Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET Küçük hikâye Isim günü DüYDUNUZMU? Para ve dua 'Yarın akşam f f t j SARAY sinemasındaMÜNiR ve arkadaşları NUREDDiN Bütün hasılafa zelze'e felâkatzedeleri menfaatine olarak Biletler SARAY sineması gişelerinde satılmaktadır. Flatlar 50 75 100 150 Aida... Rigoletto... La Travıata... Trovatore... Bütün Scala de Milan tiyatrosu sahnede ve 8 tkmcİkamm 1940 RADVO Bugünkü program j EADYODİFÜZTON POSTALARI Dalga uznnlüğn: Tfirkiye Radyosn 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. Ankara . T. A. P. 31.70 m. S465 Kc/s. 20 Kw. TÜBKÎTE Himalâya dağı e. Nedret sanatoryomdan yeni çıkmıştı ğa sola dolaşmak istiyordu. Fakat genc teğinde Bhutan isim Altı aydanberi hastanede uzun uzun kur kızın hastalığı böyle hayal ve macera pe li bir memleket varduğu hulyalarını tahakkuk ettirmek için şinde kaygusuz ve hedefsiz dolaşmağa dır. Bu memleketin hükümdarı, yani Rahemen hiç bir mania yok gibi idi. Bu yıl mânidi. Ferdi anlaşılmaz bir sevgile Süheylâya cası Sir Uggen VanIstanbul, ümidinin çok fevkinde hariku lâde bir bahar idrak ediyordu. Üsküdar bağlıydı. Onun ufacık, çizgisiz fakat sol gobuk, İngiliz Kra daki ufak fakat şirin evlerinin önünde oy gun, mat yüzü, daima ılık ve tatlı bakan lına bir mesaj gön naşan çocuklar, bitişik komşudan Mevlâ elâ gözleri, ölçülü vücudü ruhunda garib dermiş. Bu mesaj na peşrevini çıkarmağa çalışan Kenan Be bir sonbahar aşkı yaşatıyordu. Adeta da, müttefiklerin mu zafferiyeti için ruhanî âyinler yapıl yin udunun sesi, ileride büyük çeşmenin bu marazı ve hayali aşkla unutulup kay masmı, memleketi hududlan dahilindek bolmağı ve yokluğu düşünüyordu. Sü başmda günün hemen her saatinde kav heylânın daracık, muhtelic ve emsalsiz bütün Lâma manastırlarına emrettiği bilga etmeğe hazır bulunan sucular, vakit bir sonbahar aşkı yaşatan göğsüne ka diriliyor. vakit çift sıra halinde şarkı söyliyerek pandığı günlerde, derin bir vecde dalıAn'ane mucibince, Racanın mesajı, açık hava dersi yapmağa giden tatbikat yormuş gibi kendinden geçer, gözlerinde Krala mahsus bir de ipek çevre ile beratalebeleri ve akşam üzerleri daima mah toplanan ıslaklığı kimseciklere gösterme ber gönderilmiş. zun bir hava içinde uykuya dalan Uskü den silerek âvare dolaşmağa başlardı Ayni zamanda Bhutan Racası, Krala dar... Evet herşey yerliyerinde, daha mü" Gece onun için en büyük bir şifa membaı bizzat arzı hizmet etmiş ve galiba, tükenkemmel ve daha şiirli görünüyordu. idi. mez hazinesinden paraca yardımda bile Genc kız kışm usanc verici karanlık Uykusuz kaldığı günlerde, sessizce dı bulunmuş. günlerinde, sanatoryoma karanlık bir veŞimdi, Bhutan devleti ülkesinde nekaşan çıkar, saatlerce sokaklarda kalırdı. him yüzünden düşmüştü. Şimdi damarla Bugün Nedretin elinden kurtulmak mese dar Lâma varsa, gece gündüz, ibadetleri rındaki ılık ve tatlı kanda daima mes'ud le idi. Muhakkak Kısıklıya gitmek lâzım esnasında, müttefik orduların selâmeti ve ve endişesiz yaşamanın kuvvetli bir temi dı. Çaresiz kalarak kabul etti. muzafferiyeti için dua etmekle meşgullernatmı taşıyor, bütün romantik duygularmiş. Semahat arkadaşlarını kabul edeceği dan, manevî endişelerden uzak kalmağa Müttefiklerin işî, çok şükür ki, duaya bahçeyi bir bayram yerine benzfttmişti. çalışıyordu. İki sene evvel herşeyden müKüçük kardeşleri durmadan misafirlere kalmış vaziyette değil. Yoksa, Himalâya teessir olan ve ufak bir göz işaretile derin dağlarının üfürüğü, değil harb gemisini, hulya ve düşüncelere dalan içli, korkak ve hizmet ediyor, geniş bahçenin görülmeğe peynir gemisini bile yürütmez. Kollejli hassas genc kız, bugün bütün sevdiklerini değer yerlerini gezdiriyorlardı. Duaların yanı sıra para da gıtmese, igenc kızlar ağacların arasına oldukça tehihmal etmiş, adeta deryadil bir dünya kapekli çevreden, çıksa çıksa gözbağcılığı dını olmağa başlamıştı. Korkunc hastalı likeli iki salıncak kurmuşlardı. Misafirle manası çıkar. ğınm vücude getirdiği bu ruh tahavvülâ rin hepsi gelince, geniş bahçe şarkıdan ve tı, onu belki istemiyerek bir macera kadını kahkahadan çınlamağa başlamıştı. Herkes kendine mahsus bir eğlence buluyoryapıyordu. du. Ferdi ile Nedret büyük bir çınarın alBir gün dayanılmaz bir kır gezintisine tındaki kanapeye oturmuşlardı. YanlarınEvet, tıpkı çamadavet edilmişti. İki sene evvel kolleji bi da Semahatin büyük annesi vardı. Ferdi şır, elbise filân diker tiren sınıf arkadaşlarından Semahatin bahçedeki eğlenceye yabancı kalarak gibi, şimdi adam diisim günü yapılacaktı. Bunun için ayni se mütemadiyen ihtiyar kadınla derdleşiyor, kiyorlar. Nerede mi? ne, ayni sıralarda oturan smıf arkadaşları ona çocukken yaptığı Avrupa seyahatin Nerede olacak, ta Kısıklıya davet ediliyordu. Nedret o saden ve Pariste ölen büyük annesinden biî, Amerikada. Doktor Willis Ar fö bah derin ve kuvvetli bir yaşamak arzu bahsediyordu. O gün bütün davetliler drews isminde birisile uyandı. Ufacık odasını büyük bir inti akşama kadar eğlenip gülmüşler, Semazamla yerleştirdikten sonra tuvalet yap hatin gönlünü hoşetmeğe çalışmışlardı. si, ameliyattan sonraki dikişin, bizzat ameliyat kadar mühim olduğunu düşümağa başladı. Öğleden sonra zıyaretine Akşam üzeri Nedretin teklifile Çamlı nerek, hastaları bu vecah ve üzücü işten gelecek olan Ferdi ile birlikte davete gicaya kadar bir gezinti yapılacaktı. Her kurtarmak gavesile, bir nevi dikiş makideceklerdi. kes alaca karanlıkta üçer, beşer kişilik Ferdi eşi bulunmaz bir derd arkadaşı gruplar halinde yola doğrulmuştu, bat nesi icad etmiş. Apandisitten beyin ameliyatına kadar. idi. Altı ay evvel sanatoryomda tanışmış mak üzere bulunan güneş, tasavvurun çok en kaba ve en nazik bütün cerrahî mü. lardı. Her ikisi de dünyaya ayni zaviye fevkinde binbir çeşid renklerle ufak ve den bakıyor, gülüp eğlenmek için en ufak tenha tepeleri yaldızlıyor, uzaklardan dahalelerde, bu makinenin büyük rolü bir fırsatı bile kaçırmamağa çalışıyorlar gelen garib sesler etrafa emsalsiz bir me var. dı. Nedret bu bakımdan Ferdiye taş çılâl dağıtıyordu. Doktor Andrews'in makinesi, her türlü kartacak derecede ileri gidiyor, vakit vabıçak yerlerini o kadar meharetle ve öyBirkaç dakika sonra sık ağaclı bir tepekit onu evinden alıp eğlence yerlerine, ye çıkılmıştı. Tabiat buradan ayak altına le süratle dikiyor ki, hastanın, ameliyatplâjlara, konserlere, sinamalara götürü serilmiş bir Acem halısı gibi süslü ve ko tan sonra, masadan kaldırılıp yatağma yordu. götürülmesi bir iki dakikalık iş haline yu renklerle dalgalı görünüyordu. Ferdi, o gün biraz iştihasız olarak Ferdi Nedretin yanına sokulmuş, ağır gelmiş. Nedretlere gelmişti. Sokağa çıktıklan za ve hüzünlü bir sesle anlaşılmaz bir şarkı Bu dikiş makinesinin Amerika hastaman Nedrete yalvarmağa başladı: söylemeğe çalışıyordu. Nedretin :nce ve nelerinde ne dereceye kadar tatbik edil Kuzum bana darılmıyacağını bilsem beyaz elleri onun muhtelic elleri arasında meğe başlandığını henüz bilmiyoruz. Fabir ricada bulunacağım: Seni Kısıklıya idi. Genc kız birşeyler söylemek, hayatm kat, garabetler diyarına mahsus olan sürkadar götürdükten sonra geri dönmek is ve yaşamanın güzelliklerinden bahsetmek tiyorum. Bunu hiçbir sebebe atfetme sa istiyor, fakat ağzından tek kelime çıkara at ve seri imalât sistemi bu makineye de mıyordu. Uzun müddet öylece sessiz ve sirayet etriyse, Ford otomobillerinin rekkın! lâmı yanında belki de, meselâ şöyle rek. Allahaşkına çocukluğu bırak, her muhite bigâne kalmışlardı. *** lâmlar okunuyor: kesin neşesini kaçırmal Semahatin içli, almgan bir kız olduğunu bilirsin. Sen gel Gün uzak mesafelerde tamamen sön «Muhterem opeTatörlere müjde: mezsen bütün kabahati benim üzerime müş, şehrin ışıkları göz kırpmağa başlaSıçan dişi, hristo teyeli iğne ardı, basyükler. mıştı. Oturdukları tepenin biraz ötesinden kı dikişlerinde, emsalsiz yenilikler arze Fakat benim sıkıntı çekecegim bir güzel bir kadın sesi geliyordu. Ferdi bir den makinelerimiz satışa çıkarılmıştır.» yere gitmeme herhalde sen de razı ol aralık sağa sola bakındıktan sonra yavaşmazsın Nedretçiğim. Bugün içimde garib ça yerinden doğrularak bu sesin geldiği bir arzu var. Tekbaşıma Istanbulun haya istikamete doğru yürüdü. İçinde, bu maHalk Opereti limde eriyip sönen yerlerini gezeceğim. nasız neşe ve kahkaha sürüsünden kurtulBu akşam 9 da Eski hatıralarımızı yalnız olarak yaşamak mak arzusu vardı. Bir iki dakika sonra Rahmet Efendi istiyorum. Daha doğrusu bugün yalnız kalın bir çam ağacının altında gözlerine ınanamıyacak bir manzara ile karşılaştı. Yazan: Yusuf Sururi kalmak istiyorum. Süheylâ, genc, iriyan bir delikanlının Ayrıca: Buna sebeb ne? yanında, ona sessiz bir şeyler fısıldıyordu. ZOZO DALMAS Hâlâ beni anlamamış gibi konuşuBAKİ SÜHA şarkılar söyliyecektir. yorsun I Ölünciye kadar beraber yaşasak, seni bir türlü anlamak mümkün olmıyaBugünden itibaren Ş I K cak. Sen nasıl telâkki edersen et. Yeter Fransanın en tanmmış muharrirlerinden FRANCİS CARCO'nun ki beni mazur gör. lâyemut eseri, yaşanmış bir aşk romanı olan Pekâlâ nerelere gitmek istiyorsun? Sanatoryoma... Buna imkân yok. Bu çılgınlığı yapmana kat'iyyen mâni olacağım. Kısıklıya Eüyük sanatkâr Vivian Romance tarafmdan dahiyane bir surette yaratılben de gitmiyorum. Akşama kadar beraber dolaşacağız. Bugün sen anlaşılmaz bir mıştır. Bu şaheseri görmevenler ve tekrar görmek istiyenler için son fırsat kriz geçiriyorsun! Evet hastayım Nedretçiğim. Ferdi sanatoryomda teyzesinin genc zaflyet ve kızı Süheylâyı seviyordu. Hastaneden çıkacağı gün sabah erkenden onun odasına Chloross gitmiş, yatağmm ucuna ilişerek iki saate yakın derd yanmıştı. Bugün Süheylâyı benizsî'lik icin yegâne deva kanl ihya eden Ç T p f i p PARIS görüp haptaneden çıkarmak ve rasgele saEnmur' ' '?el afcr ' interl.lpedi!ıniştir. OİI\VS1 Baki Süha Büyük KONSER BENJAMINO GIGLI MARIA CEBOTARI GABİ MORLAY ve 600 figüran... En güzel dekorlar... En büyük orkestralar... Müstesna festival... VERDİ ve ASKLARI 12,30 Program ve memleket saat ayarı, 12,35 Ajans ve meteoroloji haberleri, 12,50 Türk müziği: (Pl.) 13,30 14,00 Müzik: Karışık hafif müzik (Pl.) 18,00 Program ve memleket saat ayarı. 18,05 Müzik: Radyo Caz orkestrası. 18,40 Konuşma (Puzulî hakkmda) 18,55 Serbest saat. 19,10 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 19,30 Türk müziği: Pasıl heyeti, 20,15 Konuşma (Pulculuk) 20,30 Türk müziği: Karışık program, 21,15 Müzik: Küçük orkestra (Şef: Necib Aşkın) 22,15 Memleket saat'ayarı, ajans haberleri, ziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 22,30 Müzik: Oda müziği (Pl.) 23,00 Müzik: Cazband (Pl.) 23,25 23,30 Yarınki program ve kapanış. Önümüzdeki ÇARŞAMBA akşamı GALA MÜSAMERESİ olarak ( TEŞEKKÜR SÜMER Sî YAŞA ve SEV Robert Montgommery ve Rozalinde Russel'i ÖNÜMÜZDEKİ PERŞEMBE Akşamından İtibaren Ras Rollerde: BÜYÜK BtR FİLMİ PARLATAN İKİ HİSSÎ KELİ^E: Adam dikiyorlar SARAY SİNEMASINDA Alkışlamağa hazırlanmız. 34/1/940 günü pek genc yaşında Haydarpaşa Emrazı lntaniye hastanesinde terki hayat eden kayın biraderim ZlYAEDDİN KlLICOĞLUnun cenaze merasiminde büyük yardım ve hizmetleri örülen Karamürsel mensucat fabrikası müdür ve heyeti idaresile işçilerine, Yeşilköy hava aktarma yollaması müdürüe erlerine, Devlet Demiryolları matbaası memurinine ve zevatı saire ile merhumun hastanede bulunduğu müddetçe azamî kolaylık gösteren sayın başhekim ve doktor arkadaşları ve hastane memur ve hemşirelerine sonsuz sayğı ve teşekkürlerimi bildiririm. Ailesi namına eniştesi M. Fuad Yılmazcan 5EHZADEBAŞI TURAN TİYATROSU Pek yakında sinemamızda ALİ BABANIN MİRASI EDDY CANTOR kıh. tamamen renkli KATHERINE APLAN KRALİÇ] GARY GRANT Yakında L Â L E ' d e TURAN HEPBURN TÜCCAR Bütün kalbleri AŞK HEYECAN ve MERAKLA HORN titretecek harikulâde bir şaheser., Baş rollerde : B1RAKILMIŞ KIZLAR MICHELIN PRESL E Sinemasında MARSEL CHANTAL ANDRE LUCUET MARGERİT MORENO Önümüzdeki Carşambadan itibaren M K E ı E K Bu Çarşamba günü matinelerden itibaren Fransız sinenacılığ^nın en güzel ve nefis filmi FERAH ve ÇENBERLİTAŞ Sinemalarında GALA HAFTASI olarak mevsimin en büyük şaheseri SAMIMl ÂNLAŞMA SAMİMf ÇENBERLİTAŞ Sinemasında KADINLAR HAPİSHANESİ Bugünkü Avrupa harbinde demokrasiler cephesini teşkil münasebetleri ve Ankara anlaşması dolayısile Balkanlar ve Akdenizde sulhun muhafaza ve idamesine hadim İngiliz Fransız Itilâiı eden İngiltere ve Fransanın son kırk senelik siyasî TÜRK İNGİLİZ FRANSIZ ittifakınm temel direği Bütün genclik, ilim ve irfan ordusu ve herkes eörmelidir. KANSIZUK Nakleden: KEMAL RAGIB FERÂH SINENÂDA ANA KALBİ ve CHARLES BOYER'in ATMACA PASTTRMACIYAN ve Şürekâsı (Türkçe) RİO GRA>fDE emsalsiz iki büyük film GÜLÜ ve RONTKEN ŞUAI ve MALEK PEHLİVAN Büyük muvaffakiyetlerle devam ediyor. Son günlerinden istifade ediniz. Muzaffer düşünmeden, acımadan, kı Sizden de, kendimden de utanıyor lerin zevkine ortak, kimlere eş olmuştu?. ne kadar açık yürekli davrandığımı onyasıya söylüyordu. Genc kadının baygm dum. Hele en çok sizi düşünüyordum. O Muzaffer bunları düşündükçe çıldıra dan anlamalısınız!. O gece sizi yatak odalıklar geçirdiğini gördü. Sesindeki o acı nun için belli etmemeğe çalıştım. Ne de cak gibi oluyor; içinde kuduran bir kısma almadım, diye kızıyorsunuz. Sizi dülık biraz azalır gibi oldu: olsa, bunun size pek acı geleceğini bili kanclıkla, önüne ne çıkarsa, kim çıkarsa şündüğüm için, sizi aldatmak istemediğim Demek ki amcanız hepsini bana yordum. Size hatırlatmak bile istemiyor hepsini, hele bu siyahlar giymiş. ctonuk için... Demek ki o kadar iğrenc bir kadın söyledi; ben de bile bile sizinle evlendim, dum. Benim gibi bir kızı bile bile almak, yüzlü genc kadını kırmak, ezmek, parça değilmişim. Dediğiniz gibi öyle düzen sanıyordunuz öyle mi?. sizin için belki de, bir küçüklük sayıla lamak istiyordu. Artık kendini tutama yapmak, oyun oynamak istemiyormuTefrika No. 50 Hâlâ da öyle biliyordum; bugüne bilirdi. Onun lâkırdısmı edecek olsam, bu şum! kadar, buraya gelinceye kadar... Düşü küçüklüğü yüzünüze çarpmış olacaktım. dı: Muzaffer, hiç ses çıkarmadı. Söyleye Bütün bunlardan sonra, dedi, bir Öyle biliyordum. Bana da öyle söyledi üstüste sordum. Siz de biliyorum, dedi nünüz bir kere, Büyükadada, haniya ha Ondan çekindim. Hep sizi üzmemek için.. de kendinizi sanki temiz, hiçbir lekenin, cek söz bulamadı. Öyle iken gene de ler. Anlattık, Muzaffer Bey de hepsini niz!. lamın cenazesi kalkacağı gün söyledikle Sıkı korsalar giydim. öylelikle îiaklamahiçbir şüphenin ulaşamıyacağı kadar yük yumuşamış gibi görünmek istemiyordu; ikabul etti, dediler. Benim ne suçum var? Haydi canım, aklınızdan geçenleri rinize de baktım; büsbütün inandım. Bilya çalışıyordum. Ne bileyim ben?.. ben ne bileyim?. Annenizle babanızın ze meseydiniz, onlan söyler miydiniz bana? sek bir genc kız gibi satmaya, gösteriş çindeki öfke bir türlü yatışmıyordu. YeMuzaffer anlatılmaz, anlaşılmaz bir fır yapmaya yelteniyordunuz!. Yaptıklarını niden başladı: Yalnız kendi kendime şunu anlayamıyor Bunlar boş lâkırdı!.. Hiç birine i hirlendiğini söylemişlerdi, ben onu sannanmıyorum, artık... dım. Yoksa bilsem, böyle bir kızı alır dum, mademki hepsini öğrenmiş, ne diye tına içindeydi. Arada bir onun sözleri zın hiçbirisi elvermiyormuş gibi, beni bir Demin diyordunuz ki, Büyükadayeni baştan öfkeleniyor; ikide birde ne ne inanıyor, yavaş yavaş acıyacak gibi o de böylelikle aldatmaya çalışıyordunuz. da söylediğim sözler guya sizi şaşırtmış. Yemin ediyorum size!.. Daha bir mıydım?.. soracağınız varsa söyleyiniz, hepsini an Keşki almasaydmız!. Sonra, gene den yüzüme vurmaya kalkıyor, diyordum. luyor; sonra geen birdenbire sarsılıyor, Hele evlendiğimizin ilk gecesi, oynama Onlara aldanmış da bütün bunları eskigeriniyor, aldanmak, aldatılmş olmak olatayım. evlendiğimizin ilk gecesi, haniya benim o Mademki bile bile almıştımz, beni... denberi benim de bildiğimi zannediyorna pek dokunuyordu. Hele Satvet, ilk gü ya kalktığınız oyun, bir türlü gözümün ö Geç kaldmız, küçük hanıml.. Hiçdama gelmek istemiştiniz. O zaman da Bilmiyordum, diyorum size... nünden gitmiyorl. Şimdi yeryüzünde hiç muşsunuz. Ne idi o gün konuştuklanmız?. nündenberi nedense ona pek temiz, pek söylemedim mi?. birini dinleyemem!.. Ben de bilmiyordum. Bilseydim, yüksek görünmüştü. Onun hemen hemen de öyle kız kalmadı ya, olsa olsa pek es Şu Hüsameddin Bey için söylediklerim Dinleyeceksiniz!.. Şimdiye kadar Ne bileyim?. Bu da yeni bir şıma hiç çekinmez, kendim söylerdim. Şimdi herkesten üstün olduğuna inanmıştı. Bu kiden haniye on on iki yaşında, bil mi? duymamışsanız benim ne suçum var?.. rıklık, dedim. Haniya bazı kızlar, gelin anladınız ya, derdim. Isterseniz vazgeçe kadar azametli bir kız sanki hiçbir erke gisiz, görgüsüz, billur gibi duru, toy ço Evet Onlar sizden saklamışlarsa kabahat ben olduklarının ilk gecesi kendilerini naza lim, nikâh filân hepsi kalsın, ben yalva ğe kendini vermez sanıyordu. cuklar vardı; işte onlara bile örnek ola Ben, Hüsameddin Beyin yerini tude mi?.. Onu da söyleyiniz!.. çekmeye kalkarlarmış; böyle bir yapma rırdım size... Nikâhh kocasının yanında bile kendini cak kadar ustahklı yapmacıklarla, naz tamam, demiştim. Bunu duyunca siz de o Fakat, artık genc kadına inanmıştı. Ya Hepiniz sakladmız. Elbirliğile hepı cık sandım. Hem unuttunuz mu, ben de o larla beni yatak odanızdan içeriye sok adamı tanıyorum, sandınız; aranızda geakşam size ne demiştim?. Behire teyze, lan söylemediğini görüyordu. Şimdi, yal bu kadar naza çeken Satvet, nasıl olmuş madınız. Çok becerikli imişsiniz, doğru çenleri biliyorum, diye düşündünüz, öyle niz yalan söylediniz!. Ben hiç yalan söylemedim. Bir ya benim yerime söz vermiş olabilir. Benim nız kendini düşünüyordu. Ne yapcak, bu da böyle bir yüzkarasına, hem de bu ka su... Haydi .eskiden kabahat sizin amca mi?. haberim yok. Fakat mademki öyledir, o işin içinden nasıl sıyrılacak, onun için çır dar kolayca sürünmüş, lekelenmişti?. nızla benim teyzemde idi; öyle diyelim. lanımı tuttunuzsa söyleyiniz!. Siz de olsanız öyle düşünmez miyKimbilir, kimlerin yanında gözleri karar O kadar ustalıkla söylemışsiniz ki nun verdiği sözü ben de tutacağım, de pınıyor: Onlar sakladı, onlar söylemedi. Peki, ya diniz?. Peki, diyordu; nasıl oluyor da... mış; kendini de, fazilet duygulannı da umedim mi?.. Ayıb değil ya, o gece bentutamamışım demek!. bunlara, bu kendi yaptıklannıza ne buyu Çocuk da ondandı değil mi?. Rica ederim!. Sizden hiçbir şey liğime dokundu. B\r kızın yatak odasına Bunu... Şimdiye kadar hiç söylemediniz? nutmuş; kimbilir kimlerin göğsünde ken racaksınız ? Satvet başını iğdi. Gözlerindeki yaşı saklamadım, diyorum. Düşünsenize bir zorla girecek değilim ya, dedim. Onun O kadar sırası geldi. Nasıl diyeyim, bil dinden geçmişti?. Muzaffere karşı o kaSatvet, hırçın bir eda ile başını kaldır saklamak için biraz da yana doğru çevirkere: llk gecesi, haniya bize ilk geldiğiniz için üstelemedim, sesimi çıkarmadım. mem ki... Sizde böyle bir hal olduğu hiç dar nazlı, o kadar müstağni, o kadar hırçın duran bu küçükhamm kimbilir kimin dı:: di. gece?. Sormadım mı, hepsini biliyorsu Yoksa artık o evde durur muydum?. Bir belli bile değildi!.. kollarında kıvranmış, yaltaklanmıs; kimSatvet bagını iğdi: (Arkast var) nuz değil mi, dedim. Ama hepsini, diye daha sizin yüzünüze bakar mıydım). lyi söylediniz ya, igte... Size karşı