Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Subat 1939 S O N HABER L/E Kâdiseler arasında 1 urk goruşu ir dostumun oğlu, Fransada Descartes lisesinde okuyor. Mektebe yeni girdiği günlerde Fransız çocuklan ona sormuşlar: Faşist misin, komünist mi? Türk çocuğu, aksamadan ve savsaklamadan şu cevabı vermiş: Kemalistim. Bu küçük vâkıa, bize, Avrupa kafasını ikiye bölen ihtilâfm orada mekteb sıralarına kadar genişliyen «irayetini gösteriyor. Faşizme ve komünizme gelinciye kadar, arada birçok ideoloji merhaleleri var: Demokrasi, mutedil sosyalizm, nasyonalizm, radikalizm jlâh... Fakat bu ihtilâfm kutub noktalarına birer ad koymak îâzım geldiği zaman faşizm ve komünizm tabirlerini kullanmak zarurî oluyor. Hitlerin nutkundan sonra söz Italyaya aiddir İngiliz gazetelerinin siyasî muharrirleri «Bizi bekliyen siyasî imtihan çetin ve tehlikeli olacaktır» diyor Londra 5 (a.a.) Büyük pa'zar gazetelerinin siyasî muharrirleri, Hitler'in nutkundan sonra artık sözün İtalyaya aid olduğu kanaatindedirler. Bu muharrirler, İtalyanın Akdeniz havzasında diplomatik taarruzunun va him neticelerini gizlememekle beraber, bazı amiller kendilerinc oldukça cesaret verici mahiyette görünmektedir. Sunday Times gazetesi, bundan böyle Avrupanın, hiç olmazsa garb Avrupasının, yalnız harbden sakınacağını değil, banştan da istifade edeceğini ümid ettiren ciddî sebbler mevcud olduğunu bildirmektedir. Gazete diyor ki: «Fransanın İtalyaya taarruz etmiyeceği ve eğer İtalya Fransaya hücum ederse İngilterenin Fransanın yanında yer ala cağını söylemek bir mütearifeyi ispata kalkışmak demektir. Mussolini böyle bir tehlikeyi göze almak istiyecek midir? Bu takdirde muzafferiyeti ihtimali pek uzak ve böyle bir muzafferiyet olduğunu farzetsek bile bunun faydaları nisbeten daha az talihli bir diplomasinin faydalarından dahi çok az olacaktır. Hakikatte, İtalya, Almanya kat'î olarak kendisile birlikte yürümedikçe harbi düşünemez. Fakat şu şartlar altında bir harbin en muhtemel neticesi İtalyanın hakikî istiklâlinin nihayeti demek olmıyacak mıdır? Almanyanın şimdi dahi hâkim ve nafiz bir partöner olduğu doğru olmakla beraber, İtalyanın Alman yardımile hezimetten kurtulacağı bir harbden sonra, bu düşünce daha ziyade hakikat olmıyacak mıdır?» Almanyaya gelince, gazete, harbden YAZAN: REŞAD NURf İHEM NALINA MIH1NA Sulhun tek çaresi 1 Otellerde: 4 Yalnız oda davası beri abluka için yapılan gayretleri kırmağa muvaffak olduktan sonra bu memleketin müstemleke sahasında bir sergüzeşti tecrübe etmemesi için hiçbir sebeb gör memektedir. Keza şurası da kayda lâyıktır ki, Hitler nutkunda İtalyayı Fransaya karşı teşçiden sakınmıştır. Almanya, ancak menfaatlerini takib için yegâne yolun İngiltere ve Fransa ile harbetmek olduğuna kanaat getirdiği zaman îtalyaya silâhla Demokrasi veya radikal sosyalizm muzaheret edecektir. gibi ara ideolojilere mensub olanların kanaatlerini de silkeleyiniz, onların Yazı şu suretle bitiyor: «Fakat Almanya İngiliz silâhlanması da, ayni sistem çerçevesi içinde, sağa nı, çabuk ve nihaî bir harb imkânsızlığı veya sola doğru sarktıklarını görürnı gözönünde tutmağı öğrenmiş görün sünüz: Sağ demokrat, sol demokrat veya sağ radikal, sol radikal gibi. Efmektedir.» lâtun'danberi sürüp giden nazariye Observer gazetesi ise vaziyetin daha az basit olduğu kanaatindedir ve diyor ki: münakaşalanm bir tarafa atıp da is«Garb demokrasilerinin, kendilerini tikametleri tayin ehnek lâzım gelinbekliyen diplomatik imtihan hakkmda ha ce, ortada iki cihet kalıyor: Sağ, sol. yale kapılmak için kör olmalan lâzımdır. Bu imtihan az veya çok zamanda önü müze çıkabilir. Fakat Mussolini, manalı bir tarzda muhafaza ettiği sükutu bozmak ve nihayet Fransaya karşı isteklerini ortaya koymak zamanının geldiğine hükmettiği takdirde bu imtihanı her an empoze edebilir. Hitler uzun bir devre için barışa inandığını söylediği zaman, şarta bağlı bir teminat vermektedir. Teşebbüsü her an için Mussolini'ye bırakıyor. Fransızîtalyan ihtilâfı îngiltereyi, Almanyayı ve diğer memleketleri doğrudan doğruya daha ziyade alâkadar eden meselelerden tamamen haric mütalea edilemez. Bizi bekliyen diplomatik imtihan çetin ve tehlikeli olacaktır.» Bu iki istikamet öniinde tarafsız durmak mümkün miidür? Diyorlar ki: Hayır! Istikametsiz aksiyon yoktur. Ne sağa, ne sola gitmek istemiyenler yerlerinden kımıldıyamazlar. Bu, ölü noktadır. Diyoruz Iri: Bilâkis! Bu sağsol zirveleri irratlan isaret ederler. Halbuki, tekâmül tarihi, zıd fildrler arasındaki mes'ud sentezlerin tarihidir. Bu terkib, «ikisinin ortası» değil, ikisini de aşan ayrı ve üstün bir idealdir. Kemalizm oraya doğru hamle eder. nmtnınııiMinillllllllllllllllllllinillllllllllllllllinillIlllluıııiımıııı.ın.! İngilterede yeni Komünizmle mücaintihabat yapılacak dele etmek için 0 vakte kadar teslihat Japonlar bir konferans toplamak istiyorlar işleri bitiriliyor Londra 5 (a.a.) Sunday Chronicle gazetesine nazaran Çemberlayn, umumî intihabatın icrası tarihini önümüz deki birinciteşrin olarak tespit etmiştir. O zaman Başvekil, §\ı bususlan ilân edebilecektir: Teslihat ve tayyare kuvveti itibarile İngilterenin Almanyaya iaikiyeti, ticaret sahasmdaki kal'kmma, bütün mü dafaa plânlarınm tanzim edilmiş olduğu, ziraî refahın yeniden temin olun duğu. harb halinde cenubî Amerikada iaşe maddelerinin temin edileceğinin muhakkak bulunduğu. Tokio 5 (a.a.) Japon İtlyan Alman cemiyeti komünizmle mücadelede menfaati olan bütün Asya milletlerine mensub delegelerin bir konferans halinde toplanmağa davet edilmesi için teşebbüste bulunmuştur. Konferansın 20 eylulde Tokio'da toplanacağı bildiril mektedir. Japon parasının kıymeti Tokio 5 (a.a.) Domei ajansı bildiriyor: Malî ve ticarî mahfillerde gittikçe ilerliyen bir fikre göre, Japonyaya, ManMacar elçisi Moskovadan çuriye ve Çinin işgal edilen kısımlarına şamil olan yen piyasasmdan Şanghay'ın ayrıldı ayrılması icab edecektir. Moskova 5 (a.a.) Macar orta elBilhassa malî mahfiller, bu tedbirin, çisi Jungerth Arnothy ve elçilik memur orta Çinin büyük limanma muhasamat ları bugün Moskovadan hareket etmişler tan evvelki faaliyeti iade edeceği kanadir. atindedirler. Fakat sağa veya sola mal olmamak, bunların tekâmüllerine karşı tasasız durmayı icab ettirmez. Bilâkis, iki tarafın da hamlelerini dikkat\e kaydetmek lâzım gelir: Ne sağın zaferini, ne de solun mukavemetini inkâr edebiliriz. Eğer bu zafer veya bu mukavemet meydanda ise onu görmemezliğe gelmek, sağ veya sol hesabma partizanlıktır. Bunun için ben «nasyonalist cephe muzafferdir» dersem yalnız hakikati söylemiş olurum, çünkü hakikat budur ve bitaraf olmak hakikati görmeğe mâni değildir. Fakat bir başkası bunun aksini iddia ederse, mensub olduğu sol cephe namına yalan söylemiş olur. Netice: Biz ne sağız, ne soluz. Bunun için sağın da, solun da hareketlerini olduğu gibi kaydetmeğe ve muvaffakiyetlerile hezimetlerinin sebeblerini açık tahlil etmeğe mecburuz. Hâdiselerin tekzibine uğnyacak bir iddia ve bir politika, sağ veya sol olabilir, fakat Türk olamaz. PEYAMt SAFA Macaristanda örfî idare niçin ilân edildi? Budapeste 5 (a.a.) Macar Telgraf ajansı örfî idare ilânı hakkmda asağı daki tebliği nesretmektedir: Adlive Nazın asağıdaki suclar için bütün Macar topraklarında örfî idare > lân etmistir. 1 Silâh ve bomba vasitasile katil teşebbüsü. 2 Silâha müracaat suretile ve vahut kanuna avkırı toplantılarla âmme nbamına muhalpfet, 3 Hususî eşhasa karşı şiddet hareketleri. Bu tedbir, BudaDeste havrası nnün de vapılan suikasd üzerine almnmstrr. Bu tedbir. hükumetin bu kabfl tesebbüs ve hareketlere "kar<n siddp+lo havekete karar vermiş olduğunu şöstermektedir. Ruzvelt'in nutku etrafında tefsirler Nevyork 5 (a.a.) Nevyork Herald Tribün yazıyor: Ruzvelt'in senato askerî komisyomındaki sözleri Amerikanın sempatisi hakkında hakikati ifade etmiştir. Bu sözler hakikati o kadar açıkça ifade etmiştir ki, naziler dahi anlamışlardır. Gazete, Amerika halkınm ekseriyetinin dış politika hakkmda 1917 de ol duğu kadar müttehid ve demokrasilere taraftar olduğunu bildirmektedir. Yugoslavyada Hırvatlarla polis arasında kanlı bir çarpışma Belgrad 5 (Hususî) Dahiliye Nezaretinden resmen bildirildiğine göre, Hırvatlarla meskun Krayinska kazasınm Penkovats köyünde Hırvatlarla jandarmalar arasında kanlı bir çarpışma olmuş ve bir Hırvat öknüş. bir Hırvat da yaralanmıştır. Devlet kanunlanna itaat etmiyen beş Hırvatı jandarmalar götürmekte iken silâhlarla mücehhez köylüler kabahatlileri jandarmanm eÇekoSlovakyada şiddetli linden zorla almak istemiştir. Bunun üzerine her iki taraftan silâhlar atılmış, kanunlar çarpışmada Hırvatlar yaralanmıştır. Prag 5 (a.a.) Nazırlar meclisi, cumMütecavizlerden üçü tevkif edilmişse huriyeti himaye kanununu şiddetlendide diğerleri kaçmıştır. ren hükümleri muhtevi *bir emirnameyi Amerikanın Çine sattığı kabul etmiştir. Ecnebi devletlere veya onlarm mü malzeme messillerine karşı yapılacak hareket Vaşington 5 (a.a.) Hull, cumhuriler bizzat ÇekoSlovak milletine karşı yetçi âyandan Capper'm Japonyaya dehıyanette bulunulmuşçasma ve mezkur mir maddeler ihracını protesto etmesidevletlerdeki Tnukabil hüküımler dere ne cevab olarak göndermiş olduğu bir cesinde cezalandırılacaktır. mektubda 1 temmuz 1937 den itibaren îki Yahudi ailesinin macerası Çine yapılan harb malzemesi ihracatı Varna 5 (Hususî) Beşer nüfuslü nın 14.357.277 dolara baliğ olmuş olduiki Alman Yahudi ailesi dört aydanberi ğunu bildirmektedir. Akdeniz sahillerinde vapurla dolaşmakAmerikada feyezanlar ta ve hiçbir devlet tarafmdan kabul eVaşington 5 (a.a.) Ohio, Virginia, dılmemektedir. Tennesse ve Kentucky mıntakalarındaBunlar, Yugoslav bandıralı Lovçen ki nehir ve ırmakların taşması üzerine vapurile Varna limanma gelmişlerdir. yuvasız kalan aileler miktan kızılhaç Filistine giden bu iki aile ora makam cemiyeti tarafmdan beş bin olarak tahlarmca kabul edilmemiş, oradan, Tri min edilmektedir. yesteye çıkmışlarsa da İtalyanlar taraLos Angelos'ta zelzele fından da iade edildikleri için Varnaya Relmişlerdir. Bulgar hükumetince de Los Angeles 5 (a.a.) Mahallî saatle, kabul edilecekleri şüpheli olan bu iki a saat 15,40 ta hafif bir zelzele olmuştur. denin iade edileceği zannolunmaktadır. Hasarat yoktur. Bizim Anadolu otelcileri bir yolcunun tren veya otobüste başka bir yolcu ile karşı karşıya oturduğu ve kardeş kardeş yarenlik ettiği halde otelde mutlaka yalnız yatmak istemesine bir türlü akıl erdi remiyeceklerdir. Onlar ellerinden gelse odaların arasındaki bölmeleri kaldırmağa, oteli umumî bir koğuş haline getirmeğe taraftardırlar. Ne güzel ideal! Herkes bavulunu karyolasınm başucuna koyarak yatağına uzanmış; uyuyan uyuyor, uyumıyan alçak sesle derdleşiyor; söküğünü dıkmek, ya hud tırnaklarmı kesmekle meşgul oluyor. Bahusus böyle yerlere tatlı konuşan, güzel şarkı söyliyen insanlar da çok düşer. Sonra oda bir olduğu için hizmet ko laylaşır. Kimse soğuktan şikâyet etmez; garson zilin nereden çahndığmı şaşırarak boş yere oradan oraya koşmaz. Atalar «Hayvan kokuşa kokuşa, insan konuşa konuşa» demişler... Yalnızlık bir Allaha mahsustur. Karabaş keşişler gibi odada Otelci şaşırmıştı. Odanın esyasmı, habir başına çile doldurmaktan ne anlıya caksın sanki... Herif senin koynuna gire vasını methediyor, karşı dağlara kadar cek değil ya... O da kendi yatağmda uyu bütün ovayı gördüğünü söylüyordu. yacak işte... İhtiyar sesini ve sakalını titrete titrete Hele bir müşterinin odada yalnız kal devam etti: mak için öteki yatakların parasını gözden Yahu iki insan yüzü görmedikten çıkarması Anadolu otelcisi için anlaşıla sonra ben dağları ne yapayım... Çatlayım cak şey değildir. «Acaba bir ayıbı mi mı burada? Şeytanlarla mı konuşayım? var? Odaya gizli kadın filân mı alacak?» Sağa bakarsın duvar; sola bakarsın duyolunda insana şüpheli şüpheli baktıklan var... Bu nasıl otel böyle?... Ben kır yılabile olur. nı değilim, insanım. Odada iki insan yüzü Bir gün yolda bozuk bir otobüse ras görmek isterim. lamış, yaşlı bir gümrük memurunu otomoİhtiyarın sosyete istediği anlaşıhyordu. bilime alarak şehre getirmiştim. Gecesi, Arkadaşım hemen müdahale etti: yatmağa hazırlandığım sırada otelci oda Efendi peder.. Siz hiç sıkılmayın... ma girdi: «Bey affedersin. Şimdi bir Ben odada kalmağa razı olurum... müşteri geldi. Boş yatağımız yok. tzin Adamcağızın yüzü güler gibi oldu. verirsen şurada yatsın.. Zaten bugün oMaamafih nezaketi de bırakmıyordu: tomobilde beraber gelmişsiniz.» dedi. Estağfurullah evlâdcığım, sen neden Gümrükçüyü gece odamda yatırmam rahatsız olacaksın... Bu herifler akıl et için gündüz otomobilimde getirmiş ol meliydi... mamdan daha kuvvetli sebeb olur muyBelâya bakınız ki öteki ikişer üçer kişidu? lik odalarda da yatak kalmamıştı. Maa Bir gece de Afyonun iyice bir otelinr deki odamda sobamı yakmış, kâğıdlarımı mafih otelci iyi bir kombinezon teklif etti. masanın üzerine dağıtmış, kendi kendime Sofaya bir karyola kurulacak, efendi peçalışıyordum. Biraz evvel kapıda bir oto der burada ferih fahur yatacaktı. Otelin holü makamında olan sofa yolbüs durmuştu. Merdiven ve sofadaki gügeçen hanı gibiydi. Sabahın beşinden gerültüden otelcinin bu otobüsten çıkan müşterileri yerleştirmekte olduğunu anlı cenin on ikisine kadar işliyordu. Mütemayordum. Kapı birdenbire açıldı; içerıye diyen girip çıkan müşterilerden başka elyamçılı ve çizmeli bir adam girdi. Boy lerinde tepsilerle dolaşan kahveci ve şernunda bir atkı, başında acayib biçimli bir betçi çırakları... Holde misafir kabul kadife şapka vardı. edenler, pencerenin önündeki masada keBana sadece «selâmünaleyküm» de bab yiyenler... dikten sonra sobaya yürüdü: «Vay anasıİhtiyar bu kalabalık ve gürültüden ganı... Amma hava ha» diye parmaklarını yet memnundu. Sofanın ortasındaki karısıtmağa başladı. Sonra bir sandalye çe yolasında, arkasında şal örneği hırkası, kip oturdu. başında takkesi mavi boncuğile, altm Otelci işi farkederek koşmuştu. maşallahı eksik bir sünnet çocuğu vaziye Yahu ne girdin buraya? diye ba tinde yatıp kalkıyor; gürültü kesilince ğırdı. çabucacık uyuyorI hafif bir tıkırtı oldu Adamcağız bu tekdiri farketmedi: mu tavşan gibi uyanarak sakalını dikiyor; Sen bana yer arama, dedi, burası gelip geçenlerin hemen hepsile konuşusıcak... Karyola filân istemem... Şuraya yor; ısrarlara rağmen yatağından kalkıp bir yatak yapıver kâfi.... çıplak ayaklanna terliklerini geçirerek Hâdiseyi sakin bir neşe ile karşılamaacemi misafirlere tuvaletin yolunu göstema rağmen otelci benden sıkılmıştı. A riyor. damcağızı şiddetle azarlamağa başladı: * * * Yahu herkesin odasına girilir mi? Otel müşterilerinden bir kısmındaki Ahır mı burası... Çık dışarı Allahıseveryalnız oda kaprisıne mukabil bazılannda sen... Bak daha duruyor! da böyle kalabalık aramak zevki vardır. Zavallı yolcu neye uğradığını anlıyamamıştı. Otelcinin önünde tıns tırıs dışari İkisi de alışkanhk davası... Ben kendi hesabıma kollektif uyku taraftarlannın zevçıkarken sadece: Ne bağırıyorsun... Bilmedik işte, kini şöyle izah ediyorum: diyordu. Ben kendi hesabıma biçareye hak verdim. Onun için otel bir umumî yerdi. Parasını verdi mi keyfi istediği yerde yatardı. Nitekım ben de meselâ bir lokantaya girip istediğim bir masaya yerleştiğim zaman «ne oturuyorsun oraya» diye bağırsalar ayni masum hayreti gösterirdim. Hakikat şu ki bazı insanlann yatacakları yerde kendi kendine kalmak ihtiyacını anlamıyorlar. Yabancıların gözü önünde soyunmak, çorablannı ve şayed varsa takma dislerini çıkararak yatağa girmek ve medenî hayat icablarının çehrelere taktığı maskeyi çıkararak surat uzun, ağız açık ve yuvarlak, gözler kaymış horlaya horlaya uyumak onlara gayet tabiî ve kolay görünüyor. Alışsak biz de öyle yapacaktık elbette. * * * Birkaç sene evvel Bursaya yolum düşmüştü. Beni karşıhyan bir meslektaş: Şehrin en kalabalık zamanmdayız, dedi, oteller tıklım tıklım dolu. Ben mütevazı fakat çok temiz ve rahat bir otelde küçük bir oda buldum. Yanında benimkinin eşi bir oda daha var... Hemen gidelim. Maalesef geç kalmıştık. Otele gittiğimiz zaman oda yarım saat evvel başka Lokantada daima kalabalıkla beraber yemek yemeğe alışmışızdır. Bizden başka müşterisi olmıyan yahud şahsımız için yalnız bir oda açan bir lokantada yenecek yemeğin acaba ne dereceye kadar zevki olur? Misal diye söylüyorum amma bunun hayatta da başımıza geldiği vardır. Herhangi bir sebebden dolayı öğle yemeğini bir iki saat geciktirdiğimiz zaman lokantada yalnız kalırız. Boş masalar, arasıra mutfak kapısından başını uzatarak bize bakan garson bize adeta sıkuıtı verir; lokmalarımız boğazımızda kalır... Yalnız odada yatmak da anlaşılan bazılarında o neviden bir eza uvandınyor. Resad Nuri GÜNTEKİN ünkü gazeteler, Amerika âyanından Pıttman'm Cumhurreisi Ruzvelt'le görüştüten sonra, gazetecilere vaki olan beyanatinı neşrettiler. Pitrman, Amerika Cumhurreisinin son beyanatinı tefsir ettikten sonra şöyle dibirisine, kaplıcada tedavi olmağa gelmiş yor: İnegöllü bir ihtiyara verilmişti. Ne ya «Bence Aürupada bir harbin çıkmasıparsmız kısmet! na ve bu harbin Amerikaya sirayet etmeArkadaşla başka bir otelde yer aramasine mâni olacak yegâne çare, her devleğa çıkmadan evvel bir kahve içmek iste tin bir hezimete uğramak iehilkesini gÖ7e dik, sofada fesleğen saksılarile donatılmış almak istememesini temin edecek şekilde rüzgârlı bir pencerenin önüne oturduk. askerî kuvvetler arasında muvazene viiAradan iki dakika geçmemişti ki be cude getirmektir.» nim küçük odanın kapısı hızla açıldı; dıYa kasden biraz kanşık söylenmiş, yaşanya merhum Ahmed Rasimin tabiri hud da Ajans tarafından türkçeye çetreüzere didona sakallı minimini bir ihtiyar fil bir şekilde geçmiş olan bu sözlerin açık fırladı, başında takke, gözünde gözlük türkçesi şudur: ler, arkasında beyaz bir patiska entari, «Harbin önüne geçmek için, harbetüzerinde şal örneği hırka, belinde bir örmek istiyen her devletin mutlaka galib me kuşak, çıplak ayaklarında terlikler geleceğine emin olmaması, bilâkis bir hevardı. zimete uğrıyacağmdan korkması lâzımİhtiyarcık fena halde kızmış görünü dır. Bunu, temin için de askerî kuvvetler yordu. Kahveciye otel sahibini çağırttı ve arasında bir muvazene bulunması lâzımhaşlamağa başladı: dır.» Be evlâdım bunca yıllık müşterinim Pittman doğru düşünüyor. Harbin ösenin... Buldun buldun da bu kabir gibi nüne geçecek tek çare kuvvetler arasınodayı mı buldun bana? daki muvazenedir. Bir devlet veya bir zümre, karşı tarafın zayıf olduğuna v» kendisinin harbi kazanacağma emniyet getirirse, icabuıda silâha sarümaktan çekinmez. îtalya, Habeşîstanı mağlub edeceğinden emin olmasaydı harbe girme*di. Japonya, Çini haklıyacağınJan şüphe etseydi, mücadeleye başlamazdı. Almanya, Fransa, îngiltere ve Sovyet Rusyanm ÇekoSlovakyayı müdafaa için harbi göze aldıracak kadar kuvvetli olduklarını bilseydi 1938 eylulünde Avrupa, harbin eşiğine kadar sürüklenmezdi ve ÇekoSlovakya parçalanmazdı. italya, Almanyanın yardımile Fransadan birşeyler koparacağma emin olmasa, Tunusu, Korsikayı, Cibutiyi, Savuayı isteriz diye bar bar bağırmazdı. Kuvvet muvazenesi, bir tarafın aleyhine çok fazla bozulursa, zayıf taraf, harbetmeden de bir takım müsaadeleri göze aldırabilir; fakat onun bu zâfı, öteki tarafı daha çok şeyler istemeğe tahrik ve teşvik edebilir; o vakit, kuvvetli taraf, harbsiz verilip almamıyacak şeyler de ister ve nihayet dava topa dayanır. Görülüyor ki sulhun en büyük müdafii, iki tarafın kuvvetleri arasındaki muvazenedir; harbin en büyük müşevviki de muvazenesizliktir. Hayli zaman oluyor ki bu sütunda Avusturya ilhak edildikten ve bilhassa ÇekoSlovakyanın derisi yüzüldükten sonra, kuvvet muvazenesinin Berlin Roma mihveri lehine bozulduğunu rakamlara dayanarak göstermiştim. îngiltere ile Fransa denizde dir. kuvvet i 1 Almanya ile îtalya ise havada ve bil hassa karada kuvvetlidirler. Harbi, deniz ablukasile kazanabilrm için, karada ve havada dayanmak lâz dır. General Franko Ispanyayı tai mamile ele geçirip Fransa için bir cenub cephesi teşkil edebilecek vaziyete geldikten sonra, Almanya ile İtalya, kara ve havadaki üstünIüklerini bir tazyik vasıtası olarak kullanmağa kalkışabilirler. Biri müstemlekelerini ister, öteki Fransadan istediklerini ister ve o zaman, kıyamet kopabilir. Şu halde sulhu korumak için Avrupada bozulan kuvvet muvazenesini düzeltmek lâzımdır. Fakat kuvvet muvazenesi de, sade lâfla düzelmez. Fransada Cumhur Reisi intihabı Fransız c^nanması manevradan döndü Oran 5 (a.a.) Fransanın Akdeniz donanmasmm kuvvei külliyesi Mersel Kebir'e gelmiştir. Gelen gemiler arasında Algerie, Duplaix, Foch kruvazörlerile Vautour, Guepard, Gerfaut, Albatros, Verdun ve Valmy torpito muhribleri göze çarp maktadır. KISA HABERLER * T.TT.T.F. 6 Droulers eski muharibleri kendilerine bir Roma seyahatinde Duçe tarafından verilen bayrak ve nişanı, İtalyada Fransaya karşı yapılan mücadele sebebile, geri göndermeği kararlaştırmışlardır. * SEVİLıLA 5 Cenub Amerikasile tecrübe irtibatı uçuşunu yapmakta olan üç motörlü İtalyan Savoia tayyaresi dün Tablada tayyare meydanına varmıştır. Tayyareciler bu sabah tekrar uçacaklar dır. Paris 5 (a.a.) Bazı gazeteler, hiT kumetle parlamento divanları arasm da hasıl olan bir anlaşma neticesinde yeni Reisicumhur intihabatı tarihinin 6 nisan olarak tespit edileceğini yaz malan üzerine, Havas muharriri. Reisicumhur intihab edecek olan millî meclis riyaseti ana yasa iktizasmca â van reisinden bu babda mütemmim malumat fica etmiştir. Ayan reisi Yanneney, millî meclisin toplanması tarihini Başvekille meb'u san ve âyan reisleri tesöit eyliveceğini Amerika Meksika hatırlatmş ve ne kendisinin, ne de mebusan reisi Herriot'nun "bu hususta hü münasebatı kumet tarafndan henüz istimzac edil «g Vaşington 5 (a.a.) Hariciye müsteşarı Welles yanında Meksikanm büyük mediklerini sövlemi*;tir. elçisi Janera olduğu halde Amerika Fransada malî kanunlar Meksika münasebatı hakkmda Reisi Paris 5 (a.a.) Maliye encümeninin cumhur Ruzvelt'le ınülâkatta bulun teklifi üzerine Paul Raynaud, dört kamuştur. rarname yapmıştır. Bunlardan üçünün, Hem Meksika hükumetini, hem de sınaî cihazlarm yenüeştirilmesidir malları istimlâk olunan Amerikalı pet Dördüncü kararname, yeniden teskilât rol kumpanyalarmı memnun edecek vücude getirmek .mecburiyetinde kal dostane bir hal suretinin bulunacağı si mış olan anonim şirketlere hâs mükelyasî Tnehafilde ümid olunmaktadır. lefiyetleri tahfif etmektedir.