Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 Nisan 1939 CTJMHURİYET Tetkikler ve denemeler Cemiyet Etüdleri Düğünlerdeki israf Yazan: SAFAEDDtN KARANAKÇ1 Herhalde slz de gazetelerde okumuşsunuzdur. Düğünlerde fazla israfat ya pılmasına mâni olmak için Dahiliye Vekâleti bir tamim hazırlamakta imiş. Bu tamimin metnini bilmiyoruz. Fakat gazetelere intikal eden malumata nazaran meali, düğünlerde yapılan lüzumsuz mas raflan önleyici mahiyette imiş. Hemen hepimiz düğünlerde yapılan masraflardan şikâyet ederiz. Maamafıh gene hepimiz gücümüz yettiği kadar ve hatta malî kudretimizin haricinde borc bile ederek şatafatlı düğünler yapmak^an kendimizi alamayız. Mütevazı bir aile dir ğününün yüzlerce lira borcla şehrin meşhur otellerinden birinin salonlarında yapıldığı vakidir. Zincir gibi birbirini takib eden otomobil arabalarının otel kapılarında durduğunu, fraklı, smokinli, tuvaletli düğünler için etek dolusu paralann havaya atıldığını duyuyoruz. Düğünlerimizde lüzumsuz lüks yapılması bir iptilâ halini almıştır. Her i&san cemiyeti gibi, taklid kanunlanmn tesiri al~ tında kalan cemiyetimizde de, lükse olan inhimak çok bariz bir haldedir. Eski zamanm kırk gün kırk gecelik düğününe bedel kısa, fakat masrafh düğünler ya pıyoruz. Ihtiyar olunan masraflarm h« men hemen hepsi borcdur. Türk cerniyetinin vasatî geliri yüzlerce lira sarfile düğün yapılmasma müsaid değildir. D J ğünlere giden davetliler de birçok mas raflar ihtiyar etmektedirler. Sabaha karş; solan ve atılan çiçekler için avuc dolusu nara verıyoruz. gerek kanunun ve gerek talimatnamenin istilzam ettiği tedbirleri hükumet marifetile takib etmeğe mecbur olduklarını ve bu kanunla talimatname hükümlerine nıuhaüf hareket edenlerin elli lıradan yüz liraya kadar para cezası verecekleri ve bir aydan altı aya kadar hapsedilecekle" ri yazıhdır. Bu kanunun bahşetmiş olduğu salâ'.ıiyete müsteniden, İstanbul vilâyeti umu mî meclisi tarafından bir talimatname tanzim ve 27 kânunusani 1926 tarihli ve 945 sayılı İstanbul Vilâyeti gazetesile nueşrolunmuştur. Gerek kanun ve gerek talimatname düğünlerdeki lüzumsuz masrafları me netmeleri itibarile mucibi memnuniyettır. Dahiliye Vekâletinin mer'i bir kanunun tatbik edilmesini istemesi kadar tabiî bir şey olamaz. Binaenaleyh bu tamim çok yerinde ve çok lüzumludur. Bu meşkur hareketinden dolayı Dahiliye Vekâletini tebrik ederken küçük bir temennide bu lunmaktan kendimi alamıyorum. Düğünlerde israf yapılmamasını emre" den kanunun ölümlerimizde, bayramlarımızda da israf yapılmaması hakkında hükümler vazetmesi lâzımdır. Cenaze merasimine, birbirimizle yarış edercesine büyük çelenklerle iştirak ediyoruz. Bu muazzam çelenklerden mühim bir kısmı nın bedeli devlet, Belediye veya muavenete muhtac olan hayır müesseseleri kesesinden ödenmektedir. Biz zengin bir mil" let değiliz. Yapılacak işler itibarile de paraya çok muhtacız. Mahalline masruf olmıyan on para bizim için büyük bir ziyadır. Türk tarihi hamaset ve zafer doludur. Merasime tâbi günlerimiz çoktur. Her zaferimizi kutlularken binlerce lira çiçek parası veriyoruz. Geçenlerde Taksim Cumhuriyet abidesi etrafında yedi büyük çelenk saydım. En ufağının otuz kırk liradan aşağı yapılamıyacağım tahmin ettiğim bu çelenkler bugün bir hiçtir. Bu çelenklere verilen paralarla, şehrin yüz fakir çocuğu için birer potin alınsaydı, hizmet herhalde daha müspet, daha meşkur olurdu. 30 ağustosta meçhul askerin mezannı bütün memleketten gelen çelenklerle süs~ lüyoruz. Ona çelenk değil, canımızı bile versek azdır. Meçhul askerin mezarına gönderdiğimiz çelenklere verdiğimiz parayı onun meçhul yetimlerine, meçhul dullanna dağıtsak olmaz mı? Vazıı kanunumuzun biran evvel harekete geçerek hangi ölümüze, ne miktar eğer mutlaka lâzımsa çiçek göndermck, merasim günlerimizde eğer mutlaka luzumlu ise hangi abidemize, ne miktar ve ne büyüklükte çelenk koymak lâzım geldiğini tayin etmesi muvafık oiur. Çünkü bu gidişle çelenklerin büyüklüğü abidelerimizin boyunu geçecek. San'at, Ahlâk ve Hukuk bu tarzda, yani kanunun ruhuna uygun surette teşkil edilseydi, belki İstanbuldaki ikinci bir ehli vukufa lüzum hasıl olmazdı. Binaenaleyh daha hâdisenin başlangıcında ve devamında, hukukun yalnız mad~ dî ve müspet unsurlannı değil, ayni zamanda ruhunu kavramamış bir zihniyetin eksikliği görülmektedir. *** İLİMKÖSESİ İHTİRALAR.KESİFLER Siyah Beyaz Kimyagerlerin maden kömüründeki sî Yazan: Dr. ZİYAEDDÎN FAHR1 yah katrandan birçok şeyler çıkartmağa Son haftanm olup bitenleri arasmda İz" mit hâdisesi, san'atkârları olduğu kddar sosyologları ve hukukçuları da alâkadar eden bir mesele halini aldı. Hâdisenin biri san'at ve ahlâk münasebetini düşündürten, diğeri ahlâk ve hukuk ilişiğini hatır" latan iki tarafı vardır. Birbirine girift olan bu iki taraf, şimdi kanunî seyrini takib etmektedir. Vâkıa seyrini takib ede" dururken, geniş bir kadro içinde düşündürtücü bir mesele halini alan bu hâdise vesilesile yazılanlar, hep estetik güzelliğile yazıldı. Maalesef hiçbir hukukçu, şırn" diye kadar hâdise üzerinde düşünmüş ve düşündüğünü bize tebliğ etmiş değildir. Kaldı ki, bu gibi meselelerin mübahasesi için, medeniyet ve kültür çerçevesi değişen bir memlekette, mutlaka bu gibi hâdiselerin zuhuruna da lüzum yoktur. Asıl mesele, dinamizmini yaşayan bir cemiyette nâhoş ve dedikodulu hâdiseleri önlemek" tedir. Fakat hiç değilse hâdiseler çıktıktan sonra onları muhtelif cephelerden düjünmek, İzmit halkını tenvir vesilesile bü~ tün Türkiyeyi aydınlatmak icab etmez mı? ** * Düğünlerde fazla israf yapılmasî memleket iktısadî hayatile alâkadardır. B'inu nazan itibara alan Osmnlı hükumeti 23 rebiülevvel 1284 tarihli ilânı resmî ile izdivac ve nikâh merasimlerinde israf yapımaması hakkında bazı esaslar tespit ve 1304 tarihinde de bu ilânı resmî hükütnlerini teyid eylemiştir. Bu tarihten epey bir müddet sonra bir sakatçının yalnız îstanbul efkân umumiyesini değil, bütün Türkiye efkân umumiyesini alâkadar e" den çılgınca masrafh bir düğün yaplığı malumdur. îşte bu yersiz masraflardan mülhem olarak 25 teşrinisani 1336 tarihli ve 55 sayıh kanunla düğünlerde israfm men'i hakkında bazı hükümler vazedilmiştir. Halen mer'i olan bu kanuna nazaran düğünlerde alelitlâk cihaz teşhiri, cihnzm açıktan nakli, erkek tarafından ıki kattan fazla elbise hediyesi, düğün günler..ıe mahsus olmak üzere bir günden fazla çalgı çaldmlması, ziyafet çekilmesi, nişan, çevre merasimile ağırlık ve hediye veril mesi ve köçek oynatılması yasaktır. Ayni kanunun ikinci maddesinde, her vilâyet umumî meclisinin bu kanunla di ğer kanunlara aykın olmamak üzere, mahallî ve idarî talimatnameler tanzirn. SAFAEDDIN KARANAKÇ1 f Cumhuriyet Merkez Bankası U. Heyet içtimaı J Cumhuriyet Merkez Bankamı Umumî Heyetinin »Ankarada senelik toplantısmı yaptığım yazmıştık. Yukarıdaki resim, içtimada bulunanları müzakere esnasmda göstermekted$r. f Inegölde muallimlerin toplantısı ı muvaffak olduklarını «Kömürden neler çıkmaz» başlrklı yazımda anlatmıştım. Bunlardan en mühımmi (asidfenık)tır. Amerikada: Asidfeniki karbon asid gazi dediğimiz (gazozdan çıkan) gazle boğduktan sonYirmi dane kaza, sekiz bin lira ra (kostik süd) le muameleye tâbi tutarzarara maloluyor. sak, muhtelif boyalar için esaslı malzeBeş insan doğuyor, iki insan ölüyor. meyi ve pek mühim bir ilâcı bulmuş oluBir adam kansere yakalanıyor. ruz. Bu ilâcın adı (asid salissilik) tir. İki hırsız tutuluyor. Romatizma için faydalı olan bu unsur, Otomobil kullanan bir adam, Memleketimiz, ahlâk ile hukukun müayni zamanda asprin gibi bazı tnürekkeb sarhoşluk suçile tevkif ediliyor. nasebeti bakımından, bilhassa 1908 den cisimlerin mebde noktası oluyor. On üç yolcu, biletsiz seyahat beri pek dinamik bir şeniyete sahib olmuşSalissilik asidi odun ispirtosile birleş ediyor. tur. Bu münasebet 1923 e kadar daha ziAmerikalılar otuz dane golf topu tirilirse, (salisilât dö metıl) denilen royade dinî ahlâk gözile, 1923 ten sonra da kaybediyorlar, elli takım iskambil matizma ilâcı meydana gelir. Terkibî sukâğıdı eskitiyorlar ve 150 bin litre bilhassa siyasî, vatanî ve cinsî ahlâk ade rette ihzar edilen bu ilâcın muayyen bir benzin harcayorlar. sesile görülmeğe başlanmıştır. Bu son ha" nebattan çrkarılan tabiî cinsinden hiç farYangın yüziinden altı yüz lira dise cinsî ahlâkın tesirile ortaya çıkmış bu kı yoktur. zarar oluyor. lunuyor. Eğer elimizde 1908 1939 ara" İki çift evleniyor. Eski zamanlarda (şark lâali) denilen sındaki bu kabil davaların istatistiği buSekiz bin kişi sinemaya gidiyor. âal boya, pek kıymetli olup, Akdenizin lunsaydı, daha müspet fikirler serdetrne" Amerikalılar bir milyon kibrit lark sahillerinde tesadüf edilen küçük bir yakıyorlar, iki yüz tane pingpong ğe imkân hasıl olurdu. Kanaatimizce deniz salyangozunun ifrazatından elde topu eskitiyorlar ve beş bin kilo 1908 1939 devresinin bu buhranlı huedilirdi. ekmek yiyorlar. susiyeti, daha ziyade Türk cemiyetinin is~ Bu cins salyangozlann başlarının arAmerikadan haric memleketlere rikrar bulmıyan ahlâkî telâkkilerindedir. üç yüz yirmi telgraf çeküîyor. dındaki kesede bir damla mayi var. AsBu istıkrarsızlık ise, sosyolojik bakımdan, Amerikalılar iki yüz elli bin kilo en beyazımtırak olan bu mayi damlası, pek tabiîdir. İstihale geçiren bir cemiyet hava ve güneş ziyasma maruz kahnca yiyecek yiyorlar. Bize göre, asıl mesele, içtimaidir. «İsmi otuz sene gibi kısa bir zaman içinde slamahfuz zevat», böyle bir teşebbüse geçer nikleşemez. Bilhassa muhtelif şehirleri evvelâ yeşil, sonra mavi ve daha sonra Millî Reasürans müdürü da lüal oluyor. kçn nasıl bir psikolojıle hareket ettiler? miz arasında, fiziğin mayiat müvazenetini Eski insanlar bir gram mayi alabilmek Mutlak bir istirahate lüzum gören Ben öyle zannediyorum ki îzmit sergisini andıran bir harsî ve ahlâkî müvazenet cin kırk elli salyancoz tutmağa mecburziyaret edecek herhangi bir îzmit köylü sür'atle vücude gelemez. İstanbulda saRefi Bayarın tekaüdlüğü dular. îşte bundan dolayı lâal boya pek ü, yahud zihniyeti tabiî kalmış, tabii'iği dece bediî bir tecessüs uyandıran, belki kabul olunda pahalıya mal oluyordu. Bu kıymetli bozulmamış, göğsünün içine bir kavuk yer" de san'atin mekanizması icabı olarak temaddenin yapılışı bugün bütün kimya leştirmemiş bir îzmit hemşerisi, Türk san maşakerlerde ahlâkî bir safiyet tevlicî eerlerce malumdur. atkârının, üzerinde saatlerce, günlerce, den ve hiçbir «ihbar» a vesile teşkil et" Lâal boyanın terkibine giren unsurlabelki de haftalarca çalıştığı güzel eseri miyen bir tablonun, İstanbulun yanıbaş'nın bir kısmı kömür katranından çıkarılıtemaşa ederken, coşkun bir hayranlık değil daki bir şehirde «ismi mahfuz zevat» ı, buor. se bile, sadece tabiî bir sempati hissede" nunla beraber müddeiumumiyi doğru veBugün kömürden yalnız eski insanlarm cek, bu temaşa esnasmda akla gelen her ya yanlış harekete geçirmesi, bizce, bu israptıkları lâal boya değil, binlerce retıkte hangi müfsid bir hâleti ruhiyenin, san'at tikrarsızlığm eseridir. loyalar elde ediliyor. kânn muhayyilesinden geçmediğini tabiî Dişçiler ağrısız diş çıkarmak için diş Şüphesiz böyle istıkrarsızlık vardır dive sadedil bir insiyakla sezecektir. Diğer ye, Türkiyeyi kanun çeşidliliği bakımın tine bir mayi şiringa ederler. Novakain araftan san'atkânn, bu tabloyu yapacak dan âdeta İsviçre kantonlarına çeviıecek dedikleri bu ilâc da kömürden çıkar. yerde, kolayca açık, saçık kartlar çizive değiliz. Zaten kanunun vahdeti, örfleruı. Milyonlarca sene evvel yaşamış olan rerek gizlice satabileceğini de düşünebilir. ahlâkî telâkkilerin birliği faraziyesine da ğacların istihalesinden ibaret olan maBurada ise san'atkânn istediği şey, sade" yanıyor. Diğer taraftan İstanbul ve An den kömürünün siyah katranından asprin, ce, güzel eseri sevenlerle kendi eseri ve do kara, Türkiyenin içtimaî, siyasî, ahlâkî ve )iramidon, antipirin, sakarin gibi bir tsayısile güzellık arasmda vücude gelen bedıî telâkkiler itibarile model olan harsî ;ım beyaz ilâclar, birçok patlayıcı madyıldız barışıklığıdır. Böyle bir eser kar merkezleridir. O halde Türk kanunlanmn deler, makine yağları, kokular, boyalar şısında, bilhassa bu hasbî, Allah için olan farzettiği örfler ve telâkkiler vahdeti fcr rkarılmaktadır. Kömürden çıkan maddeler, büyük bir hareketi anlamadan, anlamak istemeden raziyesini, tıpkı tabiî ilimlerde tahakkuk eden <.<faraziye»lerin ve görülen «iş>lerınitabı dolduracak kadar çoktur. Yeni hemen bir ihbarda bulunan vatandaş, kendı ıçmden her nedense gcçcn vc *so etprlığı rpKde n c n n r bir c«hd v« gayrol imva hikâvesi nihavetsİ7 bir zincıre benRefi Celâl Bayar bit fikir» halinde kuvvetlenen gayriahlâ le tahakkuk ettirmeğe çalışmahyız. Ce iyor. Nerede başladığı pek bilinmedıği Millî Reasürans Türk Anonim Şirke" kiliği, san'atkâra, eserine, o eseri temaşa miyetin bediî, ahlâkî ve hukukî kıymetleri ibi nerede biteceğini de kestirmek imkânti Müdürü Refi Celâl Bayarın hastaiığını eden diğer temaşakerlere atfetmek hakkr arasında sosyologlarm «başkalaşma " Dif ızdır. Prf. SAL1H MURAT ferenciation» dedikleri ayrılık ve mütekaileri sürerek bundan bir sene evvel teka nı nereden alıyor? üdlüğünü taleb etmesi hususundaki müHukukî değil, bilhassa içtimaî ve ah" bil hürmet derecesile müvazi olarak yüracaatini tekrar ettiğini yazmıştık. Refi âkî olan bu meselenin diğer cephesi de rüyecek terbiyevî bir cehd ve gayret de" Bayar, mutlak bir istirahat ve tedaviye ih" «ehli vukuf» un seçilme tarzıdır. Böyle vam edip dururken hukukçunun da uyatiyac görmesinden dolayı bu talebinde ıs bir vaziyette teşkil edilecek «ehli vukuf» nık, tetik davranması, buna benzer hadirar ettığınden tekaüdlüğü kabul olunmuş, un en tabiî azası kim olabilir? Hemen söy belerde müspet ve mevzuu kanunun müsa" Umum Müdürlükten ayrılmıştır. Refi liyelim: Bu azanın hepsini değilse bile bir adesi nispetinde kanun maddelerile tekaCelâl Bayar, malî sahada ilk memuriyeti kısmını, memleketin çocuklanna, san'at bül ettiği meselenin şeniyetini karşılaştıran ne Türkiye İş Bankasının kuruluşu gü" zevki aşılayan resim, musiki, edebiyat mu lıakikî bir hukuk zihniyetile mücehhez bunünden itibaren başlamış, sigortacılık sa allimlerinin teşkil etmesi lâzım değil mi lunması lâzımdır. Bundan yirmi beş gün kadar evvel Ishasında ihtısas yapmış, 20 temmuz ve 1 dir? Eminim ki eğer Izmitteki ehli vukuf, Dr. Ziyaeddin FAHRİ anbulla Ankara, Izmır ve Adana arasın" ağustos 1927 tarihli kanunlarla kurulan da tatbikına başlanan ve bugüne kadır Millî Reasürans Türk Anonim Şirketine ecrübe mahiyetinde devam eden tayyare intisab edip Umum Müdür olmuştur. le posta naklıyatından çok iyi neticeler aRefi Bayar Türkiyede sigortacılığn mmıştır. Bu şehirler arasmda pazartesi yerleşmesinde, millî ellere geçmesinde ve gününden itibaren yolcu nakliyatına da millî müesseselerin bu sahadaki muvaffaaşlanacaktır. kiyetinde şahsan amil olmuş, iyi ve temiz Her sabah Yeşilköyden saat 9,30 da idaresile sigortacılığa karşı halkın alâka hareket edecek olan bir tayyare 11,30 da ve itimad uyanmasını temin etmiş k>y" Ankaraya varacak ve saat 16 da Ankametli bir şahıstır. radan bir tayyare hareket ederek 18 de Refi Bayarı en yakın bir zamanda gene Yeşilköyde bulunacaktır. işbaşında görmekle sevinmek ümidini besîstanbuldan İzmir ve Adanaya yapılaliyoruz. cak seferler Ankara üzerinden olacaktır. Her gün îstanbuldan Ankaraya giden KÜLTÜR İŞLERÎ bir tayyare saat 11,30 da orada bulunacağına nazaran saat 15,05 te Ankara8 inci mektebde müsamere dan bir tayyare hareket ederek 17,55 te Kadıköy 8 inci ilkmekteb, çocuk hafIzmire gidecektir. Gene Ankaradan saat tası münasebetile evvelki gün öğleden 14,45 te hareket edecek olan diğer bir sonra miniminiler arasmda güzel bir Otobüs, Sürp Agob ve Asrî mezarlık yolsuzluklan doyalyısile Şurayi tayyare de 16,55 te Adanaya varacaktır. müsamere tertib etmiş, akşamı da Ka Devlet tarafından verilen lüzumu muhakeme kararı üzerine eski Vali Mu Adanadan da 9,10 da kalkacak olan bir dıköy Halkevi temsil kolu tarafından hiddin Üstündağla sabık Belediye Reis muavini Ekrem Sevencan ve arkamekteb salonunda Karagöz oynatılmış daşlarmm muhakemelerine Temviz Dördüncü Ceza dairesinde devam edildiği tayyare 11,20 de Ankaraya gelecektır. tır. îstanbuldan Ankaraya gidiş 21 lira; malumdur. Yukarıdaki resimde Muhiddin Üstündağla Ekrem Sevencanı. bütün tafsilâtmı evvelki günkü nüshamızda okuduğunuz muhakeme esnasmda, hâkım gidiş geliş 29 lira 75 kuruş; Adanaya 19 mayıs gidiş 35 lira; gidiş geliş 49 lira 35 kurus; 19 mayıs idman bayramı için Vali Lut lerin huzurunda görüyorsunuz. fi Kırdarın riyasetinde genclğin yetiş zmire gidiş 33 lira, gidiş geliş 46 lira 55 tirilmesile alâkadar şahsiyetlerden mü. kuruştur. rekkeb fevkalâde bir toplantı yapıla caktır. ÜNIVERSİTEDE Hava seferleri Ankara, Izmir ve Adana arasında yolcu nakliyatına pazartesiye başlanıyor Muhiddin Üstündag ve Ekrem Sevencanın muhakemeleri ") ( Beyazıd çocuk esirgeme kurumunun giydirdiği yavrular Dumlupınar yatı mektebinin talebeleri înkılâb dersi imtihanları Ünıversitede 15 mayıstan itibaren ınkılâb dersi imtihanlan baslıyacaktır. Lâğvına kadar verilen Dumlupınar şe. hır yatı mektebindeki talebelerin diğer yatı mektebler'ne dağıtılmasına başlanmıştır. Önümüzdeki ders yılında boşa lan bina, köy yatı mektebi haline konuL mak suretile idare edilecektir. Universitede spor faaliyeci Üniversitede spor faalıyetine başlanmıştır. Talebelere cetvel gönderilerek hangi sahada çalışmak istedıklen sorulmuştur. Neşriyat kongresi Neşriyat kongresi münasebetile şeh rimiz murahhasları yann Ankaraya gideceklerd r. Pazartesi günü saat 11 de neşriyat sergisi açılacaktır. Ayni gün saat 17 de de* legelere bir tanışma çayı verilecektir. Çocuk Esirgeme Kurumunun Beyazıd kolu, 23 nisan çocuk haftası müna İnegöl (Hususî) Şehrimizdeki muallimler, her ay umumî bir toplantı Sali günü saat 10 da Maarif Vekili Ha. sebetile, dün kendi mıntakası dahilinde yardıma muhtac 40 erkek, 30 kız çocuğa yaparak samımî hasbihallerde bulunmaktadırlar. Gönderdiğim resim mual san Âli Yücelin riyasetinde kongrenin elbise, manto, ayakkabı, çorab, fanile ve bunlardan başka 95 çocuğa da ayakkab vermiştir. Yukarıki resim, giydirilen çocuklardan bir kısmını göstermektedir limleri bu loplantılardan birinde göstermektedir. iaçılma merasimi yapılacaktır. Resim galerisinde yeni bir sergi açıldı Gene ressamlardan Mehmed Yüce türk, ekserisini Anadoluda çalıştığı 30 parça kadar tablosunu Taksimdeki re sım ve heykel galerisinde teşhir etmeâ;e başlamıştır. Portre, peyzaj, nüden mürekkeb bu küçük sirgiyi hazırlıyan sanatkâr, her bakımdan tebrike şayandır.