Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 Ağustos 1939 CUMHURIYET SOM HABERLE llâdiseler arasında Terfie hak kazanan lise muallimlerimiz Maarif Vekâletinin tasdikından çıkan ve tebliğ edilmek üzere bulunan listeyi neşrediyoruz Ankara, 26 (Telefonla) Yeni Barem kanunu mucibince terfie hak kazanan orta tedrisat muallimlerinin isimlerini bildiriyorum: Adana Kız lisesinden Şahab, Refika, Şükriye, Omer Lutfi, Erkek lisesinden Hulusi, Rasim, Setn'i, Ankara kız lisesinden Celâl, Haliree, Avni, Nazlı, Nüzhet, Türkân, Ankara erkek lisesinden Kemal, Edib, Abdurrahman, Nureddin, Ankara Gazi lisesinden Hicri, Edib, Necati, Muhtar, Şükrü, Seyfi, Bedia, Antalya lisesinden Nahid, Salim, Hilmi, Tahsin, Şerafeddin, Hüsameddin, Sdfa, Sami, Afyon lisesinden Omer, Edib, Hilmi, Balıkesir lisesinden Nazif, İzzcddin, Şemsi, Bursa lisesinden Mümtaz, Namdar, Şevket, Fevzi, Rahmi, Necati, Suphi, Sami, Niyazi, Gülbahar, Diyarbakır lisesinden Zihni, îhsan, Denizli lisesinden Lutfi, Akdes, Murtaza, Hayreddin, Avni, Edirne lisesinden Fahri, Remzi, Saime, Vehbi, Erenköy kız lisesinden Sabiha, Pakize, Tahsin, Hatice, Sırrı, Mediha, Zati, Erzurum lisesinden Şerif, Rauf, Cevdet, Mehmed, Eskişehir Hsesinden Emin, Cemal, Celâl, lhsan, Avni, Galatasaray lisesinden Halid Fahri, Kemal, Recai, Ma7.?r, Kürkçüyan, Etem, Said, Sadi, Lutf:, Hiâayet, Cihad, Asım, Gazi Anteb lisesinden Faik, Halil, Müşerref, Ferid, Haydarpaşa lisesinden Mithat Sadeddin, Süreyya, Şefik, Cemil Sena, Sadeddin, Omer, Tevfik, Faruk, Übeyd, Necati, Kâzım, Kenan, Avni, îsmail Hakkı, Arifi, Saffet, îstanbul kız lisesinden Rauf, Fuad, Azize, Zehra, Avni, Ahmed, Zekı, Hatice, Mübeccel, îstanbul erkek hsesinden Hakkı Suha, Tahir, Tahir Nadi, Murad, Adil, Tevfik, Murad, Şükrü, Halil, Ekrem, Fazıl, Şerif, Gani, Kemal, Malik, Behçet, Hikmet, Refik, thsan, Nedim, Esad, Sabri, Münif, Havri, Kevser, İzmir kız lisesinden Reşid, Meliha, Halid, Tahsin, Zübeyde, Kâmran, Ayşe, Fakihe, İz; mir birinci erkek liseslnden Esad, Z ya, Hilmi, îzzet, Necati, Salâhaddin, Saım, Nuri, Kabataş üsesinden Hıfzı Tevfik, Faruk Nafiz, Zekı. Hatemî Senih, Celâl, Hamdi, Haydar, lhsan, Adem, İhsan, Edib, Mazhar, Kandilli kız lisesinden Şerif, Emine, Hatice, Behire, Said, Arif, Kemal, Müeyyed Kemal, İffet, Kastamonu lisesinden Nihad, Mithat, Şakir, Cemal, Kars lisesinden Hakkı, İbrahim, Vedad, Kayseri lisesinden Mahmud Nedim, Hüsnü, İbrahim, Cevdet, Güzide, Konya lisesinden Celâl, Süley man, Şevki, Necmi, Arif, Kütahya lisesinden Eflâtun, Muhiddin, Sıdıka, Asım, Bahri, Abdülkadir, Pertevniyal lisesin den îhsan, Talha, Lutfi, Hulusi, Nurullah Atak, Samsun lisesinden Ali Rıza, Enis, Reşad, Sıvas lisesinden Rifat, Cemal, Trabzon lisesinden Besim, Abdurrahman, Enis, Sami, Vefa lisesinden Nüzhet, Nimet, Mehmed, İbrahim Hakkı, Muhiddin, Osman, Muzaffer, Hulusi, Yozgad lisesinden Fazlı, Hamdi, Çamlıca kız lisesinden Kasım, Cevdet, Şevki, Sabahat, Zonguldak Çelikel lisesinden Bedri, Nazmiye, Nazım, îstanbul Cumhuriyet kız lisesinden Cafer, Rukiye, Şükriye, Bahriye, îhsan, Şadiye, Muhsine, înönü kız lisesinden Refet, îzzeddin, Bedriye, Nafia, Şeref, Nizami, Kâmran, Sâra, îzmir ikinci erkek lisesinden Süleyman, Hay dar, Hüsnü, Vahab, îbrahim, Fuad, Hüseyin Avni, Seyfeddin, Ankara musiki muallim mektebinden Azize, Faik, Mesud, Ferhunde, Mes'ude, Adnan, Muazzez, îhsan, Nusret, Hüsnü, Sabahaddin, Efzan, Ruhi, Rabia, Azmi, Süleyman, Mukbil. Olçülü olalım! vvelki gün, tramvayda giderken, bir tütiincü dükkânınm dışında sallanan bir sabah gazetesinin üstünde şu iki kelimeyi gördüm: «Harb muhakkak!» Bu meş'um ibare, o kdar iri ve o kadar kara harflerle yazılmıştı ki, hızla geçen bir tr. mv ;ın penceresinden bile kolayca okunabiliyoıdu. Bugün, bütün dünyada, harbin ve ya sulhun muhakkak olduğunu söyliyebilecek mevkide tek adam yoktur. En gergin ihtilâflar, iki taraftan birinin veya iki tarafın da gevşemesile halledilebilir. Aksi de mümkündür. Bedbinliği son haddine vardıran Norveç Kralı bile ümidin «az» olduğunu söylüyor, fakat «yok» olduğunu söylemiyor. Avrupa manzarasını uzaktan bizim kadar, hatta belki de hislerini karıştırmadığı için bizden daha iyi gören Amerika Cumhur Reisi, nikbin. Nikbin veya bedbin, bunu da bir yana bıraklım. Avrupanın şarkında bir harb patlasa bile bunun sirayet hududları şimdiden riyazî bir kat'iyetle kestirilemez. Her alevin istikametini rüzgâr tayin eder. Siyasî rüzgârların, tabiati geride bırakan bir çeviklikle nasıl istikamet değiştirdiklerini de görüvoruz. Halkı aldatmıyalım. Yalan şöyle dursun, en hafif mübalâğa, Köyle günlerde vatana hiyanettir. Ucu derhal piyasaya dokunur s ve ekonomik muvazeneyi arsar. Böyle günlerde dikkat, itidal ve tam ölçüsünü bulmuş bir realizm, şaşkın ve «aşırtıcı bir muhayyilenin yerini almalıdır. Gazetecinin baş vazifesi, halkın bir sürü köşebaşı rivayetlerile zaten alev almış ruhunu büsbütün ateşe vermek için, yangına körükle gitmek değil, onu uyanık bir sükuna ve dikkatli bir itidale doğru sevketmektir. Bugün bir havadisin üstüne konacak serlevhanın puntosunda iki derecelik bir mübalâğa bile, halkın şuurunda bütün tahminl^'imizi aşan tesir dalgalan peyda eder. Yalnız gazetecilerin halka karşı değil, herkesin birbirine karşı bu itidal telkini işini bir vatan borcu sayması lâzımdır. Bir Fransız psikoloğunun sözünü tekrarlıyalım: «Telâş tehlikeden değil, tehlike telâştan doğabilir.» Buçünlerin en zarurî miidafaa tedbirleri arasına, hepimiz. su iki kıymeti de îlâve «»tmeliyiz: Olçülü söz ve ölçü'lü yazı! c Büyük davala Onikiye çeyrek var Yaazan: WINSTON CHURCHILL IHEM NALINA MIH1NA Nefse itimad vvelki gün Edirnedeki büyük geçid resmini seyrettim. S^vyet Rusya ile Almanya aras:nda ademi tecavüz paktının imzalandığı gündenberi, Avrupanın şu buhranlı günlerınde ve 26 ağustos taarruzunun tam arifesinde Türk ordusunun bu kuvvet tezahürünü Türk milletinin, her türlü hâdiseleri karşılamağa hazır olduğunun bir delili telâkki ederek imanımı tazeledim. Son hâdiseler, bilhassa şu son sürpriz, bir daha ispat etti ki her milletin bel bağlayacağı sey, en ziyade kendi varlığı, kendi kuvvetidir. Böyle yapmıyanlar ve bugün!<ü beynelmilel politikacıhğın, Makyavelizme taş çıkartacak bir kalleşliğe dayandığını ve Makyavel'in ruhunu sadedecek bir hal aldığını düşünmiyenler, büyük devlet dahi olsalar, büyük sukutu hayaller» ve siyasî hezimetlere uğramağa mahkumdurlar. Onun içindir ki Edirnede Sarayiçinde kahraman ordunun yaptığı geçid resmini, her zamankinden çok daha büyük bir dikkat ve çok daha kuvvetli bir heyecanla seyrettim. Türk süngülerinin simşeklerirde, Türk bataryalannın gürültülerinde, Türk .tlannın nal seslerinde, Türk zabitlerinin bakışlannda, gözbebeğimiz Mehmedciklerin yağız yüzlerinde, milletimizin ve ordumuzun kudret ve kuvvetini görerek teselli buldum. Harbin önüne nasıl geçilebileceğini kestirmek günden güne güçleşiyor. Gerçi, ümidi tamamen kesmek doğru olmaz. Lâkin hâdisat, her taraftan ve bütün yollardan, bir felâkete doğru gidiyor. Şimdiden, Almanların askerî hazırlıkları öyle bir dereceye gelmiştir ki, daha geniş mikyasta bir harekete geçilmesi ihtimali her an variddir. 1914 te, seferberlik uzun ve müşkül bir iş olmuştu ciddî bir çarpışma yapmak imkân dahiline girinciye kadar aradan üç haftaya yakın zaman geçmişti. Fakat bugün Almanlar Polonya hududuna, harbe hazır vaziyette o kadar çok fırka tahşid ettiler ki, yürüyüş emrinden birkaç saat sonra, çok büyük kuvvetlerle bir tecavüze geçebilirler. Bu itibarla, kat'î seferberliğin teşkil ettiği ihtar devresi, sadece, şarkta muhasamatm baslamasıle ayni zamana tesadüf edecektir. Rizede yağmurun Umumî Müdürün yaptığı tahribat verdiği konferans Sellerden bir kadın ve bir çocuk öldü Rize 26 (Gecikmiştir) Bir fırtına ile yirmi altı saaüir devam eden şiddetli yağmurlardan husule gelen seller çarşjyı ve bazı mahalleleri basmış ve mağaza ve dükkânlarda tahribat yapmıştır. Yıkılan bir ev enkazı altında bir kadın ve bir çocuk ölmüştür. Pazar kazasında birşey yoksa da Rizenin Trabzon ve Erzurum istikametindeki bütün telefon hatları bu fırtınadan bozul muştur. Trabzondan inkıtaa uğrıyan tel graf irtibatı yeniden tesis edilmiştir. Seller Trabzon yolunda iki ve Erzurum yolunda da bir köprüyü yıkmış ve heyeîân husule gelmiştir. Yeni yapılmakta olan elektrik fabrikası yanındaki köprüye ve bir de eve iki yıldırım düşmüştür. Üç dört mahallede bazı bahçelerdeki mandalina ağacları seller tarafından sö külüp denize sürüklenmistir. Genclik teşkilâtı Izmirde kuruluyor İzmir 26 (a.a.) Beden Terbiyesi Genel Direktörü General Cemil Taner Halkevi salonunda Vali ve Belediye reisi muavinile Parti ve Halkevi başkanları ve büyük bir genclik kütlesi karşısında «Türk sporunun halihazır veçhesi» mevzulu çok alâka uyandıran bir konferans vermiştir. Cemil Taner bilhassa spor teşkilâtımızın şimdiye kadar bünyesinde mevcud sakat ıklardan bahsetmiş ve yeni teşkilâtm başhca hedefleri, gencliği memleket müda faası gayesile sportmenliği telif edecek bir tarzda fızik ve moral sahalarda yetişürmek olduğunu tebarüz ettirmiştir. Beden Terbiyesi Genel Direktörü îz mir genclerine yakmda yapılacak olan resmî teblığe hazır bulunmalarını ve tebliğ yapılınca hemen genclik kulüblerine koşarak idmanlarına ve yurd müdafaasma hazırlanmalarını söylemis, İzmir genclik alaymm ilk nüvesini Cumhuriyet bayramında göstererek îzmir gencliğinin Cumhuriyete ve Millî Şefe bağlılıklarını teyid etmelerini tavsiye etmistir. PEYAMt SAFA Alman Rus paktı Balkanhları asla şaşırtmamalıdır IBaşmakateden devam\ Ademi tecavüz paktı taraflarca daha ziyade Danzig meselesile teferruatında büyük bir çıkmaza saplanan Avrupa siyasetini ist^hdaf etmiş bir pakttır. Bundan dolayıdır ki biz ilk bakışta bu paktm daha ziyade sulha hizmet edebileceği ümidini bil? izhar etmiştik. Bu telâkkide garib görünebilecek bir hal yoktur. Bu paktla bilhassa Kara ve Ak denizle Balkanlar bölgesinde vaziyet nispetle daha az vahim bir mahiyet almıştır bile denilebilir. Vaziyet böyle olunca bilhassa Balkan devletlerinin her ihtimale karşı kendilerini müdafaa tedbirlerinde daha kuvvetli, daha emniyetli ve daha cesaretli hareket edebilecekleri kendiliğinden anlaşılır sanınz. Hicbir tarafa taarruz etmek niyetinde clmadıkları mevdanda bulunan ve icabmda kendi istiklâllerini her ne pahasına olursa olsun müdafaa etmek mecburivetinde olan Ba'kan devletleri mevcud ademi tecavüz paktının zahirî metnine rasfmen Sovvetler Cumhuriyetinin kendileri hakkında daima hayırhah olacasını gözönünde tııtarak vaziyetlerini ona göre tanzim etmek mevkiinde bulunuyorlar. Ondan dolayıdır ki bu paktın bilhassa Balkan r'evletlerini hic sa«i'itrn?rnası Ia7im geleceği bizce açık ve kat'î bir kanaattir. Ebedî Şef için Zonguldakta yapılan merasim Zonguldak, 26 (a.a.) 26 ağustos Ebedî Şef Atatürkün Zonguldak'a ayak bastığı mutlu ninün yıldönümü münasebetile Zonguldakm her tarafı bayraklarla süslenmiştir. Saat 11 de Parti kurağı önünde yapılan umumî toplantıya Vali, memurlar, Parti, Halkevi, büyük bir halk kütlesi ve işçi gnıpları, esnaf, kurumlar iştirak etmiş, geniş cadde dolmuş ve taşmıştır. Halkevi adına öğretmen Bayan Azize Sirel, Ebedi Şefimizin Havzaya ayak bashkları gündenberi Havzanın göz kamaştırıcı inkişafı ve madenlenmizin millileştirilmesi yolundaki çalışmaları tebarüz ettiren çok heyecanlı bir söylev vermiş ve bir genc tarafından Atatürk siiri okunmuştur. Gece Zonguldak elektrikle aydınlatılacak ve eğlentiler lertib olunacaktır. Yeni Yugoslav kabinesi kuruldu Belgrad 26 (a.a.) Sırb Hırvat kabinesi teşekkül etmistir. Kabine başlıca şu nazırlardan teşekkül etmistir: Başvekil: Tsvetkoviç, Başvekil muavini: Maçek, Devlet Bakanı: Konstantinoviç, Hariciye Nazırı Markoviç, Harbiye ve Bahriye Nazın: Nidiç, Dahiliye Nazırı Mihaldiç, Maliye Nazın Şutey. Yeni kabine 11 Sırb ve 5 Hırvat na zırdan mürekkebdir. Binaenaleyh geniş bir temerküz ve hatta bir millî birlik hükumeti mahiyetindedir. Ordu malulleri günü Laypzig sergisi haMunda Hitlerin telgrafı Berlin 26 (a.a.) Hitler. yarın açıAnkar& 26 (Telefonla) Ordu malulleri birliği tarafından 26 ağustos Zafer lacak olan Leipzig fuannı tertib etmiş bayramı münasebetile bugün bir me olanlara aşağıdaki telgrafı gönd<"rrnistir: Müreftede bir cinayet rasim yapılmış, şehidlikte nutuklar söy«Hahhazırda Alman piyasasında mevMürefte 26 (Hususî) Müreftenin lenmiştir. zuubahs olan işlerin halline müessir suPalahar mevkiindeki derenin çalılıkları rette yardımı dokunacağını ve bütün Ankara Valisi içinde bir cesed bulunmuştur. İşe Adliye Ankara 26 (Telefonla) Bir müddet dünyaya mamul eşya Alman sanayiinin vaz'ıyed etmiş, fakat cesedin kime aid tenberi İstanbulda bulunan Ankara Va yüksek seviyesini göstereceği ümidile olduğu henüz tespit edilememiştir. lisi Nevzad, bugün şehrimize dönmüş 1939 Leipzig fuarına en halisane temenVakıflar müdürünün tür. nilerimi bildiririm.» tetkikleri Kudüste bir bomba daha Hankovda vaziyet îzmir, 26 (a.a.) Birkaç gündenChangai 26 (a.a.) Domei ajansıpatladı beri şehrimizde bulurtmakta olan Vak'flar Londra 26 (Hususî) Kudüste bugün nın Hankeu'dan bildirdiğine göre Çin Umum Müdür, idaresi ile alâkadar bazı rir bomba patlamış ve iki İngiliz polis şehrile Fransız mıntakası arasında yenitetkikatla meşgul olmaktadır. komiseri ağır surette yaralanmıştır. den seyrüsefer başlamıştır. Fransızlann hazırlığı da 1912 cîekine nazaran büsbütün başka türlüdür. O tarihte, hazırhklara herhangi tahrik manası bile vermemek endişesile, bütün Fransız kuvvetlerini, hududun on kilometre berisine almak muvafık ^örülmüştü. Bugün ise, bilâkis, her iki millet, arazinin müsaid olduğu heı noktada, birbirine karşı müthiş kuvvetler yığıyorlar. Rhin hududu boyunca mevcud serai tehdid doludur * ] . Koca nehir, toplarla dolu ve birbirinden üç yüz metreden daha az mesafelerle ayrılmış, fasılasız iki sıra siper arasından akıp gidiyor. Orada, azamî derecede bir teyakkuz göze çarpıyor ve her iki cephenin heyeti umumiyesi, birkaç dakikadan ibaret bir zaman zarfmda harekete geçebilecektir. Köprülerin çoğu sallar üzerine inşa edilmiştir. Daha şimdiden bunlar birbirinden ayrılmış bulunuyor. Ötekileri, he totaliter devletler eline geçeceği söylenİngilterede iken «Troop'ıng the King's men hemen anî surette kapamak, yahud miştir. Ve bunu söyliyen de, komşulanColour Ceremony» denilen hassa alaylarıimha etmek mümkündür. Stasburg'u nm topraklarını istilâ ettikten sonra, kenKehl'e rapteden köprünün her ucunda, di hududlarını müdafaaya teşebbüs bile na sancak takdimi merasimini, Bahriye yolun ortası Alman ve Fransız kaleleri etmeden, harb ortasmda mütareke istiyen Nezaretinin pencerelerinden seyretmiştik. tarafından muhafaza altma alınmıştır bir Almanyadır. Gene bunu söyliyen, Merasim başlamadan yanımıza gelen genc Buralardaki toplar daima dolu ve bir harbe girmesi için kendisine en uygun ge bir İngiliz. bir müddet Türkiyede oturdubirlerine tevcih edilmiş bulunmaktadır. len zamanı intihab ettiği halde, İngiliz ğunu, Türkleri çok sevdiğini, hatta bir Rhin nehri üzerindeki seyrüsefer filen kömürü ve çelıği olmasaydı altı ay bile Türk kızile evlendiğini söyledikten sonra, tatil edilmiştir. Yalnız, tektük birkaç tren tutunamıyacak olan ve Fransız ve İngiliz Türk askerinin her türlü mihnet ve mesakköprünün her iki ucunda sıkı bir kontro süngülerinin kuvvetli yardımı olmasaydı kate tahammülünden takdirkâr bir dille la tâbi tutulmak şartile her gün geçiyor. Almanya ile Avusturya tarafından parça bahsetti; bizim askerimiz, Türk askeri kaAra sıra, bütün pasaportlar usulü daire parça edilmek tehlikesine maruz bulunan dar sefer meşakına mütehammil değildir, dedi. sinde vize edilmiş olmak şartile, turist bir îtalyadır. otokarları sefer yapıyorlar. Bunun hariMerasim başladı, muhteşem üniformaNazilerin sözlerinin artık hicbir kıymet cinde, garbî Avrupanın bu iki büyük dev ifade etmediği zaman, gelmiştir.Yavaş da !ar giymis, tüfek ve süngüden başka hicbir letini, korkunc ve kasvetli bir uçurum davransalar, şıddetli de davransalar ara teçhizat taşımıyan hassa piyadeleri 5 alabirbirinden ayırmaktadır. da fark yoktur. Vereceğimiz hüküm yın hepsi beraberce çalan 390 kişilik banNehrin şimalinden bakmca, Alman üzerinde yalnız filiyat müessirdir. Bize dolarına ayak uydurmuş geçiyorlardı. Haların, telörgü müdafaa hatlannı ikmal karşı hicbir harekete teşebbüs edilmese va biraz sıcaktı. İki saat evvel kışlalarınetmekte oldukları görülüyor ve hissedili dahi hazır, bekliyoruz. Dostane hareket dan çıkmış ve bir saattenberi meydanda yor ki, gözünüzün önünde çalışan bu a halinde, biz de ayni şeküde mukabele duran askerlerden bir trampet neferi, yüdamların, her an düşmana tahavvül et edeceğiz. Yeni bir tecavüze harble, mu rürken yere yuvarlandı ve bayıldı. Gecen kış da gene böyle merasim esnasında bir meleri ve şu toplann, güneşin her yükse kabele edeceğiz. bayılma olmustu. Biraz evvel görüştüğülişinde ateş saçmaları mümkündür. Böyle bir harbin uzun mu süreceğini, müz genc İngiliz, başka bir pencereden Bu şerait, Avrupanın ve bütün dünyayoksa kısa mı olacağım düşünenler çok bu halj görmüştü, acele yanıma gelerek: nın nasıl facialar ve tehlikelerle dopdolu tur. Bunun cevabı, nasyonal sosyalizmin, bir vaziyette bulunduğunu bize anlatıyor. Işte, dedi; bakınız, bir nefer, sıca&a ilk mütehevvır saldırışlanndan ?onra yıBütün hududlann boyunca, yüzlerce ve d? amayıp düstii. Türk askeri olsavdı, kılıp yıkılmamasına bağlıdır. Nazı zıyüzlerce kilometre uzunluğundaki mesaçok daha sıcak bir güneşin altında 10 samamdarlarından bazıları, Polcnya üzefeler dahilinde, şimdiye kadar hiç bilinat dururdu. rinde ilk muvaffakiyeti kazandıktan sonmiyen en katil silâhlarla mücehhez yüz Evvelki günkü geçid resminde, o îngira bir ric'at hareketile garb demokrasibinlerce insan ve onlann arkasmda daha lizin bu sözlerini hatırladım. Kaç gündür, başka, milyonlarla insan, derhal itaat e lerine sulh teklifinde bulunabilecekleri ü boğucu sıcaklarda, suyu mahdud bir mınmidini besler görünüyorlar. Bu hulyalan decekleri korkunc işareti bekliyorlar. onların zihinlerinden sileÜm. Harbi aç takada, tozlu yollarda ve hayli çetin araziBu iaşret nereden gelecek? Bunu vemak için münasib zamanı intihab eden de manevra yapan Türk ordusu, o gün rebilecek olan bir tek kişi vardır. Bu alere, onu sona erdirecek zamanı da ken şafakla beraber kalkmış ve öğleye kadar, dam, dağdaki villâsına çekilmiş, ihtirasdi bildikleri gibi intihab elmek f.rsatını gerid resmi yapmıştı. Asker, en az 10 salar ve endişeler, arzular ve korkular alattir avakta idi; arkasmda 30 kiloyu geçen vermemeliyiz. Eğer Nazi rejimi düntında zebun yaşıyor. Eli, dokunur dokunbütün seferî teçhizatı vardı. Trakyanın yayı harbe zorla sürüklerse, hür insanmaz, medeniyetten artakalan ne varsa ^üı.eşi herhalde Londranın güneşinden çok lardan müteşekkil bir hükumetin mevhepsini toz haline getirecck olan düğmevakıcı idi. Londradaki merasime iştirak ecudiyeti bile tehlıkeye gırer Ve bu muye yaklaşıyor. den seçme 2000 hassa askerinden biri düşharebe, hakkın ve demokratik ve parlKiSii halde, resmi geçide iştirak eden en az Beşer neslinin bu derece büyük bir kısmanter hükumetin hakimiyeti, lâkavdi50 °00 ki=iden bir teki s'caktan ve yorgunmını sefalete ve ıstıraba sürüklemek kudmiz neticesinde kaybettiğimiz sağlam te'uk^an düsüp bayılmadı. retine, şimdiye kadar hicbir fâni sahib olmeller üzerine yeniden te=i« edildiği gün mamıştır. Ve ne olursa olsun, bundan Çelik vücudlü Mehmedcik, dünkü geancak hitam bulabüecekti:. Eğer, nekasonra da, böyle bir kudret tek bir kjşiye cıd resminde ilk defa sördüğümüz vepvedar ufak veya zayıf olur«a olsun, tek bir asla verilmiyecektir. devlet, Miüetler Cemiyetine sadık kal ni süâMarla da teçhiz edilmişti. Ve Beşeriyetin bütün emniyeti, selâmeti dığı halde gene haklarının veya arazısi Türk vatanının her sınırmda yurdu müdar ve âtisi, tahrib kuvvetlerinin, tek bir kişi nin çiğnenme«i akibefine maruz lralacak ?^'a ' 7ir bekliyordu. elinde bu şekilde topîanmasına bir had Se:1 ad şehrı Gazi Edirnenin Sarayiçinolursa, bu harbin sonu gelmez. çekilmesini âmirdir. de kahraman Türk ordusunu gördiikten Winston Churchill Fakat akıbet henüz malum değildir. onra, herhangi bir buhranı. emniyetle kar*] Karilerimizin hatırlayacakları vechile :,] .ı,;i "; ,' i dü r, k itimadım artHitler'in, geri dönemiyecek kadar ileri av m z s nere gittiğine dair olarak her tarafta söylenen makale muharriri M. Churchill bir hafta f,. F ^ n o ^ n f^aha kuvvetli bir imanla evvel Fransanın Maiino müstahkem "lattısözler ne hakikat, ne de akh selim ese nı ziyaret etmiş ve tetkiklerde bulunmuştu. döndüm. ridir. Hitler, şu sırada, pekâlâ durabilir ve iradesinin basit bir hareketile, salim bir refah ve inkişafın temellerini atabilir. İhtiyat efradmı evlerine iade etsin, bütün Litvanya Ziraat Narırı memleketler, bırbırlerınin peşisıra ona Londra 26 (a.a.) Coventry'de İrMoskovada imtisal edeceklerdir. Çek milletine hürriyetini, istiklâlini ve Münih'te, Çeklere anda tethişçileri tarafından tertib edılen Moskova, 26 (a a.) Tass ajaırı resmen vadettiği hududlan iade etsin, bir suikasd neticesinde 5 kişi ölmüş, 12 bildiriyor: Litvaıva Ziraat Naz:n Krl'kbütün dünyada, kendisine karşı beslenen sciunes, Ziraat birhSini ziyaret icin dün kişi yaralanmıştır. hissiyatın derhal degiştiğini görecektir. buraya gelmis ve istasvonda Ziraat Ha!k Polis ihtiyat tedbirleri almaktadır. O zaman, bütün meseleleri sükunetle ve komiserleri muavini Vassin, Hari'ive ünkü «İrlanda cumhuriyet ordusu» nun Halk komiserliai erkânı, Voks C a ^'veti herkes için en iyi olan şekle bnglamak gibi samimî bir arzu ile mütalea etme ajanlarına «buhrandan istifade» etmele Reıs Vekılı Smırnov ve Litv?nva elçüiye imkân veren bir hava vücud bulacak rini emrettiği zannedilmektedir. ği memurları tarafından karşılanmıştır. tır. O zaman güneş hakikaten pariıyacak ve herkes onun hayat veren ışıkları altında kendine yer bulacakhr. O zaman, her memleketteki işçi kütleleri, bugün sırf kıtale tahsis edilmiş olan fen terakkiyatını, beşeriyetin şimdiye kadar asla görmediği maddî ve manevî bir huzur ve refahın temini yolunda hakikaten kullanabilecektir. Taarruza karşı cephe teşkil eden milletler dahi, bundan daha fazlasını yapamazlar. Sulhu satın almak mevzuubahs olamaz. Cebir ve şiddet tehdidlerine karşı, artık bundan fazla mv adekârlık göstermek imkânı yoktur. A'nnanyayı, hakkı ihlâl teşebbüslerine nihayet vermesi için itma edemeyiz. Nasyonal sosyaüzm, dört uzun senedenberi muahedeleri ihlâl ve teslihatı için her sene mi'ıyarlar sarfetmekle, komsularını tethiş, hatta komşu topraklan ilhak etmekle meşguldür. Bu vahim anda, itimadm tam surette mevcud olduğunu görmek teselli veriyor. Bunun için delil göstermeye hiç lüzum yoktur. Büyük Brilanyada olduğu gibi Fransada da, bütün sımflar ve bütün partiler, artık, en kötü ihtimallere karşı koymaya amade bulunmanın lüzumunu anlıyorlar ve vaktile olduğu giOn yedi sene evvel bugünlerde, Afyon bi, bu hususta ellerinden geleni yapıyor dağlanndan önüne durulmaz bir sel gibi lar. kopan ve taarruzun 14 üncü günü sabahı Herkes biliyor ki, sulhu korumak hu Izmirin Kordonuna dayanarak Ege sulasusundaki samimî arzu üe yapılan her rmda atlarını yıkayan Türk ordusu, bumüsaadekârlık, Almanyada, bir zâf ve günkü Türk ordusunun sahib bulunduğu bir tereddi eseri olarak te'.âkki edilmiş modern silâhlann ve vasıtaların pek çotir. Teslihattaki yavaşlık, bizim tarafı ğundan mahrumdu. Bunu düşündüm, mızdan, harbe karşı gösterilen bir istik Türkün ezelî ve ebedî kahramanhğmı, rah; harb fecayiini hatırlatan her söz, harbin meşakkatlerine tahammül ve mubir insana yakışmıyacak korkakhk mana kavemetini düşündüm, devletin ve ordunun sına alınmıştır. Fransa ve İngiltere, inhi başındaki büyük ve tecrübeli şeflerin yüktat ve can çekişme halinde imparator sek kudretlerini düşündüm; rahatlık ve süluklar diye tavsif edilmiş, topraklannın, kun duydum. Irlandalıîarın tertib ettiği suikasd