Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURfYET 9 Temmuz 1939 ANKARADAKI MUHAKEME Kim haklı ? [Başmakaleden devaml egermiş) Clemenceau ile mücadele etmişler. Bilhassa Lloyd George, tamirat, Rhein mıntakasınm işgali, Polonya koridoru gibi meselelerde Almanlan çok korumuş. Netice itibarile, Almanyanm kendini toparlamasına müsaid, gevşek bir muahede meydana çıkmış. Buna 1920 den sonra Fransada iktidar mevkiine gelen sulhçu ve âciz hükumetlerin müsaadekâr hareketleri de katıhnca, Versailles, soluk bir hazan yaprağı gibi, kendiliğinden çürümüş, mahvolmuş. Muhiddin Üstündağ ve arkadaşları beraet ettiler [Baştaro/ı 1 inct sahıfede] Talât îltekinden müteşekkildi. İddia makamında Arif Cankaya bulunuyordu. Salonda kadın erkek dinleyiciler hayli kalabahktı. Saat tam onda, Muhiddin Üstündağ ve eski muavini şimdiki Bodrum kaymakamı Ekrem Sevencan mah kemeye çağırıldılar.Zabıt kâtibi mahkeme heyetince alman kararlan okumaya başladı. Evvelâ otobüs yolsuzluğu hakkındaki karar şöyle tefhim edildi: «Mauy yen maddelerde memuriyet vazifelerini suiistimal ettikleri iddiasile suçlu İstanbul eski Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ, eski muavini Ekrem Sevencan, Belediye Fen işleri müdürü Hüsnü Keseroğlu, Belediye Varidat müdürü Neşet Tolgay haklarında, son tahkikatm açılmasına mütedair olarak Devlet Şurası umumî heyetince ikinci derecede ısdar kılınan kararnameyi havi tahkikat evrakı Cumhuriyet Başmüddeiumumiliğinin id dianamesile daireye tevdi edilmesi üzerine bunlardan Muhiddin Üstündağla Ekrem Sevencanın vicahmda ve Hüsnü Keseroğlu ile Neşetin gıyablannda icra ve ikmal olunan duruşma neticesinde..» kaydmdan sonra, suçluların duruşmasma mevzu teşkil eden bütün fiiller ayrı ayrı maddeler halinde mufassalan zikredildi. İddia makamının taleblerile, buna karşı müdafaaları ve her fiilin temas ettiği bütün kanunî mevzuatı birer birer neticeye bağlıyan ve 17 büyük sahife süren kararnamenin sonunda su hüküm bildirildi: «Her nekadar dava dosyasımn heyeti mecmuasından ve muhtelif muamelelerin birbirile mukayesesinden, bazı defa, diğerlerinden farklı olarak sür'at ve sühulet gösterildiği kabul olunsa da, işin vaz'ı aslisinde kanuna muhalefet vuku bulmadıkça ve memuriyete aid nüfuz ve salâhiyetler takdir ve istimaünin herhangi bir şekilde istismara alet edildiği maddî delillerle ispat edilmedikçe, bu keyfiyet kanunen cezayı istilzam edemiyeceğine binaen, Müddeiumumiliğin taleb ve iddiası yerinde gJrülmediğinden reddile Muhiddin Üstündağ, Ekrem Sevencan, Hüsnü Keseroğlu ve Neşet Tolgayın duruşmalanna mevzu teşkil eden fiillerden beraetlerine, tfcıyiz yolu açık olmak üzere ittifakla karar verildı.» "Yâlnız bu kararın okunması bir saat sürdü. Meclis tatil kararı verdi IBaştaraft 1 inci sahifede] lanhsmda haricî ticaretimizde tatbik edilmekte olan usullerin tadili için ne düşünüldüğüne dair ve hayat pahalılığı hakkındaki tetkiklerin ne zaman tatbik sahasına intikal edeceğine dair Parti Müstakil grupu reis vekili Ali Rana Tarhan tarafından vâki suale, Tıcaret Vekili Cezmi Erçin tarafından uzun izahat verilmiştir. Ticaret Vekili sözlerine şöyle başlamıştır: « Muhterem Rana arkadaşımı za haricî ticaretimizde tatbik edil mekte olan usullerin tadili düşünülüyor mu? sualini sormuşlardır. Çok ehemmiyetli ve ticaret politikamıza hâkim olan esasları alâkadar eden bir sualdir. Bu suale mümkün olduğu kadar vazıh ve şamil bir cevab verebilmek için, bugünkü mübadele ve tediye rejimimizin hangi müessirat altmda şekillendiğine ve nasıl bir istikamet takib ettiğine, anahatlan içinde, temas eylemek lâzım gelmektedir. Herşeyden evvel şu ciheti arzetmek isterim: Mevcud mübadele ve tediye rejimimiz esasen sabit bir manzara göstermemektedir. Bu rejim, yalnız dahilî şartlarımıza göre değil, memleketin hududları haricinden gelen birçok seyyal vaziyetlerin icabatına uyarak idare edilmektedir. Binaenaleyh devamh bir tedavül havası içinde yaşadığımızı, serbest mübadele rejimine umumî şekilde girmek «nkânları elde ediiinceye kadar diğer memleketler gibi bizim de ticarî münasebatta bulunduğumuz memleketlere aid konjonktür tahavvülâtına, haricî mübadele rejimimizi intıbak ettirmek zaruretinde bulunduğumuzu, mebdei hareket olarak kabul eylemeliyiz.» Ticaret Vekili, bundan sonra bizim mübadele ve tediye rejimimizin esasları hakkında izahat venmeğe başlamış ve bu esasları uzun uzadıya anlattıktan sonra hayat pahalılığı mevzuu üzerinde de beyanatta bulunmuş ve hükumetin yaptırdığı tetkikleri saymış ve ithalât rejimimizin hayat pahalılığı davasile olan sıkı alâkasmın asla gözönünden uzak tutulmadığını, himaye politikamızın yetiştirici bir himaye hududu içinde kalması için gümrük tarifesi üzerinde yeniden tetkikata ihtiyac bulunduğunu ve bu hususta faaliyete geççildiğini bildirmiştir. Cezmi Erçinin beyanatından sonra, sual sahibi Ali Rana Tarhan, bu izahattan dolayı Vekile teşekkür etmiştir. başlaması bize memleket için yeni emniyet tedbirleri almak ve cihan sulhuna başka yoldan faydalı olmak içb geçirilecek çok vaktimiz kalmadığını öğretmiştir. Nihayet, hiçbir gıda maddesi ve hiçbir maddei iptidaiyesi olmıyan, ne maden!eri, ne de zengin toprakları bulunmıyan Arnavudluğun işgali, bitaraflık politika mızı terkederek, sulh cephesi tarafını takviye etmek kararını verdirdi. «Alkışlar» O zamanlar îngilizlerle malum beyannameyi ilân ettik. Bundan sonra dahi, yurdda sulh, cihanda sulh politikamız değişmemiştir. Sulh cephesine de, sulhu takviye etmek için iltihak ettik. Bizim bu cepheye girisimiz, karşı gazeteler tarafından çok tenkid edildi. Bu gazeteler kendi rejimlerinin en esaslı kitablarında Alman milletine tavsiye olunan îngiliz ittifakını, bilmiyorum, unutmuşlar mı? Alman milletine tavsiye edilen îngiliz dostluğunu Türk milleti için fena telâkki etmek, fena göstermek, doğru bir muhake me olacağmdan şüphe edilebilir. «Bravo sesleri» îngilizlerle başlıyan temas ve müza kerelerimize muvazi olarak, Fransızlarla da müzakere ve temasa girişmiştik. Hatay meselesinin hallinden sonra, Fransa ile Türkiye arasında, muallâk hiçbir mesele kalmadığı için, îngilizlerle vapmış olduğumuz beyanname, aynen Fransızlarla da imza ve teati edilerek, îngi lizlerle kat'î asistans mukavelesi için yapılmakta olan müzakereler ayni hizaya getirilmiş oldu. Arnavudluğun işgali, bitiraflıktan ayrılıp sulh cephesine iltihakımıza, bir bakıma göre, en büyük amil olmakla beraber, diğer bir bakıma göre de, bu iltihakı son senelerin siyasî hadiselerinin tabiî bir neticesi addetmek lâzımdır. Çankkalede, Suriyede ve Irakta karşı karşıya harbeden Türk, İngiliz ve Fran sız milletleri, yekdiğerini takdir ettiler. Bu takdir tarihî dostluklarla birlesince, yeni bir incizabla sevişmeğe başladılar. Habeş harbi esnasında, sanctionlann tatbikinden doğacak tehlikelere karşı Türk ve îngiliz milletleri mütekabil ta ahhüdlerle yekdiğerine bağlandı. Montrö'de, îngiliz ve Fransız murahhasları, Boğazlan yeniden Türk hakimi yetine iade eden mukaveleyi yaparken Türk milletine karşı hakikî bir yakınlık gösterdiler. «Alkışlar» Akdenizin bozulan asayişini iade için Niyon'da toplanan murahhaslarımız, ayni kararın altına imzalarını koydular ve nihayet ÇekoSlovakya hâdisesi ve onu takib eden hâdiselerle Arnavudluğun işgali karsısında ayni hisleri duydular. İşte, bu siyasî hâdiselerin tevlid ettiği görüş birliği, bu üç devleti sulh cephesinde daha sıkı bağlarla birleştirdi. «Alkışlar» Bugün, bu üç devleti birleştirecek olan uzun vadeli, kat'î anlaşmanın teferruatını tespitle meşgulüz. Şimdiden size söyliye bilirim ki: Türk îngiliz yardımlaşma muahedesi üzerinde çalışılmaktadır. Bu muahede her iki devlet arasında muhtelif sahalarda işbirliğini tanzim eden hükümleri ihtiva edecektir. Arkadaşlar, Hiçbir medeniyet harbin çocuğu de ğildir. Bilâkis her medeniyet uzun süren bir sulhun mahsulüdür. Harb esaret tevlid eder. Sulh hürriyet varatır. Medeniyet de hür milletlerin eseridir. Bugünkü Avrupa medeniyetinde, lâ akal büyük devletler kadar, kücük ve müstakil devletlerin de hissesi vardır. Bunları bertaraf etmek, medeniyetin ve terakkinin seyrini kırmak demektir. Bu mümkün değildir. Mümkün sananlar acı ak:betlerle ergeç karşı karşıya kalacak lardır. Bugün dünya politikasının gündelik seyrine bakılırsa görülür ki silâh ve cepane fabrikalan tam bir harb faaliyeti içindedir. Diplomasi görüşmeler bir harb havası içinde devam ediyor. Gazeteler, radyolar, ajanslar beşeriyete aylardanberi bir harb günleri yaşatmaktadır. Denilebilir ki bugün sulh içinde yaşıyan tek kuvvet bizzat harbi yaoacak olan ordulardır. Temenni ederim ki bu bulanık hava içinde sulhu kurtarmak gayrimümkün olmıya caktır. Sovyetlerle dostluğumuz, ilk dostluk günlerinin bütün hararetini tamamile muhafaza etmektedir. Beynelmilel her mesele, iki devleti yanvana ve daima ayni safta bulmustur. «Alkışlar» Potemkin'in Ankara ziyareti, dostlu ğumuzun bu hararetini tebarüz ettirmeğe bir kere daha vesile teşkil etmiştir. Böylece bir kere daha anlaşılmıştır ki. konusmadan, görüsmeden, her iki mem leket diğeri icin ayni şeyleri düsünmekte ve vapmaktadır. «Bravo sesleri» İki muhtelif inkılâbın çok müşkül şartlan arasında ve ayni zamanda doğan Türkiye ve Sovyet Cumhuriyetleri, yekdiğerini inkılâb ruhunun ateşile sevmektedirler. Balkanlıları, yekdiğerine bağlıyan Bal kan Paktı, şimdiye kadar Balkan sulhu na yapmış olduğu hizmetleri, bundan sonra da, ayni kuvvet ve kudretle yapmakta devam edecektir. Son zamanlarda yaptığımız temaslar ve muhavereler bunu vazihan göstermiştir. Arkadaşlar, Sulh cephesine iltihak ederken, sulhu takviyeden başka bir emelimiz olmadığı için, Almanya ve îtalya dahil, bütün devletlerle normal münasebatımızı devam ettirmek kararındayız. Istiyoruz ki, her çeşid alışveriş ve kültür münasebetleri ve umumî olarak dostluk münasebetleri eskisi gibi devam etsin. Yalnız şurası da muhakkaktır ki nor mal ve dost münasebatın eskisi gibi de vamı için, arzu ve kararın iki taraflı ol ması şarttır. Bu noktayı hassasiyetle takib ediyoruz. îtalya ile alışveriş münasebetlerimiz, eskisi gibi devam etmektedir. Almanyada ilk günlerde bir tereddüd ve bir kararsızlık belirdi. Fakat, yavaş yavaş bu tereddüd zail oldu, ve işler normal yola girmeye başladı. Bugün bir tek iş müstesna, iki tarafın birbirinden bir şikâyeti yoktur. Bu tek işin de yakm bir atide müspet olarak halledileceğini ümid ediyoruz. Bir aralık, Almanyanm Türk talebesine fena muamele ettiği havadisi verilmişti. Bu havadisin doğru olmadığı anlaşılmıştır. Arkadaşlar, Tekrar ediyorum: Politikamız, yurdda sulh, cihanda sulhtur ve gene tekrar ediyorum: Biz sulha fakat emniyet ve şerefimizi bunlara bağlanmış olan taahhüdlerimizi koruyan bir sulha âşıkız. (Sürekli alkışlar). Bu izahatı müteakıb sual sahibi Ali Rana Tarhan söz alarak demiştir ki: « Muhterem Hariciye Vekilimizin memleket haricî siyaset hakkında lutfettikleri tatminkâr sözlerine arzı teşekkür ederim. Ve isabetli siyasetlerinde muvaffakiyetlerinin tevalisini dilerim. (Bravo sesleri, alkışlar). Bu beyanatlardan sonra Meclis 11 eylule kadar iki aylık yaz tatili yapmış ve celse kapanmıştır. Asrî mezarlık işindeki karar Müteakıben, Asrî mezarlık davasında verilen karar tefhim edildi. Bu muhake me, Muhiddin Üstündağ ve bazı arkadaşları aleyhine açılan ilk dava olarak evvelce görülmüş, fakat Temyiz dördüncü ceza dairesince verilen beraet karan, Temyiz ceza heyeti umumiyesince bozulmuştu. Mahkeme, Hâmid Oskay hakkındaki beraet kararmda ısrarla, Muhiddin Üs tündağ, Belediye meclisi daimî encümen azalarından Suphi, Şerefeddin, Mehmed Ali, İhsan Namık ve Avni Yağız haklarında yeniden duruşma yapmış, iddia ve müdafaaları dinlemiş ve bilcümle dava evrakını tekrar mütalea ve tetkik etmîşti ki bu celselerin safahatını evvelce bildirmiştim. Mahkeme bu ciheti tebarüz ettirdikten ve alâkalı kanunî mevzuatı çözden geçirdikten sonra, kararını şöyle bitirmekte idi: «.. Ve her nekadar hâdiseden evvel Asrî mezarlık tesisi hakkında Şehir Meclisince temenni mahiyetinde aIman karar üzerine maliyeden satm alın masma teşebbüs edilen arsaya aid muamelenin akim kalması sebebile Liko5lu Esreften terazii tarafeynle ve pazarlıkla iştira olunan arsanın kıymetinin evvelemirde Belediyenin muhamminlerine takdir ettirilmediği anlaşılmakta ise de, Büyük Millet Meclisinin zikri geçen 32927 tarihli celsesindeki kararı, kavaninin usulü neşir ve ilânı hakkındaki 1322 sayılı kanunun 5 inci maddesi mucibince nesredilmemiş bulunduğu için muamelenin hükmüne îevfik edilmemesinden dolayı maznunlata hukukan mes'ulivet tevcih edilemiyece ğine binaen hâdisede kasid ve suç unsuru bulunmadıSı cihetle maznunların tecziyeleri hakkındaki iddia varid görülmedi einden reddile Muhiddin Üstündağ, Suphi. Şerefeddin. Mehmed Ali, İhsan Namık ve Avni Yağızın duruşmalarına mevzu teşkil eden hususattan beraetlerine, temviz yolu acık olmak üzere ittifakı ârâ ile karar verildı.» Muhiddin Üstündağa isnad edilen fiiller üç maddede şöyle hulâsa edildi: «1 Kanun mucibince belediyeye intikal eden Sürpagop mezarlığı için Ermeni Patriki tarafından Belediye aleyhine ikame olunan dava Belediye lehine kazanıldığı ve gene patrikhanece ittihaz ettirilen ihtiyatî Tardieu'nün tezi de bu. Fakat saym tedbir yüzünden Belediyenin Patrik aleyüstadın ileri sürdüğü iddialan kabul ethine açtığı 180 bin liralık zarar ve ziyan mek, yukanda, yazımın başlarmda söyledavası dahi Belediye lehine hükme rap diğim fikre inananlar için mümkün olmıtedildiği halde, bunlardan vazgeçilmek yacaktır. Tardieu gibi düşünebilmek için suretile Ermeni cemaati lehine sulh ak (hak kuvvetin) prensipini benimsemek lâdetmek; 2 Bu sulh karannı, kanunen zım ki, sosyetelerin bugünkü kuruluşu bumecbur iken Dahiliye Vekâletine tasdik na imkân vermiyor. ettirmemek ve bu, gayrimusaddak kararı Sebebleri bir tarafa bırakalım: Almanicra ve tatbik mevkiine koymak; 3 Btya şu veya bu hâdisenin sevkile heybetli ledive uhdesine tesçil olunmuş araziden bir hale gelmiş, karsımıza dikilmiştir. Bu 1287 buçuk metre murabbaını bittefrik Almanya, bizimle beraber neden TarÜçhoren kilisesi manevî şahsiyeti namına dieu'nün de hoşuna gitmiyor, hepimizi ferağ etmek dolayısile bundan bir kısmı birlikte sinirlendiriyor? Hakkını yalnız nın sulh işine teşebbüs etmis olması sebekuvvetinde aradığı için değil mi? O halbinden Sabur Samınin elın»» geçmesini de, başkasmda beğenmediğimiz birşeyi temin eylemekten i b a r ? ^ » T^d<a makakendimiz yapmaya kalkarsak bu yanlış ve mı, geçen celsede, M u ^ ^ ' i U^tünrlağa, sakat olmaz mı? Türk ceza kanununun 240 'ncı ve 80 inOrta zamanlarda devletler arasındaki in maddelere tatbikan ceza tayinini taleb münasebetler (hak kuvvette) prensipine etmisti. dayanıyordu. Galib mağlubu ezer, onu Kararnamenin bu noktasında: «Sulh bir köle haline sokardı. Bu suretle, mahidoğrudan doğruya Belediye tarafından yetini döğüşten alan bir hakkı tanıtmak istenilmeyip, mezarlığa tasarruftan Beleiçin de gece gündüz harbetmek lâzım gelidiye ile ihtilâf ve dava halinde bulunan yordu. Silâh kuvvetile karşısındakine her Üçhoren kilisesi mütevellisinin, şahsan istediğini kabul ettiren hükumet, komşu Dahiliye Vekiline vuku bulan müracaati kütleler tarafından, üzerine, Vilâyetle birçok muhaberattan Kahraman! sonra, bu hususa kanunen salâhiyettar buDiye alkışlanıyordu. lunan Şehir Meclisinin kararı üzerine akHakkın bu iptidaî telâkkisi artık tarihe dedilmiş olmasma ve kaldı ki, kavanin karışmıştır. Bugün, zorla tahakküm etmek encümeni sulh kararını ittıhazdan evvel istiyen bir devlet, nekadar kuvvetli olursa valnız suçlunun mütaleasma müracaatle olsun, kütlelerin ruhunda şiddetli bir reiktifa etmeyip reis muavinile hukuk işleri aksiyon uyandırıyor. Ona karşı koyuyomüdürünün mütaleasmı da alarak ve bu ruz, davava müteallik dosyayı celb ve tetkik Hayır, kimseyi esir edemiyeceksin! ederek sulhun belde ve belediye menfaatiDiyoruz. ne uygun bulunduğunu takdir etmiş bulunHitler Almanyasınm, en bitaraf memmasma ve bu suretle hak takdirini istimal leketlerde bile uyandırdığı antipati, hak eden bir meclisin kararından dolayı mütamefhumunun geçirmiş olduğu tekâmülIeasına müracaat edilen ve kanaatini izhar den ileri gelmektedir. eden surlunun muahazesini m'icib bir ciHayır, hayır, Tardieu'ye hak veremihet görülemediği» kavdedilmekte ve bazı yorum. 1919 sulhu inkişaf edemeden r.okt^ların daha tetkikind«n sonra «vaztöldü ise bu, muahedelerin hafifliklerinden veti bu kararı icra ve tatbik etmekten ibadeğil, tahammülsüz derecede ağu oluş<e kalan suçlunun Belediye zararına ve* t larındandır. Ermeni cemaati lehine hareket ettiçinin Ve eski Fransız Başvekili gibi düşünen kabulüne de cevazı hükmî mevcud olmamütefekkirler kanaat değiştirmedikçe, makla beraber, esasen bu cihet hiçbir deyeryüzünün esaslı bir sulha kavuşacağını lil ile de teeyyüd etmemistir.» denilmekda hiç ummıyahm. teydi. Dördüncü ceza dairesi «Belediye NADIR NADI uhdesine tesçil edilmiş araziden 1 287 buçuk metresinin, sulh isine teşebbüs etmiş olan Sabur Saminin eline geçmesini temin (Baştarafı 1 inci sahifede) etmek» iddiasını da esaslı sekilde ince'edilerine verilen yeni talimat hakkında gödikten sonra, Muhiddin Üstündağm bu cihetlerden beraetine ittifakla karar ver rüşmüşlerdir. Bugün Molotof'tan bir nıümistir. Ancak, Muhiddin Üstündağm, bu lâkat taleb edecekleri öğrenilmiştir. Hollandanın vaziyeti sulhu Dahiliye Vekâletinin tasvib ve tasLondra, 8 (a.a.) Daily Express dikma arzetmeden icrası, kendisinin ifadesile sabit görülmüş olduğundan ve avuka gazetesi, garantiler meselesi hakkında tmm da bu noktadaki müdaf aasını gayri Holanda hükumetinin ittihaz ettiği tarzı hareketi hayretle karşılamakta ve şöyle varid gören mahkeme, ceza kanununun demektedir: 230 uncu maddesine tevfikan ve takdiren «Bu tarzı hareket garibdir. Çünkü 50 lira agır para cezasile mahkumiyetine Holandalılarm uzakşarkta müdafaasmve 500 kuruş duruşma harcının kendisindan aciz bulundukları birçok müstemden tahsiline karar vermiştir.» Formalitelekeleri vardır. Bereket versin, bizim için nin ikmal edilmemesi noktasından alınan hiçbir zaman bu uzak Holanda müstemlebu karar, ekseriyet'e verilmiştir ki bu ce keleini garanti etmek mevzuu bahsolmaza da, Muhiddin Üstündağm mahkumi mıştır. Ne olursa olsun bu bizim için iyi yeti sabıkası bulunmaması ve ahlâkî te bir derstir. Mademki Holandalılarm harb mavülü nazara almaralç tecil edildi. zuhurunda bizim garantimize itimadları Hariciye Vekilimizin beyanatı Moskova müzakereleri Mareşal Şan Kay Şek'in beyannamesi Londra 8 (Hususî) Mareşal ŞanKayŞek bugün Çin milletine hitaben bir beyanname neşrederek, müstevlilerin tecavüzlerini müşkülâta uğratmak üzere Japon işgali altmda bulunan nakliye vasıtalarının ve yolların bozulmasını taleb etmiştir. Çin Harbiye Nazın da bir nutuk irad ederek, harbin başlangıcma nazaran, Çin ordusunun mevcudunun yüzde elli nispetinde arttığını ve bir milyon kişiye baliğ olduğunu söylemiştir. Prens Pol, Abdülfettah Paşayı kabul etti Belgrad 8 (Hususî) Kral Naibi Prens Pol bugün Mısır Hariciye Nazın Abdülfettah Yahya Paşayı kabul et miştir. Sürpagop davası Bundan sonra, Sürpagop meselesi hakkmdaki karar bildirildi. Malum olduğu üzere, Muhiddin Üstündağ, 1850 numaralı Belediye kanunu mucibince İstanbu! Belediyesine intikali icab eden metruk Sürpagop mezarlığından dolayı Belediye ile Ermeni Patriki ve Üçhoren kilisesi mütevellileri arasında tahaddüs eden ıhtiIâfın sulhan hallinde, memuriyet vazife sini, muhtelif suretlerle suiistimal ettiği idJiasile muhakeme edilmişti. Kararda, Uzakşarktaki deniz kuvvetleri Paris 8 (a.a.) Petit Parisien gaze tesi, Uzakşarktaki bahrî kuvvetleri gösteren bir tablo neşretmiştir. Bu tabloya göre, muhtelif devletlerin Uzakşarktaki filolan şu kuvvettedir: İngiltere: 120,000 tonilâto Holanda: 50,000 » Fransa: 40,000 > Sovyetler: 30,000 » Amerikanın Pasifik filosu: 1,000,000 » Yekun: 1,240,000 Japonya: 860,000 > yoktur. Bizim de yiyecek tedariki hususunda onlara emniyetimiz olmamalıdır. Hitler, bu yiyeceğin kaçakçılık suretile tedarik edildiğini iddia edebilir.» Holandanın İngiltereye yaptığı ithalâtın iki mislinden fazlası nispetinde mal sattığmı ve Almanyadan ise bu memlekete yaptığı satışların iki misline yakın mübayaatta bulunduğunu ve ithalât yapCemiyeti Akvama yavas yavaş eski nütığını kaydeden «Deily Express» netice fuzu kaybettirmeğe basladı. olarak şöyle demektedir: Tahdidi teslihat teşebbüsleri iflâs etti. « Demek oluyor ki, İngiliz çiftlik Yer yer mihraklar ve mihverler doğ sahiblerinin zararına olarak Holanday du. ihracatta bulunmak üzere sarfettiğimiz paSözle, silâh ve kalemle, top arasındaralar Hitler'in harb bütçesini kabartaıak ki mesafeler azaldı. tan başka birşeye yaramıyor.» Cebren yapılan bazı emrivakiler, bazı Bir Bulgar heyeti Moskovaya memleketleri tamamen, bazılarmı da kısgidiyor men yok etti. Sofya, 8 (a.a.) Bulgar meb'uslaSiyasî hâdi=elerin bu yeni inkişafları rından mürekkeb bir heyet, parlâmentonun karsısında yurdda sulh ve cihanda sulh ikinci reisi Markof'un riyasetinde Sovyet Dolitikamızı takib ettiğimiz bitaraflık yo iktısadî mahfillerile temas etmek üzere lurda istihsaî etmpnin artık mümkün olup temmuz sonunda Moskovaya gidecektir. olmadığını kendi kendimize sormağa başNapolide tarihî bir kemer ladık. " Meşrutivetle hirbir telif kabiliyeti ol bulundu mıyan hâdiseler, bu hâdiselere uzak ve Napoli 8 (a.a.) Napoli civarmda Royakm her millet gibi, bizi de düşündür ma împaratorluğundan kalma öir su kemeri meydaan çıkanlmıştır. Plin'in ku meee başladı. Orta ve şarkî AvruDanm bu esnada mandasmdaki donanma, su ihtiyacını bu ciddî bir buhran geçirdiğini hep hatırla kemer vasıtasile temin etmekte ıdi. Fransadaki îspanyol altmları rız. Hakikatte ise bu buhran sarkî Avru Burgos 8 (a.a ) İspanyol altınları Dada da henüz zail olmamT'îtır. Vakit vanın iadesi meselesi hakkında Kont Jor kit, muhtelif devle^ere taal'uk eden şe dana ile görüşecek olan Mareşal Petain, k'llerde bu bnhranlar taze'°"mekte ve Burgos'a gelmiştir. ağırlaşıp hafiflemektedir. Bu ahvalin Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu beynelmilel münasebat ve memleketimizin dış politikası hakkında Parti Müstakil grup reisi vekili Ali Rana Tarhan tarafından vaki olan suale aşağıdaki cevabı vermiştir: « Arkadaşlar, Yurdda sulh, cihanda sulh: îşte bizim haricî politikamız, dün sulh taraftarı idik, bugün sulh taraftarıyız yarın da sulh tatarftarı olacağız. «Bravo sesleri». Sulh taraftarıyız, çünkü sulh içinde yaşıyan bir Türkiyenin her sahada neler yapmağa kadir olduğunu son yinmi senelik inkişaf ve terakkimiz vazihan göstermiştir. «Alkışlar, bravo sesleri» Hiçbir zafer, sulh yıllannın bize ver mekte devam ettiği bu nimetleri veremez ve hiçbir vicdan bu güzel şeylerin bir harb alevi içinde erimesine razı olamaz. «Bravo sesleri» Biz uzun yıllar yurdda sulh, cihanda sulh politikamızı takib ettiğimiz bitarafhk siyaseti yolunda istihsale uğraştık. Çünkü: Evvelâ, o zamanlar kendisine azçok güvenilebilen bir Cemiyeti Akvam sulh müessesesi bütün kuvvetile ayakta bulunuyordu. Saniyen, her devlet kendi derdile ve müşkülâtile meşgul oluyor ve münakaşalar daha ziyade ideolojik sahalarda kalem sahibleri arasında kalacak gibi görünüyordu. Ve nihayet, dünyanın herhangi bir yerinde şayed bir harb gkacak olursa, bu harbin mevziî bir halde kalacağına inanılıyordu. Yeni bir tasavvur [Bastarafı 1 inci sahifede] ten sonra Belediyece bir karar verilmesini rica etmiş ve bu taleb kabul edilmiştir. Diğer taraftan Belediye mühim bir mevzuu etüd ettirmektedir. Bu mevzu şudur: Istanbulun en kalabalık ve en dar caddeleri Beyoğlundadır. En çok kazalar da burada vukua gelmektedir. Yeniden tramvay arabalarına lüzum vardır. Bu arabalarm tedariki uzun zamana mütevakkıf olduğu gibi fazla araba getirilse dahi bunlar mevcud bir hat üzerinde tekâsüf ederek müşterileri geç ve güç nakletmektedirler. Dünyanın başlıca büyük şehirlerinden tramvay kaldırılmış, bunun yerine otobüsler konulmuştur. Bu itibarla Belediye şimdiki halde Beyoğlu cihetindeki tramvay hatlarını kaldırıp tramvay arabalarını yalnız İstanbul cihetinde işletmek, Beyoğlu cihetinde ise yaînız otobüs is'etmeği etüd ettirmektedir. Bu takdirde îs tanbulda tarmvay için alınacak biletler otobüs için de muteber olabilecektir. Belediye bu etüdün vereceği neticeye göre hareket edecektir Almanyaya giden İtalyan işçileri Roma 8 (a.a.) 2,256 endüstri işçisini hâmil dört hususî tren Berlin, Nüren berg ve Stuttgart'a gitmek üzere bugün İtalyanın muhtelif şehirlerinden hare ket edecektir. Bunlar, senelik tatillerini geçirmek üzere Almanyaya gitmelerine karar verilen 30,000 İtalyan endüstri işçisinin dördüncü grupunu teşkil etmektedir. Ankara Borsası 8/7/939 1 Sterlin 100 Dolar 100 Frank 100 Liret 100 İsviçre Fr. 100 Florin 100 Rayişmark 100 Belga 100 Drahmi 100 Leva 100 Ç. Slovak Ki 100 Pezeta 100 Zloti 100 Penjjo 100 Ley 100 Dinar 100 Yen 100 İsvec Kr. 100 Kuble Açılış ve Kapanış 5,93 126,6575 3,355 6,66 1 28,5475 67,2325 50,835 21,525 1.0825 1.56 4,3325 14.035 23,845 24.8425 . 0.905 2.8925 34,62 30.55 23,9025 ;J