Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 17 BîrincJklnun 1940 Universitede büyük bir toplantı yapıldı Rektör ve profesörler, millî iktisadm ruh ve mânasını tebarüz ettiren kıymetli hitabelerde bulundular Millî iktısad ve tasarruf haftası münasebetile dun Ünıversite Iktısad Fakultesinde bir toplantı yapılmıştır. Haf tanın beşinci gunü, Fakülte tarafından «iktısad günü? olarak kabul edildiği için, gencler salonlannı haftanın mana ve ruhunu tam manasile canlandıracak şekilde mukayeseli istatistikler, kıymetli sözler ve resimlerle süslemişlerdi. Toplantıda Fakültenin profesör ve talebeleri, iktısadî hayatla alâkadar zevat hazır bulunmuştur. Talebenin hep bir ağızdan söylediği İstiklâl Marsmı müteakıb Rektör Cemil Bilsel kısa bir hitabe ile toplantıyı aç. mış ve demiştir ki: « On birinci yılında bulunduğumuz tasarruf ve yerli malı haftası, Riilli hayatımızın belli bajlı bir inübah hareketi olmuştur. Her yıl memleket bir ydlık faaliyeün iktısadî seyrini ve neticelerini bu haftada ifade ediyor. di. yebiliriz ki, memlekete âdeta bir yıllık çalışmanın hesabını veriyor. Hesabmı verme, o çahşmayı nizamlama ve olanı olması lâzımgelene göre uydur. madır. Hükumet, her yıl bu hesabı açıkça millete vermektedir. Bununla hem bir ydın iktısadî çalışmalanmn seyrini ve neticelerini göstermekte, hem de yeni yıl için plânını çizmekte, hızım almaktadır. Her birimize, ayni yolda hesabla ve müvaıene ile çalı^ma vazifesi terettüb etmektedir.» Cemil Bilsel sözlerini şöyle bitinnistir: « Biz bu toplanmalarda her yıl iki ses duyarız. Biri, gencliğin millî heye. canlnı, kendisine mahsus coşkun ifade ile ateşli duygularla ifade eden sesidir. Bu ses yeni hamleler için lâzım olan kuvveti getiren sestir. Diğeri ise, hedefe daha emin yürümek için ilrain sesidir. Harb, iktısad harbi, devir, iktısad devri, hafta iktısad haftası, gün iktısad günüdür. Sözü de, bize salâhiyetle BÖZ söyleyecek olan iktısadcılara bırakıyorum.» Muteakıben, bugün İçin Üniversite tarafından sureti mahsusada davet edi len Sinob Mebusu Profesör Yusuf Kemal Tengirşek, alkışlar arasında kürsüye gelmiş, çok kıymetli bir hitabede bulunmuştur. Profesör sözlerinde «nill! ekonomik bünyemizin takib ettiği «eyir» in ana hatlannı tebarüz ettirerek evvelâ garbda ve bizde iktısad tarihL nin geçirdiği devirleri kısaca anlatmıştır. Bugün karşı karşıya harbeden kuvvetlerin, ekonomik bünyeye bir şekil vermek için çarpıştığıru söyleyen Profesör, 110 senedenberi cereyan eden ik tısadî vâkıaları sayarak, Cumhuriyet devri ile eski devirlerin mukayesesini yapmış ve demiştir ki: < Bizde de ihtiyaclarm sevki ile hareket eden Büyük Millet Meclisi tâ ilk günden itibaren mülî iktisadm icablarına göre adım atmıştır.» Profesör sözlerini şoyle bitinniştir: < Aziz genclik, herşey size bağlanıyor. Her şey sizin bilbassa faaüyetipize bağlıdır. Her yerde, bunlardan istifade etmek suretile memleketin ekono mik bünyesini bir kaya haline getirebüirsiniz.» Bundan sonra, İktısad Fakültesi içtimaiyat doçenti Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, iktısad işinin içtimaî terbiye işi olduğunu ve bunun tahakkuku için lâzımgelen illetleri anlatmıştır. İktısad Fakültesi talebelerinden ba zıları da, memleketimizin iktısadî hayatındaki vazifelerini tebarüz ettirerek bu sahada kudretli bir varlık gösteren büyüklerimize karşı şükranlarını bildirmişlerdir. Toplantıya Fakülte Dekanı Profesör Ömer Celâl Sarçın sözlerile nihayet verilmiştir. Yüksek İktısad mektebmdeki merasim Yüksek İktısad ve Ticaret mektebinde yapılan toplantı da çok istifadeli olmuştur. Toplantıya mekteb müdürü Dr. Bedri Nihad Sayarın hitabesi ile başlanmış, tır. Nihad Sayar, haftanın ehemmiyeti etrafında söz söyleyerek mektebin yetiştirdiği elemanların bu vadideki çalısmalarını anlatmıştır. Mektebin askerlik muallimlerinden Şevki Türkkan caskerlik bakımından iktısadın ehemmiyeti» mevzulu bir hitabede bulunmuştur. Ayrıca talebeler. den bazıları da haftanın ehemmiyetini muhtelif cephelerden tetkik etmişlerdir. Toplantıdan scnra yeni mekteb kooperatifi merasimle açılmıştır. Iktısad haftası Bir terzî aleyhine açılan dava Bekçi Yusuf, davasını ispat* edemedi İyi kumaş yerine adî kumaştan elblse dikerek müşteriyi aldatmak Iddlasile bir terzi aleyhine dava a çılmış, bu davaya dün İstanbul altıncı asliye ceza mahkemesinde bakılmıştır. Davacı, Yusuf Isminde bir bekçidir. İddlasma göre, kendisi, Halid is J nıinde bir terziye, 42 buçuk liraya kaLve rengi ve çizgili yün kumaştan bir takını elbise ısmarlamış. Halbuki terzi, bu müşterinin beğendiği kumaşı sonradan değistirmiş, kendisine ayni renkte, ayni desende, lâkin pamuklu kumaştan bir taVım elblse dikmls. Bunur değeri de, diğer elbise değerinin ar.cak yarısmı tutuyormuş. Terzi mahkemede şunları söyle mistir: Bu adam geldi, bu kumaşı be ğendi, dikiş, astar ve saire parasile beraber topyekun istedlğim parayı vermeğe nza gösterdi. 25 lira peşin aldım, 17 bucuk ilravı da İki taksltte alacaktım. Fikat. elbiseyl alan müşteri, sonradan kumaşı adi ve paravı fa^la bularak. elbiseyi dükkâna geri cetirmis Ben terziylm, kıımascı d3Nuri Bosut bir maça başlamadan r ğilim Kumastan anlamam, Kendisi e\ vel para atarken beğenerek yaptırdı. Ben onu aldatİstanbul futbol ajanı Hasan Kâmil madım, kumaşı değiştirdiğim de asılSporelin istifası üzerine futbol ajanlısızdır. ğına, hakem komitesi âzasmdan Nuri Manifaturacılar blrliği, terzilor Bosut tayin edilmiş, keyfiyet, umumî cemiyeti. murakabe müdürlügü ta müdürlüğe bildirilmiştir. raflanndan kumaşın ve dikişln kıyNuri Bosut, uzun zamandanberi hametine dair alınan cevablar. birbi kem komitesinde, hakem kurslannda rind«n az çok farkbvdı. Müddeiu çalışmış ve muntazam mesaisi ile tanmmumî, kumasın değistirildiği sabit mıştır. İstanbul sporunun en faal bir olmadıŞmı ileri sürerek. kumasa na şubesinin idarî ve teknik işlerinin ba. zaran fiatin fazlaca görülmesine ge şına geçen Nuri Bosut. hakikaten çok lîncc, terzili^in bir el İsi olmasına. intizam isteyen bu vazifede muvaffak dikişte gösterilen maharet. ve zevk olabilir. itibarile fiatm de&isebileee£intn baYorucu ve uzun bir mesai isteyen husus elbise bedelinin kısmen taksftle ödeneceğlne Röre, terrfnin müs futbol ajanhğında Nuri Bosuta biz de teriyi aldatmaktan beraetlni Lstemiş muvaffakıyet dileriz. tfr Mahkemede. knmasa nazaran topvekun fiatta fahis bir fartalık pfirülmekle beraber, Irumaş