23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 Mart 1939 letlcikier ve denemeler Acı bir kayıb Emekli General Ali Hikmet dün vefat etti J. Tramvay ve Tünel devlete geçtikten sonra Yazan; SAFAEDDİN KARANAKÇI Liberal mekteb mümessil ve mensub alırlar. Bu gibi teşebbüsler arasında ıhtiları ne derlerse desinler, devletçi Türk ik yat sermayelerini çok az bir zaman zartısadınm yeni bir zaferi karşısındayul... fmda mevdu sermaye derecesine ve hatta Uzun ve çetin müzakerelerden sonra dev fevkine çıkaranlar da vardır. Devlet tarafmdan idare olunan işletme let tarafmdan satın alınan îstanbul tünel ve tramvaylan 1/3/1939 tarihinden iti tarifelerinde vatandaş lehine tenzilât yabaren artık devlet tarafmdan işletilmek pılması icab eder. Devlet tarafmdan tesis masraflan için konan sermayenin ecnebi tedir. İstanbul tünelinin ve tramvaylarmm dev veyahud millî teşebbüslerde mevzu serlete intikali, âmme hizmetlerine müteallik mayeden daha uzun yıllarda amortize ebir müessesenin millileştirilmesi ve burada dilmesi mümkündür. Zira devlet zengin ve çalışan binlerce Türk vatandaşını keyfî kuvvetlidir. Diğer taraftan mütedavil sermuamelelerden kurtarması dolayısile mem maye için aynlacak faizde nispet, millî nuniyeti mucibdir. Binaenaleyh 1 mart ve ecnebi teşebbüslerdeki nispetten çok 1939, yalnız îstanbul Tramvay Şirketin daha az olmahdır. Çünkü; bizim bir ifadede çalışan memur ve müstahdemlerin de miz olan ve bizden olan devletin iktısadî ğil, devletçi Türk iktısadının bir zaferi ol teşebbüslerde kendi menfaati kadar bizim menfaatimizi de düşünmesi; iştira ve istihması itibarile hepimizin bayramıdır. Devletin demiryolu, vapur, elektrik ve lâk kabiliyetlerimizi nazarı dikkate almatramvay gibi âmmenin menfaatlerile ya sı gerektir. Bu icaba Devlet Demiryolkmdan alâkah işleri bizzat kurup işlet ları Umum Müdürlüğünün riayet ettiğini büyük bir memnuniyetle görüyoruz. mesi yeni bir dava değildir. Devlete geçen Şark Demiryolları banliyö Muasır devletlerin iktısad tarihlerine bir göz atacak olursak görürüz, ki liberal ve orta hattı tarifelerinde vatandaş lehimektebin jandarma devlet namını verdiği ne azamî tenizlât yapılmıştır; ki bu tenve vazifesi memleket dahilindeki asayişi zilâtm yolcu mikdarını arttırdığına asla teminden ibaret olan devletin işleri tenev şüphe yoktur. Böyle bir tenizlât yapılmasmı Belediyeye ve devlete geçen diğer iş vü etmiş, şümulleşmiştir. Şahıslanmış birer millet olan bugünkü ücretlerinde de umuyoruz. *** devletlerin birçok işler arasında ticaret ve Devlete geçen îstanbul tünel ve tranv sanayiin bütün şubelerile meşgul olduklannı görüyoruz. Asrî devlet, vatandaşın vaylarının; şehrin iktısadî hayatı bakımınumumî menfaatlerile alâkah teşebbüslerde dan oynadığı rol münakaşa edilmez. îshâmi olan, bu gibi teşebbüsleri bizzat ku tanbul dağınık bir şehirdir. Iş yerleri şehran ve işleten, teşkilâtı, kanunlan, vası rin muhtelif mahallerine serpilmiştir. Her talarile ferdî teşebbüslerin inkişafını temin iş mmtakası kendisine göre hareketlidir. edendir. Almanyayı, Rusyayı ve hatta î Bu vaziyet iş mmtakalarındaki kira bedeltalyayı bir tarafa bırakıyorum. En liberal lerinin artmasmı mucib olmuştur. Bu itimemleketlerde bile devletin günden güne barla az aylıklı memurlarla ufak ücretli ve yevmiyeli müstahdem ve işçiler jehrin iktısada bir vasıf aldığını görüyoruz. Liberal Fransa, garbdeki demiryolları diğer mıntakalarma nazaran kirası ucuz nı satın almıştır. tngiltere gibi ferdciliğin uzak yerlerinde oturmak mecburiyetindeen ziyade belli olduğu bir memlekette bile dırler. Şehremininde, Kocamustapaşada, devlet; iktısadcı bir renk almıştır. Bald Edirnekapıda oturup Eminönünde, Galavin'in Muhafazakâr hükumeti bu husus tada, hatta Kabataşta veya daha uzak ta çok ileri giderek Office National de yerlerde açlışan memurlar vardır. Ayda l'energie adında, büyük ıkumpanyalarla ellerine otuz, otuz beş Hra «ylık geçen verekabet edebilecek bir teşekkül vücude ge ya yevmiyesi kırk ilâ seksen kuruş arasında tehalüf eden bu vatandalşar birer aile tirip halka ucuz elektrik temin etmiştir. geçindirmektedirler. Malî vaziyetleri işle*** Münakalecilik, hiç şüphesiz, ki kazanc rine tramvayla gitmelerine müsaid değiltemini için yapılan bir iktısad işidir. Bu dir. Kabataştaki bilmem ne fabrikasmda iş itibarla muayyen kanun ve kaidelere ve başında bulunabilmek için sabahleyin samuayyen bir ihtısasa bağlıdır. Mahiyeti ne olursa olsun bir işletme at altıda yola çıkan ve yaya yürüyen vade kâr ve istismar şekli mevzu sermaye tandaşlarımız az değildir. Çahş"tıkları müesseselerden kışıa saat on nin ecnebi, millî veya devlete aid oluşuyedide çıkıp kar ve yağmurda ciğerleri dona göre değişir. nan, karanlık sokaklarda ürkek ürkek koEcnebi sermayesi, diğerlerine nazaran şup saat on sekizde, on dokuzda evlerine daha haristir. Halkın iştira ve istihlâk kavaran işçi kızlanmız yok mudur. biliyeti ne olursa olsun az zamanda çok Tünel ve tramvay devlete geçmiştir. kazanmak; sabit sermayesini bir an evvel Artık bizi istismar eden, ecnebi memur ve amortize etmek; mütedavil sermayesi için müstahdemlerine bol aylık ve ikramiye vede yüksek faiz temin etmek ister. Bunun ren, tesis masraflarını bir hamlede itfa ve içjn de meşru olsun, olmasın birçok çaremütedavil sermayesini mürabahacılara yalere başvurur. Ecnebi sermayesinin at koşkışır bir gayretle istismar etmek istiyen ve turduğu memleketlerde kapitülâsyonlar da bizden olmıyan Şirketten kurtulduk. olursa, düşününüz hali... Tünel ve tramvay devlete geçmiştir. Millî sermaye mazbuttur. Devlet, kaDevlet bizimdir, bizdendir. Onun bir ecnunlarile sermayedarın halkı, ameîeyi nebi şirket gibi bize lâkayd kalmasına, biinsafsızca istismar etmesine mâni olur. zi istismar etmesine imkân yoktur. Bu itiDevletin sermayesi, milletin kendi pa barla bunlan düşünüp istemek hakkımız rasıdır. Bu itibarla devlet tarafmdan idare değil midir? olunan işletmelerde lüzumundan fazla A Mülga ecnebi şirket tarafmdan mercantile olmak doğru değildir. tatbik olunan tarifeden ucuz tarife; Devlet, vatandaştan ayrı birşey olmaB îşbaşı ve iş dönüşü saatlerine dığma göre bu gibi iktısadî ve smaî işletmünhasır olmak üzere, yevmiyesi ve ücrcmelerde, devletle vatandaşın menfaatlerini ti az işçi ve müstahdemlerle az aylıklı telif etmek lâzımdır. memurlar için tenzilâtlı biletler, Bir münakale işletmesinin bilânçosunu C Topkapıya gidecek olan Taksimtayinde bir kısmı gelire, bir kısmı da masde mukün vatandaşı fuzulî masraflardan raf a aid olmak üzere muhtelif âmiller varkurtaracak kombine biletler. dır. Makul bir münakale işletmesinde hâSAFAEDPtN KARANAKÇI kim olan esas, lüksten tevakki, az masraf, ucuz tarife ve çok iştir. İki sarhoş Devlete yeni intikal eden tünelin ve Nişantaşmda Alman sokağmda oturan tramvaylann masrafı nelerdir, tetkik edeSami ile arkadaşı Mehmed, evvelki gelim... ce rakı ıçerek sarhoş olduktan sonra Tünel ve tramvay işletmesindeki mas Beyoğlunda Halâskâr Gazi caddesinde raflar, tesisine ve işletmeye aid olmak ü bir kahvehaneye gitmişlerdir. Burada zere ikiye aynlabilir. Haşim isminde birini döğmek istedikleri Tesis masrafları, makineler, arabalar, gibi kahvenin de camlarını kırdıkları için teller, raylar, borular vesaire gibi demir her ikisi de yakalanmışlardır. basa müteallik olanlardır. Ecnebilere nüfus tezkeresi îşletme masraflan, münakale servisini temin eden mühendis temin eden bütün masraflardır, ki buna Beyoğlunda Niko admda bir Rumun memur ve müstahdemlerin ücret, yevmiye son zamanlarda Türk tabiiyetini gösteve ikramiyeleril ihrak maddeleri tutarı, ren bir nüfus tezkeresi kullanmağa başvergiler, varsa eğer memur ve müstah ladığı nazarı dikkati celbetmistir. Filhademlerin ve malzemenin sigortalan vesa kıka Niko karakola davet edildiği zaman, nüfus tezkeresini çıkarmış, Türk ireden ibarettir. tebaası olduğunda ısrar etmiştir. TahkiMazbut işletme sistemi, tesise müteallik masrafları uzun yıllara taksim ederek kat somında Nikonun bu ves'kayı 35 lira mukabilinde Koço isminde bir tanıamortize eden, işletmeye aid olanlan asdığının delâletile elde ett'ği anlaşılmışgarî hadde indiren ve mütedavil sermaye tır. sine makul bir faiz temin edendir. Koço denilen adamm diğer ismi müYukarıda da işaret ettiğimiz gibi, ec hendis Hikmettir, bunun Üsküdarda onebi teşebbüsler, tesise müteallik masraf turan Osman isminde bir de ortağı varları bir an evel amortize etmek isterler. dır. Nikoya sahte nüfus tezkeresini beraDiğer zarurî masraflan çıkardıktan son ber temin etmişlerdir. Zabıta, Hikmetle Osmanı aramaktadır. ra mütedavil sermayeleri için yüksek faiz ŞEHRİN İÇİNDEN DUYDUNUZMU Et yiyen ağac Ağacların, her nebat gibi," otprağın özile yaşadığmı biliriz. Fakat, et yediğini, hatta ot yediğ.ni işitmemiştik. Meğerse ağaclar da et yermiş. Bu, bir Fransız doktorunun, on senedenberi yaptığı tecrübeler neticesinde verdiği hükümdür. Doktor «acaba ağacJar et yer mi, yemez mi» diye düşünmüş, bir kuş ölüsünü, sıkı sıkı kapalı bir taş maıhfazaya yerleştirip, bir ağacın dibıne gömmüş. Birkaç sene kutuyu orada gömülü bırakmış. Toprağı kazıp baktığı zaman şöyle bir manzara ile karşılaşmış: Ağac, yeni kökler salıvermiş. Bu kökIer, taşm aralıklanndan mahfazaya sokulmuş, kuş ölüsünün içine kadar dalmış, tüy ve et namma ne varsa silip süpürmüşler. Meydanda, kuşun, pınl pırıl mücellâ iskeletinden başka birşey yok. 21 mart: Tarihî Hatıralar Nevruz giinii, hâlâ îran ve Kafkasyamn birçok şehirlerinde, çıralar ve kütükler yakmak suretile, evlerin damlarında ateş oyunları tertib öierler. Nevruz, ihtiyar dünyamn bahar tacını başına geçirdiği gündür. Ün 21 marttı. Yani Nevruz... O Nevruz ki, Cemşid devrindenberi şark ülkeleri, tabiatin en büyük müjdesini ondan alırlardı. Gece ile gündüz, dündan itibaren birkaç gün müddetle ayni yaşta kalacak: Tesavii leylü nehar! Yıldızlardan istikbale aid kehanetlerde bulunmak imkânmı veren de gene bu sunarız. takvimdir. Türk heyet âlimi Ulug Bey, meşhur Zaiçesini, Celâlî takvimindeki esasa göre hazırlamıştır. Bu Zaiçeye göre her yıhn talîhi, şu on iki hayvandan birine izafe edilirdi: Sıçan, öküz, kaplan, tavşan, balık, yılan, at, koyun, maymun, kuş, köpek, domuz. Sıçan yılı, pek uğurlu bir yıl sayılmazdı. Öküz yılı ise, bilâkis bereket yılı idi. evruzun hususiyetlerine gelince: O gün, îran ve Hindistanm birçok Tokyodan gelen haberlere göre, Japon Demiryolları Nezareti, Japonya ile Ko yerlerinde, en büyük bayramdır. re'yi, aradaki boğazda yüz on beş kilometre uzunluğunda bir denizaltı tüneli Bankalarda münhal yok! yaparak birbirine bağlamak tasavvurlarını gitgide kat'ıleştirmektedir. Şimdiki Denizbankta kadro harici kalan 43 mehalde bir yandan denizaltı toprağın a murdan 20 si, Sümer ve Eti Banklara raştınlması, bir yandan da plânın tatbi müracaat ederek ilk münhallere tayinkma ilk olarak ne kadar para ayırmak lerini istemişti. Bankalarda halen münlâzım geldiğinin hesablanmasile meşgul hal yoktur. İleride vukua gelebilecek olunmaktadır. Plâna göre, tünel, denizin münhallere de yeniden memur taym edibindeki toprağın elli beş metre derin dilmiyecektir. liğinde kazılacaktır; buna da en aşağı bir milyar yen harcamak zaruridir. Kore ile Konyada bir cinayet Japonya denizaltı tünelile bağlanmca Konya, (Hususî muhabirimizden) her iki sah:l arasında seyrüsefer daha Konyaya bağlı Hatib nahiyesinin Hatunsür'atle yapılabilecektir. Şimdi yedi buçuk saatte dolambaclı yoldan aşılabilen saray köyünden Hüseyin Koncayı ayni mesafe, boğazda kazılacak tünelle iki bu köyden Ali ile kardeşi Veysel kama ile çuk saatlik bir mesafeye inecektir. Bu öldürmüşlerdir. Katillerm bu işi neden yeni tünehn açılması işine, halen açıl yaptıkları, nasıl yaptıklan tahkik edilmakta olan Şimonoseki ile Moji arasın mektedir. Sebebin ne olduğu henüz madaki tünelin inşasmdan sonra başlanıl lum değildir. ması düşünülmekte, bu arada. şimdi açılmakta olan tünelin inşasmda elde edilecek tecrübelerden, sonraki tünel insasmda stifade kabil olacağı hesaba kaMemleketimiz Büyük Millet Meclitılmaktadır. sinin yeni seçiminin başında göz katnaştırıcı bir vaziyette bulunuyor. Türk Dericilerin içtimaı milleti beynelmilel siyasetin yarın için Deri sanayii mensubları, dün de Sana beklenmedik hâdiseler hazırlaması ihyi Birliği merkezinde bir toplantı yap timali karşısında her türlü nifaktan mışlardır. tçtimada muamele vergisi i masun ve müteneffir bir halde, kendine şinde karşılaşılan güçlüklerle takas mu güvenir vaziyettedir. amelesinin meydana getirdiği müşkülât /. İNÖNÜ üzerinde görüşülmüştür. General Ali Hikmet Ayerdem Gazi Ayıntab meb'usu emekli Korgeneral Ali Hikmet Ayerdem Allahm rahmetine kavuştu. General Ali Hikmet, ordumuzun tanınmış ve sevilmiş erkânından biriydi. Merhum, aslen Mora Yenişehirliydi. 1314 tarihinde Harbiye mektebinden erkânıharbiyeye geçmiş ve 1317 tarihinde erkânıharb olarak mektebden çıkıruştır. General Ali Hikmet, Meşrutiyetin ilânmdan sonra Hareket ordusile beraber îstanbula gelmiştir. Merhum 1877 doğumlu olduğuna göre henüz 62 yaşında bulunuyordu. îki kızı ve bir oğlu vardır. Büyük Harbde ve îstiklâl Harbinde birçok mühim vazifelerde bulunmuştur. Büyük taarruzda, îkinci Kolorduya kumanda etmiştir. îstiklâl Harbinden sonra, îkinci Kolordu kumandanı olarak Balıkesirde bü yük faaliyetler sarfetmiş, orada güzel bir stadyotn yaptırmıştır. Çoban Mehmedi asker olduğu zaman bulup çalıştıran ve millî güreş takımımıza hediye eden odur. General Ali Hikmet Ayerdem İkinci Kolordu kumandanlığından 6 ncı Kolordu kumandanlığma tayin edilmiş, bir müddet sonra tekaüd oknuş ve beşincf Büyük Millet Meclisinde Gazi Ayıntab meb'usluğuna seçilmiştir. 1936 Olimpi • yadlarmdan evvel Türkiye spor teşkilâtının başına geçirilmiş ve bir müddet bu vazifede çalıştıktan sonra çekilmiştir. 1936 danberi hastaydı. Dün saat 12 de hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi bugün saat 11 de Şişli tramvay istasyonunda, Süvari Polis karakolu karşısmda Kozay apartımanmdan askerî merasimle kaldırılarak namazı, Teşvikiye camiinde öğle namazından sonra kıhnacak ve Asrî mezarlığa defnedilecektir. Merhuma Allahtan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz. Ailesine, ordu muza ve Millet Meclisine taziyetlerimizi Ve yeryüzile yeraltmdaki bütün mahluklar, onun bir işaretile yeniden hayata erecekler; Zuhuru hayye velhaşarat! Bu sabah, uykudan uyanınca, kendi kendime: Niçin bir Nevruziye de ben yazmayım? diye düşünmüştüm. Sonra, bundan vaz geçerek, sözü, ömrünün on senesini takvimler üzerinde tetkikler yapmakla geçiren meşhur bir takvim mütehassısma bırakmağı tercih ettim. îşte, onun Nevruz hakkmda bana anlattıklan: Nevruz, çok eski zamanlarda, üç bin şu kadar sene evvel eski Türklerle eski îranlılann yılbaşı itibar ettikleri gündü. Buna Cemşid günü de derlerdi. Daha sonra gelen hükümdarlar, bu günü, bahann başlangıcı olarak kabul ettiler. îranda hüküm süren Türk hükümdarlarmdan Melik Şah Selçukî, takvimde ıslahat yapmağa karar verdi ve bu maksadla zamanınm büyük kozmografya âlimlerinden Meymunülvasıtî'nin reisliği altında bir heyet topladı. Heyete, îranm büyük şairi Ömer Hayyam da dahildi. (ömer Hayyam, yalnız şair değildi. Bilhassa cefeirde esaslı ıslahat yapmağa muvaffak olan kuvvetli riyaziyeci ve felekiyatçı idi.) Heyet, 1079 Milâdî senesinde vazifesini bitirerek yeni bir takvim vücude getirdi. Buna Celâlî takvimi denilir. Her bakımdan, Gregvar ve Jül Sezar takvimlerine faik ve en doğru şark takvimidir. Celâlî takviminfi göre, martm yirmi birinci günü, güneş Hamel (koyun) bürcüne girer ve takvimin tayin ettiği saat ve dakikada, arzm her noktasmda gece ile gündüz müsavi olur. Bu yeni takvim, ayni zamanda güneşin harekâtını da on iki aya taksim ediyor ve her ayı bir (bürc) e bağlıyordu. Yazan : Salâhaddin Güngör Herkes, birbirini hararet ve samimiyetle kutlular. Taraf taraf şenlikler tertib edilir ve halk, bilhassa Azerbaycandika Türkler, bu şenliklere geniş mikyasta iştirak ederler. Eski Türkler, güneşi hayâtın en büyük kaynağı olarak tanıdıklan için, bahar mevsimine girilirken, güneş timsali sayılan ateşin de, bu şenliklerde hissesi vardır. Nevruz günü, hâlâ îran ve Kafkasyamn birçok şehirlerinde çıralar ve kütükler yakmak suretile evlerin damlannda ateş oyunları tertib ederler. «Nevruz» sabahı, her evde, erkenden bütün aile efradı, bir tepsinin etrafına toplanırLar. Tepside, farsça adlan sinle başhyan yedi şey mutlaka hazır bulunur: Sîr (sarmısak), sim (gümüş), sebz (yeşillik), sebze (kuru üzüm) gibi... Bunlardan başka bir kavanoz içinde birkaç canlı balık ve tabakta beş on yumurta bulundurmak da âdettir. Balıkla yumurtanın hangi an'aneyi temsil ettiği ve ne manaya geldiği bugüne kadar anlaşılamamıştır. Acaba baükla denizlere ve yumurta ile havalara hâkimiyet mi kasdediliyor?.. Bunun cevabını Türk mitolojisinin henüz keşfedilmiyen yapraklarmda bulmak, belki de mümkündür. evruz, Osmanlı Türkleri tarafmdan da bir bayram günü gibi kutlulanırdı. Şairler, zamane padişahına ballandıra ballandıra Nevruziyeler yazarlardı. Bu Nevruziye, bir nevi yılbaşı tebriki idi. Müneccimbaşı, her sene, Nevruzda yenisini çıkardığı takvimlerinden etrafı yaldızlanmış hususî bir nüshasmı, sarrp sarmahyarak «huzur» a arzeder ve mukabilinde, yüz altından aşağı olmamak üzere caizesini alırdı. Ağacın kırk yılda bir et yediğini çot görmiyelim. Et ve ot yesin diye yaratılan insanlann içinde öyleleri var ki, b*şıboş kalınca, «hak» bile yiyor. Bir Fir'avun daha Fransız asanattka âlimlerinin M> sırda yaptklan haf» riyat esnasmda, bir fir'avun lâhdi daha bulundu. Bu fir'avun da, îsadan bin yıl önce yaşamış olan îsusenes'tir. Rivayete göre, Hazreti Süleymania babası işte bu fir'avunmuş. Mezarda, bin kilo ağırlığında altın bir tabut bulunmuş ki, değeri bir milyon îngiliz liran. îçmde fir'avunun mumyası ve, altmdan mamul biblolar, heykelcikler, mücevherat ve saire var. Söylendiğine g5re, bu keşif, Tutankamun'danberi yapılan keşiflerin en mühimi imiş. Bilhassa mumyanın yapılış tarzı, lâhdin yüksek kıymeti, mumya ile beraber gömülen hilliyatm değeri, Tuankamun'u fersaih fersah geride bırakıyormuş. Fena havadis! Eğer îsusenes, herşeyde ılduğu gibi, selefini, fir'avunlukta da yaya bırakıyorsa, Fransız âlimlerine, Tuankamun böceğinin kurbanı Lord Karnarvon'un akıbetini gözönüne getirmeleini tavsiye edeTİm. Mart Avmpada, her giren yeni seneyi, kânunusaninin kapısı önünde karşıhyan, ekierisi şom ağızlı bir nevi falcı smıfı var. Her yılbaşı, mutlaka, dünyanm falan veya filân mıntakaiçin hastahklar, su baskmlan, harbler, ölümler müjdelemek detleridir. 1939 senesinin îlk gününü de, elâleme zehretmeği unutmıyan bu fuzulî haberciler, martın pek tokin olmadığmı söylemişlerdi, Japonya ile Kore arasında tünel Deniz dibindeki toprak 55 metre derinlikte kazılacak Nevruz, bugün bizim de, yanresmî bayramlarımız arasma girmiştir. Onun adma toprak bayramı diyoruz. «Nevruz» la başhyan ayın, yüzlerce yıldanberi, Anadolu köylüsünün ağzmda «ekin ayı» diye dolaştığım da unutmıyaAdını harb ilâhjndan alan aydan zalım. ten hayır beklenir mi? DarbımesellerinOna ister ekin ayı, ister toprak bay de bile meymenet yok. ramı, ister Nevruz diyelim, kasdettiği«Mart kapıdan baktınr, kazma küret miz mana değişmez. Tabiatin en güzel yakhnr» sözü, atalanmızm, bu mendemevsimine gebe kaldığı gün: îşte Nev bur aydan nekadar yaka silktiklerini kâruz! fi derecede anlatıyor. Salâhaddin GÜNGÖR «Mart içeri, pire dışan» da, martm pireyi bile bucak bucak kaçırdığı manası yok mu? Kaza neticesinde ölüm Uzağa gitmeğe ne hacet! Her sene, Konya, (Hususî muhabirimizden) bu ay, kedilerin kan gövdeyi götüren Beyşehir kazasına bağlı Selki köyünden Süleyman Pelte adında birısi tabancasi muharebesi gözümüzün önünde. Maamafih, Avrupa falcılan, bu sele oynarken tabanca ateş almış ve çıkan neki martm, bütün kötülüğüne rağmen, kurşun, yanmda bulunan arkadaşı İsmail Kayanm göğsünü delerek sırtmdan çı harb ilâhını, uykusundan uyandıracak kakıp zavallıyı öldürmüştür. Yakalanan dar ileri gitmiyeceğini de söylüyorlardı. Süleyman Adliyeye verilmiştir. înşallah öyle olsun da, bu hoyrat ayyalnız, önüsıra giden zavallı şubatm iki Karapınar muhasebe bacağını koparıp hırsmı almakla kalsın! binası yandı Göz kamaştıran vaziyet Konya, (Hususî muhabirimizden) Karapınar kazası hususî muhasebe memurluğu tarafmdan işgal edılmekte olan bina gece çıkan bir yangında kâmilen yanmış, gösterilen gayretler sayesinde bazı evrak ile defterler kurtanlmıştır, Adliye yangın hakkmda tahkikat yapmaktadır. En büyük kuvvet i Konya kahvelerinde kâğıd oyunu yasak Konya, (Hususî muhabirimizden) Konya Belediyesi şehirdeki kahvelerde bilumum kâğıd oyunlarını yasak etti. Bu zamana kadar yüz para ile üç kuruş arasında olan kahve, çay fiatlan da bu yüzden, kahvehane sahıbleri tarafmdan beş kuruşa çıkanldı. Milletler için en büyük kuvvet, her silâhtan keskin, her kudretten üstün en büyük kuvvet, kendi evlâdları arasındaki birlik kuvvetidir. Bilhassa, nüfusları çok milletlerin henüz insaniyet ideali için istikrar bulmamıs hırs siyasetleri karşısında, nüfusları daha az milletlerin başlıca dayandıkları kuvvet, kendi içlerindeki nifaksız beraberlik kudretidir. /. İNÖNÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle