın tabirile seyri illâllaha, Kur'andaki kelime ile, meseli âlâya kadar yürümüştür. Binaenaleyh her kelime uzun bir tarihle bağlı olduğu milletin devirlerinden kendi üzerinde nakışlar ta|ir. Kendisini ortaya çıkaran içtimaî şartlarla bugüne kadar geçirdiği istihaleler bilinmezse, ne kendisi, ne ifade ettiği maksad, ne de bağlandığı felsefî ve içtimaî mezheb anlaşılamaz. Birçok felsefe tercümelerinden biraz da mana çıkarılamaması. Itiraf etmek lâzımdır kı, sahiblerinin' ması. Itırar etmek lâzımdır ki, sahiblerinin Berlin Istanbul hava postası Deutsche Supyhansa'nm Türkiye di ıcktörü Walter Von Lux evvelki gün Berlinden şehrimize gelmiştir: Alman hava yolları direktörü Istanbula kış mevsimi dolayısile tatil edilmiş olan seferlerin yeniden açılması için gelmiş bulun maktadır. Esasen şimdi Sofyaya kadar yapılmakta olan seferlerin bugünlerde istanbula kadar uzatılacağı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, Rumanya Kraliyet hava yolları idaresi de Bükreş tstanbul hattının mayısın 2 nci gününden itibaren açıBundan sonra, dokuzuncu sınıf talebelacağını bildirmişlerdir. Rumanya hava sinden Esad ve Mustafa Atillâ Darüşşayollan idaresi Bükreş lstanbul hattının tstanbulda devlet hava yollarının Adanaya kalkacak tayyarelerile karşılaşıp Avrupa yolcularını iki gün sonra dahi Adanada Toros ekspresine yetiştirmek üzsre tertibat almıştır. Askerî müzeye takdir edilen kıymet Ekmeğin çeşnisi bugün değişiyor İlk tahsil yaşında bulunan çocuklar Dün şehrimizde 'mumî bir tahrir yapıldı ( Tecrübe sayımına hazırlık için yapılan içtima J Millî Emlâk müdürlüğü tarihî binalara kıymet takdir ettirmektedir. Bu meyanda Askerî Müzeye de kıymet takdir edilmişMustafa Namık Ç'anftl tir. Bir heyet kadastro, tapu, bina tahakMUStata ISamik Çanki kuk defterlerini tetkik etmiş, parsel üzerine binanın krokisi ve ana hatlarile iç ve dışını tamamen incelemiştir. Mozaiklar da kıymete ithal edilmiştir. 7550 metro kare teşkil eden bina arsasının beher metrosuna 6 lira konmuş, fakat binanın tarihî kıymetine binaen bir misli artırılarak beher metroya 1 2 lira kıymet takdir edilmiştir. Askerî Müzeye 3,960,000 lira kıymet takdir edilmiştir. Yeni halitaya göre ekmekler biraz esmer olacak Daimî Encümen tarafından kabul olunan ekmek çeşnisinin tatbikına bu gunden itibaren başlanacaktır. Yeni çeşni buğday, halitasının terkibi itibarile eskisinden çok farklıdır. Evvelce lstanbul ekmeğinin yüzde 15 i sert, yüzde 75 i yumuşak buğdaydan terekküb etmekte ve içinde yüzde 1 0 çavdar kabul olunmakta idi. Şimdi ise ekmeğin yüzde 25 30 u sert ve mütebakisi yumuşak olacak, fakat Daimî Encümenin kabul ettiği esasa göre çavdar miktan yüzde beşi geçmiyecektir. Daimî Encümenin çavdarı bu sekilde tahdid edişi un ve ekmek işile alâkadar olanlarca yanlış bir karar olarak gösterilmektedir. Çünkü evvelâ lstanbulun ekmeklik buğdaymı veren Toprak Mahsulleri Ofisinin verdiği buğdayların çavdar miktan yüzde 10 veya daha yukandır. Bundan sonra da undan çavdar miklarını bu kadar bariz olarak ayırmağa fennen imkân görülmemektedir. Bunun için Toprak Mahsulleri Ofisinin buğdaylaıından yapılacak unlarda bu noktadan, Belediye ile daimî ihtilâflar çıkacağı şimdiden muhakkak addolunmaktadır. Diğer taraftan, ofis tarafından son zamanlarda verilen delikli buğdaylar da esaslı bir mesele ihdas etmistir. Bu buğdaylardan hasıl olan unları Belediye ekmek imaline elverişli görmiyerek mühürIemiştir. Bu vaziyet karşısında değirmenci ve kırmacılar da delikli buğdayları almaktan istinkâf etmişler ve başka buğday olmadığından çalışmamışlardır. Belediye lktısad müdürü değirmenlere giderek bu hususta tetkikler yapmış ve Vali Lutfi Kırdar mesele ile bizzat alâkadar olarak vaziyeti Ticaret Vekâletine bildirmiştir. Ofisin elinde eskiden kalmış olan bu malların bitmek üzere olduğu söylenmektedir. Fakat bitinceye kadar 'da alâkadarları müşkül vaziyete düşüren bu halin bir karara raptı zarurî görülmektedir. Muharrem Feyzi TOGAY Silivri hükumet konağı Silivri hükumet konağının inşaatı bit miştir. Burası mevcud kaza hükumet konaklarının en moderni olmuştur. Yalnız müteahhidle maliye arasında inşaat bedelinden dolayı bir ihtilâf zuhur ettiğinden binanın tesellümü kabil olamamıştır. Tesellüm keyfiyeti bu ihtilâfın hallinden sonra yapılacaktıı\ Şehrimizde ilk tahsil çağında bulunan çocukların sayısı dün tespit edilmiştir. Şehir dahilinde ve kazalarda memurlar saat ondan itibaren evleri dolaşarak evvelki gün bırakılan bültenleri toplamışlardır. Kaymakamlar, Nahiye müdürleri, sayım işinin noksansız bir şekilde yapılması Hükumet, memleketimizde bulunan için sıkı bir kontrol tesis etmişlerdir. İlk ecnebi bar ve sahne artistleri hakkında tedrisat müfettişlerile ilk mekteb başmuallimleri de mıntakalardaki halkı tenvir mühim bir karar vermiştir. Bu karara göederek sayımın ehemmiyetini anlatmışlar re bar ve sahne artistleri bu aym sonuve varakaların doldurulması hususunda na kadar çalıstıklan yerlerde, angajmanlannı ikmal ederek memleketimizden ayaile reislerine yardım etmişlerdir. Köylerdeki sayım, tahrir usulüne gö nlacaklardır. Bar ve sahne artistleri memleketimizden çıkarılıyor Bir motör makinisti yaralandı 'M:, &iw% «Izmir» motörü dün sabah Beşiklaş önünden geçerken birdenbire egzost borusu patlamış ve motörün makiniia Nuri ağır surette yaralanmıştır. Nuri Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Otomobil altında bacağı kırılan çocuk Şoför Zülfikarm idaresindeki 1613 numaralı otomobil Cağaloğlundan geçerken, Mahmudpaşada Selvili sokakta oturan Turhan adında bir çocuğa çarpmıştır. ÇoYukarıda: Tecrübe sayımında vazife alacak memurlara cetveller tevzi cuk otomobilin tekerlekleri altında kaldıediliyor, aşağıda: Memurlara konferans verilirken ğından bacağı kırılmıştır. Yaralı hastaneönümüzdeki pazar günü Bakırköyün muavini Haluk Nihad, sayım işinde hal ye kaldınlmış, şoför yakalanmıştır. de yapılacak tecrübe mahîyetindeki nü kın riayet edeceği hususatı tebarüz ettirğini anlatmış ve nüfus sayımınm ehem fus »ayımı dolayısile dün Bakırköy Halk miş ve tecrübe mahiyetinde yapılan bu miyetinden bahsetmiştir. Hatib, nüfus saevinde bir toplantı yapılmıştır. sayım işinde halkın memurlara azamî ko yımı işinde vazife alanların ve halkm ne Toplantıda Vali muavini Haluk, Istan laylık göstermelerini ve memurların da bu suretle hareket edecekleri hakkında izabul vilâyeti nüfus müdürü, umumî meclis işi kendilerinden beklenen sür'at ve dik hat vermiş ve bilhassa ne bir fazla ve ne muamelât müdürü de hazır bulunmuş katle yapmalarını tavsiye etmistir. bir noksan esasına büyük bir dikkatle rilardır. Umumî meclis muamelât müdürü ayet etmelerini tavsiye etmistir. Nüfus sayımı işinde vazife alanlara sa Zühtü Çubukçuoğlu da nüfus işine hüku Zühtü Çubukçuoğlu izahatını mü yıma aid defter ve cetveller verildikten metin fevkalâde ehemmiyet verdiğini teteakıb pazar günü vazife alacaklan bazı sonra, bunlara Evin konferans salonunda barüz ettirdikten sonra bir memlekette hususat üzerinde tenvir etmek maksadile sayım işine aid izahat verilmistir. Vali nüfusun çok mühim roller oynayabileceyapılan bu toplantıya nihayet verilmiştir. re yapılacağından dün sabah bu işe nıemur edilen köy muallimleri, muhtarlar ve köy kâtibleri köylerindeki evleri teker teker dolaşarak ilk tahsil çağındaki çocuklan bizzat cetvellere yazmışlardır. Cetveller ve bültenler dün alâkadarlara verilmiştir. Bunlar Vali muavini Halukun riyasetindeki heyet tarafından tasnif edilecek, her yaşta bulunan çocuklar aynca tespit edilmek suretile netice Basvekâlet lstatistik umum müdürlüğüne bildirilecektir. HAVA RAPORU ŞEHİR İSLERİ Karaağac mezbahasında paçahane kısmı yapılıyor Karaağac mezbahası paçahane kısmında yeni bazı inşaat ve tesisat vücude getirilmektedir. Şimdiye kadar burada kesilen hayvanattan kısmı azammın sakatat bilhassa binlerce ayak ve işkembe denize dökülmekte idi. Son zamanlarda bir müteahhid bunların tırnaklarını sınaî ve kimyevî ilşerde istimal edilmek üzere Italyaya sevketmektedir. Belediye bun ların diğer hususatından da istifadeye ka rar vermiştir. Yeşilköy Meteoroloji istasyonundan alınan malumata göre dün hava yurdun orta ve doğu Anadolu bölgelerinde çok bulutlu ve pek mevziî yağışlı, Karadeniz sahillerinde sisli, Marmara havzası ve Trakyada çok bulutlu, diğer yerlerde kısmen bulutlu geçmiş, TÜzgârlar cenubî istikametten hafif olarak esmiştir. Dün İstanbulda hava bulutlu geçmiş, rüz^ârlar garbdan saniyede 1 3 metre hi7İa esmiştir. Saat 1 4 te hava tazyiki 10113 milibardı. Suhunet en yüksek 25.2 ve en düsük 7,7 olarak kavdolunmustur. CITMHURİYET Nüshası 5 bumshır. Aboneferaitı Senelik Alh ayhk üç ayhk Bir ayhk 1400 750 400 150 Kr. 2700 Kr. » 1450 » » 800 » » Yoktur Dikkat Gazetemize gönderüen evrak ve yazılaı1 lcab eden tesisat vücude getirildikten nesredilsin, edOmesin iade edilmez ve sonra bunlar belediyeye varidat da ge zıyaından meı'uliyet kabul olunmaz. tirecektir.