de?:istirilrr.e.si sübut bulmadıi^ından. müsterlnln aldatılmıs sayı'amıvac&âına ve terzinin beraetine karar vermistir. Mahkemeve koltugunda bohçı ioerisindekl münazaalı elbisevi st kıstıriD ee'en bekçlve de, hnk'ik mahkemeMne gidin dava açmakta muhtar oldugu anlatılmıstır. Doğum Yeni futbol ajanlığı Hüsnü Kâmil Sporelin yerine Nuri Bosut tayin edildi Merhtnn Süleyman Pa?a tortmtı Bayan Güzln Gökhan üe genc sa baylanmızdaa Teğmen Salim Gökhan ın Kızıltopraktaki evlerlnde bir erkek evlâdları dünyaya geldlğini rcemnuniyeUe haber aldık. Bu genc ana ve babayı tebrik eder, Tanridan miniminiye ıızun ömürlerle memlekste nafi olmasnu temenni ederiz. BUGÜNDEN İTİBAREN: Çemberlitaş Sinemasının YARIN ( Matinelerden itibaren: Ejnsali görülmemiş müstesna projîramını kjtçmnayınız. ŞEHVET KURBANI BABALARIN GÜNAHI . TACLI CANAVAR ve bunlara mümasil ıınuruhnaz eserler yaratan bey, nelmîlel şöhrete malik büyük san'atkâr RADYO Bu günkü program J 17/12/940 SALI 18,03 Cazband Program 18,30 Konuşma Haberler Müzik (Pl.) 18,45 Müzik 19,30 Haberler Yemek lis. 19,45 Fasıl heyet] 20,15 Rad. Gazet. Program 20,45 Müzik Müzik (PL) 21,30 Konuşma Haberler 21,45 Orkestra Müzik ( P l ) Müzık (Pl.) 22,30 Haberler 22,45 Orkestra 23,00 Dans müzife. 23.30 Kapanış Program 8,00 3,03 8,18 8,45 12,30 12,33 12,50 13.05 13,20 18,00 • SAKARYA EMİL JANNINGS Tarafından yaratıbnış CASUS HACI MUSTAFA Türkistan ve Buharada cereyan eden bir casusluk filmi: Asyanuı en sarb, en korkunc dağları üstünde, bir tayvare içinde geçen ÖLÜM MÜCADELESİ İlâveten : Sinemasında Fevkalâde bir program: İSTANBULDA İLK DEFA 1ÖLÜME KARSI SAVAŞ 2PARİS DELİLİKLERİ Baş rolde: RAY VENTURA CA2I Avrıca : Paramunt Jurnal en son harb ve dünva haberleri ROBERT KOCH'mı HAYATI Gülhane müsamereleri Gülhane tıbbî müsameresi Profesös Dr. Nüzhet Şakirin reisliğinde toplaA. mış tır. 1 Lawerence Bidel Sendromu: Pro" fesör Niyazi İsmet Gözcü. 2 Nuhai rakabî tümörü: Asabiya baş asistanı Necmeddin Polvan. 3 Laryngictomie Total Demons» trasyomu: Dr. Samim Firat. 4 Bilharzia: Dr. Fazıl Oran. 5 Diabetiklerde Akciğer veremft Prof. Burhaneddin Tugan taraflanndan gösterilmiştir. CI.AL'DETTE COLBERT MELVYN DOUGLAS Fransızca *ö*lü ho« bir komedi * Beşikfaş S U A D P A R K sinemasında YENt ESERLER Avukatın kitabı Ali Haydar Özkent Avukatlığm eski ve yeni dünyadaki tarihlnden, islâmdan bu güna kadar memîeketimizde geçirdiği saf« haiardan vesikalarile bahseder. Türkiyede nasıl avukat olunduğumiı stajı, avukatîarm hak ve imtiyazla, rını, vecibe ve mes'uliyetlerini, mü. daf aa usulünü, eski ve yeni adlî hita. beti, baroların teşkilâtını, muraka. be, kaza haklarını, itiraz yollarım an'latan adlî, ilmî, edebi kıymeti halz büyük çapta bir ana eserdir. Yaînız avukatlar ve hukukçuların değil, münevver her vatandaşın okuması icln ince harflerle basümı? büyük 838 sahifelik eser M liraya satılmaktadır. Her kitabcıda bulu. SAADET YUVASI TÜRKÇE SÖZXÜ ARABCA ŞARKILI Searslar : 2,30 dan itibaren devamlıdır. UMV'Mİ ARZU ÜZERİNE BİRKAÇ GÜN DAHA GÖSTERİLECEKTİR. Hayatııuzda gülmediğinu kadar gülmeğe hazırianınn! Çiinkii dıinya komikler kralı A RŞ A K Palabıyıkyan'ın Bugüne kadar çevirdiği en mükemmel filmi olan Kız mektebleri voleybol maçları Kız mektebleri arasındaki voleybol maçlarma dün Eminönü Halkevinde devam edilmiştir. Cumhuriyet Lisesi 157 15.12 Boğaziçi Lisesini yenmiştir. İstanbul Lisesi 156 . 153 Işık Lisesini mağlub etmiştir. 3 AHPAB ÇAVUŞLAR SİRKTE TÜRKÇE SÖZLÜ nüshası nur. tdare Saray ve İnek Oriiinal dildekl nüshası Y A L N I Z Dahiliye Vekâleti tarafından çıkanl" makta olan bu meslekî mecmuanın 150 nci sayıs» dolgun mündericatla çıkmıştır. Teşekkür Çok sevgili annemiz ve ablamia Bayan Nurtyenin vefatı dolayısile büyük kederimize gerek telgraf ve geıekse mektubla taziyet lutîunda bulunan ve cenaze merasimine blzzat istirak eden muhterem zevata ve meslek arkadaşiarımıza ayrı ayri teşekküre büyük acımız mâni oldu* ğundan en derin şükranlarımızm iblâğına sayın gazetenizin vasıta olmasını rica ederiz. Kardeşi: R Niyazi Kayalat Oğlu: Dr. Hilmi Ziya Kaya. türk Dz. hastanesi Baldızı M. Niyazi Akay Adana çiftçilerine tohumluk HALKEVLER1NDE Karagöz hakkında konferans Eminönü Halkevinden: 19'İlkkânun/1940 perşembe günü saat (18) de Evimizin Cağaloğlundaki salonunda (Yeni Adam) mecmuası sahibi İsmaU Hakkı Baltacıoğlu tarafından (Karapöz, orta oyurm ve tvlu^tçılığın karakterleri) mevzuunda bir konferans verilecektir. Davetiye yoktur. Sabırsızlıkla MELEK l l1 sinemasında YARFV AKŞAM B A S LI Y O R (Baştarafı 1 rnd sahifede) raklarına geçmis, demektir. Capuzzo denilen yer, hudud dvannda bir İtalyan kalesidir ki, harbin başında İngılizler tarafından bir baskınla zaptedilmiş; fakat sonra. İtalyanlann büyük kuvvetlerle taarruza geçmeleri üzerine terkedilmişti. Ayın 14 üncü günü burjda harbedildiğine ve 15 inci günün harekâtına aid İtalyan tebliği de, düşman kuvvetlerinin tazyikı devam etmekte olduğunu bildirdiğine göre, İngilizlerin ilerlemekte olduklarına şüphe yoktur. 3u «taıyik» kelimesinin resmî tebliğlerde hakikî manası .takib» dir. Filvaki, İngiliı donanmasının Bardia'yı bombardıman etmesi gösteriyor ki İtalyan ric'ati ve İngiliz takibi devam etmektedir. Capuzzo kalesinin raptı, İngiliz ordusuna Tobruk'un yolunu açacakür. HARB VA7İYETİ Bu iki mevld arasında Marsa Luş, Gabul ve Ebu Amud gibi mcvkiler vardır. Bu sahillerde, İtalyanlann yaptıklan güzel asfalt yol kaçmağa müsaidse de kovalamağa daha müsaiddir. Yol, kaçanlardan riyade kovalavanlara müsaiddir. derken bu asfaltın sahili takib ettiğini düşünüyoruz. Sahi] ise, İngiliz semi toplannın ateşi alnndadır. Nitekim, İngiliz donamnası, Bardia'daki İtalyan kuvvet mak için, elinden geleni yaparaktır. BekJerini bombardıman ederek burasınuı leyelim. İngiliz kuvvetleri tarafından zaptını koArnavudlukta da, Yunan ordusu, ağır laylaştınnışhr. fakat emin bir surette ilerlemektedir. Reuter ajansı İtalyan askerleri tarafın Burada da kar fırtınaları müsaade edindan pek şikâyet edilen «Cehennem ge ce daha mühim yeni Yunan muvaffakiçidi» denilen yerin neresi olduğunu söy yetleri göreceğiz. lemiyorsa da, gemi toplarımn atesi alÇatodan içeri girdığimiz zaman, vakit geç olmuştu. Akşam yemeğine kalmam için rica etüler. Fakat roddettim... Bu kadar; kâfiydi. Bu uzun ve güneşti, güzel günün devamınca, bol bol gülup eğlepmiştim. Bundan dahâ fazlası olamâzdı. Gündüzün yakıcı sıcağından sonra serinleyen yaz akşanunın havası gibi, ruhum sükun içinde, her zamanki yolu takib ederek kışlaya avdet daha doğru idi. Veda ettim. Gök yüzünde yıldızlar pırıldayordu. Bana, dostça işaretler yollayor!ar gibi geldi. Rüzgâr, uyuyan tarlalar üzerln4en, tatlı terennümlerle, esiyordu ve ben. onun. gözümüze, her şeyin, kâinatın ve insanlarm iyi, pürşiir göründüğü zaman^ar vardır Ağaclara varıncaya kadar kucaklamak, sevgili bir vücudü okşar gibi. eiimizi. onların kaygan kabuklarına değrl'rmek; her eve girip. tanımpdıgımız ins?nların yanına ot'irmak, on'sra icimizi dökmek; kabımıza sığarpadığımız icin, sırf içimizi dolduran aşırı duygulardan sıyrılmak için bafkalarına acı'mak onlarla derdleşmek. halleşmek isteriz. İste o anda, böyle bir hale*i ruhive ic;nHevdim. Kış^sya geldiçim zaman, emirbprimin. odarrın kamsı öniınde beni beklediğini gordüm. Bu genc Rütenya köylüsünün saf ve sadık yüzü, o güne kadar, nazarı dikkatime bu derece çarpmamışt' Onun gönlünü alacak bir şey vapmak lÜ7umunu düsündüm En ivisi, bır miktar para vermekti. Seveiüsile beaber gidip bir iki bardak bira içebileceği ka Adana (Hususî muhabirimiz den) Adananın muhtac çiftçilerine meccanen tohumlu'i çigit dağı tılması kararlaştırümıştı. Köylerdeki tmda bulunan denlze karşı heı açık ve muhtac ciftcilerin tevzi işi tamam miinhat yerin, bir cehennem geçidi ol lanmak üzeredir Bu hususta tanzim edilen lLsteler Ziraat Müdürlüğüne duğuna şüphe yoktur. verildikten sonra derhal tevziata İngiliz donanmasını Libya kıyılarından başlanacaktır. uzaklastırmak için, İtalyanlann ne saEminönü Halkevinden: hil topçusu, ne tayyareleri, ne de pek Evimizde, türkçe A ve B kurslarma bol olan denizaltıları ve hiicum botlan Yeşilköy Parti merkezinde 23 Birincikânun/1940 pazartesi günü sakâfı gelmiyor. Bu isi. İtalvan donanması at (20) de başlanacaktır. Kayıdlara de. verilen konferans biitiin kuvvetile, kafî neticeli bir deniz vam edilmektedir. Kaydolunanların o muharebesine girişmek ve ancak muÇoruh mebusu ve C. H. P. umumî gün ve saatte dershanede bulunmaları raffer olmak sartile yapabilir Fakat idare heyeti azasından Ali Rıza Erem ilân olunur. boyle bir tesebbüs, Graziani ordusunu tarafmdan evvelki gün Yeşilköy Parkıırtaramadıktan baska üstelik biitiin Beyoglu Halkevinde ti merkezinde bir konferans veril itahan fılosunun, vaktile bu sahillerde. miştir. konferans Barbaros kardeşler, Kurdoğlu MuslihidDünyanm gidişi önünde Cumhudin Reis gibi Türk Amirallerine hiicum Beyoğlu Halkevinden: eden donanmalarla aynı akıbete uğratır. riyet Türkiyesinin siyaseti ve vaziye1 18 '12 '940 çarşamba günü saat Onun için İtalyan donanmasına, bu su ti. bir buçuk yıllık siyasî ve askerî 17,30 da Evimizin Tepebasmdaki merlara, zinhar gelmemesini tavsiye ederiz. hââiselerin Türk slyasetinin isabekez binasında manıf İngiliz muharrirtme şehadeti, hiç bir zalim ve haln lerinden Lord Dunfany tarafmdan Libya topraklarına intikal eden mupropagandanın gedik açamıyacag: «Dram» mevzuunda verilecek olan kon. harçbe, pek yakında yeni bir İngiliz darTürk milli birlik havzası mevzuları feransı dinlemek arzusunda bulunanhesi halini almak üzeredir. Radyo gazeü^erinde verilen bu konferans çok ların evvelden evimize müracaat eytesi. Bardia'nm İngiliz zırhlı ktıvvetleri alâka ve heyecanla dinlenmiş ve sülemeleri rica olunur. tarafından işgal edildiğini ve Sollum rekli surette alkıslanmıstır. Türk Bardia Capuzzo mmtakasında 50.000 2 Konferansa tahsis olunan verin halkının Mülî Sefe ba|lılı|mm ve kisilik İtalyan kuvvetlerinin sıkıştırılCumhuriyet hükumetine eüven ve 1 müsaadesizli*i dolayısile bu takyide mak üzere bulunduğunu bildirivor. İntimadmm coşkun tezahürlerine yeni mecburiyet hasıl olmuştur. giliz tebliğlerinin gecikmesi de, mühira 3 Davetliler müstesnadır. bir vesile olmuştur. bir hareketin basarılmak üzere oldıığuna delildir. Her halde, İnıriliz başkuYarın matine'erden itibaren programlara ilâveten mandanlığı, İtalyanlara nefes aldırma BİR KIS GECESİ Büyük musikili dram fllmi beklenilen Fransız sinemacılığınm saheseri BN akşam S Ü M E R Sinemasında başlıyor. Bir piyanistin büyük ask romanım tasvir eden bu sinema harikasının baş rollerinde: ölütn Hlcaz Defterdan merhum Mehmed Hayrinin oğlu ve konsolos mer« hum Hasan Kemaleddin ve baş konsolos Fahreddin Köstemin biraderi ve emekli maarif müdürlerinden Alâeddin Saygılı"nın kayınbiraderi eski Odesa bas konsolosu Rauf Köstem bir senedenberi duçar olduğu öldürücü bir hastahğa karşı mu . kavemet edemiyerek Heybeliada sa. natofyomunda vefat etmiştir. Cena. zesi bugün Beyoğlu Zükur hastane. sine nakledilecek ve saat 15 te mez* kur hastaneden kaldırılarak İstik lâl caddesindc Ağa camiinde cenaza namazı kılındıktan sonra Feriköy mezarlığmdaki aile makberesins nakil ve defnolunacaktır. Mevlâ rahmet eyleye. *»• Konservatuar tasnif heyeti aza . sından Kemani Reşad Erer vefat etmiştir. Cenazesl 18/12/940 çarşamba günü saat 12 de Salacak İskele caddesindeki 14 No. lu hanesinden kal. dırılacak, Karacaahmedde aile me • zarlı^ma defnedilecektir. PİERRE BLANGHARD RENEE St. GIR GİLBERT GİL ve PARİSrın C O L O N N E ORKESTRASI CHOPIN ve BF.ETHOVEN'in modern temsili Büyük bir ihtiras Büyük bir ıstırab... Bu akçam için yeılerinizi evvelden aldırmız. BILLÛR Macaristanın en buj'fik Çijsan K Ö Ş K ] orkestrası olan R O D S Â N D Ö R Bu Perşembe akşamı LALE'de Şehzade CCDAU Carşı hl hV Slnema başı r L n H l i kapı H L H I \ larında YUNAN İTALYAN HARBİ ( TURKÇ E) na alt İlk fllm MAVI TUNA ŞARKISINI MARGUERİTE MOKENO JEAN GALLAN JOSE NOGUERO'yu en büyük bir levkle dinlemeğe hazırlanınız. kenden bir telgraf aldım. «Aziz dostum, mümkün mertebe çabuk gelmenizi rica ederim. Hepimiz sızi büyük bir sabır. sızlıkla bekliyoruz. En itimadlı minnetdarhklarımızla. Kekesfalva> Bir kere, bütün bu mübaleğah sözler pek hoşuma gitmedi. Sureti mahsusada hakkımda beslenen bu minnettarhk neden? Maamafih, bu cihete pek kulak vermedim ve telgrafla, daha fazla meşgul olmadım. Divane ihtiyarın, beni görmek için sabırsızlanması ilk defa vaki olmuyordu. Fakat, dün sabah gelen bir mektub beni kuşkulandırdı. Edit'in yazdığı, u . zun, çok uzun bir mektub. Tam bir divane, bir meczub mektubu. Yeryüzünde, kendisini kurtaracak yegâne adam ben olduğumu bidayettenberi zaten hissediyormuş, nihayet, hedefe bu kadar yaklaştığımız için ne derece mes'ud olduğunu ifadeden âci'zmiş. Sırf, ken. disine güvenebileceğim hakkmda ve bana teminat vermek maksadile bu mektubu yazıyormuş. Ne emrederse, hattâ en zahmetli işleri bile, harfiyen yapacakmış. Sonunda da, yeni tarzı tedaviye başlamak için vakit geçirmemekliğimi rica ediyor, bu tedaviye girmek için sabırsızlandjğını söylüyor. Yeni tedavi hakkındaki bu telmih beni tenvir etti. Profesör Viennot'nun usülünden, ya babasına. ya kızına bir bahseden olmuştu, bunu derhal anla. dım. Ve bu da, olsa olsa sizdiniz, tabiî. Galiba, gayri ihtiyarî bir hareket yapmıştım. Çünkü, Kondor derhal ilâve etti: bir konser verecek. Asklan inleyen... Istırablan dile getiren . T U R K Ç E » Rıza Arslan Kitabevi Bilumum gazeteler bayii Bunokta üzerinde münakaşa yok! Sizden başka hiç kimseye en küçük bir imada bulunmadım. Lâstikle, çizgi siler gibi, bj;kaç ay içinde, her şeyin tabiî hale avdet edeceğine inanıyorlarsa, bunun mes'ulü yalnız sizsiniz. Fakat, beyhude sitemlere lüzum yok. Her ikimiz de gevezelik ettik; ben sizinle, siz de, luzumundan biraz fazlaca, onlarla. Da, ha temkinli davranmaklığım lâzımdı. Bu, benim vazifem icabıydı. Çünkü, netice itibarile, hastalarla beraber yaşamak, onlarla beraber düşünmek sizin mesleğiniz değil. Nereden bileceksiniz ki, hastalar ve yakmları, kelimelere, normal insanlardan bambaşka manalar verirler. «Belki nin manası, onlarca *muhakkak» tır, onlara ümid verirken, ihtiyatla, damla damla süzerek vermek lâzımdır. aksi takdirde, nikbinlik beyinlerine vurur, deliye dönerler. Fakat, sizi buraya, nutuk vermek için çağırmadım. Yalnız,' madem ki bu işe karışmış bulunuyorsunuz, vaziyeti size izah etmek mecburiyetini duyuyordum. Sözün burasına gelince. Kondor ba şmı kaldırdı ve yüzüme baktı. Lâkin gözlerinde, hiçbir ciddiyet ifadesi yokr tu. Bilâkis, bana acıdığmı görür gibi oldum. Sesi, tathlaştı. Şimdi vereceğim haberin, sizi derin surette, müteessir edeceğini biliyorum, azizim, dedi. Fakat, teessürün sı. rası değil. [Arkas var] DİVRİKTE dar bir para. Bu akşam, yarın, bütün hafta sokağa çıkmasına da izin verecektım. Elimi cebime bile sokmuştum Birdenbire, emirberim, selâm verdi ve: Size bir telgraf var, efendim, dedi. Bir telgraf mı? Derhal, içime bir ü7Üntü çöktü. Benden kim, ne isteyebilirdi? Bu kadar acele bir haber, olsa olsa, fena bir haber olabilirdi. Telgraf masamn üstünde duruyordu. Hızla oraya doğru yürüdüm. Telgrafı can sıkmüsile açtım. Kesik kesik. on beş keiimeden ibaretti. «Yarın Kekesfalvaya davetliyim. Once mutlaka sizirıle konusmahyım. Saat beşte Tirol meyhanesinde bekleyeceğim. Kondor.» En yıkkın sarhoşluğun, bir dak'.ka ıçinde, billurî bir vuzuh haline inkılâb etmesi mümkün olduğunu bi'mez değildim. Daha evvel, tecrübesini yapmıştım. Geçen sene idi. Bohemya simalinde, zengin bir fabrika sahibinin kızile evlenen bir arkadaşımız, veda ziyafeti verdi. Çocukçağız, mükemmel bir şey hazırlamıştı. Verdiği emir mueibince, bize evvelâ Bordo şarabı ikram ettiler, sonra şampanya verdiler. Fakat öyle bol miktarda ki, mizacına göre, kimisi velveleye basladı. kimisinin hassasiyeti tuttu. Kucaklasmalar, gülüşmeier, patırdılar oldu, şarkılar söylendi. İkide bir, şerefe kadehler kalkıyordu Savısız konvak ve likör içiidi. fosur fosur sigaralar tüttürüldü. Haddinden fazla ısınan odayı, kalm bir mavimtırak dııman bürümüş, pencerelerı örrmüstü. Öyle ki. camların arkasından gökyüzünün aydınlanmağa başladı Yazan: Stefan Zıveig ğım hiç birimiz farketmemiştik. Saat belki sabahm üçü, dördü olmuştu. İçimizden. çoğu, yerinde doğru dürast oturamaz hale gelmişü. Masaya abanıp yayılmışlar, ancak, yeniden şerefe içildıkçe başlarım kaldırıyorlar, mahmur gözlerle etrafa bakuııyorlardl. Vuzuhla konuşmak veya düşünmek, bizim için imkânsız bir şey olmuştu. Birden, kapı açıldı ve albay, odaya girdi. Velvele ortasında onu hiç kimse tanımEmış, hatta görmemişti. Dimdik masaya yaklaştı, kirli mermere öyle şiddetli bir yumruk indirdi ki. fincan tabak'an ve kadehler şıngırdadı. Sonra en sert ve en keskin sesile: Susunuz! Emrini verdi. Birdenbire bir sessizlik oldu. En derin uyuklayanlar bile, kırpıştırarak gözlerini açtılar ve uyandılar. Albay, fırka kumandanının verdiği anî bir kararla. o sabah bir teftış yapüacağuu, bir iki kelime ile anlattı. Vazifelerimizde kusur etmiyeceğimizi, hiç birimizin alayı mahçub etmiyeceğini umduğunu söyledi. O zaman, garib bir şey oidu. Bür an içinde, hepimiz kendimize geldik. Sanki vücudümüze Türkçeye çeviren: Hamdi Varoğlu bir pencere acılmış gibi, bütün alkol buharları dagıldı, sarhoşlukla şişen yüzler. vazifeye davet haberi karşısında değişti, gerginleşti. Göz açıp kapa5acak kadar bir zaman zarfında herkes davrandı, iki dakika sonra, masanın başında kimse kalmamıştı. Herkes, yapacağı işi mükemmelen biliyordu. Askerler uyandırıldı. Emirberler kolları sıvadılar; üniformalaruı son düğmelerine varmcaya kadar her şey temizlendi, parlatıldı. Ve birkaç saat sonra korkulan teftiş, mükemmel surette olup bitti. Doktor Kondor'un telgrafını açar açmaz, dalmış bulunduğum tatlı hülya. tıpkı o sür'atle dağılmış, gitmişti. Son saatler zarfında görmek istemediğim bir şeyi, bir saniye zarfında anlamış, bütDn bu coşkunluğun, hakikatte, zaaf ve merhamet yüzünden işlediğim bir yalan suçunun, bir iğfal suçunun verdiği sarhoşluktan ibaret olduğunu idrak etmiştim. Kondor, her halde. benden hesab sormağa geliyordu. Simdi, hem kendi sevk ve heyecanımm. hem başkalannm'inin hesabını vermek icab edivordu. Sabırsızlığımdan, tam vaktinde, hattâ bıraz daha evvel meyhanenin kapısındaydım. Kondor, elifi elifine beşte, gardan, araba ile geldi. Selâm bile verme. den bana doğru ilerledi: Benden evvel geldiğiıüze memrıun oldum, dedi. Geleceğinizi zaten biliyordum. Guelim, geçen günkü köşeye çekilip oturalım. Konuşacağımız şeyleri başkalarının işitmesi caiz değiL Doktorun o gevşek vücudünde bir değişiklik ohnuş gibi görüyordum. Hem müteheyyic, hem iradesine hâkim, ön den yürüyüp meyhaneye girdi, ve koşa koşa yanımıza gelen hizmetçi kıza, âdeta kabaca §u emri verdi: Bir litre şarab. Evvelki günkü şarabdan. Bizi de yalnız bırakuı. Oturduk. Kondor, hizmetçinin, şarabı getirmesini beklemeden söze başladı: Mesele kısaca şundan ibaret. Çabucak anlatmak lâzım, yoksa, beriki. ler bir şeylerden şüphelenecekler ve gizli bu iş hazırladığımıza zahip olacaklar. Zaten şoförden yakamı güç kurtardım; beni mutlaka doğruca şatoya götürmek istiyordu. Her neyse, sadede gelelim. Evet, dediğim gibi, evvelki gün, er