25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 Nisan 1939 CTJMMUKİİ'ET SEHRİN İÇİNDEN tktısadî hareketler İspanya harbinden sonra bu memleketle ticaretimiz ^T San'at ve hayal j m İLİMKÖSESİ İHTİRALAR KESİFLER Dikkat!l Vitrinönünde Çocuklara dair Yazan: NURULLAH BERK Görünmiyen cam Cisimler ziyayi ya aksettirirler, ya bel* ederler veya geçirirler. Pencere camı gibi cisimler gelen ziyanın çoğunu geçirirler, azını aksettirirler. Bir sathm (albedo)su aksettiği ziya kesridir. Meselâ, beyaz bir cismin albedo'su bir, siyah cismin albedosu sıfırdır. Koyu boz asmın albedosu 0,2, açık boz renkteki bir cismin albedosu 0,8 kadar olur. Tabiatte tam beyaz ve ya tam siyah yoktur. Pek açık boz rengine beyaz, koyu boz renge de siyah deriz. Şeffaf olmıyan bir cisim kendine gelen ziyanın hemen hepsini bel'eder. Hulâsa, boz renkteki bir cisim kendine gelen bütün renkleri müsavi nispette bel'eder. Siyah cisim ise gelen bütün ziya enerjisini bel'eder. Beyaz cisim ise ziya enerjisini hiç bel'etmez. Gelen ziya enerjisinin çoğunu geçiren cisimlere (şeffaf) deriz. Pencere camı da bunlardan biridir. Fakat cam, ziyanın bir kısmını aksettirdiğinden dolayı görünür. Berrak cam ziya enerjisinin yüzde 92 sini geçirir. Nevyorktaki General Electric fabrikası Reşerj lâboraruannda çalışan Blodgett adlı bir kadın, ziyanın camdaki in'ıkâsmı ortadan kaldıracak ve bu suretle göriinmiyen cam yapmağa muvaffak olmuştur. Bu kadın cam sathını bir filmle kaplamaktadır. Bu film o suretle ihzar edilmiştir ki camm dış sathından m'ikâs eden ziya, cam ile filmin teması sathından in'ikâs eden ziya ile ayni şiddette, fakat mukabil safhadadır. Yani iki ziya dalgası birbirinin ayni ise de birinin tümseği, diğerinin çukuruna rastlayor. Bu şerait altında ziya in'ikâs edemez. Yağh asidli sabunlarından yapılan fılmlerle ziya inkisar karinesi, (ya ni şualarını kırma kabiliyeri) muayyen bir kıymeti haiz olan sabun filmleri yapılmaktadır. Bu filmler maalesef pek yumuşak olduklarından dolayı cam bir bezle silindiği zaman film çıkıyor. Kadmiyum araşidatmdan [*] yapılmış olan filmlerle camm ziyayi geçirme kabiliyeti olan yüzde 92 den yüzde 99,4 e çıkarılmıştır. Bu filmle kaplı olan camlar ziyayi aksettirmediklerinden dolayı görünmezler. fazla eğlenmiyelim! Yazan: SALÂHADDtN GÜNGÖR Altmışlık kurd, mevsimlik pembe kumaş karşısmda kendinden geçen bir kızcağızı, kurd masalı söyliyerek kandırmağa çalışıyordu f Vitrinin önü, hayli kalabalıktı. Biribi arşınlamağa devam!.. Oyuncakçının karine karışan hareketlj kadııı profılleri, ge pısında çetin bir pazarlık: niş cam tabakasının iç tarafmda, çıy e îçıne parmak kadar çocuk binecek! lektrik ışıklarile beslenmiş kumaşlara, bu tahta arabaya on beş lira, çok değil gizlenemiyen bir hayranhkla bakıyorlar mi?. dı. Mukaddemesile başlıyan büyükanne, Bu manzara, bende vitrinlerde kısa bu alışverişte en büyiik rol kendisinin olbir seyahat yapmak arzusunu uyandırmış duğunu mütemadı vızıltılarile açığa vuran tı. Onlarla daha yakından meşgul olma torumınun ısrarı karşısında, çocuğun anğa başladım. Elinde nefti şemsiyesile or nesine döndü: tayaşlı bir bayan, paytak yürüyüşlü ah Siz, ne dersiniz... Kınp sanp ala pabını kolundan çekti: lım mı?.. Allâsen yürü... hemşire.. dedi, beKan, koca birbirlerine bakıştılar. Belli nim hiçbirini gözüm tutmadı!.. Canım ki, para onlardan çıkmıyordu: Mahmudpaşa... Döküm saçım, herşey Sen bilirsin! der gibi büyükannenin önündedir... Çatır çatır pazarlık eder ayüzüne baktılar. Çocuk, bu karar anında, lırsın!... yeniden harekete geçmek lüzumunu hisÖteden bir başka bayan muhavereye setmişti; feryada başladı: kanştı ve anlaşılmaz birtakım işaretler Ben bisikletsiz eve gitmem! Bisikyaparak: Aman sormayın... dedi, ates... letimi isterim! Büyükanne, nihayet üç aded beşer liateş... Yanılıp da içeri girenin vay haliralığına kıyarak davayı kısa kesti! ne.., Onlar ayrılınca, ben de orada daha Ayakta kaydile yiyecek ve içecek safazla beklemek için sebeb görmiyerek tan bir dükkânın peynirler, yağlar, ballar, çekildim. sosisler, konserveler, içki şişeleri ve daŞimdi daha geniş, daha süslü, daha ha buna benzer türlü iştiha açıcı yiyecek cazib bir vitrinin karşısmdayım: Nadide ve içecek maddelerile süslenen camekânbir takim (biblo) lar, kristal masa takım lan, obur gözlerin hapsi altında!.. ları, türlü tefarik eşya... Akşam saatinm içlere ezginlık veren Sarı bukleleri, kasketinin altından lüle yarım açlığını gidermek ihtiyacile herkes lüle taşmış bir genc kız, annesine bronz o tarafa koşuyor. bir erkek heykelinin avcu içinde tuttuğu Kendi tezini bürün uzuvlardan daha madenî bir saati göstererek içini çekiyor: kuvvetle müdafaa eden midenin, vücud Ah, anne.. bayıldım şuna... A mekanizmasmı kaprisleri peşinde nasıl caba, fiatı nedır? koşturduğunu, bu tehalükü görünce ınsan Annesi temkinli, biraz da aceleci: daha kolaylıkla anlıyor. Vazgeç kızım.. Şimdi sormağa Şımdı de Balıkpazarını dolaşıyorum. kalkışırsak, annelerinin nikâhını isterler... Burada da hep yaşlıbaşlı aile reisleri.. Hem, canım.. evde saatimiz yok değil Arada bir bayanlann alışveriş ettiklerı göya..T rülüyorsa da ekseriyet erkeklerde.. Ka Ama, bu başka..^ sab dükkânının vitrinindeki kuzu ciğerAnnesi, manalı bir gülümseme arasmlerini seyreden çıplak ayakh bir çocuk, da son cevabı kesiyor: J F.G. bu meşguliyetine yere tükürmek için ara Inşallah o da olur. Ismarladığısıra kısa bir fasıla veriyor: Tıpkı, kedimız salon takımı geldıkten sonra... nin uzanamadığı ciğere pis demesi gibı!. Anlıyorsun ya.n Vıtrinler önünde her göze çarpan kaİzmır (Hususî) Şehır Meclisi dün labalığın, orada mutlaka görülecek nu toplanmıştır. Ilk müzakere, imarat şirAntikacı dükkânının önü bomboş... voteler bulunduğuna delâlet etmedığini ketıne aıd hedmettırılen emlâkın is Arada bir, yabancı oldukları anlaşılan de bu vesile ile hatırlattnak faydasız ol tımlâk muamelesının tesrıi, tahsil edibazı kimseler, silik bakışlarla şöyle bir lemem.ş belediye rüsumunun bina sa maz. vitrine bakıp geçiyorlar. hıblerınden mi, yoksa şağıllerinden mi Malum ya, körpe piliçleri, tecrübeli Derken, yetmişlık bir hatun da, bu ara kurdlar, çok defa buralarda sıkıştırıp alınmak lâzım geleceğınin tespiti hakkında bir teklıf üzerinde geçmiş ve tekda peyda oldu. Sedef işli nalınlara bakı kurd kapanına alırlar. lıf encümene havale ed'lmiştır. yor. Hem de nasıl; yiyecek gıbi!.. Hele Nitekim bir projektör kafalı altmışlık Daha sonra, Almanyadan yeni gele sırmalı bir havlunun karşısında adeta kurd; ben oradan ayrılırken mevsimlik cek otobüslerin işliyecekleri hatlar ve kendinden geçti. Genclık günlerinin çe pembe bir kumaş karşısında, kendinden tatbik edılecek tarifeler konuşulmuştur. yizlıklerine mi benzetti acaba?.. yarı yarıya geçen bir kızcağızı, kurd ma Üç esas hat kabul edılmiştir: Tuvalet eşyası satan bir mağazanın salı söyliyerek, tatlı tatlı kandırmağa ça1 Konak Güzelyalı. camekânı, hıç boş kalmıyor. Caddenin en lışıyordu: Aman, dıkkat!.. 2 Konak Eşrefpaşa. kalabahk köşesi burası.. Çeşid çeşid esans 3 Konak İnciraltı. Vitrin önlerinde fazla eğlenmiyelim... şişeleri, her renkte türlü türlü pomponlar, Bu üçüncüsünde tarife 17,5 kuruştur. Salâhaddin GÜNGÖR Turist.k otobüsler için de bir tarife ruj,, krem, pudra, sigara, kibrit kutulan, hazırlanmıştır. Bu otobüsler, seyyah diş, saç, şapka fırçaları, parıl parıl aynaTaşla yaraladı lara mahsus ve münhasır olacaktır. lar... Dolabdere caddesmde Koçonun bah Konak Bergama 300, Konak Aliağa Tuvaletine düşkün bir kadın, bunları çesi etrafındakı tahta perdeleri koparan nahiyesi 210, Konak Çeşme 270, Konakgörür de nasıl ayakları binbirine dolaş Hasan, kendisim yakalamak istiyen Selçuk 300, Konak Şaşal 90 kuruş.. maz?.. Fakat .otobüslerin dolması şarttır. bahçe sahıbi Koçoyu taşla başından yaIşte bir yerli, tabir caizse melez tip: ralamıştır. Belediye, beher kılometreye 40 kişilik Sürmüş pudrayı, sıvamış kremi, çekmiş arabanın heyeti umumiyesile 60 kuruş Eziliyordu... düsmektedir. sürmeyi, boyamış dudakları... Yüzünün Otobüslerin g^ttikleri yerde, her saat Tarı vapuru tayfalanndan Rızeli Şevher noktasında bir ayrı tuvalet fabrikasıket, dun, Galata Rıhtım caddesinden ge başına, yolcular birer lira verecekler nm damgasını taşıdığı halde vitrinde yeni bir krem keşfetmeğe muvaffak oldu. Ona çerken arkadan gelen şoför Ahmedın i dir. Tarife, uzun müddet münakaşa edilmiş ve müzakeresinin devamı, öbür celbaktıkça, adeta baygınlıklar geçiriyor; a daresmdeki otomobılin sadmesine ma ruz kalmış, sol bacağından yaralanmış seye talik olunmustur. rada bir gırtlağından anlaşılmaz sesler çıtır. kardığı da oluyor. Izmir ve Manisa vilâyetlerinPastacı dükkânları önünde, bayanlar Tramvaydan düştü de imha edilen çam tırtılları daha ziyade saatlerine bakmak için duMecidıye köyünde oturan 60 yaşla İzmir 20 (a.a.) Bu sene vaktinde ruyorlar. Eğer vakit tamamsa, doğruca, rında LutLye, dun Şışlıde tramvaydan başlamış olan çam tırtılları mücadelesi pastacıdan içeriye!.. Değilse, üç beş da ineıken muvazenesinı kaybederek düş neticesinde İzmır ve Manisa vilâyetleri b'ka kadar, akıntıya kapılarak, caddeyi müş, kalçasından yaralanmıştır. dahılinde bugüne kadar otuz sekiz bin beş yüz hektar genişliğinde iki yüz seksen dokuz ormanda on bir bin üç yüz otuz dört amele tarafından dört yüz otuz sekiz bin yirmi beş kilo tırtıl imha edilmiştır. Sıcaklann erken başlaması yüzünden alçak yerlerde cenub kısımlarından tırtıl keseleri dizi halinde toprağa inmeğe başlamış olduğundan buralarda müca dele bu senelik gevşemiş bulunmakta dır. Yüksek mmtakalarda mücadeleye devam olunmakta ve gelecek sene mücadele yapılması icab eden yerler harita üzerinde tespit edilmektedir. Dahilî harbin zuhurundan evvelki yıl Insan ruhunun değişik tecellileri üzelarda bizim için iyi bir müşteri olmak rine eğilmekten zevk alanlar, delıler ve vasfım daha çoğaltmış olan îspanyanın çocuklar tarafından yapılmış resimlerde bizimle olan ticarî münasebatı ekser Av derin bir tetkik mevzuu bulurlar. Delıler rupa memleketlerile olduğu gibi harb ve çocukların bir noktada benzerlikleri yıllarında tamamen durmuştu. Her ne var: Şuursuzluk. Onlar şuurlarını kay kadar memleketimizle İspanya Cumhu betmişler, bunlar da henüz bulamamışnyeti hükume'i arasında 15 temmuz 938 lardır. Bu «vaconce» hali akıllan muvatarihinde mer'ıyete girmek üzere, 6 tem zenesizliğe uğramıs olanlarla aklı, mekteb uz 1938 de bir ticaret ve sıralarında ve aile ocağında iktisaba çabir de klering anlaşması akdedü lışanları ayni haleti ruhiye içinde yaşamiş ise de tatbikî sahada bu anlaşma tır. Kâinata hayran gözlerle bakarlar. dan hemen de bir fayda hasıl olmamış Herşey onlar için bir sürpriz, en ufak hatır. 1936 senesinde 1,034,000 liralık ih reket mühim bir hâdisedir. Büyük nizamı racatımız olan ve 1,24,000 liralık da it zerre kadar bılmedıkleri gıbi mantıkın halâtta bulunduğumuz İspanyaya 1937 onlarda yeri yoktur. Rüya ve hülya içinsenesinde yaptığımız bütün ihracat yeku de yaşarlar. Ve ellerine kalemi aldıkları nu 2000 ve ithalât da 188,000 liralıktır. zaman, muhayyelelerinde yaşıyan hari 1938 senesinde ise ihracatımız gene iki kulâde dunyayı gene harikulâde bir şebin küsur, ithalât da 25 bin liralık kadar kilde tasvir ederler. dır. Burada delilerden değil, çocuklardan Dünya ekonomik buhranına takadbahsedeceğım. İlkin garıb görünebılecek düm eden 1928 yılının ihracat ve ithalât böyle bir yakınlaşmaya işaretten maksarakamlarını 100 farzedersek, îspanyadan dım, şuursuzluğun san'atta bazı kere vervaki ithalâtımız 1933 te beş mislinden, dıği garıb neticelere işaret içindi. 1934 te iki mislinden fazla, 1935 te takÇok çetin raraflan olan muallimlik riben üç misli ve 1936 da beş misli artmıştır. Buna mukabil îspanyaya olan mesleğinin zevklerinden biri, genc ruhlaihracatımız 1931 de 6, 1932 de 10, 1933 m dünyaya uyanışına şahid olmakhr. Bu ruh, kâğıd üzerinde dolaşan kaleme te de 11 mislinden fazla artmıştır. ve fırçaya direktif verdiği zaman, çıkan îspanya ile olan ticaretimiz daima hacmen ehemmıyetsiz kalmıştır. Fakat bu neticeler projesyonelleri hayran edecck, memleketle olan ticaretimiz yukarıda da aşırtacak mahiyettedir. Ilk ve ortamekteb sıralarında çalışan kaydettiğimiz gibi ümid verici olmakla be raber yumurta gibi bazı ihrac maddeleri bir çocuğun resim sahasında gösterdıği miz için başlı başına kuvvetli bir mahrec hazırhksız muvaffakiyetlerin en mühim teşkil etmesi itibarile ehemmyeti haız amili ne olsa gerek? Herhalde çocuğun bulunuyordu. «hayran olmak» hassası. Çocuk için, Dahilî harbden evvel tspanyadan it her manzara yepyeni birşeydir. Her a hal ettiğimiz başlıca maddeler pamuklu dımda dünyayı keşif ve onun muhtehf temensucat, pamuk ipliği, mantar, kurşun :elhlerini hayranhkla seyreder. Onun halitası, kalsiyum ve emlâhı, ağacdan için mantık denilen şey mevcud değildir. mamul düğmeler ve işlenmemiş yaş ve Muhayyelesi, en mantıksız, en çılgınca kuru deriler idi. Buna mukabil ispanya rüyalan barmdırır. Objelere bakınca maya ihrac ettiğimiz maddelerin başmda liyetlerini derhal anlıyan büyüklerin tayumurta olmak üzere tiftik, afyon, siga mam aksine olarak, çocuk, en ehemmi ra, palamut hulâsası, krom, sair maden etsiz eşyaya kendi muhayyelesinde yacevherleri ve zımpara gelir. İspanyaya ih iiyan efsaneyi katarak onu adeta «subrac ettiğimiz yumurta 1936 da bütün lime» eder. İçinde ya$adığı dekor, o dayumurta ihracatımızın yüzde 60 ı ve İs kikadaki haleti ruhiyesinin rengine göre panyaya olan umumj ihracatımızın yüz değişerek, altın, gümüş, pırlanta veya sade 65 i idi. dece bakır olur. Çocuk için ne zaman, Dahilî harbden çıkmış olan îspanya î ne mekân, ne madde vardır, rakat sadeİç ticarî münasebatımızın tekrar başlaya :e «niyet» ve arzu. Bu arzu, tasvir ettiği cağı muhakkaktır. Pıyasa bugünleri bek vek'alara, insanlara, nebatlara, eşyaya, lemektedir. istediği rengi, şeklı, nispeti ve hacmi ve Bir Türk orta mektebi talebesinin eseri $urası muhakkakdır ki bilginin zenginleşmesi, tekniğin derinleşmesi san'atkân, tedricî bir surette, ruh safıyetinden, taze ve samimî görüşten ayırmaktadır. En kuvvetli bilgi ile zehirlenmemiş bir rüyet kudretini beraber yürütebilmiş ender san'atkârlara dâhi diyoruz. Öğrendiğini tamamile unutarak her manzaraya bakir bir gözle bakma, safhktan olduğu kadar aykırılıktan korkmıyarak tekniğini, hissinin hizmetine verme herkese vergi olmamıştır. Çocuktan fazla bilgi aramak aklunızdan geçmediği için onun eserlerindeki samimiyete, hisse, şiire, içten duyguya kendimizi kaptırıyor ve hayranlığımı^ı gizliyemiyoruz. Çocuktan fazla birşey istejnemizi bizi lüzumsuz tenkidlerden uzaklaştırdığı gibi. Belki hakikî san'atın anlayışına da yaklaştırmaktadır. Avrupada iken, bazı ilk ve ortamekteb talebeleri tarafından yapılan resimleri görmek fırsatım elde etmiştim. Baştanbaşa çocuk eserlerile süslü sergiler gezdim. Hayretle görüyorum ki umumiyetle Av">r»alı <:^v««l«;l»ra samil n l a n vıılcariki ımt Prf. SAL1H MURAT [•] Araşidyağı asldinin kadmlyom tuzu. Bir kadın tayyareci öldii İzmirde otobüs servisleri Mantıkı reddeden böyle bir haleti ruliye, kâğıda döküldüğü zaman, cesareti re şiriyyetile bizi hayran eder. Çocuk, ispet ve menazır bilmediği için en aykırı deformasyonlara cesaret etmekte ve eş anın bizatihî kıymetlerine ehemmiyet ermedıği için resmettiği dünya için deal bir renk âlemi yaratmaktadır. Çocuk resimlerinde, evler ve ağaclar loyunda insanlar, konduklan dalı kıraak kadar ağır kuşlar, turuncu, sarı göker, kırmızı denizler, altın, gümüş yemişer gördüm. Çocuk, bilhassa ifade etmek istediği üzerinde ısrar ettiğinden, bu ıfadeye varmak için her vasıtaya müracaat etmekte ve hiçbir peşin jikire, hiçbir kristalleşmiş kanaate takılmamaktadır. Kalemini ve fırçasını yürütiirken ne an'aneye, ne herhangi bir teknik reçeteye, ne de öğrenilmiş bir formüle dayanma dığı için, çizgisi ve rengi, ruhunun ve hissinin kâğıda en samimî, en temiz bir şekilde akışıdır. San'at eseri eğer bir taraftan teknik ve bilgi, öte taraftan his ve görüş samimiyeti olarak iki esaslı unsurdan teşekkül ediorsa, çocuk resimleri, bilhassa ikinci bakımdan büyük kıymetler taşımaktadır. ır. lanma, bizim çocukların resim çalışmalarını haric tutmıyacağım. Binlerce senelik bir plastik san'at an'anesine sahib olan Avrupa çocuklarile, daha dün resmi günah addeden ve duvarlanna «tasvir» asmıyan muhitlerde büyümüş olan bizim çocuklarımız arasında, Avrupalılar lehine hiçbir görüş ve yapış farkı görmedim. Mümkün olsa da, resimlerle, mukayeseyi canlandırabılsem. Yüzlerce resim arasında rasgele çektiğim kroki, Türk çocuklannın plastik hassasiyetine ve büyük istidadına kâfi bir delildir kanaatindeyim. Bu resmi yapan 1 4 1 7 yaşında bir ortamekteb talebesidir. Değme ressamın birdenbire meydana getiremiyeceği olgunluk ve kudret izleri taşıyor. Yukanda ehemmiyetle kaydettiğim safiyet, his temizliği, görüşüne ve yalnız görüşüne emniyet burada var. O derece ki birkaç Avrupalı üstad ismi hatıra geliyor! Bu küçük istidadlara, «vazgeçin, ressam olmayınız» demek belki hayırlı bir tavsiye olur. Bu tavsiyeyi, san'atı sevmiyenler çünkü bunlar pek çoktur yapadursun, bizler, yani bu uğurda herşeyi feda ermiş olanlar, temenni edelim ki bugünün küçük san'atkârlan, en doğru yollardan yürümesini öğrenerek, safiyetlerini hiçbir zaman kaybetmesinler ve onu, müstakbel bilgilerile mezcedebilsinler. Fransızların en genc kadın tayyarecisj Edmee Jarlaud Fransamn en genc kadın tayyareclsî Edmee Jarland, nisanm 17 nci günü bir plânörle uçuş yaptığı sırada, Bretton ismindeki tayyarecinin idare ettiği baş ka bir plânöre çarpmış ve kanadı kın larak plânörile yere düşerek ölmüştür. Edmee Jarland, bir tayyare mühendi» smin kansı idi ve henüz yirmi sekiz yaşında bulunuyordu. Istanbul Mudanya yaz Itarifesi Bursa (Hususî) İstanbul Mudanya vapur seferlerinin yaz tarifesi 15 nısandan eylul sonuna kadar tatbik edi lecektir. Yeni tarifeye nazaran, vapurlar bu sene sabahları Istanbuldan ha reket etmektedir. (Halbuki geçen sene Mudanyadan hareket etmekte ıdı) Istanbuldan sabahlan 8,45 te hareket eden vapurlar 11,30 da Mudanya ıskelesine varmaktadır. Akşamlan da saat 17 de Mudanyadan hareket etmektedir. Bu suretle İstanbullular için bütun yaz, günübirlık Bursaya gelıp gıtmek ım kânı verılmiş bulunmaktadır. Yalnız bundan Bursa otelcıleri zarar gormüş ler demektır. Çunkü, geçen sene Istanbuldan gelenlerın bir gece Bursada kalmak mecburıyetınde olmaları Bursa otelcılermı sevındırmışti. Bu sene her hangı bir zaruret olmadıkça Bursaya gelen b:r İstanbullunun geceyı burada geçırmesıne ıhtımal verılmemektedır. Ancak Mudanya vapurlarınm gene eskisi gibi Tophane rıhtımına yanaşmakta olması, İstanbulun uzak koşelerinden ve sayfiyelermden Bursaya gelecek veya İstanbula gıdecek olanlara çok vakit Kumarbazlar kaybettirmektedır. Evvelce Denızyollan Üsküdarda Hakimiyetimilliye cad idaresi birkaç gün vapurlan kopru ya« desınde, Yeniçeşme parkmda kumar oyîzmit Halkevinde müstakil ressamlar tarafından bir resim sergisi âçıldığını nına yanaştırmışsa da sonradajı çedenCumhurıyet Merkez Bankası tarafından bastırılan yeni 2,5 liralık kâğıd nıyan Suad, Mehmed, Hüsameddin ve yazmıştık. Yukarıki resim sergisinin açılış merasiminde bulunanları |össe bundan gene vazgeçmış bulunmak « paraların 25 nısandan ıtıbaren mevkii tedavüle konulacağmı yazmıştık. Yu Ekrem isminde dört kumarbaz cürüm tadır. Halkın yegâne şikâyetı budur. termektedir. üzerinde yakalanmışlardı» karıki resim, yeni Eararruzın bir yüzünü göstermektedir« Nurullah BERK Izmitte açılan resim sergisı **^ Yeni basılan 2,5 liralık kâğıd paralar J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle