19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 Mayıs 1939 CUMHURÎYET Hâdiseier arasınaa SON HABER Dün Kııdüs'te 10 polisle 100 nümayişçi yaralandı İngiliz kıt'aları, harekâta mani olmak için bârikadlar vücude getirmek mecburiyetinde kaldılar Kudüs 19 (a.a.) Dünkü nümayişler esnasında yaralanan Yahudiler adedinin 100 olduğu tahmin edilmektedir. 10 İngiliz polis memuru da yaralanmıştır. Saat 22 de intizam teessüs etmiş bulunuyordu. Kudüsteki Yahudi mahallesinin merkezi ciddî hasarata uğramıştır. ingiliz kıtaatı, nümayişçilerin ilerlemelerine mâni olmak için barikadlar vücude getirmek mecburiyetinde kalmışlardır. Mac Donald, Filistindeki Âli Komiserden bir rapor almış olduğu cevabını vermiştir. Bu raporda şöyle denilmektedir: «Büyük şehirlerde Yahudiler umumî grev yapmışlardır. Yahudiler bütün ticarî muamelelerini durdurmuslardır. Siyonistler dün sabah Kudüste bir nümayiş tertib etmişlerdir. Kudüste bir hükumet bürosunun dört odasma konulmuş olan dört valizin içinde bulunan saatli bombalar yüzünden ufak tefek yangınlar çıkmıştır. Tel Aviv'de Beyaz Kitab muhteviyatınm ne olduğu anlasılır anlaKudüs sokaklarında çarpışmalar şılmaz halk, hükumet binasına girerek Kudüs 19 (a.a.) Kudüs sckaklamobilyeleri yakmıs ve vesaiki tahrib etrında vuku bulan çarpışmalara üç bin miştir.» kişinin iştirak ettiği tahmin olunmaktaAmerikadaki tahrikât dır. Sokaklardaki maddî hasar mühimNevyork 19 (a.a.) Yahudilerin dır. Sehrin cıvar mahallelerinde birkaç îngilizler aleyhine Amerikada yapmakYahudi bürosu yakılmıştır. Resmî mata oldukları tahrikât günden güne artkamlar Yahudi cemaatinin merkezinde maktadır. Ruzvelt.e binlerce proteşto telaraştırmalar yapmışlardır. grafı gelmektedir. Dün geceye doğru Tel Aviv'de birAmerika lş federasyonu lngiltere hübirıne muhalıf olan işçı ve tadılcı Yahu kumetine müracaat ederek Balfur hedi grupları arasmda çarpışmalar olmuş yannamesine riayet edilmesini istemiştir. ve 40 kişi yaralanmıştır. Zabıta kuvvetAmerikan Yahudi cemiyeti reisi Haleri işe müdahale etmiştir. ham Wise gazetelere beyanatta bıılunaSükun teessüs etmis gibi görünüyor. rak Balfur'un imza etmis olduğu bir vesikayı Çemberlayn'in iptal edemiyeceMusevilerin nümayişleri ğini söylemistir. Londra 19 (a.a.) Dün Avam îngiltere Kral ve Kraliçesinin AmeKamarasında muhaliflerin reisi «Attle» rikayı ziyaretleri esnasında kendilerine Müstemlekât Nazırı Mac Donald'dan, Filistinin vaziyeti hakkında beyanatta bu binlerce imza taşıyan bir istidaname takdim edileceği haber verilmektedir. lunup bulunmıyacağım sormuştur. < «miHiıııınmilllllinillllllllllllllllllllllllllılllinil luınuıi' Filistindeki karışıkiıklar Ahmed Ağaoğlu abamdan sonra, en yakın alâka derecesile sevdiğim insanlardan biri de Ahmed Beydi. Dün, felâket haberini geç vakit aldım. ömrümün sayılı büyük kederlerinden biri içinde, bu satırları acele yazmağa mecbur oluyorum. Böyle bir anda ve böyle dar bir sütunun çerçevesine onun portresini zedelemeden sığdırmak imkânı olmadığı için, kendisinden, kendisine lâyık bir tebcil ve tahlil hacmi içinde, aynca, şüphesiz bahsedeceğim. Ahmed Ağaoğlu, uzak bir Türklük âleminde doğmuş olmanın ağır ruh ezalarile yüklü mesafe kaderi içinde, üstelik bir de orta idraki aşan büyük bir şahsiyet çapına sahib olduğu için, yazılarile ve siyasî hayatile az anlaşılmış bir insandı. Her müstesna ruh gibi, o da bu orta idrakin yanlış tefsirine uğramış olmanın kahrı içinde öldü. Nesine lâzımdı politika? Fakat Ağaoğlu, bütün fikirlerini, mücerred mefhum kabından dışarı taşıran bir iç ateşile ısıttığı için, tesirsiz, aksülâmelsiz ve kavgasız ilmî düşüncenin soğuk mermer yatağında rahat edemiyor, son zamanlara kadar, hiç olmazsa dostlarile münakaşa etmek için, sık sık yerinden fırlayordu. Münakaşa terbiyesine ve müsamahasına ahşmamış muhitlerde, Ağaoğlu, huysuz, bedbin, menfi görünmeğe mahkumdu. Fakat onun kafa ve ruh mahremiyetine sokulanlar, derhal, iki büyük aşkla temas haline gelirlerdi. Bunlardan biri Türk aşkı, öteki insan aşkıdır. Ağaoğlu bunlardan birincisile koyu nasyonalist, ikincisile koyu demokrat ve liberaldi. Onu, kafası 89 ihtilâline saplanıp kalmış geri bir hukukçu inadile damgalamak isteyenier, eksik ve yanlış anlıyorlardı. Hele onu uzak bir Türk dünyasında doğduğu için bir sığıntı ve yanaşma telâkki edenler hiç anlamıyorlar, ruhunun en bakir ve bir ırz kadar saklı tarafına vurmuş oluyorlardı. Ahmed Ağaoğlu, Pariste veya Londrada dogmuş en büyük fikir adamı kadar zekâ çevikliğine ve müsamahasına sahibdi; Erzurumda veya Konyada doğmuş en milliyetçi Türk kadar da Türktü. Onu Karabağm ahund'lan (softalan) arasından kaçırarak Petersburgda ve Pariste okumağa, Fransiz gazetelerinde yazmağa, Meşrutiyetten düne kadar da karasevda ile sevdiği Garb Türkleri arasmda memleket davaları için coşmağa ve didinmeğe sevkeden bu iki aşktan başka neydi? Onun bir bakışı, kendisile aramdaki bazı fikir ve dava ihtilâflarını derhal eriterek beni bu aşklann sıcak ruh merkezile temasa getiren bir anlaşma davetiydi, kucaklaşmakla biterdi. Şimdi o sabahlara kadar süren münakaşalarımız, çığlıklarımız, kafaca ayrılıp buluşmalanmız, bütün o sevgi ve fikir toplantıları bir hâtıradan mı ibaret? Ne müthiş şey! Büyük davalar Rusya ve sulhun tanzimi Yazan: Sabık ingiliz Hariciye Nazırı NALINA MIHINA Atılay denize inerken ahmin edersiniz ki, dün, hayatımın en mes'ud günlerinden bi « riydi. 19 mayıs gibi Türk İstik * lâl Harbinin ve inkılâbının başlangıç bayramı olan mutlu bir günde, Türkün beş asra yakın bir zamandanberi, binlerle gemi yaptığı İstanbul Tersanesinde, yeni bir harb gemisi denize indiriliyordu. Bu gemi, takriben 50 senedenberi harb gemisi yapmıyan îstanbul Tersanesinin ilk eseridir. Gerçi Atılay yüzde yüz Türk elinden çıkmış bir gemi değildir. Motörleri ve sairesi ecrabi memleketlerinden getirilmiş, tersanemizde yapılan teknenin imalinde Alman işçileri de çalışmıştır. Fakat geminin yapılmasında Türk deniz mühendislerinin, ustalannın ve işçilerınin de emekleri, alın terleri vardır. Esasen, harb gemileri içinde inşası en müşkül olan denizaltı gemilerini, biz şimdilik, ancak böyle muhtelit bir tarzda yapabilirdık. Bu ilk gemiler, bizim için bir atnelî dersane, bir staj yeridir. Bunları yaoarken denizaltı gemisi yapmağı da öğreniyoruz. Sonra, mühim bir nokta daha var: En kudretli tersanelere sahib memleketlerde bile harb ve ticaret gcmilerinin ekserisi, yüzde yüz millî değildir. Meselâ, bu ay sınıfı gemiierden Saldırayla Batıray, Almanyada Krupp müessesesinin gemi inşaat tezgâhları olan o mükemmel Germania'da yapıldıklan halde, gerek onların, gerek burada yapılanların motörleri Danimarka motörleridir. Büyük Harbden evvel îngiliz donanmasındaki dürbün ve mesafe tahmini gibi optik aletlerden bir kısmının ades>elerile bazı projektörlerin camları Alman mamulâtı olduğunu bir yerde okumuştum. Medenî mcmleketlerin birçok icadları ya patentleri satın alınarak muhtelif devktlerin fabrikalannda imal edilir, yahud da doğrudan doğruya yapılmış olarak satın alınır. Daha uzun müddet yüzde yüz Tüık gemi yapamayız; çünkü bizde sanayi hamlesi ancak 1934 te başlamıştır ve henüz be? yaşındadır. Ağır sanayi daha yeni kuruluyor, motör fabrikasının kurulması yeni kararlaştırılmıştır. Fabrika makineleri sanayii ise, hiç mevcud değildir. Ana endüstriye henüz başlamamış olan bir memleketin yüzde yüz millî sanayii olamaz; fakat, bunlar kuruluncıya ka <Jar da, bazı elzem sanayie, bilhassa harb endüstrisin« bigâne kalamaz. Atıiay ve eşi Yıldıray'ın îstanbu! Tersanesinde yapılması, uğurlu bir başlangıcdır ve elbette arkası gelecektir. Böylece ter&anemiz bir kısım gemilerknizi yaparken kendi kendini de yapacaktır. Anthony EDEN Geçen senenin kısmı âzamı, Avrupa, Georges Duhamel'ın, yenı çıkan bir kıtabında «1938 senesi beyaz harbi» ad'.rı verdiği vaziyete girmiş bulundu. Muharririn, geçen sonbahardaki hedefleri, 1938 baharında ve bu senenin mart ayındaki hedefleri gibi, aynı sevkülceyşe bağlı 'd>. Halihazırda, bu hususta, hiç münakaşa eden yoktur. İki ay evvel Alman kıtaatının Prag'a girmesi, en inadcıların kanaatını bile söküp atmıştır. Bismark Bohemyadan bahsederken onu., «Allah tarafından, Av rupanın göbeğinde bina edilen bir ka!e» diye tarif etmişti. Bu kale şimdi zaptedılıniştir; fakat sukut şeraiti, Büyük Britanyanın haricî sıyasetınde bir ihtılâl yapmıştır. Yeni akdedilmiş anlaşmaların ihlâli şeklinde vukua gelen mütevalî tecavüz hare ketlerinin manzarası, mukadder olan neticeyi doğurdu. İngiliz milleti şimdi, yenı tecavüzkâr hareketlere karşı koymak maksadile, nerede olursa olsunlar ve siyasî sistemleri ne olursa olsun, sulh isteyen diğer milletlerle birleşmek kararında müttehiddir. Bu siyaset, kendisine verilecek isim ne olursa olsun, müşterek bir emniyet sistemini tekrar tesis maksadına matuf bir hamle teşkil ediyor. Müteaddid defalar, her türlü hüsnü niyete karşı gösterilen ıstığnanın bızi harbin eşığıne kadar getırdiğini idrak ediyoruz ve şimdi milletler arasında gangsterlik metodlannm tatbikna bir nihayet vermeğe, bu suretle bir dereceye kadar beynelmilel itimad yaratmağâ çalışıyoruz. Bu siyaseti takib için, bir an bile hedeiimizi gözden kaybetmemek ve muhakememizin ikinci derecede sempati mülâhazalan veya batıl düşünceler tesiri altında kalmaması şarttır. Dünyanın bugünkü şeraitini demokrasilerle diktatörlükleri biribirine düşüren rakib siyasî ideolojiler arasında bir mücadele şeklinde tefsir etmek âdet olmuştur. Dünyayı ıkıye ayıranın bu yekdiğerine zıd nazariyeler olduğu, ha'buki. bu nazariyelerin ayni zamanda yaşayabilmelerine kâfi yer bulunduğu söylenıyor. Bu muhakemeye göre, bizim vazifemiz, dünyayı, ideoloji farklanna müstenid iki zümreye ayırmağı istihdaf cien temayülle çarpışmak ve hükumet sistemlerinin başkalığından dolayı anlaşmazhk halinde bulunan milletleri uzlaştırmak olur. Fakat, bu suretle muhakeme edince, diğer birçok şeyler ihmal edilmiş olmaktadır. Bugün dünyayı ikiye ayıran esaslı farkların tamamı, hatta başhcalan h«;rhangi bir memleketin hükumet tarzında değil, asıl, beynelmilel münabebatın idaresi şeklindedir. Beynelmilel işlerin sevk ve idaresi şekli hakkında, bütün demokrasilerin ayni içtihada, bütün diktatörlerin bundan başka ve birbirlerinin ayni diğer bir içtihada sahib bulundukları idd.ası doğru değildir. Hükumet tarzlan ne olursa olsun milletlerin büyük bir ekseriyeti tarafından kabul edilen bazı beynelmilel hukuk telâkkileri gerçi yok değildir. Bu milletlerin hepsi, müstakil bir camiaya mensub oldukları, bu itibarla, her camia için zarurî olduğu veçhile, işlerinin idaresi bakımından muayyen bazı hattı hareket ittihaz etmeleri lâzım geldiği bahsinde müttefiktirler. Diğer milletlerle, bu camia esası üzerinde yaşamaktan imtına edenler, kendi kendilerini camiadan tardetmiş bulunuyorlar. Hiç kimse onlara çekilip gitmelerini söylemiş değildir, fakai bu camiaya sadık kalan milletler, yaln:z maddî bir tasarruftan ibaret olmayıp, medeniyetle anarşiyi tefrik eden beynelnrlel bazı nızamların muhafazasında mündemiç bulunan müşterek menfaatlerini korumak maksadile elele vermek zaruretinde bulunuyorlar. İngiliz milleti bu gayeyi takib ederek, hedefi bu kaideleri siyanet etmek olan bütün memleketlerle, hükumet tarzlan ve siyasî teşekkül tarzlan ne olursa olsun. iş birliği yapmağa çalışmaktadır. Büyük Britanyanm, son haftalar zarfmda, Sovyet Rusya dahil olduğu halde kendilerile müzakereye girmeğe teşebbüs ettiği bütün milletleri birleştiren hep bu beynelmilel hukuk telâkkisidir. Bu milletlerin hükumet tarzı ister demokratik, ister tolaliter olsun, bunun zatî mesele ile alâkası yoktur. Beynelmilel işlerin sevk ve idaresi hususundaki bu muhtelif telâkkiler, bu milletlerden birinin istinad ettiği felsefeyı mütalea edecek olursak daha iyi anlaşılacaktır. Zira bu felsefe, bazı nizamların, kendi hayatmı idame noktasından muhafazası zarurî olduğu kanaatini taşıyan heynelmilel nizamların, kendi hayatmı idame noktasından muhafazası zarurî olduğu kanaatini taşıyan beynelmilel camia telâkkisile bariz surette tezad teşkil etmektedir Makyavel, bazı prenslerin. büyük işler başardıkları halde dürüstlüğe fazla ehemrr.iyet vermediklerini, insanlan hile tankı le aldattıklarını, sözlerine itimad edenleri nihayet yere vurduklarını söyler. Bugünkü hedefimiz için, Makyavel'in iddiasında haklı olup olmadığmı aramak zarureti yoktur. Bununla beraber, asıl mesele şuradadır ki, modern dünya merr.leketlerinin aralanndaki büvük bağlılık, daimî temaslar, mesafenin tevlid ettiği meselelerin bilfiil ortadan kalkması, beynelmilel işlerin bu gibi prensiplerle 'daresini imkân haricine çıkarmıştır. Mazinin verdiği tecrübe ne olursa olsun, bugün, beynelmilel anarşi veya harb bu yolun nihayetınde bulunuyor. Bundan dolayı, şu sırada Büyük Britanya ve onunla beraber d ' ğ " hükumetler, milletler arasmda bazı hüsnü niyet kaidelerinin muhafazası arzusunda bulunan bütün devletlerle elbirliği yapma ğa çalışmaktadır. Çünkü bu kaideleri ihya etmiyecek olursak, gerek beynelmilel cemiyet, gerek cemiyeti beşeriye, gitgide artan bir kargaşalığa düşecektir. Sovyet hükumetile işbirliği yapmak keyfiyeti bu cepheden mütalea edilince fazla büyük müşkülât arzetmemektedir. Esasen, bu elbirliğınin, şu sırada, dünya menfaatlerile uygun düşmesini icab ettiren daha başka sebebler vardır. Yakın bir âtide sulh için başlıca »ehlike, İngiliz mületinin, şimdi içine girmiş bulunduğu haricî siyasete devam hususundak: ciddiyetin, herhangi bir tarafta sırtefehhüm mevzuu teşkil etmesindedir. B^mdan kırk sene evvel Alman Başvekili olan Prens Bülow, İngiliz ricalini «Atıl ve çok nikbin» diye tavsif etmişti. Bugün ayni noktainazarı yapmağa ve İngiliz mi'letinin, işi ciddiye almadığı kanaatini yapmağa matuf olan propaganda, şu anda bile devam ediyor. Hakikatte, bu şüphenin sihhatine delâlet eden en küçük bir emare dahi mevcud değildir. Fakat bu hakikatin malum olması, bu kanaati tarsin için, Büyük Britanyayı, elinde mevcud bulunan bütün nüfuzu kullanmaktan vareste kılmaz. T Yunan Kralı Afyon konferansı Yunan Devlet Reisi, dün Hükumetimizin afyon Türk toDrakWında ha işlerinde aldıgn tedbirler çok ivi karsıJanıvör raretle selâmtaıidı At'ma 19 (a.a.) Atina ajansı bildirıyor: Yunan Kralı Trakyadaki teftiş seya hatine devam ederek Iskeççe, Dimetoka şehir ve mıntakalarını gezdikten sonra Pityon köprüsünden Türk topraklarma gecerek oradan Dikayon ve Ormenion ileri karakollarına gitmiştir. Türk topraklannda Yunan Kral'na yapılan kabul, Yunan topraklarındaki kadar hararetli olmuştur. Umumî Müfettiş Kâzım Dirik ile Edirne kolordu kumandanı ve Yunan konsolosu Kralı sçlâmldmıstır. Kral selâm resmini yapan Türk ır.üfrezesini teftiş etmiştir. Kral umumî müfettiş ile koLrdu kumandanını hususî vagonuna davet ederek kendilerile 15 dakika kadar çok samimî görüşmüştür. Kralın treni halkın alkışları ara?ında ve Türk karakolları tarafından selarrlanarak Karaağac müsellesini gecmiş ve lekrar Yunan topraklarma girmiştir. Kral, Yunan Bulgar hududur.a kadar ilerlemiş ve oradan merkezî 1 rakyaya ve şarkî Makedonyaya gitmistir. Cenevre 18 (Hususî) Burada yapılmalcta olan beynelmilel afyon konferansı müzakereleri hararetle devam etmekted:r. Konferansta Türkiyeyi Milletler Cemiyeti nezdindeki daimî murahhasımız Necmeddin Sadakm reisliği altında murahhas aza Afyon saylavı Hamza Erkan, Ticaret Vekâleti müdürlerinden Servet Berkin temsil etmektedır. İkinci içtimada Milletler Cemiyeti Afyon İşleri müdürü Ekstran mart ayı zarfında Türkiyeye yaptığı tetkik seyahatinden uzun uzadıya bahsederek afyon işlerini Türkiye hükumetinin gös terdiği kolayhk sayesinde inceden inceye tetkik etmek imkânım bulduğunu ve çok istifade ettiğini, Türkiyenın aldığı tedbirlerden çok memnun olduğunu beyan etmiştir. Milletler Cemiyeti Afyon îşleri mü düründen sonra söz alan heyeti murahhasamız azasından Afyonkarahisar mebusu Hamza Osman Erkan cemilekâr sözlere teşekkür etmiş ve Ekstran'la Renberg gibi afyon işlerinde cihanşümul şöhretleri olan salâhiyettar iki zatm memleketimize gelerek temas ve tetkiklerinin faydalı olduğunu, Türkiyenin afyon işlerinde çok samimî bir surette ve insanî gayeler uğrunda katlanmış bulunduğu büyük fedakârlıldarı söyle miştir. PEYAMt 5AF4 Madrid' de Meşhur resmigeçid nihayet dün yapıldı Dün gece bashyan zafer şenlikWi hâlâ devam edivor Madrid 19 (a.a.) Sabah saat yediden itibaren zafer geçidini seyretaıek için hazırlanan tribünler baştanbaşa dolmuştu. General Franko etrafında hüku met azası olduğu halde merkezî tribünde bulunuyordu. Sağ tribünde de General Quiepo de Llano ve Kindelan ile diier generaller ve genelkurmay başkanları bulunmaktaydı. Geçid resmine saat 9 da başlanmıştır. Evvelâ lejyoner kıt'aları, mızıkaları, bayrakları ve genelkurmaylarile gecmiştır. Bunu müteakıb başta Littorio fırkası olduğu halde İtalyan kıt'aları ve arkasından da gene İtalyanların «Siyahok» tesek külleri geçmiştir. Saat 10 buçukta cenub ve şark İspanyol ordularının geçidi başlamıştır. Askerî hizmetin gönüllülük esasına istinadı teamül halinde bulunan îngilterede mecburî askerhk usulünün kabulü, bu hususta çok kuvvetli bir hâdisedir. Lâkin, bu karahn, beynelmilel sahada bir mukaHıli vardır. Büyük Britanya, Fransa ve Rusya arasmda sür'atle bir anlaşma akdi, işlerin bugünkü vaziyetini çok ileri götürebilir. Bu hususta müşkülât bulunduğu inkâr edilemez. Bu müşküllerin mahiyeti ve giriftliği pek güzel malumdur ve sadece Büyük Britanya ile alâkadar değüdir. İngiliz milleti, bu müşkülâtın iktihamı imkânsız olduğunu kabul edemez, çünkü, înBu itibarla, dün Atılay'ın pruvas.ında giliz hükumetinin şimdi girişmiş bulundu köpükler saçan şampanya şişesini, Türğu siyasetin muvaffakiyeti, bu uzlasma kiyede patlatılan şampanyaların en uğurların en küçük teferrüatına kadar hesab lusu addediyorum. edilerek akdolunmasında gösterilecek sürate bağlıdır. Dün, Atılay nazlı nazh kızaktan deEn hakikî manasile, İngiliz Rus mü nize kayarken birçok Türk denizcileri ginasebatı hakkında şu noktayı hatırlatmak bi, benim de gözlerim yaşardı. Yammda belki münasib olur. Bundan dört sene ev münevver bir bayan, sesi sevincden titrivel, her iki memleket murahhaslarının yerek: Moskovada imzaladıkları beyanname şu Ne mes'ud hâdise, dedi; birbiri kelimeleri ihtiva ediyordu: «Halen, Bri mizi tebrik edclim. tanya ve Sovyet hükumetleri arasmda, Bu sözleri söylerken gözlerinde sevinc beynelmilel siyasete aid başlıca yasları pırıldıyordu. rin herhangi bırısi icin, hiçbir menfaat teHakikaten Türk denizciliği için Atıhaliifü mevcud değildir.» lay'm denize atılışı çok mes'ud bir hâdiSon senelerin tecrübesi, ekser müsahid sedir. lerin nazarında, bu bevannamenin kıymet vç kuvvetini teyid etmis eibidir. Hitler dönüyor Berlin 19 (a.a.) Garb hududlan boyunca teftişlerini bitiren Hitler, Efferingenbadeden bir beyanname neşrederek yenilmez bir duvar teşkiline imkân veren asker ve işcilerin sarfettikleri muazzam gayretlerden dolayı teşekkürlerini bildirmiştir. Hitler, trenle Efferingenden ha reket etmiştir. Yarm sabah Berline varacaktır. İngiliz hükümdarlarının Amerika zîyareti Vaşington 19 (a.a.) İngiliz Kral ve Kraliçesini hâmil bulunan tren 8 hazi randa Ünion garına varacak ve Kralla Kraliçeyi garda Reisicumhur ve Bayan Ruzvelt selâmlıyacaktır. Kral ve Kra liçe buradaki ikametleri esnasında Vaşingtonun Mount Vernon'daki evini ziyaret edeceklerdir. Acıklı bir kayıb {Baştaraft 1 ind sahifede) rusça, fransızca, ingılizce lisanlanna hakkile vâkıftı. Meşrutiyet siralannda İstanbula geldikten sonra gazetecilik hayatına atıldı ve birçok mecmualarda makaleler neşrettikten başka uzun seneler «Tercümanı Hakikat» gazetesinin başmuharrirliğinde bulundu. «Ahmed Agayef» imzasile yazdığı ilim, tarih ve politika makalelerini dolduran kültür cevheri ve hassasiyet, daha o zamanlarda kendisine büyük bir şöhret temin etmeğe başlamıştı. Darülfünunda Türk medeniyeti tarihi kürsüsüne getirilen Ahmed Ağaoğlu, bir yandan dersleri ve konferanslarile, bir yandan da birçok mecmualarla beraber bilhassa Türk Yurdundaki makalelerile Türk milliyetçiliğinin en büyük mübeşşirlerinden biri olmuştur. Büyük Harbde Afyonkarahisar meb'usuydu. Mütareke senelerinde Maltaya sürülnıüş ve oradan dönüşünde Ankaraya giderek Büyük Millet Meclisinde Kars meb'usu olmuştur. Bir müddet Matbuat Umum Müdürlüğü ve Hâkimiyeti Milliye Başmuharrirliğini yapan Ahmed Ağaoğlu zafer ve inkılâb yıllarmda siyasî ve ilmî mesaisine daha büyük bir hararetle devam etmiştir. Tekrar İstanbul Darülfünununda Türk hukuku tarihi müderrisliğine tayin edilen merhum, Üniversite teşkilâtından bir müddet evveline kadar kürsüsünü muhafaza etmişti. Serbest fırkanın ilgasmdan sonra siyasî hayattan çekilmiş olmasına rağmen «Cumhuriyet» te, diğer gazete ve mecmualarda, sıhhati müsaid olduğu nıspette makaleler ve hâtıralar yazmağa d& vam ediyordu. Birkaç senedenberi kendisini zaman zaman yatağa düşüren hastalığma rağmen cevval zekâsmm ve hâfızas;nın tazeliğini kaybetmemişti. Son başmuharrirliği «İkdam» gazetesindedir. On gün evveline kadar memleket ve dünya hâdiseleri üstündeki fikirlerini neşretmeğe devam ediyordu. Bütün kültür ve politika hayatmı Türk milliyetçiliği ve fikir hürriyeti için mücadele ile geçiren Ahmed Ağaoğlunun başlıca es«rleri «Üç medeniyet», «Hindistan» ve gazetemizde tefrika halinde intişar eden «Serbest insanlar ülkesinde» adlı kitablarıdır. Aynca şefkatli bir baba ve muvaffakiyetli bir mürebbi olan Ahmed Ağaoğlunun ziyaından doğan derin teessürlerimizi bildirirken ihtimamla yetiştirdiği güzide çocuklanna ve bütün ailesine samimî taziyetlerimizi de sunarız. Cenazesi bugün öğleye doğru Nişanraşındaki evinden kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındıktan sonra Feriköyünde rahmetli zevcesinin bulunduğu mak • bereye defnoluna:akür, Teftiş esnasında... Efringen, 19 (a.a.) Hiüer bugün garb istihkâmlarmın cenub mmtakasını teftiş etmiştir. Hitler Kehlin cenubundaki zırhh mevzilere geldiği sırada iki Fransiz tayyaresi mütemadiyen Ren nehrinin sol sahüi üzerinde uçuyordu. Fransiz mevzilerinde de şaşılacak bir asabiyet görülüyordü. Hitler, tam nehrin kenarında bulunan kapalı mevzilerden birini teftiş ederken karşı sahildeki Fransiz mevzilerinde bir mıtraiyczün ateş vaziyetine getirildiği görülmüştür. Bu, Alman hatlarında tebessüm uyandırmıştîr. Kont Ciano'nun Berlin seyahati Roma 19 (a.a.) Italya Hariciye Nazırı Ciano, Berline gitmek üzere cu martesi sabahı saat 8,30 da Romadan hareket edecektir. Yugoslav ve Rumen Hariciye Nazırları yarın buluşuyorlar Belgrad 19 (a.a.) Yugoslav HaZafer şerdikleri de başladt riciye Nazırı, Markoviç'le Romanya HaMadrid 10 (a.a.) İki gün devam riciye Nazırı Gafenko'nun pazar günü edecek olan zafer şenlikleri, bu geceyarıTuna üzerindeki Yugoslav Romanya hududunda buluşacakları resmen bildi sı başlamıştır. Memleketin her tepesinde ateş yakılmıştır. rilmektedir. Memelde dört casus idama rî Madridde saat 9 la 14 arasmda askebir merasim yapılmıştır. Geçide 220 îngilterede askerî antrenman mahkum edildi bin kişi iştirak etmiştir. Bunun 15 bini kanunu Memel, 19 (a.a.) Alman divanı İtalyan, 2500 ü Almandır. Cumartesi Londra 19 (a.a.) Avam kamarası, harbi, Memel arazisinde ikamet etmekte günü Santabarbara kilisesinde ruhanî bir ücüncü okunmasını müteakıb askerî an olan 4 Litvanyalıyı idama mahkum et ayin yapılacaktır. Diplomatların da iştitrenman kanununu 130 reye karşı 337 miştir. Bunlar, casuslukla itham edilmiş rak edeceği merasim bugün öğleden soneyle kabul etmiştir. lerdir. ra olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle