Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 tkinciteşrîn 1939 CUMÎIURİYET Neler okutugoruz Balkanlarda Türkiye IBaşmakaleden devam'] Yanlış kitab S Şimdiye kadarki dört yazı «Metinlerle muasır Türk edebiyatı ta;ihi» nin on kısma ayrılan hatalarındaki mahiyeti ve c mahiyetteki vahameti göstermeğe kifayet eder sanırım. Böyle teknik bir mevzuda, okuyucuların sabrına hiirmeten, aslında sekiz on makale tutmaa lâzım gelen yazıları, misallerden birçok fedakârlık yapmak suretile, dört makıleye sıkıştırdık. Fakat bu dört yazı da davamızı bütün çıplaklığile ispata yetip artar. Şimdi umumî neticeyi çıkarmadan önce o on kısımlık hatalara şu «lâhika» yı da ekliyelim: Lâhika: Kitabm 1934 lek! ikinci tab'ınm sonlarına doğru müellif iki nevi «mezuniyet imtihanı» sualini mukayese etmektedir. Bu sualler Maarif Vekâlelinden gelir. Birincisi 1927 1928 ders senesinde, yani eski harflerle gönderilen son sualdir. Burada Nef'min meşhur «Rahşiye» kasidesinden bir parça soruluyor. İkincisi 1933 1934 mezuniyet suali: Ahmed Haşimin «Frankfurt seyahati» mukaddemesinden hir iki fıkranın izahı isteniyor. Müellif bu iki suali kitabına koymakla «Bakınız eski harfler zamanında ne güç, yeni harfler zamanında ise ne kolay şeyler soruluyor» demek mi istemektedir? Ne demek isterse istesin, fakat o bu lüzumsuz mukayeseyi yapayım derken, kendi aleyhine tam bir sahifelik bir hatanameyi silinmez bir hüccet gibi dizmiş. Nef'iye aid metin mühürlü zarf içinde, Vekâletten eski harflerle doğru olarak geldi. O sene bütün Türkiye son sınıf talebeleri bu sualden imtihan oldular. Talebeler aynen tahtaya yazılan o beytlerin manalarını verecek ve veznini gösterecektir. Tabiî bilemiyenler smıflarında kalmıştı. Siz işin garabetine bakınız, o zaman da edebiyat muallimi olan müellif o imtihandan altı yedi sene sonra o metni yeni harflerle kitabının 768 inci sahifesine aynen geçlriyor: Fakat zaten 9 beytlik olan o metinde tam 9 tane hata yaparakî İşte 3 üncü beytin 1 ind mısraı: Yeni bir sulh teşebbüsü IBaş tarafı 1 inci sahifede) [*] Yazan: tSMAİL HABİB yi yazarken tam dokuz tane hata. Bunların doğrusunu biliyordu da dikkatsizlikle mi bu hataları yaptı? I/i ama resmî bir lise kitabında bu kadar lâübaliliğe ne hakkımız var? Bunları doğrularını bilmediği ki böyle olduŞu artık besbelli için mi böyle yazdı? İyi ama vaktile o suale cevab veremeyip dönen talebelerin kabahati neydi? Davamız ve gayemiz: Bu yazıları yazarken müellifi küçük düşürmek gibi hasis bir emelin bir zerresiiii bile semtimize uğratmadık. İlk yazımızda da işaret ettiğimiz gibi müellif haluk ve çalışkan bir meslektaştır. Kültürümüze faydalı hizmetlerde bulundu. Ancak birinci cildini çıkarabildiği «Türkçede roman» [ I ] kitabı çetin emeklerin bütün delillerini gösteriyor. Devlet Matbaasının neşrettiği ilk bibliografya ıiüshalarındaki hayırlı himmeti de her türlü takdire değer. Bütün bunları müellifin faydalı olabileceği sahalardaki kıymaini göstermek için işaret ediyorum. Memleketin kıymeti kıymetlerin yekunile ölçülür. Her sahada pek çok noksanları olun bu memlekette bir kıymet yıkmak memleketten bir parça yıkmaktır. Fakat k.ymetsizliği kıymetli göstermek de kıymeti yıkmak gibi zararlı değil mi? Şu beş makale ile en objektif şekilde gösterdik ki müellifin Türk nazmından bahsetmeğe salâhiyeti yoktur: Vezin bilmemek, nazmı anlamamak, kelimelere ve mısralara yanlış mana vennek... Bunlar bu işin maddî ve iptıdaî unsurları; o unsurlara sahib olmak kat'iyyen meziyet değil, fakat kat'î bir zarurettir. Onlara sahibsek öğünemeyiz ama değilsek elimizden bütün salâhiyet gider. Millî Şefimiz vaktile Bdşvekilliği zamanında Türkocağı kurultay murahhaslarına yaptığı kıymetli beyandt arasında «Bin yanm âlim yerine bir bütün âlim istiyoruz» demişti. Bu kit?bm nazım kısmı ise yarım âlimlik de Jcğil topyekun salâhiyetsizliktir. İşin ehemmiyeti: Eğer bu kitab sadece ferdî bir eser olaydı müellifin diO denlu sürhi dvrahşan muyu endamı ki ğer meziyetlerini düşünerek «adam sen lâyıktır. de» deyip geçebilirdik. îki nevi hata varBunda iki hata var, «sürh» îzafet de dır: Duran hata büyük de clsd durduğil atıftır «i» ile değil «U» lH.t yafcilmak ğu yerde küçülür gider. Fakat doğuran lâzımdı. Şair «kırmızı ve parlak» diyor; hata.,. Bu, küçük de olsa büyür. Bahsetmüellif gibi «parlağın kırmızısı» demi tiğimiz kitab ise resmen liselerimizde okuyor ve diyemez. İkinci hata «dırahşan» nup duruyor. Liselerimizi bitirccek memdeğil «rahşan» dır; böyle yazılmazsa leket çocuklanna Türk nazmı diye kol mısrada vezin kalmaz. kol ve yığın yığın yanlış öğretmek: Bu, İşte dördüncü beyit: doğuran hatadan da fazla üreyen ve tüOrak mevc vursa gâhi şiddtti sür'alle reyen hatadır. Mesele sadece «yanlış kicisminde tab» işi değil memleketi yanıltmak işi. Döner ol demde bir meüc rengîn âli Yeni harflerin kerameti: Peki bu Hâraya. kadar yanlış bir kitabı Maarif Vekâleti Bu beyitte de 3 hata var: Birinci ke resmen liselerde okunmak üzere nasıl kalime «orak» değil «ter» nunasına «arak» bul etmiş? Bu, bizim eski harflerin matır. «Dalga» manasma olan «mevc» bi hiyetinden ileri geliyor. Kitab eski harfrinci mısrada doğru ama Ik'.ncide değil; lerin son zamanlarında yazılıp Vekâlete orada kelimenin aslı «dalgalı» manası verildi ve tetkikat o harflcle yazılmış na «mevvac» dır. Böyle olmazsa mısra müsveddeler üzerinden yap'.ld' Eski harfda vezin kalmaz. Üçüncü hdta: «Vur lerde ise «Küttaba risalei Veraset» mısmak» masdarını eskiler hep «urmak» di raının «Kitabei Risalei Veraset» diye ye yazarlar ve öyle okurlardı. Çünkü ilk okunacağmı kim keşfedebilirdi? Ah yeni harfin sesli olması sayesmde ses birleş harflerin kerameti: O sayede başlardan mesi yapılabilir. Nitekim burada da «ur nekadar takyeler düştü! sa» deyince vezin su gibi aktığı halde Peki Vekâletten bu sureUe çıkan ki«vursa» yazıhnca «mevc» kelimesi önü tab on yıldır liselerimizde okutulup durne engel dikilmiş su gibi duraklıyor. duğu halde alâkadarlardan bunun farkıHele şu yedinci beyte bakınız: na varan olmadı mı? Ali Canibden FaUçar buştur şitab eiiikce guya benzer ruk Nafize ve aHlid Fahriden Yusuf amnçiin Ziyaya kadar birçok arkaJaşların, lâf Kenan dameni berkıluvam bâli ankaya vesilesi düştükçe, o kitabm hatdlarından İkinci mısradaki «berkıluvan» diye gö ve müellifinin vezin bile bi'mediğinden riilüp işitilmemiş kelimenin doğrusu, harb bahsettiklerini hatırlıyorum. Yalnız bunu atlarındakı zırhlı haşa manasına gelen okuyup görmek başka; bu pasiftir, otu«berküstuvan» dır. Böyle bir kelıme öy rup yazmak gene başka; bu, emeklidir. le bir şekle nasıl sokulabilir? Şair «At Bu satırları yazan kitabdaki yüzlerle hakuş gibi uçarken sür'atin şüdetile ik: ta yı çımbızlamak ve her iki tab'ı karşılaştarafından kalkan haşa Aukdnıc kana tırmak için haftalarca tam üç buçuk hafdına benzer» diyor. Peki ıiıüellif ne di ta pösteki saydı. Herkes bu fedakârlığa yor? Hiçbir dil onun ne dediğini söyli katlanabilir mi? yemez. Biz neye geciktik?: B^'Ie bir yaNihayet işte en son 9 jncu beyit: zı sadece ilk tab'a istin^.den yazılsayd) Carabet bundadır amma gelmesinde bu kadar ikna edici olamazdı. Birçok reftar yanhşların dikkatsizliğe veya mürettib Eridir berki nali yer dokursa sengi hatasına atfedilmesi mümkünJü. Halbuharaya. ki beş senelik tecrübeden sonra yapılan Bunda da üç hata var. B'rinci mısra ikinci tabıda da ayni hdtaların devam ın son kelimesi «reftar» dağil «reftare» ettiği görününce artık hiçbir kaçamağa dir. İkinci mısraın son kelimesi böyle ya ve hiçbir tevile imkân kalrPach. Onun içinzıhnca beygir harası manasma gelir. Hal dir ki daha ilk yazıda delîl'erimizi öyle buki o burada «sert» manaMiıd geldiği organla değil gemici halatile bağladığıiçin hem iltibası kaldırmak, heoı de vezni mızı söylemiştim: Yazılann "bu kıskıvrak muhafaza etmek için onu «hârâ» diye yapmak hassası hep bu ikinci tabıdan ileri hazmamız lâzımdı. Hatanm asıl heybetgeliyor. lisine gelince: «gelmesinde» diye dizilen Yazık ki 1934 te yapılan bu ikincı kelimenin aslı «gelince tünd\ dür. «Tünd» tabıdan bir ay evveline kr.daı hiç habesert demek. Nef'î tasvir ett!f i ıt için «Sert rim olmamıştı. Hepimiz kendi meşgaleleyürümeğe başlaymca nahmn simşeği grarimizin içine gömülüyüz. Bu ders yılı nit mermerleri eritir» diyor. Möellif ise başlarında kitab müellifinin Köprülüden mısraı içinden çıkılmaz hale koyuyor. açık kalan kürsüye doçent veya profeİşte size dokuz beyitlit b'r manzume sör olduğu şayiaları çıkıyor. Bunu ga(*) Arkadaşımız Mustafa Nihadın Edebiyatı Tarihi. j'azılin ı, r R, 7 > yet'te çıkmıştır. maruz kaldığı tenkid safhalarını dikkath ve ibretle takib edegeldik. Bazı devle merkezlerinde hâlâ bitmiyen bu haksız tenkidlere göre guya Türkiye garbî Avrupa demokrasilerile anlaşması neticesi olarak harb mahrekine dahil olmuş ve böylelikle Balkanhlar manzumesinden ayrılmış imiş. Bunun neticesi olarak da Artık Balkanlarda bitaraf bir blok teşkilinden bahsolunamazmış. Türkiyenin akdettiği muahede tamamen tedafüî mahiyetli olup şartlan ve dereceler. şimdiden muayyen hâdiseler bizi tehdid etmemiş oldukça Türkiyenin şimdikı gibi harb harici kalmakta devam edeceği nıuhakkak iken harb harici vaziyetile bitaraflık arasında farklar arayıp bulmağa çahşmanın nekadar beyhude bir külfet oiduğunü izaha ihtiyac bile yoktur. Bitaraf devlet ne yapacak? Tehdid ve tecavüz hududlarına yaklaşırsa kendisini müdafaa edecek değil mi? Türkiye de işte mecburiyet elverdiği zaman sadece bunu yapacak, ve bunu, son anlaşmalarına istinaden, daha kuvvetli olarak yapacak. Bir memlekete, sırf kendi müdafaasına münhasır işlerden dolayı daha kuvvetli olmıyacaksın demeğe kimin hakkı vardır? Balkanlardaki vaziyeti filî bir hakikat olan Türkiyenin daha kuvvetli bir vaziyetle Balkanlarda daha tesirli bir mevki salıibi olacağını kim inkâr edebilir? Ve eğer bu hal netice itibarile Balkanlara da hayırlı ve faydalı ise bu bölgenin emniyet ve selâmetile alâkalı hangi devlet bu vaziyeti isabetli ve menfaatli bulmaz? Bu bakımdan İtalyada husule gelen fikrî tahavvülleri dikkate pek lâyık görmekte olduğumuzu son günlerde kaydede geiiyoruz. Yunanistan İngiliz garantisine mazhar bir devlet olduğu halde İtalya bu devletle normalden ileri dostane münasebetler tesis ve takviyesine ihtimam ediyor. Demek ki son aylarda Balkanlar emniyetinin muhafazası İtalya için de ehemmiyetli bir mevzu teşkil etmeğe başlamıştır. Balkanlan çiğniyerek Akdenizi karıştıracak bazı ileri hareketlerin Italyan menfaatleıile tezad halinde bulunduğuna ve bulunacağına, politik hissi kuvvetli olan Romada pekâlâ dikkat olunmuştur. Bozulan muvazenenin düzeltilmesine çahşıldığ: meydandadır. Biz Italyan Yunanistan ^akınhğında Bd'kan statükosuna kıymet veren bir kombınezonuu bariz alâmetıni görüyor VJ| buüdan hassaten memnun oluyoruz. Nitekim Sovyetlerin Karpatlar havalisinde Balkan istilâsına sed çeker gibi görünen hareketlerini de vaktile gene hep bu bakınıdan hoş görmüştük. Bizim demokrasilerle anlaşmamız mukaddemesi olan deklârasyonların ilânmdan sonra ilk itiraz sadasınm Romadan çıktığmı görmüştük. Şimdi başkalarının söylediğini o zaman Roma söylüyordu: Türkiye haricde anlaşmalar yapmakla Baikan Antantından çıkmıştır ve saire yolunda. Simdi başkaları Romanın kulağma şunu fısıldamak istiyorlar: Türkiye Balkanlardan ayrıldığına göre artık orada bir blok teşkıli olmıyacak iştir! Filhakika Balkanlarda bir blok teşkili vazifesinı şimdi, insanlığın hayrına da hâdım hakikî ve doğru bir politika görüşü ile İtalya iltızam ediyor, ve bu hal başkalarının hoşuna gitmiyor. Kaydedelim ki bu hal, hayırlı ve herkese menfaatli bir siyaset hamiesı olarak bizim hoşumuza gidiyor. Kim ne derse desin işte biz Türklerin Balkanlara karşı alâkamız böyledir, ve bu alâka, kehdi menfaatlerimiz icabı olarak böylece müspet şekilde filî ve hakikidir. Tarıhin cereyanında mevki alan bü yük kuvvetler kendilerine hâs istikametler üzerinde yürürler. Tezadların şasırtıc itilâHarj muvakkat mahiyetli ve daha tehdidkâr tahrib amilleri gibi telâkki olunmaktan kurtulamazlar. Dünyayı en korkunc anarşilere sevketmekte medenî mil letlerin ve binnefıs medeniyetin hiçbir menfaati yoktur, mazarratı ise çoktur ve adeta sonsuzdur. En akıllı VP en ıhtivatlı tedbirler olarak fırtınaîara ve sellere karşı sed çekmek lâzımdır. Sulh teklifi Amsterdam 7 (a.a.) Belçika Krahnm Holanda Kraliçesi Vilhelmineye yaptığı ziyaret münasebetile aşağıdaki resmî tebliğ neşrolunmuştur: «Bütün dünya için ağır akıbetler hazırlıyan şu anlarda, ve garbî Avrupada muharebe bütün şiddetile henüz başla mamışken sesimizi bir kere daha yükseltmeyı bir vazife telâkki edıyoruz. Bir müddet evvel, muharibler, âdilâne bri sulh için emin ve makul esasları tetkik etmekten imtina eylemiyeceklerini beyan etmişlerdi. İntıbaımız şudur ki, bugünkü şartlar içinde sarih şekilde fikirlerini izah etmeleri ve bu fikirleri birbirine yakınlaştırmalan doğrudan doğruya kendileri için müşküldür. Binaenaleyh, bütün komşularile iyi münasebetler idame eden iki bitaraf ıtıemeketin hükümdarlan sıfatile, tavassutumu zu teklif ediyoruz ve bu tavassutumuz ilifat gördüğü takdirde, bir anlaşmayı koaylaştırmak ve buna hâdim olmak için limizdeki bütün vasıtaları ve bizzat kendilerinin dostane bir anlayış zihniyetile bize verecekleri vasıtaları kullanmaya hazınz. Bizce bu, kendi milletlerimizin iyiliği büti'i! "'nyanm menfaati iktızası ola ak yapmaya mecbur olduğumuz bir va:ifedir. Öyle ümid ederiz ki, bu teklifimiz kabul edilecek ve bu suretle de de Tılı bir sulh tesisi yolunda ilk adım atılmış clacaktır.» Wı7/ıe/mıne, Leopold Başkaca hiçbir sarahat mevcud olmadıağından bilhassa iki hükümdan yeni bir sulh tavassutunda bulunmağa sevkeden esaslı âmiller hakkında bir takım faraziyelerde bulunulmaktadır. Her ne olursa olsun siyasî mehafılın müttehid kanaati şudur ki, bu yeni tavassut da ilkinden daha ziyade müspet bir netice vermiyecektir. Birçok mehafilin endişe ile sorduğu sual şudur: Acaba Almanya ne yapacak ve bazı bitaraf hükumet merkezlerine açıkça yaptığı söylenilen tehdidleri tatbik edecek midir? Almanlar Baltık denizinî tamamen kapattılar Stokholm 7 (a.a.) Almanlar torpil sahalarını Sund'un cenub methalindeki Faîsterbo'ya kadar genışletmişler ve Baltık methalini umumî olarak kapatmışlar dır. İsveç armatörleri bundan çok müte »ssirdirler. Serbest bırakılan sular sığdır 2 ancak çok az yüklü gemilerın geçmesine müsaiddir. Diğer taraftan armatörler, IngilizİTİn seyrisefain kontrolunu takviye etmiş olmalarından dolayı da endişe gös Belçikanın Almanyayı protestosu Sulh teşebbüsü hakkındaki intıbalar Brüksel 7 (a.a.) «Havas» Holanda Kraliçesile Belçika Kralı tarafından apılan müşterek sulh tavassut teklifi hakkındaki ilk intıba büyük bir ihtiraz ve yni zamanda tam bir hayret kelimelerile mlâsa edilebilir. Kabinenin akdettiği fevkalâde toplantıdan sonra neşrolunan tebliğ Hariciye Nazırınm La Haye'e Kral tarafından r apılan ziyaret ve enternasyonal vaziyet lakkında umumî izahat verdiğini bildirmekle iktifa etmektedir. Brüksel 7 (a.a.) Başvekil, dün öğIeden sonra Hariciye Nazırile Millî Müdafaa Nazırı General Denis'i kabul ederek kerıdilerile görüşmüştür. Müteakıben nazırlar meclisi toplanmış tır. İyi malumat almakta olan mehafil, bu içlimaın Alman tayyareleri tarafından Belçikanın bitaraflığının mütemadiyen ihlâl edilmesi hususunun Brüksel hüku meti tarafından Berlin hükumeti nezdınde protebto edilmesini müteakıb akdedilmiş olduğuna işaret etmektedirler. Evvelce mevcud olan nikbinlik yerine şimdi biraz huzursuzluk kaim olmuş ol duğu söyienilebilır. Ayni mehafil, İngilterenin Almanyaya karşı ıttihaz edılmış olan abluka tedbirlerıpi teşdid etmeğe niyet etmesi üzerıne Almanyanın bitaraf memleketlerin mukavemtt kabiliyetlerini yoklamak üzere bu memieketleri korkutma yolundaki faali 1 yetıni artınnak tasavvurunda bulunmas muhtemeldır. Belçika hükumetinin hattı hareketi, hiç şüphesiz Almanyanın hattı hareketini ta vin etmesinde başlıca amil olacak ve Almaniarın yakırıda ittihaz edecekleri ka rarların şu veya bu şekilde tecelli etmesi üzerinde mühim bir rol oynıyacaktır. iyi malumat almakta olan mehafil. ne tice olarak, şöyle demektedir: «Herhalde Belçika hükumeti, yeni bir takım askerî tedbirler almak tasavvurunda desi'dir. Cünkü evvelce alınmış olan edbirler her ihtimale karşı koymağa kâfidir.» Mütemadiyen torpil koyuyorlar Kopenhag 7 (a.a.) Almanlar İs veçL Danimarka arasında yüzen torpiller koymağa devam ediyorlar. Şimdiye kadar konulan torpillerın adedi 3000 e yüksel mıştir. Bugün bu havaliden pek az vapur geçrmk cesaretini göstermiştir. Bırkaç torpil İsveç sahillerinde karaya çarparak patlamıştır. 30 torpil de Dani markanm şark sahıhnde karaya çarparak patlamıştır. İsveçte endişe Stckholm 7 (a.a.) Reuter Ajan • sından: Alman mayinleri sahasının Falsteroo scıklarına kadar tevessü etmesi dolayısüe Baltık denizinin methali bilkuvve kapanrmştır. Bu hal, İsveçli mücehhizleri yese dü < • şürmüştüı. Bu mücehhizler, mallarını İskandinavyanın garb sahili boyunca şi mendifrrle sevketmek mecburiyetinde kalacaklardır. Von Papen »dün geldi Almanyanın Ankara Büyük elçisi Von Pıptn, dün sabah dört saat teahhurla gelen Avrupa ekspresile şehrimize dönmüştür Büyük elrı Sırkecı garında Alman başkcnsolosu Dr. Toepke, sefarethane ve kon«."!oshane erkânı tarafından karşılanmıştır. Von Papen dün akşamki ekspresle Aı.karaya hareket etmıştir. Von PaDen Sofyada neler konuşmuş? Berne 7 (a.a.) Basler Nachrihten gazetesinin Sofya muhabirine göre, Al rnanyanm Türkiye büyük elçısı Von Papen'm dün Bulgar Başvekilı Köseivanofla yaptığı mülâkat Sofyada derin bir heyecan uyandırmıştır. Me?kur muhabire göre, Von Papen Bulgarıstanın bitaraf bir Balkan bloku teşkili meselesindeki hattı hareketile Rumanya ile olan Bulgar münasebetleri hakkinda izahat almış ve Almanyanın cenubu şark? Avrupasına karşı kat'iyyen muslıhane emeller beslerlieini temin eylemiştir. Şimal denizinde (Baş tarafı 1 inct sahıtede) Amerikan tayyarelerinin nşa yalvanncıya Icadar ve tanklariîe, föp1 muvaffakiyeti arile ve denizaltılarını bize verinciye ka«, Paris 7 (a.a.) İyi bir membadan !ar duvüşecegiz. " ' • *.* m öğrenüdiğine göre dünkü hava muhare Ere Nouvelle gazetesinin başmuharri besme ıstnak etmiş olan bütün Fransız i Babriaud, ayni mevzuu ele alarak Ce tayyareJeri Curtiss markalı Amerikan tayevre Milletler Cemiyetini ve diğer bir yareleridır. ok milletleri boğazhyan memleketin AlHücum kıt'aları Holanda manya olup olmadığını soruyor ve Times hududunda azetesile tamamen birlik olarak şöyle Paris 7 (a.a.) Brükselden buraya iyor: gelerı haberlere göre Polonya harbını «Barışın, Almanların 20 senelik yeni yapmış olan Alman hücum kıt'aları Ho ir fasıla devresinden sonra tekrar bir landa hududu boyunda bulunuyorlar. arb çıkaramıyacakları hakkında bize Almanlar bunu izah için, mezkur kıtaarantiler vermesi icab eder.» atı Siegfried hattı istihkâmlarma yerleşEvvelki günkii hava muharebesi tirmek imkânınm bulunmadığını ileri sürnasıl oldu? mektedir. Paris 7 (a.a.) Havıclık mehafiBu kıtaat arasında mühim miktarda , dünkü hava muharebe>inin müttefik tank fııkaLrı da bulunmaktadır. ayyarelerin manevra kdbiliyetlerir.in yeni Hava harbi hakkında Italyan ır delılı ve faık düşman kuvvetlerıne gazetelerinin neşriyatı ücum etmekten korkmıyar. ^ransız tayRoma 7 (a.a.) Garb cephesindeki ^arecilerinin cür'et ve cesaretlerinin beliğ askerî harekât hakkında Fr »ı.sız askerî )ir nişanesi olduğunu beyuı atmektedir münekkidlerinin verdikleri izahat Italvan er. gazetelerinde geniş bir yer MırmaVradır. Her iki tarfta da yalnız jvrı tayyareDokuz Fransız avcı tayyaresile 27 Aleri vardı ve bunlara hiçöir ;itikşaf tay man tayyaresi arasnda CL r ^ n edıp 9 aresi refakat etmiyordu. Alman tayyaresinin sukuiil neticelenen Ayni mehafil, yüksek kamandanhğın son hava harbi, bazı gür.lük ^azetelerde m adece Almanların «muhcıkk^k» olan za in ba'I'li'l'rla ne«rer''' °tf'?'^ r iatlarını bildirmiş olduğuna themmiyetle Alman askerleri kontrol ediliyor aydetmektedirler. Maamaf'h düşmüş Londra 7 (a.a.) Duili) Skctch t?aaşka Alman tayyaresi bulu..up bulun zetesi, Siegfried hattı ^erLhJe sevyar madığını anlamak için üzerind? hava mu kütübhaneler tesis edildiğ'ni hctber verearebesinin vukua sre'mr. tıHıığu orman rek diyor ki: a araştırmalar yapılmaktadu. «Hitler'in âti hakkınHak' korku'arı. c Yarıresmî bir tebliğ, dihkü muharebe kıtaat içine sokulan ca " lut »i»teminden i «mühim ve çok manidar bi< zafer» di anlaşılmakt?>dır. Her küiüM aneve mee tavsif etmektedir. Bu tebhğ ilâve edi mur edüen bir Gestapo aianı. kütübhTnedeki kıtablar ara^'na sokdsturulmus muor: «Bu muharebe, Fransız .ilotlannm zir eserlerı ot'irnpk istiven aıtcrleri kavdetmekte ve bun'arı sıkı bir neznret alüksek meziyetlerinin yeni > deüli olup i r tında buluf ' ma'f~J' N ransız tayyarecılıği malzem.sinın kıyFransız tebliği metini göstermektedir. Hattı müstakim Paris 7 (a.a.) 7 teşrinisani sabah zerinde Messerschnidts'ler. biraz daha eri hareket edebilirlerse de akrobası tebliği: Gece, sakin gecmiştir. Fransız akşam tebliği mevzuubahs olduğu zamdn, Fransız tayParis 7 (a.a.) 7.11.939 aksam tebarelerinin faikiyetinden iştiKdha mahal liği : oktur. Cephenin miîhtelif noktalarında mevziî İngiliz gazetelerinin neşriyatı keşif kolîarı ve toocu faaliveti olmustur. Londra 7 (a.a.) Dünkü ha\ muarebesinden bahseden Dcily Mall, soru Sovyet Bulgar münasebatı or: «Goering'in namağlub hava kuvvetSofya 7 (a.a.) Sovyet Rusvanın eri, hani nerede?» yeni Sofya sefiri Lavrentievv, Kral Bo Bu gazete ilâve ediyor: ris'e itimadnamesini takdim etmesi müna«Ne îngiliz tayyareleri, ne Fransız sebetile bir hitabe irad ederek Sovyet ayyareleri bu nam^Şlub hava kuvvetleri Rusyanın iki memleket arasındaki siyasî, e tesadüf etmiş değildirler. Bu harbin iktisadî ve kültürel münasebetleri inkişafa n büyük hava çarpışması olan dünkü mazhar etmek için Bulgaristanla teşriki ava muharebesi, müttefik tayyare ve mesai etmek ve bu suretle Avrupanın u ayyarecilerinin faikivetini aşikâr bir su mumî sulh davasına hâdım olmak azmın de oiduğunü söylemiştir. ette ispat etmektedir.» Almanyanın Moskova ve R< ma elçileri vazifeleri başına döndüler Kopenhag 7 (a.a.) Almanyanm geçen hafta Hitler tarafından davet edi| en Moskova, Roma elçileri Von Sc'hu \ lenberg ve Von Mackenzen vazifelerîjj başma dönmüşlerdir. ÖLÜM Merhum Hacı îbrahim Etendi tale belerınden Bebek Darüleytam müdürü eski maarifçilerden, Üniversite ve Devlet Matbaası muhasibliğinde bulunmuş, dördüncü fırka muhasibliğmden mütekaid Emlâk Bankasmda Bayan Feridenin, Muhafız alayında yedek subay Luti finin ve Yüksek Ticaret mektebi tale| belerinden Hibetullahın pederi SüleyJ man Niyazi Sağcan 6/11//939 salı ge cesi saat 2,10 da rahmeti rahmana ka vuşmuştur. Cenazesi bugün öğle namazı Beyazıd camiinde kılındıktan sonra Edirnekapıdaki aile kabrine gömülecektir. Ailesine taziyetlerimizı beyan ederiz. z ( TEŞEKKÜR ) Sevgili yeğenim Betulün ölümile uğradığımız büyük acıya iştirakten ve ce, nazesine gelen dostlarımıza bütün aile ; si namına teşekküre gazetenizin delâletini rica ederim. Mihri Pektaş ; YUNUS NAD1 Fotoğrafla Atatürk kitab konuşulurken, Celâlcddiu Ezinenin evinde, Fazıl Ahmed ve M'thdt Cema! gıbı arkadaşların da bulunduğu bir sohbette kitabın ikinci tab'ında;: haberdar oldum. Ev sahibi kütübb.r.nesînde bulunan bu nüshayı lutfettiler. İki tab'm mukayesesini yapınca artık bu /dz.ılan yazmak bir farize ve bir memlekct borcu oldu. Yanhşhğı bütün fecarftile gördükten sonra susmak o fecaate iştirak değil de nedir? Hatta ikincisi birincisirden daha çok ağır. Çünkü müellif 0 y a n hşları bilmiyerek ve bilmediği için yapıyordu. Susan ise bile bile susacak. Hayır, susamazİsmail Habibin profesör zeteler de yazmış. Gene ba vesile ile o dım ve susamadım. «Metinlerle Mupsır Türk (1) «Türkçede roman hakkında bir deneme» isimli eserini tenkid eden Son teşrinisani tarihli Cuınhuri müellifi, Mustafa Nihad, Remzi kütübhanesi. , İstanbul, 1936, S =335, Pi = 1U0 K. İSMAİL HABİB Fiatı. 125 kurus" i